Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. benim muhtarım evde kim napıyor bildirecek

  • 2. 12 ağustos 2015 yüksekova'nın özerklik ilan etmesi

    şu yargılanacaksınız lafını kemalistler söylese anlarım da bu cemaat abilerine ne oluyor onu çözemedim. ülkedeki her türlü rezilliğin, nifağın, pis işlerin altından sizin imzanız çıkıyor. sanki dün yurt dışına kaçan zekeriya öz sizden değilmiş gibi tavır aldınız bir anda. gören de sanır ki cemaat yıllardır ülke bekası için çalışan, vatan sevdalısı bir oluşum. bazen çok gülesim geliyor, bazen de bulut.

    (bkz: #25809734)

  • 3. ilber ortaylı'nın kürt gencine verdiği ayar

    terörist kargaların alakasız başlıklara bakınız vermeye başladığı ayardır.

    ilber hocanın yıllardan beri söylediği şeydir bu aslında: "...milliyetçi olmayan topluluklar birlik ve beraberliklerini kaybetmeye mahkumdurlar. milliyetçilik çatısı altında topluluk millet olur. sovyetler birliğinde dahi stalinin başlattığı rusluk propogandası vardır; ama, kasaba milliyetçisi olmakla bir yere varılmaz, başka milletlere bok atmakla milliyetçi olunmaz. kendi milletinizi yüceltmeye çalışmakla bir yere varabilirsiniz..."

    hoca bahse konu programda da yıllardan beri söylediği şeyleri bir kere daha tekrarlamış hepsi bu. hocanın söyledikleri, düşündükleri nelerdir araştırmadan giden, okuyup fikir sahibi olmadan türkler çok rererö diye soru sormaya kalkan kamil de hocaya orta açmış.

    ilberin de dediği gibi, türklere bok atmakla büyük millet olunmaz, sen önce kürtlerin geçmişini araştır, kendi ecdadını tanı bakalım.

  • 4. kim kardashian'ın paylaştığı hamilelik fotoğrafı

    bir bebek karında, bir kaç tane de arkada varmış gibi duran fotoğraf. boş bulduğu her yere çocuk depolamış sanki.

  • 5. ayağı debriyajdan yavaşça kaldırıp gaz vermek

    çözülemeyen 8 matematik sorusundan birisidir.
    yıllarca yanlış öğretildi. ters söylüyorsunuz arkadaşım, sonra da vay efendim araba istop etti. "gaza basarken ayağı debriyajdan çek" desen kimse arabayı stop ettirmez. çocuğunuza bu şekilde öğretin.

  • 6. baraja 96 milyon plastik top atmak

    "acaba o topların ihalesini kim aldı?" sorusunu aklıma getirmiştir.*

  • 7. shakira'nın suratına şut çekmek

    (bkz: pique sürülecek akıl)

  • 8. 1.85 boyunda gömlek giyen esmer erkek çekiciliği

  • 9. hdp'ye oy verenlerin şehitlere üzülmediği gerçeği

    bu ülkede en rahat meslek, propagandacılık olsa gerek. ilkokul mezunu olmak yeterli, çalışma saatleri esnek ve işin kalitesinin hiç bir önemi yok. mesela:

    a) hdp'nin pkk ile organik ilişkisi var.
    b) öyleyse seçimden sonra bozulan ateşkesten ve artan terörden (sadece) hdp sorumludur.
    c) öyleyse bundan hdp'ye oy verenler sorumludur.
    d) hala da hdp'ye oy verecekler, sorumlu oldukları terörden suçluluk bile hissetmeyen hainlerdir.

    bu kadar basit. inandırıcı bir iş çıkarmaya gerek yok, çünkü millet inanmaya zaten hazır. birbiriyle alakasız maddeleri bağlamak için "oy alınca iyice azdılar" varsayımı yetiyor. yahut ırkçı hdplilerin/kürtlerin yorumları... (youtube yorumlarına göre siyasi duruş belirleyeceksek, dünya'da oy verilecek bir grup kalmaz).

    gerçekten mantık içeren bir mantık akışı daha ziyade şöyle olurdu:

    a) hdp seçimlerde başarılı oldu.
    b) mhp, akp'siz bir koalisyon kurdurtmadı.
    c) bu sayede akp erken seçime gitme şansı yakaladı.
    d) ateşkes bozuldu ve terör gündeme oturdu.
    e) organize biçimde bundan hdp sorumlu tutuldu.
    f) o kadar ki terör komisyonu kurmak yerine, hdp kapatılmaya çalışıldı
    g) halbuki hdp'nin duruşunda ve pkk ile ilişkilerinde bir değişiklik yok.
    h) hdp meclise de yeni girmedi, yıllardır mecliste.
    i) denkleme yeni giren tek şey seçim sonuçları, terör de hemen bunun ertesinde arttı.
    k) bilakis bundan en zararlı çıkacak hdp liderliği. hem kamuoyu desteği azalır, hem de kapatılma tehlikesi artar.
    l) en karlı çıkacak da akp. tek başına iktidarı garantiler.
    m) ikinci dereceden karlı çıkanlar da pkk'nın işlevsiz kalmasını istemeyenler. bunların arasında hdpli de olabilir, selonun yükselmemesini isteyen kürt liderler de, uyuşturucu kaçakçılığından geçinen pkklı da, nüfuzunu büyük oranda teröre borçlu olan mhp de, özel harekatçı da, vs)

    ***

    zaten bu durum öncesi genel tabloya bakınca iyice şüphelenmek lazım:

    1) akp esadın gitmesinden yana kumar oynadı, esad gitmedi.
    2) akp suriyeye girmek istedi, izin alamadı.
    3) herkes radikal sünnileri destekledi, fakat ışid tehlike arzedince, akp dışında herkes desteğini çekti.
    4) hem rusya - iran blokuyla, hem de abd ile karşı karşıya gelindi.

    5) abd ile ilişkiler zaten zorlu, çünkü pkk ile ilintili olan ırak ve suriye kürtleri, abd'nin radikal sünnilere karşı kullandığı esas güç. abd bunlara gereğinden fazla muhtaç, çünkü kendi askerini göndermesi, hele hele gelecek seneki seçimlerden önce, tam bir siyasi intihar olur.

    6) iran bölgede ne kürtlerin, ne de radikal sünnilerin güçlenmesini istiyor. bu kısım şahsi fikrim: bu yüzden pkk terörünün artması işlerine geliyor, çünkü hem bu yolla sivil kürt hareketinin de önü kesilmiş oluyor, hem de bunun karşılığında abd'yi kızdırmamak için türkiyenin sünnilere yardımı azalmak zorunda kalacak. bu strateji abd için de bir sorun ama iran'la yaptıkları nükleer anlaşma için bunu gözardı etmiş olabilirler, zira obama hükümeti için bu anlaşma bölgeden çıkarıp kullanabilecekleri en büyük siyasi zafer (uzun vadede bir kumar tabii).

