Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. atalay demirci'nin gözaltına alınması

    (bkz: bu kez güldürdü)

  • 2. içinin pisliği yüzüne vuran ünlüler

    (bkz: erkan petekkaya)

  • 3. hüseyin üzmez'e iade-i itibar kampanyası

    (bkz: haha siktir)

  • 4. ülkenin 3. partisinin dışlandığı demokrasi mitingi

    işine gelince kürdistan'ın sesi olan parti, işine gelmeyince ülkenin partisi. o da güzelmiş. evet.

  • 5. istanbul'da deprem tehdidi

  • 6. kılıçdaroğlu'nun yenikapı mitingine katılması

    az önce son dakika gelişmesi olarak ajanslara düşen son derece doğru bir karardır.

    edit: bu karar kesinlikle çok doğru alınmış bir karardır. keşke darbenin daha ilk gecesinde atatürk havaalanı'nda rte açıklama yaparken kılıçdaroğlu onu karşılasaydı, sarılsalardı. hatta kılıçdaroğlu keşke tankların üzerine çıkabilme cesareti gösterebilseydi.

    neden mi?

    bu ülkede bir kutuplaşma var. rte dedi ki:

    "sen muhafazakarsın, yerin akp"
    "sen türk milliyetçisisin, yerin mhp"
    "sen seküler türk'sün, yerin chp"
    "sen kürt milliyetçisisin, yerin hdp"

    ne oldu peki? oyun buna göre kurgulandı. biz son 10 yıldır seçim falan yapmadık, resmen sosyolojik nüfus sayımı yaptık. bu sosyolojik nüfus sayımında, pastanın en büyük kısmı "muhafazakarlar" tarafından oluştuğu için akp'nin oyu asla %40'ın altına inmedi.

    kılıçdaroğlu'nun yenikapı mitingine katılması, bu kutuplaşmayı "belki" bir ölçüde azaltıp seçimleri bir sosyolojik nüfus sayımı olmaktan kurtarabilir. "ben de sendenim, ben de seninle aynı düşüncedeyim" mesajını, fotoğrafını verebilir oradaki kitle vesilesiyle tüm türkiye'ye. orada ne söyleyeceğinin emin olun, hiçbir önemi yok. yıllar sonra bu unutulur, ama kemal kılıçdaroğlu'nun orada vereceği bir fotoğraf asla unutulmaz.

    dolayısıyla artık chp'nin "ben sadece seküler türk değilim, aynı zamanda muhafazakarım, kürdüm, aleviyim, müslümanım, vatanseverim. ben türkiye'yim" deme ve bu mesajı verebilme zamanı.

    ayrıca mitingde kılıçdaroğlu'nun yuhalanması ihtimali, recep tayyip erdoğan'ın sahneye çıkıp "oyum chp'ye" deme ihtimali kadardır. emin olun, böyle bir yuhalama olmaz. olursa en çok akp'ye zarar verir. akp şu an en zayıf dönemlerinden birini yaşıyor. artık akp'ye %50 yetmiyor. toplumun diğer katmanlarının da kendisine oy vermese bile, destek olması gerekiyor ki bir daha 15 temmuz benzeri hadiseler yaşanmasın. erdoğan bunun farkında olduğu için kutuplaşmayı azaltmanın derdine düştü. yoksa bahçeli ve kılıçdaroğlu'nun kara kaşına, kara gözüne hayran mı zannediyorsunuz?

    bu chp'ye karşı önyargıların giderilmesi adına çok çok nadir bulunabilecek bir fırsattır.

    bir daha böyle bir fırsat kolay kolay ele geçmez.

  • 7. ilk buluşmada 200 lira hesap kitleyen kız

    eğer "kitlemek"ten kasıt erkeğin o hesabı ödemesiyse, istemeden de olsa bir kaç kez aralarında bulunmuşluğum var. üstelik ne memelerim büyük ne de öyle güzelim. yeri geldiğinde dışarı çıkmayalım evde yiyelim demesini de bilen biri oldum.

    kadınların hesap ödememek için yaptığı hareketler başlığını okuduktan sonra türk kızı olarak; tuvaletim gelmiş, tuvalete gidemiyorum. niye? hesap istenecek, şimdi kalkarsam "tam hesap gelirken tuvalete giden türk kızı" olurum diye. canım bir değil üç bira içmek istiyor, içemiyorum. neden? nasılsa erkek ödeyecek diye düşünüp "ilk buluşmada 200 lira hesap kitleyen türk kızı" olmayayım diye. çantama olabildiğince az şey koymaya çalışıyorum. neden? çantanın içinden cüzdanı daha hızlı bir şekilde bulabileyim diye.

    erkek hangi kadının o hesabı "kitlemeye" kalktığının gayet farkında aslında. benzerler birbirini çeker derler. karşınızdaki insanı siz seçtiniz, başkası değil.

    200 lira türkiye şartlarında iyi bir miktar. gidip de bu da para mı muhabbeti yapmak anlamsız. herhangi bir insanla buluştuğun yeri kendi ekonomik durumuna göre belirlersin. gidip lüks bir yere oturup sonra gelen hesabın lafını yapman da garip olur.

    bazen karşımdaki kadın ya da erkek fark etmez hesabın hepsini benim ödediğim de oluyor. yeri geliyor kendi kendime 100 lira hesap kitledigim de oluyor. birinde arkadaşım menüdeki fiyatları görünce ve hesabı da benim ödeyeceğimi bildiği için yavaşça eğilip "ya çok pahalı, kalksak mı" demişti. şimdi bu kız hesap mı kitlemiş oluyor? dedim ya herkes kimin nasıl olduğunu bilir zaten.

    annem hep "yarın bir gün karşındaki insana lafını yaptırma" diye sıkı sıkı tembihlediginden midir bilemiyorum ama hiç bir zaman karşımdakine hesap kitleyen biri olmadım. "ben kadına hesap ödetmem" deyip sonra bunun lafını yapabilecek kapasitedeki adamı da hayatımda barındırmadım. siz de erkek olarak böyle kadınları hayatınızda barındırıyorsanız karşınızdakini değil kendinizi sorgulayın.

