Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 6 yıllık ilişkinin aldatılma ile bitmesi

    - merhaba ben ekşi sözlük yazarıyım ve 6 yıllık ilişkim aldatılma ile bitti
    * hadi ya, geçmiş olsun... nickin neydi sözlükte?
    - amcokelek abi... amcokelek...
    * ahahahahahahaha
    - abi?!
    * yok ya sana gülmüyorum, aklıma bir şey geldi de... ahahahah.... hay amk ya...

  • 2. türkiye'deki sevgisizliğin ve nefretin nedeni

    aslına bakılırsa, yüz yüze konuşulduğunda bu belli olmuyor. belki internet olmasaydı, anonimlik olmasaydı asla belli olmayacaktı.

    birisi youtube'a müziğini koyuyor altında bir sürü küfür. şimdi epic fail bir icra olsa tiye alırsın ama sıradan bir iş işte. beğenmeyebilirsin, hatta berbat bulabilirsin. ama bunu kişiselleştirip ağız dolusu nefret kusmak da nedir?! periscope'a giriyorsun; yayıncı bizdense yine aynı kin, nefret. gerçi bunun karşıtı olan vıcık vıcık yağlama da kötü. işte insani bir duruş sergileyemiyoruz; normal değiliz nickler ardında, monitör başındayken. her bulunduğumuz yerde, ilk fırsatta düşük profil sergiliyoruz.

    sokaklar, trafik, iş ortamı da böyle aslında. kişilerin; buraya dikkat çekmek istiyorum; bizi bağlamayan; kendi hayatlarına dair iş ve uğraşları nedense bizi de geriyor ve herkes birbirinin arkasından ölümüne konuşuyor. yüz yüze iken yine bir şey yok. bir kere insanlar niye başka hayatlara bu kadar müdahil; niye bu kadar kafaya takıyor ve niye çekemiyor; bunları anlamak da mümkün değil.

    türkiye'de insanlar mutsuz ve sevgisiz; sokakta öpüşenlere, mutlu olup gülenlere bu yüzden bozuluyorlar. bir değil de iki şey sorduğu için, müşterisine küfür ediyor esnaf, adamcağız kapıdan çıktıktan sonra. nasıl canım sıkılıyor anlatamam. birader ağzın mı eskidi; iki soruya cevap verdin diye?! dediğim gibi cevabı tam kestirilemeyen, acayip bir eğlencesizlik, monotonluk, sinir stres bu.

  • 3. gökova akbük'ten canlı şezlong krizi

    evet arkadaslar ortalik kaynamadan sakin zamanda akbuk'e gelelim dedik. daha sahile inmeden bizi bi grup karsiladi giriste 20 liralik akbuk'e giris harcimizi aldi, arkadaslarim cok merak ettiginden burayi, fazla laga luga yapmadik verdik. bilen bilir buranin plaji iki metre eninde falandir arkasindan illegal bir araclara acik yol gecer. bi mekana oturduk, yeme icme icin. onunden denize girecegim. baktim akbuku kiralayan orgut tamamen sezlongla kapamis burayi da ama cogu sezlong da bos (tum sahilin yuzde sekseni belki doksani bos). cektim birini kenara, yere serdim havlumu oturdum. denizden ciktigimda esyalarim kaldirilmis yerine bi sezlong daha konmustu. onu da kaldirdim gene esyalarimi koydum. bi sure sonra su almaya gittim ve dondugumde bu kez esyalarim baya yol kenarina atilmis gene bos sezlong konmustu. (yani sezlonglar basta ucken bana oturacak hicbi alan birakmamak icin esyalarimi izinsizce alip kaldirip dorduncu sezlongu koymuslar) basinda dort adam beni bekliodu. basladilar ustume gelmeye. gene iki sezlong arasi bir aralik buldum dedim sezlong da kaldirmayin ben bu araya oturacam bu benim hakkim. bu kez tehditler basladi. biz jandarma arayalim derken adamlar artik neye guveniyolarsa kendileri jandarma cagirdilar simdi vatanin tasina topragina oturmak yasak mi onu ogrenmeyi bekliyorum. dayak yemezsek tabi, indir o kolu falan noktasina geldik. henuz kadinim diye dokunmuyorlar. sahilde cok az insan var butun sahil bos sezlonglarla kapatilmis durumda bu arada. gelismeleri yazacagim, dedigim gibi dayak yemessek

    aksam editi: evet jandarma gittikten sonra bi daha bulasmadilar. akyakaya da vardik sayilir. hayati tehlike atlatildi sanirim.
    bu arada bana tatil nasihati verenlere tekrar acikliyorum. ben tatile degil memleketime geldim. buralarda buyudum akbukte daha tas ustune tas konmamisken yol yokken ben buradaydim. evet bu ulkede turizm sektorune para yedirmemeye ben de yeminliyim. elimden geldigince yedirmiyorum da. yedirmedigim icin de o sezlongla, onun ustunde guneslenmekle denize karsi bira icmekle ilgilenmiyorum. sadece buyudugum topraklardan denize girip koydugum havlunun ustunde kurumak, ayagimi suya sokmak, her ne kadar bok ettiklerini bilsem, bu konuda uyarsam da buralari bilmeyen ve cok merak eden arkadaslarima eslik etmek derdim. buna da her vatan evladinin hakki var.

    neyse bu deneyimden sonra herkes kendi dersini cikarsin. ister o muhtesem kiclarinizi bes liralik on liralik onbes liralik elli liralik plastik sezlonglara konuslandirir kuma cakila degmeden dertsiz tasasiz tatil yaparsiniz (bol sekilli dinlenmeler diliyorum size), bu orgutlere kaynak saglarsiniz. ister biraz zorlayacagim ben der mafyayla muhattap olur kucuk dunyanizin kucuk savasini verir kendi semsiyenizi alir topraga havlu serer negatif elektriginizi atarsiniz. gidebilecekleri yeri gormus oldunuz. topuguma sikmadilar, bundan sonra da artik bulup sikmazlar herhalde.

