Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. öss derecesi zekayı göstermez diyen tip

    neden zekayı bu kadar kutsallaştırıyorsunuz anlamıyorum. dünyada en çok ismini duyurmuş, en başarılı bulduğunuz insanlara bakın, hepsinin istisnasız çok fazla çalıştığını göreceksiniz.

    türkiye'de yetenek ve zekanın her şeyin ana kaynağı olarak görülme problemi var. en değerli şey çalışmaktır arkadaşlar. zaman vermektir. tembellik etmemektir. bu öss derecesi için de geçerlidir, kariyer başarısı için de, hatta sportif ve sanatsal başarı için de.

    zekayı bulunmaz çok nadir bir şey sanmayın. çok çok fazla zeki insan var. saygıyı hakeden şey çalışmak ve karakterdir. çalışkan insan nadirdir ve siz o insanın başarısını zekaya, sizin isteseniz de elde edemeyeceğiniz bir şeye bağlamak istersiniz. ben de çalışsaydım başarırdım demek acı ve pişmanlık verir çünkü.

  • 2. zincir marketlere sigara satış yasağı

    bakkallar kredi kartıyla sigara vermiyor ya da ekstra para alıyor. bunu da çözecekler mi ?

  • 3. tgb gençlerinin boğaziçililere yaptığı kapak

    boğaziçililerin "ülkemi sevmiyorum." gibi bir sloganlarının olduğunu hangi loblarından uydurduklarını merak ettiğim avellerin dandik kapağı. boğaziçililer tam aksine "ülkem adına çok üzgünüm." dediler. fark ederseniz bir sahiplenme, iyelik eki var sevgili us fakirleri. rektörlerin üniversitelere seçimle gelmesini ve hukuksuzlukların sona ermesini isteyen öğrencilerin ülkesini sevmediğini iddia etmek kadar leş bir anti propaganda, anca yandaş yalağı perinçekçi zevattan beklenirdi zaten.

  • 4. erdil yaşaroğlu'nun telif olayları açıklaması

    bu herifi sürekli sözlüğe taşımanın anlamı yok.

    konuşan hayvanlarla ilkokul esprileri yapmaktan başka bir numarası yok zaten.

    komik değil, adam hiç değil.

    20 yılda kazanmadığı parayı 20 günde kazandı milleti dava açarım diye tehdit ederek.

  • 5. erkeklerin birbirine kadın fotoğrafları atması

    he amına koyim he kalitesizler. sizin beğenmediğiniz şeyi yapan herkes tü kaka amına koyim dimi? gayet de erkekler arası bir olaydır. yürüdüğün kız diğer kızlara attığı gibi sana kıyafet atsa yumoşa dönersin iltifat etmekten, erkekler arasında olunca kalitesiz dimi. kodumun meriçleri ve kezbanları.

  • 6. hande sarıoğlu

    (bkz: la casa da casa ha)

  • 7. 11 şubat 2021 konyaspor beşiktaş maçı

    şuraya sığır gibi 11ler yazıp mantıklı olduğunu düşünenler gerçekten çok komik. ulan 2 maç daha kazanırsan kupayı alıyorsun neden elensin takım 2 maç fazla oynayacak diye

  • 8. hepsiburada.com nitelikli dolandırıcılık sistemi

    irili ufaklı birçok firmanın hayatını kararttılar, pandemi döneminin başlarında; kargo firmalarının kapasite sorunu, o donem sistemde kargo firmasının manuel değiştirilemiyor olmasi(siparis kodu bazinda tek tek excele
    giris yapip, sistemden talep aciliyordu ki bu sure zarfinda ürün gecikmeye giriyordu ve urun bazinda gecikme cezasi kesiliyordu, musteriye odeniyor muydu muamma) vb sorunlar satıcının hatası gibi tum maliyetleri saticiya yuklendi(gecikme cezasi, sehir sehir gezip geri gelen kargo ucretleri vb).

    belirli tutarın altındaki siparislerde kargo ucreti alinmiyor musteriden ve bu satıcıdan kesiliyor ama satici olarak müşteri sepetini hangi tutarda(baska magazalardan da alsa toplam 100 tl olmasi kargo ucreti odememesi icin yeterli) yapmış, kargo ucreti odemis mi goremiyorsunuz, istisnasiz her siparise saticidan kargo ucreti kesiliyor, defalarca hem musteriden hem saticidan kesinti yapıldığını tespit edip ilettigimiz halde ahlaksizliga devam ediyorlar, baslik sahibinin belirttigi gibi binlerce sipariş icerisinde ara ki bulasın.

  • 9. ay'a gitmenin türkiye'ye faydası nedir

    aya gidilmesi icin gerekli teknolojiyi uretene kadar edindigin sanayi, elektronik, yazılım, matematik, kimya ve bir sürü bilimsel gelisimle refah içinde yaşar ülke. ama seçim yatırımı olarak aya gideceğiz dieyene de anca gotumle gulerim. hani aşı geldi gelecek diyorlar ya .baaazi kaynaklardan aldığım bilgilere gore daha aşıyı geliştirecek alet edevat yok 30 yil daha asi uretemeyiz deniyor (off the record olarak) . varin uzayı siz hesaplayın

  • 10. danimarka'nin niye zengin olduğunun bilinmemesi

    (bkz: maersk)
    (bkz: hummel)
    (bkz: novo nordisk)

    5 milyonluk ülkenin 3 tane şirketinin değeri 85 milyonluk ülkenin gdpsi kadar olunca zengin olunuyor sanırım.

