Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. must ile have to arasındaki fark

    açılın uzmanı geldi.

    must ile have to arasında bariz bir fark vardır. siz olumlusu aynı falan diyen yazarlara veya bugüne kadar tek bir kişiye ingilizce öğretmeyi başaramamış lise hocalarına bakmayın.

    must : kendi kendine getirilen bir zorunluluk, uyulmaması durumunda ceza almak, tutuklanmak gibi yasal yaptırımları olmayan bir kullanım.

    have to : dışarıdan getirilen bir zorunluluk, yapmamanız halinde kendi isteğiniz dışında cezalandırılacağınız ve bu cezanın sizin razı olmayacağınız şekilde olacağı anlamında bir kullanım.

    örnekleyelim.

    liselerde derse devam zorunluluğu varken üniversitede bu zorunluluğun olmadığını varsayalım. bu durumda bir lise öğrencisinin okula gitmesi 'have to' iken (karşılığında sınıfta kalmak gibi doğrudan bir yaptırım var), üniversite öğrencisi için okula gitmek 'must' ile kullanılır (okula gitmezse dersleri öğrenemez ve kalır).

    a high school student has to go to school because attendance is required in high schools.

    a university student must go to school if he wishes to pass his courses with high grades.

    sorusu olan varsa dm'den yardımcı olunur.

  • 2. yazarların atatürk'ün en sevdiği sözleri

    "eğer bir gün benim sözlerim bilimle ters düşerse, bilimi seçin."

  • 3. 23 ekim 2016 ırak'ta alkolün yasaklanması

    aklıma direkt iran'da humeyni devrimi'nden sonra yapılan bir röportajı getirmiştir:

    - islam devrimi hayatınızda neyi değiştirdi?
    + eskiden dışarıda içer, evde ibadet ederdik.
    şimdi evde içiyor, dışarıda ibadet ediyoruz.

  • 4. caner erkin

    kısa özet geçeyim; aşil tendonu koptugundan hemen ameliyata alınmış olmalıdır. o ayağın üstüne ne kadar basarsa tendonun üst kısmı baldıra o kadar çıkar. ameliyat yarası büyür işlem zorlaşır. ameliyatta kopan üst kısımla bilekteki kısmı birleştirecekler ve maalesef bu tendon sakatlıktan öncesine göre daha kısa olacak. bu da bir daha o deparların %80'ini anca atacagı anlamına geliyor. aynı zamanda aynı sakatlığı gecirme ihtimalı daha fazla artık. bir süre aşil botu, sonra koltuk değnekleri, fizik tedavi sonrası yürümeye baslayabilir. 5 ayda yarrağımı döner. parsiyelse dönme ihtimali vardı, kopmuşsa herifin bacak hareketini ayağa ileten tendonu yok artık. ayağı bileğin ucunda araba camındaki pelüş köpekler gibi sallanıyor. bu sene caner'i unutun, belki son 5-6 hafta. o ayağın üstüne basmaya başladıktan sonra bir de göt korkusu süresi var. tekrar kopacak diye şükoya bile yanaşamaz. ricky hickman 1 tam sezonda zor geri döndü canımın içleri. eski caneri unutun. dönerci falan açsın bence.

    neden bu kadar iddialı konuşuyorsun derseniz nickime bakın. doktor kopmuş ameliyat olacaksın dediğinde ben bayılmıştım. bu kesin dövmüştür. geçmiş olsun.

    edit: yuksek muhendisim ben 4 ayda eski haline döner demiş.

    (bkz: #63657890)

    4 ayda düz koşuya başlasın yukarıdaki entrynin çıktısını alıp yiyecegim. videosunu da bu entryi editleyip altına koyacağım.

  • 5. kenan imirzalıoğlu

    bu adam yakışıklı değil.

  • 6. türklerin bilgisayar dünyasına katkıları

  • 7. serenay sarıkaya'nın nejat işler'e nejat demesi

    ünlülerin birbiriyle olan ilişkilerini mahalle bakkalıyla kendiniz arasındaki ilişkilerle kıyaslamamanızı gösteren durumdur.

    sen mahalle bakkalı hüseyin amcaya hüso dersen sopayı yersin ama serenay nejat işler'e nejat, nejo diyebilir. nejat'ın ruhu bile okşanır.

  • 8. 23 ekim 2016 beşiktaş antalyaspor maçı

    galatasaray'da akıl varsa riva'yı satıp besiktaş'a yatırır bu maçta.

