Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. koç holding'in tamamen uzaktan çalışma kararı

    çok çok büyük haberdir. artırıyorum, devrim niteliğinde haberdir.

    olası etkileri:

    ofis kiraları düşer. hatta dibe vurur.
    plazalarda 8-10 kat işgal eden şirketler yerine 1-2 kata yayılmış, ortak çalışma alanları barındıran şirketler görmeye başlarız.
    şehir merkezindeki evlerin kiraları ve fiyatları (görece) düşer. şehirden uzak, daha büyük evlerin fiyatları artar.
    çalışan servisleri, yemekhane hizmetleri gibi işletmelerin önemli bir kısmı kapanır.
    sürekli evden çalışılacağı için daha iyi internet, daha büyük ev, ofis kalitesinde masa ve sandalye talebi artar.
    iş arkadaşlığı kavramı sadece eskiler için devam eder. sosyal anlamda önemli etkileri olur. bu süreç, periyodik olarak yapılacak yüzyüze buluşmalarla aşılabilir.
    şirketler kesinlikle bu işten karlı çıkar. birçok masrafını azaltır.
    uygun ortam yaratabilirse çalışanlar da bundan fayda sağlar. kıyafet, benzin, otopark gibi masrafları oldukça düşer.
    çalışan adına en büyük kazanç "zaman" olur. trafikte geçireceği 1-2 saat kendine kalır. fiziksel ve mental olarak pozitif etkilenir.

    tolumsal faydaları da var. trafikteki araç sayısı azalacağı için doğaya gaz salınımı ve trafik yoğunluğu da büyük ölçüde azalır. çocuklar anne ve babalarıyla daha çok vakit geçirme şansı bulur.

    eklenti: kişisel tercihim kısmi evden çalışma. değerlendirilmesi gereken çok alan var ama gün sonunda işverenin kazançları bir yana, işini iyi yapan çalışanların da çok kazançlı çıkacağını düşünüyorum. "iş yerine gitmeme özgürlüğü"nü yıllarca sendikal mücadele yapsanız kazanamazsınız arkadaşlar. pandemi olmasaydı kolay kolay hiçbir işveren çalışanların evden de verimli çalışabileceğine ikna olmazdı. fakat görüldü ki evden çalışmak aslında daha verimli. beni en çok düşündüren bu işin sosyolojik tarafı ve sürekli evde kalmanın yaratabileceği sorunlar.

    eklenti2: çalışanlar bunu kötüye kullanabilir mi ? işten kaytarabilir mi ? işten kaytaracak olan ofisteyken de kaytarır. hiç değilse boşa elektrik yakmasın. bir çalışan kendinden beklenen işi hakkıyla yapıyorsa geri kalan vakitlerinde ne yaptığıyla kimse ilgilenmez. belirli dönemler dışında kimse sabah 8'den akşam 6'ya kadar aralıksız çalışamaz. verdiğiniz bir molada ofis sandalyesinde göz kapaklarıyla mücadele etmektense evinizdeki kanepede yapacağınız 30 dakikalık bir öğle arası uykusu sizi hem daha sağlıklı hem daha mutlu hem de daha verimli yapar. ya da öğle yemeği öncesinde şortunuzu giyip yapacağınız 15 dakikalık hareket ve nefes egzersizi sağlığınıza uzun vadeli çok olumlu katkılar yapar. eğer hakkıyla yapılabilirse evden çalışma tam bir kazan-kazan uyulaması olur.

    eklenti3: bu iş işveren tarafından suistimal edilir, fazla mesai yapılır deniyor. arkadaşlar, fazla mesai konusu başlı başına ayrı bir sorun. ben, ömrünü fazla mesaiye vermiş biri olarak bu konuda yıllar önce bir başlık bile açmıştım: (bkz: fazla mesainin normallestirilmesi).fazla mesaiyi normalleştirmek isteyecek en son insan olarak, illa ki fazla mesai yapacaksam ofiste rahatsız kıyafetlerle değil; evimde ayaklarımı uzatıp, ailemle yemeğimi yiyip, iş bittiği gibi trafik yerine koltuğa atlamayı tercih ederim. ya da başka alternatifim olmadığı için saçma bir kahveye 20 lira vermektense evde kendi kahvemi içmeyi tercih ederim. dışarıda pide, döner, pizza gibi yemeklere muhtaç olmaktansa evde kendi çorbamı, salatamı yemeyi tercih ederim.

  • 2. ilkokul öğretmeninin unutulmayan özellikleri

    ilkokul birinci sınıf ramazan ayı iftar saati ailem beni okuldan almayı unutmuş ve bunu iftar sofrasında ‘sofrada bir şey eksik yauu’ diyerek fark etmişlerdi. o esnada ilkokul öğretmenim elimden tutup okulun önünde benimle oturup ailemin gelmesini beklemişti sene 98.. canım öğretmenim.

  • 3. yazarların yediği en iyi et döner

    şu ana kadar yediğim en iyi et dönerlerin hepsi ankara'dadır. listemin ilk üçü şöyle:
    1. çankaya lokantası
    2. bağdat
    3. mutlu lokantası (güvenlik cad)

  • 4. gerçek burç testi

    üşenmeyip 60 soru cevaplasaydım şu an nasa’da astronot tokatlıyor olurdum.

  • 5. beyin yakan 2071 türkiye'si animasyonu

    “mars’taki araştırma üssü n’oldu yiğenim? bak tarih verdik, mahçup olmayalım!?”

    ahaha vizyonunu yediklerim. uzayda bile inşaat ve esnaf karışımına devam.

