Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. kızını kaçırmak isteyen genci öldüren baba

    tüm ülkenin sahip çıkıp en az cezayla hayatına geri dönmesi gereken baba gibi babadır.

    ne yapıp edip gündemde tutulmalıdır.

  • 2. bir hamster'a verilebilecek en güzel isim

    (bkz: xhamster)

  • 3. kış saati uygulamasının kaldırılması

    gün itibariyle istanbul güneş doğuş saati 07.52 dir. burası kuzey enlemlerinde bir şehir de değil ama güneş neredeyse saat sekizde doğacak. teşekkürler bu uygulamayı kaldıran şahıslar. sayenizde 30 gün gece filmindeki psikolojiyi az çok tahmin eder olduk. kış aylarında sabahın aydınlık olması gereken zamanlarda sokaklarda vampirimsi yaratıklar görürsen şaşırmam artık!

    tanım: nüfusunun çok ama çok büyük kısmı batıda yaşayan ülkenin saatinin doğuya göre ayarlanması olayı.

  • 4. 2017 yılının tek cümlelik beklentisi

  • 5. pavyonda 150 tlye kitlenen peluş oyuncak

    'pavyonda peluş oyuncakla ne yapacaktınız?' sorusuna müteakip, aklıma şunu getiren;

    allahınız varsa sokmazsınız

    *

  • 6. nevşin mengü

    elinizi vicdanınıza koyun

    akp'li vekile sağlam giydirmiştir. konuşmasında sinirden neredeyse ağlayacaktı. "elinizi vicdanınıza koyun, 13 yaşındaki çocuğun birinin koynuna sokulması normal mi" demiştir. helal olsun, saçma sapan yok 14 yaşında sevdi diye mide bulandırıcı haber yapanların da allah belasını versin.

  • 7. 17 yıldır illegal bundan sonra legal

    fenerbahçeli birkaç kendini bilmez cahil taraftarın açtığı pankart.

    http://hizliresim.com/adb0zg

    tam da çocuk tecavüzlerinin çocuk evliliklerinin tartışıldığı dönemde sözde rakiplerine göndermede bulunuyorlar.

    kısaca;
    18'den önce hatta 3 yaşından 5 yaşından beri sizi s ....yoruz demeye getiriyorlar.
    artık 18 oldunuz illegal değil legal olarak s....ceğiz diyorlar.

    kirli bilinçaltları da ortaya çıkmış oluyor.

    not: burası beşiktaş alayına gider

  • 8. 22 kasım 2016 erdoğan'ın istismar yasası muhtırası

    yarın acayip palyaçoluklar izleyeceğimizin habercisidir.

  • 9. mustafa kemal posteri olmayan dükkana girmeyeceğim

    15 senedir ülkesinde kendisine zorla bir şeyler dayatılan yazar beyanı. düşündükleri de reisçilik denen kültürün, iktidar kurma biçiminin doğal sonucu. hoşgörü diyenler bunu da görsün. bizde hoşgörü bitti kardeş. meşru müdafaadayız. putları kaldıracağız diye geldiler, putun kendisi oldular. bu ülkede reis demeyen iş tutabiliyor mu? hayır...

    o zaman benim de kendimi savunmam gerek. biliyoruz ki insanlar çıkarları zedelenmeden davranışlarını değiştirme eğiliminde değildir. biliyoruz ki bazılarının dini imanı paradır. o halde ben de bireysel olarak, bir tüketici olarak, bazılarının ekonomik çıkarlarını etkilemeye çalışacağım. tekrarlıyorum insan farklı bağlamlarda yaşar, kimse homojen değildir, farklı çıkarları vardır. çıkarlarını etkilerseniz, bir daha düşünür. çünkü sadece o kimlikten ibaret değildir.

    alt tarafı bir poster değil mi? poster de ülkenin kurucu liderinin posteri. ben dayatmıyorum. kimden alışveriş yapacağımı söylüyorum, seçim insanların. ölmüyorlar ya. alt tarafı (1) müşteri. haa bu noktaya taşımayalım diyorsanız işi o zaman bir şeyleri değiştirin. ne kadar reis dayatırsanız, ne kadar osmanlı dayatırsanız, o kadar postere tutulurum. doğal değil mi?

    ben saksı değilim

    (bkz: topluluğun simgesel kuruluşu)

    öte yandan,
    biz bilmiyor muyuz? yeaaa kemalist teyzeler mi, ekieki demeyi?
    biz bilmiyor muyuz poster milliyetçisi olmayın demeyi?
    biz bilmiyor muyuz puta tapıyorlar demeyi?
    biz görmedik mi zorla heykel öptürülen zavallı insanları? gördük. ama başka çare bırakmadınız dostlar. madem bir sembol seçmek zorundayız, dayatıyorsunuz, o diriliş ertuğrul değil paşam, o değildir o gözüm. o değildir o canııım. orada aslan gibi mustafa kemal paşa duruyor.

    arabaya osmanlı tuğrası asmayı biliyorsunuz ama. o zaman hiç gülünecek bir şey olmuyor. trt'de bu ülkenin insanlarının vergileriyle bizlere fantezilerinizi dayatmayı biliyorsunuz ama.

    29 ekim, 23 nisan, 19 mayıs hangisi kutlanıyor bu ülkede? bir ülke sembolleri olmazsa nedir? biz istesek de istemesek de semboller vardır. ve siz onları savunmazsanız birileri gelir başka bir şey dayatır.

    12.000.000 milyon chpliye de tavsiye ediyorum. sembolse sembol.

    mustafa kemal bir şeylerin işareti. mustafa kemal değil derdim, mustafa kemal'in idealleri.

    puta tapıyorlar dediğiniz çağdaş yaşamı destekleme vakfı, atatürkçü düşünce derneği kadar bu ülkeye bir faydanız oldu mu?
    bir tane tuğla mı koydunuz da puta tapıyorlar diye eleştiriyorsun.
    oturduğun yerden kalkıyor musun, sızlanmaktan başka bir şey mi yapıyorsun? bugün bile hale o puta tapıyorlar dediklerinin ürettikleriyle ayaktasın. hala o kafanın ürettiği insan sermayesi bir şekilde bizlere ayakta tutuyor.

    bundan sonra öyle ali ismailleri dövüp, para kazanmak devri bitti.
    bundan sonra mahallede terör estirmek yok, birilerinin savcısı, birilerinin polisiysen yok sana para. bitti o devir.
    gündüz gülüp, gece beni sokakta kıstırma devri bitti.

    sembollere bakarım.

    kim nedir ? kime çalışıyor artık her şeyi not ediyorum.
    akp'ye oy mu veriyorsun? okey gayet güzel, çıkarın oradan geçiyorsa ver tabi. ama benden para kazanamazsın. istersen çıkarlarını bir kere daha düşün. bir kişi, bir müşteri. bana sorarsan 12.000.000 müşteriyi unut kafadan.