  • 4. türk memesinin dünya sıralamasındaki yeri

  • 5. 2016 turizm krizi

    çözümü çok basit olan krizdir.

    1. rusya'dan özür dilenecek. pilotların ailelerine tazminat ödenecek. suriye'nin kuzeyindeki rus operasyonlarına hava sahamız rus tarafının önceden haber vermesi şartıyla açılacak.

    2. laik cumhuriyet vurgusu arttırılacak. ışid'e destek kesilecek. büyük kentlerde ışid ve ışid sempatizanlarına nefes aldırılmayacak. soruşturmalar, davalar, tutuklamalar ile islami terör sindirilecek. batılı turistin korktuğu ışid ve islami terör bitirilecek.

    ilk madde ile oluk oluk rus turist akmaya başlar. ikinci madde ile de batılı turistte patlama yaşanır.

    ikisi de çok kolay maddeler. iktidar karar verse 1 hafta içinde iki maddeyi de hayata geçirir.

    ama tabi şu açık ki, iktidar turizm krizini falan önemsemiyor. adamların derdi başka.

  • 6. ilk kimin aklına geldi diye merak edilen şeyler

    ortaasyadan gocuyorsun; teee ebesinin seyine kadar ilerlemissin ne diye asagi inip anadoluya yerlesiyon. az daha gitsen ya dedem gidip portekize yerles demiyoz da oraavrupaya kadar ilerlesene. kimdi acep 'yeter geldigimiz ahanda suraya yerlesek' diyen dayi? neden tum herkes onu dinledi?

  • 7. 0553 142 91 01

    böyle bir sapıklık kabul edilmemekle birlikte "10 yaşındaki çocuğun elinde telefon-whatsapp ne arıyor?" diye de sorulması elzemdir.

    edit: "gece gece dışarda ne işi varmış diyenden farkın kalmadı" diyen bazı vatandaşlar var.

    10 yaşında çocuk kardeşim bu 10 yaşında! ilkokul 3'e 4'e giden çocuk bu. ne yapıyor telefonla? bilgisayarın başına bile ebeveyn kontrolü olmadan oturmaması gerek. elinde telefonun ne işi var bu çocuğun? senin var mıydı 10 yaşında telefonun? biraz mantıklı olun.

    edit 2: "çağ değişiyor, o zaman sizin de zamanında televizyon izlememeniz gerekiyordu" diyen vatandaşlara...

    biz de televizyonu ebeveynlerimizin kontrolünde izledik. ayrıca mobil cihazların insan psikolojisi üzerindeki etkileri üzerine çok araştırma var. araştırmanızı öneririm. 10 yaşında bir çocuk için telefon zararlı olduğu kadar da gereksiz. arkadaşlarıyla yan yanayken gerektiği kadar etkileşime girmeleri konusunda telkin almalılar.

  • 8. 25 haziran 2016 yalova depremi

    sozlukte ne cok tuzlali varmis lan. bi sey istesem gelmezsiniz.

  • 9. 25 haziran 2016 izmir'de heykele saldırı 2

    koca izmir'de bu adamı tutup dövecek yok mu amk? dün izmirexit diye şekil yapıyordunuz? exit işine bu keko ile başlayın?

  • 10. 25 haziran 2016 hırvatistan portekiz maçı

    iki lafin biri pepe biri cedric, mac mi izliyoruz yumurcak tv mi belli degil...

  • 11. vücut direncini arttırmak için öneriler

    dirençleri seri baglamak

  • 12. ricardo quaresma

    attığı golde atağı ronaldo ile yaptığı ikili sıkıştırma ile başlatmış olan çingan. sonrasında top renato sanches'in yalapşap dribblingi ile rakip kaleye ilerlerken ronaldo ile sağdan bindirdiler, cezasahasına yanaşınca 'kanki burası senin' diyerek sola deplase oldu, sanches maç içinde yaptığı klasik mallıklardan birini yapmayıp topu nani'ye verdi, nani 'hacı sen eskiden manchester'daydın, o zamanlar çok güzeldi bak şöööyle pas veriyodum sana' diyerekten sağ kanatta pusuya yatan ronaldo'ya attı, ronaldo'nun 'plase diye bişey buldum çok süper' diye ayağının içiyle vuruşunu kaleci sektirdi ama 32'sinde pozisyon takip etmeyi öğrenmiş olan çingan golü attı.

    ayrıca kendisi oyuna girdikten sonra portekiz ceza sahasına orta yapmaya falan başladı, adam eksiltti, tek top oynayıp rakibi şaşırttı.

    bu adamı o sol kanattaki 10 numaralı futbolcuyu oynatacam diye ilk 11'e almayan hocanın tahtaya kadro çizdiği marker'ı bi tarafına sokmak lazım.

  • 13. 24 haziran 2016 ingiltere'nin ab'den ayrılması

    brexit hakkında bazı kısa veriler (grafikleri blogdan alıp burada tek tek linkleyemedim, kusura bakmayın)

    brexit referandumunu yakından takip etmedim, "nasıl olsa ab'de kalacaklar" rahatlığı yüzünden herhalde. detaylı analizleri konuyu daha iyi bilenler yapıyorlar zaten, bense dünden beri rastladığım ilginç grafikleri seçip (grafikli hali), kısa kısa yorumlar yapacağım:

    ***

    1) ihtiyar, fakir, eğitimsiz, pasaportsuz...

