Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. kütahya valisi'nin lüks vip aracı

    açılın başlık sahibi geldi.

    başlığı açan ve bu olayı sözlüğe taşıyan benim.
    sayın vali başlığı ne sebeple engelletti acaba? varsa bir sorunu beni mahkemeye verebilirdi.
    kaldı ki biz bu haberi kıçımızdan uydurmadık.
    söz konusu aracı dizayn eden (bkz: çalışkan dizayn) adlı firmanın sosyal medya hesabında paylaştığı görüntüyü koyduk sadece.
    şu görüntü.
    link açılmıyorsa buradan da bakabilirsiniz.

    bu başlık ekşi sözlükte açıldıktan yarım saat sonra çalışan dizayn fotoğrafı kaldırdı.
    3-4 gün sonra da mahkeme kararı geldi.

    şimdi bir laf vardır bilir misiniz?
    "yarası olan gocunur" derler.

    sayın vali bey neden rahatsız oldu da soluğu mahkemede aldı acaba?
    demek ki yaptığının yanlış olduğunu, yetim hakkına girdiğini kendi de biliyor.
    ayıbından utanmak yerine entry sildiriyor ama.

    yazıklar olsun.
    yuh olsun.

    yuh yuh soyanlara,
    soyup kaçıp doyanlara
    insanlara kıyanlara
    yuh nefsine uyanlara yuh...

    diyeceklerim bu kadar.
    hakkımız haram olsun sizin gibilere, dilerim fitil fitil çıkar bu yaptıklarınız, çıkacak da...

    hamiş: bu arada pazar günü kütahya'da olacağım. sayın vali yeni yetkilerine dayanarak beni il sınırlarından içeri sokmayabilir isterse.

    edit: kütahya yerel basınından valiye destek gelmiş. nasreddin hoca ve timur'un filleri gibi;
    (bkz: kütahya medyasının valinin vip aracını savunması)

  • 2. tarım ve hayvancılığı öldürenin köylüler olması

    uzun süredir yapmayı düşündüğüm hayvancılık için yaptığım araştırmalar sonucunda gözlemlediğim durum.

    bilhassa hayvan beslemede geleneksel yöntemler, üretimde geleneksel metodlar uyguluyorlar.

    hiçbir yeniliğe ve gelişime açık değiller. adamlar herşeyi ama herşeyi devletten bekliyorlar. yem ve üretim giderleri artmış olabilir ama cidden 2 yaşında alınıp 1 yıl beslenen sonra 3 yaşında satılan 50 baş kurbanlık hayvandan kazanılabilecek parayı görseniz ne demek istediğimi anlayacaksınız. ortalama hesapla şuan ki bakım ve yem maliyetiyle een kötü 200.000 tl kazanılabiliyor. 1 yılda.

    diyorsun ki bu ahır bu hayvanların üretimi için uygun değil, diyo ki devlet desteklerse daha iyisini yaparız. ulan ampik sen hayvandan edeceğin karı devletle paylaşıyor musun? sattığın hayvana fatura kesiyor musun?

    keçi sütü işletmeleri sahiplerine bakın çoğunluğu beyaz yakalılardır. avrupada uygulanan metodları örnek alırlar, verimi yukarı çıkarmak ve ıslah için çalışırlar. hangi hayvan ne kadar süt verir kaydını tutarlar, her yıl bir önceki yıldan daha verimli hale getirirler işletmelerini. bir köylünün bunu yapma ihtimali var mıdır?

    besi hayvancılığında taze yemi karşılamak için olan arazilerini ekmezler ekenler de yanlış metodlar uygularlar, halbuki ufak bir araştırmayla verimi inanılmaz derecede yukarı çıkartabilirler.

    bakanlığın verdiği hayvanları satıp parasını bir yıl boyunca yiyen ve götünü yayıp keyfine bakan kaç tane köylü tanıdım. dağ taşı ekili arazi diye ekim parası alan mı dersiniz, kaç yüz dönüm arazisine yıllardır “olmayan” yoncanın parasını alan mı dersin neler var da uzatmak istemiyorum.

    ez cümle tarım ve hayvancılığın kurtulması için hayvancılığı önce köylülerin elinden kurtarmak lazım. ben ve benim gibi bu olaya pratik teknik ve bilimsel yaklaşan üreticiler lazım.

    haydi gençler iş başına
    korkmayın
    çekinmeyin
    başarabilir miyim diye endişe etmeyin. bir köylüden daha iyi yaparsınız bu işi emin olun.

    edit 1: işin içinde olanlar ne dediğimi anlayacaklar. şu köy enstitüleri kapanmasaydı şuan inanılmaz yerlerde olabilirdik.
    -hayvancılıktan para kazanamayan boşalan köyler olmayacaktı.
    -kooperatifleşmeyle üretici simsarlara mahkum olmayacaktı.
    -piyasaya malını "babalardan" izin almadan satamayan büyük baş süt üreticisi mağdur olmayacaktı.
    -tohumun %90'ını ithal etmiyor olacaktı.

    edit 2: çok mesaj geliyor, hepsini okuyorum cevap vermeye çalışacağım.

    edit 3: "bize çiftçi lazım mühendis değil" interstellar.

    edit 4: işin içinde olanlardan itirazlar geldi. burada bahsedilen hayvancılık sadece büyük ya da orta ölçekli büyük baş sütçülük değildir. 50-100 başlık küçük baş aile işletmeciliği büyükbaşa nispeten daha kolay ve daha az sermaye gerektirir.
    “sen bu işin içinde değilsin ne kadar zor olduğunu bilmiyorsun” diyorlar. bu eleştiriye cevabım şudur, arkadaşlar doğayı ve hayvanları sevmiyorsanız, sizi seven ve destekleyen birisi yoksa bu işe girmeyin.

  • 3. kavga etmekten korkan erkek

    ettiği kavgayla övünen insanları göstermiş başlık. biri kavga sayesinde saygınlık kazandığını yazmış, gerçekten çok düşündürücü...seni ben ceza evinde gardiyanlarla olan kavganı da görürüm. bak bakalım ''saygınlık'' kalıyor mu o zaman...kavgayla kazandığın saygınlığını (!) yesinler senin.

