Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. yazarların dedelerinin mesleği

  • 2. 15 haziran 2022 doktor maaşları

    o kadar salak yorumlar okudum ki. demek istediğim birkaç şey var:
    1.kamudaki doktorların ortalama maaş aralığı maaş+sabit ödeme+döner +nöbet parası yani aylık kazancı asistan hekim için branşa ve hastaneye göre değişmekle birlikte 9000-15000 arasında. bundan az ya da çok değil. uzman doktorun aylık kazancı ise yine aynı kalemlerde 11000-18000 civarında değişiyor ortalama.
    2.bu aylık kazançlar için ortalama çalışma süresi 22 mesai iş günü ya da aylık 180 taban memur saati, tabi hiçbir zaman sağlık işi devlet memurunun masa başı evrak işi gibi 5'de bitmiyor. o süreler 6-7 yi buluyor öğle arasına gerekirse çıkmıyorsun yemek yiyemiyorsun vs. bunlarla birlikte net en az 200 saat ortalama. üstüne ayda 10 nöbet (nöbetten kasıt mesai süren bitti ve sabahki mesaine kadar hastanede zorunlu hizmet verme saatleri) ortalama olarak 170-180 saat arasında da değişiyor. yani asistan/uzman hekim ayda ortalama 380 saat çalışarak 9000-18000 tl, ya da diğer deyişle 900-1000 dolar, diğer deyişle saati yaklaşık 2-2.5 dolara çalışıyor. burada yorumu size bırakıyorum artık.
    3.represantlar telefon hediye ediyormuş da falan fişman.. ben son 3 yıldır represantların, firmaların bırak herhangi bir hediye vermesini, yemeğe götürdüğünü hatırlamıyorum. adamlar artık kalemleri bile ayda 1 falan anca getiriyorlar.
    4.çalışma şartları affedersiniz bok gibi. eşek gibi çalışma var, halk çok cahil ve künt. toz konduramadığın devlet 5 dk muayeneyi sana hak görmüş. türk hekimlerinin bu konuda yani pratiklikte avrupanın çok ötesinde olduğunu avrupadaki hekimler dahi kabul ediyor. ama sen kardeşim o kadar küntsün ki 2 basamaklı basit komutları dahi (kanını vermek için sabah ilaçlarını içmeden gel, ya da ilaç tedavisini anlatıyorsun vs gibi) onuncu defada anca anlayabiliyorsun. ben açıkçası hastayı odama kendim geçiriyorum, çünkü muayenede vakit kazanmak için yolda başlıyorum zaten gözlereyerek vs. demem o ki ne ben 5 dk da mükemmel hizmeti vermeye çalışmak için kendimi baskı altında hissedeyim, ne de bu hizmeti hak eden ve ihtiyacı olan insanlar bu duruma maruz kalsınlar.
    5.yine halkın tepkisi çok tuhaf: '' bazı doktor da dayağı hak ediyor ama... ''. yahu insanı insan yapan ve diğer türlerden ayıran mevzu bu zaten. dayağı hak etmek diye bir tabir yok, bu tüm meslek grupları için geçerli. evet götü kalkık hekimler var, evet kendini bir bok zanneden hekimler var, bunun çözümü dayak, yaralamak, öldürmek mi? kaldı ki halkın çok ciddi öfke kontrol problemi var, bu adam hastanede doktoru bıçaklıyor, nüfus müdürünü yumrukluyor, veli toplantısında öğretmeni tehdit ediyor, garsona hamam böceği muamelesi yapıyor vs liste uzar gider.
    6.saçma sapan her yerde olan bu x-ray cihazları niye hastanelerde yok anlamak zor, aslında kolay çünkü hangi medeni ülkede sağlık hizmeti verilen ve alınan bir kurumda mantıken x-ray cihazına ihtiyaç duyulsun değil mi?...
    7.hep bir genelleştirme, hep bir aşağılama.. empati sıfır. evet paragöz hekimler var, evet işini düzgün yapmayan hekimler. bana bir tane meslek grubu söyleyin, o meslek grubundaki insanların %100 oranda firesiz ahlaklı, dürüst, idealist çalışan insanlardan ibaret olsun. var mı öyle bir meslek grubu? siz böyle yaparak bu sözleri ve muameleyi hak etmeyen hekimleri de küstürüyorsunuz. oysa ki beklenen şey karşılıklı, inanın siz nasıl hekimden güleryüz, olumlu bir tavır vs bekliyorsanız bir çok hekim için en doyurucu şeylerden birisi hastanın o gün o muayene odasından memnun ayrıldığını görmek.
    8.evet arkadaşlar biz hekimler yalan yok hekim olmak için zaten herşeyi feda ettik, çocukluğu, gençliği. dünyanın her yerinde nitelikli insanın daha yüksek maaş almasının bir mantığı var. olay '' biz çok okuduk, sen serseri gibi sürttün o dönemlerde, ben bilim projesinde vs kıçımı yırtarken sen hangi kızı hangi erkeği düşürsem'' olayı değil. mevzu nitelikli iş gücü yani senin bu işi üretmek için devletin, toplumun, ülkenin ödediği bedel, gerek zamansal gerek parasal harcama, yerinin nasıl doldurulabileceği vs. örneğin hiçbir meslek grubunu aşağı çekmek için söylemiyorum hayatın rutin düzende gitmesi için her meslek grubuna herkesin ihtiyacı var fakat bir kağıt toplayıcısınsan boşalan kadroyu çok rahat bir şekilde doldurabilirsin, bir şoförü çok rahat şekilde doldurabilirsin (mesela mühendisi şoföre devşirmek mi zor, yoksa pazarcı amcamızı doktor ya da avukat yapmak mı) nitelikli iş gücü maaş hiyerarşisini belirleyen ana şey.