    7) türkiye'nin buna benzer bir kozu yok. ama suriye'ye direkt giremese bile herhangi bir "savaşa" girmesi, akp'nin mutlak iktidarına giden en kestirme yol. o yüzden bir yandan pkk'ya büyük bir iştahla saldırdı, bir yandan da abd'yi mutlu etmek için onlara incirlik üssünden askeri operasyon yapma yetkisini verdi ve ışid karşıtı söylemlerini arttırdı (geçen gün davutoğlu cnndeydi bu konu hakkında, çok fantastik şeyler söyledi)

    8) bu bir çözüm değil tabii, zira abd'nin önceliği esad değilken ve kürtler yerine ışid'e rakip olabilecek diğer sünni grupları desteklemeyi fazla riskli buluyorken (kaçıncı kere ağzı yandı), türkiye'nin önceliği esad ve kürtler (akp özelinde, pkk yoluyla hdp). zaten türkiye'nin geçen hafta ışid'e yaptığı göstermelik sortinin uydurukluğunu abd de önceden biliyor olacak ki, türkiye'nin "katılımını" obama hükümeti borazanlarla duyurmadı.

    ***

    sonuçta artan terörde pkknın rolünün, jitem/mitten daha fazla olduğuna inanan biri olarak, yukardaki bu tabloya bakınca, hdpyi desteklemeye devam etmenin en mantıklı yol olduğunu düşünüyorum.

    hdp'nin etkisinin bu seviyelerde kalması veya biraz daha artması, yerel yönetime tamamen karşı olan milliyetçilere, yahut selo'nun aslında maske takmış bir uzaylı kertenkele olduğunu bilen külyutmazlara karşı reel bir tehdit oluşturmuyor.

    aynı zamanda bu, zor kazandıkları meşruiyetlerini korumak zorunda olan hdp'nin, daha fazla terör isteme ve yaratma ihtimalini de arttırmıyor. burada samimiyet veya masumiyet varsayımı değil, kendi çıkarlarına ters hareket eden süper-irrasyonel varlıklar olmadıkları varsayımı var sadece. zira seçimlerde başarılı oldukça, askeri kanadının radikalleşmesini isteyen bir azınlık hareketi dünya'da hiç olmuş mudur acaba? ya bu kanadın tasfiyesi istenir güçlenen siviller tarafından ya da bir sigorta olarak kenarda köşede azıtmadan durmaları.

    bunları sürekli tekrarlamak gerekiyor, çünkü insan şimdi ikna olsa bile, yarın bir şehit haberi daha geldiğinde her şeyi unutacaktır. saldırı ne kadar "hainse", duyduğumuz öfkenin kabından taşıp hdp'ye ve ona oy verenlere bulaşması (hadi bu yine normal de), tüm neden-sonuç ilişkilerinin atlanıp sadece ve sadece onlara bulaşıp kalması, o kadar kolay oluyor. o yüzden bu ülkede algı operasyonu yapmanın kolaylığından bahsetmiştim. insanın bu konudaki bugları bulunmuş, sonuna kadar da sömürülüyor.

    madem bu sömürüden kaçış yok, o zaman mantık ve sağduyunun rolü, öfkeyi engellemek yahut duyguları tümden dizginlemek değil, onları doğru yere yönlendirmek olmalı.

  • 10. ne diyorlardı seni başkan yaptırmayacağız

    http://www.radikal.com.tr/…ye_soz_vermistim-1413865

    "ne diyorlardı, seni başkan yaptırmayacağız… bu sözün aslında türkiye’yi 2023 hedeflerine ulaştırmayacağızı ifade ettiğini çok iyi biliyoruz." diye devam ettirmiş sözünü.

    o başkan olmayacak da kim olacak? kılıçdaroğlu mu olacak? sen mi olacaksın? hayır, o olacak o; tayyip usta. siz onun yanında bir hiçsiniz anlıyor musunuz? bir hiç. gözünde pul kadar bile değeriniz yok. ama şunu iyi bilin, ne oğluna, ne dört bakanına ne de partisine hiç bir şey yapamayacaksınız. yıkamayacaksınız, dağıtamayacaksınız, mağlup edemeyeceksiniz onları. çünkü onlar birbirilerine sevgiyle saygıyla değil, parayla pulla bağlılar. onlar birbirilerinin arkasını kollarlar. onlar bir parti. onlar güzel bir parti. bunu yıkmaya senin gücün yeter mi sanıyorsun?!

    dokunmayın artık partisine. dokunma onlara. dokunma oğluna, bakanına... eğer onların kılına zarar gelirse o, ömründe bir karıncayı bile incitmemiş olan o, tayyip usta, hiç düşünmeden çeker vurur hepinizi...

  • 11. özel harekatçı vs bordo bereli

    askerliğimi ohal bölgesinde bir ilde kuş uçmaz kervan geçmez bir mezrada jandarma olarak yaparken, telsizden anons yapıldı bir gündüz vakti ve mevsimlerden yazdı. 17 kişiden oluşan bir jöh (jandarma özel harekat) timi kartal mevzisinden gelip karakola giriş yapacaktı dinlenmek için.

    kartal mevzisindeki nöbet kulubesi en kritik mevzi olduğu için orada çift nöbetçi ve bixi tüfekle nöbet tutulurdu. derken birden karakolun nizamiye kapısında görüldü tim. saç sakal uzamış ve birbirine karışmış garip kıyafetli tiplerdi. gündüz vakti karakola öyle bir yanaşmışlar ki nöbetçi son 30 metrede fark etmiş onları. telsizle haber vermeseler terörist diye ateş açarsın o derece. hoş nöbetçi onları görene kadar onlar çoktaaan neysse...

    geldiler karakola. çay ikram ettik. hepsinde 25-30 kilo sırt çantası. hepsi rütbeli. inanılmaz kafa adamlar ve iyi insanlardı. biriyle sohbet ettim. cebinden 5 yaşındaki oğlunun resmini çıkardı. bunun için bu görevdeyim dedi. oğluna iyi bir gelecek bırakabilmek için maaşı nispeten daha iyi olan jöh olmayı kabul etmişti.

    7-8 saat dinlendiler metlerini serip üstünde yatarak bahçede. sonra da sessizce bir gölge gibi çekip gittiler. allah yardımcıları olsun hepsinin. sıkı adamlardı, silahları tutuşları bile farklıydı. çok az konuşuyorlardı. onlar askerse biz neyiz dedirtiyorlardı.

    selam olsun hepsine ve tüm mehmetçiklere.

