Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. fiyatı korkunç bir şekilde artan ürünler

    millet ekmek derdindeymiş. amk milleti eğer gerçekten ekmeğinin derdinde olsaydı bu yağma düzeninin sürmesi için oy vermez, ülkenin batmasını önlerdi.

    açlıktan geberin de belki aklınız başınıza gelir.

  • 2. çevrenizdeki akplilerin ekonomik krize tepkileri

    takılmayın böyle şeylere; neticede bunlar, ülkeyi askeri darbeye sürüklemiş bir adamın başkanlığını onaylamış bir zümreyi oluşturuyorlar. bunların davranışlarını ve tavırlarını gerçekçi ve nedensellik bazlı bir bakış açısıyla açıklayamazsınız.

  • 3. zeytinli rock fest 2018 sonrası sahilin durumu

    rocker bir de bunlar, sorsan çevre, greenpeace, martı, caretta caretta yardırır da yardırırlar.

  • 4. #suriyelilerdefolsun

    burada ciddi ciddi almancı kıyaslaması yapan net gerizekalıdır.

    iş gücü yetersizliği nedeniyle davet edilen ve ülkenin kalkınmasında yardımda bulunan ile halihazırda işsizlikle boğuşan bir ülkeye sözde mülteci özde asalak olarak gidenler arasındaki farkı görmemek mümkün değil, bu tür çarpık karşılaştırmalar art niyet taşıyor.

    edit:

    bu arada merak ediyorum, suriyelileri savunan solcular: ulan hiç mi kıllanmıyorsunuz? kendini osmanlı torunu olarak tanıtan, aleviler hakkında mumsöndü esprileri kasan, keza kadın ve eşcinsel hakları konusunda 1400 sene geriden gelen bir güruh ile aynı kişileri savunuyorsunuz. hiç mi kuşku yok, "acaba yetmez ama evet'te olduğu gibi yine kullanışlı aptal mıyım?" diye? cidden bu batılı çokuluslu kozmopolit rüyaları sizi bu kadar mı kör etti?

    sizi, iran'da şah'a karşı islamcılar ile işbirliği yapan solculara benzetiyorum. uzun uzun açıklama yapmaya gerek yok, gram aklı olan zaten dersini çıkarır.

    bugün "faşizme karşıyız" dersin peki, de yarın taciz tecavüz korkusundan sokağa çıkamazsan, aleviysen evin kundaklanırsa, sokak başı köpek cesedi bulursan ağlamak yok, tamam mı? bunu sen istedin. ne de olsa çokulusluluk.

    cidden, insan hiç mi bir duraklayıp düşünmez "lan tüm sapık wannabe cihatçılarla, osmanlı torunlarıyla, ensarlarla aynı saftayım, acaba mallık bende mi?" diye?

    edit 2: ha bir de kimse bana "bunlar türkiye'de var zaten" gibi saçma salak argümanlarla gelmesin. daha hiçbir şey görmediniz. hiçbir şey.

  • 5. better call saul'a türkçe isim önerileri

    herkes saul'lü öneriler yazmış, saul diye türk ismi mi olur?

    benim önerim:

    ersin'i arasan iyi edersin

  • 6. elif şafak'ın batıya bize müdahale edin çağrısı

    bu kadını zamanında öven de akplilerdi şimdi eleştirenler de akpliler. çok şükür ne geçmişte kandırılan olduk ne de kandıran olduk. kemalist, laikçi diye aşağılamaya çalıştığınız insanlar zamanında da aynı şekilde nasıl dik duruyorsa şimdi de dik duruyor fetö bağlantısı olan insanlara karşı. bu ülkede o dışlamaya çalıştığınız atatürkçüler olduğu sürece her zaman medeni bir ülke olarak kalacaktır. gerek fetö olsun gerek akp olsun gerek dışgüjler olsun ne kadar çabalasa da ortadoğu arap ülkesi yapamayacak bu ülkeyi. bu ülkede “laikçi” insanlar oldukça yüzünü batıya dönmüş avrasya ülkesi türkiye cumhuriyeti ilelebet payidar kalacaktır.

  • 7. bir profesörün gözünden türkiye ekonomisi

    "2000 binden fazla saygın akademisyenden atıf almış bir akademisyenle karşı karşıyadadırlar."

    şu cümleyi bir profesör mü yazmış ? daha çok arda turan açıklamasına benziyor.

  • 8. efsane cep telefonları

    nokia 6600. askere giderken eve bırakmıştım. ne telefondu be.

    anket doldurdum mutluyum.

  • 9. 4 eylül 2018 tarihli tebliğ

    işletmeler bu tebliğe uyarsa veya devlet konuyu ciddi bir biçimde denetlerse...

    çok firmayı batırır, hangi süper zekanın ürünü bilemedim.

    sayın bakanım, kapı komşunuz ets'nin sahibi. ona bile sorsanız anlatırdı neden saçmaladığınızı.

  • 10. ağustos 2018 otomotiv satışlarının dip yapması

    çok enteresan olay.
    ülkemiz çok profesyonel yönetiliyor biliyorsunuz, ceo ve ekibi tam istikrar sağlıyor.
    hazineye para mı lazım: hemen (bkz: 21 mart 2018 otv artisi) ötv'ye zam yapıldı, zaten halkımız araba sevdalısı problem olmaz diye düşündüler.
    dolar mı artıyor: dolar'ın artışını dış mihraklara bağlayıp, herhangi bir ekonomik politikası değiştirmeyip inşaat sektörüne tam desteğe devam ettiler.
    sonuçta 80 milyonluk ülkenin otomotiv satış dağıtım sektörü çökmüş vaziyete.
    normalde böyle bir şirket yönetiminde ceo'yu yönetim kurulunun değiştirmesi gerekir, ama yönetim kurulu başkanı ile ceo aynı olup, muhasebe direktörü de damat olunca şirketin kaderini değiştirmek pek zor.

