Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. cüneyt çakır

    bu ne aq biri gs yi dogruyor demis biri fb yi dogruyor demis, kiymasi guzel galiba bana da 2 kilo yagsiz yerinden ayarlasin.

  • 2. ekşi sözlük 90'ları dinliyor zirvesi 3

    sibel alaş adam

  • 3. türkiye'de kahvaltı kültürünün içler acısı olması

    türkiye ile ilgili güzel bir şey söyle deseler aklıma ilk kahvaltı kültürü gelir sanırım. hele avrupa'daki kahvaltı kültürü ile kıyaslanmaz bile.

    katılmadığım önerme.

  • 4. sosis satan adamla bir değilim

    allah'ın donattığı meziyetle şunu nasıl yaptığını açıklasın başka bir şey istemez.
    (bkz: dongi dongi dongi daga daga)
    edit: alttaki yazar arkadaşla pişti olmuşuz.

  • 5. letgo'da hiçbir şeyin satılamaması

    sırf merak ettiğimden düz bir elbise koydum letgo'ya 20tl lik bir fiyata, full erkek kullanıcılar yazdı arkadaş.
    'üstünde görebilir miyim' diyenden tut, 'daha çok para kazabilirsin teklifime evet dersen' diyene kadar geniş bir abaza ağına sahip bir uygulama. tinder'ı geçmiş kendisi.

  • 6. tüm zamanların en çok iq düşüren dizisi

    açık farkla cennet mahallesidir.

    ne bela diziydi ya. yazın dayımın küçük çocukları sabah sekizde açarlardı bu diziyi. uykumun amına koyarlardı.

    izledikleri diziye paralel olarak üniversite falan kazanamadı hiçbiri.

  • 7. kültürlü arkadaş arayanlar veritabanı

    instagram’a kahve eşliğinde kürk mantolu madonna mı koyacaksınız, napcaksınız amk?

  • 8. 22 ekim 2017 ömer koç koleksiyonuna saldırı

    zaten ülkenin laik kesmi ancak alkış tutsun. lan vursanıza iki tane, kırsanıza ağızlarını. 4 5 kişilik grubun da anasını belleyemeyeceksek, yaşamayalım daha iyi.

    bu hayvanlar alkıştan, protestodan anlamaz, serginin etrafında mutlaka insanları ayıran şeritlerden vardır, onun metaliyle vuracaksınız işte.

  • 9. mağara devri ekşi sözlük başlıkları

  • 10. gelmiş geçmiş en iyi online oyun

    (bkz: knight online)

    pk sisteminden tutun upgrade sistemine , lvl kasmaktan tutun boss kesmesine kadar buram buram zevk akan bir oyundu.

    türkler henüz keşfetmeden hatta daha beramus serverı yokken ares'te oynuyordum. oyunun % 95'i yabancıydı ve hile hurda yoktu.

    ne zaman türkler oyuna dadandı, hile hurda buldu , yabancıları bezdirdi oyun bitti. her zamanki gibi güzel bir şeyin üzerine renk katmadık o güzel şeyi tuttuk ve kendi bataklığımıza çevirdik.

    edit : oyun nasıl pay to win bana anlatır mısınız ? iron neck 400 liraya satılırken 30 lira olan gold premium mu ?

    durumu olmayan alırdı 20 liraya bronze premium ne olacak? en azından aga 500k pls ciler temizlenirdi. yeri geldiğinde spotify hak ediyor diyoruz ya o zaman da ko2 hak ediyordu baba.

    70 lvl üstünü çıkartan fire drake patchinden sonra oyun dikiş tutmadı. tp kapılarında havai fişeklerle koşan türk duperleri oyunun anasını tam da bu zamanda belledi.

    arkadaşlar pay to win olsaydı her sürümünde para isteyen wow tutunabilir miydi ?

    şeker gibi bir oyundu sol eline dark vane takanlar zaten beğendi.

  • 11. ekşi itiraf

    mantıkla açıklanamayacak şeyler yaşadım. kalbimin çağırdığı yere gittim. şehvetin doruğuna çıktım ama sevişmedim. duygusallığın, şefkatin, aşkın tepesine bayrak diktim ama adamın telefonunu almadım.

    hep neticeye koşan ben, ilk kez haticeye sevdalandım. bi' şeyler değişiyor bende, hayat değişiyor benle birlikte.

    darısı başıma derseniz;
    bebekler gibi nefes almayı öğrenin
    koala gibi sarılın
    ve psikopat gibi dans edin.

  • 12. igor tudor

    günlerdir derbi için florya'da yatıp kalktığı söyleniyor. fenerbahçe'yi günlerdir en ince ayrıntısına kadar incelemiş. 2 ihtimal var ya emeklerinin karşılığını bugün net bir galibiyet ile alacak ya da fenerin o efsunlu, anlaşılamayan muazzam balı devreye girecek.

  • 13. çocuğa yurt dışında kullanışlı isim koymak

    kanada'da çocuk yapmayı düşünenler ikiz çocuk olması durumunda can ve ada isimlerini tercih edebilirler.

  • 14. emlak balonu

    15 ay önce taşındığım residence dairesi için 3 ay önce kontrat yeniledik ve kira zamlanacağına % 20 daha düşürdük. bir de eve en iyisinden benim seçtiğim inverter klima taktırdı ev sahibi. nasıl yapıyorsunuz diyenlere açıklayayım: evi tutarken ve tuttuktan sonra ev sahibinizle ilişkinizi resmi tutun. kiranızı ayın 1inde yatırın, 2sinde değil. ayın 1i cumartesi pazara geliyorsa cumadan yatırın. kirayı her yatırdığınızda kısa resmi bir mesaj atıp bilgi verin. aidat fatura vs hepsi otomatik ödeme talimatlı olsun. senenin bitmesine 1 ay kala, ev sahibinizi arayıp 'ben evden çok memnunum ama aynı sitede binada aynı tip daireyi şu fiyata buldum, boşaltıyorum.' diyin. size o fiyata dairesini verir.

