Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. memleketinin adını söylemeden anlat

    memleketimi söylediğimde memleketin neresi diye soruluyor.

  • 2. esnafın e-ticaret'ten şikayetçi olması

    internetten 200 lira olan perdeye 800 lira fiyat ceken esnafin zirlamasidir efenim, tez zamanda en acili sekilde batmalarini yuce allahtan niyaz ederim. selam ve dua ile

    edit: esnaftaki ayni marka, ayni kalite, ayni dikim perdeyi kargo dahil 200 e aldim, aglayarak gunlugunuze yazabilirsiniz kips

    edit2: adam kaziklayamadigi icin cahil salak falan demis cok acimis kiyamam. bak arkadas perdede sorun cikarsa onu birakip yine internetten baska bir perde alirim, gider 14 gun icinde iade surecini baslatir degistiririm ama sana 4 katini vermem. insallah amazon perde olayina da el atar belli ki cok lazim.

  • 3. 30 kasım 2020 temel özgürlüklerin kısıtlanması

    cafeler, barlar, restoranlar kapalı mı yine kapalı.
    marketler, eczaneler, bakkallar açık mı yine açık.

    tüm hafta çalışıp aynı saatte aynı markete doluşalım, sabah akşam toplu taşıma kullanalım, hava almayan iş yerlerinde 50-60 kişi aynı odada çalışalım, ya hasta hissedersek 5043 kişilik kuyrukta test sırası bekleyelim. çünkü böyle bulaşmaz.

    sadece hafta sonu olan insanın yürüyüş yapması yasak, hava alması yasak, bisiklete binse hayır yasak, parkta bahçede otursa yok yasak.

    bu yasaklar virüse tedbir olur mu, bu virüse bahane özgürlüğün yok demek resmen

  • 4. recep bayraktar'ın köpeklerine el konulması

    tehlikeli ırk beslersen, cezayı yersin.

    tabancam ruhsatsız ama kimseye ateş etmedim demek sizi kurtarıyor mu?

    o sevimli ama tehlikeli ırk köpekler üretildikten sonra ne yapılıyor peki.

    bir psikopatın elinde serseri mayın gibi kime zarar vereceği belli olmayan bir silaha dönüşüyor.

    canınız yanıncaya kadar sevgi pıtırcığısınız. devlet önlemini alır. cezasını keser.

  • 5. dünyanın en hüzünlü şarkısı

    the smiths - well i wonder

  • 6. 2021 yılı asgari ücret tahminleri

    amk sanki sayısal loto tahmin ediyor, bilsen ne olacak bilmesen ne olacak bu siktiğimin ekonomisinde.

  • 7. türkiye'de lüks sanılan şeyler

    hobi edinmek.

  • 8. uykuyu bir üst noktaya çıkaran detaylar

    (bkz: pijamanın paçasını çorabın içine sokmak)

    güven, huzur ve mutluluğu bir arada yaşatır.

  • 9. 1 aralık 2020 yılmaz özdil köşe yazısı

    covid-19 aşısı ile ilgili aklı çalışan pek çok kişinin sorduğu soruları içeren "aşı" adlı köşe yazısıdır. okuyunuz, okutunuz...

    reklamsız sözcü:
    ¦ biontech'in aşısını eksi 70 derecede taşımak gerekiyor.

    ¦ soğuk zincirin asla kopmaması gerekiyor, eksi 70 derecede depolarsan altı ay dayanıyor ama, çözüldükten sonra bekletemiyorsun, en geç beş gün içinde kullanılması gerekiyor.

    ¦ piyasadaki hiçbir aşının bu derece soğuk korumaya ihtiyacı yok.
    mesela, grip aşısı için eksi 10 derece yeterli oluyor.

    güney kutbu'nun eksi 50 derece olduğunu düşünürsek, eksi 70'le taşımanın ne zor bir problem olduğu daha net görülüyor.

    ¦ dünyada hiçbir kargo şirketinin, mevcut haliyle, eksi 70 derecede soğuk zincir taşıma yapabilmesi mümkün değil, bu nedenle devasa paralar harcayarak yatırım yapıyorlar, pozisyon alıyorlar.

    ¦ biontech'in aşıları almanya'da, abd michigan'da ve belçika puurs'da üretilecek. bu merkezlerden her gün 7.5 milyon doz aşı en yakındaki havalimanlarına götürülecek, kargo sistemleri modifiye edilmiş uçaklara yüklenecek ve dünyaya dağıtılacak.

    ¦ uçaklarla nakliye için, kuru buzla paketlenen özel termal kutular hazırlandı. her bir kutu milimetrik hesaplarla 4 bin 875 doz aşı depolayabiliyor. kapağı açılmazsa 10 gün koruyabiliyor.

    ¦ soğuk zincirin tehlikeye girmemesi için, termal kutulara akıllı etiketler monte ediliyor. eksi 70 derecenin altına düşerse, yani ısınırsa, etiketlerin rengi değişiyor, bir anlamda alarm veriyor. kutularda ayrıca, takip amaçlı, gps cihazları var.

    ¦ biontech yılbaşına kadar, yani bu ay 50 milyon doz aşı üretecek.
    2021 yılı boyunca 1 milyar 300 milyon doz üretimi hedefliyor.
    1 milyar 300 milyon doz aşı, sadece 650 milyon insana yetiyor.

    çünkü, yeterli koruma sağlayabilmesi için bir aşı yeterli olmuyor, üç hafta arayla iki doz aşı yapılması gerekiyor.

    ¦ bu vahim hesaba göre, türkiye için en az 170 milyon doz aşıya ihtiyaç var.
    suriyelileri de ilave et, en az 180 milyon doz aşı lazım.
    biontech'ten ne kadar doz aşı aldık?
    sadece bir milyon doz!
    üstelik, o bir milyon'un bile doğru olup olmadığı şüpheli maalesef…

    ¦ avrupa birliği 300 milyon, japonya 120 milyon, abd 100 milyon, ingiltere 40 milyon, kanada 20 milyon, avustralya 10 milyon, şili 10 milyon, peru 9 milyon, kostarika 3 milyon, ekvador 2 milyon, yeni zelanda 2 milyon siparişi çoktan verdi ve parasını ödedi.

    elbette başka firmalar da koronavirüs aşısı üretecek ama, biontech'in resmi sipariş listesinde bu ülkeler yeralıyor, türkiye'nin ismi resmi sipariş listesinde görülmüyor.

