zebra ureticisi22
profili

  • cumhurbaşkanı erdoğan'ın son seçimim açıklaması

    işin tuhafı bu onun seçimi de değil. bir ülkenin cumhurbaşkanının belediye seçiminde taraf tutması zaten yeterince absürt. bizimkisi bir de kendisi adaymış gibi miting yapıyor. hiçbir demokratik ülkede böyle bir saçmalığın olamayacağını herhalde tahmin edersiniz.

    toplu bir akıl tutulması yaşıyoruz. her şey bittikten sonra uyanıp “oha biz ne yaşamışız. hiç de fark etmedik” diyeceğiz. torunlar falan sorunca “ya o an işte çok da şey edemiyosun” diye geçiştireceğiz. şu an adama 14 yıl cumhurbaşkanlığı yaptırıyoruz. kimse sesini çıkarmadı. anayasa bir kişi en fazla 7 demiş. hadi değiştirdin 10 yaptın. 14 yıl cumhurbaşkanlığı nerde yazıyor? resetlendi falan dedi alakasız birileri, herkes saniyesinde kabullendi. oyun mu oynuyoruz burada ne reseti. akıl dışılığın dibi. inanmaya dünden razı herkes. yeter ki erdoğan ile tatsızlık çıkmasın. ne isterse he diyelim. ama 14’e bile inanmamış kimse, yok dolunca gitmez diyor. böyle derin bir kabulleniş var.

  • ışık hızından daha hızlı bir şeyin olma ihtimali

    isik hizi denen seyin isikla sandiginiz kadar alakasi yok. isik hizi diye anilan c bir fiziksel sabit. c, latince celeritas kelimesinin bas harfi. bunun da anlami hiz, hizlilik falan. ozel gorelilikte bu c aslinda nedenselligin yayilma hizi. madde, enerji veya bilgi iletimi bu c hizini asarsa nedensellik ihlal ediliyor. yani a olayi b olayina neden oluyorsa once b sonra a'yi goremezsin.

    bu c hizi gorelilikle ilgili matematiksel denklemlerden cikan bir sonuc. ayni zamanda isigin bosluktaki hizi da c. cunku isigin kutlesi sifir. isik, radyo dalgalari vs. olabilecek en hizli sekilde gidebiliyor. bu olabilecek en hizli dedigimiz hiz c hizi. yani bir sey isiktan daha hizli gidemez demek aslinda bir sey nedensellikten daha hizli gidemez demek.

    yani c diye evrensel bir hiz limiti var. bosluktaki isik da bu limitte dayanis durumda.

  • masterchef türkiye

    “gamze” diyor, “bu toplar muhteşem bir şeydi” diyor, “neydi bu, nasıl yapabildin” diyor.

    “şefim” diyor. “mor patatesi ezip fesleğen ekledim” diyor. “sonra kızarttım” diyor.

    “gamze” diyor. “buram buram fesleğen tadı geliyordu” diyor. “hayran kaldık” diyor.

    hz. gamze’nin yaptığı dandik patates kroketin kutsal emanet muamelesi gördüğü program.

  • masterchef türkiye

    sanki tanya öldü de cenazesi var. tabii ki sevineceğiz elendiğine. bizden çok sevinen varsa rakibi olan diğer yarışmacılardır. hak etmediği halde fazla bile ilerledi. kaybettiği bir şey de yok bu arada. kendisine benzer hiçbir kızın veya aşçının sahip olamayacağı bir üne kavuştu. muhtemelen belirli bir ödeme de alır oynadığı program başına. düzgün fiziğiyle survivor’da yeri de hazır. zengin nişanlısından ayrıldıysa artık daha da zengin adaylar çıkar karşısına. şeflik kariyeri istiyorsa zaten restoranları var ve öğretim görevlisi. çok bir yeteneğini görmedik ama kariyer yolu hazır. zaten kıbrıslı, ab vatandaşı falan olabilir sanırım. olmasa da en azından tayyip yok tepesinde. tanya’nın kaybettiği bir şey yok yani. tam tersine normalde hayal edemeyeceği şeyler kazandı. üzüleceksek kendimize üzülelim bence.

