Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. tavuk dönerin hatırlanan en eski fiyatı

    sadece şunu biliyorum, eskiden o kadar ucuzdu ki daha ucuza satan bir yer duyduğumuzda (50 kuruş mesela) o kadar da ucuz olamaz diyip yemezdik. şu an atlarız galiba 30 tl ye görsek.

  • 2. 18 ağustos 2022 para politikası kurulu toplantısı

    yapı kredi'nin borsadaki değeri 42 milyar tl , 2022 nin ilk yarısında elde ettiği net kar 20 milyar tl. bir çok özel bankada durum bu şekilde. merkez bankasından %14 le ver bankalara parayı onlarda %30 %40 hatta %50 lerle kredi itelesin halka. sorarlarsa faiz sebep enflasyon sonuç dersiniz kim bilecek.

  • 3. ibrahim m. gökçek'in efsanevi şehit tweeti

    anlamakta güçlük çekiyorum; herkesi aptal mı sanıyor, kendi mi aptal ötesi...

    ankara'yı yıllarca yönetmiş olmasa, izlemesi eğlenceli tip aslında. ama bu aptallığın ya da kötülüğün ankara'yı yıllarca yönetebilmiş olması insanın içini acıtıyor.

    not: abu da orgeneral olmuş, hey yavrum...

  • 4. petrol istasyonlarının batıyor olması

    "petrol ithal eden ülkeler arasında en ucuz benzini biz satıyoruz"

    dunyanin en pahali benzinini satarken problem yoktu tabii.

    az sabredin, secime az kaldi. onceki karlarinizdan yiyin.

    edit: sozlukte ne kadar istasyon sahibi varsa artik entri ciddi ard yakmis. mesaj kutum doldu mk.

  • 5. 18 ağustos 2022 austria wien fenerbahçe maçı

    bein sport aldık

    exxen aldık

    s sport aldık

    bi d-smart eksikti ona da siktirin tam olsun. dünya üzerinde böyle bir saçmalığın olduğu başka bir ülke var mı?

  • 6. 4 gündür flörtleşilen kızın sevgilim var demesi

    (bkz: arkadaşısın cünki)

  • 7. anne babaya yaşlandığında bakılmalı mı sorunsalı

    kimse atıp tutmasın. iş başa düşünce her şey değişiyor. şimdi yaşınız genç, mangalda kül bırakmıyorsunuz. biraz yaşlanın bakalım tekrar bu konuyu konuşursunuz.
    ayrıca herkesin hayatı bir değil. kimin ne yaşadığını; ne yaşıyor olduğunu bilmeden kimseyi de yargılamayın; kınamayın. bizim toplumuzda çok vardır atıp tutmak; kınamak başkalarını...neydim değil; ne oldum diyeceksiniz. kimseyi de kınamayın hiç bir konuda. sonra başınıza gelir oturursunuz aşağı.

  • 8. keko müzikten gına gelmesi

    abi artık ne radyo açabiliyoruz ne de spotify'de karışık liste dinleyebiliyoruz. her yeri esir almış bunlar.

    böyle gırtlaktan bağıra bağıra arabesk rap söylemeler, almanca bir şeyler mırıldanmalar, vs vs... bir de düetlerine mustafa ceceli'yi katıyorlar. allah affetsin 2x oluyor...

    bıktık abi resmen ülkenin üzerine karabulut gibi çöktü bu arabeskçiler.

  • 9. araba sürmeyi zevksiz hale getiren şeyler

    yan koltukta oturup sürekli yavaş yavaş diyen biri.

  • 10. kadınların çok açık giyinmesinden rahatsız olmak

    evet, rahatsız oluyorum. günah falan diye değil, sağcıyım diye de değil. birşeylerin bokunun çıkması rahatsız ediyor. hiçbirşeyin özelliğinin kalmaması, mahremiyet diye birşey olmaması daha da önemlisi, açık giyinmenin “modernlik” diye dayatılması rahatsız ediyor.