    -burada korelasyonlardan bahsediyorum. en önemlisi eğitim derecesi ve brexit arasındaki ters ilişki. nüfusunun yarısı üniversite mezunu olan bölgelerde, brexit desteği %20-30 arası. nüfusun sadece beşte birinin üniversite okumuş olduğu yerlerde iste destek %60 civarı.

    -sofistike işlerin yoğun olduğu bölgeler de ab'de kalmaktan yana

    -pasaportu olmayan ve ülke dışına çıkmamış insanların ab ve göçmenlik hakkındaki perspektifleri çok farklı. neredeyse herkesin pasaport sahibi olduğu bölgelerde brexit desteği sadece %20-25

    -az para kazananlar brexit'ten yana.

    -yaşlılar çıkmayı istiyor. nüfusun yarısının genç olduğu bölgelerde brexit desteği %20, ama ortalama seçmen yaşı arttıkça destek %70'lere çıkıyor. özellikle yaş önemli bir faktör oldu çünkü gençlerin katılımı epey düşük iken, ortalama yaşın 50 olduğu bölgelerde katılım oranı %80'lere yakın.

    -genel katılım oranı olan %72'de bence gayet düşük. bu herhangi bir yerel seçimden daha önemli. sadece ingiltere'yi değil, iskoçya ve irlanda'yı etkiliyor (onlar yakın zamanda birleşik krallıkta kalma kararı almışlardı, şimdi sağ kanat ab'den ayrılmayı bahane ederek tekrar referandum istiyor). sadece birleşik krallığı değil, tüm birliği etkiliyor (tüm aşırı sağ bundan cesaret alacak). sadece avrupa'yı değil tüm dünya'yı etkiliyor.

    ve genç nüfusun yarısı, toplam nüfusun da %30'u, aylarca medyayı domine eden duygusal propagandalara rağmen, kıçını kaldırıp sandığa gitmemiş.

    ***

    2) ab faturasını kim çekiyor

    almanya, fransa, ingiltere, italya, hollanda, isveç, avusturya, danimarka, finlandiya aldığından fazlasını veren ülkeler. en çok net katkı yapanlar almanya ve ingiltere. en bedavacılar ise polonya, yunanistan, portekiz, çek cumhuriyeti, romanya ve macaristan.

    yalnız dikkat: bu "ab'nin net ekonomik yararı" değil, sadece devlet bütçeleri ve ab bütçesiyle ilgili kısmı. alman devleti belki çok katkı yapıp macarları, yunanlıları besliyor ama bir yandan da alman şirketleri, bu ortak pazar sayesinde oralara mal satıp net ihracat yapıyorlar.

    ***

    3) ab'ye "üyelik parası" o kadar fazla değil

    ingiltere'nin ab'ye gönderdiği para senelik 18 milyar - 5 milyar anında indirim = 13 milyar pound. aldığı para ise 4.5 milyar. net olarak 8.5 milyar içerdeler. bu günlük 23 milyona geliyor. ayrılma yanlıları milleti korkutmak için bu rakamın günlük 55 milyon olduğunu söylüyorlardı. iki kattan fazla bir yanıltmaca.

    dahası ingiltere'nin zaten yapacağı 1 milyarlık uluslararası yardım bu katkının içinde ve özel sektöre akan 1.4 milyar'lık araştırma fonları var.

    kısacası ab'ye üyeliğin doğrudan maliyeti 6 küsur milyar pound, yani 8-9 milyar dolar. bu maliyet, ortak pazarın avantajlarına değer mi, bunun getiri götürü muhasebesini ben bilemem ama tamamı zarar olsa dahi, bu ingiltere ekonomisinin sadece %0.3'ü.

    ***

    4) krizin boyutları büyük...

    brexit sonrası global piyasalarda yaşanan değer kaybı 2 trilyon dolar (ben de para kaybettim, planı bozulan lord gibi, baron gibi hissettim kendimi). ingiliz hisselerindeki kayıpsa 170 milyar dolar.

    hisselerdeki kayıplar çoğumuza hayali gelebilir, spekülasyon deyip geçebiliriz. ama daha somut bir örnek olarak pound'daki dolara karşı kayıp yaklaşık %8. bunun eski haline dönmesi zor. ingiltere, sattığından daha fazla tüketen bir ülke. 300 milyar açıkları, 800 milyar dolarlık ithalatları var. pound'un değer kaybı, ithalatı onlarca milyar dolar pahalılaştıracak.

    asıl korkutucu olan, olası bir resesyon: ingiltere hazine'sinin raporları ortalama olarak, 2030'da %5 daha ufak bir ekonomi öngörüyor, yani her sene kaybolan 150 milyar dolar. bu brexit yanlıları tarafından felaket tellallığı olarak kenara itilebilir. ama gsmh sadece %1 düşse bile, bu 30 milyar dolar demek. yani ab üyelik masrafları devede kulak.

    ***

    5) ...ama o kadar büyük değil

    paul krugman abimiz durumu çok da abartmamak gerektiğini söylüyor. 5 senelik euro-pound ilişkisine baktığımız zaman, bu düşüş o kadar da büyük bir şok değil.

    ayrıca ingiltere'nin bir lüksü var: amerika gibi, kendi parasıyla borçlanabiliyor. düşüş sonrası bile dolardan da, eurodan da daha değerli bir para birimi, yani talep var. abartmadıkları sürece, para basarak borç ödeyebilirler.