  • masterchef türkiye

    cumartesi geceleri yayınlanan bölümlerin hepsi propaganda yayını. en çok izlenen programın en çok izlendiği gece hükümete ayrılmış. şöyle bir hatırlayalım.

    - şehir hastaneleri tanıtımı (sağlık çalışanlarına teşekkür sosu altında)
    - afyonkarahisar. 30 ağustos anması ama akpli belediye eşliğinde
    - silivri - cumhur ittifakına ait belediyemiz ve icraatları
    - bilmem ne imarethanesi - islami vakıf ve tarikatlar güzellemesi. dini müzik eşliğinde
    - koruyucu aileler - emine erdoğan önderliğinde (grup yorum ile servis edilir)

    bakalım haftaya hangi bakanlık veya belediyenin gizli reklamını izleyeceğiz.

    not: bu yayınlarda dikkat ederseniz a-101 veya yemeksepeti gibi bir markanın sponsorluğu olmuyor. bu da reklam verenin hükümet olduğunu düşündürüyor. bunun olabilmesi için de arada ya parasal ya da ticari bir ilişki olmalı.

  • batının ayasofya kararına sus pus olması

    dünya 100 yıl öncesinin dünyası değil. batı, müslüman dünya gibi hala orta çağda yaşamıyor. hele 21. yüzyılda dinin hiçbir ağırlığı kalmamış durumda. yunanistandaki bir kaç aşırı sağ tip dışında kimse siklemez ayasofyada hangi ibadeti ettiğinizi. barbarlığı abartıp 1500 yıldır ayakta duran insanlık mirasına zarar vermeyin yeter.

    rte gibi 70 yaşındaki siyasal islamcı dayıların derdi bu sadece.

  • erdoğan'a oy vermemek için bir neden bırak

    aklıma gelen ideolojik olmayan ilk neden:

    - 2002 yılından beridir tek başına o var. demokratik ülkelerde böyle şey olmaz. düzenli değişim olur. değişim olmazsa sistem tıkanır. tıkandı da.

    kendisi bile başta bu doğruyu savunuyordu, sonradan koltuğuna yapıştı: (bkz: akp tüzüğündeki 3 dönem kuralı)

    erdoğan son kullanma tarihini 2010 yılı civarında doldurdu. o günden beri ülkenin tepetaklak gitmesi tesadüf değil. sırf bu nedenle erdoğan karşısında odun bile aday olsa oyum oduna olur. (hiç olmazsa doğal, zararı dokunmaz)

  • kim tanrıya daha yakınsa üstün olan odur

    ben rte'nin önümüzdeki dönem için yeni bir politika benimsediğini ve son 1 aydır kendisinin ve bazı akp kurmaylarının söylediği/yaptığı her skandal şeyin bu politikanın nabzı yoklamaları olduğunu düşünenlerdenim.

    yeni politika büyük ihtimalle laikliğin tümden terk edilmesi ve siyasi ve dini liderliğin kaynaşması süreci. dolayısıyla buna benzer sözler ve şeriatı andıran uygulamalarından daha çok duyacağız bu sene.

  • 14 ağustos 2016 istanbul depremi

    bak şimdi bak. varsayımlara bak:

    1. istediğin yerde istediğin zamanda deprem yaratma teknolojisi icat edilmiş olacak
    2. bu teknolojiye sahip olacak ülke bunu istanbul'da kullanmak isteyecek
    3. bu teknolojiye sahip olacak ülke milyonlarca insanı öldürmeyi göze almış olacak
    4. bu eylem sonucunda tarihin en büyük katliamlarından, hatta soykırımlarından biri yapılmış olacak ve bu teknolojiye sahip olduğu iddia edilen ülke bu sorumluluğu üstlenecek
    5. tüm bu bedellerin karşılığında bizim bilmediğimiz çok gizli ama çok çok önemli olması gereken bir yüce amaca hizmet edilecek,
    6. bu tarihi planın gerçekleşeceği tarih bizim dandik fethullahçılarla paylaşılacak
    7. bu tarih kime ait olduğu bilinmeyen salak bir twitter hesabından dünyaya ilan edilecek
    8. aynı zamanda feto'nun katıldığı bir sürü röportajın arka planına koymak için, uzaktan bakınca 1 ve 4 rakamlarını andıran tablolar bulunacak ve özellikle yerleştirilecek. sonra geyik arayan bir ekşi sözlük yazarının bunları görüp sözlükte başlık açması beklenecek.
    9. ve tüm bu ipuçlarını birleştirerek büyük oyunu gören bir ekşi sözlük yazarı 14 ağustos tarihinde deprem olacağını fark edecek. sözlükte başlık açarak büyük oyunu bozacak.

