Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. cafe ve restoranlarda fiyatların artık çıldırtması

    hala daha gerizekalı gibi aldığınız para düşük yazanlar var. he düşük he. ulan yüksek olsa (genel itibari ile) o fiyatlar orada mi kalacak sanıyorsun. benim maaşım yüksek türkiye ortalaması üzerinde. şu an istanbul da herhangi bir yere (evet lacivert veya mikla da dahil) gidebilirim. veya kadıköy'de herhangi bir yere. fiyatlar insanları keriz yerine koyacak kadar yüksek. bunun aldığın para ile ilgisi yok.

    edit: bir arkadaş düzeltti hatamı sağolsun. yani girdi fiyatları yüksek evet haklı da. ama sağolsun bu işletmeciler fiyatlar bir yukseliyorsa dört yukseltiyorlar. bu durum saçma. evet kazanamadilar vs doğru da bu biraz fazla değil mi ?

  • 2. imamoğlu yerine yavaş'ın aday olması

    mansur başkan da canımızdır ama kusura bakmayın siz hala bu ülkenin dinamiklerini öğrenemediniz.

    doğru adayı belirleme check listi amme hizmetimdir ;

    * iktidar kendisi ile uğraşıp sürekli önünü kesmeye çalışıyor mu ?
    istanbul evet,ankara hayır

    * iktidar seçim sonrası uyduruk davalar ya da davaya konu bazı durumlar ortaya atıyor mu ?
    istanbul evet, ankara hayır

    * iktidar medyasına sürekli hangi belediye için bir gündem oluşturtmaya çalışıyor ?
    istanbul evet, ankara hayır

    * iktidar hangi belediye için göz göre göre seçimi iptal edip 2. seçime gitti ?
    istanbul evet, ankara hayır

    * iktidar hangi adaya karşı toplamda iki kez hem de hezimetle kaybetti ?
    istanbul evet, ankara hayır

    * iktidar hangi belediyeyi çaldılar diyerek suçladı ve yarattığı sahte mağduriyeti ters tepip dindarı, kürdü, alevisi ayrılmadan 800 bin kişi gerçek mağdura oy verdi ?
    istanbul evet, ankara hayır

    * cumhurbaşkanı kanal istanbul başta olmak üzere hangi belediye başkanını direkt söylem içine alıp görevsizleştirmeye çalışıyor ?
    istanbul evet, ankara hayır

    * bizzat cumhurbaşkanı hangi ilimiz için "orayı alan türkiye'yi de alır" demişti ?
    istanbul evet, ankara hayır

    *hangi belediye için seçmenin oyu ve aklı ile resmen dalga geçildi ?
    istanbul evet, ankara hayır

    tebrikler doğru adayı buldunuz, bu ölüm kalım dönemecinde lütfen kendi içinizde bölünmeyin.

  • 3. whopper menünün 38 tl olması

    sonunda birinin bu başlığı açmasına çok sevindim. dün babamla konuşurken aynı şeyi söylüyordum kendisine. ben 25 yaşındayım. 2 dili çok iyi derecede biliyorum ve üniversiteyi birincilikle tamamladım. işsizim işsiz. bıkmadan mülakatlara giriyor, bir şey olur diye yüksek lisans yapıyorum. yabancı dilden online özel ders veriyorum. saati 50 tl. verdiğim adam da öğrenci. indirim istiyor. 40 tl yapıyorum. 2 kişiye bir grup olarak veriyorum 25 tlden kişi başı. 25 tl arkadaşlar. annem 9 yıl önce bana genç bir hocadan özel matematik dersi aldırıyordu saati 80 tlye. o hoca 6 tane whopper yiyebiliyordu. sakın yanlış anlaşılmasın ne duyar ne de intihar. zaten param bittiği için terapiyi bıraktım. şükür sporla da bir yerlere geldim. ama tekrar kilo alıyorum. işsizim. ama bırakmıyorum şimdi de 3. bir dil çalışıyorum. neden? bir umuttur yaşamak çünkü. daha ne sitem etmem gerekiyor ki? hayatımdaki eylemler ve eylemsizlikler birer sitem iken bir daha kendime katacak ne belirtili nesnem, ne zincirleme isim tamlamam ne de sıfatım var. benim öznesi tek olan ve yüklemden oluşan bir cümleyim. özne gizli özne de kalsa, başka bir şeye ihtiyacım yok. whopper 38 tl mi? yazıklar olsun. üzülmekten çok yoruldum ben artık. depresyona girecek kadar enerjim bile yok.

    yiyenlere afiyet olsun.

  • 4. mülakat sistemi teröristleri elemek için var

    tanim: akape genel baskan yardimcisi mustafa şen'in aciklamasi.

    link

    ya olm bu nasil bir aciklama siz geri zekali misiniz? tabii ki degilsiniz hepimizden zekisiniz de... aaa yazacak sey bulamiyorum ya... mulakat sistemi varmis cunku ancak bu yolla fetö, dhkp-c, deaş, pkk mensuplarini eleyebiliyorlarmis. ne yapiyorsunuz yani mulakatta elenen adami cikista tutuklayip sorusturma mi baslatiyorsunuz? aaa soyleyecek yazacak sey bulamiyorum ya... hayatimda bir kere mulakata girdim onu da gectim de bu nedir? ulan siz somurge valisi misiniz? cekin ulan artik ellerinizi genclerin uzerinden! aaa aaaa vallahi telefonu duvara carpacagim. hadi ben 36 yasindayim unumu eledim elegimi duvara astim da gencler kendilerini galata kulelerinden atiyorlar, sehirde kalan tek tuk agac dallarina asiyorlar?

    hayretler icindeyim yemin ederim neler neler duyduk ama bana bu kadar ileri zekalica bir aciklama hatirlamiyorum.

    oglum bakin 25 yas altina sesleniyorum. bizim kusak dahil herkesi aptal aptal seylerle zehirlediler de eger siz de vatan, din, millet, devlet ayagi yaparsaniz bin beter olun, kahrolun. oturun adam gibi dil ogrenin sonra da kendinizi bu somurgeden kurtarin. kendinizi ancak kendiniz kurtarabilirsiniz.

    ulan yaziyorum yaziyorum yabancilasmam gitmiyor. e be sayin beyefendi elenen herkes deaslı, dhkp-c'li, pkklı mı simdi?

    yeter lan yeter birakin bu gencligin yakasini onlar bu ulkenin en kiymetli seyi yeterrrrrr! yeterrrrrrr! imdatttttt! aaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaarrrgggggghhhh imdattttttt!

    edit: cok fazla kisi "peki bu sebeple isinden atilanlar icin de bir sey demen gerekmez mi?" dedi. tek tek zor oluyor. boyle bir giride reklam yapmak istemezdim ama cevap bu.

    evet gerekir. ben bir yazar olarak bu kotulukleri bulabildigim her platformda yazdim. saydigim isimleri de kinamak icin soylemiyorum. benim haddime degil bu insanlari yargilamak ayrica bazilari da arkadaslarim, yuzyuze baktigim insanlar. ornek olmasi icin soyluyorum. yazdiklarimda "sahsiyet" gibi fi tarihinde baslayan ve herkesin uzerinde hemfikir oldugu pedofili gibi bir konuyu kullanarak bugunu anlatmadim. ya da fantezi uzerinden alegori yapmadim. "deli duman" kitabindaki gibi olmayan bir cocugun "adi konulamayan" bir kotulukle mucadelesini de anlatmadim. kaybeden edebiyati da yapmiyorum. coken bir ulkede bunda bir anlam goremiyorum. bireysel sikintilara gelen koskoca bir toplum o kaybedenin bizzat kendisi zaten. murat mentes'in hemen tum kitaplarini, emrah serbes'in ise kimi kitaplarini cok severim. n'olur yanlis anlamayin. sadece kendimi aciklamaya calisiyorum.

