venezuela anayasasını açıp bir kere okumamış olan insanlar maduro'yu meşru başkan zannediyor.
sevgili arkadaşlar, bin defa yazdık ancak bir kez daha hatırlatalım:
venezuela parlamentosu anayasanın 233. ve 333. maddeleri uyarınca maduro'yu azletti. seçim kararı aldı. seçim hükümeti kuruldu. seçim hükümetinin de geçici başkanı juan guaido. ancak maduro o koltuktan kalkması gerekirken, çin ve rusya'nın da desteğiyle, yasadışı şekilde kalkmıyor.
açın, okuyun, öğrenin. bilmemek ayıp bir şey değil.
edit: venezuela anayasası tam metni:
https://www.constituteproject.org/…nezuela_2009.pdf
durumun venezuela anayasasındaki yeri hakkında euronews'un haberi:
https://www.euronews.com/…zuela-s-interim-president
isp23 profili
-
venezuelalıların askeri müdahale için yalvarması
-
ekrem imamoğlu
keşke gerçekten de makarios'un heykelini yaptırmış olsaydı da bizim çomarlar bir sesini kesiverseydi.
-
venezuelalı bir gencin ekşi sözlük'e mektubu
ön edit: inanmayan arkadaşlar için sohbetten, isimleri gizleyerek bir ekran görüntüsü iletiyorum:
https://ibb.co/vjxqngy
https://ibb.co/2dqyby1
buradan da görebileceğiniz gibi, aslında röportaj ya da bir mektup değil, twitter dm üzerinden samimi bir sohbet söz konusu. başlığı biraz daha fazla ilgi çekmesi için bu şekilde açtım. sohbetin sonunda kendisinin de iznini alarak, bunları bir röportaj formatına dönüştürerek yayınlamak istediğimi belirttim. o da buna çok sevindi. ekran görüntüsü dışında başka ne kanıt gönderebilirim, bilemiyorum. dileyen inanır, dileyen inanmaz. siz de gidin twitter'da bir venezuelalı bulun, aynı soruları siz de sorun, buyrun paylaşın. denemesi bedava. zaten internette sağda solda bir sürü venezuelalının isyanını siz de görebilirsiniz.
bence bizim de bu duruma düşmemek için, yapmamız gereken şey kutuplaşmayı bitirerek, akp'linin de chp'linin de, mhp'linin de, hdp'linin de içinde kendini bulabileceği ortak bir gelecek hayali yaratmak ve hayata geçirmek. bunu yapabilirsek hiçbir güç bize zarar veremez.
ayrıca, herhangi bir yabancı ülkenin de askeri müdahalede bulunmasına karşıyım. bu işi venezuela kendi içinde çözebilmeli. bunun için de bir an önce birleşmiş milletler gibi bağımsız ve ülkeler üstü bir kuruluş gözetiminde erken seçime gidilmeli. eğer maduro bunu yaparsa ülke dış müdahaleye açık hale gelmekten kurtulur. ülkeye askeri müdahalede bulunmak isteyen emperyalistler varsa onlar da avcunu yalar.
*************** şimdi asıl içeriğe geçelim *****************
soru: asgari ücretin çok düşük olduğunu ve her şeyin çok pahalı olduğunu duydum. bu gerçekten de doğru mu, yoksa medyada yapılan bir algı yönetimi mi?
cevap: venezuela'da yaşananlar gerçekten büyük bir trajedi. burada asgari ücret şu an için 18.000 bolivar (6,5 dolar / 35 tl) ve mesela 30’lu yumurta paketi 8500 – 9500 bolivar (16 – 17 tl). yani bir asgari ücretle sadece 2 koli yumurta alabiliyorsun.
soru: insanlar bu kadar az para kazanıyorken, açlıktan ölmeleri gerekmez mi? nasıl ölmeden ayakta kalabiliyorlar?
cevap: burada gerçekten de açlıktan ölen insanlar da var. ancak insanların birçoğu daha az yiyerek ve alternatif yollara başvurarak hayatta kalmaya çalışıyor.
pek çok şirket ekonomik kriz dolayısıyla iflas etti, kapandı. çoğu insan bu nedenle işsiz. çalışabilecek durumda olan insanların çoğu ülkeyi terk etti ve buradaki ailelerine para gönderiyorlar.
