Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. kanada'ya göç eden bir çiftin veda yazısı

    fazla söze ne hacet dedirten yazıdır. kim olduğunuzu bilmiyorum ama umarım aradığınız, istediğiniz hayatı bulursunuz. azınlık da olsa ne hissettiğinizi anlayan insanlar var bu ülkede. yolunuz açık olsun güzel insanlar. yazı aşağıdaki gibidir;

    biz eski türkiye’nin insanları, yeni türkiye’yi terk ediyoruz.

    biz gidiyoruz. artık tanınmaz halde olan, doğduğumuz bu topraklardan, doyacağımız topraklara göç ediyoruz. gezi zamanı içimizde alevlenen minicik umut kıvılcımı maalesef artık tamamen söndü.

    asıl sorunun bizi yöneten ayak takımı değil, böyle olması gerektiğine inanan, bundan son derece memnun olan, senden benden sırf onun gibi olmadığımız için nefret eden halk olduğunu anladık artık.

    böyle nefret dolu bir çevrede barınamıyoruz.

    azınlığız. mutsuzuz.

    her gün ayrı bir katliamın yaşandığı, insan hayatının 5 para etmediği, üstüne bir de ülkenin yarısının inancınıza, doğduğunuz yere, ideolojinize, düşüncenize göre “oh olsun, iyi ki geberdi” dediği bir yerde daha fazla yaşayamıyoruz.

    belki tesadüfen o gün denk gelmeyip, patlayan bir bomba ile ölmüyoruz ama bu da pek yaşamaya benzemiyor doğrusu.

    biz artık insan yerine konmak istiyoruz.

    iyilik yaptığımızda “enayi”, saygısızlık yapmadığımızda “ödlek”, eğitimliysek “entel”, görgülüysek “elit”, dürüst isek “saftirik”, oruç tutmuyorsak “kâfir” diye yaftalamadığımız bir hayatımız olsun istiyoruz.

    öyle ya, başka hangi dilde “entel” diye hakaret var? ne acıklı değil mi? daha basit bir hayat istiyoruz. daha güzel bir hayat istiyoruz. ayıp mı?

    her şeyden önemlisi, koca bir hayatın henüz en başında olan uzay’ın sorumluluğu var artık üzerimizde. sadece kendimiz için değil, onun için gidiyoruz en çok.

    bu ülkede her şey çok zor. çalışmak, kazanmak, okumak, eğlenmek, dinlenmek, seyahat etmek, çocuk büyütmek…

    maalesef istediğiniz kadar çok para kazanın, bazı şeyleri satın alamıyorsunuz.

    kendi fanusunuzda belki huzur bulabilirsiniz ama burnunuzu kapıdan dışarı çıkardığınız an bu kötü insanlarla muhatapsınız. sokakta, trafikte, okulda, iş yerinde…

    belki çocuğunuzu yılda 40.000 tl vererek en iyi okula gönderiyorsunuz ama canını eğitimsiz, saygısız, hatta kuvvetle muhtemel daha önce içeri girip çıkmış eski bir dolmuş şoförünün kullandığı servise emanet ediyorsunuz… siz gece gündüz çalışıp didinip tüm servetinizi yıllarca bu okullara, kurslara yatırıyorsunuz ki çocuğunuz mezun olduğunda 1500 tl maaşla, dayısının torpiliyle yönetici olmuş bir hanzonun altında çalışabilsin…

    bu ülkede artık gerçekten, taraf olmayan bertaraf oldu.

    göz göre göre hem de.

    ramazan’da sigara içene verdikleri tepkinin yarısını 45 çocuğa tecavüz edildiğinde vermeyen insanlarla nasıl yaşanır?

    yaşayamıyoruz.

    niye terk edip bu ülkeyi onlara bırakıyoruz? niye hep biz gidiyoruz?
    çünkü gitmezsek hep biz ölüyoruz.

    eğer başımıza bir iş gelmeden, hayatta kalmayı başarırsak, bu ay sonunda, binip uçağımıza yeni hayatımıza başlıyoruz.

    çokça buruk, bir o kadar heyecanlı, oldukça da öfkeliyim aslında. tam bir duygudurum bozukluğu. bakalım nasıl olacak…

    biz eski türkiye’nin insanları, yeni türkiye’yi terk ediyoruz.

    kaynak

    edit: imla

  • 2. putin'in yaptığı hakan fidan esprisi

    olaydan on dakika önce hakanım fidanım koşa koşa cbnin yanına gider...

    - efendim... sanırım ruslar hakkında önemli bir gerçeğe ulaşmış bulunmaktayım.
    - neymiş??
    - galiba sıcak denizlere inmek gibi bir planları var.

    işte, esprinin ardından gelen tebessümün sebebi bu olaydır.

    debedit: okuyup da gülsen ya... yeter.

  • 3. babaların mağara adamı ekmeği tutkusu

    birçok babada gözlemlediğim, kahvaltı keyfini bok eden davranış.

    normal şartlar altında fırından ya da bilumum bakkal türevi işletmeden satın alınması gereken ekmek isimli temel gıda maddesini kapıya kadar getirttiği beyaz fiorinolu bir adamdan satın alıyor babam. bu satın aldığı ekmek yaklaşık 35 cm çapında bir daire şeklinde ve sanırım titanyumdan yapılma.

    babam çoğu insanın yediği normal insan ekmeğini değil bu viking kalkanı kılıklı şeyi yediğimiz için çok mutlu ve gururlu. ekmeği kesip içinin rengini bana gösterdiği an gözlerinde beliren "işte fark bu" temalı, biraz da övgü bekleyen bakış; başarılı bir aile reisi olma gururunu doyasıya yaşadığının bir göstergesi. eleştirilere de pek kulak asmıyor. sofraya ekmek diye koyduğumuz şeyin gayet jant kapağı, özel güvenlik görevlisi silahı ya da atletizmde yeni bir atma branşı malzemesi olarak kullanılabileceğini uygun bir dille anlattığımda beni apartman çocuğu olmakla, fabrikasyon gıda bağımlısı olmakla falan suçladıktan sonra bu mağara adamı ekmeğinin sağlıklı olduğunu eklemeden de geçmiyor.

    optimus prime ya da chuck norris için sağlıklıdır belki de ağzı yumuşak dokuyla kaplı benim gibi bir normal insan evladı için hiç de sağlıklı değil bu köy ekmeği.

  • 4. açık olan kadın okusa ne olacak

    "sikimde de kafa var sende de hoca." dediğim sıçmık.

    debe edit: madem böyle saçma bir entry ile göz önüne geldim, başka bir şekilde değerlendireyim.

    13 mart 2016 ankara patlaması

    ben unutmaya çalışıyorum, ancak siz unutmayın lütfen.

  • 5. isveç'ten türkiye'ye kesin dönüş yapan türk

    üşümüştür.

    o değil de başlığın 1. entry'si net bir anadolu çomarı tarafından yazılmış.