  • 6. 26 ocak 2021 erdil yaşaroğlu savunması

    "uyardık, kaldırmadılar" demiş. yalan söylüyor. uyarmadılar. şikayetten sonra haberimiz olunca "kaldıralım, çekin şikayeti" dedik, çekmediler, para istediler. "vermezsen şöyle olur, böyle olur" diye tehdit ettiler.

    bu konudan 2 ayrı dosyam var. sonuçlandığında yalanları çıkacak ortaya. o zaman hem bunları savunanlar hem de kendileri utanırlar umarım.

    edit: kanıt sunabilir misin diyenler var.
    erdil yaşaroğlu, ben ve bir çok kişiye her ne kadar kanıt sunmadan troll dese de,
    kendisinden bu iddiasını destekleyen bir kanıt talep edilmezken nedense bizlerden istense de,
    uyarılmadıklarını söyleyen insanların twitlerini flood altından silse de,
    bir insana durduk yere yalancı denmez, haklısınız.
    uyarı yapmadıklarının dosyadaki bilirkişi raporu ile ispatı

    şurda biz bize yazışıyoruz sevgili ekşiciler. ne size, ne de erdil ve avanesine yalan borcum yok.

  • 7. sevgilisini döverken kayda aldıran çocuk

    “dua et sana başka bir şey yapmıyom ha”

    gel de senin tipini sikeyim ben bir.

  • 8. erdoğan'ın fiyatları düşürün talimatı

    işsizler ordusu arttıkça hiçbir anlamı olmayan talimat. fiyatlari dusursen de vatandasta para olmadigi icin onu da alamayacak. bugun sarıyer'de bir semt pazarindaydim. her hafta gittigim tezgahtan sebzeleri aldim, pazar çantama doldurdum. tabi tezgahtaki cocuklarda her hafta ugruyorum diye bir ihtimam bir hurmet. buyur ablam, ne kadar lazim ablam, tasimana yardim edelim mi ablam. o sirada arkamda babam yaslarinda bir adam belirdi. 'bana da yarim kilo pirasa alir misin dedi. hic param yok ta'. alin teriyle kazandigim parayla alabildiklerimden utandim. o adamcagiz arkamda beklerken doldurdugum pazar cantalarimdan utandim.
    sonra fark ettim ki o amca gibi baskalari da var pazarda. pazarcilarin ezik curuk mallari bir kasanin icine koyup tezgahin yan tarafina koyduklarini gorurdum hep. meger fakir fukara torbasina doldursun diyeymis. evde colugu cocugu yemek bekleyen niceleri o curuk sebze meyveleri toplamak icin pazara geliyor. pandemiden sonra bu insanlarin sayisi belirgin olcude artti. ailesine ekmek goturemeyen babalarin yuregi yangin yeri. yani sozun kisasi, insanlara is vermedikten sonra aş veremezsiniz. talimat falan gecin bunlari.
    ps: pirasa almami isteyen amca elbette pazardan mutlu ayrildi.

  • 9. evlenme şartıyla mahrem yerlerinize bakın

    ben seninle evlencem deyip, götüne bakıp, çirkinse vazgeçebilirsiniz fetvası vermiştir.
    diyanet gerçekten yediği milyarların hakkını veriyor.

  • 10. youtuber'lara ardı ardına gelen vergi cezaları

    1- devletin bu kisilerin bu gelirlerinin olusmasinda en ufak bir katkisi var mi? yok
    2- devletin aldigi vergi bu kisilerin kazancini cok buyuk anlamda eritecek kadar yuksek mi? yuksek
    3- bu ulkedeki vergi politikari zenginden cok vergi alip fakirden az vergi alarak gelir adaletsizligine karsi bir ise yariyor mu? hayir
    4- bu ulkedeki vergiler zengin/fakir herkesin alim gucunu dusuruyor mu? evet
    5- devlet topladigi vergileri halkin yararina kullaniyor mu? hayir

    yani sabaha kadar konussaniz da durum boyleyken baskasindan da aliyomus ds ondan da alsin da yazik bunlardan almasin falan hicbir sey ifade etmiyor. pandemi donemi ekonomik krizi anlatirken kilicdaroglu bir esnafla yasadigi cok net bir diyalogtan bahsetmisti; “40 yildir vergi verdigim bu devlet, bana 6 ay bakamadi”. durumun ozeti budur. bu halkin tavir alip siyasilere vergileri indirmeye zorlamasi lazim ama nerde...

  • 11. togg'un fiyatı ucuz olacak mı sorunsalı

    ne ucuzu ya,guya mercedes s ayarında araba gösterdıler,halkımız yerlı lafıyla kandırdılar.kaldı ki yapılsa bıle 500-700 aralıgında satarlar(ki hıkaye asla yapamazlar)
    hem yerlı araba olayı yapıyorsan yap clio,lınea,dacıa konseptı bır araba sat mıllete sıfırını 60-70bıne o zaman ha ışte halkı dusunuyor,halk ıcın bırsey yapılıyor derız.

    onemli not=bu arada asgari ücret falan nasıl alınacak denıyor.almanyada e serisi mercedes 55bın euro.oranın asgarı ucretlısı 15-20ayda alabılıyor.bizim bazı zırzoplarda yok araba ust sınıfmış burada 300-400 olması makulmuş diyor :)))

    not2:bazıları dıyorkı almanyada asgarı ucret 1500 euro.tamam aslanımsenin dedıgın olsun 20ayda degıl 30 ayda alsın:)))) sen burada e serısı sıfır mercedesı aılece 3-5 maaşla 10 senede zor alırsın.

  • 12. işe alımlarda chplilere öncelik vereceğiz

    isterseniz yüz bin farklı şekilde yorumlayın yine de bu ülkeden hiçbir bok olmayacağının göstergesi olan açıklamadır.

    yukarıda bir tane partili arkadaş da partili olmanın zorluklarından ve çekilen çilelerden bahsetmiş. çok haklısın kardeşim zaten yolda yürüyen vatandaş tamamen güvende ve üzerine hiçbir sebep dahi yokken keleş falan çekilme riski yok. ya da durduk yere nedensiz bok yoluna gitmeye. o adam/kadın da hayatını bir şekilde idame etmeye çalışırken, bir şeylerin mücadelesini verirken manyağın biri kendine has bir motife sahip olarak bu hiçbir partiyle alakası olmayan kişiye keleşle hedef alamaz değil mi?

