bu da benim nickim husnu bey43
profili

  • chp'nin mansur yavaş'a saldırması

    boşuna demiyorum.

    iyi parti ve meral akşener masayı dağıtsın mansur yavaş'ın etrafında birleşen birleşsin. halk gereğini yapacak. chp ile bir yere varılamayacağı ortada.

  • macro center'a giden insan

    macro center'a ne amaçla gittiğine göre durumu değişebilen insandır.

    macro center'a günlük kola, içecek, atıştırma, bakliyat, sebze-meyve ve hatta içki gibi ürünler için gidiyorsanız migros'tan ve hatta arttırıyorum bim-a-101'den farkı yoktur.

    macro'yu macro yapan ve zengin statüsüne sokan şey kendine özgü ithal ürünleridir. eğer bok boğazsanız bu ürünlere saldıracaksanız 1 poşet ile 500'lük olursunuz. yok normal alışveriş yapacaksanız korkmayın 200 tl ile çıkarsınız. zaten normal market fiyatları da böyle artık.

  • 97 ukraynalının kuşadası'na yerleştirilmesi

    gelenler kadın çocuk namussuzluk yapmanın luzumu yok. suriyenin savaş çağındaki 20'lik gençleri nargile yapmaya gelmemiş. iyice kafayı yedi bu insanlar göçmen kelimesini duyunca kendinize gelin istersen ırkçı ol fotoya bakıp anne kucağındaki bebeğe laf edecek kadar şerefsiz olmayın.

  • türkiye'nin nepal'e 2 kilo fındık satması

    fındığın kilosunu 1 dolara satıyorsanız biz neden burada kilosunu 100 lira=11 dolara alıyoruz? ulan tamam ülkede her şey fahiş filan da şu marketleri aradaki fırsatçıları da bi güzel sikmek lazım.

  • 27 mart 2021 covid-19 vaka sayısının 30.021 olması

    adamlar 30 binde kalsın diye sayı erken açıkladılar bugün şeytanın aklına gelmez :)

  • çağan süt banyosunda

    bir yanda çocuğuna süt alamayıp intihar edenler bir yanda bu ahlaksızlar. bu toplum nasıl düzelecek gerçekten bilmiyorum.

  • zehra zümrüt selçuk

    ak parti ete kemiğe bürünüp bir insan olsaydı kesinlikle zehra zümrüt selçuk olurdu.

  • 12 aralık 2020 mahfi eğilmez'in attığı tweet

    onlarca, yüzlerce yıldır binlerce, yüzbinlerce şeyh, şıh, ermiş, derviş; israil kahrolsun, yıkılsın; amerika çöksün diye dua ediyor ve gerçekleşmiyor.

    demek ki ya sizin dualarınız bir işe yaramıyor, ya duayı kabul edecek bir makam yok, ya da dünyanın işleyiş şekli bu değil.

    dua etmeyi bırakıp oturup çalışacaksınız, dünyanın gerçekleriyle yüzleşeceksiniz. yok öyle her yere beton dikip kalan bir avuç yeşilliği savunan insanlara terörist diyip tüm ağaçları kesip sonra dua edelim yağmur yağar demek.

    birilerinin artık bu ülkede göte göt demesi gerekiyor. teşekkürler mahfi eğilmez.

  • netflix'in yeni sapkınlığı

    abonelik zorunlu mu diyen dalyarraklar gelmiş yine.

    adamlar pedofili içerik üretiyor pedofiliyi normalleştiriyor alooo bunu anlamak bu kadar mı zor. yarın netflix çocuk pornosu yayınlasa bu şerefsizler abonelik zorunlu mu zorla mı izletiyolar diyecekler. şu netflix savunucuları kadar gerizekalı bir topluluk görmedim daha önce.

  • 16 temmuz 2020 iski su zammı

    enflasyonun sıfır olduğu, tl'nin sürekli değer kazandığı, ev araba fiyatlarının bedava olduğu bu ülkede hayırdır ekrem imamoğlu bu neyin zammı? yazıklar olsun.

  • otomobil satışlarının ocak'ta %59 düşmesi

    hala sıfır araba alan 14 bin gerizekalı olduğunu ortaya çıkaran veridir.

