benimadimmesmecon18
profili

  • 13 şubat 2024 kopenhag manchester city maçı

    kusura bakmayın da şu an tam anlamıyla “fenerbahçelileşme” yaşıyorsunuz.

    adamlar bizi eledi mi ? eledi. bizden daha üst bir ligde mi devam ediyor ? evet. biz hep ne söylüyoruz ? “man city'e ezilmen için bile öncelikle man city ile oynayabiliyor olman lazım.

    bir fenerbahçelinin galatasaray bayern'e yenildi diye dalga geçmesi nasıl bir eziklikse bu da ona benzer.

    kopenhag takımı bizim çeyreğimiz bütçeyle bayernli manu'lu gs'li gruptan çıktı. bugün de en iyi bildikleri şeyi yapıp kontratak şansı kovalıyorlar.

    saygı duymayı bilmemiz lazım.

  • muhammed kerem aktürkoğlu

    bizim yerli beğenmez taraftara hatırlatmak, hatta kafalarına kazımak lazım. bu çocuk ortalama bir avrupa takımında olsa 30 milyondan aşağı alamazsın. türkiye'ye getirmeyi hayal bile edemezsin.

  • dünyanın en güzel alkollü içkisinin bira olması

    hava sıcak. susamışsın. buz gibi bir bira geliyor. kafaya dikip yenisini istiyorsun. onu da aynı hız ve keyifle bitiriyorsun.

    bunu yapabileceğiniz başka bir alkollü içki yok. hatta bu keyifle yapabileceğiniz alkolsüz içki de yok. bu anlamda, ben de diyorum ki bira en iyi, en lezzetli içkidir.

  • 5 temmuz 2021 tüik enflasyon açıklaması

    üfe %43. alooo %43 enflasyon var ülkede. açıklanan tüfe'nin ne kadar anlamsız olduğunu anlayın diye söylüyorum.

    üretici fiyatlarının %43 arttığı ülkede tüketici fiyatları %17 artıyorsa ya çalışanlar %26 daha az kazanmaya başladı ya da bize açıklanan rakamlar doğru değil.

    %43... korkunç.

  • rusya ukrayna savaşı

    “ukraynalı kızlar gelsin ehehe” diye kendince komiklik yapmak aşağılık bir şey. evet, aşağılık ve karaktersizce.

    umarım aileniz, sevdikleriniz bir savaşın ortasında kalıp da başka mahlukların iğrenç şakalarına meze olmazlar.

  • koç holding'in tamamen uzaktan çalışma kararı

    çok çok büyük haberdir. artırıyorum, devrim niteliğinde haberdir.

    olası etkileri:

    ofis kiraları düşer. hatta dibe vurur.
    plazalarda 8-10 kat işgal eden şirketler yerine 1-2 kata yayılmış, ortak çalışma alanları barındıran şirketler görmeye başlarız.
    şehir merkezindeki evlerin kiraları ve fiyatları (görece) düşer. şehirden uzak, daha büyük evlerin fiyatları artar.
    çalışan servisleri, yemekhane hizmetleri gibi işletmelerin önemli bir kısmı kapanır.
    sürekli evden çalışılacağı için daha iyi internet, daha büyük ev, ofis kalitesinde masa ve sandalye talebi artar.
    iş arkadaşlığı kavramı sadece eskiler için devam eder. sosyal anlamda önemli etkileri olur. bu süreç, periyodik olarak yapılacak yüzyüze buluşmalarla aşılabilir.
    şirketler kesinlikle bu işten karlı çıkar. birçok masrafını azaltır.
    uygun ortam yaratabilirse çalışanlar da bundan fayda sağlar. kıyafet, benzin, otopark gibi masrafları oldukça düşer.
    çalışan adına en büyük kazanç "zaman" olur. trafikte geçireceği 1-2 saat kendine kalır. fiziksel ve mental olarak pozitif etkilenir.

    tolumsal faydaları da var. trafikteki araç sayısı azalacağı için doğaya gaz salınımı ve trafik yoğunluğu da büyük ölçüde azalır. çocuklar anne ve babalarıyla daha çok vakit geçirme şansı bulur.

