olm bu fenerlilerde hiç yüz yok. başlığın altını doldurmuşlar yine. lan 48 saat bile geçmedi 6 yemenizin üzerinden hala ona buna sataşıyorsunuz. lan sizin yerinizde olsam ırak savasındaki saddam gibi yer altı sığınağına saklanır, bakkala bile dublörümü yollardım aq shsjshdj

turkey işinin bitmesi çok iyi oldu bak ne güzel türkiye yazmışlar. türkiyeyiz lan biz hangi orospu çocuğu çıkartmışsa zamanında turkey diye daşak konusu olduk yıllardır. bu konuda reyise teşekkür ediyorum.

zabıtanın 500 bin doları var.

uzatmaya gerek yok.

(bkz: türk çocuğu arap çölleri için kanını dökmeyecek)

hani resim asmak günahtı, hani resim olan eve melek girmezdi

ilk filmi 764 defa izlemiş, ilk filmin manyağı, delisi, cumhurbaşkanı başbakanı genelkurmay başkanı birisiyim. ikinci filmi galadan önce kaçak vcd'den 48 defa izledim. hebele hübele…

bu ne aq? bunlar ne biçim entryler?

pozisyon faul bence ama ceza sahası dışında olduğundan var devreye girmedi

başlığı görünce gençler arasında birisinin köpeği için eğlence olsun diye yapılan bir kutlama zannetmiştim. ciddi ciddi salon kiralamışlar. müzisyenler garsonlar falan... ulan benim bir kere şöyle doğum günüm kutlanmadı be.

üç kere seçilemez diyenler olacaktır hemen. en son anayasa değişikliğini hatırlatır selam ederim gençlere. son değişiklikle başbakanlık ortadan kalktı yeni sisteme geçtik , o yüzden yeni anayasaya göre iki kere seçilecek diye bir içtihat uyduruldu ve kimse sesini çıkaramadı.
şimdi oyunun ikinci perdesi açılıyor, 50+1 olmasın , çoğunluğu alan cumhurbaşkanı olsun diye bir yaygaraya tutturuldu, ( salt çoğunluk, parlamento milletvekili sayısı vs. hepsi çöp). en çok oyu alan seçilsin , 30 aday çıksın oylar bölünsün, en çok oyu alan %21 bile almış olsa o seçilsin diye ortalık karıştırılıyor.
yeni anayasa yapalım bunun için değişiklik gerek demeleri bundan. yeni anayasa gelince e biz bu anayasaya göre ilk defa seçilmiş olacağız, eskisine göre 2 kez seçildik diyip içinden çıkacaklar, daha önce de öyle yapmıştık sesiniz çıkmamıştı denecek.
müthiş muhalefetimiz de türkiye'nin tüm ayrılıkçı kimliklerine selam çakmak ve iğrenç belediyecilik anlayışı ile gittikçe halktan koptuğu için , oyunun ikinci perdesi tayyip erdoğan bırakana yani ölene kadar cumhurbaşkanı olarak devam edecek.

yerli malı diyorsunuz da bizim çocukluğumuz yerli malı haftaları ile geçti.

türkiye'de bizim nesillerde, ister köyde olsun ister şehirde, yerli malının önemini bilmeden büyüyen bir tane çocuk bulamazsınız.

bilin bakalım bu uygulamayı kim kaldırdı ? güya milli eğitimi ab seviyesine getireceklerdi.

şimdi yırtınıyorlar yerli ve milli diye.

israil protestosu başka konu ama bunu yerli malına bağlayacak en son kişi bunlar.

turizm değil iş için giden bir kadının sermayesini sergilemesine engel olan mekan eylemi. eskiden rus kadınları bu iş gelirdi ülkeye.. şimdi türk kadınları aynı şekilde dubai'ye gidiyor.

tüm yobaz iddiaları gibi mesnetsizdir. bu arada bu talebin türkiye'nin dörtte birini kapsadığı iddiası da coğrafya bilmemektir. haritayı açıp amanos dağlarının kuzeyde kaldığı bir çizgi çekince hatay ve çevresi etkileniyor. bir metrekare bile kabul edilir değil ama herseyi de abartmamak lazım

kıvılcımın ex kocasını devamlı borsada para kaybediyor gibi göstermek yerine fatih terim fonuna katılıp dolandırılmış gibi gösterseler güzel kamu spotu olurdu hiç kafası çalışmıyor bu senaristlerin pehh