    kimse kusura bakmasın bu ülkenin kurucu değerlerini yıpratmaya çalışanlara para kazandırmayacağım, kimse kusura bakmasın anayasa'dan laiklik çıkartılsın diyenlere oy verenlere para kazandıramam.

    mustafa kemal posterin yoksa alışveriş yapmama hakkımı kullanıyorum.

    eski usül. eskiden öyle değil miydi?

    osmanlı zımbırtısı mı var dükkanında, bireysel olarak tüketmeme hakkımı kullanacağım. küçümsüyor musun? göreceğiz sonuçlarını. yaw benim de naçizane çıkarım mustafa kemal posterinden geçiyor. sen istiyorsan büst koy. heykel koy dükkana.

    sadece küçük esnaf için de değil bu. eyyyy ntv'nin star'ın sahipleri yok öyle hem bana yemek satıp, hem akp propagandası yapmak kanallarında. bak koçlara koç gibi ol. yap bir mustafa kemal reklamı al gönlümü. bu kadar da 'safım' işte.

    erdoğan demirören beyefendi çıkarın akp'den mi geçiyor? eyvallah. güzel.
    bana bir yarım saatini ver diyordun tayyip erdoğan'a ? cumburbaşkanımız sana çok yarım saatler verdi. ama ben artık 1 dakika bile vermem. tüplerini başkasına satarsın.

    maymun gözünü açtı. sonuçlarını 10 seneye yaşarsın.

    no mustafa kemal, no money okey?
    can u understand me?

    ilgilenen arkadaşlara topluluğun simgesel kuruluşu isimli anthony cohen'in kitabını öneriyorum. aptal değilim, sosyoloğum. tez yazmıyorum. mesajı kitleselleştiriyorum. sizin dilinizden iyi anlarım. dil niye mi bu kadar seviyesiz, çünkü sizle muhattabım dostlar. basit mesaj. bol bol acite edeceğim ki mesaj yerine ulaşsın.

    osmanlıspor için milyonlarca dolar harcayan, diriliş ertuğrul denen garabet için boş boş konuşanlar mı sembolleri küçümsemeye başladı? arda turan'ı milliyet gazetesinde, sabah gazetesinde, habertürk'de yağlamaya çalışanlar mı? pr bizden sorulur babalar. bir siz mi akıllsınız? o sakal boşuna bırakılmadı dimi arda? katar matar meseleleri. hmm.

    anlayan, anladı. no mustafa kemal, no money. anlaşıldı mı mesaj? bırakın mustafa kemal posterini şeriatçılar da para kazanmak için kullansınlar. iki ayyaş demelerinden daha iyi değil mi? semboller değiştirir dostlar. koyuyorsun mustafa kemal posterini, şöyle bir de bakıyorum sana, bakıyorum eşine, çocuklarına. hemeeeeeeen cüzdanım çalışıyor.

    haaa mustafa kemal sana ters mi geliyor? sen de gökkuşak bayraklıdan al.

    bak elalem de böyle çalışıyor sembollerle.

    (bkz: arda turan)
    (bkz: acun ılıcalı)
    (bkz: osmanlıspor)
    (bkz: diriliş ertuğrul)
    (bkz: kerimcan durmaz)

    bu arada ben şizofrenim aklınızda olsun.
    kerimcan
    arda
    sedat peker ve hac ziyaretleri
    tayyip erdoğan
    sabah gazetesi

    hayat işte, 15 sene önce bir dersten mustafa kemal en büyük insandır demedim diye teröristlikle suçlanıp kovulmuş insandım ben. ama kusura bakmayın orada mustafa kemal dememişken şimdi recep tayyip erdoğan hiç diyemem. birisini seçmek mi zorundayım. seçimim belli.

    sarı saçlım mavi gözlüm

    en sonda söylüyorum. mustafa kemal posteri metafordur.

  • 10. sigara içip küfreden türbanlı kızlar

  • 11. döviz kurunun önemli bir barometre olması

    (bkz: mehmet torricelli)

  • 12. maymun türbanı çıkardı 16 kişi ölü 50 kişi yaralı

    ben de maymun türbanını çıkardı zannettim de şaşırmıştım. haberde şaşıracak birşey yok. islam dünyasında sıradan bir gün.

  • 13. bahçeli'nin erdoğan'ı satacak olması

    --- spoiler ---
    5- ve eklemiş: "330'u bulamazlarsa başta cumhurbaşkanı olmak üzere herkes yasal sınırlarına çekilmek zorunda kalacak.
    --- spoiler ---

    lan devletin sistemi hakkında kumar mı oynanır. bu kumarı oynayan adamın b c d planları var mı! beyimiz meğer pazarlıkla işini sağlama alıyormuşmuş da tırı da vırı

    tanım: stepne liderin her zamanki gibi akp stepnesi görevini yapacağı ve iş bu başlıkta yazan teoriyi yerle yeksan edeceği durum. bahçeli satsa satsa kendi halkını satar

  • 14. 21 kasım 2016 antalya çiftçi protestosu

    antalyalı çiftçilerin, toptancı halinin kapılarını kapatıp ürünleri kendilerinden düşük fiyata alıp pahalıya satan kabzımallara ve hükümetin tarım politikalarına karşı başlattıkları protesto.

    --- spoiler ---

    cumhurbaşkanı'ndan alın terimizin hakkını istiyoruz!

    "bizim devletten istediğimiz sadaka değil. suriyelilere haksız yere verilen milyarlarca parayı bize akıtsın demiyoruz. biz onuru, şerefi ile çoluk çocuğunu büyütmeye çalışan, yeri geldiğinde canını vatanı için veren türk çiftçiyiz. biz cumhurbaşkanı'ndan alın terimizin hakkını istiyoruz. sadaka istemiyoruz. ayrıca bizim sırtımızdan enflasyonu düşürmesinler"
    --- spoiler ---

    link

  • 15. ülkeyi içine düştüğü durumdan kurtaracak tek şey

    "eğer ülkeni kurtaracak bir lider beklemekteysen, ben size hiçbir şey öğretememişim demektir.”

    mustafa kemal atatürk

    sen öğrettin, biz öğrenemedik atam.

  • 16. türkiye cumhuriyeti borç bulamıyor

    selin sayek böke'nin açıkladığı korkunç veri.

    "geçtiğimiz haftalarda devlet borçlanmak üzere piyasaya gitti. kendi kağıtlarına türkiye cumhuriyeti devleti müşteri bulamadı. geçen hafta yapılan hazine ihalesinde, hazinenin kapısını çalan olmadı. sonunda hazine borcunu kamu bankalarına sattı. üstelik son zamanlarda ödemediği kadar yüksek faizden."

    konuşmanın başlıkları:

    • bu ne 1994 krizine ne 2001 krizine ne de 2009 krizine benzemiyor.

