epistemofili12
profili

  • gece 3'te bağırarak sevişen komşu

    bunun yüksek sesle seks yapan komşu'dan ne farkı var? her saat için; gece 1'de, gece 2'de, gece 4'te, 5'te diye ayrı başlık açmaya ne gerek var? git o başlığa gece 3'te yapanlarla ilgili tanımını yaz.

  • vücuda saplanan oku kırınca gelen rahatlama

    inanılmaz bir olay. yapanları görünce ne alakası var der, dalga geçerdim. geçen kendi başıma gelince deneyeyim dedim, hala etkisini üzerimden atabilmiş değilim. böyle bir rahatlama olamaz. sanki o ok oraya hiç girmemiş gibi, çok enteresan!

    edit: gerçekten okçuyum (bkz: #40886670)

  • boston dynamics'in dünyayı ele geçirmesi

    sizi uyarmak istediğim konu. gelecekten sesleniyorum. nasıl olduğunu sormayın. uzun yazmaya vaktim yok. her şey yaptıkları tipsiz robotlarla başladı. onları itip kaktılar. ilk başta güldük, eğlendik. dalga bile geçtik onlarla. ama işler çığırından çıktı. şuan birleşmiş milletler temsilcileriyle robotlar pazarlık yapıyor. tüm dünya olarak times meydanı'na toplandık bekliyoruz. robotlar talepleri yerine getirilmezse tüm enerji kaynaklarını ve internet bağlantılarını kesmekle tehd

  • aslında zeki olmadığını fark etmek

    zeki insanların hemen fark ettiği gerçektir.

  • dişçilerin sinsi gibi hiçbir olaya karışmaması

    dikkatinizi çekmek istediğim hadise.

    bakın bu ülkede doktorlar dövülüyor, öğretmenler linç ediliyor, avukatlar ayrı tepki çekiyor, polislerden hiç bahsetmeyelim bile.

    ama bu diş hekimleri sinsi gibi hiçbir şeye karışmıyor. ne çıkar bir açıklama yaparlar, ne bir şeyi protesto ederler, ne devlet en basitinden eczacılarla olduğu gibi bunlarla uğraşır. muayene 50 lira, dolgu 100 lira, implant mı? ver 2000 lira... kendi hallerinde takılıp gidiyorlar. türkiye'de kimsenin buna hakkı yok. gerekeni yapalım.

    (bkz: diş hekimlerinin sinsi gibi hiçbir olaya karışmaması)
    (bkz: karakter sınırı)

  • malatya ayaktaysa türkiye ayakta demektir

    (bkz: at yalanı...)

    kendisi sosyo ekonomik gelişmişlik sıralamasında 42. olan bir ilden bahsediyor. kaynak malatya ticaret ve sanayi odası

    şu çok kıyaslandığı, nüfusu kendisinin yarısı kadar olan elazığ, lan hatta şu beğenmediğiniz, dalga geçip durduğunuz bilecik bile listede malatya'dan sosyo ekonomik gelişmişlik'te daha iyi durumda.

    ama tabi millete çıkıp bunu anlatsam, o yalan söylüyor olmaz, ben hainlik yapıyor olurum.

    (bkz: 7 mayıs 2016 malatya toplu açılış töreni/@epistemofili)

    not: malatyalıyım.

  • ekşi sözlük 2016 yaz partisi

  • balık yerken gelen ne kadar da sağlıklıyım hissi

    bir tek bana mı oluyor bilmiyorum. ama balık yerken o öğünde sanki hiç kalori almadan doymuşum, günlük protein ihtiyacımın hepsini almışım, 1 aylık omega 3 ihtiyacımı gidermişim gibi hissediyorum.

    böyle sanki dünyanın en bilinçli ve sağlıklı beslenen insanı gibi beslenme üzerine sohbetler etmek, bir guru gibi tavsiyeler vermek istiyorum.

    aslında öyle çok aradığım bir tat değil, ayda 1-2 belki anca yerim ama gazetelerde okuduğum sağlıklı beslenelim, balık yiyelim tavsiyeleri artık bilinçaltımda nasıl yer ettiyse, çok mutlu oluyorum lan ben balık yerken!

    geldiniz, buraya kadar okudunuz, bari boş gitmeyin notu: her hafta balık yiyenlerde kalp krizi riskinin %50 azaldığını biliyor muydunuz?

  • öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    ekşi sözlük'teki fular esprilerinin aslında bilimsel bir açıklamasının olması.

    university of maryland'den kurt gray'in yale üniversitesi'nden bir ekibin desteğini alarak yaptığı ve journal of personality and social psychology'de yayınlanan makalesine göre vücüdunuzu ne kadar çok detayla kapatırsanız insanlar sizi o kadar zeki, bilgili ve deneyimli algılıyorlar. yani mesela saat, ceketin içine giyilen bir yelek veya gömleğin üzerine giyilen bir süveter, kravata takılan bir iğne, şapka, eldiven, atkı ve evet evet fular da…

  • açık peynir satışına yasak getirilmesi

    standartlar iyidir, buna karşı çıktığım yok ancak açık peynir satışına yasak getirmek nedir? bırakın kardeşim, iyi olan yenilsin! buna da halk karar versin.

    bu ülkede köylüler tarafından yapılan çok güzel peynirler var. her ne kadar biz 10-15 çeşit peyniri bilip tüketsek de artun ünsal'ın süt uyuyunca kitabına göre ülkemizde 200'den fazla çeşit peynir üretiliyor. kimi bölgelerde 50'ye yakın peynir çeşidi var. ancak köylünün durumu ortada -ne yazık ki- bu insanların sizin getirdiğiniz fabrika standartlarına uyması mümkün değil. bunu da çok iyi bildiklerini biliyorum.

    bu yöresel tatlar bizim ülkemizin zenginliği, önemli bir değeri. yeni getirilen düzenlemelerle bu ülkenin zenginliği, çeşitliliği öldürülüyor ve hatta ormanları gibi bilinçli olarak katlediliyor. renkler, tatlar, desenler tekelleştiriliyor; devlet özelleştiriliyor ve birilerine peşkeş çekiliyor. bunu nereden anlıyoruz? konuyla ilgili 19 yıl ülker'de çalışmış ve şimdilerde ambalaj sanayicileri derneği başkanlığını yapan kişinin açıklama yapmasından anlıyoruz.

    diren köy peyniri! direne direne yenileceksin!

    haber

  • thy hostesleri

    aldıkları paranın az bile olduğunu düşünüyorum.

    işin uçakta yaptıkları kısmını basit görebilirsiniz. aranızda garsonluk diyenler de var. kimi hosteslere göre bu doğrudur. ama 4 yıllık üniversite mezunu olup yaptıkları işle ilgili kompleks yapmış olanlar, "dünyayı gezmek için" bu işe girdiğini iddia edenler bunu kabul etmez. varsın etmesinler ama bu aynı garsonlar gibi yemek servisi yaptıkları, hatta gerektiğinde tuvalet temizledikleri gerçeğini de değiştirmiyor. bundan gocunan insanları da anlamış değilim.

    bu insanlara bu kadar para ödenmesinin sebebi hoşgeldiniz de, yemek getir götür, içecek dağıt, yolcuların güvenliğini sağla değil sadece. bunun sebebi aslında uçağın dışında olanlar. o insanları oraya getiren -ve aslında hiç kimsenin hakkında fikir sahibi olmadığı- süreç, fazla sandığınız paraları almalarının sebebi.

    mesela sabah 6 uçuşu. sabahın köründe kalk. jet lag isen belki uyuyamadan havaalanına git. ekiple buluş. hazırlan. kontrollerden geç. uçuşu ertelendisi şunu bunu. birtek yolculara mı erteleniyor uçuşlar sanıyorsunuz? onlar da beklemek zorunda kalıyor ve işin kötüsü havaalanında bekledikleri süreler çalışıyor sayılmıyorlar!

