Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. fenerbahçe kulüp simgesini boğaya çevirmek

    artık devir görsel iletişim devri. ya da siktir et hiç süslü giriş yapamıycam amk. kanarya nedir amk ya. kanarya nedir lan? mis gibi boğa varken kanarya nedir?

    ali koç zaten espor mudur ne sikimdir orada simge olarak boğayı kullanıyor.

    şu güzelliğe bak: https://pbs.twimg.com/…228110331351040/j9xpdnl9.jpg

    başkan olacaksa ilk iş şu kanaryadan bizi kurtarsın amk. bir kısım romantik gereksizler ilk başta tepki gösterebilir ama sonra nasılsa alışırlar. cihat arman isimli eski kaleci maçlara sarı kazakla çıkarmış ve kurtarış yaptıktan sonra yine uçtu sarı kanarya derlermiş. hikayeye bak amk deliriyorum. koskoca kulüp simgesinin seçiliş şekline bak ve çıldırma.

    şu rezaletlere bak amk ya:

    https://pbs.twimg.com/media/dhsjixzxsamyjrl.jpg

    http://i.hizliresim.com/wbodn4.jpg

    https://i.hizliresim.com/gwb0zr.jpg

    https://pbs.twimg.com/media/cqaayf7xgaavg7w.jpg

  • 2. öğrenciye diz çöktürüp tokatlayan kadın öğretmen

    anasının babasının şımarta şımarta bitiremediği kezban piremseslere, aslan oğlum vasıfsız ömerfarukcan'lara... vur hocam vur. hiç lise gören var mı yakın zamanda? ben olsam kurşuna dizerim bunlardan haftada üç posta.

    zorunlu edit:
    daha dün akşam kız arkadaşımla liselilerin halini tartışıyorduk. o da şu aralar kuzeni nedeniyle gittiği lisenin durumunu dehşetle anlatıyordu. evet son derece efendi görünümlü bir öğrenci olan ben, yaramazlık sınırlarını aşmış, adli vaka çizgisini geçmiş işlere imza atmıştım. yani aslında bizim zamanımızda da kötüydü lise ortamı. gel gelelim şu anki kadar gemi azıya almadı kimse. bugün felaket durum.

    şunu tartışırım... günlük değişen eğitim sistemi ve müfredat o kadar boş ki, çakallık okul içinde ilgi çekebilen tek şey olmuş. o sebeple bu alana yönlendirilemeyen çocuklar itliğe sarmışlar. okul yahut okumaktan bir beklentisi olmayan koca bir nesil var elimizde şu an. bunu düzeltmek için, öğrencinin ilgisini okula kanalize etmek için öğretmen çabası yeterli değildir malesef.

    kimse kusura bakmasın, şiddet de bir eğitim metodudur. en temel ama yazık ki geçerli bir metot. siz sanıyor musunuz ki bu çakal tipli apaçi daha evvel sözle uyarılmadı. şu bebede dayağın da işe yaramadığı aşikar. tüm sınıf önünde aşağılanması suretiyle eğitmeye kalkmış hoca ama malesef adam şeref madalyası almış edasında.

    bugün yetiştirdiğiniz çocukları nasıl şımarttığınıza bir bakın. altı üstü bir sürpriz yumurta için, market kasası önünde etinden tırnak çekiliyormuş gibi bağıran bebelerinizi bir düşünün. çalışmak adına en büyük idealinin elde akıllı telefon, avm dükkanında karşı cinsin steril numuneleriyle flörtleşmek olan çocuklarınıza bir bakın. sonra da evinizde 3 saat dahi tahammül edemediğiniz bu canavarları günde 6-8 saat eğlesin diye emanet ettiğiniz öğretmenleri bir anlamaya çalışın.

    formül çok basit kardeşim. 80'lerde tv'de elinizi yıkayın, kaldırımın sağından gidin, israf yapmayın gibi kamu spotları dönerken insanlar bu gördüklerini yapıyorlardı. şimdi açın tv'yi orada ne görüyorsanız zürriyetiniz de o şekilde işte. olayın özeti şudur:
    nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir

  • 3. hande yener'in seren serengil'i ifşalaması

    son birkaç aydır işsiz işsiz evde yattığımdan dolayı az buçuk haberdarım olaydan.

    şimdi, haftaiçi hande yener kameralara telifmetre isimli bir siteyi kaynak göstererek yılın en çok dinlenen sanatçısının kendisi olduğunu söylüyor. seren serengil de sunduğu aramızda kalmasın programında "yahu bu sene albüm çıkartan bir sürü şarkıcı var. hande yener birinci olamaz. bu insanların sitelere nasıl para verip kendilerini birinci gösterdiklerini açıklayacağım " diyor. sonra hande yener de bunu paylaşıyor. serenmetre derken ironi yapıyor yani.

    konu hakkında neden bu kadar uzun yazdım ben de bilmiyorum. işsizlik ve depresyon birleşince böyle oluyor demek ki.

    edit: favlamayın kötü hissediyorum.
    edit 2: seren serengil haklı.
    edit 3: programın adı duymayan kalmasın 'mış.

  • 4. kadın siniriyle mücadele

    obeziteyle mücadele gibi, topluma bilinç kazandırılarak sürdürülmesi ve devlet politikası haline getirilmesi gereken geniş çaplı sağlık operasyonudur.

