bir beşiktaşlı olarak söylüyorum; allah aşkına futboldan bi sik anlamayanlar yorum yapmasın. zorunda değilsiniz arkadaşlar. fenerbahçe tek kale oynamış maçı, penaltı kararı da doğru. adam gelmiş "penaltı jokeri de geldi" demiş. nasıl bir idiotluk bu? izleme oğlum maçı, git masterchef izle, internetten dizi seyret, ne bileyim youtube'dan video izle, spotify'dan muzik dinle. zorunda değilsin ki maçı izleyip salak saçma yorum yapmaya.
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. 2 kasım 2020 antalyaspor fenerbahçe maçı
-
2. 3 yaşındaki elif'in 65. saatte kurtarılması
ılleride kendini zor durumda hissettigin bir an olursa kendi kendine de ki “ben 3 yasimda 65 saat gocuk altinda dayandim, buna mi dayanamayacagim?” ınsallah hayatta karsilastigin son zorluk bu olur.
-
3. komşu seslerinden hayatımın altüst olması
şu anda içinde olduğum berbat ötesi durumdur. okuyanlar bir yol göstersin. belki çözüm burnumun ucundadır ama göremiyorumdur.
beş - altı ay önce üst katıma 30'lu yaşlarda bir kadının taşınmasıyla başladı her şey. kadın taşındığı hafta sürekli, kesintisiz, bitimsiz bir konuşma kulağıma gelmeye başladı. önceleri ( ilk bir hafta) fazla üstünde durmadım. ancak konuşmaları sürekli damlayan musluk gibi kulağıma geliyordu ve hepsini anlıyordum. net bir şekilde duyuyordum yani. birkaç hafta sonra benim için dayanılmaz bir hal almaya başladı bu durum. yöneticiyle konuştum, durumu anlattım ama pek umurunda olmadı, kadına ya söyledi ya söylemedi. birkaç hafta bekledim hiçbir şey değişmeyince tekrar yöneticiyle konuştum ve bu sefer iki haftalık bir süreç başladı. kadın sürekli annesiyle, yakınlarıyla telefonda vır vır vır konuşuyor ve sesi de yüksek desibelli, benim tün daireyi kaplıyor. en son yöneticiye çağır dedim, senin hakemliginde konuşalım. ben bekârım, kadın da bekâr ve kapısına gitmemim doğru olmayacağını düşündüm. neyse yönetici en son kendisi gitti. konuşmak istediğimi söylemiş ama kadın gelmediği gibi bana bir ton laf söylemiş. o kim oluyor falan...
medeni yollarla halledemedim ve huzur muzur kalmadı bende. alttan fırça sapıyla vurmaya başladım bu sefer. uzatmayacağım o yöntem de işe yaramadı ve üstüne hakaretler işittim. kadın lafta sözden, insanlıktan anlamayan bir hödüktü. ve ben 4 senelik evimden taşınma kararı aldım.
bulduğum ilk eve attım kendimi. giriş kat. ve bu sefer daha kötüsü oldu. yandan, üstten ve dışarıdan sürekli sesler geliyor. yan dairedeki ailenin her lafını işitiyorum. sürekli köpek havlamaları duyuyorum ve uyuyamıyorum.
tekrar taşındım şimdiki evime. en son kat dedim, tabii taşınma sürecim cok zorlu, külfetli ve zahmetli geçti. yine de son kat dedim, kimse oturmuyor birkaç aile var onlar da yaşlı insanlar merak etme dediler. neyse taşındım ama taşınmaz olaydım. şu anda psikolojim allak bullak olmuş durumda. delireceğim neredeyse. çünkü sabah, 7'de başlayıp aralıksız bakın abartmıyorum aralıksız söylenen bir kadın sesi içeriye doluyor. kuyunun dibinde gibi boğuk boğuk geliyor. bir yükseliyor bir alçalıyor, dalga dalga geliyor. ve benim zaten yıpranmış olan sinirlerim iyice çökmüş durumda. bu 4 ay içinde üçüncü evim. şu anda kulak tıkacıyla nispeten idare ediyorum ama huzurum yok. moralim sıfır. taşınmak falan her şey beni çok yıprattı. bana bir akıl verin, yol gösterin. burada kalmak istemiyorum, delireceğim yoksa ama gittiğim apartmanda da böyle bir şey başıma gelirse o zaman kafayı oynatırım. el imdad sayın yazarlar, el medet.
edit: ben yalnız yaşıyorum, sessiz yaşıyorum. akşamları genelde kitap okurum, veya kulaklığımla dizi - film izlerim. bu süreç içinde anksiyete başladı bende. göğsüm daralıyor ve o söylenme sesi kulağıma geldiği anda geriliyorum, soğuk terler döküyorum. tekrar taşınmam gerek. ama çok yoruldum, çok bunaldım arkadaşlar.
teşekkür editi: mesaj atan, önerilerde bulunan, durumuma empatiyle yaklaşan, başlık altında teselli veren, derttaşlık, haldeşlik eden herkese çok ama çok teşekkür ederim. çok iyi geldiniz. varolun. çünkü en yakınımdaki insanlar bile bu derdime üstünkörü yaklaştılar, ciddiye almadılar fazla. çeken biliyor gerçekten.
edit 3: açıkçası aynı veya benzer dertten muzdarip olan, çile çeken o kadar çok insan varmış ki... bir dokundum bin ah işittim gibi oldu. ama olsun, hepsini tek tek okuyorum ve elimden geldiğince cevap veriyorum. türkiye'de apartmanda yaşamak eğer sese, gürültüye karşı biraz duyarlıysanız daha doğrusu akşam evinize dinlenmek için, başka insanlardan ve dışarıdaki dünyadan izole olmak için geliyorsanız hayat tam bir cehenneme dönüşüyor. apartman duvarları ve katlar arası tavanlar kâğıt gibi. insanlarımızın da büyük çoğunluğu umursamaz. başka insanlar da var, sessiz olalım diyecek medeniyette değil.
çözüm önerileri:
- psikolojik destek, psikiyatrik yardım ve kaliteli kulak tıkaçları
- evde müzik vb dinle, izle önerisi geldi. ki bunu yapıyorum.
- iç ses izolasyonu
- mustakil ev
- sen de gürültü yap (!)