    • geçtiğimiz hafta açıklanan işsizlik verileri türkiye'de yeni bir rekora işaret ediyor, işsizlik yüzde 11, 3'e ulaşmış. 3 milyon 493 bin kişi, çalışmak istiyor, iş arıyor ama bulamıyor. 2 milyon 514 bin kişi, iş dahi aramıyor.türkiye'de 6 milyon 7 bin kişi çalışmaya hazır. türkiye bununla son 6 yıllık işsizlik rekorunu kırıyor. sadece yarım milyon kişi bu yıl işsiz kalmış.

    • türkiye'nin kısa vadede ödemesi gereken, 167. 8 milyar dolarlık bir borcu var. bu borç hepimizin. şirketler borçlu, dolayısıyla o şirkette çalışan işçiler de o şirketin borcuna ortaklar. bu borç türkiye'nin . bu borç türk lirası değer kaybettikçe çok daha pahalı. 2016'nın başında ödememiz gereken toplam borcun tl değeri, 493 milyar liraydı. tl'nin değer kaybıyla bugün ödememiz gereken borcun değeri, 570 milyar tl.

    • ya tedarikçim fetö'cü diye yaftalanırsa, ya bayime yarın birden el konulursa endişesi bütün iş dünyasını sarmış vaziyette. bakkalından türkiye'deki en büyük şirketine kadar. kimse birbirine güvenemiyor. sorun hepimizin sorunu. bu deprem dalgası büyük. kimse kurumlara güvenmiyor, birbirleriyle iş yapmıyor. memur, müdüründen, müdür müsteşarından, müsteşar bakanından şüpheleniyor. hepsinin şüphesi ortak ya yarın fetö'cü listesinde bu isimler çıkarsa diye düşünüyor. kimse hiç bir karara imza atmak istemiyor. böyle bir ekonomi işleyemez.

  • 17. avrupa'ya kızıp pedallı atv üretmek

    dosta güven düşmana taşak malzemesi verir.

  • 18. bedeni dondurulan 14 yaşındaki kanserli kız

    kuran'da olmaz diyomuş olum ne boşuna uğraşıyorsunuz, az manyak değilsiniz siz de.

  • 19. çanakkale'de anzaklara uçakla atılan bildiri

    gerçek olan bildiridir. siz beyin özürlülere neden ülkenin bu halde olduğunu bu aptallıklarınızı yüzünüze vurarak hatırlatacağım.

    kaynağı burasıdır

    turkler tarafindan degil almanlar tarafindan hazirlanmistir. kaynaktada almanlarin ww2 oncesi propagandasinin boktanligindan ve ikna edici olmamasindan bahsediliyor, bu gorulen kagit parcasi da buna bir ornek.

    şimdi siktirin gidin kadın yazarlara yavşamaya devam edin ergenler, ya da uzun süredir kendime şaklaban arıyordum, başvurabilirsiniz, asgari ücret ve yol+yemek veriyorum.

    bi diger saklabansa english demisler british dememisler yazmis. iste bu amina kodumun salaklari muhtemelen ilkokul tarih dersinde birinci dunya savasi anlatilirken yanindaki arkadasina bunlar gercek hayatta ne isimize yarayacak diye soruyordu.

    ozetle: birinci dunya savasina kimler katilmis ac bak amcik agizli.

  • 20. emlak balonu

    bu başlığı bir süredir takip ediyorum. okuduklarımı toparlayıp bu konuda düşündüklerimi de paylaşmak istedim. insanlar daha çok kendi pozisyonlarına göre yorumlama eğiliminde konuyu malum. evi olmayan balon var diyor, ev sahibi, mortgage borçlusu yok diyor. müteahhit, yandaş tayfa balon diyenle aklınca dalga geçmeye çalışıyor. finans ve ekonomi konularıyla ilgiliyim ve emlak piyasasını da amatörce takip ediyorum. buyurun, durumunuz varsa okuyun lütfen.

    öncelikle, kişisel görüşüm istanbul özelinde türkiye emlak balonumuz dünyanın pek çok ülkesinde defalarca yaşanmış fiyat balonlarından birisidir. sadece emlakta değil, tüm fiyat balonlarında fiyatı şişen meta bir yerde gerçek işleviyle bağını koparır ve sanallaşmaya başlar. talep reel tabanından kopar ve tamamen spekülatif hale gelir. ardından piyasadaki alternatif araçların potansiyel getirileri yükselince bu spekülatif talep söner ve fiyatlar hacimsiz şekilde düşer. ortalık durulup metanın işlevine uygun talep gelince de yeni bir fiyat seviyesinde arz ve talep tekrar dengelenir. bu da bir tür ekonomik döngüdür.

    1999-2000 yıllarında imkb böyle sanal bir yükselişe sahne olmuştu örneğin. düşük faiz, sabit dalgalı kur politikasıyla enflasyonla mücadeleye kalkmıştı o dönemdeki hükümet. para gidecek yer bulamayınca borsaya akmıştı. sonra bir gecede çökmüştü. konut piyasasındaki durumu lale çılgınlığından çok o duruma benzetiyorum ben. son on yıldır döviz kuru neredeyse sabitti ve faizler de düşüktü. borsadan ağzı yanan yatırımcı emlak sektörüne yöneldi. reel talebin üzerine bu spekülatif talep de binince fiyatlar özellikle istanbul'da uçuşa geçti. tatlı karı gören her sektörden insan buraya yığıldı. geçmişteki turizm ve tekstil sektörlerindeki çılgınlığı bile aştı aşırı yatırımlar. ama bu sistemde de sonunda arbitraj imkanı tükenecek. aşırı yatırımdan dolayı piyasanın sanallaşmasıyla talep duracak, emlak da kusura bakmayın ama, son alanın elinde patlayacak.

    türkiye bu tür bir durumu daha önce tecrübe etmediği için insanlara masal gibi geliyor. bir benzeri 90'lı yıllarda tokyo'da yaşandı mesela. 30 yıldır toparlanamadı orada emlak piyasası. japonya örneğinde mevcut olan öncül koşulların büyük kısmı bizde de var maalesef. ingilizcesi yetenler için japonya örneği . neymiş bunlar; düşük faizler, vergi politikalarındaki avantajlar, kiracıları koruyan yasal altyapı, tasarruf eğilimindeki değişimler. sonraki döneme özel isim de koymuşlar, 'ushinawareta junen', yani kayıp on yıl diyor japonlar. japonya emlak balonu linki. abd, ispanya, yunanistan örnekleri var sonra ki, çok düşük faizlere ve teşviklere rağmen bu piyasalar da toparlanamadı hala. yunanistan'da 7 yıldır emlak fiyatları düşüşte, yeni inşaat izinleri de düşmesine rağmen. %45 düşmüş 2007'ye göre. yunanistan. ispanya'da %30 düşmüş. türkiye'de ise, sıkı durun son 6 yılda %220 artmış konut fiyat endeksi. türkiye endeksi. emlakçılar, inşaatçılar ve onlardan beslenen medya bu konuyu haliyle gündeme getirmiyor.

