Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. tayyip yüzünden akrabalardan soğumak

    bayram ziyaretlerinde iyice kendini hissettiren durumdur.

    tayyip öyle yaptı allah razı olsun, böyle yaptı şükürler olsun, köprü, yol...
    kılıçdaroğlu şöyle dedi, böyle kötü, şöyle bok....
    sen namaz kılıyorsun niye tayyip'i sevmiyorsun...
    tayyip olmasa ülkenin hali ne olurdu şuan...

    bu ve benzeri saçmalıklar artık canıma tak etti. ne biçim ülke anasını satıyım. tamam senden müzik, sanat konuşmanı beklemiyoruz da arkadaş başka bildiğin bir şey yok mu?

    senin gibi düşünmediğim için benim dinimi neye dayanarak sorguluyorsun?

    adam öyle bir içimize işledi ki aileden akrabadan soğur olduk. bayramlarda sabahtan stresim başlıyor bugün bakalım neler dinleyeceğim diye.

  • 2. tayyip erdoğan'ın hiç yorulmayıp hastalanmaması

    böyle insanlar için genellikle "tık diye gitti " tabiri kullanılır.

  • 3. erkeklerin mide bulandırıcı varlıklar olması

    (bkz: insanların mide bulandırıcı varlıklar olması)

    bakın cinsiyetçilik, ırkçılık falan yapmıyorum dikkat ederseniz, direkt olarak türcülük yapıyorum.

    not: ankara kedisi.

  • 4. 12 yaşındaki kız çocuğunu taciz eden suriyeli

    (bkz: meanwhile in turkey)

    alanya'da oksijen tüketmekle meşgul piçlerden sadece biridir. köpeğini parkta gezdiren 12 yaşımdaki küçük kız çocuğunu durdurup önce saçlarını okşayıp yanaklarını öpüp, akabinde okşamak suretiyle taciz etmiş. sonra evine kadar takip etmiş. yanındaki iki leşdaşı ile birlikte.

    evet o suriyeli kardeşlerinizden sadece biri bu. 12 yaşındaki küçük kız çocuğunu, o ne olduğunu tam olarak kavrayamadan, saçlarını okşayıp öpüp ellemiş. kim bilir elleri küçük kızın nerelerine kayarak. ağır geliyor değil mi olayı bu tarz aktarmak. ama olaylar tam da bu şekilde, iğrenilecek şekilde gerçekleşiyor.

    suriyeli muhacir kardeşimiz ama o bizim. değil mi? onların da cinsel ihtiyaçları var değil mi? biz şimdi bir şey desek ırkçı ilan ediliriz, arapçı ümmetçiler ve ılık götlü hümanist solcular tarafından. aman ses etmeyelim. bir küçük kızımız, bir vatandaşımız daha travmatik bir olay yaşasın varsın olsun. suriyeli kardeşlerimize zeval gelmesin.

    http://www.alanyaadres.com/…apik-dehseti-h9578.html

    olum sizleri pişman edeceğiz, haberiniz olsun. aklınız varsa ülkenize geri dönün. gün gelecek, akp ve havuz medyası olmayacak her zaman sizleri güzelleyen. o zaman geldiğinde bizim insafımıza kalmasın kaderleriniz.

  • 5. pokemon go

    bulbasaur'la macerama başladıktan sonra çakma profesör oak hadi oğlum kalk macera dışarıda dedi. tekel bayiine doğru yürürken, 'anıl tekel' logosunun üstünde pidgey gördüm. tam yakalayacaktım fotoğraf çekiyorum zannedip bayiinin sahibi dik dik bakmaya başladı, utandım eve döndüm.

    (bkz: türkiye'den iyi bir pokemon trainer çıkmaması)

  • 6. iyi yürekli ateistlerin cennete gidememesi

    bunu aynen geçen gün de okudum ancak sen kim milyoner olmak ister'e başvurmadın diye sonsuz bir azap ve cehennemle cezalandırılıyor musun? hayır. seni eksiye çeken bir şey olmuyor. inanan, soruları bildiği için cennete ve ödüle kavuşuyor. sen yarışmaya katılmadığın için soruları bilsen de bir şeyle ödüllendirilmiyorsun. peki bu cezalandırılmanın mantığını açıklar mı? hiçbir mantık, hiçbir felsefe, hiçbir düşünce "kötü kalpli inançlı"'ın eninde sonunda cennete kavuşmasıyla, "iyi kalpli ateist"in sonsuza kadar cehennemde yanmasını açıklayamaz. çünkü mantıksızdır, akıl dışıdır.

    edit: "hem inanmıyorlar hem cennete girmeyi bekliyorlar" gibi ikinci bir sakat mantık çıkarmışlar. öyle bir şey yok. buradaki mesele iyi yürekli ateistlerin cennete alınmaması değil, cezalandırılmasıdır. hatta kötü kalpli dindarların (inançlıların) sonunda cennetle ödüllendirilmesidir. bunlara kılıf uydurmaya çalışanlarla uğraşıyor ateistler, yoksa binlerce dinin, binlerce tanrının, binlerce farklı inancın vaat ettiği binlerce farklı cennetten sizin cennetinize girip/girmemeyi çok da umursadıklarını sanmıyorum.

  • 7. ege sahilinde istanbul trafiği

    desteklediğim olay.

    sayesinde istanbul püfür püfür an itibari ile. oooooh

    sakn geri gelmeyin oralarda kalın. izmir, bursa falan süper şehir...

  • 8. bir emekli maaşı ile bir buçuk buzdolabı alınıyor

    makro ekonomiden hatırladığım kadarıyla sanırım lorenz bu durumu bir analizle göstermişti. uzun vadede teknolojik aletlerin fiyatları göreceli olarak düşme eğilimindedir. örneğin 80'li yıllarda buzdolabı, televizyon gibi aletlerin fiyatları göreceli olarak o kadar yüksekti ki, insanlar senet sepet taksite girerek ancak alabilirdi. bu sadece ülkemize özgü bir durum da değildi. daha iyi hatırlayacağınız cep telefonu fiyatlarına da bakılabilir. 90'ların ortasında o dandik ericsonn, nokia fiyatları neydi öyle. şimdi onca vergiye rağmen kolayca alınabilen bir metaya dönüştü telefon. yeni icatlar, teknolojik sıçramalar önce yüksek fiyatlardan piyasaya sunuluyor, ardından pazar dilimleri doydukça, inovatif gelişmelerle fiyatlar aşağıya iniyor. schumpeter'in inovasyon döngüleri gibi.

    özet geçersek, bu ucuzlamanın hikmeti iktidarlar değil, iktisat teorisindeki inovasyon döngüleridir.

