bir galatasaraylı olarak söylüyorum ki beşiktaş'ın galibiyetle tamamlayarak büyük iş yaptığı maç olmuştur. şampiyonlar ligi grupları bazında türk futbolunda henüz böylesine bir başarı yok. büyük ihtimalle grubu lider olarak bitirecek beşiktaş. ligteki olumsuzluğu şampiyonlar ligine taşımamak, 3 maçta 3 galibiyet almak muazzam. harika iş, tebrikler!
edit: galatasaray-fenerbahçe derbisi gerçek derbi diyerek beşiktaş'ı küçümsemeye çalışanlar bence buyursun burdan yaksın. 100 yıldır şampiyonlar ligine gidemiyor fenerbahçe, galatasaray ise uzun zamandır edirne'den ötesini göremiyor. burnu büyüklüğü bırakıp bu gerçeği görmek gerekiyor.
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. 17 ekim 2017 monaco beşiktaş maçı
-
2. d harfini yazamayan öğrencisini döven öğretmen
sevmiyorsan, beceremiyorsan yapmayacaksın. bu kadar basit.
6-7 yaşındaki çocukla uğraşamıyorsan yapmayacaksın bu mesleği.
vurduğu çocuğun anne ve babası muhtemelen:
-hakim, savcı yada polis değildir.
-doktor değildir.
-öğretmen değildir.
-zengin değildir(zenginin devlet okulunda ne işi var gerçi.)
yoksa götü yemez vurmaya. -
3. çaylak onay listesi
2.5 sene sonra kurtulduğum liste. yarın fularımı almaya gidiyorum. sandalyeden düşme egzersizlerini zaten son 6 aydır yapıyordum o konuda tecrübeliyim diyebilirim.
nutella yerine peripella kullanırsam sorun olur mu bilen varsa yeşillendirsin. -
4. türkçülük yapmak bölücülüktür
tayyip erdoğan ırk asabiyesi yerine din asabiyesine inanır. ideolojisi ona göre şekillenmiştir.
ibni halduncu bir bakış açısı vardır ve toplumları birbirine bağlayan en güçlü bağın, ırk, demokrasi vs yerine din olduğuna inanır.
kendisi bunu defalarca ifade etmiştir.
en meşhur ifadesini tüm milliyetçilikleri ayaklar altına aldık diyerek net bir şekilde söylemiştir.
din derken bütün islam alemi buna dahil değildir. tayyip erdoğanın sünni islam anlayışıyla sınırlıdır bu.
bunu biraz daha sınırlara hapsetmek isterim ama bırakalım da bunu türk islam sentezciler, türkçüler ve diğerleri düşünsün. akepeye oy veren milliyetçiler düşünsün.
rte'nin gizli ajandası değildir bu. şaşırmanız gereksiz. -
5. para mutluluk getirir mi
parası olmayan insanların soracağı soru. parası olanlar zaten mutlu olmakla meşgul.
param yok. -
6. en güzel bira
(bkz: carlsberg)
-
7. deniz baykal
sen ben olsak 7 kere ölmüştük şimdiye. neyin tatavası bu anlamıyorum.
insanların asıl tartışması gereken neden bu insanlarla biz eşit sağlık hizmetlerinden yararlanamıyoruz. ibrahim tatlıses'in kafasına sıktılar mk ülkesinde mk herifi hala yaşıyor. benim ayağıma çivi girse ölürüm yarın.
parası olan gücü olan yaşıyorken sen ben ölüyoruz. siyasetine düşüncesine sokayım bu kadar mı körsünüz halen. -
8. cenk tosun
slaven bilic in mustafa pektemek in yedegi olarak yaninda oturttugu futbolcu. hirvat koylusu ve yavsak manifestoculari olmasa bu sicramayi yillar once yapacakti. kivirin sokun o manifestoyu bi yerinize simdi.
