- en kalbi duygularla selamlıyormuş...
- dünyanın her yerinde olduğu gibi ülkemizde de salgın tırmanıyormuş, tedbirlerin sıkıntı yarattığını biliyormuş.
- kişisel tedbirler haricinde bir çözüm yokmuş. maske ve sosyal mesafeye dikkat edecekmişsiniz.
- kalabalığa da karışmayacakmışsınız.
- bu hastalağın kesin tedavisi yokmuş, kendinizi koruyacakmışsınız.
- mevsim itibariyle soğuklar artmış, grip oluyormuşsunuz, soğuk algınlığı felan oluyormuşsunuz, hastaneleri meşgul etmeyecekmişsiniz.
- bozgunculuğu meslek haline getirmişsiniz. yalan haber yapıyormuşsunuz. yalan haberlere inanıyormuşsunuz. spekülasyonlara kulak asmayacakmışsınız. fahrettin'e inanacakmışsınız.
- önümüzdeki bahar aylarından itibaren salgını bitireceğini ümit ediyormuş.
- her aşı ile yakından ilgileniyormuş.
- 50 milyon doz anlaşma yapmışlar .
- önümüzdeki aydan itibaren bu aşının uygulaması yapılmaya başlanacakmış.
- yerli aşı çalışmalarını bizzat takip ediyormuş. işin içindeymiş.
- salgının sosyal bir krize dönüşmemesi için çabalıyormuş...
- haftaiçi her gün 21:00 - 05:00 arası sokağa çıkmak yasakmış.
- cuma 21:00 - pzt 05:00 arası da sokağa çıkmak yasakmış.
- ama haftasonu yemeksepeti serbestmiş. lahmacun söyleyebilirmişsiniz...
- eve misafir, dost, sevgili, escort, travesti almayacakmışsınız. aynı odada gebeş gibi sıkış sıkış oturmayacakmışsınız. eviniz küçükse o ne yapsınmış.
- mevlid organizasyonları falan da yokmuş.
- hamam, sauna, masaj salonu, lunapark da yasakmış. zaten masaj salonlarında ne bok yediğinizi çok iyi biliyormuş.
- avm'ye hes kodu olmadan giremeyecekmişsiniz.
- aldığı kararların hayırlara vesile olmasını şeyediyormuş...
- tarihi bir mücadele yürütüyormuş. milletinden bir şey daha istiyormuş; sigara içmeyi bu dönem içinde lütfen bırakınızmış. bi zahmet nargile de içmeyinmiş. baca gibi tütüyor, milletin suratına üflüyormuşsunuz. adam milletinin sağlığını düşünüyormuş. milletini çok seviyormuş. bunlar akciğeri sikiyormuş
- ekonomik ve askeri tarihi günler yaşıyormuşuz. mazlum ve madurların yanındaymışız. içeride ve dışarı uğradıkları saldırıları allahın izniyle püskürtüyorlarmış.
- asırlık hesapları ve oyunları bozan, asırlık zincirleri kıran türkiye'ye bedel ödetmeye çalışıyorlarmış.
- ama asıl üzücü olan içerideki tuhaf manzaraymış vatanına düşmanlık besleyenler varmış. türk insanını sevmeyen bir kesim varmış. bunlar darbeciymiş. bunlar zahirdeymiş. hiçbir şey üretmiyor sadece boş konuşuyorlarmış, yalan ve iftirada sınır tanımıyorlarmış, yurtdışından sinyal bekleyen kalbi kararmış bir gurühmuş bu... (sanırım bunlar cehapeliler)
- cehapeliler hesaba kitaba dalmış, milleti görmüyormuş, devletin kurumlarına saldırıyorlarmış
- cehape türk silahlı kuvvetlerini hedef alıyormuş
- cehape tek parti diktasının ardından sırtını vesayete ve darbecilere dayamış, birilerinden talimat alıyorlarmış, ulan cehape ne şerefsizmiş
- cehape'ye giydiriyor
- giydiriyor
- giydiriyor
- offf hala giydiriyor
