Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. tacizci olarak teşhir edilen öğrencinin intiharı

    akdeniz üniversitesi öğrencisi 21 yaşındaki s.d, dün kendilerini üniversiteli kadınlar grubu ya da kadın kollektifi olarak tanımlayan bir grup kadın tarafından tacizci olarak teşhir edildi. kadınlar ellerinde s.d'nin fotoğraflarıyla önce sınıfını bastı, sınıf arkadaşlarına tacizci olduğunu deklare ettiler. sonrasında ise kantinde teşhir işlemine devam ederken s.d ile karşılaştılar. s.d'ye arkadaşlarının içinde hakaret edip fiziksel saldırıda bulundular. sonuç: s.d kendisine yapılan muamelenin haksız olduğunu, böyle birşeyin gerçekleşmediğini, yaşam hakkından vazgeçtiğini belirten bir not yazarak intihar etti. s.d karnını 4 farklı yerden bıçakladı, neyse ki ölmedi, kurtarıldı. bu minvalde toplumda yaşayan tüm kadın ve erkekler bilmelidir ki; kadınlara karşı cinsel taciz ya da cinsel saldırının had safhada olduğu ülkemizde yasalar ve mahkemeler vardır. cinsel içerikli suçlar tck'da belirtilmiştir. cezaların az ya da yetersiz olduğunı düşünenlerin(cezalar son derece ağır olmakla birlikte, hukuk sosyolojisi uyarınca; cezanın ağırlaştırılmasının suç üzerindeki etkisi sigara zammının tiryaki üzerindeki etkisine benzemektedir) yasama meclisini bu konuda calisma yapması için ikna etmesi gerekmektedir. bir kişiye savunma hakkı verilmeden , onun parçası olduğu sosyal çevre içerisinde afişe edilmesi kimsenin hakkı, haddi değildir. bir başka husus toplumumuz çok ideal kadın ve erkeklerden oluşmuyor, hiç kimsenin sözü ötekinden daha gerçek ya da daha değerli değil. bi kişinin (kadının) beyanı üzerine birini infaz etmek ilkel bir tutumdur, toplumda kadına yaşatılan tüm çirkeflikleri hedef gösterilen bir adamdan çıkarmaya çalışmaktır. etmeyin eylemeyin. bu ülkede hak savunucuları bari insan gibi hak savunucusu olsun.

  • 2. rte'nin meksika cumhurbaşkanı'nı fırçalaması

    zirve zirve değil swinger partisi sanki amk

  • 3. hacettepe üniversitesi'nde tacizci linci

    prelude edit: yatagants, başlığı başıma bırakmış.

    mevzuyla ilgili video: https://www.facebook.com/…/videos/1038486156213882/

    -----------------------------------------------

    "iki şey sonsuzdur, feministlerin aptallığı ve evren. fakat ikincisinden emin değilim."

    albert einstein.

  • 4. ışid'i destekleyen g20 üyesi ülkeler var

    (bkz: allah allah kontesi kim sikti)

  • 5. 16 kasım 2015 istanbul depremi

    deprem eski sevgilinizi arayıp "iyi misin?" diye sorabileceğiniz şiddetteydi.

    herkese iyi şanslar arkadaşlar.

  • 6. araplaşmanın öcü gibi gösterilmesi

    (bkz: şerefsizliktir)

    "bkz bir üst entrynin son soru cümlesine cevaben yazılmıştır" *

    tanım: kendi etnik kimliğini reddedip başka bir kimliğe geçiş yapmak isteyenleri değil, zaten öyle bir toplum varken gidip orada yaşamak yerine, kendi yaşadığı toplumun tamamını o yaşam biçimine empoze etmek isteyenleri üzmektedir.

  • 7. dizide asıl karakteri unutturan yan karakter

  • 8. 1 ayda 7 puandan 9 puana çıkan burger king

    lan amını yurdunu sktiktlerim, adam günde yüz binlerce kişinin kullandığı bir sitede yapılan adiliği ne güzel bulup çıkarmış işte, daha neyin derdini sikiyorsunuz?

    koskoca burger king'in yediği halta bak, böyle şeyler sosyal medyada yeterince paylaşılıp gündem oluşturulunca cezası veriliyor bazen.. yemeksepeti o dükkana "siktir git banladım seni" dese, bu piçliği yapan herif de patronunun karşısına çıksa kötü mü olur?

    dert beğendiremiyoruz mnksktmn sözlük ahalisine, asıl ben sizin derdinizi sikeyim..

  • 9. türkiyelilerin en sahtekar millet çıkması

    adamını bulsak birinciyiz aslında

  • 10. yazarların bugünkü mutsuzluk sebebi

    eski esimle bir rituelimiz vardı.
    haftasonları ve tatil gunleri sucuklu ya da pastırmalı yumurta pisirirdik, ekmek kızartırdık, cay demlerdik ya da kahve yapardık, tepsilerimize alırdık kahvaltıyı, bir film koyar karsına kıvrılırdık.
    oyle mutluyduk ki..
    hakikaten mutlu ve huzurluyduk.
    esim ilk evden gittiginde onu hatırlatıyor diye 9 ay kahvaltı yapamadım ben.
    sonra en azından uydur kaydır ekmek peynir yemeye basladım.
    bugun yaklasık 14 ay sonra ilk defa sucuklu yumurta yaptım, ekmek kızarttım, televizyonda muzik kanalı actım canlı canlı vh1, sonra karsına kuruldum.
    yok. aynı tadı vermiyor.
    hatta ısrarla lokmalar bogazıma diziliyor.
    su an cok mutsuzum dunya..

  • 11. john lennon ve yoko ono'nun çıplak fotoğrafları

  • 12. ios'tan android'e geçmek

    adam ios demiş, android demiş, sonra da dizayn, malzeme kalitesi, işlemci demiş. bunu diyen dizel - benzinli motor karşılaştırmasına da sunroofla hız sabitleyici opsiyonel, sikerim boyle işi diye girebilir bu kafayla tabi.

    hoş, android'den neden memnun kalmadığı da anlaşılıyor böylece...

    (bkz: sen geçme ulan ayı)

  • 13. her yere kendi büstünü diktiren diktatör

    çok merak ettim neymiş bu kore'nin bin yıllık geleneği?

    korkmayın lan. erkek gibi çıkın söyleyin. ima ettiğin adam mezarda. merak etme onun savunucularının gücü de yok. hapse girmezsin. başına birşey gelmez.

    kısaca adam olun oğlum. orospu çocuğu olmayın.

  • 14. sıcakken ayrı soğukken ayrı güzel olan yiyecekler

    (bkz: puding) (soğuk)
    (bkz: tencerenin dibinde kalmış sıcak puding)

  • 15. vodafone arena

    kendisine ait olmayan, kirasını ödemediği için üst kullanım hakkını bile kaybetmiş olması gereken araziyi devlete hibe ettiğini zanneden galatasaraylı arkadaşım, gel sana bir çift sözüm var;

    "biliyorum ki senin sıkıntın aslında stadı kimin yaptığı falan değil. sen basiretsiz yönetimler yüzünden stadının mecidiyeköy'den allahın dağına gitmesine çok üzülüyorsun. türkiye'de 2 takım kendi stadını kendi gücüyle, kendi yerinde yenileyebildi; beşiktaş ve fenerbahçe. diğer bütün takımlar yerinden yurdundan olup stat sahibi oldu. sen beşiktaş ve fenerbahçe ile aynı kefeye giremedin. eskişehirspor, antalyaspor, bursaspor, konyaspor vs.. ile aynı kefedesin. senin gücün, stadını mecidiyeköy'de yapmaya yetmedi.

    yıllar geçecek, beşiktaş boğaz kenarında, fenerbahçe bağdat caddesinde, kendi semtlerinde maça çıkarken, sen seyrantepe'ye gideceksin. beşiktaş ve fenerbahçe köklerinin olduğu yerde, kendi semtinde kendi taraftarı ile büyürken, sen otoban kenarında ruhsuz beton yığını stadında olacaksın. 50 sene sonra bile bu gerçekle yaşıyor olacaksın.

    seni anlıyor ve sana hak veriyorum. ben de olsam çok üzülürdüm."