  • 9. elimde olsa saddam'ın heykelini yeniden dikerdim

    hayatimda bu kadar belirtili bir isim tamlamasi daha once gormedim:
    "ırak'ın başkenti bağdat'ın abd işgali sonrası devrilen lideri saddam hüseyin'in heykelini balyozla yıkmaya çalışanlardan birisi olan ıraklı kadim şerif hasan el jaburi'ye ait söz"

  • 10. sevgilisi ödeyecek diye 2.5tl lik çay içen kız

    o değil de, başlığı ilk okuyunca kızın ne kadar düşünceli olduğundan bahsediliyor sandım.

    muhtemelen bulundukları mekanda 1 tl olan sudan sonraki en ucuz şey bu 2.5 tl'lik çay. bunu 6 tl'lik türk kahvesi, 8 tl'lik filtre kahve, 10 tl'lik zart zurt takip ediyordur diye düşündüm. kız da hesabı sevgilisi ödeyecek, çok girmesin diye çay içiyor falan felan.

    iyi niyetime sağlık.

  • 11. münir özkul

    ara ara şakacı bir arkadaş gelip bir şeyler yazıyor buraya.
    ardından 2-3 kişi onun yazdığına paralel bir şeyler yazıyor.
    sonra biri çıkıp "ulan ergenler, münir özkul kadar taş düşsün başınıza, koskoca mahmut hoca'yı madara ettiniz" gibisinden ayar verip kalabalığı dağıtmaya çalışıyor.
    bu arada bazıları da yukarıda dönen mavradan bağımsız " yeşilçam'ın büyük oyuncusu" gibisinden beylik cümlelerle araya giriyor.
    istiklal marşı ve kapanış'a kadar sürer bugün bu goygoy.

  • 12. ateist olsam intihar ederdim

    ateist olacak kadar zekan olsaydı bu cümlenin tam tersini kurardın.

  • 13. kalbi kırılmış bir erkeğin söyleyeceği ilk söz

    gözleri dolar, sadece susar ve "anladım" der.

  • 14. islamda kölelik

    açılın allahsızlığı yaymaya geliyorum (allahım sana geliyorum)...

    aslında bu hristiyanlıkta kölelikten pek farklı değil. ayet mayet anlatmayacağım zaten, onun yerine sıkça kullanılan argümanlara bakalım (başka varsa eklerim):

    1) zamane şartları: herkes savaşlarda köle alıyordu, biz de aldık.
    2) köle hakları: başka yerlerde köle öldürmek serbestti, islam kölelere haklar vermiştir.
    3) caydırıcılık (savunma): kölelik yararlıydı. caydırıcı bir tehdit olarak gereksiz savaşları önlüyordu.
    4) tebliğ (saldırı): müslümanlar fethetmek istedikleri ülkeyi önce islama davet eder. savaşıp köle olmak istemeyen düşman da topraklarında islamın tebliğini serbest bırakır. böylece islam "barış içinde" yayılır.
    5) ihtiyaç: karşı taraf köle almayı bırakınca, islam da misilleme yapmayı bıraktı, kölelik hükmü kalktı.

    her bir sebep tarihsel olarak yanlış. ayrıca sebepler birbirleriyle çelişkili. yani tarih bilmesek bile, mantık ile bunları çürütebiliriz (hızlı yazıyorum, bir ara bloga aktarınca kaynak linkleri bulup koyarım):

    ***

    1) din, zaten "zamane şartlarını" değiştirmek için gelmiş bir şey. kaynağın kutsal, amacın ahlak öğretmekse, bu bahanenin ardına saklanamazsın:

    -"patron güzel ahlakı öğretemiyorum, çünkü ortada güzel ahlak yok."
    -"keşke seni aristo zamanına yollasaydım. neyse, ne öğreteceksin onun yerine?"
    -"itliği, kumarbazlığı, hergeleliği..."
    -"ne?"
    -"yok, televizyondan geldi o. aklımdaki müfredat şöyle: ilk sene namaz, oruç, allah'ın birliği, hac, cihad, ana babaya saygı...1300 sene sonra da köleliğin kötü bir şey olması"
    -"tyrion lannister bile 7 sene süre verdi diye olay oldu burada, 1300 sene ne?"
    -"o zaman gay hakları konusundaki planımı hiç anlatmayayım"

    puta tapanları bir nesilde allah'a yöneltmişken (büyük bir felsefi değişim), kölelik konusunda bir beş yıllık kalkınma planı olmaması, kölelik politikasının felsefi bir prensipten ileri gelmediğini, onun yerine ekonomik bir uzlaşma olduğunu gösteriyor.

    ikincisi, kölelik modern zamanlar öncesinin kaçınılmaz bir öğesi de değildi. avcı-toplayıcılarda yok. tarım toplumlarında da köleliğin yasaklandığı dönemler oldu (islamiyet öncesi ve sonrasında). sırf komşuları camdan atlıyor diye atlamayan toplumlar oldu.

    üçüncüsü, köleliği kaldıran kaç ülkede "zamane şartları" uygundu?

    abd'de iç savaş çıktı ya bu yüzden! abraham lincoln, sınırlı siyasi kredisini bu dava için harcadı, zar zor birlikte duran bir federasyonu ikiye böldü, ve güç bela kazandı. muhammed kutsal peygamber titriyle (siyasi kredi x 100), mutlak hakimi olduğu bir coğrafyada bu riski almamış, "halk buna hazır değil" demişti. görevi bir peygamber değil, basit bir politikacı olmak olan lincoln ise "sikerim güney halkını, bu zenciler halk değil mi" dedi. (iç savaşın kök nedeni ekonomiktir, fakat zamanla ahlaki retoriğe de içten inanmaya başladı insanlar).

    ... ve zenci hakları için kuzeyli beyazlar güneyli beyazlarla savaşırken, o zencilerin kuzenleri, bizim halifenin burnunun dibinde alınıp satılıyordu.

    ***

    2) köle hakları konusunda, vicdan rahatlatmak için tarih epey yamultuluyor.

    köle hukuku islam ile gelmiş veya onunla çağ atlamış bir şey değil. 5000 sene önce piramit dikmiş insanoğlunun, taa 650 yılına kadar köle haklarıyla ilgili bir düzenlemede bulunmamış olduğuna inanamazsınız.

    köle öldürmek de elbette islam öncesi serbest değildi. değişik toprakların, değişik kanunları var. muhammed daha doğmadan 300 sene önce roma'da bu yasaklanmıştı. daha öncesinde de kölenin mal sahibi olması, azad edilince seçimlere bile katılması mümkündü (özgür doğmuş bir kadından daha çok hakkı var). ve tabii ki kendine kötü davranan sahibini dava etme hakkı vardı. bunları islam icad etmedi.

    hele kölelere tecavüzün yasak olması, dünyanın en büyük hurafesi olmalı. bir insanla aranda bu kadar dengesiz bir güç ilişkisi varsa (her şeyini ona borçlusun, toplumdaki statün insan-eşya arası bir yerde ve tamamen ortama yabancısın) bunun adı minimum istismardır, genelde de tecavüz.