  • 9. bir kürt olarak t.c'de yaşamanın çok kolay olması

    bir kürt olarak 25 senede yaşadığım ve hissettiğim kolaylıktır.

    doğdum, ilkokula gittim, türküm doğruyum çalışkanım... her pazartesi bağıra bağıra bunu söylemek çok keyif veriyordu. çünkü kürt olduğum gibi bi topraklarda doğduğum için türktüm, doğruydum ve çalışkandım. türk olmasam bile yüzyıllardır onuruyla ayakta kalmış bir milletten olduğumu söylemekten asla gocunmadım. gurur duydum bunu bir kompleks haline getirmedim.

    liseye geçtim arkadaşlarım kürt olduğumu biliyorlardı, hiç bir farklı davranış görmedim onlardan. pkk askerlerimizi şehit edince okula haberi gelince hep beraber üzülüyorduk, bunu gören ülkücü arkadaşlarım oldu ve hepsiyle çok yakındım, beni çok severlerdi çünkü samimiydim. hep sohbet ederdik topraklarımızın bütünlüğü hakkında ne kadar önemli olduğu hakkında.

    üniversiteye geçtim, her gün duş alıyordum, belimdeki kılları bile alıyordum, deodorant sürmeden dişimi fırçalamadan dışarı çıkmıyordum ve kimse bana maymun muamelesi yapmadı hafif esmerim diye.
    hiç kimsenin toprağına (özellikle doğduğumuz devletin sahip olduğu toprağı) göz dikmedim. orda bir devlet kursakta ben de oraya gitsem elektrik ucuza gelsin 6 çocuk yapayım gibi aç gözlü isteklerim olmadı.

    şimdi siz pyd,pkk,ypg her ne boksa, bu toprakların güvenliğine kast eden örgütler kürtlerin hakkını savunuyor diyorsanız, siz aç gözlüsünüz, doyumsuzsunuz, eşitlik değil ezicilik istiyorsunuz, üstte olmak istiyorsunuz.

    çok iyi biliyorsunuz siz kimsenin toprağına kast etmezseniz, eşitlik içinde sorun çıkarmadan yaşarsanız size kimse bok yedirmez.

    üniversitede aklımı "kardeşim dedelerimize bok yedirdiler gel halay çekelim" diyerek yoklayan çok bölücü gördüm. hepsine cevabım eğer bu ülkeyi, kardeşçe yaşamaya çalıştığımız ülkeyi bölmeye çalıştılarsa tasması sahibinin elindeyken o boku yemeyi çok güzel hak etmiştir oldu.

    çok iyi biliyorsunuz, halaya, teröre gerek olmadığını, saçı kıvırcık pis kızların kürtçe slogan atmasına gerek olmadığını. doğduğumuz topraklarda kendine pay çıkarmak için uğraşan dedelerimizin saçma intikamını almaya çalışmazsak kimsenin bize bok yedirmeyeceğini. asit kuyularına atmayacaklarını biliyorsunuz cidden amacımız barış olursa.

    son olarak şunu herkese söylemek isterim, sana, bana burs veren her sabah kuşlara allah için, hayvan sevgisi için yem veren o güzel müslüman amcayla, suriye'de kız çocuğu gömüp kafa kesen ışid'li müslümanın aynı dine mensup olmadığını bilmek çok kolay.

    doğduğu topraklara saygı duyan, aç gözlü olmayan kürt bir insan ile, dağa çıkmış 20 tane çocuk yapabilmek için, uyuşturucu kaçakçılığıyla devlet geçindirebileceğini zanneden maymun kürtün aynı ırktan olmadığını bilmekte o kadar kolay olacaktır. kürtleri ve teröristleri ayırın birbirinden her zaman.

  • 10. beyaz futbol

    aziz yıldırım ve rasim ozan kütahyalı'nın birbirleri hakkında söylediği her şey doğru, kendileri hakkında söylediği her şey yalandır.

  • 11. kaldırımda durup sokak kedisi seven erkek

    kedi seven bir heriftir. yalnızlıkla falan alakası yok bunun. hayatımda gördüğüm en barzo, en sığır heriflerden birisiyimdir ancak gayet de yolda gördüğüm kedileri köpekleri severim(tabi çağırdığımda gelirlerse). bir insanın canıyla bir kedinin ya da köpeğin canı arasında bir fark görmüyorum. tanrının dilsiz kullarını küçük görmeye hiçbirimizin hakkı yoktur.

    zaten şu askerlik işinden temelli kurtulayım bir kedi edineceğim ben de.

  • 12. zengin olup istanbul'da yaşamak

    şu evrende her boku anlarım arkadaş ama bu olayı anlayamam.
    hayatın boyunca çalışmana gerek kalmayacak kadar paran olacak, hemen hemen her istediğini alabileceksin ve hala inatla istanbul'da yaşayacaksın.
    anlamıyorum hulusi, hayır anlamıyorum...