  • 4. zeki insanların bir baltaya sap olamaması

    fyodor mihailoviç dostoyevski'nin de ifade ettiği gibi bir doğa kanunudur.

    zeki bir insan bir baltaya sap olamıyor.

    hayatım boyunca okumayı seven, yeni şeyleri keşfetmekten haz duyan, hayatın gerçek anlamda ne olduğunu araştırıp, genel olarak her konuda öze inmeyi görev edinen bir insanım. zeki olduğumu ileri sürmüyorum fakat bazı gerçekleri farkettiğimi düşünüyorum.

    bana göre hayat çok farklı bir kavram. yani bu hayat bir meslek sahibi olunca, evlenerek çocuk büyütmek değildir. bana göre hayat bunun çok daha ötesinde bir şeydir. hayat bir hazinedir. sürekli araştırılması gerekir. yeni şeyler yapmak gerekir. hayattan tat almak gerekir.

    hayatım boyunca bütün bunları düşündüğümden hiçbir zaman bir baltaya sap olamadım.

    kız kardeşim yarın antalya'ya arkadaşlarının yanına gidecek. kardeşime para vermek için cüzdanımı açtığımda sadece 5 liram vardı. anlamsızca o kağıt parçasına bakıp kaldım. paranın dilinden anlamıyorum. nasıl kazanılır bilmiyorum. yani paradan tiksiniyorum. midemi bulandırıyor. fakat mutlu olmak için bile paraya ihtiyacı var insanın. böyle garip dünya.

    büyük ihtimal hayatım böyle devam edip gidecek.

    zaten bu konuda, fyodor mihailoviç dostoyevski şöyle bir özet geçer;

    "insanlar bir düşünceye sahip olmak için dünyaya gelirler. bu düşünce onları bilinçsiz olarak hayatları boyunca oradan oraya sürükler. bu olay istedikleri bir işe başlayıncaya kadar devam eder. bundan sonrada artık kafaların kullanmalarına bir ihtiyaçları kalmamıştır. elde ettikleri güçle tanrılaştıklarını hissederler ayna karşısında. bu güç büyürken öfke, nefret ve kin gün geçtikçe eritir bedenlerini. artık bunu bile göremeyecek derecede hırslarına yenik düşmeye devam ederler. bir zaman sonra saplantılarının kendilerine sunduğu zehri içerek bu dünyadan ayrılırlar."

    ben hayatı bir mesleğe sabitlemek istemediğim için bir baltaya sap olamadım.

    bu durumdan aslında şikayetçi de değilim. insanlığın yapay ürünlerine bağlı kalmıyorum. saatlerce misafirlikte araba özelliklerini konuşmuyorum. yatırım konuşmuyorum. tarla, bağ, arsa meselesi konuşmuyorum. bir tane termos aldım, çayımı demliyorum gidiyorum bir tane ağacın gölgesine. zamanımı keyifli geçiriyorum. o ağacın altında kendimi mutlu hissediyorum. çoğu insan bu durumla dalga geçiyor ama mal ve mülk hırsı gözleri kör ediyor.

    aristoteles insan yaşamının kazanımlarını üçe ayırmıştı: dışsal olanlar, ruha ait olanlar ve bedene ait olanlar. bunlar arasında ruha ait olanları yüceltmişti. arthur schopenhauer'da insan yaşamının kazanımlarını üçe ayırmıştı: bir insanın ne olduğu, bir insanın neye sahip olduğu, bir insanın neyin temsilcisi olduğu. schopenhauer'da bir insanın ne olduğu ilkesini yüceltmişti. bir insanın ne olduğu geniş anlamda kişiliğidir. bir insanın neye sahibi olduğu geniş anlamda mal ve mülküdür. bir insanın neyin temsilcisi olduğu geniş anlamda o insanın başkalarının düşüncesinde ne olduğudur. bence de en önemlisi schopenhauer'ında ifade ettiği gibi insanın içidir. özünde ne olduğudur.

    bu gün mala mülke değer verenleri değil arthur schopenhauer'ı hatırlıyorum. bence bu güzel bir şeydir.

  • 5. barbaros şansal'a kktc'de takılan kapak

    cahile verilecek en güzel cevap susmaktır.

  • 6. 5 dakika sonra öleceğini bilerek yapılan şey

    oğlumun yüzüne bakar ellerini koklardım.

  • 7. 72 tl'ye 32'li tuvalet kağıdı

    ya gercekten tuvalet kağıdının 45 tl olmasını normal karşılıyor musunuz? bu bir şaka olabilir mi?

    tanım: soylesem tesiri yok bir olay..

  • 8. ekşi sözlük'ün şaka maka 30'luk teyze kaynaması

    küçükken işe giden insanları aşırı yaşlı görürdüm. annemle aramda çok yaş var zannederdim. onun arkadaşları da hep teyzeler, amcalar...

    oysa 30lu yaşlarında insanlarmış, ne tuhaf...

    anlayabiliyorum bu uçurumu. teyze anandır filan da demiycem. zamanla değişiyor algı.

    erkek gözüyle 30, bi kadın için son kullanım tarihi gibiyse zaten konuşacak bi şey yok. fakat 30'u kadınlar çok iyi bilir. 30'da bi şey olur. adını kimse tam koyamaz ama daha gamsız, daha uçuşkan, daha "ben de böyle bi kadınım..." hali...

    30'a iyi davranın sevgili erkekler. 30, bir kadın için çok kıymetli. 30, kozadan çıkış gibi kudretli.

    sohbet daha katmanlı, aşk daha bi aşk, seks daha bi seks...

    anlasanız, tadını çıkartırdınız.

  • 9. 1 saat beklemeden acilde tedavi olamama rezaleti

    "bi seron takılsa düzelecek" hastalığına yakalanmış cahil çomar serzenişi.

    bir de utanmadan "acilde bir sürü bekleyen var sağlıkçılarla tartışıyor yerlerde kıvranıyorlar" diyor.

    kimiblir kaç tane midye yuttu motoru bozdu hatun, git tuvalete otur + sıvı takviyesi yap geçer o.

    başkalarının acile niye geldiğini umursamayıp kendi ayaklarına kırmızı halılar serilmesini istemek kadar ahlahsızlık olabilir mi?

    orada çocuklar insanlara yetişmek için koşturuyorlar . sabaha kadar yüzlerce insana bakmak için çırpınıyorlar. böyle zırtopozlar gelip "bi seron takacak bekletiyor lölölöl" diye hır çıkarınca bir de onlarla uğraşıyorlar.