  • 11. nihat doğan'ın evrim teorisi çökmüştür demesi

    şu lağım artiginın başlığını açmayın.

    bu ve benzeri tatismalari açtırmak, gazetelerde konusulmak, magazinlere çıkmak için her türlü karaktersizliği yapan şu zevatın istediğini vermek başka bir aptallık örneği.

    bu entryi girerek ben bile yanlış yapıyorum ya neyse.

    (bkz: stop making stupid people famous)

    ekleme: bu pislik herifin ozgecanin yakilarak katlesilmesi hakkında, mini etek giyersen tecavüze ugrarsin dediğini unutma utturma.

  • 12. sözlükçülerin seks hariç hayal ettiği fantezileri

    is gorusmesinde insan kaynaklari muduru hatuna lafi kutur kutur soktuktan sonra usulca yanina yaklasip kulak memelerinden emerek...

    ohom bu fantezim de seks ile sonuclandi lan ahsha.

  • 13. otomobil sahibi yazarların hissettikleri

    oğlum birisi gelmiş ben 65 bin liraya aldım aracı sen almak istesen 150 bine alacaksın diyor. ülkedeki herkesin şekli farklı içi bir ya yemin ediyorum helal olsun.

  • 14. eş seçiminde en önemli faktör

    güzel güzel yazılmış. kimi cinselliğe vurmuş, kimi zekadan gitmiş, kimi görünüşe tutulmuş, kimi sevgi demiş, kimi samimiyet aramış, kimi fikirlere takılmış, kimi anlaşabilmek istemiş...
    hepsi çok güzel.
    ben ise şu anki duygu ve düşüncelerim itibarıyla denklik diyorum, tüm bunların hepsini bir potada eriterek. eh tabii yök'ün türkiye'de geçerli diploma denkliği gibi değil bu. karşınızdakinin ve kendinizin hayattan beklentilerini tartıp olabildiğince her konuda denk olduğuna inandığınız biriyle elinizde fırsat olduğu müddetçe hayatlarınızı birleştirmek çok mantıklı geliyor bana.
    kendimiz dahi öyle değilken tabii kimseden dört dörtlük olmasını da beklememek lazım. ama denklik zaten anlayışı da muhtevasında barındıracağından bu tarz pürüzler hep sümen altı edilebilecektir.
    dilerim bir gün herkes dengine kavuşur.

    (bkz: davul bile dengi dengine çalar)

  • 15. öğretmen kalitesinin artması için çözüm önerileri

    kesinlikle performans sistemi ya da sınava tabi tutmak değildir. performans sistemi değildir, çünkü öğrencilerin tabiriyle kafa hocalar, öğrenciyi eğlendiren hocalar sevilir, tutulur. öğrenci ders anlatmayan hocayı daha çok severler. son dakikaya kadar öğrenciye bir şey katmaya çalışan öğretmeni sevmezler.

    belirli aralıklarla sınava tabi tutup, başarılı olanları maaşla ödüllendirmek değildir. çünkü o sınava derste hazırlanıp, gerçekten o maaş ödülünü kazanacak ama ders anlatmayacak öğretmenler tanıyorum.

    öğretmenlik biraz kişinin vicdanına kalmış bir olay. eğer iyi niyetle, canla başla çalışırsa öğretmenin yapamayacağı şey yok, eğer öğretmen kalitesini artıracak çözüm önerisi aranıyorsa en başından bu işe aşık olanların tercih edeceği bir meslek haline getirilmeli. ek ders hesabı yapacak, boş günüm şu gün olsun, bana kurs açın. diye zırlayacak adamları bu meslekten uzak tutacaksınız? bu nasıl olur? bence öğretmen olmayı zorlaştırabildiğin kadar zorlaştıracaksın. adam 6 yıl okuyacak öğretmenlik için, daha en başından bütün klasikleri okumuş olacak, ağır eğitimlere tabi tutacaksın. öyle bir hale gelecek ki ilerde ek ders hesabı yapacak öğretmen olmayı düşünen vasıfsız, "abi ben tembel bir adamım, bu kadar uğraşıp öğretmen olamam" diyecek. benim çözüm önerim bu. şu zamana kadar atanan kalitesiz öğretmenlere de ne yaparsan yap, kaliteli olması imkansız.

    edit: imla.

  • 16. kenan ışık'ın iyileşmesi

    yalansa bu haberi yapanın anasını avradını sikeyim emi!
    bitkisel hayattaki adam bodrum’da ayakta görülmüş he?
    tık için götünüzü vereceksiniz ulan şerefsizler!

    edit: kardeş habere yalan demedim ki, eğer yalan ise dedim... hala da diyorum. umarım değildir ama fotoğrafsız, videosuz, görsel olmadan götünüzden sallama haber uydurduysanız yukarıda dediklerim sapına kadar geçerli. ha haber doğru ise zaten kimsenin gocunmasına gerek yok... düğün bayram bi haber...
    edit 2: alın benzeriymiş! işte ben bunun için sövüyorum yaa

  • 17. çeşme ve alaçatı sonrası mahvedilecek turizm yeri

    yazmıyorum, yazmayın. hedef göstermeyin. onedio ve hürriyet sizi izliyor.

  • 18. türk kadınlarının kaslı erkeklerden tiksinmeleri

    3 ana başlıkta inceleyebiliriz:

    1. göbekli ama zengin erkek arkadaşının / kocasının egosunu düşürmemek için yalan söylüyordur.

    2. aşırı kas yapan adamların kahir ekseriyetinin gerçekten beyinsiz odun adamlar olmasının yarattığı kötü algı sebep olmuştur. (zira fazla kas kadında da güzel değildir.)