    şimdi istanbul'un lüks semtlerini ele alalım:

    1- nişantaşı: 2 tane paralel cadde ve kaldırımlardan oluşan balon semt.
    denizi: yok
    araçsız gezi caddesi / çarşısı: yok
    park sorunu: var
    yeşillik: yok
    manzarası: yok
    doğa: yok
    insan kalabalıklığı: var

    2-beşiktaş: izmir kemeraltı'nın demosu balon semt
    denizi: var
    denizde yüzülebilirliği : yok
    araçsız gezi caddesi / çarşısı : var
    park sorunu: var
    yeşillik: yok
    manzarası: yok
    doğa: yok
    insan kalabalıklığı: var

    3-caddebostan: istanbul'da eğer zorla yaşanılacaksa tek yaşanılır semt.
    denizi: var
    denizde yüzülebilirliği : yok
    araçsız gezi caddesi / çarşısı : yok
    park sorunu: var
    yeşillik: var
    manzarası: var
    doğa: yok
    insan kalabalıklığı: var

    4-bir de rastgele güney ege sahil kasabasını ele alalım:
    denizi: var
    denizde yüzülebilirliği :var
    araçsız gezi caddesi / çarşısı : var
    park sorunu: yok
    yeşillik: var
    manzarası: var
    insan kalabalıklığı: yok

    ilk 3 semtteki ortalama ev fiyatları 2 milyon tl.
    4. semtte bu paraya 10 tane daire alınır veya kosakoca arazi alır , içinde havuzlu köşkünü yapacağın bir çiftliğin dahi olur.

    hala ısrarla bu zenginler neden istanbul'da yaşıyor abi valla anlamıyorum.
    istanbul dışına çıktıklarında paraları bal kabağına mı dönüşüyor nedir?

    truman show mu yoksa her şey?

  • 13. janet jackson'ın tesettüre girmesi

    olaya ters açıdan bakmak istiyorum. 41 yaşında araplara benzemeyen avrupalılara benzeyen tipte uzun boylu ve fit bir katarlı erkeksiniz. milyarlarca dolar servetiniz var. hem tipiniz hem paranız ve imkanlarınız ile victoria's secret mankenlerinden bir harem kurmanız gayet kolayken 50 yaşında bir teyzeyi hamile bırakıp evleniyorsunuz.

    her zaman derim allah para ile zekayı çoğunlukla aynı kişiye vermiyor.

  • 14. ormanları milletin emrine veriyoruz

    mantık aranmaması gereken bir bakan beyanı daha. tabii ki mordor çevre bakanından.

    http://www.hurriyet.com.tr/…-emrine-veriyo-40243399

    türkçe çevirisini herkes biliyor yazmaya gerek yok. müteahhit wins.

  • 15. dişçilerin sinsi gibi hiçbir olaya karışmaması

    dikkatinizi çekmek istediğim hadise.

    bakın bu ülkede doktorlar dövülüyor, öğretmenler linç ediliyor, avukatlar ayrı tepki çekiyor, polislerden hiç bahsetmeyelim bile.

    ama bu diş hekimleri sinsi gibi hiçbir şeye karışmıyor. ne çıkar bir açıklama yaparlar, ne bir şeyi protesto ederler, ne devlet en basitinden eczacılarla olduğu gibi bunlarla uğraşır. muayene 50 lira, dolgu 100 lira, implant mı? ver 2000 lira... kendi hallerinde takılıp gidiyorlar. türkiye'de kimsenin buna hakkı yok. gerekeni yapalım.

    (bkz: diş hekimlerinin sinsi gibi hiçbir olaya karışmaması)
    (bkz: karakter sınırı)

  • 16. j ile başlayan teknik direktörlerin kaliteli oluşu

    (bkz: jenol günej)

  • 17. kerem bursin'in protein tozu kullanmadım demesi

    adam parasını bastırıp, özel hoca ordusu tutmuş; 80 kilo vücudun protein ihtiyacını mı karşılayamayacak sanki; kullanmamıştır tabi.

  • 18. insanı yurt dışına çıktığına pişman eden şeyler

    sahip olabileceği harika hayatı gördükten sonra, kürkçü dükkanına dönmek zorunda olması.

    (bkz: ignorance is bliss)

  • 19. 1 tl'ye alınacak en güzel şey

    yaklaşık 0.3 dolar.