  • 12. en muhteşem yiyecek içecek kombinasyonu

    palıcan musakka+ pirinç pilavı+ cacık

  • 13. barış atay

    sıktı artık.. memlekette alevilik , solculuk, gezi falan sanki hepsi kendisinden soruluyor. zaten kendisini fazlaca samimiyetsiz bulurken , şimdi de ahmet hakan'a bulaştığını gördüm.

    ben de barış atay kadar olmasa da (!) barış atay gibi arap alevisiyim. ancak ahmet hakan'ın şu "alevilerin kitabı" tivitini görünce çok güldüm. size mi kaldı lan insanlara had bildirmek ? ahmet hakan'ın gazeteciliği kadar oyunculuğunuzu görelim de öyle saygı duyalım size. ancak meydanlardan twitterdan falan saçma sapan duyar kasarsınız anasını satayım

  • 14. masum türbanlı yerine domuz yemiş kızla evlenmek

    anlamadım. şimdi bu kız, masum türbanlı yememiş de domuz mu yemiş?

  • 15. quaresma'nın 2015 yılı giyim tarzı

    kurtuluşta köpek gezdiren travesti tarzıdır.

  • 16. hitlerin intihar ederken içtiği ilaç

    (bkz: das pirin)

    iğrenç :)

  • 17. şenol güneş

    geçen sezon bursaspor'u çalıştırmış, bütün sporcularının değerine değer katmış ve ligin göze en hoş gelen futbolunu oynatmıştır.

    şimdi şener'i, fernandao'yu, belluschi'yi, volkan şen'i ve ozan'ı elinde tutamayıp, yerlerini doldurmak için de bi halt yapamayan basiretsiz bi başkanın hakkındaki mesnetsiz ithamlarına sessiz kalmadığı için kendisine teşekkür ederim kendi payıma.

    ozan'ı nereye kaça veriyolarsa versinler. şenol güneş ozan'ın yaşı kadar kazmadan birinci sınıf topçu çıkarmış bi adam. ozan olmadı diye açıkta kalmayız yani korkmayın.

    benim için beşiktaş teknik direktörünün onuru, orta sahaya alınacak daha olmamış ama olacak genç bi top tepiciden kıymetlidir.

  • 18. tecavüz suçlularına verilebilecek en mantıklı ceza

    bir yandan dışarıdaki potansiyel tecavüzcüleri korkutup caydırırken bir yandan da insanlık için faydalı sonuçlar getirecek olan cezadır.
    bakın tecavüze verilecek en iyi ceza demiyorum, altını çizeyim.
    asmak, kesmek, linç, anasını şey etme v.s. değil..
    öyle bir ceza olsun ki içinde muhakkak insanoğlu için bir fayda barındırsın.
    ben şöyle düşündüm..
    özellikle tecavüz edip hunharca cinayet işleyenleri alıyoruz..
    bilim adamlarına teslim ediyoruz.
    onlar için özel bir hapishane kuruyoruz..
    örneğin zamanında askerleri lsd'nin olası etkileri için denek olarak kullanmışlar. bir çoğu hayatına normal devam edemediği gibi çıldıranlar da var.
    kanser için, şizofreni için keza yeni insanlık namına faydalı olabilecek buluşlar için bunları kullanıyoruz.
    hem kobay fareleri, maymunlar rahat ediyor, hem de biz bu şahısların acı çeke çeke öldüğünü bilip rahat ediyoruz.
    şöyle düşünün..
    ''hapishanede yatmak nedir - nasıl rahat yatilir '' zaten biliyor bu sapıklar.
    bizim ülkenin adaleti malum, 2 gün sonra salarlar amaan, yatar çıkarım diye düşünüyor..
    ama böyle ne olacağı tamamen belirsiz.
    ensesinde kol mu çıkacak, ciğerimi delinecek kafasında kursun dursun.
    2'de yalandan haber yapılır şöyle oldu, böyle oldu diye iyice tırsalar.
    insan bilinmezlikten korkar çünkü.
    şimdi aranızdan bu insanlık onurunu zedeleyici bir çözüm önerisi falan diyen olmasın sakın!
    ben...
    ömründe bir karıncayı bile incitmemis olan ben; asparadoxxxx usta, hiç düşünmeden söverim.
    anlıyor musunuz?
    söverim ve gg mi diye dönüp arkama bakmam bile!

  • 19. kaybolan norveçli kızların mersin'de yakalanması

    intikam olarak beni norveç'e gönderin ben de kaybolayım. hı?

  • 20. 12 agustos 2015 t.c.'nin yüksekova'yı işgal etmesi

  • 21. 12 ağustos 2015 tianjin patlaması

    bir an gergin gündem sebebiyle türkiye'de tianjin diye bir yer mi vardı sorusunu sordurmuş olan çin'deki patlama. terör değil kesin bilgi.

  • 22. 2015-2016 sezonu fenerbahçenin transfer politikası

    (bkz: bi daha mı gelicez dünyaya)

  • 23. botu batan suriyelileri yoga yaparak izlemek

    "bot batabilir, lütfen burada yoga yapmayın" tabelası göremediğim, herkesin hür iradesi olduğunu iddia edip, sonra annesini gezici s.kmişlerin vikviklendiği haber.
    bize ne kardeşim. biz mi bindirdik bota? biz mi dedik gelin kucağımıza diye? suya atlayıp zangoç kılıklı herifleri kurtarmaları mı gerekiyor oranın ahalisinin? sana mı soracaklar yoga yapalım mı diye? bot batmış hemen suya atlayalım, en fazla boğuluruz ama bir suriyeli kurtulmuş olur mu diyecekler? gerçekten o uzun var ya o yavşak uzun, sizi böyle yatırıp becermiyor ya, şükredin, çünkü yapsa yeridir.
    edit: silmiş hemen samatyalı troll. bi bitmediniz be. defolun gidin çok sevdiğiniz suriyelilerinizi de koynunuza alın, ananızı da alın gidin arap ülkelerine.

  • 24. erkek arkadaş seçerken soyadına hiç bakmamak

    ya soyadını almazsın*, ya da değiştirirsin*.

    hadi hep beraber:
    1) (bkz: allah başka dert vermesin)
    2) (bkz: açacağın başlığı sikeyim)

    bonus: (bkz: gündüzleri sözlüğün kadınlar kulübüne dönmesi)

  • 25. 12 ağustos 2015 rte muhtarlar buluşması

    yine buluşmuştur efendim. durduramıyoruz. insan karısı ile bile bu kadar çok birlikte olmuyor. muhtarların bir hikmeti var ama çözemedim.