-
9. boğaziçi'nde yemek fiyatlarının yüzde 60 artması
eğer bugün öğrenciye verilen yemek 15-20 lira değilse, zamanında 1.5 lira da para mı lan demeyip tepki gösteren öğrenciler sayesindedir.
bugün 2.5 lira para mı denir.
yarın 5 lira olur, o da para değildir.
öbür sene 7.5 lira olur, olsun gene de dışarıdan ucuzdur.
diğer sene 10 lira olur, dışarıda da 10 liralık yemek satan yerler vardır ama ne idüğü belli değildir.
diğer sene 15 lira olur, 15 lirası olmayana adam mı denir denir.
öteki sene 25 lira olur beğenmeyen yemesin denir.
ucunu sokturursan kökünü de sokarlar hacu, en baştan hiç sokturmamak lazım. -
10. beşiktaş
şampiyonlar ligi'nde daha 4. hafta oynanmadan 5. haftaya lider giren takım.
anlayamazsınız. -
11. metrobüse binmenin artık imkansız olması
sadece binebilmek için sabah 06.40'da durakta oluyorum. iş yerine fazladan 40 dakika önceden gitmiş oluyorum gidip kahvaltı yapıyorum, yürüyüş falan yapıyorum.
saat 7'den sonra metrobüse binmek im - kan - sız dostlar öyle bir rüya, dünya yok.
ben sıkı kullanıcılarındanım aktif sanırım 8 seneyi bulmuştur bu b.düzü hattından önce de vardım yani.
ilk varan öyle patladı zaten bu b.düzü çomarlarını aldılar hatta patladı mk ulaşım aracı. yok yani böyle bir şey esenyurt, haramidere işçi tayfası anasını belledi.
sonradan artık nüfusta ya da bu taraflarda bir patlama daha oldu (bence esenyurt taraflarında emlak piyasası çok düştü ve yatırım oldu ondan) son 1,5 yıldır bundan 6,7 yıl önce doğal afad olduğunda olan durum hergün oluyor.
ben 4 sene 29 durak gidip geldim üniversite yıllarında böyle bir durum yoktu son 1 senedir inanılır gibi değil durum yani eve dönerken işte yorulduğumdan daha fazla yoruluyorum. bu sabah (sabah 06.45 gibi bindim) tıklım tıklımdı ve birkaç kadın yolcuyla tıkış oldum cidden iğrenç bir durum kadın huylanıyor ofluyor çantam deyiyor sürekli bakıyor kendimi kötü hissedebilecek her şeyi yaşadım sırtımdaki çanta zaten nefretim oldu resmen günah taşıyorum sırtımda mk.
türkiye'de mutsuz olmak için bu bile yeter cidden. kimse bu mk aracını hizmet demesin rezillikten başka bir şey değil. -
12. vücuda saplanan oku kırınca gelen rahatlama
inanılmaz bir olay. yapanları görünce ne alakası var der, dalga geçerdim. geçen kendi başıma gelince deneyeyim dedim, hala etkisini üzerimden atabilmiş değilim. böyle bir rahatlama olamaz. sanki o ok oraya hiç girmemiş gibi, çok enteresan!
edit: gerçekten okçuyum (bkz: #40886670) -
13. kendini 23 yaşında sanan 33 yaşındaki kız
ya şimdi kendini 23 yaşında sanan 33 yaşındaki kız 23 yaşındadır zaten de şey var bak kendini 33 yaşında sanan 23lük teyzeler hah işte o ekip net 53 yaşında.
olgun kızlar müthiş midemi bulandırıyo benim hanım 43ünde üst geçitten arabalara tükürsün. -
14. apple'dan parasını geri alan donanımhaber üyesi
avukatın savunması efsane yalnız.
"hakkaniyetle ne denli örtüştüğünün takdirini sayın heyetinize bırakıyoruz" ney lan?
direkt şu karikatür geldi aklıma: https://i.pinimg.com/…93eb2caaa49a90bd131de32b1.jpg
- nolmuş pil bozuksa, adam mı öldürdük ne yaptık yani? -
15. hiç kadın şair olmamasının sebepleri
can yücel bu soruyu soran bir öğrenciye "ne bileyim oğlum, sikimizle mi yazıyoruz şiiri" demiştir.
