Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. mhp'nin selahattin demirtaş'a verdiği tarihi ayar

    suan selahattin demirtas bir taraftan bunu okuyor. diger taraftan agliyor. super ayar.

    serefli tarihe bakiyoruz.

    (bkz: maras katliami)
    (bkz: bahcelievler katliami)

    amerikan usakligi bir cirpida aklima gelenler.

    (bkz: mhp'nin kanli tarihi) su basliktan da uzuuun uzuuun okunabilir.

    sanirim amac batida hdp'ye oy verenleri de boyle oldurup. serefli tarihlerine eklemek. yoksa niye fisleyesin?

    edit: bu edit bolgesinde bir kavga vardi sildim.

  • 2. elimizde hdp'ye oy veren şerefsizler listesi var

    haberde şöyle bir ayrıtı var.

    --- spoiler ---
    biz mhp olarak kimseyi fişlemeyiz.
    --- spoiler ---

    siz ne yaptığınızın farkında bile değilsiniz arkadaş.

  • 3. erken seçim için uzlaşırsak akp'ye destek oluruz

    (bkz: stepnelikte çığır açmak)

    gerçek şu ki, sayelerinde tüm muhalif kesim için lose-lose durumu oluştu.

    1. erken seçim olur, akp yine tek başına iktidar olmaz ve mhp'nin desteği ile azınlık hükümeti kurulur.

    2. erken seçim olur, mhp'nin nasıl bir değnek olduğunu anlayan muhalif oylar partiden çekilir, parti baraj altı kalır ve akp tek başına iktidar olabilir.

    ben 2. ihtimalin gerçekleşmesini diliyorum. umarım zihniyetiniz azalarak biter ve yakın tarihte bir "hayalkırıklığı" olarak yerinizi alırsınız.

    edit: başlık boyunca "ama chp de koalisyon için görüştü" diyen hominidler var. "belli ilkeler çerçevsinde görüşmek" ile "devlet erkini tamamen akp'ye vermek" arasındaki farkı resmen göremiyorlar. eğer mhp destek olmasaydı, tüm partiler ortak seçim hükümeti kuracaktı. yani akp, "hdp'ye bakanlık gitmesin :(" korkusunu kullanarak mhp'yi parmağında oynatıyor. hem 13 senedir akp elinde olan bakanlık dosyaları açığa çıkmayacak, hem de seçimlerde tüm devlet olanakları yine akp elinde olacak.

  • 4. zengin semtlerin ortak özellikleri

    kesinlikle makrosentırdır.

  • 5. galatasaray'ın tarihten silinmesi

    tarihi galatasaray yazarken mi silinecekmiş?

  • 6. 50 yıl içinde robotlarla ilişkiye girecek olmamız

    yatakta robot taklidi yapan o kadar çok kız var ki. çok tuhafımıza gitmez bence.

  • 7. otellerde her şey dahil konseptinin yasaklanması

    zihniyettir. gelişmiş ülkelerde bu tarz israfın engellenmesi için komple sistemi yasaklamaktan ziyade direkt soruna yönelik çözümler üretilir. geri dönüşüm misal, veya artan yemeğin başka canlılara ulaştırılması için temiz bir sistem kurulması gibi.

    siz habire yasaklayın.

  • 8. çantamda 3000 kişilik şerefsizler listesi var

    mhp'nin bugünkü zırvası*. insanları şerefsizlikle itham edenlerin tarihine bir bakalım:

    ziya gökalp'in (biraz da yusuf akçura) kurduğu türkçülük diye bir akım var bildiğiniz üzere. fransız devriminin ve emile durkheim'ın fikirlerinden esinlenilmiştir. gökalp'in fikirleri atatürk milliyetçiliğini de etkilemiştir. ancak atatürk'ün savunduğu türkiye milliyetçiliği gökalp için ilk adımdır. daha sonra oğuzculuk (azeriler ve türkmenleri de katarak), ondan da sonra turancılık (diğer türk dillerini konuşanları da katarak) hedeflenir. atatürk genel olarak bunlardan uzak durmuştur ancak turancılık fikri elbette ölmemiştir. nihal atsız bu fikirlere naziler ve italyan faşistlerinden aldığı fikirleri de ekleyip kendi milliyetçiliğini üretmiştir. kendisi alparslan türkeş'in fikir babası, akıl hocasıdır. nazilerden ve faşistlerden fikirler devşirmek çok anormal değildi o zamanlar. ismet inönü de bunu yapmıştır mesela.

    1940'lara gelindiğinde sovyet komünizmi bu turancılık ülküsünün önündeki en önemli engeldi. böylece antikomünizm ülkücülük fikir repertuarına girmiş oldu. bu durum amerika'nın da işine geldi. 1945'te "faşist ve ırkçı faaliyetlerde bulunmak" suçuyla tutuklanan türkeş iki yıl sonra -aslını bilemiyoruz ama muhtemelen amerika'nın araya girmesiyle- beraat etmiştir. nitekim ertesi yıl da on beş diğer subayla beraber (daniş karabelen, turgut sunalp, suphi karaman, fikret ateşdağlı vs.) amerika'ya gönderilip "özel harp" eğitimi almıştır.

    burada önemli nokta şudur: ikinci dünya savaşından sonra amerika birleşik devletleri de sovyet tehdidine karşı olası bir işgalden sonra geride kalıp milis direnişi başlatacak insanlar yetiştirme projesine başladı. bu proje genellikle gladio adıyla anılsa da bu muhtemelen sadece italyan ayağının adı. bizde de kontrgerilla adıyla bilinir. bizdeki başlangıcı muhtemelen 1952'de ordu bünyesinde kurulan seferberlik tetkik kurulu'dur. hücre örgütlenmesi şeklinde el altından büyümüştür. bu grubun komutanı yine amerika'ya özel harp eğitimi almaya giden daniş karabelen'dir. daha sonra özel harp dairesi hâline gelmiştir. amerika'dan para ve mühimmat desteği almıştır.

    1960 darbesindeki rolleri tartışmalı olsa da ve türkeş bir süre sonra milli birlik komitesi'nden ihraç edilse de darbeden sonraki ortamda kendisine hareket alanı bulmuş ve daha sonra milliyetçi hareket partisi'ne dönüşecek olan cumhuriyetçi köylü millet partisi kurulmuştur. 1960'ta yine türkeş tarafından kurulan komünizm ile mücadele dernekleri bugünkü ülkü ocakları'nın atasıdır.

    kısacası mhp başından beri türkçülük değil antikomünizm üzerine inşa edilmiş ve amerika tarafından desteklenmiş bir oluşumdur. kontrgerilla'nın siyasi kanadıdır. kontrgerilla 1971 muhtırasında aktif rol oynamış, ziverbey köşkü'nde solcu aydınları (uğur mumcu, ilhan selçuk, murat belge, yılmaz güney) işkenceden geçirmiştir. bunlardan bir şekilde haberdar olan bülent ecevit konuyu ilk kez kamuoyunun gündemine getirmiş, yirmi gün sonra düzenlenen bir suikasttan canını zor kurtarmıştır.

    bu noktada artık mit'le de işbirliğinin başlamış olduğunu görüyoruz. yetmişler boyunca solcular ve sağcılar arasındaki çatışmalarda mhp ve kontrgerilla, mit'in de desteğiyle sağcıları desteklemiştir. bu dönemlerde yaşanan solcu aydın suikastları (örneğin abdi ipekçi), taksim katliamı, bahçelievler katliamı ve maraş katliamı bu mit-kontrgerilla-mhp üçgenine bağlı kişiler tarafından gerçekleştirilmiştir. abdi ipekçi'yi vuran mehmet ali ağca yakalanmasına rağmen yine bu organizasyon tarafından hapisten kaçırılmıştır. ne gariptir ki bu dönemde aktif olan solcu gerillalar (örneğin deniz gezmiş) filistin'de ve suriye'de filistin kurtuluş örgütü çatısı altında eğitim görürken sağcı gerillalar eğitimlerini cia desteğiyle israil'de almışlardır.