  • 8. edirne kırkpınar lokantası

    olması gerekenin yarısından daha düşük porsiyonlara, olması gerekenin iki katı fiyat çekerek batmış firma. bir edirneli olarak beter olsunlar diyorum.

    ayrıca ciğercide laz böreğinin işi ne amk.

  • 9. fetoculardan temizlenen türkiye'nin uçuşa geçmesi

  • 10. serkan hoca cin çıkarma ve danışmanlık

    --- spoiler ---

    "allah dilemedikçe yaprak bile kıbırdamaz"

    --- spoiler ---

  • 11. 5 ağustos 2016 cnn türk türkiye'nin gündemi yayını

    saat 01.20 itibariyle didem arslan konukları nurettin veren ve ahmet keleş'e yorulmadınız değil mi bu gidişle bi kaç saat daha devam edeceğiz diye soruyor. akabinde arkadaşlar konuklarımıza çay getirelim diye ekliyor. o da biliyor ki "şakirtin mazotu çaydır" çayı depoya doldurdumu sabah ezanına kadar tam performans devam eder tecrübeli bir mübarek.

  • 12. mario gomez

    kendi takımına 34 yaşında gelmiş oyuncunun ismini kendine nick yapan, hatta ne kadar benimsediğini "baba" sıfatını nickin içine gizleyerek gösteren geri zekalı troll yazar, o oyuncu kendi takımında 16-17 gol attı diye neredeyse "drogba beni götümden sik" kıvamına gelmişken, gomez'in 31 olan yaşından dem vurmakla birlikte 27 gol atmış bu adamın vasat olduğunu iddaa eder olmuş!!

    kafalar pırıl pırıl amk.. cevap verince de biz tinerci oluyoruz..

  • 13. starbucks'da türkçe konuştuğu için dövülen adam

    ulan ne kadar sığ yorumlar yapıyorsunuz arkadaş. kendi kendimi yiyip bitiriyorum sizin yüzünüzden. neymiş, en medeni toplumda oluyorsa kendimizi sorgulayalımmış. ben sırf türk olduğum için yurt dışında anam babamla, eşim dostumla konuşamayacağım öyle mi? ana dilimi konuştuğum için başkası beni darp edecek ama ben kendimi sorgulayacağım. yine türkçe konuşan bir başkasının başına böyle bir olay gelse suçu türklerde arayacağım. ne kadar hastalıklı bakış açılarınız var bir bilseniz. olayları kendi içinde değerlendirmekten acizsiniz. ön yargılarla, genellemelerle yorum yapıyorsunuz.

    aslında sitede habere yapılan yorumlarda medeni toplum örneğini görüyoruz. faşist, ırkçı, ayrımcı insanlardan çok daha fazla sayıda güzel insan var her ülkede. sitede hastalıklı düşüncelerin karşısında duran, dino'ya destek olan yorumları görmek beni mutlu etti.

  • 14. bülent ecevit

    kendisinin rte kadar fetoyu kollamis olduğunu söyleyen çok büyük müfteridir. zamanında türk dili meselesi için övgüde bulunmuştur o kadar.

    rte'nin neler yaptığını sıralamaya kalkarsam ömrüm yetmez. sen de okumazsın zaten.

  • 15. tuvaletten çıkınca elini yıkamayan insan

    tıpta okuyan bir arkadaşımı, tuvaletten sonra elini yıkamadan çıktığı için aşağılamıştım.

    verdiği cevap: insanın en steril organına elinin değmesi neden problem olsun ki.

    streril midir değil midir bilmiyorum fakat tıpçılar iğrenç varlıklar.

  • 16. brazzers'taki kel adamı oynayacak türk oyuncu

    ali türkşen :d

  • 17. 3700 yıllık kadının yüzü

  • 18. 5 ağustos 2016 türkiye ekonomisinin çökmesi

    olması durumunda 3 satırdan daha fazla açıklama gerektiren durumdur. öyle metronun dibindeki son kalan internet 1 kb ile anlatılmaya çalışınca, sonuç yukarıdaki gibi olur.

    (bkz: gprs'le entry girmek)

  • 19. hayata dair iç burkan detaylar

    rev: pegasus havayollarında çalışan ncs kübra u. isimli teknisyeni tanıyan, gören, bilen varsa baronpalavraci@gamil.com dan gelen maile cevap vermesini söyleyebilir mi lütfen. teşekkürler.

    ben 6 yaşındayken ailevi durumlardan dolayı ankara yenimahallede bulunan 50.yıl çocuk esirgeme kurumuna verilmiştim. alışmakta başta çok zorluk çektim ama hocalarımız çok iyiydi. yanaklarım tombul olduğundan sürekli makas alıyorlardı benden. orada geçirdiğim 11 senede bir çok anım oldu ama yavuz abiyle olan anımı hayatımm boyunca asla unutamayacağım ;

    17 yaşındayken üniversite sınav sonucuna bakmak için arkadaşlarımla dersanede bekliyorduk. sonuçlar açıklandı itü makine mühendisliğimi kazandığımı öğrendim. o kadar çok sevinmiştim ki yurda dönesim gelmedi. akşama kadar gezdik dolaştık. dost kitabevinde makine ile ilgili kitaplara baktım. içtik sarhoş olduk. herşey o kadar güzeldi ki oturduk karanfil sokakta bir ağacın altına yurttan arkadaşımla nereden nereye geldik diye sohbet ediyorduk. o da isparta süleyman demirel üniversitesi inşaat mühendisliğini kazanmıştı. nereden burs alabiliriz diye konuşurken yanımıza birkaç tinerci geldi. para istediler. o zamanlarda tinercilerin insanları bıçakladığına dair sürekli haber yapılıyordu. biz de korktuk cebimizdeki bütün parayı verdik. derken yavuz abiyi gördüm. aynı yurtta büyüdüğüm ilkokuldayken benim derslerime yardım eden uzun zaman önce de yurttan kaçan yavuz abi bizim paramızı alan tinercilerin arasındaydı. yavuz abi dedim. cevap vermedi. abi dedim benim ali. yurttan derslerime yardım ediyordun. şimdi itü yü kazandım. istanbul’a gidiyorum dedim. yemin ediyorum öyle bir ağlamaya başladı ki. ben de ağladım . neden buradasın dedim. yine bir şey demedi. aferim lan dedi tinerden değişmiş sesiyle. sarıldı. sırtıma vurdu. sonra da koşarak uzaklaştı.

    yavuz abi şimdi ne yapıyor bilmiyorum ama bir tinercinin sayesinde itü’yü kazandığımı herkesin bilmesini istiyorum. her dersten sonra dediğim gibi sağolasın yavuz abi.