    nasıl hayal ediyorlar acaba o zamanları? bunca köle kadın, müslüman erkeğinin kara kaşına kara gözüne tav mı oluyordu ilk geceden? "hayır" dediklerinde erkek odadan çıkıp, ertesi akşam ağzında kırmızı gülle geri mi dönüyordu? o herifler köle olarak aldıkları oğlanların da, çocuk yaştaki kızların da ağzına yüzüne boşalır, kimse de gık diyemez. hamile bıraktıkları kölelerin çocuklarına da tecavüz ederler ve yine kimse gık diyemez. power corrupts, absolute power corrupts absolutely. bir başkası üstünde neredeyse mutlak güç sahibi olmak, hiçbir sağlıklı ilişkiye temel olamaz (bkz: zimbardo deneyi). bu şartların devamını sağlayıp kurumsallaştırdıktan sonra, kaçınılmaz sonuçlarını kağıt üstünde yasaklasan neye yarar? (bu dediklerim islamla sınırlı değil elbette).

    ama bunlara inanılsa bile ortada ikinci bir sorun var: islam'ın köle hukuku, bir noktada çağın gerisinde kaldı. işin bu kısmı tartışmasız. 7.yy'daki ahlakın ilerisinde olsan da, bunun 17. yyı da var, 27.yy'ı da. kutsal bir kitap, ahlaki bir konuda eskiyebilir mi? (platon'un 2500 sene önce yazdıkları bile, bir çok alanda her kutsal kitaptan daha "zamansız").

    19.yy iskandinav köle hukuku mesela çok yalındı: "kölelik diye bir şey yoktur". yeter bu kadar işte. sonuçta köleliğin iyisi bile ne kadar kabul edilebilir ki? korkunç bir şeyi 10 birim yerine 1 birim de yapsan, bu yeterince korkunç.

    ***

    3) caydırıcılık argümanı lastiğin patladığı yer, çünkü her şeyle çelişkili.

    ilkin, ahlaken tiksindirici bir argüman: "seni öyle bir cezalandırırım ki, bir daha el kaldıramazsın". israil'in uyguladığı orantısız şiddet politikasından farkı yok. onlar da bu politikanın uzun vadede daha çok insanın ölümünü önlediğini savunuyorlar.

    ikincisi, eğer çok caydırıcıysa, tanım itibariyle zalim bir şey olması lazım. bu da islamdaki köleliğin o kadar da kötü olmadığı ile çelişiyor.

    üçüncüsü, eğer caydırıcılık adına zulüm meşru ise, niye kölelikten vazgeçtik? savaşlar bitti de artık gerek mi kalmadı caydırıcı olmaya? daha da ileri gidip, niye işkenceyi yasakladık? niye birinin suçları yüzünden ailesini cezalandırmıyoruz artık? bunların hepsi epey caydırıcı.

    dördüncüsü, eğer zamanında herkes köle alıp satıyorsa (zamane şartları), demek ki hiçbir caydırıcılığı yoktu. köleliğe rağmen, eskiden savaşlar daha sık yaşanmıyor muydu?

    neresinden tutsan elinde kalıyor.

    ***

    4) "barış dinini tebliğ etme hakkı verin, yoksa size saldırırız, öldürmediklerimizi de köle yaparız ha" nasıl bir savunma olabilir ki? bundan daha oksimoron ve emperyalist bir duruş olabilir mi?

    atom bombası atmadan önce "şehri terkedin" duyurusu atmaya benziyor bu. ondan sonra "islamda zorlama yoktur".

    roosevelt'in meşhur bir lafı var: speak softly and carry a big stick (sakince konuş ama büyük bir sopa taşı)

    tarihsel olarak da yanlış tabii, "önce tebliğ, sonra vergi, sonra fetih" sırası. islamiyet sadece 100 sene içinde o koca topraklara bu şekilde yayılamazdı. sonrasında da, kuran'ı bilen halifeler, osmanlıyı avrupa'ya doğru bu şekilde genişletmediler. üstüne, fethettikleri topraklardan da köle almayı sürdürdüler (balkanlardan devşirme yeniçeriler).

    ***

    5) köleliği meşru göstermek epey zor ama bitişini açıklamak daha da zor. çünkü bunu da ahlaki bir seçimmiş gibi açıklamak gerekli.

    bunun, düşmanların köle almayı bırakmasıyla, dolayısıyla "misillleme üstüne kurulu" islam'da otomatikman kölelik hükmünün kalkmış olmasıyla alakası olamaz.

    ilkin: daha ahlaklıysan, önce bırak köleliği, niye illa düşmanını bekliyorsun? bu intikamcı hukuk, eski yahudi tanrısını andırıyor. ve size tokat atana diğer yanağınızı uzatın diyen isa'dan olabildiğince uzak. ama sorsan, isa da islam peygamberi.

    ikincisi, kölelik savaştan cariye almaktan ibaret değil. ganimet hukuku buzdağının görünen kısmı. allah aşkına, halifenin dibinde zenci köle satılıyordu dedik, osmanlı gidip ganadaki yerlilerle savaşa mı girmişti? (girmişse de orada işi ne?) çerkez kızları seks kölesi olarak satılıyordu, çerkezlerle osmanlı kaç sene savaştı?

    kölelik, sürekli bir ekonomik kurumdur. müslümanların afrikada yaptığı köle ticaretinin boyutu, amerikaya gönderilen zencilerle yarışacak kadar.

    fakat arada bir fark var: batıdaki ekonomik çıkarlar, bir noktada sivil grupların tepkilerine yenik düştü. bu kritik noktada, dini argümanlar ekseriyetle kölelik karşıtıydı. osmanlı da ise böyle bir sivil taban yoktu ve dini argümanlar köleliğin savunusu için kullanılıyordu.

    bu işi tüm islam dünyası epey geç bıraktı. halifenin evi osmanlıda kölelik yasaklandığında bazılarımızın dedeleri okuldalardı. adnan menderes idam edildiğinde, hz muhammedin memleketi suudi arabistanda kölelik halen yasaldı. batı'nın nüfuz eden seküler hukuku ve "büyük sopası" olmasa, bugüne kadar da devam ederdi bunlar.

    tl;dr: yaşasın spartaküs ulan!

    ***

    edit: arkadaş cevap yazmış. konuya odaklı kalarak hem de (bu tip konularda bu bayağı seyrek gerçekleşiyor). tekrar cevap verip milleti bıktırmayacağım. merak eden maddeleri karşılaştırır.

  • 15. izmir'in 2 sene yunan tecavüzüne müsade etmesi

    evet. gavuruz çünkü adonis kaslı yunan ilahları sikti anneanelerimizi. o yüzden çağdaş, güzel ve yakışıklı bireyleriz. çomar tipi pek görülmez buralarda, çomar tiplilerde dışardan gelenlerdir. ne iyi etmişler. şimdi suriye denen diyarlardan gelen asuriler aynısını diğer bölgelerde yapacaklar.

    gavatlığımıza gelince , bakalım istatistiklere yurdun nereleri daha gavat:

    http://goo.gl/mxqv7r
    http://goo.gl/gjsd1w
    http://goo.gl/pccnvs
    http://goo.gl/pccnvs
    http://goo.gl/zugmeb
    http://goo.gl/q5fdc8

    tanım: istanbul'un 4 yıl 10 ay 23 gün tüm avrupa'nın kucağına oturup, padişahının hiçbir şey yapmadığını bilmeyen troll hezeyanı.

    edit: istanbul işgal süresi düzenlemesi.