gıda olarak çoğunlukla mısır ekmeği, makarna, pirinç ve sebze tüketiyoruz. ancak bunları da her istediğimizde bulamıyoruz. dolayısıyla gerçekten insanlar ciddi bir açlık yaşıyorlar.
mesela 1 kilo mısır unu 3000 bolivar (5,60 tl) onu da bulmak çok zor, çünkü karaborsaya düşmüş durumda. bu piyasayı da askerler yönetiyor.
insanlar ya yurtdışına kaçtı ya da interneti olanlar, internet üzerinden spare5 gibi uygulamalar sayesinde para kazanmaya çalışıyor. spare5’de insanlar belirli görevler karşılığı (bir objenin fotoğrafını çekmek, vs.) birkaç cent para kazanıp bu parayı paypal ile alıyorlar.
benim eskiden küçük bir elektronik eşya dükkanım vardı, ancak insanların ürünleri satın alacak paraları olmadığından, dükkanı kapatmak zorunda kaldım. asgari ücret 18.000 bolivar ve bir otobüs bileti 100 bolivar. bazı insanlar günde 4 vasıta ile işe gidip geliyorlar. burada işler çok zor. bir şampuan 18.000 bolivar. onu da eğer bulabilirsen.
burada türkiye’den gelen ürünlerin satışını yapan dükkanlar var, ancak bu ürünler de çok pahalı.
bu rejim ekonomiyi mahvetti. gençlerimiz ekonomideki bu çöküş nedeniyle eğitimlerine bile devam edemez hale geldiler.
soru: venezuela hakkında yapılan eleştirilerden bir diğeri de, "madem o kadar kıtlık var, nasıl olur da bu kadar insan rahat rahat interenete bağlanabiliyor?"
cevap: sosyal medyada gördüğün insanlar internete erişimi olan küçük bir azınlık. insanların büyük çoğunluğunun interneti yok. internet bağlantısını bulsan bile, bilgisayarlar çok çok pahalı.
internete erişmek git gide daha zorlaştı. hele ki sabit kabloyla eve gelen interneti çok az yerde bulabiliyorsun. çünkü insanlar bakır kabloları satabilmek için internet kablolarını çalmaya başladılar.
mobil operatörler de ancak 300 mb gibi sınırlı tarifeler veriyorlar. web sitelerine girersen fiyat bile yok. (http://www.movistarve.com/…planes/prepago/full2.asp). çünkü enflasyondan dolayı sürekli değişiyor.
mesela 20 mbps sınırsız bağlantı almak istersen 127.000 bolivar (yani asgari ücret 35tl iken, 20mbps internet 250 tl).
ancak burada ilginç şeyler de var. mesela elektrik ve su neredeyse bedava. ancak bir ampul satın almak çok ama çok zor. ucuz olanlar da çok kalitesiz.
ayrıca her yerde de eşit hizmet yok. mesela bazı bölgelerde su sadece haftada bir gün musluktan akıyor.
rejim altyapı yatırımlarını umursamıyor. sadece var olan şeyleri kullanılamaz hale gelene kadar kullanıyorlar, o kadar.
soru: peki neden hala bu kadar insan maduro’yu destekliyor?
cevap: öncelikle maduro’nun iddia ettiği gibi insanların çoğu onu desteklemiyor.
belki şu an halkın %90’ı ona karşıdır. insanlar gıda bulamazken, ilaç bulamazken, çocuklarına yemek yediremezken neden bu adamı desteklemeye devam etsinler ki?
ancak belki %10’luk bir kesim var körü körüne maduro’yu savunan. onlar da ya kuru fanatizm ve nefretlerinden dolayı savunuyorlar, ya da çıkarları var. mesela venezuela’da 2000 general var. çoğu yolsuzluğa bulaşmış durumda. ilaç ve madencilik sektörünü onlar yönetiyor. lüks içinde yaşıyor hepsi.
ancak maduro’nun arkasında artık gerçek bir halk desteği yok.
sokağa eyleme çıkan insanları öldürüyorlar. maduro’nun dostları televizyonda insanlara yalan söylüyor.
soru: peki ya seçimler? sandıktan maduro çıkmadı mı? muhalefet seçimleri niye boykot etti. bu iş nasıl oldu?
cevap: bir devlet adamı ülkesinin ekonomisini batırdığı için o ülkede insanlar açlıktan ölüyorsa, hilesiz bir şekilde seçilebileceğini senin aklın alıyor mu? seçimler hileli olduğu için muhalefet artık bunun bir parçası olmak istemedi.