  • 15. 22 ekim 2017 beşiktaşlıların derbi görecek olması

    ostersünds fatihi gs’nin vardar fatihi fb ile olan maçını ilgi ile izliyoruz. henüz gol yok.

  • 16. younes belhanda

    çok büyük beklentilere giren oluyor ya şu adamdan, taşaklarım uyuşuyor benim.
    yazdıklarınızı okurken, şok oluyorlar. donup kalıyorlar.

    2014/2015 sezonundan beri en verimli olduğu sezonda 3 gol, 6 asist yapmış bir apaçiden bahsediyoruz di mi? buna lig maçları, avrupa ligi maçları, kupalar vs dahil. aynı adamdan konuştuğumuza emin olalım.
    2017/2018 sezonundayız şu an.

    ardımızda bıraktığımız 3 yılda toplam 115 resmi maça çıkan bu ampırığın overall istatistiği de şu bak; 9 gol, 7 asist.

    "adam ölüyor aq, bir su verin!"
    sonra, belhanda-sneijder kıyasına girenler oluyor arada. hızlarını alamıyorlar, "sneijder'den daha etkili" diyorlar. taşaklarım oluyor sana bir derin dondurucu.

    ekliyorlar; "e bu adam zaten istatistiklere yansımadan işini yapar. defansif yönü kuvvetlidir. sneijder gibi bir adam değil yani!" al işte, taşaklarımın üzerinde penguenler müzikal film çevirmeye başladı.

    bu adama defansif yönü kuvvetli diyene tek bir şey diyorum.
    bak, ne kadar da defansif yönü kuvvetli bir belhanda.

    bir sneijderspor'lu(!) olarak benim için belhanda'nın geldiği anlam net ama bunu buraya yazarsam topluca gg oluruz.
    belhanda, öyle çıkıp sneijder gibi fenerbahçe derbisinde bir sağa bir sola yapıştıracak adam da değil yani. o potansiyeli beklemeyin. sövmeden anlatmaya çalıştığım şey bu. sonra sinirler geriliyor maç izlerken.

    şu an galatasaray'ın en çok tartışılan isimlerinden biri olma sebebi de bir sneijder olmaması değil, üzerine yapışmış laubaliliği. hani sanki "ben oynarsam aslında anasını sikerim buraların ama oynamıyorum işte" tribi var ya, o. hani insan "lan sik kırığı sen oynasan ne oynamasan ne, sen kendini ne sanıyon amına koyim" demek istiyor ama sonuçta kendi takımının oyuncusu. bir şekilde itelenmiş bize, sahip çıkmak lazım.

    çıkar arada kilit pasını verir, arada asistini yapar, arada "amaaaan sikerim" diyip takım atağa kalkarken topu rakibe verir gol yeriz, bazen sarhoş gibi oynar, belhanda budur yani amına koyim, ötesi değil.

  • 17. türkçe şarkılarda geçen mükemmel sözler

    “...yanmalısın sönmelisin ruhları incitmeli...
    inanırken yalanlara delirmiş olmalısın!
    bakmalısın görmelisin acıyan yerler neresi?
    varmak için heplere önce hiçi göze almalısın.”

    mutsuz punk

  • 18. amerika'ya isyan eden kürt faşisti

    https://www.youtube.com/watch?v=ou8rncnrlkq

    videoda görebileceğiniz kürttür.

    bunların kendilerinin de söylediği gibi almanya'nın amerika'nın israil'in yardımlarıyla gasp ettiği topraklarda etnik ve demografik yapıyı yok edip insanları öldürerek, tehdit ederek, göç ettirerek, nüfüs müdürlüklerini basıp belgeri hatta ve hatta mezar taşlarını bile yok ederek değiştirdikten sonra sosyalist maskelerinin ardında görülmemiş bir ırkçılık ve faşizm ile o toprakları nasıl sahiplendikleri açıkça görülmektedir.

    o topraklar hiç bir zaman sizin değildi asla da sizin olmayacak birilerinin köpekliğini yaparak sadece ve sadece bir süreliğine işgal edebilirsiniz.

    ayrıca orada particiliğin zamanı değil tüm partiler birleşin diye bağıranlar türkiye'de demokratik sistemin arkasına saklanıp makam araçlarında teröristlere silah ve adam taşıyıp demokrasiyi dillerinden düşürmezler. videodaki kadını aynen türkiye'ye getirsinler bir anda 2017 yılında sınırların önemi mi kaldı toprak almak diye birşey mi kaldı vatan kavramına gereğinden fazla değer veriliyor diye sayıklamaya başlar. ironiktir.

  • 19. ışınlanma icat edilince açılacak firma isimleri

    (bkz: ışın lan)

  • 20. tüm zamanların en çok iq yükselten dizisi

    (bkz: sesame street) ya da türkçe adıyla (bkz: susam sokağı)

    küçük yaştaki çocukların zeka gelişimlerine katkıda bulunarak gerçek anlamda iq yükselten bir yapımdı. birçok çocuk herhangi ekstra bir çaba göstermeden okuma yazma öğrendi bu program sayesinde.

