Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. orlando bloom
-
2. ayna şakasını türkiye'de yapmak
ikinci videodan çıkan sonuç gerçekten vahim.
ancak ben şakayı yapan arkadaşların iletişiminde de bir sorun olduğunu düşünüyorum.
orjinalinde, "arkanızdan gelen kızların ne kadar güzel olduğunu farkettiniz mi?", "arkanızdaki çift sizce de çok uyumlu değil mi?" gibi iltifatlar hoş ve naif bir ses tonuyla söylenirken, türk versiyonunda söylenen "dünyanın en güzel/ dünyanın en karizmatik..." gibi ifadeler dalga geçiyormuş izlenimi uyandırıyor.
ilkinde güzelliğinizin farkına varın gibi bir sosyal mesaj veriyorken, ikincisi fazla abartılı bir yaklaşımla "hadi lan oradan" cevabını hak ediyor.
aynı deneye maruz kalsam, ilk yaklaşıma gülümseyip teşekkür edecekken, ikincisine, "bu mu lan dünyanın en karizmatik adamı" cevabını yapıştırırdım.
dönüp bakmaya tenezzül bile etmeyenlere ise diyecek bir sözüm yok. -
3. 4 ağustos 2016 nasa'nın uzaydan istanbul'u çekmesi
ilk tepkiler adana adliyesi'nden gelmiş.
(bkz: çekme ananı bacını sikeyim çekme)
. -
4. yavaş yavaş erdoğan'a ısınmaya başlamak
(bkz: inanma seni sikecek)
edit: demek ki neymiş, 40 derece hava sıcaklığının üstüne bir de erdoğan'a ısınmaya çalışınca aşırı sıcaktan entry buharlaşıyormuş. -
5. bahçeli hayatında böyle kalabalığa seslenmemiştir
azledilmesi gereken danışmanın beyanı. adamın bütün çıkışları falsolu, hayır buna danışıp da ne yapacaksın.
-
6. 3 büyük kulübün başkanları ile kız istemeye gitmek
farklı farklı senaryoların ortaya çıkacağı eylemdir.
aziz yıldırım ile kız istemeye giderseniz, hem düğün masraflarını tamamen üstlenir, hem de evlilik süresince dünyaya gelecek her çocuk için kızın ailesine aylık 200 er tl para ödersiniz.
fikret orman ile giderseniz, 1 sene düğün yapmadan kız ile ayni evi paylaşıp uyum sorunu yaşayıp yaşamayacağınızı görür, uyum sorunu yaşanmamışsa düğün masraflarını kızın ailesi karşılar ve kızın ailesi doğacak ilk çocuk için aylık 200 tl, ikinci çocuk için aylık 300 tl, üçüncü çocuk için aylık 400 tl destek verir.
dursun özbek ile giderseniz, kızı size vermezler ve kızın yapacağı evlilikte tüm masrafları da üstlenerek evden ayrılırsınız.
benim hikayelerim bunlar. hayal gücü daha geniş olanlar önden buyursun.
bu arada bu başlık tamamen geyik amaçlıdır. kadın alınacak, satılacak, başkasından istenecek mal / eşya vs değildir. -
7. devletin tüm müzeleri 5 yıllığına kiraya vermesi
her muze icin gunluk 40 bin ziyaretci garantisi verirlerse ben bile girerim o ihaleye.
-
8. ünlülerin acaba ünlü müyüm diye benle kuşkusu
(bkz: yirmi kere okuyup bir şey anlaşılmayan başlıklar)
20 dakika sonra gelen edit: şimdi anladım.
"ünlülerin acaba ben ünlüyüm diye benimle ilişki yaşıyor kuşkusudur". oh be.
edit: imla. -
9. fethullah gülen'in röportajındaki 14 tabloları
14 görmek isteyenlerin 14 gördüğü tablolardır. halbuki "il" yazmaktadır. "darbeyi il il yapacaksınız öyle sadece istanbul, ankara olmaz" diyor, apaçık ortada, ne kadar da gözünün önündeki şeyi görmekten aciz bi sığır sürüsüsünüz canım.
-
10. 4 ağustos 2016 son 32 yılı kapsayan vergi barışı
otomatik çatır çatır düşen gelir vergilerimin de iadesini yapabileceklerse bana sevinirim. zira maaşın neredeyse yarısını kendileri daha ben almadan el koymakta. biz çalışanız ve kaçırma lüksümüz yok diye neden sikilekkoyuz?
-
11. 4 ağustos 2016 new york times'ın türkiye yazısı
son kısmıyla alenen ciddi bir tehdit içerip, biz türk halkına "la valla biz darbe marbe yapmadık, niye inanmıyonuz ibneler?" diye de sormadan edemeyen yazı..
özetle;
- darbeyle alakamız yok..
- kamuda işten çıkarmalar haddini aşmış durumda ve bu hukuk açısından hiç hoş görünmüyor.. iyi gitmiyorsunuz..
- darbeyi cidden biz yapmadık kankalar..
- fettoş bizim vatandaşımızdır.. nasıl verelim? tamam veririz belki de, önce bir araştıralım, bekleyin az.. hem, hukuken istemediniz daha, neyi bekliyorsunuz?
- darbe mi, o ne? bilmiyoruz ki.. hiç duymadık..
- tamam iyisiniz, hoşsunuz.. nato'nun çok önemli bir gücüsünüz; gel gelelim, nato demokrasi ve insan haklarından bu kadar uzaklaşmış bir müttefikle ne yapacak? napacaz lan biz sizle? ooof, türkler..
- darbeyle alakamız yok demiştik, çıkarmayın aklınızdan..
- şimdi bizim nato'dan arkadaşlar bir şeyler bakıyorlar bakalım.. size bir yaptırım gelecek bu işten çıkarılmalar ve açığa alınmalarla ilgili.. tayyip sevmeyecek bu durumu ama, yapacağı çok da bir şey, gideceği çok da bir yer yok bu amk topraklarında.. nereye gidecek, esed kardeşine mi? ahahahahah...
şeklinde okumlanabilir.. -
12. kemal kılıçdaroğlu
devlet bahçeli'ye demokrasi mitingine davet ederken hayatında o kadar kalabalığa hitap etmiş midir diye laf atan insanların olduğu yerde o mitinge katılmaması iyi ve doğaldır.