    (yerli yerinde kararında 'fit' olarak tabir edilen fazla yağsız düzgün bir vücudu beğenmemek diye bir şey söz konusu olamaz diye düşünüyorum.)

    3. öyle bir erkeğin hiçbir durumda kendisine yar olmayacağını düşünüyor ve şimdiden kendini potansiyel erkeğine psikolojik olarak hazırlıyordur.

  • 19. artık yazmadığı için üzülünen yazar

    otomotiv dünyasındaki engin bilgisiyle @agamemnon

  • 20. suriyeli benim kardeşimdir geri gitmesin

    geri gitmesinler diyenler alsınlar evlerine beslesinler bir zahmet, ülkenin demografik, sosyal ve ekonomik yapısının içine ettiniz lan! suriyeliler benim kardeşim falan değildir dediğim nanedir.
    düzenleme: imla

  • 21. melis ayça değirmencioğlu'nun loris karius ifşası

    ibneler fenerbahçe sağ beki şener merhaba yazdı diye neler dediniz. harbiden bazen çifte standartın tavan yaptığı zamanlarda sinirleniyorum.

    merhaba demek ayıp değil elbette ama o zaman adamın vizyonsuzluk, orta doğulu davar diyen tipler neden böyle davranıyor sinirleniyorum...

  • 22. 4 eylül 2018 rusların idlib'i vurması

    ellerine sağlık. cihatcı orospu artığı teröristlerin hepsinin kökünü kurutun. umarım sivillere zarar gelmez.
    lavrov'un söylediğine göre türkiye de bazı grupların temizlenmesi için operasyona bilgi desteği sağlıyor.
    neticede idlip'te şuan en etkin ülke türkiye. türkiye ile iletişim kurulmadan böyle bir operasyon düşünülemez.

    edit: mezhepçi diyenler olmuş. mezhepçi falan değilim. amerika ve batının gazına gelip suriye'yi bu hale sokan, resmi orduya silah çeken köpeklerin hepsinin cehenneme yollanması için sabırsızlanıyorum.
    bana mezhepçi diyen dalyarak muhtemelen kimyasal saldırı yalanlarına da inanmıştır. yüzyıl geçti hala anlayamadınız şu emperyalist yalanları.
    ama emperyalizm planları suriye'de sekteye uğrayacak. tıpkı kurtuluş savaşında olduğu gibi. çocukları bahane eden cihatcı terörist piçler ingiliz kaynaklı medyada ağlayacak.
    etraf terörist gözyaşıyla dolacak.

  • 23. ekşi itiraf

    bazen girilen entrylerden büyük bir hayat dersi çıkarılan itiraflardır. entryi bulamadım fakat bir yazar annesinin öldüğünü, tabağındaki en sevdiği şey olan patates kızartması bittiğinde teyzesinin daha o istemeden tabağına yenisini koymadığında anladığını yazmıştı. işte ben o günden beri anneme karşı daha naif, daha anlayışlı davranıyorum. bu konuda farkındalık yarattığın için teşekkür ederim sevgili yazar, anneciğin huzur içinde uyusun. sevdiklerimizin kıymetini yanı başımızdalarken bilemiyoruz işte, ah...
    edit: @marjinalolan sağ olsun, entryi göndermiş, @hazer nickli yazarımıza aitmiş. bir kez daha teşekkürde bulunayım kendisine, kalbine sağlık.
    büdüt: sağ olsun @abel markus olayın kahramanını bulmuş. videosunu da şöyle iliştireyim:

    buyurun

    asıl teşekkür etmem gereken kişi videodaki kişi sanırım, var olsun.

  • 24. eşcinselim ve buradayım

    geçenlerde transseksüel, homoseksüel ve crossdresserların sahne aldığı bir eğlence mekanına toplu olarak gittik. masamızda lezbiyen bir arkadaşımız ve sevgilisi de vardı. gecenin ilerleyen saatlerinde, masamızda eğlence tam gaz devam ederken, transseksüel showgirl masamıza geldi, biraz bizimle eğlendikten sonra, bize göre biraz daha maskulen giyinen (maskulenden kastım, siyah pantolon üstüne beyaz gömlek yani) lezbiyen arkadaşımıza yanındakini işaret ederek, sessizce "sevgilin mi?" diye sordu. herhangi bir belirti yoktu, arkadaşımız sevgilisiyle herhangi bir temasta değildi, dışarıdan bakıldığında sadece yan yana oturan iki kadın görüyordunuz, ama o anladı ve bu soruyu sordu. arkadaşımız başıyla hafif bi onay verince, elini kaldırdı, ver bi beşlik hareketi yaptı ve elle ele tutuşarak iyice sıktı sonra da omzunu sıvazladı. bu sessiz destek beni çok etkiledi. hayatlarının ne kadar zor olduğunu düşünmek için alim olmaya gerek yok! bizim masamızda bile homofobik olduğundan ama tepkimizden çekindiği için sesini çıkarmadığından emin olduğum en az bir kişi vardı. ulan şu ülkede bırak cinsel kimliğinin farklı olmasının kabullenilmesini, en ufak normun dışına çıkınca bile toplum baskısının allahını görüyorsunuz! bu insanların hayatını kendinizinkiyle karıştıracak kadar empati yoksunu olamazsınız! olmamalısınız! oğlunun eşcinsel olduğunu düşünsene diyen birine, kulağını çekip tahtaya vurarak allah korusun diyen insanların yaşadığı bir ülke burası, evlatlıktan reddederim diyen diyene! insanları da anlamıyorum, gözünüz mü, kör vicdanınız mı? insanlar ailesi tarafından kabul görse yetiniyor, toplum zaten allahlık! buradayım diyecek tabi ne diyecek, çünkü burada ve hiçbirimiz görmüyoruz, hatta ne yazık ki ve ne ahmaklık ki bir çoğumuz görmek bile istemiyoruz.