-
16. sevişmenin ortasında beni seviyor musun diyen kız
deneme sürümünüz bitti, ücretli sürüme geçin diyen uygulama gibidir. lütfen ücretli sürüme geçin (bkz: evlilik)
-
17. ekşi itiraf
yıllar önce baya bir kişinin hayatını trolledim:
(bkz: #71463498) -
18. bahşiş vermenin aptalca bir hareket olması
-
19. hafızadan sildirmek istenen gereksiz bilgiler
-
20. rte'nin baykal için yurtdışından doktor getirmesi
vefalı adamdır sayın cumhurbaşkanı.
siyasi kariyerinde önemli katkıları vardır deniz baykal'ın. ne zaman başı sıkışsa her zaman imdadına yetişmiştir. -
21. zaytung'un deniz baykal'a yaptığı adilik
her şey mizahın konusu olabilir. bunun içine din ve dini değerler de girer. hele hele politikacılar tam merkezindedir bu işin. buna ek olarak yakın çevrenizden olmayan kişilere fazla önem atfetmeyin. inanın umurlarında değilsiniz.
-
22. e-sigaranın dumanlı sigaradan hiçbir farkı yok
az önce okuduğum haberde denk geldiğim ifade.
bunu söyleyen de gazi üniversitesi tıp fakültesi dekanı prof. dr. sadık demirsoy beyefendi. acaba bir araştırma yapmış da sonucunu mu paylaşmış diye baktım, hayır. böyle dümdüz bir cümle sarf etmiş.
isminin başına prof. dr. ünvanı alınca insanların "ha öyle mi, doğrudur" demesini bekleyen bir zihniyetin yansıması bu.
peki ben neden bu cümleye muhalifim? anlatayım.
son 1 haftadır e-sigara kullanıyorum. öncesinde günde 2 pakete yakın sigara içiyordum. son 1 haftada toplam 10 dal bile sigara içmedim. son 3 gündür tek dal içmedim. yaşadığım rahatlamanın tarifi imkansız. sanki göğsümde oturan öküze 7 kişi girmiş de kurban bayramında hiç etmiş gibi. yapacağım betimlemeyi sikeyim ama durum tam olarak bu.
sigara içerken ve e-sigara içerken yaptığım sporu kıyasladım. şu son bir haftada performansım resmen 3 katına çıktı. içimden rocky balboa fırlamış gibi amk. sigara resmen felç ediyordu performansı. e-sigara kullanarak sigara illetinden 1 haftadır uzağım ve bir daha sigara içersem cümle alem beni ...
burayı muallak bırakıyorum, ne olur olmaz diye. ama iddialıyım.
şimdi soruyorum prof. dr. sadık demirsoy beyefendiye. sen mi biliyorsun yoksa ben mi? bizzat test edip onayladım. sen bu cümleyi neye dayanarak kurdun? hangi araştırmaya dayanarak bu cümleyi sarf edebiliyorsun?
mesela şu belgeseli izledim, yapılan araştırmaları gördüm. elin oğlu böyle iddialı bir cümle sarf etmeden önce kendini lablara kapatıyor da öyle konuşuyor. söyledikleri kısaca şu: e-sigaranın zararları kesinlikle sigaraya kıyaslanmayacak derecede daha az. sigarayı bıraktırmaya yardımcı oluyor. sigaranın yerine başka bir şey koyamadığınızda bırakması çok zor.
sadık demirsoy ne diyor? e-sigaranın normal sigaradan hiçbir farkı yok. kaynak ne?
hızını alamama editi: 20 yıldır günde 1 paketten az olmamak üzere sigara kullanıyordum. bu geçen 20 yılda sadece 1 defa sigarayı bırakmayı denedim, o da 1 gün sürdü. ben 3 gündür tek dal sigara içmediysem bunun tek sebebi e-sigara. evet, o da zararlı. ama sigara kadar zararlı olmadığını vücudumun verdiği tepkiler sayesinde anlayabiliyorum.
