eminim başka yazan arkadaşlar da olmuştur ancak olay ne okuduğunuzda değil ne kadar başarılı olduğunuza ve bölüm dışında da kendinizi ne kadar geliştirdiğinize bağlıdır.
misal ziraat mühendisliği. bu bölümden mezun bir tanıdığım var, üstelik adını söylediğinde "hangi şehirdeydi ki o okul acaba?" diyebileceğiniz bir okuldan mezun. ancak adam işini seviyor, önce anadoluyu gezip gübre sattı, şu anda da kendi geliştirdiği formülle böcek ilaçlama şirketi kurup organik ilaçlama yapıyor. işini seviyor, bir sürü otel restoran ve okul kantini bağladı.
bir diğer arkadaşım malzeme mühendisi. ne iş bulunur ki dediler, yazma dediler adam istiyorum dedi. hem okurken bir sürü projeye katıldı hem de mezun olduktan sonra şu an savunma sanayisine iş yapan bir şirketin kurucu ortağı oldu. aileden zengin falan da değil, ortaya bilgisini koydu, azimle çalışıyor. yaptığı işi daha detaylı anlatmak isterdim ama öyle teknik ki reçine falan hazırlıyoruz diyor anlamıyorum.
bir diğeri üniversitede sıralamaya girmesine karşın annesinin ısrarlarına rağmen konservatuar okudu. konu komşu "yazık etti kendine işsiz kalır" diye düşünürken şimdi "tv'de bizim oğlanın dizisi var kaçırmayalım" diyorlar apartman teyzeleri.
tabi kötü örnekler de var. ancak bunlar okunan bölümle değil, okuyan kişiyle ilgili örnekler. ortak özellikleri ise ailesinin ya da tanıdıklarının onlar için bir şey (torpil) yapmadığını savunup her şeye küsen tipler. evet torpil ülkenin gerçeği, ancak biri size "torpilim olmadığı için iş bulamıyorum" diyorsa o kişiden uzak durun. ne kendisine ne çevresine gram faydası bulunmayan, sürekli etrafı suçlayıp kendine dönüp bakmaktan aciz biridir kuvvetle muhtemel.
hangi bölümü okursam daha iyi para kazanırım demeyin. doktorun 5 katı kazanan öğretmen de gördü bu gözler, bilgisayar mühendisi olup asgari ücret kazananı da. sen işinde iyi olursan mutlaka para kazanırsın, klişe değil bu. sen iyiysen birileri seni fark eder, istanbulspor'da oynarken bir fransız kulübü transfer edebilir seni.
lütfen şikayet kültüründen uzaklaşın. ortadoğu hastalığına yakalanırsanız sadece şikayet eder ve kendinizi mutsuz etmekten başka bir şey yapmamış olursunuz.
island er besti stadurinn til ad lifa19 profili
-
işsizlik garantisi veren bölümler
-
türkiye'de yapılmış en iyi komedi filmi
yakın geçmiş için konuşursak (bkz: pardon)
-
fenerbahçe'nin gelmiş geçmiş en iyi 11'i
yaş gerçekten önemli. defansın göbeğine uche - högh ikilisini yazmayanların tek geçerli sebebi yaşlarının yetmemesi olabilir. diğer her mevki için farklı alternatifler olabilir, normaldir. ancak defansın ortası bu iki adamındır. tarihin en uyumlu fenerbahçe ikilisidir aynı zamanda bu sarışın ve siyahi arkadaş.
-
business class vs economy class
iş gereği sık seyahat yapsam da genelde maksimum 4 saat civarı mesafeler oluyor ve şirketim bir kere bile bana business class bilet almadı (niye alsın zaten o da ayrı bir konu). hayatımda bir kez millerle upgrade ederek uzak mesafeye 8-10 saat civarı business class uçtum. daha önce benzer mesafeleri economy kullanarak da tecrübe etmiş biri olarak "hakikaten başkaymış" dedim. bildiğin bebekler gibi uyumuşum, ne boyun tutulması ne bir rahatsızlık, ne koridora geçmek için senden izin isteyen bir yolcu ne de uçak iner inmez koridorda başının dibinde kapıların açılmasını bekleyen kalabalık. size tavsiyem uzak mesafe uçuşların birinde daha önce biriktirdiğiniz millerle business upgrade yapın. dünyaya bir defa geliyorsunuz arada böyle şımarıklıklar herkesin hakkı :)
-
evde bira yapımına vergi getirilmeli
normal şartlarda açıklama "içkideki vergi yükü insanları başka alternatiflere yönlendiriyor. evde bira yapımı hijyen açısından sıkıntılar doğurabilir ve halk sağlığını etkileme riski yüksektir. bu nedenle devletten ricamız vergi yükünü hafifletmeleri, bu sayede evde bira yapımı da cazibesini yitirecektir" şeklinde olmalıydı.
ama burası türkiye, "benden alıyorsun onlardan da al çünkü satışlarım azalıyor" demiş. ülkenin görece elit kesimi bile bu kafa yapısındaysa vah bize vahlar bize. -
düğün sevmeyen bir erkekle evlenmek
-
ben teyzemin kızıyla evliyim
(bkz: dayınla evlenip napıcan)
-
bulgar pasaportu
google kullanmayı bilmeyenlere verilmeyen pasaport. üzgünüm bro.