  • 11. boğaziçi'nin en zeki öğrencilerinin çektiği video

    boğaziçi üniversitesi ilk kez bu yıl mezun vermiyor beyler 100 yıldır mezun veriyor bu okul. sanki bundan önce abd gibiydik de şimdi polis girince geriye gittik gibi saçma sapan algılar yaratmayin. 90li yıllarda bankalar hortumlaniyorken %500 enflasyon yasaniyorken örtülü ödenekten milyonlar hacilaniyorken de boğaziçi mezun veriyordu.

    ayrıca o kadar saçma bir argüman var ki ortadaki yanlışı konuşmak yerine bogazicine yanlış yapılmasını konuşuyorsunuz. ne yani yapılanlar uludağ üni.ye yapılsaydı onlar ilk 1000e giremedigi için desteklemeyecek mıydınız?

  • 12. küvet sahnesinin türk aile yapısına aykırı olması

    siyasal islam sözlüğü:

    kız-erkek birlikteliği haram,

    erkek-erkek birlikteliği haram,

    kız-kız birlikteliği haram...

    tarikat yurtlarında tecavüz helal,
    kadın cinayetleri helal,
    üç kelimeyle kadın boşama helal,
    kadının üstüne kuma getirme helal,
    amcanın yeğene tecavüzü helal,
    erbaşın köylü kıza tecavüzü helal,
    bilumum şerefsizlik ve ahlaksızlık helal...

  • 13. 11 şubat 2021 dha'nın attığı tweet

    şu görüntüde ısınan yüreğinizi sikeyim
    ben sizin! sor bakalım sokakta ki insanlara ısınabiliyorlar mı sizin gibi.
    lakin siz ve yandaşlarınız bu hallere düşerseniz
    bir gün ben gerçekten mutlu olacağım.

    (bkz: orospu çocuğuyum demenin alternatif yolları)

  • 14. en iyi cips

    fıstıklı çitos, 5 yaşından beri favorim. o zamanlar adı tombi'ydi tabi..

  • 15. 5.4 milyon dolar bütçeyle uzaya çıkmak

    falcao'nun sözleşmesini fesh edebilen gs seneye uzayda diyebiliriz.

  • 16. acun ılıcalı'nın parayla mutlu olunmaz demesi

    milyarder beyefendinin bu sözü aklıma eski bir türk filminde ki şu repliği getirdi nedense.
    "parayla saadet olmaz derler ama diyenlerin hepside zengindir."

  • 17. yolda devrilen tırdaki sebzelerin kapışılması

    ekonomik olarak çok ama çok güçlü bir devlet olduğumuzu ve alım gücünün çok yukarılarda olduğunu hayal edin.
    bizim insanımızın o zaman bu hareketleri yapmayacağına mı inanıyorsunuz ?
    yani açlığın sebep olduğu bir bir sonuç değil bu.
    terbiyesizliğin , ahlaksızlığın , eğitimsizliğin , şark kurnazlığının sebep olduğu bir durum bu.
    üzülerek söylüyorum ki ahlaksız ve cahil bir topluma sahibiz.

  • 18. mehmet ali birand denince akla gelenler

    uğur mumcu tarafından ipliğinin pazara çıkarılması. trt’yi dolandırdığını mumcu’nun yazacağını öğrenmesi üzerine arayıp yalvarması. mumcu’nun iplememesi.

    ruhu şad olsun. mumcu’nun tabii ki.

    ek : aşağıda bir yerde “üzerine atılı her suçtan alnının akıyla çıkmayı başarmıştır” yazılmış. cehalet mi propaganda mı şaka mı bu?

    “ankara 17. asliye ceza mahkemesi'nin esas 1994/1315 sayılı kararıyla trt'yi dolandırmaktan 11 ay 20 gün hapis cezası almıştır.[3] cezası yargıtay tarafından da onanan birand, trt'nin zararını geri ödemiş ve aldığı hapis cezası paraya çevrilmiştir. ”

    edit. silmiş entryi.

  • 19. 11 şubat 2021 muharrem ince habertürk yayını

    kurucular kim? sonra açıklayacağım
    partinin adı ne? sonra açıklayacağım
    chp den milletvekili gelecek mi? sonra açıklayacağım
    parti binanız nerede olacak? ankara'da
    ne zaman faaliyete geçeceksiniz? yakında

    nasıl program lan bu.
    'bir nal tamam, 3 nal ile at eksik sadece' diyor herif.

  • 20. 11 şubat 2021 amerika'nın osman kavala çağrısı

    "gel tayyip'e hak verme şimdi" buyurmuş.
    ulan sen ülkeyi amerika'nın kucağına oturtursan, "papazı vermem" deyip süt kuzusu gibi gönderirsen, trump'ın hakaret dolu mektubuna cevap vermek için kalkıp ayaklaarına kadar gidersen, yarın gelir senin her bokuna karışırlar.

    tayyip'e hak vere vere ülkenin kalan gram itibarının içine ettiniz ulan. yarın "tek ayak üstünde dur ve abd marşı oku" derseler de darılmayın sonra.

  • 21. ağlayarak biz kuluz diyen teyze

    içinin güzelliği yüzüne vuran teyzedir.