    (bkz: aferin çok doğru düşünmüşsün)
    (bkz: occam'ın usturası)

    aziz nesin'in halkın %60'ı aptaldır diye bir lafı var ya. aptallık değil o, çoğu kişi sağlıklı düşünmeyi bilmiyor. deprem travması yaşamış halk "deprem" lafını duyar duymaz kulak kesilip, "ya olursa" diye atlıyor buna.

    tahtaya vurun belki depremi engellersiniz. üst aklı yenersiniz böylece.

    ya da hocaefendilerinizden dua dilenin. onların da depremleri durdurma gücü var.

    insanlar önce bir düşünmeyi, sorgulamayı öğrense hiçbir güç onlara komplo falan kuramaz merak etmeyin. çünkü kimse onları böyle kolay koyun gibi güdemez o zaman.

  • ateist ve marksistim nasıl fetöcü olayım

    - ben de maalesef bu örgüte yardımcı oldum
    - ayh cnm yaa, kandırmışlar bunu da yazıııık...

    - ateist ve marksistim nasıl fetöcü olayım?
    - sus, utanmadan bir de konuşuyor, pis terörist.

  • 15 temmuz darbesini putin'in engellemesi

    melih gökçek'ten sonrasını okumadım.

  • fuatavni

    1. gardiyan, hücrenin kapısını kilitlerken "allah kurtarsın" dedi. seni allah bile kurtaramayacak. kaybedenlerdensin.

    2. gardiyan avanelerini yanına toplayarak "3 gün sadece su ve ekmek verilecek" talimatı verdi. avaneler ellerini ovuşturarak tamam efendim çektiler.

    3. gardiyan bugün avluda volta atmama izin verdi. sigarasını yakarken çakmağı çakmadı. öfkeden köpürdü. hemen avanelerini çağırıp ateş istedi. ateşlerde yanacaksın.

    4. gardiyan sonunun yaklaştığını biliyor. emekliliğine 3 ay var. o parayla nasıl geçineceği düşüncesi yüzünen okunuyor. ağzını bıçak açmıyor. yemelerden içmelerden kesildi.

    5. kaybedenlerdensin. emekli ikramiyen kredi kartı borcuna bile yetmeyecek. korkma ve titre.

    güzel insanlar. çarşambaları hamam günü. temiz çamaşırım var. güzel günler çok yakın.

  • 14 temmuz 2016 tarkan cuppa rezaleti

    rezalet falan değildir. tarkan bunu bilinçli olarak yapıyor. ilk çıkış parçası kıl oldum abiyi hatırlayın. kız hepsi senin mi yi hatırlayın. yakalarsam muck mucku hatırlayın. kuzu kuzu'yu hatırlayın. ilk başta "ne lan bu" dedirten, zamanla klasikleşen eserler hepsi. tarkan'ın olayı bu. bu onun büyüsünün bir parçası.

    şaka lan şaka. götüm gibi olmuş işte.

  • fuatavni

    "olacakları önceden haber vermesi bir işimize yaramıyor, öyleyse muhalefetin gazını almak için kullanılan bir hesaptır" gibi bir tez var. bu tez doğru değil. olayları önceden söylemesi bir işe yarıyor. bu olayların tesdüfi veya münferit olmadığını, saray tarafından planlanmış olaylar olduğunu ispatlıyor (elbette fuatavni araya dezenformasyon sıkıştırmadıysa). dolayısıyla sarayın motivasyon ve hedeflerini açık ediyor. hatta çoğu zaman bu planları boşa çıkarıyor.

