Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. kürdistan üniversitesi'nin kurulacak olması

  • 2. 21 haziran 2015 reza zarab'a ödül verilmesi

    orospunun bahşişini önden veren bir iş adamının, ödülü almasıdır. yayında ve yapımda emeği geçen herkesin allah belasını versin.

    http://www.dha.com.tr/…87.html#.vya4cn_qwnk.twitter

  • 3. bakir olmayan bir erkekle evlenmek

    kimse kusura bakmasin gavatliktir.

    yani dusunuyorum olacak is degil, sen onu herkesten sakin, helalim de, evinin erkegi yap, o senden once kac kere...nasil mideniz kaldiriyor anlamak mumkun degil? zor...cok zor, insan cildirirr dusundukce. her seyi gectim bu evleneceginiz erkek, ileride cocuklarinizin babasi olacak, bir zamanlar baska kadinlarin orasini burasini, elleyen open o gunahkar dudaklari ve elleri sizin sut kokan yavrucaginzi opecek, eleyecek insan buna nasil dayanir, nasil goz yumar. of, allah'im temenim o'dur ki, her kimin basina boyle bi'sey geliyorsa yuce rabbim ona sabir versin, kocasinin gunahlarini da affetsin.

    unutmayin, bir erkegin en degerli evlilik hediyesi ne tek tastir, ne bes tastir, ne cek yattir, karisina verebilecegi en degerli hediyesi opulmemis dudaklaridir!

    bu zamanda boyle bir "oglan" bulmak zor, yaziklar olsun! tek care (bkz: köyden evlenmelik delikanlı alan kız).

  • 4. bakire olmayan hatunla evlenmek

    bakire diye evlendiğin ya hardcore analcı ve saxocuysa?

    namusu oralarda aramayın.

  • 5. popoya kadar şort giymenin mantıklı açıklaması

    caps istediniz getirdim

    ---

    ---

    an itibari ile gülmekten ölüyorum, çok efsane mesajlar geliyor.

    gelen mesajlardan birini uyarı niteliğinde ekliyeyim bari

    --- spoiler ---

    allahını seversen kaldır adamın gülüşü gözümün önünden gitmiyor başkaları da yanmasın
    --- spoiler ---

  • 6. 30 haziran 2015 saatlerin 1 sn geri alınması

    hay sikeyim dediğim uygulama.. amıklar yüzünden o gün bi saniye daha az uyuyacam.

    gelen mesajlar üzerine edit: yıllardır öğrenedim saatler geri alınınca mı daha fazla uyuyorduk ileri alınınca mı. burda da hata yapmışım. bi saniye fazla uyuyacakmışım diye uyarılar geldi. o yüzden sonuna kadar yürekten desteklediğim uygulamadır.

  • 7. yeterli puan alamayınca tm'den tercih yapan fenci

    üç sene boyunca yalnızca matematik, edebiyat ve coğrafyaya çalışması gerekirken, edebiyatı ve coğrafyayı yalnızca derste gören bir sayısalcı tarafından geçilmesinin sorumlusunu yine başkalarında arayan yurdum tembellerinin yeni hedefi.

    edit: ekleme.

    ayrıca bizim zamanımızda hem tmcilere hem de sayısalcılara dört sene boyunca fizik, kimya, biyoloji, tarih, coğrafya, edebiyat veriliyordu. bu dersi ciddiye alıp almamak hoca ve öğrencinin inisiyatifindeydi. eğer hala durum buysa sayısalcılar dört sene boyunca edebiyat görüyor biz fen görmüyoruz diye ağlamanın alemi yok. hepitopu iki üç konudan sorumlusunuz, çoğunuz fen-1'de bile 15 neti göremiyor. gelip üstüne bi de burada ağlıyorsunuz.

    size bir ağabey tavsiyesi, başarısızlığınızı sürekli ona buna yükleme alışkanlığınızı terk edin, yoksa ömür boyu sizden bi cacık olmaz.

    edit 2: edebiyat sınavının çok çok kolay olduğuna dair mesajlar aldım. eğer doğruysa bu bence de seçici olmak açısından ciddi bir sorun yaratır. yukarıdaki fikrim sabit olmakla birlikte soruların her ders için seçici olması gerekir diye düşünüyorum.

  • 8. kürtlerin türklerden daha iyi insan olması

  • 9. sevilecek tek adam var onu da babam kapmış

    babası gay ellaağm. adam kaptığına göre.

  • 10. milliyetçilik

    birkaç gün önce, tarafsız bölge'de celal adan ve bir başka mhp'li vardı. koalisyon, hdp, çözüm süreci gibi mevzulara dair iki saat boyunca klasik milliyetçi ezberleri sıralayıp durdular, tahammül edip sonuna kadar izledim. şunu net söyleyebilirim, mhp'nin içindeki en sempatik adam yine de bahçeli, yani en azından arada bir güldürüyor. onun dışında, şu ana kadar otomatiğe bağlamış pilot gibi sürekli aynı kalıpları dökmek dışında üç beş tane zekice laf edebilen, argüman sunabilen bir mhp'liye rastlamadım, espri yapabilen bir mhp'liye de rastlamadım. şahsen bir mhp'li olsam, ekrana çıkan mhp'lileri izledikçe muazzam bir eziklik hissederdim.