    1980 darbesi sonrası kurulan cunta ilk başta bu sağcı gruplara da işkence etmiş, kimilerini idam etmiştir. ancak daha sonra yeni yükselen pkk'ye karşı devlet tarafından kullanılması uygun görülmüştür. ziverbey köşkü işkencecilerinden veli küçük başkanlığında jitem kurulmuş, pkk'yle savaşta kullanılmıştır. savaş dediysem, bu savaşın da türklükle kürtlükle ilgisi sınırlıdır. jitem ekseriyetle itirafçı pkk'lileri kullanmıştır. asıl savaş türkiye üzerinden avrupa'ya giden eroinden kimin pay alacağı üzerinedir. bu noktada bu üçlüden yetişen isimler artık avrupa'da da mafyalaşmaya başlamış, "hizmet"lerinden ötürü abdullah çatlı gibi kişiler korunmuş kollanmışlardır.

    seksenlerin sonunda yasağı kalkan türkeş siyasete geri dönmüştür. ancak meclise girebilmek için necmettin erbakan ve aykut edibali ile, muhtemelen fethullah gülen'in aracılığıyla yaptığı seçim ittifakı ve darbe sırasında takındığı destek verir yaklaşım muhsin yazıcıoğlu önderliğinde bir grubun ayrılıp büyük birlik partisi'ni kurmasıyla sonuçlanmıştır.

    doksanlarda sovyet tehlikesinin ortadan kalkmasından sonra grup iyice kontrolden çıkıp tamamen mafyalaşmıştır. susurluk skandalı bunun en net göstergesidir.

    türkeş'in 1997'de ölümünden sonra iki trilyonluk bir zimmete geçirme ve miras tartışması çıkmış, mirasçıları birbirine girmiş, konuyla ilgili açılan davalar zaman aşımından düşmüştür. dönemin mhp üyeleri partinin bir mal varlığı olmadığını, bütün paranın türkeş'te toplandığını belirtmişlerdir.

    işte mhp'nin "şerefli" tarihi budur. türkçülük adı altında amerika tarafından kurulmuş, israil'de eğitilmiş, türk aydınlarını öldürmüş, işkence etmiş bir yapının siyasi şubesidir. mhp'nin kontrgerillayla ilişkisi hdp'nin pkk'yle ilişkilerinden daha doğrudan ve daha derindir. sovyet tehlikesinin ortadan kalkmasından beridir tek varlık sebepleri pkk'dir. mhp pkk'nin düşman ikizidir. onsuz var olamaz.

    türkiye-pkk çatışmalarında devletin resmi rakamlarına göre 7000 civarı asker, polis ve korucu, 30000 civarı da pkk'li gerilla ölmüştür. yani yaklaşık her 4 pkk'liye 1 "şehit" düşer (şehit kelimesini tırnak içine aldım çünkü müslüman değilim, şehitlik müessesesine inanmıyorum). tekrar savaş isteyenlerin anlaması gereken budur. "şehit binbaşıya karşılık bin leş istiyoruz" diyenler aslında 250 şehit de istediklerinin farkına varmalıdır.

    geleceğimiz için barıştan başka yol, barış için de müzakereden başka yol yoktur. bu yüzden bir sonraki seçimlerde de viskimden bir yudum daha alıp savaş değil barış isteyene vereceğim oyumu.

  • 9. her 10 kadından 7'sinin kaslı erkek tercih etmesi

    (bkz: arkadaşa kaslı erkek gönderelim)

  • 10. erasmus'la yurtdışına giden türk kızı

    içten pazarlıklı, fesat, kötü niyetli şerefsizleri ortaya çıkarmış kızdır.

    benim de sevgilim erasmusla yurt dışına gitti. kendisine çok güveniyordum, o da bana güveniyordu.

    evet hergün farklı bir partide çekilmiş fotoğrafını paylaşıyordu, "benim uykum geldi, yarın konuşuruz" dedikten sonra barlarda check-in yapıyordu, kaslı- baklavalı nordik erkeklerle fotoğraf falan çektiriyordu. (ama çok masumca)

    geldikten sonra sordum-soruşturdum, baskı yaptım-sorguya çektim.

    sadece 1 kere, yurtta yer olmadığı için 3 tane norveçli erkekle aynı yatakta yatmışlar, ama sadece sarılıp uyumuşlar. yani hemen aklınıza fesat şeyler gelmesin, güvenin sevgililerinize...

    hatta sorguya çektiğim için kız gururuna yediremedi ve " sen beni ne sanıyosun ya, ben güvenilmeyecek biri miyim" diye kızdı bana.

    haklı tabi, ayaklarına kapandım, en pahalısından bir kolye aldım da barıştık.

    neyse, gideyim de ilacımı süreyim. 4-5 gündür alnımın iki tarafında ağrı ve kaşıntı var, sivilce çıkıyor sanırım!!1!bir.

  • 11. türk kadını tarafından aşağılanan engelli

    bence engelli arkadaş durumun engeliyle ilgili olduğunu düşünmesin.

    metroda bir kitap hakkında sohbet ettiğim 100 kadından numarasını istesem 99'u bana da aynı tepkiyi verir. yani engelle bir ilgisi yok sevgili dostum.

    tacizin tecavüzün kadın cinayetinin arkası kesilmeyen bir ülkede yaşamakla ilgisi var. kadınları bu tutuma sürükleyen şey bu.

  • 12. komutanı ile seks yapan çavuş

    (bkz: al abi snickers ye)

  • 13. galatasaray'ın ibrahimoviç'e yaptığı teklif

    (bkz: güzel ama ingiliççe)

  • 14. uefa'nın fenerbahçe'nin başvurusunu reddetmesi

    uefa'dan fener'e fred
    ağlama fener sktred
    platini cemaatçi veled
    bu kafayla olmaz koalisyon

  • 15. 4 ağustos 2015 şırnak mayın patlaması

    bir de "güvenlik görevlisi" lafı çıktı.

    iki asker şehit iki asker!

    muhtemelen liseden bir iki sene önce mezun olan, belki daha işi bile olmayan, 20 yaşında iki delikanlı şehit.

    güvenlik görevlisi deyince ne kolay değil mi.

    sanki hepsi birer blackwater.

    delikanlı ulan bunlar delikanlı.

    ve artık yaşamıyorlar, kopartıldılar sevdiklerinden.

  • 16. selahattin demirtaş'ın kürtçe bilmemesi

    çok önemli bir bilgi. hayatımızı bu bilgi üzerine kurmalıyız.

  • 17. gerçek stepnenin chp olması

    (bkz: aktrolleri arar hale gelmek)

  • 18. türk kızının öpüşmeyi bilmemesi

    geçen sene işe yeni başlayan bir çocukla iş ortamında muhabbet ediyorduk. eli yüzü düzgün efendi bir arkadaştı. neyse muhabbet döndü dolaştı kız mevzusuna geldi. var mı yenge diye sordum. 3 yıldır sevdiğim bir kız vardı terkettim dedi. sebebi neymiş biliyor musunuz ?

    bu arkadaş 3 yıldır kızla öpüşebilmek için uğraşıyormuş. düşün bak kız 3. yıl kabul ediyor bunu ve o büyük an olup bitiyor. sonra bu mal oturup şöyle düşünmüş: bu kız evlenmeden benimle öpüştüyse başkasıyla da öpüşebilir deyip terketmiş. hayatımda hiç öyle bir sinirle yanımdakine siktir çekmemiştim. hala da yüzüne bakmıyorum çocuğun.

    yani kısacası bu ülkenin kızları kezban falan değil arkadaşlar. sadece ülkenin erkeği bu davranışı hak ediyor, onlar da ona göre davranıyor.