- zamanla alışırsın -
4. 30 ekim 2020 ege denizi depremi
sizlerden ricam bu uzun entryi uygun bir zamanda sakin bir kafa ile okumanız ve mümkünse mümkün olduğu kadar çok dostunuz ile paylaşmanızdır.
edit: böyle önemli bir konuda görsellerimi, (kendi hazırladığım telifi olmayan görsellerimi de) yayından kaldıran moderasyona sevgilerimi sunuyorum, ve entryi görselsiz yayınlıyorum.
deprem öldürmez bina öldürür...
deprem anında yapmamız gerekenleri anlatan çok (arama kurtarma uzmanları, ilkyardım uzmanları), hangi fay hattında ne zaman deprem beklediğimizi anlatan çok (jeoloji mühendisleri, sismologlar), toplanma alanlarını deprem sonrasında yapılacakları konuşan çok, afet çantalarımız falan her şey tam takım (şimdiye kadar tedbirinizi almamış olamayacağını kabul ediyorum.) ama sorunun gerçek kaynağından konuşan yani inşaat mühendisliği açısından konuyu irdeleyen neredeyse yok.
ben faydalı olacağına inandığım bu uzunca entry'de konuya konunun en önemli ayağından bakarak hem meslektaşlarıma faydalı olacağını düşündüğüm ve tasarım sürecinde atlandığına inandığım hususlara değineceğim hem de yeni ev almak isteyen yada evinin güvenli olup olmayacağını merak eden arkadaşlara büyük çoğunluğumuzun yaşadığı betonarme yapılarda dikkat edebilecekleri, gözlemleyebilecekleri ve gerçekten çok önemli olan hususlarda kolayca anlaşılabilir bilgiler vereceğim. aşağıdaki hususların ne kadarında pozitif yönde kanaatiniz oluşuyorsa, binanız da deprem esnasında o kadar sağlıklı kalacaktır.
deprem öldürmez bina öldürür... artık her yerde duyduğumuz klişe aforizma. peki nasıl?
* öncelikle yatay yük ve düşey yük kavramını anlamanız icap etmekte. düşey yükler yer eksenine dik olan yükler yani, binanızın kendi ağırlığı, içinde bulunan eşyalar, yaşayanların ağırlığı, kar yükü gibi kavramlar binanın düşey yükleridir. binalarımız genellikle bu söz konusu düşey yükleri taşıyabilirler yani kartal'daki kendi kendine yıkılan bina gibi örnekler (kolon kesilmesi söz konusuydu sanırım) çok fazla beklenen durum değildir. bunu neden söyledim? binanız kendi başına ayakta dimdik, sapasağlam duruyor gibi görünebilir ancak bir sonraki aşamada anlatacaklarımı dikkate almadan binanıza güvenmemeniz çok önemli. genellikle insanlar bu bahsettiğim düşey yükler altında ayakta sağlam gibi görünen binaların emniyetli olduğuna dair yanlış bir kanaat beslemektedirler.
bir betonarme binanın sağlamlığı yatay yükler yani en mühimi deprem olan yatay yükler altındaki davranışı ile değerlendirilir. yatay yükler yer eksenine paralel olan yüklerdir. binanızı yıkan yükler büyük oranda bunlardır. peki neden?
* betonarme dediğimiz yapı malzemesi beton ve çeliğin birlikte çalışması ile elde edilen bir yapı malzemesidir. bu iki materyalin birlikte çalıştırılmasının nedeni betonun basınç etkilerine karşı muazzam mukavemetine karşılık çekme etkisine karşın dayanıksız kalmasıdır. tam tersi olacak şekilde çelik ve genel olarak metaller basınç etkilerine karşı zayıfken çok yüksek çekme mukavemeti sunarlar. bu iki malzeme doğru biçimde tasarlanıp birleştiğinde ise hem basınç hem çekme mukavemeti yüksek bir yapı malzemesi olan betonarmeyi elde ederiz. aksi bir tasarım mekanizması kurulmadı ise çok büyük olasılıkla binanız kendi ağırlığı gibi düşey yükeri "basınca" karşı mukavemeti ile karşılarken, deprem gibi yatay yükleri "çekme"ye karşı mukavemetleri ile karşılarlar.
sebebi "hidratasyon" olan ve bir kaç kitap konusu olabilecek kadar kapsamlı bir sürecin sonucu olarak doğru tasarlanmış, granülometrisi (içindeki taneciklerin, dağılımı) doğru, doğru dökülmüş bir betonun ömrü çok uzundur. zaman içerisinde her geçen gün basınca çok çok daha dayanıklı hale gelir. buna karşın çelik bütün metallerin kanseri olan oksidasyon yani paslanma ile karşı karşıyadır. çelik çekme dayanımını günden güne kaybeder çünkü ne kadar iyi korursak koruyalım zaman içerisinde küçük oranlarda da olsa paslanır. başka bir deyişle binanız kendi ağırlığını ve diğer düşey yükleri günden güne daha kuvvetli biçimde karşılayabilecek kadar güçlenirken, çekme dayanımı yani deprem mukavemeti geçen yıllar içinde günden güne azalır. işte eski yapılar her şey doğru yapılmış olsa bile en temel olarak bu nedenle güvensizleşir. bunun dışında aşağıda sıralayacağım nedenlerle eski yapılar güvensizdir.
* ülkemizde ne yazık ki 99 depremi öncesinde yapılan yapılar büyük bir denetimsizlik içerisinde imal edilmişlerdir. büyük çoğunluğu yanlış projelendirilmiş, doğru projelendirilenler de büyük çoğunlukla yapı malzemelerin yanlış kullanımı nedeni ile bitik haldedir. neydi bu hatalardan bazıları?
betonlar granülometrisi yani tanecik dağılımı (kum, çakıl çap ve oranları) doğru hesaplanmamış, büyük çoğunlukla tamamen ustanın (bi boktan anlamayıp her boku bildiğini sanan kişi) insiyatifine bırakılmış, el ile hazırlanmıştır. bunun neticesinde esasında basınç dayanım gücü çok daha yüksek olması gerekirken (örneğin 30 mpa) bunun neredeyse 1/3'ü oranında (10-12 mpa) dayanıma sahiptir. buna karşın günümüzde devlet tarafından denetlenen hazır beton firmalarından elde edilen betonların kullanılması mecburidir. söz konusu firmalar zaman zaman iyi denetlenmemesi nedeni ile 30 mpa vermeseler de 28 mpa dayanımı alacağınızı bilirsiniz.