  • 21. istanbul'a ihanet ettik bundan ben de sorumluyum

    bu ülkenin yarısının acı acı gülümseyeceği; her nasıl oluyorsa ak partili kitleninse alkışlayarak desteklediği cümle.
    biri bana açıklasın ya; hadi yuhalamayı düşünmezsiniz de "ihanet ettik" cümlesinin neyini alkışlıyorsunuz?

    bu nasıl bir durum aklım almıyor? ülkede herşey ama herşey bu cümleyi kuranın gözünün önünde oldu. onun emriyle oldu. arada sayesinde yapılanları, olanları şikayet; arada da itiraf ediyor. ve her durumda alkışlanıyor.

  • 22. bu başlıkta 96 yılındaymışız gibi yazıyoruz

    adalet ağaoğlu sarıyer’e, eve davet etmişti.

    yemekte carter findley vardı. çok kaliteli bir bilim adamı.

    bir de, serhan ada diye genç bir şair/akademisyen de vardı. tanışmış olduk.

    halim (ağaoğlu) abi pek konuşmadı.

  • 23. 2020'de hayatımıza girecek teknolojik yenilikler

    bu gidişle;

    (bkz: 250 bin liraya b segmenti otomobil önerileri)

    (bkz: iphone 15s'in 84.600 tl olma sorunsalı)

    tarzı "girecek" teknolojik yeniliklerdir.

  • 24. hayvan gibi kullanılırken tedavülden kalkan ürün

    (bkz: yumiyum) fazla soze gerek yok

  • 25. pazar sabahı gülümsemek için bir neden

    hanım bu sabah erken kalkıp borek yapmış...
    şimdi ben bu kadina ne diyeyim ?
    sözlük!
    ınanin ben bunlari hak edecek bir insan değilim, beni bambaşka birisi yaptı...
    onu binlerce kez seviyorum...
    önümdeki sevinçlerimin %95'i sana ait...

  • 26. bütün çomarları öldürecek buton olsa basar mısın

    basamaz çünkü kendisinin de çomar olduğundan şüphe duyuyor.

  • 27. bir kitap okunduktan hemen sonra yapılanlar

    kitap eğer bir solukta okunmuşsa hemen internetten yazarının diğer kitaplarını inceleyip alarak bir başka serüvene yelken açmak

  • 28. abd'nin türk bankalarına ceza kesmesi

    itibarda tasarruf olmaz.

    bi bakan 700.000 lik saat rüşvet almış, çok mu. bir bakan evladı 20 tane çelik kasa saklamış evinde çok mu. reis ağaoğluna ve bilimum mütehitlere 100er milyon dolar ceza kesmiş çok mu. yavşağın biri, eşine ay felan hediye etmiş çok mu. sen büyük türkiyesin, bunların hepsinin üstesinden gelirsin evelallah.

  • 29. 22 ekim 2017 galatasaray derbi videosu

    tam elmander’e hüzünlenecekken yerde yatan ayıyı görünce beni gülme aldı ahaha

  • 30. 21 ekim 2017 türkiye geneli uykusuzluk problemi

    aylar sonra ilk kez kesintisiz uyumam münasebetiyle katılmadığım önerme

  • 31. vanlı müteahhitin inşaat projesi reklamı

    van’daki evleri alıp yerine istanbul’dan ev vermişler. iyi yarrak yediniz bıyığını sevdiğim, nefes alacak yer kalmadı siktiğimin yerinde.

    tanım: süper bir reklam filmi.

  • 32. meksika'da mahsur kalan vatandaşımıza yardım

    açılın, mahallenin sherlock'u geldi.

    ilgili twitter hesabında kullanılan üç görsel:

    son kahvaltı

    orijinali (texas-abd)

    depremzedeler

    orijinali (vietnam)

    çeteler :(

    orijinali (bu sefer meksika)

    sayfada 10 ocak 2017'ye değin transforgamers.com'un reklamı yapılmış sadece,
    27 ocak 2017 tarihinde ise bu metin ile birkaç yere mention atılmış.

    22 mart'ta türkiye'ye gelinip pamukkale övülünceye kadar paradise island 2 oyunu oynanmış sürekli (tweet neyim yok arada).

    sonra da 8 eylül 2017 depreminde türkiye'deki haber kanalları etiketlenerek "iyiyiz biz" mesajı atılmış. akabinde de a haber, trt world ve ntv'de yayınlara bağlanmış. adam toparlamış zaten. aynı facebook hesabında profil resmi güncellemeleri son tweet'inden 2 gün sonra yapılmış.

    şöyle de bir metin kaleme almış ki videoda anlattıkları (5. kattan aşağı inerken aksiyon filmlerindeki gibi deprem hasarı) ile örtüşen hiçbir yanı yok (merdivenlerden aşağı iniş harici). (ilk depremden sonra yazdıkları, not olsun şimdilik, tweetlerde ev 6. kata taşınıyor sonraları).

    günümüze gelinceye kadarsa yine çalıntı fotoğraflarla 'haber' aktarımı, büyükelçi'nin etiketlendiği ve ne alakaysa pasaport yenileme ile ilgili şikayetlerini sürekli olarak yinelediği tweetler peş peşe yazılmış.

    21 eylül'den itibaren de para mevzusu gündeme gelmiş ve yine birkaç kişi etiketlenerek bilet istenmiş. bilet de sadece türkiye'ye gelmek için değil, gidiş-dönüş olacak şekilde tek kişilik istenmiş (eşi de oradan uzaklaşmak istiyordu ama kendi memleketi diye düşünmüş olabilir. kalacak yer konusunda da çadır ve akrabaların evi arasında ihtilaflarda kalınmış sürekli ama çadır daha mantıklı görünmüş galiba.