  • dolar nasıl düşer

    2011'e kadar abd götü yalayarak doları düşük tutanların nasıl düşeceğini anlayamaması normal.

    doları düşürmek için illa abd götü yalamak zorunda değilsiniz iyi haber. ohal'i kaldırın, merkez bankasına karışmayın, merkez bankası politika faizini 15 glp'yi 18 yapsın dolar 4 altına düşmezse gelip beni bulun. ha hobi olarak abd götünü yine yalayabilirsiniz tabi.

  • 16 şubat 2018 kadir mısıroğlu'nun rahatsızlanması

    rabbim senin ömründen alıp bana versin dualarımız seninle üstad.

  • türkiye dış borcunu ödemezse ne olur

    mesela senin şimdi 3000 lira aylık gelirin var.

    her sene gidip iphone'un son modelini 48 taksitle alıyosun.

    ihtiyaç kredisi çekip son model bi araba çekiyosun altına.

    ev olmadan olmaz, 120 ay vadeli konut kredisi çekip bi de ev alıyosun güzelinden içini de bi güzel döşüyosun.

    sonra bi bakıyosun aylık maaşın komple kredilere taksitlere gidiyo ee bu evin mutfağı var karnının doyması lazım bu sefer kredi kartına abanıyosun kartın limiti her ay yukarı zorlanıyor.

    sonra doğal olarak 3000 lira maaşın komple borçlara gitmeye başlıyor ama yine de kapatamıyorsun bi yerden sonra faiz binmeye başlıyor.

    bu sefer her ay faiz ödemeye başlıyosun maaşın komple faize gidiyor.

    sonra sen çok bunalıyorsun ehhh sikerim yapacağınız işi ödemiyorum amına koyum diyosun.

    tam bu noktada icra memurları devreye girerek götündeki don da dahil olmak üzere her şeyine el koyuyorlar.

    sonuç olarak belki çocuklarının bile -seve seve- ödemek zorunda kalacakları bir borç kalıyor geride.

    bre cahil sürüsü bre çomar sürüsü size yıllarca anlatmadık mı? üretmeden borç alarak bu iş yürümez, sadece beton dikerek yol dikerek bu iş olmaz yapmayın etmeyin demedik mi uyarmadık mı?

    sen bize çapulcu demedin mi vatan haini demedin mi? bizi dinlemedin, bu işin uzmanı insanları sallamadın her şeyi sen biliyordun.

    şimdi sonuç olarak geldiğin nokta türkiye dış borcunu ödemese ne olur he mi?

    yine dinlemeyeceksin ama ben söyliyim, sadece senin değil, çocuğun ve belki de torunun o borcu "seve seve" faiziyle birlikte ödemek zorunda kalır. ne güzel dünya lan? yerken her şey güzel ödemeye gelince ödemiycem. hadi lan ordan...

  • şevket çoruh

    taşşakları 2.5 kilo çeken kral adam.

  • doğu perinçek

    devlet bahçeli tarafından (bkz: perinçek'i seçmektense sayın erdoğan'ı seçerim)

    şeklinde bir söylemin muhatabı olan isim.

    şimdi düşünelim doğu perinçeğin savunduğu değerlerle devlet bahçelinin savunduğu değerler arasında ne gibi fark var?

    her ikisi de natoya karşı değil mi?

    her ikisi de avrupa birliğine karşı değil mi?

    her ikisi de fetöcülerden ölümüne nefret etmiyor mu?

    her ikisinin de kürtlere pkk'ya karşı bakış açısı aynı değil mi?

    her ikisi de milliyetçilik damarından beslenmiyor mu?

    her ikisinin de atatürkçülüğe karşı bakış açıları aynı değil mi?

    şimdi düşünelim devlet bahçelinin doğu perinçekte tasvip etmediği hangi görüşü olabilir ki doğu perinçekten böylesine nefret ettiğini gösterir bir açıklamada bulunabilir?

    veya şöyle düşünelim devlet bahçeli bir koalisyon kuracak olsa ve seçenekleri de chp veya doğu perinçek olsa devlet bahçeli sol taraftan hangisini kendine koalisyon ortağı olarak alır?

    cevap çok bariz değil mi?

    sadece şu kadarını söylüyorum ve artık bundan kesinlikle eminim, atın intikamı derler ya hani derin devlet, ergenekon veya ulusalcılar ne derseniz diyin artık, ilk perdede nasıl fetöyü dümdüz ettiler ve hepsini içeriye tıktılarsa şimdi ikinci perdeyi öylesine büyük bir ustalıkla hazırlıyorlar ve öylesine bir final planlıyorlar ki akp'ye oy veren muhafazakar kesim neyin ne olduğunu dahi anlayamayacak perde kapandığında. bu demek değil ki ülke daha demokratik daha ilerici bir yer olacak, yoğun bir faşizm sosuyla 1945 veya 1960 civarı bir yere geri dönüş yapacak türkiye ve devlet içerisindeki tüm dinci yapılardan itinayla temizlenecek.

    iyi mi dersiniz kötü mü bilemiyorum benim gözümde durum bu şekilde.

