bodrum'da mehmet ağar ve ekibinden izin almadan kaldırımda su satamazsınız. mehmet ağar chp'li miydi dem partili mi?
tanım: mafya-halk gerginliği.
tespit makinesi18 profili
-
bodrum'da halk ve işletmecilerin birbirine girmesi
-
le pen'in mülteciler evlerine dönecek açıklaması
ev diye bahsettiği yerin türkiye olduğunu herkesin bildiği açıklama.
avrupa'da sağcı liderler iş başına geldikçe kapısını çaldıkları ilk lider erdoğan olacak. önümüzdeki 10 yılda en az 10 milyon başıbozuk ülkemize gelecek veya yollanacak.
ekleme: başlığı açan arkadaşa ve beğenenlere sevgiler. -
mecbur olmadığı halde sakal tıraşı olan erkek
yakışıklı erkektir.
beni usturayla tıraş eden berber, karşıdan son kez yüzüme baktıktan sonra; salavat getirerek dükkandan kaçmıştı.
o gün bugündür sinek kaydı tıraş olmadım. -
kadınların güzelliklerini kaybettikleri yaş
ince çorap giymeyi bıraktıkları yaştır bana göre. ölümüne öznel bir yorum bu; n'olur taşlamayın.
-
gönlü ilyas'ta kalan asya'yı kabul eden cemşit
-
asgari ücret 5 bin lirayı geçecek
akp avam diktasıdır. ülkedeki tüm çalışanlar aynı maaşı alana kadar durmayacaklar. bir doktorun, öğretmenin veya güvenlik görevlisinin asgari ücret alması akp/mhp seçmenlerinin en büyük hayalidir. çevremdeki akp/mhp seçmenlerinin tamamı nitelikli insan düşmanı. biri geçende "doktorun yaptığı ameliyatta ne var? kurban kesen insanız biz" dedi.
-
bir erkeğin bir kadına verebileceği en iyi şey
konfordur. güvenmiş, saygıymış, sevgiymiş... geçiniz bunları. eğer 30 yaş üstüyseniz, 3-4 ay işsiz kalın bakalım, gittiğiniz mekanlarda 2-3 defa hesap ödemeyin veya özel günlerde en yakın kadın arkadaşına gelen hediyenin daha gösterişsizini alın, görürsünüz saygının, sevginin ya da güvenin pek bir etkisi olmadığını.
-
trafikte yol veren kadın şoför
yaklaşık 10 yıldır aktif araç kullanıyorum (öncesinde de eş-dost aracı kullanırdım) yılda bir defa görürüm bu sürücüleri. her sene farklı dönemlerde denk gelir. bazen kış, bazen yaz, bazen de rüyamda görürüm.
-
rize'de silahı ateş alıp ölen akp gençlik başkanı
bir insan neden namlusuna mermi sürülmüş ve emniyeti açık bir silahla gezer? bu silahı neden belinde taşır?
başka birini öldürmeden terk-i diyar eylemesi olumlu bence. arkasından üzülecek olanlara üzülebiliriz sadece. -
kanal istanbul'a karşı çıkanlar atatürk düşmanıdır
benim naciz vücudum, elbet toprak olacaktır. ama kanal istanbul'un garanti geçiş ödemeleri ilelebet payidar kalacaktır.
-
döner fiyatını indirmeyen kadını öldürmek
sosyal patlama gerçekleşmeyen toplumlarda sosyal çürüme gerçekleşir. bu neredeyse kesin denilebilecek bir çöküşe doğru yuvarlandığımızın resmidir.
şiddet; siyaset dilinden tutun da ekranı, sosyal medyayı ve hatta yazılı/görsel/sanal basını esir alan nefret dili nedeniyle normalleşti. üstüne ekonomik çöküş ve kendilik algısı zaten bozuk insanları yaşayan ölülere ya da saatli bombalara çeviren pandemi süreci işin tuzu biberi oldu.
bunun süreceğini düşünüyorum. -
ahmet hakan'ın siyasi görüşü
ne olursa olsun nişantaşı'nda oturabilmeliyim partisine mensuptur kendisi.
-
21 aralık 2020
25 dakika oldu, kaydadeğer bir gelişme yok. sadece çok rüzgar olduğu için balkonda serili olan donum uçarak aşağı düşmüş ve kamu malı olmuş.
-
eti negro'nun isminin değişmesi gerekliliği
(bkz: eti gündüz feneri)
bu nasıl, beğendiniz mi sevgili yazar? -
9 mart 2020 petrol fiyatlarının büyük çöküşü
türkiye'de akaryakıt zammı olarak cebimize yansıyacaktır.
-
14 şubat'ta sözlük kızlarına çiçek gönderiyoruz
bu başlık malum online çiçek satış firması tarafından besleniyor sanırım.