soru: peki ya sandıklara sahip çıksanız, o zaman hileyi engelleyemez miydiniz?
cevap: bunu daha önce denedik. ancak şu anda insanların büyük çoğunluğu yurtdışına kaçtı ve artık maduro bir şekilde tüm seçim sistemini kontrol ediyor. işte bu yüzünden seçimlerin hileli olduğunu çoğu ülke kabul ediyor ve bu seçim sonuçlarını tanımıyor. -
suriyeli sevmemenin ırkçı veya zenofobik olmaması
yıllardır suriyeli mültecileri ülkemizde istemeyen insanlar olarak ırkçı ya da yabancı karşıtı şeklinde etiketleniyoruz. oysa bu durumun ırkçılık ya da zenofobi (yabancı karşıtlığı) ile zerre kadar ilgisi bulunmuyor.
hadi gelin, bu tezi kanıtlayalım:
çoğumuz suriyeli mültecilere pek sıcak bakmayız. çoğumuz böyle bir tiplemeyle bırak aynı sofrada yemek yemeği, sohbet etmeyi bile düşünmeyiz. bu doğru.
peki hangimiz, iyi eğitimli, batı kültürünü benimsemiş, seküler; hatta köken olarak da hıristiyan bir suriyeli ile sorun yaşarız ki? hele bir de ikimiz de ingilizce biliyorsak, pekala oturur kadıköy'de karşılıklı bira içer, arkadaşlık yaparız. hatta karşı cins ise ve arada bir çekim varsa sevgili bile oluruz hiç tereddüt etmeden.
ilk başta bahsettiğim suriyeli mülteciye iğrenerek bakmamız ırkçılık değildir. eğer öyle olsaydı diğer suriyeliyle bu kadar yakınlaşamazdık.
bu zenofobi ya da göçmen karşıtlığı da değildir. öyle olsaydı yabancı bir ülkeden gelen birisiyle dostluk kuramazdık.
burada yapılan şeyin ırkçılıkla, zenofobiyle ve göçmen karşıtlığıyla zerre kadar ilgisi yoktur. buradaki olay tam anlamıyla kültür bazlıdır; yani kültürcülüktür.
çoğumuz belinde silahla gezen trabzonlu bir reisçi ile takılmaktansa, suriyeli seküler bir tiyatro sanatçısıyla dostluk kurmayı tercih ederiz.
şimdi bize ırkçı diyenler, zenofobik diyenler alsın oxford sözlüğünü bir taraflarına soksunlar afedersiniz.
(bkz: #82484393)
edit: bunun milliyetçilikle de zerre kadar ilgisi bulunmuyor. eğer milliyetçilik yapsak trabzonlu reisçi muhafazarı, suriyeli seküler tiyatro sanatçısından üstün tutardık. -
muharrem ince ve danışmanlarına duyurular
13 yıllık hardcore bir ateist olarak her türlü dini hamlesini destekliyorum.
eyüpsultan'a git, dua oku, umre'ye git, kâbe'yi tavaf et, kâbe imam'ıyla tavla at. ama yeter ki şu seçimi kazan.
arkandayız. -
muharrem ince
kesinlikle facebook reklamlarına başlamalı. bu tahmininizin çok ötesinde etkili ve ucuz bir yöntem. birazdan detaylarını anlatacağım.
bu reklamları yapacak facebook sayfası muharrem ince adıyla değil, kararsız akp'li ve mhp'li seçmene hitap edebilecek çok özel bir facebook sayfası kurulmalı. "kararsız ak partili'ler" ya da "ak parti gönüllüleri", "türkiye'nin değişimi" ya da "türkiye gönüllüleri" gibi bir isimle (daha güzel isimler bulunabilir) böyle bir sayfa yapılmalı.
facebook'ta yaşadığı il ve ilgi alanlarına göre reklam verilebilmekte. ve yaklaşık 100 liraya, 50.000 kişiye çok rahat ulaşılabiliyor.
biraz önce facebook reklam ayarlarından baktım. recep tayyip erdoğan'a ilgi duyan, 18 yaş üstü toplamda 13 milyon facebook kullanıcısı yaşıyor türkiye'de.