    eğer illa belirtmem gerekecekse ben heteroseksüelim, hayatımın tüm zamanlarında sadece erkeklerden hoşlandım. buradayım deme ihtiyacı duymuyorum, çünkü bir kadının bir erkeğe aşık olmasına bir itirazınız yok. zaten buradayım ve siz de bunu zaten kabul ediyorsunuz.

    dünyada tüm insanların biseksüel olma ihtimalini araştıran bilim adamları var, tüm insanların biseksüel olduğu ve sadece süregelen normların insanları karşı cinse yönlendirdiği ve karşı cinse aşık olmasına sebep olduğu yönündeki kanılar çokça kabul görüyorken, burada "eşcinselim ve buradayım" başlığı açmak zorunda hissediyorsa kendini insanlar, bence oturup bunu bir düşünmek gerek.

  • 25. bankaların para kabul etmemesi rezaleti

    "yastık altı"

    yüz dolar yüz dolar aldım her ay kardeşim, mecbur muyum 20bin dolar için makbuz-kaynak göstermeye ?

    rezalet gibi rezalet.

  • 26. astsubay ve polisin kavgası

    dün ana haberde verilen bilgiye göre astsubay ve polisin eşi arasında yasak aşk varmış. karşılaştıklarında da olay patlamış.

    ölene allah'tan rahmet cezaevine girene sabır kadına da hayatta başarılar diliyorum. başını yastığa koyduğunda bir insanı mezara bir insanı hapse gönderen biri olarak umarım çok uzun yaşar bu vicdan azabıyla.

    milletin evli barklı karısına kocasına salça olmayın.

  • 27. kuşadası toprak kayması rezaleti

    ya kalitesizlikte dünya markasıyız be.
    ulan bir tek biz mi başka binaların arasına yeni inşaat yapıyoruz? niye sürekli dandik sonuçlar alıyoruz istikrarlı şekilde?

  • 28. kazanan spermin sen olduğun gerçeği

    o kadar üşengeç bir insan olarak nasıl 1.geldim aklım almıyor. sanki tüm enerjimi lanet yumurtaya koşarken harcamışım da dünyaya yorgun doğmuş gibiyim. hayattaki tek başarıma bak ! iyi bi halt olsa 1. yapmazlardı zaten.

  • 29. türkçe'deki en seksi kelime

    (bkz: jartiyer) yazarken bile erekte oldum amk.

  • 30. hiçbir vasfı yokken ünlü olan kişiler

  • 31. duvar tırmanıp türkiye'ye giren suriyeliler

    beton duvarın herhangi bir tehdidi engellemek için değil,
    beton ile rant sağlayan firmalara peşkeş çekilmek için yapıldığının kanıtıdır.

  • 32. yazarların küçük ama etkili tasarruf yöntemleri

    daha önce itibardan tasarruf olmaz diye buyuran baş yöneticimizin dahi artık işi allah'a havale ettiği ve teknik olarak kahvedeki yetkisi/unvanı olmayan dayının da söyleyebileceği etkideki avuntu cümlelere başvurduğu bir ortamda, yapılması gereken eylemler bütünü (buradan koyduk mu !!!!! diyen %52'ye selamlarımı iletirim, kulaklarınız çınlasın).

    ### öncelikle, artık klişeleşmiş ve olmazsa olmaz sac ayağını aradan çıkartalım;
    -açken market alışverişi yapmayın,
    -dışardaki buluşmalara yarı tok gidin,
    -birşey satın almadan önce ihtiyaç mı lüks mü iç sorgulamanızı yapın

    ### şimdi marjinal kazanımlara geçelim
    (ön not: bazı maddelerin ilk maliyetleri fazla gelebilir ama kısa-orta vadede amorti edecektirler; ve amerikayı yeniden keşfetmiyoruz şüphesiz. dikkat çekme diyelim, moda tabirle farkındalık yaratımı)

    1) kafanızın düzgün bir şekli var ise hiç düşünmeden şundan alın. yıllardır berberlerin kullandığı alman malı traş makinesi. dayanıklılığı gayet iyi. tabi şu an herşeyde olduğu gibi fiyatı uçmuş güncelde ama (2016'da 125 tl'ye almıştım) kesinlikle parasına değecektir. böylece hem berbere git, sıra bekle, gereksiz siyaset-spor muhabbeti çek, eve gel vakit kaybı ve hijyen kaygısı gibi çoğu şeyi de bertaraf edersiniz... bu arada piyasada çok çakması var dikkat (ben ilgili linki verdim ama başka orijinal satan yer varsa oradan da alabilirsiniz; reklam demeyin küfrederim).

    2) tüm ampullerinizi led'e çevirin; nedeni basit. hatta avrupa birliği halojen ampulleri yasaklama niyetinde şu sıralar.

    3) cebinizde bozuk para tutmayın, basit ve hacimli bir kumbara alın, tüm bozuklukları oraya atın ve bunlara dokunmayın. bu bozuklar cepte durdukça dur bir cips alayım dur bi bira çakayım falan derken refleksif bir harcama oluşuyor.