    "isveç'de çocuklar 12-13 yaşında cinsel ilişkiye girmeye başlıyorlar. henüz o yaşlarda hamile kalanlar o kadar fazla ki. bir allah'ın kulu da çıkıp bir şey diyemiyor. "

    verilere bakıyoruz -

    15-19 yaş arası doğum oranları - http://data.worldbank.org/indicator/sp.mtr.1519.zs

    isveç : 1000'de 40
    türkiye: 1000'de 133

    hadi bakalım. kimin cocukları daha çok hamile kalıyor?

    "bebek küvözleri var"

    fransa'da da var, ingiltere'de de var. amerika'da da var.

    bizde ne oluyor ? tuvalette doğurup deliğe atıyorlar.

    "avrupa'da en fazla tecavüz suçlarının işlendiği ülkelerden biri burası. "

    isveç'in tecavüz kapsamı dünyanın en geniş kapsamı.
    bak örnek vereyim :

    bir ofiste erkek müdür, beraber çalıştığı kadın elemanla yan yana otururken popoları sürtüyor. bu 1 yıl boyunca her gün oluyor.

    bu durumu kadın şikayet etse :

    türkiye : ciddiye alınmaz
    amerika : 1 adet cinsel taciz davası olur - mahkemeye gitmez, taraflar anlaşır
    isveç: her gün için ayrı şikayet olur. hop sana 300 tane taciz davası.

    isveç dünyanın en "mutlu insanlarının yaşadığı ülkeler" sıralamasında 8. sırada.

    türkiye 78. sırada.

    kaynak : http://worldhappiness.report/…6/03/hr-v1ch2_web.pdf

    özetle, eğer üstteki osmanlı mosmanlı diyen anadolu çomarı gibi iseniz, gördüğümüz gibi size uygun yer kayseri falan. isveç gibi bir yer bile sizi adam edemiyor.

    gel boydak holding'de işe gir, mis gibi dil sıkıntısı da yaşamazsın.

  • 6. tolga zengin muslera kadar iyi kalecidir

    "elimde neuer ya da muslera vardı da oynatmadım mı?.. kaldı ki tolga, muslera kadar iyi." sanırım ilk cümlede içinden geçeni söylemiş, ikinci cümle de tolga üzülmesin, taraftar kızmasın diye toplamaya çalışmış.
    not:gs

  • 7. eve erkek atmışken babanın eve gelmesi

  • 8. 4 eylül 2016 ışid'in 30 ypg'li teröristi öldürmesi

    sevgi pitirciklarini uzmus belli ki.

  • 9. 4 eylül 2016 türkiye'nin sınırlarının genişlemesi

    genişlemeden kasıt bölgeyi ışid, ypg gibi terörist unsurlardan temizlemek ve görev tamamlandıktan sonra çekilerek asıl sahiplerine teslim etmekse (mesela suriyeli mülteciler o bölgelere kaydırılabilir) güzel bir haberdir.

    yok eğer genişlemeden kasıt uluslararası hukuka göre suriye toprağı olarak kabul edilen bir şeridi ilhak ederek türkiye toprağı ilan etmekse: nato üyesi bir ülke, tüm dünya ülkeleri tarafından tanınan gayet de legal bir devletin toprak bütünlüğüne kastetmiş olur ve o sınırları adamın götüne sokarlar. sadece aşikarı tekrar beyan etmek istedim.

  • 10. beşiktaş

    yeni transferleriyle ve geleceğe dair sinyalleriyle, ezeli rakibinin taraftarlarını konsolide etmiş takımdır.

    şu 2 entry debe'ye arka arkaya girmiş:
    #62736057
    #62733376

    şu entry'lere baksanıza.

    "fener böyle miydi dostum, sikerdi bizi ama incitmezdi belimizi" diyen galatasaray'lılar
    "cimbom farklıydı kardeşim, sikerdi götten ölürdük gülmekten" diyen fenerliler falan.

    gündemi takip etmeye birine bunların daha 10 gün öncesine kadar birbirlerine "fetö'cüsünüz, eski şampiyonluklarınız incelensin" ya da "şikecisiniz, tarlaları sürdünüz" dediklerine inandıramazsınız hayatta.

    kısacası, herkesin maskesini indiren canım takımımdır.

  • 11. pkk ile bağı olan öğretmenlerin açığa alınması

  • 12. ozan tufan

    başka sporcuların eşlerini düşündüğü kadar para kazandığı mesleği düşünmesi gereken yetenek fakiri, ahlaki değerlerini beğenmediğim, zeki olduğunu düşünmediğim futbolcu.

    bu adam milli takımda oynuyor üstelik. inanılır gibi değil.

    ekiiden gelen istek üzerine editlendi.

    ahlaki yönü

    sportmen yönü

    fenerbahçelieler de ozanı savunmak için aşırı bir gayret var. güzel kardeşim siz atatürkün takımı değilmiydiniz ? sporcunun zeki, çevik ve ahlaklısını seven atatürkün takımı... ozan tufan tam olarak bu tanıma uyuyor değil mi sizin için?

  • 13. fenerbahçeli sporcuların tosiç'in eşini beğenmesi

    (bkz: ersun yanal bunu beğendi)

    yanlış zamanda gelmiş adam. ah şimdi olacaktım diye iç geçiriyordur.

    http://www.imgim.com/7355incin8077163.jpeg

  • 14. debe'ye girmek için yalandan hikaye uydurmak

    bu da yeni moda herhalde... belki de senelerdir vardı da son zamanda bir hayli sıklaşmaya başladı... adam güzel güzel eğlenceli gülümseten bir şey yazmış sonra "bu da böyle bir anımdır" diye bakınızını vermiş ama ertesi gün debe editi altında "burada yazılanların gerçek kişi ve olaylarla bir ilgisi yoktur" diye not düşmüş; hay anasını ya, lan dingil niye kandırıyorsun onca insanı hayalindeki mevzuları gerçekmiş gibi anlatıp...

    biri karısıyla anlaşamaz boşanmayı da beceremez, biri gelir sağ eliyle sol kulağını kaşıyışını 25 paragrafla anlatır, bir ötekisi gelir dünyanın en büyük kulübünü nasıl tutmaya başladığını en dramatik biçimde anlatır...

    tamam biliyoruz asosyalsiniz, o minicik telefon ekranına bakıp ensenizin kamburu çıkana kadar durmaktan geri kalmayıp, küçücük tuşlara basarak entry girmeyi kendinize görev addediyorsunuz; e ama dört duvar arasında hayal aleminde yaşayıp da o hayallerinizi burada gerçekmiş gibi sunmayın, vaktimizden çalmayın lan...

    hatta dur bununla ilgili şahit olduğum bir anımı anlata... eeeh neyse!