    11 ekim'de de bu tweet paylaşılmış ve entry'nin başındaki acıklı fotoğraflar acıklı metinlerle süslenerek yazılmış.

    özet olarak: şu interneti kullanmayı az öğrenin lan. google images var, scroll down var falan bakın yani bir şeylere. her hıyarım var diyene de elinde tuzlukla koşulmaz ki.

    edit: niye bu kadar hızlı yazdınız :/

  • 33. richard darwins'in teorisindeki akıl almaz çelişki

    (bkz: richard dawkins)
    (bkz: charles darwin)
    (bkz: siker misin sabaha mı bırakırsın)

  • 34. iasmin latovlevici

    linnes bile 3 tane latovlevici eder, o kadar yani.

  • 35. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

  • 36. dünya'nın 150 katı altın

    geçenlerde? :)

    (bkz: 130 milyon yıl önce olan olay)

  • 37. aykut kocaman

    8 puan geride olduğu takım 10 kişi oynarken takımı 0-0'a razı oynatan hoca. bunun hocalığını beğenen gerizekalıdır. ölümüne nefret ediyorum.

  • 38. boşanmış aile ile kız istemeye gitme durumu

    dede, büyük amca, sevilen bir aile büyüğü gibi aile tarafından genel olarak saygı gören birini bulup kızı ona istetmek en uygunudur. olaydan önce herkesle tek tek konuşup bilgilendirmek iş görecektir.

  • 39. göğüs çatalına bakmayacak olgunluğa erişmek

    öyle bir olgunluğun var olduğunu zannetmiyorum. yetmiş küsür yaşında hastanede son nefesimi verirken hemşirenin çatalına bir göz atarım yine.

  • 40. 22 ekim 2017 fenerbahçe'nin galatasaray'a yatması

    değil 2 sene 10 sene ard arda şampiyon olsanız. fener galatasaray'a yatmaz.

    hatta 11.kez şampiyon olacak olsanız yinede beşiktaş olsun isterim (sizi sevdiğimden değil a.q.)

    zaten yatsa yatmasa aradaki puan farkı 8 lan... allahın tinercisi.

    not: alex

  • 41. youtuber'ları itici yapan detaylar

    çıkıp da yüksek lisans tezimi anlatsam 100 gösterim ya alır ya almaz. ama götümü maviye boyadım hem de insan içinde başlıklı video yapsam, kendi götümün yanında bir de tangalı bi kızı boyasam, bunu da parkta, bahçede yapsam en az 1 milyon gösterim alırım. asıl mesele youtube'dan para kazanmaksa buyrun içerik.

    özet: boşuna eleştiriyorsunuz, video size kadar bile gelmiş ve çoktan amacına ulaşmış.

  • 42. 22 ekim 2017 galatasaray koreografisi

    on günlük hazırlıktan sonra böyle saçma bir koreografinin çıkması galatasaray taraftarına hiç yakışmadı. daha iyi koreografiler yapılabilirdi.

    not: galatasaray taraftarı

  • 43. tanrının yerini tespit etmek

    ınsan beynini ele ele alalım mesela. beynin içindeki bir kısım nöron ki hacim olarak ne kadar yer kaplar bilmiyorum, bütün bu sorgulamaları yapıyor. yani bir avuç içi kadar beyin parçası içerisindeki nöronlar ki biliyorsunuz bunlar sinir hücresi, tüm bu sorgulamaları yapıyor ve evreni, tanrıyı anlamaya çalışıyor. siz kendinizi tüm vücut bütünlüğü içerisinde değerlendiriyorsunuz ancak boyundan aşağısının bu sorgulamalar ile alakalı bir eylemi yok. sadece beynimizdeki bir miktar hücre bu merakın merkezi. biraz daha makrodan mikroya inecek olursak; sonsuz evrende, milyarlarca sistem ve gezegen içindeki bir gezegendeki milyonlarca canlı çeşidi içinden bir canlı çeşidi olan insana ait beyindeki bir kaç gramlık bir sinir hücresi grubu evreni, tanrıyı anlamaya çalışıyor.

    bu hücre grubu aynı zamanda ben dediğimiz şey yani bilinç merkezi. gerçi böyle bir yer olduğu da tam kesim değil. bilinç merkezi ile alakalı çalışmalar sürüyor. yani başka beyinlerin bilinç merkezleri yine başka insanların beyinlerindeki bilinç merkezini aramaya devam ediyor. çok entresan değil mi? beyin kendisini anlamaya çalışıyor ama bu sistem iyice idrak edilmediği zaman insan denilen bir canlısının sanki bir motoru tamir etmeye çalışması gibi algılanıyor. halbuki bir beyin ameliyatını yapan yine bir beyindir.

    bu şekli anlatımlardan sonra olayın biraz da felsefi yönüne değinmek gerekiyor.

    tanrıyı nasıl hayal ediyorsunuz? bu soru son derece kritik bir sorudur çünkü vereceğiniz cevaba göre ulaşacağınız sonuç veya sonuçsuzluk şekillenecek.

    tanrıya bir şekil, cinsiyet vermeye çalışır veya algılarınızla şekillendirilmiş dünyanıza ait herhangi bir nitelemede bulunursanız varacağınız sonuç ne olursa olsun yanlış olacaktır.

    tanrının şekli yoktur, cinsiyeti yoktur, kokusu, rengi yoktur. o bildiğiniz hiçbir şeye benzemez ve her yerdedir.

    bu bilgiler eşliğinde nasıl bir tanrı hayal ediyorsunuz? ıki seçenek var; ya böyle bir tanrı olamaz o yüzden tanrı yoktur diyeceksiniz. ya da bakış açınızı değiştirip böyle bir tanrı nasıl var olur anlamaya çalışacaksınız.