    öte yandan, bir erkek olarak sürekli bir itham altında yaşıyorum. yürüyen merdivenden çıkarken önünde açıklığın bokunu çıkarmış bir kadın varsa, bakmıyorsam bile bakıyormuş gibi algılanma tehlikem var, yan dönüyorum. avm’de bir mağazada veya başka bir yerde hayvan gibi göğüs çatalı değil, göğsün meme ucu hariç tamamı meydanda olan bir kadınla karşı karşıya bir konumda kaldığımda baksam da bakmasam da “memelerime baktı” ithamı altındayım. asansöre zaten binemem, karı manyak çıksa her türlü iftirayı kilitler bana.

    tesettüre girin derdinde değilim ama şu gerçeği de görmek lazım: açık giyinmek artık bir nevi siyasallaştı, bir kimlik kavgasına dönüştü. “ben özgürüm aabi” tavrıyla yapan, bunun cevabını da sürekli sizi süzerek arayan kadınlar birhayli fazla. dekoltesini abartan insan yoksa niye yolda yürürken benim gözüme baksın. hani insan olarak bazı şeyleri anlarsınız ya, anlıyoruz biz de, kadın açmış malı afedersin ,benim bakıp bakmadığıma bakıyor. ama hesap sorar gibi bakıyor, kavga arıyor bir şekil.. hele benim gibi sakallıysanız, hele burada bazı ergenlerin yerden yere vurduğu gibi 40 yaş üstüyseniz. dayı diyor, dede diyor , alay ediyor vs. önemli değil.

    buradan açık giyinen hatunlara şunu söylemek istiyorum. bizim evde bir laf vardır, “açık göte herkes bakar” diye..güzel de olsanız çirkin de olsanız götünüzü açarsanız size bakarlar, bunun için de kimseyi suçlayamazsınız, başınız da göğe ermez. sizin saygınlığınızdan gider sadece. göt loplanızın dışarı taştığı şortları, sütyen giymediğiniz için sarkmış göğüslerinizle dikkat çektiğiniz için hanımefendi olmuyorsunuz. görüntü neyse, ona göre muamele görüyorsunuz. kavga din kavgası mı, ateist falan mısınız, e iyi o zaman, verin kavganızı ne yapalım. ama sen götün açık geziyorsun diye ben de at gözlüğü takıp gezemem, kusura bakma. benim dinim bana bakmamayı emrediyor. fakat dört bir yanımı açıklığın bokunu çıkarmış kadınlar sarıyorsa sokakta, ben de boynu bükük yürüyemiyorum haliyle. gözümü kaçırdığım kadar kaçırıyorum.

    bir de sihirli tüyo.. hani sizin açık yerleriniz görülüyor ya mesela..siz de insanların akıllarının gittiğini falan zannediyorsunuz.. kralınız olsa en fazla iki metre sonra unutuluyorsunuz. insan bakar geçer, budur.. dünyayı fethetmiyorsunuz yani.

    işin müslümanlık boyutu.. sonuçta dinini yaşamak bir mücadele işi, bunu biliyoruz zaten. dert etmeyin, nefsimizle veya sizinle, biz bu mücadeleyi veririz.

  • 11. şehit orgeneral abu bakeroğlu

    son sözü onje vaten abijimdir.

  • 12. türkiye'de yapılmış zamanının ötesindeki parçalar

    nur yoldaş sultan i yegah
    tüm zamanların ötesinde bir şey bu

  • 13. eskisi kadar popüler olmayan internet siteleri

    (bkz: eksisozluk.com)

    hey gidi hey. bir zamanların kutsal bilgi kaynağı. sourberry'ler, ekşibition'lar, zirveleriyle özlediğimiz ekşi sözlük şimdilerde parayla entry girilen, troll kavgalarına meydan olan, milletin fakbadi aradığı tuhaf bir ortama dönüşmüş.

    bir zamanlar sözlükte yazar olabilmek ciddi zeka gerektirirdi. şimdi 250 liraya satılık nick ilanlarına denk geliyoruz.

  • 14. finlandiya başbakanının çılgınlar gibi partilemesi

  • 15. 1999 istanbul yapay depremi

    şu başlıkta yazılanlara inananların yüzde yüzünün aşı karşıtı olduğuna yemin edebilirim.

    (bkz: haarp)

  • 16. 17 ağustos 2022 trendyol iade reddi rezaleti

    1. bazı istisnai haller dışında (başlıkta değinilmiş o yüzden yeniden yazmıyorum) tüketici mesafeli satışlardan hiç bir gerekçe göstermeden cayabilir. (14 gün içinde)

    2. satıcı mesafeli satış yapmak istiyorsa açık kanun hükmüne riayet etmek zorunda olduğunun bilincinde olmalıdır.

    3. satıcılar kar beklentilerini ve maliyetlerini hesaplarken iadelerden dolayı oluşabilecek zararları ve maliyetleri hesaba katmak zorundalar.

    4. satıcılar iadeleri de göz önünde bulundurarak yaptıkları hesap neticesinde mesafeli satış gelirlerinin hedefleri ile uyuşmadığını tespit ederlerse yüz yüze satış ile yollarına devam edebilirler.