    türkiye'de halen ev sahipliği oranının düşük olduğu ve nüfusun arttığı da doğrudur. ama sabit gelirli orta sınıfın, memurun be küçük esnafın giderek alta doğru kaydığı son 10 yılda, talep yaratacak kesim de giderek daralıyor. ekonomik büyümenin kaymağını yiyen kesim ise bahçeşehir'le, ataşehir'le nitelikli konuta doymuş durumda. devlet ise toki vasıtasıyla düşük gelirlilere konut üretmeliyken, özellikle istanbul'da kamu arazilerini rezidanslara pazarlayarak inşaat baronları yaratmayı tercih ediyor. istanbul'u ranta ve müteahhitlere terk eden toki'nin düşük gelirlilere burada yaptığı proje sayısı 3-5 tane sadece. onlar da kentin dışında alakasız yerlerde. anadolu'da pek çok şehirde dağ başlarına yaptırdığı konutlar ise düşük kaliteli, 2-3 yılda dökülmeye başlıyor ve haliyle tercih edilmiyor. bir başka sıkıntı 60'lı yıllardan beri gecekondularla yağmalanan kamu arazilerinden doğan ranta devletin göz yummasıdır. talan edilen arsalar bugünkü balonun da başlangıç noktasıdır. bu arsalar kentin periferisinden merkeze doğru kayarken artan arsa rantı inşaat çılgınlığını da tetiklemiştir. belki de son yılların en olumlu projelerinden olabilecek olan fikirtepe dönüşümü de özkaynaksız çakal müteahhitlere kurban edilmiştir.

    özellikle emlak'a yatırım yapmış, çoğu mortgage borçlusu arkadaşların çeşitli itirazları var, kimi haklı kimi abartılı. biraz onlara da klavye yıpratalım...

    1- evler, köyden kente göçenlerin anadolu'daki varlıklarıyla fonlanıyor deniyor. alt-orta gelir grupları için doğru. merkezi lokasyonlar ve rezidanslar için yanlış. bir de bu 90'lar için tamamen doğru bir tespitken hız kestiğini düşünüyorum son yıllarda. tarımda yaşanan krizden ve teşviklerin arazi büyüklüğüyle sınırlı olmasından dolayı tarım arazileri eskisi kadar para etmiyor artık.

    2- inşaat maliyetli bir iş, fiyatların maliyet boyutu da var deniliyor. 2016 yılında resmi gazetede betonarme karkas için 1. sınıf metrekare inşaat maliyeti minimum 774, maksimum ise 851 lira olarak açıklandı. bu kaba inşaat maliyetidir. 120 metrekare bir daire için en fazla 100 bin tl yapar. bir o kadar da ince işçilik olduğunu varsayalım ki, çoğu müteahhit 40-50 bine hallediyor bunları ya, 200 bin diyelim arsa hariç. arsa sahibiyle %40-60 civarında anlaşılıyor genelde. lokasyona ve piyasa durumuna 10 dairenin 4-6 tanesi arsa sahibine kalıyor. elbette bağdat caddesi gibi lokasyonlarda oranlar değişebiliyor. biz hesaplama kolaylığı açısından ortalama %50 verdiğini varsayalım ve basit/adi/ilkokul matematiğini buna göre kuralım. 10 daire için toplam inşaat maliyeti 2 milyon tl olacaktır. müteahhite 5 daire kaldığına göre 2 milyon bölü 5'ten 400 bin maliyeti var. bir de 2 milyonun yıllık fonlama/fırsat maliyeti olarak %10 alalım ve inşaat bir yılda bitti diyelim. toplam maliyet 2.200 bin oldu. ortalama maliyet ise 440 bin. müteahhidimiz 5 dairenin 3'ünü 750 bin seviyesinden satarsa tüm masrafını çıkartır ve diğer 2 daireyi sıkışana kadar etiket fiyatıyla elinde tutabilir. nasılsa emlaktaki artış tüm diğer alternatif yatırım araçlarından yüksektir o gün için. aslında toprak sahibinin de konumu budur. mevcut koşullarda aldığı evleri satsa neye yatıracak ki? kentsel dönüşümden dolayı kiraları zaten inşaatçılar ödüyor ve kiralar uçtu kaçtı. peki nereye kadar bu döngü devam eder? el-cevap, alternatif yatırım araçlarının getirisi artana kadar elbette.

    çok uzun vadede bu araçların getiri eğrileri yakınsama eğilimindedir. bono faizinin getirisi ile altının, emlakın, emtiaların getirileri eninde sonunda birbirine yaklaşacaktır. yani kabaca majör merkez bankaları faiz artırımına gitmeye başladığında emlak piyasasındaki spekülatif talep çekilecek ve toprak sahibi/müteahhit ev fiyatları yerinde sayarken faizden/dövizden elde edilen kazançları görerek nakde dönmek için emlakı elden çıkarmaya çalışacaktır.

    3- mortgage büyüklüğü bizde az, bankalar etkilenmez diyenler var. bankalar için nakit akışı önemlidir. nakit dengesi bozulunca en güçlü banka bile sıkıntıya girer. ekonomik krizin tetikleyeceği bir iflas ve işsizlik dalgası en çok da bankacılık sektörünü etkileyecektir. mevcut yasal durumda batık krediler karşılığında ellerinde kalan evleri ekspertiz fiyatlarının altına satabilmeleri mümkün değil. ama 2-3 yılda bir yaptırdıkları ekspertiz değerleri düşmeye başladığında ucuza satarak nakit durumlarını düzeltmek isteyecekler. yani yükselişi destekledikleri gibi, fiyat düşüşünü de hızlandırıcı etkisi olacak bankaların piyasa tersine döndüğünde.

    4- bu evleri kim alıyor sorusun alternatif yanıt. ticaret erbabı ucuz finansman için hileli konut alımı yapıyor. a ticari kişisi kendi konutunu b kişisine sahte satış yapıyor ve finansman maliyetini neredeyse yarı yarıya düşürüyor. b kişisi de kendi evini a kişisine satıyor vs. ticari kredi faizleri yıllık %15-20 iken mortgage faizleri malum %8-10 civarında. ayrıca 10 yıllık ticari krediyi hiç bir banka da vermiyor. geçen hafta hatırlarsanız süzer plazada polisin müdahil olduğu mafyatik bir kavga vardı da vadeli aldığı konutu bankaya teminat verip kredi alan ve çekleri ödemeyen bir şirket çıkmıştı arkasından. finansal açıdan bitik olan bu şirketin bankaya da ödeme yapacağını sanmıyorum.

    5- döviz bazında fiyatlar düşüyor, yabancılar ev almaya gelirler mi? daha da düşmesi bekleniyorsa gelmezler. alanlar da portföy yatırımı mantığıyla geldikleri için pişman olacak zaten. araplar ve ruslar petrol fiyatlarının düşüşünden dolayı nakde sıkışmış durumda. kriz uzun sürer ve realize edemezlerse pozisyonlarını bir 20 yıl daha gelmezler buralara.