    4) banyonuzu avmlerdeki gibi dizayn edin; yani bataryanız fotoselli ya da en kötü aç-kapa barlı olsun (diş fırçalarken ya da traş olurken o sırada hayvan gibi akan suyu ay boyunca düşünürseniz dehşet verici bir israf ve fatura kabarması söz konusu) klozetinizde de kısa-uzun sifon tuşları ya da çekme kolu buna göre uyumlu olsun. hem tasarruf hem de su olarak sosyal sorumluluk *

    5) tüm elektronik ürünlerinizin bağlı olduğu prizler anahtarlı ve akım korumalı olsun. üç ay önce 3.600 tl olan macbook air şimdi 5.500 tl, iphone x 5.700 tl iken 7.700 tl macbook prolar 5.500-6.000 tl'den başlıyorken 8.000 ve üstü seviyelere fırladı; f/p xiaomi mi6 bile 1.850 tl'den 2.500 tl'lere falan fırladığı bir ortamda artık aldığımız-elimizdeki elektronik ürünlerimiz aşırı kıymetlendi ve yenisi ile değiştirmek imkanımız oldukça daraldı.

    elektroniklere iyi bakın, artık onlar kıymetlimiss...

    evde yokken anahtarları kapatın.

    6) harcama takip programı edinin. android için hesap cüzdanı uygulamasını tavsiye ederim. usanmadan, bıkmadan tüm harcamalarınızı programa girin, böylece ay sonunda tüm harcamalarınızı topluca ve grafikli şekilde sıkıca takip edip, müdahale edeceğiniz şeyi net görmenizi sağlar. ben mesela bir ayda abur cubura ödediğim parayı görünce şok geçirdim, o an öderken küçük gözüküyor ama kümüle olarak ciddi seviyelerde olabiliyor.

    7) sigarayı -demesi kolay ama- bırakın. alkol içinse evde üretimle tüketiminizi azaltamayacağınız için, üretim yerine nadiren içen sosyal içici seviyesine gerileyin, hatta mümkünse tamamen bırakın. hala sosyal içici / arkadaş ortamı içicisiyim (o da kafadan 3 bomonti filtresiz ya da yemekli ise beyaz şarap) ama bırakmaya çalışıyorum. bu arada içmiyorum diye beni dışlarlar, bana yobaz derler, elalem neder falan diye kaygı duymayın. şekilciliğin, yobazlığın ve mahalle baskısının dincisine de laik olanına da aldırış etmeyin.

    8) bisikleti ve yürüyüşü hayatınıza en üst seviyede dahil edin. 2 km uzaklıktaki yere araba ile giden tipleri anlamıyorum gerçekten de, sonra neden götüm değirmen tekeri gibi ? e ablacım sen de hareket ediver biraz. zaten çoğumuz bütün gün masabaşında göt büyütüyoruz çay/çiş molaları, öğlen yemeği hariç hareket yok neredeyse... kamu spotu gibi olacak ama bisiklet ve yürüyüş hayatıma girdiğiden beri 9 kiloya yakın zayıfladım ve zindeliğim arttı (eskiye kıyasla), ideal kiloma 6-7 kilo uzaktayım ama bunun için artık yemek rejimimi değiştirmem lazım, neyse konudan sapmayalım.

    9) eğer asgarisini değil, tümünü ödeyebilecekseniz, harcamalarınızın mümkün mertebe tamamına yakınını nakit yerine kredi kartı ile yapın. böylece hem bankalara faiz ödemeden kendinizi 1 ay ücretsiz fonlamış olursunuz, hem de her işleminiz kayıt altına alınır takibini sağlarsınız. ayrıca puan gibi yan avantajlardan da yararlanırsız. ek olarak, fiş kesmeyen, vergi kaçıran esnafı da zoraki kayıt altına aldırmış olursunuz (sizin maaşınızdan daha elinize geçmeden çatırt diye vergi kesiliyorken, nakit ödemede fiş kesmediği için vergiden kaçan kişinin de önüne geçilir böylece). faturalarınızı otomatik talimata verirseniz yıllık aidat almazlar.

    10) indirimleri kovalayın, bültenlere abone olun. adam gidiyor imax filme 40 tl verdim diye sövüyor, ben ise aynı filmi 8 tl'ye izliyorum. kaldı ki sinemaya da ancak ve ancak beklenen, belli yapımlar için gidiyorum. artık kağıt fiyatları yüzünden fiyatlar coştu maalesef ama kitaplarda da yayınevlerinin indirimlerini kovalayın muhakkak. ilk çıktığında okumak zorunda değilsiniz bu arada kitapları, bekleyin indirimde alın.

    11) yazılı basını bıraktım. çoğu çöp ve saksocu, iktidar yalaması zaten. olmayan şeyleri takip etmek için neden para verelim ki ? siz de bırakın. ayrıca basılı gazetelerin artık çağdışılığı aşikar. yahu iki gün öncenin haberini okumak için neden bugün para vereyim ki ? cepten saniyesinde erişim malum. yerli dijital içerik olarak bbc türkçe, dw türkçe, twitter akışından takip ettiğim kimseler yeterli. arada sözcü, tv olarak krt, radyo olarak rs fm tatminkar. bunlara da el atmazlarsa tabii...

    12) şimdi bu maddede biraz söveceğim, gavurun dediği gibi no offense !!! fanatikliği bırakın. neymiş, kolumu kessen kanım sarı kırmızı akar; ölümüne kartal; sarı laciverde kurban olayım falan fıstık, hass*ktirin ! bunlar çok komik kalıyor be yav. gün sonunda aldığınız forma için, izlediğiniz maç için, stat girişi için ödediğiniz para, aboneliğiniz vs. tarık çamdal'a, ozan tufan'a, m. pektemek'e ve garajlarındaki spor arabalara ve de beyefendilerin gece eğlencelerine gidiyor. bu gibileri, milyon euro'luk sözleşmelerini ve berbat futbollarını siz fonluyorsunuz, sonra ilk söven de yine sizlersiniz. tamam hırsızın hiç mi suçu yok sorusu haklı ama dediğimi çaktınız. sakin olun, başka liglere, sporlara uzanın, sadece seyirci kalın. mesela reklam olmasın isim vermeyelim, bir üyelik sayesinde ayda 20 tl'den az ücrete s sport, nba tv, eurosport 1-2 izleyebiliyorsunuz bir dijital platformdan. geçtiğimiz 2 hafta içinde hem dünya üzerindeki bence en iyi futbol ligi olan premier ligdeki spurs-man u. maçı gibi müthiş bir seyir zevkini yaşadım, yetmedi 10 yıl sonra ilk defa f1 izleyen biri olarak harika olaylara sahne olan efsane bir monza gp izledim (vettel senin ben yapacağın işe....), üstüne devam eden us open'da nadal, federer ve djokovic'i takip ediyorum (bilhassa kendi efsanesine son rötuşlarını yapan sanatçı federer'in son demlerine şahit olmak; edit: adam elendi, şom ağızlılık bu olsa gerek), aynı zamanda ara ara ispanya bisiklet turuna falan göz atıyorum. sportif seyir zevki, kalite, alınan tatmin ve ödenen ücret resmen fiyat ve performans kriterinin zirvesi. fanatikliği bırakın demiş miydim ?