-
devlet bahçeli
mhp seçmenlerinin bu adamdan veya açıklamalarından rahatsız olacağını düşünenler gerçekten kaç mhp seçmeni tanıdılar merak ediyorum. mhp seçmeni olmanın ilk ve tek şartı koşulsuz ve sorgusuz biattır. 3 yıldır olan biteni gördüğü halde mhp'yi desteklemeye devam edenler, bahçeli apo ile pişpirik oynasa bile kararlarından vazgeçmezler. çalıştığım kurumdaki mhp'liler devlet reis apo'yu hizaya soktu diyorlar. en az 3 defa duydum bunu. inanmayanları çalıştığım yere bekliyorum.
-
tarım ve hayvancılıkta ilerleyemememizin nedeni
90'lı yıllardan itibaren milyarlarca lira kaynak ayrılmasına rağmen, tarımsal destekleme kredilerine rağmen, hayvan ve mazot desteğine rağmen ilerleyemiyoruz. devletin/iktidarın aldığı yanlış kararları eleştiriyoruz amenna ama ya köylü, ya çiftçi? niye kimse köyünün tembelliğinden, bencilliğinden, kurnazlığından ve dolandırıcılığından bahsetmiyor acaba?
anadolu'da herhangi bir köye gidin, 50 dönüm arazisi olan en az 100 çiftçi bulabilirsiniz. bu insanlara, ''yahu gelin şu tarlaları birleştirip 5 bin dönüm elde edelim, sonra kooperatifleşerek ticari değeri yüksek tarım ürünleri üretelim ve hep birlikte satalım. böylece hem aracılar bizi ezmez hem de girdi maliyetlerini düşürürüz'' deseniz ''sie ordan gominis'' diye kovalarlar sizi. bir çok çiftçi aldığı tarımsal desteklerle istanbul'da daire sahibi oldu. bir ara esenyurt ilçesinde sadece köylülerin dairelerinden oluşan siteler vardı. burada şunu da belirteyim, eleştirim köylü yada çiftçinin mülk sahibi olmasına değil, tembel ve vizyonsuz olmasına itirazım. tarımsal hibeleri veya destekleme kredilerini pavyonda yiyen, iki tavuk bakmaktan aciz olduğu için yumurtayı köyündeki ucuzluk marketinden alan ( ki köyde tavuk yetiştirmek bedelsizdir) babasından kalan 50 dönüm araziyi 7 kardeş bölüşmeye çalışan bir topluluktan pek hayır gelmez.
ekleme: özel mesajla çok fazla yüklenen olduğu için bu eklemeyi yapmayı uygun buluyorum. arkadaşlar tarım politikalarını yürütenler, uygulayanlar veya hükumet olan kişiler sütten çıkmış ak kaşık değil,ben de bunu iddia etmiyorum. evet tüm çiftçiler tembel değil, tüm genellemeler yanlıştır evet. tüm bunlar netleşti ise esas konuya gelelim;
türkiye'nin neredeyse bütün ilçe merkezlerinde ve büyük köylerinde ucuzluk marketleri var. olmayan ilçe var mı? evet var ama çok az var. bu marketlerde o yörenin insanının üretemeyeceği bir çok ürün satılıyor (kalkıp temizlik malzemesini üretecek değil çiftçi). öte yandan bu marketlerde koli koli yumurta, paket paket bulgur, ekmek, sebze meyve ve hatta tavuk eti satılıyor. inanın hiç bir ürün bozulmadan, geri gitmeden satılıyor. ben bunu anlamak da zorlanıyorum, anlamayacağım. allah aşkına özel mesajla açıklama yapıp ikna çabasına girmeyin. bir köylü/çiftçi yumurtayı marketten-bakkaldan alıyorsa, tavuk etini marketten alıyorsa, hazır salça ve bulgur alıyorsa mümkünse hiçbir şeyden şikayet etmemelidir. benim tembellik veya vizyonsuzluk olarak bahsettiğim şey budur. eskişehir'de akrabaların tarlası var, uygun olmasına rağmen 15 yıldır pancar ekimi yapmıyorlar. biz ekimi bıraktığımızda daha ne şeker fabrikaları özelleşmişti, ne de üretimde doğru düzgün takip edilen bir kota sistemi vardı. peki neden bıraktık? sulama maliyeti nedeniyle tabi. ama o maliyeti çekip, desteklemeyi de alıp sonra bir de şikayet edebilirdik değil mi? olayı hemen nohuta, baklagillere ve yem bitkilerine ayırdık. işi az buçuk toparladık. ha şimdi milyon lira mı kazanıyor akrabalarım? tabi ki hayır. en azından hayvanına yem sağlıyor. bir yıllık masrafını finanse ediyor. evet durumları çok iyi değil, fakat dışardan ne bir kilo un aldıklarını gördüm, ne de 1 tane yumurta. yiyecekleri ne varsa kendileri yapıyorlar.
düzeltme: @besligozluk'ün uyarısı üzerine paragraf boşlukları ekledim.