sen bunu goruyon mu6
profili

  • almanların 2.dünya savaşında yaptığı en büyük hata

    hangi birini sayayım kardeşim. hepsi birbirinden büyük. aşırı özeti aşağıdaki gibidir.

    1- henüz teknolojik devrimi tamamlamadan aşırı özgüven ile sağa sola atarlanmak

    >hadi atarlandın >

    2- ingiltere ve fransayı küçümseyip atarlandığı polonyayı işgal etmek ve dünya savaşına girmek

    >hadi girdin >

    3- fransa'ya diz çöktürdükten sonra ingiltereyi saf dışı bırakamayıp arkada azılı ve kinlenmiş bir düşman bırakmak

    >hadi bıraktın>

    4- rusya gibi devasa bir soğuk coğrafyayı ve devleti iyi analiz edemeyip cahil cesareti ile ruslara savaş açmak

    >hadi açtın>

    5- yanına italya gibi tabansız, beceriksiz bir devleti kendine ayak bağı etmek

    >hadi ettin>

    6- italyaların yunanistanı işgal edip eline yüzüne bulaştırmasından sonra hala arkalarında durmak

    >hadi durdun>

    7- bunu çok önemli rus işgalini ertelemek pahasına yapıp, rus kışını hesaba katmamak

    >hadi katmadın>

    8- sik kafalı japonları, sırf rusların odağını doğusuna dağıtsın umuduyla ittifaka almak

    >hadi aldın>

    9- mal japonlar ruslar ile saldırmazlık anlaşması yapıp abd ye diklenmeye başladığında japonlara siktir çekememek ve abd'nin aradığı savaş bahanesini altın tepside sunup abd ile de savaşa girmek

    >hadi abd'yi de karşına aldın>

    10- rusya gibi muazzam insan gücü, abd gibi muazzam sanayi devi ve ingiltere gibi sömürge devi bir ülke ile bu kadar fazla cephede aynı anda savaşıp bu savaştan karlı çıkabileceğini zannetmek

    >hadi zannettin>

    11- elin hala güçlüyken en karlı anlaşma ile savaştan ayrılabilmek için barış zemini aramamak

    >hadi aramadın>

    12- savaşı sadece isin uzmanı generallere bırakıp sadece onların koordinasyonunu yönetmek yerine, binlerce km uzaktan cephe ile ilgili generallere emir yağdırmak, işlerine karışmak

    >hadi karıştın>

    13- hearman göring gibi dalyaraklara karışmayıp, sırf güzel kıç yalıyor diye hava kuvvetlerini bile darma dağın etmesine seyirci kalmak

    >hadi kaldın>

    askerler cephelerde, daha fazla tiger ve panther tankı, daha fazla mp40 ve stg44 diye ağlarken, kısıtlı üretim gücünü ve çeliğini salak saçma hayali projelere ayırmak

    tüm bu mallıkları yaptıktan sonra kusura bakma abi hata oldu diyemezsin. adamın götünden kan alırlar amk, ki aldılar da.

  • nüfusa oranla çiftçi sayısının 0.59'a düşmesi

    başlık "nüfusa oranla çiftçi sayısının yüzde 0,59 a düşmesi" olacaktı fakat sınıra takıldı.

    84milyonluk ülkede çiftçi sayısının 500bin'in altına inmesiyle link gerçekleşen orandır.