-
13. sabancı holding'in 15 temmuz bağışı
vergiden dusurtecektir.
-
14. zaman gazetesi'nin darbe imalı reklamına cevap
o değil de artık sela duymak yemin ederim gerginlik yaratıyor bünyemde. karanlık bir ruh hali içerisine sokuyor.
-
15. fenerbahçe'nin monaco maçında katledilmesi
söz konusu maçta fener'in attığı gol de ofsayt ama. onu da yazmanızı rica ediciğim.
-
16. hüseyin avni mutlu
2013 haziran'ında gezi parkı'na yapılan saldırıların koordinatörlüğünü üstlenen, ceylan önkol'un katledildiği tarihte diyarbakır valisi olan ve "olay çok büyütülmemeli" diyen, polisin 1 mayıs'ta kafasından vurduğu dilan alp'in marjinal örgüt üyesi olduğunu söyleyip polisleri savunan halk düşmanı. kayıkçı kavgasından ötürü gözaltına alınmış, adliyeye sevk edilmiş.
bu gözlere hesap vermediği sürece hakkında verilen hiçbir karar adalet değildir.
bu gözlere de.
bu gözlere de. -
17. 4 ağustos 2016 cnn türk türkiye'nin gündemi yayını
özet geçiyorum ;
akın birdali mit vurdurmuş
murat bozlak'a mit suikast planlamış,
demirel mit'e " fetullahla görüşün" demiş, ayrıca yabancı ülkede okulları kullanın demiş
perinçek apo fotolarını eymur sızdırmış,
ankara emniyet müdürü başbakan mesut yılmaz'a " feto operasyonu yapacağım" demiş , yılmaz da " aman ha demiş ecevit seviyor onları , koalisyondan çıkar " demiş,
sabri uzun emin arslan zamanında fetoculara kol kanat germiş ,
99 da fetoculara operasyon yapan ekip tümden süpürulmüş
yeşil yaşıyor olabilir ( mit kontrteror başkanı ölüp ölmediğini bilmiyor )
aklıma gelenler bunlar , inanılmaz gerçekten, aklıma gelenleri editleyecegim. acayip bir program oldu.
eymurün " 15 temmuzda fidan'in önce genelkurmaya gitmesi büyük bir hatadır , ya genelkurmay başkanı işin içinde olsaydı '' tespiti de harikadır -
18. 4 ağustos 2016 chp cumhuriyet ve demokrasi mitingi
fazla anesteziden beyin hücreleri ölüyor tabi, beğenmemiş haspam.
oğlum bak o kalabalık var ya gündoğdu meydanındaki, hah işte o kalabalık senin de benim de götümüzün teminatı olan kalabalık.
yat kalk dua et...
edit: bu arada o meydanın adının gündoğdu olması tesadüf değildir, biline. bu vesileyle ahmet piriştina'yı anmış olalım. ruhu şad olsun.
takunyalı özfatura'ya kalsa 4 şeritli yol olacaktı orası.
edit 2: haspam hala konuşuyor, oysa biz bunları hep entarilerimizde yazdık zamanında. -
19. yavru hayvanların insana daha fazla yakınlaşması
çünkü ne bok olduğunu anlamış oluyor.
(bkz: ignorance is bliss) -
20. yeni açılacak tavuk dönerciye isim önerileri
(bkz: los pollos hermanos)
-
21. türkmüş gibi duran yabancı markaları
(bkz: geberit)
-
22. erkeklerin evlenmek istememe nedenleri
beni sevmiyorlar ki...
hayallerini seviyorlar... gelinlik hayalidir, çocuk hayalidir, rahat yaşam hayalidir... e hepsi bende olursa ne olacak ? çok mu meraklılar kara kaşım, kara gözüme sanki? hayatları boyunca güvende olabilecek maddi gücü olan adamı istiyorlar, sorumluluk alıp irade sahibi olan adamı seviyorlar.
3 işte çalışıp az paralar kazanarak hayata lanet ederken küçümseyerek bakan insanlar, "duygularımdan emin değilim sanırım" diyerek gözyaşıma boğanlar beni, şimdi baktım ki tekrar benimle birlikte olmak istiyorlar. nasıl güveneyim ki ben şimdi ? insanlar sanki mağazada kıyafet beğenircesine yaşıyorlar aşkı. kadınlar alışveriş yapmasını severler. iyide bilirler haliyle ! kıyafet seçme aşamasında benden daha güzel bir kıyafet bulup üzerine yakıştırdıkları vakit, benim yüzüme bile bakmayacak insanların evliliğini, pardon alışverişini ne yapayım ben? -
23. instagram'ı instegram diye okuma ısrarı
bazı konularda yön gösterici olmak güzeldir. mesela youtube da bu tarz konularda bi sürü nasıl telafuz ediliri gösteren videolar var.
ancak siz yol göstermekten ziyade aşağılamaya kalkıyorsunuz. isteyen istediği gibi okur yav. çok bariz bi hata mı yapıyor? instagramı iştagröm falan diyorsa dalga geç ve düzelt o ayrı. instegram diye okunan adam hata yapsa da garip bir şey yapmıyor.
kulağında nasıl geliyorsa onu söylüyor adam.
geçen gün whatsapp ceosu jan koum ile yapılan bi söyleşiyi izledim. söyleşiyi yapan adam whatsep olarak telafuz ederken programı yaratan adam whatsap diyordu sürekli. programı yaratan adam olan jan koum bile kardeşim ne biçim telafuz ediyorsun hıyar, doğrusu whatsap demedi. yani.
bu kadar kompleksli olmayın gençler. dünyada yabancı dil telafuzu üstüne birbirini bizim kadar aşağılayan bi toplum bence yok. kesinlikle yok. sizin yüzünüzden koca bi toplum ingilizce cahili olarak yetişti. insanlar konuşmaya korkuyor aman biri dalga geçicek diye. konuşamadıkça da ingilizce ogrenemiyorlar, köreliyor.