bununla birlikte kötü granülometrinin bir diğer dezavantajı boşluklu yapısı nedeni ile beton içerisindeki demirin oksijenden tam olarak izolasyonu sağlanamaz ve paslanma süreci başlar. paslanma sürecinin bir diğer nedeni ise "su" içerisindeki oksijendir. eski bir atasözünde söylediği gibi yiğidi gam, duvarı nem öldürür... bu nedenle su yalıtımı ve drenaj uygulamalarına da dikkat etmek gerekir. paslanma süreci başladıktan sonra söz konusu süreci durdurmak çok zordur ve bütün donatıya yayılır. paslanmış donatısı olan binanın deprem dayanımı yoktur. daha önce gördüğünüz sahnedir;
görsel
demir kullanımında nervürlü çelik dediğimiz tırtıklı çelik değil değil düz demir kullanılmıştır. düz demirin betona tutunması çok zordur. betonun içinden sıyrılır. buna karşın nervürlü çelik betona çok daha iyi tutunur, sıyrılması mümkün olmaz. günümüzde betonarme binalarda nervürlü çelik kullanımı zorunludur.
düz demir;
görsel
nervürlü çelik;
görsel
* deprem esnasında çekme kuvvetlerinin en yoğun olduğu bölgeler olan kolon-kiriş birleşim bölgelerinde çekme mukavemetini artırmak için bir çeşit donatı yoğunluğu yükseltme tedbiri olan etriye denilen kolonu veya kirişi enine olarak saran demirlerin uygulaması genellikle yapılmamıştır. böylece ilgili bölgelerde çekme dayanımı daha düşüktür.
görsel
bu ve burada bahsettikçe konuyu uzatacak onlarca neden sebebi ile 99 depremi öncesi yapılmış binalar net olarak güvensizdir. genel olarak 25-30 yıldan yaşlı betonarme binalar çok dikkatle ele alınması gereken saatli bombalardır. uzak durmanızı tavsiye ederim.
daha yeni binaları değerlendirirken bazı hususları ortaya koymak icap eder. ne yazık ki meslektaşlarım genel olarak mühendislik disiplininden uzaklaşmış, hayatın şartları gereği adeta bir yap-sat müteahhiti gibi çıktı al-imzala mühendisleri olmuşlar ve sta4cad gibi programlarla kolayca binayı projelendirirken adeta bir tekniker gibi konuya yaklaşıp "mühendislik ruhundan" uzaklaşmışlardır. şimdi size mümkün olduğu, dilimin döndüğü kadar bu bahsettiğim "mühendislik ruhu" açısından olmazsa olmazlardan bahsedip doğru binayı anlatmaya çalışacağım.
* bölgenizin zemin özelliklerini bilin. elinizde bir zemin etüd çalışması bulunması olmalı. kayalık ve sıkı zeminlerde binanıza etki edecek deprem yükleri öncelikle bu kayalar tarafından emilecektir. bu da yapınızın deprem yüklerinden en az biçimde etkilenmesine sebep olacaktır. su seviyesi yüksek, gevşek zeminler, verimli topraklar deprem yüklerinin oluşturacağı salınımları artıracak adeta zeminin fırtınada bir deniz gibi davranmasına neden olacak ve binanız da fırtınadaki bir balıkçı teknesi gibi salınım yaşayacaktır. unutmayın zemin özellikleri kötü bölgelerde de ek tedbirler ile sağlam bina yapmak mümkündür, bunun yanında binanızı depreme karşı güçlendirmek istediğinizde enjeksiyon gibi zemin iyileştirme çalışmalarını da binanız mevcutken de yapabilirsiniz ve en az bina güçlendirme çalışmaları kadar faydalı olacaktır.
* zemin konuşup da temel konuşmamak olmaz, bina için en önemli taşıyıcı sistem elemanı temellerdir diyebiliriz. genellikle eski yapılarda görülen münferit (her kolon için tek temel) temelli yapılardan kaçının. bunun yerine tüm bina alanının temel olarak düşünüldüğü tüm zemini kaplayan radyejeneral temel en güvenli çözümdür. tasarım sürecinde temele harcananacak olan paradan kaçınmayın. zemin akma, kayma etkisi bulunabilecek alanlarda radye altına ters kiriş uygulaması yapmak oluşabilecek bir çok sorunu daha ilk aşamada çözecektir.
* şimdi söyleyeceklerim çokça dikkat edilmeyen ama hayati konulardır. artık hepimizin elinde google earth gibi online harita sistemleri mevcut, bölgenizdeki fay hatlarını da biliyorsunuzdur. genel olarak bilmeyenler için ülkemizdeki fay hatları aşağıdaki haritada sunulmuştur.
görsel
bölgenizde binanızı etkileyebilecek fay hatlarını bilin, bu fay hatlarının karakteristik olarak nasıl depremler yaratacağını bilmeniz çok önemlidir. genel olarak fayların nasıl hareketler yaratacaklarını aşağıdaki resimlerde görebilirsiniz;
görsel
işte zurnanın zort dediği yerlerden birisi,
normal faylar ve ters faylar fay eksenine dik doğrultuda güç dalgaları üretirken,
yan atımlı faylar fay eksenine paralel doğrultuda güç dalgaları üretirler. kimse dikkat etmez ama bu bilginin sizde olması binanızın yatay güçlere karşı konumlandırılmasının tespitinde, arsanızın üzerine oturtmak aşamasında ve taşıyıcı sistem elemanlarının projelendirilmesinde çok çok önemlidir.
binanızın da söz konusu fay hatlarına karşı konumunu, yönünü bilin... peki bu bilgileri nasıl kullanacaksınız?
* kgf/cm2... işte size hayatın anahtarı, kuvvet/alan... yani birim alana düşen kuvvet.
yine çokça mühendis arkadaşımızın göz ardı ettiği bir konudur. binanıza etki eden yatay kuvvetler binanızın söz konusu yükler yönündeki alanına "orantılı" biçimde etki ederler. alan azalırsa, bununla orantılı olarak etki eden kuvvet de azalır. söz konusu yöndeki alanı daraltıp buna dik eksendeki kesit alanını artırdığınız nispette yapılarınızın deprem dayanımını logaritmik olarak artırabilirsiniz.
bu durumu şöyle düşünüp hayal etmeye çalışın. bir arkadaşınızdan sizin karşınıza geçip bütün gücü ile itmesini istediğimizi hayal edelim. sizi cepheden, karşınızdan bütün gücü ile iten arkadaşınıza mı daha kolay dayanırsınız yoksa benzer bacaklarınızı hafifçe aralayıp dururken sizi yandan, omuzunuzdan iten arkadaşınıza mı?
yani taşıyıcı sisteminizin, binanızın konumu ve fay hatlarının konumu ile yaratacağı deprem tipi ilişkisi sandığınızdan çok çok çok daha önemlidir. konuyu aşağıdaki resimlerle görselleştirmeye çalıştım. çizimlerin amatörlüğü için özür dilerim, dar vakitte anca bu kadar.