  • 16. cem yılmaz'ın en iyi filmi

    hayatta çok az şeyi tartışmam:
    (bkz: her şey çok güzel olacak)

  • 17. bajaj re60

    yayaya çarpsan sen ölürsün amk bu ne.

  • 18. charlie sheen'in aids olması

    milletin sadece ekranda izleyebildiği, bebek gibi porno yıldızlarından kendine harem kur, evini kümese çevir. horoz gibi dolaş etrafta.

    her gün çek kokaini, doldur boşalt bongları şırıngaları, her akşam iç tekilaları viskileri, bir dakika bile ayık gezme.

    ondan sonra, her gece kimlerin gelip gittiğinin haddi hesabı olmadan, kimlerin neleri nerelere sokup çıkardığının belli olmadığı grup seks alemlerinin dal ortasına.

    ebola virüsü kapmadığına şükretsin keranacı.

    .

  • 19. konsomatris gibi giyinip okula işe giden kız

    (bkz: kolları kıllı kız)

    (bkz: kolları kılsız kızlar)

    (bkz: bıyıklı kızlar)

    (bkz: bıyıksız kızlar)

    (bkz: makyajsız zombiye benzeyen kız)

    (bkz: makyaj yapmayan kadın)

    (bkz: makyaj yapan türbanlı kız)

    (bkz: kırmızı başörtülü kız)

    (bkz: başörtüsüz kadın soyulmuş yalanmış bir karpuzdur)

    (bkz: başörtülü oruç yiyen kadın)

    (bkz: erkek bulmak için rejim yapan ama oruç yiyen kız)

    (bkz: regl olduğunda daracık beyaz pantolon giyen kız)

    (bkz: çıtçıtlı badi altına tanga giyen kız)

    (bkz: çiçekli başörtülü ve daracık pantolonlu kız)

    (bkz: tayt giyen kızın asıl amacı)

    (bkz: tayt giyen kızın kıçına bakmayabilmek)

    tayt giyse ayrı bir dert olan, giymese kezban olan, giydiği pantolonun rengine ve bedenine, yaptığı makyaja dahi karışılan ve buna rağmen makyaj yapmazsa zombi olan, başörtüsü takması halinde gerici takmaması halindeyse potansiyel tacize maruz kalacak olan kızdır.
    bunlardan daha fazla acımasız eleştirilerin öznesi olan ama herkesin peşinde koştuğu kızdır.

    (bkz: ikiyüzlü olunmaz ikiyüzlü doğulur)

  • 20. karabük'te tuvalette yaşayan beşiktaşlı

    hem filistinli hem yetim hem beşiktaşlı.. allah yardımcısı olsun..

  • 21. 28 yıldır sigara 20 yıldır içki içen 42'lik adam

    evet sözlük bu 42'lik adam benim.
    başlıktaki matematiği şöyle açıklayayım:
    1973 doğumluyum.
    42 yaşındayım.
    1987 yılında sigaraya başladım.
    2015-1987: 28
    yani 28 yıldır sigara içiyorum.hem de ne içmek, tabir-i caizse hayvanlar gibi içiyorum.
    sigaraya başladığım tarihi dün gibi hatırlıyorum.daha ortaokulda bir velettim.
    atari-bilardo salonunda başladım sigaraya.
    önce ondan bundan içerken, sonra millet "siktir lan madem içiyon paket taşı" demeye başladı.
    samsun sigarası almaya başladım.samsun sigarasının filtresi renkliydi, sarı.maltepe'ye göre daha çekiciydi.
    paket taşımaya başladım.ama huzursuzum, mutsuzum.
    bir gün yine bir samsun paketi aldım.
    ama son paketim olacaktı bu.
    abdest aldım.kuran'a el basacağım."bu son paketim" diye.
    biliyorum, bunun sonu gelecek.ve daha 14 yaşındayım.bu kadar da bilinçliyim yani.
    kuran'a el bastım o gece.dün gibi hatırımda.evet, 42 yaşındayım ama dün gibi hatırımda o gece.
    karanlık oda diye tabir ettiğimiz bir odamız vardı, abimle ikimizin yatak odası.
    abdest aldım, ve kuran'a el de bastım.
    ama olmadı, en az bu gece kadar endişeliydim sigara içmekten dolayı.
    ama olmadı, yeminimi bozdum ulen
    olmadı, o gün bugündür tam 28 (yirmisekiz) sene geçti, ve öküz gibi sigara içtim hep.
    ardı ardına, birini yakıp birini söndürüp bazen.
    o geceden bu yana kaç bin paket sigara içtim allah bilir.
    sonra, alkole başladım.
    alkolle tanışmam, nispeten daha geç oldu.
    ben ki; benden daha önce sigaraya başlayan arkadaşlarımdan sigara isteyip de aldığım sigarayı kırıp yüzlerine atan; bira içen arkadaşlarımı ayyaşlıkla suçlayan bir gençtim.
    o derece yani.
    lise yıllarında ara ara içtiğim oldu.hatta, bir gece küçük efes kutu biralardan ( o zamanlar 33'lük kutu biralar vardı.belki hala vardır) 6 tane içmiştim.parkta.yanımda da liseden bir arkadaş.o içmedi.o gece içip kustum.eve geldim.babam, alkol açısından sabıkalı olduğu için annem direkt ona yöneldi."içmişsin" gene diye.oysa, o gün babamın kendi ifadesinde olduğu gibi" evden bile çıkmamıştı".ve o gece benden şüphelenmediler.oysa, bir yaklaşıp ağzıma koklasalar anlayacakları o kokunun müsebbibini.
    neyse, üniversiteyi bitirdim.
    bu sıra alkolle ilişkim şöyle böyle.bu arada hayvan gibi sigara içmeye devam ediyorum ama.
    okuıl bitti, askere gittim.
    alkol yok hala, sigara yine öküz gibi.
    hatta, askerdeyken kendime göre bir oruç stili geliştirdim.
    hiçbir şey yemiyorum ama sigara içiyorum, sözde oruç tutuyorum.
    askerden geldim.fabrikalarda falan çalıştım.sene 1995 falan.
    içiyorum ama, çok sınırlı.bin de bir.
    sonra bankaya başladım.
    artık bir şekilde düzenli içiyorum ama şöyle, koskoca geceye 3 bira sığdırarak.
    erkenden başlıyorum, 3 bira içiyorum, sonra lahmacun falan yiyorum, ağzım kokmasın, sarhoş olduğum belli olmasın diye saatlerce mahalle aralarında dolaşıyorum.
    fevkalade kontrollüyüm.
    ama, sonraları gecede 3 bira yetmemeye başladı.
    3 limiti 5'e yükseldi.
    ama yine de kontrollüyüm hala.
    6 bira benim için "oha yani" limiti.
    annem, izmir'e abimlere gidiyor torun sevmeye falan, ben fırsattan istifade 6 bira içip dağıtıyorum sözde.
    sonra çalıştığım bankalar t.m.s.f'ye devroldu.işsiz kaldım.
    bu süreçte içme sıklığım arttı.
    alkolllü bir lokalde çalışmaya başladım.
    hem çalışıyorum; hem de içiyorum.
    sene 2003 mesela, beşiktaş'ın 100.yıl şampiyonluğu o dönemden aklımda kalan.
    artık eve alkollü gitmek gibi korkum yok, alenen içiyorum ve annemin tepkisinden korkumuyorum.(babam 1992'de öldü bu arada)
    bağırıyor, çağırıyor, vız geliyor tırıs gidiyor.
    gitgide alkole bağlanıyorum.
    sigaraya hayvan gibi devam bu arada.
    böyle böyle giderken 2005 senesinde belediyede işe başlıyorum.
    cupka daha sağlam.
    istikrarlı bir şekilde alkole devam.sigaraya zaten öküz gibi devam:)
    2007 yılı.
    evleniyorum.
    hanım adayına diyorum ki, " yaa içiyom ama sosyal içiciyim, işte kırk da bir falan"
    nahhhhhhhhhhhhhh kırk yılda bir.
    evlenmeden önce son gecem.
    bizim mühendisler derneğinde içiyorum.evleneceğim ama içim kan ağlıyor.
    içim kabul etmiyor bu evliliği, istemiyorum.(bu ayrı bir film konusu)
    o gece, mesut hocam (işletme sahibi) benden hesap almadı.içtim, yine içtim ve gurbete gidecek gelin gibi ağladım.
    neyse, konuyu dağıttım.
    evlendim, bu arada sınırlı içebiliyorum.hanım atarlı.dışarı salmıyor.
    "yahu, evlensek de benim senden önce bir hayatım vardı, bırak arada takılayım eski mekanlarıma, sensiz gidiyom da sanki emel sayın mı dinlemeye gidiyom amk" falan diyorum ama nafile.
    senesine kalmadı boşandım.(boşanma sebepleri çeşitli)
    boşandım, spora başladım.
    ohh be boşandım, kilo vereceğim, venediğe, prag'a falan gezmeye gideceğim amk.
    brave heart filmindeki "freeeedooooomm" vaziyetlerindeyim.
    haftada bir gece içiyorum bu ara, öyle karar aldım.(bkz: saturday night fever)
    sonra pazar'ı da ekledim.
    ama yine kontollüyüm.
    2010'lu yılların başları.
    içiyorum, içti mi gene 6-8'den aşağı inmiyorum.
    ama controll, self controll.hem alkol, hem de kilo kontrolüne devam.manken gibiyim hala.
    de, olmadı.
    saflar sıklaştı.
    haftada 2 gece kuralı, bir gece arttı önce.
    sonra, 2 gece oldu, sonra 3 ve dahası.
    artık bulunduğum noktada her akşam içer vaziyetteyim.
    çok önemli bir şey olmazsa kimse içmemi engelleyemez.
    öyle ki, annemi gece 22:30'da bir misafirlikten aldım diyelim.
    o saatten sonra gidip içiyorum.(evde içmem)
    her akşam en az 8 tuborg gold birası içiyorum sözlük.
    ve yine hayvan gibi sigaraya devam.
    tıbben ölmüş olmam gerek aslında.
    ama hala ölmedim.
    inadına sağlıklıyım, cildim pürüzsüz tertemiz.
    beni gören yaşıma inanmıyor.
    bunların ne önemi var ki?
    biliyorum fazla yaşamayacağımı.
    kaza vb. gibi olaylar dışında biliyorum ki 50'li yaşların başında (tahminen) bu güzel dünyaya veda edeceğim.
    birgün gelecek öksürüklerim dinmeyecek, sırtımdaki ağrı geçmeyecek, geceleri terleyerek uyanacağım, halsizlikten şikayet edeceğim.
    ve gideceğim doktorun karşısına, akciğer kanseri, karaciğer kanseri gibi teşhisi konacak bana.
    ve hep ölüm duygusuyla yaşayacağım artık.
    içinizden belki " canın da amma tatlıymış ulan pezevenk, içmeseydin amk, hergün terör saldırılarında, trafik kazalarında vb.ne gencecik canlar kara toprağa giriyor" diyecek olanlar vardır.
    haklısınız.
    ama can tatlı be sözlük.
    ölmek istemiyorum.
    kara toprağa erkenden girmek istemiyorum.
    sabah kalktığımda pencerede bakıyorum bazı sabahlar.yapraklar kıpırdıyor ağaçlarda.çok seviyorum bunu.bu bana yaşama sevinci veriyor.içim coşuyor nedense kıpırdayan yaprakları görünce.
    o kıpırdayan yaprakları daha çok görmek istiyorum.
    galata kulesi'ne tekrar çıkmak istiyorum.
    taksim meydanında yaşlanıncaya kadar gezmek istiyorum.
    denizi, yağmuru, sisi, rüzgarı, bulutu, karı, güneşi, ayazı görebileceğim kadar daha çok görmek ve hissetmek istiyorum.
    daha edirne'den öte çıkmadım.
    hamburg'u, paris'i, torino'yu görmek istiyorum.
    çiçek abbas'ı tekrar tekrar izlemek istiyorum.
    opel astra classic 1.6 arabam var.
    40 yaşında şoför oldum ve 40 yaşında araba sahibi.o da otomatik vites.benim gibi kazma nerde manuel vites kullanacak?
    daha 35.000 km'deyim.
    arabamın 120.000 km'de olduğunu görmek istiyorum.
    yeni çekilecek filmleri görmek istiyorum.
    göz göre göre ölmek istemiyorum.
    ama elimden bir şey de gelmiyor.
    alkol ve nikotin tüm hayatımı esir almış durumda.
    genetik olarak da durumum iyi değil.
    babam, amcam, amca oğullarım vb.hepsi şeker, kalp gibi hastalıklardan genç yaşta terk-i diyar eylediler.
    iyi niyetle yapılmış her türlü öneriye açığım.