    ***

    6) göçmenler

    brexit kampanyasının en çok ekmek yediği konu göçmenlik oldu. özellike suriyeli mülteciler krizi sonrası bu konuda insanları korkutmak kolay.

    ingilteredeki göçmenlerin yarısı ab dışından gelme, yani pakistanlı, hintli, amerikalı, avustralyalı vs ama savaş mültecilerinin oranı çok sınırlı, sadece 5000. (hükümetin gelecekteki planı 20 bin). yobazların ezici çoğunluğu homegrown, ab ile alakaları yok.

    göçmenlikteki en büyük artış, ab'nin genişlemesinden sonra yaşandı. sürtüşmenin ana kaynağı da bu dalgayla gelen ve ucuza çalışan polonyalılar. bugün ingiltere'de 900 bin polonyalı, 400 bin irlandalı ve 300 bin alman yaşıyor. diğer göçmenlerin durumu değişmese de, toplamda 3.3 milyon ab göçmeninin durumu belirsiz olacak.

    benim pek düşünmemiş olduğum bir diğer ayrıntı da ab ülkelerinde yaşayan 1.2 milyon ingilizin durumu. herkes gelenlerden bahsediyor ama gitmiş olanlar unutuluyorlar. bunların geleceği de önümüzdeki senelerdeki anlaşmalara bağlı.

    ***

    7) "ab ne demek?"

    benim için en can alıcı veri google trendsden geldi: referandum sonrası ingilteredeki en popüler aramalar "ab ne demek", "ab'de kimler var", "ab'den çıkınca ne olacak".

    eğer insanlar bunca yıllık ab deneyiminden sonra, bunca aylık referandum propagandasından sonra, hala en basit bilgileri dahi özümsememişlerse, ab'den ayrılmak gibi aşırı karmaşık bir konuyu tüm boyutlarıyla nasıl değerlendirebilirler ki?

    gerçeklerin "ötesine geçmiş", onları umursarmış taklidi dahi yapmayan demokrasilerde yaşıyoruz (post-factual). bu referandum sonucu %52 ile ab'de kalma yanlısı çıksaydı da durum sabit. abd'deki trump paralelini görmemek imkansız. güvenle "artık o kadar da olmaz canım" diyebileceğimiz şeylerin sayısı hızla azalıyor.

  • 14. adliye koridorlarının mescide çevrilmesi

    bağımsız ve tarafsız bir yargı binasında dini etkinlik düzenlenemez. isterse -6 olsun kat. isterse +5 olsun. özellikle adliye binası olması da çarpıcı elbette. arabistan'da bile böyle bir görüntü yoktur herhalde. bizim ülkemizde sırf güçlünün yanında yer almak için yapılan şovlardan birisidir aslında bu. ayrıca yargının bağımsızlığı delik deşik olmuş durumda. ortada yalan yok gerçekler var.

  • 15. avrupalıların türklerden it gibi korkması

    ülkedeki kadına karşı şiddet, çocuğa karşı şiddet, yaşlılara karşı şiddet, taciz, tecavüz, hak ihlali, hırsızlık, rüşvet, sansür ve benzeri korkunç olayların yaşanma sıklığına bakacak olursak, 2 gram aklı olan insanların korkması gerekiyor zaten.

  • 16. eve gelen misafirin kitap çalması

    kişinin misafir olarak bulunduğu evdeki kitaplıktan kitap çalması eylemidir! (hırsızlıktır) hangi hakarete doyar da yaptığından pişmanlık duyar bilemediğimden, küfür bulamıyorum.

    edit: vay arkadaş, nasıl bir 'kötünün iyisi' felsefesi edinmişiz böyle! çalmaktan bahsediyoruz, bunun şu ya da bu obje sıfatında değer yargılarınızda farklılık göstermesi, sizi yarın bir gün yaşadığınız toplum içinde kendinizce haklı gerekçelerle bambaşka 'suçlara' ya da 'anlık gafletlere' itecektir.

    neymiş efendim, çalıyorsa kitap çalsınmış, tecavüz varmış, bilezik çalanıymış bilmem ne...

    bırakın bu ılık iyimserliği de, etik yürütelim şu algıyı.

    illaki o kitabı okumak istiyorsan, gel benden iste, veririm vermem o ayrı konu, vermesem de gider sana alırım yine veririm. insan misafir olabileceği kadar 'samimi' olduğu birinden böyle bir şeyi talep edebilir. ne de olsa isteyenin bir yüzü vermeyenin...

    edit 2: ılık kelimesini yalnızca 'eşcinsellikle' ya da başka bir hakaret göstergesiyle bütünleştirebilecek kadar homofobik veya algısı dar birisin bir de gelmiş bana 'rerererörörö' diyerek algı önermesinde bulunuyorsun. bunun sebebi ise ezberci kodlama olabilir. yani düz mantık ile ile ilgili bir fıkra konusu olmak bu kadar basit işte.
    hızımı alamadım, tdk'nın ılık için getirdiği basit ve anlaşılır bir açıklama: 1. sıfat soğukla sıcak arası, ne soğuk ne sıcak. (çağrışıma göre niyet arz edenleri ise azıcık akıl yürütmeye davet ediyorum)

    edit3: yoğun baskılardan ötürü tanım düzeltmesi. (ilk tanım: misafir olduğu evin kitaplığından kitap çalan kişidir. )

  • 17. yabancıların türklerden nefret etmesi

    normal durumdur. türkler de birbirinden nefret ediyor. ben herkese şüpheyle bakıyorum mesela, bu adamları seçip başımıza musallat eden siz misiniz diye.
    benim vergilerimi, çocuğumun geleceğini sen mi yiyorsun ulan diye düşünüyorum.