  • 15. istiklal caddesi'nde 1 ayda 35 dükkanın kapanması

    kısa bir türkiye özeti.

    bir ülkenin kendi öz kaynakları ile yetiştirdiği eğitimli insanları ve onların kattığı artı değer olmasa geleceği durumun göstergesi. dikkatinizi çekti mi bilmiyorum. kapanan dükkanların çoğu beyaz yakanın alışveriş yapacağı dükkanlar. ve neden bu dükkanlar kapanıyor?

    çünkü bu caddeyi güzel ve aydınlık yapan insanları buraya küstürdünüz. bu yüzden bu karanlık ve pis hava. bu yüzden o güzelim dükkanlarınız kapanıyor teker teker. elinizde sadece paralı görgüsüz araplar ve mafyacıklar kaldı. beyaz yaka buradan gitti. gelmiyor. gelmeyecek de. şimdi de ağlıyormuşsunuz "dükkanlarımız kapanıyor, mamamız azalıyor, zamanında 23423423 milyar dolar yatırım yaptığımız yere artık beyaz yaka gelmiyor" diye. ayrıca beyaz yaka buradan uyanır da ekonomik boykotunun yaratacağı etkiyi anlarsa asıl o zaman vay halinize. "beyaz yakayı istiklale küstürelim,kovalım, asfalt dökelim, rantın gözüne vuralım ama 2840923423 milyar dolar yatırım yapmaya da devam edelim" düşüncesi de ancak sizden çıkabilirdi zaten. çünkü düşünmek sizin özellkleriniz arasında değil.

    şimdi istediğiniz kadar godaman arap turistle, suriyeli ile doldurabilirsiniz buraları fakat düşüşünü durduramazsınız artık. istiklal caddesini yeni türkiye bitirdi. sadece ben hissediyordum sanıyordum bu durumu. istiklal caddesi bana artık karanlık ve pis geliyordu ve işim olmadıkça gitmiyordum. oysa çok değil 3 sene önce bile sadece tur atmaya giderdim. gördüm ki herkeste aynı hissiyat varmış.

    ve siz orta sınıfın ayağını kesmek için asfalt bile döktünüz. harbiye tarafını yıllarca beton bir alan olarak beklettiniz. asmalıdan masaları kaldırdınız.ağlamaya sızlamaya hakkınız yok. o devasa avmleriniz de batacak. emek sinemasının ahı tutacak. istiklal caddesi eski karaköyün, kasımpaşanın arka sokakları gibi bir yer olacak. bunu siz istediniz. o aydınlığın üstüne siz asfalt dökerek toma yürüttünüz. artık fazla bir şey beklemeyin.

    bir süre bu sonra karanlık ve pis caddenize araplar da gelmemeye başlayacak. neden mi? çünkü onlar zaten kendi ülkelerinde bir sürü böyle karanlık pis ve kalabalık caddelere sahipler. tatil için geldikleri bu modern müslüman ülkede hem müslüman hem laik olmanın keyfini yaşıyorlar. kızları çarşaf giymeden gezebiliyorlar. istedikleri zaman sokakta dolaşabiliyorlardı. insanları görüp özeniyorlardı. hayallerindeki ülkede yaşıyor gibi oluyorlardı. yani hangi beyinle gs lisesinin karşısına öd kokusu dükkanı açtınız anlamıyorum ki. bütün körfez öd kokuyor zaten. ama dediğim gibi düşünmek sizin özellikleriniz arasında yok. siz ancak kurulu bir sistemin başına gelip, kendi saçma ideolojinizi yüklediğinizde bile o sistemin yürüyeceğini sanan kibir putlarısınız.

    bizim elimizden ekonomik özgürlüğümüzü alabilirsiniz. hayatımızı zorlaştırabilirsiniz. ama sıfırdan kendi emeğimiz ile bir noktaya gelme özelliğimizi alamazsınız. bunu da bir kenara yazın.

    debe editi: (bkz: #62760145)

  • 16. kanada'daki hayatımızı kıskananlar

    beni asıl üzen kaliteli, düzgün insanlar kanada'ya gitme şansı bulamazken böyle tipler gidebiliyor. hiç anlamıyorum tanrının adaletini bazen.

  • 17. cansever'in klibindeki aşırı güzel kız

    güzel kız görmesek inanacağız.

    bu mu güzel oğlum bu nasıl bir yoksunluk.

  • 18. 24 eylül 2016 beşiktaş galatasaray maçı

    herkes sikicez sokucaz diyor. kimsenin ama kimsenin mantıklı bir argümanı yok.

    biri deseki "beşiktaş kanat oyunuyla, pas trafiğiyle galatasaray'ın mevcut oyun sisteminde kilidi rahat açar" ya da "galatasaray'ın orta sahası beşiktaş'ın kolay pas yapmasına izin vermez" falan, eyvallah diycem.

    diycem de, eh be amına koduklarım, daha bu takımlar yeni transferleriyle doğru düzgün maç bile yapmadı. argüman sunmanız için bile yeterli koşullar mevcut değil.

    yapmayın şunu artık. ergenlik sınırlarını zorluyorsunuz. beyninizle hareket edin. kimse kimseyi sikmiyor amk. götünden kan almak falan yok. bu maça galatasaray taraftarı gelecek. harika bir şey bu. ama sözde! çünkü siz bu kafada olduğunuz sürece, deplasman yasağı bizim futbolumuza az bile!

    taraftar en güzel tepkiyi tribündeki marşlarıyla, pankartıyla, maç öncesi - sonrası gönderdiği mesajlarıyla verir. birbirini sikerek değil.

    not: siyah-beyaz.

  • 19. bim'den yiyen lc waikiki'den giyinen insan

    tüm gününü çalışarak geçiren, evine ekmek götürmeye çalışıp namusuyla yaşayan insanlarla alay eden embesiller ve çeşitli komiklikler yapanlar kompleks sahibi oluyorlar.

    adamın nereden alışveriş yaptığından sana ne bre orospu çocuğu. çalıp çırpan soysuzların karşısında takla atıp maddi durumu iyi olmayan insanlarla dalga geçmek sana ne kazandıracak? haysiyet yoksunu şerefsizler.

  • 20. burçlar savaşından galip çıkacak tek burç

  • 21. yurtdışında yaşayanların türkiye'yi kötülemesi

    normal durum.

    burada ince bir nokta var. bir hayvansanız, türkiye'de gayret rahat yaşarsınız. elinizdekini sokağa atarsınız, müziğin sesini sonuna kadar açarsınız, sokak düğünü yaparsınız, trafikte hiçbir kurala uymazsınız ve başınıza hiçbir şey gelmez. yurtdışında yaşayıp uyum sağlayamayan; ondan sonra türkiye'ye gelip sızlananların insanların büyük kısmı bu grupta.