  • 20. poposu güzel olmayan bir kızla sevgili olmak

    beyni olmayan bir erkekle birlikte olmaktan cok daha kabul edilebilir bir durum.

  • 21. mümtaz'er türköne

    ''“atatürkçü olmayı hakaret sayarım”, “atatürk ideolojisi bir darbeler ideolojisidir” (mt)

    fetö darbe kapsamında ters kelepçelenerek tutuklanmış.

    (bkz: no comment)

  • 22. 5 ağustos 2016 abd'nin hala anlamaya çalışması

  • 23. adına bilgisayar oyunu yapılmış kişiler

  • 24. bir okeycinin usta olduğunu gösteren detaylar

    tüm taşları ıstakanın alt sırasında birbirine yapışık tutmak

  • 25. rıza kayaalp

    ırkçının bayrak taşıyanı.

  • 26. ülke uçurumdan dönmüşken olimpiyat derdine düşmek

    ülkenin uçurumdan döndüğünü sananları göstermiştir. ülke, bir otobüs misali manyak bir şoför ve rezil muavini tarafından uçurumdan aşağı sürüleli epey oluyor. darbe dediğiniz, düşerken atılan takladan başka bir şey değil.

  • 27. karadenizliyim yerine kuzeyliyim demek

    -nerelisiniz?
    -kuzeyliyim
    -adınız neydi?
    -temel eriksen

  • 28. ilker başbuğ'un 5 ağustos tarihli açıklaması

    http://i.hizliresim.com/o7go7x.jpg

    sözlüden 100 100 alırsa hala 5 düşürebilir. yalnız ne bileyim ben eski genelkurmay başkanı olsam yazıyı vermeden önce en azından birkaç kişiye "hacı bak bakalım hata var mı?" diye sorarım. bu arada söyledikleri sonuna kadar doğru yanlış anlaşılmasın. tek anlamadığım şey belli yerlere gelmiş insanların nasıl böyle hatalar yapabildiği.

    edit: gençler konudan bağımsız olacak da neden bu kadar hoşgörüsüzsünüz? 2 dakika geyik yaptırmadınız adama. gülüp geçmek bu kadar zor olmamalı. ne işsizliğimiz kalmış ne mallığımız kalmış gelen mesajlara bak. kimisi de ciddi ciddi yanlış yapmışsın şu şöyle olacak falan diyor. kendiniz hayattan keyif almıyorsunuz diye başkaları da almamak zorunda değil.

    http://www.onceokuloncesi.com/…5164cbf735313970.jpg

  • 29. 14 ağustos 2016 malum kişinin ölmesi

    bu ülkede mustafa kemal atatürk gibi bir adam öldü de memleket gene de batmadı, malum kişinin ölmesiyle mi batacak. biat kültürünüzün ben ta amına koyayım.

    bunun haricinde yaşasa ne yaşamasa ne.

  • 30. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    irlanda eski cumhurbaşkanı mary mcaleese, 2010 yılında türkiye’yi ziyaret ettiğinde sultan abdülmecid’in (1823-1861) ülkesine yaptığı yardımı şöyle anlatıyordu: “19. yüzyılda ulusumuz kıtlığa* bir milyon kurban verdi. bugün bize yardım eden türkleri hala unutmadık. sultanınız bize beş gemi dolusu gıda maddesi yolladı. o yardımlar drogheda limanı’na boşaltıldı. drogheda şehrine bu yardımlar boşaltıldığında halk o kadar minnettar kaldı ki, sizin bayrağınızdaki güzel ay ve yıldız sembolünü kendi sembolleri arasına kattı.”

    sultan abdülmecid konuyu öğrenince irlanda halkına beş bin poundluk yardımda bulunmak istedi (1847). fakat kraliçe victoria, ingiltere ablukasında olan tebaası irlanda halkına kendisi dahi iki bin poundluk göstermelik bir yardımda bulunduğundan buna izin verilemeyeceği ve miktarın düşmesi gerektiğini bildirdi. bu arada hayatta kalanlara yardım etmek bir tarafa, tam bir kolonizasyon anlayışıyla bir deri bir kemik kalmış insanları, düşük ücretlerle kanal ve yol yapımı gibi işlerde çalıştırdı. bunun üzerine abdülmecid çareyi bin poundluk nakdi ve üç gemi dolusu ayni (gıda ve tohum) yardım yapmakta buldu. tabi krallık bu yardımı engellemek için elinden geleni yaptı ve gemileri dublin limanı’na yaklaştırmadı. bunun üzerine gemiler yardımları dublin’e yaklaşık 50 kilometre uzaklıktaki drogheda limanı’na boşalttılar.

    bu vaktinde yapılmış hayırlı davranış, pek çok kişiyi ferahlatmış ve ölümden kurtarmıştır. drogheda halkı bu yardımı hiç unutmaz. nitekim 1995’te yapılan törenle, zamanın irlanda büyükelçisi taner baydok’un da katılımıyla, dönemin drogheda belediye başkanı frank godfrey tarafından yaptırılan ‘şükran plaketi’ bu yardımı ölümsüzleştirmek adına türk gemicilerin misafir edildiği eski belediye sarayının duvarına çakılır. burası günümüzde westcourt oteli’dir.

    irlanda bu vefayı lozan’da da göstermiştir. birçok irlandalı, özerklik günü geldiğinde ingilizlere ‘çanakkale’de sizin için savaştık’ dedirtmemek için savaşa dahil olsa da, şu anı abdülmecid’in yardımını unutmadıklarının kanıtıdır;

    1923’te lozan’da türkiye ile alâkalı müzakereler yapılırken yahya kemal de oradadır. avrupalı bütün delege ve temsilciler türkiye aleyhine oy verirken sadece irlandalı temsilci her oylamada bizim lehimize parmak kaldırır. bu durum şairimizin dikkatini çeker ve bir fırsatını bulup kendisine ‘herkes bizim aleyhimizdeyken, siz her seferinde lehimize oy kullanıyorsunuz, bunu niçin yapıyorsunuz?’ diye sorar.