ve araştırma yapmaya üşenip, kaynak göstermeden tvlere gazetelere beylik laflar eden akademisyenlere ciddi manada uyuz oluyorum. -
23. elinin ucuyla tokalaşan insan
beni müthiş şekilde rahatsız eden bir davranış.
bu hareket aslında kişinin karakteri hakkında ipuçları veriyor. sanırım bu yüzden bu kadar rahatsız ediyor.
karşınızda tokalaşmak istemediğiniz biri varsa bedenen biraz uzakta kalıp, net ve keskin bir baş selamı akabinde mesela ellerinizi birleştirerek ya da elinize bir nesne alarak karşınızdakinin size elini uzatma ihtimalini bertaraf edersiniz. ama bunu yapmayıp size uzatılan eli ucundan kıyınsından sıkınca hiç hoş olmuyor.
tokalaşmanın da bir adabı var; elinizi uzatır, adam gibi el sıkışır, bu arada sağa sola değil karşınızdakine bakar, duruma göre tebessüm eder, kendinizi tanıtır veya hal hatır faslına geçersiniz.
bu ritüellere uyulmayınca nefret etmek değil de karşımdakine saygımı yitiriyorum, elimde değil.
tüm bu tespitler ışığında merakımı her daim cezbeden bir soru olmuştur: iki tane el ucuyla tokalaşan insan tokalaşacağı zaman nasıl tokalaşıyor ? yani birbirlerinin parmak uçlarına falan mı dokunuyorlar sadece ?* -
24. uçağın pist başında hızlandığı an
national'da "uçak kazası raporu" programini izlediyseniz daha bi altiniza sıçırtır.
-
25. 5 bin tl maaş alıp lcw'den giyinen erkek
lcw dediğiniz firmada kazaklar 59.99, ile 89.99 tl arasında değişken fiyatlarda satılıyor.
artık oralardan bile alışveriş yapanlar iki kez düşünüyor. -
26. beşiktaş'ın şampiyonlar ligine yakışmaması
basarisiz bir trolluk denemesi.
-
27. r.madrid b.münih juve'li torbadan monaco çekmek
o kadar takım arasından geçen senenin yarı finalistini çekmek diye de tabir edilebilen durumdur.
-
28. 2017 ekonomik krizi
ekonomik kriz dediğin, ülke ekonomisini taşıyan ekonomik sütunlardan birinin toptan çökmesiyle olur. şu an taşıyıcı 2 kolunumuz var: 1 - bankacılık, 2 - inşaat.
bankacılık kendi kendine çökecek ve batacak gibi durmuyor, ancak inşaat sektörü gerçekten batarsa, işte o zaman seyreyleyin gümbürtüyü.
şu an yaşadığımız, olağanüstü kötü yönetilen bir ülkenin yaşadığı ekonomik daralma, tam olarak kriz denemez. ancak bu daralmaya neden olan kötü yönetim, hatalarından ısrarla ders almayınca, gümbür gümbür bir krize doğru gidiyoruz.
inşaat sektörünün çok sert bir biçimde batması an meselesi. bankalardan aldıkları krediler ve vergi borçlarının ısrarla yapılandırılmasının sebebi de bu. hatta telekomünikasyon firmalarının vergisinin yapılanma sebebi de bu. bu firmalar çıkış kararı alsalar ekonomide öyle büyük bir boşluk yaratacaklardı ki, artık kaderi iğne ipliğine bağlı inşaat sektörünün batışı da erkene çekilmiş olacaktı muhtemelen.
özellikle iç piyasaya kredi dağılımını canlı tutarak inşaatı ayakta tutmaya çalışıyor hükümet. faiz baskısının temel sebebi de bu. faizler yükselirse insanlar ev almaz, çünkü kimsede aslında para yok. ancak bu sistem de artık yürümüyor, çünkü insanlar gelecek garantisi görmedikleri için paralarını gayri menkul yerine dövize yatırıyorlar. kaldı ki o dövizler de büyük bir hızla dış borç ödemek için piyasalardan çekiliyor.