    eklenti: kişisel tercihim kısmi evden çalışma. değerlendirilmesi gereken çok alan var ama gün sonunda işverenin kazançları bir yana, işini iyi yapan çalışanların da çok kazançlı çıkacağını düşünüyorum. "iş yerine gitmeme özgürlüğü"nü yıllarca sendikal mücadele yapsanız kazanamazsınız arkadaşlar. pandemi olmasaydı kolay kolay hiçbir işveren çalışanların evden de verimli çalışabileceğine ikna olmazdı. fakat görüldü ki evden çalışmak aslında daha verimli. beni en çok düşündüren bu işin sosyolojik tarafı ve sürekli evde kalmanın yaratabileceği sorunlar.

    eklenti2: çalışanlar bunu kötüye kullanabilir mi ? işten kaytarabilir mi ? işten kaytaracak olan ofisteyken de kaytarır. hiç değilse boşa elektrik yakmasın. bir çalışan kendinden beklenen işi hakkıyla yapıyorsa geri kalan vakitlerinde ne yaptığıyla kimse ilgilenmez. belirli dönemler dışında kimse sabah 8'den akşam 6'ya kadar aralıksız çalışamaz. verdiğiniz bir molada ofis sandalyesinde göz kapaklarıyla mücadele etmektense evinizdeki kanepede yapacağınız 30 dakikalık bir öğle arası uykusu sizi hem daha sağlıklı hem daha mutlu hem de daha verimli yapar. ya da öğle yemeği öncesinde şortunuzu giyip yapacağınız 15 dakikalık hareket ve nefes egzersizi sağlığınıza uzun vadeli çok olumlu katkılar yapar. eğer hakkıyla yapılabilirse evden çalışma tam bir kazan-kazan uyulaması olur.

    eklenti3: bu iş işveren tarafından suistimal edilir, fazla mesai yapılır deniyor. arkadaşlar, fazla mesai konusu başlı başına ayrı bir sorun. ben, ömrünü fazla mesaiye vermiş biri olarak bu konuda yıllar önce bir başlık bile açmıştım: (bkz: fazla mesainin normallestirilmesi).fazla mesaiyi normalleştirmek isteyecek en son insan olarak, illa ki fazla mesai yapacaksam ofiste rahatsız kıyafetlerle değil; evimde ayaklarımı uzatıp, ailemle yemeğimi yiyip, iş bittiği gibi trafik yerine koltuğa atlamayı tercih ederim. ya da başka alternatifim olmadığı için saçma bir kahveye 20 lira vermektense evde kendi kahvemi içmeyi tercih ederim. dışarıda pide, döner, pizza gibi yemeklere muhtaç olmaktansa evde kendi çorbamı, salatamı yemeyi tercih ederim.

  • 8 haziran 2020 seçim yasasında değişiklik

    bunlar acziyet gösteren hamleler. akparti bugüne kadar "ne yaparlarsa yapsınlar, seçimlerde biz güçlüyüz" algısıyla başarılı oldu.

    böyle bir hareket en koyu akpartili tarafından bile "sanıyorum gidiyoruz, karşı taraftaki küçük partileri bile engellemeye çalışacak hale gelmişiz" diye yorumlanacaktır.

    bu iş muhalefete yarar. yine de kendiniz bilirsiniz.

  • beşiktaş'ın 7 maçlık zorlu fikstürü

    bu nasıl bir başlıktır ya rabbim ! eskiden olsa "başlık başa giyilir" endişemizden "başlık" bile yazamazken şimdi "yazar tahminleri" diye başlık açılıyor. umarsızca entariler döşeniyor.

    değişime kapalı olmak değil bu; iyi kötü düzeni olan bir yerin tamamen çöplüğe dönmesinin önüne geçmeye çalışmak. ve cevap vereyim hemen, engelleye engelleye bitecek gibi de değil.

    anket bile değil lan anket bile değil. beşiktaş'ın zor fikstürü ve yazar tahminleri... evet.

    ayrıca beşiktaş konya'da puan kaybeder, onu da belirteyim.

  • metin hara

    posta gazetesi'nin haberi ve son yorumu sabah sabah yarmıştır.

    "amerika’dan dün dönen metin hara, 'ayrıldınız mı?' sorusuna sinirlenip 'ben bilim insanıyım, magazin figürü değilim' dedi.

    terk edildiği için sinirli olan yaşam koçu metin hara’nın bilimle ilişkisi ise çözülemedi."