  • tl'ye saldırı var masak ve mit ne yapıyor

    rtük'ü unutmuş asıl rtük neden dolar fiyatının açıklanmasına yayın yasağı getirmiyor?

  • bir daha söylüyorum bizim milli içkimiz ayrandır

    türkiyenin en büyük sorunu olan milli içkimiz ayran mıdır değil midir sorusu da böylece cevabını bulmuş oldu. teşekkürleri borç bilirim.

  • 2017 ekonomik krizi

    kübler-ross modeline göre üzüntünün 5 aşaması vardır;

    1. inkar (denial)
    2. kızgınlık (anger)
    3. pazarlık (bargaining)
    4. depresyon (depression)
    5. kabullenme (acceptance)

    her ne kadar sıradan halk henüz inkar aşamasında gibi gözükse de 2013'te başlayan ve 2017'de en tepeye ulaşması kaçınılmaz olan bu ekonomik kriz boyunca yukarıdaki aşamaların bir çoğunu yaşadık.

    önce inkarla başladık. cumhurbaşkanının malum açıklaması:

    http://www.dunya.com/…-yaya-kalabilir-haberi-273149

    dolara yatırım yapan yaya kalabilir. açıkça bir inkar vardı hatırlayın 2015 senesini. ekonomik kriz diyenin dayak yediği istikrarın süreceği türkiyenin büyüyeceği, seçimlerden sonra doların yeniden eski seviyesine döneceği beklentisinin olduğu açık bir inkar aşaması.

    bunu kızgınlık takip etti. zaten geçmişten beri kızgındı ama bu seferki başkaydı. hep birilerine parmak sallıyordu ancak bu sefer parmak çok tehlikeli bir yere dönmüştü. hele de türkiye ekonomisinin kırılganlığının arttığı bir dönemde birden bire merkez bankası hedefe konuldu. faizler düşürülmeliydi. doların yükselişinin, ekonominin durganlaşmasının faturası merkez bankasına çıkıyor ve tüm kızgınlık fazilerin yüksek olmasına bağlanıyordu:

    http://www.cumhuriyet.com.tr/…liligin_mi_var_.html#

    bunlara paralel olarak merkez bankası -mecburen- faiz arttıramadı. ve ana görevi türk lirasının değerini korumak olan merkez bankası -mecburen- türk lirasının çok yüksek seviyelere varan değer kaybını elinde çekirdekle birlikte izlemek zorunda kaldı.

    vakitler ilerledi 2015 haziranında seçimler yapıldı. ve malum sonuçlar çıktı. kızgınlık artık tamamen artmış ve kendini pazarlık aşamasına bırakmıştı. öyle ya ekonomik krizin sebebi belliydi, akp'nin tek başına iktidara gelememesi nedeniyle oluşan sistem sorunu. artık pazarlık süreci başlayacaktı, 400'ü verin bu iş huzur içinde çözülsün...

    diyelim 400 olmadı 335 oldu o da olumlu diyerek pazarlığı bir üst seviyeye de çıkaracaktı hatta cumhurbaşkanı. öyle ya türkiye'de yaşanan ekonomik sorunun nedeni belliydi ve eğer bu pazarlığa girişirse ve istediğine alırsa her şey güllük gülistanlık olacak o mutlu huzurlu günlere geri dönecektik.

    tarihler 1 kasım 2015'i gösterdiğinde akp çok büyük bir oy oranıyla yeniden tek başına iktidar oldu. halkımız istediği, beklediği, arzuladığı istikrara yeniden kavuşmanın sevinciyle sokaklara döküldü ve bu zaferi çılgınlar gibi kutladılar.

    2 kasım 2015'te sonunda beklenen olmuştu, gelen yüksek seviyede istikrar sonucu dolar 2.75'e kadar düşmüş borsa ise tavan yapmıştı. sonunda herkes o özlenen güzel günlerin geri geldiğini düşünmüştü.