- akp'yi hedef alıyorlarmış, yatırımcılara ülkeye gelmeyin diyorlarmış, bunların arkasında illuminati varmış, gören göz'den talimat alıyorlarmış
- eyyyy bu cehape'nin başındaki zat; senin milletvekilin benim silahlı kuvvetlerime nasıl hakaret edermiş... ulan sen bunu nasıl kapıya koyamazmışsın... bu millet seni asla affetmeyecekmiş... cehape liderini sandıklarla affetmeyecekmiş!
- bu ülkenin demokrasi seviye üfff çok ileri seviyeymiş...
- paris cayır cayır yanarken fransız medyası bunları haber yapmak yerine türkiye'ye hakaret ediyormuş. eiffel kulesi götlerine girsinmiş.
- fransızlar tam bir orospu çocuğuymuş... peygamberimize laf ediyorlarmış.
- rabia!!! 4 parmakmış!
- ne yaparlarsa yapsınlar, hangi alçaklığa kalkışırlarsa kalkışsınlar türkiye'yi batıramayacaklarmış... ezanlar susmazmış, megafonların sesini açarmışız... ama megafonlar amerikan malıymış... inşallah bize vermemezlik yapmazlarmış...
- katarlılara borsayı satmışız ama hala %80'ine sahipmişiz borsamızın. bu büyük bir başarıymış bay kemal...
- katar bizi ele geçiriyor diye zırvalayan kimlermiş... adamın asabını bozmayacaklarmış
- yapılan yatırımlardan memnuniyet duyacakmışsınız.
- ekonomimiz yüzde bilmem kaç büyümüş... bunu neden beğenmiyormuşsunuz?
- uluslararası yatırımlar için cazibe noktasıymışız... katarlılar dışında hollanda, abd falan da yatırım yapıyormuş.
- ekonomi bitik diyenler algı oyunları yapan fetöcülermiş. bunlarda din-iman yokmuş.
- yatırımcıları yeterince teşvik ediyormuş.
- biz yatırımcıların dinini sorgulamazmışız. mızrak atan amazon yerlisinde bile para varsa hoşgeldinmiş. bizim için makbulmüş. ama önce bi memelerini kapatsınlarmış, ondan sonra yatırım yapsınlarmış.
- ama cehape faşistmiş. yatırımcının kimliğine bakıyormuş... ulan paraya bakacakmışsınız paraya...
- tabi bunların niyeti hiçbir zaman türkiye'nin çıkarları olmamış. ülkeye yatırım gelmesini engelleyerek milleti sıkıntıya sokmaya çalışıyorlarmış... cehape sırf kendilerini desteklemiyorlar diye herkese hakaret ediyormuş. millet bunu affetmeyecekmiş
- son 18 yılda muazzam hizmetler yapmış. açılışlar yapmaya da devam ediyormuş
- ankarada dev opera binasını perşembe günü açacakmış. alkışlayacakmışsınız ibneler!!
- opera binasını salgın sebebiyle sadece 300 kişi ile açacakmış... yazıyla üçyüz rakamla 300... o 300 kişiye virüs bulaşmazmış... bulaşırsa da amaaan ne yapsınmış...
- zaten yeterince tedbir alıyormuş... çok da abartmayınmış
- evlerden dışarı çıkmayınmış... bir şeyi de 100 kere söyletmeyinmiş.
- nargile sigara!!! içmeyin bak valla sikicemmiş!
- biraz hassas olacakmışsınız artık... şurada 1-2 ay sabredecekmişsiniz...
- bize bir şey lazımmış; "hepberaber birlik", "beraberlik" ve "kardeşlik" ... ama bu 3 şey etmiş... o kadarcık da olabilirmiş...
- şu an kardeşlik edebiyatı parçalıyor....
- bu yıl yağışlar yarı yarıya azalmış, banyoda çok durmayınmış, hemen bir duş alıp çıkınızmış... banyoda sevişmelere yasak yokmuş ama suyu kapatıp sevişinizmiş
- ve çeşitli metafizik dileklerle bizi uğurluyormuş...