    öncelikle şu önemli videoyu seyretmenizi rica ediyorum: https://www.youtube.com/watch?v=4f8dzq8g0v8

    bugün ülkedeki neredeyse her erkek sevgilisinin, karısının, nişanlısının, yavuklusunun sinir krizlerinden, sürekli kavga çıkarmasından, istediği bir şey olmadığında ortalığı aleve vermesinden şikayet ediyorsa, kadınlarımızın ağır bir sinir hastalığının pençesinde kendisinin ve erkeğin hayatını törpülediğini kolayca görebilirsiniz.

    dolayısıyla, kadın sinirinin obeziteden daha ağır bir tehdit olduğunu kabul edelim ve toplumca bununla mücadele edelim.

    çevremizde sinir krizi geçiren kadınlar gördüğümüzde onların burnuna işaret parmağımızı götürelim ve şşşş sakin bebeğim diyelim.

    çevremizde sinir krizi geçiren kadınlar gördüğümüzde onlara hemen tek taş yüzük alıp, onları mücevhere boğma alışkanlığımızdan vazgeçelim. çünkü böyle yaparak kadınları, pavlov deneyindeki hayvanlar gibi, sinirlendikçe mücevher geliyor düşüncesine şartlamış oluyoruz. kadınlarımız sinirlenmeyi zenginleşmenin en kolay yolu olarak algılamaya başlıyorlar. lütfen bunu yapmayalım.

    çevremizde sinir krizi geçiren kadınlar gördüğümüzde onlardan hemen özür dileme refleksinden vazgeçelim. sinir krizi geçiren kadın haklıdır diye bir şey yok. gayet de haksızlar ve bunu bildikleri için üste çıkmak amacıyla sinire başvurup bizi bastırmaya ve istediklerini yaptırmaya çalışıyorlar. markette istediği çikolata alınmadığında kendini yerlere atıp anırıp bağıran küçük çocuklara annelerinin babalarının kayıtsız kalması gibi, bırakın yerlerde yuvarlansınlar, bağırsınlar, ortalığı kırıp döksünler, avaz avaz anırsınlar. hiç oralı olmayın, onlar yokmuş gibi yapın. terbiye olana kadar kendilerine zarar versinler. çok da fifi.

    çevremizde sinir krizi geçiren bir kadın gördüğümüzde, eğer bu bizim sevgilimizse, onu hemen oracıkta terk edelim. (bkz: nikah iptal ilişki bitti bavulunu al evimden çık)

    çevremizde sinir krizi geçiren bir kadın gördüğümüzde bilelim ki, hayatımızı mahvetmek, bizi köleleştirmek için planlar kuran çakal bir kadının hedefindeyiz ve o kadın bu planlarını gerçekleştirmek için varıyla yokuyla, bütün varlığı ile hedefine kilitlenmiş, gerektiğinde de böyle teatral krizlerle bizim direncimizi düşürerek boynumuza tasmayı geçirmeye çalışıyor. kanmayalım. yemezler.

    sevgili sinir hastası hanımlar, lütfen, tedavi olup öyle aşık olun.

    hiçbir kadın için kendinizi bu işkenceye kurban etmeyin gençler, buyrun bir tane daha: https://www.youtube.com/watch?v=3rs6xafmqv0

    bir diğeri: https://www.youtube.com/watch?v=qjvzkvkwhnm

    peki, size bazı önemi sorular soracağım, kendinize şu soruların cevabını vermeye çalışın:

    size ruh hastalarını tedavi edesiniz diye para mı veriyorlar? böyle bir göreviniz mi var? annesi babası prensesim diye seve seve kızını ruh hastası yaparken, siz mi onları iyileştireceksiniz? gönderin anası babası doktorlara, ilaçlara servet yatırıp kızlarını tedavi etsinler. siz niçin hayatınızı bir sinir hastasını tedavi etmek için harcıyorsunuz genç dostlarım? ya aileleri ya da devlet tedavi etsin onları. bu bizim sorunumuz değil.

    erkeği tavlarken her türlü rolü yapan, sakin, şefkat dolu, sevgi dolu, aşk dolu kadın pozlarına giren ama erkeği ele geçirdikten, imzaları attıktan sonra şiddetle, mobbingle, sinir krizleriyle erkeği pasifize etmek için her türlü çirkinliği yapan bu insanlar size normal mi geliyor dostlar? lütfen kendinizi bilinçlendirin ve çevrenize de bu bilinci aşılayın, her yerde, her fırsatta kadın sinirine karşı bilinç oluşturmaya çalışın ki, toplumda tamamen erkekleri sömürmek için alışkanlık haline gelmiş olan ve normal karşılanan bu çirkin gelenek artık azalarak son bulsun.

    ayrıca unutmayın, bu şiddetin, sinirin bir de pasif versiyonu var. sizi tamamen bilinçli uygulanan pasif öfkeyle triple, duygusal şiddetle pasifize edip yaşam enerjinizi çalmaya çalışan kadınları unutmayın. seven insan, sevdiğine bunu yapmaz. pasif veya aktif, şiddet, öfke, asabiyet, sinir krizleri ile yaşamak zorunda kaldığınızı düşünüyorsanız, siz aslında sevilmiyorsunuz, sadece karınız/sevgiliniz tarafından sömürülüyorsunuz demektir.

    buna izin vermeyin. kendinize bunu yapmayın. terk edin.