    not: durumu olmadığı için okumayan kardeşlerime saygılar.

    edit: imla, düzeltme ve genetik durum eklemesi.

  • 22. emlak balonu

    amına koyduğumun kör cahillerinin hala olmadığını iddia ettiği balon.. sorsan, "neye göre konuşuyorsun lan götelek, nasıl yok, anlat hele.." desen, "aaaabi satılıyo işte evler ya.. 2+1 evler 250'ye 300'e gidiyo" der.. sanki biz gitmiyor diyoruz anasını satayım..

    beyler, kurban olayım iki dakika eğri oturun lan, eğri oturun, doğru konuşun götünüzü öpeyim.. bakınız şanlıurfapiyasasını bildiğimden, burası için konuşayım.. bilen bilir oradaki emlak değerlerini.. örneklerle açıklamaya çalışayım..

    sebebini hiçbir zaman tam olarak bilemesem de, kıstas olarak 16 yıl alınır bu balonun ispatı için.. şöyle ki, bir emlak düşünün, aylık kira bedeli 750 türk lirası olsun.. bir ev işte bu, standart bir ev, daha pahalıları ve daha ucuzları tabi ki mevcut, lakin ortalamayı alıyorum.. şimdi bu ev için 16 yıl boyunca ödeyeceğin kira miktarı eğer evin satış bedelinin altında kalıyorsa, bu balon şişmiştir arkadaşım.. aradaki fark ne kadar yüksekse, balon da götünün içinde patlamaya o kadar yakındır.. o kadar müsaittir..

    hesaplayalım;

    16 yıl x 12 ay = 192 ay
    192 ay x 750 türk lirası kira = 144.000 türk lirası

    şimdi, eğer emlak satış bedeli 144.000 lira civarındaysa sorun yok.. 150.000'e kadar yolu var diyebiliriz, haydi kırmayayım sizi, 160.000 lira olsun.. lakin bu bedel 250.000'leri hatta daha yüksek rakamları bulmuşsa, orada sorun var demektir arkadaş.. orada hakikaten ciddi problemler var demektir.. işte bu bahsettiğimiz balon epey şişmiş, naylonu da şeffaflaşmış demektir..

    bugün şanlıurfa'da bir evin bedeli 350.000 - 400.000 liraları buluyor..

    bakın vallahi abartmıyorum, yalan da atmıyorum.. geçenlerde servis otobüsünde konuşuyor iki adam;

    + geçen bizim ammoğli ev aldı şuradan..
    - buralar çok değerlendi, daha da artar.. kaça almış?
    + 650.000 liraya almış, çok uygun diyor herkes..

    bu muhabbetin üzerine ağzımı açıp gözümü yumarak küfürler salmak istedim.. "ulan amına koyduğumun salakları, 650.000 liraya aldığın siktiriboktan, standart bir 3+1 ev daha ne kadar artabilir? senin ben ağzını yüzünü sikeyim.. "akıllı ev" diye kakaladıkları evi almaya karar veren beyin nöronlarına sıçayım.." falan demek istedim ama, diyemedim tabi..

    velhasıl, bu balon sınıra dayandı artık birçok bölgede.. aktif inşaat bölgelerinin tamamında bu sınıra gelindiğinde artık götünüze girecek o paralar.. 650.000 liraya aldığın evi 150.000 liraya satamayacak duruma geleceksin amına koyduğumun salağı seni.. inşallah geleceksin..

    boşuna bağırıyor değil mi malum kişi? boşuna ısrar edip duruyor "borçlanma faizleri aşağı çekilsin, insanlar bankalardan rahat rahat kredi çekebilsin" diyerek..

    gençler, akıllı olun.. borçlanıp da gidip ev falan alayım demeyin, götünüze girer o borçlar..

    haydi hayırlı balonlar..