  • 22. mahir ünal'ın akp'den önce bardak yoktu demesi

    buna gönülden inanacak bi 500bin kişi vardır bu ülkede

    hatta az mı söyledim acaba...

  • 23. başrolünde çocukların olduğu filmler

    ilk aklıma gelen (bkz: boyhood)dur.bir allahın kulu yazmamış.
    nasıl bir emek nasıl güzel film..

  • 24. cüneyt özdemir vs nevşin mengü

    nevşin mengü onurlu bir kadın gazeteci...

    cüneyt özdemir ise akp'li...

  • 25. rockefeller'in enes kanter'e maklube yapması

    türk halkı olarak bir sürü absürtlüğe tanık olduk ama bu çok üst düzey absürt bir durum.

    (bkz: noluyo lan)

  • 26. müge anlı ile tatlı sert

    büyüyle karısı kocaya kaçan davut bey yine aglak bir şekilde, telefonda karisi konuşmaktayken aynen şunu dedi muge anli ablasina:

    "abla benim esim hayatta yalan gonuşmaz, yalan gonuşuyo"

  • 27. 100 milyon dolar atın desem atacak ülke çok

    ulkenin esnaf kafasiyla yonetildiginin resmi bir aciklama olmus.

  • 28. iktidar değiştiğinde akp'lilerin yapacakları

    seni beni tayyip sevdalılığı ile, siyasal islamcılık ile suçlayacaklar.

  • 29. 14 şubata bir hediye fikri bırak

    onun adına lösemi derneklerine yardım bırak
    hem onu hem bir çocuğu mutlu et.
    yada bi eğitim vakfına hernereye istersen.

  • 30. 60 bin öğretmen ataması

    la zaten ogretmenlik meslegi askiya alinmis durumda, "milyon" tane maaşlısı evde oturuyor. bir 60 bin tane daha mi maasli evde otursun? bunu talep ederken insan biraz utanir yahu.

  • 31. eğitim müfredatına alınması gereken konular

    beslenme ve cinsel eğitim/ üregenital biyoloji'dir bence

    beslenme:
    sağlıklı ve dengeli beslenmenin nasıl bisey olduğunu, sindirim sistemimizin tam olarak nasıl çalıştığını, farklı beslenme sistemlerinin total olarak sağlığımız üzerinde nasıl bir etkisi olduğunu filan; 38 yaşından sonra kendi çabamla öğrendim. mikrolar nedir, makrolar nedir, sıvı tüketimi ve önemi filan hep sonradan öğrendim.

    ekmek-makarna toplumuyuz ve muhakkak ki bunun bir ekonomi-politiği var. ama en azından çocuklar ömürlerinin başında aslında nasıl doğru besleneceklerini ve ne yediklerinde vücutlarında neler olduğunu öğrenmeliler bence (belki büyüdüklerinde neden böyle sağlıklı beslenemediklerinin; sağlıklı beslenmenin neden bu kadar pahalı olduğunun hesabını da sorar siyasi erkten bu yavrular)

    cinsel eğitim ve üregenital biyoloji:
    benim çocuklugumda* cinsel eğitim saati yapılmıştı ortaokulda. rehber öğretmen derse girip bize regl olmayı üstünkörü anlatmış ve numune pedler (orkid sponsorluğunda) dağıtmıştı.
    geçenlerde arkadaşımın evinde muhteşem bir kitap gördüm. ergenlere yönelik olarak, erkek ve kız çocuklar için ayrı hazırlanmış cinsel eğitim kitabı. arkadaşın oğlu olduğu için erkekler için olanı inceleme fırsatım oldu.
    ıçinde pedagojik olarak o yaş grubuna uygun şekilde üreme sistemlerinin çocukluktan gençliğe geçişte geçirdiği değişimler, ereksiyon ve boşalma konuları, flört ve seks konuları, hatta yanılmıyorsam cinsel yönelimler ve eşcinsellik de son derece medeni ve bilimsel bir yaklaşımla anlatılmıştı. hatta kitabın sonunda erkelerin kadın biyolojisini öğrenebilmesi için bir başka bölüm ayrılmış ve detayıyla (anatomik çizimler vs) kadın üregenital sistemi de vardı.

    bunların hepsi ama hepsi müfredata girmeli. ortaokul ve lise müfredatlarına uygun olarak dagitilmali.

    ...

    içgüdüsel olarak en temel gereksinimlerimiz seks, beslenme ve güvenlik. tüm hayatlarımız aslında temelde bu üçünün etrafında dönüyor ve şekilleniyor.
    ama ironik şekilde bunların temel eğitimde asla yeri yok.
    bu bana müthiş fantastik geliyor.

    halbuki çocuk/ergen gelişiminde cinsel eğitim de, beslenme eğitimi de ailenin insafına/vizyonuna bırakılmayacak kadar mühim konular. toplumun temel dinamiklerinde müthiş önemi olan ve bilhassa bilimsel olarak öğretilmesi gereken meseleler.

    yani bir çocuğa iç anadolu'nun tarihi ve doğal güzelliklerini, mitokonkri'nin görevini ya da uhud savaşının tarihini ezberletmek de belki müfredata dahil olmalıdır ama önem sırası bakımından kendi bedenini ve fizyolojisini içeren derslere göre daha ikincil sırada olabileceğini düşünüyorum ben bu tip şeylerin.
    çünkü kendi biyolojisine dair bu temel donanımların (pratikte) insan yaşamına sağlayacağı katma değer, kalan diğer hedelerle kıyas kabul etmez.

    gibi geliyor bana.