    neyse, mevzuya geleyim. programın bir yerinde, celal adan ve yanındaki zat, "eşkıyabaşı", "çözüm süreci denen yıkım süreci", "terör örgütünün partisi", "bölücü" vs. gibi kalıpları bıktırana kadar tekrarlaya tekrarlaya konuşurken, "peki nedir bu işin çözümü, nasıl çözülecek, ne yapılması lazım" gibisinden sorulara da yine aynı kalıplarla cevap vermeye çalışırken, bir noktada celal adan "devlet devletliğini bildiği zaman..." diye bir cümle kurdu. asıl vurucu olan, bu cümleyi kurarken yaptığı jestti. iki yumruğunu birden sıkıp sallayarak, yüzüne de ağır bir ifade takınarak, adeta "devlet"i iliklerine kadar yaşayarak, devlet olarak söyledi bunu. evet, yüzündeki ifadeyle, sıkılı yumruklarıyla, adeta küçük bir devlet oldu. devlet o an celal adan'ın şahsında vücut buldu, tecessüd etti.

    sizin için üşenmedim, oturdum o anı buldum çıkardım: https://youtu.be/pfp4fewrugu?t=3893

    lütfen şunu tekrar tekrar izleyin. başa sarın, o iki saniyeyi tekrar tekrar seyredin.

    fazla uzatmayayım. milliyetçilik, tam olarak budur, bütünüyle, her şeyiyle, sadece ve sadece budur. vizyonu, misyonu, derdi, davası, ufku, hayali, gayesi, hedefi, tahayyülü, tasavvuru bundan ibarettir. milliyetçilik, sıkılı yumruklarını her an birilerinin başına indirmeye hazır bir devlet aşkıdır. milliyetçilik için devlet, ciddi, ağırbaşlı, oturaklı bir yumruktur, kodumu oturtan cinsten, vurduğu zaman ses getiren, tok bir yumruktur.

    milliyetçiliğin insana dair, dünyaya dair bütün ufku bu yumruktan ibarettir. her şeyin çözümü, ilacı bu yumruktadır, bütün dertlerin kaynağı da, bu yumruğun yeteri kadar sıkı olmamasındadır. akp'ye yaptıkları muhalefetin özü de, akp'nin bu yumruğu gevşettiğini düşünmelerinden dolayıdır. akp, devletin o güzel, o müşfik, o sıcacık, o terli yumruğunu gevşetmiş, ülkeye ihanet etmiştir, bütün dertleri bundan ibarettir. evet, aynı akp'den bahsediyoruz, hani şu gezi sürecinde, devletin demir yumruğunu vura vura hepimizi haşat eden akp'den.

    milliyetçilik bu kafadan ibarettir, bundan bir gram daha fazlası değildir. bunu inkar eden milliyetçiler çıkar her zaman, yaptıkları şey kendilerini inkardan ibarettir. sözlükte, sağda solda, kendince milliyetçilik teorisyeni olmaya kalkanlar görebilirsiniz tek tük, milliyetçiliği devletten arındırmaya, bağımsızlaştırmaya çalışırlar, "biz devlet sevici, devlet fetişisti değiliz, devlete tapmıyoruz, devleti değil milleti seviyoruz, kültürümüz vs." filan fıstık gibisinden konuşurlar, hatta ve hatta demokrasiden, özgürlükten, insan haklarından bahsetmeye kalkışabilirler, itibar etmeyiniz. teoride de, pratikte de, her zaman için devlete çalışırlar, devlet için vardırlar, devletsiz koca bir hiçten ibarettirler, dönüp dolaşıp devlete hizmet ederler, o yumrukların daha sıkı olmasına gayret ederler.

    o yumrukların her zaman daha sıkı olmasını isteyen bir ideolojiden, insanlık namına hiçbir iyi şey çıkmaz, çıkamaz. o yumruktan özgürlük çıkmaz, adalet çıkmaz, demokrasi çıkmaz, insan hakları çıkmaz. çıksa çıksa, tahakküm çıkar, zulüm çıkar. demokrasi dediğimiz şey, o yumrukları kontrol altına alma çabasıdır, insan hakları dediğimiz şeyin tarihi, o yumrukların gevşetilmesi için verilen mücadelelerin tarihidir. özgürlük için, adalet için verilen bütün mücadeleler, o yumruğa karşı verilmiştir.

    insanlık onuruyla, o yumruğun sıkılığı arasında ters orantı vardır. yani aynı anda hem o yumruğun daha sıkı olmasını savunup, hem de özgürlükten, adaletten, onurdan bahsedemezsiniz, ikisinden birini seçmek zorundasınız.

  • 11. kaç renk görüyorsun testi

    42 saydım moruk aq iyi bi şey çıkacak diye kastım fazla saymalıyım diye düşünüyorum. meğer 39 renk varmış

    temel fıkrası gibi oldu, hoca sormuş islamın şartını, 500 demiş. hoca ceza vermiş. gitmiş dursuna anlatmış böyle böyle diye

    dursun da 5 diyeceksin olm demiş. o da kaldırmış 500ü kabul etmedi aq ne 5i demiş

    aynı ben

    edit: aq fıkrayı anlayamadım diye cıbıl sözlük kızlarından mesajlar alıyorum

    beni rahat bırakın. 2 kere okuyun

  • 12. istiklal caddesi'nde erkek erkeğe öpüşmek

    öpüşürken sıvı alışverişi olursa oruçları bozulacaktır. iftardan sonra yapılması daha doğru olan eylem.