    ilk kitabim (bkz: binbir feet masalları) da boyle bir kitapti, curumeyi tam kalbinden anlattim oyle ki benim yarro burokrat olarak 3 sene oncesinden anlattigim adamlari sedat peker bile aciklamalarinda kullandi. bunun ilk baskisi bitti, ikinci baskida. ikinci kitabimin ilk baskisi da yakinda cikacak. ismi dayısızlığa övgü. eski bir hikaye degil, sadece yolda gorebileceginiz birinin hikayesi degil, suya sabuna ucundan degdiren bir kitap degil. isinden olanlarin ve ise hic alinmayanlarin hikayesi hatta oyle ki icinde sozluk yazarlari olarak siz de varsiniz. profesyonel anlamda senaristlik yaptigim icin bunu senaryo olarak yazdim. goturdugum her yapimci ya da kanal sorumlusu cok begendi ancak "infial" cikarabilecegi gerekcesiyle "bu devirde" cekmek istemediler. onden haklarini satip kendimi baglamak istemedim. bu yuzden kitaba cevirdim sagolsun yayincim ilk kitaptan cok memnun kaldigi icin derhal edisyona aldi ve yakinda cikacak.

    ben para pul istemiyorum, bos bir san sohret de istemiyorum. tek dilegim orhan kemal'in (camus'u falan gectim) tirnagi kadar olsun hatirlanmak. bakin yine tekrar ediyorum, kimseyi kinamiyorum hem haddime degil hem de cogu canim cigerimdir sohretli arkadaslarimin ama ben bu izdirabi (yani sessiz kalmayi) cekmektense yoksulluk cekmeyi goze aldim. iyilesemiyorum cunku. gormezden gelemiyorum. e-nabiz'a giriyorum 50 tane pskiyatri muayenesi cikiyor. ben iyilesmek istiyorum. sohbetlerimiz eskisi gibi umutlu olsun istiyorum. ask konusalim, mizah konusalim, gulelim, bu hayati hakkini vere vere yasayalim istiyorum. komedi yazmak istiyorum mesela ama yazamiyorum cunku delirttiler beni. baktigim hicbir yerde karanliktan baska bir sey goremiyorum. hem delirmis hem de ruhu korlesmis biri gulduru yazabilir mi? evet, delirdim. bunun icin uzgunum, oyle ki bazi sabahlar kosuya ciktigimda ya da sinav cektigimde dinledigim haberlerden cocuk gibi agliyorum. bundan utanmiyorum, beni bu hale dusurenler utansinlar. ben boyle biri degildim, picin firlamanin biriydim. saka yapmayi severdim. 19 yasinda cocuklar kendilerini oldururken nasil saka yapabilirim? fidan ulan bunlar bunlarin kirilmasini nasil kalbimde duymam?

    50 sene sonra bugunun edebiyatina bakanlar bu ulkeyi isvec, norvec gibi dertsiz tasasiz sansin istemiyorum cunku adamlar bizi ve iclerimizi kavuruyorlar. sanatimizda bir karsiligi var mi peki? yok. o zaman cocuklariniza nasil anlatacaksiniz neler cektiklerinizi? dizilerler mi? pop muzikle mi? kisisel gelisim kitaplari ya da tarihi/fantezi eserlerle mi?

    sadece bunu biri yapmak zorundaydi. talih eseri, yemisim yetenegi, ben ve benim gibi bir kac kisi olduk iste...

    ilk kitap cemaat + akape zulmune odaklanmisti, ikincisi de torpil ve khk uzerine olacak. hic de oyle alegori malegori olmayacak. bu devir gectiginde de ikincini gorsellestirecegim.

    bu yuzden benim kalbimi kirmayin cunku bu islerden tek beklentim "evet namuslu ve kader arkadaslarinin (yani sizin) derdini hisseden bir adamdi" denmesi arkamdan. bunun olmasi icin 70'ime kadar bok yikarim ama benim kalbimi kirmayin. ben susmadim, susmam. susamiyorum daha dogrusu. aksi olsa en cok ben isterdim hem yilmaz erdogan yeteneginde olup hem de "bu ulkede filmlerde ezan sesi duyulmadi hic" yalanini soyleyebilmeyi.

    agirima gitti itham edilmek, affedin.

    edit 2: biri de "hayirsiz evlat misin" yazmis. endise etmeyin annem de babam da akapeli degil. olsalardi zaten degil dovmek falan evlerine girmezdim bile. "anami babami doverim x icin" berbat bir tabir olmakla beraber izmit agzi iste. bilen bilir. babami merak eden olursa da "demans falan olursam bile unutmayayim" diye kitap ayraclarini soyle yapan 65 yasinda namuslu serefli bir cumhuriyet ogretmenidir annem gibi. hamdolsun.

    görsel

    edit: 2.1.: bu editi girmemi saglayan paragrafi sildim cunku bazi arkadaslar "anama babama doldum" dedi. buna gerek yok. ananiz babaniz zurnanin son deligi, kim bilir kac yasinda insanlar. bu meselelerden aile kavgasi cikarmaya gerek yok. dusununce istedikleri de bu zaten. tekraren, bu sekilde hissedenlerden ozur diliyorum ve o kismi siliyorum. yasalar cercevesinde bunlari yollayip bu aciklamayi yapan sahsi da tck.216'dan yargilayacagiz. sabirli olun, siddetten ve illegaliteden uzak durun, benim gibi kafayi yemeyin, metanetle gelecek guzel gunleri bekleyin. tercihen yurt disinda tabii.

  • 5. otogarda vatandaşı aşıya çağıran sağlıkçı

    mutlu insan gormeye hicbirinin tahammulu kalmamis. birakin saglik personeli calisirken eglensin motivasyonunu kaybetmesin.

    edit: imla

  • 6. sokak kedilerine bir damla su vermeyin

    sonra ,allah'ım beni iyi kullarından eyle, bana cennetinde yer ver diye dua eden ,insanlıktan bihaber müslümanın (!!) tavsiyeleri..

  • 7. erdoğan'ın yazlık sarayının mimari görselleri

    2023 yılından sonra darüşşafaka, lösev gibi kurumların hizmetine verilecek saraydır.

  • 8. 5 temmuz 2021 metropoll gençler anketi sonuçları

    demek ki sadece yaşlılarımız değil gençlerimiz de mal

  • 9. iktidar olduğumuzda ötv kaldırılacak

    ötv kaldırılamaz falan diyenlere inanmayın arkadaşlar bal gibi de kaldırılabilir.

    -hükümet her sene af yasası yapmazsa

    -vergi vermeyen esnaflara, tüccarlara, şirketlere doğru düzgün incelemeler yaparsa bal gibi de ötv kaldırılabilir.

    ortalama bir kendi bürosunda çalışan avukat yıllık ne kadar kazanıyor?

    ortalama bir eczane işleten eczacı ne kadar kazanıyor?

    taksi plakası, dolmuşu olan ne kadar kazanıyor?

    ve bunlar ne kadar vergi veriyor?

    öyle faturalar kesiliyor, öyle giderler gösteriliyor ki doğru dürüst vergi ödeyen işletme yok denecek kadar az. herkes yapabildiği kadar çalmaya çalışıyor. malesef sistem de buna izin veriyor hatta teşvik ediyor. hal böyleyken vergi veren de kendisini enayi gibi görüyor.

    bu şekilde gelirden vergi alınmadığı için içkiden, sigaradan, otomobilden vergi alınıyor. 100.000 tl lik otomobile 300.000 tl veriyoruz.

    öyle bir vergi sistemimiz var ki vergiyi kazanandan değil harcayandan alıyoruz. parayı kazanandan almadığımız sürece ötv aynen böyle devam edecektir. sorun var mı? var. çözüm var mı peki? o da var.

    1)acilen gelir idaresi başkanlığı özerk olmalıdır
    2)verginin çok büyük kısmı dolaylı vergi yerine dolaysız vergiden alınmalıdır.
    3)vergi affı yasası katiyen çıkarılmamalıdır.
    4)vergi incelemeleri çok yüksek oranda yapılmalıdır. matrah artırımı vs yapılmamalıdır.
    5)gelir vergisi, kurumlar vergisi sadeleştirilmeli ve asıl vergi geliri buradan toplanmalıdır.
    6) milyonluk halk otobüsü sahibi birisi, asgari ücretli halk otobüsü şöföründen daha fazla vergi vermelidir
    7)çok sayıda vergi müfettişi istihdamı ile vergi incelemesi oranı artmalı, yaygın yoğun denetimler çok sıkılaşmalıdır.
    8)vatandaşta vergi bilinci oluşturulmalıdır.
    9)vergi cezaları arttırılmalı, sahte fatura veya kaçakçılık gibi vergi suçlarının önlenmesi hedeflenmelidir.
    10)oecd ülkeleriyle aynı oranda dolaysız vergi - dolaylı vergi oranı yakalanmalıdır.