  • 32. bakasetas'a sorulan istiklal marşı sorusu

    trabzonspor'a sezonun devre arasında transfer olan yunanistan vatandaşı anastasios bakasetas'a, yerel bir trabzon gazetesinin muhabiri tarafından, bugün yapılan basın toplantısında şöyle bir soru sorulmuştur:

    "istiklal marşı okunurken türk bayrağına dönünce ne hissediyorsun?"

    https://twitter.com/…tatus/1359785284725051394?s=20

    bence bu az bile olmuş, şey de sorsalarmış mesela, "kurtuluş savaşında izmir'de denize dökülen akrabalarınız oldu mu hiç?"

    bir insanı böyle bir soru sormaya sevkeden motivasyon ya da maraz ne, açıkçası bunu siz sözlük yazarlarına bırakıyorum.

  • 33. sadakatsiz (dizi)

    volkan ne yaptıysan kendine yaptın. başında kaynana vırvırı yoktu, kayınpeder baskısı yoktu. karın senden fazla fazla para kazanıyordu, neyi var neyi yoksa ayaklarına döküyordu. elleriyle yemek yapıyordu. güzel, bakımlı, sakin, anlayışlı bi kadındı.

    bi de şu anki haline bak. içgüveysi olmuşsun, kayınların her gün tepende; çay demlemeyi nimetten sanan, gerçek bir işi mesleği olmayan vasat ve aptal biriylesin. her gün cırcır, her gün vırvır. bitmişsin.

    insan bunu kendine niye yapar...

  • 34. kişinin 17 yaşındaki haline vereceği öğüt

    madde 1. git ve o kızla fırsatın varken seviş , sokayım etiğine ilerde çok pişman olacaksın.

    madde 2. sayısal dan eşit ağırlığa sakın geçme allahın malı.

    madde 3. sağlıkla ilgili bir şey oku işsiz kalacaksın aq malı.

    madde 4. bundan 8 sene sonra bitcoine gir ama çiftlikbanka girme.

  • 35. sokak hayvanlarının kışa hazırlıksız olması

    ön edit: hayvansız sokak isteyenler bu başlık altında rica ediyorum ağlamasın. bu şimdi çözebileceğiniz bir durum değil. ama yine de yazmanız, hem sizi engellememiz için kolaylık sağlıyor hem de başlık yukarı taşınıyor. yine de bir faydanız var. *

    ön edit 2 : insanlar dururken, hayvanlara yardım edilmesine tepki gösteren arkadaşlara da ayrıca belirtmeliyim ki; bu yalnızca birinden birini seçmeniz gereken bir seçenek değil. herkese yardım edebilirsiniz. yüreğinizin büyüklüğüne göre o da. artık kimi nereye sığdırabilirseniz...

    gelelim konumuza
    malumunuz hafta sonundan itibaren hava sıcaklığının 20 dereceye kadar azalması bekleniyor.

    mevsim normallerinin üstünde sıcak günler geçirdiğimiz için, sokaktaki kedi ve köpekler kışlık kürklerini çıkaramadı ve hepsi ani hava değişimine hazırlıksız yakalanacak. su kaplarına ay çiçek yağı* koyarak, yüksek proteinli mamalar bırakarak onların soğuklara karşı nispeten güçlü kalmasına yardımcı olabilirsiniz. eğer hayvansever bir apartmanda yaşıyorsanız, sokak kapılarını aralık bırakarak sığınmalarına, böyle bir durum mümkün değilse kolilere çöp poşeti sararak ve içine kumaş parçaları yerleştirerek ısınmalarına yardım edebilirsiniz. ve yine kuşları da unutmayalım lütfen. camımızın önüne su, ekmek kırıntısı, buğday koyabiliriz.

    ek olarak ; sevgili ondokuz19'un bilgilendirmesine göre tanınmış zincir marketlerde * da kedi ve köpek mamalarında %40 indirim mevcutmuş.

  • 36. ekrem imamoğlu'nun 40 bin tablet dağıtması

    basligimiza tesrif buyurmus: (bkz: #119429298)

    "büyük bir özenle tespitini yaptığımız ihtiyaç sahibi çocuklarımıza 40 bin tablet dağıtacağız.

    uzaktan eğitim hiçbir çocuğu eğitimden uzaklaştırmasın diye, ihtiyaç sahibi çocuklarımıza tablet dağıtmaya başlıyoruz. ekşi sözlük yazarlarına ve tüm hayırseverlere de tablet bağışında bulunmaları için çağrı yapıyorum. biz bağışlarınız ile alacağımız tabletleri ihtiyaç sahibi çocuklarımıza özenle dağıtacağız."

    su an youtube canlı yayinla gerceklesen mukemmel olay. zamanlamasi da mukemmel zira pazartesi 2020-2021 ders yili 2. dönem dersleri basliyor ve okullarin yüzyüze eğitime acilamayacagi artan vaka sayilarindan cok bariz sekilde anlasiliyor.

    https://youtu.be/lbf8prqngji

    milli eğitim bakanlığı'nın 200 bin tablet dağıttığı soylentisi var ama hic o tabletlerden alabilen ogrenci olmamasi enteresan. en azindan ben gormedim.

    siz gorduyseniz, milli eğitim bakanlığı'nın pandemi döneminde soz verdikleri gibi boyle hayrına tablet dagitimiyla ilgili veya benzer bir yayin, resim vs. paylasabilirsiniz. ben google'da arama da yaptim, goremedim.

    edit: 40 bin 10.2 inç ipad dedi ama baskan nasil ki her peceteye selpak, her pede orkid diyorsak; her tablete ipad diyebilir. :) desin, hic onemi yok aldigi dualarin yaninda.