  • 23. yazarların 1 cümle ile seks mantalitesi

  • 24. rakı kebapla da balıkla da içilmez

    nefret ediyorum amk böyle marjinal olayım deyip saçmalayanlardan. demlenmek veya benzeri bi kelime kullanınca rakı gurusu mu oldun amk ben böyle seviyorum 2 de buz atıyorum haydariyi de ekmekle yiyorum.
    hadi sie.

  • 25. flac

    goygoyu yıllardır dönen bir format.

    hayattan zevk almayanlar dinlemezmiş. zaten hayatın tadı sadece flac dinlerken çıkıyor. eğer flac dinlemiyorsa kesin 144p video izliyordur, selfie çekerken 6600'ının dibine girerek hesap makinesi kalitesinde çekim yapıyordur, film izlerken de ekran çözünürlüğü değiştirilmiş kare bir görüntüde ve sesi geriden gelen bir dublajda film izliyordur.

    he aynen, nasıl bildiniz la?

    neyse ben hayattan zevk alma ümidiyle birtakım şeyler söyleyeyim. benim yerime alsın birisi. şimdi flac, lossless olarak belirtilen bir codec. bu ne demek? encoding sırasında, algoritması sayesinde, kayıtta sıkıştırılmış ya da silinmiş bir veri yok demek. tabii bu frekans ve bit rate değiştirmediğiniz varsayılarak bakılan bir şey. bu flac hipster'larının abileri de .wav sevicilerdi. 50 mb'lık şarkı dinlerdi abimiz. "abi lossless yaa loslısssss" diye dolanırlardı. neyse. en büyük artısı budur flac'in wav üzerinde. wav flac'ten kayıt vs konusunda daha iyi bu arada. flac üzerine kayıt alan adam görmedim. yarı profesyonel işlerde kullanılabilir belki.

    her neyse, özetlemeye çalışırsak bu flac manyaklarının büyük bir çoğunluğu can sıkar. kendi halinde flac kasan adama lafım yok da bu başkasını "ben audiophile'im sen sefilsin" kafasıyla aşağılamaya çalışan ezikler cidden sinir bozucu. bir kere flac ile 256kbps * arasında bir fark bulabilmesi için iyi üzeri bir sistem almak zorundalar. iyi üzeri bir sistem de 1000 tl ve üzerine denk geliyor. kaldı ki well-encoded bir mp3 ile flac arasındaki farkı sorsan anlayabilecek adam sayısı azdır. kayıt ve prodüksiyon ile uğraşan abilerimizden değilseniz. türkiye'de daha laptop'tan müzik dinleyen adamlar var. kulaklık ile müzik dinlemeye alışmamış bir güruh var. zaten bu adamlar bu kadar umarsız müzik dinlediği için senden daha mutlu. senin gibi sırf dinlediği bir müzik üzerine bir diğerini aşağılamaya çalışmıyor. senin benim gibi akg, sennheiser modellerini takip edip high-pitch değerlerini araştırmıyor.

    kırolar öyle bir konuşuyor ki sanki flac ve mp3 arasında dağlar kadar fark var. 320kbps encoded mp3'ler çoğunlukla artık çok iyi encode ediliyor. lossless tabii ki değil. zaten mp3 üzerine de kayıt yapmayacaksın. lossless aramanın tek sebebi ya müptelası olup sürekli olarak ultra sistemlerde müzik dinlemen ya da böyle saçma sapan başkasını aşağılamaya çalışman. başka açıklaması yok.

    zaten müzikle iç içe olanlar bilir. kayıt stüdyolarında bu flac snob'larıyla inanılmaz taşşak geçerler. hiçbir halttan anlamazlar ama en fazla şeyi de onlar bilirler.

    lossslısssssss. he amk loslıs.

    not: 2006'dan beri flac arşivi yapıyorum. hiçbir sikime de hizmet etmiyor. çoğu zaman fark çok çok az. milleti aşağılamaya çalışacağınıza gidin ses mühendisliği falan yapıp bir katkı falan sağlamaya çalışın. madem böyle pitch-perfect kulağınız var.

    sözlük köşelerinde ayar vermeye çalışmayın insanlara.

  • 26. düğünde gelinin meme ucunu sıkma geleneği

    bir kadına toplu tacizin gelenek olarak gösterildiği video. kadının tüm o mutsuzluğuna rağmen espri yapabilen sözlük yazarlarına en güzelinden beyin diliyorum.

  • 27. bel fıtığı

    şu hayatta kınadığını yaşamadan ölmek yok sanırım. ben yakın arkadaş çevremde "buram ağrıdı", "şuramda şu çıktı" v.s diyenlere hep marazlısın dedim, defolusun sen dedim. lanet olası çeneme hakim olamadım ve allah da sonunda belamı verdi işte.

    bir akşam eve gelip dünyada en az 5 milyar insanın yaptığı gibi çoraplarımı çıkarmak için eğildiğimde yıldızları gördüm. ya odama gizlenen bi sapık arkadan belime piçağı takmıştı ya da belimden içeri şeytan girmişti başka bir açıklaması yoktu bu ağrının çünkü. domalık vaziyette belimi yokladım. kan yoktu demek bıçaklı bi sapık da yoktu. anamı, babamı dövüp paralarını kumarda yeme ya da kedi kesme isteğim de yoktu, e o zaman şeytan da yoktu. neydi o zaman bu? hemen azcık toparlandım. annem obama dahil herkesi devreye sokup (ki bu aralar aynı şehirdeyiz kendisiyle o yüzden daha kolay devreye sokabilir) olağanüstü hal ilan etmesin diye çaktırmadan yatağıma yattım sonuçta telefonlar, bilgisayarlar açıp kapattığımızda normale dönüyor, ben de dönerdim belki. belim zonklaya zonklaya uykuya daldım. ertesi sabah her zamanki saatte alarm çaldı, alarmı kapattım, evet günlük rutinimde sırada olan yataktan kalkmaktı. ters giden bir şeyler vardı. e hadi oğlum kalk diyorum kendime, yok kalkamıyorum. kalkmaya çalıştıkça elantriği veriyorlar belime. bu sefer kesin dün gece odamdaki sapık beni düzeneğe bağladı diyorum çünkü yine başka bir açıklaması yok bu acının. artık dayanamadım;

    - anneeeaa?
    + oğlum?
    - anne kurtar beni anne! sapık beni yatağa bağlamış kalkmaya çalıştıkça elektrik veriyor belime. benle oyun oynamak istiyor annee :((

    annem sağımı solumu azcık kurcaladı ve bunun bel ağrısı olduğuna karar verdik. ama bi insan beli bu kadar ağrıyabilir mi lan? insan yataktan kalkmak isterken ağlar mı? yataktan kalkmayı geç sıçarken, yemek yemeye çalışırken ağlanır mı? babama "hadi hastaneye gidelim" diyorum "bekleyelim biraz geçer" diyor. neyi bekleyelim baba? ben senin evladın değil miyim? biyolojik deneylerde kullanmak için mi yaptın beni? en sonunda ağrıdan belimi duvara sürtmeye kalkınca 2 bölüm daha kendi kıraş oynayıp hastaneye götürmeye ikna oldu sağolsun. arabanın ön koltuğuna oturmayınca arka koltuğa ödül olarak balık verilmiş fok gibi atlayışım ve ardından babamın ayaklarımı arabaya bi tıkışı var ki sormayın dostlar çok acı. arka koltukta patates çuvalı gibi gittim hastaneye. gittim doktora, dikiliyorum öyle başında kadının. "buyrun oturun" diyor sağolsun da "inanın yapabilmeyi çok isterdim" diyebildim, boş boş baktı bana. ne kadar kolay diyordu insanlar "otur, kalk, arabaya bin v.s." diye. yapamıyorum işte lan bi insanın bu kadar üstüne gelinmez ki. neyse azcık o da kurcaladı mr lazımmış. gittim mr çektirmeye. makinenin başındaki adam da büyük ihtimal manyetik alandan kafayı yemiş, ağır çekim makineye yatmaya çalışırken omuzlarımdan itiverdi beni ki hiç suçu olmamasına rağmen mr'ın mucidine kadar bi sövdüm bi sövdüm ama işte duyulmadı hiç makinenin sesinden allahtan.

    sonuçları aldık ama latince anama sövseler fark etmem öyle bi yazı. doktora götürdüm sonuçları, baktı baktı laaank diye "fıtık" dedi suratıma suratıma. bir de gösteriyor bana l4-l5 kemiğinin arasındaki diskin içindeki sıvı dışarı fıydırmış diye ben sıçarken ağlıyormuşum. "sokalım o zaman o sıvıyı içeri doktor hanım" dedim, elime fizik tedavi hareketlerini tutuşturdu.