    ¦ amerikan üniversitelerinin araştırmalarına göre, herkes parasını ödese bile, dünyanın aşılanması anca 2024'te tamamlanacak.
    dolayısıyla, erken kapan, aşılanacak, sona kalan, dona kalacak!

    ¦ aşının fiyatı sabit değil… sipariş miktarına göre değişiyor. abd sadece 100 milyon doz aşı için 1 milyar 950 milyon dolar ödedi, aşının dozu 19.5 dolara denk geldi.

    bize de aynı fiyattan verseler, tiko para 3.5 milyar dolar civarında ödeme yapmamız gerekiyor.

    aşı bağışıklığının bir yıl'la sınırlı olduğunu düşünürsek, bu miktarda parayı her yıl ödememiz gerekiyor.

    ¦ şırınga bile sorun olacak.
    dünyanın en büyük şırınga üreticisi hindistan'daki syringes firması, 2021 yılında en fazla 700 milyon adet şırınga üretebileceğini açıkladı.

    halbuki, dünya nüfusunun yarısının aşılanması için bile sekiz milyar adet şırıngaya ihtiyaç var.

    ¦ aşıyı satın almak yetmiyor.
    önce havalimanlarında, sonra hastanelerde eksi 70 derecelik kutular için tertibat almak gerekiyor.

    soğuk zinciri bozmadan, şehir şehir, ilçe ilçe götürebilmek, aşılama merkezleri kurmak gerekiyor.

    ¦ almanya bizi kıskanıyor, o yüzden almanya'dan örnek vereyim…
    başkent berlin'de iki havalimanı terminali, bir fuar alanı, bir konser salonu, bir buz pisti ve bir veledrom, aşılama merkezi haline getirildi.

    bu merkezlerde, öncelikle sağlık çalışanları ve 75 yaş üstü vatandaşlardan başlayarak, haftanın yedi günü, günde 12 saat aralıksız çalışarak, üç ayda bir milyon kişiyi aşılamayı planlıyorlar.

    ¦ dikkatinizi çekerim… böylesine öngörülü hazırlığa rağmen, alman disiplinine rağmen, üç ayda anca bir milyon kişi aşılanacak.

    ¦ istanbul'da mesela, yeterli miktarda aşımız olsa bile, 16 milyon kişiyi nerede, nasıl, ne kadar zamanda aşılayabiliriz?
    sağlık bakanlığımızın hazırlığı, planı var mı?

    ¦ farzedelim istanbul'u hallettik, bingöl'e hakkari'ye tokat'a kastamonu'ya uşak'a niğde'ye, soğuk zinciri bozmadan nasıl götüreceksin, nerelerde aşılayacaksın?

    ¦ aşılaman da yetmiyor.
    berlin'in nüfusu 3 milyon 750 bin kişi, üç ayda anca bir milyon kişi aşılanacak, peki ilk üç ayda hangi bir milyon kişi aşılanacak?

    sağlık çalışanları ve yaşlılardan sonra, öncelik sırası kime verilecek?

    hangi sırayla hangi yaş gruplarına aşı yapılacak?
    olası yan etkilerin müdahalesi nerede ve nasıl yapılacak?
    yan etkiye maruz kalanlar dava açarsa, ne olacak?
    aşı sırası kendisine gelmeden virüs kapanlar dava açarsa, ne olacak?
    vatandaş açısından aşılama sürecinin yasal güvencesi ne olacak?

    bu kritik soruların cevabını robert koch enstitüsü'yle birlikte alman etik konseyi verecek.

    özellikle aşılama sırasını netleştirmek için, biontech'ten gelecek son verileri bekliyorlar, bu kararlar netleşmeden aşılama başlamayacak.

    ¦ mesela türkiye'de…
    farzedelim bir milyon kişiye yetecek kadar aşı geldi.
    hangi bir milyon kişi aşı olacak?
    aşı sırasını kim belirleyecek?
    aşılama sürecinin hukuki çerçevesi ne olacak?
    torpil bulamayıp aşı olamayanlar dava açarsa, ne olacak?

    ¦ ingiltere'de aşı protokolü açıklandı.
    gücü yeten değil, ihtiyacı olan öncelikle aşılanacak.
    kraliçe elizabeth bile öncelikli olmayacak.
    siyasi hiyerarşi öncelikli olmayacak.
    en önce, sağlık çalışanları ve bakımevlerinde kalanlar aşılanacak.

    94 yaşındaki kraliçe elizabeth, 80 yaş ve üstünü kapsayan ikinci grupta yeraldığı için, sağlık çalışanları ve bakımevleri tamamlandıktan sonra aşılanacak, sırasını bekleyecek.

    prens charles yaşı itibariyle dördüncü grupta, başbakan boris johnson dokuzuncu grupta, prens william 11'inci grupta yeralacak. prens william'a aşı sırası gelene kadar ingiltere halkının neredeyse yüzde 60'ı aşılanmış olacak.

    ülke dediğin böyle olur.
    adalet dediğin böyle olur.
    bizim saray'da nasıl olacak?

    ***
    alt tarafı üç kuruşluk tırışkadan maskeyi dağıtmayı beceremeyenler, böylesine kapsamlı aşılama işini nasıl yapacak?

    ***
    geçmediğimiz köprüye, girmediğimiz tünele, uçmadığımız havalimanına para ödüyoruz, olmadığımız aşıya da para ödeyecek miyiz?

    ***
    profesör uğur şahin ve özlem türeci'nin sahibi oldukları biontech'i tee sekiz ay önce yazmıştım.

    koronavirüs aşısına çok yakın olduklarını, buna rağmen türkiye'nin kendileriyle temas bile kurmadığını, merhaba bile denmediğini yazmıştım.

    biraz daha geç kalırsak ayazda kalacağımızı yazmıştım.
    maalesef, sekiz ay sonra başımızı taşlara vuruyoruz.