    "en guzel sekilde, sorun cikarmayacak, en uygun sekilde derslerine katilmalari icin bu tabletler uygunmus, cok arastirdik" dedi az evvel. yakalarinda rozet yok, gosteris sifir, insan bile yok. arkasinda koli seklinde 40 bin tablet ile yaninda iki kisi var, sadece teknik aciklamalardan ibaret bir takdim oluyor. seni seviyoruz baskan, allah razı olsun.

    görsel

    edit: ağrı'da 1200 ogrencili bir imam hatip lisesi'ne 76 tane aidata marka tablet vermis milli egitim. bilgiler geldikce edit'leyecegim, bu ilk bilgi. derdim partizanlik vs. degil, tesvik.

    bir baska yazarın mesajı:

    "hocam antep'teki tüm okullarda tablet dağıtıldı. sınıf rehber öğretmenlerine defalarca kimin ihtiyacı var diye anasının nikahına kadar detaylı araştırma yaptırttılar. ama kime göre neye göre dağıttıkları belli olmayan tabletler geldi. her okulun nüfusuna göre %10-20 arası tablet var. her biri kişiye özel basılmış. üzerinde adları var. bilgin olsun diye söyledim."

    "meb mi gonderdi" diye sordugumda;

    "evet hocam. meb kolilerle gönderdi. öğrencilere tek tek dağıtıyoruz. ama dediğim gibi sadece bazı öğrencilere gönderildi. kime göre neye göre belli değil (?)" seklinde mesaj yazmis. kendisine teşekkür ederim.

    bir baska yazarın mesajları:

    "hocam, şanlıurfa'da bir ilceye 648 kişilik okulumuza meb parti parti 15 samsung, 35 general mobile 23 aidata tablet gönderdi. ayrıca okullara gelen yazılarda illere her partide kaç tablet gönderildiği görülebiliyor. şanlıurfaya 40 binden fazla gelmiştir.

    11.02.2021 19:21 ...
    bu arada öğrenciler ailedeki öğrenci sayısı, akademik başarı, engel durumu ve ekonomik kriterlere göre puanlanmış ancak en kötü durumda olup 99 puanı olan öğrencimizin son model audi a6sı var."

  • 37. bayan değil kadın diyeceksin feminizmi

    şu ana kadar şu konuda mantıklı tek bir açıklama duymadım... tek bir mantıklı açıklama...

    hep söylemişimdir. feminizm asıl ulaşması gereken kırsalda ezilen kadınlar için çabalamak yerine; modern, kentli kadının şımarıklığı ve kaprisine hizmet ediyor...

  • 38. 10 şubat 2021 galatasaray alanyaspor maçı

    dün ahmet ercanlar, "fenerbahçe'nin kupadan elenmesi faydalı bile oldu" söylemiyle sayfalarca taşak geçen gençler, 24 saat geçmeden kupanın angarya olduğunu yazmışlar.

    alem adamlarsınız vesselam.

    t: gs'nin kupadan elendiği spor müsabakası.

  • 39. tulpar soğuk hava dalgası

    öyle korkuttunuz ki aniden gelirse diye 25 derece sıcakta içlikle dolanmaktan havale geçireceğim ibneler.

  • 40. anayasadan laikliğin çıkarılmasını isteyen görevli

    ben bu tür devlet memurlarının yukarıdan emir gelmeden böyle provokatif şeyleri söyleyeceğine pek inanmıyorum.

    bu tür söylemler genelde yukarıdan emirle alt tabakadaki kişilere söylettirilip halkın tepki verip vermeyeceğine dair nabız ölçümü yapılıyor, eğer halk tepki vermezse yukarıdakiler de söylemeye başlıyor. halk tepki verirse de imam öyle söylemiş diyip çöp gibi atıyorlar kenara.

    erdoğan bu tür söylem siyasetini çok sık yapıyor ve her seferinde de halk güçsüz ve çaresiz olduğuna inanıp ses çıkartmıyor.

  • 41. 1500 m2'den küçük marketler elektronik satamayacak

  • 42. ananı da al git denen çiftçinin son hali

    bundan tam 15 sene önce, 11 şubat 2006 tarihinde dönemin başbakanına “çiftçinin hali ne olacak, anamız ağladı” diyen çiftçinin başına gelenlerin ardından son halidir.
    reklamlı sözcü:

    reklamsız sözcü:
    --- spoiler ---

    15 yıl önce bugün erdoğan’ın ‘ananı da al git’ dediği çiftçi: tarlamı satışa çıkardım

    başbakan olduğu dönemde recep tayyip erdoğan ile yaşadığı diyalog nedeniyle uzun süre gündemde kalan mersinli çiftçi mustafa kemal öncel, sözcü’ye konuştu. 11 şubat 2006’da mersin’de yaşanan ve türkiye gündemine oturan olay diyaloğun 15’inci yıl dönümünde konuşan çiftçi öncel, tarlasını satışa çıkardığını açıkladı.