  • 13. mario balotelli'nin beşiktaş'a transfer olması

    pek hayırlı olacak bir durum değildir zira kırmızı kart ve cezalardan en fazla on maç oynayabilir, kart görmeden rahat rahat oynamak için galatasaray'ı tercih etmesi doğru olur.

  • 14. 21 haziran 2015 kemal kılıçdaroğlu açıklaması

    siyasi nezakatten nasibini almamış, az buçuk oy arttırdıktan sonra kendini kaybetmiş bahçeli'ye atılmış sağlam tokattır.

    chp'nin siyaseti ilkesizlik sanan, ama bir yandan da 3-5 koltuk için dün sövdüğü, akpkk dediği adamlarla masaya oturan mhp ile işi olmaz bu saatten sonra.

  • 15. öcalan'a özgürlüğün kapılarını birlikte açacağız

    batıya geldiğinde yerini kardeşlik ve barış cümleleri alacaktır.*

  • 16. cem uzan'ın siyasete dönmesi

    (bkz: cem uzan'a baraj şoku)

  • 17. survivor all-star

    hakan baktı merve ağrıya rağmen kazanıyor, oynamasın diye "ya apandisitse" diye korkutup hastaneye gönderdi ya kızı. ahahaha pes yani :))

  • 18. kemal kılıçdaroğlu

    kadınlardaki efendi adam yerine piç adam tercihinin seçmen bazında vuku bulmuş halinin mağduru.

    ama üzülme güzel yürekli adam. seçime kadar da seçimin ardından da elinden geleni yaptın sen. her zaman olduğu gibi seçmenine yalan söyleyenler, egolarını aşamayanlar kazanıyor yine.

    partiye ektiğin demokrasi tohumlarıyla güç kaybetmeden de yenilenebilir olduğunu gösterdin. tohumlarını belki sen toplayamayacaksın, -böyle bir hırsın olduğunu da sanmıyorum- ama o tohumlar illa ki filizlenecek.

    tek derdin ülkenin vakit kaybetmemesi. ancak bu halkın seçimi çağdışı bir demokrasi, temsil ve yaşam hakkı. buna senin yapabileceğin çok bir şey yok, iktidar olmadıkça.

    görünen o ki: devleti büyük yobazla, yavru yobaz yönetecek. büyük yobaz, yavru yobaz'ı yutacak. çünkü agar.io bunu gerektirir.

    sen üzülme koca yürekli adam ve partideki o temizlediğin kişilerin zihniyetinin başa gelmesini tamamen engellemeden de sakın bir yere kımıldama. selin sayek böke gibi insanları artırmaya çalış yanında. seçmenin arkanda ve yaptıklarını görüyor.

  • 19. anayasadaki yerimi gayet iyi biliyorum

  • 20. uno tost ekmeğindeki inanılmaz mantık hatası

    son kalan tek dilim ile tost yapamayacaginizdan onu tamamlamak için yeniden uno tost ekmeği almaya teşvik ediyor olabilirler. mantik hatasindan ziyade taktik de olabilir.

  • 21. reza zarrab'ın suçunun bilinmemesi

    (bkz: rüşvet vermek)

    madde 252. - (1) rüşvet alan kamu görevlisi, dört yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. rüşvet veren kişi de kamu görevlisi gibi cezalandırılır. rüşvet konusunda anlaşmaya varılması hâlinde, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.

    eğer akp kanunları değiştirmediyse en son veren alan da cezalandırılıyordu bu ülkede. dine göre zaten veren alan da melundur. ama orası sanırım önemli deel. ne de olsa müslümanın güçlenmesi lazım.

    edit
    muhyiddin ibn sartre bildirdi. değişmiş.

    (1) görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, bir kamu
    görevlisine veya göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kişi, dört yıldan oniki yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır.
    (2) görevinin ifasıyla ilgili bir işi yapması veya yapmaması için, doğrudan veya aracılar vasıtasıyla, kendisine veya
    göstereceği bir başka kişiye menfaat sağlayan kamu görevlisi de birinci fıkrada belirtilen ceza ile cezalandırılır.
    (3) rüşvet konusunda anlaşmaya varılması halinde, suç tamamlanmış gibi cezaya hükmolunur.

  • 22. kaan tangöze ile pide kuyruğuna girmek

    (bkz: sıraya dizdin bizi pide)

  • 23. hakkari uçağında yakalan 7 kilo esrar

    (bkz: mahmut tozda thy'ye vuri wallah)

  • 24. 148 milyar doları ne yaptık

    çok ciddi bir soru.

    şimdi şöyle olmuş:
    türkiye'ye 1950-2002 arası 15 milyar dolar yabancı sermaye girişi olmuş. ekonomi teorilerine göre bir ülkeye giren yabancı sermaya o ülkenin büyüme oranını arttırıyor. 1950-2002 arası bize giren 15 milyar dolar yabancı sermayenin büyümeye etkisi ortalama %5,1.

    türkiye'ye 2003 -2014 arası 148 milyar dolar yabancı sermaya girmiş. bize giren bu yabancı sermayenin büyümeye etkisi ise ortalama %4,7.