    hiçbir kadının şiddetine, sinir krizlerine, asabiyetine maruz kalmayı kabullenmek zorunda değilsiniz.

    ayrıca boş bir zamanınızda şu felsefeyi de detaylıca incelemenizi tavsiye ederim: mgtow

    son olarak şunu da hatırlatayım, birazdan bu başlığa üşüşüp, "kidini irkiği yik, öfki hirkis için zirirlidir. kidin ifkisi demeyin, insin ifkisi diyiciksiniz," gibi saçmalıklar zırvalayan meriçlerle karşılaşacağız, bu gazlara da gelmeyin. sorunu teşhis etmeyi engelleyen bu tür girişimler yüzünden onlarca yıldır toplum bu sorundan kurtulamadı. öfke problemi olan insan gidip tedavisini oluyor. ama öfke problemi olan kadınlara bunu kabul ettirmek bile mümkün olmuyor çünkü toplum bunu kanıksamış, bu bir normal haline gelmiş. kadındır sinirlenir, hakkı var, kocası onu sinirlendirmiştir, sinirlenmeye hakkı var deniliyor ve kadın yine mağdur, suçlu yine erkek oluyor.

    bu oyunlara gelmeyin. sorunun adını doğru koyun: kadın siniri.

    hayatınızı mahvetmeyin ve bu insanlardan koşarak kaçın. onları sevmeyin, onlara aşık olmayın, onlarla ilişki yürütmek için çaba sarf etmeyin, kahraman olmaya çalışmayın, destek olmaya kalkışmayın, bu çukura girip de çıkabilen erkek daha görülmedi. yaşınız gençken kaçın, kendinizi kurtarın koçerolar.

  • 5. sözlükçülerin en iyi 5 türk dizi listesi

    (bkz: aranızda hala 7 numara yazmayan hayvanlar var)

  • 6. icra edilen mesleğin en duayen kişisi

    tanrı

  • 7. ufak tefek cinayetler

    --- spoiler ---

    serhan'ın işi de tutuklanma sebebi de sanki fakirler anlamasın diye dizayn edilmiş.

    --- spoiler ---

  • 8. üniversitede kitap açık girilen sınav

    termodinamik sınavı olması muhtemeldir. arka 20 sayfada bulunan değerlere bakılır. genelde, sadece değerlere bakanlar geçerken, kitabı karıştırıp sinav sorusunun örneğini bulmaya çalışanlar kalır.

  • 9. türk futbolunun en büyük balonu

    (bkz: muhammed demirci)

    genç yaşta o kadar şişirildiki bu kadar konuşulan bir genç futbolcu hatırlamıyorum barça real istiyor dünya yıldızı olacak falan derken şimdi istanbulspor da

  • 10. avm'lerde mescitlerin en ücra yerlerde olması

    idealdir.
    adamınız diyor (bkz: ibadetin gizlisi makbuldür)

  • 11. eşin ağır bir hastalık geçirse ona bakar mısın

    açılın ben evliyim.

    şimdi size bir yaşanmış olayımı anlatacağım. fikir sahibi olursunuz. ben normal şartlar altında tembel, her işini son dakikaya bırakan bir adamım. sırf sabah erken uyanmamak için kendi işimi kurdum. biraz fazla param olsa, yapacağım ilk şey eve hizmetçi almak, çünkü aşırı üşeniyorum her şeye, bu durum da evde tartışmaya yol açar.

    eşimde bir kan hastalığı var, çok şükür ölümcül değil. ama yine de dalak falan, küçük yaşta alınmış. bu kızın 5 senede bir vurulması gereken bir aşısı var. aşı, bakanlık tarafından getirtilmemeye başlanmış. muadil diye başka bir aşı getiriyorlar, fakat o da bizim hanıma tam uymuyor, tıbbi bir olaylar var.

    aşının günü geldiğinde öğrendik tabii bunların hepsini, kızın da morali bozuldu. nolcak şimdi nerden bulacağız falan derken, ben başladım ecza depolarını aramaya. hani belki kalmıştır falan, soruyorum. istanbul’da tüm ecza depolarını aradım, üşenmedim, en az bi 100-150 de eczane aradım. ilaç yok.

    kafayı yemek üzereyim, derken akşam oldu. uyuyacağım ama yok, nasıl olur da, ben sorumluluğumu yerine getiremem, ona lazım olan bir şeyi bulamam. uyku girmiyor gözüme. sonra aklıma bir fikir geldi, yunanistan’da ipsala sınırına yakın köylerin ismini yazıp eczane aramaya başladım. saat gecenin 12’si, derken ben nöbetçi eczaneleri buldum, 3 tane var. ikisini aradım, asla anlaşamıyoruz. ingilizce konuşmuyorlar. üçüncü çat pat ingilizce konuştu, anlaştık, elinde ilaç var. gel al diyor.

    iyi de bende vize yok. nasıl gireceğim? gece saat oldu 1, ben başladım, keşan sanırım, oradaki taksi duraklarını aramaya. vizesi olan varsa, parasını vereyim, geçsin gelsin. sonra bir adam buldum, bu tarz işler yapıyor dediler. muhtemelen içki falan götürüp getiriyor. ali dayı ismi. ali dayıyı aradım, kafası güzel, açtı telefonu, dedim böyle böyle, geleyim, bana git ilaç al getir. kafam güzel ama giderim dedi.