    erdoğan'ın 11 şubat 2006'da mersin ziyareti sırasında yaşadığı diyalogla türkiye gündemine oturan mersinli çiftçi mustafa kemal öncel, sözcü’ye konuştu. “çiftçinin hali ne olacak, anamız ağladı” diyen, erdoğan'ın ise, “ananı da al git” yanıtı verdiği öncel, geride kalan 15 yıllık sürede başına gelmeyenin kalmadığını, hakkında 10'u aşkın dava açıldığını bu konudaki hukuksal mücadelesinin ise sürdüğünü söyledi. çiftçilerin o yıllardaki durumu ile bugünü karşılaştıran öncel, “çiftçi tam bitti” dedi.

    mersin'deki limon bahçesinin masraflarını tek başına karşılayamadığı için yarı yarıya ortak verdiğini ve zor şarlar altında çiftçilik yapmaya çalıştığını anlatan mustafa kemal öncel, “benim hayatımı mahvettiler. o tartışmanın ardından ve tayyip erdoğan'ın bana hakaretlerinden sonra özür dilettirildim. özür dilettirildiğim halde başıma gelmeyen kalmadı. bir televizyon kanalında canlı yayına bağlandığında ‘onun anasının ellerinden öpüyorum' dediği halde başıma gelmeyen kalmadı, ekmeğimle oynadılar. işçiyi ve tüccarı bahçeme göndermediler” diye konuştu.

    öncel, “akp'nin yapmış olduğu şeyler bunlar. sonra devlet bünyesinde vücut bulmuş akp'liler yüzünden hayatım mahvoldu. başkasının işlediği bir suçtan mütevellit adli tıplara gönderildim. akıllı mı deli mi diye… düzmece raporlarla siyasi bir karar bağlamında deli raporları verildi, tımarhanelere atıldım. tımarhane sonrasında şizofren teşhisi konularak zorla taburcu ettiler. her mahkeme ayrı ayrı gönderince, hakkımda birkaç defa dava açtılar başkalarının işlediği suçlardan açılan davalar bunlar” şeklinde konuştu.

    “sağlam raporları aldım”
    sabıkası olmadığı halde başkasının vatandaşlık numarası yazılarak onun sabıkalarının da kendisine yükletilmeye çalışıldığını öne süren öncel şöyle devam etti: “hakkımda 10'u geçen dava var. bir davaya girdim mesela cumhurbaşkanına hakaret suçundan. davaya bakan hakim bana savunma hakkı vermedi. ‘sus çık dışarı' dedi. kendi uydurmaca savunma yazdı. bunu hiç unutamam. hakaret etmediğim halde ‘hakaret etti' denilerek dava açıldı, ceza verilecekti.

    o anda da adli tıp olayları devreye girdi. ‘bu adam akıllı mı deli mi?' düşüncesiyle rapora gönderildim. birinde 32 gün, ikincisinde 3 gün yatırdılar. üçüncü defa gittiğimde doktorun biri ‘biz bu günaha imza atmayacağız' dedi. ve ben ilaç kullandırılmadım, tedavi edilip akıllı raporu verildi. mahkeme inanmadı, bu kez istanbul'daki hastanelere de gönderdiler. oradan da sağlam raporu alınca, davalar art arda açıldı. halen hakaret davalarıyla ilgili davalar temyizde, kesinleşmedi.”

    “ok döndü beni buldu”
    15 yıl önce çiftçinin durumunun bir hayli zor olduğunu, bu duruma dikkat çekmek ve erdoğan'a anlatmak istediğini vurgulayan çiftçi öncel, o tarihi anı şöyle anlattı:

    “ben çiftçiydim. 3 yıl malımızı satamadık. yerlere döküldü. o kadar emek verdik masraflar ettik… bunu gören yoktu ama ben o eylemden iki ay önce tarım bakanı’na silifke’de bu durumları anlatmıştım. ancak, tarım bakanı bunları devletteki hiyerarşik düzende liyakatin olmadığı bir yerde, ulaştırmamış.

    buraya geldiğinde artık sıkıntılar boğazıma kadar gelmişti. zarar, zarar, zarar. ‘bu çiftçinin hali ne olacak' diye sordurduğumda hem kendimi hem bütün çiftçileri kapsayan bir söylemdi bu. ama yalnızlık beni bu noktalara getirdi. ben bir ok gönderdim, ‘hedef bulsun' dedim. ama ok döndü beni buldu… basamak yaptılar.

    emniyet müdürü, vekil, savcı başsavcı oldu, bürokratlar böyle yaptı. hala ben polisin gözünde hala potansiyel suçluyum. erdoğan her mersin'e geldiğine beni gözaltına alıyorlar. artık bu kadar olamaz. benim erdoğan ile tartıştığım günden önce bir tek sabıkam yoktu. ben müracaat da ettim, ‘benim sicilimi temizleyin' dedim. ancak, yetkililer hala uyuyor.