    2 kasımdan sonra geçen günlerde ne dolar bir daha 2.75 seviyesini görebildi, ne de borsa 2 kasım 2015 seviyesine yeniden ulaşabildi. beklenenlerin hiç biri gerçekleşmediği gibi her şey daha da kötüye gitmeye devam etti.

    geçtiğimiz sene 2016 ekonomik krizi başlığına tam da seçimlerin ardından şu entry'yi girmiştim:

    (bkz: #56583981)

    çok basit bir cümleyle özetleyerek başlamıştım entry'ye;

    "trendleri kolay kolay değiştiremezsiniz."

    trend hala değişmedi. aksine biz pazarlık aşamasından çıkıp ülkecek depresyon aşamasına girmiş bulunuyoruz 2016 yılı boyunca. bakın başbakan ne diyor:

    http://www.gercekgundem.com/…manin-yoluna-bakacagiz

    "ayakta kalmanın yoluna bakacağız"

    ne kadar acı bir cümle değil mi? ayakta kalmak. hani ağır depresyondasındır yatağından kalkamazsın, hiç bir şey yapasın gelmez, sadece uyumak istersin, uyumak ve seni o depresyona sokan her şeyi unutmak. gözlerini yeniden açtığında her şeyin bitmiş olacağını yepyeni bir hayata başlayacağını, eski mutlu günlerinin geri geleceğini düşünürsün ama öyle olmaz. depresyonun seni yer bitirir. ilaçlarla ayakta durmaya çalışırsın ama onlar seni daha da kötü yapar bünyeni dağıtır geçer.

    2016 ekonomik krizinde ekonomik krizin şiddetini arttırabilecek 3 faktörden bahsetmiştim; rte faktörü, rusya faktörü ve fed faiz arttışları.

    2017 yılı için uzun uzun analiz yapmaya gerek yok, krizin etkisini azaltabilecek/ arttırabilecek tek bir faktör var; rte faktörü.

    malum artık ülke olarak depresyondayız ve artık en son aşamaya geçiyoruz: kabullenme.

    2017 senesinde önümüzde 2 seçenek var. ilk seçeneğimiz başta cumhurbaşkanı olmak üzere hükümetin ve halkın ekonomide ciddi problemler olduğunu ve bunların büyük oranda mevcut poitikalar sebebiyle ortaya çıktığını kabul etmesi, ve ülkeyi 2009 öncesi ayarlarına geri götürmesi. adaletin yeniden tahsis edilmesi, avrupa birliği yoluna yeniden girilmesi, yapısal reformlara gidilmesi, ekonomide ciddi önlemler alınması ve merkez bankasının yeniden ehil kişilerin eline bırakılarak bağımsızlığının güvence altına alınması ve hiç bir şekilde kendilerine müdahale edilmeyeceğinin garantisinin verilmesi. evet yazarken beni bir gülme aldı maalesef ama işte sonuçta objektif bir değerlendirme yapmak için yazmak zorundayım. maalesef geldiğimiz noktada bu yola geri dönüş olmayacağı/ olamayacağı çok açık. keşke olsa keşke bu ülkede her şeye rağmen nispeten huzurlu yaşayabildiğimiz günlere geri dönebilsek ama...

    bu durumda geriye ikinci seçeneğimiz kalıyor. sorunun nedeninin halk tarafından kabullenilmesi. bu ne demek? 2016 entry'sinde yazdığımı aynen yazacağım:

    "toplum bu trendin sonunda 7.5-8 tl olan benzin fiyatları nedeniyle kullanamadığı arabasını satışa çıkarıp alacak başka bir gerizekalıyı bulamadığında, enflasyonu iliklerine kadar hissedip ithal ettiği malların fiyatı sürekli yükselirken, ihraç edebildiği az sayıda ürünü de ihraç edebileceği bir pazar kalmadığını, kalsa bile eline geçen paranın sürekli değer kaybettiğini gördüğünde, akp'nin aslında o kadar da iyi bir ekonomi yönetimi çıkarmadığını sadece ama sadece fazlasıyla şanslı bir dönemde iktidar olduğunu anlayacak ve bu sefer 2002'de akp'yi doğuran dip dalga önümüzdeki 10 seneye damgasını vuracak yeni bir dip dalgaya yol açacak. ve bizde hep beraber 1 kasımda iyi ki akp tek başına iktidar olmuş keşke %60 filan alsaymış diyeceğiz."