özetle, batacağı, tamamen çökeceği şüphe götürmez bir sistem kurdular.
şu an yaşanan kriz değil diyorsak, bu kriz olmayacağını düşündüğümüzden değil, çok daha kötü bir ekonomik tablonun bizi beklediğine dair uyarıda bulunmak içindir.
eğer inşaat sektörü batarsa, döviz kuru bir anda uçar (millet paralarını yurtdışına kaçırma işini hızlandırır ve ekonomiye güven biter, herkes parasını dövize çevirmeye girişir, yabancı sıcak para yatırımı tamamen kesilir ve dövizin değeri 2-3 katına kadar yükselebilir), korkunç bir enflasyon olur, her önüne gelen sektör refleks zamları yapmaya başlar, firmalar anında refleks gösterip işten insan çıkarıp, ödemelerini dondururlar. zaten tüm ciddi firmalar kriz olduğu an bu önlemleri almak için planlarını çoktan yaptılar bile. piyasada dev bir tahsilat krizi olur, ve tüm sektörlerdeki borçlu, düşük kar marjı olan firmalar 3 ay içinde iflas bayraklarını asarlar. döviz borcu olan bankalara ve özel şirketlere girmiyorum bile.
neticede hükümet bırakın 24 saati, 6 saat içinde yüksek miktarda dış borç almak ve faiz arttırmak zorunda kalır. bu önlemleri almazsa enflasyon ve döviz kurundaki yükseliş o kadar korkutucu ve sıcak olacaktır ki, zaten tüm ülke ekonomisi anında duracaktır. sonuç olarak inşaat sektöründe olan az borçlu, ayakta kalabilecek ufak firmalardan, ayakta durmak için direnen en güçlü firmalar da bu sektörden bir bok olmayacağını anlarak derhal mülklerini elden çıkarmaya, sektörü terketmeye çalışırlar.
bir de elbet kgv rezaleti karşımıza çıkacak.
erdoğan referandumdan hemen sonra ekonomiyi hızlandırmak için kgf'leri, yani kredi garanti fonunu devreye sokmuştu. basitçe bu fonu anlatayım:
bankalardan kredi alamıyorsunuz, çünkü ödeme gücünüz yok, veya zaten batık krediniz var. hükümet, bu bankalara size kredi verme zorunluluğu getiriyor, ve diyor ki: "ödeyemezse bendensin panpa, merak etme, ben hazine garantisi veriyorum ve borca kefilim." bankalar, ki kriz çıkacağını bildikleri için hiç istemeden, ama devletin baskısı ve zorlamasıyla yaklaşık 350.000 firmaya kredi verdiler. bu kredileri vermek için de yüklü dış borç aldılar. bu borcu alırken de "hazine garantisi" gösterildi, yani diyelim ki, garanti, kgf ile verdiği borcu tahsil edemedi, o borcu hükümet ödeyecek.
bu 350.000 civarı borç alan firmanın %55'i tarihinde ilk defa kredi almış firmalar. yeterince şeffaf olunmadığı işin net olarak göremiyoruz, ama bu muhtemelen bir çok paravan firmanın, ve asla borç almaması gereken firmaların bu borçlara yüklendiği anlamına geliyor. evet, kriz olduğunda bu borçların hiçbiri ödenemeyecek. firmalar iflas verdikleri gibi, borçların tamamını hazine ödemek zorunda kalacak. bu bile tek başına faizleri, döviz kuru değerlerini ve enflasyonu çok kötü etkileyebilecek bir uygulama. bir de inşaat sektörü çöktükten sonra düşünün.