    5. bir ürünü iade ettiğinizde hem belli bir iş gücünün size ayrılmasına ve iş yüküne neden oluyorsunuz hem ekonomik bir zarara neden oluyorsunuz hem de kargo trafiğinden dolayı karbon ayak izi bırakıyorsunuz.

    bu yüzden iade ihtimalinizi en aza indirecek özeni gösterip araştırmayı yapmak insani olarak borcunuz.

    bir hakka sahip olmak ile o hakkı dürüstçe kullanmak farklı şeyler.

  • 17. 18 ağustos 2022 dolar kuru

    az önce bi benzin istasyonundan benzin aldım, karttan çektirecektim sıra bekliyordum.markenin önüne hayvan gibi audi a6 yı çekmiş almanya plakalı bir aile markette ne var ne yok toplamış,kasiyer kız da tek tek geçmeye çalışıyordu bunlar sırada insan var mı yok mu diye aldırış etmeden bişeyler almaya devam ediyorlardı.yaklaşık 10 dk sonra kasiyer 1100 tl civarı bişey dedi.adam kartı uzatarak eşine alaycı şekilde “60 euuuro” deyip güldü.sonra 2 kere kart şifresini hatalı girip bu kart dandik dandik temassız yok dedi.( ziraat bankası kartı)sonra ödeyip sıra bana geldi.ilk defa bi markette utandım.kendimden utanmadım.halkımın düştüğü durumdan utandım.benim 400 bin tl lik aracımı almak için çalıştığım senede o almanyada o audi a6 dan 2 tane alabilme ihtimaline utandım.gece gündüz çalışıp bi araba alamayan güzel halkım adına utandım.bu ülke eskiden böyle değildi.

  • 18. hülya avşar'ın 250 bin tl'ye çektiği klip

    mahallenin sübyancı menopoz teyzesini oynamaya kim ikna etti acaba.

  • 19. 63 yaşındaki bir hatuna alınacak en iyi hediye

    güllü yasin.

  • 20. eşinden gizli biriyle görüşmek sadakatsizlik midir

    abi yıl olmuş 2022, hala neleri tartışıyoruz. 10 santime kadar sokup çıkartmak sıkıntı yaratmaz, 11 kırmızı çizgi yalnız. orda zinaya girer. wow wow haramdır.

  • 21. mesajlaşılan erkeğin 40 yaşında dede çıkması

    "dünya sağlık örgütü (dsö)'nün yaptığı bir ayrıma göre, 45-59 yaş arası orta yaş, 60-74 yaş arası yaşlılık, 75-89 yaş arası ileri yaşlılık, 90 ve üstü ise ihtiyarlık kategorisine alınmıştır."

    40 yaşındaki insan orta yaş kategorisinde bile yer almıyorken, salakoğlu salak birinin bu yaştaki birine dede diyerek başlık açması kendisinin akıl ve mental yaşının 60 civarında olduğunu gösterir dedirten başlık. hadi burada gülüp eğleniyoruz da böyle andaval insanlar ile karşılaşmaktan çok korkuyorum. çünkü bu andaval ile gerçek hayatta karşılaşma ihtimalim olması için iq seviyemin intihar etmiş olması gerekiyor.

  • 22. vcd'den izlenmiş en unutulmaz film

    (bkz: avseq01.dat)

    gençlik yıllarımız.. *

  • 23. türbanlı kadınlar beyin göçüne zorlandılar

    (bkz: ravza kavakçı'nın ibb'den 155bin dolar burs alması)
    (bkz: ibb'den 2 milyon tl burs alan akp k.k. başkanı)

    vah vah yazık olmuş dedirten beyan.

  • 24. köpeğime izinsiz dokunamazsın diyen kadın

    köpeğinin hijyen hassasiyetinden ötürü sevilmemesini isteyen kadının, onu tasmasız dolaştırarak kendiyle çeliştiği durumdur.

  • 25. antalya'da sokak köpeklerinin zehirlenmesi

    dünyaya gelmiş canlıları o kadar umursuyor olsaydınız, onları sokaklara terketmez, evinize alır beraber yaşardınız. siz kimsenin sizi sevmediği dünyanızda, sizden daha sefil yaratıklar görmek için sokaklarda başıboş hayvanlar istiyorsunuz. onları sokaklarda bir avuç mama için korku içinde gördükçe, dünyada sizden daha sefil canlılar var diye mutlu oluyorsunuz. sokaklar insanlar içindir. hayvanların yeri sahiplerinin yanında mutlu ve huzurlu bir biçimde yaşamaktır.