    98 mezunu bir uzman hekimim. hastanede çalışırken bile acılı bir şey falan yesme ishal olduğum olmuştur. rapor bile almam. 3 hasta bakar tuvalete koşturur geri gelirim. ishal yahu alt tarafı. motoru bozdun yani. pisboğazlıktan hep. hayatımda da koluna serum takılıp hop diye iyileşen ishalli görmedim. kendim de asla ishal oldum diye serum taktırmadım !

    serum taktırmayı"mucize" sanan, doktor serum yazmadı mı kötü doktor ilan eden gerizekalıların nesli tükendi sanıyorum, tükenmemiş ne yazık ki.

    acil servis = eğer acilen tedavi edilmezse hayati tehlikesi olan, evde tedavi ile iyileşemeyen ve sabah ilgili polikliniğe gelemeyecek kadar ağır hastalara daha ileri tedavi alana kadar ölmemesini sağlayacak bir tıbbi destek birimidir.

    sıvı alıp dinlenmek kadar basit tedavi ile iyileşecek ishal olmuş ama bunu dünyanın en ağır hastalığı meczuplar, gündüz kıçımı kaldırıp gelemedim ilacımı acilde yazdırayım diyen zibidiler, "acilden giriş yapınca bedavaymış" diyen bencil pintiler ve acile sosyalleşmek için gelen 10000 yıllık tansiyon hastası olup tansiyonu ölçülünce rahatlayan teyzeler yüzünden gerçekten acil tedavi ihtiyacı olanlar bekliyor ne yazık ki.

    hiçbir hekim günde 500 hasta bakmak istemez. acile gelen ve gerçekten acil tedavi ihtiyacı olan hasta sayısı belki de %10 'u geçmiyor. bunlar yüksekten düşme trafik kazası gibi travmalar, acil müdehale edilmesi gereken şeker ve tansiyon yükselmeleri ya da kalp krizleri . "sıçıklı kız arkadaşa seron taktırma" acil servis gerçek hasta potansiyali içinde değildir.

  • 10. 5 eylül 2018 erdoğan'ın af açıklaması

    devlete karşı derken?

    fethullah gülen hocaefendi reloaded olmasın?

    olmaması gereken aftır.

  • 11. feridun düzağaç şarkılarında geçen mükemmel sözler

    kimse kimsenin herşeyi olamaz-mış...

    bence mükemmeldir.

  • 12. 5 eylül 2018 gecesi yaşanan uykusuzluk

    tesadüf eseri uykusuz kalanlar doluşacak ama burada sayfa sayısı artınca cidden ilahi bir olay gibi anlaşılacak.

  • 13. olmadığı halde var sanılan şeyler

    müslüman ahlakı
    (islam demedim, zaten ilginç bir şekilde islam ile ilişkisi en zayıf topluluk sanırım müslümanlar)

  • 14. mersin denince akla gelenler

    mersin merkeze hayvani uzaklıkta olmasına rağmen mersin'e bağlı olup, yaşayanların kendilerini mersinli kabul etmediği bakir güzelliğe sahip yerli muz diyarı anamur,

    çok bilinmemesine rağmen yazlıkçıların gözdesi ve keşfedilmemiş cennet aydıncık,

    ufak olmasına rağmen mersin siyasetinde yıllarca adından söz ettiren ve birbirine bağlılığla bilinen gülnar,

    incekum, boğsak, narlıkuyu gibi eşsiz beldeleri, çileği, eriği, portakalı, zeytini, narı ile özdeşleşen, göksu nehrine arkadaşlık eden silifke,

    kayısısıyla meşhur ama denize uzaklığı ve sıcaklığıyla küfür dağarcığını geliştiren mut,

    kendilerini bir türlü mersinli kabul etmeyen adana ve mersin arasında kalmış ama humusu, çorbacısı, fındık lahmacunu ve dini bileşenleriyle ayrı bir kafada olan tarsustur.

    "künefe hatay'ın oluuum sizle ne alakası var?" diyen arkadaşın 2. porsiyon takviye söylediği, bir türlü hangisinin en iyisini yaptığına karar verilemeyen eşşsiz lezzeti tantunisi, az bilinen ama öğrenenin terk edemeyeceği güzellikteki kerebiç, başka diyarlara giderken hediye etmek için icat edilmiş cezerye, karışımı bir türlü tam olarak bilinmeyen içenin tadının damağında kaldığı atom, turnip şalgamı, fellahı, suriyelisi,kürdü, yörüğüyle birlikte yaşayanı ile mersin akdeniz'in cennetidir.

  • 15. şenol güneş'in yabancı sınırı isteği

    süper lig'de yabancı sınırı isteyen yönetici ve teknik direktörler kadrolarını tamamen yerli ve milli futbolculardan oluşturabilir. bu konuda herhangi bir sınırlama yoktur.

  • 16. araç içi instagram hikayesi paylaşımının amacı

    (bkz: ilgi orospusu)

  • 17. 2017 yılında 253 bin kişinin ülkeden gitmesi

    giden 253 bin vatandaşımızın yerine de nur topu gibi 466bin ırak, afgan ve türevi mülteciler dolmuştur. hey maşşallah.

  • 18. kk'nın şu anki ekonomi hakkında hiç konuşmaması

    ekonomi eleştirisi yaptığında fetöcü vs ilan edilir diye korkuyor ama nazlı ılıcak ve ahmet altan gibi fetöcü kalemlere özgürlük istediğinde fetöcü ilan edilmekten korkmuyor öyle mi? asıl çomar bu beyinler mi, karşı taraf mı tam olarak çözemiyorum.

  • 19. ardahan denince akla gelenler

    dürüst olmak gerekirse hiç bir şey gelmiyor..