    - noldu neyin varmış?
    + çoraplarımı çıkarırken fıtık olmuşum :((
    - aaa bi de bu yaşta vah vah vah yazık.

    bu ne ya? ne var lan yaşımda? napak? ben istemez miydim ağzımı eğe eğe söyleyebileceğim hastalıklarım olsun? en azından fıtık da olsam "ya geçen benç preste 250 kilo basınca oldu sorma" veya "gece çok sevişmişim 32.seferde bel de dayanmadı tabi ehemehe" demeyi? tırt da olsa hayallerim vardı lan benim. şimdi sokaklarda aydemir akbaş gibi göt dışarda, omuzlar ilerde, eller yana açık dolanıyorum. mahallenin apaçileri tırsıyor hafiften, bilmiyorlar ki gelip bi omuz atsalar 5 parçaya ayrılırım en az. aydemir akbaş bey alınmasın kendisi özellikle "arka kapıdan gelen misafir" sahnesiyle gönüllerde taht kurmuş bir oyuncu abimiz ama işte yine de buruluyor insan. lan bi de şimdilerde g20 zirvesi var burada. milleti gözünün üstünde kaşın var diye gözaltına alıyorlar. ben yedi bela hüsnü gibi dolanıyorum. kafamı bastırıp polis arabasına bindirecekler diye korkuyorum. hayır normalde binerim de şimdi belim çok ağrır yani ondan. (ayrıca yeri gelmişken okuyorsa buradan obama'ya sesleniyorum; "seni göremesem de aynı şehirdeyiz 2 gündür. aynı gökyüzüne bakıyoruz. aynı güneşi izledik bu sabah belki de seninle. başganım beni al!")

    neyse, ne yapalım fıtıkla yaşamaya alışıcaz artık. hatta kendimce hemen hayatıma katacağı değerleri listeledim bile.

    - babaannemle "ne zaman evlencen?" dışındaki bir konuda ortak nokta. hatta belki 4-5 yıl sonra ilaç yarışı imkanı.
    - alışveriş torbaları ve tüm yükleri arkadaşlara, kardeşe kilitleme avantajı.
    - fizik tedaviye gelen tüm teyze ve amcalar dolayısıyla geniş çevrelere ulaşmak.
    - işyerinde fotokopi makinesi sırasında imtiyaz.
    - en en en önemlisi işyeri pisuvarlarında "doktor ağır kaldırma dedi ama mecburen işerken tutacam ahahahahahaha" esprisini gerçekten hakkını vererek yapma lüksü.

    offf yavaş yavaş sevmeye başladım sanırım fıtığımı. fizik tedavi yapar mıyız obama?

  • 28. samanyolu tv artık erotik kanalların arasında

    (bkz: türkçe neydi türkçe emekti)

    başlığın orijinali (bkz: samanyolu tv'nin artık erotik kanalların arasında) idi.

  • 29. 16 kasım 2015 rakka katliamı

    "cehape ne alaka ak-piç" dedirtendir !

    amcık kafalı anadolu çomarları nerede terör, ölüm varsa faturayı cehape'ye kesiyor !

    lan onun-bunun sıçığı, adana'da yakalanan tırları cehape mi gönderiyordu ?
    berkin'i ve ailesini yuhalatan cehape miydi ?
    ankara'da ölenleri yuhlayan cehape miydi ?
    ankara'da ölenler için tek laf etmeyen, ama g20'de şirin çocukluk yapan kemal bey miydi ?

    sabah sabah illa ananızı andıracaksınız ya, andırmasanız olmaz !

  • 30. kitap çalmak

    piyasada bazı tipler var, belirli yayınevlerinin sahaftan kitaplarını alıyorlar, ama yükte hafif pahada ağır kitapları, son 16 sayfasını yırtıyor, sonra getiriyor "bu kitabı ben 15 sene önce almıştım. okuyayım dedim, baktım son forması yok" diyor. yenisi ile değiştirip sıfır kitap olarak satıyor.

    bizim yayınevinin ders kitabı olarak okutulan 4 ciltlik bir kitabı var, 120 tl üzeri fiyatı. adam getirmiş 1993 baskısını. bizim bankoda duran kızcağız da değiştiremeyiz, 20 senelik kitap filan demiş, bu da söyleniyordu. bu gibi şeyler bir editörün görevi(!) olduğu için, olay hemen bana intikal ettirildi. hemen özür diledim adamdan, bu hatalı kitabı satışa sunmamızın bizim dikkatsizliğimiz olduğunu, olayın üzerinden 20 sene geçmiş olmasının bizi haklı konuma getirmediğini söyledim. bırakın o kitabı dedim, yeni baskısından bir takımı verdim. yanında popüler kitaplarımızdan bir kitabı hediye ettim, özür mahiyetinde.

    adam çekip gittikten sonra bankodaki kızımız dedi ki, zhang abi bu adam bence yalan söylüyordu, keşke vermeseydin.

    dedim ki, bu kitabın bize fiziksel maliyeti taş çatlasa 35-40 tl. dolayısıyla velev ki adam yalan söylüyor ve zarar etmiş olsak bile, 35 lira tahammül edilebilir bir zarar. farz et bir misafir geldi ve ona yemek söyledik. ama doğru söylüyorsa, bu adam mutlu bir şekilde ayrıldı. bunu her tarafta söyleyecek, anlatacak. bedava reklam. pragmatist olarak bakınca da kârdayız, insanî açıdan bakınca da...

    10 küsür baskı yapan, popüler bir felsefe kitabımız var. kitabın 5. baskısı dandik bir matbaada yapılmış ve tek işimiz o olmuş. cilt dağılıyor. çocuğun teki mail atmış, öfkeyle çıkışmış. şu kitabınızı aldım, cildi dağıldı hemen, falan fıstık. dedim adresinizi verir misiniz? verdi. dedim kargoya verdik sağlam ciltli nüshayı. şaşırdı, teşekkür etti ve ekledi "bozuk nüshayı göndereyim mi?" dedim, hayır gerek yok, onu arzu ederseniz çöpe atın, arzu ederseniz birine o şekliyle hediye edin. kitapla birlikte, başka bir felsefe kitabımızı da koydum pakete. tivıtırdan teşekkür etti, bissürü insan rt etti, çocuk o kadar hoşnut oldu ki bu tavırdan, bizzat geldi, uğradı, çayımı içti. halen de gelir gider.

    bizim personele diyorum ki, bir sene boyunca, hırsızlık veya şu veya bu sebepten kaç liralık kitap ziyanımız olur? 300-500? 1000?
    1000 diyen yok, en fazla 500 diyorlar.
    dikkat edersek?
    200.
    heh işte, o 200 lira cebimizde kalsın diye kıracağımız kalbin, korkutacağımız insanın, yaşayacağımız kötü hatıranın ve bir ömür boyu taşıma ihtimalimiz olan vicdan azabının bedeli çok çok çok daha fazla...

  • 31. kilo vermek isteyenlere tavsiyeler

    entryler arasında dolaşırken "ekmeği kesin" kısmını okuyup, benim gibi "evet kestik arasına ne koyucaz acaba" diye düşünüyorsan sen de yanlış başlıktasın.

  • 32. imzalarına göre dünya liderleri

    http://i.hizliresim.com/zjp6o0.jpg

    http://i.imgur.com/gp5qaqs.jpg

    ab komisyonu başkanı jean-claude juncker'in gerçek amacını sorgulatır.