    2003-2014 arası ülkeye giren 148 milyar doların büyüme oranına etkisi 1950-2002 arası ülkeye giren 15 milyar dolardan daha düşük!

    ee... dolarlar nereye gitti?

    ipucu:
    https://www.youtube.com/watch?v=wpiorup06aa

    kaynak

  • 25. esprileri hep erkeklerin yapıyor olması

    kadınların bu şekilde ilgiyi üstlerine çekme ya da zekalarını gösterme gereksinimleri olmadığı içindir. iki dekolte giysin, diz üstü etek de varsa bak bakalım esprinin kralını yapan kız mı daha ilgiyi toplamış vücudu ortaya seren kız mı?

    bunun da tek sorumlusu biz erkeklerizdir. bir am uğruna ya rab ne güneşler batıyor cümlesindeki güneşi batıran biz erkekler am-göt-meme üçlüsü yerine biraz da zekaya ve beceriye göre ilgimizi verseydik her şey çok güzel olabilirdi.

    hayatta tek sahip olduğu doğuştan gelen güzel görünümlü et yığını, beyinsiz kızları tepemize çıkarttık ya. amımıza koyayım bizim.

  • 26. uzaylıları eninde sonunda bulacağız

  • 27. eşcinsellik normalse ensest de normaldir

    götünden tecavüz uyduranların hakkında yorum yapmaması gereken. iki tarafın rızasıyla ensest gerçekleşemez mi ? (ikisi de reşit olacak) bunu mideniz kaldırıyorsa daha da bir şey demiyorum.

  • 28. ekşi sözlükte cinsiyetçi entry istemiyoruz

    'sürekli kadın bedeni üzerinden üretilen cinsiyetçi küfürleri ve hakaretleri artık istemiyoruz! eril dilin kullanımı da bir tür şiddet biçimidir ve bu şiddete sessiz kalmıyoruz!'
    şeklindeki sloganla sosyal medyada başlatılmış kampanyadır.
    elbetteki destekliyoruz.
    https://www.change.org/…insiyetçi-entry-istemiyoruz

  • 29. 27 yaşında hala bakire olan kız

    yaşam tarzı kimsenin haddi olmayan kadın.

    not: ikinci entry.

  • 30. öğrenildiğinde ufku iki katına çıkaran şeyler

    sözlük sağolsun az önce ufkum iki katına çıktı: vampirler davet edilmeden eve girmiyorlarmış. bende diyorum bu vampirler neden evin dışında bekliyor iki saattir amk.

    edit: ilk debem oldu bu. lütfen bu başlığa gereksiz şeyler yazmayalım :)

  • 31. muhatap olma çabası

    hazin bir hastalık. ribbons yıllar önce anlatmış aşağı yukarı nasıl bir şey olduğunu: (bkz: #10266789)

    sözlükte bunun örneklerini verenler, ki örnek olmayı geçtim kitabını yazanlar var bu işin, ve bildiğin hastalar, yani cidden obsesif, cidden yardıma ihtiyaç duyan varlıklar, gitgide daha da ağır hale geliyorlar, ama yapacak bir şey yok. muhatap alarak mı, yoksa almayarak mı hastalığın ilerlemesine katkıda bulunduğunuza karar veremiyorsunuz. bir at sineği gibi sürekli etrafta dolaşıp duruyorlar, muhatap alınmadıkça kendilerini küçültmeye devam ediyorlar, hiçbir zaman bıkmıyorlar, vazgeçmiyorlar. epey ilginç bir psikoloji.

    insan, haysiyetinden bu kadar taviz vermemeli, kendisini bu kadar aşağılamamalı. yani, kendinizce sanal bir kimlik inşa ettiğinize inanıyorsanız dahi, o kimliği bu kadar ezik hale getirmekten haz almak, gayet "gerçek" bir şeylerin tezahürü olabilir ancak. sanal kimlik, trollük vs. diye kendinizi kandırmaktan başka çareniz yok, onu da anlıyorum elbet, kendinize yakıştırdığınız haysiyetsizliği ancak böyle açıklayabiliyorsunuz, anlıyorum. biz halden anlarız, anlamasak bile anlamış gibi yaparız. ama dediğim gibi, o inşa ettiğiniz sanal kimliğin malzemesini, gayet gerçek hamurunuzdan türetmek durumundasınız. yazdığınız her şeyde, kendinize, gerçeğinize dair fazlasıyla şeyi ele vermekten kaçamıyorsunuz, kaçmanıza da imkan yok. gerçek kimliğiniz, sanal kimliğinizden daha "gerçek" değil. ya da, sanal kimliğiniz, gerçek kimliğinizden daha fazla "kurgu" değil. bir pipo resmi, bir pipo olmadığı gibi; piponun kendisi de aslında bir pipo değildir. pipo bir inşadır, piponun özüne hiçbir zaman ulaşamayız, ulaşsak bile bilemeyiz, bilsek bile anlatamayız, anlatsak bile inandıramayız, inansalar bile çaktırmazlar. çünkü belki de, piponun özü diye bir şey yoktur. "pipo" dediğimiz zaman, o olmayan öze sürekli yaklaşan ama hiçbir zaman ulaşamayan, yani limit x pipoya giderken sürekli yolda kalan bir şeylere referans veririz, verdiğimiz referans da, veren de, verilen de, gösteren de, gösterilen de, inşa ettiğimiz gerçekliğin içinde birbirlerine çarpıp durur. ve spinoza'nın dediği gibi, "köpek kavramı havlamaz." ama biz istediğimiz zaman kafamızın içinde o "hav" sesini duyabiliriz kendi kendimize. ve durduk yere havlarsak, mesela rastgele birini arayıp telefonda hav diye bağırırsak, kim olduğumuzu bilmeseler bile, köpek olduğumuzu düşünmezler pek, olsa olsa, pek sağlıklı olmayan bir insan olduğumuzu düşünürler, ama yine de insan olduğumuzu düşünürler. kendimizi "köpek taklidi yapıyorum" diye kandırabilsek bile, kendi "gerçeğimize" dair tahayyülümüzle, telefonda havlayan karaktere dair kurgumuzu birbirinden keskin çizgilerle ayırdığımıza inansak bile, karşımızda yeteri kadar aklı başında ve sağlıklı biri varsa, bunu yediremeyiz, yemezler.