    ben bastım gidiyorum ipsala’ya. yardıra yardıra gittim, sanıyorum 4’ten önce vardım. ali dayıya para verdim. beklemeye başladım. ali dayı gitti, sabah 8 falandı döndü. ilacı getirmiş. ben tabi uykusuz, bi daha gazlaya gazlaya döndüm, bi de istanbul’da sabah trafiği çekip, aşıyı verdim.

    yaşamayan bilmez. gerçekten seviyorsanız eşinizi, yapacaklarınızın sınırı yoktur. eşiniz için katil de olursunuz, hayatınızdan da vazgeçersiniz, normalde çalışmayan beyniniz çalışır, tembelliğiniz gider. toplumda evlenmiş olmak için evlenen çok insan var. bunlar birbirlerini yarı yolda bıraktılar diye, evlilik kurumunu hafife almayın. gerçek sevgi, insana çok çok değişik, asla yapmam denilen şeyleri yaptırır.

  • 12. az bilinen görgü kuralları

    centilmen olmak isteyen hemcinslerim, mesela bir hanımefendiyle yemeğe çıkacaksınız, evine gittiniz almak için,

    -arabada oturup beklemeyin, dışarda bekleyin, kapısını açıp arabaya bindirin.

    -aynı şekilde restorana girdiğinizde de sandalyesini tutup oturmasına yardımcı olun.

    -yemek ve içki seçerken sana bırakıyorum derseniz karşı tarafın hoşuna gider, yemeği beğenmeseniz de muazzam seçim falan deyin.

    -garsonu çağırırken el kol sallamayın, göz kontağı kurup baş hareketiyle çağırın. hesap isterken de elinizle yazı hareketi yapmayın garsonu çağırıp söyleyin.

    -yemek yerken kibar olun, koca koca parçaları ağzınıza tepmeye çalışmayın.

    -telefonla asla ilgilenmeyin, açmanız gereken bir çağrı gelirse izin isteyin.

    -kürdanla falan işiniz varsa yine izin isteyin ve tuvalete gidip halledin.

    -hesap istediğinizde, paranızı veya kartınızı göstere göstere koymayın. gelen hesap cüzdanını masanın altına doğru indirip orada yerleştirin parayı.

    -hanımefendiyi eve bırakınca, apartman kapısından girene kadar oradan hareket etmeyin.

  • 13. itü'nün tesla elektrikli aracı çürütmesi

    şaşırtmayan ancak hikayesi ile şaşırtan olay. şaşırdığım kısım: abd'li ünlü üniversitenin "vaaay tesla mı var lan sizde" vari tepkisi.

    (bkz: yemedik ulan yemedik)

  • 14. bitcoin

    burayı okursanız kafanızda konuya dair bir çok şey canlanacak;

    blockchain işlem zincirine ait halkaları peşi sıra saklayıp, saklanan bu halkaların tutulduğu veri dosyasının, paylar arasında dağıtılarak bir nevi doğrulama/noter mekanizmasının kurulduğu sistem.
    bitcoin ise, para karşılığı bir değeri olan alışverişlerin, sisteme giren (miner) herkes tarafından kaydının tutulduğu ve yine herkesteki dosyalar karşılaştırılarak doğrulandığı sistem. bu veriyi bulundurma/işleme (mining) ücreti olarak da yapılan alışverişten pay kazanıyorlar. tüm bitcoin alıp-verme işleri, sistemin içindeki herkes tarafından kaydediliyor ve bu kayıtları tutmak ve doğrulamak karşılığında bitcoin denilen sanal para kazanıyorlar.

    bir bankada 1000 lira hesabın olduğunu sana sadece o banka söyleyebilir. yarın o banka olmadığı zaman (bkz: imar bankası) sana o bankada 1000 liran olduğunu hiçkimse söyleyemez. bitcoin'de ise senin 1000 liran olduğu, bitcoin sistemine bağlı herkeste kayıtlıdır. sen 1000 liranın bir kısmını alıp da başkasına gönderdiğinde, işte bu herkesteki kayıtlarda güncellenir. varsayalım ki sen kendindeki kaydı değiştirdin -hile yaptın- ve 1000 liran değil de 10000 liran varmış gibi gösterdin. aynı kayıtlar herkeste olduğu ve senin kaydı o kayıtlardan farklı olduğu için eşleştirmeden geçemeyeceksin ve işlemin geçersiz olacaktır. bir nevi noter/tasdik denklemi.

    bitcoin özelinde blockchain nedir derken, kabaca tavuğun götünden çıkan yumurta ile anlatıyorum; daha anlaşılır oluyor. hem işin içinde para da yok. akıl kaymıyor.

    diyelim ki marketin biri yumurta satıyor. market yumurtayı aracıdan, aracı da yumurtayı çiftçiden alıyor. bu yumurta soğuk zincir ile rafa kadar geliyor. işte blockchain şudur ki; bu yumurtanın tüm aşamalarının, paydaşların hepsinde birden ve zincirin halkalarında değişiklik yapıldığı taktirde o paydaşın hesabını geçersiz kılacak şekilde saklanmasıdır.