  • 20. ekşi itiraf

    evliliğim hiç hayal ettiğim gibi olmadı. çok mutlu edip, çok mutlu edilecektim. iyi niyeti, insanın eşi bile suistimal ediyormuş.
    bu kadar mutsuzluğu hiç hayal etmemiştim.

  • 21. 22500 profesörü olan ülkeye geri kalmış demek

    o profesörlerden biri de burhan kuzu. burhan kuzu'nun profesör olduğu ülkeye geri kalmış demek az kalır.

  • 22. 2 milyon yeni suriyeli müjdesi

    şu amına kodumun suriyelilerini besleyeceğimize inek besleseydik hem hayvancılık artardı hem etin kilo fiyatı düşerdi. sırf zarar aq ibneleri ya

  • 23. bir profesörün gözünden türkiye ekonomisi

    "cumhuriyet tarihinin en fazla agac diken hukumeti"

    hocam, gotunuz ve akp afisleri disinda kaynaginizi soracagim.

    birkac adet de "argument to authority" sikistirilmis araya gozumden kacmadi. yani, anlattigi onca sey arasinda, verdigi bilgileri sorgulamamamiz icin, ne kadar muhim bir profesor oldugundan, makaleleri oldugundan ve bu nedenle verdigi bilgilerin dogrulugundan suphe duymamamiz gerektiginden bahsediyor ("2000 *binden* fazla saygin akademisyenden atif almis biriyle...").

    bir de, cok bariz iki yerde alakasiz sonuc (false cause) safsatasi var: tl'nin deger kaybedisini gezi'ye baglamak, akp'nin kapatilmasi davasini dolarin 1.76 olusuna baglamak vb.

    eh tabii konuyu duygusala baglamasa olmazmis: hukumet yandasi degilim ama ulkemiz uzerinde oynanan oyunlar... buna vicdanim el vermiyor... ayni gemi muhabbeti. bunu daa.... argument to pity'e baglayabiliriz.

    sonuc; her ne savunmak veya aklamak veya anlatmak istiyorsa safsata disinda elle tutabilecegimiz bir bilgi yok.

  • 24. sözlükçülerin seks hariç hayal ettiği fantezileri

    hayvanlarla gercekten iletişim kurmayı ögrenip örgütlenmek. offfff...

    arkamda her türden hayvanla devasa bir orduyla, tüm dünyada aynı anda yayınlanacak bir yayın yapmak. amerika'ya meydan okumak yayında! evet amerika'ya! kılım sarı pipiye olm!

    ardindan "march to helm's deep! leave none alive!!"

    gidem de lotr izliyip nefsimi köreltem.

    dur lan az daha ayrıntılandırayım, pis gaza geldim!

    -dünya'ya yayın yaparken arkamda tüm hayvanların muazzam gürültüsü olacak. gergedanlar toprağı titretecek, aslanların kükremesi yeri göğü inletecek, gökte süzülen kartallar özgürlük çığlıklarını atacaklar!

    -insanoğlunun bozgunculuğuna karşı yaktığım kıvılcım bir yanardağa dönüşecek!

    "the age of men is over!"

  • 25. akademisyen kalitesinin artması için öneriler

    torpil olduğu sürece imkansızdır.

  • 26. başkanlık sistemi tartışmaya açılabilir

    (bkz: şer ittifakı)
    bu nasıl ayrıştırıcı bir dil ya rabbi

  • 27. banka hesabında 10 milyon tl görünce yapılacaklar

    "ben bu parayı ne zaman tl'ye çevirdim" diye düşünmek...

  • 28. bedelli askerlik

    yani yazmayayım yazmayayım diyorum ama bir kurum bu kadar yıpratılamaz abicim. böyle iş yapılmaz. ve bu beceriksizliğin hesabını kimse soramıyor mu?

    bir allahın kulu da çıkıp "siz bu insanlara neden böyle işkence ediyorsunuz, zorunlu eğitim dediniz ekledik, ocak'ta alacağız dediniz sonra koşar adım eylül'de almaya yeltendiniz onda da şu an her şeyi allak bullak ettiniz, alt yapınızı hazırlamadan ne halt etmeye bu işlere giriyorsunuz?" diye soramıyor mu, sormuyor mu?

    bizi düşünen bir allahın kulu yok mu? sesimi duyan var mı?

    iş yerinden izin alan/alamayan çalışan mı dersin, yeni işlere teklif verecek ama askere ne zaman gideceği belli olmayan iş veren mi dersin, neler neler var ama bu kadar olmaz. bizle böyle dalga geçme hakkını kimden alıyorsunuz? neden böyle yapıyorsunuz. ayıp. günah. yazık.

    bizleri bilerek mağdur etmek isteseniz bu kadar olur herhalde.

    şu işi bile beceremeyen bir organizasyon iseniz kendinizi lağvedin, istifa edin, bırakın. sadece şu 15 eylül faciası bile başlı başına bir istifa sebebidir.

  • 29. volvo denince akla ilk gelenler

    v40. çok güzel ya benim olacak bir gün.

  • 30. kilolu erkeklere tavsiyeler

    birisi haddi olmadığı halede kilonuz ile ilgili yorum yapıyorsa, onu da yiyin.

  • 31. türk f16'larının yunan bakanın aklını alması

    sizin nasıl bir algınız, nasıl bir mantığınız var anlamak mümkün değil?

    adam gayet rahat, endişeli değil, hatta parmağı ile gökyüzünü işaret edereken sırıtıyor.

    neden sırıtıyor, sebep?

    ülkede sanki darbe girişimi olmamış, tsk savaş uçakları kendi memleketine bomba atmamış gibi burada goygoy peşindesiniz, adamların ülkesinde 8 darbeci asker var, aralarında pilot dahi var. adam işaretle uçak sesini gösterip sırıtıyor bakan diyor "merak etmeyin sizi hedef almıyorlar"

    ha ha çok komik...

    aklı kiraya mı verdiniz, oto pilotta mı idare ediyorsunuz, ne yapıyorsunuz anlamadım ki?

    ayrıca bakan ingilizce "sizi hedef almıyorlar endişelemeyin" diyor haberde "bizi hedef almıyorlar, endişelenmeyin" yazmışlar.

    ek: trollun teki yunan bakana duyar kasma diye zırvalamış. duyar kasmıyoruz paralı yalancı, övünmek için uydurduğunuz mevzunun gerçeğini yazıyoruz, milliyetçilik şu ortamda sizin gibi gevşeklere kaldı zaten...