  • 19. erkekleri ağlatan filmler

    hah, durun o zaman bir anımı daha anlatayım sizlere.

    sene 2006, o zamanki sevgilimle sınav'ı izlemeye gittik. benim de annemle aram bozuk o sıralar. lan ben bunu anlatmış olabilirim ama neyse, tekrar anlatayım zarar gelmez.

    şimdi bu annesinin kanser mi ne işte bi hasta olduğunu öğrendiği sahne vardı ya, orada birden annem aklıma geldi. ben başladım ağlamaya ama durduramıyorum kendimi. yanımda da kız var böyle diğer tarafa döne döne ağlıyorum. o tarafta da birkaç koltuk yanda ergenler oturuyor. o zamanlar ben de ergenim aslında, tam da değilim. bilmiyorum ya, siktir edin bunları şimdi.

    bunlar baktılar ben ağlıyorum, başladılar gülmeye. yalnız ayı gibi gülüyorlar, zaten sinirlerim bozulmuş. şöyle bir etrafa bakındım, salon fazla dolu değil. kalktım ayağa gittim en yakınımdakine tek kelime etmeden giriştim. böyle bi ağzını burnunu yamulttum yalnız şerefsizin, sonra da hiç pişman olmadım. ağlaya ağlaya çıktı salondan.

    o günden beri kavga etmiyorum sanırım, aferin bana. kavga etmek çok kötü bir şeydir diyerek sosyal mesajımı da vereyim hemen.

    edit: yani özetle; o gün sınav filmi iki erkeği ağlattı, birkaçını da güldürdü. o kızla da sonra evlendik, daha sonra da boşandık. buradan kendisine el sallamak istiyorum.

  • 20. fakirliğine bakmadan çocuk yapan insan

    bu başlık ne bileyim bu sitede yazar olabilecek entelektüel birikime ve beceriye sahip kişilerin veren allah rızkını da verir kafasında olduğunu göstermiştir. rızık ne lan? eğitim mi? sağlık mı? avrupalı bakamayacağı kediyi bile eve almazken, bizimkiler sokaklara sürekli bebe salıyor. eğitim desen yok, üstünde başında eh işte, gıdası eh işte, sonra dinci olmazsa sadece vahşi oluyor, dinci olursa vahşeti din adına yapıyor hem dinci hem vahşi oluyor.

    olan bu dalyaraklarla aynı toplumda yaşayan avrupa tipi insana oluyor. (eşek yüküyle bu insanların toplumda oluşturduğu yükü karşılamak için vergi ödeyen ama hala çocuğunu özel okula göndermek zoruna kalan, halen özel hastaneden hizmet almak zorunda kalan. vergisi ile hizmet alamayan, millete vergisini heba eden)

  • 21. 4 ağustos 2015 gezici anket sonuçları

    araştırma 25-26 temmuz'da yapılmış. araştırmayı 18 yaş ve üstü, yaklaşık yarısı kadın olan, toplam 4860 katılımcıyla yüz yüze görüşme metoduyla gerçekleştirmişler.

    sonuçlar

    bugün seçim olsa hangi partiye oy verirsiniz

    akp: %41.9
    chp: %26.3
    mhp: %15.3
    hdp: %12.3

    koalisyon olmalı mı

    evet: %70.2 (genel seçimler öncesi evet oranı %53.6)
    hayır: %29

    akp seçmeninin %66'sı koalisyon istiyor. akp tabanının %76'sı cumhurbaşkanı ve ahmet davutoğlu koalisyon için çaba harcamalı diyor.

    koalisyon olursa türkiye normalleşir mi

    evet: %61.8
    hayır: %38.2

    hdp'nin barajı geçmesi türkiye için bir kazanç mı

    evet: %30.7
    hayır: %49.2
    kararsız: %20.1

    akp hükümetinin çözüm süreci başarılı oldu mu

    evet: %10
    hayır: %89

    türkiye'deki kaos ortamı erken seçimde farklı bir sonuç çıkarma girişimi mi

    evet: %64
    hayır: %35

    hükümetin kurulması önünde en büyük engel nedir

    recep tayyip erdoğan: %56.8
    muhalefet: %25.2
    ahmet davutoğlu: %18

    abdullah gül parti kursun mu

    evet: %58

    abdullah gül'ün partisine oy verir misiniz

    evet: %40 (akp seçmeninin %68'i de evet oy veririm demiş. sandığa gitmeyen seçmenin %22'si de abdullah gül'ün partisine oy veririm demiş.)

    hükümet cumhurbaşkanı vesayetinden kurtulmalı mı

    evet: %67.2
    hayır: %23

    recep tayyip erdoğan otoriterleşiyor mu

    evet: %67.6
    hayır: %32

    akp seçmeninin %35'i de recep tayyip erdoğan daha toleranslı ve uzlaşmacı olmalı diyor.

    hükümet sorunları çözmede ve ülke yönetiminde başarılı mı

    evet: %29
    hayır: %70

    suriye'ye askeri operasyon yapılmalı mı

    evet: %15
    hayır: %84

    türkiye'nin ülke sınırlarının güvenliği kontrol altında mı

    hayır: %85

    http://t24.com.tr/…parti-yuzde-kac-oy-aliyor,305062

  • 22. türk hava yolları

    thy'nin boeing 777'sini air canada'nın 767'si ile karşılaştır, saçma sapan bok at, sen mal olma da thy kötü olsun. o da güzel tabi.

    thy'nin 777'si:

    http://www.seatguru.com/…ines_boeing_777-300_v2.php

    air canada'nın 777'si:

    https://www.aircanada.com/en/about/fleet/77w.html
    (uyanıklık yapmadan "three cabin configuration - international" yerleşimine bakılacak)

    thy ekonomiyi 3-3-3 dizerken air canada 3-4-3 dizmiş. thy'de comfort class var, air canada'da premium economy.

    ve gelelim zurnanın zırt dediği yere, thy'de koltuk genişliği 18 inç, öndeki koltukla mesafe 31-32 inç. air canada'da nasıl mı? koltuk genişliği 17 inç, öndeki koltukla mesafe 31 inç. ama air canada daha rahat. neden? çünkü yavşaklık bedava.

  • 23. çanta askısını meme arasına sokan kadının amacı

    valla ben hep götüme soktuğum için sıkıntı yok. zaten memem de yok.

  • 24. dünyadaki tüm başak burçlarının bir devlet kurması

    dünyadaki tüm başak burçlarıyla değil, tek başıma mevcut devleti ele geçirerek gerçekleştireceğim ütopya.

    ülkemizi 50 senede türkiye'ye siktir olup gelmek başlığı açılacak kadar über hale getirecek kalkınma planım ise şöyle,

    - devletin başı her excellency sıfatıyla benim, yardımcılarım zeka, genel kültür, yağ - kas oranı, giyim kuşam zevki, adab-ı muaşeret, ilgilenilen spor dalları gibi konularda yapılacak detaylı ve zor mülakatlarla belirlenecek, hepsini kendim yapacağım, her konuda beni ensenizde hissedeceksiniz her an.