    örneğin son çizdiği tabloda başkanlığın rte için birinci mesele olduğunu, seçime gidileceğini, seçime giderken israil'in desteğinin alınacağını, danışıklı bir dövüşle israil'e karşı ikinci bir van münüt zaferi yapılacağını ve bunun seçimde kullanılacağını, bahçeli'nin mhp'nin başında kalmasının aşırı önemsendiğini ve bunun için yargıya baskı yapıldığını, davutoğlu ile aradaki meselenin bitmediğini ama bir şantajla davutoğlu'nun susturulmak üzere olduğunu, binali veya bekir'in gerekirse dönüşümlü olarak başbakanlığa getirileceğini, asıl amacın berat'ı başbakan yapmak olduğunu ama şimdilik yıpranmasının istenmediğini, mafya ile ilişkiler kurulduğu ve pis işleri yaptıracak bir çete hazırlandığını, kilis'e düşen bombaların bilinçli attırıldığını, yeni hükümetle suriyeye girileceğini vs. öğreniyoruz. bunların bir kısmı gerçek olmayabilir ama çoğunluğu doğru çıkacaktır. geçmişte doğru çıktı ve olayların gelişimiyle uyumlu iddialar.

    dolayısıyla sen muhalif vatandaş olarak bu dönen oyunların bilincinde olmazsan seçim konularının kenan evren'in yargılanması veya lgbt bireylerin özgürlükleri gibi konularla ilgili olduğu salaklığına düşebilirsin. adam ülkeyi sırtlamış götürürken, atı alan üsküdarı geçmişken "seni başkan yaptırmayacağız" diye sloganlar atarsın ama altını dolduramadan öylece kalırsın.

    sen burada 200 sayfa "fuatavni bence bir kişi değil" esprileri yaparken bir de bakarsın ki seni askere almışlar, eline tüfeği tutuşturmuşlar, başkomutan rte'nin önderliğinde ölüme yürüyorsun.

    hayır bence muhalefetin gazını falan almıyor. muhaliflerin çoğu zaten gazsız meyve suyu gibi. kendi küçük dünyalarında, olan bitenden habersiz takılıyorlar. olsa olsa onlara gerçek gündemi hatırlatıyordur.

  • 1936 türkiyesi ve 2016 türkiyesi

    mustafa kemal atatürk'ün hedefi ile recep tayyip erdoğan'ın hedefi hiçbir akla ve izana göre aynı değildir. paralel evrenlerde bile ikisinin benzeştiği bir gerçeklik bulunamaz.

    mustafa kemal atatürk modern türkiye cumhuriyetinin kurucusudur. hedefi çağı yakalamış, dünya ile dost, tam bağımsız, akla ve bilime önem veren bir ülke yaratmaktır.

    malum şahıs ise bu hedefe son veren, tüm umutlarımızı çöpe atan kişidir.

  • 4 mayıs 2016 türkiye darbesi

    darbe girişimi bile değil buz gibi darbedir. anayasaya göre tarafsız olması gereken cumhurbaşkanının bir partinin iç işlerine karışarak %50 oy almış başbakanı düşürmesidir.

  • 24 nisan 2016 akademisyenlere idam talebi

    "çalışana, emekliye, öğrenciye, öğretmene herkese idam. herkesi idam edelim ki meydan bizim gibi ite kopuğa kalsın."

    bildiri imzalamak = "ülkücü değilim ama bildiri imzalayan herkesi öldürmeliyiz"

    bu kafayla daha bin yıl terör ve acı eksik olmaz bu topraklardan.

  • bütün entry'lerini silen yazarlar listesi

    soru: "tema konusunda geri adım attılar neden hala protestoya devam ediyorsunuz? istediğinizi almadınız mı"

    cevab:
    (bkz: mesele tema değil hala anlamadın mı)

    1. büyük resmi görmek lazım. tema falan bunlar önemli değil. anlatacağım.

    2. zaten tema konusunda geri adım atılmış değil. bildiğin cin ali tarzı okuma fişi tasarımı var şu an sözlükte. ve böyle olması gayet bilinçli bir seçimleri.