    irlandalı, yahya kemal’in yüzüne şöyle bir bakar ve ‘böyle yapmaya mecburum. benim gibi her irlandalı da buna mecburdur. biz açlık ve kıtlıktan kırılıp, ölümle boğuşurken (1845-1849) diğer avrupalılardan hiçbir yardım ve destek görmedik. ama sizin osmanlı atalarınız, yardım olarak bize hem para hem de gemiler dolusu erzak gönderdiler. bu ivedi zamanda gerçekleşen osmanlı yardımı, çok sayıda irlandalının hayatta kalmasına vesile olmuştur. o zor günlerde bize insanca, dostça uzanan eli asla unutamayız. siz her zaman desteklenmeye lâyık bir milletsiniz; bunu çok iyi hak ediyorsunuz!’ diye cevap verir.

    kaynak:

    http://akademikperspektif.com/…e-sultan-abdulmecid/
    http://www.irishcentral.com/…-the-great-hunger.html
    http://www.irishcentral.com/…6681255-237507681.html
    https://mikedashhistory.com/…ring-the-great-famine/
    http://archive.aramcoworld.com/….and.the.sultan.htm

  • 31. beetlejuice'u oynayacak tek türk oyuncu

    (bkz: özkan uğur)

  • 32. kemal kılıçdaroğlu

    oraya gidip ana avrat sövecekse, "ülkeyi ne hale getirdiniz orospu çocukları", "sizin yapacağınız işi sikeyim" diyecekse gitmesini destekliyorum.

  • 33. ekşi sözlük iş ağı

    bir işe yaramadığını düşündüğüm ağ. linkedin, kariyer.net gibi siteler yüzlerce belki binlerce ilan dolu. ancak bakıyorsun ilanların altında binlerce başvuru, sıfır geri dönüş ve mal gibi beklediğinle kalıyorsun. sikimsonik işlerde bile başvuru ebesinin amı gibi. torpilin yoksa işe falan giremiyorsun. oraya ilanı da "dostlar alışverişte gözüksün" mantığıyla veriyorlar muhtemelen. ben bugüne kadar oralardan iş bulan birini görmedim son bir yıldır. ülkedeki kriz almış başını gitmiş, her yeri mahvetmiş. piyasalar sik gibi. çalışanların belli bir kısmı maaş alamıyor.

    geçen yıl bu zamanlar askerdeydim. bitmesine de 1 ay falan vardı. "ulan biter askerlik, şöyle 1-2 ay kafa dinlerim. tatil yaparım. sonra da taşaklı bir pozisyonda aslanlar gibi çalışırım" diyordum. çünkü önceden çalışıyordum. elim ayağım düzgündür, iyi de konuşurum. yabancı dilim de var. turizmciydim. askere de "mevkimde yükselmek istiyorum fakat ibneler her zaman askerliği sorun ediyorlar" diyerek gitmiştim. hani klasik "yapıp geleyim de aradan çıksın" durumu. bedelliye para çıkaramamıştım "olsun yapar gelirim" fikriyle gitmiştim. aslında işin daha trajikomik kısmı, kalbimde olan bir rahatsızlık için beni askere almayı 1 yıl kadar ertelemeleri. "lan bu kadar erteliyorsanız bari muafiyet verin" diyorum. yok, bir muayne oluyorsun. ekg, efor falan yapıyorlar. sonra? 3 ay sonrasına randevu. tekrar gir, tekrar şey yap. en sonunda kıl bi tabip üsteğmen çıkıp, gevşek gevşek sırıtarak "yav hastasın ama bu seni öldürmez. gel biz seni alalım askere" demez mi. sanki tek bana kaldı koca ordu amına koyim. 6 ay biri hizmetçilik, kölelik yapmazsa belini doğrultamaz. neyse uzun lafın kısası sorunlu ve ağzıma sıçan bir askerlik döneminden sonra eve döndüm. dediğim gibi 1-2 ay kafa dinledim, tatil yaptım. yiyemediğim ne kadar yemek varsa yedim. mutlu ve umutluydum.

    sonra? global otellere iş başvurusu yaptım. sağlam bi abiyle(mesleğin erbabı, torpil değil yani) beraber, 2-3 saat uğraşıp hazırladık. onun da tanıdıkları vardı. hem arıyor, hem mail atıyor ben de yanında kahve sigara içiyorum. yabancı sermaye otellerine başvuru yapmamın sebebi de 2-3 yıl neyse kadrolu çalışırım, başarılı olurum. sonra yurtdışındaki bir şubesine atarım kapağı düşüncesiydi. böyle şeyler oluyor evet. o gün akşam üzeri gibi bitti bizim iş. "en fazla 1 hafta sürer dönüş yapmaları. 10 güne başlarsın birinde" dedi. "tamamdır" dedim. içimde gram bir umutsuzluk yok. gayet pozitif ve mutluyum. eve geldim, aileme yaptıklarımı anlatıyorum ayak üstü. mutfaktayız. su içiyorum. tv açık. ana haber bülteni son dakika olarak rus savaş uçağının düşürüldüğünü geçti. elimden bardak düştü. paramparça olan bardak mıydı yoksa ben miydim bilmiyorum.