    (bkz: yatırım tavsiyesi değildir)

  • 20. fenerbahçe'de görev yapmış en iyi teknik direktör

    (bkz: zico)

  • 21. neandertal soykırımı

    yuval noah harari sapiens adlı kitabında bu konuya değinerek, neandertallerin muhtemelen sapiensler tarafından soykırıma uğradığını, bunun nedeninin de sapienslerin kendilerine benzer fakat kendilerinden değişik bir başka insan türüne tahammül edememelerinden kaynaklandığını yazıyor. kullandığı cümle şu şekilde: “they were too familiar to ignore, but too different to tolerate.”

    insanların egosunun, kendilerinin tek ve erişilmez olarak kabul etmelerinin, dünyanın onlara tanrı tarafından bahşedilmiş ve kaynaklarını istedikleri gibi sömürebilmeleri için önlerine koyduğu savının en büyük antitezi tabii ki de bir başka insan türü olurdu. sapiensler, yani bizim türümüz, herşeyden önce egosunu fena halde zedeleyen bu sorundan kurtulmuş olmalıydı. tabii sadece neandertaller değil, diğer pek çok insan türü de ayn akıbete uğradı, dünya sapienslere kaldı.

  • 22. rasim ozan kütahyalı'nın elindeki mit dosyası

    http://i.hizliresim.com/qezxp3.jpg

    http://imgur.com/a/emnxt

    ekrana doğru kaldırıp, "gizli soruşturma, gizli dosya" deyip salladığı dosya.

    devlet sırrı, gizli dosya bunun elinde ne arıyor? devlet nerede? buna bu dosyayı kim verdi? casusluk suç değil mi? devlet sırrını elinde bulunduran, bunun üzerinden ekranlardan başkalarını tehdit eden kişiler suç işlemiyor mu?

    dosya gizli olduğuna göre, bu dosyayı buna kim verdiyse ajandır, bu adam en eski fetöcülerden, halen fetö devlet sırlarına ulaşıp, buna dosya mı veriyor? bu nasıl rezilliktir?

  • 23. rasim ozan kütahyalı

    aziz yıldırım'la hesaplaşmasıyla ilgili konuşurken mit dosyası gösterdi adam biraz önce, siyasal islamcıların koca devlet geleneğini ne hale getirdiğinin en güzel resmidir bu. goygoy olsun diye izlediğimiz, geçen hafta "dick, toshack" muhabbeti dönen programda devletin istihbarat örgütünün dosyası dolaşıyor.

    allah sonumuzu hayır etsin.

  • 24. biyoloji mezunlarının kendilerini doktor sanması

    ultrason yaptığım bir hastamın "ben de biyoloji öğretmeniyim. meslektaş sayılırız." demesiyle fark ettiğim durum.

  • 25. küçücük yoğurt için 10 tl alan meyhane

    esnaflık diye bir şey kalmadı ve artık herkes birbirini daha fazla sikerek daha çok kazanmanın derdinde. mahalle meyhaneleri bile böyle artık. evinde, balkonunda, deniz kenarında, arkadaşlarınla kendi sofranı kuracaksın. vermeyeceksin bu orospu çocuklarına para. paran olmadığı için değil bir kültürü yok ettikleri için, insanlığa olan inancı yok ettikleri için, insanları enayi yerine koydukları için.

    özellikle beyoğlu'ndaki yavşaklara.

    türkiye'de esnaflık bitti kardeşim.

  • 26. evrenin simülasyon olduğunun kanıtı

    ışık hızının sabit ve geçilemez olmasıdır.
    bir analoji yaparsak, varsayalım bir oyun simülasyonu yazıyoruz. hemen tüm simülasyonlarda game loop dediğimiz sürekli tekrar eden bir döngü kısmı vardır. bu döngüde zaman birimi delta t kadar arttırılır ve mevcut objelerin tüm konum hız ivme ve birbirileriyle olan etkileşimleri hesaplanarak bu değişkenler için yeni değerler elde edilir ve sonra nesnelerin konumları ekranda görüntülenmek üzere ekran kartına gönderilir. buraya kadar güzel.
    şimdi varsayalım ki bu simülasyonda bir tren var ve biz bunu olabilecek maksimum hızda hareket ettirmek istiyoruz ama yine kurallara uyarak "kesintisiz" bir biçimde. (yani hareket ettirmek, ışınlamak değil). bu durumda daha örneğin daha yavaş hareket eden bir nesneyi her 100 döngüden birinde hareket ettirirken, treni her 1 döngüde biraz daha hareket ettiriyoruz. trenin daha hızlı hareket etmesi mümkün mü ? hayır diğer nesnelere göre daha fazla hareket edemez çünkü zaten yapabileceğimizin maksimumumu her döngüde hareket ettirmekti. simülasyonun donanımını daha hızlandırsak bile trenin daha yavaş nesneden 100 kat daha hızlı hareket ettiği gerçeği değişmeyecektir.