    ***
    (o yazıyı yazdığımda trollerin saldırısına uğramıştım. “vatan haini, defol almanya'ya git” filan demişlerdi. yandaş medyada linç edilmiştim. “türkiye'nin başarısını hazmedemediğimi” yazmışlardı. sağlık bakanımız da “yerli ve milli aşı icat ettiğimizi” söylemişti.)

    ***
    (bari bu defa kafalarına dank eder umuduyla yine yazıyorum.)

    ***
    aşılama işi, yeterli miktarda aşıyı satın alsak bile, son derece ciddi, son derece karmaşık ve çok pahalı bir iş.

    hassas, hızlı, etkin organizasyona ihtiyaç var.
    allah aşkına harekete geçin.

    ***
    sekiz ay sonra başımızı taşlara vuruyoruz.
    bir sekiz ay daha kaybedersek, başımıza mezar taşı dikmeye bile yetişemeyiz, haberimiz olsun.

    _
    ¦ ¦ ¦ edit: daha önce yazdığım bir entry'i ekleme gereği hissettim (bkz: #116114428)

    --- spoiler ---
    türkiye'nin 50 milyon doz için anlaştığı coronavac aşısı (çin) şuana kadar sadece endonezya, brezilya, şili ve bangladeş tarafından sipariş edilmiştir.

    sadece, insan hayatının kağıt paradan değersiz olduğu ülkelerin satın aldığı bir aşıyı olmak için aklınızı peynir ekmekle yemiş olmanız lazım. g7 ülkelerinin sipariş vermediği aşıyı olmayacağım. umarım parası neyse verip aşılanma şansımız olur...

    g7'nin (abd, almanya, fransa, kanada, italya, ingiltere ve japonya) sipariş geçtiği aşılar şöyle:

    oxford /astra zeneca - novavax - pfizer/biontech - sanofi aventis - johnson & johnson - moderna - medicago
    --- spoiler ---

  • 10. vhs'den izlenmiş en unutulmaz film

    (bkz: hayvan mezarlığı)

    o yaşta bebeye yapılacak şey değilmiş ama işte teknoloji aracılığıyla gelen travma masum ya da meşru kabul ediliyormuş belli ki. iyiyim ama ya fena değilim, sağ-olun.

  • 11. çıkarken evi boyatın diyen ev sahibi

    yazıdan çok anlaşılmıyor ancak, hem depoziton var adamda onu vermiyor, hem de evi boyatmanı mı istiyor? eğer öyleyse, depozitoyu da yakacaksan çık git ne bok yerse yesin. ne demekmiş lan o? kanunlar kiracıdan yana korkma bir şey olmaz.

  • 12. mantarlı hiçbir şeyin lezzetli olmaması

    kremalı mantarlı makarna diye bir şey varken bu nasıl bir genelleme?

    penne ve fettuccine ağlıyor şu an...

  • 13. 1 günlüğüne beraber takılmak istenilen ünlü

    (bkz: mark knopfler)

  • 14. sözlükçülerin yediği en ilginç hayvanlar

    ankara adliyesi yemekhanesinde eşek eti yemiştim. (2006) haber

    hoş olmadı tabi düşününce ama pek de farketmedik açıkçası. güzelce sotelemişler, bol da baharat... mis.

  • 15. 1 aralık 2020 imamoğlu'na suikast girişimi iddiası

    "yolumuz uzun, heyecanımız yüksek, gençliğimiz var. biz adalete susamış, demokrasiye inancı tam, türk gençliğiyiz. ve de asla vazgeçmeyeceğiz!"
    ekrem ımamoğlu

    her şey çok güzel olmadan bır yere gıtmek yok başkanım.

  • 16. dünya nüfusunu 500 milyona indirme planı

    coronavirus bir yılda 7.8 milyarlık dünya nüfusundan 1.5 milyon insanın ölümüne neden olmuşken hezeyan gibi görünen bir düşünce yapısı. tabi bu kadar insan ölürken dünya nüfusu 2020 başından bu yana 74 milyon artmış.

  • 17. yazarların çin aşısını vurulup vurulmayacağı

    hayırlı forumlar astrazeneca bekleyecem inşallah
    -----------
    cpu: intel® core™ i5-430m 2.26 ~ 2.53 ghz (turbo boost) | ram: 4 gb ddr3 1066 mhz | hdd: toshiba 500

    unutma oyun bitince şahta piyonda aynı kutuya girer / golf tutkusu - golf sahipleri buraya

  • 18. türkiye'nin çöküşünü başlatan olay

    halkın 2013 yılındaki onca yolsuzluğa, kepazeliğe rağmen 2014 yılındaki iki seçimde de yanlışında ısrar etmesi.

    2014 kırılma yılıdır, yanlışta ısrar eden doğruyu asla bulamaz.

  • 19. yeni açılacak dürümcüye isim önerileri

    kanzuk dürüm evi

  • 20. bim'de 4 tl'ye satılan 500 gr sosis

    (bkz: x tl’yi yemek daha sağlıklıdır)

    gelmisler bile.

  • 21. katar'ın borsa istanbul için 200 milyon $ ödemesi

    suriyelilere 40 milyar dolar harcadık dediler, sakarya'daki tank palet fabrikası için gerekli 50 milyon doları bulamayip işletmeyi katar'a verdiler.

    haziran ayında ukrayna ordusuna 205 milyon tl'lik yardım yapıp kasım ayında borsa istanbul'un yüzde 10'unu katar'a 200 milyon dolara sattılar, tebrikler türkiye'yi anonim şirket gibi yoneteceğiz diyenler!
    (bkz: turkiyeyi anonim sirket gibi yonetmek istiyorum)

  • 22. home office'in tembelliği artırması

    "bir yönetici olarak çok zorlayıcı" cümlesinden sonra aşağı baktım ve evet, keçiboyunuzu.*

    t: iş disiplinine sahip olmayan kimselerin denetimsiz ortamda çalışmayı savsaklaması hadisesi.