    - devlet, tüm vatandaşlara 100 temel eser, sauna eşofmanı ve spor ayakkabısı, çamaşır suyundan diş ipine kadar her türlü temizlik maddesi gibi elzem ihtiyaçları ücretsiz dağıtmakla yükümlüdür, çünkü dünyadaki en önemli şey kültürlü, kilosuz ve temiz olmak. çünkü bende okb var, huylanıyorum. her gün spor ve yıkanmak, değiştirilmesi teklif dahi edilemez şekilde zorunludur.

    - tüm sağlık ve eğitim hizmetleri milletimiz var olduğu sürece bedava. ama elektrik ve su ülkemizin evrimi tamamlanana kadar bedava değil çünkü su bedava diye yol yıkayan gördüm, canınıza okurum.
    psikiyatri ve diyetisyenlik hizmetleri de her zaman ve tamamen ücretsiz.

    - devletin 4 mottosundan biri "nizam-ı alem için katli vaciptir". medeniyet yaratmak kolay değil, okumaya devam ettikçe anlayacaksınız.

    - üreme devlet kontrolünde olacaktır. çocuğa süt veremeyip şekerli çay içiren, altına bez yerine gazete bağlayan ama bok varmış gibi 9 ayda bir yeni çocuk yapan çiftlerin mevcut çocukları da devlet himayesine alınıp çiftin bir daha üremeleri kati surette engellenecektir. buna faşistlik, elitistlik diyeni de iş çıkışında bekler tekme tokat dövdürürüm. her şey sizin iyiliğiniz, devletimizin huzuru için ama anlamıyorsunuz.

    - devlet dünya çapında meşhur bilim insanı, edebiyatçı, sosyal kuramcı, mimar ve balerin yetiştirmek için kendini paralayacaktır çünkü tek övünç kaynağımızın topla oynanan bir spordan çıkması devletin başı olan beni ziyadesiyle üzmektedir.

    - ülkenin beslenme alışkanlığı kökünden değiştirilecek, beyaz ekmek üretmek ve yemek belirsiz bir tarihe kadar yasaklanacak, çocuklar içine yarım ekmek doğranmış çorba gibi şeyler yerine devletin dağıttığı yüksek proteinli gıdalarla beslenecek, kadınlarımız için haftada 4 altın gününe gitmek ama 1 saat bile spor yapmamak, erkekler içinse göbek çevresi ölçüsü ağır kontrollerle denetlenecektir. patates salatası, pirinç pilavı, un kurabiyesi, hamburger, mantı, cips gibi besin maddelerine kota koyulacaktır çünkü götünüz göbeğiniz çok büyüdü yeter.

    - üstteki maddeye ek olarak, zeka geliştiren yüksek proteinli gıdalar, tam tahıllar, glisemik indeksi düşük besinler, organik sebze - meyve bol miktarda üretilecek ve milletimizin fertleri bunları tüketecektir. akraba evliliğinin tümden yasaklanması ve gen havuzunun genişlemesi için kendi memleketine uzak yerlerden eş bulup üremenin teşvik edilmesiyle, birkaç kuşak sonra tüm halka zeka testi yapılacak ve sonuç olumluysa "müjde! mental retardasyonu ve çirkinliği yendik!" diye her yere afişler asılarak kutlama yapılacaktır. sonucun olumlu olduğunu etrafta kızların poposuna bakan, ahlak bekçiliği ve inanç baskısı yapan, dedikodu seven ve yıkanmaktan hoşlanmayan yaratıkların azalmasıyla sizler de gözlemleyebileceksiniz zaten.

    - milletin hiçbir ferdi diğerine "sen şunu giydin - giymedin", "şuna inandın - inanmadın" diye zorlama yapamaz, royal highness kişiliğimi bir kenara koyup söylüyorum, sikerim. herkes, 21. yüzyıl ve batılı giyim tarzına uygun olarak baş örtüsü de takabilir, mini şort da giyebilir, kimse kimseye karışamaz ama ben karışabilirim, kara çarşaf ve şalvar - takke gibi şeyler yasak, bunları giymek isteyenler için egzotik ortadoğu ülkelerine ulaşım ve yerleşim masrafları benden. zaten uzun yaşamayacaksınız, ışid, öso filan gelip ebenize atlayacak.

    - ortadoğu demişken, en önemli madde bu olabilir, türkiye ortadoğululuktan tamamen arındırılacak. bunun için elimizden gelen ne varsa sonuna ve dibine kadar yapacağız, allah peygamber diye kendini patlatmak isteyen ne kadar gerizekalı, yamuk patates kılıklı pislik varsa öldürülecek, ülkemize itelenen tüm ortadoğulular geldikleri yere postalanacak ve sınır kapatılacak. sınırın o kısmına kenevir ekmeyi ya da sıvı nitrojen dolu havuzlar yaptırmayı düşünüyorum. ülke araplık ve ortadoğululuktan ölesiye arındırılacaktır, başlıca misyonumuz budur.

    - ve en büyük süprizime geliyorum: bir sabah uyanacaksınız ki etrafta suriyeli yok. surprise motherfucker, ülkenin nizamını bozan, ortalığa sıçan, parkta yattığı halde kedi gibi üreyen, yobaz, kendisine acıyıp para veren kadının arkasından götüne bakan kesim haricinde, işinde gücünde, kibar, medeniyete uyum sağlayabilecek olanlar kalacaklar. az önce saydıklarım ise geldikleri yere akın akın geri gönderilecek. hadi yine iyisiniz, sizi çok düşünüyorum.

    - eski türkiye'de açılış törenleri yapılırken benim yönettiğim ülkede "yıkılış törenleri" düzenlenecek ve halka duyurulacak, mesela "esenler otogarı denen bok çukurunun yıkımına tüm halkımız davetlidir, çekirdeğinizi alıp gelebilirsiniz, bugün böyle küçük avamlıklara izin var".
    yıkılan pis pis yerler şehir parkı ya da meydan olarak düzenlenip buralara alexanderplatz 2, ekselansları isolde bahçeleri, ahmet hamdi tanpınar meydanı gibi isimler verilecek. buralarda avamlaşmak yasak.
    esenler otogarı'na gelince, yerine bir şey yaptırmayacağım çünkü burayı kullanıp istanbul'a gelenlerin çoğunun gelmesi, gidenlerinse geri gelmesi pek hoşlandığım bir şey değil. memleketlerinde oturmaya devam etsinler.

    - halkı asalete teşvik etmek için lady, sir, dame, lord, earl gibi ünvanların türk versiyonlarını dağıtacağım, bu ünvanların kategorileri olacak, mesela dame ünvanı dünyada göğsümüzü kabartan bilim kadınlarına, oyunculara, piyanist ve balerinlere, lady ünvanı çok iyi kitaplar okuması ve oturmayı kalkmayı bilmesiyle tanınan hanımefendilere, sir ünvanı ülkede uluslararası sergiler açılmasına önayak olan ve aynı zamanda 3 dil bilen beyefendilere, earl ünvanı da her kesimden yüreği güzel olup aynebilim aşevi gibi yerlere bağış yapanlara verilecek vb.

    - tübitak gibi kurumlar allah diyen domates, namaz vakti sahibini kovalayan seccade gibi şeyler üretmekten tamamen men edilip kendi işlerini yapacaklardır, yani bilim. guns, germs and steel, why nations fail gibi kitaplar daha çok basılıp çocuklara karne hediyesi olarak dağıtılacak ayrıca.