  • 18. ülkenin en seksi sanatçısı benim

  • 19. ingiltere ab'den neden çıktı

    anlatayım. 4,5 yıl ingilterede yasadım (2010-2015), yaklasık 2007'den beridir de yazları ordayım.

    en büyük sebebi, ab'nin genisleme politikası nedeniyle romanya, polonya vs gibi dogu avrupa-balkan ülkelerinden sayısız iscinin calısmaya ingiltere'ye gelmesi, muhafazakar aklı cok calısmayan ingiliz'in ise (a.k.a ingiliz comarı) kendisinden daha cok calısabilme kapasitesindeki bu insanlara islerini kaptırması oldu.

    bunun dısında bir de su neden var. oraya bir sekilde gitmis yerlesmis vatandası olmus hintli, pakistan asıllı vs. insanlarda da sıklıkla söyle bir görüs var. biz geldik, yerlestik cesmenin basını tuttuk, baskaları da gelip bizim bu imtiyazımızı paylasmasın. evet dogru duydunuz, dogulu ama ingiliz vatandaslıgını kazanmıs kisiler de kraldan cok kralcı olup sag politikaları destekliyor.

    iste böyle, yenge bu arada cayım bitti dolduruver bir bardak daha... sagol.

  • 20. 25 haziran 2016 isviçre polonya maçı

    shaqiri'nin golü kuran-ı kerim'de de geçmektedir.

    http://i.hizliresim.com/6ndwon.jpg

  • 21. en geç 5 sene içinde dünya'nın yok olacağı gerçeği

    neyseki ay parcalandi bize bir sey olmadi diyenin dunyasini sikim zaten. sanki hergun parcalaniyor amk.

    baslik sahibi kacmis.

  • 22. kanal 7 stüdyosunun ortasındaki mezar

    ölü ile cinsel ilişki orucu bozuyor mu sorusunun deney yöntemiyle incelenmesinin öncesidir.

  • 23. game of thrones

    --- spoiler ---

    ulan senarist karar vermiş rickon ölecek. kalasın arkasına saklansa bir boşluktan geçecek ok, zikzak çizse ramsay yine avlayacak.

    boşuna uğraşmayın. bir dizide senaristin dediği olur. o kadar.
    --- spoiler ---

  • 24. boğazına ip bağlanan kediyi denize atmak

    milan kundera'nın varolmanın dayanılmaz hafifliği romanında yazdıkları bu acımasızlığa yeter cevaptır;

    "gerçek insan iyiliği, ancak karşısındaki güçsüz bir yaratıksa bütün saflığı ile, özgürce ortaya çıkabilir. insan soyunun gerçek ahlaki sınavı, temel sınavı, onun, merhametine bırakılmışlara davranışında gizlidir: hayvanlara. ve işte bu açıdan insan soyu temel bir yenilgi yaşamıştır, o kadar temel bir yenilgi ki, bütün öteki yenilgiler kaynağını bundan almaktadır."

  • 25. emre mor'un türkçe bilmemesi

    milli takımdaki başarısının sırrıdır.

    ozan tufan ile diyaloğa girebilen insanların iq direk 25 puan düşüyor velhasıl.

  • 26. katarlı bilim adamlarının gezegen keşfetmesi

    eski fotoğrafları karıştırırken gezegen bulmak mı?.. bu nasıl bi araştırma şeklidir yarabbim tövbe tövbe.

    -himmet dayım değil mi şu arkada sırıtan?
    *yok valla hiç tanımadığımız biri
    -o zaman bu yeni, buna da katar153 diyelim. akraba ya da tanıdık çıkar, gelir kendini tanıtırsa tashih edersiniz.
    *başüstüne şeyhim.

  • 27. iki kişilik yatakta yalnız uyumak

    maalesef artık yaptığım şey... * *

  • 28. istanbul yayalarındaki bu rahatlığın sebebi

    araç kullanan insanın yolu sahiplenmesinden doğan serzenişidir.

    nedense bende araç kullananlar için aynı şeyi düşünüyorum. sanırsın ki babasının tarlasında traktör sürüyor, tabii yol ona tahsis edilmiş. trafik kurallarını bilmez, sinyal nedir anlamaz, yolun ortasında garip garip bir şeyler denemeye çalışır.

    bence araç kullanabilmesi için ehliyet sahibi olmadan önce akıl sağlığı ehliyeti var mı onu kontrol etsinler. önüne gelen araba alıp yola çıkıyor.

  • 29. ateistler shengen vatandaşı yapılsa gider misin

    imanlılardan yer kalırsa giderim.
    not: deistim

  • 30. 24 haziran 2016 ankara saldırısı

    basına yansıdığı kadarıyla konuşabilirim; katil zanlısının maktulleri önceden alenen tehdit etmesi bir yana, cinayetleri işledikten sonra verdiği ifadesi kişilik bozukluğuna ve daha büyük bir suça dair ipuçlarının vitrini gibi:

    --- spoiler ---

    hürriyet haberinden:

    eczacılar özler kiriş (34), gürsu ulaşan (53), ilknur yüce (50) ve hikmet türk (49) dün türkmen hakkındaki soruşturmayla ilgili olarak kendi aralarında bir toplantı yaptı. bu toplantıdan önceden haberi olan tükmen de bulundurma ruhsatı olan silahını da yanına alarak hastaneye gitti. eczacılar, toplantıda türkmen’in başka birime gönderilmesi kararı aldı. kararı öğrenen türkmen, saat 10.40’ta eczacıların oturduğu karşılıklı 2 odayı silahla bastı. türkmen, eczacıların üzerine kurşun yağdırdı. eczacılardan yüce, ulaşan ve kiriş olay yerinde yaşamını yitirdi; ağır yaralanan türk yoğun bakıma alındı ancak kurtarılamadı. türkmen’in, eczacıları vurduğu odada bulunan bir hastane personelini dışarı çıkardığı, ardından ateş etmeye başladığı öğrenildi.