  • 23. ölmenin en kötü yanı

    'öldüğünüzde ölü olduğunuzu bilmezsiniz. bu sadece başkaları için zordur. aynı şey salak olduğunuzda da geçerlidir.''

  • 24. sokağa çıkma yasağında evde yapılacaklar

    29 katılımcı bulup güzel, butik bir mevlit düzenlenebilir

  • 25. 0.64 faiz oranıyla konut kredisi çeken güruh

    bugün düşen alım gücümüzün başlıca sebepleri ama tabii millet ev sahibi olsun diyede verilmedi bu krediler mütahitler üstün ırk olsun diye yapıldı.

  • 26. romanya'da beliren metal monolit

    ahahahahahahahaha

    bi de spiralle taşlamışlar amk...

    uzaylı da olsa avuç taşlama kullanıyo demek ki. lazer falan yok muydu amk?

    uzayoğulları demir doğrama,
    her türlü demir doğrama ve ferforje işleriniz itinayla yapılır.

    ahahahahah
    uzaylıymış.
    yok eşşeen ziki.

  • 27. 21.00-05.00 arası kısıtlama kararının mantığı

    hem çarklar dönsün hem önlem almış gibi görünelim. 21'de dışarı çıkamayan adam on saat sonra ağzına kadar dolu otobüsle işe gidecek.

  • 28. 1 aralık 2020 barış yarkadaş tweetleri

    özetle barış yarkadaş diyor ki,

    canan kaftancıoğlu tecavüzcü umut karagöz olayının duyulmaması için uğraştı, ümraniye’de yaşanan taciz olayının üstünü kapatmaya çalıştı, sultangazi’deki taciz olayını görmezden geldi.

  • 29. abdülhamid'i anlamanız için %0.001 zekanız olmalı

    (bkz: adam haklı beyler)

    abdulhamit'i seven güruh gerçekten de azami derece az beynini kullanabiliyor. yani; %0,001... sokak ropörtajlarından bunu çok iyi biliyoruz zaten! gerizekalılık seviyesi/abdulhamit sevgisini bir grafikle açıklayalım;

    gerizekalılık
    ^
    |............/.............................................
    |........../...............................................
    |......../.................................................
    |....../...................................................
    |..../.....................................................
    |../.......................................................
    |/_________________________________> abdulhamit sevgisi

    ha zeka seviyesi arttıkça da normal bir insana dönüştüğünüzden, gavurun ümüğünü imanla değil bilimle sıkabileceğinizi fark ettiğiniz için de yavaş yavaş davarlıktan kurtulup gerçekleri daha iyi görebiliyorsunuzdur.

  • 30. maske takmak hes almak aşı olmak istemiyorum

    siktir git evinden dışarı bir adım atma o zaman.

  • 31. telegram kullanan erkek

    siki kalkıyordur.
    yani üzgünüm dostlar, telegram kullanan tüm erkekleri dahil edebileceğimiz tek ve dolayısıyla en geniş genelleme bu.
    yok karısını aldatıyordur yok sanalda seks kovalıyordur.
    bunları bilemem. siki kalkıyordur ama bu gerçek yani. realite.

  • 32. #asgariücretnet3000tl

    "olması gereken şudur" diye yüksek rakamlar önerenleri, kafataslarının içindeki son 2-3 beyin hücresini de meşgul ederek hesap yapma zahmetinden kurtarmak için, sonuna bir sıfır koyarak direk on katına çıkarılmalıdır, hatta diğer maaşların da sonuna birer sıfır koyulsun, ülke olarak on kat zenginleşelim.

    enflasyon zaten uçmuş. resmi olarak 12% - 13%, gayri resmi olarak 35% - 40% desek bile, bu değerler alt gelir grubundaki ve orta-üst gelir gurubundaki insanlar için aynı değil. ihtiyaçlar/tüketim alışkanlıkları göz önünde bulundurulduğunda, hem sepetlerindeki ithal ürünlerin ağırlığı hem de vergiler nedeni ile zaten orta-üst gelir grubundaki insanların hissettikleri enflasyon, alt gelir grubuna göre en az 10% puan daha yüksek.

    şimdi arabeskçiler damlayacak, "insanlar aç, siz zevklerinizin/hobilerinizin peşindesiniz" diye. akp'nin 20 yılda en iyi yaptığı şey bu zaten; niteliksiz kesimi, kendi niteliksizliğini sorgulamadan, ülkeyi ayakta tutan nitelikli kesime düşman ederek hedef saptırmak.

    -------edit-------
    soru: kaç olmalı peki?

    cevap: alt sınır olmamalı. asgari ücretin devlet (ya da meslek odaları) tarafından belirlenmesinin gelişmiş ülkelerdeki amacı, hakkını arayamayacak durumda bulunan küçük bir azınlığın işverenler tarafından sömürülmesini engelleyip insani bir gelir elde edebilmeleridir. türkiye'de ise işgünün neredeyse yarısını oluşturup hala işverenler tarafından sömürülmesine izin veren bir kesim varsa, kusura bakmayın da, sömürülmeyi sonuna kadar hak ediyordur. siz eşek olduktan sonra semer vuran çok olur.

    bu kadar kalabalık bir ülkede olması gereken; herkesin, nitelikleri ve rakipleri doğrultusunda işverenden ne koparabiliyorsa onu almasıdır.
    - yıllarca "şu nüfus planlamasına dikkate edin, tavşan gibi üremeyin" dedik, cahil inadıyla "siz kimsiniz, onu da mı size soracağız..." dediniz.
    - yıllarca "mülteciler bu ülkenin dibine koyulmuş mayın" dedik, "onlar din kardeşlerimiz..." dediniz.
    - yıllarca "ne eğitimi aldığınıza dikkat edin, arap masallarıyla beyninizi yıkatmayın" dedik, kafir ilan edildik.
    - yıllarca "bunların dağa taşa açtığı tabela üniversiteleriyle kendinizi kandırmayın, dünyanı her yerinde işinize yarayacak konularda kendinizi geliştirin" dedik, batı hayranı, vatan haini ilan edildik.
    - yıllarca "karınız da çalışsın, kızınız da okusun" dedik, gavat ilan edildik.
    '
    '
    '

    şimdi ben işveren olsam, fakir/mazlum/ezilmiş edebiyatı yapıp "kardeşim" dediğiniz adamlar aynı işi daha ucuza yapmak için sizi ezip önümde sıraya girerken, neden size daha fazlasını vereyim?

    sıçarım insan gibi yaşama hakkınıza. o hak defalarca önünüze sunuldu, elinizin tersiyle ittiniz.