    “çiftçi şimdi tam bitti”
    15 yıl önceki çiftçinin durumu ile bugünü karşılaştıran mustafa kemal öncel şöyle konuştu:

    “şu anda çiftçinin durumu tam bitti. geçmişte biz gayet iyiydik, o benim döneme varan 3 yıl içerisindeki kötülüğü konu etmezsek daha önceleri çiftçiler iyiydi. yani emek veriyorduk, kazanıyorduk. ama şimdi çiftçi bitirildi. sanki çiftçiye düşmanlarmış gibi. ama lütfen kimse beni ayıplamasın.

    bu lafımın iyi analiz edilmesini istiyorum. bu çiftçiye müstahak. bugün tarım bakanı olan şahsiyete sorun ‘türkiye'de tarımın önündeki en büyük engel ne?' diye cevap veremez. ama o sorunun cevabı burada yatıyor. ziraat fakülteleri, ziraat mühendisi yetiştiremiyor. bilinçli tarım yok. çünkü mühendisler yetersiz.”

    “ümit kalmadı, satışa çıkardım”

    “bütün çiftçiler umutsuz bir durumda. artık bittik, ‘çiftçilik yapılmaz' diyerek tarla satanlar var. ben de satışa çıkardım. ümit kalmadı. erdoğan ve hükümetinin yıllardır çiftçi düşmanı olduğu hatta avrupa birliği entegrasyon sırasında tarımın nüfusun azaltılmasına söz verdiği gibi laflar konuşuluyor çiftçiler arasında. şu anda benim bahçem var ama ben bakamaz hala geldim. limon bahçesi. ortağa verdim.”

    mersinli çiftçi mustafa kemal öncel, ‘çıtayı yükseltti' dediği erdoğan'a şöyle seslendi: suçsuz bir insanı suçlayıp hapse atıyorsunuz... şu anda hamza yerlikaya 4-5 maaş alıyor sahte diplomalarla. 5 müteahhittin vergi borcu siliniyor. ‘çiftçinin borcunu sil' demem. çünkü bu sefer esnafa işçiye hakaret olur. adalet lazım. bir müslüman adalet dağıtacaksa buna dikkat edecek. yargıda, ‘savcı benden, hakim benden' yok ya, ayıp ya. adalet bakanının lafını tekrar dile getiriyorum, tolerans sıfırdır. yetersiz hakim, yetersiz savcıların yüzünden hapishaneler doluyor.”

    “annem akıllı raporumu göremeden öldü”
    “yaşanan olaylar nedeniyle annesinin çok üzüldüğünü anlatırken son derece duygulanan ve gözyaşlarını güçlükle tuttuğu gözlenen çiftçi mustafa kemal öncel bu konuda duygularını şöyle aktardı:

    “annem okuma yazması olmayan bir insandı. bana ilk lafı ‘oğlum karşında devlet var, aman dikkat et' olmuştu. neleri gördü ki bu lafı söyledi. annem benim akıllı raporuma şahit olamadı. biz bunu tahmin ediyorduk.”
    --- spoiler ---

  • 43. marcos do nascimento teixeira

    ya ben şu ülkedeki " x maçında verilmeyen pozisyona sayın " mantiğini çözemiyorum ya. bu adamın iki dirsek pozisyonu da minimum sarı kartlik bir pozisyon, yani adamın kırmızıyla atilmasi gerekiyor. adamın savunması : verilmeyen pozisyonlara sayın. böyle komik bir sey olabilir mi ya ? yani o maçta verilmediyse bu maçta da mi verilmemeli ?

  • 44. imdb 7.0 puandan aşağı dizi filmleri izlemeyen tip

    özellikle dizi kısmında haklı olan tiptir. 7 nin altında olup da gerçekten iyi olan dizi sayısı oldukça . 1-2 istisna komedi dizisi olabilir o kadar.
    film kısmında ise kendi zevkine uyup çok sevebileceği pek çok filmi kaçıran tiptir. özellikle komedi klasiği sayılabilecek bazı filmler bile garip şekilde 7 nin altında, korku filmlerinde de bu durum hakim .

    (bkz: the war of the roses)
    (bkz: romancing the stone)
    (bkz: housebound)
    (bkz: risky business)
    (bkz: wild target)
    (bkz: the brothers bloom)
    (bkz: 50 first dates)
    (bkz: the island)
    (bkz: white god)
    (bkz: dead snow 2)
    (bkz: the ref)
    (bkz: wedding crashers)
    (bkz: little voice)
    (bkz: crank)
    (bkz: stoker)
    (bkz: the sugarland express)
    (bkz: final destination)
    (bkz: paper man)
    (bkz: my blueberry nights)
    (bkz: king of california)
    (bkz: the house of yes)
    (bkz: the final girls)
    (bkz: evil dead)
    (bkz: let it ride)
    (bkz: con air)
    (bkz: the mask)
    (bkz: serendipity)
    (bkz: cop land)
    (bkz: stripes)
    (bkz: my girl)(bkz: fatal attraction)
    (bkz: ıntimate strangers)
    (bkz: enemy mine)

    daha da çok var üşendim.

  • 45. mostafa mohamed

    gözleri açık, belden destekli kafa şutu çıkarabilen hâzâ forvet. bir kafa şutu da direkten döndü, kezâ bir şutu daha direği dövdü.

    istanbul kuşatmasında topları buna vurdursalar bir hafta evvel delinirdi surlar. maçını ilk defa bugün izleyen bir arkadaşın attığı mesaj aynen şuydu "lan bu kafasıyla şut çekiyor?"

    bir diğer mesele, ayak içi temiz, sırtına stoperi alıp taşıyabiliyor, hızı fena değil, şutlar bazuka, hepsinden öte tüm hava toplarının tartışmasız hakimi. direkt sistem kur üzerine pasla çıkmana gerek yok şişir mustafa'ya 2-3 adam hemen mevzi alsın yanında mutlaka indiriyor. 10 topun 9'unu falan değil 10 hava topunun 11'ine vuruyor, korkunç bir şey...