12 yaşında bir çocuğu mutlu eden şeylerle aşağı yukarı aynı şeylerdir.

esenyurtta'ki tekel bayi saldırısını hatırlayanlar vardır. o saldırıda öldürülen 20 yaşındaki batuhan bayındır'ın ailesi 3 milyon lira karşılığında şikayetini geri çekmiş. link

çocuk bir daire etmediğini bilse o tekel bayiyi bekler miydi merak ediyorum.

edit: katili affetmemiş sadece şikayeti çekmiş diye mesaj atan dümbükler var. korkudan gidemediğiniz dükkanda sizin yerinize oğlunuzu öldürecekler, 3 milyon alıp şikayeti çekeceksiniz yani.

benim yakın arkadaşım londra'da yaşıyor. mavi gözlü uzun boylu tatlı bir beyle birlikte iki yıldır. bu safkan ingiliz beyimiz de kendi ırkının kızlarının gözlerinin yüksekliğinden ve kibrinden şikayet ediyormuş bizim kıza.

demek ki erkek cinsinde var bu bug.

ne diyelim komşunun tavuğu kaz demek ki

(bkz: kamu mühendisleri)

o kadar sorumluluk alır, milyon dolarlık projelere imza atarlar. ama iş maaşa gelince, vasıfsız bir işçinin maaşının bir tık üstünde tatmin olmaya çalışırlar…

senin lafın benim şeyime diyen tiptir. uyarıymış. hahahahaayytt. kutlayacak tabi isteyen. uyaranlar da çatlayacak.

yapmadan önce ölünecekler listeme ekledim

ya amına koyduklarım yok bağdat caddesinin üstüymüş yok pirzolaymış her şeye bir kulp. al o zaman en basit örneğini vereyim. bim mağazasında bir kilo tavuk fileto 170 lira. yeter mi krizi anlamaya?

hiçbir şey almanıza gerek yok. bünyenizde taşıdığınız ama sizin bağışık olduğunuz hastalıklarla muhtemelen bir toplu yok oluşa sebep olacaksınız. alın sex on the beach'inizi, yaslanın geriye, dünyanın sikilişini izleyin.

bize böyle topçu lazım.
saha içinde ciddi olmalı herkes.
ne rakibe dalaşıyor, ne takım arkadaşlarına.
salak salak jest,mimik yok.
işini yapmanın ciddiyeti var.
ve emin olun bu ciddiyet rakipte de can sıkıyor, avantajımız oluyor.
balotelli'de vardı aynı ciddiyet.
gol attığımda sevinmeme gerek yok, işimi yapıyorum derdi.

“sızan fragmanıyla” güzel keriz silkelemiş oyundur. flight simulator, watchdogs, crew ne varsa koymuşlar fragmana.

x.com'da öğretmenlere yönelik konseri ile ilgili eğlenceli tweet'ler olan şarkıcı. dediklerine göre rüzgar var diye konsere çıkmak istemiyormuş. mış muş da muş muş muş, öğretmenler de alkışlarla protesto etmeye başlamış.

edit: hahaha, rüzgar esiyor diye konserini iptal etmiş. binlerce öğretmeni istanbul'un dört bir yanından toplayıp konseri iptal etmek de... bilemiyorum. binlerce öğretmen saatlerce kah sırada kah konser alanında bekletildi, ayıp... istanbul'un dört bir yanından insanlar saatlerce, kilometrelerce yol geldi, ayıp...

bu soru şu zamanda hala soruluyorsa, bu saçmalığa inananlara çok hoşgörülü davrandık demektir. yahu eskiden astrolojiye inanıyor musun diye sorulurdu şimdi bilim mi diye soruluyor. herhangi bir kavrama var olsun ya da olmasın psikolojik veya kültürel sebeplerle inanabilirsin ama buna bilim demek de küstahlıktan öte bir durum. astrolojiye inanıyor musun diye soranlara hayır cevabı yerine alay eder tavırla cevap verip yerin dibine soksaydık böyle olmazdı. evet o kadar sinirleniyorum ki bu safsataya kibarlık falan yapamayacağım artık gülüp geçmek de yok soranı ağlatırım.

hiç kimse seni sevmeye zorlamiyor, bugun bunu ozgurce soyleyebilmeni sağlayan insana sadece saygı duy.