    sanırım alakasız yerlere gittim, zihnim dağıldı, bilincim akıp ziyan oldu. her neyse. burası survivor beyler. burada her şey gerçek. kendinizi kandırmayın, sözlüğe döktüğünüz zihniniz, o sanal kimliğiniz, o kendinizce bilinçli sahteliğiniz, o trollüğünüz, o ezikliğiniz; yemek yiyen, tuvalette ıkınan, bilgisayar başında oturan bedeninizden daha gerçek.

  • 32. 21 haziran 2015 messi'nin beşiktaş'a transferi

  • 33. 21 haziran 2015 evlenilecek erkek olmam

    (bkz: evlen de gör ebeninkini)

  • 34. dünün en beğenilen entry'leri

    şu entry 10. sıradan giriyor ve 93 kişi favlıyor ya, diyecek bir şey bulamıyorum.

    ulan üşenmedim saydım, daha önce tam 50 defa yazılmış zaten behzat ç. mal mısınız amına koyayım?

  • 35. galatasaray

    hakkında çıkan menajer dedikoduları doğruysa birilerinin çok fena soyduğu kulüptür.

    şöyle ki; sabri sarıoğlu'nun menajeri ekrem onuk, hamza hamzaoğlu'nun konyaspor dan takım arkadaşı. bunu belki tesadüf olarak görebiliriz ama 32 yaşında olan kendi oyuncuna sözleşme uzattı diye 500 bin tl ye yakın menajerlik parası veriyorsan bunda bi gariplik vardır. hatırlanırsa cüneyt tanman sabri'nin ücretiyle ilgili bu para çok değil hatta menajerlik ücreti bile içinde diye vurgu yapmıştı sabri'nin aldığı parayı savunurken. bu menajer aynı zamanda eray işcan'ın da menajeri.

    bir diğer konu ise aydın yılmaz. yine hatırlanırsa aydın yılmaz 2 sene önce istediği parayı alamayınca kulübe rest çekip gitmiş, yazın iki ay boyunca takım arkadaşları çalışırken tatil yapmış ama kendine o beğenmediği parayı bile verecek kulüp bulamayınca fatih terim devreye girerek aydın yılmaz'ın sözleşmesini ilk istediği fiyattan 2 sene uzattırmıştı. şu an ise geçtiğimiz 2 sene içinde neredeyse oynamayan aydın'ın sözleşmesinin uzatılması gündemde.

    aydın yılmaz'ın menajeri ahmet bulut. fakat ahmet bulut'un ortağı ya da onun deyimiyle asistanı fatih terim'in damadı volkan bahçekapılı. bu da tesadüf olabilir tabi ama bence biraz fazla. aydın gibi bir oyuncuyla o paralardan sözleşme yenilemek şüphelenmek için yeterli sanırım.

    fatih terim'in eli hala galatasaray'ın üstünde ve bence sözlükte de çokça dendiği gibi hamza hamzaoğlu'nun ahmet davutoğlundan bir farkı yok.

  • 36. pablo aimar

    yanına da mendieta alınırsa, galatasaray orta sahasını uçuracak olan oyuncu.

  • 37. türk kızının pardon bakar mısın'a vereceği cevap

    yolda yürürken önümde yürüyen kadının sağlık karnesi düştü poşetinden (o zamanlar sağlık karnesi hayatımızda) kadına ses veriyorum bakarmısınız diyorum yok arkadaş kadın daha da hızlanıyor artık hafif koşar adım önüne geçtim de sağlık karneniz düştü diyerekten verebildim. şehrin en işlek caddesinde kadın koşuyor resmen kaçmak için.

  • 38. 20 haziran 2015 rahmi koç'un açıklaması

    bu açıklama için adama kapitalist denmiş ya sabah sabah yine dimağım durdu nutkum tutuldu. yahu kapitalist saiklerle konuşacak olsa bol bol çoğalmalıyız sokaklar ucuz işçi kaynamalı ve biz de ucuz işçi sayesinde daha da zengin olmalıyız demesi gerek iken adam tam tersini söylemiş. yoksa adamın umru olmaz nüfus artmış alım gücü düşmüş bilmem ne olmuş , çin'e dönse kişi başı alım gücü en çok o faydalanacak. yemin ederim 10 kelime ile konuşuyoruz, faşist, kapitalist, dinci, laikçi, kürt, türk, affedersin ermeni o da olmadı yahudi. bir zaman da koç ailesi yahudi muhabbeti vardı sanki suçmuş gibi.

  • 39. alevi sünni evlilikleri

    bir arkadaş, "tüm türkiye izmir olsa hepiniz rahatlıcaksınız amk" demiş. bakalım öyle miymiş...