  • 22. ateist

    "yaraticinin olduguna inanmamak sacmaliktir." gibi yorumlarla zırvalık olarak nitelenebilen inançsızlık sistemi.

    buna cevaben şöyle bir görüş sunabilirim: yaratıcının olduğuna inanmak saçmalıktır. bir yaratıcının varlığına inanmak tam bir zırvalık.

    bence böyle daha güzel oldu.

    tanrılar mı dinleri yarattı yoksa dinler mi tanrıları yarattı?

    şimdiye kadarki inanç sistemleri zırvalıktan ibaret olsa, yaratıcının olduğuna inanmamak neden saçmalık olsun ki? din denen zırvalıklar olmasaydı tanrının varlığından nasıl haberdar olunabilirdi?

  • 23. pkk'nın erzak vermeyen köylüyü öldürmesi

    yaa bak özge, o köylü vegan değildi ve ekolojik, demokratik konfederal toplumda bir yeri yoktu anlıyor musun? akşam ne yapıyorsun bu arada?

  • 24. caner erkin

    bakıyorumda dünden beri fenerliler sarmış burayı. halen kuyruk acısı çekmelerinden ötürüdür muhtemelen. 3 ay önce siz anca bizim futbolcuların formasını alırsınız diyenler simdi gelmiş bu futbolcuları kötülemeye çalışıyor. bide burda yok artık galatasaray rekabetimizi özledik yazmışlar.
    bak güzel fenerli kardeşlerim. o zaman şimdi gidin galatasaray başlığına " biricik sevgilim, eski güzel günlerimizi ve tatlı rekabetimizi çok özledim. ama artık kocamız beşiktaş buna izin vermiyor. çok üzgünüm :(((( " yazın. hadi siktirin gidin.

  • 25. beyaz futbol

    ahmet çakar: herkes paraya çalışıyor kardeşim. para vermeseler biz buraya çıkar mıyız? sen çıkar mısın apo?
    abdülkerim: semtten geçmem.

  • 26. başarısız kemalist darbe girişimi

    "kemalistler darbe değil, devrim yapar. devrimin sopasını da arapperest ışidci yosmaların götüne sokar." diyerek çürüttüğüm önerme.

    dincinin borusu dinciye öter. kemalistlerle badem bıyıklı götverenleri aynı cümle içinde kullanmak bile hata ama neyse.

  • 27. tuğçe kazaz'ın beyin yakan terörist sayısı analizi

    ulan kadın 3 din biliyor!4 dine de derdini anlatacak kadar hakim! sen bu atayiz halinle nerden bileceksin ki! sen kim köpek!

    (bkz: 40 yapar)

  • 28. 4 eylül 2016 turkcell rezaleti

    not: en altta özet de var.

    edit:
    -*- büyük dolandırıcılığın matematiksel karşılığı -*-

    arka planda bir indirme dahi olsa, yine de 1 dakika içerisinde, yani sadece saniyeler içinde, 370 mb gibi bir veri tüketmesi neredeyse imkansız olan bir durum. nasıl mı?

    100 kb = 2 kuruş

    yani

    1.000 = 20 kuruş

    yani, hemen hemen

    1 mb = 20 kuruş

    yani

    5 mb = 1 tl

    yani

    370 mb = 74 tl

    internet paketi ne zaman bitmiş, mesaja göre?

    saat 13:01'de.

    kontör ne zaman bitmiş peki?

    gene 13:01'de.

    hadi diyelim

    13:01:00'da paket bitti, 13:01:59'da da kontör bitti.

    bu durumda 1 saniyede 21 mb veri çekmesi lazım ki bu 210 mbit hız demek.

    hangi hız testinde bu hızı gördüğünüzü bir düşünün önce? ben hiç görmedim.

    ki bu en iyimser rakam siz düşünün!!

    ortada dev bir dolandırıcılık var!

    -*- geç bilgilendirme dolandırıcılığını saymıyorum bile! -*-

    rezalet içinde rezalet. adamlar bildiğin olayın kolayını bulmuş, wifi paylaşımı yapıldığı anda 100er 100er alıyorlar interneti, sonra da kontrol edemiyoruz diyorlar. oh ne ala!

    bugün yaşadığım ve sözlüğe taşıdığım ilk rezalettir.

    efendim dün gece saat 1 civarı uyumaya çalışıyordum. daha sonra telefon titredi bir kaç kere. baktım turkcell mesaj atmış okumadım bile. sabah uyanınca mesajı okudum,

    6 gb internet paketinizden kalan 754,15 mb diyordu. aha:

    http://fs5.directupload.net/…es/160904/ccpwh7ef.jpg

    neyse dedim, mesaj gece geldi sonuçta, ben uyuyordum ve telefon wifi'ye bağlıydı. demek ki neymiş bugün 754.15 mb internetim varmış. amaaan nolacak dedim çünkü neden? 5 eylülde paketim yenileniyor 38 tl'ye ve benim hattımda 74 tl var. rahatım yani.

    kalktım yataktan ipad pro alacaktım. bimeks reklamı çıktı tv'de. diyor ki tüm ürünlerde %10 bi para. alla alla dedim bi bakayım ipad pro için. girdim telefondan bimeksin sitesine, baktım hiç bir yerde göremedim bi para mi para.

    belki mobile koymamışlardır dedim dur bilgisayardan bakayım. geçtim bilgisayara, internetin üzerinde sarı üçgen içinde siyah ünlem. en nefret ettiğim.

    lan dedim ne de olsa 750 mb internet var. bu düzelene kadar beklemeyeyim ben de iki dakka telefonu modem yapayım.

    yaptım modem, girdim internete, bimeksin sitesine girdim, baktım ipad'lere orada da bulamadım bi bok ve çıkıp kapattım interneti.

    neyse efenim oturdum yerime. mesajlar geldi ard arda.

    saat 13:03'de gelen mesajlara bakıyoruz:

    http://fs5.directupload.net/…es/160904/n6ew58qa.jpg

    ne diyor ilk mesajımız? saat diyor 13.01 itibari ile diyor, paketiniz bitti diyor.

    lan nasıl biter bir kaç dakika bimeksin internet sitesinde!!! hd video izlesem bitmez!!!! bir de ne zaman diyor? 13.03'de diyor. bu varan 1.

    sonra

    http://fs5.directupload.net/…es/160904/gvdj3psp.jpg

    ne diyor? 13.02 itibari ile durum bu hacı diyor. kapat interneti diyor. ne zaman diyor? 13.03'de diyor. bu varan 2.

    neyse efendim ben de diyorum ki madem öyle hadi kapatalım şu interneti ne de olsa yarın yenilenecek paket değil mi ama? öyle tabi lan manyak mısın?

    ne oluyor sonra biliyor musun?