    (...)

    emniyete getirilen enver türkmen’in yapılan ilk sorgusunda, kendisine iftira atıldığını belirterek “ekmeğimle oynadılar, beni başka yere sürdürmek istediler. bugün (dün) de onun için toplantı yapıp karar almışlar. bunu duyunca cinnet getirdim. olayın bu noktaya gelmesini onlar istedi” dediği öğrenildi.

    --- spoiler ---

    cinayetten önce dört kurban kendi aralarında toplanıp bu kişiyi kurumun başka yerinde görevlendirilmesi konusunu konuşmuşlar. o da cinayetten sonra "ekmeğimle oynadılar" demiş. hayrola? aldığı maaş dışında başka bir "ekmek" mi vardı o birimde? sanırım bu cinayetlerin arkasından kurum içinde örgütlü bir çıkar amaçlı suç şebekesi de çıkar.

    sosyopatlar, içgörüleri sığ kişilerdir. yani bunlardan empati kurmaları beklenmez. bu yüzden, süperegoları neden-sonuç ilişkisinden yoksundur, özne-nesne arasındaki bağlantıya bakan mercekleri deforme olmuştur. vicdanları yoktur demeyelim de seçicidir; bir yaralı kediye günlerce ağlayıp aynı anda katliam yapabilirler.

    buna ilaveten, "olayın bu noktaya gelmesini onlar istedi" demek, işlediği suçun sorumluluğunu başkalarına devretme gayretidir. dün de bir havuz müteahhidi, cumhuriyet gazetesini "adamı katil edeceksiniz" ifadesiyle tehdit etmişti. yani bir cinayet işlencekse bunun öznesi ben değilim sizsiniz diyordu. bu ifadelerde kullanılan ortak kip tesadüfi değildir. bu dönemin ürettiği ve günbegün pekiştirdiği sorumlular kurbanlardır anlayışının çok da elverişli dışavurumlarıdır.

    ayrıca merak ediyorum; her bir boka karışan hsyk bu katliamın öncesinde soruşturmaya yer olmadığına karar veren cumhuriyet savcısı hakkında bir yerlere not düşüyor mu? yoksa bu tür "görev kazaları" savcılık mesleğinin nazar boncukları mı?

    .

  • 31. söyleyenin öküzün teki olduğunu gösteren ifadeler

    "ben zor biriyim kızım. benle yapamazsın. ben kötü bi adamım. seni üzerim"

  • 32. 25 haziran 2016 galler kuzey irlanda maçı

    şu anda trt spor festival filmleri kuşağında kuzey irlandalı ve galli gençlerin futbola yabancılaşmasını anlatan dramatik bir maç olarak gösterilmektedir.

    yönetmen, saçma sapan geri paslarla, isabetsiz ortalarla, ikide bir taca çıkan toplarla hayatın anlamsızlığını öyle bir işlemiş ki levent özçelik bile uykusu gelen adam rolüyle ödüle layık görülmüş.

  • 33. 25 haziran 2016 shaqiri'nin polonya'ya attığı gol

  • 34. canım yazacakken caniö yazmak

    bir "hahahah" diye gülerken otomatik tamamlama ile "hahambaş" yazılması değildir..

  • 35. türkiye'de turing testinin ilk defa geçilmesi

    bu, ülkemizin mühendislik harikası değil edebiyat hezeyanıdır bence.

  • 36. recep tayyip erdoğan

    cehaleti bir norm haline getirerek halkı birbirine düşman etmiş politikacı.

    özal'la başlayan köşe dönmeci anlayışı bugün her kesime yaymış ve ülkesinden mutsuz milyonlar yaratmış, eğitimi her fırsatta aşağılayarak, cehalete övgü ile oylarını konsolide etme, cehaletin sürekliliğini ise kalitesizleştirdiği eğitim sistemi ve siyasal islam ile sağlama amacına girişmiş ve şu an demogogdan diktatöre geçiş aşamasını başkanlık sistemiyle sonuçlandırmaya çalışan bir ülkenin başına gelebilecek en büyük felaket.

  • 37. ışid'in yenilmesini istemiyoruz

    ilk bakışta her ne kadar malum kişi veya avanelerinin açıklaması olarak gözükse de öyle değildir. bunu söyleyen israil askeri istihbarat şefi halevi denen adamdır.

    --- spoiler ---

    ışid’in son üç ayda hilafet ilan ettiği günden bu yana ‘en zor günlerini yaşadığını’ söyleyen halevi, “israil, suriye’deki durumun ışid’in yenilmesiyle sona ermesini istemiyor” ifadelerini kullandı. halevi sözlerini şöyle sürdürdü: “süper güçlerin bölgeden çekilerek israil’i hizbullah ve iran’ın karşısında yalnız bırakması israil’i güç bir duruma sokar. bu nedenle de kendimizi böyle bir pozisyonun içinde bulmamak için elimizden geleni yapmak zorundayız.”
    --- spoiler ---

    demek bunların birbirine gerdan kırmaları ondanmış bir süredir. sizi gidi orospu evlatları sizi. sizi gidi elinde masum kanı olan sapık inançlılar sizi. hepinizin dinini sikeyim.