    üstelik trenin içindeki bir yolcu açısından geçen gerçek zamanın tamamı döngünün kendisinin çalışmasına harcandığından zaman durmuş olacaktır.

    peki yer çekimine bağlı olarak zamanın değişmesini nasıl açıklarız. yer çekimi aslında uzay (zaman) ın bükülmesinden ibaret. şöyle düşünelim, en çok meridyenin kutup noktalarından geçmesi gibi, yerçekiminin büktüğü bölgeler büzülmüştür, ve o bölgedeki nesneler normalden daha sıkışık durmaktadırlar. örneğin karadelikler dipsiz bir huni gibi uzayı büzmekte ve bükmekte . işte simülasyonumuz bu bölgelerde normalden çok daha yoğun bilgi işlemek durumunda kalıyor. düz bölgelerde işlem yaparken o bölgedeki güncellemeyi 50 döngüde bitirirken, kara delik çevresinde benzer bir güncelleme veri yoğunluğundan dolayı belki 5000 döngüde tamamlanıyor. tabii kara deliğin çevresindeki gözlemci için, toplamda daha az güncelleme yapıldığından zaman yavaş geçiyor. ancak gözlemci bunun farkında değil.

    yer çekimine, ve uzayın büyümesine değinmişken kütleden de bahsedelim. sahi nedir kütle? ilk anda kafamızda bir ağırlık canlanıyor belki de. kütleleri çok olan cisimler birbirlerini kuvvetle çekiyorlar. ancak şöyle bir durum var ışık hızına yaklaşan cisimlerin kütleleri artıyor. ama bu kafa karıştırıcı, zira klasik tanımıyla bir şeyin kütlesi o cisimdeki madde miktarıdır ama bir şey daha hızlı gidiyor diye kütlesi nasıl artabilir?
    dahası ışık hızına ulaşan cismin kütlesi sonsuza ulaşıyor ancak sonsuz kütle kavramı daha da kafa karıştırıcı. bütün bunlar yetmezmiş gibi
    zaten ışık hızına ulaşmış fotonların kütleleri sıfır. burada simülasyonumuzda belki daha iyi bir kütle tanımı yapmamız gerekiyor. gelin kütleyi, bir cismin uzayı büktüğü açı olarak tanımlayalım, 0 ila 360 arasında. bu durumda maksimum ulaşabileceğimiz kütle uzayı tam olarak kendi üstüne katlamamızdan ibaret (360 derece). bu sonsuz kütlesi olan bir cismin kütlesinin aslında sıfır olabileceğini açıklar (360 derece = 0). uzayda her hangi bir bükülme olmadığı için de (0 derece ve düz) cisim herhangi bir dirençle karşılaşmadığından olabilecek maksimum hızla seyreder.
    dahası sıfır kütlesi olan fotonun nasıl oluyor karadelik tarafından çekilebileceğini de açıklıyoruz. aslında ne kütle var ne de kütle çekimi. tüm olay, bir şeyin hareket ederken diğer "kütlenin" oluşturduğu bükülmeyle yolunu değiştirmesinden ibaret.

    sonuç olarak ışık hızı, bu simülasyonun her bir karede çalıştırabileceği maksimum döngü sayısıdır. simülasyonun içinde hiçbir şey bundan hızlı çalışamaz, bundan hızlı değişemez, bilgi bundan hızlı iletilemez.

  • 27. beşiktaş

    kendisine ezik diyenleri ezim ezim ezmeye devam edecek olan takım.

    korkmayın, titreyin.

    (bkz: babanız beşiktaş)

  • 28. erkeklerin hoşlanma belirtileri

    görmezden gelmek.

  • 29. gürses opel'in genel müdür araması

    genel niteliklere şu maddeyi eklemeyi unutmuşlar;

    -içkiliyken araba kullanmayan

  • 30. vincent aboubakar

    iyi mi kötü mü diye insanı bu kadar ikilemde bırakan bir adam daha yoktur. bir bakıyorsun ronaldo çalımı atıyor. üstüne öyle bir şut çıkarıyor ki annem bile daha iyi vurur. ayakta duracak hali yok gibi görünüyor ama sonra üç kişi yıkamıyorsun. yavaş diyorsun birden çıta gibi fırlayıp uzaktan zınk diye direğe çarptırarak jeneriklik gol atıyor falan. ne iş hala çözemedim.

  • 31. yol ayrımındaki türkiye ya özgürlük ya sefalet

    "özgürlük, adalet falan bunlardan bize ne ya? bunlarla karın doyuyor mu?" diyen herkese okutulması gereken bir kitap. çatır çatır verilerle neden ekonomik refahın temelinin bunlarda yattığını anlatıyor. veriler o kadar açık ve net ki insanın berraklıktan gözü kamaşıyor. şimdi biraz bakayım derken 50 sayfasını okumuşum bile. tertemiz bir anlatım dili var. okuması yormuyor. ders kitabı gibi değil, ferah. neredeyse matrix'te kung-fu programını yükleme hızında özümsemek mümkün. tek içerlediğim bu tarz içeriğe 20 yıl önce sahip olmamış olmamız.