    çiftçiliğin azalmasıyla;
    1- gıda maddelerinin fiyatı artıyor.
    2- ithalat miktarı artıyor.
    3- çiftçiliği bırakan vatandaş mecburen para kazanmak için tüm ailesiyle iş imkanının daha fazla olduğu kalabalık şehirlere göçüyor ve çarpık kentleşme, alt yapı, trafik vb. sorunlar artıyor.
    4- işsizlik artıyor.
    5- çiftçiliğin azalmasıyla çözümü diploma alıp başka bir meslek sahibi olmakta arayan genç nesil, beklentilerini karşılayamayınca ruhsal çöküntü yaşıyor veya yurt dışına gidiyor (yetişmiş nüfus kaçıyor.)
    6- üniversite sayısı ve öğrencisi arttıkça iktisadın temel kuralı gereği kıymeti azalıyor.
    7- çiftçilik ile geçinen insanlar zarar edipte çiftçiliği yapamaz duruma geldiğinde malesef mali olarak zor şartlar ile karşı karşıya kalıyor ve kimisi her aç kalan insan gibi kanunsuz yollara sapabiliyor. suç oranı artıyor.
    8- çiftçilik azaldıkça, gübre, tohum, zirai ilaç, traktör, tarım aleti, bu alana hizmet veren sanai kolları, yedek parça sektörü vb. pazar küçülmesi yaşıyor ve burada istihdam olan çalışanlar da zor durumda kalıyor. veya işsiz kalıyor.
    9- köyden kente yaşanan göçlerle büyük şehirlerde barınma sorunu meydana geliyor, köylere ve küçük şehitlere oranla büyük şehirlerde konut fiyatları fahiş yükseliyor.

    daha irili ufaklı bir çok sayamadığım sorunları da beraberinde getiriyor.

    bu çiftçiliğin azalması sorununa acilen bir çözüm bulunması, çiftçilerin küstürülmeyip çalışmaya teşvik edilmesi gerektiği ve oranın yüzde10 lara çıkartılması gerektiği kanaatindeyim. aksi halde gelecekte işimiz zor gibime geliyor.

  • pırlanta gibi gençlerin kasiyerlik yapması

    öncelikle çalışıp kendi paralarını kazanmalarına gerçekten büyük saygı duyuyorum.
    fakat 20 yaşında 23 yaşında 25 yaşında kimi üniversite öğrencisi kimi taze mezun olan bu gençlerimizin, avrupadaki yaşıtları gibi gezip tozmak veya kendi alanında (mimarlık, mühendislik, öğretmenlik vb.) çalışmak yerine a101 de bim de migrosta vs. kasiyer olduğunu gördükçe üzülüyorum.
    kendileriyle biraz sohbet edince bu çocukların bir çok hayalleri olduğunu, çok daha iyi işleri geleceği maaşı hak ettiklerini
    de fark ediyorsun zaten.

    vatandaşa sorsan iş var ama gençler beğenmiyor. çocuğun mezun olduğu bölüm dış ticaret, mekatronik, mimarlık, vb. teklif edilen iş kasiyerlik, pompacılık, paketçilik. oof off.

  • polat alemdar'ın baştan beri ifşa olması

    uzun bir aradan sonra diziye tekrar başladığımda fark ettiğim ayrıntı.

    polatın gerçek kimliği, aslında 3. kişilerce hep biliniyordu. buna göre aslan akbey ya büyük bir yalancı veya hain olabileceği ihtimali hiç de yok değil.

    bilmeyenler için önce özet:
    mafyayı çökertmek amacıyla, kgt ajanı ali candan'a öldü süsü verilip polat alemdar'a dönüştürülmüş ve polatın gerçek kimliğini bilen, duran emmi ve hatta estetik ameliyata giren doktorlar dahil herkes aslan akbey tarafından öldürülmüş, aslan akbey'de polat'a; senin ali kimliğini bilen sadece sen ve ben varız demişti.

    lakin bunun yalan olduğu ilk bölümlerdeki ip uclarından anlaşılıyor. zira;

    tespit:
    1-) bilindiği üzere 1. bölümde aslan akbey'e şifreli bir posta geliyor, aslan şifreyi çözdüğünde ise " operasyon hedef kurtlar vadisi" cümlesi çıkıyordu. bu andan itibaren aslan ali'yi anavatana geri çağırıyor ve kurtlar vadisi operasyonunu başlatıyordu. yani operasyonu başlatan aslan akbey değil. (sakin olun doğu esrefoğlu da değil, açıklayacağım)

    2-) ali candan ameliyat sonrası polat alemdar olduğunda, aslan akbey'e (2 veya 3. bölümde) kitap kapağının içinde yine şifreli bir posta geliyor. bu sefer ise aslan akbey'e, polatı süleyman çakırın yanına yerleştirmesi gerektiğini söylüyordu. ( çakırın fotoğrafları falan çıkıyor). yani operasyonu başlatan 3. kişi operasyonda izlenecek yolu da bizzat gösteriyor. aslan akbey sadece bir icracı. bu andan sonra polat, bir şekilde çakırın yanında yer ediniyor ve yükselmeye başlıyorlar.