  • 32. 1919'da urfa'da yaşanan olay

    fransızların urfa'da ne işi varmış?

  • 33. diyanet işleri'nin 9 bin 500 personel alması

    geride bıraktığımız ağustos ayında ek bütçe talep eden diyanet işleri başkanlığı’nın 7.7 milyarlık bütçesi 8.3 milyar olarak güncellendi.

    bu olaydan sadece 1 ay sonra diyanet işleri başkanı ali erbaş, yıl sonuna kadar diyanet işleri başkanlığı'na 9 bin 500 personel alınacağını duyurdu.
    (bkz: https://www.trthaber.com/…rsonel-alacak-383200.html)

    2018 yılı için kültür ve turizm bakanlığı'na 3.9 milyar tl, tübitak'a 3.2 milyar lira bütçe ayrılmıştı.

    kendisine ayrılan bütçeyi 6 ayda bitiren ve ek bütçe isteyen bir resmi kurum nasıl oluyor da yılın son 3 ayında 9bin 500 (dokuzbinbeşyüz) personel alımına çıkabiliyor?

    8 yıldır atanamadığı için bileklerini kesen (bkz: alim koç)'u
    cebindeki 6 lira ile intihar eden (bkz: ibrahim yeşilbağ)'ı
    2014 yılından beri işsiz olan ve geçtiğimiz nisan ayında 24 yaşında hayatına veda eden (bkz: merve çavdar)'ı
    "böyle bir üzücü durumu yaşattığım için özür diliyorum,umudumu kaybettim, hayatımı sonlandırıyorum" diyerek hayatına son veren sosyal bilgiler öğretmeni (bkz: isa erdoğan)'ı
    5 yıldır atanamadığı için sulama kanalına atlayan coğrafya öğretmeni (bkz: elif işler)'i de unutmamanız dileği ile....

  • 34. 1 adet bebek bezinin 1 lira olması

    https://twitter.com/…tatus/1037075435828510720?s=21

    fişte görüldüğü üzere dün 14 aylık oğlum için 48 li (sözde daha ekonomik) paketten 2 tane aldım. 48'li paketin fiyatı 46,90 lira. yani bir adedi yaklaşık 1 lira (98 kuruş). ortalama bir bebek günde 5 civarı bez tüketir. ha bazı gün 3 olur bazı gün 10 olur bu rakam. ben orta halli bir vatandaş olarak bu fiyatı çok fazla görüyorum. bir bebeğin sadece bez maliyeti aylık 150 lira civarı. daha bunun maması var, ek gıdası var, kıyafeti, doktoru, ilacı vs. büyük oğlumda bir adet bebek bezi 30 kuruş falandı. bundan 3-4 ay önce bu bezler 50-60 kuruş civarı seyrediyordu.

    diyeceğim ülkede her şey ikiye katladı fiyat olarak. yılbaşı gelince alırız artık bi %10 zam.

    edit: anlamayan gerizekalılar için söyleyeyim de ben bu örneği asgari ücretle geçinmeye çalışan vatandaşı düşünerek yazdım. adam bir baltaya sap olamamış benim evliliğime, çocuğuma, karıma dil uzatıyor. terbiyesiz hayvan herif.

    gelip burada kin kusan piç kurularına sesleniyorum. 38 yaşındayım, 5 ve 1 yaşında iki çocuğum var. evim arabam, kimseye muhtaç olmayacak kadar yatırımım, memurdan iyi gelirim var, ben bile rahatsız oluyorum bu fiyatlardan.

    size mi soracağız çocuk yaparken? babalarınız sizi yapmasa daha hayırlıymış. (bkz: #80980174)

  • 35. mercedes denince akla ilk gelenler

    hala arama yapmadan başlık açan sığırlar var ya.

    (bkz: mercedes denince akla gelen ilk şey)

  • 36. evlilikte seksin bitme sebebi

    yukarıda papaz hergün pilav yemez, tek eşlilik erkek doğasına aykırı gibi geçersiz örnekler verilerek sanki bu durum ekekten kaynaklanıyor gibi bir hava oluşturulmuş. bi kere evililikte seksi %90 erkek talep eder/başlatır. ve genellikle de başağrısı, uykusuzluk, yorgunluk gibi çeşitli bahanelerle reddedilir. merak ediyorum hangi koca karısının seks talebini reddetmiştir, karısı ile aynı bahaneleri göstererek. erkekler mücbir sebep(seksi engelleyen cinsel hastalık, aldatma vs) yoksa seksi reddetmezler.

    evlilikte seksi bitiren esas sebep kadındır. çeşitli sebepleri olabilir, ama kadın isterse seks olur, istemezse olmaz. bu nedenle bu konuda kadınların düşüncelerini merak ediyorum, ama görüldüğü gibi başlıkta pek kadın yorumu yok. çünkü onlar da biliyor evlilikte seksin bitme veya azalma sebebinin kendileri olduğunu.

  • 37. dizel araç benzinli araç karşılaştırması

    dizel:
    -yüksek devirlerde ölüdür
    -düşük devirlerde canlıdır
    -sıkıştırmaya gelmez
    -kalkışı seridir.

    benzinli:
    -yüksek devirlerde canlıdır
    -düşük devirlerde dizel'den daha cansızdır.
    -dizel'e göre daha fazla sıkıştırabilirsiniz.
    -kalkışı dizel'e göre yavaştır.

    yüzeysel özeti budur. daha derini için sayfalarca yazılabilir. ben dizel'e binmem. alışkın değilim ve "yüksek devirlerde ölüdür" kısmı benim için çok önemli. ha bir gün biri gelir "6.40d x drive cabrio" falan hediye eder, o zaman ben bir dizel'e binerim. bir binerim. en çok ben binerim dizel'e. en güzel ben binerim. işler değişir.