    çünkü partiniz oldukça kutsal bir yolda olduğundan ve türlü zorlu mücadelelerle anlatınızdaki başarıya kavuşacağından, yoldan geçen orospu çocuğunun götünü kaşıya kaşıya oy vermeye gitmesi size batar tabi.

    bu ülkenin kanseri partizan zihniyetlilerdir.

    ben dededen chp'li birisi olarak, o 5 senede bir zoraki gittiğimiz seçimlere de 2019 yılındaki son seçime katılışımın ardından gitmeme kararı aldım.

    akp gitsin chp gelsin yine sikimde değil keza görebileceğiniz üzere hepsi aynı bokun farklı tonu. birisi islam soslu diğeri seküler aşure çorbası sosu.

    bu amına koduğumun ülkesinde, siyasetle, dinle ve benzeri saçmalıklarla hiçbir alakası olmadan sadece insanca yaşamak isteyen, bir şeylere fahiş fiyatlara maruz kalmadan sahip olup, şurada geçireceği sayılı günü her allah'ın günü birilerine nefret kusmadan sadece sessiz sakin köşede mutlu mesut ve huzurlu bir şekilde yaşamak isteyen insanlara yapılmayan eziyet yok.

    illa sizin o sikik siyasi kutuplaştırmanıza maruz kalacağız. illa her allah'ın günü birinizden biri sinirlerimizi zıplatacak, illa birinizden birisi bir şey yapıp her şeyi bok edeceksiniz.

    çok af edersiniz ama sikeyim sizin o kutlu yürüyüşünü, sikeyim sizin o partideki dava dediğiniz olayı.

    sizler iki karı kız düşürürüm biraz da erdem sinyalleyip toplum tarafından kabul görürüm umuduyla salak saçma işlere girişiyorsunuz diye neden bu saçmalıklarla alakası olmayan ve gayet de aklı çalışan, bulunacağı yere sizden kat be kat daha değer katacak insanların önünü kapatıyorsunuz?

    o adam verilen görevleri yerine getirdiği ve bulunduğu kurumdaki işleri aksatmayıp bilakis tam tersine daha da verimli hale getirdiği müddetçe neye inandığının, nasıl giyindiğinin, neleri doğru neleri yanlış bulduğunun ne önemi var?

    anasını sikiyim ya biraz aklı başında olan insan yok mu bu memlekette?

    herkes hemşerisini, partilisini, kendinden olanla komün kurmaya girişiyor.

    herkes az biraz farklılığı görünce çıldırıyor.

    memlekette herkes aynı giyinecek, aynı şeye inanacak, aynı davaya sahip olacak, aynı görünecek. e amk? daha?

    bir allah'ın kulu da başı açık mı kapalı mı, sakalı mı var saçımı var, sağcı mı solcu mu demeyip bu amına koduğumun adamı topluma ne değer katabilir diye sorarsa, bir şeyler değişir.

    bireyin kendine ve topluma kattığı değere göre iş yapılsa tadından yenmeyecek ama iki tane götü boklu kağıt parçası dağıtıp bi keleş kendisine doğrultuldu diye bir yerlere getirilmeyi kendine hak görenler yüzünden bu ülkeden, bu hükümet de gitse hiçbir bok olmayacağını göreceğiz.

  • 13. depresyonda olanlara bir teselli cümlesi bırak

    depresyon denen meretin, bütün tesellileri anlamsız kıldığını, teselli etmeye çalışanların yüzüne terlikle vurmak istediğini biliyorum.

    üzen şarkıları dinleme yeter.

  • 14. erdoğan'ın passat makam araçları değişsin talimatı

    genelde 2.0 tdi kullanıyorlar, 2.0 tdi passat'ın mevcut fiyatı malum. 1.6 dizel bir dünya seçenek var. performans eksikliğini dert ediyorlarsa da 1.6 benzinli bakarlar, nasıl olsa ödüyoruz yakıtını hep birlikte, niye ekonomi derdindeler ki.

    daha ucuza aldık diye reklamını da yaparlar.

    gerçi benim tanıdığım kitle passatları satıp superb alır :(

  • 15. yazarların yediği en iyi tavuk döner

    zincir firmalardan olmadığı kesindir. en iyi tavuk döner daima mahalle arasındaki dönercidedir

  • 16. tadı hayal kırıklığına uğratan yiyecekler

    makaron

  • 17. aşırı abartılmış kitaplar

    yemin ediyorum bizim milletteki özgüven evrende yok!
    bakın net söylüyorum, bu kadar içi boş özgüveni yalnızca ortadoğu coğrafyasında bulabilirsiniz. coğrafyadan uzaklaştıkça mesnetsiz özgüven de azalır.

    şaka gibi ama kaç kişi tutunamayanlar yazmış; sonrasında dünyanın en iyi üç beş kitabından ikisi olan anna karenina, savaş ve barış; hatta ve hatta 1984, aşk ve gurur, martin eden ve daha neler neler... yahu adam mesnevi yazmış ahahaha. 700 yıldır dünyayı en çok etkileyen kitaplardan biri olan o meşhur mesnevi! daha da acısı, bunları yüzlerce kişi favorilemiş! yahu ben bir bok anlamadım demiyor adam, kendinde suç/eksiklik bulmuyor asla ve kat'i. paşam anlamadıysa sorun kesinlikle kitaptadır!

    yani şu başlığa üstteki gibi kült kitapları yazanların alayının dunning-kruger etkisi deneylerinde denek olarak kullanılması gerekirdi! hatta şu teorinin, özgüven timsali cahillerle dolu anadolu'dan ortaya çıkmamış olması beni hep şaşırtmıştır. bu teori vesilesiyle gavurlara verilen nobel ödülü, çok daha önce bu topraklara gelebilirdi!