  • 32. matematik formüllerine rahmet okutan hoca

    matematiğe ve eğitime saygısı olmayan, cahil öğrenciyi kolay kandıracak fakat başarılı yapamayacak kendini öğretmen sanan hoca. bu kendini bilmez gibi insanlar yüzünden yaptığımız işin kalitesi düşüyor. videonun 5-6 dakikasını izledim belli soru tiplerini çözmeden cevaplamanın yollarını vermiş aklınca lakin kendisini takip edecek öğrenciler bilsin ki eğer o soruları çözme kabiliyetiniz yoksa hem o çözümleri unutacaksınız hem de herifçioğulları öyle bir soru soracak ki yaptığın şey yanlış olacak. ösym lan bu kaçın kurası. matematik için başarı arıyorsanız bu tür kalpazanlarla uğraşmayın. önce kendinize sorun "yeterli vaktim ve yeterli hevesim var mı?" diye sonra bunu "gel sana iki saatte şu konuyu öğreteceğim", "nerden geldiğini boşver yöntemi ezberle" gibi cümleler kurmayan bir matematik hocası bulun kendinize.

    (not:matematik öğretmeni)

  • 33. başkentin masaj köleleri

    karşı apartmanımızdaki bir daireye yeni komşular taşınmıştı.küçük bir yerde yaşadığımız için mahallede herkes olan biten herşeyi bilir.dairede bir gariplik vardı koyu renk perdeler,aksamları kavga sesleri ve ağlayan kızlar vs.bir süre sonra apartmanın önü lise formalı cocuklarla dolmaya basladı duyduk ki o dairede liselerden kandırıp kacırdıkları eli yüzü düzgün kızları uyuşturucu etkisiyke pazarlıyorlar gecenin ilerleyen saatlerinde kız kendine gelmeye baslayıncada dövüyorlarmıs.hemen daire sahibine haber verdiler adamın umurunda bile olmadı ben aldığım paraya bakarım dedi.bir gece kızın birini çok fena dövdüler kız kendini balkondan atacaktı ki içerden birisi cıktı tuttu.kızı içeri çekip ışıkları söndürdüler sonra polis aracı geldi daireye doğru 1-2 baktı sonra hiç bir işlem yapmadan gitti.bu döngü onlar kendi istekleriyle o daireden gidinceye kadar tekrarlandı.demem o ki bu adamlara daire kiralayan ve gerisini cok da umursamayan insanlar varken polis gelip sadece mahallede iki dolaşıp siz hayırdır demiyorken bu işlerin çözülmesi çok zor.allah herkesin çocuğunu bu kan emicilerden korusun.

  • 34. dostum putin'in desteğine ihtiyacım var

    bir rte beyanı. kendisi rusya'nın devlet kanalı 'rossiya-1'e konuşmuş. diyor ki: ortadoğu’da terörle mücadelede dostum putin’in desteğine ihtiyacım var. e hani, rusya esed'i deskteliyordu, hani halep'te çocukları bombalıyordu! hani? vay arkadaş ya, bunlar ne güzel dönüşlerdir.

    kaynak

  • 35. müze kartın geçmediği müzeler

    yerebatan sarnıcına girilememesinin nedeni sarnıcın kültür bakanlığı'na değil belediye'ye bağlı olması. çünkü yerebatan sarnıcı, şu an kullanılmasa da bir altyapı elemanı. müzekart kültür turizm bakanlığı'nın bir uygulaması, dolayısıyla sadece bakanlığa ait müzelere girilebiliyor. meclis'e, hazine'ye (topkapı sarayı da bu ikisinden birine bağlı sanırım) belediyelere ya da başka kurumlara ait müzelerde geçmiyor. keşke tüm kurumlar anlaşsa ve tek bir kartla hepsine girilebilse tabii ama kurumlar arası koordinasyon ve işbirliği mi o da ne?

  • 36. uzman doktor olup tıp okumamış biriyle evlenmek

    benim de böyle bir tanıdığım var, kadın göz hastalıklarında doçent, allah'ı var süper de cerrah, gitti gönlünü bölümün taşıma personeline kaptırdı. çok mutlu şekilde evlendiler, balayında boşandılar ama sebebini ilkin biz de anlamadık. meğerse kadın, personel abiye tıp okuyacaksın diye 2 hafta baskı yapmış. adam da dayanamsmış, 40 yaşından sonra ne tıbbı ne fakültesi demiş. basmış gitmiş...

    asdfhlvjnb.

  • 37. sidiğin renginin beyaz veya sarı olması

    b.kunun rengine bakınca nereye gittiğini anlayacağın durum..

  • 38. cumhurbaşkanı hostesinin polisi tartaklaması

    polis memurunun fetöcü çıkmasıyla sonuçlanacak olaylar dizisinin başlangıcıdır.