görsel
görsel
* binanızın ağırlık merkezi mümkün olduğu kadar aşağıda ve taban alanı mümkün olduğu kadar geniş olmalıdır. gözlerinizi kapatıp bir elma şekeri hayal edin, bu elma şekerini sallayarak devirmek istiyorsunuz, çubuğu yere sapladığınızda şeker yukarıda iken mi kolay devrilir yoksa elma olan kısmın üzerinde yere koyarsanız mı?
görsel
yine benzer biçimde ağırlık merkezi çekirdekte yoğun, çekirdek güçlü yapıları tercih etmek de, binanın örneğin planda baktığınızda binanın merkez noktasında bir yerlerde iki yönde güçlü perde duvarlar tasarlamak, mesela asansör çekirdeğini bu alana konumlandırmak faydalı olacaktır.
binanız adeta bir piramit gibi mümkün olduğunca geniş tabanlı tasarlanmış ağırlık merkezi alçakta olmalıdır. bu anlamda zemin kat üzerindeki katlarda görülen "çıkma" diye tabir edilen uygulamalardan kaçınmakta fayda vardır.
* düşey taşıyıcı elemanların yani kolonların ve perde duvarların sürekliliği çok önemlidir. tüm bu yapı elemanları en üst tabliyeden temele kadar devam eden eksenel merkezi hiç kaymadan bir güç aktarımı sağlamalıdır. bu hata taşıyıcı sistem tasarımında yapılabilecek en yıkıcı hatalardan birisidir. bu nedenle;
çıkma yapılmaz ancak kaçınılmaz biçimde yapıldı ise de çıkmaların, konsolların üzerine kolon oturtulamaz, bu nedenle serbest duvarların (kolonlarla desteklenmemiş duvarlar) mümkün olduğu kadar kısa olması çok önemlidir.
benzer biçimde kirişlerin üzerine kolon oturtulmaz, mesnetlenmez. kesinlikle binada zemin katta kolon kesilmez. bakın kolon asla kesilmez... bunu yapmak intihar etmekle eşdeğerdir. kolon keseceğinize intihar edin...
* yapıda özellikle çekirdek bölgesinde her iki yönde de en az birer adet taşıyıcı perde duvar kullanmak çok faydalıdır. kolon kiriş aks ağının asimetrik olması, kompakt ve çözümlenebilir bir yapıda olmaması büyük problemlere gebedir. bu durum taşıyıcı sistemin yatay yükler karşısında kendi bünyesinde "zımbalama" diye tabir edilen darbe etkisini göstermesine neden olur. dış kolonlar en az 2 yönde kirişlerle bağlanmalıdır. iç kolonlar ise 4 yönde kirişlerle bağlanmalıdır.
görsel
taşıyıcı sistem elemanları kolonlar ve perdelerin tek yönde güçlü düzenlenmesinden kaçınılmalıdır. bu durum deprem gibi yatay yüklere karşı yapının tek yönde çok zayııf kalmasına neden olur. çok tehlikeli bir sorundur. böyle bir sorunu yapınızda tespit ederseniz mutlaka güçlendirme çalışmaları sırasında tek yöndeki taşıyıcı elemanları köşegen elemanlara çevirmeniz gerekir.
bir yapıda kolon yüksekliklerinin mümkün olduğunca aynı kalması sağlanmalıdır. diğer kolonlara göre kısa kolondan (örneğin asma katlarda kullanılır.) mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. kısa kolonlar diğer kolonlara göre daha büyük kesit zorlanmaları ile karşılaşırlar.
kiriş kirişe bindirilmemeli, mutlaka birleşim noktasında bir kolon düşünülmelidir. kirişleri boyutlandırırken yüksekliği büyük tutup genişliği küçük tutmak, tabiri caiz ise kılıcına düşünmek ve yassı kirişlere gitmemek de çok önemlidir. bunun yanında kirişler kolonlar gibi basınca çalışan yapı elemanları değillerdir. çekme doğrultusunda çalışırlar. bu nedenle kirişlerde hesap yaparken beton yokmuş gibi hesap edilirler. kirişlere daha fazla donatı hesap etmelisiniz. eğer çekme kuvveti hesabına beton da dahil edilirse betonun çekme mukavemeti çok düşük olduğundan bu değer aşılır aşılmaz betonda küçük çatlaklar oluşacaktır. bu çatlaklardan sonra donatının hızla uzamasından dolayı daha büyük ve kalıcı çatlaklar oluşacaktır. bu aşamadan sonra kiriş kullanılmaz hale gelir.
* döşeme tasarımında seçilecek çokgen yada üçgen formlu asimetrik döşemeler yapıda zararlı iç dinamiklerin oluşmasına, dolayısı ile büyük sorunlara neden olurlar. yine benzer biçimde kat döşemesi alanında toplam alana kıyasla 1/3 oranında boşluk olması veya düzensiz boşluklar olması durumunda deprem yüklerinin taşıyıcı elemanlara güvenle aktarabilmesi zorlaşmaktadır.
* 30 metreden fazla olan uzunluklarda yapının farklı oturumlar yapabilmesi nedeni, ısıl genleşme faktörü gibi etkiler nedeni ile dilatasyon derzi uygulaması yapılmalıdır.
* yapının bitişik nizam olması çok tehlikelidir. hele hele eski yapılarda bitişik nizam yapılardan kaçının. yapının bitişik nizam olması durumunda kat yüksekliğinin yanındaki yapı ile kademeli olması, tabliyeler arasında kot farkı bulunması, bir yapının kat döşemesinin diğer yapının kirişleri arasındaki kolonun ortasına gelmesi çok tehlikelidir. bu durumda her iki yapı da birbirine zımbalama etkisi yapar. ne yazık ki yapıldıktan sonra bu sorunun olası bir çözümü yoktur. yapım aşamasında sonradan yapılan binanın kolon kiriş kesişim noktalarına darbe emiciler koymak bir ölçüde bu sorunun doğmasını engelleyebilir. çok dikkat edilmez ama bina tasarlanırken mümkün olduğunca yan binanın kat yükseklik değerlerine uyulmalı ve iki yapı arasında dilatasyon derzi uygulanmalıdır. ne yazık ki pratikte pek uygulandığına şahit olmadım.