  • 33. mbaye diagne'ye ırkçı söylemde bulunulduğu iddiası

    adi bir gevşeğin komiklik yapacağım diye saçmalamasıdır. ırkçılıktır ve eşşek gibi özür dilemelidir emre bol denen gevşek.

    ikinci gevşek için : (bkz: #116314722)

  • 34. masumlar apartmanı

    o değil de kısmetin nerden geleceği belli olmuyor gerçekten. bizim gitmediğimiz mekan, girmediğimiz ortam kalmasın aşkı bulacaz diye, safiye yıllardır evden bakkala bile gitmeden buldu aşkını, bize de tinder minder..

  • 35. fransızların ingilizce konuşmama takıntısı

    alt üstü iş için bir haftalığına gittiğim allahın sidikli parisinde çok kez başıma gelmiş ırkçılıktır.

    akşam yorgunluk atmak için yanımızda fransızca bilen tunuslu bir arkadaşla birlikte birer bira içelim diye bir irish pub da oturalım dedik.

    tipik vitaminsiz çelimsiz sarı pipi garson yanımıza geldi ve tabi ki turist olduğumuz kabak gibi ortada olmasına rağmen fransızca sipariş almaya çalıştı.

    burada yaşayan ama fransızca konuşmaktan imtina eden bir göçmen olduğumuzu sanmasın diye gayet nazik ve sempatik bir şekilde burada yeniyiz ne önerirsin diye sorma gafletinde bulundum. o vitaminsiz domuz suratını asarak kızgın kızgın fransızca konuşmakta ısrar etti arkadaş.

    dedim belki ingilizce bilmiyordur. sordum biliyor ama konuşmayı tercih etmiyormuş. tam tunuslu arkadaş devreye girecekti ki dedim bir sn.

    kaldırdım kaşlarımı ve olabilecek en vurgulu tonlamayla türkçe konuşmaya başladım. ben soruyorum bu fransızca birşeyler cevap veriyor. iş inada bindi ben yine türkçe yardırdım ama sinirden patlıyorum. sonra bu da kızarınca ingilizce olarak gördün mü ikimizde birbirimizin dilini bilmek zorunda değilmişiz deyince burnundan soluya soluya siparişini not aldı ve siktirolup gitti.
    orgazmdan daha değerli anlardan bir anıydı sözlük .

  • 36. 1 aralık 2020 fahrettin koca'nın saçma tweet'i

    "tez canlı davranır, işimize yetişme telaşıyla kalabalık demeden otobüse binersek, işimize bir daha ulaşamayacağımız bir yolculuğa çıkabiliriz. anlık bir ihmalin nelere yol açtığını görelim. tedbir kişisel sağlığımızın güvencesi olduğu kadar toplumsal sorumluluğumuz da."

    işimize yetişme telaşıyla kalabalık otobüse binmeyecekmişiz. boş olanı bekleyecekmişiz. bu adam kendisini norveç sağlık bakanı sanıyor galiba. bu ülkede hayatı hayrettin'le bomboş metrobüste çektiğiniz reklamlar gibi mi sanıyosunuz?

    https://twitter.com/…oca/status/1333492651803467778

    edit: @fezair uyardı, hayrettin değil vatan şaşmaz'mış. hayrettin parodisini yapmış.

    https://www.youtube.com/watch?v=nqyq1ew7xpw

  • 37. 1 aralık 2020 istanbul mesai saatleri değişikliği

    şimdi bizim patronla haberi paylaştım, bizi ilgilendiren bir şey yok dedi.
    özel sektör çok güzel gelsenize.

    not: 9-18 severler derneği

  • 38. 1 aralık 2020 hala kimsenin grip olmaması

    bir ihtimal, covid-19 tedbirleri sebebiyle grip riskini de epeyce düşürüyor olmamızdan ötürüdür. ötesini göreceğiz.

  • 39. youtuber'lar yüzünden youtube'un çöplüğe dönüşmesi

    o kadar çok youtuber var ve o kadar farklı isimde, etikette videoları var ki tüm anahtar kelimeleri ele geçirmiş durumdalar. youtube buna bir çözüm bulmazsa kendi bacağına sıkmış olur.

    youtube'u nasıl çöplüğe çevirdiklerini örneklerle anlatayım:

    >> mesela "olta" konusunda merak ettiğiniz bir şey var, oltacılıkla, balık avlamayla ilgili / alakalı videolar gelsin diye "olta" (ve alakalı anahtar kelimeleri) arattınız, karşınıza çıkan ilk sonuç: "kuzenimi nasıl oltaya getirdim?" (youtuber videosu)

    >> "pasta" dersiniz: "arkadaşıma pastalı şaka [suratına pastayı yapıştırdım]" (youtuber videosu)

    >> "covid" dediniz. "salgınlar insanlığın sonunu mu getirecek?" (farklı rivayetler ve efsaneler içeren youtuber videosu)

    bu örnekler uzar gider... youtube'un farklı filtreleme seçenekleri mevcut olsa da, o kadar fazla entertainment / clickbait / çöp video barındırıyor ki, bazen insan ne yaparsa yapsın bu video çöplüğünden kurtulup istediği sonuca ulaşamıyor.

