şaka mısın arkadaşım sen? adamın hem kendisine hem de çocuğuna saldırmışlar, neden tutuklatalım adamı? ellerine sağlık. böyle insanların sayılarının artması dileğiyle. devletin yıllardır yapamadığını işte bu insanlar yapacak.
edit: akıl hastası bir ittapar mesaj attı. çocuğu eğer benim gibi biri olacaksa köpekler tarafından parçalanmasına razıymış. allah şifasını versin.
mesaj
alphine7 profili
-
kızına saldıran sokak köpeklerini öldüren baba
-
düzce'de doğum günü kutlanan köpek
başlığı görünce gençler arasında birisinin köpeği için eğlence olsun diye yapılan bir kutlama zannetmiştim. ciddi ciddi salon kiralamışlar. müzisyenler garsonlar falan... ulan benim bir kere şöyle doğum günüm kutlanmadı be.
-
makas atarken otobüse çarpan gençler
daha beter olmaları dileğiyle. allah'ın kekoları. umarım bir dahaki sefere tırın altına girerler.
-
13 ocak 2022 dolar kuru
hem türkiye'de hem de dünya'da küçük yatırımcıların ellerindeki birikimleri almak için türlü türlü manipülatif oyunlar oynanıyor. bundan korunmanın en iyi yolu uzun vadeli düşünüp pozisyonu korumak. aç gözlü olup sürekli manevra yapanlar zarardan zarara koşarlar. bu adamların istediği de bu zaten. kaos çıkartıp panik yaptırarak insanların birikimlerini ellerinden alıyorlar. oyuna gelmeyin. siz uzun vadeli düşünürseniz onlar birşey yapamazlar.
-
maltepe'nin çöp yığını olması
kadıköy belediyesindeki grevden sonra maltepe, kartal, ataşehir ve beşiktaş belediyelerinde de greve başlandı. yıllarca akp'li belediyelerde asgari ücretle, kadrosuz, tazminatsız ve sendikasız çalışan işçilerin sesi soluğu çıkmazken, bu imkanların hepsine sahip maltepe belediyesi'ndeki işçiler, birkaç chp'li belediyenin yüksek ücret vermesini bahane ederek 4100 liralık ücret teklifini beğenmediler ve greve gittiler. şu an maltepe sokaklarında çöp yığınları oluşmaya başladı. böylece akp'nin 18 yıldır nasıl iktidarda kaldığını anlamış olduk. bir kez daha gördük ki insanlara değer verenler değil ezenler yaranıyor. boşuna dememişler marabanın sırtından sopayı eksik etmeyeceksin diye.
aralık ayında asgari ücret 3800 lira olmalı diyerek akp ile pazarlık masasına oturan disk, maltepe belediyesi'nin 4100 liralık ücret teklifini kabul etmeyerek işçileri greve götürdü. onların da ne kadar samimi olduklarını ve kimlere çalıştıklarını görmüş olduk. çöp edebiyatı ile iktidara gelen akp'nin bu kadar puan kaybedip dip yaptığı bir dönemde adeta yardımına yetişerek eline malzeme verdiler. hem de aynı malzemeyi. türkiye'de şu bir gerçek ki sağcı iktidarların düşmesi ne böyle sözde sendikaların, ne siyaset kahvehanesi olmuş oda birliklerinin, ne de uyduruk solcu gazetelerin işine gelir. çünkü ülkeye beş kuruşluk değer yaratamayan laftan ibaret bu oluşumlar varlıklarını bu sağcı iktidarlara borçludurlar.
bazı chp'li belediyelerin akp ile asgari ücret yarışına girerek vasıfsız işçilere 5000 - 6000 lira ücret vermeleri hataydı. çünkü bu millete yaranamazsınız. 1992'de yaşanan grevden ders çıkarmaları gerekirdi. iyilik yapacağım derken ellerine koz verdikleri eğitimsiz insanlar disk'in de gazıyla böyle bir olaya kalkıştılar ve chp'li belediyeleri akp'ye karşı zor durumda bırakdılar. bunun adı yediği kaba pislemektir, başka birşey değil.