  • 16. osmangazi köprüsünden geçen chp'li

  • 17. 6 temmuz 2016 reyhanlı patlaması

    (bkz: suriyeliler kalifikasyonu artıracak)

    doğruysa eğer, dünya terör literatürüne katkı yapmak amacıyla evde bomba yapmaya çalışan iki tane kalifiye mülteci elemanın ortadan kaybolmasını umduğum patlama..

    edit: ölmüş kalifiye teröristler..

    ilk kez bir duam anında karşılık buldu lan.. teşekkürler allah'ım..

  • 18. beşiktaş

    (bkz: beşiktaş'ın galatasaray'ı satın alması)

    sen burada oyna topunu seksi şey:)

    vizyon sahibi kulüp. hamit sabri tarık semih umut, ezeli rekabeti unut. hehe. hehehe. hehehe.

  • 19. 6 temmuz 2016 babanın kızını kalaşnikofla taraması

    --- spoiler ---

    diyarbakır'da m.h.ç. adlı şahıs, 19 yaşındaki kızını erkek arkadaşıyla konuştuğu gerekçesiyle kurşun yağmuruna tuttu

    --- spoiler ---

    yorumlar daha fecidir:

    alayınagider:
    "helal olsun abimize bende olsan daha kötüsünü yapardım"

    vatandaş :
    "helal olsun. . . . kürtlerin namus anlayışına laf söyleyenler utansın ve ilave ediyorum kürt kökenli değilim."

  • 20. game of thrones

    dizideki önemli karakterlerin memeleri:

    • daenerys targaryen: 1 2 + gif
    • margaery tyrell: 1 2 3
    • cersei lannister: 1 2 *
    • melisandre: 1 2 3 + gif
    • missandei: 1
    • brienne of tarth: 1 2
    • catelyn stark: 1 2
    • ygritte: 1
    • ellaria sand: 1 2 3
    • gilly: 1*
    • osha: 1 2
    • bianca: 1 2 3 *

    bu da böyle bir amme hizmetimdir. hayrını görün. bulduklarım arasından mümkün olan en yüksek çözünürlüğü seçtim. vpn olmadan görüntüleyebilmek için türk sitelerine yükleyebilirdim ama o zaman da hemen silinirdi, şimdilik böyle idare edin.

  • 21. cem yılmaz tarkan sertap erener nil karaibrahimgil

    hayatımda gördüğüm en alakasız dörtlü. adamın canı sıkılmış kadro yapmış resmen. güldüm.

  • 22. ölüm fikrinin insanları çıldırtmıyor oluşu

    öleceğim diye çıldırmanın bir anlamı yok. ama bir yakınınızı kaybedince hayata bir başka bakıyorsunuz.

    bir abimizi kaybettik. iyi adamdı. ama bence hayatını ziyan etti. hayatını bir ev almak için çabalayarak yaşadı ve bitirdi. bir kez dışarıda yemek yedik otuz lira hesap ödedim. adamın canı yandı ya. bir saat otuz liralık malzeme alsa kaç öğün yemek pişerebileceğini hesapladı.

    fanatik eskişehirsporluydu abimiz. bir maç öncesi aradım maça gidelim mi diye yok şimdi o kadar para vermeyelim gel bizim evde takip ederiz dedi. hem bira da aldım diye ekledi. tamam dedim gittim birer tane bira almış radyodan maçı dinledik. radyodan maç takip etmek mi kaldı bu devirde.

    sevdiği insanlarla yeterince zaman geçiremedi. sevdiği şeyleri yapamadı ya da yapmadı. bir ev aldı. demirden çimentodan bir kutu satın aldı. sonra öldü. bir çukura gömdüler.

    hayat çok kısa. sevdiklerinize sımsıkı sarılın ve bırakmayın onları. hırsmış paraymış boş şeyler. güzel insanlarla güzel şeyler yaşayın. çıldıracak bir durum yok bence.

  • 23. cristiano ronaldo

    bu kadar san-sohret sahibi olup, hemen tamamen fizige dayali futbolunu 10 yildir bu denli zirvede tutabilmesi saygi sebebi. cok buyuk saygiyi hakediyor cidden. bizimki 10 mac oynamadan reklam yildizi oldu top oynamayi unuttu aq.

  • 24. baykuşlu evi yatır sanıp dua etmeye gelen insanlar

    yüzyıllar öncesi yaşayan insanlardan tek farkı sebebini bulabilmiş olmalarıdır.

    yoksa kafa hala aynı.

  • 25. bayram sabahının köründe kapıya dadanan çocuklar

    (bkz: kayseri'de kaybolan çocuklar)

    şeker için kapısını çaldıkları bir adam türkan'ı tecavüz edip bıçaklayarak, ahmet tuna ve dilruba'yı boğarak öldürdü. 6 ay sonra bulunduklarında onları gömdüğü toprağın içinden bayram şekerleri çıktı. bunu duyduğumda yere çöküp ellerimi halıya geçirip çığlık ata ata ağladığımı hatırlıyorum. keşke yüzbin çeşit sapığın harman olduğu bakteri kolonisi gibi bir memlekette yaşamasak da sabah 8'de kapımızı şeker istemeye gelen çocuklar çalsa.

    şeker toplamaktan girip osmanlı'dan laiktikten çıkmanın alemi yok, kaskatı laik bir insanım, şu ülke güvenli olsa da çocuklara çuvalla versem o şekerleri, ah.

  • 26. 6 temmuz 2016 messi'nin hapis cezası alması

    (bkz: choque prisión messia)

    (bkz: messi'ye hapis şoku)

  • 27. gökhan töre

    kendisini yakmıştır, futbolculuk hayatı bittikten sonra bir camia'nın içinde kalma şansını kaybetmiştir, bütün olayı paraymış meğer, vefa falan da yokmuş... dur bir dakika karıştırdım bu gökhan o gökhan değildi, pardon.

    beşiktaşımıza katkısı olmuş oyuncumuz, avrupada oynamak istiyordu, yolu açık olsun.

  • 28. duvara yumruk atıp acil serviste ağlamak

    1-2 sene önce felan galata kulesinin orada bi çift kavga ediyor. ama ne kavga. daha doğrusu oğlan bagiriyo kiz da embesil gibi önüne bakiyo duruyo hala karsisinda. biz de oturuyoruz lavazza'da tam da kuleye karsi oturuyorum. bu göt bi ara kiza tokat atiyor tam da benim göz hizamda, ona baktigimi farkedip 'ne bakiyon lan?' diye bana doğru geliyor. o kadar adam(!) içinden orta yasli bi kadin 'napiyosun sen?' diye gidip tutuyo oglani. bu beni unutuyo o ara kadina carlamaya basliyo, bu sefer ben duramiyorum kalkiyorum gidiyorum. o arada arkadasim da polisi ariyo. kiz umrumda değil de ben kadina bi şey yapmasin derdindeyim kadin da bana soruyor iyi olup olmadigimi. bu göt tekrar kiza vurmaya kalkinca kiz bi hisim kaciyo dükkanlardan birine giriyor, göt de peşinden. dükkan sahibi kapatiyo kapiyi, dukkanin önüne insanlar geliyor, bu götün yine artistligi tutuyo dukkanin camina vuruyo. lan sen kim köpeksin? dükkan sahibi buna bi geçiyo ama ne geçirmek.