* binada taşıyıcı sisteme zararlı etkileri bulunabilecek titreşimler oluşturabilecek olan titreşimli makineler bulunması taşıyıcı sistemler için her zaman zararlı etkiler doğururlar. malzeme yorulması dediğimiz bu olay taşıyıcı sistemin uzun vadede mukavemetini düşürecek ve yatay güçlere karşı dayanımını düşürecektir. sorunun çözümü tasarım aşamasında bu olası makinelerin tespiti ve havuz uygulaması yapılmasıdır.
sonuna kadar okuduysan teşekkür ederim.
faydası olması açısından özel mesajla ilk etapta aklıma gelmeyen durumları hatırlatmannız halinde güncellenebilecektir. -
5. tek çocuk mu iki çocuk mu sorunsalı
ekonomik gücünüz varsa iki çocuktur.
tek çocuk olarak söylüyorum, aslında tek değildim kardeşim öldü neyse... çok kötü bir şey.
eğer gerçekten kardeş olabilirlerse, hayat boyu yanında olacak olan birinin olması müthiş bir şey. bi arkadaşım var üç kız kardeşler, o kadar özeniyorum ki onlara. birbirlerini her zaman koruyup kolluyorlar.
çevremde kardeşi olan birini her zaman ister istemez kıskanmışımdır ne yalan söyleyim. -
6. 1 kasım 2020 gürgen öz instagram paylaşımı
la bırakın böyle duyarları,izmir depremi olduktan birkaç saat sonra deprem gündemi hayatımızdan çıkmıştır.
ne kadar vicdansızca görünürse görünsün insan bundan ibarettir. ateş düştüğü yeri yakar fakat geri kalanımız gülmeye kaldığı yerden devam eder. bu böyledir.
ayrıca bize yas tutacak insanlar değil öfkeli insanlar lazım. boşuna duyar kasmayın. ülkeyi koskoca bir ağlama duvarına çevirdiniz. kimse hesap sormuyor ama duyar kasıyor.
büyük istanbul depremi gelirken kimse siyasilerden hesap sormuyor. fakat bir kutsal ayin gibi eğlenen birine çemkiriyoruz.böyle ikiyüzlü bir ortamda hallowen kutlamaları en azından delikanlılıktır,samimiyettir. -
7. istanbul'daki binalar nasıl yenilenecek sorunsalı
yenilenmeyecek, yenilenemez. o kadar çok bina vardır ki depreme dayanıksız, o kadar insanı nerede konaklatacaklar vs. gibi bir çok sorunla karşılaşılacak... yukarıda bir yazar depremi bekliyorlar, binalar yıkılsın ondan sonra yapılır demiş, katılıyorum.
-
8. 2 kasım 2020 metroda sarılan gençlere saldırılması
bunun tek sebebi “kıskançlıktır”. kendi yapamadığına göre başkasının da yapmasını istemeyen lümpen davranışıdır.
bi rahat bırakın artık gençleri... -
9. elif perinçek
65. saat sonunda sağ salim kurtarılmıştır. dedesinden nenesine, kurtarma ekibinden muhabirine, stüdyodakilerden ekran başındakilere kadar herkes ağlıyor.
-
10. deprem videosundaki yabancı yorumları
ölen küçücük bebekler var, annesiz kalmış çocuklar çocuğunu kaybetmiş anneler var. dil, din, ırk, milliyet fark etmeksizin ırkçılık bir hastalıktır. neyse daha resmi olamayacağım hepinizin anasını sikim.
-
11. ali babacan'ın muhalefetin ortak adayı olması
(bkz: liboşların çok uyanık olması)
yeter lan sik kadar aklınızla muhalefeti yönetmeye çalıştığınız. parazit gibi akp güçlüyken onlara yanlayalım zayıflayınca muhalefete yanlayalım tabi lan.
babacan şuan millet ittifakında değilken alabildiği maksimum oy %2 . ittifaka girerse akpden alabileceği oy %1. ittifaka kaybettireceği oy %3-4. ekonomi vizyonu borç para bulmak,yabancılara memleketi satmak olan adama ben oy vermem.
ayrıca yıllarca bu adam başarılı diye algı yapıldı. başarılı falan değildi bu adam. o tarihlerde yılmaz vural ekonominin başında olsaydı daha iyi yönetirdi. -
12. masterchef türkiye
sanki tanya öldü de cenazesi var. tabii ki sevineceğiz elendiğine. bizden çok sevinen varsa rakibi olan diğer yarışmacılardır. hak etmediği halde fazla bile ilerledi. kaybettiği bir şey de yok bu arada. kendisine benzer hiçbir kızın veya aşçının sahip olamayacağı bir üne kavuştu. muhtemelen belirli bir ödeme de alır oynadığı program başına. düzgün fiziğiyle survivor’da yeri de hazır. zengin nişanlısından ayrıldıysa artık daha da zengin adaylar çıkar karşısına. şeflik kariyeri istiyorsa zaten restoranları var ve öğretim görevlisi. çok bir yeteneğini görmedik ama kariyer yolu hazır. zaten kıbrıslı, ab vatandaşı falan olabilir sanırım. olmasa da en azından tayyip yok tepesinde. tanya’nın kaybettiği bir şey yok yani. tam tersine normalde hayal edemeyeceği şeyler kazandı. üzüleceksek kendimize üzülelim bence.
-
13. arabasız bir erkekle sevgili olmak
bir statü göstergesi olarak araba zenginlik işaretidir. kimse kimseyi kandırmasın. ne kadar kızsanız da bir türkiye gerçeğidir. türk kızı rahat yasamak ister. çünkü türk insanının geneli fakirdir kardeşlerim. kimse mücadele etmek istemez, rahat yasamak isteyip tüm sorumluluğu erkeğe yükler.
feministler kadın erkek eşitliği diye goygoyculuk yapa dursun. bu araba konusunda gıkları çıkmaz.
örneklerden gidelim.
farzedin bir kafeye gidecekseniz. içeride kızlar var. eğer o kızlardan birine abayı yakmışsanız o da sizi kırmızı seat leon’dan indiğinizi görmüşse, eliniz yüzünüz düzgünse o iliskinin olma ihtimali çok yüksektir. lakin o araç seat yerine broadway olsaydi 99 model clio olsaydi ya da arabasız olsaydiniz şansınız azalırdı. onlara göre bu bir eksikliktir. çünkü hanım kişisi gezmez tozmak ister. kuaförüne bırakılmak ister.
araba elzem midir değil midir bilmiyorum ama araba zihniyete göre artı bi’ özelliktir.arabanız yoksa iliski esnasında karşı cins tarafından
“araba almayı düşünmüyor musun?”gibi dolaylı yollardan nabiz yoklanır. kimse kimsenin kara kaşına kara gözüne bakmaz.
edit: olm ne ara popüler oldu bu entari! yazmışlar ki kırmızı seat’ı olduğunu açıkça söyleyen yazar beyanı diye.
tamam sherlock kardeş. tüm sırrı bozdun.