  • 18. ak parti'den önce görüntülü konuşma yoktu

    hayatımdan on dokuz senenin çalınmasına vesile olan beyinsiz embesillerden, sadece birini içeren başlık.

    valla yeter artık. şu cahilliğinizi de, siyasal islamınızı da, ne olduğunu dahi bilmeden baş koyduğunuz davanızı da, "mazlum" suriyeli kardeşlerinizi de alın ne cehenneme gidiyorsanız gidin artık.

    bakın çok net söylüyorum; bu ve bu zihniyette olan cahiller arasında bir anket yapılsa, anket sorusu da "allah mı ak parti mi" olsa, bu ve bunun gibiler ak parti der, sonra gider abdest alır, allah için namaz kılarlar.

  • 19. miami denince akla gelenler

    (bkz: dexter morgan)
    (bkz: scarface) (bkz: tony montana)

  • 20. bedelli askerliğin 39 bin 788 tl olması

    18 ay askerlik yapmış biri olarak ; zorunlu askerlik insan hakları ihlalidir. bedelli askerlikte fırsat eşitliğine aykırıdır. askerlik profesyonel bir iştir ve profesyonel orduya geçilmelidir.

  • 21. bursa'yı çekici yapan detaylar

    90'lı yılların yeşil şehri, bir avrupa kenti olan memleketimi betona gömdüler çekici bir yanı kalmadı

    haa siz özlüceden fsm'den başka bir yere gitmiyorsanız tabi şehrimizin ne hale geldiğini bilmezsiniz

  • 22. pub'lar açılınca 1 bira kaç para olacak sorunsalı

    pandemi rahatladıktan sonra yasaklar kalkacak.

    bar ve pub'lar yeniden açılınca 1 adet 500 ml bira kaç para olacak ciddi manada merak ettiğim bir fiyat.

    ortalama bir mekanda en son 18 - 20 tl bandında dolanıyordu.

    30 tl olan biralar da var tabii ki.

    şimdi üstüne pandemi bindi, üstüne yeni yıl zamları, esnafın biriken borçları vs.

    2 kişi mekanda 2 - 3 bira içip biraz muhabbet edip kafa dağıtmak istesek 200 tl hesap ödeyeceğiz gibi duruyor.

    dönüşte bir bira 30 tl derlerse hiç şaşırmam.

  • 23. masumlar apartmanı

    erkek cinsinin nasıl ileri boyutta bencil olabileceği naci karakteri üzerinden o kadar net anlatılmış ki izlerken gelmişlere geçmişlere birer okkalı kahve söylüyorsunuz.
    arkadaşım madem şartların uygun değil neden giriyorsun kadının hayatına? afedersin manyak mısın? naci ve türevleri nefessiz kalın emi!!!

  • 24. hem ucuz hem kaliteli şarap markası

    giriyorsunuz carrefour'a, şarap reyonuna ilerliyorsunuz. bir adet kırmızı (bkz: sava) şarap alıyorsunuz. artık akşam içerken benim için de kadeh kaldırırsınız. (36 lira şu an, bir süre önce 18-20 liraydı.)
    ha bir de (bkz: biricik) beyaz çok övüldü şarapçı arkadaşlarım tarafından. (20 lira civarındaydı, şimdi 30 olmuştur.) bilemiyorum

    edit: (bkz: behramlı) kırmızı (37 liraymış), (bkz: la passito) tatlı şarap önerildi. fiyat performans için deneyeceğim kesinlikle.
    bir de aklıma şimdi geldi (bkz: doluca) kırmızı şarabı beğenirdim. hep moralim bozukken içtim, beni yalnız bırakmadığı için kendisini ayrıca severim. (45 lira)
    ayrıca bu fiyatların bir tık üstü, sevdiceğinizle icebileceğiniz yakut kavaklıdere iyidir. ama tek başınıza da alıp 60 lira vermeyin. kavaklıdere angora (45 lira) çok daha iyi bir tercihtir.
    bu arada çok iyi bir tadımcı değilimdir, bana gazeteye sarılmış bir kırmızı şarap ve hüzünlü müzikler olduktan sonra gerisi umrumda olmaz. hahah .

  • 25. rapidshare

    ne günlerdi modemi masaüstüne almıştım her part bittiğinde modemi kapatıp açardım.birde idm ye verirdim linkleri. peki 30 partı indirip rardan çıkartırken o bir partın crc hatası yok mu? acısı tarif edilmez.

  • 26. hasan can kaya

    komik değil.

  • 27. erdil yaşaroğlu

    evinize celp geldiyse iki ihtimal var. biri belli zaten. diğeri de bu adam.

    bir anda herkesin nefret ettiği birine dönüşmeyi başarmak büyük meziyet. bravo sana.

  • 28. clubhouse

    1-2 aya kalmadan umut sarıkaya'nın youtube karikatürüne dönecek sosyal mecradır.