  • 38. cool hastalıklar

    bipolar diyen var koca başlıkta. allah'ın belaları. sizin gibiler yüzünden beni tanıyan insanlara dahi kendi hastalığımı söylerken utanıyorum. yalnızca burada, anonim olduğum için, rahatça yazabiliyorum.
    mani atakları herkesin bahsettiği gibi havalı bir şekilde geçmez. yoğun öfke patlamaları, saldırganlık ve kendine zarar verme gibi onlarca olumsuz durum ile karşılaşır hastalar. aileme neler yaşattığımı bilseniz kendinizden utanırsınız. aptallar.

  • 39. 5 eylül 2018 instagram luxe.balloon.co.tr rezaleti

    şu sitede iki şey bir türlü bitmiyor, bitemiyor:

    1. başına gelen her türlü alışveriş problemini buraya taşıyan, ekşisözlüğü sikayetvar.com zanneden zibidiler.
    2. 2018 senesinde hala yurtdışından açılmayan hizliresim.com kullanan şaşkalozlar.

  • 40. halk açken sarayda zencefilli somonlu suşi yenmesi

    "halkı açken cumhuriyet balosu düzenleyen lider" diye atatürk'e laf edenler vardı. bakın bu islamcılar kadar şerefsiz ve iki yüzlü takımı dünyada yoktur. nazilerden bile beterdir bunlar.

  • 41. 13 eylül 2018 ppk toplantısı

    13 eylül 2018 pkk toplantısı olarak okuduğum başlıktır

  • 42. arçelik'in buzdolabımı teslim etmemesi

    endiseye mahal olmayan durumdur. zaten yazilmis ya ikamesi ya da bir ust modeli verecekler

    hayir benim burda anlamadigim 1 sene once buzdolabi alinmasina sasirip laf edenler. gotum bi de akil vermis dolar yap bankada beklet diye. okuma yazma da yok herhalde adm taksitle aldigini belirtmis. arkadaslar herkes bi anda 30 bin lira cikarip tum ev esyalarini dizemiyor yavas yavas onceden taksitlere baslayip bitirip evlenirken tasinirken urunu teslim aliyor. nadir bir olay degil yani.

  • 43. fiyatı korkunç bir şekilde artan ürünler

    bakın daha iyi günlerimiz bunlar. asıl şenlik 2019 da başlayacak. elektronik, otomotiv, gıda gibi sektörleri saymazsak geri kalan çoğu sektör sezon bazlı bağlantılarla çalışır. kendi sektörümden örnek vereyim bu yaz satışını gerçekleştireceğimiz ürünleri, ekim - kasım gibi fuarlarda seçeriz istediğimiz adetleri yazdırırız. ürünler bize şubat ortası gibi sevk edilir, ürünler iner inmez 6. aydan başlayıp sıralı çeklerini yazar veririz. ürünler yazlık olduğu için nisan sonu gibi raflara indiririz mayıs ortası gibi ürünler hareket göstermeye başlar, yaz boyu devam eder gider. yaz sonu indirime gider ürünleri bitirir depoları boşaltırız.
    şimdi geldiğimiz noktada.
    - yaz sonu indirimini bırak yaz başından beridir 4 defa zam yaptık. yazın başında 7.90 tl ye sattığımız ürün normalde 4.90 ile bitirmek varken şuanki fiyatı 13.90 ve ürünün ithaltçısı geçen hafta 5. zamlı liste gönderdi. anlık fiyatı 17.90 olması lazım ama yapamıyoruz. ürünün fiyatı kaldırır tarafı kalmadı.
    - biz şimdi elimizdeki stoklarla devam ediyoruz. haliyle ithalatçının bize anlık yansıttığı zammı 2 öteleyerek işleme alıyoruz. ama bunu nasıl yapabiliyoruz, elimizde geçen senenin bağlantısı mevcut diye, sezon ortasında 34.90 a sattığımız ürün gereğinden fazla rağbet görüp stok tükenince sipariş ettiğimizde mağzaya 31.72 + %18 kdv den giriş yaptı. hopp ürünün yeni satış fiyatı 54.90.

    işte olay burada kırılıyor.

    şimdi;
    1. olarak bu ürünü baz alıp diğer bağlantılarımı da zamlı satarsam vatandaşın gözünde fırsatçı oluyorum
    2. bu durumu göz ardı edip, bağlantımı eski fiyattan satınca bana hareket kolaylığı sağlasın diye kullandığım çeklerin hiç bir anlamı kalmıyor, sermayemden yemeye başlıyorum. çünkü geçen yıla oranla kiram artmış, yakıt masrafım artmış, mağaza giderlerim artmış, en basitinden haziran ayında mağazama ödediğim elektrik faturası 1300 küsürden 2500 tl ye gelmiş ( spot sayısı aynı, klima aynı, mağaza açık kalma süresi aynı), çalışanıma aldığım yemek masrafım 2 katından fazla artmış. kısacası artmış oğlu artmış.
    3. yaz ortasında yaptığım bağlantı adeti 500 olan ürün 1.5 ayda 34.90 dan tükenmiş. aynı ürünün yeni stoğunu 54.90 da rafa koyup eylül başındayız yine 1.5 ayda bakın abartmıyorum sadece 20 adet satabilmişim. bu ne demek anlatayım, vatandaş ürünün daha ucuz olanını arıyor, ben sezonunda ithalatçının öngördüğü perakende fiyat 39.90 ken sırf ucuz olabilelim diye psf'ye uymayıp, 34.90 karımdan feragat ederek, zincir mağazalarla yarışabilelim diye ucuza sattığım ürünü, gücü nezdinde, iş hacmini düşünerek kolisel bazda ithalatçıdan alamayan esnaf, mecburen ara toptancılardan 20'li 30'lu adetlerle satın alıp 44.90 a satmak zorunda kalıyordu. zaten fiyatı yüksek kalıyor diye satamadığı ürünü, bizim gibi hacmi yüksek yerler elinde ürün bitince mecburen yeni fiyata satınca ne oldu? sirkülasyonu küçük esnaf daha ucuz görünür oldu ama nereye kadar gidecek bu iş? sadece elindeki ürün bitinceye kadar. yani piyasadan eksi ithalat ürünler çeklinceye kadar satacak. sonra? sonrası yok, her beraber cümbür cemaat oturacağız malum yerimizin üzerine.
    4. piyasadaki eski fiyatlı ürünler bitince gelen yeni ithal ürünler şu anki piyasada (kendi sektörüm için konuşuyorum) anlık kurla çarpılıp peşin yada kredi kartı ile satılıyor ithatçılarda. bu ne demek? peşin parası olan yada aldığı ürünü 1 ayda paraya çeviren yada raftaki peşin parayla aldığı ürünü satışı gerçekleşeceği tarihe kadar fonlayabilecek kişiler ticaret yapablecek demek. ticaret yapanlar bilir bu ne demek. şu anki ticaretin tamamen bittiğinin aleni bir şekilde resmidir. büyükler hariç kimsenin iş yapamayacağını ve bununda 2019 başında hep birlikte göreceğimizi söylerim..
    5. ürün, mal, eşya artık ne diye adlandırıyorsak kendimizce fiyatı durmadan artıyor. gözünüzün gördüğü ne varsa bir şekilde dövizle ilgili.
    ( o benim arabam yok ki bana ne benzin fiyatından diyen dayıyı tenzih ederim) nasıl diyecekler vardır muhakkak. bir kaç örnek verelim.