bırakın bu ağızları.

her sene böyle boykot diyorsunuz sonra survivor başlıklarına 1 günde 850 entry giriyorsunuz.

samimiyetsiz boykot.

yarışmadan ihraç ettiği adam kadar ahlaklı mı? evliyken kendine metres edinen, ondan çocuk yapan bir insan ahlak satıyor. diskalifiye ettiği yarışmacıdan prim yapmaya çalışacak tıynette birisi. bir daha izlemeyeceğim, ahlaksızların ahlak satmasından sıkıldım.

tespit gibi tespittir. var mı kardeşim yasalarda böyle bir zorunluluk? yok.. ee neden algı kasmaya çalışıyorsun?

adam, üniversite yönetiminin kararı, herkes kamerayla girmek zorunda diyor. öğrenciler ise kopya çekemeyecekleri için ipe un sermeye çalışıyor.

biri de çıkıp ukala ukala "girmeyelim o zaman hocam" deyince hoca da durur mu? yapıştırmış işte cevabı..

bilgileri yanlış ya da yetersiz de olsa uğraşları on numara.

(bkz: yoğun bakım hakkımız söke söke alırız)

ibb başkanı olarak kendilerinden olmayan birini seçen istanbulluları cezalandırmak için alınmış bir karar.

yazık günah be yeter artık! inin vatandaşın tepesinden!!!

son 10 yıl içinde askeri mahkemelerin kaldırılmasıyla, askeri yargının sivil yargının görev alanına dahil olmasıyla, erata şiddetin idari ve adli cezaya tabii olmasıyla, terör bölgelerinde profesyonel askerliğe geçilmesiyle, orduevlerinde hizmetin profesyonel çalışanlarla yürütülmeye başlanmasıyla askerin gereksiz egosu kırılmıştır.

son 10 yıl icinde zibil gibi tıp fakültesi hemşirelik yüksekokulu ve sağlık ihtisas üniversiteleri açılmasıyla, sağlık bakanlıgı şikayet hakkının aktif bir şekilde devreye girmesiyle, görevi ihmal eden sağlık çalışanina etkili disiplin cezaları verilmesiyle, ve sağlık çalışanına şiddete basvuran hasta yakınlarına caydırıcı yaptırım uygulanmamasıyla doktor egosu da kırılmıştır.

ancak hakim ve savcı egosu denetim olmamasından mütevellit hala devam etmektedir. zira hsk adeta bir hakim-savcı meslektaş dayanışma meslek örgütü olarak çalışmaktadır.

zamanında vazifeye gelmeyen hakimlere, duruşma zaptında alenen resmi belgede sahtecilik yapan hakimlere, verfiği kararların yarısı üst mahkemeden bozulan hakimlere, dava konusuyla hiç bir ilgisi olmamasına rağmen kalemden mezura getirtip etek boyu ölçtürten hakimlere, beylik silahıyla aşkına karşılık vermeyen bayan katibini rehin alan hakimlere, üniversite öğrencisi kızla gönül ilişkisi kurup, kız telefonuna cevap vermediğinde emrindeki polislerle kız yurdunu basan cumhuriyet savcılarına, küçük ilçede öğretmenlerle maç yaptığında çikan anlaşmazlik üzerine emrindeki polislere öğretmenleri göz altına aldıran savcılara herhangi bir işlem yapılmamaktadır.

(bkz: adliye tuvaletlerindeki kast sistemi)

(bkz: phaselis antik kenti)

antalya kemer'de bulunan açık hava müzesidir. diğer müzelerde farkı çok güzel plajı olması. ipek gibi denizde yüzdükten sonra havlunu üzerine alıp antik kentte gezersiniz. orman, deniz ve tarih... her sene mutlaka uğrarım.

dürüm kritik

seversin sevmezsin şu açıklamayı yapacak göt havuz medyasında bir bu adamda var. ikinci yok. bak bildiğin yok. sabaha kadar düşün ikinci isim çıkaramazsın.

cüneyt özdemir gibi yavşakların kendine gazeteci dediği, acun ılıcalı ahlaksızların bu ülkeye ahlak sattığı yerde şu adamı fanusa koyup saklamalı. düşün seviyemiz o kadar dip durumda. hakket yazık olmuş ülkeye...

amme hizmeti :)

1
2
3
4
5
6
7
8
9
10
11 benim favorim bu keko
12
13
14

skor 1-2 olduktan sonra birkaç tane

1
2
3
4

çok daha fazlası vardı ama bu kadarı yeter.

tanım : türk futbol tarihinde yerini alan efsane maçlardan biri.

acun’dan daha adamdır, daha ahlaklıdır. evliyken metresinden çocuk yapmamıştır.

allah allah kadınlar oysa hep sadece bir kişi ile konuşur. flört etmese de kanka ayağına yedekte hiç tutmazlar. hep bu erkekler hep.

kötü oldu bu.

gece 3'te dışarıda otobüs duraklarını yalama aktivitesine ara vermem gerekecek.

gence tekrardan üzüldüm. hayat işte böyle, iyilik yapayım derken kendine ve insanlığa kötülük yaparsın bazen. neyse tez vakitte hapisten kurtulman dileğiyle kadir.

kusura bakmayın asdfghhhkdldkeiejsnskwjsn gotümle güldüm

eskişehir

bu saçmalık "ne var bunda, bilgisayar oyunları çok pahalı, ne yapsın çocuklar anca oynayanları izliyorlar." şeklinde savunuluyor genelde. ama burada ekonomik yetersizliğin ötesinde bir sıkıntı olduğu aşikar.