    6- nüfus artıyor, insanlar evleniyor, peki nerede çiftleşecek bu gençler. aslında reel konut talebi büyük oranda bu tür bir sosyolojik gerçeğin üzerinde duruyor. ama ben kimsenin ev bulamadığı için evlenemediğini duymadım. anadolu'nun ücra köylerinde filan oluyor bu durum sadece. tüik 2010 yılında yayınlaması gereken konut istatistiklerini yayınlamamış. ülkenin gerçekten de konut açığı var mı bilemiyoruz o yüzden. ev alma imkanı olmayan da kiracı oluyor sonuçta. reel gelirleri düşen orta gelir grubunun da zaten ev alabilme imkanı kalmadı istanbul'da. alacak olsa bile mevcut stok yeterli bunun için. kaliteli konut sayısı yetersiz derseniz, bu doğru bir tespit ve kentsel dönüşüm de bu konuyu çözmek için var. kentsel dönüşümle üretilen ilave konutlar da balonu şişiren bir başka faktör.

    7- beklenen büyük istanbul depremi ve deprem sigortası gerçeği de arada gündeme geliyor. şunu unutmamak lazım ki, eviniz depremden zarar görürse sigorta sadece inşaat maliyetini size öder. bir milyonluk da olsa 300 binlik de ödeyeceği tutar 150-200 bin civarında kalır. altyapısı çökmüş bir muhitte, yıllarca inşaat gürültüsü ve çeşitli sıkıntılarla yaşamak için yeni konut yaptırır mısınız peki? başka yere taşınacak olsanız bu 150-200 bin ile ev alabilir misiniz? bence 300-400'e alabilirsiniz böyle dönemlerde. yani 99 depreminde olduğu gibi %50-60 civarında fiyatlar lokal olarak düşecektir. deprem ise muhakkak olacak. istanbul tarihinde 200-250 yılda bir büyük depremler olmuş ve bilinen tarihte şehir 3-4 kez yeniden kurulmuş zaten.

    8- kenar semtlerdeki siteler, markalı konutlar, kaliteli ve akıllı binalar çok güzel gelsenize. aslında herkes kentin göbeğindeki kaliteli konutlarda oturmak istiyor ama arsa fiyatları buna müsade etmediği için çeşitli tali avantajlarla akllıları çeliniyor. köprüye 10 dakika diye kentin 30 km dışından ev satıyorlar vatandaşa. havuz, yeşil alan, akıllı bina filan güzel ama, o aidatlar ne olacak uzun vadede? bu güzelim binaların pek çok avrupa ülkesinde 70'li, 80'li yıllarda banliyölere yapılan siteler, uydu kentler gibi zamanla yıpranacağını, ıssızlaşacağını ve terkedileceğini düşünüyorum. aidatlar ödenmeyecek, sosyal tesisler, spor tesisleri dökülmeye başlayacak, güvenlik tavsayacak ve düzgün insanların kaçmaya başlamasıyla bu havalı isimli siteler muhitin aslına dönecek. bu yüzden uzun vadede yapılabilecek en kötü yatırım şehir dışındaki 20 metrekare arsa payına yüzbinler gömmek sanırım.

    9- balon var mı, yok mu? bence istanbul'da lokal olarak ve markalı projelerde bir balon var. kurtköyde yok belki, ama samandıra'da var. balon patlayınca ne olacak peki? bütçesine uygun ikamet amaçlı konut alanlara hiç bir şey olmaz. 15-20 yıllık vadeyi gözeterek yatırım yapmış olanlar da yırtar. ama geliri olmadan borçla aldığı emlakı 3-5 seneye fiyatı artar satarım diye niyetlenenler ayvayı yer. gelirine göre aşırı borçlananlar ise, işsiz kalırsa veya iflas ederse eldekinden de olur.

    10- balon illa patlar mı? ekonomik kriz şok şeklinde vurmazsa, iyi senaryoya göre patlama yerine yavaşça sönebilir de. fiyatlar sabit kalır ya da %10-15 geriler ve 5-6 yıl enflasyon ve kur karşısında yavaşça erir. 3 yıl fiyatın artmaması zaten %30 düşüş demektir. istanbul için hesaplanan %50 civarındaki sanal artış da bu şekilde düzeltilmiş olur. ama hükümetin son ana kadar inşaat sektörünü desteklemek için çabalaması riskli marjinal noktalara doğru sürüklüyor bizi. tüm diğer sektörleri inşaata feda edecekler korkarım. bu durumdaysa kimi bölgelerde %60 civarında reel bir düşüş şoku gelebilir sanki panik satışlarında. abartılı diyenler mortgage krizinde detroit'te konut fiyatları ne olmuş diye bakabilir. aha da link. 2008'den beri fiyatlar inşaat maliyetlerine inmiş neredeyse ama alan da yok satan da.

    11- makro ekonomik açıdan emlak balonunu da patlatacak krize doğru mu gidiyoruz? hükümet dünyada artışa geçen faiz oranlarına yanıt olarak yüksek kur ve düşük faize dayalı yeni bir modele geçerek ithalatı düşürüp ihracatı arttırmayı deniyor. son aylarda döviz kurundaki artışa tcmb'nin müdahale etmemesinin bir nedeni dolar endeksindeki artışsa bir nedeni de bu. fed, boj, ecb faiz arttırırken bizim siyasi veya ideolojik saiklerle arttırmamamız bir anlamda bu merkez bankalarına yani uluslararası konjonktüre, piyasalara kafa tutmak oluyor. sonuçları geçmişte hep çok acı oldu bu yaklaşımın. bu sefer de farklı olacak değil. ülkede büyük bir kriz yaşanır ve bunu bir resesyon dönemi izlerse emlak bu işten en zararlı çıkacak sektörlerden birisidir. faiz artışları rutin haline gelir ve risk primimiz (cds) de artarsa, yandı gülüm keten helva. 2001 krizindeki şansımız dünyadaki parasal genişlemeye denk gelmesiydi. bu şekilde çabuk toparlanabildik. ama parasal daralma döneminde yaşayacağımız yerel bir ekonomik kriz büyük ihtimal uzun bir resesyona girmemize neden olacaktır. bu ise, artan çalışma yaşındaki nüfusla beraber işsizliğin artması, sosyal sıkıntıların ağırlaşması, toplumsal yapıların, hatta ailelerin dağılması anlamına gelir.

    nacizane önerilerim ise;

    sevgili türkiye cumhuriyet merkez bankası, şimdi sakin ol ve elindeki faiz silahını yavaşça yere/piyasaya bırak. dünya ile, piyasa ile inatlaşma.

    sevgili küçük yatırımcı, emlak yatırımcı yaparken 3-4-5 kere düşün. iyi lokasyon ve bütçene uyan uygun fiyat bulursan fazla borçlanmadan uzun vadeyi düşünerek alım yap.

    sevgili barınma amacıyla ev bakan orta/alt gelirli, acele etme, borca batma, tasarruf et, birikim yap. yarısından fazla borçlanacağın mortgage'a girme. krizi var, işsizliği var bunun.