ya da siktir git deve sidigi ile beslen. size laf anlatanda kabahat.

eleman kendi hayatını nasıl daha iyi bir hale getirebilirim umuduyla yola çıkıp kendimi rezil eder miyim, bu işin işin sonu ne olur vs demeden hayat kalitesini, gelirini arttırmak için elinden geleni yapıyor. ben veya buradaki insanların yüzde 90 ı bunu yapabilir miydi ? hayır. adam ben ve buradaki insanların büyük bir çoğunluğundan daha iyi bir gelire hayat standartına kavuştu mu ?bence kavuştu. o zaman ben bu adamı yargılamam. saygı duyarım. benim yapamadığım ve asla yapamayacağım bir yöntemle kendi hayatının kalitesini arttırıyor. devam.

"şaka mı?"
karşılaştığınız her şeye de bu kadar şaşırmayın.

internette gorup de baslik acilmayacak bir sey kalacak mi dedirten baska sacma sapan bir video. biz de ergenlik yasadik ama hic bir zaman bu kadar abazan olmadik. eksinin abazanlari yakinda saci acik kadin gorse gelip baslik acacaklar.

yavrucuğum alım gücünün birim para birimi ile alakası yok. yani asgari ücret 1 milyar lira olsun, ama 61bin dolar da 500 milyon liraya denk gelsin ben okeyim. şunu öğrenin artık. birim değil alım gücü önemli.

edit: bir kaç mesaj aldım da o nedenle edit girme ihtiyacı hissettim. bak birim-kur muhabbeti finansal okur yazarlıkta doğru adlandırılıp da tanımlanmalı. "birim ya da kura mı?" takıldın söylemlerini olumlamak için doğruyu çiğneyemem. fakat doğrularla olumlayacak olursak durumu;

abi bu adamların vergisi ile bizimki aynı değil. adamların ülkesi araç üretiyor ve halkının alım gücüne göre oldukça makul fiyata satılıyor. bizim ülkemizde togg üretiliyor ama vergileri yurtdışı vergileri ile aynı. bak bu konuda eleştirim olur. kendi ülkende ürettiğin aracı yabancı üretim ile aynı fiyata pazarlamak hak değildir. adil hiç değildir. en çok kendi vatandaşının yaralanıp, değerlendirmesi gereken araçtaki vergileri minimuma indirip, halkını ve vatandaşını biraz olsun imkanları çerçevesinde rahatlatman gerekir.

şu togg'un gerçekten vergilerden arındırılıp da milletin alım gücüne göre uygun hale gelmesi gerekir. hiçbir ülke yoktur ki kendi ürettiği bir ürünü halkına bu kadar ulaşılmaz kılsın. ayrıca ayıptır ya!

edit2: adam edit girmiş bize troll demiş, üstüne hala birim hesabı yapmış ve hakaret etmiş. abi bak yemin ediyorum çok cahilsiniz ve o kitleden farkınız yok. doğruyu öğrenmek için çabanız yok, doğruyu öğretene saygınız yok, doğrulara karşı bir tutam mantığınız yok. gerçekten çok fazla cahilsiniz. aklınca troll deyip bir kitlenin fav'ını almaya çalışmışsın yanlışını savunma uğruna. ne garipsiniz ya. tamam milyonlarca fav beğeni al da mantığın ve argümanın hala yanlış. doğruyu da reddetme.