    13.11'de bana bir mesaj geliyor!! 13.11'de!!!!

    ne diyor?

    http://fs5.directupload.net/…es/160904/rd2pszmp.jpg

    3 tl oldu diyor bak internet paketi kullanımın diyor.

    vay anasını diyorum geç kalmışız kapatmakta. dur bakalım ne kadar kontor gitmiş.

    yazıyorum *123#. o da ne! lan 0 tl kalmış 0! yazıyla sıııfııııırrr....

    74 tl falan vardı bak 0 kalmış!

    oha diyorum.

    bakıyorum tl kullanım detaylarına! o haaaa!!!!

    en büyük turp burda ya lan!

    http://fs5.directupload.net/…es/160904/c25dfyvr.jpg

    bu ne olm!!! saatlere dikkat. bak bana

    13:03'de mesaj atıyorsun, 13:01 ve 02'de internet paketimin bittiğini söylüyorsun, ama bitmemiş olan 13.00'da ve tam da 13.01'de çatır çatır kontörleri çekiyorsun!!!

    13:03'de bitti diye haber verip, 13:11'de 3 tl aştın deyip, 13:00 dan 13:01'e 74 tl çekiyorsun lan!!!

    dalga mı geçiyorsun turkcell!!!

    hemen rıyorum turkcell'i, o genç ne diyor? valla şöyle böyle. yazık yardımcı olamıyor tabi yetkisi yok. yetkili arasın beni diyorum.

    16:05'de arıyor beni yetkili. diyorum ki aga böyle böyle bak geç haber verdiniz, hatta bırak haber vermeyi, internet paketinin bittiğini söylediğiniz saatten bile önce çekmişsiniz kontörleri. ben diyor kayıt alayım. yav diyorum onu da geçtim, 700 küsür mb internet varken bu duruma gelmesi zaten saçmalık. onu da kayıt aldım diyor.

    alıyor kayıt.

    arıyor 30 dakika sonra falan. yapacak bir şey yok diyor. niye diyorum? internet paylaşımı yapmışsınız detay göremiyoruz. yav diyorum tamam, valla bimekse baktım sadece de, hadi neyse o zaman haber vermediniz? o ne olacak? geç haber verdiniz?

    bak bak bombaya bak:

    internet çok hızlı giden bişi olduğu için gecikmeler olabiliyor, %80 sonrası haber veriyoruz zaten dikkatli olacaksınız.

    bro diyorum, zaten dikkatli kullandım. 750 mb vardı, mesaj attınız kapattım da mobil veriyi zaten. e siz geç mesaj attıysanız ben ne yapabilirim?

    valla diyor dikkatli kullanacaktınız.

    yav diyorum, mesajı geç atıyorsanız nasıl dikkatli kullanayım?

    öyle diyor.

    he diyorum, diyorsunuz ki biz koca şirket olarak zamanında haber veremiyoruz size, ama siz tam zamanında kapatacaksınız interneti öyle mi?

    kusura bakmayın diyor.

    hay bokum ya.

    yav ne yapabilirim bu konuda? açık açık adamların ihmali bu ve ben zarar görüyorum allah aşkına yardım edin lan bana.

    özet:
    1.
    http://fs5.directupload.net/…es/160904/ccpwh7ef.jpg
    gece mesaj geliyor 750 mb net var.

    2.
    http://fs5.directupload.net/…es/160904/n6ew58qa.jpg
    13:03'de mesaj geliyor, 13:01 de paketin bitti diye

    3.
    http://fs5.directupload.net/…es/160904/gvdj3psp.jpg
    gene 13:03'de 13:02'ile ilgili bir mesaj geliyor kendi içinde çelişkili.

    interneti kapatıyorum.

    4.
    http://fs5.directupload.net/…es/160904/rd2pszmp.jpg
    13:11'de mesaj geliyor 3 tl paket dışı kullanım diye

    kontrol ediyorum, 74 tl çekilmiş hattan!!!!

    girip bakıyorum internete ne kullanmışım diye. bir de ne göreyim?

    5.
    http://fs5.directupload.net/…es/160904/c25dfyvr.jpg
    13:01'de bitti dedikleri paketten, 13:00 itibari ile, 13:01'e kadar 74 tl çekmişler!!!!

    yav ne yapabilirim bu konuda? açık açık adamların ihmali bu ve ben zarar görüyorum allah aşkına yardım edin lan bana.

  • 29. 4 eylül 2016 yds

    akın dilin açıkladığı cevaplarda yanlışlar olduğunu düşündüğüm sınav. ya da bana öyle geliyor. misal einstein newton karsilastirmasinda, newton'un fazla rakibi olmadığından geride kaldığını einstein'in ise diğer dahilerin arasından sıyrıldığı için daha önemli olduğunu söylüyordu diye hatırlıyorum.

  • 30. 1 eylül 2016 28163 öğretmenin ihraç edilmesi

    bir devlet dairesindeyim. eskimiş bir devlet dairesinde, eskimiş bi çocuk. yetişkinler eskimiş çocuklardır bunu herkes bilir. dokuz sene önce. upuzun bir koridor boyunca sıranın bize gelmesini bekliyoruz. bir hayat rutini işte, "sıranın bize gelmesini bekliyoruz." kavaklar köyü neresi yaa, diye soruyorum çevremdekilere. sıranın arkalarından bir sarı kafa uzanıyor. "aa, ben de oraya atandım." gülerek geliyor, sonra öğlen tatilinden dönen memur kapıyı açıyor. birlikte giriyoruz içeri, işlem tamam, sıra bizde işte, öğretmen oluyoruz.

    ıssızda bir köy okulundayım. pencereden bakıyorum bomboş tarlalar. -şimdilerde adı kayaşehir- birden geliyor el sallayarak. sarı bir etek giymiş. okulumuzu geziyoruz. müdür bizi pek beğenmiyor, suratından belli. ilk kurul toplantısında okulun en dağınık sınıfını vermesinden belli. sıralara varana kadar biz taşıyoruz, biz kuruyoruz sınıflarımızı. kıyafetimize takılıyor, makyajımıza takılıyor. sınıfların başarısı zerre umurunda değil. üçüncü sınıfa gelmiş, okuma yazma bilmeyen çocuklara verdiğim emekler gözünde değil çünkü. kpss'de doksan puanın üstünde almış "abla öğretmenlerine" her sene teşekkür veriyor, maklube kaşıklıyor. ücretsiz kurs açıyoruz orta okul öğrencilerine, sınava hazırlansınlar diye, branş öğretmeni bile değiliz. her sene teşekkür alan öğretmenlerin hiçbiri yanaşmıyor. otobüs üç saatte bir. dörtte eve gideceğimize dokuzda gidiyoruz. arabamız yok, otobüs de kaçınca otostop çekiyoruz, bu şekilde cenaze arabasına binmişliğimiz bile var. hele kışları çok zor, okul ısınmıyor, atkılarla berelerle derse giriyoruz. okulun yokuşunda karda birbirimize sarılarak ısınmaya çalışıyoruz. o binayı orada yazın bile görsem, hala içim ürperir. mezun olan başarılı çocukları ailelerinden güç bela izin alarak, kendi imkanlarımızla sınavlara sokuyoruz, şu an çok iyi yerlerde olan çocuklar var. ama müdür bizi bir türlü sevmiyor.