    sevgili devlet, senin biricik evladın bu gözü doymayan müteahhitler mi? rantiyeler, hırsız toprak sahipleri mi? az şu toki'ye, piyasaya çeki düzen ver lütfen. rant gelirini de vergileyecek bir yöntem geliştir, dar gelirlinin konut sahibi olabileceği sahici teşvikleri ver.

    ve iktidar... ey muktedirler, çarçabuk vasıfsız danışmanlardan kurtulun. namuslu ve becerikli insanları istihdam edin. kamunun, halkın, devletin, tüyü bitmemiş yetimin malına sahip çıkın. bunları yapamıyorsanız da istifade etmeyi bırakın, istifa edin. kriz gelince siz, biz ayırmadan akp, chp, mhp gözetmeden çökecek tepemize çünkü.

    son olarak, düzgün eğitim almış, saygın meslek sahibi insanlar sabit gelirleriyle bu evleri alamıyorsa ki, alamıyor. bu işte bir yanlışlık vardır, bu fiyatlar hatalıdır. geriye kalanlar, mafyası, hırsızı, arabı ve rantiyesi beraberce takılın, size mutluluklar. bakın ne güzel yazılmış şurada da (#64199257).

    biraz dağınık yazdım ama derdimi anlatabildim sanırım.

  • 21. 21 kasım 2016 tsl ve 1.lig yayın hakları ihalesi

    ihaleye giren iki firma da mehmet emin karamehmet'in devlet tarafından gasp edilen şirketleri.

    adamın vizyonuna hayran olmamak elde değil.

  • 22. 22 kasım 2016 japonya depremi

    tsunami yok 1 metreymiş yok 3 metreymiş, arkadaşlar bilmem farkında mısınız ama fukuşima nükleer tesisi 2011 yılında depremde hasar aldığından beri olaylar hala kontrol altına alınmış değil. durumun ciddiyetinden bir haber gelip "caponlara koymaz yea" diyerek olayı sulandırmaya çalışanları gördükçe gerçekten çok şaşırıyorum. geçen kazada az da olsa durumu kontrol almaya çalışıyorlardı şimdi elde kalan radyoaktif maddeleri soğutan sistem de bozulmuş. 2011'de ne olmuş, hala neler oluyor bir okuyun gözünüzü seveyim;

    - 2011 yılından beri günde 300 ton radyoaktif atık okyanusa salınıyor.

    - fukuşimadaki radyoaktivite o kadar yüksek ki, bunu durdurmak için kullanılan robotlar daha merkeze yaklaşamadan bozulup eriyorlar. tepco denen sik kafalılar "bu sorunu çözecek teknolojiye şu an sahip değiliz" deyip kenara çekildiler.

    - daha sonra tepco'daki mallar buzdan bir duvar yapalım bari bu sızmayı önleyelim dediler, "olay kontrol altına alınacak" diye vızıklıyorlardı şimdi de okyanusa salınan suyu durdurabilmek için 4 seneye daha ihtiyacımız var diyorlar. sik anasını sik 4 sene ne ki, okyanusa pompalamaya devam...
    (not: bununla ilgili haberler ve makaleler internetten kaldırıldı. konu ile ilgili bilgiye ulaşmanız artık biraz zor.)

    - kazadan kısa süre sonra kanada ve amerika kıyılarında sudaki radyasyon oranı %300 olarak ölçüldü ve bu oran her sene katlanarak artıyor. kazaya yakın olan bölgelerdeki deniz canlılarının çoğu öldü, ya "hastalandı" ya da acaip değişimlerden geçiyorlar. kısaca şu an okyanus tümörlü balık kaynıyor. radyasyondan etkilenenler sadece deniz canlıları değil tabii ki.
    http://i1.mirror.co.uk/…ukushima-mutant-flowers.jpg
    http://www.themarysue.com/…tbutterflies-580x278.gif
    http://www.dw.com/image/16166163_303.jpg
    http://namarashhs2015.weebly.com/…/2136834_orig.jpg
    http://s3.india.com/…tent/uploads/2015/07/bunny.jpg
    http://www.secretsofthefed.com/…ut-article-size.jpg

    - bütün bunlar sonucunda çoğu avrupa ülkesi, amerika ve japonya'dan gelen deniz ürünlerini ülkeye sokmama kararı aldı. ton balığı falan zaten hayal, unutun artık.

    - 2011 yılındaki kaza nedeniyle kaliforniya'da yeni doğan bebeklerin kansere yakalanma riski 29 kat fazla. yetişkinlerde de kanser vakalarında artış gözlenmiş.

    - olayı örtbas etmek için hükümetler ölçümleri normale yakın göstermeye çalıştığı da yazılanlar arasında.

    kısaca dünyanın içine ettiler, 2-3 metrelik dalgaları değil bunları konuşmak gerekiyor. "aman inşallah kimse ölmemiştir" diyorsunuz iyi hoş da fukuşima'ya yakın yaşayanlar bugün depremde ölmese bile belki 10 sene sonra kanserden zaten ölecek. anlatabiliyor muyum sevgili arkadaşlar?

    daha fazla bilgi almak isteyenler şu linklerden devam edebilir;
    http://www.reuters.com/…ma-pm-idusbre97601k20130807
    http://www.storyleak.com/…-prompts-fukushima-fears/
    http://oregonstate.edu/…-local-extinctions-expected
    http://time.com/…43/fukushima-disaster-food-safety/
    http://www.globalresearch.ca/…rom-fukushima/5355280
    http://www.integrativecanceranswers.com/…er-in-u-s/
    https://www.rt.com/…na-radiation-tripled-fukushima/

    (not: bilgilerde bir yanlışlık varsa lütfen uyarın, olayın üzüntüsü ve siniriyle hızlı bir şekilde yazdım.)

  • 23. yakışıklı diye yutturulan ünlüler

  • 24. yusuf yerkel

    unuttuk mu. hayir tabi ki. tekmeci. malum tekmeden sonra karisini da trtye sokan varlik.

  • 25. cinsel istismar yasası terörle mücadele içindir

    hımm, bu bilgiden hareketle muhtemelen milli takım önümüzdeki dünya kupasını kazanır diyorum ben.

    artık öyle bir saçmalamak ki yorumların olayla zerre mantıksal bağlantısı kurulamıyor aq.