    13) fuck moda ! klasiklerden ve sade(minimalist) ürünlerden az ama öz seçmeniz yeterli. lcw, de facto ve h&m gibi markaları küçümsemeyi de bırakın. x maaş alıp halen lcw'den giyiniyor olmak !!! gibi bir mantık ne kadar da rezildir. ilgili markaların arada gayet de güzel kreasyonları olabiliyor. üst noktadan örnek verecek olursak steve jobs, bill gates, mark zuckerberg'e baktığınızda hep aynı sadeliği ve basitliği görüyorsunuz, bu saygın bir tercih. gucci, valentino vs. giymeye mecbur değilsiniz günlük hayatta (tek istisna iş ortamınız gerektirdiği şekil şartları olabilir).

    14) kahveyi bırakın. ben gerçi reflü/ekşime sebebiyle bırakma durumuna geldim ama 30 gram toza her gün en az bir kez 10-15 tl falan vermek pek de rasyonel bir harcama değil. bu kadar kahve sevdalısı iseniz makine ve kapsül alıp kendiniz uğraşın evde.

    15) direkt tasarruf için değil ama kendi mikro ekonominizin idaresi, ufuk açıcılığı ve vizyon katması adına daron acemoğlu, atilla yeşilada, mustafa sönmez, erinç yeldan, mahfi eğilmez gibi hocaları takip ediniz muhakkak.

    bu önerilerin bir tık üstü artık "dur sifonu çekme ben de zıçıcam şimdi" ya da "git camiden su getir" falan seviyesinde ölücülük ve bitkisel hayata giriş 101 seviyesinde olur artık, sonumuz hayrolsun...

  • 33. renault 4-17 eylül 2018 binek araç fiyatları

    mesajın gayet açık olduğu fiyatlardır.

    (bkz: binek)

    vay be 1.0 motorlu bomboş sümbül bile 101 bin lira. teşekkürler akp.

  • 34. yüzüğü neden hüküm dağına kartallarla götürmediler

    her biri en az 5 metre çapında kanatlara sahip olan ve nihayetinde allahın kuşu konumunda, kabak gibi gökyüzünde uçan kartalları sauron'un fark etmesi ve yok etmesi 10 dakika sürebileceğinden olabilir mi acaba sayın beynini siktiklerim.

  • 35. knight online'dan akılda kalanlar

    bana undy ver (anadan üryan undy set ve elinde kalkanıyla bir warrior)

  • 36. yurt dışında yaşamak

    insanın, sadece var olduğu için değer görmeyi tecrübe etmesine sebep olan yaşantı biçimi.

    bir süre evvel amsterdam'a geldim. iki yıldır kararlı olduğum, bir yıldır da aktif olarak uğraştığım bir şeydi bu. bir anda olmadı yani. birkaç örnekle burada nasıl değer gördüğümü anlatayım:

    1- daha bugün yaşanmış bir olay bu, bilhassa kuzey avrupaya gelen her türk'ün fark ettiği bir şey. karşıdan karşıya geçerken bisiklet yolundaki yaya geçidinin üzerine adımımı atacaktım ki yaşlı bir teyze beni görüp bisikletini durdurdu rahatça geçmem için. ancak arkasından gelen 3-4 tane bisikletli duraksamayıp yoluna devam etti. iki elimi yana açarak "ne yapayım durmadılar" der gibi güldüm teyzeye, o da güldü ve geçmemi bekledi. sonra yine elimle yolu gösterip ben yol verdim ona. hollandaca bildiğim tek cümleyi söyleyip gülümseyerek geçip gitti. ben de 5 saniye bekledikten sonra kendi yolumda devam ettim. aslında yaya geçidinde yayaya yol verilmemesi buradaki hayatın aksaması demek, ama buna insanların bu tepkiyle yaklaşması iyi ki buraya gelmişim dedirtti. istanbul'da yaya geçitlerinde kaç kez kavga etmenin eşiğinden döndüm ben bilirim.

    2- ben daha ülkeye gelmeden, devlet okuyacağım okulun ücretini ödememde bana yardımcı olacak bir yasayı parlamentodan geçirdi. ve bunu ab mensubu tüm öğrenciler için yapıyor. ab vatandaşı olmayanlara ayrımcılık yapılıyor diyecek olursanız, buradaki lisans burslarının çoğuna yalnızca ab vatandaşı olmayanlar başvurabiliyor. türkiye'deyken okuduğum üniversite bir süredir terörist yuvası olarak biliniyor, hem ekşisözlük'te hem ülke sathında. bakın terörist çok ciddi bir suçlamadır ve siz bir ülkenin yarısına terörist derseniz, kavramın içini boşaltırsınız.