    üniversitenin ilk senesi izmirli bir sevgilim vardı. kızın ailesi tam bir kemalist, annesi öğretmendi. modellik yapıyordu o dönem, defile veya çekimler için sık sık izmir'e gitmesi gerekiyordu. bazen ben de gidiyordum onunla. annesiyle tanıştık bir gün. aslında genel olarak beğenmemişti beni ama tolere etti yine de. ta ki alevi olduğumu öğrenene kadar. sonrasında kıyamet koptu. yani izmirli olmak da bir şeyi değiştirmiyor, bu konuda izmirliler de gayet tutucu ve yobaz olabiliyor.

    evliliklere gelirsek... bir alevi olarak aleviliğe abartılı övgüler düzülmesinden, tüm alevilerin çok ulvi kişilermiş gibi gösterilmesinden de rahatsızım. verilen örneklerden biri, "kız sünni, erkek alevi ise kız şanslıdır" biçimli olmuş. neden? çünkü aleviler kadına değer verirler, el üstünde tutarlar... yok öyle bir şey. teorik olarak alevi inancında durum böyle olabilir ama yaşam pratiğinin bu teoriyle uzak yakın ilgisi yok. tüm aleviler kendi ailelerine, akrabalarına, tanıdıklarına baksın; alevi ailelerde kadına karşı şiddet olmadığını söyleyebilecek bir kişi bile çıkabilir mi? senin baban, anneni dövmemiş olabilir ama yakın akrabaların içinde muhakkak yığınla örnek gösterebilirsin. ben sadece akrabalarımdan değil, tanıdığım birçok alevi aileden verebilirim bu örneği. kadını çarşaf içine sokmamak, kadına değer verildiği anlamına gelmiyor ne yazık ki. sadece sünni egemen bir toplumda azınlık tavrı göstermek oluyor bu.

    kadın, bu toplumda her yerde aynı şekilde kadındır. alevi ailede de, sünni ailede de, türk ailede de, kürt ailede de... kadına uygulanan şiddet üzerinden yaklaşılacaksa konuya, hiç kimsenin bir diğerinden farkı yok.

    "kız alıp kız verme" konusunda da durum farklı değil. aleviye kız vermeyen aileler kadar, sünniye kız vermeyen aileler de var. annem bekarken, akrabalarımız arasından annemin akranı bir kız, sünni bir çocuk seviyor. kızın ailesi izin vermiyor evlenmelerine. kız kaçıyor bunun üzerine. annem de dahil olmak üzere bütün arkadaşlarına, o kızla görüşmeleri yasaklanıyor. annem, büyüklerden gizli gizli buluşup görüştüklerini anlatır. yobazlıksa, alın size yobazlık. "eskiden öyleymiş, artık değil" diye itiraz edecek alevi arkadaşlar olacaktır. on yıl önce, en yakın arkadaşlarımdan biri sırf sünni olduğu için, alevi olan kızın ailesi tarafından istenmedi ve çocuk başkasıyla evlendi, aklı kızda kalarak.

    inanca karışıp karışmamak meselesi de aynı şekilde. yine bir akrabamız, sünni bir kızla evlendi. kız da muhafazakar ve epey inançlı biriydi. adam karışmazdı karısına ama adamın ailesi kadına kök söktürdü. ramazanda oruç tutar, kaynana dırdırlanır, namaza kılacak, yine kaynana burnundan getirir... yığınla örnek böyle.

    işin içine ailelerin girdiği her evlilikte sorun yaşanır ve mezhep farklılıklarında da aynı durum söz konusudur. bu konuda seneler evvel bir abimizin anlattığı olay ve tavrı kazınmıştır aklıma.

    abimizin, akranım olan bir kızı var. daha yirmilerin ortasındayız o zaman sanırım. kız, sünni bir çocuğu seviyor ve evlenmek istiyor. çocuğun ailesi biraz muhafazakar. bu durum babanın pek hoşuna gitmese de, kızı istediği için ses çıkarmıyor. sadece, o zamana kadar rahat bir şekilde büyüyen kızına, bu ailede aynı rahatlığı bulamayabileceği konusunda uyarıda bulunuyor. kız yine de vazgeçmiyor kararından. peki, diyor baba; gelip istesinler o zaman. çocuğun ailesi geliyor, havadan sudan faslı geçtikten sonra esas konuya giriliyor. isteniyor kız. kızın babası, çocuğun babasına dönüyor;

    - bak, bu çocuklar evlenirse, biz artık dünür olacağız. birbirimize gidip geleceğiz. benim her akşam iki kadeh rakım vardır, ramazan dahil. dünür bize gelecek diye, rakı kadehimi alıp da saklamam. benim kızım ramazanda oruç tutmadı bugüne kadar. bu yaşından sonra da durup dururken kendi isteğiyle tutması mümkün değil. kızıma oruç tutturulmasına veya tutmasa bile iftara kadar aç bırakılmasına izin vermem. kızım, yaz geldiğinde şortunu da giyer, askılısını da. haa, eşi istemez, kızım da kabullenir, o ikisinin arasındaki problem. ama kızımın kıyafetine, makyajına karışacaksanız, yol yakınken vazgeçin bu işten.