    'koluuuuum!'
    'kolum aciyo!'
    'şeviiiin koluuuum!' (şevin senin de karakterine tukureyim yeri gelmişken)

    bu böyle inleyince şevin cikiyo dükkandan. 'yhaaa npyrsnz klu acdi :/) diyerek giriyo götünün koluna ve uzaklasiyorlar.

    bu tiplerin alicisi belli. keşke alicilari olmasa da üremeseler.

  • 29. rahmi kurt

    homoseksüel, biseksüel, trans ya da heteroseksüel olmasının zerre kadar önemi yoktur. önemli olan gizli gizli bunları yapan birinin açıktan millete ahlak, namus dersi vermesidir ama beyefendi maalesef ne ilk, ne de son.

  • 30. reyhanlı'da bomba yaparken patlayan cihatçılar

    malum medyamızın "bolorlonomoyon bor soboplo moydono golon potlomo" dediği, doğrusu bomba yaparken hata sonucu kendilerini uçuran iki orospu çocuğunun eşşek cennetini boylaması durumudur.

    18+

    https://twitter.com/…yr79/status/750720423126503424

  • 31. bir tecavüzcünün ifşası

    kopyasını yaklasık 6-7 dişiden daha duyduğum tecavüz hikayesi.

    tecavüze adli tıp kurumu bakar. adli tıp kapalıyız yazıp giden bir kurum değildir ki bayram tatilinde kapalı olsun. banyo yapmadığı takdirde 1 haftaya kadar iz korunur.

    ayrıca bkz

  • 32. bedelli askerlik

    dört sene erzurumda okudum, dört yıl boyunca ciğeri beş para etmez esnafına, insanına harcama yaptım, allahın siktir ettiği merkezden 20 km uzakta bir kyk yurdunda kaldım, sakalına sıçtığımın cahillerine her gün 10 arkadaşımla birlikte onlarca tl çay parası, sigara parası, pişmeyen tavuk döner parası bıraktım. yetmedi kahvehanelerinde milliyetçi duyguları kabaran partililerden dayak yeme noktasına geldim, daha da yetmedi öğrenim kredisi adı altında devlete tam 15 bin tl borçlandım. şimdi soruyorum daha neyin bedelini ödememi istiyorsunuz? bir uzman çavuşun, asteğmenin kaprislerini, iğrençliklerini, yüzüme bastığı küfürleri içime alıp psikolojimi mi bozmamı istiyorsunuz? bu mudur vatani görev? ben dört sene boyunca derslerime çalıştım bölümü üçüncülükle bitirdim, onlarca tl para bıraktım oradaki pis heriflere. yeterince vatani görevimi yaptım. şimdi bırakın da rahat rahat işimi gücümü kurayım, ne bileyim yabancı dil kursuma gideyim rahat rahat. hayatımdan bir altı ay daha çalmayın.

  • 33. 6 temmuz 2016 portekiz galler maçı

    bale 3 yaşını geçmediyse seneye gazi koşusunu banko kazanır.

  • 34. erkeği yanındayken başkasıyla tartışabilen kadın

    ben sana troll olamazsın demedim, adam olamazsın dedim.

  • 35. ufuk tekel

    burada aklınca sözlük yazarlarının tepkisi ile dalga geçip bir nevi bu tarz şehir zorbalarına destek veren kişilere bir çift lafım var.

    kimse burada linç kültürünü övmüyor. hele hele böyle bir zorbaya aynı dilden karşılık verip ondan mağdur yaratmak zaten akp'lilerin ve özellikle havuz medyasının ellerini ovuşturarak beklediği bir durum. artık bir sene boyunca 'türbanlı bacısına küfür edilen masum, namazında niyazinda büfeciyi, üstü çıplak, deri eldivenli, 50 kadar kişi öldüresiye dövdü'' yalanları ile kitlesinin beynini yıkamaya devam ederler. işin aslı kimse bu adama dokunmasa bile havuz medyası bu yalanı söyler. karşımızdaki insanların seviyesi bu.

    amma velakin hukukta 'feuerbach ilkesi' denen bir olgu vardır. en temel ilkedir bu. bir kişi suç işlediğinde sadece ceza alacağı için değil, ceza alacağını bildiği için suç işlemekten korkar.

    bugün türkiye'de sırf akp'li olduğun için hırsızlıktan, çocuk tecavüzünden, cinayete, rüşvete, kara para aklamaya ve hatta vatana ihanete kadar her suçtan ceza almadan sıyrılabiliyorsun artık. bu şehir zorbasının bu kadar aleni ve hiç çekinmeden bir insanı öldürmeye teşebbüs etmesinin arkasında yatan yegane neden bu.

    çünkü önünde her türlü suça ve ahlaksızlığa battığı halde hukuk tarafından dokunulmayan ve hatta halk tarafından ilah niyetine tapılan bir baş zorba örneği var. bu bağlamda ufuk tekel eğer bugün hukuk tarafından dokunulamıyorsa, en azından toplum tarafından dokunulacağını artık öğrendi. bu da ufuk tekel gibi diğer özenti zorbalara ders oldu.

    buradaki tepkinin özü şu; lütfen kaçırmayın: hukuk cezalandırmadı bu kişiyi, cezalandırmayacak da çünkü akp'li. toplum tarafından illa ceza alması şart değil. ama toplum tarafından ceza alacağını artık biliyor. feuerbach ilkesini bu ülkede, iktidarın fahişesi hukuk sağlamazsa bile toplum sağlar.

    keşke adil ve tarafsız bir hukuk sistemimiz olsa da, bu zorbalarla bizzat biz uğraşmak zorunda kalmasak. hukuk herkese lazım. bir gün sana da lazım olacak arkadaşım.

    tepkimizi en yüksek sesten gösterelim ki, belki bir hakim utanır, bu ülkede o cubbeyi neden giydiğini hatırlar ve görevini yapar.