    3- asansörde selam verdiğim insanların hemen hemen hepsi selam veriyor, ufak tefek konuşmalar yapabiliyoruz. yüzüne gülümsediğim insanlar aynı şekilde geri gülümsüyorlar.

    4- okulumun açılış toplantısında belediye başkanının yardımcısı ufak bir konuşma yaptı. konuşmanın hiçbir yerinde şehre yapılan hizmetlerden bahsedip propaganda yapmadı. koruması, protokol yetkilileri falan da yoktu. bize gelip şehirdeki yaşantıdan, amsterdamlı birinin neyi yapıp neyi yapmayacağından ve şehrin liberal yapısından bahsetti. en sonunda dedi ki "bu yaşlı adamın söyledikleri size çok boktan gelebilir. umarım öyle geliyordur, çünkü bu sizin amsterdamlı olduğunuzu gösterir. her konuda, istediğiniz zaman ve yerde protesto ve gösteri yapma hakkınız buradaki en temel haklarınızdan birisidir ve bu hep böyle kalacaktır."

    5- gittiğim gösteride oyunculardan birisi seyirciye "bana çok sık duyulmayan bir şey itiraf edin." dediğinde seyirciden birisi "ben eşcinselim." diye bağırdı. buna salonda gülünmedi, bu bir. oyuncu da birkaç saniye sessizce bekleyip az önce söylediği şeyi aynen yineledi. cinsellik burada "saklanıp, itiraf edilebilecek bir tabu" olarak asla görülmüyor.

    bakın, bu bahsettiğim olayların hiçbirisinde taraflar birbirini şahsen tanıdığı için böyle davranıyor değil. sadece karşısındaki kişi de kendisi gibi bir insan olduğu için bu kadar anlayışlı davranıyor buradaki insanlar. hatta anlayışlı bile denemez, zira "anlayan" kişi daha yukarıda değil burada. kimsenin ne yaptığı başka hiç kimsenin umrunda değil. istediğini giyip istediği saatte evine dönen kadınlar var, sokakta öpüşen eşcinseller var, kilise önünde filistin bayrağı açan var, kanal kenarına oturup esrar kullanan var... rıza sınırlarının dışına çıkılmadığı sürece burada herkes her istediğini yapmakta özgür. kimsenin dini bir başkasına bir şey dayatmıyor. kimsenin politik görüşü bir başkasını kısıtlamıyor.

    dilini bilmediğim, tarihini paylaşmadığım, hiçbir sakinini tanımadığım bu ülkeye geleli 2 hafta oldu ve içinde yaşadığım 20 metrekarelik stüdyoya artık "evim" diyebiliyorum.

    doğduğum, yemeğiyle büyüdüğüm, aşık olduğum, okuduğum, annemi-babamı ve sevdiğim herkesi içine hapseden türkiye'de her gün öteki, istenmeyen biri olduğumu hissettiğim sürece; siz söyleyin benim yurdum neresi olabilir?

    gözümü açtığımdan beri, öfkenin gözlerini kararttığı insanların arasında hissettiğim şeymiş yabancılık çekmek. evime gelince anladım...

    edit: gelen temenniler için teşekkür ederim. bazı sorular da aldım, ancak çoğu yüksek lisansla alakalı. ben buraya yüksek lisans eğitimi için gelmedim, o yüzden maalesef bu konuda yeterli bilgim yok. lisans (b.a) ya da şehir hakkındaki sorularınıza cevap verebilirim ancak.

  • 37. mustafa cengiz

    yayını biraz geç açtım, o yüzden önceki söylemleri hakkında bir şey söyleyemiyorum. ama sonunda şu ülke sınırları içinde, yüksek yüksek koltuklarda oturan birinin, "hata bende" dediğini gördüm. futbol, spor benim için bahane. hata bende diyen bir yönetici görmek istiyordum, gördüm. kendisine teşekkür ederim.

  • 38. ingilizceden sonra öğrenmesi en kolay dil

    (bkz: yazım yanlışı yapanları uyararak kültür seviyesini gösterme çabası)

    mesela mesaj atabilirsin

    nazik bir dille uyarabilirsin

    (bkz: ama olmaz tabi o zaman fularını kim görecek)

  • 39. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    bugün gerçekten bir derdi olanı dinleyip dert edindiğim şeylerden utanmak istiyorum. sonra da diyorum ki ne kadar bencilsin başkasının derdi seni nasıl rahatlatacak ?
    isteyen anlatsın bugün gerçekten başka bakmak istiyorum.

  • 40. 3. havalimanının ismi atatürk olsun

    sevim koyun lan. bi tane yazarın anannesinin adıymış. kadın hiç gün yüzü görmemiş.

    "sevimli uçuşlar dileriz" diye de bir mottosu olur.

  • 41. müdüre müdürüm diye hitap eden kurumsal yalaka

    ben s.ktiğimin orrospu çocuğu diye sesleniyorum, bozuluyor. doğru yolda olan arkadaştır, sırtı yere gelmez.

  • 42. loris karius

    merve taşkın isimli bir hatunla nusret'te dinner yaptıktan sonra otele geçip pompaya devam eden kaleci.
    adam; sosyal medyada kendini pazarlayan ne kadar türk kızı varsa hepsini elden geçirmeye karar vermiş anlaşılan.
    helal olsun diyor, kendisini takdir ediyoruz. yürü koçum.

  • 43. en iyi internet sağlayıcısı

    reklamcı piçleri altında toplayan başlık. millet modemi götüne sokuyor sinirinden, gelmiş levent yavşakları türk.neti övüyor. ha siktir ordan sikik.

  • 44. türkiye'ye dikkat edin... uçacak

    nokta nokta kısmına birçok şeyin gelebileceği açıklama.

    bok
    yarak
    ..
    ..
    ..