    benzer başka şeyler de söylüyor abimiz. çocuğun ailesi yan çiziyor bu konuşma sonrası. bunun üzerine kız da babasına teşekkür ediyor, ciddi bir hatadan çevirdiğini düşünerek. buradaki ciddi hata, alevi kızın sünni çocukla evlenmesi değil. kızın inancına ve yaşam tarzına müdahale etmeyi en başından kafasında tasarlayan muhafazakar aileye gelin gitmek.

    mezhep farklılığına rağmen mutlu bir evlilik sürdüren çifter de var. aileleri de laik kafa yapısına sahip olduklarından, herhangi bir sorunla karşılaşmadan yaşayan arkadaşlarım oldu. bunun iki şartı var: 1) mezhepler ne olursa olsun, dini inanç kuvvetli olmayacak 2) aileler hiçbir şekilde işe karışmayacak veya onlar için de din önemli bir konu olmayacak.

    bakmayın siz "seviyosanız evlenin yhaaa" romantiklerine. öyle kolay olmuyor hiçbir şey. iki taraf da diğer tarafın ailesini çok iyi analiz edip tanımalı. mantığı elden bırakmamalı. yoksa o evlilik cehennem azabına dönebilir.

  • 40. ekşi itiraf

    oğlum üç buçuk yaşında, otizm spektrumu içinde bir çocuk. henüz konuşmuyor. bana babacığım diyerek sarılacağı günü görebilmek en büyük hayalim. birçok babanın farkında bile olmadığı, basit, küçücük bir şey benim hayalim evet.

    geçen gece eve dönerken, evlerden birinin balkonunda küçük bir kız babasına heyecanla bir şeyler anlatıyordu. babası hiddetli bir ses tonuyla "ceren sus artık allah belanı versin" diye bağırdı. o an içimden bir şeyler kopup gitti. buz gibi oldum.

  • 41. milliyetçi hareket partisi

    türkiye'de sadece 1 ilde(osmaniye) birinci olmuş bir parti olarak türkiye'de 14 ilde birinci olan hdp'ye sürekli nefret kusması şu güzel ortamı bozuyor. onu geçtim, hdp'nin meşruiyetini hdp ile aynı sayıda vekil çıkarmış bir partinin tartışıyor olması da komik. resmen 20 sene öncede kalmış parti hala. hayatımda gördüğüm en sağduyulu, en mesaj kaygılı seçim sonucu çıktı, halk olabilecek en güzel mesajlardan birini verdi, arada mhp'ye de kredisini verdi, rte bile bu sonucu okuyabildi, devlet bahçeli okuyamadı ya da okumak istemiyor.

  • 42. 7 haziran 2015 sonrası öğrenci evi görüntüleri

    (bkz: sözlüğü reklam için kullanan yazarlar)

    bariz reklam yapan yazarın eklediği görüntüler.

    beşek yönetimi böyle tiplere prim vermemeli. 1 kere açarsın anlarımda adam 1 aydır aynı videoları aynı tip başlıklarla izletmeye çalışıyor. karaktersizliğin bile bir sınırı var.

  • 43. açık giyinen kadınlara saygı duymamak

    (bkz: hassiktir bok)

    yaşadığın toplumun amına koyim o zaman.

    edit: eleştiri üzerine şöyle düzelteyim adam haklı.

    yaşadığın toplumun götüne koyim o zaman.

  • 44. game of thrones

    kendimce şöyle bir en iyi 15 bölüm listesi yaptım ve bölümleri önemli olaylarıyla kısaca anlattım.

    1-) the rains of castamere (3x9)
    dizinin en dramatik sahnesi olan kızıl düğün bu bölümde olmuştu. jon snow yabani esaretinden bran stark sayesinde kurtulur, daenerys targaryen yunkai şehrini alır, catelyn stark, robb stark ve robb'un kurdu olan boz rüzgar vahşice bu bölümde öldürülür.

    2-) blackwater (2x9)
    bu bölümde stannis baratheon'un king's landing kuşatmasını anlatılmıştı. tyrion'un çılgın alevi kullanarak stannis'in donanmasını yok eder, tywin lannisterin arkasına tyrlel'leri alarak savaşı kazanır ve king's landing'e ayak basar. got evreninde ilk büyük ölçekli savaş göstermesi bakımından, serinin en önemli bölümlerinden birisiydi.

    3-) winter ıs coming (1x1)
    herşeyin başladığı yeri, gözümüze sokmadan mükkemmel bir şekilde, neyin ne olduğunu anlatan, bütün ana karakterlerin yollarının kesiştiği tek bölüm. ayrıca şok edici sonu dizinin geleceği hakkında izleyiciye fikir veriyordu.

    4-) the children (4x10)
    stannis baratheon yabanilerin ordusunu dağıtır, daenerys targaryen ejderhalarını hapseder, bran stark üç gözlü kargaya ulaşır, tyrion lannister hapisten kaçar ve tywin lannister, the hound, shae bu bölümde ölür.

    5-) mother's mercy (5x10)
    bence en çok olayın olduğu bölüm beşinci sezon finalidir. jon snow bıçaklanarak öldürülür, stannis baratheon savaşı ve ordusunu kaybeder gösterilmesede yüksek ihtimalle öldürülür, selyse baratheon kendini asar, myrcella baratheon zehirlenir, arya stark meryn trant'ı öldürür ve sonra kör kalır, cercei lannister utanç yürüyüşü yapar, gregor clegane zombi olarak geri döner.