ağız tadıyla bir eleştiri yapamıyoruz. böyle dedik diye lince uğrayacağız az kaldı.
edit2 : dur bakalım tinerci olmuşuz şimdi de. ergenlikten tinercilige geçiş yapmışız. 1 saat önce kafe köşelerinde kız avına çıkan arizona kertenkelesi idim. sonra ezik oldum. şimdi de tinerciymisim hhaha
edit3: seat leon’un piyasasını yükseltme diye çıkışanlar da oldu. çeşit çeşit seç beğen al!..
yahu mala mülke kim tamah ediyorsa uzak duracaksın. malıma mülküme göre bana geliyorsa sittirsin gitsin afedersin! maalesef alan razı veren razı.. bu tarz iliski evliliğe gidiyorsa ya da evlilikle sonuçlanmışsa mutluluğu başka yerde arama dönemi de gelecektir. karakter her seyden önemli. -
14. fransa'nın ülkü ocaklarını kapatması
darısı bizim memleketin başına. ayrıca milliyetçi adamın ne işi var fransa’da gelsin akp mhp’nin yönettiği türkiye’ye.
fransa’da bulunan ülkücülerin amacı sorulmuş. tabii ki onlar fransa’da islamı ve türkçülüğü yayıyorlardı. aksi düşünülemez yoksa biliyorsunuz vatan millet sakarya.
edit: fransa’ya gidemiyorsun diye kıskanıyorsun galiba demişler. ben finlandiya’da yaşıyorum kardeş. burada çok şükür keyfim yerinde. finlandiya’dan selamlar. -
15. gürültü yüzünden üst kat komşularını öldürmek
1 ay içersinde kiralık oturduğum daireyi boşaltıyorum
üst kattaki hayvan oğlu hayvan her cuma , cumartesi gece 4'e kadar müzikli , kahkahalı, bağırış çağrışlı partiler yapıyor
polis çağırdığında tek yaptıkları yarım saat müziği kısmak sonra uyuzluğuna daha da tepiniyorlar.
umarım benden sonra bu daireye pompalı tüfeği olan birisi taşınır -
16. idil şirin
58 saat sonra kurtulup herkesin umutlarını yeşerten koca yürekli 14 yaşındaki kız.
şu dakikalarda çok mutluyum ve hüzünlüyüm.
edit: twitterdaki idil'in videosunu hepiniz şikayet eder misiniz lütfen. idil'in daha çocuk olduğunu ve büyük bir travma yaşayacağını hepimiz biliyoruz. bari bu videonun onun tarafından görülmemesi için uğraşalım ki bu süreçte biraz da biz destek olmuş olalım.
video: https://twitter.com/…tatus/1323043171585171456?s=19
edit: (uyarı!) arkadaşlar bu başlığı açmaktaki amacım, idil'in belki aylar belki yıllar sonra bu başlık altındaki, sizin, onun ne kadar güçlü ve mükemmel bir abla olduğunu söylediğiniz entryleri okuyup kendiyle gurur duymasıydı. ama bazılarınız şikayet edilmesini istediğimiz videodaki konuşmaların aynısını yazı olarak buraya yazmışsınız. rica ediyorum bu içerikleri siler misiniz. çünkü videonun silinmesinin hiçbir anlamı kalmıyor. -
17. cesetlerini istemiyorum parçalarını istiyorum
yaşattığınız her acıyı, her çaresizliği ayrı ayrı yaşamadan geberip gidemezsiniz inşallah şu dünyadan...
-
18. yazarların italyanca seviyelerini gösteren cümle
requiescat in pace (bkz: assassin's creed)
-
19. almanya'nın türkiye'nin iflasını duyurması
başlık sınırına takıldı. alman gazetesi die welt in türkiye’nin iflasını duyurması olayı.
--- spoiler ---
alman die welt gazetesi ekonomi editörlüğü " erdoğan gerekli ekonomik ve yapısal tedbirleri almadı.yanlışlara devam etti.böylece hazinede döviz rezervi kalmadı.erdoğan'ın hataları türkiye'nin iflasına yol açtı." diye belirtti. türkiye’nin yüksek ticaret açığını,turizim bir ölçüde kapatıyordu.virüsün etkisi,hazine garantili harcamalara devam edilmesi,tasarruf tedbirleri alınmayışı,ekonomide çarkların durmasına yol açtı.ülkenin kısa vadeli borçları için dövize ihtiyacı vardı.döviz isteyeceği(swap anlaşmasıyla),ülkelerin kapılarını çalmadan önce,ilkel bir anlayışla erdoğan,abd ve avrupa ülkeleri başta olmak üzere birçok ülkeye sağlık ürünleri yardımında bulundu.amaç şirin gözükmekti.bir taraftan da ülkelerle döviz swap anlaşmaları için görüşmelere gidildi.swap anlaşmasında türkiye o ülkeye tl verecek,o ülkeden de dolar yada euro alacaktı.fakat hiç bir ülke türkiye’ye ve hazinesi bitmiş bir ülkenin parasına güvenmediğinden buna yanaşmadı.ayrıca hiçbir ülkenin,ihtiyacımız olan bu büyüklükteki döviz miktarını karşılayacak durumu da yok.türkiye bütün şirin gözükmelere rağmen ortada kaldı.
çareler ne olabilir?
*belediyeler başta olmak üzere bazı birikim ve gelirlere el koymak??
*varlık fonundaki şirketleri ipotek vermek??
*ardından da tl basmak.???
--- spoiler ---
orjinal haber linki
yorumsuz. çanlar bizim için çalıyor da bazı at kafalılar hala ekonomi şahlandı tweetleri ile meşgul.
peşin edit; başlığı kesme işaretli şekilde açamadım.
edit 2: mesaj kutum kapalı, kuduruyorsunuz dimi bana küfür edemediğiniz için? yumuşatıp yumuşatıp alta yazıyorsunuz. haber eski evet, gözümüzden kaçmış. mesele tarih mi yoksa içerik mi ? o zaman 7’lerde olan kur bugün 8,50’lere merdiven dayamış durumda. zaten ülkede döviz rezervi olmadığı için kur artıyor.
edit 3: tüm yazılanları okuyorum, şu an içinde bulunduğumuz ekonomik buhrana rağmen hala tayyip güzellemesi yapıp ama nisan’daki haber, ama batmadık diyenlere hayret ediyorum. siz nerenin gerizekalısısınız ? -
20. ali kayğusuz'un deprem tweet'ine yapılan yorumlar
adamlar baya baya hükümeti eleştirmeyi şirk koşmak olarak görüyorlar.
adam sadece ödediği verginin hesabını sormuş. herkes sizin gibi koyun olmak zorunda mı?
herkesi din düşmanı ilan ediyorlar. asıl din düşmanı bunlar. şu yazılanları gören bir insan, nasıl islama sempati duysun? -
21. maske takmanın güzel yanları
selam versen zulüm edecek, vermesen ayrı triplere girecek kişileri yolda görünce çok rahat görmezden gelmek.