    %% pet şişe su, doğal kaynak su bu diyenler var başlıkta, o suyun pet şişesi petro - kimyevi, plastik yani en basit haliyle plastik= petrol= dolar

    %% yumurta diyen kardeşim o, sadece tavuğun ..ötünden düşüyor ama onun düşmesi için yem lazım yem= ithal=dolar, yumurtanın ayağına gelmesi için sevkiyat lazım sevkiyat = araç = lastik= mazot. o sevkiyat sırasında kırılmasın diye o yumurtanın kolilenmesi, sonra jelatine sarılması lazım. yumurta kolisi = kağıt = ithalat = dolar

    %% sebze - meyve = tohum= gübre = elektrik = mazot = tamamen ithal = dolar

    %% tekstil = kumaş = iplik = boya = etiket = kağıt = elektrik = ambalaj = mazot yada benzin dikim hariç ithal=dolar

    %% kitap, kırtasiye & oyuncak = kağıt= plastik= ambalaj= elektrik= mazot= mürekkep= boya= ithal = dolar

    %% bebek ürünleri & kozmetik = kagıt = boya = ambalaj = elektrik = yakıt = vergi... = dolar

    %% inşaat = ihtal= dolar

    %% elektronik , otomotiv = %100 ithal = dolar

    bak bilal'e anlatır gibi anlattım atladığım sektörler varsa affola.
    geldiğimiz noktada 2019 başı çok şeylere gebe. seri iflaslar ard arda gelecek. işten çıkarmalar başladı, sayı her geçen gün artıyor, kimi firma daralmaya giderken kimside battığı için artan bir ordu var. birde şuna açıklık getireyim. bazı kardeşlerimizde şu algı var aman adam batmışsa ne olmuş? misal " hotiç " hotiç batınca batmış olmuyor bu ve bunun gibi büyük firmalar batıca yanında 10 larca firmada götürüyor. domino etkisi. o batan firmalarda başkalarını. sonra ortada binlerce işsiz, alacaklı firma. devam, yani hotiç battı o batınca ona üretim yapan onlarca atölye var, o atölyelerin hotiçten dünya kadar alacağı var, o atölyelere hammadde sağlayan dericisi, boyacısı, tabancısı, iplikçici, makinacısı ayrıca bu atölyelerde çalışan 10 larca işçi var, bu adamların mağazalarında çalışanlar var, bu mağazaların bulunduğu iş merkezlerinde bu mağazadan gelecek kirayla maaş alan güvenlikçisi, temizlikçisi, sorumlu teknik ekibi var. hotiçin mal alıp karşılığında piyasaya verdiği çekler var, bu çeki alıp hammadde alan adamda var, makinalarını yenileyende, ev almak için müteahhide veren, sonra o çeki alan müteahhid onu mal aldığı nalbura vs verende var.
    bak görüyormusun nasıl bir zincir bu? bir ayakkabıcı batarken yanında sözde hiç alakası olmayan bir nalburuda götürebiliyor.

    yaz yaz daraldım yeminle. winter is coming diyerek bitirmek isterdim ama " kış çoktan " geldi.

  • 44. yapay zeka dinleri geçersiz kılacaktır

    şimdi bu yaptığımız yapay zeka derse ki beni siz yapmadınız kendi kendime oldum.

  • 45. kilolu kadınlara tavsiyeler

    bazı orospu çocuklarının ettiği hakaretlere aldırış etmeyin.

    edit: başlığı açan kaçmış.

  • 46. otomobil sahibi yazarların hissettikleri

  • 47. ankara kızları

    genelleme yapmayı pek sevmeyen biri olarak burada bir genelleme yapacağım. üç büyük kentte de arkadaş grubu olan ve fazlaca sosyal ortamlarda bulunan biri olarak temel gözlemlerim şöyledir ki;

    -istanbul kızları: daha çok kariyer, iş güç peşindedir. sohbetler ve kurulan ilişkiler genelde iş, kariyer ve yurtdışı seyahatleri üzerinedir. karşı cinste de haliyle kariyere büyük önem verirler.

    -izmir kızları: canlı bir arkadaş grubuna ilgi duyarlar. sosyal ve dinamik ortamlarda bulunmayı önemserler. giyim kuşam ve sükseli olmak onlar için çok önemlidir. sohbetler ve kurulan ilişkiler genelde kadın-erkek ilişkileri ile moda ve eğlence üzerine olur. karşı cinste de dış görünüşe, sosyalliğe ve dinamizme büyük önem verirler.

    -ankara kızları: kültür-sanat, sinema, ev toplanmaları, stabil arkadaş grupları onlar için önemlidir. okumayı yazmayı, edebi sohbetler yapmayı severler. uzun uzun sohbet edilesi, candan kişiliklerdir. karşı cinste de entelektüelliğe büyük önem verirler.

    tespitlerim tamamen genel gözlemlerimden ibaret olup, şehirlerin kültür-yaşam üzerindeki etkilerinin bir sonucudur.

