eşhedüüü... şaka lan şaka.
tearhunter26 profili
-
yazarların ölüm döşeğinde söyleyeceği son söz
-
güzelim yemeğin içine eden dokunuşlar
güzel bir yemeğin tadını çıkarmaya hazırlanırken birinin kumandanın tuşuna dokunması ve ekrana erdoğan'ın konuşmasının gelmesi. devamında iştahın kaçması veya sinirle yemeğin hapır hupur çiğnenmeden yutulması ardından sofradan uçarak kalkış.
-
akp seçimi kaybeder de sonucu tanımazsa ne olacak
hele o noktaya gelelim; solucan kıvamındaki o kütle "en ekremci benim; yaşasın yeni reyis." demeye başlayacaktır daha sandıklar kapanmadan.
-
tayyip'in cb seçimini kaybettiğinde yaşanılacaklar
ön bilgi: bu dört sayılı entry'dir. ilk yazanlar yazdıklarını silerse diye peşinen yazıyorum.
1. parti binası önünde cılız bir kalabalık "kaybetsen de seviyoruz." içerikli gösteri yapacaktır.
2. akp merkezinin ışıkları erkenden sönecek ve herkes evine gidecektir.
3. erdoğan aynı gece ankara'dan üsküdar'daki evine geçecektir.
4. kısıklı'da da bir iki kişi sevgi gösterisi yapacaktır. ama uzatmadan onlar da evlerine dönecektir.
5. sonra türkiye'de her şey çok güzel olacaktır. -
imamoğlu'na bana tayyip'imi getir diyen teyze
bu videodan gördüğüm şu: "imamoğlu çok sabırlı bir insan."
klasik bir chp'li profilinden öteye gidiyor. karşısındakini ikna ederek zıt düşmek istemiyor. onun yerine hoş bir muhabbet yapıyor, kırmıyor, incitmiyor; bu arada konuşmasını videoya çekerek sosyal medyada dolaşıma sokuyor. teyzeyi mantık kullanarak ikna etmesi olanaksız; ısrar etse küstürdüğüyle kalır. ancak video dolaştıkça sempati hanesine artı yazar; bunu daha çok önemsiyor. doğru da yapıyor.
belki bizim taktiğimiz de böyle olmalı bundan sonra... -
istanbul'u harika bir şehir sanmak
istanbul'u tanımlayan en iyi ifade, kimden duymuştum unuttum, şudur: güzellikleri olan şehir. 1300 km2'lik şehir alanında belki 30-40 km2 tutan güzel semtleri var. yani roma, paris, münchen, barcelona gibi güzel şehir sıfatıyla tanımlanamaz.
çok farklı uygarlıkların izlerini taşıyan, olağanüstü bir doğal potansiyeli bulunan şehir aslında. ama sağ iktidarların doymak bilmeyen iştahına ve sonradan görmelerin zevksizliğine kurban gitti 70 yıldır; halen de doymadılar. -
otomobilleri paralı yola yönlendirme kurnazlığı
türkiye cumhuriyeti karayolları'nın ahlak tanımayan yöntemidir.
sakarya yönünden izmir'e gidecekseniz izmit'e yaklaşırken hiç bir mavi tabelada izmir göremiyorsunuz. sadece yeşil tabelada görünüyor; buraya saptığınızda da 300 tl kitlenmiş oluyor anında.
eski yoldan izmir'e gitmek için bursa-yalova tabelasını izleyeceksiniz. ama son çıkışta o da yazmıyor; kandıra-başiskele görünüyor. aslında orası izmir; bölgeye hakim değilsen ya 30 km gidip izmit'ten döneceksin; ya da beşli çetenin kucağına atlayıp haracını bayılacaksın.
eski yola şanseseri girsen bile her elli km'de bir izmir tabelasıyla yine otoyola çekmeye çalışıyor seni tck.
nasıl bir kurumdur ki bu, "benim yaptığım bedava yoldan gitme; haramilerin paralı yolundan git." diye sürücüleri kandırmayı görev ediniyor. resmen çıkar amaçlı örgüt gibi çalışıyor devletin kurumları. -
13 nisan 2020 yeni içişleri bakanı
çıtayı düşürmemek için önerilerim
(bkz: fatih tezcan)
(bkz: a. dillipak)
(bkz: engin ardıç)
(bkz: erkan tan) -
denize perinçek mi düşse kurtarırsın bahçeli mi
ben şahsen ikisini de çıkarıp denizi kurtarırdım.
-
bir kedide olması gereken 3 özellik
adını bilmesi
kendisine söylenilenleri anlaması
yine de takmayıp bildiğini okuması -
tahin pekmezdeki tahin oranı
ağırlık tahinde olacak. sanırım herkesin kabul ettiği bir gerçek bu.
tahin ağırlıklı olunca tatsız gelebilir. o zaman tahini önce az bir balla karıştırmayı öneririm. hem kıvam gelişiyor, hem lezzet...
ama asıl önemli şeyi sona sakladım. türkiye susam üretimi kısıtlı bir ülke; oysa çılgın tüketiyoruz. simit, tahin-pekmez, helva hep susama dayalı. bunlar bizim ulusal gıdalarımız. (nasıl bir gastrokültür ama ? milli yiyeceklerimizin hammaddesi komple ithal .) bu tüketim yüzünden kaliteye bakmıyor üreticiler; susam kapanın elinde kalıyor. oysa iyi tahin ve kötü tahin arasındaki fark ağız tadı olmayanların, hatta sigaracıların bile anlayacağı kadar belirgin. iyi tahin az bulunuyor; ama sonuca etkisi büyük.
reklam gibi olacak ama benim tarafsız gözlemim şu ki, koska bu işi hakikaten biliyor. onun tahin kalitesine yaklaşan yok. fiyatının ötekilere göre %50 fazla olması boşuna değil. -
kafa tokuşturarak selamlaşan erkekler
o kadar itici bir tarzdır ki; "heeey çak bi beşlik adamım" selamlaşması bile yanında bir hayli sempatik kalır.