  • 26. sürekli içerisi çok havasız diye gezinen insan

    ya ben artık yıldım, bezdim ya! yemin ederim şu sıkıcı memuriyet hayatımı riske atıp döner pıçaklarıynan dalıcam artık yeter ya.

    yazın antalya malum asfaltta yumurta pişirme haberlerinde ilk sırada. hal böyle olunca klimayla tutkulu bir aşk yaşıyorsun. bu arada lafı açılmışken rahmetli willis carrier'in mekanı cennet olsun, çok hakkı var üzerimizde (ruhuna bi helva, bi lokma neyin döktürecek olan olursa haberim olsun). neyse ben klimaya böylesine kara sevdayla tutulmuşken doğal olarak ofiste klima savaşları gündemimde hep birinci sırada. gerçi 3 senedir sistematik asimilasyon çabalarımla yemek yerken falan o narinliğini bir türlü göremediğim ultra hassas bünyeleri, vücut sıcaklıklarının 25 derece falan olduğuna inandığım mutantları, kıyamam çok zarif olduğu için sürekli alerjik bir şeyler geçirenleri klimanın 23 derecede çalışmasına daha da önemlisi yaz vakti klimayı 28 derecede çalıştırmanın tam bir gerizekalılık olduğuna ikna ettim. hatta öyle bir hale getirdim ki maymunlardaki organizasyonel şartlanma deneyi gibi ofise yeni gelen hassaslar bile birbirlerini uyarır olmuş klima konusunda. bir nevi kardeşi kardeşe kırdırdım ama o zamanki şartlarda buna mecburdur, pişman değilim.

    her şeyi düzene soktum klima konusunda demokratik görünümlü süper faşist yönetimim meyvelerini verecek artık rahat bir nefes alacağım, yazı buz gibi geçireceğim derken bu tip çıktı karşıma. tamam havasız kalmayalım, az oksijen gitsin beynimize diye ilk 3 pencere açışında ben de destekledim bu tipi ama yok kesinlikle takıntılı oluyor bazıları. bir de içeri girip "ufff burası ahır gibi kokmuş yaa" diyor. lan tamam hayat tarzı olarak sığır gibi yaşamayı tercih etmiş olabilirim de sığır gibi de kokmuyorum çok şükür. insan alınıyor üstüne, çaktırmadan kokladım bi kendimi yok öyle bi şey. tamamen takıntılı piç. kimse çıkıp bi şey de diyemiyor nasıl bi hipnoz etkisi yaratıyorsa insanların üstünde. ondan sonra dairede 38 derece sıcaklıkta ama güya havadar(!) şekilde oturuyoruz.

    lan sırf bu adam için oturdum strateji geliştirdim. şimdi bu hava fetişi adam akşamları 5'te çıkıyor. memur hayat felsefesi gereği benim de saat 5.01'de işyerinde bulunmamam gerekir ama ben ne yapıyorum? bu herif çıktıktan sonra odanın her yanını açıyorum ki sabah geldiğinde bik bik ötmesin. 15 dakika içerideki tüm havayı steril ediyorum adeta. sonra her yeri kapatıp, klimayı da 23'e ayarlayıp çıkıyorum ki sabah yayla gibi oturalım içeride diye. sabah bi geliyorum aman allahım harika her şey ama bizim hıyar geliyor yine "pfff yne kokyrrr .s .s" diye benim saatler süren emeklerimle hazırladığım ortamı hunharca kapıyı, pencereyi açarak sikip atıyor. sendeki burun da bendeki havuç mu lan? yok kokmuyor işte içerisi, tamamen gıcıklığına yapıyor. bir gün yine bu çıktıktan sonra yine klimayı açıp gittim. cüzdanı unuttuğumu fark edip daireye döndüm, bir baktım kapı açık, klima kapalı. "devlet dairesinde paranormal activity mi olur lan?" diye tırsarken bunun oturduğu sandalye yavaşça döndü ve bizim elemanın elinde benim cüzdan psikopat sırıtışıyla bana "ben de seni bekliyordum ve burası hala havasız" dedi.

    bilinçaltıma mı işledin lan? memuriyetin sonunda aslında ikimizin de aynı kişi olduğu ortaya mı çıkacaktı yoksa? hayır, hayır! ona böylece teslim olamazdım ve soruşturma geçirme pahasına bile yaptım, evet sabah erkenden gelip balkon kapısının kolunu çıkardım. klimayı da kökledim 20 dereceye. bu şerefsiz sabah odaya adımını atar atmaz "kokuyoooooorrrrrr" diye balkona koştu ve kolsuz kapıyı görünce dehşet içinde bana baktı.

    surprise motherfucker!!

    şimdi uğraş dur amına koyim, devlet dairesinde bi sorunu çözmek en az 2 ay zaten. o zamana kadar yaz biter sonra veririm buna kapı kolunu al sokarsın bi tarafına diye. "ama kokuyor :((((" diye ağlıyor yanımda daha sen dur neler yapıcam sana? gece uyurken gelip kapını pencereni kapatıp klimanı açıcam senin. çok yanlış adama bulaştın dostum klima konusunda.

  • 27. kendisine doğru bakınca dekoltesini düzelten kız

    doğrusunu yapan kız.
    lan ben erkek halimle bi kız bana bakınca; "lan acaba fermuar mı açık kaldı,
    amnk acep yüzüme tükenmez kalem mi bulaştı, yoksa pantalonun ortası mı yırtık,
    ölüyom mu lan acaba diye şüpheye düşüyom, o kız napsın.

    not: tipsizlikten walking dead'de makyajsız oynarım evet.

  • 28. mini etek giyenlerin eteği aşağıya çekiştirmesi

    yüzlerine söylediğinde; "ne yapalım yukarı çıkıyor, toplanıyor" gibi cevaplar alırsın.

    e giyme o zaman? evden çıkarken zorla kıçına mı geçiriyorlar anlamıyorum ki?

    sevgilin giydiğinde de "giyme" dersen; "senin için giydim" der.

    ulan nasıl benim için giydin? yanyana geziyoruz, yemek yerken karşılıklı oturuyoruz. bütün gün boyunca benim görüş açımda değilsin ki, benden başka herkes görüyor, ben göremiyorum. kime ne anlatıyorsun?

  • 29. isveç'i yerin dibine sokup çıkaran isveçli

    bbc'de cincin mahallesiyle ilgili bi haber vardi. iste kentsel donusum olaylarini falan gosteriyor. yorumlara baktim ingilizler cosmus. vay turkler social housing olayini ne guzel yapiyor ah keske turkiye'yi ornek alsak vah biz boktaniz turkiye super. galiba her millette kendi ulkesine acaip bok atip diger ulkelerde olan seyleri coskuyla yucelten gerzek bir kitle var. bu da o kitlenin isvec temsilcisi olabilir.