abdde kaç sene yaşadım. çoğu kelimenin telafuzu mahalleden mahalleye bile değişiyor. takılmayın bu kadar. -
24. merve özbey'in david guetta ve sıla anısı
yazmayayım, bulaşmayayım, kendi yağımda sessiz sessiz kavrulayım diyorum ama olmuyor.
gelmiş 2-3 tane tip güldürmedi, merve özbey kim, sıla şöyle o böyle vs. yazmış. ya allah aşkına biraz mantık biraz akıl.
duman ve helal ettimle 30 milyon tık almış, yaş hikayesiyle ülkede herkesin ağzına "vurur yüze ifadesi" mottosunu yerleştirmiş merve özbey'e halen kim diyorsanız, gidin bir psikologa görünün bende aşağılık kompleksi var diye.
gelelim komik olup olmamasına. yahu kadın o kadar egosuz ki, kendi mallığını hiç çekinmeden anlatıp, kendiyle dalga geçebiliyor. ama bazı zeka yoksunları kadının bu duruşundan kendine güç alıp, linç girişimine kalkıyor.
size hakkaten egolu, hayranlarını ezikleyen, kendini kaf dağında gören sanatçılar lazım.
ne de olsa;
(bkz: deveyi diken insanı siken) -
25. obama'nın kızının kasiyerlik yapması
beğenirsiniz beğenmezsiniz size kalmış, amerikan kültürünün parçasıdır. fakir taklidi yapıyor diye uydurmadan önce olayın gerçekleştiği kültürü öğrenmek sizi utanç verici durumlara düşmekten kurtarır. amerika'da 14-15 yaşlarından itibaren gençlerin yazın kendilerine uygun işlerde çalışması beklenir. kimi yerleri siler, kimi mc donalds'da burgerleri çevirir, kimi komşuların çimlerini biçer. bırakın başkan gibi maaşlı devlet görevlisinin çocuklarını, pek çok ceo'nun çocuğu da aynısını yapar. yani bunu yapmak hazırda bekleyen gemicikler olmadığı anlamına da gelmez. çalışma ahlakını, paranın kıymetini öğrenmektir amaç.
bunun devamında pek çok amerikan ailesi 18 yaşına gelmiş çocuklarının kendine yetmesini bekler. üniversite mi okuyacaksın? elbette. ben okul paranı öderim ama çalışıp para kazanıp karnını doyurmak, kiranı ödemek sana kalmış. veya durum uygun değilse okul ücretini de borç olarak verirler çocuklarına veya o da mümkün değilse kredi çekilir. ha okul ücreti de en iyi ihtimalle yıllık 10 bin dolar olur, okuluna gore 50 bin dolara kadar çıkabilir.
edit: aşağıda obama'ya memur dememe takılanlar olmuş, nereden böyle konuşacak bir hukukumuz oluyorsa, hakkımda mal iddiasında da bulunmuş yazar. demek bazı şeyleri tane tane anlatmayınca anlaşılmıyor. bakın arkadaşlar mevzu obama'nın kişisel serveti değil, obama'dan çok daha fazla kazananların bile bu tür şeyleri yapması. şöyle anlatayım, obama'nın yıllık bürüt maaşı 400 bin dolar. aylık neti kaba hesap 15 bin dolara gelir. buna yazdığı kitaplardan, varsa yatırımlarından, hisselerinden gelen gelir dahil değil. yani ne kendisinin ne kızlarının o tezgahtarlık işinden gelecek 900 dolara ihtiyacı var. abd standartlarında bile adam zengin sayılır. he ama mevzu o değil, bakın lloyd blankenfein diye bir adam var, dünyayı yönetmiyor, emrinde nükleer füzeler filan yok, sadece goldman sachs diye bir bankanın başında ve adamın yıllık bürüt kazancı 23 milyon dolar, yani obama'nınkinin 55 katı. hah işte bu gibi adamların çocukları da gider tuvalet temizler abd'de. onlar başkan çocuğu olmadığı için kimse gidip bunun haberini de yapmaz. çünkü adamın kültürü budur.
edit2: aha bu da iki sene önce bu konuda yazılmış makale. obama ailesi de var. -
26. robert kolej'e torpille sokulan puanı düşük ikiz
"yeri geldiğinde robot gibi kitaba uymayı bırakıp, düşünüp, istisna olan durumlarda insiyatif kullanılarak karar verilmesi"ne biz haksızlık, kul hakkı yemek falan diyoruz bu gibi durumlarda ama hak yemeyi rutin haline getirenlerce "ay ne şirin yaa" diye savunulabilir tabi.
ayrıca sokaklarda aç çocuklar var diye haksızlığı, kuralsızlığı, güçlü olanın kul hakkı yemesini savunmak... bilemiyorum altan... -
27. bir abla'nın itirafları
bu itiraflar yapılırken hedef göstermelerde tek dikkatimi çeken isim türkan saylan'dır. her şey sonuna kadar doğru olsa da böyle bir pislikle algı saptırmak ancak ve ancak planlı programlı yapılacak işlerin ibaresidir. dibe çekmek istedikleri ve bu haysiyetsiz düşünceleri örtüştürmeye çalıştıkları şeyler de açık ve nettir.
-
28. özgüvenli olmanın zeki olmak zannedilmesi
vallahi de billahi de aradım, buna benzer başlık var mı diye; bir tek şunu bulabildim:
(bkz: özgüveni yüksek insanların aptal olması)
ama anlatmaya çalışacağım durumu kesinlikle karşılamıyor kesinlikle.
var abi, görüyorsunuz çevrenizde var bunlar. berkcanlar, meriçler, taylanlar, adı değişse de anlattığım tipler değişmiyor.
özgüveni yüksek insanların toplumda zeki olarak öngörülmesi büyük bir problem bence. çok kez şahit oluyorum; 3 cümle kurmaktan aciz, düşünemeyen, okumayan, okuduğunu anlamayan; zeki olduğuna dair genel bir belirti göstermeyen (derslerde başarı da yok) ama özgüveni tavan olan insanlar!
sırf ortamlarda daha rahatlar; istediklerini konuşuyorlar, düşüncesiz davranıp (bakın bu da bir zeki olmama belirtisi) absürd ve ilginç diyaloglar gerçekleştiriyorlar ama bu özgüvenli insanlarımıza ne olarak geri dönüyor?