  • 36. 6 temmuz 2016 iş bankası rezaleti

    aslında 5 temmuz salı günü başlayan ve bugün de devam eden rezalet.
    8 gündür arkadaşlarımla uzun zamandır planladığımız avrupa seyahatimizi yapmaktayız. yanımda yüklü miktarda para taşımak istemediğim için paramı iş bankası vadesiz hesabıma koymaya karar verdim. yanıma bi' 5 gün yetecek kadar nakit aldım ve geri kalanını da iş bankası vadesiz hesabıma koydum. yanımdaki nakit bittikten sonra litvanya'da bir miktar para çektim bankamatik kartımla, buraya kadar her şey normal. litvanya'dan belarus'a geçtiğimiz zaman nakitim yine bitti ve bankamatiğin yolunu tuttum, kartımı takıp miktarı girdim fakat işlem bankanız tarafından reddedildi mesajı aldım. belki buradaki bankalardan kaynaklanıyordur dedim ve yaklaşık olarak 3-4 farklı atmde daha denedim fakat hep aynı mesajı aldım. duruma anlam verememekle birlikte bayağı mağdur duruma da düştüm. otelime gidince internet bankacılığından hesabıma baktığımda paramın neredeyse tamamının uçtuğunu ve ya bloke edildiğini gördüm. varlıklarımda param olması gerektiği gibi gözüküyor fakat hesabıma girince sadece 3,45 liram kaldığı gözüküyor. mağduriyetin dibini yaşıyorum şu an. faturayı düşünmeden hattımı da açıp kullandım müşteri temsilcisi için, fakat müşteri temsilcisine her bağlanmayı denediğimde hat düştü, kapandı, kesildi, hep bir şeyler oldu yani. şu an dilini bilmediğim bir ülkede beş parasız olarak, tatilimin ortasında kaldım twitter dahil her yerden ulaşmayı denedim fakat hiçbir şekilde dönüş alamadım sevgili iş bankasından. son çare olarak siz sözlük yazarlarından yardım istemeye karar verdim. bana bu konuda destek çıkmanız, aranızda iş bankası çalışanı varsa yeşillendirip bilgilendirmesi gerçekten çok yardımcı olacak.

    edit: ayrıca aynı karttımda bir de dolar hesabım bulunmakta fakat bu hesapta hiçbir hareket gözükmüyor. tl hesabımda gözüken tek hareket de litvanyada yaptığım işlem.

    edit2: bu arada ülkeden ayrılmadan önce iş bankası müşteri temsilcisi ile yaptığım görüşmede üstüne basa basa "bakın her ülkede sorun yaşamadan çekebilecek miyim? her ülkede mi?" diye yaklaşık 5 kere falan sordum ve her seferinde evet bir sorun yaşamazsınız dendi.

    edit3: yaklaşık bir 100-150 lira arası meblağya ulaşmayı başardım iş bankasına. verdikleri bilgi biz onayınızı verdik, komisyonunuzu kestik (bu arada bazı işlemlerde söylenenden fazla komisyon kestiler 10 $ gibi) diğer banka vermemiştir dedi. fakat bankamatikler "bankanızdan onay alınamamıştır" mesajı verdi her denememde. bana tek tek hangi bankamatikten, ne kadar, saat kaçta çekim yaptığımız söylememi istediler ben de bütün bilgileri veremeyeceğimi ve elimden geldiğince söyleyeceğimi söyledim ve bilgileri verdim. işlemlerimin uzun sürebileceğini söylediler. mağduriyetimi ancak ülkeye döndüğümde halledecekler gibi duruyor.

  • 37. hoşlanılan kişiyle muhabbet açma yöntemleri

    - selam. sizde mi partiden sıkıldınız?
    - parti?
    - ak parti
    - arkadaş kalalım.

  • 38. türk mutfağında çoğunlukla kullanılan malzeme

    sarı bez

  • 39. ırak ve şam islam devleti

    hala "gercek islam bu degil" sloganiyla yaptiklarini islam'dan izole etmeyen calisanlarin goruldugu baslik...

    hayir su "gercek islam bu degil" anlayisindakilerin sunu da dusunmesi lazim: dostoyevski'yi ne kadar iyi rusca bilirsen o kadar iyi anlamaz misin? balzac'i ne kadar iyi fransizca bilirsen o kadar iyi anlamaz misin? kazancakis'i ne kadar iyi yunanca bilirsen o kadar iyi anlamaz misin?
    e o halde kuran'i da ne kadar iyi arapca bilirsen o kadar iyi anlaman gerekmez mi?

    peki bu isid ve turevleri hep anadili arapca olan tiplerden olusmuyor mu?

    hani hep su refleks var ya "aaa oyle deme, arapca'da o su anlama da geliyor, bu manaya da cekilebiliyor, yani kuran'da tam onu demek istememis olabilir, falan filan..." yahu, anadili arapca olan adamdan daha mi iyi bileceksiniz hangi manaya geldigini?

    gercek islam, araplarin yasadigi islam'dir arkadaslar... kimse kendini kandirmasin... isid de bu gercekligin en yalin, yontulmamis halidir...

  • 40. 60 yaş üstü bireylerin araç kullanımı yasaklansın

    yaslilar da metrobuse binse neden metrobuse biniyor is saatinde, gezmeden donuyor belli bosa yer kapliyor dersiniz.

    araba kullansa neden araba kullaniyor olur.

    60 yasini gecmis herkesi uyutalim istersen, neden yasiyorlar, emekli maasi da aliyorlar sisteme yukler.

    hay sokim zihniyetine. bir toplumun gelismisligi yaslilarina ne kadar deger verdigiyle olculur.

    onemli not: 60 yasina gelmis bireyi saglik kontrolunden gecirmek gerek, kullanamayacak durumda, gorusu zayiflamis insanin araba kullanmasi dogru olmaz ama saglikliysa neden kullanmasin hatta en cok onlarin arabaya ihtiyaclari var. sen yuruyerek ya da metrobusle de gidebilirsin.

  • 41. 2016 turizm krizi

    başlığı her gören hortuma bir posta kaymak için sıraya giriyor. gördükçe gülesim geliyor.

    sevgili beyaz yakalı ekşici, her şeyden önce bu kriz, sahil esnafı size bir tostu 30 liraya geçirdiği için ya da kırsaldan gelmiş 18 yaşındaki garson 55 yaşındaki ingiliz teyzeyle halvet olduğu için gelmedi. o yüzden kimsenin bir şeyin bedelini ödediği filan yok.

    öte yandan türk turizmi sahillerden ibaret değil. hele otelcilik ve doluluk oranlarından ibaret hiç değil. buralarda yapılan turizmin ülkeye neredeyse hiçbir getirisi yok. hatta çevreye, yerel kültüre ve insanlara verdiği zarar, getirdiği paranın kat kat üzerinde. sea, sand, sun denilen her şey dahilci 3s turizminde gelen turistin kişi başı harcadığı para miktarı çok düşük, öyle ki kendi evinde geçireceği 2 hafta, burada yaptığı 2 haftalık tatilden daha maliyetli. bu gözler türkiye'ye 25 ya da 30. kez gelen turisti gördü.