    1- tavuk yumurtayı bıraktı, zincirin ilk halkası oluştu. çiftçi aldı yumurtayı ve zincirdeki veri tarih.
    2- çiftçi yumurtayı soğuk zincirin ilk halkası olan soğuk deposuna koydu. zincirdeki veri; tarih ve sıcaklık.
    3- çiftçinin deposundan yumurta alındı ve aracının kamyonuna yüklendi. yine tarih ve sıcaklık zincirin sıradaki halkaları oldu.
    4- yumurta, aracının kamyonundayken belirli aralıklarla sıcaklık takibi yapıldı ve zincire yazıldı.
    5- yumurta, aracının kamyonundan indirildi ve marketin deposuna alındı, tarih ve sıcaklık zincire yazıldı.
    6- yumurta market deposunda beklerken belirli aralıklarla sıcaklık takibi yapıldı ve zincire yazıldı.
    7- yumurta market deposundan market rafına alındı ve tarih ve sıcaklık zincire yazıldı.
    8- yumurta satıldı. işte bu zincirin son halkası. son kullanıcı yumurta üzerindeki barkod'u okuttu ve bu zincir halindeki bilgiyi tutan tüm bilgisayarlardan doğrulanarak zincirin bir kopyasını gördü. baktı ki yumurtanın sıcaklığı hiç 10 derece altına düşmemiş. yumurta sağlıklı. afiyet olsun.

    son halkada, geriye doğru bütün kayıtlar bulunmaktadır. varsayalım ki yumurta bozuk. adımlar geriye doğru takip edilerek hangi adımda bozulduğu görülebilecektir. ya da aracı firma deposunda 30 dereceye kadar çıkan yumurtanın sıcaklığını kendi kaydında 30 değil de 3 gösterdi; bu kayıt, diğerlerindeki kayıtlarla eşleşmediği için güvensiz sayılacak ve o zincir dosyası sistemden çıkartılacaktır.

    işte blockchain teknolojisi ve bunun bitcoin adını verdiğimiz sistemde, para kayıtlarını tutması da kabaca olarak bu şekilde. insan gerçekten hayret ediyor.

  • 15. askerlikte ilk gece

    hep şöyle derler; ilk gün uyuyamazsın, üç dört gün sıçamazsın, bir hafta da 31 çekemezsin diye. valla ilk gün yol yorgunluğundan akşam dokuz gibi bebekler gibi uyudum, sabah kalktım kahvaltıdan sonra bi güzel sıçtım ve akşama da gazinodaki gazeteden arakladığım jennifer lopez poposuna bakarak çavuşu tokatladım. sonra çavuş şaşkın gözlerle bana bakıp "napıyon lan amına kodumun manyağı" deyince yanlış çavuşu tokatladığımı anladım. acemi erim sonuçta ilk günden olur öyle şeyler.

  • 16. metin hara

    posta gazetesi'nin haberi ve son yorumu sabah sabah yarmıştır.

    "amerika’dan dün dönen metin hara, 'ayrıldınız mı?' sorusuna sinirlenip 'ben bilim insanıyım, magazin figürü değilim' dedi.

    terk edildiği için sinirli olan yaşam koçu metin hara’nın bilimle ilişkisi ise çözülemedi."

  • 17. ekşi itiraf

    metrobüsteyim. yanımda oturan herif kulaklıkla dinlediği müziğe elleriyle hayali gitar çalıyor. bayağı da iyi çalıyor yani. nasıl kıskandım. delireceksen en az bu kadar delireceksin. kalp.

  • 18. horizontal ile vertical'ı karıştırmak

    horizon ufuk demek
    artık karıştırmayacaksınız

  • 19. cumhuriyet bir arap düşmanlığı üretti

    bir laik cumhuriyet, atatürk, insan hakları, özgür basın, bilim, sanat, özgürlük, yeşil, hukuk, eğitim, ihracat, tarım, şehirleşme, spor, kadın, çocuk düşmanı tek adam rejimi üretmekten evladır.

  • 20. aleyna tilki'nin redd'den arakladığı tweet

    belki o an dinlediği, belki genel olarak sevdiği, belki de aklına takılmış bir şarkı sözünü paylaşan birine 'bak onun aslı öyle değil böyle' diye twit atabilecek salakların şu şarkıları yazmasını da ben anlayamıyorum.

    kesin başkasına yazdırıp bizi yiyorlar :)

    ekleme: böyle twiti atan bir zekadan tabii ki arak, çalıntı tepkisi değil de 17 yaşındaki kıza laf çarparak popüler olma hevesi algılıyoruz. haluk levent'e böyle bişe yazabilir misin mesela? yer mi? :)

  • 21. seküler mahalle baskısı

    seni engellemeden önceden şunu söylemek isterim furkancığım, gayet atatürkçü bir ortamda çalışıyorum ve içkili ortamımız da oluyor. bu ortamlarda içki içmek istemeyen arkadaşlarımıza neden içmiyorsun diye bir kere bile sorulmadı. "ben alkol almıyorum abi" dedi çocuk ve "ok abi tamam" dedik bitti. aramıza katılmak istemese alkollü ortamdan rahatsız olsa yine sırtımızı dönmeyiz çünkü biz mal değiliz.

    ama aynı şekilde aşırı dindar iş yerinde de çalıştım. o iş yerinde ise değil toplantılarda içki içmek, özel hayatında içki içmeye kalksan hatta onu bırak kredi kartında tekel alışverişi görülsün iş akdin fesh ediliyordu.

    şimdi yazdıklarıma inanmayabilirsin, ama şunu bil ben yalan söylemiyorum. yaşamış biri olarak söylüyorum seküler dediğin atatürkçü insanlar dindar tayfadan daha hoşgörülü ve insancıl tatlım.