-taylan çok zeki birisi ya, bir o kadar da rahat. sonunun nereye varacağını hiç düşünmeden aklına geleni pat diye söylüyor!
ulan sik kırığı, zeki bir insan söyleyeceği sözün nereye gideceğini tartar; düşünür, kuracağı cümlelerin vasat olmaması için çok fazla söz almaz, özgüveni yüksek olmazsa sık konuştuğunu bile duymazsınız ama "sümsük"tür sadece.
aslında mesele biraz da kızların efendi erkek yerine piç tercihiolarak da açıklanabilir.
daha dün şahit oldum, bu rahat davranan, aklına her geleni söyleyen, zeki olduğuna dair hiçbir ibaresi olmayan insana, bir tartışma sonucunda kızımız şöyle bir cümle kuruldu:
-bak x, sen zeki bir insansın. çok zeki birisisin. benim neye kızdığımı da kesinlikle anlıyorsun. anlamıyormuş gibi davranma. biraz dikkatli ol. biliyorum anladığını çünkü çok zeki birisin.
ama x bunu anlamadı. x herkesin suratına mal mal baktı. neden böyle yaptığını sorguladı. akşam da kızı evine bıraktıktan sonra anlattı bize "ya manyağın teki saçma sapan şeylere kafayı takmış bi bok anlamadım da zaten"
bu iş hep böyle.
lütfen ya artık bir insanı özgüveni biraz yüksek, biraz daha rahat hareketleri var ve sosyal diye; daha rahat konuşuyor diye "zeki" olarak yaftalamaktan vazgeçelim. -
29. rte itibarını kurtarmak için bize yanaşıyor
kemal kılıçdaroğlu tarafından getirilen bir eleştiri. açıklamanın satırbaşları:
• birincisi, demokrasi ve cumhuriyet için birlik görüntüsü vermekten yana bir sıkıntımız yok. karşı olduğumuz bilindiği halde olağanüstü koşullar gereği saray’a gittim örneğin. ama erdoğan’ın, dışarıda azalan şahsi itibarının muhalefet liderleri üzerinden bu yolla yükseltilmeye çalışıldığı kuşkumuz var. ikincisi, olağanüstü hal ve kanun hükmünde kararnameler konusundaki eleştiri ve önerilerimizi dikkate alınmadığına dair izlenimimiz var. bunların meclis’e getirilmesi, görüşülmesi gerekiyor. böyle önemli bir dönemde, devletin yeniden yapılandırılması konusundaki kararları üç dört kişinin oturup kendi arasında alması doğru değil. itirazlarımızın bilinmesini istiyoruz.
• itiraflar, özeleştiriler çok güzel ama bu işin bir de siyasi sorumluluğu var. özeleştiri şu anlama geliyor: ben devleti yönetemedim, benim üzerimden bir başkası yönetti. ben bunların iyi niyetine inandım, kandırıldım, yanıldım. yarın bir daha kandırılmayacağı ne malum? bu itirafın bir siyasi maliyeti de olması lazım. milletten özür dilemek yetmez. demek ki bizim yıllardır eleştirilerimiz haklıydı, ‘işte göz yumduk’ diye söylüyor. ama bu konuyu şimdi öne çıkarmıyoruz, çünkü bunu gündeme getirmenin zamanı değil şimdi. neden değil? çünkü şimdi ülkenin atlattığı büyük tehlike sonrasında demokrasiyi güçlendirici adımları atmanın zamanı. -
30. trt'nin rio 2016'yı yayınlamayacak olması
vahim olandır.
yanlış duymadınız. trt, olimpiyatları "bütçesel sıkıntılardan" dolayı yayınlamamaya karar vermiş, yayınları şimdilik youtube üzerinden yapacaklarmış.
daha geçen 2020 yaz olimpiyatlarına aday olmamış mıydık yav? -
31. sokakta bağırarak oynayan çocuk
orospu çocuğu olanlarından bir grup az önce balkondan dışarıyı izleyen köpeğime taş atıp kaçtı. köpeğe bana ya da cama gelseydi annelerinden çıktıkları yere sokacaktım şerefsiz piçleri. öyle romantizm kasmayın her bebeye, 6-7 den sonra çomarlık başlıyor kanında varsa.
-
32. türk kızları 30'larına gelene kadar çekilmiyor
karakter sınırından mütevellit üretilebilecek kelime şakalarını bir kenara bırakırsak, son zamanlarda gördüğüm en şukela tespitlerden biridir. öte yandan, bu bir genellemedir. elbette herkesi kapsamaz.
bugünün gündem maddelerinden ayna şakasını türkiye'de yapmak başlığını ve videoyu gördükten sonra bu düşüncelerim pekişti.
türkiye gibi bir yerde kızların korumacı davranmasını anlayabilmekle birlilkte; somurtkanlık, kendini beğenmişlik, prenses sendromu, herkes beni istiyor psikolojisi, efendice yaklaşan erkek sineğe bile atarlanma konularında bu kadar uç noktada olmaya gerek yok. özellikle 18-25 yaş arası bu hal ve tavırlar tavan yapıyor. 25'ten sonra ufak ufak azalmaya başlıyor. ancak 30'larına varıp "ulan geldik gidiyoruz, bu kadar kapalı olmayayım" dediklerinde normal bir dünya vatandaşı haline geliyorlar. ancak 30'larına gelince anlamsız tripler, "beni anlamıyosun"lar, prenses sendromları bitip normal bir ilişki yürütebiliyorsun. 5 yıl önce adet döneminde dünyayı dar eden kız 30 yaşına gelince "bi şeyim yok ya, bi ağrı kesici atarım geçer" diyebilecek olgunluğa geliyor.
diyebilirsiniz ki bu işin türk'ü, yabancısı yok. tamamen olgunlaşmayla alakalı. evet doğru olmasına doğru da, bu saydıklarıma bir amerikalı, avrupalı kız 20 yaşında ulaşıyorsa bunda bir sorun var demektir. -
33. fetullahı düşünerek mastürbasyon yapmaya zorlandık
sözlük tarihi boyunca gördüğüm en iğrenç başlık budur.