  • 10. niye herkeste kedi var sorunsalı

    günümüz dünyasında bitkiler artık zamanın yeni evcil hayvanları, evcil hayvanlar da zamanın çocukları oldu. çocuklar ise artık egzotik hayvanlar gibi, birine sahip olmak için ya deli ya da çok zengin olmanız gerekiyor.

  • 11. 2021 ekonomik krizi

    2000'li yıllarda öğrenciydim. üniversitede tam zamanlı öğrenci işçi olarak çalışıyordum. yani ders programıma göre, haftaiçleri ya öğleden önce okuldaydım-öğleden sonra işteydim ya da tam tersi. dersim olmadığı günler de (varsa) tam zamanlı çalışıyordum. kura göre hesapladığında 400 dolar civarı para kazanıyordum. ailemden çok az neredeyse hiç para almadan, tatile, konserlere, festivallere gidiyordum, yiyip içiyordum, özgürdüm, mutluydum, kendimi medeni dünyanın bir parçası gibi hissediyordum, gelecekten umutluydum. kafam atarsa rektörden randevu isteyip yanına gidebiliyordum. rektörler o zamanlar yanında koruma ordusuyla gezen saray temsilcisi kayyumlar değildi, sıradan bir akademisyenden farkları azdı. çalıştığım birimde yılbaşı kutlamalarında hocalarla şampanya patlatırdık. artık üniversite personeli cuma namazına gitmediği anlaşılmasın diye o saatlerde saddam gibi saklanıyor.

    şimdi kalburüstü bir meslek sahibi oldum, 3x asgari ücret alıyorum. tamam, şimdi ev kirası, faturalar falan eklendi ama inanın öğrenciyken harcadığım, yaşadığım kadar yaşayamıyorum. inanılmaz bir çöküş yaşadık. param olsa bile bana hitap edecek kültürel etkinlikler bitirilmiş. ne her sene gittiğim efes pilsen blues festivali kalmış ne rock n' coke ne stadyum konserleri ne iktidardan korkmadan sahnelenen tiyatrolar, sergiler. saymakla bitmez. kültürel bir çölün içerisinde, kabuğunu kırmaya çalışan suudi arabistan'a bile imrenerek bakacak haldeyiz.

    artık ortadoğulu gibi hissediyorum. genç kardeşlerimi tenzih ederim ama etrafa bakıyorum; daha iyisini değil, çok daha kötüsünü hak ediyoruz. götünün deliğinden haberi olmayan insanların, hiç bir mantıksal temele dayanmayan dünyaya meydan okuma fantezilerinin gölgesinde, aramızdaki en namussuz çakalların memleketimizi yağmalamasını izliyoruz. bunca yolsuzluk ve yangından mal kaçırırcasına gerçekleştirilen hırsızlıklar karşısında, ayasofya ibadete açıldı diye sevinen fukaralar tarafından esir alınmışız. sefaletimiz bizden başka kimin umrunda? hiç kimsenin. bokumuzda boğuluyoruz.

    en çok da gençliği, öğrenciliği bu yıllara denk gelmiş kardeşlerime üzülüyorum. arada öyle büyük bir uçurum var ki... çok yazık, çok. şu an 25 yaşının altında olan gençlerin hakkını ödeyemeyiz. avrupa birliği'ne girme hayalleri kuran bir ülkeden, azerbaycan, türkmenistan, iran gibi, yolsuz, arsız bir otokrasiye dönüştük. nasıl oldu, bütün sürece tanıklık etmiş biri olarak inanın ben bile inanamıyorum.

    onlar size 70lerdeki küresel petrol krizinde tüp kuyrukları vardı diye anlatadursunlar, gerçekler bambaşka kardeşlerim. türkiye benzer kapasitedeki diğer ülkelerle kıyaslandığında, zirveden dibe çakıldı. dünya değişti, gelişti, biz her alanda geri gittik. siyasal islam hayatlarımızı çaldı. psikolojimizi bozdu. bütün birikim ve emeklerimiz bir avuç yamyam laz müteahhitin yurtdışındaki banka hesaplarına aktarıldı. inanamıyorum. inanmak istemiyorum.

    lanet olsun. lanet olsun. lanet olsun.

  • 12. yeni biriyle tanışmak

    belli bir yaştan ya da yaşanmışlıklardan sonra ciddi gayret istiyor. kendinizi motive edip o tembellik uykusundan uyanmak gerekiyor ki bu da anca ayağa kalkmayı, ömre baharı getirmeyi, içinizdeki hevesin kalbinize ve aklınıza uygulayacağı basınca uymayı göze almak gerekir.

    ne durumda olursak olalım bunu hak ettiğimize inanıp kendimizi yeni bir bağa yakıştırıp hazırlayabiliyorsak tanışmanın iyiden iyiye bir psikolojik eşik ve öz güvenle alakalı olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. aklımın ucundan geçmeyen şu dönemde yeni biriyle tanışmak hayli sürpriz olurdu benim için.

  • 13. yurt dışına çıkınca kıymeti anlaşılan şeyler

    yurt dışının kendisi amk.

  • 14. 5 temmuz 2021 su kanunu

    su kaynaklarını özelleştirme kapsamına al reis, bu milletin imanı var, susuz da yaşar.

  • 15. 5 temmuz 2021 süleyman soylu istifa etti iddiası

    devlet geleneğimizi devam ettirip tiktok'a istifa videosu atmadan inanmam.

  • 16. okuyanların sağlığını kurtaracak bilgiler

    avukatınız olmadan ifade vermeyin.

  • 17. türkiye'de depoyu fulleyip dışarı çıkıyorlar

    tl euro karşısında yerlerde olduğu için olabilir mi acaba?

  • 18. turkish girls on erasmus are easy

    portekiz'de beni ispanyol sanıp, kulüpte kucağıma oturan bir kız vardı sonra türk olduğumu anlayınca koşarak uzaklaşmıştı. adı özge'ydi selam olsun burdan ona.

  • 19. voyage sorgun

    1 saat içinde 3 farklı sağlık sorunu yaşayan yazar ortaya çıktığına göre ya çok fazla sağlık sorununa yol açan bir otel, ya da reklam yapan otel.

  • 20. babaannenin kullandığı mükemmel sözler

    ananı sikenin yakınında dur, odun kesenin yakınında durma.

    (babam baltayla odun keserken fırlayan bir kıymığın kafama isabet etmesi sonucunda söylemişti rahmetli. nerede duracağımı şaşırmıştım.)

  • 21. 5 temmuz 2021 tüik enflasyon açıklaması

    üfe %43. alooo %43 enflasyon var ülkede. açıklanan tüfe'nin ne kadar anlamsız olduğunu anlayın diye söylüyorum.

    üretici fiyatlarının %43 arttığı ülkede tüketici fiyatları %17 artıyorsa ya çalışanlar %26 daha az kazanmaya başladı ya da bize açıklanan rakamlar doğru değil.

    %43... korkunç.

  • 22. bomboş yolda şerit değiştirirken sinyal vermek

    alışkanlığın edinilmesi, hatta sinyal konusunun her defasında kendiliğinden gerçekleşen bir refleks haline gelmesi için gerekli bir şeydir.

    ne oluyor kimse olmayınca sinyal vermezseniz aküden tasarruf mu yapıyorsunuz? kolunuz daha mı az yoruluyor? neyin peşindesiniz hakikaten anlamıyorum.

    edit: evet sinyal kolu eskimiyor bu sayede ama mesela cam açma düğmesi eskiyor diye yorumlar gelmeye başladı muhteşem sözlük rallicilerinden.

  • 23. 0.64 faiz oranıyla konut kredisi çeken güruh

    bu başlıktaki herkes neden bir şeyler yudumluyor?