  • 40. 1 aralık 2020 covid-19 dünya birinciliği

    gün bittiğinde 2. sıradaki yerimizi koruyacağız, dün olduğu gibi. sandıkları terketmeyin amerika açıklanmadı henüz

  • 41. hafta sonu karantinaya kiminle gireceksin

    oha koca koca adamlar bu başlıkla kız düşürme umuduna girmiş. bizde hala buraları okuyoruz galiba instagrama geri dönmem lazım hahaha

  • 42. bursa bşb'nin masterchef için 600 bin tl ödemesi

    türkiye'nin en borçlu belediyelerinden olan akp'li bursa büyükşehir belediyesinin, masterchef programının bir bölümünün bursa'da çekilmesi karşılığında belediye kasasından 600 bin tl + kdv ödemeleri saçmalığıdır, rezaletidir, skandalıdır.

    masterchef programı için 600 bin tl

    kesin başkan alinur aktaş ve eşi ve etrafından üç-beşi daha masterchef izleyicisi karısı tut getir de yakından görelim, tanışalım, havamız olsun demişse başkan da hayatım 600 bin tl'nin lafı mı olur! bursa zaten bize çalışıyor diyip getirtti zaar.

    şehrin tarihi mekanlarını kullanıp, üstüne bursa halkının vergilerini üç tane aşçıya ve acuna yedirmek de nedir yani! üstelik borç batağında bir belediye...

    ne işler çevirmişler linki

    edit: şu parayı azımsayanları hem anlıyor hem anlamıyorum. anlıyorum ağababaları milyonlarla oynuyor milyonları cukkalıyor diye bu para göze az görünüyor. anlamıyorum çünkü 1 kuruş da olda 100 milyon da olsa devletin milletin kasasından harcanan her kuruşun hesabını vermek zorunda bu insanlar.

    almanya'da cumhurbaşkanı hediye olarak karşılanan uçak bileti gibi bir şey yüzünden istifa etmek zorunda kaldı. bizde de 600 bin para mı? para tabi bu kış günü evine ekmek götüremeyen, sofrasına makarnadan başka yemek gelmeyen evinde yakacak yakıtı bile olmayan kafalarını sokacak damları olmayan yurdum insanı için gayet de para. 300 asgari ücret neredeyse. belediye 10 kişiyi işe alsaydı bunun yerine madem böyle bütçeleri var. işsizlikten kırılan gençlere azıcık umut olsaydı.

  • 43. güneş sistemini tartışan gençlik

    ülkedeki egitim sistemin daha da kotulestigini gosteren genclik. tartisiyorlar, ufuklari aciliyor, bilgi alisverisi yapiyorlar diye ovenleri okuyorum burada.*

    7-8 yasindaki cocuklarin bilmesi gereken temel bilgiden yoksun olmalarina ragmen bilgisizce tartisma yapmayi bir halt sananlar var. bilgisi olmayanlarin fikrini soyleyebildigi toplumda, bunlarin ovulmesine sasirmiyorum. elindeki telefonu gunes gibi döndüreceğine, o akilli telefonun sagladigi nimetlerden yararlanmayi ogretemeyenler utansin.

  • 44. polat alemdar'ın baştan beri ifşa olması

    uzun bir aradan sonra diziye tekrar başladığımda fark ettiğim ayrıntı.

    polatın gerçek kimliği, aslında 3. kişilerce hep biliniyordu. buna göre aslan akbey ya büyük bir yalancı veya hain olabileceği ihtimali hiç de yok değil.

    bilmeyenler için önce özet:
    mafyayı çökertmek amacıyla, kgt ajanı ali candan'a öldü süsü verilip polat alemdar'a dönüştürülmüş ve polatın gerçek kimliğini bilen, duran emmi ve hatta estetik ameliyata giren doktorlar dahil herkes aslan akbey tarafından öldürülmüş, aslan akbey'de polat'a; senin ali kimliğini bilen sadece sen ve ben varız demişti.

    lakin bunun yalan olduğu ilk bölümlerdeki ip uclarından anlaşılıyor. zira;

    tespit:
    1-) bilindiği üzere 1. bölümde aslan akbey'e şifreli bir posta geliyor, aslan şifreyi çözdüğünde ise " operasyon hedef kurtlar vadisi" cümlesi çıkıyordu. bu andan itibaren aslan ali'yi anavatana geri çağırıyor ve kurtlar vadisi operasyonunu başlatıyordu. yani operasyonu başlatan aslan akbey değil. (sakin olun doğu esrefoğlu da değil, açıklayacağım)

    2-) ali candan ameliyat sonrası polat alemdar olduğunda, aslan akbey'e (2 veya 3. bölümde) kitap kapağının içinde yine şifreli bir posta geliyor. bu sefer ise aslan akbey'e, polatı süleyman çakırın yanına yerleştirmesi gerektiğini söylüyordu. ( çakırın fotoğrafları falan çıkıyor). yani operasyonu başlatan 3. kişi operasyonda izlenecek yolu da bizzat gösteriyor. aslan akbey sadece bir icracı. bu andan sonra polat, bir şekilde çakırın yanında yer ediniyor ve yükselmeye başlıyorlar.

    3-) dolayısıyla operasyonu başlatan da, yöntemi söyleyen de, aslan değil bir başkası ve polatın gerçek kimliğini biliyor. çünkü polat ve çakır tanıştıktan kısa bir süre sonra ortak oluyorlar ve gazetelerde boy boy fotoğrafları çıkıyor. yani operasyonun yöntemini söyleyen adam eğer aptal değilse, polat'ın aslanın ajanı olduğunu sırf bu sebeple bile anlaması işten değil.

    4-) doğu eşrefoğlu operasyonu başlatan isim değil. hatta operasyonun başladığından bile haberi yok. şöyle ki;
    - dizi esnasında aslan akbey ile defalarca bir araya gelseler de, operasyonun asla sözü geçmiyor.
    - doğu eşrefoğlu; operasyon başladıktan çok sonra, aslan akbey ölünce kgt raporlarına ulaşıyor ve ali candan'ın öldüğünü, bir ajana estetik ameliyat yapıldığını ve yapan doktorların da öldüğünü ancak öğreniyor ve operasyonun çoktan başladığını ancak o an farkediyor.
    - eğer doğu bey operasyonu başlatan isim olsa, belki ali candan'ı bilmese bile polatın ajan olduğunu bilmesi gerekirdi fakat polatın ajan olduğunu ancak polat kendisine silah çekince ve kendi itiraf edince öğreniyor. dolayısıyla operasyonu planladığını söyleyen doğu herşeyden habersiz.