    aradan aylar geçti, turizmden yana sıfır umutla bakıyorum. aşırı derecede negatif ve mutsuzum. turizm dışı işlere başvuru yaptım ama tanıdık falan yok, torpil yok. haliyle geri dönüş olmuyor. vasıfsız adam değilim, insan bir görüşmeye çağırır. beğenmezsen "yok kardeşim bana sen lazım değilsin" de bari. artık reddedilmek istiyorum, düşünün o hale geldi iş. sabah uykumu aldım, kahvaltımı yaptım ve nette haberleri falan da okumuyorum he. tüm gece uyumadım. 3-4 aydır böyle. askerdeyken makine gibi olan uyku düzenim son 6 ayda sıçtı. uyurken dişlerimi sıkmaktan 10 tane dişimi patlattım. çürüdü hepsi. yarrak gibi sızlıyor. en son bir yerle tam olacaktı, mesleki açıdan da benzerlik taşıyordu. do&co diye bir firma. flying service cheflik pozisyonu için kabul ettiler. sağlık testi, ıvır zıvır topla eylül'de eğitim başlayacak falan dediler. haziran başlarıydı. "yav neden o kadar uzattılar ki şimdi diye bir bozuldum" başta. "neyse ya hiç değilse 3 ay sonra işsizliğim bitecek" diye züğürt tesellimi aldım, eve döndüm. 2 aydır yatıyordum. darbe teşebbüsü oldu. thy'ye bazı uçuş ambargoları koydu bazı ülkeler. emniyet cemaatçileri sağdan soldan toplamaya başladı falan filan derken bir telefon geldi. "belirsiz bir süreye kadar personel alımını durdurdu yönetim" dedi kadın. turkish airlines ile ortak oldukları için böyle bir karar alınmış. 1500 kadar da personel işten çıkarılmış. eğitimler durdurulmuş, bazı uçuşlar iptal edilmiş.

    üniversitedeyken en sevdiğim şeylerden biri ev arkadaşımla bazı akşamlar sadri alışık'ın ve bilumum yeşilçam filmlerini izleyip demlenmekti. çok keyif alırdık. ben en çok sadri alışık'ın ofsayt osman filmini severdim. bir gönül bağı kurmuşum demek ki 8-9 yıl evvel. ofsayt osman'ın bile finalde yüzü gülüyordu, benim gülmedi amına koyim. "he dalyarrak bize ne bunlardan" derseniz, evet. ancak o kadar doldum ki 3-5 saat uyuyayım diye hem beynimi yormak hem de içimi dökmek için yazdım. uygun bir başlık olduğunu düşündüm tüm bunları yazmak için. he geçenlerde bir tane fuhuş rezidansı kariyer.net'ten profilime bakmış. ben de baktım. sonra biraz araştırdım falan "fuhuş muhuş dönüyor ama taşaklı yere benziyor" dedim. "satınalma müdürü arıyorlarmış hmmm" diye düşünürken aradılar. iş görüşmesine çağırdılar. şaşırdım tabi. konuştuk, anlaştık falan. bir an heyecanlandım. arkadaş vardı yanımda "lan hangi pozisyon için sormayı unuttum. arasam ayıp olur mu?" diye düşündüm. sonra tam vazgeçecekken aradım. kadın ne dese beğenirsiniz. "biz sizi garson olarak düşünüyoruz" siker misin sabaha mı bırakırsın amına koyim. hayır garsonluk kötü meslek değil. four seasons'taki bir garson aylık 6000 lira kemiksiz koyuyordur cebe. lakin ben insanla çok uğraşabilecek bir yapıya ne karakter olarak ne de yaş olarak sahibim artık. 30 yaşına merdiven dayamışım, karı benden 10 yıl önce harçlık çıkarmak ve staj yapmak sırasında yaptığım işi yapmamı bekliyor. üniversite mezunluğu, yabancı dil falan hak getire. karıyı fırçalayacaktım, çok sinirlenmiştim böyle bir basiretsizliği nasıl yaparlar diye de "fuhuş rezidansının insan kaynakları da anca bu kadar oluyormuş demek ki. ne bekliyorsun?" diye düşünüp vazgeçtim.

    neyse daha fazla kafa sikmeyeyim. umarım benden daha şanssızı yoktur da bu başlık vesilesiyle birileri işe girer. he bu arada güneydeki oteller geçen yılın fiyatlarının 2 katını istiyorlar(evet iki katı günlüğü 800,900 hatta 1250 lira) günlük ve çoğu full çekiyor. ülkede nasıl bir kriz var ben anlamış değilim amına koyim.

  • 34. 2 ağustos 2016 coffeeshop company rezaleti

    (bkz: beşiktaş daki)

    özel üniversitede okumanın faydalarını göstermiştir.

  • 35. jean monnet bursu

    3 yıldır bu bursu istiyorum.3 ay köpekler gibi çalıştım, okumadığım kitap makale kalmadı. sırf bu yüzden diğer yüksek lisans programlarının bilim sınavlarını bile önemsemedim, çünkü hakkımla çalışarak kazanabileceğim bişey gibiydi bu. o kadar çok istedim ki, haziran sıcağında kimsenin olmadığı kütüphanede sadece hayal ederek çalıştım.

    sınavda bi soruda ufak bişeyi yazmadım diye bi aydır yaşamadığım stres kalmadı, yine de kazanacağıma o kadar çok inanıyodum ki bir haftadır maillere, sözlüğe, sitelerine bakmaktan beynim bulandı.

    allah belanızı versin.

  • 36. erkeklerden erkeklere tavsiyeler

    ekonomi
    • para harcamayı öğrenmek, para kazanmayı öğrenmekten çok daha zor. borcunuz olmasın; borç, yiğidin kamçısı falan değil. kredi kartı borcunuz, kart limitiniz kadar değil, aylık ortalama kazancınız limitinde olsun.
    • zenginler gibi yaşayın, sonradan görmeler gibi değil. zenginlerin bireysel harcamaları, gelirlerine/servetlerine oranla çok düşüktür. sonradan görmelerin bireysel harcamaları, (borç/kredi sayesinde) gelirlerinin kat kat fazlasıdır.
    • rahmi koç ford focus'a, mark zuckerberg honda fit'e biniyor. hayalini kurduğunuz süper araba, sizi sandığınız kadar mutlu etmeyebilir. araba kiralamak ayıp değil, gidin kiralayın, iki üç gün gezin; en azından gözünüz doysun. yollarda gördüğünüz o muhteşem arabaların pek çoğunun ruhsatında, bir şirketin ve bir bankanın adı yazıyor. direksiyondaki adamın değil.
    • dünya ekonomisinin nereye gittiğinden haberiniz olsun. bunun en iyi göstergesi, daima! emtia fiyatlarıdır. bunu takip edeceğiniz sitelerdeki grafiklere, ayda bir kez bile baksanız yeterli olacaktır.

