kim davet ettiyse o alır.
kelly bundey22 profili
-
airfryer'ı kız tarafı mı alır erkek tarafı mı
-
cnbc-e'de dizi izlenen yıllar
ekşi'de doksanlı yıllar romantizminin yavaş yavaş bitip 2000-2010 romantizminin yapılmaya başlandığının resmidir. cnbc-e'de dizi izlenen yıllarda her yerde 80'ler partisi veriliyordu çünkü seksenler romantizmi modaydı.
5-10 sene sonra da 2020'nin romantizmi başlar.
2030 yılındayız:
"2020'de ne kadar mutluyduk, o güzel günlerin kıymetini bilemedik. keşke o günlere dönebilsek. o zamanlar hayattaki en büyük derdimiz evde oturup netflix izlemekti. " -
freddie mercury
ölüm yıldönümü gelen efsane rockstar.
-
bir türk erkeğinin ortalama 15 kadınla yatması
15 yine azmış. anketi sözlükte yapsalarmış en az 30 çıkarmış.
-
avrupa'daki et ve balık tüketim haritaları
ortamlarda "üç tarafı denizlerle kaplı bir tarım ülkesiyiz" dersin kim bilecek. insanlar şeker basılmış işlenmiş gıda dışında bir şey yemiyor, yiyemiyor.
-
şeytanın aslında kötü olmaması
şeytan aslında haklıdır da. tevrat, incil ve kuran'da anlatılan hikayeye göre "sonsuz hikmet sahibi" denen tanrı insanı yaratacağı zaman ondan da hikmetli olan şeytan daha en baştan itiraz ediyor ve "yeryüzünde bozgunculuk yapacak, kan dökecek bir canlı mı yaratacaksın" diyor. tanrı "ben yarattığımı senden iyi bilirim" deyip susturuyor. sonra tanrı insanı yaratınca şeytan'a dönüp "bu insan senden de meleklerden de üstün, bunun önünde saygı duruşunda dur" diyor ve şeytan "hayır" diyor. sonra tanrı şeytanla bahse giriyor ve şeytan "görürsün insanların çoğunu yoldan çıkartacağım" diyor.
sonunda şeytan haklı çıkıyor ve gerçekten de insanların çoğu yoldan çıkıyor, yeryüzünde bozgunculuk yapan, kan döken bir tür haline geliyor. peki şeytan karşısında yanılan ve iddiayı kaybeden tanrı ne yapıyor? çocuk gibi trip atıp "hem seni hem insanları cehenneme atıp sonsuza kadar işkence edeceğim" diyor.
(bkz: #122736486)
bir bakıma şeytan tanrı'nın olaylı ve tripli bir şekilde ayrıldığı eski sevgilisidir. -
köylerdeki komik lakaplar
(bkz: süslü sülü)
-
80'lerde doğanların yaşlanmaması
sözlükçülerin yarın yokmuşçasına ego yarıştırdığı onlarca başlıktan biri. sözlük bildiğin "instagram'ın resimsizi" haline geliyor. herkes her başlıkta durmadan kendini övüyor.
tipik sözlükçü: en az 1.92 boyundadır, maaşı 10 bin dolardan başlar, en az 6 dil bilir, iq'su en az 200'dür ve 10 farklı ülkede 10 farklı sevgilisi mevcuttur. 40 yaşına gelse de en fazla 20 gösterir. insanlara yaşını söylediğinde asla inanmazlar. ha bir de yurt dışına çıktığında türk olduğunu söyleyince herkes şaşırır çünkü onu görenler norveçli veya isveçli olduğunu düşünürler.