-
34. çok yanlış bir ailede doğmuş olmak
dasein anıdır falan ve de filandır bir de.
lan babam vücudumda sigara söndürür, vücuduma jiletle kesik atardı. 6 yaşında çocuk esirgeme kurumuna verildim. annemse 3 yaşımdayken beni bırakıp gitti. kendisini hiç hatırlamıyorum. hala beterin beteri var diyorlar. götüme kazık sokulmadığı için mutlu olmaya gidiyorum şimdi. görüşürüz. -
35. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler
dünyanın tüm enerji ihtiyacının güneş enerjisiyle karşılanması için, ispanya kadar bir alanın yeterli olması.
%20 verimlilikle çalışan güneş panelleri kullanılmaya başladığında, şu haritadaki karelere güneş panelleri yerleştirilmesi dünyanın enerji ihtiyacı için yeterli olacak.
tüm kareleri birleştirdiğinizde oluşan alan ise şu kadar.
kaynak -
36. vatandaşın 2 haftada 10.8 milyar döviz satması
kanımca dövizin bozulması vatan sevgisinden değil kurun yüksekliğinden, kur düştüğünde tl'ye dönen para yine dövize akacaktır. 174 milyar dolar olan mevduat 180 milyara çıkabilir.
-
37. 2016 öğrenim kredisi affı
(bkz: cengiz inşaat'ın vergi borcunun silinmesi)
buradan buyurun.
(bkz: doğuş grubu'nun vergi cezasının silinmesi)
buradan buyurun.
900 + 767 = 1667 milyon tl bir kalemde siliniyor, kimsenin sesi çıkmıyor.
vatandaşın borcuna gelince yine ilk tepki vatandaştan geliyor.
biz enayi miyiz diye soruyorsun ya kardeşim; yukarıdaki tabloya bir bak ve cevap ver lütfen.
sence biz neyiz?
kendi fikrimi de söyleyeyim.
bence malın önde gideniyiz. -
38. 35 yaşında bekar mutlu huzurlu ve güzel kadın
35 yaşında olup, diğer herhangi bir büyük sorunu olmadığı halde; bekar olup mutlu ve huzurlu değilse aptaldır.
huzurunuzu kaçırmayın derim. -
39. hüseyin gülerce
ne zaman tv'de dolansam rastladığım şahıs. arada youtube'a dolanırken de rastlıyorum. gülen'le ilgili hep absürd bir hikaye, anı vs... ilgi çekici olanları açıp izlediğim de oldu. toplasan yarım saati aşkın bir süre dinlemişimdir bu adamın anlattıklarını. bu adam ne zaman gözüme görünse, aklıma bazı şeyler gelir, içimden bir şeyler geçer. anlatayım.
gülerce aslında toplumumuzun ve şuan yaşanan cemaat trajedisinin en net örneği. bakın açık söylüyorum, tüm cemaatçi tip ve cemaate yakın durmuş insan türlerini damıtıp bir suret haline soksak bu adamın sureti çıkar. kendisi özettir.
niye peki? ya da nasıl?
bakın bu adamın anlattığı anılardan birinde, gazeteye müdür olduğu zamandan bahseder. gülen'i ziyarete gitmiş ve gülen de o sırada birini dövüyormuş. tabi bunu görünce kafasındaki hocaefendi imajına hiç uymayan manzara karşısında şaşırmış. ama bir de ne görsün, dövülen evli barklı şahıs da "hocaefendinin dövdüğü tek adam benim" deyu havasını atarmış. daha müdürlüğünün ilk zamanlarında bile böyle hadiselerle karşılaşırmış. falan filan...
böyle bir çok cemaatçiden laflar dinlersiniz. geçen ahsen tv'ye mail atıp telefonla bağlanarak bildiklerini anlatan bir cemaatçi yayını izledim. işi gücü bırakıp bir saat boyunca izledim. adam bir çok şey anlattı. şaşırdım mı? hayır. ama eleman daha 1996'dan bu yana, türlü haksızlıklar görmüş. şüphe çeken garip olayların haddi hesabı yokmuş.
tepkiler hep aynı. bizim mahallede oturan dayı bile, şike zamanında stv'ye ve gülen'e azıcık laf attığı için müşteri kaybetmişti. şimdi o alışverişi kesen cemaatçi müşterilere gidip sor, "abi ben zaten eskiden beri gülen'den şüphelenirdim, bu adam abd'de kaldığı için hep şüphelenirdim." diyor.
bir de bunların "zaten bu adam değil miydi erbakan için bırakın diyen" şeklinde konuşan cinsleri vardır. yani gülen'in 1998'de ettiği lafı bugün eleştiriyor. ama aradaki 15 sene?
zaten sorun da burada. o yüzden diyorum ya, bu tiplerin hepsini al, yoğur, tipi gülerce olur. gülerce hepsinin özetidir. peki nedir bu özet?
şöyle sorayım ya da... kardeşim, 1996'dan beri olan olayları görüyorsunuz madem, polisli sınavının sorularını başkalarına verirken görüyorsunuz madem, evli barklı adamları döverken görüyorsunuz madem, adam abd'de yaşıyor diye şüphe ediyorsunuz madem... madem, madem, madem... niye 2013'e kadar sarsılmaz bir bağla bağlı kaldınız?
hüseyin gülerce gülen'in yakınına kadar ulaşmış bir insansa, niye tüm gördüklerine rağmen senelerce gülen'e hizmet etti? bak beyim, kocaman adamsın, emrinde bir sürü müridin var, paran var, polis teşkilatın var, bir sürü gücün var... deyip yaşar usta misali kaldırıp masanın üstün vurmadı? vuramadı?