  • 46. 11 şubat 2021 pfdk kararları

    fenerbahce'nin iyiden iyiye bir akp koluna donustugunu tescilleyen kararlardir. mesut'un gelmesi ve etrafindaki kampanya, nihat ozdemir hareketleri, vs. burada bir sekans var, gormemek icin kor bir fanatik olmak lazim.

    hee evet evet bunlar bagimsiz kurullardi ya tamam yanlis degerlendirdim.

  • 47. hollanda'da ölüme terk edilen türk vatandaş

    hollanda da yaşayıp oraya vergi veren vatandaşı niye türkiye cumhuriyeti tedavi ediyor ki?

  • 48. clubhouse

    öncelikle şunu belirteyim.

    sakın ha davet için para vermeyin, sizden 1 kuruş bile isteyen olursa belgesiz ticarete gider ve dolandırıcılığa girer. şikayet edebilirsiniz bu andaval piç kurularını. dilenci pislikler.

    girişi olmayan için 2 alternatif var.

    1- direkt uygulama üzerinden üye olun. şansınız varsa içeride olan bir kişi sistem üzerinden rastgele bir davetiye ile sizi içeri alıyor.
    2-içerideki üyelere zaten bol bol davetiye hakkı geliyor. (bana tekrar gelirse buraya yazarım, isteyene veririm.) gelenler de zaten başkalarını davet ederler "karşılıksız" olarak eğer. yani anlatmak istediğim aslında içeri giriş çok zor değil. hem zaten sanırım kısa süre herkese açılacaktır.

    şimdi gelelim içerinin işleyişine. bu durumu da 3 grupta topluyorum.

    1. grup: 1k ila 3k'ya ulaşabilen türk grupları
    bunlar genellikle instagram ya da twitter üzerinde kendilerini fenomen olarak adlandıran kişilerin grupları, ünlü iş insanları, siyasetçiler ve şarkıcılar da olabiliyor. her gün belirli başlıklar açılıyor. o konu üzerinde muhabbet dönüyor. bu gruba girip kolaylıkla konuşma yapabileceğinizi düşünmeyin. içeride danışıklı dövüş dönüyor. birbirini tanıyan ünlüler moderatör olup sadece kendileri konuşuyor, siz de sadece muhabbeti dinliyorsunuz.

    ya da diyelim ki siz nitelikli bir grup açtınız. o gruba elbette bir ünlü de gelebiliyor. kişi kendi isteğiyle o ünlüye modluk verebiliyor ya da o ünlü yüzsüz bir şekilde anında sizden modluk talep edip grubu ele geçiriyor ve tekrar bütün muhabbet o ünlümsü kişinin etrafında dönüyor.

    fazlasıyla saçmalıklarla karşılabilirsiniz bu grubun içinde. gülben ergen, iş ahlakı ve kariyer düzenlemesi adına konuşma yapabiliyor mesela.

    2- 100 ile 300 kişi arasında değişen birbirini tanımayan insanların bulunduğu "goy goy" odaları.

    belirli bir amaçları yok. her telden çalıyorlar. konuşmacı olarak katılsanız bile süreniz çok az oluyor. birbirine yürümeler, dedikodular, magazini çekiştirmeler... dediğim gibi amaçsız insan toplulukları.

    3- bu da zaten normalde arkadaş olduğunuz ya da instagram, facebook gibi yerlerden tanıdığınız arkadaşlarınızla oda açarak sadece uygulamayı kullanmak için orada bulunan gruplar.

    yani bunlar türkiye'deki kullanıcısı çerçevesi idi. yoksa dünya geneline bakılacak olursa çok verimli gruplar var. tabiki diliniz iyiyse. mesela global siyaset, bitcoin, kariyer başlıklı ve oldukça verimli odalar var.

    kullanmasını bilene iyi gibi.

  • 49. döner fiyatını indirmeyen kadını öldürmek

    sosyal patlama gerçekleşmeyen toplumlarda sosyal çürüme gerçekleşir. bu neredeyse kesin denilebilecek bir çöküşe doğru yuvarlandığımızın resmidir.
    şiddet; siyaset dilinden tutun da ekranı, sosyal medyayı ve hatta yazılı/görsel/sanal basını esir alan nefret dili nedeniyle normalleşti. üstüne ekonomik çöküş ve kendilik algısı zaten bozuk insanları yaşayan ölülere ya da saatli bombalara çeviren pandemi süreci işin tuzu biberi oldu.
    bunun süreceğini düşünüyorum.

  • 50. kombiden sıcak su gelene kadar israf olan su

    her bir damla su önemli lakin bireysel tüketim endüstriyel tüketimin çok çok altında. o yüzden dünyaları da tasarruf etseniz hatta hep birlikte tasarruf etsek bireysel çabaların anlamı neredeyse yok. %70-%30 gibi bir oran mevcut bireyselle endüstri arasında. o yüzden çok da açıkçası takılmıyorum ben. bu konular toplumsal bilinçlenmeyle değil devlet politikasıyla çözülür. devletin de pek tıngırında değil.

    (toplumsal bilinçlenme önemsiz demedim. onu not olarak düşelim.)