hazinenin rezervleri çok daralmış durumda, elde tuttuğu dövizin büyük kısmı nereden geliyor biliyor musunuz? kgf'den. evet, müthiş değil mi? kgf ile alınan paraların büyük kısmı (%60) dövize çevrildi, ve bu dövizin bir kısmı bankalara yatırıldı. bu paralar da merkez bankası brüt rezervlerinde sayılıyor bugün. gerçekten enfes.
yastıkaltı altınları getir politikası da aynı gerekçeyle uygulandı. o altınlar teminat gösterilerek daha da çok borç alınacak, borç çevirilecek.
hükümetin tüm politikaları artık yalnızca borç yönetimi amaçlı yapılıyor. gündem değiştirmeler de siyasi rant değil, bu politikayı kamufle etmek için. hatta orta vadeli plan ile duyurulan saçma bütçe planı da, vergi duyuruları da bunun için. aynı varlık fonu gibi. ülkenin tüm değerleri satıldığı için artık politika satmak zorundalar. bütçe planı ve vergiden yapılacak tahsilatlarla da 1 haftalık borcu çevirecekler. yakında çok daha sert verdi duyuruları gelir, bunlar kullanılarak teminatlar gösterilir, yeter ki borç dönsün. "ülkeyi batırdık, ama az daha gitsin bu işler yahu" diyorlar. devlet dairelerine araba almayacağız / kurumlar vergisi 3 sene artacak vs, hepsi eskinin ımf'ten borç alma politikaları ile birebir örtüşüyor. ohal de terörle mücadele için değil, akp'nin ekonomi yönetimindeki beceriksizliğini kamufle etmek için kullanılıyor. elbet bu erteleme/kamufle etme politikaları bizi bekleyen krizi daha da derinleştiriyor. borcumuzu borçla çevirmek bir yana, tüm varlıklarımızı satmış olduğumuz için, artık siyasetimizi satılığa çıkardık. zaten ondandır bu ırak mevzuularında sürekli tuhaf manevralar, yön değişiklikleri. hepsi, daha da fazla borç alabilmek için. parti artık ileriye dair hiç bir ekonomik umut vaadetmediği için zaten karmakarışık. bunu görebiliyoruz. işten alınmak istenen belediye başkanlarının itirazının bile bununla ilgili olduğunu düşünüyorum: "e abi sen siktin ekonomiyi, ve zaten napcan ki, artık eskisi gibi gelecek vaadetmiyorsun biz de kendi başımıza kaldık senin yüzünden" duygusu tüm parti içi konulara hakim görünüyor. bu parti içi duygusal dağılma hali de elbet tüm bakanlıklara yansıyor, krizi yine daha da derinleştiriyor.
arkadaşlar, sonuçta hükümet öyle korkunç bir borç sarmalıyla ülkeyi yönetmeye çalışıyor ki, korkarım 2017 içinde bu krizin gerçekleşme olasılığı oldukça yüksek. bundan sonra kriz yaşanmayan her haftayı çok şanslı olduğumuz haftalar olarak aklınıza not edin.
bu kriz geldiğinde önce ekonomik, çok kısa süre sonra da sosyal ve siyasi bir kaos ortamına sürükleneceğiz. millet para çekemeyecek, devlet memur maaşlarını ödeyemeyecek, millet dövizlerini kaçırmasın diye şüphesiz ki bankalara bir döviz sınırı getirilecek. khk artık tamamen ekonomik manevra amaçlı olarak uzatılıyor, derhal bir khk ve döviz hareketleri kısıtlanacak. birçok dükkan, gıda satanlar dahil, stok alımında ciddi sıkıntılar yaşayacak. çok kısa bir süre içinde kriz tamamen kontrolden çıkacak, ve ekonomi durma noktasına gelecek. durmayla kastim, nefes alamayacaksınız, sokaklar boşalacak, bütün dünya 24/7 "turkey's crisis" haberleri yapacak, tüm yabancı sermaye anında toz olup uçacak, ve siz, o ay sonunda maaşınızın belki 2 katı doğalgaz faturasıyla karşılaşacaksınız. bu süreç elbet sokakları da etkileyecektir. bu kriz, daha önce yaşadığımız anayasa/dalgalı kur krizine filan benzemiyor. ülkenin içi tamamen boşaltıldı ve "deliler gibi büyüyoruz" diye diye iyice açılan sektörlerin hepsi batmakla burun buruna artık. eskiden borçlar bu kadar yaygın ve büyük değildi. şimdi hane halkı borcu bile o kadar fazla ki, kriz 3-5 kişinin işsiz kalması değil, herkesin evlerinin ellerinden alınması demek. milyonlarca ailenin, mahallenin dağılması demek, bankaların verdikleri mortgage borçlarını geri alamadıkları için hızla evlere el koyup, onları çok hızla dönüştürüp dış borcu kısmak zorunda kalması demek, ekmek fiyatlarının tavan yapması demek, istasyonlarda benzin bulamamak demek, demek de demek.