    asıl gelir getiren şey ise kültür turizmidir. gelen turist öncelikle ülkede çok sayıda yere seyahat eder, ziyaret ettiği yerlerde para harcar, alışveriş yapar, insanlarla temas kurar ve inanmayacaksınız belki ama gerçek dostluklar bile kurar. bu ülkede bu tip turizmi geliştirmeye çalışan irili ufaklı sayısız şirket var. bu butik şirketlerin ezici çoğunluğu belirli bir sorumluluk dahilinde hareket ederek insanlara gerçek bir seyahat deneyimi kazandırma hedefiyle hareket eder. turistleri butik otellerde oda&kahvaltı şeklinde konaklatır, onları yerel halk ile temas etmeye teşvik eder. hatta reklamlarını bile bunun üzerine kurar. bu turizm ile gelen turist kişi başı harcamada rekorlar kırar ve memnuniyeti yüksek olarak ülkesine döner. ekşi sözlükte de görülebileceği üzere pek çok yerli tatilcinin böyle bir konseptten haberi dahi yoktur. onlar için turizm, havuzlu 5 yıldızlı otel, inferno vb gibi büyük gece kulüpleri, plajda ıstakoz kıvamına gelene kadar yanmaktır. yeni bir şey deneyimlemek, yeni insanlarla tanışmak, yeni şeyler öğrenmek vs gibi şeyler tamamen tatil konseptlerinin dışındadır ve tamamen bu sebeple de turizm kötüye gidince tüm turizmciyi genelleyip sıraya girip hortum sikme rüyaları görüyorlar.

    şimdi bu cahilleri bir kenara bırakıp bu krizin niçin zurnanın zırt dediği yerde olduğunu anlatayım. türkiye bir halt üreten bir ülke değil. bu ülke domates ve kabak satar, makine parçası üretip satar ve turizm hizmeti satar ve ülkeye döviz sağlar. arap dünyasıyla papaz olduk ve ortadoğuya mal satışımız durdu, rusya'yla papaz olduk yaş meyve sebze satışımız durdu, terör örgütlerine kucak açtık turizmimiz durdu. yetmedi fed'in dünyaya dolar dağıttığı bolluk dönemini geride bıraktık ve faizler yükseldi, aynı zaman da gittikçe despotlaşan yönetimin de sayesinde döviz getiren son kalemiz olan sıcak sermayeyi de kaybettik.

    ülkenin para kazandığı tüm kaynaklar tükendiği zaman ne olmasını bekliyorsunuz? vergilerden medet ummayın. para kazanmayan vatandaş neyin vergisini ödeyebilecek? turizm krizinden çok daha büyük ve kapsamlı bir ekonomik kriz yaklaşıyor. 2001 krizini mumla arayacağınız bir kriz yaklaşıyor. ismini vermek istemediğim pek çok şirket ofis ve mağazalarını kapatmaya başladı bile. işsizlik daha da yükselecek.

    kişisel komplekslerinizle hortum sikmeyi bırakın. bu başlık altında her gün küfreden gerizekalıların aklına kalsa, hesapta kışın rusya yaşanan ile krizden sonra kilosu 1 tl'den kırmatin mandalina yiyecek, 50 kuruştan sera domatesi alacaktık. mesele herkesi tehdit eden bir mesele. mesele türkiye'nin uluslararası imajı olmaktan çıkalı çok oldu.

  • 42. sigarayı bırakma yolları

  • 43. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    kim olduğunu iyi bilen büyük üstad aziz nesin'in soyadını kendisinin nasıl aldığının hikayesi düşündürürken hüzünlendirir.

    kendi üslubu ile soyadına dair;

    ''1934 yılında soyadı kanunu çıktı. her türk kendine bir soyadı alacaktı. herkes kendisine soyadını kendisi seçtiği için insanların bütün gizli aşağılık duyguları ortaya çıktı. dünyanın en cimrileri 'eli açık', dünyanın en korkakları 'yürekli', dünyanın en tembelleri 'çalışkan' gibi soyadları aldılar.

    bir mektup yazabilecek zamanda ancak imzasını atabilen bir öğretmenimiz kendisine 'çevikel' soyadını almıştı. ırkçılığın yayıldığı günler olduğundan; özellikle türklüğü karışık olanlar ırkçılığı anlatan soyadlarını kapışıyorlardı.

    her türlü yağmada hep sona kaldığım için güzel soyadı yağmasında da sona kaldım.
    bana, ortada böbürlenebileceğim bir soyadı kalmadığından, kendime nesin soyadını aldım. herkes 'nesin' diye çağırdıkça ne olduğumu düşünüp kendime geleyim istedim.''

  • 44. küçük beril için acil trombosit ihtiyacı

    edit: trombosit bulundu, ilgilenen destek olan herkese sonsuz teşekkürler.

    selamlar, öncelikle herkese huzurlu bir bayram diliyorum. bursa uludağ üniversitesi hematoloji bölümünde lösemi tedavisi gören beril için 0+ trombosit gerekmektedir. daha önce ekşi sayesinde oluşturduğumuz listedeki isimlerin birçoğu bayram nedeniyle şehir dışında olduğu için trombosit bulamıyoruz. bursa'da olup, trombosit verebilecek arkadaşlara minnet duyarım. hasta iş yerinden bir arkadaşımızın kızı oluyor.

    irtibat amaçlı; 0542 202 8724 numaralı telefondan bana ulaşabilirsiniz.

    şimdiden desteğiniz için teşekkür ederim.

  • 45. lut kavmi

    nihat hatipoğlu'nun anlattığı hikayede eşcinselliğin yanında sokaklara sıçan, toplu gaz çıkarma partileri düzenleyen, en sesli kim osuracak yarışmaları yapan kavimdir. bunları da yaparken ''haa, haa, haaa...'' şeklinde büyük kahkahalar atıyorlarmış.

    şehirlerine gelen tüccarların ilk önce mallarına el koyuyor, üzerlerine saldırıp elbiselerini yırtıyor ardından da sikiyorlarmış. daha sonra ise siktikleri insanlara ''beni yordun, bana borçlusun'' diyorlarmış.

  • 46. wesley sneijder

    esege altin semer de vursan esek yine esektir deyimindeki altin semer. gerisini kurcalamayayim, canim aciyor.

  • 47. anama ana diyesin babama da ana diyesin

  • 48. ışid militanlarının tecavüz videosu

    7. yüzyılda yaşayan bu arap'ın kurduğu dinde hiçbir güzellik yok. nereden tutsanız elinizde kalıyor. her şey vahşet her şey iğrenç. mirasından tut da evliliğe kadar.
    keşke hiç doğmasaymış. keşke erken yaşta kafasına bir taş düşseymiş.

    gerçek islam kesinlikle budur. dinini özgürce yaşayan bursalı, ankaralı, karamanlı tc vatandaşı... bu dinin orijinal halini yaşadığını sanıyorsun değil mi?

    israil ve amerika'nın istese üç günde yok edebileceği bir örgüttür ışid. bu vahşi, pis yaratıklardan rahatsız olmuyorsa, gücü yettiği halde örgütü imha etmiyorsa destekliyordur diyebiliriz. bu iğrençliklerden hem bedevi m., hem yüzde 50, hem de abd ve israil hükümeti sorumludur.