    ınsan vücuduna geri dönersek pek çok organ kendine ait görevi yerine getiriyor. kalp, karaciğer, akciğer böbrek vs kendi görevi dahilinde çalışıyor ama bağımsız bir karar mekanizması var mı? mesela kalp bazı zamanlarda daha fazla kan pompalaması gerektiği kararını kendisi mi alıyor? veya akciğer bazı zamanlarda daha fazla oksijene ihtiyaç olduğunu fark edip daha hızlı şekilde çalışması gerektiğini kendisi mi fark ediyor? hayır tüm bu kararları yine beyin veriyor. yani vücudun sadece küçük bir kısmında yer kaplayan ancak vücudun diğer bölgelerinde var olan diğer organlar üzerinde de tek hakim organ aslında beyin. peki nasıl oluyor da en üst taraftaki organ en alt taraftaki kas ile iletişime geçip mesela ayak parmağını oynatıyor? yani tıp bilimi için oldukça basit bir soru aslında bu. omurilik sayesinde beyin tüm organlar ile iletişime geçer. onlara ne yapması gerektiğini söyler ve hatta gelebilecek tehlikeleri önler.

    şimdi anlatılanları kısaca özetlersek; evreni ve tanrıyı anlamaya çalışan aynada gördüğünüz vücudunuz değil beynimizdeki bir miktar hücre. bu hücrelerin kendi arasındaki elektrik alışverişi sayasinde oluşan bilinç dediğimiz şey bu arayışın sahibi. bu hücreler arası alışverişten oluşan bilinç yani ben dediğimiz şeyin bir şekli var mıdır? bilinç bir miktar hücre midir yoksa o hücrelerin oluşturduğu elektriksel aktivite midir? ınsan vücut olarak maddi bir varlık gösterirken, bilincin maddi bir karşılığı var mıdır? ınsan vücut mudur yoksa bilinç mi?

    tanrıya dönecek olurak; bir şekil, cinsiyet vs vermeden onu anlamaya çalışmak gerekiyor demiştik. tanrının bir şekle ihtiyacı var mı? aynı bilinç gibi bir elektriksel aktivite ile anlaşılmaya çalışılabilir mı? mesela tüm evren bir insan vücudu misali işliyor olsun ve bu işleyişin karar mekanizması da aynı insan beynindeki bilinç merkezi gibi tanrı olsun. bir elektriksel aktivite gibi. beynin bir bölümünde var olduğu tahmin edilen ancak diğer uçtaki ayak parmağına da hükmedebilen bir bilinç gibi. bir yerdeymiş gibi duran ama her yerde olabilen bir tanrı. her atomla iletişime geçen ve bu şekilde tüm evrene hakim bir tanrı. tüm evrene yayılmış bir elektriksel ağ gibi. ezelden beri var olan ( big bang? ) her şeyi yaratan ( organların tüm hakimiyetini elinde toplamış bir bilinç?) ki zaten her şey evrene dahil- bir bilinç - tanrı. hem her şey hem her şeyden daha öte.

    kendi arayışımla alakalı yaptığım fikir karmaşası. daha anlaşılabilir olmasını umuyorum.

  • 44. kilo vermek isteyenlere tavsiyeler

    buraya tavsiye vermek için gelen ancak genellikle motivasyonu bozan şeyler söyleyip giden arkadaşlara tavsiye vereceğim ben. kilo vermek isteyenlere bir tavsiyem yok açıkçası, kelin dermanı olsa ilk kendi başına sürermiş. o yüzden ben tavsiye veren arkadaşlara tavsiye vermeye geldim.

    öncelikle eeyy fit olanlar, eeyy kaslı olanlar ya siz kims...pardon böyle değildi bu. şimdi sevgili arkadaşlar buraya kimileriniz iyiniyetli olarak, kimileriniz ise deyim yerindeyse ibnelik olsun diye geliyorsunuz, bir şeyler karalıyorsunuz çok güzel ama bu yazdıklarınızın çoğu bu başlıktan medet uman insanlara hitap etmiyor.

    başlıkta kilo vermek gibi ucu açık bir tanım kullanılmış, teorik olarak 1 kilo vermek de kilo vermek kapsamına girer ama 1 kilo fazlası olanın bu başlıkta işi yok. hatta size şöyle diyeyim 5-10 kilo fazlası olanın da işi yok bu başlıkta, buraya gelip de medet arayan insanların fazla kiloları belki sizin ağırlığınız kadar, yani tavsiyelerinizi verirken buna göre verin.

    buraya geliyorsunuz "3 kilo fazlam vardı şöyle şöyle yaptım verdim" diyorsunuz, çok güzel ama senin tavsiye verdiğin kişinin belki sadece kolundaki fazlalık 3 kilo. senin yaptığın kemoterapi servisinde yatanlara "bi nane limon yap kendine gelirsin" demeye benziyor. lütfen komik olmayın değerli kardeşlerim.

    öncelikle kilolu insanlar neden kiloludur bunu bir tahlil etmek lazım, 3 seçenek var bence.