özetle, yaşadığımız daralmadır, krizlerin krizi yolda, hatta kapının hemen önündedir. -
29. ölüm anına eşlik edecek müzikler
müzik faşistini de ilk kez gördüm.
bunun ibnelikle ,entellikle ilgisi yok.
müzik zevki, müzik kültürüyle alakası var.
bazen dilini bilmediginiz şarkilardan bile büyük keyif alirsiniz. sözlerini anlamasanız da ruhunuza, kalbinize dokunur. duygularınıza tercüman olur. buna müziğin evrenselligi diyoruz işte.
benim parçam da anathemadan gelsin.
internal landscapes
uçaga bindigimde kulakligimi takip mutlaka dinlerim bu parçayı. valla o an uçak düşse, huşu içinde giderim öte aleme.
ı could say that ı was peace, ı was love, ı was the brightness… ıt was part of me… -
30. türkiye'nin kürtlerle ittifak yapmaması
yaptığımız anda hemen hendek kazıp bomba döşemeye başlayacaklardır.
(bkz: kuyumuzu kazarlar) -
31. iphone'da video kaydı duraklatma özelliği olmaması
iphone 11'in bütün sırrını bozdun ama yaa :(
-
32. isam zehreddin
hiçbir zaman mültecileri geri dönerlerse öldüreceklerini söylememiştir. bilakis 'af' kavramından da anlaşılacağı üzere kastı, suriye ordusuna karşı savaşan ancak hükümetin "af " çıkardığı dünün kaidecileridir. https://www.almasdarnews.com/…ement-refugees-video/ (ki onları da öldüreceğini söylemiyor, hükümet sizi affetse de biz affetmeyeceğiz diyor)
diğer bir yalansa şu https://pbs.twimg.com/media/dmap9m5w4aaczc6.jpg foto. bu fotoda parçalanan cesetler , der ezzor'a yönelik kapsamlı bir ışid saldırısı sırasında bombalı araçlarla suriye ordusu pozisyonlarına dalan ışid militanlarından geriye kalandır. insan kafası kesen, hatta askerin cenazesini deşip kalbini yiyen, sırf mezhepleri yüzünden kadın çocuk demeden öldürenlerin şakşakçıları bu boktan yalanlarıyla ancak kendilerini kandırırlar.
gerçekte asıl içlerine koyan, issam zahrettin'in onları humus bab-ı amr'da, şam deraya'da, halep anadan'da ve son olarak deyr ezzor'da tokat manyağı yapmasıdır... dezenformasyon kampanyasına girişen islamcı ezikler "ışid mücahitlerini, kaideci kardeşlerimizi öldürdü" diyemedikleri için bunlara sarıyorlar işte. -
33. gordon hayward
paul george o sakatlıktan döndüyse bu sempatik arkadaşımızın da döneceğini umuyorum. çok talihsiz bir geceydi.
-
34. akp'nin hazırladığı kampüse hoş geldin videosu
genel başkanları da üniversite anılarını anlatsaydi keşke. gerçekten çok merak ediyoruz o günleri.