en iyi çocukluğu ve en iyi gençliği o yaşamıştır, o büyüyünce dünya da bozulmuştur çünkü dünya onun yüzünün suyu hürmetine yaratılmıştır. dünyadaki son düzgün nesil kendi neslidir, en iyi filmler onun gençliğinde çekilmiş, en güzel müzikler onun ergenliğine denk gelmiştir. en iyi eğitimi o almıştır, en zor sınavlardan o geçmiştir. 6 yasından beri ateisttir, en az 3 enstrüman çalabilir, 30 yıldır evinde televizyon açılmamıştır, belgesel dışında bir şey izlememez, kendi gibi çocuğu da dahidir, instagram ve facebook hesaplarını yıllar önce kapatmıştır, sürekli al-sat yaparak bitcoin düşerken de yükselirken de kazanır. işyerinde kafası atarsa istifayı basar geçer. tüm dünya klasiklerini daha ilkokuldayken orijinal dilinde okumuştur.
her biriniz birer peygamber hatta tanrısınız. tüm dünya sizi tanımalı ve size tapmalı. siz olmasaydınız dünya da olmazdı. -
deniz salyası önergesinin akp mhp oylarıyla reddi
adamlar simpsons'daki mr burns gibiler. kötü olan her şeyin yanındalar, iyi olan her şeye karşılar.
durun daha, önce içlerinden biri tam olarak bu işi yapan bir şirket kuracak, sonra bu işin ihalesi o şirkete verilecek ve para kazanacaklar. -
9 ocak 2020 iran'ın abd üslerine saldırısı
eğer atışlar isabetsiz olduysa kesin iran yapmıştır. galiba adamların nişan almayı bilen tek elemanı süleymani'ydi, o gidince geriye isabetli atış yapacak kimse kalmadı.
(bkz: aranızda hala bomba atmayı bilmeyen hayvanlar var) -
google'dan gelen yıllık 124 bin $'lık iş teklifi
$124 bin büyük ihtimalle garanti maaştır. bunun üzerine bonusu, hissesi, primleri filan da olacaktır. bunlarla beraber alacağın brüt maaş 150-160 bini rahat rahat geçer. eğer bu dediklerim $124 bine dahilse o zaman kesinlikle değmez derim. normalde hisseler ve bonuslar dahil google, apple, microsoft ve intel gibi şirketlerin bölgedeki yazılımcılara $150 binin altında verdiği çok nadirdir.
bu paraya şehrin dışında ev tutup trafik cefası çekersin ama geçinilmeyecek gibi değil. california en yüksek gelir vergisine sahip eyaletlerden biri ama evli olduğun için ufak bir vergi indirimi olacaktır. yıllık $124 binin evli bir çifte aylık getirisi $7400 dolardır. 3 bin doları kiraya versen geri kalan 4,400 dolara geçinirsin. lüks bir hayatın olmaz ama ayağını yorganına göre uzatarak rahat geçinirsin.
yalnız contractor olunacaksa hiç girilmesin. yasalara göre contractor'lar işçi sayılmıyor ve normal vergilerin üstüne bir de serbest çalışan vergisi (self employment tax) ödüyorlar. bu da tüm vergilerin üzerine fazladan bir %10 civarı yük demek (tam rakamı hatırlamıyorum). ayrıca contractorlar kendi sağlık sigortalarını kendileri alıyorlar ve bunu da tamamen cepten ödüyorlar.
contractor olmanın bir avantajı var o da tatil günleriniz sınırlı değil ve çoğu zaman evden çalışabiliyorsunuz. normal çalışanların sahip olduğu bir çok hakka sahip değilsiniz ama bazı konularda da onlardan daha çok hakkınız var çünkü şirket kağıt üzerinde sizin patronunuz olmak yerine müşteriniz oluyor. bu durumda projeleri zamanında bitirdiğiniz sürece saatlerinizi kendiniz belirliyorsunuz ama kriz zamanında ilk tekme vurulan da siz oluyorsunuz.
not: aynı bölgede epeyce büyük ve bilinen bir teknoloji şirketimdeyim. -
vedat milor'un izmirlilere ayar vermesi
adamcağız bir şehrin bir yiyeceğe verdiği isimle ilgili hiçbir şekilde hakaret bile içermeyen hafifçe bir takılmada bulundu diye adamın yedi sülalesine küfür ve hakaretler edilmiş. ortamlarda "türkiye'nin en aydın ve modern insanları biziz, aslında bizim yerimiz avrupa" dersiniz kim bilecek. ortadoğu çöplüğünde bir başka gün...ülkenin sağcısı ayrı yobaz, solcusu ayrı yobaz.