  • 24. temel karamollaoğlu cb adayı olsa oy verir misin

    ortak aday falan olmayacaktır.

    ayrıca şuna oy verir misin, buna oy verir misin diye sorup durmayın. tavrımız nettir.

    görsel

  • 25. 5 temmuz 2021 recep tayyip erdoğan açıklamaları

    - en kalbi duygularla, hasretle, özlemle selamlıyormuş
    - türkiye, dünyada salgın sürecini en başarılı yöneten ülkeymiş
    - salgının başından beri tüm sağlık hizmetleri ücretsizmiş
    - 18 yaşın üzerindekiler bir an önce vurdursunmuş
    - aşı dışında hiçbir koca karı ilacı, aktarlar size fayda ve şifa vermezmiş
    - maske ve mesafe tedbirlerine uymaya devam edinizmiş. görüyormuş, çimlerde sevgililerinizle yiyişiyormuşsunuz, sağ eliniz kızın poposuna falan kayıyormuş.
    - daha pandemi bitmemiş. elinize kolunuza mukayyet olunuzmuş.
    - avrupa'nın gelişmiş ülkelerinde covid-19 aşılarının ücretli yapıldığı bilgisini kendisine eniştesi vermiş.
    - eğer bilgi yanlışsa, eniştesinin suçuymuş. elçiye zeval olmazmış...
    - bütçeden 150 milyar lira size destek olmuş... hepiniz tomar tomar yardım parası almışsınız. inkar etmeyinmiş. hainlik yapmayınmış
    - kimseyi yalnız bırakmamış, salgın döneminde herkesin yanında olmuş, ensesine şaplak atmış, yatağınıza girip mıncıklamış, duşta sırtınız keselemiş, açamadığınız kavanoz kapaklarını açmış
    - çiftçinin de yüzünü güldürmüş.
    - çiftçilere 120 milyon lira hibe dağıtmış... eğer almadıysanız badem bıyığınız olup olmadığını kontrol edinizmiş
    - ankara için artıma ve atık su toplama merkezini hizmete açmış. bu yatırım 1.5 milyar liralık yatırımmış. milletin orasına burasına koyan bizim müteahhitler yapmış. ellerine sağlıkmış
    - dünya ekonomileri küçülürken türkiye büyümeye devam ediyormuş
    - sanayide de devrim yapmışız. üreticiler çok mutluymuş. göbek atıyorlarmış
    - ilk 6 ayda ihracatımız %40 artmış
    - güçlü ihracat performansımız sayesinde cari açığımız azalacakmış.
    - 2 milyon 800 bin kişi istihdam edilmiş
    - emeklilere müjde veriyormuş
    - bayram ikramiyelerini bayramdan önce dağıtacakmış... üstelik maaşlara da %8.45 zam yapmış
    - kurbanlıkları şimdiden alın, son güne bırakmayınmış
    - kurbanlık bulamayanlar, "islam nostaljisi" niyetine oğlunu boğazlamaya kalkmasınmış. o günler geride kalmış. akp sayesinde bugün her yerde kurbanlık koyun, dana ve keçi varmış.
    - ha illa gökten koç inmesini bekleyecek olanlara da bol şans diliyormuş.
    - ekonomide uçuyormuşuz. kamuda bütçe açığı %7 gerilemiş.
    - vergi politikalarında hassas denge kuracakmış. sizlere ağır vergi yükü çıksın istemiyormuş. kulağınızın arkasına pandemi bittikten sonra kerkinecekmiş. bunlar daha iyi günlerinizmiş.
    - enflasyonla mücadeleye tam gaz devam ediyormuşuz.
    - döviz kurundaki dalgalanmalar sizi etkilemesin diye "dalganın" önüne yatıyormuş
    - mazotta ve benzinde alınan ötv çok düşükmüş. buna sevinmeliymişsiniz.
    - dünyanın en ucuz akaryakıtı türkiyedeymiş (!)
    - eskiden dışarıda fulleyip buraya gelenler şimdi türkiye'de fulleyip dışarı çıkıyormuş. turistlerin ülkeden mazot kaçırmasını memnuniyetle izliyormuşuz
    - vergisini düzenli ödeyenlere %5 indirim yapılacakmış. az kazanandan çok, çok kazanandan az vergi politikasına devam edecekmişiz.
    - robinhood mezarında ters dönmüş, amuda kalkmış
    - ohoo daha saymakla bitiremeyeceği ne güzellikler, ne kıyaklar yapmış sizlere
    - ama nankörmüşsünüz
    - cehape vergiler yüksek diyormuş ama yalan söylüyormuş. yalan bunların götünde yuva yapmış
    - ülkemiz vergi cennetiymiş
    - siz hiç avrupaya gitmediğiniz için bilmezmişsiniz.
    - kendisi sizin vergilerinizle avrupayı geziyor, görüyormuş. oralarda insanlar aç dolaşıyormuş aç!
    - kurumlar vergisini oranını bu yıl %25'e, önümüzdeki yıl %23'e indirecekmiş
    - akp iktidara geldiğinde kurumlar vergisi %30'muş be... elinizi vicdanınıza koyunmuş.
    - kdv oranları en düşük dünyanın ikinci ülkesiymişiz.
    - ülkemiz çalışıyormuş, üretiyormuş, büyüyormuş... kayıt dışı ekonomiyi de azaltıyormuş. limanlara yanaşan kokain dolu gemilere siz aldırmayınmış. sülü onları halledecekmiş
    - first lady’nizin de dediği gibi “lokmalarınızı ufaltacakmışsınız”. ayı gibi yiyormuşsunuz. buna ekonomi mi dayanırmış?
    - üstüne bir de hayvan gibi sıçıyormuşsunuz. buna kanalizasyon sistemi mi dayanırmış?
    - merkez bankası reformlarına devam edecekmiş. türk lirasıyla burnunu silenler, bunu götleriyle de yapmasınlar diye çalışıyorlarmış
    - yatırım yapacak olana kredi verilecekmiş. kredisini ödemeyen tüpçüleri siz boşverinizmiş
    - ak parti düşerse mekke, medine düşer kudüs düşermiş. reis ümmetin kabul olmuş duası, abdülhamit han hazretlerinin halefiymiş.
    - ayrıca gözümüzün nuru evlerimizin neşesi kalbimizin köşesiymiş
    - ohh anasını satayım bu neymiş
    - amdolsun ki islam ateşinin böyle alçak oyunlarla sönmesine izin vermeyecekmiş. bu yola kefaliyle çıkmış.
    - kendisi şeffaflıkla kamuoyunu daima bilgilendiriyormuş. tasarruf genelgesini bu yüzden yayınlatmış.
    - 300 odalı yeni yazlık sarayı beğenmeyenler, dalga geçenler teröristmiş, vatan hainiymiş, kıbleleri şaşmış, dış güçlerden talimat alıyorlarmış
    - 1000 odalı saraydan sonra burası minicik kalıyormuş. itibardan tasarruf edildiği için çok üzgünmüş.
    - lütfen acısını kendisiyle paylaşınızmış
    - omzunuzu getirin başını yaslayacakmış.
    - arge çalışmalarını da destekliyormuş. uzaydan gelecek tehditler için de çalışıyorlarmış
    - asıl tehdidin uzaydan geleceğini biliyormuş. o pörtlek gözlü, koca kafalı, yeşil renkli uzaylılar sizi gemisine alıp sikmesinler diye siber savunma mekanizması oluşturacakmış
    - sizi uzaylıların eline bırakır mıymış? kendisi gondikleyecekmiş
    - istikrarlı bir türkiye için durmak yok yola devammış
    - yapın yapın! en az 3 çocuk yapınmış. vergi verecek adam lazımmış. sürümden kazanacakmış
    - diplomaside de uçuyormuşuz. hiçbir şehidimizin kanlarını yerde bırakmıyormuşuz. kafaya çuval geçirmelerini saymayınmış. onlar fındık fıstık mevzularmış
    - gelişen istihbarat ağımızla terör eylemlerini daha oluşmadan engelliyormuşuz. evelallah bi bomba patlayacaksa onu da akp patlatırmış...
    - terörü kaynağında bertaraf ediyormuşuz.
    - pkk'nın muhasebecisi erol, çaycısı zenan, temizlikçisi aysel öldürülmüş.
    - daeş'in bakkalı mahmut, ozalitçisi hüseyin, market alışverişlerini yapan leyla... bunlar hep başarıyla gerçekleşen operasyonla gebertilmiş
    -pkk'nın mahrem yapılanmasından sevilay, onun kız kardeşi fulya, onun okulundaki arka sırada oturan orospu zeynep, zeynep'in yan komşusu donsuz serap... bunlar hep adalete teslim edilmiş
    - donsuz serap’ın sevgilisi ve örgütün kuruyemişçisi ekrem’i de mit en kısa zamanda enseleyecekmiş
    - bu başarılı operasyonlar sayesinde terör örgütleri istim üzerinde, ağlıyorlarmış. bu millete ihanet eden hiçbir yapının varlığına izin vermeyecekmiş
    - uyuşturucu ile mücadelede de çok önemli başarılara imza atmışız.
    - sülüden habersiz ne kokain, ne likit eroin, ne hap... hiçbir yere gitmezmiş. gidemezmiş. sülü o işi çok iyi hallediyormuş
    - duygulu anlar yaşamaya devam edecekmişiz.
    - sizleri metafizik dileklerle uğurluyormuş
    - sağlıcakla kalacakmışsınız.

