reavelyn2
profili

  • sınava öylesine girenler yüzünden okuyamamak

    sınava öylesine giren birini geçmek için gerekli eforu sarf etmemiş birisinin hak ettiği sonuç.

    edit: sınava öylesine giren *herkesi* geçmek için gerekli eforu sarf etmemiş birisinin hak ettiği sonuç. bundan şikayet eden kişiler okuduklarını anlayabilseler türkçede birkaç net daha yapıp birkaç bin kişiyi geçebilirler aslında. hem sağa sola hakaret edip sinirlerini yıpratmamış olurlar.

  • yurt dışında yaşamak

    insanın, sadece var olduğu için değer görmeyi tecrübe etmesine sebep olan yaşantı biçimi.

    bir süre evvel amsterdam'a geldim. iki yıldır kararlı olduğum, bir yıldır da aktif olarak uğraştığım bir şeydi bu. bir anda olmadı yani. birkaç örnekle burada nasıl değer gördüğümü anlatayım:

    1- daha bugün yaşanmış bir olay bu, bilhassa kuzey avrupaya gelen her türk'ün fark ettiği bir şey. karşıdan karşıya geçerken bisiklet yolundaki yaya geçidinin üzerine adımımı atacaktım ki yaşlı bir teyze beni görüp bisikletini durdurdu rahatça geçmem için. ancak arkasından gelen 3-4 tane bisikletli duraksamayıp yoluna devam etti. iki elimi yana açarak "ne yapayım durmadılar" der gibi güldüm teyzeye, o da güldü ve geçmemi bekledi. sonra yine elimle yolu gösterip ben yol verdim ona. hollandaca bildiğim tek cümleyi söyleyip gülümseyerek geçip gitti. ben de 5 saniye bekledikten sonra kendi yolumda devam ettim. aslında yaya geçidinde yayaya yol verilmemesi buradaki hayatın aksaması demek, ama buna insanların bu tepkiyle yaklaşması iyi ki buraya gelmişim dedirtti. istanbul'da yaya geçitlerinde kaç kez kavga etmenin eşiğinden döndüm ben bilirim.

    2- ben daha ülkeye gelmeden, devlet okuyacağım okulun ücretini ödememde bana yardımcı olacak bir yasayı parlamentodan geçirdi. ve bunu ab mensubu tüm öğrenciler için yapıyor. ab vatandaşı olmayanlara ayrımcılık yapılıyor diyecek olursanız, buradaki lisans burslarının çoğuna yalnızca ab vatandaşı olmayanlar başvurabiliyor. türkiye'deyken okuduğum üniversite bir süredir terörist yuvası olarak biliniyor, hem ekşisözlük'te hem ülke sathında. bakın terörist çok ciddi bir suçlamadır ve siz bir ülkenin yarısına terörist derseniz, kavramın içini boşaltırsınız.

    3- asansörde selam verdiğim insanların hemen hemen hepsi selam veriyor, ufak tefek konuşmalar yapabiliyoruz. yüzüne gülümsediğim insanlar aynı şekilde geri gülümsüyorlar.

    4- okulumun açılış toplantısında belediye başkanının yardımcısı ufak bir konuşma yaptı. konuşmanın hiçbir yerinde şehre yapılan hizmetlerden bahsedip propaganda yapmadı. koruması, protokol yetkilileri falan da yoktu. bize gelip şehirdeki yaşantıdan, amsterdamlı birinin neyi yapıp neyi yapmayacağından ve şehrin liberal yapısından bahsetti. en sonunda dedi ki "bu yaşlı adamın söyledikleri size çok boktan gelebilir. umarım öyle geliyordur, çünkü bu sizin amsterdamlı olduğunuzu gösterir. her konuda, istediğiniz zaman ve yerde protesto ve gösteri yapma hakkınız buradaki en temel haklarınızdan birisidir ve bu hep böyle kalacaktır."

    5- gittiğim gösteride oyunculardan birisi seyirciye "bana çok sık duyulmayan bir şey itiraf edin." dediğinde seyirciden birisi "ben eşcinselim." diye bağırdı. buna salonda gülünmedi, bu bir. oyuncu da birkaç saniye sessizce bekleyip az önce söylediği şeyi aynen yineledi. cinsellik burada "saklanıp, itiraf edilebilecek bir tabu" olarak asla görülmüyor.

    bakın, bu bahsettiğim olayların hiçbirisinde taraflar birbirini şahsen tanıdığı için böyle davranıyor değil. sadece karşısındaki kişi de kendisi gibi bir insan olduğu için bu kadar anlayışlı davranıyor buradaki insanlar. hatta anlayışlı bile denemez, zira "anlayan" kişi daha yukarıda değil burada. kimsenin ne yaptığı başka hiç kimsenin umrunda değil. istediğini giyip istediği saatte evine dönen kadınlar var, sokakta öpüşen eşcinseller var, kilise önünde filistin bayrağı açan var, kanal kenarına oturup esrar kullanan var... rıza sınırlarının dışına çıkılmadığı sürece burada herkes her istediğini yapmakta özgür. kimsenin dini bir başkasına bir şey dayatmıyor. kimsenin politik görüşü bir başkasını kısıtlamıyor.

    dilini bilmediğim, tarihini paylaşmadığım, hiçbir sakinini tanımadığım bu ülkeye geleli 2 hafta oldu ve içinde yaşadığım 20 metrekarelik stüdyoya artık "evim" diyebiliyorum.

    doğduğum, yemeğiyle büyüdüğüm, aşık olduğum, okuduğum, annemi-babamı ve sevdiğim herkesi içine hapseden türkiye'de her gün öteki, istenmeyen biri olduğumu hissettiğim sürece; siz söyleyin benim yurdum neresi olabilir?

    gözümü açtığımdan beri, öfkenin gözlerini kararttığı insanların arasında hissettiğim şeymiş yabancılık çekmek. evime gelince anladım...

    edit: gelen temenniler için teşekkür ederim. bazı sorular da aldım, ancak çoğu yüksek lisansla alakalı. ben buraya yüksek lisans eğitimi için gelmedim, o yüzden maalesef bu konuda yeterli bilgim yok. lisans (b.a) ya da şehir hakkındaki sorularınıza cevap verebilirim ancak.