    5- doğu beyin, aslanın ölümü sonrası, olup biteni görmesi ve aslana hitaben; "aslan değil çakal bu" demesi de buna en büyük gösterge.

    yani anlaşıldığı üzere aslan akbey 3. kişiler hesabına çalışmakta ve bunlardan emir almakta.
    polata; "cesursun ama safsın çok güvenmişsin aslana" diyen pala anlaşılan haklıymış.

    edit: bazı arkadaşlar hala o kişinin doğu eşrefoğlu olduğunu söylüyor. hayır beyler. doğu beki polatın ali kimliğini bilmiyordur fakat dediğim gibi, eğer doğu bey bu emirleri gönderdiyse ve polatı çakırın yanına yerleştir dediyse, çakırın yanında parlayan, alemin hiç görmediği bu yabancı delikanlının, "aha bu bizim aslanın ajanı" demesi en azından tahmin etmesi lazım. lakin doğu bey'in böyle bir ne bilgisi ne de tahmini var. hatta bir defasında polat ve doğu bey konuşurken, doğu bey polat'a: "seni kim yetiştirdi?" diye soruyor polatta sokaklar diyor. bunun üzerine sokaklarda yetişilmez ölünür diye cevap veriyor. yani doğu polatın ajan olduğunu bilmiyor, polatın vatan millet laflarının dikkatini çekmesi üzerine şaşırıp, polatı zarflıyor.

    edit2: herkes operasyonu doğu beyin planladığını yazıyor. evet arkadaşlar bende planlamadı demiyorum ama operasyonu başlatan da, hangi yöntemle olacağına da başkası karar vermiş. yani doğu bey operasyonun ne zaman başlayacağını, kime başlayacığını, kimin yöneteceğini bilmiyor. sadece bir zamanlar böyle bir proje ortaya atmış. zira doğu bey, ancak polat herşeyi anlattıktan sonra "ulan bu benim proje amk" diye düşünüp kurtlar vadisini ben planlamıştım falan diyor.

    edit 3 ve yeni tespit. bir çok yazarında uyarılarıyla yeni bir olay farkettim. aslan akbey tapınakçalara çalışıyor ve aslanı öldüren tapınakçılar.

    aslan operasyon emrini tapınakçılardan alıp operasyonu başlatıyor ve polatı çakırın yanına koyuyor. tapınakçılar polatın, kgt ajanı olduğunu biliyor ama gerçek kimliğini bilmiyor. ( karahanlının oğlunu da tapınakçılar kaçırtmış olabilir ama operasyondakinin karahanlının oğlu olup olmadığını bilmiyorlar). bu yüzden aslanı sorguya çekip elindeki belgeleri açıkla diyorlar. (aslanı sorguya çeken mito'nun konseye, tapınakçılara çalıştığı zaten malum). burada amaç polatın karahanlının oğlu olup olmadığını öğrenmek.
    sonuç olarak, aslan tapınakçıların emriyle operasyonu başlatıp, dikbaşlılık ettiğinden(sonuçta kendisi avrasyacı bir ideolojiye sahip) ve hatta tapınakçıların bombayla öldürmek istediği karahanlıyı kurtardığından onlar tarafından da öldürülüyor.
    tapınakçılar, polata boşuna demiyor; "seni tüm hayatın boyunca izliyorduk", " babana kurdurduğumuzu sana yıktırmak için biz yetiştirdik vs."
    yani aslanın kardeşi, karahanlı tarafından öldürülünce(yanlışlıkla)aslan intikam almak istiyor. bu sırada tapınakçılarla temas etmiş olacak ki, onların talebiyle efeyi kaçırıyor. (dizide ne diyorlardı, intikam isteyene fırsat en büyük vaattir.) zamanı geldiğinde(karahanlının 1. mart teskeresini geçirememesi ve artık gitmesi gerektiği) tapınakçılar emir gönderiyor ve aslan, doğu beyin projesini araklayıp, tapınakçıların emriyle, operasyonu doğudan bile habersiz başlatıyor. sonrası malum..

    doğu eşrefoğlu'nun, polatın karahanlının oğlu olduğunu öğrendiğinde bu kadar şok yaşaması ve sinirlenmesi (adam kendini kaybetti) tam bu dönemde tapınakçılar konusunun işlenmesi ve dahi doğunun tapınakçılar tarafından öldürülmesi de bu yüzden.

  • 45. covid-19

    bu basliga cok sik ugruyorum ve elimden geldigince yakini veya kendisi covid olup panik olan arkadaslara karinca kararinca manevi destek olmaya calisiyorum. fakat bugun sozlukte kisitlamalara karsi olusan tepkileri bir bir okudum ve esimin covid kabusunu paylasmaya karar verdim.

    esim 38 yasinda, sigara kullanmayan, alkolu haftada belki bir bira olan, sporcu, hicbir kronik hastaligi olmayan, haftada en az 3 gun idman yapan, muthis saglikli beslenen biri. hijyen kurallarina, mesafeye hep uyuyor fakat aile icinde once babamin enfekte olmasiyla virus ona da bulasiyor.

    pozitif ciktiginin ertesi gunu atesi yukseliyor ardindan kan testi ve tomografiye giriyor cigerlerde tutulum goruluyor ve hastaneye yatisina karar veriliyor. halbuki ates haric hic bir semptomu yok. saturasyon 98-99, kiriklik, halsizlik, eklem agrisi, tat koku kaybi, hicbir seyi yok.

    hastanede 5. gun durum gayet iyi, standart tedavi uygulaniyor ve taburcu olur diye bekliyoruz. ne oluyorsa 8. gun oluyor birden saturasyonu dusmeye basliyor 80 lere. mutlu hipoksi de degil, farkindaligi yuksek kesif bir nefes darligi. oksijen takviyesine baslaniyor ve steroid veriliyor. hastaneden uyari aliyoruz, gerekli olmadikca aramayin konusturmayin, immobilize durumda olmasi gerekiyor. kucuk bir evladimiz var allah uzun omurler versin, gunde 1 kez bizi ariyor ogluna seni seviyorum diyip kapatiyor fazlasi yok.

    sonraki gunler durum daha da kotuye gidiyor, ikinmasi yasaklaniyor, yuz ustu pozisyonda kalmasi gerekiyor cpap uygulaniyor. hastaneden bilgi aliyoruz, esim surekli anksiyete geciriyor ve doktorlara sedatif ilac vermesi icin tabiri caizse yalvariyor fakat aldigi ilaclar esliginde asla sakinlestiri birseyler alamayacagini soyluyorlar.