  • 26. boşandıktan sonra erkeğin nafaka ödemesi saçmalığı

    şimdi size mühendis bir arkadaşımın eski karısı ve yasalar tarafından nasıl acı sikildiğini anlatıcam hazır olun,

    bu arkadaşım odtü'den mezun ailesi varlıklı bir çocuk. benden 2 yıl önce evlendi. kerizciğim 2 de çocuk yaptı.

    evlenmeden önce ailesinin üstüne yaptığı 1 evi vardı birde arabası.

    evlendiği kız özel bir okulda öğretmen. evlenince hamile kaldı. kendi isteğiyle bir daha da çalışmadı. zaten kocası çok iyi kazanıyor.

    evlendiğinde ilk iş çocuğa arabayı yeniletti ikinci işte evi sattırıp yeni bir ev aldı.

    ikinci çocuğu da doğurdu. evlendikten 7 yıl sonra herife boşanma davası açtı.
    hakim ev ve araba evlilikten sonra alındığı için ortak mal saydı. bankadaki parayı da ortak saydı.

    herif ayda ortalama 8-10 bin arası alıyor. kız 5 kuruş kazanmadı.

    ama ev satıldı 550 bine kız 275 bin tl aldı.

    araba satıldı 60 bine kız 30 binde ordan aldı.

    bankada 50 bin varmış kız 25 de ordan aldı

    hakim kıza 2000 tl yoksulluk nafakası çocuklara da aylık 1800 tl iştirak nafakası bağladı. yani kız ayda 3800 tl alıyor. nakit cebine de 330 bin nakit koydu.

    kız şu an işe başlamıyor çalışsam 1500 anca alırım nasılsa hakim bana 2000 tl nafaka bağladı diyor.

    evlenin keriz erkek kardeşlerim siz hala. akıllanmadan evlenin olur mu? sizi gidi mallar sizi.

  • 27. intiharlı çiçek sepeti reklamı

    alternatif sonda atladıktan sonra çiçek sepetinden çelenk gönderen müşterilerin memnuniyeti ile bitirilebilir.

  • 28. deniz feneri derneği'nden gelen suriye smsi

    olamaz amk virus mirüs olamaz. yeter lan her başlıkta aynı sikko espri!

  • 29. 21 kasım 2016 ahmet türk'ün gözaltına alınması

    akp kalpazanlığı yapmadan önce bu adamın hayat hikayesini inceleyin derim. her şeye "terörörö" demeye alışmış bir akp yavşaklığı aldı başını gidiyor.

    o bölgede olayların durması için hayatını defalarca tehlikeye atmış, aşiret kavgalarının durmasında önemli katkısı olan bir adamdır.

    niçin içeri alınıyor. çünkü hükümet artık bir iç savaş istiyor fakat bir türlü istediğini elde edemiyor. o da insanların hassas noktalarına el atıyor.

    demedi demeyin sonunda chp de kapatılacak.

  • 30. 2016 ekonomik krizi

    çatır çatır gelmiştir. bizzat gözlerimle gördüklerimi, kulaklarımla duyduklarımı anlatayım. yok öyle bir şey diyen aktroller gelsin açıklasın.

    çalıştığım inşaat firması 2 hafta önce demirin tonunu 1610 liradan alırken, bugün gözümün önünde 1810 liradan aldı. dolar bizi etkilemiyor diyenler buyursun açıklasın. antalya'da son 1 ay içinde 4 büyük aydınlatma firması iflas verdi. arkasında kocaman bir holding olan inşaat malzemecisi kepengi kapattı. ki son 1 yıl içinde şahit olduğumuz kapanan 5. malzemeci...

    2 gün önce amcamın 8 yıldır devam eden davası için avukatıyla buluştuk, laf piyasaya geldi ve bizzat şunları söyledi: 'bir müşterim 120 daireli yeni bir site bitirdi. fiber kablolar için ihale açtık, 5 firma başvurdu. 3 tanesi ihaleye gelmedi, diğer 2 tanesi ise doların fiyatının ne olacağı bilinmediğinden çekildi. fiber kabloları halen yaptıramadık.'

    peki kervansaray oteli aranızda bilmeyen var mı? geçen ay elektriğini kestiler kervansaray'ın... çalışanları 3 aydır maaş almıyor. 2017'de ise hiç açılmayacak. organize sanayiye gidin, hatta diğer küçük sanayilere gidin. stokçuluk almış başını gitmiş, kimse mal satmıyor. param var bana satış yapın deseniz malzeme satacak firmayı ya battığından ya da stok yaptığından bulamayacaksınız. parası olan bile iş yapamaz hale geldi.

    ben ne yapıyorum? çalıştığım kendi ailemin şirketi olmasına rağmen yeni sertifika programları takip edip, mümkünse kayıt olup, bildiğiniz başka bir firmaya, yani elin firmasına geçip, iş değiştirmeyi düşünüyorum. yalan yok; tercihimde kariyer istememin ve aile şirketi olması nedeniyle profesyonel bir şekilde çalışamamamın (sabah belediye başkan yardımcısının yanına yolluyorlar, akşam şantiyede hadi çay yapsana diyorlar) etkileri de var. ama hepsinden önce işlerin çok sağlam bir şekilde boka sardığını da görmüş bulunmaktayım. yakında işler durursa hiç şaşırmam ve görece daha stabil bir iş bulursam bizimkilere müsaade deyip kaçarım.

    akşam, güneş, sabah okuyan adamlar penislerini sıvazlayıp 'böğüyen eğonomiğ' demeye devam etsinler. bir şeylerin büyüdüğü aşikar, ne olduğunu üstüne oturduklarında anlarlar.

  • 31. aslında zeki olmadığını fark etmek

    zeki insanların hemen fark ettiği gerçektir.

  • 32. türkiye nato'dan çıkarsa şangay'a üye olabilir

    kız gel seni artist yapayım tadında atılmış bir zarf. artist olacağını sanan kızın başına gelenler hepimizin malumu.

  • 33. awkward kelimesinin türkçesi

    rahatsizlik veren tuhaflik.

  • 34. 13 yaşında bir kızın bir adamla yatması normal mi

    kiz-erkek

    14-14
    15-15
    16-16
    17-17

    normal.

    15-17
    16-18
    17-19

    normal.

    20-30

    25-40

    35-55

    normal.

    bak amin evladi;

    13-30

    15-40

    16-50

    17-75

    normal degil ok? pedofili pic seni.

  • 35. 22 kasım 2016 fetö teyakkuzu

    (bkz: iddiaya göre)
    (bkz: alınan duyumlar)

    ayrıca (bkz: ohali uzatma çabaları)

  • 36. yaşam standardını iki katına çıkaran şeyler

    - kaliteli arkadaşlar
    - birbirini seven ebeveyn
    - seven ve sevişen eş/sevgili
    - asgari ücretin 4-5 katı gelir
    - apple ürünleri
    - harddisk yerine ssd
    - her gün duş almak
    - az yemek
    - spor
    - rahat ve kaliteli ayakkabılar
    - en azından tahammül edilebilir seviyede meslek
    - mesleki başarı

  • 37. shameless

    bir odada hitler, stalin ve debbie olsaydı ve benim de iki kurşunum olsaydı; debbie'yi iki kez vururdum.

  • 38. ibrahim tatlıses'in twitterdaki 15. beğenisi

    allah allah allah allah bu nasıl sevmek

  • 39. 21 kasım 2016 dolar kuru

    mudahalem neticesinde dibi gorecek kurdur.

    hiç kimsenin hiçbir şekilde aksini soyleyemeyecegi ve günün ilerleyen saatlerinde goreceği durum.

    baktım kimse müdahale etmiyor ben de devreye cenabetligimi ve elimi atınca kurutma lanetimi kullanmaya karar verdim.