    ***

    no comment...

  • 33. hidayet türkoğlu'nun tbf ceo'su olması

  • 34. 16 aralık 2015 istanbul depremi

    kasımla aralığı karıştırtacak kadar korkutmuş heralde.

  • 35. volkan demirel'in ayaklarını yalamak

    (bkz: önce beyefendi mi emin olalım)

  • 36. avrupa'da en çok yaşanmak istenen şehir

    çok doldum. sıradan geçireceğim affınıza sığınarak.
    bu yazar kardeşler neye istinaden yaşıyorlar onu yazarlarsa çok sevineceğim. ilk 30 giri'de gitmediğim şehir yok.
    sanırım ben körüm!

    4 gün bir şehre tatile gidenlerin veya 7 günlük büyük italya turu alanların ahkam kesmemesi gereken başlık.
    4 mevsimi gör bi kardeş. old city gezip döndüğün yere ahkam kesme. getirdiğim yabancılarda istanbul'a böyle aşık oluyor. ada - reina - ağva - kapalıçarşı - sarnıç - cadde - bebek vs. çıkmazsan istanbul cennet amk.

    başlıyorum. işte o sikik tercihler!

    herif kopenhag yazmış. kışın soğuğa küfredecek her gün haberi yok. bi açıkla niye kopenhag? ben neyi kaçırdım?

    amsterdam yazan sanıyor ki sabah akşam ota karıya dadanacak. ırkçılıkla bi tanış o kara kıllarına bakıp maymunu çeksinler sana bakalım ne oluyor? (bana olmadı ama olan çok gördüm) otmuş red lightmış. olm istanbul ikamet adresin! kaç kere ot ve karı alemine aktın her istediğini bulduğun şu şehirde? hatuna 50 euro'yu 3 kere versen o ay sikini kızartıp yersin.

    norveç diyeni ilk 10'a sokmuşlar. git sen git bi 7eleven, de luca, marvasen ve subway yemekten eben sikilsin. suya 12 lira domal her gün görürüm norveç'ini. soğuk kısmına hiç girmedim. o soğukta norveç güzeli ile bile yaşamam. oslo dememiş norveç'in herhangi bir şehri yazmış birde. molde fener maçı için nasıl giderime baktım. molde toplam 7 otel barındırıyor. uçak harici bir şekilde oraya gidene ödül olarak ücretsiz konaklama veriyorlar. itin evladı seni. norveçmiş. en çok buna delirdim. norveç güzel ama bize cidden uymaz. homesick direk.

    demek roma? roma'nın varoşlarında yaşayacaksın olm. burada kaç italyan restoranına gittin? kaç kilise gezdin ulan? futbol varmış. kaç maça gittin lan istanbul'da? buranın hakkını verdi roma kaldı. roma'yı çok severim bu arada. karış karış bilirim roma'yı. açıkla ulan niye roma?
    istisna olarak biri açıklamış bişeyler roma yazdıktan sonra. ona şukuyu bastım!

    bilecik bayburt ikametliler yazsa kızmayacağım ama istanbul'da yaşıyor herif. her şey elinin altında ama yok.

    reykjavik diyeni kaale bile almıyorum. isviçre demiş. lan isviçre'de sıkıntıdan sikimi komodine vuruyordum az daha. yengenizle sevişmekten başka bişey yapmadık. bi deri bi kemik kaldım. şemsiyeyi inceliyordum göte sokup açsam ne olur diye. düşün sıkıntı halini.

    ohrid, bristol ve floransa diyenleri özel ve mantıklı sebeplerden dolayı üzmeyeceğim. ohrid'de kalırım ama bi yere kadar. floransa 1 hafta yeter. nerone'de floransa usulü biftek yemeden dönmeyin. fatih terim'in favori mekanıydı oradayken. ohrid yazan arkadaşı tebrik ederim.

    viyana diyeni kaale bile almıyorum. yani ne desem gg. hele birisi nice , viyana , paris demiş. nice iyidir ama sahilden 2 km yukarda götünü keserler! ulan saat 12 dedi mi açık mekan yok nice sahilde. istanbul'da gece 4'te acık ve sadece ne istediğini söyle bana o kadar!

    hele paris? paris'te 20 arrondisment sonrası sağ memeni çalarlar haberin olmaz kızım!! sanıyor sabah akşam louvre gezecek. trocadereau'da oturacak. metroya bin gece gör bak irreversible filmi gerçek mi film mi? gözümün önünde adamı öttürdüler.

    brugge diyen var. evleri olsun, villaları olsun güzel yer. romantik filan evet ama lan kasım ayında saat 19 dedi mi göt dilimleyen soğukları başlıyor. istemez.

    hallstad yazana satırı tamamlamayı çok görürüm. git gez bitti. colmar yaz oldu olacak. manarola yaz yüzsüz.

    berlin diyenler haklısınız ibneler :)
    münih sende haklısın :)
    budapeşte sende kızları kanaat olarak kullanıp haklı duruma geçiyorsun köftehor :)

    verona diyen çıkmamış. bende verona diyorum.
    valencia seni unutmadım.
    ada şekli için cagliari favorim.
    ljubljana seni ilk 3 tercih tutmazsa boşta kalmıyim diye yazıyorum.
    sebebini yazmıyorum siz yazmadığınız için. kutsa bilgi kaynağını piç ettiniz.
    mesaj atana yazarım niye bu şehirler.

    edit: yaşanacaktan kasıt ; aile ile mi? iş için imkanları mı? sosyal ortam mı? müzik festivali mi? sporcu musun? pezevenk misin? çocuğuma iyi gelecek için mi? yemekler mi? sen uzman mısın? sen bilirkişi misin :)) kayak seviyorum o zaman kuzey deme arkadaş. istanbula yakın 5 kayak merkezi var. yanlış anlaşılmasın; neden taşınırsın onu yaz. anlatmak istediğim bu.

  • 37. beşşar esed

    komik analizlere konu olan lider.

    ulan suriye'yi demokratikleştirmesi lazımdı, uyarıları dinlemeliydi falan diyenler var. oğlum siz salak mısınız? suriye'nin sağında solunda nerede demokrasi var da, esad'dan demokratikleşme bekliyorsunuz? ne alaka yani?

    tamam ben bir kaç demokratikleşme adımı yazayım, sonra düşün bunlar suriye'nin sorununu çözer miydi?

    - bağımsız yargı
    - özgür medya
    - kadın-erkek eşitliği
    - dini azınlıklara imtiyazlar
    - lgbt hakları

    bunlar dünya standartlarında demokratikleşme hamleleridir. avrupa'da, amerika'da bunlar var.

    peki bunlar mı suriye'de muhaliflerin istediği şeyler?

    yani sen buna inanıyorsan ben seni muhatap bile alamam sevgili kardeşim.

    suriye'de muhalif denen terörist bedevilerin amacı, esad'ı devirip, en az onunki gibi "gaddar" bir iktidar kurmaktı. suriye'de alman sosyal demokratı gibi bir muhalif mi var sanıyorsunuz? salaksınız öyleyse.

  • 38. capacity bershka rezaleti

    capacitysi bu kadarmış. çok da üzerine gitmeye gerek yok. pantolon sonuçta. :(

  • 39. recep tayyip erdoğan

    g20 zirvesinde resmen cocuk gibi mutlu olmus.fakat fazla ilgi gormeyince ev sahibi benim agirligini koymak istemis ama dil bilmiyor. ne yapsin surekli birilerine eliyle girisleri cikislari isaret etmis butun toplu cekimlerde erdogana dikkat edin butun numarasi eliyle sagi solu gostermek, buranin ev sahibi benim havasi vermek. obamayla gorusmesinde de aynisini yapmis.