    siyaset
    • belediye başkanı/milletvekili olmak gibi bir ihtirasınız yoksa, yani, siyaseti profesyonel olarak yapmayacaksanız, iş ve sosyal hayatınıza sokmayın. konu açıldığında "şu güzelim memlekete yazık oluyor" der geçersiniz.
    • kendi ideolojinizin medyasını takip etmeyin. porno izlemekten hiçbir farkı yok. her zaman karşı görüşün yazarlarını okuyun. bu, başlarda sinir bozucu olabilir. uzun vadede hayrını göreceksiniz.
    • türkiye siyaseti ile ilgili, darbe girişimi, terör saldırısı gibi çok büyük bir olay olduğunda; o anda, yabancı haber kanallarınının yayınını takip edin. canlı yayına bağlanan uzmanların kim olduğuna bakın; ne dediklerini dinleyin. türkiye'de kan gövdeyi götürüyorken, ingiliz kraliyet ailesi'nin avustralya gezisi canlı yayınlanıyorsa, oturun düşünün.

    ilişkiler
    • kaç yaşında olursanız olun, kendinizden on yaş küçük ve on yaş büyük arkadaşlarınız olsun. bu insanlar, geçmişi ve geleceği yaşayabileceğiniz canlı zaman makinaları olacaktır.
    • sadece kendi sosyal ve kültürel çevrenizden insanlarla beraber olmayın. hatta, türkiye cumhuriyeti vatandaşı olmayan arkadaşlar da edinin. uzaktan nasıl göründüğünüzü öğrenmiş olursunuz.
    • ne yapıp edip, bir kadınla arkadaş olmayı ve arkadaş kalmayı başarmalısınız.

  • 37. şaban karakterini oynayabilecek yabancı oyuncu

    (bkz: jim carrey)
    konu kilit.

  • 38. iyi bir traktörde olması gereken özellikler

  • 39. kerimcan durmaz'ın temmuzda 600 bin lira kazanması

    snapchat,instagram,vine ve twitter gibi sosyal medya mecralarında eğer ki bir takım kişiler tarafından takip ediliyorsanız ve yavaştan artan takipçi sayınız varsa hemen bir virtual dj ve fl studio programı alıp evde çalışmalara başlıyorsunuz. ardından mash up dediğimiz iki müziği birleştirme ve şarkıdan şarkıya geçiş elementlerini öğreniyorsunuz.
    tebrikler artık dj oldunuz.
    tren senin, kılap benım takılırız.

    edit : eğer bunlar yetmez diyorsanız twerk yapmayı da öğrenin.şampanya falan patlatan gördüm.

  • 40. atalay demirci

    bu adamın hiç bir esprisine gülmem, itici ve zorlama gelir, takip etmem, televizyonda görsem kanal değiştiririm falan filan. fakat bu adama yapılanları yerden göğe kadar haksız buluyorum. geçmişte cemaat yurdunda kaldığı söyleniyor. cemaatle ilişkisi olduğu söyleniyor. evet bu adam cemaat yurdunda kalmış olabilir ve bu vesileyle de fethullah gülen'e yakınlık duymuş olabilir.

    tayyip erdoğan, gülen'e ''dööönn bitsin bu sıla hasreti'' diye şiir okurken sorun yoktu da, bu ülkenin ağababaları cemaatle el ele kol kole yürürken sorun yoktu da, ergenekon ve balyoz davası yalanlarına tayyip erdoğan ''ben bu davanın savcısıyım'' derken, bülent arınç ''türkiye bağırsaklarını temizliyor'' derken sorun yoktu da, sırf gençliğinde belki de imkansızlıklardan dolayı cemaat yurdunda kalmış atalay demirci mi günah keçisi oldu yani ??

    o röportaj yapan ucuz kanalın ucuz muhabiri bugün müdürüne yaranmak için bu şovu yaptığı gibi, geçmişte de cemaate yaranmak için neler yaptı acaba ? aynı tepkiyi melih gökçek'e gösteren var mı ? bu ülkede geçen seneye kadar fetullah gülen'e ''feto'' dendiği zaman ''tövbe de mendebur, hoca efendi diyeceksin'' diyen kesimin aymazlığının faturası atalay demirci'ye kesildi öyle mi ?? neden böyle oldu biliyor musunuz ?? çünkü fakir kızın sevgilisi olunca orospu derler, ama zengin kızıysa adı ''aşk yaşamak'' olur.

  • 41. 7 ağustos 2016 istanbul sel baskını

  • 42. cemaat'in üzerine gidersen ecevit hükümeti yıkar

    kararnameler ortada. ecevit kaç fetoşçuyu kamu kadrolarına yerleştirmiş
    lafla değil icraatla gelin.
    ama bıgün tutuklanan adamların kaç tanesini a. gül, kaç tanesini rte atamış ortadadır.
    buyrun sayın akitler. ama sizde o göt yok. dedikodularla değil rakamlarla gelin.
    halep oradaysa arşın burda.

    edit: eleman trol fakat bu argüman ve 17/25 aralıltan sonra chp feroya kucak aştı argümanları akepeliler tarafından sıkça işlenmeye başlanmıştır. her zamanki gibi kendi boklarını başkasına pay etmenin peşindedirler.
    pislik ve sinsice yapılan bu propagandalar cevep vermek elzemdir.
    kemal kılıçdaroğlu çıkarıp masaya vurmadığı sürece bu böyle olacaktır.
    bu trollemeler zemin yoklamalarıdır. suçu bakalım kime yıkacağız diye hesap yapmaktır. 14 yıldır ecevit iktidardaydı siz de dininizi yaşamıyordunuz tabi.
    ha ecevit bir de ne istesiniz de vermedik demişti.

  • 43. 2016 rio de janeiro olimpiyatları

    türkiye'de tek kanal dönemlerinde bile olimpiyatlar hiç fire vermeden yayınlanırken, yüzlerce yayın yapan tv kanalı olan günümüzde olimpiyatlar yayınlanamıyor. cidden enteresan bir durum. fight club'dan bir replik geldi aklıma;

    "ev sos dolu ama yiyecek hiçbir şey yok"

  • 44. nurettin veren

    sokaktaki demokrasi nöbetçilerine silah dağıtılmalı diyen bir meczup çıktı bu da...

    ucundan bile bulaşmayın oğlum bu cemaatti, tarikatti işlere... kafası çalışan bir adam çıkmıyor işte...