    sonuç olarak doktorlara yapılan bu haksızlığın hatta zulmün en büyük bedelini sonunda sizler ödeyeceksiniz.hiç boşuna reisiniz gibi efelenip dayılanmayın. daha şimdiden ağlıyorsunuz doktor kalitesi düşüyor diye iyileri yurt dışına kaptırıp burada daha alt seviyedekilerle ne yapacaksınız 5-10 yıl sonra. herkes özele gittiğinde kamudaki hizmetten memnun kalmayıp 2 adet dandirik tam kan sayımı ve biyokimya testlerine 500 tl bayılmayı, basit bir ben aldırma ameliyatına 10 bin tl vermeyi göze alıyorsunuz, bunda bir sorun görmüyorsunuz bence de
    -doktorlara şımarık deyin,
    -aç gözlü diyin,
    -dayağı hak ediyor deyin,
    -vurun, dövün, öldürün,
    -gidiyorsanız gidin diyin,
    -bu zamana kadar neyi yaptıysanız aynı şekilde devam edin...

  • 3. 5 bin 500 tl'ye yatılı hasta bakıcı bulamamak

    e kardeşine verin o parayı o baksın o zaman?

    edit: şu kısım silinmiş: "kardeşim ileri seviye ingilizcesi olan mühendis, bu paraya her sabah 6 da kalkıp 2 saatte işe gidiyor, akşam 8 de dönüyor, cumartesi yeri gelince ücretsiz mesai yapıyor."

  • 4. hazine ararken kafayı sıyıran adam

    uzun zamandır kapalı ve toksik madde içerir bir yere denk gelip zehirlenmiş, kafası güzel olmuş da olabilir.
    metal ya da toksik madde zehirlenmesi: histeri, saldırganlık, halüsinasyon, sanrı gibi belirtiler oluşturabilir.
    cinli hikayelere inanacak kadar cahil olmayın.

  • 5. tübitak'ın skandal evrim makalesi

    "bazısı şunu der, bazısı bunu der oysa evrim ispat edilememiştir"
    çok bilgilendirici bir yazı,
    tanrıyı göster dersen " o görünmez ama her yerde" der ve sıyrılır, işte mevzu onun için bu kadar

  • 6. atatürk portresine tekme atan liseli

    sırf geçenlerde bir liseli, kurana tekme attığı için karşılık olsun diye yapılmadıysa ya da yaptırılmadıysa ben de bir şey bilmiyorum.

    bakalım bu beyni olmayan genç kardeşimizin de örgün eğitim hayatı sona erecek mi? belki de karne almasına 2 gün kala takdir belgesi alır belli mi olur?

    yalnız okul bitince işi hazır değil. ağababaları gidiyor çünkü, yazık etmiş oldu geleceğine...

    edit: imla.

  • 7. yazarların en beğendiği kolonya kokusu

    mandalina kolonyası. özellikle rebul'un olan muazzam kokuyor.

  • 8. ölen balığımı zombiye dönüştürmem

    her şey birkaç yıl önce ruh halime iyi gelsin diye bi japon balığı almamla başladı. geceleri terapi niyetine akvaryumun ışığında oturup balığımın yüzüşünü izlerim demiştim ama balık hem dertli hem de oturan bi balık çıktı. sanki balığın benden daha çok terapiye ihtiyacı vardı. bütün gün oturup dertli dertli düşünüyordu. ağzının kenarında bir kırmızılık olduğu için de adını joker koymuştum ama henüz bi joker'liğini görmemiştim. herhalde yalnızlıktan dolayı depresyona girdi deyip birkaç balık daha aldım ama sonuç değişmedi.