    - namusuna sahip çıkmak isteyen kızını okutmasın, hamile kadınlar sokağa çıkmasın gibi beyanlarda bulunan ağır inanmış şizoların sonu önce elektrikli sandalye, ardından zehirli iğne ve giyotinle 3 gün 3 gece davullu zurnalı idam. ki tüm mezcuplar, çağımıza uymayan hurafeleri dile getirince dilinin kökünden koparılacağını bilsin. nizam-ı alem için katli vaciptir.

    - internette ve sosyal hayatta "erasmus'a giden kız orospudur", "babet çorabı giyen erkek ibnedir", "30 yaşında bekar kadın şöyledir böyledir" diye atıp tutanlar hiçbir sebep gösterilmeksizin tutuklanıp bizzat benim tarafımdan "dikkat çekmek için mi yapıyosun yoksa ciddi misin lan?" diye sorgulanacak, dikkat çekmek içinse rehabilite edilip sokak hayvanlarına banyo yaptırma gibi cezalara çarptırılacak, ciddi ciddi böyle düşünüyorsa bir daha kendisinden haber alınamayacağı için ailesi müge anlı'ya çıkacak. müge o kadar aradığı halde bulamayacak..
    ağızla sıçmanın ve küçük beyinli olmanın sonu iyi değil yani, sorry not sorry.

    - inanın ki halkım için aslında çok kıt olan insanseverliğimin sınırlarını zorlayıp herkesi kültürlendirmeye ve medenileştirmeye çalışacağım ama bildiğiniz gibi bazı insanlar gerçekten umutsuz vaka. ben ne yaparsam yapayım bir kesim denize donla girmeye, hayvanat bahçesi yakınında mangal yakmaya, çocuğunu sokağa işetmeye, turist taciz etmeye, kadına ve çocuğa şiddete, arabesk dinleyip kendini jiletlemeye, doblo araba alıp arkasına tuğra çıkartması yaptırmaya filan devam edecektir. işte bu sebeple, devletin bekası için bazı vatandaşlarımız "teknede sınırsız yemek + beleş mustafa ceceli konseri + tekneye ulaşım da ücretsiz + tropikal adalarda tatil" vaadiyle kandırılarak vanuatu açıklarındaki kayalıklara bırakılacaklardır bir gece vakti. geri dönememeleri için o civardaki elçiliklerimiz filan da kapatılacaktır :/

    - her türlü sosyal ağ kullanımı mülakata tabidir. bakın bu madde çok çok önemli, baattin gibi hesapları beğenen, buralardan paylaşım yapanlar başta olmak üzere, kadınlar kulübü, şu, şu ve şu gibi sayfaları beğenenlerin, instagram'da 3 defadan fazla türk kahvesi fotoğrafı paylaşanların, tag nedir ve nasıl kullanılır hala kafasına sokamayıp #canımeltimlengezmekeyfi #iştetektaşım #nazardeğmesinaminn gibi şeyler yazanların, yüz temel eserden en az 10 tanesini okumamış olanların, sosyal ağ kullanımı 6 ay süreyle yasaklanacak, bu sürenin sonundaki 10 günlük deneme süresinde yine aynı kepazeliklere devam ederlerse bu defa ehliyetlerine 6 sene el konulacaktır. isterlerse sosyal ağsızlıktan çatlayıp ölebilirler, i don't care.

    - periscope gibi uygulamalarda, kendi halinde yayın yapıp çalışmalarını anlatan amerikalı ressam kıza "amk orospu", "memelerini aç", "say my name" yazan cro-magnon vatandaşlarımızın cezası idam. kimse beni ve devletimi rezil edemez, bunu yapanın da, bunu yapanı yetiştiren ailenin de kökünü kazır, yaşadığınız alanı tarım toprağına kazandırırım köpekler.

    - yeni gelin evleri facebook sayfalarına ev fotoğrafı gönderenler de, buna "canım dantel sayısı eksik bence kocanın çüküne de dantel örtmelisin, rabbim huzur versin, aminnn, rabbim rabbim rabbim" gibi ciddi ciddi yorum yapan işsiz güçsüz, zevksiz ve kafasız kadın güruhu ve bu salaklarla evlenen salak adamların nikahları hiçbir sebep gösterilmeksizin geçersiz sayılacak, 4 sene boyunca felsefe, güzel sanatlar ve mimari dallarında eğitim almaları için kampa alınacaklardır. bu sürenin sonunda hala avam, paçoz, amaçsız ve kafasız kalmaya devam ederlerse evlenmeleri ve üremeleri kesinlikle yasaklanacaktır.

    - devleti kafamda daft punk kaskıyla yöneteceğim, yüzümü görmeyeceksiniz çünkü her an ensenize çökebilmek amacıyla hep halkın arasında olacağım ve bu yüzden beni görmeniz sakıncalı. beni şu surette
    hayal edebilirsiniz.

    - her an ensenizde olacağımı tekrar belirtmek isterim, günün belli saatlerinde kamu spotu olarak ekranda belirip "hiştt sen bırak o poğaçayı, devlet sana kinoa gönderdi onu ye", "arka sokaklar izlemeyi çabuk bırak nat geo'da cosmos'un tekrarı var onu açın" diyecek, her akşam ulusa seslenerek gün değerlendirmesi yapacağım:
    "bugün yine sokaklarda roll-on kullanmaktan aciz insanlar gördüm, onları allah kahretsin, hepsini tutuklattırdım."
    "bugün türk bir bale topluluğu londra'da gösteri yapıyor, bir sporcumuz da buz pateninde avrupa şampiyonu oldu, beni çok gururlandırdınız, ağlıyorum sevinçten." gibi.

    - sokak hayvanları için kapı önlerine koymuş su kaplarına çöp atarken, tramvayda turist taciz ederken, lgbt bireylerine sözlü ve fiziksel saldırıda bulunurken, çocuk işçi çalıştırırken bundan sonra 10 defa düşünün, zira tüm gün özellikle belli şehirler ve ilçelerde halkın arasında olacağım ve zerre kadar acımam. saydıklarımın cezası idam.

    - yalnızlık, kimsesizlik diye bir şey olmayacak. kimsesizlerin kimsesi benim. her gün farklı bir eve konuk olacağım ve oturup yemeğin üzerine çay içip televizyona bakacağız birlikte. yaşlılar, çocuklar, göçmenler, engelliler, kimsesizler için ayrı ayrı sosyal politikalarım var, ama öncelik kimsenin aç yatmaması, kendini yalnız ve arkasız hissetmemesi.

    - kurban kesenler etleri eltisine, görümcesine filan değil gerçekten muhtaç olanlara dağıtacak ki kurban bir işe yarayacak, ayrıca belli aralıklarla kurban kesmek yerine darüşşafaka ve lösev'e bağış yapmak mecburi.

    - bağış ve sosyal sorumluluk demişken, arkadaşlar bakın salak olmak kati surette yasak. en çok dış görünüşe kafa yormak, aptallığını dudak büzmek ve şehvetli bakmakla kapattığını sanarak giyim kuşam fotoğrafı paylaşmak, "ay bende çanta sevdası / ayakkabı takıntısı / saat bağımlılığı / nude ruj manyaklığı var" gibi bahanelerle sürekli alışveriş yapmak, kafayı dış görünüşle bozmak ama sorsak sadece pucca okuyor olmak o kadar yasak ki anlatamam. kendinizi giydiğiniz, kuşandığınız, sürdüğünüzle değil, düşündüğünüz, konuştuğunuz ve yeri geldiğinde sustuğunuzla gösterin. iyiliğinizle gösterin, çünkü senin 55. yeni ayakkabın yerine bir çocuğun okul çantası olsa da olur, 30 tane rimelin olmasa da olur: https://www.youtube.com/watch?v=ahbhjrcakos

    - çocuğuna ecrin, esila, mira, hira, arya, larva, poyraz, kuzey, eymen, azur, atlas gibi sikimsel isimler koyanın çocuğunu elinden alırım. bu yalama olmuş güya modern isimleri çocuğuna verenin çocuk yetiştirebilecek zekaya sahip olduğunu düşünmüyorum.