  • 38. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    daha hayata başlamadan koca bir tekme yiyen, yediği bu tekmenin acısını ölene kadar hissedecek, suriyeli jandali bebek'i steve jobs yapacak o yaşanmışlıkları, o yuvarlak gözlüklerin ardındakileri belki de çok azımız biliriz.

    1950'lerdeyiz. alman kökenli bir genç kız olan joanne schieble, üniversite sırasında okulda asistanlık yapan, suriyeli bir müslümana, abdulfattah john jandali'ye kalbini kaptırır.

    *abdulfattah, suriyeli bir ailenin 9 çocuğunun en küçüğüydü. babası suriye'nin sayılı zenginlerinden bir petrol kralıydı. jandali ailesi eğitimi önemsediğinden, din faktörünü aradan kaldırarak oğullarını önce bir cizvit tarikatı okuluna, ardından da beyrut amerikan üniversitesi'ne, oradan da wisconsin üniversitesi'ne göndermişlerdi.

    aynı şekilde eğitimi önemseyen schieble ailesinin kızları *joanne'nın ailesi nesillerdir istanbul** ve sorbonne'da eğitim almıştı.

    her neyse, gönül bu ya, ota da.. konabiliyor işte. 1954 yazında suriyeli sevgilisi abdulfattah ile humus'a gitti, sevgili anne joanne. suriye kültürünü, suriye yemeklerini öğrendi. bu sırada çapkın abdulfattah boş durmamıştı ve joanne 23 yaşında hamile kalmıştı.

    o sırada bizim fattah'ın babası ölüm döşeğindeydi ve 'ben ecnebi kız istemem' dedi ve onu evlatlıktan reddetmekle tehdit etti. o kadar zengin bir baba tarafından evlatlıktan reddedilmekten korktu, joanne'yı tüm yaşanmışlıklara rağmen terk etti.

    (not. aslında sonra söyleyecektim ama söyleyeyim, rahmetli steve de ilk çocuğu olan lisa'nın annesini babası gibi 23 yaşında hamile bırakıp ortalıktan kaybolmuş, aynı zamanda kadını dna raporuna göre abd'nin %28 ile birlikte yatmakla suçlamıştı.)

    kızcağız tek başına kaldı, kürtaj yaptırmak istedi ama ailesi koyu katolik olduğu için izin vermedi. küçük jandali bebek'i evlatlık vermeye karar verdi.

    ama bir şartı vardı, onu evlatlık edinecek aile üniversite mezunu olmalıydı. okumak cehaleti alır eşeklik baki kalır sözünü hiç duymayan joanne, jandali bebek'i bir avukat çifte verdi.

    avukat çift, çocuk doğduktan sonra 'biz kız istiyorduk, bu erkekmiş' diyerek küçük jandali bebek'i reddettiler. en sonunda lise mezunu, mekaniğe düşkün bir baba ile kitapçı bir anneye verildi bu bebek.

    baba paul jobs, anne ise clara jobs'tı. baba alman, anne ise ermeni kökenliydi. hala isimsiz olan jandali bebek daha doğmadan kendini bir kültür kazanının içinde bulmuştu. nihayet ona bir isim bulundu;

    steven paul jobs.

    bu sırada bizim abdulfattah'ın babası ölmüş, o da terk ettiği sevgilisi joanne'ya geri dönmüş ve nikahı basmıştı tabiri caizse. ama steve, artık jobs ailesinin bir ferdiydi.

    rahmetli steve, tabi o zamanlar 6 yaşında, daha 50 yılı var yaşamak için, sokaktaki bir kız ona 'ehehehe, yani ailen seni istememiş mi, ihihi' demiş, steve ağlayarak eve koşmuş ve ailesi tarafından tüm gerçeklerle karşılaşmıştı.

    'o, reddedilmiş bir çocuktu!'

    hayatı boyunca karakteri bozuk, dengesiz bir manyak olmasının sebebinin çevresindeki insanlar tarafından bu terk edilmişlik duygusu olduğu düşünülüyor.

    ama tüm bu olaylardan daha ilginci, apple'ı kurup parayı kıran steve'in 20'li yaşlarında çok sevdiği bir restoran vardı. sürekli oraya gider, oradan yemek yer, arkadaşlarıyla vakit geçirirdi. hatta sahibi suriyeli olan bu restoranın sahibine bol bol bahşiş bırakırmış ve söylenenlere göre baya da bi muhabbetleri varmış bu suriyeli ile.

    peki o restoranın sahibi kimdi? habersizce, abdulfattah john jandali tabii ki.

    yıllar sonra steve annesini buluyor, kız kardeşini de buluyor. kız kardeşi ünlü bir yazar olan mona simpsons. bu sırada babası olacak o adamın restoranın sahibi olduğunu öğrenince 'vay şerefsiiiiz' diye iç geçiriyor ve onu görmek istemiyor, görmüyor da.

    yıllar sonra bir ropörtaj sırasında biyolojik ailesi için şunları söylemişti;

    "onlar benim sadece sperm ve yumurta bankamdılar.. jobs ailesi ise %1000 'gerçek' ailemdi."

    bebek steve
    bebek steve babasıyla
    çocuk steve
    ergen steve
    biyolojik baba abdulfattah john jandali - elinde bir iphone
    biyolojik aile
    biyolojik kardeş
    %1000 gerçek baba - paul reinhold jobs
    %1000 gerçek aile
    23 yaşında reddettiği, daha sonra bağrına bastığı kızı: lisa