    gidiyor, mesela gittiği yerde 2 gün kalıyor. bu süre boyunca bu insanın annesi babası, eşi, sevgilisi -varsa- çocuğu ne oluyor düşünüyor musunuz?

    kimi günler alan nöbetleri, kimi günler otel nöbetleri, kimi günler ev nöbetleri. bayram yok, tatil yok. hayatın düzeni yok. hayat yok. sadece çalışma var. yani bu insanlar normal bir ilişki dahi yaşayamıyorlar haberiniz var mı? çoğu bu nedenle pilotlarla evleniyor veya aynı mesleği yaptığı kişilerle. yani sandığınız gibi fantezi ürünü ilişkiler yüzünden değil. zorunluluktan. sabah 8, akşam 5 işi olanlarla evli olanlar yada evlenenlerin ilişkilerinin nasıl olduğunu, ne kadar çok boşandıklarını biliyor musunuz? kimse onların işlerinin işleyişini anlayamıyor, anlasa bile adapte olmakta zorlanıyor. yani her şeyden önce bu insanların özel hayatlarında bile tercihlerini işlerine göre yapmak zorunda kaldıklarını, daha doğrusu doğru düzgün bir özel hayat yaşayacak vakitleri olmadığını biliyor musunuz?

    "aldıkları ücret fazla!" ulan sana fazla geliyorsa git sen de orada çalış pezevenk. emin ol benim tanıdığım bir tanesi hariç zaten hepsi "dünyayı gezmek için" türk hava yollarında çalışıyor. sen de utanma gir, mesleğin ne olursa olsun sırıtmazsın emin ol.

    ulan adiler, afrika'dan yüksek ateşle dönüp sıtma şüphesiyle hastanede tutulmak nedir bilir misiniz siz? parası azmış. hadi be oradan!

    ek: insomnia666 uyardı. bak bir de sigortalarını da kendileri ödüyorlarmış. thy net maaşı verip sadece bunun takibini yapıyormuş.

    bu vesileyle belirteyim. bindiğim uçaklarda ettiğim muhabbetler dışında hiç bir hostesle ilişkim-alakam yok. ailemde de kimse hostes değil. sadece empati yapmaya çalışıyorum.

  • ramazan davulcularını şikayet ediyoruz kampanyası

    bir kaç gün içerisinde karakola giderek ilk adımını atmayı planladığım kampanyadır.

    şöyle diyeceğim:

    "karakolunuzun görev alanında bulunan mahallede ikamet etmekteyim. bir kaç gündür gece 2-3 sularında ellerine davul almış motosikletli ve kamyonetli şahıslar bu davulları çalmak suretiyle mahallede dolaşmakta ve huzur ve sükunumu ihlal etmektedirler. bu şahısların tespit edilerek haklarında kabahatler kanunu, çevre kanunu ve ilgili mevzuat uyarınca adlı işlem yapılmasın talep ederim".

    peşin not: anne-babamın da doğruladığı üzere ilk orucumu 6 yaşında tuttum. son 20 yıldır zaruret hali hariç bir ramazan orucunu bile kaçırmadım. hatta teravih namazını hatimli kıldıran camiler'in müdavimiyim. şuan size oruçlu olarak sesleniyorum.

    gelin özeleştiri yapalım. oruç tutmayanlara "inanmıyorsun bari saygı duy" demek kolay. senin oruç tutmayanlara saygın var mı? hatta oruç tutanlara saygın var mı? gecenin vaktinde istisnasız herkesi rahatsız ediyorlar ve buna karşı çıkmayı bırak, destek oluyorsun. çocuğu olan var, hastası olan var. benim gibi yemeğini yeyip yatan, sahura kalkmak istemeyen var. nasıl bir hoşgörü dini bu? gerçek islam bu değil. vallahi de billahi de bu değil. bak bu sefer gerçekten de değil.

    bu zulümdür, eziyettir, dinde yeri yoktur. ve ben inanıyorum ki allah bunun hesabını hepimizden soracaktır. buna bir son verilsin; oruç tutan müslümanlar tarafından.