    bir mahkeme salonundayım. babasını hatırlatan bir şey istemiyor hayatında, ismini değiştiriyoruz. kırmızı bi pantolon giymişim, hakim, çok kıkırdayınca azarlıyor bizi, "sus hanım sus." sonra, şahitlik ediyoruz. ısmi değişiyor. lisede imdat diye bir arkadaşım, bıçaklanıp, ölmüştü, yardım beklerken. imdat! isim kadermiş, belki değiştirmeye çalıştığı şey, kaderi. baba aile tablosunda çokça kara kullanmış çünkü, eve geldiği ender zamanlarda. hiç bahsetmezdi. ismini değiştirirken de, kendince, o günlere bir perde daha çekti sanki.

    bir caminin avlusundayım. cenaze. eskimiş bir camide, eskimiş bir hayat. ölüm hayatın eskimesidir, bunu bazıları bilemeyebilir. babasını kaybetti. bir iş kazası, vincin altında kalıyor ve on gün komadan sonra vefat ediyor babası. ısmini ve fotoğrafını ilk kez cenazede görüyorum. sağlığında tanımadığım bir adamın cenazesinde ağlıyorum. sessizce, başucunda babasının, içine içine ağlıyor. deli gibi yağmur yağıyor. bazı hüzünlü hikayelerde neden inadına yağmur vardır hiç anlayamam. yıllardır görmediği akrabaları. buz gibi ortalık, kimse kimseyle konuşmuyor. o okulda üşüdüğünden daha çok üşüyor eminim. sonra dava açılıyor. sanırım, sigorta, babasının iş kazasına karşılık aileye bir miktar ödeme yapıyor. ve bu para parça parça, kardeşlerin düğünlerinde kullanılmak üzere, -hiçbir siyasi amaç ya da çıkar gözetmeksizin- malum bankaya yatırılıyor.

    bir düğün salonundayım. ismi gibi artık soyismi de değişiyor. düğünler eskimiş gençlik midir, pek ben de emin değilim. gelinliğine, yağmur yağıyor yine.

    tanışmamızın tam dokuzuncu yılı bugün. biz atanalı, dokuz yıl olmuş. evinin yanında, küçük bir okulda, daha rahat koşullarda çalışmaya başlamışken, sırf bir bankayı kullandığı için, ihraç ediliyor. işine başladığı isim ve soyisinden bambaşka bir kimlikle, mesleğine veda etmek zorunda kalıyor. ilkokul sırasında siyah önlükle hiç okul şarkısı söylememişçesine mutsuz müdürümüzü, 23 nisanlarda vals öğretip, her gün bir molotofun atıldığı okula, korkmadan, şenliklere götürdüğü öğrencilerini, penceresinden yalnız yol görünen kahve içtiğimiz dertleştiğimiz küçücük ana sınıfı mutfağını, içine ilk aşk acılarımız sinmiş okulun kalabalık, hiç bitmeyecek gibi duran koridorlarını, sırf bazı hüzünlerimizden bir türlü bitmeyen mevsimleri, hepsini unutuyor hiç yaşamamış gibi öyle mi? insan ne kadarını unutabilir geçmişinin? adalet, o bahçedeki ağaç mı baltası olan kesiyor önünü yeşermesinin? hayat, kaç yaşınıza gelirseniz gelin, bu kadaf tuhaf mı?

    su döngüsü var ya hani, bence, hayatı boyunca, boyuna, aynı yağmur yağıyor kimilerinin..

  • 31. özlenen galatasaray fenerbahçe rekabeti

    hazirlik macinda antep'i yenip avrupa sampiyonu olmus gibi sevinen gorgusuz besiktaslilari uzmustur, ulan 4 hafta once sizi yendik o kadar sevinmedik.

  • 32. rte ile putin'in konuştuğu dil

    son olarak g20 zirvesinde tercümansız yaşanan diyalog sonrası şüphe uyandıran dil.@

    en yüksek olasılık, 40 yıl önce o dönem kgb ajanı olarak aliağa tüpraş rafineri inşaatında çalışmak için türkiye'ye gelmiş @ olan putin'in türkçe biliyor olma ihtimali. sürpriz ise rte'nin çatapat ingilizcesi ile durumu idare etmesi..

  • 33. ekşi sözlük kızları nasıl sevişir

    12 yıllık bi yazar abiniz olarak birçok bilgiye sahibim ama hanımlara saygımdan ötürü böyle bir şerefsizliğe girişmediğim soru. siz bir şeyler yaşadığınız kadın hakkında konuşuyor musunuz bre pezevenkler bre gavatlar. padişah olsam ulu orta çükünüzü kökten alırdım ulan.

  • 34. karısından tiksinen yazarların itirafları

    ilgi budalasi bir troll'un zırvaları. hala ciddi ciddi bu troll'un evli barklı olduğunu düşünenler, kendisine öğüt verenler var. ilk günler bu troll sözlükte yazarken, her kadın başlığının altına tüneyip kadınlara en ağır küfürleri eden bir tipti. şimdi çok tekme yemiş, saf anadolu çocuğu babında hikayeler kasıyor klavyesinin başında. millet de gül gül ölmekten donuna ediyor!

    nedir bu kadar komik olan? bir iki ucuz espri arasında düzenli olarak yapılan kadın düşmanlığı mı çok komiğinize gidiyor? bu troll zamanında (eğer silmeydiyse), 'bütün kadınların amcıkları para ile çalışır' lafını etmiş bir troll'dür. sana orospu çocuğu diyen bir troll en nihayetinde, idrak edemediysen eğer. bunu da komik buluyor musun arkadaşım? babanın zamanında, ananın amcığına seni peydahlaması için para basması çok mu komik?

    bir de şöyle savunuluyor bu troll: 'alt tarafı ekşi sözlük. bu kadar ciddiye almayın'. haklısın, türkiye'nin en çok okunan platformunda anan da dahil tüm kadınlara orospu diyen bir troll'u oysa sevip beslememiz gerekiyor sizin gibi. sözlükte herkes küfür ediyor, tamam. ama terörist olduğu için, çomar olduğu için vb. bu troll ise sadece kadın olduğu için bir cinse en ağır hakaretleri savuruyor her gün. çünkü suçu sadece kadın olmak.