bu 13 milyon kişiye 20'şer kez gösterim yapmak için gerekli bütçe yaklaşık:
360.000 tl
yani bu işe 360.000tl ayrılsa, seçime kadar 13 milyon kişiye en az 20'şer kez reklam yapabilirsiniz. bunlar kampanya için harcanan rakamlar düşünüldüğünde çekirdek parası. bir miting bile kaç paraya mal olurken, 20 kere farklı farklı açılardan benzer içerikler yayınlamak gibi bir fırsat sunuyor facebook size. bütçeyi 3,5 milyon yaparsanız bu rakam 200 gösterime yükselir. hem de chp taraftarlarına değil, özellikle de kararsız akp'lilere ulaşılmış olur. 200'er kez reklam gösterdiğinizi düşünseniz 40 günde, her gün 5 gösterim demek bu.
hiçbir televizyon kanalından alınamayacak bir verim söz konusu bu reklamlarda. işin güzel yanı insanlar sizin reklamlarınızı görürken, "senin x arkadaşın da bu sayfayı beğendi" gibi bir ifadeyle karşılaşıyorlar. bu da işin kuru bir reklamdan ziyade, insanların yakın çevresindeki desteğin görülmesini ve işin güvenirliğini arttırıyor.
facebook reklamları sayesinde il/bölge bazlı kampanyalar düzenleyebilirsiniz.
örneğin, yozgat ilinde yaşayan bir ak partili'nin yozgat halkının, kimsenin dillendirmediği sorunlarını duyması ve son olarak muharrem ince'nin yozgat'la ilgili vaatlerini duyması oyunu ciddi anlamda değiştirir. sonunda da "yozgat için evet - muharrem ince" gibi bir slogan olabilir.
her il için böyle bir sürü video, yazı, görsel üretilmeli. bunlar etkileyiciliği çok daha yükseltecektir. mesela kürtlerin yoğun yaşadığı bölgelerdeki muhafazakar seçmene özel, karadenizli milliyetçilere özel, istanbul'lu muhafazakarlara özel çalışmalar yapılmalı. kadınlara ve gençlere özel çalışmalar (cinsiyet ve yaşa göre reklam hedeflemesi yoluyla) yapılmalı
dediğim gibi bu işin maliyeti çok düşük. facebook ilk kez bu kadar etkili şekilde bu seçimlerde kullanılmaya müsait durumda.
kararsız bir akp seçmenine 20 kez aynı ve farklı mesajlarla ulaştığınızı düşünebiliyor musunuz? bu muazzam bir şey.
hadi danışmanlar, yapın şunu, hiç zor bir şey değil.
edit: hesap hatası düzeltildi. -
can dündar'ın t a m a m demesi
vatan haini falan olmayan, sırf iktidarın işine gelmeyen yayınlar yaptığı için başına açılmadık iş kalmayan, suikast girişimine maruz kalan, demokrat bir adamın demokrat bir çıkışı.
eğer birileri tamam diyecekse, en çok o ve onun gibi mağdurların (erdem gül, kadri gürsel, ahmet şık, selahattin demirtaş, meral akşener, vb.) tamam demeye hakkı var.
(bkz: aktroll) -
abdüllatif şener
sonu numan kurtulmuş'a benzeyebilir diyenler olmuş.
numan kurtulmuş muhalefetteyken kendisine makam ve mevki teklif edilince partisini kapatıp iktidar partisine geçti. son 6 yıldır iktidarda istikrarlı şekilde görev alıyor.
abdüllati şener ise iktidardayken, başbakan yardımcısıyken, makam ve mevkiyi elinin tersiyle iterek istifa edip muhalefet saflarına katıldı. son 11 yıldır da istikrarlı şekilde akp'ye muhalefet ediyor.
(bkz: konu kilit) -
28 nisan 2018 abdullah gül açıklamaları
muhtemelen "bütün bu olaylar benim dışımda gelişti, ben ak partiliyim" diyeceği açıklamadır.
-
fransa'da yaşanan nutella izdihamı
-
antalya'da dansözlü bir garip düğün
düğün antalya'da falan değil, romanya'dadır.
videonun orijinali: https://www.youtube.com/watch?v=pxj9scpu9oo -
uydunet
az önce teknik desteğini aradım. "genel bir yavaşlık var türkiye çapında" dediler.
"peki" dedim "bu bir arıza mı yoksa, son siyasi nedenlerden ötürü bilinçli bir yavaşlatma mı?"