  • bahar candan

    bu kız nedir necidir ben bile öğrendiysem demek ki amacına ulaşmış. "ama kariyerini etkiler, bu tanınmışlık bir gün biter" yorumları kendisi için hiçbir şey ifade etmiyor. siz bu kızın gerçekten avukat falan olacağını mı sanıyorsunuz ? tv'de gördüğümüz bu ve benzeri kadınlar için kariyer yolu belli:

    1) güzelliğini kullanıp para kazan.
    2 yaşın geçmeye başlayınca zengin koca bul.
    3) hemen ama hemen çocuk yap.
    4) ortalama 2 yıl içinde boşanıp ömür boyu nafaka kazan. 30'lu yaşlarından itibaren hayat boyu çalışmana gerek kalmasın.
    5) çocuğunla birlikte fotoğraf çekip "rabbime şükürler olsun" vb paylaşımlarla günlerini geçir.

    bonus: tesettüre gir.

  • t3.oyveotesi.org

    bunu yapan, düşünen, tasarlayan insanların ellerinden öpüyorum. sonuç ne çıkarsa çıksın.

  • 2046-2047 süper lig emre belözoğlu sezonu

    tekmelerin havada uçuşacağı, hakem dövmenin serbest olacağı; tüm bunlara rağmen kırmızı kart görmeyi başaranların ödüllendirileceği sezondur.

  • odtü ormanı halkın oluyor

    anlasildi. buyuk eylemler, direnisler bizi bekler. beyaz yakali bir calisanim. varimi, yogumu buyuk oranda bu okula borcluyum. ankara'yi yasanabilir bulmamin belki de yegane sebebi bu okul. eger bir gun bu okulu savunmamiz gerekecekse de savunacagim. hayatlarinda odtu'nun yanindan gecemeyecek bir medeniyetsizler surusunun kiskanclikla dolu talanina izin vermeyecegim.

    tekrar ediyorum. bu is sandiginiz kadar kolay olmaz. ben, hicbir parti, orgut vs mensubu olmayan, kendi halinde bir beyaz yakali olarak gider kendimi oraya zincirlerim gerekirse. eminim ki benim gibi onbinler olacaktir.

  • türk kızları 30'larına gelene kadar çekilmiyor

    karakter sınırından mütevellit üretilebilecek kelime şakalarını bir kenara bırakırsak, son zamanlarda gördüğüm en şukela tespitlerden biridir. öte yandan, bu bir genellemedir. elbette herkesi kapsamaz.

    bugünün gündem maddelerinden ayna şakasını türkiye'de yapmak başlığını ve videoyu gördükten sonra bu düşüncelerim pekişti.

    türkiye gibi bir yerde kızların korumacı davranmasını anlayabilmekle birlilkte; somurtkanlık, kendini beğenmişlik, prenses sendromu, herkes beni istiyor psikolojisi, efendice yaklaşan erkek sineğe bile atarlanma konularında bu kadar uç noktada olmaya gerek yok. özellikle 18-25 yaş arası bu hal ve tavırlar tavan yapıyor. 25'ten sonra ufak ufak azalmaya başlıyor. ancak 30'larına varıp "ulan geldik gidiyoruz, bu kadar kapalı olmayayım" dediklerinde normal bir dünya vatandaşı haline geliyorlar. ancak 30'larına gelince anlamsız tripler, "beni anlamıyosun"lar, prenses sendromları bitip normal bir ilişki yürütebiliyorsun. 5 yıl önce adet döneminde dünyayı dar eden kız 30 yaşına gelince "bi şeyim yok ya, bi ağrı kesici atarım geçer" diyebilecek olgunluğa geliyor.

    diyebilirsiniz ki bu işin türk'ü, yabancısı yok. tamamen olgunlaşmayla alakalı. evet doğru olmasına doğru da, bu saydıklarıma bir amerikalı, avrupalı kız 20 yaşında ulaşıyorsa bunda bir sorun var demektir.