    - evlenirken, nişanlanırken elinize "kaptık yakışıklı çocuğu", "ay resmen evlendik" gibi pankartlar almak, "bilmemkimin nişan hatırası" çerçevelerine kafanızı sokmak yasak. bu tip çiftleri pusuya düşürüp töreni basarak ayıracağız çünkü belirttiğim gibi salaklık ve moda diye her boku yapmak yasak.

    - devlet stilinize tabi ki karışacaktır. şu british thing özel tasarım şapkaları çok seviyorum, o yüzden kadınlar düğünlere giderken böyle giyinecekler, şöyle giyinmenin cezası ise 4 aydan başlayan hapis.

    - acun yarışmaları, demet akalın'ın albüm yapması, gülşen'in şarkı ve klip araklaması, bu tarz benim filan yeni ülkemizde olmayacak şeyler. halkı aptallık, basitlik, sığlık, pespayelik ve tembelliğe sevk edecek her şey yasak. gerçekten moda programı istiyorsanız alexander mcqueen'den ekip getirip halka stil dersleri verilen programlar yaptıracağım, survivor'ın yabancı versiyonlarını türkçe'ye çevirtip yayınlatacağım. ama sakil ve basit olan kimse ekrana çıkmayacak. o kadar yüksek zevkleri ve ince duyguları olan bir millet yaratacağım ki, efkarlanınca arabesk ya da pop değil moonlight sonata açacaksınız.

    - nargile kafeler ve iddaa bayileri yıkılacak. yerlerine tabi ki kütüphane ve sergi.

    - yeni evlenen çiftlere yatak odası kız tarafından, oturma odası erkek tarafındansa madem; tüm rafları dolu kitaplık da bizzat benim tarafımdan hediye edilecektir. devlet sizi düşünür.

    - ücretsiz dağıttığım 100 temel eserle ilgili yılda 1 sınav.

    - metronun sol tarafında yüründüğünü kamu spotu olarak günde 38 defa tv'den söyleyeceğim. hala yürümeyip dikilenlere, ayakları aynı yere 5 saniyeden fazla temas ederse hafif elektrik verilecektir.

    - nihat hatipoğlu nazikçe fildişi sahilleri'ne ilticaya zorlanacak, sakız çiğnemenin orucu bozmadığını ve abisinin karısının kendisine dinden önce insaniyet ve medeniyet adına sakıncalı olduğunu anlamayanlar zaten idam edilecek.

    - okuduğunuz gibi politikalarım sonucu ülke nüfusu en insaflı haliyle 1/3'ine ineceği için bir avuç mutlu, sağlıklı, kültürlü ve medeni insan olarak mutluluk içinde yaşayacağız, erasmus'la türkiye'ye gelmek isteyen öğrenci sayısı filan tavan yapacak, gençlerimiz kaynaşacak.

    herkesin yaşamak isteyeceği über alles bir ülke için tek bir başak burcu yeter, isolde for president.

  • 25. türkiye'de en az suriyelinin bulunduğu yer

    (bkz: sivas)

    olum biz durmuyoz lan sivas'ta, suriyeli ne yapsın

  • 26. denize akp'li mi düşse kurtarırsın mhp'li mi

    mhp'li olan zaten kendi ölümü pahasına akp'liyi kurtaracaktır.

  • 27. türk usulü çocuk yetiştirme teknikleri

    bu konu o kadar hassas ki, bir cocugun bütün ömrünü etkileyen bir şey.

    dün parkta oturuyoruz, benim oglan heyecanla yanima segirtti. ileride bir sandalyenin altinda oyuncak araba gormus. beni ceke ceke goturdu olay mahalline. gozumun icine bakıyor, al oglum desem havada kapacak arabayi. iste o an cocuk yetiştirmenin nasil bir sey oldugunu anliyorsunuz. o an ki tavriniz bir çocuğun hayatına temas ediyor. peki ne yaptim:

    + bak oglum, bu oyuncak bir baskasina ait. belli ki burada unutmus, birazdan gelir alir, baskalarinin esyasini ve malini izinsiz kesinlikle almiyoruz tamam mi?

    - tamam baba.

  • 28. taksiciyle deep web hakkında konuşmak

    evet arkadaşlar yanlış okumadınız, az önce başıma gelen hadise. taksici 30lu yaşların sonunda bir arkadaştı, konu benim oil&gas sektöründe çalışmamla başladı, sonra "abi deep web var biliyor musun? orada devletler hakkında paylaşılan petrol politikalarının belgeleri var, savaş sebepleri vs." diye devam etti. önce dumurdan evet biliyorum bile diyemedim devam etmesi için bölmedim, sonra nikola tesla var abi onu da biliyor musun? diye sorunca bana fatality yaptı. böyle taksicilerin ülkemizde çoğalması dileğiyle. ayrıca 62 tl tutan taksimetreye 102 lira ödedim 40tl para üstü almak için, para üstü 50 lira verdi hesap hatasının da farkında değildi sonra kendisini düzelttim ve 40 lira para üstümü alıp indim. kendisi belki buraları da takip ediyordur hayatında başarılar dostum, okumaya araştırmaya devam.
    (bkz: bu da böyle bir anımdır)

  • 29. zlatan ibrahimoviç

    rüyamda galatasaray formalı sırtı bana doğru dönük bir futbolcu gördüm

    -zlatan diye bağırdım

    - ben necati dedi.

  • 30. rakı içen pes oynayan kokoreç seven hatun

    erkek versiyonları gibi maldır. rakı içmekle, kokoreç sevmekle övünen insan ağır maldır.

  • 31. erdoğan'ın yavuz bingöl'ü düğününde satması

    (bkz: kara tiran gecikir belki hic gelmez)

  • 32. 4 ağustos 2015 adana sıcağında yumurta pişirmek

    eylemden çok, eyleme verilen tepkilerin daha komik olduğu olay.

    --- spoiler ---
    ahehhweheeeehhğğeeeeehhaaaa
    --- spoiler ---

  • 33. fernando muslera

    ayağı galatasaray 11'indeki 7-8 futbolcudan daha düzgün kaleci.

  • 34. yariturkyarifransizadam

    kendisini 'de bağlacı' ve 'hiçbir' sıfatının yazımı konusunda uyardım, azar yedim. 'bana bunlarla gelme' ne ya, sözlükte yazıyorsun, aloo...

    sanırım hdpliler'in lafını ettiği türkçe bilmez şovenistlerden biri de kendisi. :(

    ve en kötüsü çok bilmiş bir kova erkeği, gurur duyuyor filan :p

  • 35. tok tutan yiyecekler

    (bkz: bir buçuk iskender)

  • 36. çğşöü harflerinin sadece türkçe'de bulunması

    (bkz: bize de kala kala ğ kaldı)

  • 37. samsung'un kendi telefonlarının anakartını yakması

    dün itibariyle şahit olduğum durumdur.

    başlık biraz komik gelebilir ama başka türlü ifade edemedim. çünkü hakkaten samsungun bunu yaptığını düşünüyorum.

    samsung telefonlarını programlıyor, böylece garanti süresi bitmiş telefonlar kısa bir süre sonra anakartının yanması gibi bir durumla karşılaşıyor.

    detaya giriyorum;

    2012 yılında samsung galaxy s 2 aldım. zaten garanti süresi içinde 2 defa format yedi. telefon takılıyor saçmalıyor ve yetkili servisine götürüyorum format atıp veriyorlar.

    işin garibi, garanti süresi bittikten sonra telefon garip garip kendi kendine hatalar vermeye başladı.

    geçen gün telefon kapandı. ve bir daha da açılmadı. yetkili servise götürdüm. görevli aynen şunu dedi:

    - valla bu samsungun genel bir problemi. samsung telefonların her ne hikmetse garanti süreleri dolar dolmaz anakartları yanıyor. tamiri için neredeyse bir telefon kadar fiyat çıkıyor. o yüzden genellikle tamir etmeden geri veriyoruz vatandaş yeni bir telefon alıyor. isterseniz hiç servise sokmayalım, siz yeni bir telefon alın.