  • 45. türkiye'nin erasmus programından çıkarılması

    erasmus sonucta bir kultur & egitim programi, gitmis bir insan olarak en kabaca tabiri ile bunu soyleyebilirim.

    simdi hollanda'dan, polonya'dan, italya'dan gelecek genc insan burada tv'lerde hapishanede dovulmus kisiler, idam & allahu ekber diye bagiran kalabaliklar, camiilerden gelisiguzel okunan selalar gibi seylere maruz kalarak ne kadar rahat bir ogrencilik hayati yasayabilir. siz oradan bir ailenin yerine kendinizi koyun? hadi cocuk yapti bir dangalaklik portekiz yazacagina turkiye yazdi, gonderir misiniz?

    bu isler boyle iste. o bana yamuk yapti ona rest cekeyim kafasi boyle sonuclaniyor. ab ile zaten faydalanabildigimiz birkac anlasma icindeydik erasmus da bunlarin en guzellerindendi simdi ufak ufak gidiyor sanirim, gecmis olsun.

    alternatifini yapariz artik muttefiklerimiz katar-suudi arabistan-b.a.e. arasi ogrenci degisim programi olabilir. ogrenci kizlara bir donemlik cariyelik tecrubesi.

  • 46. milli eğitim bakanlığının yazım yanlışı yapması

    bugün yayınladığı sözlü sınav değerlendirme formunda yaptığı yanlıştır. haber niteliği yapan durum ise, yazım yanlışının geçtiği cümledir.

    yazım yanlışının geçtiği cümlede istenen özellik, adayların türkçe dil bilgisi kurallarına uygun konuşabilmesidir. daha kendisi "dil bilgisi" yazamayan ve "de, da"yı düzgün yazamayan bir kurumun böyle istekleri adaylardan istemesi, kurumu komik duruma düşürüyor.

    ayrıca sözlü sınavla öğretmen mi atanır? genel kültür genel yetenek yetmiyor eğitime giriyorsunuz yetmiyor alan sınavına giriyorsunuz yetmiyor sözlü sınava giriyorsunuz. daha kaç sınav gerekli, benim seni unutmama meb?

  • 47. pokemon go

    az önce yumurtadan zubat çıktı.
    telefonu yavaşça kenara bırakıp bir sigara yaktım..

  • 48. porno

    hello evribadi.
    porno eglenceli olmasına rağmen neden düzenli olarak izlenmemesi gerektiğine dair bilim güzel şeyler söylüyor.

    ve hiçbirisi ahlaki değil. o yüzden herhangi bir ahlaki endişeyi bu yazı dışında tutsak bile pornoyu düzenli olarak izlememenin - hatta hiç izlememenin - çok güzel sebepleri var.

    öncelikle insan beyni, hatta bir çok başka memelinin beyni "yenilik" konusuna önem veren eğilimlere sahip. 20 yıllık karısıyla misyonerden başka o da belki ayda 1 seks yapan adam belki daha çirkin ve yaşlı bir kadınla sadece "yeni" oldugu için çılgın seks yapabiliyor. farelerde de var benzeri davranış mesela. hep aynı dişi fareyle seks yapmak seksin başlangıç süresi ve sayısını azaltırken, yeni bir dişi fare ile seks yapma fırsatı doğan erkek fare yine ful performans sergiliyor.

    elbette evrimsel olarak erkeklerin daha fazla dişiye yumurtasını yayma isteği anlaşılabilir.

    peki - elimizin altında bugün olan şey ne ? tarihte belki sadece cengiz han benzeri hükümdarların görebildiği türden bir "yenilik" bolluğu. açtığınız porno sitelerdeki 10 tane tab'da hoşunuza giden bir video bulana ve orgazma ulaşana kadar geçen ortalama vakit 10 dakika (youporn istatistikleri 2012)

    bunun etkisi ne ? erkeklerin gerçek hayattaki sevgilileriyle seksi çok kısa sürece sıkıcı bulmaya başlaması. yenilik aramaları. yeniliği fetiş, oyuncaklar, değişik mekanlarda seks, değişik pozisyonlarda, değişik rol-yapma oyunlarıyla vs gerçekleştirmeye çalışmaları. elbette bunlar bile pornonun sağladığı yenilik hissiyatıyla asla yarışamıyor.

    bunun tek bir istisnası var - o da cinsel tercihlerin neredeyse tamamen şekillendiği 16-17 yaşlarında gördükleri ya da izledikleri cinsel sahneler. diğer bir deyişle cocukken izlediği babasına ait porno kasetteki sahneyi 30 sene sonra yine izlese yine aynı şekilde tahrik olur. çünkü o sahne beyninde cocukken yaşadığı heyecanın yardımıyla betona yazılır gibi yazıldı bir nevi.

    özetle - porno gerçek hayatta sağlanamayacak bir "yenilik" tatmini sağladığı için gerçek hayattaki cinsel yakınlaşmaların tatminini azaltıyor. bu kendi başına izole bir problem değil - birazdan bunun niye kötü olduğunu anlatıcam.

    ikinci bir problem - performans anksiyetesine yol açması. profesyonel olarak üretilen pornolardaki insanlardan erkek olanlar kaslı, atletik, yakışıklı ve bilimkurgu seviyesi bir performans gösteriyorlar.
    kadınlar da benzeri şekilde çok güzel , genç, mükemmel cilt, saglıklı saçlar, fit vücutlar ve ne kadar beceriksiz oyuncu olsa da teslimiyet ve feminenlik gösteren kadınlar.

    bu insanlar gerçek hayatta çok az. bu insanlar gerçek hayatta filmdeki gibi görünmüyor ve seks yapmıyorlar. porno filmlerdeki sahneler "larger than life" - yani gerçek hayattan daha büyük, daha iyi, daha xyz olmak için çekiliyor.

    erkekler ilaç ve sürekli verilen çekim aralarıyla saatlerce dayanıyorlar, kadınlar kayganlaştırıcılar vs sayesinde saatlerce tahriş olmadan dayanabiliyorlar. en "hasktr bunu da mı yaptılar" diyeceğiniz sahneler kontrollü ve maksimum hijyenle çekilmeye çalışılıyor. *