öyle ya, siz zaten her türlü pisliği ve yanlışlığı görmüş insanlarınız neden adamların hükümeti düşürmeye teşebbüs edeceği vakte kadar hizmete devam ettiniz? bırakmadınız? haramın ve günahın yanında bulundunuz? niye?
kandırılan adam, kandırıldığını anladığı an gülen'den uzaklaşan adamdır. ama sen 1996'da gördüm diyorsun? o zaman kandırıldığını anlamadın mı?
bu serzeniş uzar gider. işin aslına dönelim. gülerce ve onun sıfatına oluşan özete dahil tüm cemaatçi tip ve türler, aslında gülen'in ne tür biri olduğunu az çok biliyordu. yani bu adamların "abi ben zaten şüpheleniyordum" demeleri doğru. yalan değil. hakkaten şüpheleniyor ve bir takım yanlışları görüyordu. sorun burada değil. sorun, bu yanlışlara rağmen gülen'in yanında durabilecek denli düşük karakterli olmalarıdır.
yani bu insanlar, gülen'in adam döven, yakınlarını dinleten, yalan söyleyen ve diğer her türlü pislik yanını görmelerine rağmen onu terk etmeyerek aslında bu pisliğe ortak olmuştur. ve günü geldiğinde "gülen'e" hizmet etmeyi terk etmişlerdir. niye? çünkü gülen'in pisliklerine tahammül demek hükümetle papaz olmak demekti.
yani gülen'in pisliklerine tahammül etmeyi kaldıran karakterleri vardı ama hükümetle ters düşüp menfaatlerini kaybetme cesaretleri yoktu. zira, hizmete adanmış bir yüreğe değil, menfaatlere sahiplerdi.
ned stark abimizin de söylediği gibi, "ona hizmet etmek güvenliyken ettiler" hem de tüm pisliklerine rağmen. ama ne zaman ki hükümetle çakıştı, işte o zaman daha az tehlikeli olan tarafa geçtiler, yani hükümetin yanına.
tabi bazı çakallar bu kavgadan hükümetin zararlı çıkacağını düşünerek hükümete cephe aldı. işte o çakallar bugün teker teker hapsi boyluyorlar. çünkü kumarı kaybettiler.
şimdi gülen'in tüm pisliklerine rağmen yanında olan karakter yoksunları, hükümetin yanındalar. tabi, bizzat hükümette de böyleleri vardı ama kafa karışıklığı yaratmamak adına o kısma girmiyorum.
bir de bu adamların sık kullandığı bir yalan vardır: biz bunların islama hizmet ettiğini düşünüyorduk. tam bir kuyruklu yalan. kardeş, sınav sorularını çalıp kul hakkına giren adamın islama hizmet ettiğini düşünmek nedir? islama hizmet ettiğini düşünmüyordunuz. cebinize para giriyordu, makam mevki sahibi oluyordunuz ve bu nedenle tüm yanlışlara göz yumup kendinize "islama hizmet ediyoruz" yalanını söylüyordunuz.
işte, ne zaman hüseyin gülerce'yi görsem aklıma hep istemsizce bunlar gelir. ha, hüseyin gülerce böyle biridir diye mi söylüyorum. haaayır, hüseyin gülerce hiç böyle biri olur mu? sadece benim içimden böyle şeyler geçiyor. tövbe bismillah. -
40. hayata dair iç burkan detaylar
bakırköy'de psikiyatri ihtisasına yeni başlamışım. zaten akut servise bir başladım, feleğim şaştı. tıp fakültesinde gördüğümüz o seçilmiş hafif psikoz hastaları yok tabii bakırköy'deki kapalı servislerde..kendi gözünü çıkaran mı dersin, kolunu yemeye çalışan mı? insanın ne farklı halleri olduğunu orada görüp, bir süre insanı ve hayatı sorgulamıştım..
benim gibi çömez asistanları haftada bir kronik servislere yolluyorlar tedavi düzenlemeleri için. kronikler de hastanede yaşayan hastalar. vaktinde aileler bırakmış, geri de almamış. hastane onların evi..bakırköy'ün bahçesine yolu düşenler bilir, bi lira diye gezerler bahçede..işte onlar bizim kronikler.
kronik servise ilk gidişim. girdim, bir hasta dikkatimi çekti hemen, servise kimbilir ne zaman ve nereden gelmiş eski mi eski bir berjerde oturmuş, boş boş karşıya bakıyor. hemşireye sordum. adı h. , hiç kalkmazmış o koltuktan.
bir albayın kızıymış. 17 yaşında hastalanıyor. şizofreni. bir türlü iyileşmiyor. aile başlarda daha sık geliyor tabii. sonra sonra anne baba yaşlanıyor iyice, gelemez oluyorlar. kardeşler de pek gelmiyor, en sonunda h. kronik servisin kalıcılarından oluyor.
hemşire odasında bir tahta var. hastaların yatış tarihleri yazıyor. gittim baktım ne zaman yatmış diye: 23 temmuz 1980, benim doğduğum gün.
ben doğmuş, büyümüş, okullara gitmiş, arkadaşlar edinmiş, aşık olmuş, bir hayat yaşamışım..oysa hep o koltukta oturmuş, karşıya boş boş bakarak..ve maalesef onu ilk görüşümden 3 yıl sonra, kronik serviste öldü h. , nur içinde yatsın.
bende meslek icabı iç burkan hikaye çoktur ama h. hala beni en çok etkileyen ve içimi burkan insandır. -
41. mehmet eymür
sürekli kendisinden bahsedilen ama hiç konuşmayan adam meğer konuşacak yer arıyormuş lan, ne sorarlarsa gevelemeden net cevaplar veriyor. bu adamı canlı yayına çağıran reytingi garantiler.
edit: baktılar adam konuşuyor, yeşil yaşıyor mu diye bile sordular lan. ahaha. bir de bilinen şeyleri anlatıyor denmiş, bilinen şeyleri anlatan adam kahvedeki vatandaş değil o işin başındaki adam. fethullah yarın çıkıp darbeyi ben yaptırdım, arkamda da amerika var dese bilinen şeyleri söylüyor mu diyeceksiniz. -
42. amerikan filmlerindeki evlerin kapıları
6-7 sene oncesine kadar gokceada'da gerceklestirebildigimiz isti. sonra imar, turizm ve rant seytan ucgeni icinde ada dogudan gelen issiz amele ve 34 plakali turist doldu.
yazin aaa siz ne garip rumsunuz nasil olur da turkce konusuyorsunuz diyip lop diye iceri dalanini mi ararsin, kisin sirtlan gibi tenha koylerde gezip yasli kadinlari taciz eden temel sosyal haklardan mahrum birakilmis kurt 'delikanlilari' mi ararsin...