    çözüme bak. ben de dedim ki "peki içindeki rehber, dosyalar vs. nolacak?"
    "anakartı yenilesek bile onlar tamamen gidecek yapacak bir şey yok" cevabı aldım.

    yıllardır içimde bir kuşku vardı.

    kendime ait olan tezime göre: akıllı telefon üreticileri telefonları belli bir tarihten sonra çalışmamak üzere programlıyorlar. o yüzden telefonu kullanıyorsun mesela 3. 4. yılından sonra hiçbir farklı bir şey yapmıyorken birdenbire bazı problemler yaşamaya başlıyorsun.

    samsung ise telefonun ana kartını yakarak bu işi kökten bitirmiş. yetkili servis elemanlarına da "1 telefon kadar masraf çıkar, hiç tamir etmeyelim yenisini alın" diyin. diyerek tembihlemiş anlaşılan.

    böylece bir samsung kullancısı 3 yıl sonra yeni bir telefon almaya teşvik ediliyor.

    ve eğer benim gibi samsungun android tarzını beğeniyorsa, bu problemin yeni samsung telefonda olmayacağını ümit ederek yeni bir telefon alıyor. zaten aldığı her telefonu da 3-4 yıl kullanmayan vatandaşımız bu durumun farkında olmadan samsunga para kazandırıyor.

    bu durumda yapılması gereken nedir?

    servisten cevap bekliyorum. ne kadara yapacaklarını telefonla söyleyecekler. onay verirsem yapacaklar. ama ben her halükarda telefonu ilçe hakem heyetine vereceğim.

    çünkü, anakartın yanması hiçbir şekilde kullanıcı hatası olarak tanımlanamaz. kaldı ki kullanıcının müdahale alanı da değildir. batarya olsa anlarım. ekran olsa anlarım. ama hiçbir telefon üreticisi garanti süresi bittikten sonra anakartı yanabilir diyemez.

    diye düşünüyorum.

    edit: kullandığım süre boyunca tamamen orjinal olmayan, batarya, şarj aleti vs. gibi hiçbir şey kullanmadım.

  • 38. vitor pereira

    yarın maç sonu da gülecek misiniz sorusuna, "ben sağlıklı bir insanım, buna minnettar olduğum için gülüyorum, elimde de çok iyi bir takım var, gülmek için birçok sebebim var, ayrıca bir projemiz var, yarın elenirsek de bu projeye devam edeceğiz ve ben takımıma güvenmeye devam edeceğim" şeklinde yerinde cevaplar vermiş teknik direktör.

  • 39. starbucks'ta macbook air'iyle çalışan tip

  • 40. kürt sorununun çözümü için yapılması gerekenler

    devam ediyorum.

    (bkz: #53749830)

    "kürtler millet olmaya çalışıyorlar, meselenin özü bu."

    bu pek de anlamlı bir şeyler ifade etmiyor açıkçası. eee? diyelim ki öyle, so what? buradan ne çıkarmalıyız, ve bu bize ne gibi bir çözüm öneriyor? bir milliyetçi olarak, millet olmaya çalışmakta ne gibi bir kötülük var, önce bunu izah etmeniz lazım, tutarsızlığa düşmeden bunu yapmanız imkansız maalesef, ama yine de denemenizi görmek isterim.

    ve yine aynı şekilde, kürtlerin millet olmaya çalışması, devletin onları maruz bıraktıklarını meşrulaştırıyor mu? hangi ahlaki çerçeveye göre meşrulaştırıyor?

    "o bölgeye ayıracak zaten fazla para yoktu. yani ülkenin olanakları bu kadardı ancak, özellikle de fazla yatırımdan kaçınılırdı. ‘bunları uyandırmamalıyız, yol yaparak, okul yaparak milliyet hissi uyandırılmamalı’ yaklaşımı egemendi. fevzi çakmak, 'ne okulu bunların cahiliyle baş edemiyoruz, okumuşu ile nasıl baş edeceğiz' demişti." ihsan sabri çağlayangil

    cumhuriyetin başlarında, devletlularımız böyle bir halet içindeymiş mesela. belli ki çok da başarılı olamamış bu yaklaşım, o yüzden şu an bu tartışmayı yapıyoruz. bir çözümün yolu, bu tartışmayı aşmaya ve kimin ne yapmaya çalıştığı, kimin hangi amaç peşinde koştuğu, kimin kimi ne kadar temsil ettiği vs. gibi tali mevzuları bir kenara bırakıp, eşitlikçi, özgürlükçü bir toplumsal sözleşme yapmaktan geçiyor. kürtlerin ne yapmaya çalıştığını, kürt hareketinin neyi amaçladığını bir kenara bırakın, önce onların da en az sizin kadar bu ülkede söz sahibi olduğunu, sizin sahip olduğunuz bütün haklara sahip olmaları gerektiğini kabul edin. gerisini ondan sonra konuşuruz.

    "bu ülkeye avrupai hukuku senin faşist diye yaftaladığın insanlar getirdi"

    bu cümle maalesef tek kelimeyle fecaat. yani ilber ortaylı duysa sopayla kovalar, ona göre. hukukta batılılaşma arayışı, 19. yüzyılın başlarına kadar uzanıyor, tanzimatla hız kazanıyor, yüzyılın sonlarına doğru zirve yapıyor. bütün adli, idari teşkilat kanunu fransa'dan kopya ediliyor, hukuk eğitimi, mahkemeler hızla batılılaştırılıyor, gitgide avrupa'ya ayak uydurmaya çalışılıyor.

    kemalizmin kendisini meşrulaştırmak için öne sürdüğü masalları bir kenara bırakalım artık lütfen. bu ülkede batılılaşma, sekülerleşme kemalizmle başlamadı, hele demokrasi namına hiçbir şey kemalizmle başlamadı, çok partili sistemden tut kadın mücadelesine kadar her şey kemalizmden önce vardı, alfabe değişikliği dahil pek çok inkılap kemalizmden önce düşünülmüş, uğraşılmış projelerdi. yani "atatürk yoktu düşman çoktu, atatürk geldi düşmanı yendi, hain padişahları kovdu, yüzümüzü batıya döndürdü" masalını artık çöpe atmalısınız, zamanı geldi de geçiyor. hatta size bu yalanları zorla anlatanlardan, tarih diye bu masalları belletenlerden hesap sormanız gerekiyor, ben soruyorum mesela, gelin beraber soralım. devletin bize böyle yalan dolan tarih anlatmasını birlikte dert edinelim.

    ayrıca, avrupai hukuk = insan hakları hukuku değil maalesef, bu da bambaşka bir fecaat. faşizm de avrupai, kemalizmin ilham aldığı şey de faşizm nitekim.

    kemalizm ülkede zaten var olan çok partili sistemi, çok partili meclisi bitirip tek parti iktidarına döndü, yeni rejimin güvenliğini sağlama amacıyla 1926'da italya'dan gayet sert bir ceza kanunu ithal etti.