  • 40. yazarların koleksiyonunu yaptığı ilginç nesneler

    simdi biraz fantastik gelebilir; ama gercek.

    iki yil once bitirdigim, oncesinde de iki yil suren bir dunya turu seruvenim oldu. katildigim gemi ile okyanustan okyanusa, limandan limana dolanmistim. yasadigim bu donemi yillar sonra hatirlamami saglayacak anilar biriktirme karari almistim ilk adimimi attigimda disari. bu minvalde, en basta cok klasik olan gittigim ulkelerden magnet ya da kartpostal biriktirmek geldi aklima ama sonra cok siradan buldum bunu ve vazgectim. ne yapsam diye dusunurken aklima cok zor ama inanilmaz bir sey geldi.

    bitirebilmem yillarimi aldi; ama degdi.
    amerika'sindan japonya'sina kadar, hindistan'dan isvec'e kadar, portekiz'inden tut da turkiye'ye kadar butun maviliklerden gectim. ve bu seyirler sirasinda geminin arkasindan sarkittigim kucuk bir kova ile sular topladim ve bir kavanozda biriktirmeye basladim. gunu gelip de son okyanus suyunu kavanoza aldigimda hedefime ulasmistim. bir kucuk iksir sisesi aldim ve butun topladigim sulardan birer kasik alarak o sisede harman yaptim.

    dunyanin dort bir yanindan topladigim, tam yedi denizin suyu var bende. bir gun karsima biri cikar da evlenecek olursam, mustakbel kisiye teklifimi sacma bir yuzukle degil, emegimi verdigim bu kucuk sise ile yapmayi dusunuyorum. mecaz anlamda degil, gercekten dunyayi avuclarina sermis olacagim.

  • 41. dolgulu sütyen giyen kızın asıl amacı

    gerçeğe aykırı reklam yapmak.

    http://www.ticaretkanunu.net/ttk-madde-55/

  • 42. aleviler'in beşar esad sevgisi

    tüm sünnileri öldürdüğü zaman değil, tüm selefi-vahabi piçleri, cihatçıları, islamcıları imha ettikçe katlanarak artacak olan sevgidir.

  • 43. g20 zirvesinde erdoğan'ın görmezden gelinmesi

    --- spoiler ---

    -sen!
    -ben?
    -sen!
    -ben?
    -senn!
    -e been?
    -sen gelme ulan..

    --- spoiler ---

  • 44. football manager 2016

    her yeni fm serisinde olduğu gibi galatasaray ile kariyer açtığım oyun. ilk yılı kısaca özetlemek gerekirse

    başta transfer bütçesi çok az veriliyor ama sonradan yönetime istek yaptığınızda bol keseden dağıtıyor dursun özbek. sezon başı maaş bütçesi falan kasıp zuculini'yi aldım sadece. defansif orta saha açığını kapatmak adına. ama sonra devre arasına doğru dursun 20 küsür milyon euro verdi. affer, lopez, lincoln vb. 18-19 yaşındaki elemanları kadroya kattım ama hepsi önümüzdeki sezon gelecek. şampiyonlar liginde barcelona - manchester united ve celtic li gruba düştük. buna rağmen son maç öncesi lider girdim (puanlar 8-7-7-6 idi) ama son maç barcelona deplasmanı olunca grubu 3. bitirip uefa'ya kaldık. uefa'da 2. turda wolfsburga'a elendik.

    lig boyunca sneijder sürekli sakatlandı. bi 6 hafta, bi 4 hafta, en sonda mayıs gibi 3 ay gitti. sezon başı selçuk'un ayağı kırıldı. ama jose onun yerini fazlasıyla dolduruyor. ligde son 7-8 hafta doğru düzgün maç kazanamayıp şampiyon oldum 67 puanla şaka gibiydi. ki son maçı da trabzon deplasmanında kazandık.

    kupada full yedeklerle çıktığım sezonda hatta gruplarda boluspor'dan 5 yememe rağmen şampiyon oldum. hiç böyle kariyer geçirmemiştim amk. bok gibi oynayan takım 2 kupa kazandı. bu kadar gerçekçi olmasını da beklemiyordum*

    taktiğim 4-2-3-1 veya sneijder yoksa 4-4-2 idi podolski'nin de forvet oynadığı. burak leblebi gibi gol atıyor. 27 gol attı galiba ligde. podolski de 14 gol 12 asist gibi bişey yaptı. sneijder de oynayabildiği dönemde iyi katkı verdi.

    yeni sezon başlangıcında inter'den gelecek telles çapraz bağları kopardı aralık'a kadar olmayacak. dursun bu sefer 30 küsür milyon euro verdi. grosskreutz'u 18 milyona dortmund'a sattım. yerine san emeterio'yu almaya çalışıyorum. geçen seneden anlaştığım topçular gelecek. sol bek yedeği olarak atila turan'ı aldım. belki 1 tane stoper alırım.

    bir de sportif direktör olarak hakan şükür'ü atadım ve antrenörleri seçmesini istedim de istemez olaydım. 15 günde 20 tane falan antrenörü göreve getirdi. cemaatçiler işsiz kalınca takıma mı doldurdu naptı amk*

  • 45. yazarların bugünkü mutluluk sebebi

    annem.

    hastane sonuçları temiz çıkmış. canım annem.

  • 46. rakı içerken dinlenebilecek 202 türkü

    normalde 250 yapmayı planlamıştım ama rakı bittiği için 202'de kaldı. olsun o da olumlu. bir şişe rakı içtim şu listeyi bitirene kadar. amme hizmeti yaptım.*

    listeye aklıma gelenleri koydum, atladıklarım varsa youtube'dan bulursunuz.