  • 26. imamların özel plaj günü istemesi

    çok oldular dedirten istek.

  • 27. we will rock you kürtçe versiyonu

    faşist ilan edilmeyeceksem bok gibi olmuş.

  • 28. 5 temmuz 2021 tayyip erdoğan'ın doğru söylemesi

    gerçekten bazen bu zeka ile okuma yazmayı nasıl söktüğünüzü merak ediyorum

  • 29. 5 temmuz 2021 ince hakkında siyasi yasak istenmesi

    - ince'yi mağdur göster.
    - millet ittifakını bölsün, oylarını 50+1'in altına düşürsün.

    güzel oyun. ama yemez kanka. kendini öyle bir bitirdin ki seçim gecesi rte'yle aday olsan sandığa gitmem. sandığa görevlendirdiğin adam 12'ye kadar sandık başında duracak ama sen ortadan kaybolup dandik bi gazeteciye mesaj atarak bilgi vereceksin ha. hadi ordan.

  • 30. temmuz 2021 memurların maaşlarının düşürülmesi

    her 6 aylık dönemde bir kez yaşanan ama yandaş basının "memura %8 zam" şeklinde algı yaptığı olay. gelin bilal'e anlatır gibi anlatayım.

    memura 2020 ve 2021 yılında yapılacak olan zamlar, 2019 yılında kararlaştırılmıştı ve yetkili sendika 2020'de %4 + %4 için, 2021'de %3 + %3 zam için anlaşmışlardı. ne kadar komik zamlar değil mi? yine de buna rezalet bir kararla imza atıp onayladılar. anlaşma gereği eğer bu zamlar enflasyondan düşük olursa, zam enflasyona eşitlenecekti. (bunun kaçınılmaz olduğunu herkes biliyordu)

    şimdi 2021 ocak ayında bu anlaşma gereği %3 zam yapıldı 1 ocak - 30 haziran arası için. fakat ocak-haziran arası enflasyonu bugün %8,4 olarak açıklandı ve memurlar 6 ay boyunca sadece ocakta aldıkları %3'lük zamla idare etmek zorunda kaldılar. temmuzda yapılacak olan memura %8 zam, işte ocak-haziran arasında alınması gereken ama alınamayan ve enflasyona fazlasıyla yenik düşen maaşın enflasyona eşitlenmeye çalışılmasıdır. zam değildir, maaşı enflasyona eşitlemek yani maaşı 0 lira arttırmaktır.

    fakat olay şurada bozuluyor. enflasyon gerçek açıklanmıyor. eğer gerçek enflasyon %8 olsaydı, memurun alacağı %8'lik maaş artışı gerçek hayatta 0 liraya denk gelmiş olacaktı. ama gerçek enflasyon %15-20 arasında gezdiği için memur maaşı azalmış oluyor, bunu da hiç kimse anlamıyor.

    özet: eğer gerçek enflasyon %8 ise, maaşa yapılan %8 arttırma sadece maaşınızı geçen seneyle aynı yapar, hiçbir şey arttırmaz. alım gücü aynı kalır. fakat gerçek enflasyon %15 civarında olduğu için aradaki büyük fark alım gücünü ciddi ölçüde her 6 ayda bir düşürüyor.

    ekleme: vergi dilimi olayını yazan çok olmuş, evet maaşlar haziran-temmuz gibi bir üst vergi dilimine giriyor ve zaten çok az olan ve zammış gibi görünen gelir artışı, vergi kesintisiyle yok oluyor. eksiye iki kat batmış oluyoruz. kasım-aralık gibi %27'lik dilime girince zaten gelirden çok vergi gideri oluşuyor neredeyse. :)

  • 31. ilk buluşmaya çiçekle gelen erkek

    çok zarif bir hareket. “ilk buluşma” denildiğine göre karşılıklı bir denene yapılacak. mesela 2. buluşmaya elinde çiçekle gitmek itici bence. hem talepkar, hem teşvik, hem ödüllendirme gibi. ama ilk buluşmaya çiçekle gitmek, süreçten bağımsız bir şekilde kişinin nezaketini gösterme şeklidir. yani biz tekrar görüşmeyeceksek, hatta seni hiç beğenmeden kalkacaksam bile bu masadan, “sana bir kadın olarak değer veriyorum” demek bu. aşırı şık bence. lacileri çekmek gibi bir şey.

  • 32. insana güncelleme gelse istenecek özellik

    hastalıktan ölmeme. herkese tam tamına 90 yıl ömür biçilecek. doğanlar ve hayatta olanların hepsi 90 yaşını doldurduğu an hayata veda edecek. hazırlığını ona göre yapacak. intihar, yaşamdan vazgeçme serbest olacak. ama artık yeter şu hastalıklar, zayıf vücutlar. gencecik insanlar gözlerimizin önünde eriyip gidiyorlar. bence elden ayaktan düşmeden 90 yaşında herkes ölsün. önce gitmek isteyene amenna. böylece sağlık sektörüne olan yatırımlar daha başka yerlere aktarılabilir.

    tabi bu istenilecek özellik. mümkün mü? hayır.
    o zaman , (bkz: batsın bu dünya)

  • 33. ishal olanlara tavsiyeler

    bir hekime görünün.

  • 34. 300 odalı yazlık sarayın görüntüleri

    elbet bir kaç kuruşu benim alınterimdir. ve diyorum ki; helal etmiyorum. ısraf olan her şeye helal etmiyorum. o parayla daha hayırlı şeyler yapılabilir.

  • 35. cinlerin ateizmi çökertme ihtimali

    çok fantastik...

    one pill makes you larger
    and one pill makes you small
    and the ones that mother gives you
    don't do anything at all
    go ask alice when she's ten feet tall

    and if you go chasing rabbits
    and you know you're bound to fall
    well, tell 'em a hookah, a smoking caterpillar
    has given you the call
    call alice when she was just small

    when men on the chessboard
    get up and tell you where to go
    and you've just had some kind of mushroom
    and your mind is moving slow
    go ask alice, ı think she'll know

    when logic and proportion have fallen sloppy dead
    and the white knight is talking backward
    and the red queen, she's off with her head
    remember what the dormouse said
    feed your head, feed your head, feed your head
    jefferson airplane

  • 36. 30 yaş üstü olduğunu tek cümleyle anlatmak

    yıllarca ekmek arası kedi yemeye çalışan bir uzaylıya güldüm.
    (bkz: alf)

  • 37. boşandıktan sonra tekrar evlenmek

    çocuk varsa gerek olmayan eylemdir. ama evlenmek ve çocuk sahibi olmak isteyen bir sevgiliniz varsa işler çok feci karışacaktır.

    not: karmaşanın içinden bildiriyorum.

  • 38. sevgilisi varken başkasına bakmayan insan

    sevgi, sevgili, aşk meşk kelimelerinin içi artık boşaltılmış olabilir fakat olması gereken budur. aklı arayışta olan insan tek kişide durup zaten emek, zaman harcama gereği duymaz. emeksiz sevgi olmaz, sevgisiz biri sevgili zaten sayılmaz.
    seven kalır, "bakan" gider.

    olması gereken şey, lütuf değil.

  • 39. kendi dizisi çekilse tutacak dizi yan karakterleri

    kurtlar vadisi'ndeki aslan akbey

  • 40. avrupa'da benzinin en ucuz olduğu ülkeyiz

    rus tankları berlin sınırları içerisine girene kadar bütün berlin halkı savaşı kazandıklarını sanıyordu. sonra çaresizce ölümü beklediler.

    internet bağlantımız olmasa muhtemelen böyle bir sonumuz olur.