    3-) dolayısıyla operasyonu başlatan da, yöntemi söyleyen de, aslan değil bir başkası ve polatın gerçek kimliğini biliyor. çünkü polat ve çakır tanıştıktan kısa bir süre sonra ortak oluyorlar ve gazetelerde boy boy fotoğrafları çıkıyor. yani operasyonun yöntemini söyleyen adam eğer aptal değilse, polat'ın aslanın ajanı olduğunu sırf bu sebeple bile anlaması işten değil.

    4-) doğu eşrefoğlu operasyonu başlatan isim değil. hatta operasyonun başladığından bile haberi yok. şöyle ki;
    - dizi esnasında aslan akbey ile defalarca bir araya gelseler de, operasyonun asla sözü geçmiyor.
    - doğu eşrefoğlu; operasyon başladıktan çok sonra, aslan akbey ölünce kgt raporlarına ulaşıyor ve ali candan'ın öldüğünü, bir ajana estetik ameliyat yapıldığını ve yapan doktorların da öldüğünü ancak öğreniyor ve operasyonun çoktan başladığını ancak o an farkediyor.
    - eğer doğu bey operasyonu başlatan isim olsa, belki ali candan'ı bilmese bile polatın ajan olduğunu bilmesi gerekirdi fakat polatın ajan olduğunu ancak polat kendisine silah çekince ve kendi itiraf edince öğreniyor. dolayısıyla operasyonu planladığını söyleyen doğu herşeyden habersiz.

    5- doğu beyin, aslanın ölümü sonrası, olup biteni görmesi ve aslana hitaben; "aslan değil çakal bu" demesi de buna en büyük gösterge.

    yani anlaşıldığı üzere aslan akbey 3. kişiler hesabına çalışmakta ve bunlardan emir almakta.
    polata; "cesursun ama safsın çok güvenmişsin aslana" diyen pala anlaşılan haklıymış.

    edit: bazı arkadaşlar hala o kişinin doğu eşrefoğlu olduğunu söylüyor. hayır beyler. doğu beki polatın ali kimliğini bilmiyordur fakat dediğim gibi, eğer doğu bey bu emirleri gönderdiyse ve polatı çakırın yanına yerleştir dediyse, çakırın yanında parlayan, alemin hiç görmediği bu yabancı delikanlının, "aha bu bizim aslanın ajanı" demesi en azından tahmin etmesi lazım. lakin doğu bey'in böyle bir ne bilgisi ne de tahmini var. hatta bir defasında polat ve doğu bey konuşurken, doğu bey polat'a: "seni kim yetiştirdi?" diye soruyor polatta sokaklar diyor. bunun üzerine sokaklarda yetişilmez ölünür diye cevap veriyor. yani doğu polatın ajan olduğunu bilmiyor, polatın vatan millet laflarının dikkatini çekmesi üzerine şaşırıp, polatı zarflıyor.

    edit2: herkes operasyonu doğu beyin planladığını yazıyor. evet arkadaşlar bende planlamadı demiyorum ama operasyonu başlatan da, hangi yöntemle olacağına da başkası karar vermiş. yani doğu bey operasyonun ne zaman başlayacağını, kime başlayacığını, kimin yöneteceğini bilmiyor. sadece bir zamanlar böyle bir proje ortaya atmış. zira doğu bey, ancak polat herşeyi anlattıktan sonra "ulan bu benim proje amk" diye düşünüp kurtlar vadisini ben planlamıştım falan diyor.

    edit 3 ve yeni tespit. bir çok yazarında uyarılarıyla yeni bir olay farkettim. aslan akbey tapınakçalara çalışıyor ve aslanı öldüren tapınakçılar.