"bilinçli bir yavaşlatma" dediler.
artık açık açık da bunu söyleyebiliyorlar. birileri talimat veriyor, birileri de interneti yavaşlatıyor.
yıllar önce amerika'da "net neutrality" kavramı konuşulurken bize uzak geliyordu, şimdi iyice işler boka sardı. -
kılıçdaroğlu'nun yenikapı mitingine katılması
az önce son dakika gelişmesi olarak ajanslara düşen son derece doğru bir karardır.
edit: bu karar kesinlikle çok doğru alınmış bir karardır. keşke darbenin daha ilk gecesinde atatürk havaalanı'nda rte açıklama yaparken kılıçdaroğlu onu karşılasaydı, sarılsalardı. hatta kılıçdaroğlu keşke tankların üzerine çıkabilme cesareti gösterebilseydi.
neden mi?
bu ülkede bir kutuplaşma var. rte dedi ki:
"sen muhafazakarsın, yerin akp"
"sen türk milliyetçisisin, yerin mhp"
"sen seküler türk'sün, yerin chp"
"sen kürt milliyetçisisin, yerin hdp"
ne oldu peki? oyun buna göre kurgulandı. biz son 10 yıldır seçim falan yapmadık, resmen sosyolojik nüfus sayımı yaptık. bu sosyolojik nüfus sayımında, pastanın en büyük kısmı "muhafazakarlar" tarafından oluştuğu için akp'nin oyu asla %40'ın altına inmedi.
kılıçdaroğlu'nun yenikapı mitingine katılması, bu kutuplaşmayı "belki" bir ölçüde azaltıp seçimleri bir sosyolojik nüfus sayımı olmaktan kurtarabilir. "ben de sendenim, ben de seninle aynı düşüncedeyim" mesajını, fotoğrafını verebilir oradaki kitle vesilesiyle tüm türkiye'ye. orada ne söyleyeceğinin emin olun, hiçbir önemi yok. yıllar sonra bu unutulur, ama kemal kılıçdaroğlu'nun orada vereceği bir fotoğraf asla unutulmaz.
dolayısıyla artık chp'nin "ben sadece seküler türk değilim, aynı zamanda muhafazakarım, kürdüm, aleviyim, müslümanım, vatanseverim. ben türkiye'yim" deme ve bu mesajı verebilme zamanı.
ayrıca mitingde kılıçdaroğlu'nun yuhalanması ihtimali, recep tayyip erdoğan'ın sahneye çıkıp "oyum chp'ye" deme ihtimali kadardır. emin olun, böyle bir yuhalama olmaz. olursa en çok akp'ye zarar verir. akp şu an en zayıf dönemlerinden birini yaşıyor. artık akp'ye %50 yetmiyor. toplumun diğer katmanlarının da kendisine oy vermese bile, destek olması gerekiyor ki bir daha 15 temmuz benzeri hadiseler yaşanmasın. erdoğan bunun farkında olduğu için kutuplaşmayı azaltmanın derdine düştü. yoksa bahçeli ve kılıçdaroğlu'nun kara kaşına, kara gözüne hayran mı zannediyorsunuz?
bu chp'ye karşı önyargıların giderilmesi adına çok çok nadir bulunabilecek bir fırsattır.
bir daha böyle bir fırsat kolay kolay ele geçmez. -
23 temmuz 2016 ohal khk'sı
bir sürü fetö'cü kurum, vakıf, dernek, okul, hastane... ne varsa kesip doğramışlar.
iyi yapmışlar.
ulan benim bile tayyip'çi olasım gelecek neredeyse.
geçen bir uzman dedi ki: "ilk defa cemaat kendi kaldıracını (din) kullanan bir iktidarla karşı karşıya".
bu adamlardan başka cemaati temizleyecek yapı biraz zor olurdu.
edit: üşenmedim, kararnamenin tamamını okudum. özet geçiyorum:
1- fetö'nün bütün kurum, kuruluş, dernek, vakıf, ne varsa hepsi kapatılmış ve her şeyiyle hazineye bedelsiz devredilmiştir. (kapatılan kuruluşların tam listesi için tıklayınız | alternatif link)
2- fetö'cü tüm devlet memurları (şimdilik 657'ye tabi olanlar hariç), ilgili kurumda oluşturulacak bir komisyon yoluyla anında sepetlenecek, bunların tüm hakları ellerinden alınacak. adam pilotsa lisansı iptal edilecek. özel güvenlik şirketi bile kuramayacak, bırak kurmayı, orada çalışamayacak bile.