    1-toplum psikolojisini öyle bir çökertmiştir ki vermek istese bile vermek için hamle yapamaz
    2-genetik veya fiziksel sorunları vardır (ki bu aslında her kilolu bireyde biraz vardır ama benim kastettiğim bu genetik sorunun yan etken değil asıl etken olması)
    3-tembeldir veya bu durumdan hoşnuttur.

    sondan başlarsak eğer 3.sünün çözümü veya değişimi kişinin kendisinde biter. sizin buradan yazdığınız şeyler vız gelir o kişiye, o yüzden ona boşuna tavsiye vermeyin faydası yok. 2. gruptaki kişilerin çözümü ise maalesef burada değil hastanelerde var, yani onlara da tavsiyeyi siz değil hekimler verecek.

    sizin burada tavsiye verdiğiniz kişiler 1.gruptan olan kişiler, yani aslında sizlerin/bizlerin/toplumun dolaylı yollardan veya doğrudan psikolojik olarak çökerttiği, kendini sadece kilolu olmasından dolayı 5. sınıf bir varlık gibi hisseden kişiler. bu kişileri maalesef toplum yani sen, ben yaratıyoruz. yaş 25 olup akıl başa gelince bu kişiler için duyar kasmaya başlıyorsunuz ancak iş işten geçmiş oluyor. çocukken "şişko patates ehehehe" diye dalga geçtiğiniz çocuklar üzerinde yarattığınız travmaların etkisi halen sürdüğünden dolayı o çocuklar büyüdüğünde de aynı fiziksel görünüme sahip oluyorlar. bu zinciri kırıp kendini bundan kurtarabilenler de var ama maalesef sayıları azınlıkta, herkes o kadar güçlü değil.

    bunları anlatıyorum ki bu başlıkta kendine derman arayan, sizin de yardımcı olmaya çalıştığınız insanları iyi tanıyın. bu başlıktan faydalanmak isteyen 2 kg fazlası olduğu için göbeği azıcık şişen pelinsu'lar değil, göbeğini kucağına alabilen arkadaşlar.

    tanıma aşamasını geçtiniz tebrik ederim, şimdi gelelim ne yapabileceğinize. bu başlığa gelip "87 kilodan 80 kiloya düştüm işte azmin zaferi" minvalinde şeyler yazmayın öncelikli olarak. belki sizin için büyük bir zafer olabilir bu anliyorum ama gerçekten bu başlığın hitap ettiği kesim için sadece savaşta küçük bir cephe senin anlattığın, adam ww2 yi yaşıyor kilo verme sürecinde sen diyorsun ki "karahisar kalesini fethettim ben büyük komutanım bak da ibret al", oldu mu ? bence olmadı. mesela ben 87 kiloya inebilsem abdul kader keita gibi parende ata ata gezerim sokaklarda, senin beğenmediğin rakam benim hedefim olabiliyor yani, belki şu anda benim şikayet ettiğim durumum da benden daha kötü durumda olan birinin hedefidir kim bilir.

    ikinci olarak "boğazınızı tutun, kalori hesabı yapın, spor salonuna yazılın" gibi yüzeysel ifadelerle gelmeyin. hepsi faydalı mı ? kesinlikle. ama bu iş matematikten ibaret değil, ben de biliyorum günde 1500 kalori ile beslenip yağ/şeker/tuz/un/ekmek türevlerini azaltırsam uzun vadede kilo verebileceğimi ama olmuyor. diyetisyenin baştan savma yazdığı diyet listesini 1 hafta uygulayıp tartıda sadece 0.3 kg değişim görünce olmuyor yani. hesaba vurunca 47 sene sonra fit oluyorum anasını satayım. düşünüyorsun, değer mi diyorsun, cevap "ulan nasılsa herkes geberecek ne uğraşıcam bu kadar süre" oluyor ve süreç başlamadan bitiyor.

    bunu sporla desteklemek gerekiyor onun da farkındayız, ama gel de spor yap hadi. yatırımcı arkadaşlar varsa kesinlikle tavsiye ediyorum, aşırı kilolu insanların çoğunlukta olduğu bir semt veya muhitte spor salonu açın yalnız kesinlikle salon sadece aşırı kilolu olanlara hitap etsin, bayan +70 erkek +100 olabilir mesela, daha düşük olanı almayın içeri ama içeride düşenler devam edebilirler çalışmaya. köşe olursunuz yemin ediyorum, normal salonlar 100 istiyorsa siz 300 isteyin yine tercih edilirsiniz, yalanım varsa şerefsizim. yalnız koşu bantlarını kesinlikle camlardan ve aynalardan uzak bir yere koyun ve en az 5 tanesini paravanlı yapın, yani içerideki kimseyi gormesin ve kimsenin kendisini görmeyeceğinden emin olsun. spor hocalarınız mümkünse yaşlı olsun, genç ve fit hocalardan uzak durun. siz sanıyorsunuz ki biz fit insanları görünce "ulan helal olsun adama bak ben de çalışıp onun gibi olmalıyım" diyoruz ama maalesef demiyoruz hanımlar beyler. mesela atıyorum siz 1400 lira maaşla fabrikada çalışıyorsunuz, veya hadi fabrika uç örnek sözlük için, 4000 maaşla çalışıyorsunuz diyelim. sizin üzerinizden dünyayı yiyen siyasileri izleyip "ulan helal olsun adam ne kadar zengin ben de calisicam siyasete giricem" mi diyorsunuz, yoksa bir ton küfür mü ediyorsunuz ? bizim kaslı insanlar için düşüncemiz de aynen bu şekilde. zira kaslı arkadaşlar sayesinde biz iplenmiyoruz toplumda veya bizim sayemizde onlar ekstra ilgi görüyor, teorik olarak bir fark yok iki örnek arasında yani.