  • 45. mini etekli bir kızın arkasından merdiven çıkmak

  • 46. ukrayna'da swinger partilerine katılan türk

    öyle bir oturuşu varki, referans olan kişi bunu swinger diye kandırıp elden geçirmiş gibi.

  • 47. felipe melo

    (bkz: yine kuşa soktun kardeş)

    gece 3te melo'yu düşünecek ne yaşadın be birader.

  • 48. burada çok avukat dövdük sizi de dövelim mi

    "o komiseri de temizlik görevlisini de hoplatırlar" diye yorum yapan pollyannaları gösteren cümle. hangi ülkede yaşıyorsun sen polyaniş? neresi orası kanada mı, isveç mi, avustralya mı!?

  • 49. mercedes a serisi vs bmw 1 vs audi a3 vs golf

    yeni a serisi için konuşursak eğer, rakiplerinden en az 2 gömlek üstün durumda. yeni nesilde inanılmaz bir teknoloji var. muhteşem bir kokpite sahip ve eski nesilde olan süspansiyon sorunları çözülmüş.

    bu arada rakipleri derken bmw ve audi'den bahsediyorum. golf ne amk.

  • 50. entelektüelliği bir anda yok eden şeyler

    bununla ilgili aslında geyik yapmak değil ciddi ciddi oturup düşünmek gerekir. entelijansiya'yı ne bitiyor ve bitirdi diye. ortamlarda geyiğini yapmak güzeldir de "entel dantel" vs diye aşağılamak tatlı gelir ama işin aslı enteliyansiya'nın olmadığı toplum uzun sürede varlığını koruyamaz.

    kim bu adamlar? aslında rusça'da aydınlar demek. ama bu adamların bi özelliği bir niteliği var. bunlar senin benim gibi insanlar değiller. bunlar amerikayı, avrupayı bir vatandaşı kadar iyi bilen insanlar. en az 2 3 dili akıcı olarak konuşabilen insanlar demek. o da en az. bunları bi "sosyal tabaka" olarak görmüyorum ben kendi adıma. bunlar kaymağı toplumun. en tepedeki en ileriyi görebilen insanları. öyle tabaka haline getirecek kadar bir sayı elde etmen zaten olayın mantığına ters. çünkü tabaka halinde yetiştirmeye çalışırsan bu defa kalitesini düşürürsün elinde kendini entelektüel birikime sahip olduğunu düşünen orta sınıf-burjuvazi arası olmamış bir sınıf yaratırsın.

    bizde bir eksiği de var tabi. entelijansiya'nın aslında makbul olanı doğuyu batıyı, uzak doğuyu ve uzak batıyı bilmesi iyidir. bizdekiler genelde bunlardan sadece birisini bilirler.

    ne işe yarıyor peki bu adamlar. kimler bunlar. bunlar yıllar önce malum çevrenin "monşerler" deyip ötelediği, küstürdüğü insanlar. dış ilerinde bolca vardı bu insanlardan. yıllarda avrupanın çeşitli yerlerinde yaşamış, osmanlıdan beri gelen belli bir diplomatik kültürün sürdürücüleri bu insanlar. şimdi ki diplomatik başarısızlıkların da temel sebebi bu insanların tamamen el çektirilmiş olması.

    üstelik toplumların ciddi şekilde onları yönlendirmesi gereken insanlar olması görüşündeyim. bunların "kanaat önderleri" haline gelen yeni nesil ağalık sistemi şeklinde değil böyle kültürlü insanların oluşturduğu toplulukların önderliğinde olması gerekir. yazarlar, besteciler, düşünürler, devlet adamları, bilim insanları vs vs. bu insanların topluma daha fazla düşüncelerini duyurması gerekir. yani prag'da kafka tek başına değildi. bir entelijansiya'nın içindeki bir parçaydı sadece. ondan beslendi, onu ve halkını besledi. veya sigmund freud bir viyana kültürünün eseriydi. etrafında kendisini besleyecek yada kışkırtacak bir çok dengi vardı. beslendi ve besledi. yine mesela fransız ihtilalini de yönlendiren yazarlar. bunların hepsi ve çok daha fazlası birer topluluğun doğurduğu ve gebe bıraktığı sonuçlardı.

    yani her ne ise bu bi anda yok eden şey: belli ki bizdekini çok temelden yok etmiş. hiçbir zaman öyle ciddi ciddi oluşmadı belki.

    ama olması lazım. belki de bu toplumun en temel sorunu hep bu oldu. bir entelijansiya ve onu anlayacak kapasiteye sahip bireyler. evlendirme programı izlemek yerine açıp iki sayfa kitap okuyacak kadınlar mesela. biliyor muydunuz türlerin kökeni'nin ilk basımlarının kadınların çay partilerinde okuyup tartıştığını? yada fransız kadınlarının oturup coğrafya kitapları tartıştığını.

    evet ortada çok bariz bir durum var ki özellikle avrupa için hitler'in verdiği en büyük zarar belki de buydu. paris, viyana, berlin, frankfurt, münih, prag, varşova gibi pek çok übüyk avrupa kentinin entelektüel çevresini darmadağın etti. pek çoğunu amerika'ya kaçırttı. ki amerikanın bu kadar devasa hale gelmesindeki en önemli etkenlerden birisi bence budur.

    ha bu demek değil ki sadece bu. troçki geldi geçti bu topraklardan arkadaşlar. alman hocalar geldi bu ülkeye. biz bunlardan ne kadar faydalandık peki? onlardan ne aldık ve onları ne kadar içimize katıp özümsedik. su aktı türk baktı ne yazık ki. elimizde, bağrımızda büyütüp kaçırdıklarımızı, öldürdüklerimizi falan saymıyorum daha.

    velhasıl çoktur yok eden sebepler. ama maharet yaşatmak, yükseltmek ve yüceltmektir