  • 39. serdar aziz

    inşallah bir gün aklı başında ve namuslu bir adam galatasarayın başına geçer de şu transferleri incelettirir. kalıbımı basarım hemen her transferde feci komisyonlar dönüyor. şu adama şu şartlarda verilen paralar inanılır gibi değil.
    tabi dünyada stoper kalmadı, mecbur gidip bunu aldılar.
    iskandinav liglerindeki stoperlerin çoğu yıllık 50-150 bin yuroya oynuyorlar.
    merak ediyorum izlanda milli takım stoperleri klüplerinden yıllık ne kadar alıyorlar.

    dursun, sana ve senin gibi kurnazlara yazıklar olsun.
    uefa bir sene cezayı az vermiş.
    ha bu arada söylemek lazım, cas davasının kaybedileceğini bile bile gidip o davayı açtınız, acaba o sırada kimleri zengin ettiniz? hangi galatasaray lisesi mezunları ceplerine emeklilik ikramiyesi koydu?

    allah kahretsin sizi ya.
    bir senedir klübe tek kuruş katkım olmadı. bu sene ligtv de almayacağım.
    insanı futboldan, galatasaraydan soğuttunuz arsız hırsızlar sizi.
    gerçi türkiyede hırsız olup da yüzü kızaran yok, sizi de fazla suçlamamak lazım.
    milli sporumuz oldu çalmak ve daha çok çalmak. utanamdan çalmak, yüzü kızarmadan çalmak.

  • 40. sözlükçülerin hatun düşürdükleri alakasız yerler

    banka kuyruğu.

    benden hemen önce gelen kadın numaratörden yanlışlıkla iki tane fiş aldı. ben de bi tanesi boşuna gitmesin diye kadına, "numaranızı verir misiniz" dedim. cep numarasını verdi aq nasıl oldu ben de anlamadım.

  • 41. c&a

    avrupada büyüme stratejisi doğrultusunda aldığı kararla türkiyeden çıkıyor.

    tekrar etmek gerekirse;
    avrupada büyüme kararı alıyor ve türkiyeden çıkıyor.
    2007de girdiği ülkeden 2016da çıkıyor.

    çünkü yeni türkiye bir ortadoğu ülkesi.
    net.

  • 42. 3 yaşında çocuk için çok acil 0 rh negatif kan

    edit 2: kan bulundu arkadaşlar. desteğiniz için sonsuz teşekkürler. çocuğun durumu biraz kritik, durumu ağırlaştığı için şok kullanılmış. son durumunu paylaşacağım.

    selamlar,

    yalova'da havale geçirdiği için acilen bursa'ya sevk edilen 3 yaşındaki bir çocuk için çok acil 0 rh negatif kana ihtiyaç vardır. şuan ambulansla birlikte yoldalar.

    bursa'da olan arkadaşların bir el atmalarını rica ediyorum.

    edit: ekleme

  • 43. 25 haziran 2016 galler türkiye maçı

    gelip çatan maç tarihi maç.

    galibiyet primi kişi başı 1 milyon öro olarak belirlenmiş. bunu fatih'in arslanlarına hakaret sayarım. bu paraya boğazda yalı bile alınmaz abi dalga mı geçiyorsunuz siz?

  • 44. 200-250 entry'li yazarın format bekçisi kesilmesi

    format bekçiliği için 3000 entry girmek gerekmediği için doğal olan durumdur.

    adam belki 1-2 yıldır sözlükte takılıyor ve yeni yazar oldu? sözlüğün format sayesinde sahip olduğu özgünlüğü kormasını istiyor ve her önüne gelenin başlık-entry sıçmasından memnun değil belki?

    (bkz: formatın sözlük için çok önemli olması)

  • 45. celal şengör

    kendisine göre hannibal ya da spartacus teröristtir. hatta bizim son dönemde silahlı eylem yapan denizgiller de teröristtir. bunda alınacak gücenecek bir şey yok.

    roma dediğin kurum yunandan aldığı birikimle ağır aksak bugünün medeniyetini kurandır. daha iyisini getirecek birikimi olmayan bir kölenin isyan edip bu sistemi yıkmaya çalışmasını doğru bulmuyor hoca. aynı şekilde komunik diktatörlük için de söylenebilir. şimdi isyankar eğitimsiz ve romantik bir kölenin medeniyet getireceğine mi inanalım? ya da 20li yaşlarındaki solcu çocukların hiç düşünülmemiş adil bir sistem icat edeceğini mi sanalım?

    medeniyet iyi niyet işi değildir. şiirle romantizmle medeniyet kurulmaz. yüzlerce yıllık felsefenin bilimin yani nesrin üzerine kurulur.

  • 46. lys 2016

    annem sabah bana su şişemi verecekken okunmamış suyun üstüne okunmuş su dökerek hiçbir kimyagerin elde edemeyeceği bir karışım elde etti. kimya benim için o an bitmişti.

  • 47. derdini kimseyle paylaşmayan insan

    derdini paylaştığında yarın bir gün kendisine silah olarak döneceğini bildiğindendir

  • 48. ayak şeklinden ırk tahlili

    (bkz: 9gag mi lan bura)

    yalan bu test bu arada. inanan enayiler olur falan.

  • 49. kişinin 7 yaşındaki haline vereceği öğüt

    seviyorum kız seni.

    ben sana öğüt veremem. en iyi, en güzel, en saf yılların. sen öğüt vermek istersen dinlerim

  • 50. kumsalda içilen buz gibi bira