    12. gun butun semptomlar peak yapiyor, ferritin 2000 lerde, crp 148, d dimer hizla artmis, o gune kadar sabahlari sadece 2 doktor vizite gelirken, o gun 11 doktor geliyor. saskinlar cunku prognoz kotu, saskinlar cunku kronik hicbir hastaligi olmayan sapasaglam genc bir insan hizla kotulesiyor. ekipteki hoca durum daha da kotulesirse entube karari alacaklarini soyluyor. fakat yogun bakim oncesi farkli bir tedavi daha
    denemeye karar verdiklerini soyluyor.

    sonraki 2 gun hic konusamiyoruz, arayamiyor, hastaneden bilgi aliyoruz saturasyonu toparlama egilimde fakat kan degerleri cok duzelemiyor. yogun bakima yatis karari verilmemesi tek sevincimiz.

    14. gun babamin sag kolu dedigimiz abimiz hastaneye goturulurken ambulansta arrest oluyor ve kurtarilamiyor( testi pozitif fakat hastalik boyunca semptomlar haff seyrediyor, kronik rahatsizlik yok yas 55, gece evde nefes darligi gelisiyor aniden)

    16. gun babam yogun bakimda vefat ediyor( babam icin ki allah hepsinden razi olsun cok cabaladilar her imkan denendi) ama olmuyor, onda da kronik bir rahatsizlik yok fakat yasi itibariyle risk grubunda

    esimi artik merak bile edemiyorum abondoneyim. babamin oldugunu bile soyleyemiyorum haber veremiyorum. bunu duyarsa cok uzulecegini ve bu uzuntunun onun durumunu da kotulestirecegini ve onu da kaybedebilecegimizi dusunebiliyorum sadece.

    esim iyilesmeye basliyor allah yuzumuze bakiyor ama bu sefer de ben konusamiyorum...

    23 gunun sonunda taburcu ediliyor, sonraki kontrolde bobrek ve karaciger degerleri hala kotu, kalpte aritmi tespit ediliyor, ekstrasistol tespit ediliyor, eforlu spor yapmamasi kendini yormamasi salik veriliyor. kan sulandirci devam ediliyor. yururken tikaniyor artik, merdiven cikamiyor, herseyi unutmaya basladi, hala dolu dolu nefes alamiyor, inanilmaz bir depresyon icinde, midesi eskisi kadar saglikli degil. hoca taburcu edilirken, kisa sure icinde 2 hatta 3 kez enfekte olanlar oldugunu ve ikinci kez bu hastaliga yakalanmasi halinde cok daha agir gecirebilecegini soyluyor ve uyariyor.

    biz bu hastaligi cok agir yasadik arkadaslar, kimsenin ayni durumla sinanmasini istemem. lutfen olabildigince dikkat edelim, ozellikle analarimizi babalarimizi temkinli olmalari icin uyaralim, gerekirse laf dinlemeyen babaniz bile olsa oturtun evde zorla bunu cidden yapin. kayip sonrasi kisi kendiyle surekli hesaplasiyor soyle mi yapsam yasardi boyle mi yapsam hastalanmazdi diye.

    17 yildir her turlu yasaga alistik da bir bu kisitlanmalar mi agir gelecek bize. saglicakla kalalim...

  • 46. denizlispor'un fenerbahçe maçı paylaşımı

    ne zaman bir anadolu takimi uc buyuklerden biriyle oynamadan bu tarz provokasyonlara girse, sahada bir yerinde patlamistir. bu sefer de zehirli oku denizli atmis, gidin rahat rahat mac sonu 2 oynayin simdi.

    o aralar gelenden gidenden dort yiyen galatasaray'a biz de dort atmak istiyoruz diyip dokuz gol yiyen kaleci vardi o geldi aklima.

    bir de bayagi eskilerde kocaelispor sampiyonluga, fener de orta siralara oynarken guvenc kurtar'in mac oncesi artistlikleri fena patlamisti, 4'luk olmus, kadikoy'de mac sonu saha ortasina yumruk sova cagrilmisti.

    bir suru ornek vardir boyle de niyeyse bu ikisi hemen aklima geldi.

  • 47. seyyar tezgahı alınan 10 yaşındaki çocuğun feryadı

    önce küfür yiyeceğimiz tanımı bir girelim. zabıtanın görevini yapması karşılığında ortaya çıkan nâhoş tablodur.

    şimdi gelelim gerçeklere:

    - 10 yaşında bir çocuğun bu soğukta seyyar satıcılık yapmak zorunda kaldığı

    - etraftaki onlarca kalasın gık bile demediği

    - zabıtanın, çocuğun arabasını kırarcasına kamyonetin arkasına attığı

    - milyonlarca vergi borcu silinen kodamanların yanında günü kurtarmaya çalışan bir çocuğun tezgahına çöküldüğü...

    kısacası 2020 yılında bu görüntülerin yaşandığı bir yerde devlet var mıdır? düzen, kanun, nizam, hak, hukuk var mıdır?

    şu tabloya sebep olanların allah belasını versin.

  • 48. tobey maguire

    hiç dikkat ettiniz mi bilmiyorum. tobey maguire tersten okunduğunda “eriugam yebot” ki bu sanskrit dilinde bir anlam ifade etmese de benim için gerçek spider-man anlamını taşımaktadır.