bu sunulan argüman oyun oynayanları izleyenler için bir derece geçerli olabilir^* ama bir de aynı kitlenin içerisinde "video izleyenleri izleyenler" var.

youtube'da hangi videoyu arasanız "bilmemkim x videosunu izliyor" diye çıkıyor. bir bakıyorsun at hırsızı kılıklı bir tip bilgisayarın karşısında youtube'dan video izliyor. bir sürü mal da bu adamın video izlemesini izliyor.

ulan acaba çok komik yorumlar mı yapıyorlar, benim kaçırdığım noktalarımı görüyorlar diye ön yargısız yaklaşarak bir iki tanesine bakayım dedim, adamların bir bok yaptığı yok. sadece sigara içip videoyu izliyor, komik bir yer olursa da gülüyorlar, o kadar. bir sürü insan da ciddi ciddi oturup bunu izliyor. altına da "abi, şu videoyu da izle, bunu da izle." diye yorum yapıyorlar.

başkasını video izlerken izlemenin yoklukla falan ne alakası var şimdi? tamamen tembellik ve eziklik, başka bir şey değil.

ilk defa birayı ılık tercih eden birisini gördüm doğrusu.odun ateşi karşısında bira içmekte de nasıl bir keyif anlayışına sığıyor anlamak güç.

insanı sinir küpüne çeviren takıntıdır. her seferinde söve söve translate açtırır.

iş gereği sık sık yurtdışındaki yayıncılarla mailleşiyorum. amerika'dan almanya'ya, endonezya'dan japonya'ya 72 milletten adamla mailleşmişimdir. bu milletler içinde ingilizce maile fransızca cevap verme dangalaklığını sadece fransızlar yapıyor. güzel güzel, mailini yazmış, tane tane derdini anlatmışsın; sonra bir bakıyorsun şöyle başlayan bir cevap "cher monsieur...." senin ananı cher monsieur.

velhasıl, acayip millettir fransızlar. neden sevilmediklerini anlamak için bir fransızla herhangi bir iletişime girmek yeterlidir. şeytan diyor bunlara her maili osmanlica, hatta göktürk alfabesiyle at; uğraşsın dursun ibneler.

edit: dostlar, "hadi lan ordan"cı ve"ben hiç karşılaşmadım"cı arkadaşlar için şuraya daha bugün yaşadığım olayı koyayım. (ss atma fikri için teşekkürler sevgili vizyoner materyalist)
alttaki mail benim, üstteki de gelen cevap. malum sansürledik ama, anlaşılıyordur olay. siz olsanız sövmez miydiniz? görsel

bugün 46 günlük oldu kızım, 15 ekim 2020 17:24'te doğdu kızım. minyon bir kızdı hem boyu hem kilosu. öyle güçlü ağlıyor ve çığlık atıyordu ki ilk sözlerim " işimiz var seninle" olmuştu.

doğduğu gün herkes " doğum yapanın annesi kalır. " demişti. adet, usül ve kaide bu. ne münasebet dedim, hayatının ilk gününde bile onu bırakıp, evime mi gidecektim? gitsem bile uyuyamazdım ki o gece ben kaldım kızımla, kalabalık ailelerde büyümemiştim kardeşimle bile aynı evde yaşamaya 15 yaşımda başladım ben, abim 17'sinde evden ayrıldı teknik üniversiteye gitti bir daha da dönmedi istanbul'dan izmir'e hep yalnızdım ben.

ancak o gece " baba" olmuştum ve bahaneler ardına sığınamazdım ki hemşireler sağolsunlar gaz almayı, bez değiştirmeyi ve bebek bakımını öğrettiler o gece bana, uzun boylu bir çocuk olmuştum hep o sebeple en arka sıralarda geçirdim tüm öğrencilik hayatımı belki de haytalığım da hep bu sebepten oldu ama bugece artık en ön sıralar oturan, dersi dinleyen ve notlar tutan çocuk olma zamanıydı. ilk gazını ben aldım kızımın, ilk altını ben değiştim. şu anda bile gecenin bir yarısı uyuyamıyorum oysa o odasında mışıl mışıl uyuyor bense sabahın 4'ünü iple çekiyorum onu uyandırmak için bir ritüelim bile var sırasıyla; onu ürkütmemek için yavaş bir mırıltı ile yanına yaklaşıyor " korkma kızım baban geldi" diyorum her defasında, sonra yavaşça onu kavrıyor ve onla konuşa konuşa altını değişeceğim yere götürüyorum ve altını değişip, daha sonra ilaçlarını veriyorum, ateşini ölçüyorum, en sonda da annesini uyandırıp, süt emişini izliyorum kızımın. daha sonra da gazını çıkarmaya çalışıyorum. bu benim ritüelim. ben özgür bir çocukluk geçirdim; hep zevk aldığım oyunlar oynadım, zevk aldığım yemekleri yedim, sıkıntıya çok gelen bir yapım olmadı hatta maymun iştahlı bile sayılırım.