  • 41. 5 temmuz 2021 sedat peker tweetleri

    rus romanı gibi, bütün karakterleri karıştırdım.

  • 42. şanlıurfa'da sokak köpeklerinin öldürdüğü çocuk

    sokak kopeginden de ote kuduz tehlikesiyle korkutmus olaydir.

    kuduz virusu dunyanin en tehlikeli viruslerinden biridir. eger isiriktan hemen sonra asi olunmazsa kurtulma sansi yoktur. semptomlar ortaya ciktiktan sonraki surecte %100 olumculdur. bugune kadar asi olmayip da kurtulan sadece 1 (bir) kisi var bilinen tip tarihinde.

    urfa'daki bu cocugu da bilincsiz ve cahil ailesi hastaneye goturup asi yaptirmamis. semptomlar ciktiktan sonra goturmusler ama kurtulma sansi yoktu.

    akcakale'deki tum kopeklerin acilen toplanip uyutulmasi gerekiyor.

  • 43. neden sevgilin yok

    (bkz: nasıl sevgilin var)

    bu devirde insanın nasıl sevgilisi olur ki. herkesin bağlanma travması var yersen. one night standçi amsalaklar bağlanma travmam var diye akılsız kadın avlıyorlar. kızlar da bu sevme engellilerin peşinde kendini harap ediyorlar.

    hem insanlar yüz yüze tanışmayı unuttular. herkes instagram kaşarı. ya instagram hesabın olacak, ağız dudak büzüp foto atıcan ve yazan 7394030 tane abazan kamil arasından şanslıysan bir tane akıllıya ve sevgiye önem veren adama denk gelicen. bu baya düşük ihtimal.

    hele benim gibi instagram’ı olmayan biriysen; aşşırı sosyal, aşırı dikkat çeken biri olmadıkça ve üstüne bir de ciddi bir auran varsa yalnızsın.

    erkekler dudak büzen kadın, kadınlar narsist erkek seviyor. biz araftakileriz.

  • 44. vitor pereira

    (bkz: #124271394)
    (bkz: #125099130)
    (bkz: #125257924)

    en baba yorumcular dahi ismini zikretmezken son 1 ayda kendisi hakkında yazdıklarım bunlar. yarattığım sinerji ile sanıyorum katkıda bulundum takımın başına tekrar gelmesine, biraz ortalık sakinleştiğine, sığ muhabbetler biraz kesildiğine göre rakamlar ve bazı araştırmalarım eşliğinde "neden" fenerbahçe için en iyi seçim olduğunu düşündüğüme değineyim biraz. savunma futbolu oynatiyür, fenerbahçe kalibresinde görmiyürüm gibi boş söylemlerin ötesinde rakamlar ve reel gerçekler üzerine epey uzunca bir entry olacağını sanıyorum, o yüzden okumayı sevmeyen hiç başlamasın.

    1- başarılı olmayı bilmek:

    bu adamın bugüne kadar yönettiği sırasıyla porto-ahli-olimpiakos-fenerbahçe-1860 münchen ve shanghai port olmak üzere 6 major kulüp var ve bunlardaki performansları sırasıyla şöyle özetlenebilir;

    porto dönemi:

    bana göre portekiz'in yetiştirdiği bir diğer üst düzeyde potansiyelli ama kafası kırık hocalardan biri olan andre villas-boas'ın yanında yardımcı teknik direktör olarak 1 sezon görev alıp kendisinden şampiyon olarak devraldığı porto'daki başarı geleceğini devam ettirip portekiz ligini 11/12 ve 12/13 sezonlarında iki sezon üstüste şampiyon olarak tamamlayıp aynı zamanda portekiz kupasını da iki sezon üstüste kaldırıyor. porto'nun başında çıktığı 92 maçta maç başına 2.26 gibi çok iyi bir puan ortalaması yakalıyor.

    ahli dönemi:

    arap ligini üçüncü sırada bitiriyor. bir önceki sezon ali'nin ligi beşinci sırada bitirdiğini gözönünden bulundurursak başarılı olduğunu söyleyebiliriz.

    olympiakos dönemi:

    sezon ortasında göreve geldiği takımda 27 maçta 2.22 puan ortalaması yakalayıp hem ligi hem kupayı kaldırıyor. diyebilirsiniz ki olympiakos'u şampiyon yapamayanı dövüyorlar, haklı olmanızla birlikte göreve geldiği sezon 14. haftanın paok liderliğinde geçtiğini de gözününde bulundurmak lazım, çok kolay bir ortamda göreve geldiği söylenemez.

    fenerbahçe dönemi:

    bizim taraftarı kıl eden dönem. bir kısım taraftar elindeki kadronun hakkını verememekle eleştirse de ligde 2.08 puan ortalaması ile ikincilik, kupada final, avrupa ligi'nde ivan bebek tarafından katledilen bir maç ile çeyrek final ve benim fikrim daha da ötesinin kıyısından dönmenin başarısızlık olup olmadığı çok tartışılır. fenerbahçe macerasına taktiksel varyasyon sekmesi altında ayrıca değineceğim.

    1860 münchen dönemi:

    sezon ortasında çok kötü giden takıma 5 aylığına kurtarıcı olarak getiriliyor, almanya kariyerine hızlı başlasa da sezon sonunda küme düşmekten kurtaramıyor takımı. bana göre başarısızlıkta en düşük paya sahip olsa da sonuç olarak başarısız olarak kabul edebiliriz.

    shanghai dönemi:

    çin ekibine ilk sezonunda tarihinin ilk ve tek şampiyonluğunu kazandırıyor. bir sonraki sezon ligi üçüncü bitirip yine kulüp tarihinde ilk defa kupayı kaldıran hoca oluyor. üçüncü sezonunda ligde 14. haftayı lider geçerken takımdan ayrılıyor. takımın başında çıktığı 117 maçta 2.03 puan ortalaması yakalıyor.

    bu bilgiler ışığında baktığımızda 52 senelik yaşantısında görev aldığı ve çoğu türkiye gibi sağlıksız ve şaibeli futbol ortamına sahip 6 farklı ülkenin 3'ünde şampiyonluk ve yerel kupa kazanmış, 4 ülkede maç başına 2.0 üzerinde puan ortalaması yakalamış bir hocadan bahsediyoruz ki taraftarın takımın başına gelsin diye açlık grevine girdiği 65 yaşındaki marcelo bielsa'nın kariyerinde major kupa kazanmadığını gözönünde bulundurduğumuzda vitor pereira'nın kazanmayı bilen, winner bir hoca olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz.

    2- taktiksel varyasyon:

    hep söyleriz ya hoca dediğin eldeki malzemeye göre yemek yapmayı bilecek diye, işte vitor pereira'nın çok farklı futbol ortamlarında başarılı olmasının sebebi de birçok taktiksel formasyon'u iyi derecede biliyor olmasıdır.

    bu arkadaş stajını andre villas-boas gibi bana göre 433 ve türevi formasyonları dünyada en iyi bilen, özellikle 433 ofansif'i hakkıyla oynayatabilen sayılı hocalardan birinin yanında yapmış bir adam. porto kariyerinin büyük çoğunluğunu boas'tan öğrendiği 433 ofansif ile geçirdi, bu yüzden fenerbahçe'nin başına geldiğinde ersun yanal'vari epey gollü ve keyifli bir sezon izleteceğine dair epey heyecanlanmıştım.