-
22. bir oda dolusu adamın birbirine dayadığı video
bu rahatlık hollanda'nın ipnelerinde yoktur.
-
23. bebek'teki 270 kişilik hallowen partisi
eminim buradaki cahillerin yarısı bu sene de kurban bayramını kutlamayın falan demiştir asdjhsdk. bizim ülkemiz her türlü sosyolojik vakayı içeriyor çok garip ya.
-
24. 3 yaşındaki elif'in hastane görüntüleri
izmir depreminde 3 gün boyunca enkaz altında kalan ve hayata tutunan elif bebeğin görüntüleridir, el salladığı anlarda içime mutluluk dolmuştur.
video
"gözlerinden, gözlerinden öperim
bir umudum sende, anlıyor musun?" -
25. 3 kasım 2020 abd başkanlık seçimleri
tüm anketlerin, yani sağcı anketler fox dahil, biden ı net şekilde önde gösteren seçim. 2016 da da hillary öndeydi ama trump kazandı falan hikaye. bu kadar fark yoktu swing stateler de dahil. 90 milyon kişi erken oylama yaptı genç seçmen kaydı rekor düzeyde vs.. o yüzden yozgattaki evinden trumpçı olmaya karar veren çomar kardeş bi sakin olup trumpla vedalaş derim.
-
26. formula 1 pilotunun ismini söylemeden anlatmak
bazen kelimeler değil, görseller anlatır..
-
27. 1 kasım 2020 burhan kuzu'nun vefatı
her 3 entryden 2'si ölünün arkasından konuşulmaz allah rahmet eylesin vs. işte türk insanının sorunu bu. balık hafıza. adam başkanlık sistemini ülkeye getirilmesinde, tabuta son çiviyi çakılmasında aktif rol oynamış hala allah rahmet eylesin. yok kardeşim, artık allahın'dan bulsun. hakkımızda haram olsun.
-
28. arama kurtarma ekiplerinde çoğunluk niye erkek
-
29. aldatmayan erkek mi var
tabii ki var siz ne sanıyorsunuz yahu, eşi öldükten sonra dahi hatırasına saygısından yeniden sevmemiş, eşinin fotoğrafını göğsünden indirmemiş, resmini öperek ömrünün sonuna gelmiş bir sürü insan var. kaldı ki birlikteyken aldatmış olsunlar. siz sevgiyi yanlış anlıyorsunuz. seven gözleriyle bile aldatmaz. o yüzden aldatmayan erkek mi var demek seven erkek mi var diye sormak gibi.. yanlış ve mantığa aykırı.
aksini savunanlar için bazı değerleri hatırlatacak bir ekleme: hatice dünyadan göçeli 1918 gün oldu bugün ... -
30. psikiyatrist ile psikoloğun farkları
biri hekim, diğeri değil.
daha nasıl bir fark arıyorsunuz? -
31. her planı birer fotoğraf karesi olan filmler
sevmek zamanı _ metin erksan
bu düzey yakalanamaz. -
32. 1 kasım 2020 bahçeli'nin covid-19 olduğu iddiası
duyar kasanı siksinler, ülke resmen bağırsaklarını temizliyor covid ile.
-
33. 2 kasım 2020 fenerbahçe'ye verilen penaltı
penaltıyı yaptıran adam bile buradaki penaltı yok diyen oçler kadar itiraz etmiyor aminüm. kabak gibi penaltı.
-
34. 2 kasım 2020 dolar kuru
damat orada olduğu için ekonomi ve dolar kurunun böyle olduğunu düşünen arkadaşların net gerizekalı olduklarını düşünüyorum.
türkiye'deki her anlamdaki çöküşün en büyük sebep ve sorumlusu recep erdoğan'dır. -
35. evliliğin erkek için çok kötü bir yatırım olması
kesinlikle öyle. yarrağımızı daha karlı yatırım araçlarında değerlendirmemiz gerektiğini düşünüyorum.
ben güzide bir spor kulübümüzün isse senetlerini sikiyorum mesela.
yt. -
36. ahmet hamdi çamlı'nın türkan şoray'a hakareti
"sus lan, yeliz" diyecek bir muhalif milletvekili aranmaktadır.
-
37. deprem olursa istanbul'a ordu bile giremez
şu açıklamayı orta sınıf bir avrupa ülkesinde yapsan afedersin götünden kan alırlar bırak ruhsatı inşaat yapmayı. ama bu herif değil istanbul, türkiye'nin bir çok yerinde inşaat yaptı/yapıyor. ben söyleyecek bir söz bulamıyorum artık ya...
-
38. edip akbayram denildiğinde akla gelenler
bu adama olumsuz bişey yazan hayatı insanı hayvanı doğayı hiçbirşeyi sevmiyordur.
olumsuz yazanın amk
edip akbayram adam gibi adamdır. -
39. microsoft mvp sertifikalı şahsın deprem paylaşımı
adam hayatının şokunu yaşamıştır. yerli ve milli lincimizle tanıştı.
(bkz: işte adamı böyle sikerler) *
geri vites yaptırmışsınız lan adama tebrikler.
şu linç kelimesinin kökeninin türkçe olmaması hep garibime gidiyor. bu işi bizden iyi yapan yok aslında. bu sjw'ler büyük firmaların da desteği ile güzel linç kampanyaları yapıyorlar ama biz millet olarak doğal bir yeteneğe sahibiz. tek yakalamayalım vallahi adamı doğduğuna pişman ederiz. -
40. o kalın kalın romanlar nasıl okunuyor sorunsalı
bu soruyu soran kişi ile içinde kitaplık olan bir eve gidip, kitaplara bakıp "bunların hepsini okudun mu?" diyen kişi ruh ikizidir.
-
41. köpeksiz sokaklar istiyoruz
bu konu çok vasat şekilde tartışılınca üzülüyorum. karşı tarafı biraz parçalayayım.
-çocuğa saldırsa ne olacak? mastürbasyon falan değil lan, çocuğa saldırsa ne olacak, bana saldırsa ne olacak, sana saldırsa ne olacak? cevap var mı? yok. ben kendimi bi şekilde korudum diyelim çocuğa saldırsa ne olacak lan, boğazını ısırdı diyelim, mastürbasyon mu diyeceksin gene.