    şimdi bu filmleri izleyen erkekler - kendileri ekrandaki adam gibi olmadığı için özgüven darbesini yiyor.
    sonra gerçek hayatta seks yaptığı zaman karşısındaki kadın hem pornodaki kadına benzemediği, hem de onun gibi davranmadığı için tekrar bir darbe yiyor - kendi kendine "o adam gibi olsaydım ben de o filmlerdeki gibi kadınlarla yatacaktım, öyle tepki alacaktım" diye düşünüyor.

    ancak elbette bunlar gerçekçi beklentiler değil. fakat gerçek hayatta yaşayacağı sekse dair yegane referansı porno olan bir cocuk, beklentiyi o şekilde oluşturuyor.

    bu da performans anksiyetesine yol açıyor. yani porno izlerken rahat rahat erekte olan ve orgazm olabilen erkek, seks esnasında ya ful erekte olamıyor, ya çabuk geliyor, ya da hiç gelemiyor.

    hiç gelememe durumunda genellikle sebep, masturbasyon esnasında çükün kavranmasında abartı güç kullanılması. gerçek vajina, erkeğin penisi tuttugu sıkılıkta kavramıyor. bir kere ıslaklık kayganlık sağlıyor ve kuru ellerle yapılan masturbasyondan çok daha farklı bir deneyim sağlıyor.

    elle orgazm olmaya alışan erkek, seks yaparken belli bir süre geçtikten, belki partneri orgazm olduktan sonra elle masturbasyon yaparak gelebiliyor.

    şimdi gelelim pornonun sebep oldugu bir "gerçek hayattaki seks deneyimini zayıflatan" sonuçlarının, sosyal ve psikolojik sonuçlarına.

    daha önce yazdıklarıma denk gelenler bilirler, bilgisayar oyunlarının düzenli ve hobi seviyesinde oynanmasını yanlış buluyorum. boşa harcanan zaman işin bir kötü sonucu ama esas kötü sonucu, oyunlarda sağlanan "kolayca zafere ulaşma" hissiyatı.

    oyunlardaki "efor-ödül" ilişkisi beynin ödül merkezini gerçek hayata nazaran çok daha kolay besliyor. tıpkı pornodaki "yenilik" gibi oyunlardaki "kazanma" hissiyatı gerçek hayata kıyasla çok daha kolay elde ediliyor.

    normalde yıllar alacak bir çalışma neticesinde elde edilecek zafer ve ödül hissiyatı, bir kaç haftalık oyun ile kazanılıyor.

    bu da özellikle erkek çocukların gerçek hayatta "minimum efor" ile yaşayıp en temel ihtiyaçların üstüne oyun ve porno hobilerini tatmin edip, daha fazlası için çalışmamasına sebep oluyor.

    bu cocuklar gerçek hayattaki romantik ilişki ve seksin yükümlülüklerini "değmez" diyerek sevgili ya da eş edinmekten tamamen vaz geçiyorlar.
    gerçek hayattaki başarıları "fazla zor" bularak, vaktilerini oyunlardan kazandıkları zafer ve ödüllerle geçirerek benzeri deneyimi elde ediyorlar.

    özetle sürekli vasatlaşan bir nesil haline geliyorlar.

    oyun ve pornoya erişim, bugüne kadar sadece orta üst sınıf gelirli ailelerin cocuklara sağlayabildiği imkanlarla gerçekleşebildiği için bizim gibi az gelişmiş ülkelerde bu etkileri çok daha yeni görüyoruz. hatta henüz bunun tanımı yapılabilmiş bile olmayabilir. ama çevremde bu eğilimleri ve trendleri çok net görüyorum.

    bunun gelişmiş ülkelerdeki versiyonlarına bakarsak (bkz: hikikomori) ve (bkz: otaku)ları görüyoruz.

    ya da batı ülkelerinde feminize olmuş yerlerde (kurumsal firmalar ve akademik çevreler) erkeklerin ikili ilişkilerdeki beceriksizliklerinin direk "sapıklık" ve "taciz" olarak görüldüğü bir ortam karşımıza çıkıyor.
    bu da benzeri şekilde erkeklerin sosyal ve ekonomik dünyadan "el çekme"sine sebep oluyor.

    erkeklerin bir çoğu evliliği anlamsız bir külfet olarak görüyorlar.

    erkeklerden olmaları beklenen kişi ve karşılığında alacakları arasındaki uçurum bir çok erkeğin "skerler evliliği de aileyi de" demesine ve sosyo ekonomik olarak daha alt bi seviyede yaşama kararını alabilmesine sebep oluyor.

    daha az erkek yüksek öğrenim görmeye başladı bile gelişmiş ülkelerde.

    bunda hem kadınların üniversiteye girişlerini kolaylaştıran insiyatifler (kota uygulaması) hem de erkeklerin "niye kasayım ki" görüşü etkili.

    özetle gidişat pek iyi değil. belki bizim neslimiz bunu göremez ama torunlarımız zamanında bu otaku kültürü çok çok daha fazla artmış olacak.

    edit:

    meraklısı için :
    https://www.youtube.com/…yejdlmkpe&feature=youtu.be
    https://www.youtube.com/…f82awsdiu&feature=youtu.be

  • 49. 6 ağustos 2016 ülkede istenmediğime ikna oluşum

    o değil de ben entry'yi yazan arkadaşın mesleğini anlayamadım, pezevenkle medyum arasında gidip geliyorum tam çözemedim.

  • 50. fethullah gülen

    rte'nin zamanında "memlekete geri dön hocam hasret bitsin" diyerek stadyumlardan davet gönderdiği melek yüzlü şeytan. (şunu buraya koyalım önce)

    dün'e kadar fethullah dendiğinde bile "hocaefendi" diyeceksin diyerek tepki gösteren andavalların bugün burada bu adama saydırmaları falan gerçekten çok komik.

    ama benim gibi atatürkçü, cumhuriyetçi insanlar yıllardır küfrediyor buna. birazdan kafamı yastığa koyduğumda huzurla uyuyacağım. çünkü ne bu haine, ne de bu haine yol verip destek olanlarla beraber olmadım. ama bugüne kadar bu hainlerin işlediği tüm günahların sorumlusu günahı zamanında görüp ses çıkarmayanlardır.