  • 26. 18 ağustos 2022 fatih tezcan'ın hapse girmesi

    yanlıştır kimse kusura bakmasın.

    kanalizasyona atılması gereken adamı hapse atmak nereden bakarsan bak ödüllendirmektir.

  • 27. 1999 depremi gizemleri

    ne gizeminden bahsediyorsunuz bilmiyorum. gizem yazının sonunda alın size gizem

    o gece gölcük'te ve uyanıktım. çocuk yaşta sabahın köründe çalışıyorduk. o anın tamamında deniz kenarında dehşet içinde tanık olduk. hadi benim yaşım çok gençti ama yanımızda yaşça büyük insanların bile çatırdayan seslerden, çığlıklardan korkudan ağladığına şahit oldum. 45 saniye güzellemesi yapıyorlar sorun bakalım canlı yaşayanlara kaç 45 yıl sürmüş o an. yıkılan binaların toz bulutunda ciğerlerinize dolan çimento ve kumun ağrısını anlatsınlar size. tecrübesizliği, bilgisizliği cehaleti anlatsınlar. kolundan tutup çektikleri insanların bedenlerinin eksik ellerine gelmesini anlatsınlar.

    gizem mizem yoktu. dehşetti, o bitmek bilmeyen ayakta duramadığınız. korkudan dizlerinizin titrediği herkesin ne yapacağını bilmediği kaostan başka bir şey değildi. dizlerimin üzerinde ellerimle yeri tutmaya çalıştığımı hatırlıyorum. o an bırak ufoyu tek boynuzlu at bile gördüğümü düşünecek kadar sonun bir öncesindeydim. yerin sallanmasından yarılıp içine gireceğim korkusu ile çimleri tutup beklediğimi hatırlıyorum. ayakta kusan insanları hatırlıyorum.

    sonrası karanlık, sonrası çığlıklar, yardım feryatları. annesini babasını arayanlar. çocuklarına koşanlar. korkudan olduğu yere çakılanlar. bakın o zamanın resimlerine ortak bir şey görürsünüz. tozdan beyazlamış yüzler ama göz altları ağlamaktan yıkanmış insanlar. daha da kötüsü ne biliyor musunuz ? bütün dünya yıkıldı sanıyorsunuz. iletişim yok telefon yok elektrik yok. acaba dedim tek burası değil tüm dünya yıkıldı mı ? bilmiyorsunuz saatlerce de bilme şansınız olmuyor.

    boş alanlarda korku ve dehşetle toplanmış insanlar. bir anne hatırlıyorum çocuklarını tutup tutup sayıyordu. dehşet içinde baka kalmıştım. ellerini bırakmıyorlardı. duruyor tekrar sayıyordu. isimlerini söylüyordu. sarılıyordu sonra sayıyordu. şükrediyor. sayıyordu. durmuyordu ya da durduramıyordu kendini.

    ilk şoku atlattığınızda yıkılan yerlere koşmaya başlıyorsunuz. kim niye neden koşuyor bilmiyordu. hayatta kalmış ve sağlam olduğuna şükretmek gibiydi bir başkasına yardım etmek. elleri ile kazanlar. kürek yok mu diyenler. arabaların bagajlarından kriko arayanlar. devlet... devlet yoktu. karmakarışık oturup dua edenler. kuran okuyanlar. ağlayanlar ve koşanlar.

    koşmak eziyetin en büyüğü. küçük yer herkes birbirini tanıyor. evi yıkılmamış olanlar sağ salim kurtulanlar. annesi babası bir akrabası ya da tanıdığının oturduğu yere koşuyor. yıkılmışın karşısında yıkılan insanlar görüyorsunuz. dizlerinin üzerine çökmüş. kim bilir o yolu koşarken ne dualar ederek koşuyor. kimileri şükrediyor bina ayaktaysa. kimileri binayla birlikte yıkılıyor.

    bana gizemli gelen tek şey. deprem olduktan sonra güneşin doğması arasında geçen kısacık süreydi. ne olduğunu ne yapacağımı anlamakla ve etrafımda olup biteni kavramak arasında geçen sürede güneş doğuvermişti.

    ben şanslıydım. yaşımız küçük olduğu için apar topar ilk araçlarla şirket istanbul'a göndermişti beni. akşama doğru yıkılan binaların, enkazların arasından aracın içinde dua edip allahım sen yardım et feryatları arasında çıktım o kabustan.

    ama kabusum bitmemişti. 6. gün bu seferde adapazarı'na gönderildik. bu sefer insani amaçlarla. gönüllüydük işte. su, gıda çadır. ne bulunduysa. adapazında eski elmas otelin orada bir yerde. ki yıkılmıştı elmas otel. enkazında hala insan aranıyordu. bilirdim o oteli. çatısında bir barı vardı ve canlı müzik olurdu. ama yerinde hiç bir şey kalmamıştı. az bir yığın.