çalışan nüfusun %45'inin asgari ücretle çalıştığı, işsizliğin 8 milyon olduğu, üniversite mezunu işsiz sayısının 1,35 milyon olduğu, mühendislerin bile eğer iş bulabilirlerse 3500 - 4000 liraya çalıştığı şu ortamda kamu kaynaklarının bu vasıfsız işçilere kontrolsüzce harcanması son derece yanlıştır. verilecek fark asgari ücretin iki katı değil biraz üzerinde olmalıdır. yoksa nelere sebep olacağı ortada.
gösterilen iyi niyete rağmen madem bu işçiler chp'ye böyle bir zarar verdi ve halkı da mağdur etti, o halde şu saatten sonra chp'li belediyelerin de yapacakları tek şey lokavt ilan ederek hepsini kapı önüne koymak olacaktır. temizlik işleri için ilk aşamada süreli sözleşmeli işçi alımı yapılmalı. şu işsizlik ortamında açılacak kadro inanın bir günde dolar. yapılacak iş hiçbir eğitim ya da vasıf gerektirmediğinden dolayı da gecikme olmadan bir günde işbaşı yapılabilir. sonraki aşamada ise hizmet alımı ihaleleri yapılmalı ve bu olayların tekrar yaşanmaması için bir daha da kimseye kadro verilmemelidir.
edit: entry'i baştan sona tane tane bir çocuğa anlatır gibi yazmama rağmen farklı yazarlar tarafından farklı şekillerde itham ediliyorum. halbuki yanlış olan birçok şeye muhalif olduğum aşikar. bu da bize pisa sıralamasında okuduğunu anlamada neden son sıralarda olduğumuzu gösteriyor. dikkat edilirse entry'i paragraflara ayırdım ve her paragrafta farklı bir şeyden bahsettim. olay basit bir işçi grevi gibi görünse de sürecin bu noktaya gelmesinde birçok farklı dinamik var. ülkenin gelir ve çalışma şartlarını mahveden akp'yi de, günümüzde sendikacılığın ve solculuğun ne hale geldiğini de, chp'li belediyelerin attıkları yanlış adımları da, ülkenin içinde bulunduğu ekonomik durumu da, sorumsuz işçileri de eleştirmiş bulunmaktayım. -
beymen'de satılan tarla ayakkabısı
ürün özelliklerinde bir de çok iyi bir özellikmiş gibi %100 lastik yazmışlar. sanki %100 hakiki deri amk.
-
türkiye'de tarımı kurtaracak proje
kooperatifleşmenin ülke geneline yayılması gerekli. bu kooperatiflerin işletilmesine devlet öncülük etmeli. çiftçilerin ellerindeki ürün bu kooperatifler aracılığı ile pazarcılara veya perakendecilere direk ulaştırılabilmeli. böylece tüketici çiftçiden çıkan 50 kuruşluk ürünü pazarda veya markette 5 liraya almak zorunda kalmaz. büyük bir organizasyon işi olsa da devlet önce küçük küçük pilot bölge uygulamaları ile bu işe başlayabilir. zamanla tecrübe kazandıkça da sistemi ülke geneline yayabilir.
bu fikir aslında türkiye için bir ütopya. yapılması imkansız. çünkü arada çiftçinin emeğinin zerresini sarf etmeyip çifçiden daha çok para kazanan "yiyiciler" var. bu kesim zaten aralarında anlaşıp fiyat düzeyini de bir bölgenin hemen hemen her yerinde aynı seviyelerde tutmakta. işin en acı tarafı da devletin her zaman çiftçiye vatandaşa değil bu kesime çalışması. kanunları bu kesimin çıkarlarına göre düzenlemesi. biliyoruz ki türkiye'de devlet daima küreşelleşme maskesi altında sermaye sahiplerine çalışmakta.
bazı öneriler var su, elektrik ve akaryakıt giderlerinin ucuzlatılması veya üzerinden vergi yükünün alınması üzerine. evet bu kalemlerin maliyetlere birinci dereceden direkt etkisi vardır. ama yine de bu konuda geniş bir araştıma yapmamış olmamla birlikte tüketiciye yansıyan fiyatın sanıldığı kadar da fazla düşmeyeceğini tahmin ediyorum. çünkü zaten çiftçinin satış fiyatı parekende fiyatının çok çok altında olduğu için çiftinin maliyetlerinde %50 gibi büyük bir düşüş bile raf fiyatında büyük bir değişikliğe yol açmayacaktır. yani yukarıda bahsettiğim örnekte çiftçi maliyetleri yarı yarıya düşürüp ürün satışını 25 kuruşa çekse bile bu düşüş perakende fiyatına en fazla 4,50 veya 4,25 olarak yansıyacaktır.
edit: bahsettiğin konu sorunun sadece bir parçası. işin bir de yerli tohum ve gübre üreticiliği, teknoloji kullanımı, zirai verimlilik ve lojistik maliyetleri gibi boyutları var.