  • 22. tunus'tan zeytinyağı ithalatı olabilir

    güzel haber. darısı çay, fındık, üzüm ithalatının başına.

  • 23. iş maillerinde geçen iğneleyici cümleler

    "bilindiği üzere" şeklinde başlayan cümlelerdir.

    muhtemelen unutulan bir hususta karşı tarafa laf sokulacaktır;

    - "bilindiği üzere" şirketimizin son yönetim kurulunda alınan kararlar neticesinde, şu şu şu kararlar alınmıştı.

    ( ama siz bunlara uymuyorsunuz) mealinde.

  • 24. recep tayyip erdoğan hesabınızı ödedi

    kendi hesabını ödesin!
    biz cebimizde olan kadar yeriz.

  • 25. yurt dışından internet alışverişlerine kdv gelmesi

    bu yasayı yaparlarsa hiçbir ülke bize bir şey satmaz.

    adam demiş ki mesela alan adı satan kdv ödeyecek.

    hahahahahhaha ulan bu kadar geri zekalıca bir yasa görmemiştim. hamdolsun bunu da gördük.

    "alıcı tarafından girilen belirli verilere yanıt olarak internetten veya bir elektronik ağ aracılığıyla bilgisayardan otomatik olarak üretilen hizmetler."

    hele şuna bak. verilere yanıt veren sistemmiş askdhjkashjfafsa. buna göre tüm dünya kdv mükellefi oluyor. işte büyük türkiye.

    ödemezlerse de ceza keseceklermiş.

    ben size olacağı söyleyim. bundan sonra kredi kartınızla yurtdışından ne alırsanız alın + %18 kdv ödeyeceksiniz. işin varacağı nokta budur.

    geçmiş olsun.

  • 26. esed bir teröristtir

    esed terorist esad kardestir.

  • 27. recep tayyip erdoğan'ın yüreğinin güzel olması

    yüreğini bilmem ama kendisi deccal’dır.

  • 28. atatürk havalimanı avm ya da konut olmayacak

    sanki buna soracaklarmış gibi açıklama yapmış.

    boş yapma recep ne dilerse o olacak de, yada ben bilmem taptığımız yüceler yücesi ne isterse onu yapacağız de, ama üstüne vazife olmayan ne yapılacağı sana sorulmayacak konularda açıklama yapma.

    sonra recep yarın tersini söyler çark etmek zorunda kalırsın.
    tanım: bomboş açıklama

  • 29. yazarların 2018 yılından beklentileri

    kimyagerlik yapabileceğim bir iş. lcw, bim, cinemaximum gibi yerlerde çalışmaktan bıktık anasını satayım.

  • 30. hız sabitleyiciyi açıp yan koltuğa geçmek

    yapabilmek için kendi hayatınızı hiçe sayacak kadar geri zekalı, başkalarının hayatını hiçe sayacak kadar oçocuğu olmayı gerektiren davranış.

  • 31. moda sahilinde oral seks yapan amcanın ifadesi

    imzanın neden sik şeklinde olduğunu anlamadığım ifademsi.

  • 32. rus ruleti oynarken kendini vuran asker

    adamı öldürüp rus ruleti yalanıyla sıyrılabilme ihtimalini düşündüğüm aslında cinayet vakası olabilecek hikaye.

  • 33. tarım ve hayvancılıkta neden ilerleyemiyoruz

    televizyon ve diziler yüzünden.

    bir amcaoğlum var. adamın yaklaşık 200 tane koyunu var. bu koyunlar yılda bir defa ikişer tane yavru yapıyorlar. bunlardan 20-30 tanesi telef oluyor, hadi diyelim elli tanesi telef oluyor. bazı koyunlar da kısır olabiliyor, ya da 2 değil tek yavru yapabiliyor. oradan da 50 tane fire verse. yılda 300 yeni kuzu ekleniyor stoğa. oluyor 500 koyun.

    bu 500 koyunun, 300 adedini satıp, geriye yine 200 kalacak şekilde yeni çevrimine giriyor. bir koyunu ortalama 500 tl'den satsa, yıllık geliri 150.000 tl, aylık geliri ise 12500 tl net. neredeyse 9 asgari ücret tutarı, çoğu şirkette genel müdür yardımcısı maaşı kadar geliri var.

    neyse bunları neden mi söylüyorum. bu adam çok mutsuz lan.

    öncelikle bir eş bulamadı. sevdiği bir kız vardı. "istanbul'a gidelim, asgari ücretle bir iş bul, evlenelim. ben köyde kalamam" diye ısrar etti, o iş olmadı. görücü usülü devreye sokuldu. kimse bir "çoban" ile evlenmek istemedi.

    çünkü televizyonda anlatılan hayatlar, köyde yok.

    taşrada çiftçilik ya da tarım yapınca, dizilerin standardına göre, kötü bir hayat yaşamış olacaklar. çünkü köyler, filmlerde zenginlerin şımarık torunlarını akıllandırmak için ceza olarak gönderdikleri yerler. dizilerimizdeki köylüler de zaten ya konakta yaşıyorlar ya da devasa bir çiftlikte ve kesinlikle çiftçilik yapmıyorlar.

    insanlarımız istanbul'a geldiğinde eğitimi ve deneyimi olmadığı için asgari ücretle sabah 8 akşam 9 eşşek gibi çalışacak, aldığı paranın tamamını kira, yol ve temel ihtiyaçlarına harcayacak, ekmekle beslenecek ama bunu köyde kalıp, sağlıklı beslenip, kaliteli protein alıp, daha fazla para kazanıp, televizyon kültüründe aşağılık bir iş olarak tanıtılan bir işi yapmaya tercih ediyor.