  • 48. türkiye'de müstakil ev kültürünün hala olmaması

  • 49. didim'den yüzerek 1 haftada yeni zelanda'ya gitmek

    bundan kelli kimse hayal kırıklığı yaşamayacak sloganıyla başlatmayı düşündüğüm tarihi yüzme olayı.

    son günlerde bilhassa ülkemiz insanlarının sürekli hayal kırıklığı yaşadığını gözlemlemekteyim. hem insanlarımıza, hem de dünyadaki diğer miskinlere umut olmak hayatlarına dokunabilmek adına bir şeyler yapmam gerektiğini düşündüm. önce helikopteri dilimle çekmeyi ya da traktör dorsesini serçe parmağımla hareket ettirmeyi düşünsem de bunların hiçbir faydasının olmayacağı kanısına vardım. daha sonra google earth üzerinden küçük adaları dolaşırken orijinal adıyla disappointment island yani hayal kırıklığı adasını gördüm. yeni zelanda'nın güneyinde kalan ufak bir ada. ince matematiksel hesaplamalar ve dirayetli çalışmalar neticesinde türkçe adıyla hayal kırıklığı adası'na didim üzerinden yüzerek 1 haftada ulaşabilmenin mümkün olduğunu gördüm.

    bu yolculuğuma didim/akbük üzerinden başlayacağım. yolculuğumun ilk rotasında sırasıyla; ege denizi'ni, akdeniz'i, tiren denizi'ni, balear denizi'ni, alboran denizi'ni ve en nihayetinde yolculuğumun ikinci ayağına başlamamı sağlayacak dar cebelitarık boğazını geçeceğim. burayı toplamda 3 gün gibi bir süre zarfında geçmeyi hedefliyorum. nedeni ise çok açık. burada yollar biraz dolambaçlı. sağ yap, sol yap, şu takım adaları geç, şu kayalığı geç gibi sürekli manevra gerektiren işlerle uğraşacağım. o yüzden buraya 3 günü uygun gördüm. cebelitarık boğazı olabildiğince dar bir boğaz. işin şöyle bir latifesi var. dar boğazlı bir aileden geldiğim için proleter kesime de ayrı bir moral olacağım kanısındayım. fakat cebelitarık boğazından sonrası çok eğlenceli. zira atlantik okyanusu olduğu gibi direkt yokuş aşağı akıyor. aynı su kaydırağından kayar gibi cubburlop atlas okyanusu'na kayacağım. takriben 1 veya 1.5 iş gününde orada olacağımı düşünmekteyim. yalnız burada çok ciddi ivme ve hızla ineceğim için bundan dolayı oluşabilecek sürtünmeyi en aza indirgemek adına her yerime yoğurt süreceğim. yüzme 1

    atlas okyanusu üzerinden hint okyanusunu geçerek tazmanya denizi'ne 2 günde ulaşmayı düşünüyorum. zira burası dünyanın aşağısında kaldığı için yer çekimi daha fazla hissedilecektir. normalde 3 kulaç atıyorsam burada 5 kulaç atmam gerekebilir. bu yüzden 10 dakikada bir dinlenerek yüzmeyi hedefliyorum. kollarım ve kulaç uzunluğum normal bir insana göre 2.5 kat daha büyük olduğundan ötürü bu sorun olmayacaktır. buradaki tek sıkıntı köpek balıkları. onları ise ayetel kürsi okuyarak bertaraf etmeyi hedefliyorum. eminim ki bu kudretli, azametli yolculuğumdan etkilenerek bana dokunmayacaklardır. burada korkumu yenmek adına nazan öncel'in '' hay hay buyursun gelsin'' şarkısını mırıldanacağım. yüzme 2

    ve nihayet yolculuğumu tamamlayacağım tazmanya denizi üzerinden hayal kırıklığı adası'na varmak kaldı. tabii ki bu son yüzme eylemine başlamadan önce sizler için iyice etrafa bakarım tazmanya canavarı var mı diye. ehehe. nüktedanlığı bir yere bırakır tekrar ciddiyetle konuyu toparlamak gerekirse yarım günde hedefime ulaşacağımı düşünüyorum. aslında ormanlardan falan sarmaşık bulursam bunları yunusların sırtına dolar aynı çekme halatı mantığıyla kendimi oraya bağlar öyle giderim diye düşünüyordum fakat yunusların sonarlarının ne yapacağı belli olmaz diyerek bundan vazgeçtim. daha sonra mantıklı olan sırtüstü yüzerek geçmekte karar kıldım. dünyadaki tüm meczuplara, yetimlere, yoksullara, düşkünlere, kimsesizlere ''sırtınızdaki taşıdığınız yükün hiçbir önemi yok. önemli olan; çalışmak, çalışmak, çalışmak.'' mesajını vermek istedim. adaya adım attığım andan itibaren en sevdiğim şarkı olan serdar ortaç/ karabiberim şarkısı çalacak. daha sofistike, bu davayla örtüşen bir şey seçebilirdim ama dünyanın öbür ucundan öbür ucuna yüzen ben olduğuma göre bu kadar hatırım vardır diye düşündüm.yüzme 3

    çal çal

  • 50. opel corsa'nın 119 bin tl olması

    dolar bu yılın ocak ayında 3.7 idi, şuan 6.7 tl ,son 8 ayda %90 civarı artmış, bunu kabullendiniz de dolarla alınan herşeyin fiyatının artmasını niye kabullenemiyor halen şaşırıyor ve hergün z arabasının x tl olması diye başlık açıyorsunuz ki.

    canbebe bebek bezi tanesi eskiden 28 kuruş iken şuan 52 kuruşa satılıyor ,primada tane 1 tl yi geçiyor,bebeğin her işemesi s.çmasına 1 tl veriyorsunuz düşünsenize. herşeye başlık mı açmak gerekiyor.

    bunlar zam değil, dolar yükseldi, biz fakirleştik sadece , dolar bazında bakarsanız arabanında bezinde fiyatı aynı aslında zam yok.