    biz enkazlarda çalışan insanlara su yemek taşıyorduk. su mecburiyetten içiliyordu da yemek yemek mümkün değildi. koku.... ceset kokusu. kokuyu gidermek imkansız. üzerimiz başımız kokuyordu. nefes almaktan korkuyorduk. ağzımızı burnumuzu tülbentlerle sarıyor ve tülbente hani şu sporcuların kullandığı kremden sürüyorduk. biraz idare ediyordu sonra o koku tekrar gelmeye başlıyordu. bir süre sonra koku gitti. kokuya içinde kala kala alışmıştık. ya da artık beynimiz o kokuyu ayırt edemez hale gelmişti. iş makineleri çalışıyordu. koku artınca yada daha keskin bir koku etrafa yayılınca herkes duruyordu. ve o alana bakmaya başlıyorduk. bu kaldırdığın bir şeyin altından ceset çıktı demekti. ama her şey gri bir toz içindeydi. her yer gri her şey gri cesetler gri.

    insanlık griydi. yağmalayanlar. çalanlar. hırsızlık için araçlara doluşup gelenler. ve yıkılmış ya da yıkılmak üzere olan evlerinde eşyalarını korumaya çalışanlar. anılarını bulmaya çalışanlar. kaos her anında her şekilde devam ediyordu. öyle ki birine bir şey götürmek istediğimizde yaklaşmıyorduk. uzaktan soruyorduk çünkü bizi de hırsız ya da yağmacı sanmalarından korkuyorduk. hele gece hiç dolaşmıyorduk.

    şimdi buraya kadar okumuşlara. genç arkadaşlarıma. gizem falan yoktu insanlardan çok insanlığın öldüğü bir zamandı.

    oradan öğrendiğim iki şey beni çok korkutuyor. depremin sadece yıkılan binalar olduğunu sanıyorsunuz. deprem sonrası depremden daha korkunç. alın size gizem.

    1- depremde en çok yardım edenlerle en azından gece gündüz çalışanlar askerlerdi. hepiniz bilirsiniz eskiden eğer istanbullu isen istanbulda askerlik yapamazdın. sebebini o depremde anlamıştım. askerlerin aileleri depremden uzak yerlerde olduğu için ve kışlalar şehir merkezinde olduğu için onlar kendi kaygı ve endişelerinden uzak yardım edebiliyorlardı mesele sadece emir değildi. aynı zamanda koruyabiliyorlardı. o kışlalar nerede?

    2 - yüzbinlerce mülteci ile doldurduğunuz şehirlerde. kolluk kuvvetinin yüz katı mültecinin yada düzensiz göçmenin geldiği coğrafyayı düşünün. 99 depreminde sayıları az olmasına rağmen kendi insanımız ile kendi yağmacımız ve hırsızımız ile başa çıkamadık. istanbul'da olası bir depremde bunlarla nasıl baş edeceksiniz? gizem bunlarda buralarda.

    edit : mesajlar atılmış hiç mi bir olağanüstülük yoktu diye. hatırladığım tek şey sıcak bunaltıcı bir yaz akşamıydı. gökyüzü güzeldi saat ikiden sonra denizin durgunluğu aklımda kalan şey. deniz hareketsiz dümdüz parlıyordu. deprem olduğu tarihte yirmi milyon insanın yaşadığı alanda etkili oldu. bir gizem olsaydı yirmi milyon insan bir tek yıldızları mı anlatırdı. gördüğüm tek olağanüstülük insanların korkusu ve mücadelesiydi. o tarihte benim yaş grubumda olan insanların duyarlılığıydı. dünyanın her yerinden insanlar yardıma geldi. kimimiz tercüman olarak çalıştık. kimimiz yardım dağıttık. kimimiz istatistik çıkardık. yakınlarına ulaşamayanlar için listeler. ne yapabilirsek işte. üniversiteler ve gençlerin devletten daha hızlı organize olduğuna şahit oldum. depremden sonra ilk 10 12 saat insanların vahşiliğine ve çaresizliğine tanık oldum. köpekleri hatırlıyorum hatta ne oluyor diye dönüp bakmıştık ama depremden çok kısa süre önce belki 50 saniye belki bir dakika. köpekler yattıkları yerden kalkıp sağa sola koşmaya ve havlamaya başladılar. biz onlara bakarken sallanmaya başladık. hepsi bu

  • 28. param olmasa eşim benimle evlenir miydi

    erkek adam varlıkta, kadın yoklukta belli olur denir. bu tür soruların cevabını yaşamadan öğrenemezsin.