ancak, taa ki kızıma kadar bana verilmiş bir armağan o, gerçek bir ödül. biliyor musunuz kızımın babası yani ben kısır bir erkeğim bazı ameliyatlar, çabalar ve kederler sonucunda 2018 yılı içerisinde onu eksi 198 derecede dondurdular daha sperm halini sanıyorum o gün döktüğüm göz yaşını ömrümce dökmemişimdir: bir varikosel ameliyatı, bir micro tese ameliyatı, onlarca kan, dna ve genetik test ve üç başarısız tüp bebek denemesi sonucunda benim dört numaram kızım yani 4. deneme sonrası olan sultanım.

şimdi ben bu kızı sevmeyeyim de ne yapayım? kızı oldu diye üzülecek bir insan varsa bakın baba demiyorum o adama inanın yazık. tüp bebek merkezlerinde o kız için canını verebilecek onlarca güzel insan var ki... ancak ben bu durumu yaşamış biri olarak biliyorum ki sizler yani bizler doğurmasak fiilen anne baba olamasanız da benim kalbimde hepiniz kusursuz insanlarsınız.

ve tüm kalbimle umut ediyorum ki zamanı gelince sizler de kucağınıza alacaksınız bebeklerinizi...

edit: zor günlerdi ama şimdi yarı tebessümle anıyorum...

(bkz: kısır bir ekşi sözlük yazarının baba adayı olması)

#105529841

hükümet aşığı köşe yazarı halime kökçe hanımefendinin yaptığı süper duygusal tespit.

vay be, meğer bizi çok seviyorlarmış. ondanmış bu ilgi. amaç kâr etmek, kaynakları sömürmek değilmiş; türkiye'ye beslenen yüce hislermiş.

ah canım, şimdi anlaşıldı mesele. biz de memleket katar'a peşkeş çekiliyor sanıyorduk. sağol ya halime, her şey kafaya oturdu şimdi.

demek ki olaylara art niyet aramadan bakmak, sevginin gözüyle gerçekleri görmek gerekirmiş.

ovit tüneli yapimi sirasinda akp tarafından gerçekleştirilen über, süper cengiz inşaat icraatidir. sayıştay raporunun 73. sayfasinda da aciklandigi gibi 19.568 liralik iş kalemi icin tamı tamına 17 milyon tl odeme yapılmış. 17 milyon tl'nin peşkeş çekildiği firma da cengiz inşaat. çıldırmamak elde değil gerçekten.

neyse millet açsa, işsizse de bi keyif çayı içsin kendine gelir. paraları da ulkenin bilmem neresine koyacagiz diyenlere aktarmaya aynen devam.

edit: haber linki

olm siz aptal mısınız göt kadar yerde sosyal mesafe var temizleniyor diyor. beyinsiz ordusu amk. kapatılacak tabi ki. götü boklu body builderların eğlendirme zamanında değiliz. sporunu yapacak olan benim gibi koşacak yer illa bulur merak etmeyin.

"akşam işten sonra sosyal hayatın olmasın siktir git evine otur bu arada da iş yerleri de kapanmasın çark bir şekilde dönsün"

şeklinde özetlenebilecek mantıktır.

bu aitleştirme tutkusunu hiçbi zaman anlamadım anlayamayacağım da. senden önce yunan, yunandan önce hitit, ondan önce bilmemne. toprak sana ait değil, sen toprağa aitsin önce bunu bi aklına koy. o topraklar üzerinde, hatırlayabildiğin osuruktan bi zaman parçasında kendinde nasıl mülkiyet hakkı buluyorsun ki?

gerçekten bi zümreye ait olmadan, bi zümreyi korumadan/yermeden yaşayamayacak kadar aciz misin?

sen burası yunanındır diye fanatizm peşindesin diğeri türkündür diye. boş gereksiz anlamsız tespit ve tartışmalar bütünüdür.

sevişme muhabbetlerini bir kenara bırakıp haluk bilginer diyorum.
haluk abiyle oturup muhabbet etmeyi ne çok isterdim.