    aşık veysel - güzelliğin on para etmez
    aşık veysel - benim sadık yarim kara topraktır
    aşık veysel - uzun ince bir yoldayım
    aşık veysel - anlatmam derdimi dertsiz insana
    aşık veysel - sen bir ceylan olsan
    arif sağ - insan olmaya geldim
    arif sag - deli gönül
    arif sağ - yol ver dağlar
    arif sağ - güzel seni çok özledim
    arif sağ - kirpiğin kaşına değdiği zaman
    mahzuni şerif - mevlam gör diyerek
    mahzuni şerif - çeşmi siyahım
    mahzuni şerif - buldular beni
    mahsuni şerif - nem kaldı
    mahzuni şerif - sarı saçlım mavi gözlüm
    ali ekber çiçek - unutursun
    ali ekber çiçek - gezdim şu alemi
    ali ekber çiçek - şu yüce dağları
    ali ekber cicek - nasil yar diyeyim
    ali ekber çiçek - haydar haydar
    musa eroglu - yine karlar yagdi gonul dagima
    musa eroglu - tellı turnam
    musa eroğlu - halil ibrahim
    musa eroğlu - yolun sonu görünüyor
    musa eroglu - felek cakmagini üstüme cakti
    neşet ertaş - yalan dünya
    neşet ertaş - şu garip halimden
    neşet ertaş - gönül dağı
    neşet ertaş - neredesin sen
    neşet ertaş - cahildim dünyanın rengine kandım
    erdal erzincan - dost bildiğim ele döndü
    erdal erzincan - öyledir deli gönül
    erdal erzincan - al mendil
    erdal erzincan - deli gönül melûl olup ağlama
    erdal erzincan - şikayetim vardır
    sabahat akkiraz - kerbela
    sabahat akkiraz - değme felek
    sabahat akkiraz - yar aşkıyla
    sabahat akkiraz - eski libas gibi
    sabahat akkiraz - seni seven sevmesini bilmemis
    cengiz özkan - deli gönül feryat etme boşuna
    cengiz özkan - bir ay doğar
    cengiz özkan - munzur dağı silelenmiş
    cengiz özkan - benim adım dertli dolap
    cengiz özkan - kar mı yağmış yüce dağlar başına
    abdal - ervah-ı ezelde
    abdal - pınar başından bulanır
    abdal - yalancısın inanamam
    abdal - altın yüzüğüm kırıldı
    abdal - nasıl yar diyeyim ben böyle yare
    tolga sağ - benim şikayetim
    tolga sağ - hitabı eleste
    tolga sağ - dilo
    tolga sag - karam
    tolga sag - nazlı yare doymadım
    belkıs akkale - yollar seni gide gide usandım
    belkıs akkale - dağlar seni delik delik delerim
    belkis akkale - leylide leyli
    belkıs akkale - seher yıldızı
    belkıs akkale - yeşil ördek gibi daldım göllere
    özlem özdil - yürü be haydar
    özlem özdil - gül düşer gülün üstüne
    özlem özdil - uzakların türküsü
    özlem özdil - kainatın aynasıyım
    özlem özdil - yollarına kar mı yağdı
    erkan ogur - mecnunum leylamı gordum
    erkan oğur - bülbülüm altın kafeste
    erkan ogur - zülfü kaküllerin amber misali
    erkan oğur - mamoş türküsü
    erkan oğur - karşıda görünen ne güzel yayla
    hasret gültekin - bir insan ömrünü neye vermeli
    hasret gültekin - derman sendedir
    hasret gültekin - sevgi kuşun kanadında
    hasret gültekin - çeke çeke
    hasret gültekin - gönül çalamazsın
    güler duman - yarsız çekilmiyor
    güler duman - vefasız
    güler duman - öl deseydin ölmezmiydim
    güler duman - ayaz yarim
    güler duman - güle yel değdi
    mustafa özarslan - esti seher yeli
    mustafa özarslan - sen giderken
    mustafa özarslan - ömrüm
    mustafa özarslan - ne tez yaprak döktün ömrüm
    mustafa özarslan - göçem felek
    ismail altunsaray - kız senin
    ismail altunsaray - derde düştüm
    ismail altunsaray - var git ölüm
    ismail altunsaray - candan ileri
    ismail altunsaray - emirdağı birbirine ulalı
    kardeş türküler - bahçada yeşil çınar
    kardeş türküler - darıldım ben sana canım
    kardeş türküler - ötme bülbül
    kardeş türküler - çocuk haklı
    kardes türküler - ala gözlü nazlı pirim
    ahmet kaya - söyle
    ahmet kaya - hep sonradan
    ahmet kaya - nerden bileceksiniz
    ahmet kaya - ayrılığın hediyesi
    ahmet kaya - o mahur beste çalar müjganla ben ağlaşırız
    ilkay akkaya - gidemem
    ilkay akkaya - ah sensiz
    ilkay akkaya - fırtınada gemim
    ilkay akkaya - adıyaman türküsü
    ilkay akkaya - mevlam bir çok dert vermiş
    grup yorum - uğurlama
    grup yorum - sevda türküsü
    grup yorum - uçurtmayı vurmasınlar
    grup yorum - deniz koydum adını
    grup yorum - kayıpların ardından
    kubat - gesi baglari
    kubat - yar yarası
    kubat - otme bulbul
    kubat - bağa gel bostana gel
    kubat - yeşil başlı gövel ördek
    aytekin ataş - mecnunum leylamı gördüm
    arzu görücü - kevengin yollarinda
    arzu görücü - dam üstünde çul serer
    aynur dogan - bir gönüle aşk girince
    yavuz bingöl - suzan suzi
    erkan oğur - dersim dört dağ içinde
    erkan oğur - kerpiç kerpiç üstüne
    erkan oğur - zeynebim
    sabahat akkiraz - yoruldum yorgunum
    zara - hastane önünde incir ağacı
    zara - ötme bülbül
    hüseyin turan - beyaz giyme söz olur
    neşet ertaş - acem kızı
    sukriye tutkun - arda boyları
    tolga çandar - ah bir ataş ver
    kardeş türküler - çeşm-i siyahım
    erkan oğur - neden geldim istanbula
    güler duman - türkülerle gömün beni
    neşet ertaş - zahidem
    salkım sögüt - iki dağın arasında kalmışam
    salkım sögüt - leyli
    zülfü livaneli - sevda değil
    ilkay akkaya - nesini söyleyim
    grup yorum - eftelya
    gülay - ellerini çekip benden
    selda bağcan - dostum dostum
    oğuz aksaç - kirpiğin kaşına değdiği zaman
    oguz aksac - asagidan gelir omuz omuza
    nurettin rencber - eski yara
    ali asker - şu metrisin önü
    edip akbayram - merdo
    kubat - karadır kaşların
    şevval sam - bir fırtına tuttu bizi
    gülay - altın hızma mülayim
    kardes türküler - yaniyorum
    neşet ertaş - zülüf dökülmüş yüze
    türküler sevdamız - bilmem ağlasammı
    türküler sevdamız - gömdüm oğul
    türküler sevdamız - mor koyun
    erkan oğur - bir derdim var bin dermana değişmem
    koray avcı - pirlere niyaz ederiz
    zülfü livaneli - yiğidim aslanım
    hakan yılmaz - le hanım
    hakan yılmaz ?– üç kız bir ana
    sukriye tutkun - uyan sunam uyan
    tolga çandar - evlerinin önü mersin
    tolga çandar - bodrum hakimi
    kazım koyuncu - gelevera deresi
    kazim koyuncu - hey gidi karadeniz
    kazım koyuncu - karşıya çifte çamlar
    kazım koyuncu - denizde karartı var
    kazım koyuncu - tsira
    aytekin ataş - ha bu ander sevdaluk
    aytekin ataş - mecnunum leylamı gördüm
    aytekin g.ataş - üryan geldim
    ahmet aslan - susarak özlüyorum
    ahmet aslan - minnet eylemem
    ismail hakkı demircioğlu - ben denizde bir gemi
    ahmet kaya - ay gidiyor
    neşet ertaş - ben melanet hırkasını
    neşet ertaş - hata benim
    kardeş türküler - bahçada yeşil çınar
    erkan oğur - nilüfer
    cengiz özkan - o yâr gelir
    kubat - bağa gel bostana gel
    yavuz bingöl - kara tren
    neşet ertaş - ahu gözlerini sevdiğim dilber
    kubat - al fadimem
    onur akin - geceyi sana yazdim
    onur akın - seviyorum seni
    tolga çandar - çalın davulları
    erdal erzincan - ogul giderim van'a dogru
    erkan oğur - pencereden kar geliyor
    erdal erzincan - girdab -i mihnet
    erdal erzincan - bülbüller düğün eyler
    zülfü livaneli - nefesim nefesine
    zülfü livaneli - odam kireç tutmuyor
    zülfü livaneli - karlı kayın ormanı
    erdal erzincan bağlama orkestrası - gül yüzlü sultanım
    zülfü livaneli - gözlerin
    tolga sağ - şu sazıma bir düzen ver
    tolga sağ - niyaz ehlindeniz
    tolga sağ - çektiğim cevr-i cefayı
    ahmet kaya - sen yanma diye
    ahmet kaya - tedirgin
    umut altincag - aci

    edit: güzel tepkiler gelirse 202 tane daha ekleyeceğim. söz.

    edit 2: mazlum çimen - feryadı-ı isyanım çaylak harbiden nick yok'a göz kırpıyorum.

  • 47. sylvester stallone denince akla gelenler

    (bkz: sezai aydın) adamın gerçek sesinden bile daha gerçekçi seslendirirdi üstad.

  • 48. ekşi sözlük iş ağı

    haftanın 5 günü saat 9-17 arası 5000 tl ücretli iş arayan arkdaşlar benimle irtibata geçsin beraber arayalım.

  • 49. şampuan reklamında türbanlı genç kız oynatmak

    sokakta türbanlı, kına gecesinde leopar. rrrrrr

  • 50. mutsuz evliliğin sırları

    eşinize eşiniz gibi değil de sizi ananızdan,babanızdan, evinizden, ocağınızdan zorla ayırmış biri gibi davranın...

    benim kişisel tecrübem bu. ilk eşim ailesinin evine gittiğimizde bir annesinin dizine yatardı, bir babasının. sanki kaçırdım, alıkoydum da zorla nikah kıydım şapşala...
    zaten o dizden bu dize geçiş arasında herhangi bir es vermeyişi, ablası ile dakikalarca elele tutuşup oturmaları, evimize dönerken ailesine attığı yağmurda ıslanmış minik köpek yavrusu bakışları bir domino etkisi yarattı ilişkide ve önüne geçemedik.

    matematiğe kafası basmazdı onun, evrensel küme içinde yeni bir alt küme oluşturduğumuzu kavrayamadı doğal olarak. aklı hep evrensel kümede kaldı, bizim kümeyi de sildim ben, iyi oldu...

    edit: silerken çok ağladım ama yani öyle yazıldığı gibi kolay silinmiyor. bilin isterim...