    6-) hardhome (5x8)
    daenerys targaryen ve tyrion lannister karşılıklı birçok konuyu tartışır ve daenerys tyrion'u danışmanı olarak almaya karar verir. jon snow yabanileri ikna etmeye çalışırken white walker'ların saldırısına uğrar ve görsel olarak, şu ana kadar gelmiş geçmiş en güzel bölüm olur.

    7-) you win or you die (1x7)
    robert baratheon'un ölmesi ve ned stark'ın lannister'lar ile ilgi gerçeği öğrenip taht odasına gittiği sahne, got tarihinin en gerilimli ve aynı zamanda en önemli sahnelerinin başında gelir. entrikanın kralları bu bölümde döner ve ned stark ihanete uğrayarak rehin alınır.

    8-) the lion and the rose (4x2)
    joffery baratheon ve margaery tyrell'in epik düğünü ve düğünde joffery'in epik (!) ölümü bu bölümde olur. sadece bu ölüm bile bölümü başlı başın epik yapar. ayrıca cücelerin savaş parodisi görülmeye değerdir.

    9-) the watchers on the wall (4x9)
    bu bölümde yabaniler duvara saldırır ama jon snow ve gece nöbetçileri duvarı savunurlar. en güzel savaş sahneleride bu bölümde bulunur. ayrıca çok sevgili ygritte, jon snow'un koynunda bu bölümde ölür.

    10-) baelor (1x9)
    diziyi gelmiş geçmiş en iyi dizi yapan olaylar silsilesinin en önemli olayı, ned starkın başının kesilmesi bu bölümde olur ayrıca jamie lannister bu bölümde stark'lar tarafından rehin alınır.

    11-)the mountain and the viper (4x8)
    gregor clegane ve oberyn martell karşılaşması ve obery tam dövüşü kazanacakken vahşi bir şekilde öldürülmesi dizi tarihinin ned stark'tan sonra en büyük şoku olur. ayrıca bu bölümde ramsey snow piçlikten terfi ederek ramsey bolton olur, sansa stark ise lord bealish'i savunarak ve onu vadiye sahip olamasına yardım ederek, ilk defa bir akıl belirtisi gösterir.

    12-) fire and blood (1x10)
    bu bölümde ise daenerys targaryen ejderhalarını doğurur, khal drogo ölür, tyrion lannister kralın eli olur.

    13-) the laws of gods and men (4x6)
    bu bölümü efsane yapan kriter tyrion lannnister'in duruşmasıdır. başlı başına bir bölüm konuşsa izlenecek kadar etkili konuşur ve bizi bizden alır. ayrıca stannis baratheon, braavos'taki demir bankadan borç alarak ordu kurmanın hazırlıklarını yapar.

    14-) and now his watch ıs ended (3x4)
    daenerys targaryen'in lekesiz ordusunun başına geçmesi ve ejderhasını ilk defa kullanması, duvarın ötesinde gece nöbetçilerinin nöbete ihanet ederek jeor mormont'u öldürmesi, theon greyjoy'un ramsey snow tarafından esir alınması, jamie lannister'in aşağılanması bu bölümde olur.

    15-) the dance of dragons (5x9)
    drogon'un, daenerys targaryen'i kurtaması ve shireen baratheon'ın babası tarafından yakılması izleyiciye farklı farklı duygular yaşatır. ayrıca jamie lannister ve doran martell karşılıklı oturup muhabbet etmesi güzel bir andı.

  • 45. geri gelmesi istenen sözlük özellikleri

    (bkz: entry numarası)

  • 46. kadını poposuna kadar şort giyen erkek

    (bkz: hepiniz de anladiniz mi amk)

    birde yorum falan yapmışlar. allahini seven uzerime tercüman atsin.

  • 47. fikret başkaya

    paradigmanın iflası kitabı ile paradigmalarımızı kaydıran hocamız. ameliyat oluyormuş, kan ihtiyacı varmış, ab negatif. ankara'da olup kan verebilecek olanlar için iletişim numaraları verilmiş: (bkz: #52473271)

    hastane: a.ayrancı – güven hastanesi - ankara

    iletişim:

    merdan özüdoğru: 0530 834 22 16
    deniz ekinalp: 0532 569 42 97

    acil şifalar diliyorum.

  • 48. ibrahim toraman

    ibrahim üzülmez gibi yüreğiyle oynayan son adamın bu takımdan kovulmasına neden olduğu için ben de kendisine hakkımı helal etmiyorum.

  • 49. başlıktaki günün en beğenilen entrysini görememek

    sözlükte defalarca dile getirilmiş ancak başlığı açılmamış bir eksiklik.

    şükela modu ile o başlık altındaki en beğenilen entryleri görebilen yazarlar,sadece o gün içinde yazılmış ve en çok beğenilmiş entryleri göremiyor.

    dolayısıyla game of thrones başlığına 6 senedir binlerce entry girilirken 6 senelik beğenme istatistiklerini görebiliyoruz ancak bugün girilen 100 entry arasından hangisi en beğenilmiş bunun için bir fasilite yok. dolayısıyla güncel ve güzel entrylere kolay ulaşamıyoruz. bu entryleri girenlerin de boynu bükük kalıyor. şükela modunun altına günlük şükela modu isimli yeni bir butonla bu derdimize deva bulunabilir.

    belki de bu sorun kimsenin sikinde değildir bilemedim.