  • 49. harry potter'ın pek büyük bir başarısının olmaması

    zaten hikayenin özü de budur. harry potter hikayesi "tek adam", "tek lider", "tek önder" yapiya karsi cikan; takim calismasinin, birbirine güvenmenin, dostlugun ve kitle mücadelesinin önemini anlatir. birak yeniyetme harry'nin yaptigi yanlislari, kitabin en bilge, en zeki, en tecrübeli karakteri dumbledore bile mükemmel degil, bilakis olaylarin akisinda en büyük hatalari yapan kisi. ölümüne sebep olan lanet (hortkuluk olan yüzük) bile onun aslinda ne kadar kusursuzluktan uzak, siradan bir insan gibi zaaflarinin oldugunu gösterir bize.
    ama iste hikaye de tam bu noktada önemlidir. dumbledore hatalarinin farkindadir. mükemmel olmadigini ve kimsenin mükemmel olamayacagini bilir. bu yüzden hatalarina ragmen insanlara güvenir, degiseceklerine inanir ve onlara iclerindeki gücü bulmalari, test etmeleri icin cesaret verir. harry de bunlardan biridir.
    harry siradan bir cocuktur. tek günahi, voldemort'un onu kehanette bahsedilen cocuk olarak görmesi ve "isaretlemesi"dir. bu olaydir onu özel yapan. annesi babasi voldemort tarafindan öldürülmeseydi, harry dumbledore'un ordusundaki herhangi standart yeteneklerdeki figuran bir ögrenci olurdu.
    1- teyzesinin evindeki sevgisizlik ve merhametsizlik onu sevgiye, dostluga ac, merhametli biri yapti (o yüzden trende direk sicacik bir ailesi olan ve sevgi dolu olan ron'a kani kaynadi ve onun deger yargisina önem vererek gryffindoru secti slytherin yerine. hatirlarsaniz trende draco malfoy ile ilk karsilastiginda kuzeni dudley'i hatirlamisti bu yüzden slytherini istemedi secmen sapkadan harry.)
    2-yillarca bastirilan büyü gücü büyük bir heves ile aciga cikti. ama dudley'den gördügü zulümden ötürü asla zulüm etmek icin kullanmadi. yanibasinda hermione gibi bir yetenek oldugu icin de"ulan en yetenekli en zeki benim bee" hülyasina kapilmadi. ron ile birlikte "vasat ve tembel" olmak, ron'la onu hep yakinlastirdi..yetenekle birlikte, süpürgenin üstünde ilk defa özgürlügü hissetmesi onu quidditchde iyi kildi.
    3- voldemort'un kehanet yüzünden mütemadiyen onun pesinden gelmesi onun mücadele gücünü arttirdi. zor durumlarda cikis yolunu bulmayi ögrendi. icgüdülerine güvenmeyi, tetikte olmayi, kendini korumayi ögrendi.

    kitapta olan hersey birbiriyle baglantili. hersey, voldemort kehanete inanip harry'nin pesinden geldigi icin oldu. felsefe tasi, sirlar odasi, üc büyücü turnuvasi, esrar odasinda yasananlar..hersey. voldemort kehanete inanip harry'nin pesinden her geldiginde, farkinda olmadan harry'i güclendirdi. harry her seferinden imtihandan gecti, ögrendi ve güclendi. felsefe tasi-ölümsüzlügü tercih etmemeyi ve acgözlü olmamayi ögretti ona (o yüzden son kitapta onu ölümsüz yapacak ölüm yadigarlarinin degil, hortkuluklarin pesinden gitti). sirlar odasi (catal dilini aktif kullanma, hortkulukla nasil mücadele edilir ögrendi ve voldemort bu kitapta kalbinin en derin sirlarini acik etti harry'e), üc büyücü turnuvasi (harry'nin kanini kullanmasi, harry'i 1-0 öne gecirdi ve asalar birbirine baglandi. artik voldemortun asasi calismiyordu harry'e karsi..) bu örneklerden daha cok var. ama siz kastettigim seyi anladiniz.

    harry bununla birlikte mücadelenin sembolüydü. harry olmasa da o insanlar ölecekti yine voldemort`la mücadele ederken. cünkü voldemort o insanlari, kendine muhalif olanlari, muggle dogumlulari, "kanibozuk"lari rahat birakmazdi. belki daha kötüsü, voldemort'a boyun egip korkunc bir köle hayati yasayacaklardi. harry onlarin mücadelesinin umudu, sembolü oldu, voldemort'un öldüremedigi yegane cocuktan baska kim sembol olabilirdi? ama harry asla kusursuz olmadi. asla tek adam, hükmedici olmadi. onu özel kilan da buydu.

  • 50. kadınını oral seks ile uyandıran erkek

    (bkz: #61563584)

    ahahaha...
    dün bu entry'i okuyup kaç kişi sevgilisine ''hayatının'' ahahaha orgazmını yaşatmaya yeltendi merak ediyorum?
    yapmayın, söylemeyin şöyle içi boş şeyler.

    her şeyi genelliyorsunuz ya. ona bayılıyorum.
    birini sabah uyanır uyanmaz bakıp sevecek, tenini öpecek ve sabah oluşan ağız kokusu ve ter kokusuna dahi aşık olmanız durumunda ancak karşı taraf içinizden geldiğini hissederse ve içtenliğinize inanırsa o an çok özel bir ana dönüşebilir.
    insanı en mutlu eden şey sonunda çok sevdiği biri tarafından çok seviliyor olmak olacaktır bu oral seks ile gösteriliyor olsa dahi.
    içinizden gelmiyorsa ve hissetmiyorsanız yapmayın. kadınlar da salak olmadığı için bunu sadece yine kendi egonuz nedeniyle '' hayatının orgazmını yaşatan erkek'' olmak istediğiniz için yaptığınızı, aslında ortada aşkla oluşmuş bir istek olmadığını anlayıp size sabah sabah deli misin gibi şeyler söyleyeceklerdir.
    sonra başka kadınlar çok mutlu oluyormuş, ekşide okudum. sen öküzsün diye gelip buraya entry ler girmeyin.
    önce içten olun. sadece aşkla olabilecek davranışlar taklit etmeye çalışmayın.

    hala düşününce gülüyorum. her kadına nasip olmazmış bu erkek. vay be. bir de tam boşalacakken en savunmasız halinde ahahaha, en savunmasız hali!!,
    boşalırsa hayatının orgazmı ahahaha....
    aklıma olabilecek diyaloglar geldi;

    1) ımmmmhh. napıyosun sabah sabah aşkım. uyuyorum burada manyak mısın?
    2)yaaa ter kokuyorumdur aşkım yapma sabah sabah. yaaa bi dur sabah sabah bu ne?
    3)porno izleyip mi geldin sen?
    ....

    gülüyorum ama aklıma biri geldi. yapmayın böyle.
    siz bırakın en savunmasız halinde bir kadına hayatının orgazmını yaşatmayı da,
    siz en savunmalı hallerinizde bomboş bir entry ile sanki en savunmasız yerinize,
    yumruk yemiş gibi hissettiniz mi aylar sonra bir sabah sadece kahvenizi içerken?

    ben küfürden hoşlanmam ama debe ye sokacağınız entry'i sikeyim demiş miydim?