    3.3799'dan 5bin dolar aldim ve bundan sonra olacakları seyredin.

    ben yanmasam sen yanmasam dedim ve kendimi ateşe attim sırf halkım için

  • 40. 81 ilin 2015 yılındaki çocuk gelin istatistikleri

    (bkz: tunceli)

    gururlu edit: tunceliliyim.

    edit 2: yanlış anlaşılmasın genellemeleri sevmem, bu işin gururu olmaz, sadece şehrimin oranı düşük onu ifade etmek istedim, keşke 0 olsaydı, ülkemizde.

  • 41. cübbelinin skandal videosu

    cübbeli bunları boşuna yapmıyor işin birde ticari boyutu var: https://www.youtube.com/watch?v=okqekhctjqg&t=4s

    hz. muhammed'in savaştıkları işte böyle tiplerdi. siz bu hoca kılığındaki tipleri müslüman mı zannediyorsunuz? bunlar müşriğin en orijinal, su katılmamış hali. allah bütün müslümanları cübbeli gibilerin şerrinden korusun.

  • 42. erkeklerin giderek gayleşmesi

    ayyy yok öyle bişey ayol.

  • 43. çocuk parkında salıncakta sallanan ayı

    yalnızlığı çok güzel tasvir eden görüntülerdir.

    https://www.youtube.com/watch?v=akcz_f460ck

    (bkz: yalnız ve ayı)

  • 44. kemal kılıçdaroğlu'nun aleviliğini gizlemesi

    anayasal hakkını kullanmıştır.

    kimse din, vicdan, düşünce ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz ve bunlardan dolayı suçlanamaz. md:15

  • 45. türkiye'nin şangay işbirliği örgütü'ne katılması

    örgütün demokrasi çıtasını yükseltecek olay.
    düşünün örgütteki en demokratik ülke putin'in rusya'sı.
    türkiye katılırsa en demokratiği türkiye olacak. fakat ardından hızla türkiye de özbekistan seviyesine düşecektir.

    zira bu gerçekleşirse olacak olanlar:
    - başkanlık sistemine geçilmesi
    - idamın ve işkencenin geri gelmesi
    - muhalefetin (tamamen) yok edilmesi

    aynı zamanda suriye'de esad'ın kalıcı olacağı garantilenmiş olur.
    örgüt içerisinde fasulye muamelesi göreceğimiz de kesin. zira nato'dan yeni çıkmış türkiye'ye kimse güvenmeyecektir.
    rusya'nın, türki cumhuriyetlerin doğalgazını petrolünü falan yedirmezler.
    anca oralarda biraz daha fazla inşaat yaparız. bu arada ab ile ekonomik ilişkiler de büyük sıkıntıya girer. hatta ab süreci bitip nato'dan çıkılacağına göre ekonomik yaptırım bile gelebilir.

    artık rusya'nın kuyruğunda esad'ı kurtarmak için suriye harekatı yapar dururuz.

    biz vazgeçtik, nato'ya geri dönüyoruz demek de imkansız olacaktır.

    özetle haşırt the blackboard.

  • 46. politikada en nefret ettiğim şey yalandır

  • 47. rengi anlaşılamayan terlik

    neden bir türlü tartışıldığın anlam veremediğim terlik.

    oysa ki rengi apaçık mavi-siyahtır.

  • 48. isveçli olsam ülkücü olurdum

    tam tanım yapamayacağım fakat son zamanlarda aklıma gelen bir motto. bu ülkede yaşıyorum. insanları sevmeye çalışıyorum, ama her gün bir şekilde sevmemem için ellerinden geleni yapıyorlar. tecavüzler, saldırılar, din propogandası ile türklük savunanlar falan derken iyice soğudum türkçü yaklaşımlardan.

    sonra düşündüm, arkadaş isveçli olsam yine solcu mu olurdum? apolitik mi olurdum? hayır abi, tabiki ülkücü olurdum. isveç'e bağlı, pagan kültürüne özlem çeken, insanlarının tamamını seven bir insan olurdum. olm nasıl sevmezsin ki şu insanları.

    https://kamilingezileri.files.wordpress.com/…95.jpg

    http://www.nereyekacsak.com/…c_ailesi_stokholm-.jpg

    mesela bir şiir yazardım.

    hayat büyük isveç için devam ediyor;
    bedenim toprağa karışsa da, ülküm daim olacak
    benden sonra gelenler, benden daha iyi olacak
    pagan kültürü üzerinde sönmeyecek bu ocak

    kafelerde bir masamız olurdu, ama pis tipliler oturmazdı o masaya. sarışın marışın herkes orada. sürekli o masada reserved yazdığı için de kimse oturmazdı o masaya. yani "aa boş masa" diye o masaya oturan çömezler dövülerek kaldırılmaz, "kardeşim reserveli masaya oturmuşsun, rica etsek kalkar mısın" denirdi. ulan çok güzel insanlar oldukları için de "götün yiyorsa kaldır" falan demezlerdi. bu sebeple de hiç sorun yaşamazdık. sorun yaşamamız durumunda da kafenin sahibine, "rezerveli masamıza oturmuşlar" derdik, kafe sahibi de kaldıramazsa güvenlik çağırılırdı.

    iyilik toplantıları falan yapardık. sabahlara kadar ülkenin sorunlarını plajlarda ateş yakarak tartışırdık. gerçi ülkenin sıkıntısı da yok mk. ama bulurduk işte. ülkücüyüz biz sonuçta. mesela ülkenin çöpü bitti ve nasıl yeni çöp rezervlerine ulaşabileceğimizi tartışılabilir. sonuçta bu tip sorunlar da ülkümüzü derinden yaralayabilir.

    herkes çok mutlu, kavga yok, dövüş yok. 20 kişi toplanıp birilerine dalmak yok. yaşlı teyzelerin bahçelerindeki yaprakları falan topluyoruz. ne iyi insanlarız lan düşününce.

    işte bu gibi sebepler birleştiğinde isveç ülkücüsü başvuruları her ortamda alınabilir.

    http://www.isvecgundemi.com/…p1-aid,248.html#galeri

  • 49. içerde

    bence sırrı söyleme saçmalığını mert ve sarp'ın sahnesine geçişi normalleştirmek için yaptılar.
    köstenceli ordan sağ çıkarsan anasını sikeyim öyle dizinin.

  • 50. e-sigara

    sıvısının içeriğinde su bulunmaz. 3 temel yapıtaşı vardır.

    (bkz: nikotin)
    (bkz: bitkisel gliserin)
    (bkz: propilen glikol)

    ikisi doğaldır(bitkiden elde edilir) bir tanesi petrol ürünüdür ama sindiriminin zararsız olduğu bilinmektedir ve yıllardır gıda endüstrisinde kullanılmaktadır.

    insanların "ısrarla" ciğerleriniz su toplar dedikleri şey ile bu sıvının ilgisi yoktur.

    (bkz: plörezi)
    (bkz: eğitim cehaleti alır eşeklik baki kalır)