tartışmasız din'dir...
herhangi bir din ile mental olarak köleleştirilmiş dindar gerçeği istemiyor çünkü onunla ilgilenmiyor.
genellikle sapiens türlerinin büyük bir yüzdesi, vasat bir köleliği, en görkemli ve parlak bir özgürlüğe tercih eder. bu nedenle, özgürlük duygusuna dayanamayan insan, hayatta köleleşecek bir şeyler arar. kişi, bir kayanın kendilerini denizin uçurumuna sürükleyeceğini bildiği halde yine de ‘kendini taşa zincirlemeye’ devam edebilir.
insanlar gerçeği istemiyor çünkü onunla ilgilenmiyorlar. insanlar, yarın dünyanın sonu gelse de ya da doğa tarafından yaratılan bir canavar tarafından yutulacaklarını bilseler bile yine de huzur içinde uyumayı tercih ederler.
bu davranış bireye; onun sırf herkesin yaptığı ve kabul ettiği şeyi yaptığı için her şeyin yolunda olduğu yönünde yanlış bir duygu verir.
dindarlar, sürü psikolojisine sahiptir. sürünün yaptığı şeyleri yaparlar ve böylece kendilerini iyi hissederler. elbette dinin temeli yalan olduğundan inandıkları her şey de yalan olacaktır.
sürü psikolojisine sahip, din ile mental olarak köleleştirilmiş dindar, dini silah olarak kullanan, dini yaşam tarzlarına onay veren kişilerin peşinden sürüklenecekleri kaçınılmaz sondur. ve elbette sonu kendileri için iyi olmayacaktır ama kimin umurunda? yeter ki kendi cehaletlerini onaylasınlar, kendilerini iyi hissettirsinler. böyle siyasetçilerin peşinden gideceklerdir. yemeleri, örtünmelerin de bile dinin ne söylediğine bakarlar. yediklerinde domuz eti var mı, helal mi gibi realiteden uzak kriterler ararlar. giyimlerinde kadınların saçlarının görünmemesine, hatta yobazlık zirve yaptığında yüzlerinin bile görünmemesine özen gösterirler. hülasa yaşamlarının her alanına din müdahale eder. artık din ile köleleştirildikleri için aklı tamamen yağmalanmış durumdadır. ve böylece kendilerini yönetenler tarafından köleleştirilirler.
nasıl olur da akp'nin bu kadar devleti kötü yönettiği halde iktidarda tutunabiliyor olmasının yanıtı buradadır. din ile köleleştirilmiş cehaletin tuttuğu yolu değiştiremezsiniz. bu cehaletin en büyük özelliği de başlarına gelen felaketlerde hep suçluyu başka yerde aramalarıdır. halbuki en büyük suçlu tartışmasız kendileridir.
elinde lamba insan arayan romen diyojen din ile köleleştirilmiş cehaletin içine dalsa eli boş çıkardı. zaten "müslüman, müslümana bunu yapar mı? derler. "insan, insana bunu yapar mı?" demezler. din ile köleleştirilmiş cehalette müslüman olabilmek, insan olabilmekten daha önemlidir.
bizim ülkede geçmiş ola... bu ülkenin kurtulmasının imkanı yoktur. bir ülke bu kadar cehaleti kaldıramaz. toplum mutsuz ve huzursuz. fakir ve perişan. orta direk yok edilmiş. deli dana gibi... tüm bunlar dinin getirisi... ve maalesef bizde merhamete layık insan sayısı da % 15'i geçmez ve üzüldüğüm de bu suçsuz insanlardır.
unutmayın!.. din yaratıcıya iftiradır, hakarettir. insan beyni kutsal denen kitapların tanrı sözleri olamayacağını anlayacak kapasitedir. yeter ki din ile köleleştirilmemiş olsun...

denemesi bedava. kadın ismi kullanarak ücretsiz bir instagram hesabı açıp profil fotoğrafını çiçek böcek koyun ve en çok takipçisi olan birkaç sayfada sadece yorumlara gülücük atın.

bakın bakalım 3 gün içinde kaç dm geliyor.

ben bunu reele döktüm bir iddia uğruna. 3 günde 604 farklı hesaptan istek geldi.

başka sözüm yok.

bu durumdan dolayı erkekleri sikmek lazım. kızlar normal.

alma o zaman kredi. olmuyor di mi öyle? asıl sorun başka yerde mi acaba?

4 kişilik ailenin açlık sınırı 14.025 tl
sadece gıda masrafları bu

4 kişilik ailenin yoksulluk sınırı 45.686 tl
gıdaya ek olarak konut, fatura, sağlık, eğitim, giyim vs katınca yani

daha sinema, konser, hobi, seyahat, tatil falan yok bak

bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti 18.239 tl
bunlar resmi rakamlar

asgari ücret 11.402 tl temmuzdan beri
ve çalışanların yarıdan çoğu asgari ücretle çalışıyor

yani asgari ücretle çalışan bekar bir kişi, yaklaşık 7 bin lira içerde her ay, o da fuzuli harcamalar yapmazsa tabi

yani 2 çocuklu bir ailede sadece baba veya anne çalışıyorsa, aç kalıyorlar

yani hem baba, hem anne çalışıyorsa bile, yoksulluk sınırı denilen, en temel insani ihtiyaçların yarısını bile karşılamaya yetmiyor toplam asgari ücretleri