2016'da ölüdeniz'de sırt üstü uzanırken "bu anı kaydetmeliyim" deyip, denizden çıkıp aksiyon kameramı alıp gelmiştim. fotoğrafları bulamadım. ararken eski fotoğraflara dalıp gittim. eski arkadaşlıklar, aile bireyleriyle up uzun rakı sofralarında sohbetli geceler, renkli bir arkadaş çevresi derken 4 yılda hayatımın kapkara bir duvara döndüğü gerçeğiyle yüzleştim. başlığı açanı da seri eksiliyorum.

hanımeli çiçeği

arabayı park edeyim gösteririm deyip kaçıp gözden kayboluyorsam ya:

1. gözden kaybetmez, takip eder yakalarsın.
2. "teklifimi" kabul etmez, kimliğimi hemen görmek istersin.
3. döverek öldürmezsin.

"sayın vatandaşlarımız, polis sizi döverek öldüremez, ve hatta dövemez. kendisini polis olarak tanıtan ve sizi döverek öldürmeye çalışanlara itibar etmeyiniz."

normal olandır. çünkü böyle bir şampiyonluk nüfusa bakmaz, eğitimle olur.

covid pozitif olup yemekli misafir ağırladım diyeni de gördük..sonra neden bu haldeyiz?
(bkz: (#116190862) buyurun..)

çocuğumun okulunun bahçesinde görünce sevindim ve cebimde birkaç gündür duran kredi kartı sliplerini elimde buruşturup topak yaptım kağıt bölümüne attım ki o da ne? üstte 4 ayrı kapak var ama hepsi aynı konteynera giriyor. okuldan tanıdık bir öğretmen ilçede ayrıştırma işlemi olmadığı için bilinç oluşsun diye yaptıklarını ama tek kontrynera atıldığını söyledi. sonuçta çöp arabası alıp gidiyor tek seferde.

bence tamamen genetiktir. biz de her gün dişlerimizi fırçalıyoruz o kadar ama çürüyen diş yine de çürüyor.

napıyım çamaşır suyuna mı yatırıyım ben bu dişleri ?

pandemi zamanı düğün yapanlara, gün yapanlara, tatile gidenlere, özel parti düzenleyenlere ve cafe cafe gezenlere tercih edeceğim insan topluluğu.

tv 8 adlı kanalda yayınlanan show programını artık izlememe kampanyası. zira uğur isimli yarışmacıya yapılanlardan sonra kendi kendime "ben artık bu rezaleti izlemem" demek içimi soğutmadı.

geçmişte hür irade ile yapılan yorumlar yüzünden bir yarışmacıyı, herkesin gözünün önünde azarlayıp, ahlak dersi verip diskalifiye etmek artık insanları kontrol etme manyaklıgının son raddesi olmuştur. bugün bu yarışmacıya yapılan yarın baska bir platformda başka şekillerde karşımıza çıkacaktır. örnekse 16 yasındaki bir kişi, bugün yaptıgı bir eleştirel yorum yüzünden yarın bir gün önüne çıkabilecek zorlukları düşünecektir. bu yüzden özgür iradesinden vazgeçip, düzene uymak zorunda kalacaktır.

söz konusu yarısmacıyı tanımam, etmem. zamanında yazdıklarını da tasvip etmiyorum. ama bu demek değildir ki bu yüzden tüm türkiye'nin önünde rezil edilmesi gerekiyor. kaldı ki yemek yarısmasından yemek yapamadıgı için elenmesi gerekirken şu yapılanlar algı olulturmanın dik alasıdır. verirsin mahkemeye eğer şahsına bir laf söylendiyse, hukuk önünde hesaplaşırsın. ya da kim hakkında paylaşıp yaptıysa o kişi gider hesaplaşır mahkemede. senin yarışmanın herhangi bir yerinde "yargı dağıtılır" yazısı yoksa, sen bu işe kalkışamazsın. şu yaşanan psikolojik travma bile beni derinden yaraladı. kalkıp da adamı rencide edecek şekilde konuşturma hakkı veriyormuş gibi çıkartmak, ezmek, o yarışmacıyı rezil etmek beni çok üzdü.

ve hepimiz biliyoruz ki eğer uğur kendisine konusma hakkı verildiğinde "o zamanki yazdıklarımla bugün aynı seyleri düsünüyorum, yönetimden memnun değilim" gibi şeyler söylese yayınlanmayı bırak, bir daha kendisini göremeyecektik bile.

mehmet ve somer şef denen juri üyelerinin de insanlara ahlak dersi vermesini asla kabul etmiyorum. bu insan üzerinden yapılan algı yönetimini de kabul etmiyorum.