    3. sözlük büyük olasılıkla satış için hazırlanıyor. bu yüzden derin bir değişim geçiriyor. başka bir şeye dönüşüyor. büyük resim olarak bunu göz önünden ayırmayalım.

    (bkz: ekşi sözlük'ün satışa çıkarılması)

    4. sitenin iki ortağı var. ssg programcı. kanzuk avukat. teknoloji dünyasında şöyledir: progamcılar şirketleri kurar ve ürünleri yaratır. avukatlar ise satar. kanzuk sözlüğün başına getirilirken kendisine yüklenen birinci misyon sözlüğün satış süreci ile ilgilenmek olmalı.

    5. ekşi sözlük yaşlı da olsa bir internet girişimi. internet girişimlerinin temel amacı çok hızlı büyümek ve satılmaktır. sözlük bunun istisnası olsaydı ssg şu an sözlüğün başında olurdu. ama %96 sahibi olduğu siteyi bir avukata devretmiş, abd'de bir sonraki projesi üzerinde çalışıyor. demek ki sözlüğün kaderi çoktan çizilmiş.

    6. bizim bildiğimiz sözlük öldü. 1999 sözlüğü zaten ölmüştü. ama 2009 sözlüğü de öldü. hatta 2015'in sonundaki sözlük bile öldü. bundan sonra bambaşka bir site burası.

    7. kültürü, misyonu, tasarımı, her şeyiyle öldü eski sözlük. cenaze namazımızı kıldık ve bu yeni oluşumdan mümkün olduğunca uzak durmaya çalışıyoruz.

    8. 1999 sözlüğü öldü ama 1999 entryleri hala burada duruyor. 17 yıllık arşiv burada duruyor. her enty 1 dakikada girilmiş olsa 1 milyon adam-saatlik parası ödenmemiş üretim burada duruyor. para kazandırmaya devam ediyor ve sözlük kapanana kadar da devam edecek.

    9. satış sırasında buradaki her entry ve her yazar para edecek. çünkü satın alan kişi bunları satın alacak.

    10. sözlük, tarihi boyunca farklı zamanlarda farklı anlamlara geldi:

    - ilk önce zeytin yerken kodlanmış saçmasapan bir eğlenceydi belki.

    - sonra wikipedia ile yarışan bir kutsal bilgi kaynağı olma misyonu edindi. google'da bir şey aradığında karşına
    ekşi sözlük çıkardı. yazarlar eteklerindeki tüm taşı karşılıksız buraya döktüler. (keşke türkçe wikipedia için dökselerdi)

    - sonra kuru bilginin ötesinde yaratıcı tarafıyla öne çıkmaya başladı. hayata dair mizah ve edebi değeri olan entyler arttı. mizah dergisi gibi, kitap gibi okunan bir yerdi artık ekşi sözlük.

    - bir ara büyüme dönemine girdi ekşi sözlük. eskiden "yazar" adı verilen kullanıcılar sıkı bir denetimle alınırken bir gecede bekleyen herkes yazar yapıldı mesela. (bkz: miğferdibi çaylak alımları) (2005). gelen yazarlar orc orduları gibi sözlüğü istila etmişlerdi. hiçbiri format nedir, sözlük nedir billmiyordu. bunlar sözlüğün iyi günleriydi.

    - bundan sonra film kopmaya başladı. büyümeyle beraber ticarileşme dönemine de girilmişti. sözlüğe reklam alınıyor, iyi gelir elde ediliyor ama gelir sadece ssg'nin cebine gidiyordu. tabii olaylar olaylar. neyse bunlar da atlatıldı çoktan.

    - sözlük aynı zamanda bir topluluktu, bir komüniteydi. başından beri imece usulü büyüyen bir yerdi. 2010'lu yıllardan sonra bu vasfı da ortadan kalktı artık. 2012 yılında tüm moderasyon toplu olarak görevi bıraktı. (bkz: 1 eylül 2012 moderasyonun sözlükten ayrılması) ticarileşme süreci tamamlanmıştı.

    - sonrasında sözlük, gündemin konuşulduğu bir mecra haline geldi. bir tür internet kahvehanesi. 2010 sonrası sözlüğü tanımlayan en güzel tabir bu. site tasarımı ve yönetiminde bu özelliği güçlendirecek değişiklikler yapıldı.