  • 29. sma hastası ayaz bebeğin 4 ayı kalması

    bilmiyorum farkında mısınız ama o parayla kaç köye internet çeker, adam akıllı okul yaptırabilirsiniz? kaç kişiye iş imkanı sağlayabilir, intihardan, suçtan uzak tutabilirsiniz? kaç online kütüphane kurabilir (artık kitabın fiziksel olması şart değil)
    ve bunu kaç milyonla paylaşabilirsiniz? bir düşünün sonra bir çocuğu ömür boyu yardıma muhtaç yaşatmak için toplamaya çalıştığınız paraya bir bakın. kimse bu kampanyalara kötü düşüncelerle karşı değil ama gereken para ve sonucu mantıklı sınırların ötesinde. bir çocuğu kısa bir ömür boyu yardıma muhtaç şekilde yaşatmak için 20-25 milyon lira toplamak nasıl bir akıl tutulmasıdır? gidin birkaç okul yaptırın, yurt yaptırın, park yaptırın, iş imkanı yaratın-yaratılmasına önayak olun, isimlerine de sma hastası çocukların isimlerini verin. çok daha fazla faydası olur. belki bu hastalıktan muzdarip çocuklar hayatını kaybedecek ama o okullardan nice güzel çocuklar çıkacak. belki bu veya başka bir hastalığın erişilebilir bir çaresini bulacak.

    millet çok ciddi sıkıntılar çekiyor, türlü maddi zorlukların altında eziliyor, yetersiz şartlarda yaşamaya çalışıyor, düzenli alması gereken fiyatı sma ilacının binde biri olan ilacını alamıyor. siz bir çocuk için 20 küsür milyon toplama peşindesiniz. gerçeklikten bu kadar kopmayın.

    edit: sma hastası çocuklar için biz de üzülüyoruz ama aklım, mantığım bu kadar büyük bir ekonomik gücün tek bir bireye harcanmasının doğru olmadığını söylüyor. tam teşekküllü bir lise yanlış hatırlamıyorsam 6 ile 10 milyon lira arasında tutuyordu. hiç olmuyorsa 5-10 bin tane bir önceki nesil ipad veya daha fazla sayıda başka marka-model tablet-telefon alıp internet sağlayabilirsiniz. gerçekten yardım etmek isterim ama ortadaki maddi yükümlülük ve sonucu bana hiç mantıklı gelmiyor .aynı maddi yükümlülük ile binlerce çocuğun hayatına dokunmak, yüzlerce insanın hayatını kurtarmak, suçtan uzak tutmak çok daha mantıklı geliyor.

    benim gerçekten merak ettiğim şey var. bu "terapilerin" sonuçlarında bu çocukların durumları ve ömürleri ne durumda oluyor? şimdiye kadar onca para toplama kampanyası gördüm ama "terapiyi" almış bir çocuk dışarıdan destek almadan hayatını idame ettirebilir hale geldi diye haber görmedim. parayı toplayıp "terapiyi" aldıralım da sorun, bu "terapilerin" sonuçlarının insanları bu kampanyayı desteklemeye yöneltecek kadar olumlu olmaması olabilir mi? lösemili çocukların "tedavisi" bana çok daha makul ve mantıklı geliyor mesela.

    edit2: rica ediyorum küfretmeden, beddua etmeden fikirlerinizi belirtin. "sağlıkta mantık aranmaz", "senin de çocuğunun da başına gelsin", "bir can kaç para", "canı kurtarmak paradan önemlidir", "vicdansızsınız!!!" formatında ve hakaret içeren mesajları rica ediyorum atmayın. ben 25-30-40 yaşında sma terapisi almış ve tek başına yaşayabilen birisini görmedim. terapi çözümleri yeni, küçük yaşta uygulanması gerekiyor, önceki çözümler başarısız olmuş olabilir gibi çeşitli açıklamalar getirilebilir bu duruma.

    40 yaşını geçmiş lösemiyi atlatmış insan gördüm, 40'ına gelmiş down sendromlu tek başına yaşayan insan da gördüm, yaşı ilerlemiş birden fazla uzvunu kaybetmiş insan da gördüm. bu örneklere bakarak bence lösemili bir çocuğa yardım etmek veya felçli, uzvunu, görme-duyma yetisini kaybetmiş veya hiç sahip olmamış bir insana yardımcı olmak bana daha etkili bir yardım olarak gözüküyor ve ben bunu tercih ediyorum. sizin düşünceniz farklı olabilir, saygı duyuyorum. rica ediyorum siz de benim bu düşünceme saygı gösterin.

    okul falan da yaptırmak zorunda değilsiniz bazıları yanlış anlamış, ismi yaşatmamayı, halka sma hastalığına dair bir bilinci bu yolla aşılamamayı tercih edebilirsiniz elbette. kimsenin canına bir bedel biçecek değilim ama yardım yapacaksam bunu ne şekilde yapacağımı tercih etmekte ve fikrimi belirtmekte de özgürüm. farklı bir görüşte diye hakaret etmek, saldırmak zorunda değilsiniz. siz sma hastası çocuğa yardım etmek istiyorsanız bunda özgürsünüz.

    cana maddi bedel biçmeye meraklı olanlara da akıl fikir diliyorum. pek çok gazisi, şehidi olan bir millette yaşıyoruz, cana maddi bedel biçmek doğru değil ama bunu hesapsız kitapsız, akıldan uzak şekilde "paranın hiç bir önemi yoktur" şeklinde de yorumlamak bence yanlıştır. bu noktada maddi yükümlülüğün toplum faydasına en yüksek dönüşü olacak tercihi yapmak en doğrusu olacaktır diye düşünüyorum.

    edit3: daha başarılı sonuçlar alındığına dair ve biraz daha detaylı bilgiler içeren mesajlar aldım. bunlar güzel gelişmeler. ancak ben hala yapılacak yardıma göre en fazla olumlu dönüşün tercih edilmesi gerektiğini düşünüyorum. bu noktada da 20-25 milyonluk bir terapinin-tedavinin bir kişi için harcanması yerine niceliği daha büyük yardımların uzun vadede nitelik olarak da daha büyük geri dönüşleri olacağını düşünüyorum. imkanımız olsa da tercih yapmak yerine hepsine çare olabilsek ama öyle bir sınırsız kaynağımız yok. sınırlı kaynakla da faydacı (bkz: utilitarian) şekilde kaynakları yönetmek daha doğru olacaktır.

  • 30. şehirlerin meşhur buluşma yerleri

    heykel varsa genelde onun önünde buluşulur.