    aslan operasyon emrini tapınakçılardan alıp operasyonu başlatıyor ve polatı çakırın yanına koyuyor. tapınakçılar polatın, kgt ajanı olduğunu biliyor ama gerçek kimliğini bilmiyor. ( karahanlının oğlunu da tapınakçılar kaçırtmış olabilir ama operasyondakinin karahanlının oğlu olup olmadığını bilmiyorlar). bu yüzden aslanı sorguya çekip elindeki belgeleri açıkla diyorlar. (aslanı sorguya çeken mito'nun konseye, tapınakçılara çalıştığı zaten malum). burada amaç polatın karahanlının oğlu olup olmadığını öğrenmek.
    sonuç olarak, aslan tapınakçıların emriyle operasyonu başlatıp, dikbaşlılık ettiğinden(sonuçta kendisi avrasyacı bir ideolojiye sahip) ve hatta tapınakçıların bombayla öldürmek istediği karahanlıyı kurtardığından onlar tarafından da öldürülüyor.
    tapınakçılar, polata boşuna demiyor; "seni tüm hayatın boyunca izliyorduk", " babana kurdurduğumuzu sana yıktırmak için biz yetiştirdik vs."
    yani aslanın kardeşi, karahanlı tarafından öldürülünce(yanlışlıkla)aslan intikam almak istiyor. bu sırada tapınakçılarla temas etmiş olacak ki, onların talebiyle efeyi kaçırıyor. (dizide ne diyorlardı, intikam isteyene fırsat en büyük vaattir.) zamanı geldiğinde(karahanlının 1. mart teskeresini geçirememesi ve artık gitmesi gerektiği) tapınakçılar emir gönderiyor ve aslan, doğu beyin projesini araklayıp, tapınakçıların emriyle, operasyonu doğudan bile habersiz başlatıyor. sonrası malum..

    doğu eşrefoğlu'nun, polatın karahanlının oğlu olduğunu öğrendiğinde bu kadar şok yaşaması ve sinirlenmesi (adam kendini kaybetti) tam bu dönemde tapınakçılar konusunun işlenmesi ve dahi doğunun tapınakçılar tarafından öldürülmesi de bu yüzden.

  • evlilik teklif ederken diz çökme saçmalığı

    artık azalarak bitmesi gereken saçma uygulama. sonra hiç ağlama boşanmalarda erkek 1-0 geriden başlıyor diye. daha evlilik teklifinde bile sen kendini 1-0 geriden başlatıyorsun.

    düşünün evlenmek istediğiniz ve sevdiğiniz bir insan var. eşit şartlarda hayatınızı birleştirmek, beraber yaşamak belki çocuk yapmak istiyorsunuz. birbirinize karşılıklı saygı, sevgi, sadakat ve sabır göstereceksiniz(en azından böyle umuyorsunuz). fakat tüm bunlar için öncelikle kadın kişinin önünde diz çöküp yalvarır gözlerle bunu ona sormalısınız. sizce de saçma değil mi?

    bunu yaparken kadının sizden üstün olduğunu mu düşünüyorsunuz? yada sizden daha aşağı olduğunu düşünüyor da jest olsun diye mi yapıyorsunuz?

    sadece bu konu değil, iş ilişkisi olur, arkadaşlık ilişkileri olur vb., eşit şartlar altında kurulan veya kurulacak hangi ilişkide bir taraf diz çökerek başlanabilir?

    ayrıca bir insan sevdiğinin önünde neden diz çöker? ben sevdiğim kadınla hayatımı birleştirmek istiyorsam, neden önünde diz çöküp bunu bana bahşetmesi için, yalvarır pozisyona sokuyorum kendimi ve genellikle de bunu 500 kişinin içinde yapmak zorundayım?

    televizyonda böyle gördüğüm için mi?, herkes böyle yapıyor ben yapmazsam öküz derler diye korktuğumdan mı?, yoksa cidden birisine diz çöküp yalvarmadan benimle evlenmeyeceğini düşündüğüm için mi?

    sonuç olarak: erkek olun beyler. sevdiğinizin karşısına eğilim bükülmeden, 50 çeşit organizasyon saçmalığına girmeden çıkın dimdik bir şekilde sorun amk. seviyorsa evet der mutlu olursunuz. sevmiyorsa hayır der siz de yolunuza bakarsınız.
    kaldı ki zaten sırf siz eğildiniz diye evet veya eğilmediğiniz için hayır diyorsa. o kişiden değil eş bir yol olmaz. haydi hayırlı tıraşlar.