    "türk, bu ülkenin yegane efendisi, yegane sahibidir. saf türk soyundan olmayanların bu memlekette tek hakları, vardır; hizmetçi olma hakkı, köle olma hakkı. dost ve düşman, hatta dağlar bu hakikati böyle bilsinler." sözleriyle tanıdığımız, kemalizmin önde gelen teorisyeni, "adalet" bakanı, rejimin önder hukukçusu mahmut esat bozkurt'un, bu ceza kanunu kabul edildiği zamanki konuşması:

    "arkadaşlar, ceza kanunumuz çok serttir. çünkü inkılap çok kıskançtır. fakat şunu heyet-i celilenize temin edebilirim ki sertliği ile beraber ilmi bir eserdir. bundan korkacak olanlar ve korkması lazım gelenler türk milletinin menfaatlerine, türk milletinin hukukuna ve inkılabına karşı tekin olmayanlardır ve bunların korkması lazımdır."

    yetmedi, bunun üstüne 1936 yılında, faşist mussolini italya'sından birkaç madde daha ithal edildi, "devlete karşı işlenen suçlar" diye yepisyeni bir kategori oluştu, efsanevi 141 ve 142. maddeler geldi. 1991'e kadar yürürlükte kalan bu maddeler, yerini terörle mücadele kanunu denen pek sevgili kanuna bıraktı.

    insan hakları hukukunun özeti, insan haklarının meşruiyetini devletten almadığı, bilakis devletin meşruiyetini öncelediği ve varoluş zemini olduğudur. amaç, bireyi devlete karşı korumaktır. kemalizmin türkiye'ye getirdiği hukukun özü ise, devlete karşı bireyi korumak değil, bireye karşı devleti korumaktır. yani kemalizm batının teknolojisini değil, ahlaksızlığını aldı. faşist ceza hukukunu aldı, insan hakları hukukunu alamayacak bir hale döndürdü ülkeyi.

    bu yüzden aihm'de en çok ceza alan, en rezil durumda olan ülkeyiz. aihm yargıcı ayşe ışıl karakaş'ın şu röportajı önemli: http://www.hurriyet.com.tr/gundem/24412647.asp

    "-bir taraftan da türkiye’deki hâkimlerin çok ideolojik bir gözlükleri de yok mu?
    -var, kesinlikle var. zaten tesev’in yaptığı araştırma bunu ortaya koydu biliyorsunuz. büyük bir çoğunlukla hâkimler temel görevlerini devleti korumak olarak düşünüyor. hangi başka bir avrupa ülkesinde böyle bir şey var ben bilmiyorum. bir hâkimin görevi devleti korumak nasıl olabilir? kamu düzeninden fransız hâkimle türk hâkim anladığı farklı şeyler. bizimki, kamu düzeninden devleti alabildiğine korumayı anlıyor."

    işte kemalizmin 90 yıl önce bizlere hediye ettiği ve hala içinden çıkamadığımız rezillik budur. bütün kürt meselesinin kaynağı olan rezillik budur, çözüm de burada yatmaktadır. devlete tapmayı bırakıp, insan olmadan devletin hiçbir anlam ifade etmediğini idrak etmeliyiz her şeyden önce, bütün devlet örgütlenmesi, bütün eğitim müfredatı bu doğrultuda şekillendirilmeli. yoksa aynı rezil mekanizma, kendisini koruyup yeniden üretmeyi öncelikli vazife eden nesiller yetiştirmeye devam ediyor.

    hadi 1920'lerde, 1930'larda yapılanları "dönemin koşulları" vs. diyerek, tarihsel determinizme yaslanarak, "yeni kurulan bir rejimin kendini korumaya yönelik paranoyalarının ve önünde rol model olarak gördüğü batı'da da faşizm rüzgarlarının esiyor olmasının etkisi" şeklinde meşrulaştırdık diyelim, ama yıl olmuş 2015, hala bu çizgide olmanın savunulabilir hiçbir tarafı yok, hala kemalizmi meşrulaştırmanın, hala aynı devlet kafasını, güvenlik kafasını yüceltmenin hoş görülebilir hiçbir tarafı yok, kısacası milliyetçiliğin maalesef artık yatacak yeri yok. gelin burda yatın, beraber kahvaltı yaparız sabah.

  • 41. mehmet baransu'dan balyoz itirafı

    (bkz: siktir amk çocuğu)

  • 42. dursun özbek

    mendel'i galatasaray'ımıza getirecek büyük başgan.

    işte galatasaray'ın yeni transferi. böylece mendel florya'da sabri ve burak gibi camianın evlatlarını çiftleştirecek, yeni evlatlar oluşturacak ve bu transferle takım içi dengeler de korunacak .

  • 43. en çok kompleksli insan barındıran burç

    taburcudur.

  • 44. kaçta yatarsa yatsın sabah 7'de kalkan insan

    bu insanın sabah 05:30 versiyonuyum. erken saatte uyanip söyle etrafi izleyip sehrin boşluğunu sessizliğini algilamak feci mutluluk veriyor. keyif insani olmanın sonucu olabilir bu.

    mesela şimdi isci servisleri insan taşıyor, fırindan sabah 5:55 6:10 gibi kepek ekmegi çıkiyor. henüz kopekler ulumuyor veya martilar ciglik cigliga uçuşmuyor. sadece kumrular ve firinciların sesi var. evin önündeki dev cinarin arkasindan gökyüzünün her rengine sahit oldum. her seferinde oldukça keyiflenirim, keyiflendikce unuturum seni.

    sahiden dünya keşke böyle sessiz olsa da hiç hatirlamasam seni.

  • 45. 4 ağustos 2015 pkk'nın kız çocuğunu yaralaması

    pkk yaraladığı için sadece 1 sayfa sonra unutulup gidecek başlıktır, türk ordusu yaralasaydı buralar dolup taşardı.

  • 46. 2 trilyon dolar ile yapılabilecekler

    kaçak sarayın karşısına onun on katı kadar büyük ve ihtişamlı bir saray inşa ettirip içine esed ailesini yerleştirirdim. esed'e bayıldığımdan değil, maksat trollük olsun.

  • 47. muslera onur kıvrak ibrahimoviç üçgeni

    "4. ibrahimovic transferinin yatma asamasina geldigini goren yezid kuplere bindi ve avanelerine trabzonspor kampinda huzursuzluk yaratip onur kivrak ve yonetimin arasini acmasini emretti.
    5. yezid ibrahimovic'i alarak transfer donemindeki husranin acisini cikarmayi hedefliyor. butun gun tesislerden cikmayan yezid sadece yakin danismanlariyla transfer politikasini tartisiyor.
    6. sabriyle yenilenen sozlesme galatasaray tabaninin yezid'e olan guvenini sarstigi bir gercek. bu yanlis hamleden geri atmak yerine yezid kendi egolari icin takimi atese surukluyor.
    7. boyle devam ederse sonunun yakin oldugunu bilen yezid erken kongre hazirliklarini da el altindan surduruyor."

  • 48. pişman olmak istemeyenlere tavsiyeler

    -bak kardeşim, hayatta hep tutkularının peşinden koş. hiçbir şey ukde olmasın içinde. ben kimseye acımam pişman insana acıdığım kadar. pişman olma. sonuna kadar mücadele et. güzel olan, verdiğin mücadeledir. hayaline sarıl, bırakma.

  • 49. polat alemdar'a atom bombası atmak