    - sözlük herkes tarafından bilinen ve takip edilen bir medya organı olmuştu artık. en çok ziyaretçi alan sitelerin başındaydı. ve reklamlardan deli gibi para kazanıyordu.

    - ve geldik bugüne. 28 şubat 2016 ekşi sözlük'ün tasarımının değişmesi sözlüğün bir sonraki aşaması için bir milattır. bazı yazarlar bunu ilk anda hissetti ve tepki gösterdi, bazıları olayların gelişiminine bakarak anladı, bazılarıysa hala anlamamış durumda.

    sonuç: eski sözlüğünüz yok artık. burası 1999 senesindeki antik sözlük değil. 2000'li yılalrdaki klasik dönem sözlüğünüz de değil. 2010'lu yıllardaki sanal kahvehaneniz bile değil.

    burası kapısına satılık levhası satılmış bir yer sadece. içindeki tüm eşyalarla beraber siz ve yıllardır yazdığınız her şey de bu satışa dahil.

    yani sözlük için tüm entryler ve tüm yazarlar bir meta bundan sonra.

    soru: peki değişim kötü bir şey mi? kanzuk "değişime direnmek insanın doğasında var" demedi mi? kanzuk'un yeni sözlüğü eskisinden çok daha süper olamaz mı?

    cevab: hayır olamaz. olamadığı şu sözlük tasarımından bile belli zaten de yine asıl nedeni açıklayayım. sözlüğün satılabilmesi için tüm siviriliklerinden, orijinalliğinden arındırılması gerekiyor. burası artık vasatın da vasatına hitap eden bir yer olmak zorunda.

    sözlük yönetiminin bundan sonraki tek amacı trafiği ve reklam gelirlerini artırmaktır. bu strateji kısa vadede para kazandırır ama uzun vadede sözlüğün sonu olur. ve dediğim gibi uzun vadede ne olacağı umurlarında değil.

    2000'li yılların başında sözlüğe gelenler (bkz: postmodernizm) ne demekmiş öğrenmek için sözlüğe giriyorlardı ve bir daha ayrılamıyorlardı. bugün sözlüğe gelenler survivor başlığında sosyalleşmek için geliyorlar. yarın gelenler belki de acun'un programında reklamını gördükleri için gelecekler.

    soru: peki entryleri silip gitmek bir çare mi?

    cevab: (bkz: türkiye'den siktir olup gitmek) ne kadar çareyyse o kadar çare. yani kanzuk'un stratejisi değişmeyecek. sözlükteki değişim sona ermeyecek. mevcut kullanıcıları memnun etmek gibi bir amaçları olmadığından geri adım falan atılmayacak.

    biz safımızı belli etmiş, kendimizi kurtarmış olacağız sadece.

  • 20 mart 2016 hesaplarımızı kapatıyoruz kampanyası

    entrylerini gerçekten silmek istemeyenler yapabilir. hiç yoktan iyidir.

    sözlükte gerçekten hesap kapatma diye bir fasilite olmadığından yapılması silmek kadar anlamlı değil. hesap kapatma dediği aslında 1 günlük kafa izni. entryler gerçekten silinmiş olmuyor ve sözlüğe giriş yaptığında hiçbir şey yaşanmamış gibi her şey eskisine dönüyor. yaptırım gücü sıfıra yakın.

    zaten bu nedenle kanzuk ve ssg başından beri "entrylerinizi silmek istiyorsanız hesabınızı kapatın" diye çakallık yapmaya kalkıyorlar. çünkü kendilerine pek zararı yok. üstelik yazarın cevap hakkı da ortadan kalkıyor. muhalif yazar susturulmuş oluyor.

    ayrıca yarın sözlük satışa çıktığında bu entrylerin hepsi para edecek. en çöp olanı dahil. hepsi birer altın yumurtlayan tavuk.

    (bkz: pasif gelir)

    bu yüzden yapılabilecek en ideal şey önce entryleri silmek sonra hesabı kapatmak.

  • internetten sevgili bulmak

    bir dürüm. internetten bulabildiğim tek şey bu.