insanların fikirlerini özgürce ifade edebildiği, yemek yarışmasında ise yarışmacıların sadece yemek yapamadı diye elendiği bir türkiye görmek umuduyla, bir daha bu yarışma denen şeyi izlemekten kendimi men ediyorum.

kendi rezilliğinizde boğulun.

yersek diye açıklanan verilerden birisi.

https://www.ntv.com.tr/…andi,m8bqfi2nekwooswm-s9wzg

gençler ; kötü gününüzde " hiç kimse " yanınızda olmayacak , kendinizi alıştırsanız iyi olur.

kararlar:
- hafta içi her gün 21.00 ile 05.00 arasında genel sokağa çıkma yasağı
- hafta sonları cuma 21.00'den pazartesi sabahı saat 05.00'e kadar sokağa çıkma yasağı
- ana sınıfı ve benzeri eğitim kurumlarının faaliyetlerine ara verilecek.
- market, bakkal, kasap, manav gibi işletmeler ile eve paket hizmeti veren yerler, belirlenecek saatlerde hafta sonu kısıtlama dışındadır.
- cenaze namazları, yakınları dahil en fazla 30 kişiyle kılınacak, nikahlar da bu sayıyı geçemeyecektir.
- kalabalık caddeler ile meydanlara girebilecek kişi sayısı, umumi hıfzıssıhha kurulu kararı ile sınırlanabilecektir.
- alışveriş merkezlerine girişte hes kodu uygulamasına geçilecek.
- evlerde gün, mevlit, taziye, yılbaşı kutlaması gibi insanların bir araya geleceği etkinlikler yasak.
- restoranlar paket servis haricinde hizmet veremeyecek.
_
bakanlar kurulu (cumhurbaşkanlığı kabinesi) ile alakalı kararlar değildir. recep tayyip erdoğan'ın kararlarıdır.

bu ülkede kararlar erdoğan tarafından alınır, iletişim başkanlığı ve cumhurbaşkanlığı algı yönetim merkezi tarafından yazıya dökülür, cumhurbaşkanı sözcüleri tarafından okunur ve yandaş medya tarafından duyurulur. kararın sonucu olumlu olursa erdoğan'ındır. olumsuz durumlarda sözcüler harcanır...

(bkz: bana kadar demokrasi benden sonra otokrasi)

fahrettin koca: erdoğan'ın sağlık sözcüsüdür.
abdulhamit gül: erdoğan'ın adalet sözcüsü
murat kurum: erdoğan'ın çevre ve şehircilik sözcüsüdür.
mevlüt çavuşoğlu: erdoğan'ın dışişleri sözcüsüdür.
fatih dönmez: enerji ve tabii kaynaklar sözcüsüdür.
mehmet kasapoğlu: erdoğan'ın spor sözcüsüdür.
lütfi elvan: erdoğan'ın hazine ve maliye sözcüsüdür.
süleyman soylu: erdoğan'ın içişleri sözcüsüdür.
mehmet nuri ersoy: erdoğan'ın kültür ve turizm sözcüsüdür.
ziya selçuk: erdoğan'ın millî eğitim sözcüsüdür.
hulusi akar: erdoğan'ın millî savunma sözcüsüdür.
mustafa varank: erdoğan'ın sanayi ve teknoloji sözcüsüdür.
bekir pakdemirli: erdoğan'ın tarım ve orman sözcüsüdür.
ruhsar pekcan: erdoğan'ın ticaret sözcüsüdür.
adil karaismailoğlu: erdoğan'ın ulaştırma ve altyapı sözcüsüdür.
zehra zümrüt selçuk: aile, çalışma ve sosyal hizmetler sözcüsüdür.

yiyenin akıl sağlığından, yemeyenin damak tadından şüphe ederim.

girecek olanların yanında iki tane sınava giriş belgesi bulundurması gerektiği bir sınavdır.

aksi taktirde sınava giriş belgesini sınav esnasında teslim edeceklerinden dolayı sınavdan sonra ellerinde belge olmadığından kontrol sırasında cezaya çarptırılırlar.