    şimdi merak ettim, sizin ciddiye alma kıstasınız nedir peki? bu troll ekşi sözlükte sana orospu çocuğu dediğinde gülmekten ölüyorsunuz. peki bu troll, adın sanın belli facebook sayfana gelip sana orospu çocuğu yazsa, yine gülmekten ölür müsünüz? ya da bu troll sokakta seni çevirip yüzüne orospu çocuğu dese, tekrar soruyorum, yine gülmekten ölür müsünüz? cevabınız evet ise, vallahi bravo. sizin gibi geniş erkeklere madalya takalım hemen.

    benim için faşist her daim faşisttir. cinsiyetçi her daim cinsiyetçidir. soğuk sulardan geleni de olsa, kaynar sularda pişeni de olsa hıyar her ortamda hıyardır. anlayana.

  • 35. galatasaray

  • 36. götteki kullar kafada çıksın diye dilekçe vermek

  • 37. şenol güneş

    atatürk de türk milleti çalışkandır, zekidir demiştir.
    (bkz: ara gazı)

  • 38. tayvan'ın ismi atvan olsun kampanyası

  • 39. 2016 düğün maliyetleri

    dün akşam çok sevdiğimiz bir ağabeyimizin oğlunun düğününe gittik. her şey düşünülmüş, eminim bir sürü para harcanmış, yeni evlenen genç çift pek mutluydu, güzel güzel dans ettiler eğlendiler..

    ama düğünün en güzel anı, senelerdir evli olan ağabeyimiz ve dünya tatlısı eşinin sahneye çıkıp birbirlerinin gözünün içine bakarak şarkı söylemesiydi.

    seneler önce henüz çok gençken, meslek hayatlarının başında ve maddi durumları çok iyi değilken sade bir nikahla hayatlarını birleştiren; evlerini ankastre fırınlarla, padişah koltuklarıyla değil üniversiteden kalan bekarlık eşyalarıyla kuran o çiftin bağlılığı ve mutluluğu, yeni evli çiftin mutluluğundan daha etkileyiciydi.

    en nihayetinde şunu unutmamak lazım, eşyalar, düğünler teferruat; aşk olsun, sevgi olsun, gerisi boş. mal, mülk, statü, koşullar, gereklilikler sizi birbirinize bağlamaz, sevgi ve aşk bağlar. bundan 30 yıl sonra birbirinizin gözünün içine bakarak şarkı söylemeyi de bilmemkaç parçalık porselen yemek takımı değil, bu bağlılık sağlar.

  • 40. beşiktaş'ın taraftarlara tazminat davası açması

    fikret orman tarafından gerçekleştirilecek muazzam hadise. eğer taraftarlar kurallara aykırı(küfür, hakaret, yabancı madde atma vs) gibi sebeplerle beşiktaş'ın ceza almasına sebep olursa alınan ceza için bu eylemi gerçekletiren taraftarlara tazminat davası açıkacakmış. eğer gerçekse bu haber muazzam bi şey olur.

    ayrıca başkasının kartını kullananlar, kendisine ait koltukta oturmayanların da kombinesi iptal edilecekmiş. bravo fikret orman. tüpçünün bedava bilet dağıttığı günlerden kulübü bu noktaya getirmiş olman büyük başarı. evet.

  • 41. üniversite birinci sınıfta yapılmaması gerekenler

    -farklı olmak adına türlü şebeklikler yapmayın.

    benim okuduğum güruh benden 2-3-4 yaş küçük oldukları için okulun ilk 2 ayı bu arkadaşları gözlemlemekle geçti. her cümleye bir komik söz sıkıştırma durumları, ağır abilik taslamaya çalışanları gördü bu gözler. amaçları elbette ki kızları etkilemekti. 15 gün yüz verdiler sonra fos çıktı elemanların havası.

    -uykunuzun dengesini iyi ayarlayın.

    hele ki aileden uzaktaysanız "olum bana kimse karışmıyor ya" modunda uykunuzun sınırlarını zorlamanın bir manası da yok.

    -her önünüze gelene "kardeşim, dostum" demeyin.

    e şimdi yabancı şehirde haliyle bir yakınlık arıyorsunuz, bir grup arıyorsunuz. tamam muhabbet edin şakalasın vs ama hemen de aynı kaptan yemek yiyecek moda gelmeyin. zaten 1 ay sonra o grup 3'e 5'e bölünüyor.

    -evinizden gelen parayı idareli kullanın.

    ilk sene olduğu için yurda çıktığınızı varsayarak konuşuyorum. yurtta çıkan yemeklere burun kıvırıp "hadi olum bugün burger king'e gidelim" diyip bir menüye 15-20 lira bayılmanın manası yok. hele ki paranın geldiği ilk gün yapmanın hiç manası yok. he arada git keyif yap ama bunun bokunu çıkarma.

    - evinizden gelen parayı idareli kullanın vol 2.

    "oh be kimse bana karışamıyor" tadında yaşayacağınız için hemen kendinizi ilk alkol şişesine veya en pahalı sigara paketlerine atmayın. para suyunu çekince nefesinizden sadece bira-rakı kokusu geliyor olur çünkü.

    -batak oynayın.

    ciddiyim la, çok zevkli bak o iş.

    -"hocam çıkabilir miyim?" diye sormayın.

    zira oradaki hoca senin orada olup olmamanı çok umursamıyor. maalesef karşındaki liseden matematik öğretmenin değil. "bu çocuk çok zeki, üstüne titremeliyim" modunda olmayacak üniversite hocalarınız.

    -hocalarla saygılı bir biçimde tartışın

    tartışmaktan ziyade burada anlatmaya çalıştığım şey, zıt fikirlerin çatışması. sen lise sırandaki gibi yayılıp "yeaaa" diye ağzını yaya yaya konuşursan çok çekersin o hocadan. karşıt bir fikrin varsa bunu uygun bir dille savun ve mantıklı konuş.

    daha çok madde var ama geri kalanını da arkadaşlar fazlasıyla yazmıştır. e biraz da tecrübe edinerek canınız yanacak o zaman da sizler burada yazarsınız.*

  • 42. fernando muslera

    adamlığı da kaleciliği gibi dört dörtlük olan uruguaylı file bekçisi. süper lig için gelmiş geçmiş en pahalı ama en iyi kalecilerden. çalıştırıcısının bir diğer efsane kalecimiz taffarel olması da kaymaklı ekmek kadayıfı. elbette çok şey katmıştır ama bunun da ötesinde türkiye'deki gelmiş geçmiş en ahlaklı oyuncu da diyebiliriz. tafo'ya mektup yazmış. günümüzde böyle bir vefayı bırakın böyle ünlü bir ismi anne babamızdan göremiyoruz. bazen de anneler babalar evlatlarından göremiyor. neyse kendisini övmekte yetersiz kalıyorum. ama keşke herkes azıcık örnek alsa, dünya biraz daha güzel olsa.