  • 39. şamanist türkçü parti

    mhp bbp gibi türkçülük postu giyip arap milliyetçiliği yapan partilere karşı kurulursa düşünmeden oy veririm.

  • 40. ilkay zaman

    fanatikleri için kendisini anlatmak icap ederse (ki çok yüksek ihtimalle gg denerek silinecektir);

    sektörde işveren ya da işçi fark etmeksizin canını yakmadığı,
    herkesi maddi manevi üzmüş,

    siz ev kirasını nasıl ödeyeceğim diye kara kara düşünürken, o maaşları günü birlik yurt dışı gezmelerinde ezen,

    hadi olmadı "sedef hastalığına iyi geliyor" diye (ki gerçekten vardı bu rahatsızlığı), haftasonu güneye inip, efil efil rüzgarın verdiği huzurla, fiti fiti yüzen,
    bunu sosyal medyada paylaşan, ortaya çıkınca anında tüm mecralardan apar topar silmeye çalışan,

    bir başka işveren tarafından "herkes ondan bir kazık yemiş, bir gün karşılığını alacaktır" diye sevgi sözcükleri ile anılan,

    hakkına açılmış işçi davaları da bulunan (sonuçlananlar var mı, nedir son durum bilmiyorum),

    arkadaş - düşman fark etmeksizin herkesin arkasından saydıran,

    cinsiyeti fark etmeksizin çalışanlarına cinsel şakalar (un ucuzu, en iğrenci) yapan, işi mobbing'e çeviren,

    uzun süre beraber çalıştığı, önemli bankalarda çalışmış (sanırım müfettişlik de yapmıştı) bir beye aylar ve aylar boyu beş kuruş vermeyen, sürekli yalan söyleyen ve neticesinde aldığı "yeter, ben gittim, hazır ol!" mail'i ile anında ilgili kişinin maaşlarını (sağlam bir meblağ) yatıran,

    istifayı basan çalışanların arkasından en çirkin, en iğrenç sıfatları kullanarak konuşan,

    noterden ihtarnameyi alınca ne yapacağım, lan zaten dava vardı hazırda, diye telefonlarına çıkmadığı x - y - z kişilere geri dönüş yapıp, "heheh halledelim hemen ya" diyen,

    en sonunda kıvıracak manevrası kalmayınca şirketin belli bir kısmını satan (ki herhalde şimdi tamamını sattı),

    sayısız kişinin ahını almış,

    ve çok yüksek ihtimalle sözlükte hali hazırda bir hesabı da olan "yutupçu".

  • 41. ilker başbuğ

    2006-2008 yılları arasında kara kuvvetleri komutanı 2008-2010 yılları arasında genelkurmay başkanıdır. bu iki dönemde de harp okulu kendisine bağlıdır atatürkçü subay adayları bu yıllarda kıyıma uğrarken hiç bir şey yapmamıştır, 2009 yılında harp okulları tarihinin atılma rekorunu kırıp 465 subay adayı harp okulundan atılırken ne oluyor lan burada ne yapıyorsun lan siz dememiştir. ardılları ve öncüleri o kadar kötü ki kendisi iyi gözüküyor gözünüzde kendisini fazla büyütmeyin.

  • 42. erdoğan'ın abdülhamit'in idam edildiğini sanması

    kendisinin tarih öğrendiği kimsenin, 71 yaşında ölen bir padişah için 86 yaşında beline urgan sararak sefere gittiğini söyleyebildiğini düşünürsek az bile sallamıştır.

  • 43. duşko toşiç

    15 temmuz en cok ona yaramis. tanklari gorunce adam cocukluguna gitti, olmak istedigim yerdeyim ben dedi.

  • 44. 2016-2017 sezonu beşiktaş lehine hakem hataları

    az once antalya'nin taci verilmedi.
    tupcu calisiyor abi. tacti o resmen.

    antalyaspor kendisi itiraz ediyor, kendisi kırmızı kart görüyor.
    hayır pozisyon temiz, gol temiz. ulan tartışılacak pozisyon yok maçta. o derece. antalyaspor'un profesyonellikten uzak olması da bizim suçumuz tabi.

  • 45. karısının sevdiği sikko programlara mahkum adam

    karısıyla aynı zevke sahip olmayan erkeklerin evlendikten sonra maruz kaldığı programlardır.
    nefes alsın yeter deyip karı alıyorsanız müstehak size çekin belanizi .