kapiyi birak, sokaga bakan cami bile acamiyoruz artik. amina koydunuz adanin. amerikan evlerindeki kapilar da size girsin insallah yarabbim. amin. -
43. ekşi sözlük iddaa özel whatsapp grubu
öncelikli bakınız..
iddaa/bahis oynayanlar lütfen okusun. reklam içermez.
iddaacı yazarlar, bahis severler, kaybetmekten bıkanlar, romalılar..
sizlere, yeni sezon öncesi iddaa'yı bir ek gelir kapısı olarak kullanmak isteyen ben, tüm bülten takip edemeyeceğim kadar geniş olduğundan ve bundan sebep sizlerin de eğer destek verecek olursanız katılımı ve desteği ile ekşi sözlük yazarları olarak bahis yönetimini soymayı, iddaa'dan düzenli bir gelir elde etmeyi, eğer kendimizce kazanç sağlayabileceğimizi kendimize kanıtlayabilir isek ücretli üyelikle hizmet veren site kurabileceğimiz bir yapının temellerini atacağımızı vaat ediyorum. bu yapıda sizlerin de desteğine ihtiyaç duyduğumu bilmenizi, her bir katılımcının eşit şartlara ve eşit haklara sahip olduğunu, ayrıca her yazarın eşit iş yükünün altına gireceğine sizleri temin ederim. gruba dair düşüncelerim şu şekildedir:
1) basketbol üzerine de eğer yeterli sayı sağlanırsa bir yapılanma kurulur ancak şu an için benim zihnimdeki yapılanma futbol üzerine. bu yapının öncelikli kuralı her kişi sadece bir lig'den sorumlu olacak.ve bir lig için en az iki kişi sorumlu olacak. hafta boyunca ligden sorumlu olan kişiler o ligin maçlarını izlemekle mükellef olup, başka bir futbol müsabakasını izlemek istiyorlar ise veya izleyecek zamana sahip değilse/o an müsait değilse lig için diğer kişiye haber verecektir. en az iki kişi olmasının avantajı buradadır. aynı anda başlayan maçları iki veya üç ayrı kişi izleyip analiz etme şansına sahip olacaktır. her lig için sayı artacak olursa analiz şansı artacak ve haftanın maçlarından o lig için en banko maçın hangisi olduğuna ortak kararda buluşana kadar tartışıp gruba bu şekilde yazacaklardır.
2) "x maç bu haftanın bankosu" olan açıklamalar kabul edilmeyecektir. ligden sorumlu kişiler o ligde oynayan takımları her biri ayrı ayrı olmak suretiyle veya aralarında görev paylaşımı yaparak cezalı, sakat, en çok pozisyona sokan oyuncu, en çok asist yapan oyuncu, oyunu ileride tutan pivot, orta sahanın dinamosu, defansın bel kemiği, takım yorgunluğu, takımın defansif mi hücumcu mu oynadığı gibi birçok istatistiği takip edecek, günün bankosuna dair uzunca açıklamalarla bülten başlamadan önce açıklamasını yapacaktır. bülten cuma-cumartesi-pazar ağırlıklı olacağı için açıklamalar perşembe gününde okumaya hazır olacaktır.
3) sizin de anladığınız gibi dışa kapalı ve kendimize kazandırmak istediğimiz bir bahis analiz grubu kurmaya çalışıyoruz. bu sebeple kimse oynamayacağı maçı veya bir başkasını bile isteye yatıracak maçı seçmek istemeyecek kadar iyi niyetli olmalıdır. çünkü kurulan yapı bahis şirketlerini zengin etmek üzere değil kendimize bir gelir kapısı oluşturmak üzere kurulacaktır. bu sebeple bir kişi liglerin ve ligler için verilen maçların/kişilerin istatistiğini tutup aylık şekilde bunu grup ile paylaşacaktır. paylaşım sonucu kötü niyetli veya analiz konusunda yeteneksiz olduğu düşünülen kişiler oy birliği ile uzaklaştırılabileceği gibi, yine oy birliği ile kötü niyetli olmadığına karar verilirse aramızda kalmasına karar verilebilecek ancak analiz yerine grup içi başka bir sorumlulukla görevlendirilecektir. grup içinde bulunan hiç kimse emek sarf etmeden grubun getirilerinden faydalanamayacaktır.
4) grubun sessize alınabileceğini elbette ben de biliyorum ancak grup goygoy muhabbeti edilecek bir yere dönmemesi ve sözlük gibi birçok yazılan arasından kaliteli şeyleri seçmeye uğraşmamak için grup içerisinde sadece haftaya dair analiz paylaşılacaktır. site üzerinden canlı bahis oynamak isteyenler ve anlık konuşmaya ihtiyaç duyanlar için başka bir grup oluşturmak yasak değildir. bunu her şekilde destekleyeceğimden emin olabilirsiniz.
5) söylediğim gibi; amaç kişilerin üzerindeki tüm liglerin ağırlığını alıp bir lige odaklanmalarını sağlamak ve o ligde uzmanlaşmalarını sağlamak üzerine bir yapılanmadır. kişilerin diğer ligleri takip etmelerini engellemeye çalışmak söz konusu değildir, olmayacaktır. isteğim, ben de dahil kişilerin öncelikli olarak görevini yerine getirmesidir. ama istisnai durumlar, diyelim ki derbi günleri, içerisinde bunu anlayışla karşılamamız gerektiğini de belirtmem gerekir. kimse barça-real maçı varken rayo-valencia maçını izlemek istemez. bu hepimiz tarafından anlaşılabilecek bir meseledir.