kimse de buna haşa tövbe estağfurullah isyan etmiyor

e peki nasıl geçiniyor bunca insan? yardımlarla tabi
11 milyonu bulmuş devletten düzenli yardım alan nüfus

bu yardımlar da havadan yağmıyor, birilerinin cebinden çıkıyor
ama sarayda oturanların cebinden değil, yine senin benim cebimizden
yani maaşlı çalışıp, vergisi sigortası eline geçmeden kesilen
veya dürüst, ahlaklı, vergisini ödeyen küçük işletme sahiplerinin cebinden

bankalara gene söv hobi olarak, o ayrı

peki biz neden bu hale geldik? asıl onu sorgulamak gerekmiyor mu?

10-20 sene önce, herkes krediyle ev araba alıyordu mesela, o zamanlar hiç sorun yoktu, herkes gayet mutluydu. şimdi mi sorun oldu bankalar krediler?

ya da o kadar da gitmeye gerek yok, mesela 3 sene önce, herkes et tavuk balık alıyordu kendi çapında, pazardan korkan yoktu

ne oldu bu son bikaç yılda da, eti balığı bırak, sebze meyve alamaz hale geldi insanlar?
ne oldu da evden arabadan vazgeçti, sırf geçinebilmek için kredi alır oldu?

faiz sebep, enflasyon sonuç
ben ekonomistim, bu da benim teorim

eh işte öyle olmuyor, o hurmalar illa ki gelip tırmalıyor
bu nas olayı çıktığında, diploması olan tüm ekonomistler uyardı, yapmayın etmeyin, böyle teori olmaz, bilime aykırı, sonu fena olur dediler

akıl mantık bilim dinlemeyebilirsin, keyfine kalmış
ama sonuçlarını da çekersin

biz de şimdi tüm ülke olarak çekiyoruz
iyi tahminlere göre 2025-2026 gibi düzlüğe çıkacakmışız
hadi bakalım

bu teorilere oy vermediğim halde, ben de çekiyorum, kurunun yanında yaş da yanıyor maalesef
ama oy verenler hiç şikayet etmesin, müstahak
seçime giderken kıtır kıtır, geçime gelince mee olmaz

bana göre kadın vücudunda ince bacaktan daha estetik çok az şey vardir

gol atamadığı zamanlarda onu sevmediğimizi düşünüyor bence. bu hassas kalbi nerde görsem tanırım. abim saçmalama lütfen ben hayatımda kimseyi senin kadar sevmedim.

kronik depresif bir kişilik, paranoya, envai çeşit kronik fiziksel rahatsızlık, yaşadığı toplumla yabancılaşmış bir kişilik, sıfır aidiyet hissi, gerçekleşmesi imkansız platonik duygular, yakındaki insanları sürekli kendinden uzaklaştırma isteği(ve yeteneği), yalnızlık, yalnızlığa alışmış olmak, kronik yorgunluk hissi, iletişim becerisi yoksunluğu.

spordan sonra oluşan her ağrı laktik asit ağrısı değildir. laktik asit ağrısı ile doms karıştırılmamalı. doms denen kas ağrısı türünün işleyiş mekanizması bilim tarafından henüz tam olarak anlaşılamamıştır. çözülemeyen noktalar mevcuttur.
(bkz: doms)
delayed onset muscle soreness.
gecikmeli başlayan kas ağrısı.
(bkz: gecikmeli başlayan kas ağrısı)
spordan 24-48 saat sonra başlayıp 3-4 gün içinde geçiyorsa yaptığınız spor kaslarınızı geliştirip güçlendiriyor demektir. tabii iyi beslenmek koşuluyla olur o kas gelişimi. yeterli miktarda protein, karbonhidrat ve yağ tüketmelisiniz. bu üçü makro besinlerdir. ayrıca vitamin ve mineral alımını da dengeli ve yeterli şekilde yapmalısınız. bunlar da mikro besinler olarak anılır. doğru ve dengeli beslenme ağrının geçme süresini kısaltır, aynı zamanda sürantrene olma riskini azaltır.
kaliteli ve yeterli uyku da mutlaka gereklidir. (bkz: sürantrenman) (bkz: overtraining)