  • 34. trabzonlu insan iticiliği

    üniversitede trabzonlu bir arkadaş vardı.
    etrafındakileri sürekli aşağılamaya çalışan, ağzından çıkanı bilmeyen boş bir özgüvene sahip birisi.
    içki içer, kumar oynar, birileriyle her daim sevişir fakat müslüman olduğunu iddia ederdi.
    ne savundukları yaşamına uyardı, ne de dedikleri savunduklarına...
    başlığı görünce o eleman geldi aklıma, yazarken bile midem bulandı. ne boş adamlarla takılmışız...

  • 35. ben bilim insanıyım magazin figürü değilim

    hangi bilim o desen enerji, aura, mistik, tasavvuf diye geveleyecek hala kendini nimetten sayan çelimsiz söylemi.

    bilim dediği de şu ha:

    (•_•)
    <) )?ayaga kalk hadi
    / \

    \(•_•)
    ( (> kollarını açmani istiyorum
    / \

    (•_•)
    <) )> kollarını aç ve zipla
    / \

    (•_•)
    <) )?gulumse
    / \

    \(•_•)
    ( (> ve sarıl etrafindakilere
    / \

  • 36. kapitalizmin kazık sokmadan önce söylediği sözler

    *üstelik sadece .... tl, hem de x taksitle."

  • 37. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    bu kadar cok abazayi bir arada sokakta ic camasiri defilesi izleyen kitlede bile gormek zor.

  • 38. 27 aralık 2017 fenerbahçe istanbulspor maçı

    akıllara 10 ağustos 2003 fenerbahçe istanbulspor maçını düşürmüştür.

    -türkiye süper ligi 2003-2004 1. hafta

    uzan grubu sonrası mali sıkıntıya giren ve yapayalnız kalan istanbulspor, aykut kocaman önderliğinde o gün giydiği forması kadar bembeyaz bir mücadeleye başlayacaktır.

    fenerbahçe ise yeni transferleri hollandalı yıldız van hooijdonk, brezilyalı defans luciano ve alman milli kaleci robert enke ile sezona şahane bir başlangıç yapacağını düşünür, küme düşmesine daha lig başlamadan kesin gözüyle bakılan istanbulspor karşısında.

    maç başlar, istanbulspor bedelsiz bulup transfer ettiği pini balili ile öne geçer, ardından da yordanov ile ikinci golü bulur. ilk yarıyı beklenmedik şekilde 2-0 önde kapatan sarı-siyahlılar ikinci yarıda da hızını kesmez ve kaptanı alex yordanov ile skoru 3-0’a getirir. işte o anda şükrü saraçoğlu stadı’nda hemşehri istanbulspor için yapılan alkışlar duyulur... maç sonu ise fenerbahçe kalecisi enke’nin sözleşmesi çıktığı ilk maçın ardından fesih edilmiştir.

    -türkiye süper ligi 2003-2004 34. hafta

    ilk maçta kendi sahasında beklenmedik farklı bir mağlubiyet alarak son sırada başlayan fenerbahçe, o sene ligi şampiyon olarak tamamlar,

    maddi imkansızlıklar nedeniyle rakiplerinin uçakla gittiği deplasmanlara otobüsle giden istanbulspor, son haftaya bıraktığı kümede kalma mücadelesini kazanarak lige tutunur. tmsf kulübe el koyar. ancak bu başarı, bir sene sonra küme düşmelerine engel olamaz.

    -5 sene sonra

    fenerbahçe-istanbulspor maçının günah keçisi olarak seçilen ve sadece bir maç sonunda sözleşmesi feshedilen robert enke, bir trenin önüne atlayarak intihar eder.. kızını kaybetmesiyle yaşadığı psikolojik sıkıntılar nedeniyle.

    -15 sene sonra

    geçen senelerin ardından tff 3. lige kadar düşen istanbulspor, son birkaç senede üst üste şampiyonluklar yaşayarak tff 1. lig’e yükselir. fenerbahçe ise aynı yerinde.

    iki takımın yıllar sonraki karşılaşmasında, ne o gün istanbulspor‘da oynayan elvir bolic, balili, uche var, ne de fenerbahçe’de oynayan serhat akın, tuncay şanlı. o günlerde ne istanbul başakşehirspor, kasımpaşa var ne de bu kadar çok sonu belediyesporla biten takım.

    bugün sahada o günlerden sadece bir kişi olacak. o kişinin ismi de istanbulsporlu aykut kocaman.

  • 39. hayatında hiçbir kavgaya karışmamış erkek

    benim bu. şimdiye kadar hiç denk gelmedi. bir kaç defa ihtimal oluştu, onlarda da ben bir yol bularak uzaklaşabildim. bir gün çok pis dayak yiyeceğim galiba.

  • 40. noel kutlamasını yılbaşı diye yutturmaya çalışmak

    velev ki noel kutluyorum. sana giren çıkan ne ulan dalyarak?