    ------ alıntı - - - - - - -

    muslera'dan tafo'ya mektup!

    futbol ntv spor

    03 eylül 2016 - 14:01

    santra dergisi

    galatasaray’ın başarılı kalecisi fernando muslera, yayın hayatına yeni başlayan santra dergi’de claudio taffarel için duygu yüklü bir mektup kaleme aldı.
    muslera, geçtiğimiz haftalarda kulüpten ayrılan kaleci antrenörü taffarel’e yazdığı mektupta, çocukluğundaki hayranlığından, galatasaray’da kendisinden öğrendiklerine kadar birçok anısını paylaştı. uruguaylı kaleci, taffarel ile beraber turgay şeren’i ziyaret ettikleri günü de unutamadığını mektupta belirtti.

    işte muslera’nın o mektubu

    sevgili tafo,

    seni ilk gördüğümde 9 yaşındaydım. ülkem uruguay, copa america finalinde senin ülken brezilya’ya karşı final oynuyordu. maçı penaltılarla biz kazanmıştık. hem yaşım küçük olduğu, hem de o dönem kalecilikle hiç ilgilenmediğim için senin bende çok yer ettiğini söyleyemem. söylersem de yalan söylemiş olurum! daha sonra senin kim olduğunun farkına vardım elbette. sadece güney amerika kıtası’nın değil dünyanın en iyilerinden biriydin. galatasaray’dan ilk teklif aldığımda beni arayan yakınlarıma bilgi verirken hep aynı şeyi söylemiştim: “taffarel de orada, onunla birlikte çalışacağım.”

    senin gibi oldum mu bilmiyorum ama...

    istanbul’da karşılaştığımız ilk gün şunu düşündüm: “istediğimi konuşabileceğim rahatlıkla davranabileceğim bir mentorum var artık. ben de onun gibi olmak istiyorum. “senin gibi oldum mu bilmiyorum ama birlikte çok kupalar kaldırdık. galatasaray taraftarı seninle beni kıyaslıyor. bunu düşününce bile çok mutlu ve gururlu oluyorum.

    birlikte binlerce antrenman yapmışızdır...

    her antrenman öncesi takıma neşe saçman sadece kaleci ekibi için değil galatasaray’a da ne kadar katkı verdiğinin göstergesi. birlikte binlerce antrenman yapmışızdır. her antrenmana, ilk günkü gibi işine kendini adayan biriyle çıkmanın beni nasıl motive ettiğini, sporcusuna bu kadar inanan bir antrenörün katkılarını yazıya dökmem çok zor. bu arada hala senin bazı şutlarında kendi kendime “bunu çıkarmam imkansız zaten tafo vurdu” diyebiliyorum!

    tanrının bir isteği belki, bu kulüpte yabancı kalecilerin yeri hep ayrı olmuştu. simoviç, sen ve mondragon… elbette yakın zaman önce kaybettiğimiz turgay şeren’i de hatırlatmam lazım. onu görmek için yaşlılar yurduna gittiğimiz sabah beni arayıp “hey nando antrenman sonrası ne işin varsa iptal et çok önemli bir ziyaretimiz var” demiştin. iyi ki o ziyareti yapmışız. sonsuza dek hafızalarda kalacak bir fotoğrafımız oldu.

    sen benim idolümsün sadece bir sporcu değil bir arkadaş ve bir insan olarak da

    finalde özetlersem; birlikte geçirdiğimiz her an, çıktığımız her antrenman, öğrettiklerin için ve elbette kahkahalarla geçen o muhteşem mutlu akşam yemekleri için sonsuz teşekkürler. galatasaraylılar şunu iyi bilsin ki ben bu kulübe ve bu şehre bu kadar iyi adapte olduysam senin yaklaşımın sayesinde. sen benim idolümsün sadece bir sporcu değil bir arkadaş ve bir insan olarak da öyle hissediyorum. hayatın başarılarla dolu olsun grande tafo!

    fernando muslera

    ------ alıntı - - - - - - -

  • 43. mehmet demirkol

    fatih terim'e soru sorduğu için kendisini eleştiren 'gazeteci'lere, "kardeşim, gazetecilik mesafe koyma işidir. ben sizin gibi değilim kimsenin kucağına oturmam. kimseyle yakın makın da değilim. hayatta kimseye yakın olmadım. birisi de çıksın desin ki, ‘mehmet demirkol bana çok yakındır’. bir tane delikanlı çıksın. bir tane istiyorum bak, bir tane. bir kişi desin ki, ‘bu, şu adamla çok yakındır, yedikleri içtikleri ayrı gitmez’. bir kişi söylesin. gazetecilik mesafeyi koruyabilme işidir. isteyene gelsinler öğreteyim. bilmeyenlere usta da olsa, duayen de olsa gelsin öğreteyim. şimdi beni konuşturmasınlar, delirtmesinler, bir başladım mı bitiririm bak.” karşılığını vermiştir.

  • 44. obama tayyip deyince erdoğan'ın barack demesi

  • 45. ismail saymaz

    bırakın adam gazeteciliğe devam etsin. "parti kursa oy veririm" cilere inanma. onlar senin bitmeni isteyenlerdir. sen yanına alabildiğin kadar genç çocuk al yetiştir. dürüst, korkusuz, ilkeli gazeteciler kazandır bize. her yere de artık beleş çıkma yav. biraz önce anlattığım amaç için para kazanmak lazım. hey gidii... vaktinde anlatırdım bir ismail saymaz var derdim. o kim derlerdi. şu şu haberleri o yaptı ya derdim. habere araştırmaya devam. ve beleş çıkma artık yeter.

    tanırız sıkı solcudur.

  • 46. keanu reeves

  • 47. istiklal caddesi

    bu caddede gezinen arap turistlerle ilgili her şeyi anladım da çözemediğim tek bir konu var. arkadaş sabaha karşı saat 03:00'de sadece gözleri gözükecek şekilde çarşafa bürünmüş bir arap turist yanında başka kimse olmadan bebek arabasıyla barların arasında neden gezer? dilenci diyeceğim kolunda louis vitton çanta var. bebek arabası da şu ikinci el araç fiyatına satılan üç tekerli zımbırtıdan. açık mağaza yok bir şey yok. hani çocuğu eğlemek diyeceğim ama o da mışıl mışıl uyuyor. yemek desen o sokaklarda lokanta yok. bir tarafında pezevenler, travestiler diğer tarafta kapalı bir barın önünde demlenmeye devam eden gençler var. bir kez de değil üstelik. en az üç beş kez şahit oldum bu duruma. anlayabilen varsa beri gelsin.

  • 48. osmanlıca dirty talking

    insanı cinselden soğutabilir.

    -sinkaflı konuş benle hulusi.
    +aşüfte.
    -daha cevval ol.
    +fercine duhul olayım.
    -ah eved. mabadıma tokadı aşk eyle.
    +çaaaad!!
    -varıyorum. varmak üzereyim.
    +(iç ses: dil devrimi yapılsa da kurtulsak amk)