-
izmir'deki lisede cumhuriyet bayramı vals provası
vals erkekle kadının birbirlerine saygıyla ve nazikçe temas ettiği, her iki cinsin eşit rol aldığı (bir hükmetme ilişkisinin olmadığı) zarif bir dans formudur. bu özellikleriyle cumhuriyetin insan vizyonuyla büyük bir uyum içindedir.
ritmi basittir; akılda kalıcıdır. ritmi akılda tutarak müziksiz bile alıştırma yapabilir insan. keşke okullarda vals eğitimi seçmeli bir ders olsa, bu zerafet ve olgunluk yeniden yaşamımıza girse... -
avrupa'yı avrupa yapan değerler
kırılma noktalarıdır.
1215
1348
1378
1492
1517
1648
1789
1848
1918
1945
1968
1989
evet, bunların çoğu kanla, ölümle yazılmış tarihler. ama sonuçta her biri kıtanın tarihinde yeni bir dönem açmış; bir birikim oluşturmuş. felsefeye, sanata, edebiyata yansımış. avrupa'yı doğudan ayıran şey bu işte. beşyüz yıl boyunca aynı "kalbim gül dalına kondu, gül bülbülü sevdi, bülbül cik dedi." şiirini yazıp kitap kenarı süslemekle yetinmemişler çağlar değişirken. -
hayvanlara işkence tck'ya alınsın kampanyası
ormanları içindeki bütün canlılarla birlikte altın aramak, saray yapmak vb amaçlarla yok eden zihniyete dokunmayıp rasgele kameraya takılmış birkaç kişiye ceza kesmeyi amaçlayan iç rahatlatma kampanyasıdır.
-
faizleri indir dedik indirmedi
havalar çok sıcak diye meteoroloji genel müdürünü de görevden alabilir bu mantığa göre... aklıma yattı benim wlla.
-
tren restoranlarında içki içilen karanlık dönem
sadece tren tünelden geçerken yaşanan birkaç dakikalık dönemdir. sonrası aydınlıktı.
şimdi hep karanlık. -
kedilerin bütün sokakları ele geçirmesi
bizim caddenin karşısında bir kedi duvarın üstünü mekan tutmuş. kendini gelene geçene sevdiriyor.
kızım mecbur muyuz seni sevmeye ? bizim canımız vahşetli, dehşetli, kavgalı, küfürlü şeyler istiyor. eyyyy kedi ! sen kimsin yaw ? -
kadıköy'deki ibretlik seçim röportajı
çeşitli nedenleri olabilir:
1. bu tip sokak söyleşilerinde konuşan insandan çok konuşmayan insan olur. genelde boş teneke tarzı insanlar uzun uzadıya konuşur, çarpık egosunu saçar ortalığa. kadıköy'de bunlar denk gelmemiş; videonun kurgusu da ilgisizlik izlenimini vurgulayacak şekilde yapılmış.
2. hafta içi kadıköy bir yerden bir yere gitmeye çabalayan insanların kesişim noktasıdır. o konuşmayan insanların gerçekten konuşacak zamanı yoktur diye düşünüyorum.
3. ama insanlardaki özellikle genç insanlardaki küskünlüğün bir gerçek olduğunu düşünüyorum. gezi sonrasında umutlar yeşermeyince becerebilen fiziksel olarak, beceremeyen ruh olarak ülkeden ayrıldı. apolitik olmaktan farklı bir şey bu.
4. belki de doğrusu bu. sürekli gergin bir propaganda ortamında yaşamak ne kadar sağlıklı ? bu sağlıksız ortamda apolitizasyon değil depolitizasyon doğuyor. yani emeğini satarak geçinen insanlar emek düşmanı oluşumlara bağlanıyor. sosyoekonomik düzeyi yüksek, sermaye sınıfından gelen insanlar da sol söylemdeki partilere yakınlar. (liberal yaşam tarzı nedeniyle, solcu oldukları için değil elbette)... tam bir berdel. -
2019 yaz otel fiyatları
her turizm başlığı altına "yunanistan'a gidin" diyenler geldi mi ?
gelmiş. oysa ki ben diyecektim ilk...
son altı yılın beşinde karadan, denizden yunanistan'a geçip makul bütçeyle mükemmel tatiller yaptık. örneğin şöyle bir yerde geceliği 400 tl'den (sırf konaklama-4 kişilik aile bedeli) kalmak, az bir paraya sabah yakalanmış kalamarla, balıkla beslenmek, sulandırılmamış birayla teras keyfi yapmak, kirlilikten yosun tutmamış havuzda veya en fazla üç-dört batı avrupalı turistle paylaşacağınız plajda yüzmek varken endüstriyel tesis mantığıyla yürütülen işletmelere servet saçmak anlamsız geliyor bana.