-
instagrama foto atmamak şartıyla yurtdışına çıkmak
şu başlığın ilk entry'sini ve ona katılan benzer entry'leri içinizden rte (tayyip) sesiyle okuyun. sırıttı mı? sırıtmadı. çünkü zihniyet aynı.
size ne milletin hangi aplikasyonu nasıl kullandığından? siz milletin özel hayatının bekçisi misiniz? yılbaşı kutlayanlara çemkiren akitçilerden ne farkınız kaldı? -
z kuşağının en büyük sorunu
geçen gün yahudi bir dostum tevrat'ta gördüğü bir pasajı benimle paylaşmıştı. pasajda nuh tufanından bahseden yerde tanrı "yeni nesil çok bozdu, hepsi saygısız, ahlaksız, kafası bir karış yukarıda olduğu için bu nesli helak etmeyi seçtim" diyordu. bu yazı yaklaşık 4-5 bin yıllıkmış, yani 4-5 bin yıldır her nesil kendinden sonra gelen nesilleri boklamış. bu adet hala da devam ediyor. nesiller kendilerinden sonra gelen nesilleri anlayamadıkları için bok atmayı seçiyorlar. bir de her nesil kendi egosunu koruyabilmek için kendisinin dünyadaki son düzgün nesil olduğunu, kendisinden sonra dünyanın bozguna uğradığını düşünmek istiyor. bu tamamen psikolojik.
artık nesillere inanıp bir neslin diğerinden daha iyi olduğunu düşünmenin burçlara inanmaktan farkı yok. oturduğunuz yerden göbeğinizi kaşıya kaşıya "yeni nesil çok bilmiş ve çok şımarık" diyerek aslında kendinizin çok bilmiş ve şımarık olduğunu göstermekten başka bir şey yapmıyorsunuz. yeni çağa ayak uyduramadığınız, yeni nesil sizden daha iyi çocukluk geçirdiği ve daha iyi imkanlara sahip olduğu için onlardan nefret ediyorsunuz.
yaşadığım yerde (abd) z kuşağına baktığımda bazı konularda zorlanan ama bazı konularda önceki nesillerden fersah fersah ileride olan bir nesil görüyorum. burada "tembel" bir nesil oldukları söylenmiş ama uzaktan yakından alakası yok. önceki nesillere göre çok daha çalışkanlar. saygısız oldukları söylenmiş ama iş hayatına yeni yeni giren z kuşağında gözlemlediğim kadarıyla çok saygılılar. özgüvenleri yüksek ama bu kötü bir şey değil. zaten olması gereken yüksek özgüvendir, bizim gibi silik toplumlarda özgüven kötü bir şey olarak aşılandığı için yüksek özgüvenli insanlara kötü gözle bakılır (erkekse piç, kadınsa orospu yaftası yapıştırılır).
hangi istatistiğe bakarsanız bakın, y kuşağı diğerlerinin gerisinde olan bir nesil değil. bir kere kendilerine önceki nesillerden çok daha iyi bakıyorlar. internetten bir ürün alırken 50 defa araştırma yapıyorlar. önceki nesillerde lise mezuniyet oranları %75'lerdeyken şimdiki nesilde %95'e yaklaştı. lisede uyuşturucu ve alkol alımı önceki nesillerden kat kat düşük. ingiltere ve hollanda'da "teen pregnancy" oranları önceki nesillerin yarısından daha az.
her şeyi bıraktım türkiye'de 40 yaş üstü nüfus %70-75 oranında akp'ye oy veriyorken yeni nesile "çok bozdu" diye bok atmak zaten komik kaçıyor.