    bu dediklerimle hala aynı düşüncedeyim. türkiye'de çok ciddi bir dip dalga gelmekte. bu dip dalgayı daha iyi anlayabilmek için şu başlığı incelemenizi ve takipte kalmanızı tavsiye ederim:

    (bkz: ak parti-recep tayyip erdoğan savaşı)

    özellikle de şu entry 2017'de yaşanacakların bana göre bir trailer'i durumunda:

    (bkz: #64319611)

    açıklamalara bakılırsa hükümet üyeleri yavaş yavaş sorunun kaynağını "kabulleniyor".

    peki halk da bunu gerçekten kabullenecek mi? eninde sonunda, öyle ya da böyle kabullenecek, kabullenmek durumunda kalacak. kangrenin ilk bulgusu damar tıkanıklığıdır. başlarda müdahale edip önlem alınması kolaydır. ancak önlemini almazsanız o sorun büyür organa tamamen yayılır ve kolunuzu/bacağınızı vs. kaybetmek durumunda kalırsınız. türkiye olarak soruna ilk başta müdahale etme şansını maalesef kaçırdık. ancak hala kolumuzu, bacağımızı kaybetmeden önlem alabiliriz. bunun yolu da kabullenmeden geçiyor. peki kabullenmezsek ne olacak? hastaysanız ve hastalığınızın sebebini kabul etmiyorsanız, örneğin akciğer kanseriyseniz ve sigara içmeye devam ediyorsanız hatta üstüne bir de hayır canım sigara akciğer kanserine çok iyi geliyor yakında iyileşirim hiç bişeyciğim kalmaz diyorsanız ve bu durumda ne oluyorsa o olacak, ya öleceğiz, ya yatalak kalacağız, ya komaya gireceğiz, ya uzunca bir süre hasta kalarak iş göremez duruma geleceğiz. bu süreçte önlem alınana kadar o hastalık daha da yayılacak. eninde sonunda ise hastalığı kabul edeceğiz ve gerekli bedelleri ödemek zorunda kalacağız. tek soru ise bunu ne zaman kabul edeceğimizdir. ekonomi aslında basit bir bilimdir, neden-sonuçları çok basittir. önceden yaşanmış olaylara bakarak ne olacağını az çok kestirebilirsiniz. mesela arjantinin para birimi olan arjantin pesosu'nun dolar karşısındaki grafiğine bakabiliriz:

    http://tr.investing.com/currencies/usd-ars

    zaman aralığı olarak 1m(1 ay)'yi seçersek 4 senedir doların arjantin pesosu karşısında "istikrarlı bir şekilde yükselerek" 4 seviyesinden 16 seviyesine geldiğini görüyoruz. dolar-tl için ise orta vadeli dibini 1.5 tl alırsak ülkenin kangren olacağı ve kolunu bacağını kaybedeceği geri dönüşü olmayan nokta 1.5 * 4= 6 tl seviyesidir. olmaz diyebilenimiz var mı? bence yok 1.5'tan 3.5'a nasıl gelebildiyse, hangi faktörler bu seviyeye getirdiyse, aynı faktörler sürdüğü sürece hastalık daha da ilerleyecek ve çok ciddi bir devalüasyonla karşı karşıya kalacağız ve eninde sonunda bu seviyelere geleceğiz. o seviyeye geldiğimizde ise trend -çok acı bir biçimde- bitmiş olacak. en iyi ihtimalle türkiye yeniden imf kapısına düşerek gelecek 10-15 senesini yitirmiş olacak. bunun bedelini ise hep beraber ödemek zorunda kalacağız. umuyorum o bedelleri ödemek zorunda kalmadan uyanabiliriz. ancak her manada 2017 ekonomik krizi bu serinin final dalgasıdır. ya önüne çıkan her şeyi darma duman edecek, ya da ekonomi bilimine riayet ederek, gerekli önlemleri alarak, demokrasinin, insan haklarının, adaletin hakkını vererek ve ülkeyi fabrika ayarlarına geri döndürerek zor da olsa bu krizin üstesinden geleceğiz...

  • kamu alımı mümkünse sıfır seviyesinde tutacağız

    para yok para finito. daha nasıl anlatsın adamlar?