-isteyen evinde beslesin. gayet net ve basit bir çözüm. madem vicdanen üzüntüden geberiyorsun, al bi tanesini evinde besle. neticede kurt değiller, ormana atamayız, e barınağa da veremiyormuşuz. al bi tanesini. hadi al. onların evleri sokaklarsa ben sokakta yürüdüğüm zaman onların evinde mi yürümüş oluyorum, bu yüzden mi saldırıyorlar bana, ben nerede yürüyeyim? bizim bencilliğimizden sokaktalarmış, ben ne yaptım lan benim ne bencilliğimi gördün, köpekleri ben mi pet shoptan alıp sıkılınca sokağa attım lan. ben neden ısırılıyorum amk?
-köpeklerle yaşamayı öğrenmek nedir yahu, ısırıyor orospu çocukları, çete olmuşlar, hepsi ılık götlüler mahallesinde sosis verile verile evcilleşmiş değil ki, taciz ediyor, hırlıyor, ısırıyor, yol kesiyor. bunu insan yapsa göz altına alınır, tutuklanır, lan bu eşkıyalara bir şey yapılamıyor. birlikte yaşamayı öğrenmek şöyle bişey mi acaba, düşünün bi -mahallede tinerciler var, bana bıçak çekiyorlar, bacağımdan ve karnımdan bıçaklanıyorum, kaçıyorum. sonra bana bu müptezel dalyaraklar gelip "tinercilerle yaşamayı bi öğrenemediniz hıh!" diyor, onların sokakta yaşamasının sebebi benmişmişim, sokaklar onların evleriymiş, bu yüzden onlarla yaşamayı öğrenmeliymişim" falan. mantıklı mı bu şimdi?
püh amına koyayım. -
42. beklenen büyük istanbul depremi
bu başlığın altında o kadar çok salak var ki. izmir depremi oldu içimiz canımız yandı zaten kimsenin bir şey dediği yok ki? başlık, beklenen büyük istanbul depremi başlığı. ne yazabiliriz bunun altına allah aşkına? istanbul'u bekleyen büyük depremden bahsedebiliriz dimi? burda bu depremi tartışmamız izmir'e üzülmediğimiz anlamına mı geliyor? o zaman bu mantıkla senin de izmir'den başka bir şey düşünmemen yazmaman gerekiyor. işiniz gücünüz 2 fav alacağım diye şov yapmak. rezil oluyorsunuz farkında değilsiniz. tamam en çok sen düşünceli ve vicdanlısın. hey allahım sen sabır ver ya.
-
43. chp seçmeninin şımarıklığından bıkmak
yazar burada ne anlatmak istiyor anlamadım. akp gitsin istiyorum ama...
naapıyım yani ekmelettin'e razı mı olayım,
ya da daha düne kadar yedikleri içtikleri ayrı gitmemiş, her kabinede bakanlık almış adama şimdi sırf onlar birbirine girdi diye oy mu vereyim,
ya da bi konuşursam 3 ay nefes alamaz diyenler acaba neden konuşmuyorlar diye düşünmeyip gidip onlara oy mu vereyim,
ne istiyorsun?
bitmedi gitti şu sözlükteki ali babacan güzellemeleri.
arkadaş ben atatürk ilke ve inkılaplarına bağlı, hukukun üstünlüğünü gözetecek, kişi hak ve özgürlüklerine müdahale etmeyecek, çağın gerekleri neyse ona göre davranacak, bilimi, aklı, rasyonelliği ön planda tutacak birisini istiyorum...çok mu şımarık oldum?
edit: gelen mesajlara istinaden yazıyorum. ekonomiyi tek düzeltecek kişi ali babacandır diyen kişi net söylüyorum cahildir. 2002 yılında başa gelindiğinde kemal derviş politikalarını izleyen bir akp hükümeti vardı. daha sonrasında 2008 yılında amerikada başlayan lehman brothers krizinden sonra fütursuzca basılan dolar ancak 2-3 sene içerisinde dünyaya ve özellikle gelişmekte olan ülkelere yatırım amaçlı yayılmıştır ve tabi ki türkiye de bu yatırım dalgasından payını almıştır. bunun yanı sıra 2008 senesinde kriz sonrası 140 dolarlara çıkan petrol fiyatları 2011-2013 seneleri arası 100-110 dolar seviyelerini koruyarak araplara ciddi bir yatırım imkanı sunmuştur ve yine türkiye bundan nasibini almıştır. yani sonuç olarak ekonomi için; para var başarı var, para yok başarı yok. -
44. 2. el oto pazarına büyük operasyon geliyor
şimdi benim anlamadığım avrupa'da 2. el araçlar uygun fiyatlı diye buraya getireceğiz diyelim, ulan sıfır araçlar da uygun fiyatlı orada. zaten sorun ötv de ve döviz kurunda, ülkeye gelen aracı vergisiz yada daha düşük vergilerle satacaklarsa, sıfır araç için yapsınlar yine düşer ikinci el araç fiyatları.
-
45. kışı güzel kılan detaylar
kış mevsimleri güzel geçmiş bir çocukluk.
-
46. boğazlı kazak
en sevmediğim kıyafet. boğazıma bir şey değmesi hissinden zaten nefret ediyorum da, çirkin de bir şey hani. dünya üzerinde giyince yakışanı da pek görmedim, toplamda 3 kişiye falan yakışıyor bu kıyafet bence.
-
47. cihangir'deki tüm kolonları kesilmiş apartman
mükemmel azim, biraz daha uğraşsaymış apartman havada asılı kalacakmış.
-
48. ipek şirin
yattıgı yer incitmesin. saatlerce mücadele etmis, idil'in konustugu videoda ipekin ablasından su istedigini, cekic seslerinden korktugunu ve bir anda buz gibi oldugunu duyuyoruz. ufacık cocuklarin yasadıklari karsısında dehset icindeyim.ufacık cocuklar o binalarda o cürük binalarda yasadi orada can cekisip korku icinde öldü. öfkem dinmiyor icimde. cok üzgünüm.
-
49. vücudun gösterdiği tuhaf tepkiler
zihinde kendi kendine konuşurken dişleri sıkmak. gerçi her daim dişlerimi sıkarken buluyorum kendimi farkında olmadan.
-
50. selami korkmaz tacizi
sabahın beşinde tanımadığı kadına "sikmiyorlar mı seni" diye mesaj atma şekline denir.
https://twitter.com/…tatus/1242648270209458179?s=20
ayrıca bunu yapan selami anaokulu müdürüdür, söylemeye utanıyorum ancak eğitimcidir.
bunu da sildir selami.