  • 30. londra maratonu'nu kanayarak koşan kadın

    bu mantık seviyesiyle işimiz var. kanamaktan utanıyor muyum ki ortalıkta yapmayayım?

    ablacım ilgisi yok, misal hepimizin doğal bir sürü ihtiyacı ve bunların bizi yüzleştirdiği durumlar var, seks ve boşaltım misal, en kirli olabilecek olanlar. ama bunları ortalıkta yapmak bir marifet değilken sokakta sıçıp sevişmemek (lütfen ayrı ayrı düşünün) benim kendimle daha fazla gurur duymamı da sağlamıyor; sağlamaz yani.

    tamam eşitliği aştınız girl power'da zirveye oynuyorsunuz ama ne bileyim ortadaki görüntü fanatizm, köktencilik.

  • 31. beymen'de 356 tl'ye satılan kürdan

    alanın aklını sikeyim. bu kadar da ağır konuşuyorum.

  • 32. bir kadını ilgisiz bırakmak

    bir erkeği ilgisiz bırakmaktan ne farkı olduğunu anlamadığım eylem.

    he biz ameleydik pardon. prenses hazretlerinin elini sıcak sudan soğuk suya sokmamak bizim görevimiz.

    bsg ya.

  • 33. türkiye'nin en büyük spor kulübü

    fenerbahçe'dir. tartışmak bile anlamsızdır.

    -taraftar sayısı mı daha fazla? hayır.
    -uluslararası tanınırlığı mı daha fazla? hayır.
    -ulusal ya da uluslararası prestije mi sahip? hayır.
    -diğer rakiplerine göre futbol, basketbol, voleybol vb. gibi branşlarda daha mı başarılı? hayır.
    -müzesindeki kupa sayısı ve özellikle avrupa kupası sayısı daha mı fazla? hayır.
    -türk spor camiasının en başarılı, en tanınır sporcularını mı yetiştirmiş? hayır.

    peki nasıl türkiye'nin en büyük spor kulübü?

    -mesela lobide bir numara. federasyon ve kurumlarını baskıya almada türkiye'nin en büyük spor kulübü.
    -medyada bir numara. yalan ve yanlı haber yaptırmada türkiye'nin en büyük spor kulübü.
    -şikede, tehditte ve baskıda bir numara. haksız şekilde maç kazanmada türkiye'nin en büyük spor kulübü.
    -türkiye'nin her yerinde kendisinden nefret edilmesinde bir numara. gittiği yerlerde olay çıkma olasılığı en yüksek türkiye'nin en büyük spor kulübü.

    evet başarı ve büyüklük kıstasınız ilk saydıklarımsa türkiye'nin en spor büyük spor kulübü fenerbahçe değil, ama ikincilerse elbette türkiye'nin en büyük spor kulübü fenerbahçe'dir. tartışmak bile anlamsızdır.

  • 34. yorgun mermi

    mehmet topal'ın aracına isabet eden merminin emniyetçe yapılan tanımı.
    ortamlarda mermi yorgundu dersin kim bilecek amk.

  • 35. öliyirim öliyirim 112'yi arayın

    kardeşliği çarşıda hamile eşi yanındayken, eşine meyve alan astsubayı sırtından vuranlar bitirdi canım.

  • 36. yaran facebook durum güncellemeleri

    "normal ülkelerde hırsız savcıdan kaçar bizim ülkede savcı hırsızdan kaçtı iyi mi?"

  • 37. 12 ağustos 2015 özel harekatın basına saldırması

    eğer polisseniz veya aileniz/yakın akrabalarınız arasında "derin devlet mensubu" varsa, bu olayı savunursunuz. yine polisseniz, "içi polis nefretiyle dolmuş, gazetecilikten anlamayanlar" gibi ifadeler kullanırsınız.

    "içi polis nefretiyle dolmuş..." vaaoovv... sakın senin için gazeteci nefretiyle dolmuş olmasın?

    haberciliğe ilk başladığım yıllarda polis telsizinden bir operasyon bilgisi geçildi. olay mahalline hücum ettik hemen. bir hırsızlık çetesinin üyeleri yakalanmış. polisler hırsızları bir binadan çıkarıp araçlara bindiriyor. haliyle hemen görüntü aldık. operasyonu yürüten amir geldi yanımıza, şunları söyledi;

    - arkadaşlar. epeydir peşinde olduğumuz bir şebekenin bazı üyeleri bunlar. şebekenin geri kalanını çökertmeyi amaçlıyoruz ve bu operasyonun ikinci ve üçüncü ayağı olacak. bunu şimdi haber yaparsanız, bu operasyona ciddi zarar verirsiniz, şebeke uyanır, önlem alır. bize yardımcı olacağınızı umuyoruz.

    tahmin edeceğiniz gibi o haber yapılmadı, görüntüler hiçbir yerde kullanılmadı. arşive attık hepimiz görüntüleri. on beş gün sonra ikinci, ondan yirmi gün kadar sonra da üçüncü dalga yapıldı, operasyon başarıyla tamamlandı, hırsızlık şebekesi çökertildi.

    bakın, bu kadar basit. bırakın sert davranmayı veya ültimatomu, adam rica yoluyla bile "bu haberi yapmayın" demedi. yani böyle bir cümle kurmadı. üsluba ve yaklaşıma iyi bakın. bir de aldığı sonuca tabii...

    bazılarınızın hoşuna gitmeyecek veya tarzı doğru bulmayacak bir olay daha anlatayım. normalde polisin görevi ne? suçluya veya zanlıya ceza vermek değil. etkisiz hale getirdikten sonra yargıya teslim etmek. zanlıyı etkisiz hale getirdikten sonra şiddet kullanan polis, normal şartlarda haber konusu olur ve "polis şiddeti" diye yazılabilir. nitekim bunu yaptığım bir olay da olmuştu: (bkz: #51397863)