    hep duyarım spor salonundaki nezaket hiçbir yerde yok bu ülkede diye, doğrudur belki. o kaslı çalışkan kardeşlerimiz yeni başlayanlara veya kilo vermek isteyenlere yardımcı oluyorlardır iyiniyetle eminim ama o insanın kafasında siz motivasyon değil maalesef demotivasyon kaynağısınız bunu bilin. o adam her gün size ulaşmaya çalışacak ve bir süre sonra ulaşmayacağını düşünerek sporu bırakacak. bu spora başlayabilen için geçerli tabi, bir de benim gibi ortamda biri varken spor yapamayan tipler var ki onlar için hepten hayatı çekilmez kılıyorsunuz. o yüzden diyorum sadece kilolular için bir salon açın parayı kırarsınız diye, çünkü benim gibiler ortamda kendilerinden açık ara iyi tipleri görünce spor yapamıyor.

    hayatımda bir kere denedim bunu, sabah 7 de salonun anahtarını sahibinden alıp dükkanı açıyorum bu arada spor yapmak için düşünün bu konuda ne kadar takıntılı olduğumu, bi tanesi girdi içeri benden yarım saat falan sonra sabah daha 7:30, deli gibi küfrediyorum içimden adam geldi diye. sinirlendim dedim bu sefer bırakmak yok devam edicem. bu arada ben saatte 10-12 km ile 2 dakika koşabiliyorum, sonra soluğu başka taraftan almaya başlayınca yürüme moduna geçiyorum. bi 30 saniye nefesi toplayıp tekrar devam ediyorum performansım bu kadar yani. adam geldi soyundu falan başladı 6 km ile yürümeye, adam 6 da salına salına zenci rapciler gibi yürüyor, ben 6 ya alınca bi yere yetişecek biri gibi yürüyorum o denli fark var aramızda. baba yemin ediyorum adam biraz ısınınca laaak diye 18 e attı birden, bir başladı yardırmaya ben dedim cin falan kaçtı içine galiba, usain bolt gibi yardırıyor herif ben mercedes'in yanında kalmış 87 şahin gibi duruyorum öyle, 14 ten fazla hızda kosabilmeyi tahayyül bile edemiyorum ben o durumdayım yani. meğer herif bizim ilçe takımının forvetiymiş anasini satayım kış ayı diye salona geliyormuş, amatör de olsa futbolcu sonuçta. bıraktım tabi ben adamin o performansı görünce, kendimden utandım anasını satayım. o günden beri asla görüş açımda biri varken koşmam.

    nerde kalmıştık anasını satayım entry götü başı dağıttı, neyse velhasıl sevgili arkadaşlar bizim psikolojimizi anlamıyorsunuz. yani iyilik yapmak istiyorsunuz farkındayım ama olmuyor, o yüzden burada küçük çaplı başarı hikayelerinizi anlatmayın rica ediyorum. varsa aranızda cart diye el frenini çekip 130 dan 70 e düşebilen bırakın o anlatsın sabahlara kadar biz de okuyalım.

    ayrıca şu kas yaptıktan sonra spor salonuna gitmeyi bi bırakın artık ya. tamam işte tedavini olmuşsun artık bırak git, yine hobi olarak evinde çalış ona lafım yok ama sportif açıdan sorunlu insanların hastanesi olan spor salonlarını kullanma arkadaş. sen gelme ki salondakiler biraz motive olsun. ben leg presste 75 kiloyu bastım diye "vay lan bacak kaslarım bir nebze duruyor herhalde" derken sen niye gelip 150 kilo basıyorsun, milleti niye demoralize ediyorsun ? sen hiç tedavi olup iyileşip taburcu olduktan sonra her gün hastaneye gidip keyfi olarak serum yiyen birini tanıdın mı ? bu işin kuralı budur yani buralara bir sıkıntı varsa gelirsin sıkıntını çözer gidersin, kuralına göre oynayın şu oyunu.

    not : küfür etmek istemiyorum ama ulan tekstil dünyası sizin ta amınıza koyayım. kadınlara gelince 5 metrelik kıyafet yapmakta hiç beis görmezsiniz, erkek oldu mu santim santim hesap yaparsınız. kırk yılda bir üstümüze olan bir şey buluruz onu da baştan savma yaparsınız, geçen bir takım elbise giydim national geographic'den çekime geldiler penguenin bu topraklarda ne işi var diye amk, hadi böyle vücut olmaz tamam da peki böyle takım elbise olur mu lan ibneler ?

    special not : eeeey lcw, sen kimsin ya ? ulan xxl t shirt'i slim fit üretmek nasıl bir kafanın ürünüdür ? slim fit lan bu, hem slim hem fit, xxl giyecek adamda ikisi de yok işte amk bu çok bariz değil mi ? zaten başka bi yerden giyinemiyorum anasını satayım, gidiyorum sanayideki lcw'den apar topar topluyorum bütün xxl 3xl olanları hiç denemeden, eve bi geliyorum slim fit yazıyor anasını satayım gel de küfretme. body gibi yapışıyor üstüme. sabrımı zorluyorsun lcw, en yağlı (espri amacıyla söylemedim ama neyse) müşterini kaybedeceksin ona göre !

  • 45. galatasaray

    11 yabanci diyenlere 11 puan fark atacaktir.