  • 46. netflix

    abonesi değilim. ancak şunu insanlar anlamıyor. netflix de işine geldiği için anlatmıyor. netflix sana gelmiş geçmiş tüm film ve tv showlarını stream edebilirsin demiyor. benim kendi yapımlarımla ayrıca beğendiğiklerimle sunduğum kütüphane bu diyor. sen seç izle diyor. bu kütüphanenin de zamanla değişeceğini söylüyor. yani aradığını bulacağın değil, sunulandan seçeceğin bir deneyim vaadediyor. geleneksel tv'den farklı olarak play tuşuna ne zaman istersen o zaman basıyorsun. hamdi bölümü ya da filmi ne zaman istediğine sen karar veriyorsun. netflix bu. eleştirilmesini insanların netflixi spotify'ın resimlisi gibi algılamasından kaynaklanıyor. bu algı reelde netflix'in sunduğu deneyim olsa eminim hiç birimiz netflix'i tartışmıyor kuzu kuzu kredi kartı numaralarımızı girmiş canımız ne isterse onu izliyor olurduk. ne yazık ki ne film endüstrisi buna müsade etmez. bluray dvd hala satılıyor. insanlar itunes'tan film kiralıyor vs. bundandır ki netflix kendi yapımları ile konuyu geliştirilmiş tv deneyimine çekiyor.
    spotify konusunda ise durum farklı. artık cd / plak meraklısının aldığı bir medya tipi haline geldi. insanlar stream müzik servisleri olmasa da alternatif digital yollarla müziğe erişiyor. bunların büyük bir çoğunluğu ise telif sahibini memnun etmiyor. kaldı ki streamden de çok memnun değiller.
    sonuç olarak netflix'in bizim gönlümüzden geçeni vereceği günler gelir mi bilmiyorum ama bu haliyle sınırlı bir kitle tarafından tercih edileceği kesin.

  • 47. trabzon ve rize cehaleti

    karadenizli olduğum halde kesinlikle katıldığım gerçek.hatta eksik bile yazılmış yobazlığı'da ekleyelim.

  • 48. pyd

    suriye'den silineceklerdir. türkiye'de olduğu gibi dağlık ve sarp arazinin arkasına sığınıp pusu kuramadıklarından hepsi cayır cayır yanacaktır. sağ kalanlar türkiye içinde pkk'ya katılır çoluk çocuk katletmeye devam eder. 40 yıldır yaptıkları gibi.

  • 49. binali yıldırım

    başbakanlık makamına bir türlü alışamamış olan başbakan. bu makama o kadar uzak ki, kendisini bazen muhalefet lideri, bazen de hala ulaştırma bakanı sanıyor. delil mi istiyorsunuz? buyrun, az önceki konuşmasından bir bölüm:

    "fetö, tsk'ya zehirli bir yılan gibi sızarken susanların, bakıyorum dilleri çözülmüş, bülbül gibi konuşuyorlar. bu örgüt, emniyet teşkilatına, yargıya sızarken, soruları çalarken susanların akılları belli ki şimdi başlarına gelmiş."

    biri gelip bu sözleri size gösterse ve sahibini sorsa, herhalde kılıçdaroğlu söylemiştir dersiniz. ama söyleyen kendisi. burda "fetöcüler sızarken susanlar" ve "sorular çalınırken göz yumanlar" derken gerçekten kimi kastediyor? sizin gibi benim de aklıma birileri geliyor ama. neyse.

    akabinde şunları söyledi: "fetö'yle sadece 2 başbakan mücadele etmiştir. biri necmettin erbakan, diğeri ise kurucu liderimiz sayın recep tayyip erdoğan'dır"

    bence danışmanları kulağına eğilip "sayın yıldırım, siz de başbakansınız" demesi lazım.

    acaba yaşananlar normal de ben mi yanlış görüyorum? hakikaten bu söylemler rasyonel mi? bu yaşadıklarımız, bu süreç normal mi?

    bence ülke olarak kitlesel bir terapiye ihtiyacımız var.

    link

  • 50. erzurum'da iki kıza çarpıp yaralayan alkollü polis

    erzurum’da alkollü halde araç kullanırken, yolun karşısına geçmeye çalışan üniversiteli iki kıza çarparak yaralanmalarına neden olan daha sonra araçtan inip yaralı kızlardan birinin boynuna çullandığı iddia edilen polis memurudur..hukukun ve adaletin her şeyin üzerinde olması gereken ülkemizde; 2.16 promil alkollü olmasına rağmen trafik kazası tespit tutanağında sıfır hatalı gösterilmiştir..
    zavallı kızlar bir sarhoşun trafik terörüne
    maruz kalıp, üstüne bu sarhoşun hışmına uğrayıp, yeni türkiye'nin kahraman polisleri tarafından hazırlanan tutanak yüzünden kazada meydana gelen hasarı ödemek durumunda kalmışlardır..
    olayda otomobili zarar gören iş adamı sayesinde rezalet ortaya çıkmıştır..buyrun haberi..