    fenerbahçe kariyerinin başında hazırlık maçlarını arada çift forvet denemeleri yapmakla birlikte 433 ofansif ile geçirdi. zaten hatırlarsanız hazırlık maçlarında gayet bol pozisyonlu, keyifli bir takım izledik ama ne olduysa aziz yıldırım olacak şeker hastasının ligin başlamasına günler kala ligin en değerli kanat forvetini, yani olası bir 433 ofansif takımının en önemli parçalarından birini araplara satmasıyla oldu, adamın bütün oyun planları bozuldu. 433 ofansif'te 3 forvet + 1 adet 10 numara olmak üzere 4 hücum oyuncusu kullanılırken sow'un gidişiyle birlikte takımda kalan sezonda 4 gol ve üzeri atabilme potansiyeline sahip olan oyuncular;

    robin van persie
    fernandao
    lazar markoviç
    luis nani
    volkan şen

    olmak üzere sadece 5 taneydi, alper'i de futbolcudan sayıyorsanız güzel hatrınız için 6 olsun. sezon içi sakatlık ve ceza olasılıkları da düşünüldüğünde ki markoviç ve rvp'nin sakatlık sıkıntılarının olduğu zaten bilinen bir gerçekti, elde 2'si patlamaya hazır 5-6 oyuncuyla, oyuncu başına olması gereken 1 yedeği geçtim as oyuncu dahi bulamama tehlikesi kapıdayken, adam gibi tek bir kanat forveti kalmamışken 433 ofansif'te ısrar etmek intiharla eşdeğerdi ve bu noktadan itibaren pereira sezonu benim için çok daha ilginç bir hal aldı, çünkü kariyerinde 433 türevleri dışında herhangi bir tecrübesi bulunmayan bir hocaydı, elindeki kadro son derece dengesiz/alternatifsiz bir kadroydu ve bu kadar kısıtlı malzemeyle işin altından nasıl kalkacağını merakla izledim, açıkçası çok da ümidim yoktu, sezon ortalarına doğru ilk 4'ü zorlarken kovulmasını bekliyordum.

    işte o noktada çoğu kişinin vitor pereira'yı başarısız olmakla suçlamasına, benim ise hayranlıkla izlememe sebep olan süreç başladı. koca bir kamp dönemini boşa geçirmiş, bütün çalıştıkları çöpe gitmiş bir hoca olarak takımı çok kısa sürede josef-topal olmak üzere çift 6'lı formasyona döndürüp zaman zaman 4141'e dönen savunma ağırlıklı bir 4231'i, daha önce ciddi bir tecrübesi olmamasına rağmen başarıyla uygulamaya başladı. ligde son haftalara kadar şampiyonluk mücadelesi verdi, kupada finale çıktı, avrupa ligi'nde belki kupayı alacakken ivan bebek tarafından katledildi. çoğu kişi hatırlar, ligin devre arasına denk gelecek zaman dilimlerinde istanbul'da bombalı saldırılar başladı ve başta gomez-sosa ikilisi olmak üzere ligdeki yabancı oyuncular can sağlıklarını düşünerek sezon sonunda ülkeyi terkettiler. hatırlar mısınız bilmiyorum, vitor pereira'nın bombalamalar sonrası "yaşananlar çok üzücü, burada kalıp kalmamaya değer mi onu bile bilmiyorum" gibisinden bir açıklaması oldu bir maç sonrası, işte tam olarak o dönemden sonra takım düşüşe geçmeye başladı, ivan bebek katliamı sonrası iyice çözüldü, bir sonraki sezon avrupa ligi'nde çeyrek final oynamış beşiktaş gibi bir takıma yeni tanıdığı bir ülkede ilk sezonunda şampiyonluk kaybetmek bana göre çok normal bir durum olsa da belki bu olayların yaşattığı psikolojik sıkıntılar yaşanmasa sezonu iki kupa ile bitirecekti.

    sezon bitti, vitor aziz tarafından mobbing'e uğramaya başladı. söylenene göre tazminatsız bırakması için ölüm tehditleri dahi aldı ama inat etti bırakmadı, sezona hoca krizi ile girerken fenerbahçe o sezon şampiyonlar ligi'nde yarı final görecek olan, hayvani kadroya sahip monaco ile eşleşti. ortam zaten leş, başımızda hoca var mı yok mu onu bile bilmiyoruz, transfer dahi yapamadık, tecavüz edecekler bize derken vitor yine şapkadan tavşanı çıkardı, yine kariyerinde uyguladığına hiç şahit olmadığım bir 352 ile monaco karşısına çıkıp salih, emenike gibi çöplerle kadıköy'de monaco'yu hacamat etti, ikinci maçta da tam şaka maka eledik herifleri derken takım tekrar hakem katliamına maruz kalıp 1 averajla turu verdi, orada yaşadığımız gereksiz heyecanın tek müsebbibi vitor pereira'nın hayranlık duyulacak 3'lü savunma sürpriziydi. elendikten sonra aziz amacına ulaştı, herifi postaladı, sonra da bildiğiniz üzere zaten yüzümüz gülmedi.

    konu bütünlüğünün koparmamak adına buradan direk çin'e, shanghai'a zıplıyorum. fenerbahçe'de yaptıklarıyla beni yüksek seviyede kabartmış olmasından dolayı orada kariyerine nasıl devam ettiğini yüzeysel şekilde de olsa takip ettim. oscar, hulk gibi oyuncularla 433 ofansif'ten yardırır parasını yer gider diye beklerken şangay'da yine sürpriz yaptı hoca, fenerbahçe'de monaco maçında uyguladığı 3'lü savunmaya çin'de de devam etti. çin kariyerinin büyük çoğunluğunu bugün avrupa şampiyonası dahil üst düzey futbolda sıklıkla görmeye başladığımız 343'ten farklılaşmış 3421 gibi bir formasyonla geçirdi ve bunu ustaca uyguladı. hücum geçişlerinde hulk ve oscar'a tek forvet arnautoviç'in sağ ve sol arkasında, bu sezon emre'nin pelkas ve mesut'a uygulamaya çalıştığı gibi görev verdi, ileri bölgede nasıl kontrol edeceği merak edilen yaratıcı oyunculara kendi aralarında doğaçlama üçgenler kurdurarak sonuca gitmeye çalıştı ve bunu başardı, çin ekibine 3'lü savunma ile tarihinin ilk şampiyonluğunu ve yerel kupa'sını kazandırdı.

    4141 ve 433 ofansif dahil 433'ün bütün türevleri, klasik 4231, 352/343 türevi üçlü savunmalı formasyonları başarıyla uygulamış ve kendini sürekli geliştirip sürekli farklı şeyler deneyip farklı ülkelerde kupalar kaldırabilmiş bir hoca benim gözümde taktik dehadır. bakın dünyanın en büyük hocalarından biri olarak kabul edilen pep guardiola 433'ten başka formasyon bilmediğinden iyi 4231 takımları büyük maçlarda kitleyip duruyor city'yi. yine yakın zamanda psv'yi 3 sene şampiyon yapmış ve avrupa'nın en potansiyelli hocaları arasında gösterilen phillip cocu eline iyi bildiği 433 kadrosu verilmeyince 4231-442-352 gibi farklı formasyonları deneyip hepsinde ayrı ayrı çuvalladı. türk hocaları zaten hoca sınıfına bile koymuyorum, 4141 ve 4231'den başka formasyon görse vakfıkebir ekmeği sanacak adamlar bu ülkede büyük takımlara hocalık yapıyorlar senelerdir, en basitinden 19/20 sezonu dünyanın en iyi sağ ortasahalarından moses'lı, lig kalitesinin 10 gömlek üzerinde false9 olan kruse'li, adam yiyen vedat'lı ersun yanal kadrosu futbol bilgisi tolga'dan 4231 açığı, jailson'dan stoper yaratmakla sınırlı olan ersun yerine vitor gibi bir hocanın elinde olsa biz iki senedir aralık ayında şampiyonluk kutluyorduk. bunların hepsinin ötesinde futbolun yakın geleceği 3 stoperli sistemlere doğru giderken, 352 ve türevi sistemleri kullanan takımların sayısı artar, uygulayan takimlar büyük başarılar elde etmeye başlarken 3'lü savunmayı iyi bilen bir hoca ile ülkede bu geçişi gerçekleştirme potansiyeli bulunan ilk takım olmak bile başlı başına avantajdır.