  • 24 haziran 2018 seçimde hile yapılması

    öncelikle bu düşüncenin bir teori olduğunu, gerçekliğinin muhalefetçe araştırılması gerektiğini belirterek başlayayım.

    bütün muhalifler akp'nin seçimlerde hile yaptığını düşünürken, bazı münferit olaylar haricinde bir kanıt bulamamakta ve muhalefetin görevini yerine getirmediğini düşünmektedir. evet sandık başında ve sayımında da hile yapılıyor olabilir ama emin olun bunlar seçim sonucunu etkilemez. en fazla %1-2 lik oynamalar yapar( o bile çok zor). bu sebeple ki, sabahtan akşama kadar sandık bekleyen muhalifler, ysk ya dahi gitse tek tek sayım da yapsa sonuç istedikleri gibi gelmemekte, hile var ama nerede diye düşünmekteler. şimdi size anlatacağım yöntemi bir düşünün ve ne ölçüde gerçek olabilir siz karar verin.

    bilindiği üzere akp, 2002 yılında göreve gelmiştir. 2010 lu yıllara yaklaşırken, devlet üzerinde büyük ölçüde güç kazanmış ve neredeyse sorgulanamaz hale gelmiştir. bu süreçte geleceğe yatırım yapma gerekliliği görülmüş ve sistem uygulamaya konulmuştur.

    şimdi yöntemi anlatayım:

    1- sistemin ilk ayağı, adrese dayalı nüfus sayım sistemine geçilmesiydi.link1
    bu sisteme göre, artık devlet kendisi söyleyecekti nüfus oranlarını. eskisi gibi tek tek sayılmayacak ve her bölgenin sayım sonucunun halkca kontrolü imkansız hale gelecekti.

    2- seçmen mürekkebinin kaldırılması. link2
    imzaya dayalı sistem vardı artık. böylelikle parmak mürekkebi kalkmış ve oy kullanılıp kullanılmadığı imzaya göre belirlenir olmuştu.

    3- son ayağı ise, kimsenin oturmadığı adreslerde ikametgahlar ve ölülere seçmen kağıtları çıkmaya başlaması. link3 link4

    böylelikle, bir kişi, sahte bir kimlik kullanarak, ilgili ölü kişi adına oy kullanabilecek ve hiç bir şekilde tespit edilemeyecekti.

    şöyle anlatayım: elinize 100 adet kimlik veriliyor ve bu ölü seçmenlerin çevre ilçelerde seçmen olduğu, sabah 8 de başlayarak, onların adına her sandıkta oy kullanmanız isteniyor. mürekkep olmadığı için, tespitte edilemiyorsunuz. ve bulunmanız imkansız. tespit edilmenizin tek yolu, tüm imzalanan seçmen listelerinin toplanarak ıslak imza incelemesine gönderilmesi ki, onmilyonlarca imza için imkansız. ysk hariç ise kimse bu durumu engelleyemez.

    dolayısı ile; seçim sabahı, 50.000 veya 100.000 akp li, 100 farklı sandıkta oy kullansa bu 5.000.000 beş milyon- 10.000.000 on milyon oy yapmakta ki bu sayı arttırılabilir

    2018 seçiminde toplamda 56.000.000 milyon seçmen olduğu göz önüne alındığında. neredeyse oy oranında %5-15 arasında bir oynama yapılabilmesi gayet mümkün.
    ve ispat edilebilmesi olanaksız.

    ben demiyorum ki, akp bu sekilde hile yaparak seçim kazanıyor. fakat bu yöntemde düşünülmeli. herkese saygılar.

    edit: mükerrer 4 milyon seçmen