  • 3. patlama sonrası ankaralı psikolojisi

    soyle ozetleyeyim:

    cumartesi gunu ankara arena'ya gittim ted-gs maci icin. stad onunde arkadaslarimla bulustugumda sunu dedim, "surekli tedirginim. her cantadan, hatta her aractan tirsiyorum. kirmizi isikta onumde duran aractaki en ufak hareketlenmeden dahi korkuyorum".

    bunlar daha 3. patlama yasanmadan gercklesti. her ankaralinin gelip gectigi, sehrin en ama en merkezi noktasindaki patlama yasanmadan once.

    ıs yerim akp binasina yakin. size yemin ediyorum dun aksam yatmadan once aklimda alternatif rota belirlemek vardi. bugunden itibaren akp binasi tarafindan degil, daha fazla trafik olmasina ragmen armada tarafindan cikacagim.

    sehir merkezlerinden olabildigince uzak duruyordum. bu saatten sonra da cok mecbur kalmadigim surece kimse beni kalabalik yerlere gonderemez. "ama terorun amaci bu" demeyin. umrumda degil. terorun amaci buysa amaclarina ulastilar. tebrik ederim. "ama"cilara da bir sozum var, terorun amacina ulasip ulasmamasi benim ya da sevdiklerimin hayatindan daha kiymetli degil. sozumona "istikrar" icin bok yoluna olmeyi goze alacak degilim.

  • 26 şubat 2016 türk f16'sının s400'lerce vurulması

    arkadaş, gerçek değil, kaynak yok. ama birisi çıkıp rahatlıkla "türk f16'sının s400'lerce vurulması" diye başlık açıp milleti endişeye sürükleyebiliyor. ayrıntısı da var ha, s400'ler vurmuş.

    orada yaşayan, askerlik yapan yakınları olan binlerce insan var. her gün stresten ve endişeden tırnaklarını kemiriyorlar. sen burada "önce ben yazcam, önce ben yazcam" diye kesin olmayan bir bilgiyi getirip ortalığı velveleye veriyorsun.

    buna kesinlikle engel olunmalı.

  • couchsurfing

    bu oluşum hakkında uzun uzadıya bir sürü şey yazabilirim ama okunabilirlik adına kısa ve öz tutacağım.

    ankara'daki evimde 50'den fazla insan ağırladım. birçoğuna evin tek anahtarını verdim. veriyorum anahtarı. akşam işten çıkmadan önce arıyorum, evde buluşuyoruz. çok şükür bir yedek yaptırdım da şimdi onu veriyorum. daha da fazlası, birkaç kez ben evde değilken ağırladım. üstelik ben evde değilken misafirlerim değişti ve yüzünü hiç görmediğim misafirlerim oldu. anahtarı kapının önüne bırakıp gidiyorum. girip kalıyorlar. çıkınca da yerine bırakıyorlar. evde naçizane tv'si, laptopu, telefonu vs. duruyor tabi. her misafirime de aynı şeyi söylüyorum. "ev senin, istediğin gibi kullan".

    bana sürekli aynı şeyi soruyorlar: "nasıl güveniyorsun ?" referans sisteminden falan bahsetmeyeceğim. ben şunu diyorum. atıyorum brezilya'dan, fransa'dan, rusya'dan kalkıp gelen bir insanın neden hırsızlık gibi bir amacı olsun ? hatta o adamın isteyeceği en son şey yabancı bir ülkede başının derde girmesi. daha da önemlisi ben ön kabul olarak "özünde herkes kötüdür" yerine "özünde herkes iyidir"i benimsiyorum. en azından böyle kabul etmek beni daha mutlu bir insan yapıyor.

    bir cümle, temizlik mevzu ile ilgili. sırf buna takıntılı olduğu için bu tecrübeden mahrum kalan insanlara sadece acıyor ve üzülüyorum. başka sözüm yok.

    şu an ben işteyim. evimde ise misafirlerim var. eve gittiğimde her şeyin çalınmış, evin dağılmış olduğunu görsem hiç tereddüt etmeden ertesi gün tekrar misafir kabul ederim.

    hayat böyle daha güzel.

  • volkan demirel'in lisedeyken çektirdiği fotoğraf

    30 saniye kadar baktım fakat @2'ye yaraşır komik bir yorum bulamadım bu fotoğrafa. tüm sosyal medya kullanıcılarından özür diliyorum.