5 cm'le olmayı kaçırdığım kızdır. diğer kriterlere geçmek için boyum yetmiyor.

bu akşamki maça kadar bu sezon özelinde beklentimin fazlasıyla üstünde oynuyordu ama bu akşam neden kendisi hakkında bir beklentim olmadığını bir kez daha gözüme soktu.

yediği goller için "defans hata yapıyor altay ne yapsın" deniyor. aga futbol bu hatalar oyunu, hata olacak ki gol olsun ama kaleci de bir şut çıkarsın bir zahmet. iyi o zaman bütün kaleciler önündeki takım arkadaşları hata yapınca kaleye gelen toplara müdahale etmesin. onun hatası değil ne de olsa.

böyle mantık mı olur amk.

ali babacan'ı eleştiririm ancak bu vaadi o kadar güzel ve olumludur ki. bir kesim devleti ve tüm kurumlarını kendi çiftliği sanarak mülakat adı altında peşkeş çekilmesini mübah görüyor, amiyane tabirle babasının malı gibi sahiplenmiş de mülakat ile seçim yapıyor. 100 tane olumsuzluk görsem bile sırf bu vaadin konuşulması, gündeme gelmesi önemli, kaldı ki bunu ali babacanı epey eleştiren birisi olarak diyorum. kusura kalmayın da diğer partiler adaleti, eşitliği ve liyakati sağlamayıp sadece aynı gemideyiz hamaseti yaparsa orada millet acaba mı desin ya da muhalefet en saçma konuları bile şişirip, kayıkçı kavgası yaparken milyonları ilgilendiren konu ile ilgili çıt çıkarmaması nedir yani çok mu zor adilane olacağız ve herkese fırsat eşitliği sunacağız demek. olay ali babacan ya da parti olayı da değil bu durum yokmuşçasına taleplere kör ve sağır olan partilere oy atmaya zorlanmak.

ali babacan ve bulunduğu siyasi ekol ile alakam yok defalarca da eleştirdim oy da atmayı düşünmüyorum olay zaten parti ya da ali babacan değil bir allah'ın kulunun şu konuyu gündeme alması. muhalefetim diye dolanan tiplerin bir tanesinin bile bu konuyu konuşmaması ironik. bomboş konuları günlerce gündem yapıp böyle milyonları etkileyen bir konuda susmak ne olduklarını belli ediyor yağma hasan'ın böreği mantığı bitmeli artık.

şu başlıkta üşenmedim baştan sona okudum bugün yazılan entryleri.

fenerbahçe taraftarı olarak hala bu hocaya şans verelim, ya da takımın oyunundan memnunun diyenler gördükçe kahkaha ile gülüyorum. ama bu histerik bir gülüş.

ulan kafayı yedirdiniz insana. takımın kondisyon eksiği olur, sakat oyuncuları olur ne bileyim birlikte oynamaları gerekiyordur hocanın bir sistemi vardır zamana ihtiyaç duyar anlarım.

ortada bir sistem yok erol bulut özelinde. diyin bana şu sistemi oynatmaya çalışıyor tamam diyeceğim. kontra atak oynatmıyor, top sürekli bizde değil, uzun top oynamıyoruz, kanat organizasyonları yapıyor diyorlar ama aslında olan caner’in klasik caner ortaları... e bu takım ne diyor kardeşim?

bir tane hücum planı var mı? varsa ne? 11 maç oynandı, 1.5 ay kamp yaptı, 4 hafta milli maç arası verildi. bu erol bulut isimli hoca hala ne istiyor veya ne bekliyor?

gustavo otobüste lemos'un adını unutmuş.

uruguaaay demiş.

öyle tatlış eğlenceli bi takım

montero ile ceza sahamızda girdiği mücadele esnasında kendisine en ufak bir temas olmamasına rağmen sniper kurşunu yemiş gibi kendini yere attığı yetmiyormuş gibi bir de üzerine çığlıkları ile stadı inletmiştir. asdkjf komedi lan resmen. hayreti mucip.

ben sadece kendimi yastığı var, ona sarılıp uyuyor zannediyordum; çoğunluk yastığına sarılıp mutlu mesut uyuyormuş.
yastık iyidir yastık, sesi yok sedası yok.

iş yerleri açık olacak, o yüzden sevinmeyin. godoman patronları düşünmüşler yine. afedersiniz g.t kadar ilçede yaşıyorum, yasaklar olsada, ctesi günleri hayvan gibi servis trafiği oluyor. sadece benim şirketimde 370 kişi çalışıyor varın gerisini siz düşünün.

böyle kısıtlamaya s.kayim

edit : ne çok godoman sevici varmış sözlükte, resmen mesaj yağmuruna tuttular, zenginlerle ne alıp veremediğim varmış falan filan.

ya olm salak mısınız, sokağa çıkma yasağı yapıyorsun, boktan bir ilçede en az 50000 kişiyi işe getiriyorsun. sonra kısıtlama yaptım diyorsun. neyini anlamıyorsunuz amk.