-
japonya'da bulunup türkiye'de bulunmayan şeyler
olm her şeyi deyin ama zeka demeyin çok rica ediyorum.
vakti zamanında evdeki tv kumandası bozuktu. afedersin japon mu koreli mi olduğu belli değil bir arkadaşım geldi. neyse bu haber kanalı açacak kaçıncı kanal dedi 18 dedim. o sırada da kanal 200'lerde falan. bu tv'nin önüne çöktü başladı geri tuşuna basmaya. önce alık alık baktım, sonra "yavrucuğum sen gerizekalı mısın??" deyip tv'yi kapatıp açtım ve direkt 1'inci kanal açıldı. "bas şimdi 17 kere hızlıca istediğin kanala gel" dedim. "woawwww you are genius maaaan" dedi. bu kadar da kafaları az basıyor işte. bu adamlar zeki değil çalışkan. -
2016 ekonomik krizi
-
kırmızı ışıkta otobüsten inmek isteyen polis
alnından öpmek istediğim bir adet kahramanı barındıran olay. üniforma fetişisti yalakalarla dolu ülkemizde böyle kardeşlerimiz adeta çölde vaha gibi.
-
19 haziran 2016 lgbti yürüyüşüne katliam çağrısı
gerçek islam bu değil, şaka lan şaka tam olarak bu.
-
metro muavinine yardım kampanyası
başarıya ulaşırsa dağda sokakta bayırda herkes birbirinin suratına attırır ki sıçtığımızın resmi olur.
(bkz: yapma evladım yapma çocuğum) -
beşiktaş
son zamanlarda beşiktaş'a uzaktan da olsa sempati duyan çoğu futbolsevere antipatik gelen takım.
peki gezi'de siyasi partiler üstü bir duruş sergilerken yere göğe sığdırılamayan taraftar grubu, saygınlıkla özdeşleşen beşiktaşlı duruşu varken ne oldu da şu anda başkanından teknik adamına her demeci eleştirilir bir kulüp haline gelindi?
değişen tek şey şu, beşiktaş artık mahallenin bıçkın ama üniversite okumamış abisi değil. kulüp hem maddi olarak toparlanıyor, hem şampiyonluk garanti gibi, hem stad yapıldı, hem de hiç olmadığı kadar türk basınının gündeminde.
şu şartlarda elbette ki bu takım birilerine dokunmaya başlıyor. ben beşiktaş'ın önceki yıllara nazaran daha çirkin/yanlış bir görüntü sergilediğini düşünmüyorum. hatta eğer sportif başarıyı orta vadeye yayabilir ve 5 yıl içinde 3 ya da 4 kez şampiyon olurlarsa görecekler ki herkes beşiktaş'tan nefret etmeye başlayacak.
şu ana kadar "ben galatasaraylıyım ama çarşı başka" diyenlerin, "ben fenerliyim ama tribün dedin mi beşiktaş abicim" diye geveleyenlerin tek dayanak noktası beşiktaş'ın ortalama 10 yılda bir şampiyon olmasıydı. şimdi en ufak bir kıpırdanmada silahlar çekildi, gerçek düşünceler gün gibi ortaya çıktı. -
beyaz futbol
şu grubu topluca norveç'e gönder, en yaşanabilir ülkeler sıralamasında 50 basamak aşağıya düşer.
-
sokak ortasında öpüşen sevgililer
sevgiliyle öpüşmenin, kadını insanların gözünde düşürdüğünü düşünen insanların bulunduğunu gördükçe hayata dair umutlarım daha da azalıyor. oysa mesela bir erkek sevgilisine herkesin içinde tokat atsa bu zihniyetteki tipler kalkıp en ufak bir hamlede bulunmaz, hatta "karı kocanın arasına girilmez" düsturuyla görmezden gelir.
kadını öpmek, sarılmak, el ele sokaklarda yürümek yoluyla onları aşağılamayın sakın. sövün, dövün ki kadın da kendi değerini bulsun. amk yobazları sizi. -
bana ingilizce isim önerileri
dick nasıl?
-
gratis
prezervatif satmadan önce müşterilerine iq testi yapması gereken mağazalar zinciri.
-
ekonomi düzelsin diye ak partiye oy vermek
böyle düşünen arkadaşlar birleşik arap emirlikleri'nde, gayet düzgün bir ekonomide, siyasi istikrar sorunu olmadan yaşayabilirler. tabi yanlışlıkla sharjah'a giderler de ramazan ayında sokakta yemek yerlerse "kırbaç cezası neymiş yeaa gerçek islam bu değil hmmffss" demesinler.
insan hak ve özgürlüğü ile ekonomik refah arasında doğrusal bir orantı yoktur. misal uruguay'daki özgürlükler katar'dan fazladır. mesele tercih meselesi, insan gibi yaşamak mı yoksa boynuna altın bir tasma vurulması mı?
karar senin, bakalım kişisel hak ve özgürlüklerin gsmh cinsinden kaç bin dolar ediyor?