  • 31. tiktok çekerken tren çarpan genç

    şimdi çağımızın gerektirdiği gibi ölümüne kahkahalarla gülüp "vay gerizekalı, işte doğal seleksiyon bu." gibi cümlelerle olaya dair espri ve tespitler yapalım.
    neden? çünkü yaşı kaç olursa olsun bir insanın en ufak hatası hayatına mal olmalı. hatayı yapan biz olmadığımız sürece her ne olursa olsun kişi dikkatsizce davranıp bir hata bile yapıyorsa bu kesinlikle canına mal olmalı. sonuçta içinde bulunduğumuz bu çağda bu tür olayları kınamak ve gülmek en doğal hakkımız(!)

  • 32. film tavsiyeleri

    bilim-kurgu ve aksiyon için what happened to monday filmini öneririm (imdb puanına aldanmayın)

    psikolojik gerilim ve gizem türü için ise nocturnal animals

  • 33. joe biden'ın 20 dolara siyahi resmi koyma kararı

    şık harekettir.

    bütünleştirici bir yaklaşımla demokrasiye bağlılığını da göstermiş olur. trump dangalağı ortalığı yangın yerine çevirip herkesi düşman ilan ediyordu.

  • 34. 100 kilo dönerin imha edilmesi

    labaratuar sonuçlarını beklemeden...

    eğer zehirli ya da bozuk değilse, kedi köpek barınaklarına vermek yerine neden çukura gömdüklerini cidden merak ettim.
    hiç mi kafası çalışan bir insan yok? bu ülkede hiç bir şey doğru gitmeyecek mi?

    plastik kapları ve poşetleriyle direkt gömmek şovdan başka bir şey değildir. bakın biz çalışıyoruz demek, şirinlik yapmaktır.

    edit: konunun özüne değil de imla hatalarına takılıp konu değiştiren leşkçi grubu da gelmiş.
    imla hatası dediğin de labaratuvar yazmamışım. bir bunu bulabildin sanırım. admın üslupa bakar mısınız.
    görsel
    bu arada enteresan ki fransızca foire kelimesi türkçeye okunuşuyla fuar olarak geçiyorken, fransızca laboratoire kelimesi lavoratuvar olarak geçiyor.

  • 35. eski eşinin özel görüntülerini paylaşan adam

    kadının yüzü apaçık ortada adamı sansürlemişler ffjsdfsdhfjdsf. harikasınız he.

  • 36. mehmet özhaseki'nin erdoğan'ı tanımlama şekli

    benim içinde sıradan bir lider değil.
    elimi açsam da açmasam da bedduam.

    sabırla yargılanacağı günü bekliyorum...

  • 37. kusursuz alfa örnekleri

    çalıştığım fabrikadaki ustabaşı ile olan diyalogda gördüğüm örnektir.

    fabrikada işe yeni başlamış bi mühendistim. ustabaşı 6 senedir orada çalıştığı için benden tecrübeli. eksik olduğum noktalar için beni uyarmasını rica etmiştim.

    olay şöyle;

    ben: ustam eksik gördüğün yerleri bana söylersen sevinirim.

    ustabaşı: eksik görürsem söylemem abi, yaparım.

  • 38. spor yapmanın en çok zevk verdiği zaman

    üzgünken yapıldığı zamandır. aynaya bakıp; neyse ya en azından götüm güzel diye düşünüp teselli bulunur.

  • 39. bankanın önünde kendini yakmaya çalışan çiftçi

    (bkz: türk köylüsü vs serdar ortaç)

    "fethiye'de cenazesi kaldırılırken, traktörü haczedilen çiftçi var, bütün köy cami avlusunda musalla başındayken, rahmetli çiftçinin oğlu icra memurlarıyla uğraşmak zorunda kaldı.

    icradan satılık inek var.
    icradan satılık koyun var.
    icradan satılık tavuk çiftliği var.
    icradan satılık balık çiftliği var.
    un değirmeni.
    sera.
    zeytinlik.
    icradan satılık tarla var.

    hal böyleyken ne diyor serdar ortaç?
    “valla son aldığım krediyi ödeyemedim, koskoca devlet bankası ‘sen serdar
    ortaç'sın, seni mahkemeye verir miyiz evlat' dedi, borcumu 8 ay erteledi”
    diyor.

    e, uyaranlara kulak asmayıp, bu iktidarı 18 senedir sırtında taşıyan köylümüze
    sormak lazım demek ki… çobanla serdar ortaç bir mi? "

    dipnot 1: (bkz: yerel tohum satışını yasaklayan bakanlık)

    dipnot 2: (bkz: önce buğdayı bile dışardan alırdık)

    dipnot 3: (bkz: şimdi ipekliyi bile memlekette yapıyoruz)

  • 40. 23 tl'lik şarap vs 230 tl'lik şarap

    ben sadece 23 tl lik şarap ve 50 tl lik şarabı kıyaslayabiliyorum. bana para verip 230 liraya şarap al deseler 10 tane 23 tl lik şarap alırım.

  • 41. hollanda'nın 116 milyar dolarlık tarımsal ihracatı

    avuc ici kadar toprakta akil, bilgi ve teknik kullanilarak neler yapilabilecegini gosteren rakamlardir.

    kaynak : https://www.bloomberght.com/…ak-rekor-kirdi-2273374

    bizim kadar toprak ve gunes olsa, hehalde 1 trilyon dolara cikarlarmis.

  • 42. 26 ocak 2021 istanbul'da ikamet sınırlaması

    cook gec kaldiniz coooooook

  • 43. irfan can kahveci

    marsilya'ya bak, sırf galatasaray almasın diye fiyat yükseltiyorlar. fransız, fransız'a bunu yapar mı lan? *

  • 44. tayland kralının metresini 2. kraliçe ilan etmesi

    bu metres, 2019’da resmi metres ilan edildikten birkaç ay sonra aşırı hırslı olduğu ve kraliçe mertebesine yükselmeyi istediği gerekçesiyle resmi metreslikten düşürülmüş. şu geldiğimiz finale bak. kadın milletinden korkacaksın abi. *kadın ne yapmış ne etmiş kraliçe olmuş.