3- fetö'cü olmayan yargı mensupları, staj süreleri bitmeden, özel bir kararla hemen hakim ve savcı olabilecek.
4- şehit ve gazi ailelerine aylık verilecek, gazilere tazminat ödenecek.
5- fetö'cüler için gözaltı süresi 30 güne yükseldi.
6- fetö'cülerin avukatlarıyla yapacağı tüm görüşmeler istenirse ses ya da görüntüyle kayıt altına alınabilecek. eğer bir ibnelik dönüyorsa, avukatıyla bir daha görüştürülmeyip barodan avukat atanacak.
7- bu kararname hakkında yürütmeyi durdurma kararı verilemeyecek.
(bkz: vur joker vur) -
sanirsam guzel bir kizim
kısa ve öz tespitlerim şu şekilde:
kız kezban, ağır kezban. bencil, "hep bana'cı", ırkçı, cinsiyetçi ve cahil.
çocuk ise ilişki bağımlılığı, yoğun değersizlik duygusu ve mazoşist eğilimli, biraz da şizofreniye yatkın bir adam.
hani derler ya öyle tasa böyle tarak.
durum aynen böyle...
normal bir insanın ne bu kezoyla işi olur ne de bu şapşik oğlanla. -
artık ahmet davutoğlu ile devam edemeyiz
berat albayrak'ın başbakan yapılacağına delalettir.
(bkz: at fav'a bekle) -
turkcell'in cemaat kanallarını yayından kaldırması
sonunda bu da oldu:
http://m.yeniakit.com.tr/…turkcell-tvden-97470.html
ben az önce fark ettim durumu. aradım turkcell'i
" haklarında terör soruşturması var" dediler.
"haklarında kanıtlanmış bir suç var mı? diye sordum, "yok sadece soruşturma var" dediler.
hani suçluluğu kanıtlanana kadar masumiyet karinesinin korunmasına ne oldu?
buna cevap yok.
cemaati günahım kadar sevmem. ama özellikle bugün tv'nin tartışma programlarını keyifle takip ediyordum. cemaatle hiç alakası olmayan sert muhalifleri burası konuk ediyordu.
buna ses çıkarmazsak yarın aynısını cnn'e yapacaklar. sonra diğerlerine sıra gelecek.
ekşi sözlük uyan! mesele 3-5 cemaat kanalı değil, özgürlük ve hukuk elden gidiyor. -
isviçre'de yaya geçidini çocuklara öğretmek
insanı "lan medeniyet böyle bir şeymiş mk" diye duygulandıran tema ve videosu.
https://www.facebook.com/…/videos/1038259332859531/
allah'ını seven üzerime biraz medeniyet atsın. -
rte'nin 2 yıldır hayat tarzına müdahale edememesi
hani bi ara alkol yasakları vardı? men-i müskirat kanunu övülüyordu? iki ayyaş filan denerek alkolün daha da sınırlandırılması için düzenlemeler yapılacaktı?
hani kızlı erkekli evler konusunda düzenleme yapılacaktı?
hani her kürtaj bir uludere'ydi?
son 2 yıldır bunları hiç duyuyor muyuz?
gezi direnişinden bu yana bu konularda ses seda kesildi farkında mısınız?
eğer gezi olmasaydı, cemaat ile akp arasında bu kadar büyük bir kırılma olmayabilirdi.
cemaat ile akp arasında bu kadar büyük bir kırılma olmasaydı, yolsuzluklar ortaya serilmeseydi, hdp bu kadar güçlenmeyebilirdi.
hdp bu kadar güçlenmeyip barajı aşacak duruma gelmeseydi bugün akp yine tek başına iktidardı.
belki bugün alkol üzerinde çok daha sert düzenlemeler olacaktı.
belki kürtaj, kızlı erkekli ev, vb. konularda çok farklı şeyleri konuşuyor olacaktık.
iyi ki gezi oldu. gezi sadece bir haysiyet ayaklanması değildi. tarihi değiştiren bir kırılma noktasıydı. -
her gün starbucks'tan bedava kahve alan adam
365 tane starbucks kartı alıp her birine farklı bir doğum tarihi girerek her gün bedava kahve içme yolunu bulmuş adamdır.
http://m.t24.com.tr/…in-taktigi-ortaya-cikti,307079
hayır, zannettiğiniz gibi türk değil, amerikalı. ama kesin donanımhaber üyesidir ibne.