  • 46. türk eğitim sisteminin sorunları

    eğitimin temeli ailedir.
    bilindik anlamda aile kavramı türkiye de bitmiştir.
    boşanma oranı zirvededir.
    boşanmış anne babaların çocuklarının tamamında kişilik gelişimi sorunları vardır.
    bunun dışında uyuşturucu kullanımı zirvededir.
    internet ve oyun bağımlılığı bir diğer uyuşturucu bağımlılığıdır.
    bakın daha öğretmene okula sınav sisteminin sürekli değişmesine gelmedik.
    eğitimim temeli disiplin devamlılık ve ezberdir.
    ezberci eğitime karşıyız deyip
    hiç bir şey bilmeyen ve bundan utanmayan bir nesil yetiştitdik.
    sokaktan geçenlere sorun.
    29 ekim de ne kutluyoruz diye.
    yüzde 80 makul mantıklı cevap veremez.
    atatürkçüyüm diye gezenlere sorun
    atatürk ün 6 ilkesini bilmez veya imam hatiplilerin yüzde 80 ni kunut dualarını bilmez.
    mesele şu cehaletin bilgisizliğinden utanmayan aynı zamanda özgüveni patlamış salak bir toplumuz biz.
    bakın hala okul öğretmen sınav sistemine gelemedik.
    türk eğitiminde türk toplumunda insanların kendini geliştirdikleri ve tatmin ettikleri bir hobileri asla bulunmaz.
    aptallaştıran ps oyunları
    bilgisayar oyunlarına tonlarca para harcanırken kişi zevk aldığı tatmin olduğu bir alanda asla uzmanlaşmaz.
    bakın bu para ve imkan meselesi değil.
    7 bin liraya telefon alan salaklarız biz.
    neyse konuyu uzatmayalım.
    okul öğretmen sınav sistemine sallayıp suçu üzerimizden atalım.
    yüzde seksenin ciddi eğitim almamış anne babalardan doğan çocuklardan
    başarı bekliyoruz.
    hala köyden gelen yan gelirle yaşıyor bu millet.
    disiplin deyince korku şiddet akla geliyor.
    askerlik hariç sistem görmemiş babalardan çok şey bekliyoruz.

    yazı uzadı oysa okul öğretmen ve sınav sisteminden bahsedecektim.
    neyse onu da başka yazıda açıklarız.
    malum bu ülke de uzun yazılar okunmaz.

  • 47. öğrenciye 16 yılda dil bilgisi öğretemeyen sistem

    öğrencisine 12 yılda ingilizce öğretemeyen sistemin bir tık ötesinde bence bu ayıp. çünkü ömrünün çoğunu bu dili kullanarak idame edeceksin.

    12 yıllık lise dönemi sonuna kadar olan kısımdaki eğitimden sonra bir de ortalama 4 yıl lisans eğitimi alan bir bireyin kendi ana dilini yazmak bir yana dursun konuşmada bile zorlandığını görüyor ve yaşıyoruz. ne yazık ki uyguluyoruz da. hala daha 'de', 'da', 'ki' nasıl yazılır - kullanılır bilemiyoruz. yeri geliyor yarışma programlarında kendini övmekle bitiremeyen genç dimağların 'da'nın hışmına uğramalarına tanıklık ettik. yeri geldi iş ilanlarında, satılık ev, araba, arsa ilanlarında gözlerimiz kanadı.

    sanırım ne yaparsak yapalım buna bir çözüm bulamayacağız. her sene ramazan ayında sakız ile ilgili sorulan o malum soru gibi tamamiyle öğrenip kurtulamayacağız bu cahilliğimizden.

    her bakanlık değişimiyle değişen sınav sistemiyle vakit kaybetmekten, en çok benim oğluşum/premsesim başarılı olsun diyerekten direkt onları; 'cevapları bilsin de aman hukuk okusun, aman diyeyim mimar olsun, ceo olsun, doktor olsun ki zaten yazdığını bi eczacılar anlıyor ne gerek var dil bilmeye - dil bilgisi bilmeye mantığıyla jokey gibi sınav sırtında koşturarak yeterince robotlaştırıyoruz. tıpkı ebeveynleri aynı çarkta döneminde erittikleri gibi.

    demem o ki bir dilekçe bile yazamayacak nice eğitimli, seri üretim google tarayıcıları yetiştiriyoruz.

    sonumuz hiç iyi değil vesselam.

    kendimi de kimseden ayrı tutmayarak bu eleştirilerime katıyorum.

    acilen sonuçlarla uğraşmayı bırakıp insanlarla uğraşmaya başlamalıyız.

    edit: link ekleme

    https://www.instagram.com/p/baewbcojsmo/

    edit 2; ikame-idame etmek. tşk @cimdigriz

    edit 3; tdk sitesindeki bilgiye göre dilbilgisi şeklinde yazılınca bir sonuç çıkmıyor. ayrı yazınca sonuç veriyor.

    http://www.tdk.gov.tr/….gts.59ecaea0a070d6.72315336

    edit 4: tdk'ya - tdk'ye. bilgi veren yazarlara teşekkürler.

    edit 1298 ; edit yapa yapa sözlük bana bu dil bilgisini öğretecek şükür ki.

  • 48. düğün davetiyesine çocuklara iyi uykular yazmak

    tam olarak "ömrümüzde bir kereliğine yapacağımız düğün aktivitemizi küçük şımarık piçlerinizi getirerek burnumuzdan getirmeyin" anlamına gelen hareket.

  • 49. kırmızı sıvı kullanılan ilk hijyenik ped reklamı

  • 50. m.ö 22.10.2017 mağaram.com t-tex rezaleti