  • 45. 1 şubat 2021 avrasya tüneli zammı

    şubat 2018 16 tl
    şubat 2021 46 tl

    %187 zam, 3 yılda. tam da açıklanan enflasyon kadar. tuik'i bu isabetli istatistiklerinden dolayı kutluyorum.

  • 46. kobe bryant

    1 yıl önce bugün, bir helikopter kazası sebebiyle kaybettiğimiz basketbol efsanesidir. sadece los angeles lakers için değil; nba için, basketbol için, basketbolu ve hatta sporu seven herkes için büyük bir ikon ve idol idi kendisi. sadece yeteneği ve oyunu ile de değil; çalışma azmi, kararlılığı, adanmışlığı, basketbola olan tutkusu ve bağlılığı ile eminim ki birçok nba yıldızından tutun da sokakta basketbol oynayan kişilere kadar herkesi öyle ya da böyle etkilemeyi başardı.

    helikopter kazası esnasında yanılmıyorsam yanlarında birkaç kişi daha vardı ve kendisine ait olan bir akademinin etkinliklerinden birisine gidiyorlardı. aralarında, kobe bryant'ın 13 yaşındaki kızı gigi bryant da bulunmaktaydı. gigi'nin doğum gününe sadece 3 ay gibi bir süre vardı ve tıpkı babası nba'de yaptığı etki gibi, o da wnba'e kadar yükselip büyük bir etki bırakmak istiyordu. söylenenlere, yapılan analizlere, çalışmasına ve hatta birebir babasının oyununu öğrenmesiyle birlikte, kobe bryant'ın kadın basketbolu versiyonu olacağına dair birçok yazı ve makale üretildi. potansiyeli ve kendisinin üzerinde oluşan beklentiler çok büyüktü.

    kobe bryant... hakkında ne anlatılabilir ki? daha doğrusu o'nun hakkında ne kadar çok şey anlatırsak anlatalım, hep bir şeyler eksik kalacaktır. kendisinin azmine, çalışma stiline, kararlılığına, adanmışlığına, çılgınca çalışmasına dair birçok hikaye anlatılır elbette ama ben aklımda kalanlardan bir tanesini buraya iliştirmek isterim. amerika birleşik devletleri erkek basketbol takımı'nın yaz kampında, oyuncular o seneki maçları gerçekten ciddiye almayı kafaya koyarlar ve bu yüzden de her gün erkenden kalkıp antrenman yapmaya karar verirler. tabii bunu deneyecekleri ilk gün, herkes uykulu bir halde kahvaltıya gelirken, kobe bryant'ın da duş almış bir şekilde kahvaltıya geldiğini görürler. daha sonrasında, "duş alıp inmek iyi bir fikir, ben de ayılabilirdim." derler ama kobe bryant sabahın o saatinde uyanmak için değil, daha gün doğmadan kalkıp antrenman yaptığından dolayı terlediği için duş almıştır. işine saygısı, gösterdiği bağlılığı, hiçbir zaman formdan düşmemesi de bunu göstermektedir. tabii bunun dışında daha çılgınca anlatılan birçok hikaye var: kendine bir şut limiti koyup da o kadar şut atmadan parkeyi terk etmemesi, aşil tendonu koptuktan sonra "bir ihtimal yine parkeye dönebilirim" diye düşünerek o son serbest atışları da atıp parkeden çıkması (ki eğer serbest atışları kullanmadan parkeyi terk ederseniz oyuna dönemiyorsunuz), çok erken saatlerde kalkıp bisiklet ile turladıktan sonra salona gelip antrenman yapması gibi birçok şey anlatılır kendisi hakkında.

    vefat ettiği dönemlerde de türk spor medyasında kendisi hakkında birçok güzel program yapıldı. bu programları da buraya bırakmak istiyorum. kendisini anmış, kendisi hakkında bir şeyler öğrenmiş veya bilgilerimizi tazelemiş olalım.

    kariyerinin anlatıldığı 2 bölümlük belgesel için:

    kobe bryant ı murat murathanoğlu ile bir zamanlar amerika #24.1
    kobe bryant ı murat murathanoğlu ile bir zamanlar amerika #24.2

    kobe bryant l murat murathanoğlu - bir zamanlar amerika özel #5.bölüm

    anma programları için:

    kobe bryant'ın ardından... ı kaan kural-inan özdemir & amerikan mutfak #35
    kaan kural, niko yenibayrak ve müjdat muratoğlu, kobe bryant'ı andı

    5 kez nba şampiyonluğu
    2 kez nba finalleri mvp'si
    1 kez nba normal sezon mvp'si
    18 kez all-star
    4 kez all star mvp'si
    11 kez nba en iyi 5'i
    9 kez nba en iyi savunma 5'i
    81 sayı ile nba'de 1 maçta en fazla skor üreten 2. oyuncu

    huzur içinde uyu, black mamba!

  • 47. 26 ocak 2021 mehmet ali çelebi tweet'i

    canan kaftancıoğlu'nun videosunu şimdi izledim.

    videoda canan kaftancıoğlu açık açık yalan söylüyor.

    1) mehmet ali çelebi'nin ceza evinden tahliye olduğu tarih : 3 mart 2014

    2) canan kaftancıoğlu'nun parti meclisi üyesi seçildiği tarih : 17 ocak 2016

    3) canan kaftancıoğlu'nun kurduğu cümle : "mehmet ali çelebi'nin cezaevinden çıktıktan sonra ilk ziyaret ettiği yerlerden biri benim evimdir... o gün de canan kaftancıoğlu'ydum, parti meclisi üyesiydim."
    3.?.) bu kadının türkçe öğretmeni kim? dikkatli dinleyince dedikleri daha anlaşılmaz hale geliyor. dediklerini anlamlandırmaya çalıştığınızda farklı yalanlar da ortaya çıkıyor.