  • 29. masterchef türkiye

    fatmanur'un akp'nin ete kemiğe bürünmüş hali olduğu program.

    cahillik check
    ego check
    herkese bok atma check
    yalan yanlış konuşma check
    kendinin üstlerine yağ yapma check
    kendini bir şey sanmak check
    numaradan bayılma, mağdur olma check

  • 30. serdar ortaç'ın hayatım film olacak açıklaması

  • 31. mide bulandıran sosyal medya deyişleri

    (bkz: devamke) diyeni skesim geliyor o derece. ayrıca bi ara (bkz: vurur yüze ifadesi) vardı ki kullanan evlat olsa sevilmez.

  • 32. paris'ten kayseri'ye limuzin ile gelen gurbetçi

    absürt, anormal ama normal aynı zamanda. çocukluk hayali imiş, gerçekleştirmiş. ne var yani?
    sosyal hayatta ve medyada beğeni için kırk türlü maymunluktan daha elim değil.

  • 33. günaydın mesajı atmak flört müdür sorunsalı

    günaydın mesajı flört başlangıcı olabilir ama 4 gün boyunca sabah akşam başka bir erkekle konuşma aldatmadır. hahahaha. işe bak. zaten böyle biriyle sevgili olunmaz.

  • 34. 18 ağustos 2022 israil'in türklere teşekkür etmesi

    israil bizim dostumuzdur.
    araplarla işimiz olmaz.

    sadece 1 yıl kadar erkene alındı buluşma.

    hoşgeldin dost.

    edit: mesaj alımım kapalı olduğu için bana küfür etmek isteyenler olabilir.
    onlara da şöyle bir mesaj vereyim:

    yallah arabistana. hakettiğiniz çölünüze gidin. türkiye cumhuriyeti size fazla.

  • 35. yurt dışında döner yemek

    en son londra'da gözlemlediğim şey.bir türk dönercisi bulup döner istedim usta diyor ki

    -sana wrap yapayım mı?
    +usta sen nerelisin?
    -gümüşhane
    +yap usta wrap yap
    -soft drink alır mısın ?
    +…..

    ya sen gümüşhaneli 60 yaşında bir amca sın ne wrap ı ne soft drink i “marul koyayım mı? “
    “soğan olsun mu ?” senin sorman gereken sorular bunlar hangimiz daha cok ingilizce biliyoz diye mi yarıscaz.

    döner de berbattı.

  • 36. rte'nin akp'li yöneticilere hediye ettiği saat

    vergilerimizi birbirlerine hediye ediyorlar.
    bizler de izliyoruz. ne güzel ülke be.

    bugün, akp'li olan herkes bu saati bir olimpiyat meşalesi edasıyla taşıyacak ve herkese bunu göstermek için üstün çaba gösterecektir.
    lakin ilk seçimden hemen sonra bu saati saklamak için çok daha büyük mücadele vereceklerdir.

    gelelim saate; cb logosu olduğuna göre cumhurbaşkanlığı bütçesinden karşılanmış belli ki.
    ayet okuyup, bakın allah sizi sınıyor derken öte yandan da israfın gözüne gözüne vurmak ne güzel şey.

  • 37. lise arkadaşlarıyla şimdiki ilişki durumu

    iki arkadaşım hariç hemen hemen hepsiyle iletişimim kesildi, muhafazakar bir semtin lisesindeydim. cumaya gitmeyen 2-3 kişiden biri olduğum için hakkımda "abdestsiz adamın aramızda ne işi var" tarzı laflar bile çıkmıştı. ben bu adamla neyin sohbetini edebilirim ki ? ya da birbirimize katacak neyimiz olabilir ? o yüzden ben gayet mutluyum, onlar da ne halleri varsa görsünler.

  • 38. merkez bankası faizi neden indirdi

    az önce investing'de şenay şerefoğlu'nun bugün yazdığı yazıya denk geldim. konuyu merak eden, bir ekonomi yazarının gözünden anlamak isteyenler için burada paylaşmak istedim.

    yazının linki

    mesele şu: "son 7 toplantıda faizi sabit tutan merkez bankası, cari dengede, ihracat gelirlerinde, dış ticarette, tarımsal enflasyonda, üretici enflasyonunda, tüketici enflasyonunda, dövizde, imalatta işlerin istenen gibi gitmediğini görmüş olamaz. hepimiz aynı verileri takip ediyoruz. peki olumlu sonuç alınamazken bu ısrar?..."