-
35. tüm insanlık dinliyor olsaydı söylenecek ilk şey
(bkz: üremeyi keselim artık)
-
36. erkek kardeşimin zorla evime yerleşmesi
benim de yavsak oglu yavsak bir dayim vardi. annem hep ondan tarafti. ıckici, karisini doven tam bir itti ama. annemi de cok pis somuruyordu. sonunda burnunu kirdim dayimin. cok pis daldim. acibademde burun ameliyati oldu. 3 bin tl hastane masrafini annem odedi. giren yine bize girdi mq.
bunu neden anlattigima gelince, asalak itlerin nasil hissettirdigini en iyi ben anliyorum.
sen nerde oturuyosun soyle, ben gelip o abinin agzini yuzunu patlatayim. cok ciddiyim. -
37. ios 11
güncellemeden sonra whatsapp bildirimlerinin ara ara gelmediği sürüm
-
38. duşko toşiç
(bkz: ragnar lothbrok)
savaşçılık + karakter + arada saçmalama -
39. aras kargo
istanbul'dan antalya'ya kargoyu 1 günde getirip, aynı kargoyu şubeden alıcıya 3 günde getiremeyen kargo firması. *
-
40. erasmusta neler yaptın anne anlatsana diyen çocuk
“aktroller ülkenin iyice amına koymasınlar diye kendimi geliştirdim” cevabını almış olması olasıdır.
edit: başlık başa.
başlığı açan kişi çocuğa yazık vb gibilerinden birşeyler yazmıştı. -
41. samsung'un apple'dan üstün olduğunu kabullenmemek
sana gayet mantıklı bir savla geliyorum sevgili kamil. işte savım;
(bkz: kimin ne aldığından sana ne yarrağam) -
42. dominos'un yeni pizzasının adını sen koy
dandikos dandik malzemos
-
43. sabahın köründe mutlu uyanabilen insan
benim için şu sıralar gerçek olan durum.
18 tane, pırıl pırıl, dünyalar tatlısı öğrencim var. çok yoruyorlar beni ama hepsini çok seviyorum. hafta sonu özlüyorum. sabah 5.30'da kalkıyorum her gün. ama gülerek hazırlanıp işe gidiyorum.
senelerce ayaklarım geri gide gide işe doğru yol aldım. şu an bunu yaşıyor olmam paha biçilemez bir durum benim için. -
44. üniversite sınavında 15dk kuralının kalkması
geçen mart ayında ygs'yi 1 dakikayla kaçırdığı için sınava alınmayan ve bu sebeple intihar eden büşranur kalaycı'yı hatırlayan var mı?
https://www.birgun.net/…ur-intihar-etti-153458.html
(bkz: ygs'yi 1 dakika ile kaçıran öğrencinin vefatı)
bu gencecik kızın günahı neydi?
--
bonus:
bu da, ayni durum bi akp'linin cocugunun basina gelince uygulanan muamele: (bkz: akp'li başkanın kızının geciktiği ygs'ye alınması)
allah belanizi versin. -
45. 2023 olası $ ve € kur tahminleri
devlet bahçeli'ye sorduk:
-2023 de dolar ve euro kurları ne olur ?
- dolar 20, euro 23 olur, yan yana getir bak ne oldu (kaşlar dört kere yukarı kalkar) -
46. 10 tane şınav çekemeyen erkek
(bkz: yepyeni bir trol doğuyor gözleri yaşlı)
çaylak onay listesinin meyveleri hep bunlar. sonra algoritma diye söversiniz. adamın yazar olunca ilk işi eski girdilerini silmek olmuş. -
47. tıp profesörlerinin saatte 3.000 tl kazanması
(bkz: laz muteahhitin tıp profesorunden fazla kazanması) (bkz: ali ağaoğlu)
-
48. şenol güneş
muhabir: beşiktaş avrupa'da nereye koşuyor? cenk nereye koşuyor?
şenol güneş: biryere koştuğumuz yok * -
49. sözlük yazarlarının okumakta olduğu kitaplar