spor sıklığı arttıkça bu ağrıya ulaşmak zorlaşır. çünkü bir süre sonra kas lifleri mevcut direnç seviyesine uyum göstermeye başlar. dolayısıyla kasın gelişimini sürdürmesi için sporun (egzersizin, idmanın) şiddetini giderek artırmanız gerekir. (bkz: progressive overload)
ağırlıkları artırmak, set sayılarını artırmak, setler arasındaki dinlenme sürelerini kısaltmak gibi yöntemler şiddetlendirme teknikleri olarak kullanılır. aynı şiddetteki çalışmayı aynı kasla fakat farklı açılarda yaparsanız yine doms ağrısı oluşabilir. çünkü aynı kasın daha önce yeterince devreye girmeyen liflerini de yeni açıda zorlamış olabilirsiniz. aynı kas ve kas grubuna yönelik birçok farklı egzersizin yapılmasının sebebi de zaten budur.

bu ağrı tamamen geçmeden ağrıyan kası çalıştırmamanız, dinlendirmeniz tavsiye edilir. ağrı sürecinde kasın (mikro yırtıklar) tamirinin devam ettiği varsayılır. tamir edilmemiş kasın tekrar yırtılıp yıpratılması zararlıdır. genel olarak ağrının tamamen geçmesinin üzerine 1 gün daha ekstra dinlenme önerilir.

dikkat edilmesi gereken konu, ağrının kemiklerde, eklemlerde ya da bağ dokularında değil, kaslarda olmasıdır. kas dışındaki yerlerde ağrı varsa bir şeyleri yanlış yapıyor olabilirsiniz. hareketin yanlış formda yapılması, gereksiz aşırı yüklenme, ısınmadan yüksek ağırlık altına girmek gibi.
spor yapayım derken kendinizi sakatlamayın.
dikkat edin.

ben hep 1080p alışveriş yaptığım için ilgilenmediğim insan.

velev ki yapiyor. emrinde o kadar adam varken gidip kendi adiyla mi oynuyor?

icardispor

bu canlı bombayla bayern munih maçına çıktık biz.
inanılır gibi değil.

taraftarın birisi rotasyon yapmamasından yakınıyor, diğeri yapmasından. enteresan işler.

boktandır bence. yaşlandık arkadaşlar. her gün milyon tane ayrıntı bu gerçeği yüzümüze vuruyor. anlasak iyi ederiz bence.

arda turan, fatih terim veya dilan polat gibi isimlerin gündemde olduğu bir ülke için seviyeyi oldukça yükselten kavgadır.

başlıkta daha önce söylenmiş ama, en az 3 saat sürer bu kavga.

fenevin elle attığı gol türkiyede olsa iptal olmazdı, yazık oyuncular alışkın olmadıklarından bu karar sonrası dağıldılar.

güven. kolay değil.

algı yapacağınıza filistinli kardeşlerinizin yanına gidin ve savaşın. yolu mu bilmiyorsunuz?

barbaros’a başından beri kininiz var. ufacık bişide köpek gibi bir tavırla eleştiriyorsunuz. dilara ya da sergen hata yapsa kötü tabağı övüyorsunuz. sizin barbarosla derdiniz ne? şef mayası var onu kıskanıyorsunuz gibi görünüyor. çünkü ne yapsa yaranamıyor adam. 2020’deki barbaros ve enerjisi yok. müthiş bi herif bu esasında. müthiş bi şef. bazen fırlama bazen pür dikkat. o adamdan eser yok ya bu yıl. aşağılayıcı tavırlarınızdan bıktık be. asıl siz gidin o jürilikten. somer şefin gerçek bir kıskanç olduğunu düşünüyorum. hem kıskanç hem de şişman herkesten. sergen yemek çıkaramasaydı çıkar mıydı stüdyodan? lan adam kavga çıkardı da gene atmadın. tam bir pezevenk olduğunu düşünüyorum ya. acayip sinirlendirdiniz yettiniz artık siz. bi tarafınıza sokun yarışmanızı bu ne lan.

düzeltme: verilmeyecek tavsiyeler.

-sıkma canını geçer.
-çok kafaya takıyorsun.
-ağla ağla rahatlarsın için açılsın

en güzeli bu bak.