    sakin geçmesi beklenen toplantıdan gelen sürpriz faiz indirimi ile oynaklık arttı.
    merkez bankası bugün faizi 100 baz puan indirdi ve %13’e düşürdü. beklentiler ise faizin sabit bırakılması yönündeydi.

    merkez bankası faizi neden indirdi?
    karar metninde büyümeye çok kez vurgu yapıldı ve büyümenin desteklenmesi için faiz indirimi yapıldı.
    bankanın açıklaması: küresel büyümeye yönelik belirsizliklerin ve jeopolitik risklerin arttığı bir dönemde sanayi üretiminde yakalanan ivmenin ve istihdamdaki artış trendinin sürdürülmesi açısından finansal koşulların destekleyici olması önem arz etmektedir. bu çerçevede kurul, politika faizinin 100 baz puan düşürülmesine karar vermiş, mevcut görünüm altında güncellenen politika faiz düzeyinin yeterli olduğunu değerlendirmiştir.

    `merkez bankası neden enflasyonla mücadele yerine büyümeyi destekliyor?`
    bunun en kestirme cevabı hükümetin böyle istiyor olması. zaten uygulanan kkm ile tcmb, hazine’ye mütemadiyen destek sağlıyor ve para basıyor. bunu para arz göstergesinden görebiliyoruz. yeni ekonomi modeline liralaşma stratejisi adı altında destek verileceği zaten sene başında söylenmişti. adım adım da bu destek sağlanmaya devam ediyor.

    büyümede nasıl bir son var?
    çeyreklik bazda türkiye ekonomisi büyüme gösterdi, fakat son haftalarda üreticilerin kredi sorunu hemen her toplantıda dile getirildi. hatırlarsanız iso toplantısında da sanayiciler hem kredi oranlarının çok yüksek olduğunu hem de bankaların kredi vermediğini belirtmişlerdi. tcmb başkanı kavcıoğlu ise önce bunu kabul etmedi, ardından yüksekse alma diyerek şaşırtan bir cevapta bulundu.
    hazine bakanlığına da çok kez sanayici ve diğer odalara bağlı üreticilerden kredi sorunlarına dair şikayetler gitti. hükümet de politika yapıcılar da bunu çözmek zorundalar çünkü yeni sistemde amaç bu.

    yeni ekonomi modeli ne diyor?
    faiz düşük olacak, böylelikle yatırım ve üretim artacak bu haliyle istihdam alanı sağlayacak. çok çalışılıp ihracatta rekorlar kırılınca gelen dövizle de cari fazla verilecek.
    bakın sitemin henüz en başında tıkanma var. düşük faiz- yüksek yatırım ve üretim? merkez bankasının kullandığı ve bugün %13’e indirdiği faizin piyasada bir karşılığı yok. bankalar çok yüksek oranlarda faiz veriyor ve böyle olunca daha en başta sıkıntı yaşanınca ne üretime gelinebiliyor ne de cari fazlaya. zaten fazla verilmesi cari denge şu an 32 milyar dolar açık vermiş durumda.

    neden büyüme bu kadar destekleniyor?
    büyüğünden küçüğüne birçok ülke merkez bankasının faiz yükseltmesinin nedeni enflasyon. türkiye zaten dünyada en yüksek enflasyona sahip ülkelerden. neden enflasyon büyüme kadar önemsenmiyor? bunun en temel sebebi seçime gidiliyor olması. bu süreçte esnafın, iş dünyasının, büyükten küçüğe tüm işletmelerin çalışması, çarkların dönmesi isteniyor. bunun için de tüm imkanlar seferber ediliyor.

    işe yarar mı?
    böylesi kabul edilemeyecek, insanları derin yoksulluğa iten enflasyon karşısında ülke ekonomisi %10-%20 büyüse ne işe yarar? o büyüme genele yayılmadıktan, alım gücü artmadıktan ve sadece belli kesim daha zenginleştikten sonra gerçekten adı ‘büyüme’ olabilir mi?
    iktisadi kuralların ve piyasa dinamiklerinin çiğnemesi, enflasyon ve faiz arasındaki dengeyi ters okumakta ısrar edilmesi ve bu uygulanan sistemin işe yaradığına dair bir somut gösterge olmamasına ama işe yaramadığına dair de birçok somut gösterge olmasına rağmen ısrar edilmesinin faturası reel tarafta patlayan enflasyon finans tarafında ise kur ve risk primindeki oynaklık.
    bugün karar sonrası kur 18,15’e çıktı, zaten tarihi zirve 18,36. %70 olan enflasyonun ise kur etkisiyle ekim gibi %90’a yaklaşması çok olası görülüyor.

    son 7 toplantıda faizi sabit tutan merkez bankası, cari dengede, ihracat gelirlerinde, dış ticarette, tarımsal enflasyonda, üretici enflasyonunda, tüketici enflasyonunda, dövizde, imalatta işlerin istenen gibi gitmediğini görmüş olamaz. hepimiz aynı verileri takip ediyoruz. peki olumlu sonuç alınamazken bu ısrar?...