  • 41. #1905kuruşlukadam

    sikik bir mevzu bahane edilerek milli takımdan kovulmasaydı, en kötü ihtimalle arda ve çetesini takımdan ayıklamıştı. bence dünya kupasına da götürürdü bizi, çünkü hiç kötü bir noktada bırakmadı milli takımı. bunun üstüne kendi istifa ettiğinde kabul edilmeyip birileri arkasını oyduktan sonra kovulunca da o tazminatı sonuna kadar alır, kimse ağzını açamaz. hocayı galatasaray‘dan koparmak için oyun üstüne oyunlar oynanırken sıkıntı yoktu ama tazminatını isteyince ooow yok öyle bir dünya.

  • 42. petrol bitince arapların ne yapacağı sorunsalı

    aslinda bunun olmasi icin petrolun bitmesine gerek yoktur...hatta petrol uretiminin coklugu da ayni etkiyi yaratir.

    soyle ki..piyasa zaten petrol fiyatlari yukseldigi zaman (talep arzdan fazla oldugu zaman) sistemi dengeliyor. ya uretimi artiriyor ya da talebi kistiriyor. mesela petrol fiyatlari zamaninda 120 dolarlari bulmasaydi elektrikli arabalar bu kadar populer olur muydu ya da bu kadar cok enerji tasarrufu hakkinda yatirim olur muydu?

    gunumuze gelirsek..her ne kadar son donemlerde jeopolitik risklerle petrol fiyatlari yukselse de petrol fiyatlari son 3 yilda inanilmaz geriledi. petrole bagimli ulkeler, ki bunu sadece arap ulkeleri olarak da dusunmeyin, genelde kamu maliyesine kisinti, dis borclanma ve rezerv yakma uclemesiyle idare etmeye gitti.

    burada bir ekstrem venezuela. venezuela'nin petrol bollugu baslamadan once 15 milyar dolar civarinda doviz rezervi vardi. kendi salakliklari da eklenince bu yeni doneme cok kici acikta yakalandilar ve su anda borclarini odeyemiyorlar, enflasyon yillik bazda 4 hanelerde falan.

    bir baska ornek suudi arabistan. suudi arabistan'in petrol bollugundan once 700-750 milyar dolar civarinda rezervi vardi, simdi 450-500 milyar dolar arasinda rezervi var. onlar daha cok dis borclanma ve rezerv yakma secenegini tercih etti. keza rusya da az rezerv yakmadi. rusya'nin ne kadar yeni nesil silah uretme projesi varsa neredeyse iptal konumuna geldi, para yok cunku.

    muhtemelen su olur...ufak ulkeler bir sekilde idare eder. katar'dir, birlesik arap emirlikleri'dir bunlar zaten nufusu cucuk kadar olan ve o nufusunun cogu da yabanci olan ulkeler (katar'in sadece %10'u katarli..gerisi yabanci ulke vatandaslari). ancak daha iri ulkelerin yavas yavas mevcut "herkesi devlet memuru yapalim, nasilsa petrolden para geliyor amk" sisteminden cikmalari lazim.

  • 43. arap dünyasını ankara ya da tahran yönetmeyecek

    ankara ya da tahran değil hıristiyanlar yönetecek.

    https://i.hizliresim.com/njx2j5.jpg

    arap dünyasının durumu budur. müslümanların en kutsal yerine hıristiyan otelleri dikilmiştir. keşke biraz adam olsaydınız da şu görüntülerin önüne geçseydiniz.

    arapların başında malesef satılmış bir güruh var. bunlardan bir an önce kurtulmak lazım.

  • 44. sevişmek ile seks arasındaki fark

    duş almak ile banyo yapmak arasındaki fark kadardır.

  • 45. pamukkale turizm'in şair ruhlu muavini

    polifonik sesiyle kendisine hayran bırakmış, işine aşık emekçi bir arkadaş.

    kendisini gerçekten tebrik ediyorum.

  • 46. binance

    yazarların referans linklerini vermek için binbir türlü taklalar attığı bitcoin borsası.

  • 47. volkswagen golf

    ikinci el, dört senelik arabaya 115 bin domalırken arka koltuğa mor ışıkla bi bakın. sperm izleri olabilir.

  • 48. hiç kitap okumayanlara önerilecek ilk kitap

    cin ali serisi. madem hiç okumamış en baştan başlaması gerekir.

  • 49. fatih terim'e 44 milyon tl ödenmesi

    fatih terim'e değil ona bu parayı verenlere kızmamız gereken durum. sen yılmaz vural' ı asgari ücrete milli takımın hocası yaptın da bu adam başına silah dayayıp da mı bu parayı istedi? şöyle bir örnek verelim, işverensin sen adama dedin ki şu sandalyeyi al şurada otur günboyu sana ayda 20 bin tl veriyorum, diyorsun. diğer adama da sabahtan akşama kadar sırtında taş taşı, sana 2 bin tl veriyorum diyorsun. ikisi de kabul ediyor. şimdi bu taş taşıyan abi ulan ben taş taşıyorum bana 2 bin bu adam sandalyede oturuyor 20 bin. diye hayıflansa içten içe adama kızar ama hakkı var mı, işverene kızması gerekmez mi?

  • 50. kaplumbağanın efendi bir hayvan olması

    sevimlidir bunun yanı sıra kimseye bir zararı dokunmaz. damarına basarsanız "de get belanı benden bulma" dercesine evine girer. ot mot verirsen alır yer, usul usul işine bakar.