-çık dolaş biraz :)))

durumu ciddi olanlar doktora görünsün arkadaşlar şakası yok.

edit: işte o votka gecesindeyim gençler..

kadınlar onlara hayatlarındaki erkek tarafından sınırlar koyulmasına ihtiyaç duyarlar. bu sınırları arada bir denerler, sınırlar sağlamsa hayatları rahat ve huzurludur, aksi takdirde kadın asla yatışamaz, devinir durur.

ne babasından ne sevgilisinden/kocasından net sınır gören kadın hayatını çözümleyemediği iç sıkıntılarıyla geçirir. zira ona sınır koyacak güçte ve mantalitede erkek kalmamıştır, bir de zaten her taraftan 7/24 sınırlanmayı kabul etmemesinin gerektiği, muhatabı olacak erkeklere de kadınlara secde etmelerinin gerektiği empoze edilmektedir. bu propagandadan azat olan erkeklerin %90'ı da gorilden bozma arıza tiplemelerdir, güçlü erkek diye bunlara bulaşan kadınların zaten psikolojik sorunların ötesinde sorunları olacaktır.

sonuç olarak kadın hem güçlü hem iradeli hem de stabil bir erkek bulamaz, bulsa bile ona boyun eğmemesi öğretilmiştir, dolayısıyla sağlıklı bir ilişki kurması imkansızdır. bu durumun getirdiği ve anlamlandıramadığı sonsuz iç sıkıntısını çözmek için başvurduğu ana akım medyadan sosyal medyaya ve profesyonel psikoloji disiplinine kadar her yer ona gerçekte ihtiyacı olanın tam tersini empoze eder. ona onu bu hale getiren mantalitede double down yapmasını öğütler. zira kadın mutsuzluğu dünyadaki en devasa sektördür, bundan asla vazgeçilemez.

burada kadınlar esas kurban, erkekler de ikincil kurbanlardır ancak nasıl oyuna getirildiklerini farkına varamazlar zira kadınların ezici çoğunluğunu ana akım paradigmadan çıkartmak kesinlikle imkansızdır.

hakkinda 2 sacma ezber elestiri var:

1) feyyaz-aybaba futbolu yonetemez.
2) psg-chelsea'nin paf takimi mi olacagiz? (bizzat serdal adali soylemi)

ilkine gelince:
arat baskan ne diyor? sporu sporcu konuşacak.

rıza, feyyaz, samet. maç sonu onlar konuşacak, çünkü o yüksek tansiyonu yaşadılar diyor. doğrusu da bu.

tutturmusuz bir samet hocanın, feyyaz'ın yetersiz kalacağı söyleniyor.

bu kulup son sampiyon oldugunda futbolu sutlacci emre, daha once fo'nun insaatci yardakcilari yonetiyordu.

2 senedir futbolla ilgisi olmayan, bankaci adam fm oynadi kuluple.

bu adamlar yonetti de feyyaz mi yonetemeyecek?

bizde böyle bir model olmadığı için bugüne kadar, futbolu bırakan emekli oluyor, yorumcu oluyor, hoca oluyor.

samet hoca altyapı konusunda bir numaradır, o da kendi uğraşı. altyapı sadece oyuncu bulmak sananlar var, değil.

o oyuncuların gelişimi var, aileleri var hele düşman başına, musallat olan menajerler var, çevrelerinde ipsiz sapsız arkadaşları var. altın yumurtlayan tavuk muamelesi var. samet hocadan daha iyi bu konuları bilen bir kişi bile yoktur bu ülkede.

tabii alaylı bunlar. bu yolu açarsan okumuşları da gelir. misal gökhan inler. benim bu noktada bir önerim var. çok yanlış işler yapmış olsalar da gökhan inler'i getirmeleri bence yanlış değildi. gökhan bu sistem içinde ilerleyen dönemde çok faydalı olabilir.

ikinciye gelince:
bu takimin son sampiyonluklari benfica'dan kiralik gelen talisca, porto'dan kiralik gelen aboubakar, leicestar'da yedek bile olamadigi icin kiralik gelen ghezzal sayesinde geldi. burnley'da tek top yapamayan redmond, sampiyon yapcakti az kalsin.

psg-chelsea mi begenmiyoruz? geciniz.

sampiyonlar ligi gibi islerinde en iyilerden olusan yonetim kadrosu,

vizyonu, durusu, konusmalari, projesi herkes yazmis zaten ama su cumlesi bile tek basina yeter oyumu almaya:

hasan arat: orhan yıldırım benim olduğum yerde kulüpten içeri giremez!

tanim: insallah matruska duzenine son verecek besiktas'in bir sonraki baskani.