6) analiz edilen maçlar tartışmaya açıktır. ingiltere liginden bir maçın uzun uzun analizini yapmış kişiye o ligden sorumlu olmayan kişi kendi haklı gerekçelerini sunarak itiraz edebilir. elbette ki kupona ekleyip eklememek kişilerin kendi insiyatifindedir ancak farklı sesler ve düşünceler grup içerisinde haklılık kazanabileceği ve kişinin kendince haklı düşüncelerine hak verilebileceği için buna karşı "nasıl eleştiriyor, o kadar analiz ettik.." gibi bir çıkış yapmak atılma sebebidir. bunun yerine kendi haklı sebepleriyle savunma yapmak ve mütabakata varmak esastır.
evet okuduğunuz gibi, eğer sizlerin de mantık süzgecinden geçerse böyle bir yapılanma kurabiliriz. ingiltere, ispanya, almanya, italya, hollanda, türkiye, fransa gibi büyük ligler başta olmak üzere bir yapılanma kurmak esastır. eğer sayı artarsa bu liglerin alt ligleri de bültene katılıp daha geniş bir yapılanma kurabiliriz.
unutulmamalıdır ki amacımız birbirimize yardım ederek para kazanmaktır. ve tüm ligleri takip etmeye çalışıp "bu takım çok gol atıyor, bu hafta vereyim" gibi bir düşünce yerine o ligi analiz eden ve o takımın gol atmasının başlıca sebebini bilen bir insanın analizi sonrası oynamayı tavsiye ederim.
not: ilk defa bir başlığımın tutmasını istiyorum. yukarıda kalırsa daha fazla insana ulaşacağından sebep. lütfen, katılmak isteyenler başlığa bir şeyler karalayarak katılmak istediğini beyan ederse sevinirim. kişilere dönüşüm başlıktaki kişi sayısı yeterli seviyeye ulaşınca numaralarını almak ile olacak. veya başlığa katılmak istediğini yazan yazarlar özel mesaj yolu ile bana telefon numaralarını gönderebilirler.
şimdiden okuyanlara ve destek verenlere teşekkür ederim. -
44. son 24 saatte 5552 kişinin baktığı n11.com ilanı
işyerinde birden açılmaması gereken ilan.
-
45. rabbim de milletim de bizi affetsin
gayet basit bir sağlama yapmak istiyorum hakkında. ben şimdi sana hakaret ettiğimde 'rabbim de milletim de beni affetsin' diyebiliyor muyum? diyemiyorum. ya hapsi boyluyorum ya da ağır para cezası alıyorum. sadece bir hakaret için.
o zaman milyonlarca insana neredeyse her gün hakaret etmiş, onbinlerce gencin geleceği ile oynamış, binlerce masum insanı suçsuz yere hapislere atmış, yüzlerce insanın ölümüne neden olmuş birisi olarak 'rabbim de milletim de bizi affetsin' diyemezsin.
bu; aleni bir biçimde milletle dalga geçmektir. bu; zaten kendisinden artık eser kalmayan hukuk sistemi kırıntıları ile aleni bir biçimde alay etmektir. ama özellikle cahil bir halkı, her zamanki gibi din sömürüleri ve ucuz vicdan ajitasyonlarıyla manipüle etmektir. yarın öbürküsü gün; tecavüzden, hırsızlıktan, cinayetten suçlu bulunan kişi de benzer bir söylem ile gelirse affedecek miyiz onu da peki?
veyahut çok uzağa gitme, darbe girişiminde bulunan kişiler benzer bir söylem ile gelirse affedecek miyiz onları da? vatan haini mezarlıkları açmaya kalkışacak, her türlü işkenceye tabi tutacak, cenaze namazlarını bile kıldırtmayacak kadar ağır cezaları hak gören zihniyet, üstelik darbecilere bizzat yardım ettiğini itiraf eden o zihniyet söz konusu kendisi olunca 'affet gitsin' diyebiliyor! lugatta tam bir karşılığı var bunun da, yazamıyorum buraya. çünkü hakkımda hakaret davası açarsın. ben senin gibi 'rabbim de milletim de beni affetsin' diyemiyorum.
peki ben affediyor muyum seni? asla. peki ben hakkımı helal ediyor muyum sana? asla. ne sana ve ne de senin suçlarına ortak olan seçmenlerine. kul hakkını umarım misliyle ya bu hayatta ya da diğer hayatta ödersiniz. zaten inandığınız allah varsa ödeyeceksiniz. -
46. recep tayyip erdoğan
az önce fetoculara cemaat demek diğer cemaatlere hakaret olur dedi.
anlamı: fetocular gider, ismailağacılar gelir. değişen bir şey olmaz. -
47. trt'nin chp izmir mitingini canlı yayınlaması
14 senedir şu inceliği gösterse, bu kadar partizanlık yapılmasa, muhalefete oy verenlerin hassasiyetlerine bu kadar duyarsız yaklaşılmasaydı çoktan norveçten göç almaya başlardık.
olması gereken bir olay. -
48. dışarıdayken etraftan duyulan yaran diyaloglar
yer: halk otobüsü durağı
samsun cumhuriyet meydanında otobüsün kaptan değişimi yapılacaktır. kaptan, yeni sefere çıkacak olan diğer kaptandan otobüsü teslim almak üzere durakta beklerken, yaşlı bir teyzenin ellerinde bidon, poşetlerle durağa doğru yaklaştığını fark eder. yaşlı teyzenin elindekileri durağa taşıyan kaptan:
-teyzeciğim çok yorulmuş, terlemişsin..
-sağol evladım yardımın için..
-bir şeyler söyleyeyim mi, içer misin ?
-valla evladım, varsa bir bardak soğuk su alırım.
soğuk su servisi yapılır, teyzenin rengi biraz olsun yerine gelir.. 2. kaptan otobüsü durağa getirir, yardımsever 1. kaptan otobüsün direksiyonuna geçer. yaşlı teyze hemen sürücü koltuğunun arkasına oturur. ben de hemen en öndeki sağ koltuğa otururum. 2. kaptan ön kapının ilk basamağına ayağını atar ve:
k.2 ben yarın gelmiyorum, sen devam edersin
k.1 nasıl dayanırım tek başıma, hem çocuğu hastaneye götürcem işlerim var..
k.2 benim de yarın çok işim var, hiç sikimde olmaz (!!???)
k.1 otobüste yolcu var. küf..
teyze: (2. kaptana yönelerek) lan amına koyduğumun oğlu.. çocuk sana işim var diyor.. laftan anlamıyor musun sen? -
49. 29 haziran 2016 otel costa 3s beach rezaleti
paragraf kullanılmayan rezalettir.
tuğla gibi yazıyı görünce insanın okuyası kalmıyor.