  • 39. ilk buluşmada nasıl selamlaşılmalı sorunsalı

    selamünaleyküm

  • 40. hayatın en acımasız gerçeği

    sevdiğin insanların ölüyor olması.

  • 41. a. wien'in fenerin 28 şampiyonluğunu kabul etmesi

    aynı zamanda avusturya wien başkanı fenerbahçe sadrazamına denk sayılacak

  • 42. tff başkanı büyükekşi'nin masayı yumruklaması

    valla söylediklerinin arkasında durursa haklı olan masaya elini vurmadır.

    yetti artık her başarısız başkanın, ligi manipüle etmeye çalışarak, yok şu hakemi istemeyiz, yok tff ayağını denk alsın, yok komplo var demesi.

    bunu tuttuğum takımın başkanı için de (ali koç) söylüyorum.

    yeter lan sürekli bir tehdit, ortam germe.
    devlet bugün sırtınızdan elini çekse, hepiniz batıksınız lan.

    kağıttan kaplanlık yapmayın.

  • 43. artık burun yaptırmayanın kalmaması

    ben kaldım lan para toplayalım da benimkini de yaptıralım

    doğru olmayan tespit

  • 44. 26 yaşındaki erkek vs 36 yaşındaki amca

    ekşide yazmak mı? yoksa meme fotoğraflı cinsiyetçi veya yaşla alakalı başlık açmak mı.
    ikincisi diye oyumu kullanıyorum. hamam böceği gibiler, bir hesabı engelliyorum yenisi geliyor hemen.

  • 45. türk dizi tarihinin uyumları unutulmayan çifti

    hayalet - akbabuş
    (bkz: behzat ç)

  • 46. hayatında hiç dövme yaptırmamış insan

    şu hayatta hiç dövme yaptırmadığını ara ara düşünüp sonra yine dövmesiz yaşamaya devam eder.

  • 47. türklerin schengen vize taleplerinin reddedilmesi

    vizeci arkadaslara 50-60 euro domalmak yerine sadece yarım saatte tüm rezervasyonları booking vs rahat bir şekilde yapabilirsiniz. zaten internette tüm belgeler yazıyor toplamak da çok zor değil. vizeci arkadaşlar sayesinde x kadar vize aldım vs yazanlara çok da itibar etmeyiniz

  • 48. menüsünde alkol olmayan kiracı arayan ev sahibi

    amk bi karış sakal bırakıp selaminaleykum diye diye gidicen yanına evi tutup imzayı attıktan sonra kuracan çilingiri çağıracan pezevengi görsün anasının amini.

  • 49. erkeklerin yaşlandıkça yakışıklılaştığı gerçeği

    yukarıda bir hanım ( memeli) var. erkeklerle ilgili önüme çıkan kaç tane başlık varsa, hepsine entry girmiş. bi sıkıntısı var ama...

    edit: üşenmedim ablanın profilene şöyle bir baktım. ilginç bir bilgi olarak 2. mahmut için de kendileri seksi olduğunu düşünüyormuş.

    edit2: olum bu hanımla konuşan amma çok varmış
    herkes bir anısını atmaya başladıxjdjdjddhf

    edit3: bir yazar arkadaşımız da üşenmeden enrtyleri okumuş ve rolex saat hediye edilmiş ama takamıyormuş ve banka kasasında, güneşli günleri tekrar görmek üzere inzivaya çekilmiş.

    not: yalnız buradan memem var edasıyla fotoğraf çekip, koyan ablamıza sesleniyorum; sayemde iyi prim yaptınız. rolex saatin yüzde elli hissesini üstüme yapın bu iş huzur içinde çözülsün.

  • 50. gürcülerin ucuz alışveriş için türkiye'ye gelmesi

    işin ilginç tarafı, bundan 7-8 yıl önce tersi yaşanırdı. karadenizliler gürcistan'a geçip arabasını yaptırır, depoyu doldurur gelirdi.

    yukarıda arkadaş "kesinlikle yasaklanmalı" demiş. 10 yıl türk vatandaşları yaptı aynısını, o zaman keyifliydi. şimdi gerçeği görmek yerine yasaklamayı teklif etmek muazzam.