    bir gün, üç gün sürecek bir açık hava etkinliğinde görevliyim. daha ilk gün. meydan tıklım tıkış dolu. kadını erkeği, herkes var orada. böyle kalabalık yerlerde yankesici de dolaşır tacizci de. nitekim gencin biri, bir kadını elle taciz etmiş. bir çıngar çıktı orada. polis geldi hemen, tacizciyi meydanın dışına taşıdı. ben ve iki haberci daha peşlerinden gittik. burada normalde olması gereken şu: polis bu genci karakola götürecek, mağdur kadın da gelecek, şikayetçi olacak, ifadeler alınacak ve olay yargıya intikal edecek. yine normalde olması gereken, bu tacizcinin ceza alması gerektiği. ancak bizim ülkemizde böyle olmuyor bu. o tacizci, hiçbir şekilde ceza almadan elini kolunu sallayarak çıkıyor karakoldan da adliyeden de. böyle olunca da o rahatlığın verdiği cesaretle ertesi gün aynen devam ediyor yaptığına. polis bu genci tenhaya kadar götürdü. çocuğu dövecek çok belli. çeksek haber olur. ama haber olursa, o çocuğa hiçbir şey olmaz, döven polisin siciline işler bu. o zaman da o polis, bir sonraki olayda suçluya hiçbir şey yapmaz. evet, baştan da söyledim; normalde zaten yapmaması da gerekiyor ama hukuk sistemi sağlıklı bir ülkede yapmaması gerekiyor. polisle göz göze geldik. ben gülümseyip indirdim kameramı. diğer arkadaşlar da bana eşlik etti. sonrasında olanı şöyle özetleyeyim: o çocuk, bir daha değil bir kadını taciz etmek, es kaza bir kadına kolu sürtecek olsa ayaklarına kapanıp özür dileyecek hale geldi. dedim ya, hoş bir şey değil. ama bazen pratik ve pragmatik önlemler almak gerekiyor. yoksa ertesi gün de eylemini sürdürecekti; bilmiyorum, bunu mu tercih ederdiniz?

    bunları neden anlattım? haberci, neyi, ne zaman, neden görmemesi gerektiğini bilir. tamamı için söylemiyorum bunu elbette. bir de muhabir gördüğü halde haber müdürü veya genel yayın yönetmeni görmeyebilir. habercinin suçu değildir bu. insan gibi diyalog kurulduğunda, karşınızdaki eşek olsa anlar bunu. ama siz insan gibi konuşmak yerine hayvan gibi saldırmayı tercih ederseniz, yapılmasını istemediğiniz haberin ana konusu olarak yer alırsınız haberin içinde. bu örnekte de onu gördük.

    tavra bir bakın. doğrudan saldırı ve linç dışında, havaya silah sıkıyor adamlar. oha be oha! karşılarındaki kişilerin ellerinde sadece kamera var, roketatar değil. adamlar silah sıkıyor direkt. siz bu adamların o bölgede bir şeyi çözeceğine inanıyorsanız, gerçekten inanıyorsanız, cidden salaksınız ve onlardan farkı olmayan ruh hastasısınız demektir. şu adamların kamera olmadığı bir ortamda neler yapabileceğini düşünün. orada yaşayan en apolitik insan bile politize olur bunlar yüzünden de, iyice nefret eder devletten. örneğini de verelim hemen.

    şu arkadaşımızın geçmişte yazdığı entry'lerden rastgele üç tane seçtim;

    (bkz: 26 eylül 2014 pkk'nın bitlis saldırısı/@kadikoylu boga)

    entry: aman çözüm süreci zarar görmesin diyip bu soyu bozuk bir ara pers yarrağı yemiş doymamış sonra arap yarrağı yemiş o da yetmeyip en son türk yarrağı yemiş sik delisi bir ırka hâlâ ses çıkarmayanların anasını sikeyim. buraya gelip "geçen yine faşistim" yazacak sosyalist kırması kürt faşisti varsa onun da anasını sikeyim. analizine giremeyeceğim.

    tanım: orospu çocuklarıyla dolu bir it sürüsünün orospuca yaptığı eylem. tabi götleri yemez vur-kaç taktikleri olmasa.

    (bkz: 9 ekim 2014 gaziantep'te 3 kişinin ölmesi/@kadikoylu boga)

    entry: bir antepli olarak istanbul'dan vurun antepliler vurun namus günüdür diyerek katıldığım olaylar.

    (bkz: 20 temmuz 2015 suruç canlı bomba saldırısı/@kadikoylu boga)

    entry: sebep mit diyen dış ve iç politika uzmanlarını göstermiş patlamadır.

    not: allah her türlü terörün ve teröristin belasını versin.

    örneklerden de görüldüğü üzere, arkadaşımız son derece devletçi, kürt düşmanlığı yapan, polisini devletini savunan genç bir kardeşimiz. diğer entry'lerini de inceleyin, fazlasını göreceksiniz. aynı kardeşimizin dün akşam açtığı başlık:

    (bkz: 11 ağustos 2015 polis tarafından darp edilmem/@kadikoylu boga)

    entry epey uzun, tıklayıp okuyun bir zahmet.

    açık söyleyeyim, ben bu vakıalara çok gülüyorum. polisi, özel harekatı, falanı filanı savun savun savun, ondan sonra onların estirdiği teröre maruz kalınca can havliyle başla bağırmaya. bu örneği verme sebebim, en devlet ve üniforma yanlısının bile o tutumu gördüğü zaman ne hale gelebildiğini göstermekti. anlaşılmıştır sanıyorum.

    gelecek ilk eleştiriyi biliyorum: "ama onlar doğuda görev yapıyor da, onların psikolojisi de, höttörö hüttürü..." bunun doğuyla ve psikolojiyle ilgisi yok. sıradan bir toplum polisi bile, batıda da aynen böyle. o adamlar özel harekatçı olmasaydı da trafik polisi olsaydı mesela, hem de trakya'nın en sakin ilçesinde görev yapsaydı, gene aynı tavrı sürdüreceklerdi. psikoloji değil bu, yapıları öyle. sanki polisi falan tanımıyoruz. o adamları al, batıya getir. edirnenin bir köyünde 15 sene çatışmanın ç'sini görmesinler, gram değişmez vatandaşa olan tutumları. hangi psikoloji? o yukarıda örneğini verdiğim amir gibi de değil tüm polisler, komiserler, amirler. aynen o özel harekatçılar gibi gazetecilere saldıran, darp eden polisler, komiserler, amirler var batıda da.

    savunu yapanlar, "teröriste malzeme verilmesini istememişler" diyor. ee, şimdi herkese malzeme verdiler? daha mı iyi oldu böyle? üstelik de diğer türlü haber olsaydı mağdur sıfatı taşıyacaklardı, ortalama bir vatandaş "teröristlerin allah belasını versin" deyip bu yaralananlara şifa dileyecek ve onlar için üzülecekti. şimdi ne oldu? teröriste malzeme verdirmemek için gazeteciye saldırmaya gerek yoktu. insan gibi anlatırlardı durumu, o haber hiç yapılmayabilirdi.

    bunları savunanlar da, aynen bunlar gibi kaba saba tipler. diyalog kurmayı bilmeyen, konuşmayı beceremeyen, derdini kaba kuvvetle çözmeye çalışan, başka da bir vasfı olmayan kişiler savunur ancak böyle bir olayı.

    siz bu tavırla kürt sorununu bitireceğinizi, "teröristlerin" kökünü kazıyacağınızı falan düşünüyorsanız -düşünmek, size uygun bir fiil olmadı. sanmak diyelim biz en iyisi- sanıyorsanız, hayal dünyasında yaşıyorsunuz demektir.