    3- beklentileri düşürmek:

    bu ülke futbolunun, özellikle fenerbahçe'nin başarı yolunda hiçbir zaman değişmeyecek bir başarı anahtarı vardır, o da beklentileri düşük tutmak. bu taraftar lorant'lı 2002-2003 sezonunda, 2006'da, ikinci ersun yanal döneminde, geçen seneki transfer furyasında ayrı ayrı montla şampiyonluk kutlama parolasıyla sezona başladı, sezon sonunda montun fermuarı girdi götümüze. zico gibi adamın bu takım yürüyerek şampiyon olmalı diye kellesini aldılar, o gün bugündür gün yüzü göremiyoruz.

    paralel olarak şampiyon olduğumuz sezonlara bakıyorum, 2003/2004 daum sezonunda yaş ortalamamız muhtemelen fenerbahçe tarihinin en düşük rakamındaydı. hepsi 22 yaşın altında mahmut hanefi'ler, servet'ler, kemal'ler, selçuk'lar, volkan'lar, tuncay'larla sezona "nispeten düşük beklentileri" başlayıp fenerbahçe'nin altın günlerinin temelini attık. daum sonrası dönemde zico ilk defa bu takımın başına geldiğindeki tartışmaları dün gibi hatırlıyorum, yok efendim bu adamın ne başarısı varmış, hangi vasıfla getirmişler başımıza, hayatı boyunca kulüp yönetmemiş bilmemne, tartışmalar şampiyonluğu aldığımız beşiktaş deplasmanına kadar sürdü, öyle ki beşiktaş maçı öncesi taraftara sorsan en az yüzde 95'i hocayı anında postalardı ama o zico bir sezon sonra fenerbahçe tarihinin en büyük başarısını bizlere yaşattı. ilk ersun yanal dönemi ona keza, takıma adam gibi transfer dahi yapılmadı, sezon başında özellikle arsenal maçlarından sonra tek bir allahın kulu diyemezdi ki bu takım tarihin en rahat şampiyonluğunu yaşayacak, yaşadı.

    yeterince uzattım zaten, daha fazla uzatmak istemiyorum. demek istediğim fenerbahçe taraftarının beklentisiyle takımın başarısı arasında ciddi bir ters orantı var ama camia bunun hala farkında değil. vitor pereira olsun, başkası olsun, bu takımın başına taraftarın genelinin "hoşuma gitmeyecek" bir hoca getirilmesi gerektiğini savunup durdum bugüne kadar, hala daha arkasındayım bu fikrimin.

    velhasıl değerlendirilecek daha çok mevzu var ama ana hatlarıyla bu üç faktörü birleştirdiğimde ben ismi geçen tüm hocalar arasında vitor pereira kadar uygun bir aday göremedim bu takım için, gerçekleştiği için mutluyum. buraya kadar okuduysanız sizden tek bir ricam var, lütfen sabredin. bakın son bir bilgi daha verip yazıyı bitireceğim;

    dünyadaki ismi en çok bilinen, çoğu kişiye göre en iyi iki teknik adam olan jurgen klopp ve pep guardiola'nın liverpool ve city ile ilk sezon ve sonrası dönemdeki lig performanslarını yazıyorum;

    pep guardiola, manchester city:

    16/17 sezonu: 78 puan ile üçüncü
    17/18 sezonu: 100 puan ile şampiyon
    18/19 sezonu: 98 puan ile şampiyon

    jurgen klopp, liverpool:

    17/18 sezonu: 78 puan ile dördüncü
    18/19 sezonu: 97 puan ile ikinci, şampiyonlar ligi şampiyonu
    19/20 sezonu: 99 puan ile 30 sene sonra gelen şampiyonluk

    eğer bu kulüpler fenerbahçe gibi yönetilmiş olsaydı bugün klopp da, guardiola da ilk sezonun sonunda postalanacak, son derece başarısız hocalar olarak anılacaklardı, city taraftarı bu kadar para döküyoruz neden şampiyon olamıyoruz diye belki hala dövünecek, liverpool taraftarı ulan 32 sene oldu biz acaba ne zaman şampiyon olacağız diye kafasını duvarlara sürtmeye devam edecekti ama onlar "ilk sezondan şampiyonluk" gibi saçma sapan takıntılardan sıyrılarak "doğru olduğuna inandıkları hocada" sabrettiler ve başarıya ulaştılar.

    vitor pereira bu takımı 74 puanla ikinci yaptı. yukarıdaki tabloya bakarak ben size desem ki vitor pereira takımın başında bir sezon daha kalsaydı o sezon 90 puanla açık ara şampiyon olacaktık, geride bıraktığımız 5 sezonda en az 4 defa şampiyon olacak, avrupa'da belki kupa kazanacaktık, hangi biriniz bunun imkansızlığını ispatlayabilir bana? hiçbiriniz. işte bu olasılık iyi bir fenerbahçeli olarak benim içimde denizli maçından bile büyük bir ukte olarak kalmış bir olasılıktır. bakın rica ediyorum, vitor olsun, başkası olsun, takımın başına "kaliteli olduğuna inandığınız" bir hoca geldiyse, takımın doğru yolda olduğuna inanıyorsanız "en az" iki sene sabredin o hocaya. şunun bilincinde olun, bugün değil vitor pereira prime mourinho'yu bu takımın başına getirseniz yine size ilk sezondan şampiyonluk sözü veremez ama bir futbol sistemi oturtma, avrupa'da başarı, doğru kadro yapılanması sözlerini rahatlıkla verebilir, bunların da sonucu zaten bu teneke ligine ambargo koymaktır, 5 senede rahat rahat en az 3 şampiyonluk demektir.

    bu yüzden lütfen artık başarı hayallerinizi 1 senenin üzerinde zaman periyotları üzerine kurun. biz bu sene şampiyon olur muyuz diye düşünmeyin, önümüzdeki 10 sezonda 7-8 şampiyonluk alabilir miyiz diye düşünün, ingiltere bunu yapabildiği için ilerliyor, biz bunu yapamadığımız için bataklığın dibine saplandık kaldık. umuyorum ki vitor pereira ilk sezonundan özlediğimiz şampiyonluğa bizi kavuşturur ve bunları konuşmamıza bile gerek kalmaz ancak en kötü olasılıkta dahi ilk macerasında tanınmayan fırsatı elde etmeyi, en azından 2 senelik sözleşmesini tamamlamayı hakediyor. eğer tamamlayabilirse giderken arkasından ağlayacağımızdan yüzde yüz eminim.

    hayırlı olsun, umarım beni haksız çıkarmaz.

  • 45. galata kulesi giriş ücretinin 100 lira olması

    müze kart yazanları tek tek öpesim geliyor. adamlar fahiş fiyat artışını eleştirecekleri yerde biz de müze kart var acımadı ki acımadı ki diyorlar. üzülmeyin onu da 180tl yaparlar rahatlarsıniz.

  • 46. türkiye'ye gelince cennete gelmiş hissediyorum

    benim paramda tatile gittiğim ülkede 1'e 10 verse gözyaşlarım sel olurdu amk..*

  • 47. ben türkiye'nin elon musk'ıyım

    (bkz: tabi canım sen de paşasın ben de paşayım hepimiz paşayız)

  • 48. sahip olunan en burhan altıntop özellik

    ufacık çantada alakasız bir sürü şey taşımak.

  • 49. 3 kuşak sonra ateist olmayanlar garipsenecek

    3.kuşak gelmeden önce 3. dünya savaşı gelirse ihtimal dışı olay.
    savaşlar ve kıtlıklar inancı diri tutar.
    şu an ateistler neden mantar gibi türüyor dersen
    o da dünya genelindeki refah düzeyinin son 50 yılda müthiş artmasından.
    örneğin bir evde para, yiyecek içecek, güvenlik, özgürlük çoksa o evde babayı da kimse takmıyor.

  • 50. levent üzümcü

    durduk yere birilerini savundurtmak durumunda kalınca pek bozuluyorum ben de neyse.

    açık havaya tünel yaptılar dediği kısım kesilerek alay konusu yapıaln aktör. yahu bu diğer cenah dedikleri kesim cidden muhakeme yoksunu.

    şimdi 2 adet tünel var, bunlar sabiha gökçen havalimanı pistleri için yapılmış, üstünden uçak geçecek olan tüneller. bu 2 tünelden 1 tanesi kapalı, bakımda. daha yeni yapılmış bir tünel ve kullanılamadığı için bakımda.

    levent üzümcü de diyor ki; kardeşim tünel yapmışsınız, daha ortada bir şey yokken artık çatladı mı, patladı mı, ne olduysa yepyeni tünel kullanılmaz durumda ve kapatıldı. bu tünellerin üzerine yüz bin tonluk uçak inecek. o zaman bu tüneller ne olacak peki? diyor.