-yeni nesil çok bozdu abi. çok kibirliler, biz öyle miydik, muhteşem ötesi bir nesildir, her birimiz birer newton, einstein, tesla'ydı ama gram kibir yapmıyorduk, tarihteki en iyi nesil bizdik. bizim gibisi gelmedi. o kadar da mütavazı bir nesildik ki anlatmaya kitaplar yetmez.
-buradaki ironiyi göremiyorsan sen yok ol zaten. -
cmylmz diamond elite platinum plus
sakin olun yahu. adam 5-6 gösteri yapıp bırakacak değil ya. önümüzdeki 2 senede daha en az 100-150 kere sahne alacak. sadece mart biletleri bitti.
-
michael jackson'ın las vegas'ta yaptığı alışveriş
adam bir mekana baskın yapan komiser gibi davranmış: "bunu bunu bunu bunu alın hepsini".
aynısını freddie mercury de yaparmış. gerçi tv'lerden ünlü olarak bildiğimiz çoğu insan böyle alışveriş yapıyor. -
new york'taki çıplak yoga sınıfı
ciplaklik modernlik gostergesi degildir ama ciplaklarin hicbir endise etmeden ciplakligini sergileyebilme ozgurlugu modernlik gostergesidir.
-
eşcinsel olmayıp eşcinselliği savunan insan
hayvan haklarını savunmak için hayvan mı olmak gerekiyor?
-
ekşi itiraf
yurt dışına yeni taşındığımda bir süre apartman dairesinde yaşamıştım. sonra okul bitip işe başlayıp maddi durumum iyileşince ilk kez bahçeli garajlı bir müstakil eve geçtim. tabi alışmadık kıçta don durmaz derler ya, bende de o olmuştu. ilk bir sene tv izlerken sesi kısık tuttum, müziğin sesini fazla açmadım, evde fazla ses yapmadım çünkü yıllarca yaşadığım apartmanlarda öyle alışmışım. bazen abartıp müziği kulaklıkla dinlediğim bile olmuştur.
1 sene boyunca "aman komşular rahatsız olmasın" diye apartmanda yaşar gibi yaşamıştım. hatta bir gün yan evdeki komşuyu dışarıda görüp "dün gece müzik sesimden rahatsız olmadınız umarım" deyince adam "bu salak ne diyor" der gibi tip tip bakmıştı. buna alışmam 1 sene sürdü. şimdi istediğim kadar gürültü yapabiliyorum, eve özel surround ses sistemi bile kurdurttum ve sinemada izler gibi film izliyorum ama o ilk 1 seneyi hiç unutmayacağım.
edit: bunu yapan tek ben değilmişim. tipik türk davranışıymış. rahatladım bak. -
herkesin depresyonda olmasının nedeni
bir kere depresyon sizin sandığınız şey değil gençler. her zamanki gibi kafanız karışık ve kavram karmaşası yaşıyorsunuz.
depresyon hüzünlü olma durumu değildir. depresyon mutsuz olma, üzgün olma, bazen insanın içine gelen karamsarlık değildir. depresyon medikal bir hastalıktır. insanlarda nadiren görülür (%6-7 civarında). ayrıca "cool" bir şey de değil, sizi karizmatik yapmaz. her yıl binlerce can alan depresyon en bilinen intihar sebebidir ve asla şakaya gelmez.
"kahretsin bugün de depresyona girdim" diye bir şey olamaz çünkü depresyon kafaya esince girip sonra ceketini alıp çıkılabilen bir şey değildir. aç-kapa-aç-kapa artema çeşmesi de değildir. bir girildi mi ömür boyu peşinizi bırakmaz.
bir saat aç kalınca "açlıktan ölüyorum abi" diyen tipleme ne kadar saçmalıyorsa biraz hüzün yaşayınca "yine depresyona girdim kahretsin" diyen tipleme de o kadar saçmalıyor.