  • 38. kim kardashian'ın mesleği

    (bkz: helin avşarcılık)

  • 39. öğrenci için en ideal otomobil

    otostopa duran otomobil.

  • 40. amazon.com

    yeryüzündeki en mükemmel alışveriş sitesidir bu bu siteye bok atan ya troll'dür ya da art niyetlidir.

    ulan adamlar hata ile 2 kere çekim yapsa kendilerini affettirmek için sana sıfırdan kredi kartı çıkartıp gönderirler o derece müşteri memnuniyeti için milyar dolarlar harcayan bir firma. ki 2 kere çekimi yapan bilgisayar sistemidir orada çalışan bir yetkili değil. bildirirsin anında iade ederler bir de bu yetmez aldığın ürünü hediye ederler sana. uzak durun bu şirketten demek nasıl bir terbiyesizliktir?

    gerçekten şu sözlük yazarlardan pek çoğu gerçek hayatta karşıma çıksa ağız burun dalarım.

  • 41. bursaspor

    bazı yavşakların siz bursaspor'sunuz biz ise beşiktaş , herkes yerini bilecek tepkilerine maruz kalan sevdam.

    kabul , biz sınırlı bütçelerle birşeyler yapmaya çalışıyoruz , siz ise çok büyüksünüz. guti'leri , quaresma'ları , simao sabrosa'ları ve son olarakta mario gomez'i getirdiniz bu topraklara.

    ama şunu sormak istiyorum sayın amına kodumu , dengimiz değilsiniz sizi kaale almıyoruz dediğin takımın başlığında bizi ezmeye çalışırken , denginiz olduğunu iddia ettiğini fenerbahçe ve galatasaray'ın başlıklarında da yazabilirmisin aynılarını ? yazda götüne teneke bağlayıp siktiretsinler taşşak geçe geçe.

    en son şampiyon olduğun sezon 2008-2009 sezonu , aynı bütçelere sahip olduğun daha özü dengin diye kabul ettiğin takımlar sikip sikip çoğaltıyor seni sen hala bursaspor öyledir böyledir kafasındasın bre dengesiz.

    utanmıyolarda hiç amk ya , ondan sonra yok duruşu olan takımmış , yok şerefli ikinciliklermiş. kademe düştünüz amk şerefli üçüncülüklerin takımı oldunuz hala konuşuyonuz. osuruktan bir 2.yıldız için geçmişi deşen , ve o geçmişin çöplüklerinden 2 şampiyonluk tescillettirip 2 yıldız olduk diye sevinen götoşlar sizi.

    bizleri daha doğrusu anadolu'yu ezim ezim ezdiklerini sanan dallamalar , haberleri yok mali yönden denk oldukları takımlar tarafından yıllardır arka bahçe köpeği muamelesi görüyor. söyle şimdi şehrinin takımını destekleyenler olarak bizmi eziğiz yoksa istanbul'un orospudan olma 3. üvey evladı seviyesinden yukarıya çıkamayan sizlermi eziksiniz ?

  • 42. thy hostesleri

    aldıkları paranın az bile olduğunu düşünüyorum.

    işin uçakta yaptıkları kısmını basit görebilirsiniz. aranızda garsonluk diyenler de var. kimi hosteslere göre bu doğrudur. ama 4 yıllık üniversite mezunu olup yaptıkları işle ilgili kompleks yapmış olanlar, "dünyayı gezmek için" bu işe girdiğini iddia edenler bunu kabul etmez. varsın etmesinler ama bu aynı garsonlar gibi yemek servisi yaptıkları, hatta gerektiğinde tuvalet temizledikleri gerçeğini de değiştirmiyor. bundan gocunan insanları da anlamış değilim.

    bu insanlara bu kadar para ödenmesinin sebebi hoşgeldiniz de, yemek getir götür, içecek dağıt, yolcuların güvenliğini sağla değil sadece. bunun sebebi aslında uçağın dışında olanlar. o insanları oraya getiren -ve aslında hiç kimsenin hakkında fikir sahibi olmadığı- süreç, fazla sandığınız paraları almalarının sebebi.

    mesela sabah 6 uçuşu. sabahın köründe kalk. jet lag isen belki uyuyamadan havaalanına git. ekiple buluş. hazırlan. kontrollerden geç. uçuşu ertelendisi şunu bunu. birtek yolculara mı erteleniyor uçuşlar sanıyorsunuz? onlar da beklemek zorunda kalıyor ve işin kötüsü havaalanında bekledikleri süreler çalışıyor sayılmıyorlar!

    gidiyor, mesela gittiği yerde 2 gün kalıyor. bu süre boyunca bu insanın annesi babası, eşi, sevgilisi -varsa- çocuğu ne oluyor düşünüyor musunuz?

    kimi günler alan nöbetleri, kimi günler otel nöbetleri, kimi günler ev nöbetleri. bayram yok, tatil yok. hayatın düzeni yok. hayat yok. sadece çalışma var. yani bu insanlar normal bir ilişki dahi yaşayamıyorlar haberiniz var mı? çoğu bu nedenle pilotlarla evleniyor veya aynı mesleği yaptığı kişilerle. yani sandığınız gibi fantezi ürünü ilişkiler yüzünden değil. zorunluluktan. sabah 8, akşam 5 işi olanlarla evli olanlar yada evlenenlerin ilişkilerinin nasıl olduğunu, ne kadar çok boşandıklarını biliyor musunuz? kimse onların işlerinin işleyişini anlayamıyor, anlasa bile adapte olmakta zorlanıyor. yani her şeyden önce bu insanların özel hayatlarında bile tercihlerini işlerine göre yapmak zorunda kaldıklarını, daha doğrusu doğru düzgün bir özel hayat yaşayacak vakitleri olmadığını biliyor musunuz?

    "aldıkları ücret fazla!" ulan sana fazla geliyorsa git sen de orada çalış pezevenk. emin ol benim tanıdığım bir tanesi hariç zaten hepsi "dünyayı gezmek için" türk hava yollarında çalışıyor. sen de utanma gir, mesleğin ne olursa olsun sırıtmazsın emin ol.

    ulan adiler, afrika'dan yüksek ateşle dönüp sıtma şüphesiyle hastanede tutulmak nedir bilir misiniz siz? parası azmış. hadi be oradan!

    ek: insomnia666 uyardı. bak bir de sigortalarını da kendileri ödüyorlarmış. thy net maaşı verip sadece bunun takibini yapıyormuş.

    bu vesileyle belirteyim. bindiğim uçaklarda ettiğim muhabbetler dışında hiç bir hostesle ilişkim-alakam yok. ailemde de kimse hostes değil. sadece empati yapmaya çalışıyorum.