    4.) canan kaftancıoğlu'nun üyesi olduğu parti meclisinin başka bir üyesi de mehmet ali çelebi'dir.

    5.) mehmet ali çelebi silivri'de yattığı dönemde, canan kaftancıoğlu'nun, fetöcü zaman gazetesinde, kumpasları destekleyen röportajı ile twitter'da yine bu minvalde bir yazısı bulunmaktadır.

    6.) mehmet ali çelebi bu tweet'i durduk yere değil, canan kaftancıoğlu'nun yalanlarından sonra atmıştır.

    not1 : canan kaftancıoğlu'nun videosunu bu bilgilerle tekrar izleyin.

    not2 : mehmet ali çelebi'nin duruşu dünde aynıydı bugün de aynı. canan kaftancıoğlu'nun duruşunun değişip değişmediğini bilemem ama geçmişte, fetöcü zaman gazetesinde ropartajı ve bebek katili apo'nun güzellemesini yapan demirtaş'ın yanında fotoğrafları vardır.

  • 48. köylüyü beton ile buluşturan köy projesi

    çevre düzenlemesi, ağaçlandırma gibi şeyler yapılınca güzel olabilir.

    fakat bizim insanımız düzenli yapılaşmayı sevmez, gecekondu milletiyiz biz. duvarlar sıvasız tuğla olmalı, evler dip dibe olmalı, altyapısı olmamalı, kanalizasyon yola akmalı...

  • 49. entelektüel olmak icin gerekli nitelik

    3 kuşak üniversite mezunu olmaniz gerekir. cunku entelektuel olmak herseyden once vizyon gerektiririr. anna babasi ilkogretim mezunu biri olarak soyluyorum. entelektuel olmak ne yazikki tek kusak ile hatta belki iki kusak ile bile halledilemeyecek kadar derin bir olusumdur. (bkz: 3 kuşak üniversite mezunu olmak)

    --- spoiler ---
    eski büyük yazarlardan birisine sormuşlar sormuşlar; entelektüel olmak için ne gerekir? diye...
    demiş ki ; üç üniversite gereklidir...
    soran "tamam" demiş, ben üç üniversite bitirdim, artık entelektüel sayılabilirim. hayır demiş yazar. dedenin üniversite mezunu olması, babanın üniversite mezunu olması, senin üniversite mezunu olman gerekir entelektüel olman için...
    --- spoiler ---

    aslinda lise yillarinda fen lisesinde okurken farketmistim farki. benim tum derdim, oss kasip iyi bir muhendis olup iyi bir ise girmekti. universitede okurken vizyonum sundan ibaretti. "yeni mezunlar 3k tl aliyorlarmis. 1.5k sini yesem aylik 1.5k biriktiririm iyi para..." (bu arada sene 2008, yanlis olmasin o yillarda fena para degildi yani)

    anne babasi doktor/akademisyen olan arkadaslarimin dertleri ise cok farkliydi, onlar oss yerine sat ve toelf a hazirlaniyorlardi. olimpiyatlarda derece yapmaya odaklanmislardi. onlarin tum derdi liseden sonra amerika'da universite okumakti.

    herhangi bir muzige ilgileri vardi kesinlikle, kimi piyano calisiyor kimisi keman caliyordu ya da klasik muzik dinliyorlardi. benim icin muzik ise yalin ve burak kut'tan ibaretti sanirim. benim herhangi bir sanata merakim yoktu, haftasonlari ben oss sorusu cozmekle mesguldum, onlar ise toplanip sanat galerilerini geziyorlardi, tiyatroya gidiyorlardi.

    yabanci dilleri cok iyiydi onlar icin bir zorunluluktu bu cunku, ben ise sadece dersi gecmek icin ugrasiyordum. ingilizce yetmiyor baska bir dil ogrenme cabasina giriyorlardi ben ise sacma buluyordum o yillar icin zaman kaybi olarak goruyordum, onun yerine 20-30 tane daha fazla mat sorusu cozmem gerekiyordu.

    bu arada ailemi suclamiyorum kesinlikle, onlarin da vizyonu buydu sonucta. ellerinden geldigince beni okutmaya calistilar. hayata karsi isyan etmek degil derdim, sadece gercekleri gormeye, anlamaya calisiyorum.

    bugun entelektuel dedigim arkadaslarin bazilari cok genc yasta mıt, stanford gibi universitelerde akademisyen oldular, ya da top sirketlerde su an yonetici durumdalar. ben hangi durumdayim diye sorarsaniz; turkiye de sacma bir kurumda 5 yilimi kaybettim esimin zoruyla amerika'da kiytirik bir master yaptim ve duz bir muhendis olarak calisiyorum. amerika'ya gelme vizyonum da bundan ibaret iste esimin telkinleriyle. cunku anne babasi ogretmen olan esim genel bilgi birikimi, hayata bakisi ve dunya'da olan olaylari yorumlama kapasitesi olarak benden kat ve kat ustundur. anlatmak istedigim entelektuellik icin yetmese de bir nesil bile cok onemlidir bence. yani isin asli benim amerika'ya gelmem de tamamen sans eseridir.

    bu arada extreme ornekler var midir, belki vardir ama acikcasi ben rastlamadim, olsa bile cok cok dusuk ihtimal olacagini dusunuyorum. (bkz: outlier)

    varin gerisini siz dusunun.

  • 50. 26 ocak 2021 eskişehir'de duyulan patlama sesi

    tam o saatlerde sakarya hendekte çok büyük bir patlama sesi duyuldu aynı değildir herhalde