  • 43. ilk dinleyişte aşık olunan adamın amınakoyan şarkı

    sen dinlerken, aşık olduğun adamın amına neden koyuyor dediğim şarkıdır.
    (bkz: virgül kullanmanın önemi)
    (bkz: space tuşu)

  • 44. imkanınız olsa kiminle rakı içmek isterdiniz

    bob marley'le esrarlı sigara, sigmund freud'la kokain, aldous huxley'le meskalin, kurt cobain'le eroin içmeyi rutin haline getirmiş bir adam olarak, cevabımı bit tabii ki de milyonların sevgilisi ciguli'dir.

  • 45. galatasaray can not pay transfer

  • 46. adnan oktar'ın yanındaki kadınlar

  • 47. 17 mayıs 2000 galatasaray arsenal maçı

    istanbul'da öğrenci evindeyiz, her nasılsa annem de bize gelmiş, kız arkadaşım da var. hep beraber izlemiş, sonrasında sokaklara dökülmüştük. maça dair birçok detayı unutmuşum... demin biraz nostalji yapayım dedim, uzun özetini izledim.

    adams denen şerefsiz, uzatmalarda 3 defa hagi'nin yüzüne dirsek atıyor, hagi de sinirlenip dirseğiyle adams'ın sırtına vuruyor. sonuç; adams sarı, hagi kırmızı görüyor. adams'ın yaptıklarına çok sinirlendim. resmen tekme tokat dövmüş hagi'yi...

    bu adaletsizlik sonucu 10 kişi kalmamıza rağmen kupayı kazanmak çok güzel bir kapak olmuş hakeme.

    bütün arsenal savunması ofsayt diye durduğunda arif ve hakan kaleciyle başbaşa kalıyorlar, arif belki de pozisyon ofsayt sandığı için ciddiyetsiz bir şekilde topu auta vuruyor. aradan 15 sene geçmesine rağmen hayıflandım lan.

    hakan şükür çok güzel top oynuyor. alıyor basıyor top dağıtıyor koşuyor. şimdi burak'ı düşündüm de... neyse o konuyu geçelim.

    capone yağ gibi akıyor. nasıl ve nerden bulmuşuz lan bu adamı...

    fatih terim henüz italya görmemiş, o yüzden biraz daha türk gibi. saçları kıvır kıvır, ceketi bol geliyor, gömleği çıkmış filan...

    ümit davala canavar gibi...

    arsenal'in kadrosu da efsane..

    bizimkilerin 10 kişi kalmışken bile yaldır yaldır oynayıp pres yapması, arsenal'in boş kaleye top yollayamaması, son dakikada armut kafalı thierry henry'in kafa topunu taffarel'in doksandan çıkarması , bülent korkmaz'ın omzundan sakatlanıp saha ortasında kolunu bedenine sardırması, hakemin bu işlem esnasında bülent'i saha dışına göndermek istemesi, bülent'in son dakikalarda bir kolu bedenine yapışık oynaması, yine son dakikada kullandığımız frikik topunda ümit davala'nın "ya hak" deyip 80 metreden kaleye abanması, kalecinin topu tutmasıyla son düdüğün çalması ve maçın penaltılara gitmesi.

    bizim çocukların penaltıları şiir gibi kullanması, özellikle hakan'ın 90'a takması. arsenal'in topu direğe nişanlaması, ve en sonunda "haydi popescu haydi oğlum" nidalarıyla gelen zafer... herkesin gözyaşlarına boğulması. her şey kusursuz, her şey mükemmel..

  • 48. 13 ağustos 2015 köpeklerin aşırı şekilde havlaması

    muhabbet kuşumun havlamasıyla daha da ürpertmiştir. demek ki çok daha kötü şeyler olacak.

    deprem editi: evet muhabbet kuşum yine yanılmadı.

    http://i.imgur.com/vvel3d2.jpg

  • 49. 12 ağustos 2015 meteor yağmuru

    yarım saattir izlediğim şeyin tarlabaşı'ndaki vinç ışıkları olduğunu yeni anladığım yağmur.

  • 50. 11 ağustos 2015 polis tarafından darp edilmem

    "arabadan bir hışımla inip kendimi tanıttım: napıyosun lan sen, ben dr. mithat körler!"

    başıma gelen olayı anlatayım madem ben de. evimde oturuyorum, evimin önünde park halindeki motoruma ve ev arkadaşımın arabasına (ikisine birden) bir araç park etmeye çalışırken (sanırım fren yerine gaza basarak) çarptı. arabada çok bişey yok, arka tampon ve far kırıldı ama motorun amına koydu çarpan arkadaş. alarm çalar çalmaz indim aşağı, baktım çarpmışlar. ılk sözüm "sizde bişey var mı?" oldu. sonra da geçmiş olsun, canınız sağolsun, olur böyle şeyler diyerek ortamı yatıştırdım, çünkü çarpan kişi baya baya tırsıyordu. ınsan gibi yaklaşınca insan gibi muamele gördüm. kötü sözü geçtim, kimse sesini yükseltmedi bile. ınsan olursan her şey kolayca çözülüyor. ama insan gibi davranmayı bilmiyorsan, tıp fakültesi de bitirsen kendini böyle durumlar içinde kolayca buluyorsun.

    bir de, karşındaki kişi polis. hani gezide falan ortalığın amına koyan psikopatlar bunlar. normal yaşamda bi baltaya sap olamayıp kendini devletin üniformasının içine saklayarak bütün ezikliklerini ortaya döken tipler. neyine güveniyorsun da dikleniyorsun bunlara? tek başına ne yapmayı düşünüyorsun? bir de ananı babanı böyle bi duruma sokuyorsun. baban o tekmeyi senin yüzünden yedi koçum. annen de senin yüzünden kriz geçirdi. çünkü sen üzerine sıçrayacağını bile bile çamura taş attın. şimdi de gelmiş burada ağlıyorsun. kolunu öpeyim mi geçmediyse?

    bir de "senin anan baban elime düşer" kozu yok mu, bitiriyor beni. savunmanın son hattı bu galiba. düşmeyecek koçum. ama emin ol, senin işin o polisin bir tanıdığına mutlaka düşecek. yani senin iddianı gerçekleştirme olasılığın polisinkinden daha düşük. ben subaydım mesela önceden. kimseye de gelip senin oğlun yeğenin bi gün elime düşecek demedim. saçma çünkü. düşse bile ben bir başkasının suçunu başka birinden çıkaracak tıynette bir piç olmadım hiç bir zaman. sana tavsiyem, sen de olma. yemini hipokrat'ı siktir et, insan ol önce.