    balık sürekli dertli dertli oturmaya devam edince bir süre sonra onun derdi benim derdim olmaya başladı. unutamadığı bi balık vardı da ben aldığım için ayrı düşünce bunalıma girdi desem, zaten balığı alıp parasını ödeyene kadar her şey sıfırlanmıştır, hafızası yok bunların. yüzgeçlerinde kireçlenme, romatizma var desem ulan daha gencecik balık. mr'a tomografiye de sokamıyosun ki derdini öğrenelim. bari akvaryumu güzelleştireyim de kendini doğal ortamında sansın deyip bir sürü bitki ektim ama sonuç yine değişmedi. balık bütün gün dükkanın önünde oturan esnaf gibi oturup düşünüyordu.

    birkaç ay böyle geçtikten sonra ölmeyince bunun bir hastalık değil fiziksel bir sorun olduğunu düşünmeye başladım. çünkü yüzgeçleri gövdesine göre küçüktü ve balık yüzerken yorulup hemen kendini yere atıyordu. diğer balıklar ufacık bi kuyruk hareketiyle bile havada asılı dururken joker dombilisi canhıraş bi şekilde boğuluyormuş gibi çapa çapa diye çırpınarak yüzüyordu. sonra da o çırpınmanın verdiği ivmeyle kendini ileri atıp denizi es geçip karaya inen uzay mekiği gibi toprağın üstüne sert bir iniş yapıyordu. enerjisi değerli olduğu için de sadece yem vereceğim zaman filtreyi kapatınca yüzüp suyun üstüne çıkıyordu.

    bir gece biraz akvaryum izleyeyim diye ışıkları kapatıp karşısında uzandım bi baktım joker bitkilerin arasına saplanmış halde kafa üstü bir şekilde hareketsiz duruyor. allah kahretsin ölmüş diye karalar bağlamıştım ki cama vurunca hareket edip yüzmeye başladı. sonra anladım ki balık oturmadığı zaman dışında vücudunu bitkilerin arasına destekleyip ters durmayı da seviyordu. her seferinde de aha bu sefer kesin öldü diye cama korkarak vuruyordum ama bu hareket rutini olmuştu artık. balık bildiğin deliydi.

    hayatımda onun kadar değişik bi karakteri olan manyak bi balık görmemiştim. oturup izlerken şapşallığıyla beni baya güldürüyodu. bi akşam yine izlerken topraktan sıkılıp kütüğün üstüne oturdu baya da kalkmadı. ben de bari şuna şezlong filan alayım da rahat rahat uzansın bari deyip yatmıştım. sabah kalkıp baktığımda hala orada oturuyordu. biraz yaklaşıp yakından bakınca acı gerçeğe fark ettim. joker oturduğu yerde huzurlu bi şekilde hakkın rahmetine kavuşmuştu. ulan insan ölürken bari biraz kıvranır, can çekişir, kendini yere atıp sürünür. uykusunda kalp krizi geçirip huzur içinde ölen tontiş yaşlılar gibi gece oturduğu yerde kıpırdamadan küt diye ölmüş.

    akvaryumda 30'a yakın balık vardı ama hiçbiriyle onun gibi duygusal bir bağ kurmamıştım. baya karakteri olan hayatımda gördüğüm en şapşal balıktı. çok üzüldüğüm için bir süre ne yapacağımı bilmeden akvaryumda durdu. alıp atmak ya da gömmek istemiyordum ama ne yapacağımı da bilmiyordum. sonra internetten araştırdığımda birkaç manyağın balığını epoksi reçine ile mumyaladığını gördüm. o zaman ben de yapayım diyerek balığı hemen buzluğa atıp malzeme arayışına çıktım.

    epoksi reçineyi ve sertleştiriciyi internetten sipariş verdikten sonra şırınga ve saf alkol almak için bi eczaneye gittim. gayet normal bir şekilde 4 adet şırınga bi tane de saf alkol istiyorum deyince eczacı tırsmış bi şekilde yüzüme bakıp şırınga var ama saf alkol satmıyoruz diye tereddütlü bi şekilde cevap verdi. alkol fiyatları o kadar artınca direkt damardan alkol basacağımı düşündü muhtemelen. arada cipralex filan da aldığım için sıkıntılı bi arkadaş herhalde diye vermediler bence. saf alkolü nereden bulucam lan ben derken kardeşimin kimya şirketinde çalıştığı aklıma geldi ve arayıp bana saf alkol lazım dedim. o da napıcan saf alkolü deli diyerek endişelense de ne kadar lazım diye sordu. ben de alabildiğin kadar al kalanıyla da dezenfektan üretiriz diyerek kapattım.

    bir yandan da reçine aldığım yeri balığım öldü çürüyecek mumyalamam lazım reçineyi acil göndermeniz lazım diyerek darlıyorum. adamlar ne düşündü bilmiyorum ama ertesi gün kuryeyle gönderdiler. akşam kardeşim de alkol getirince hemen operasyona başladım. çürümeyi durdurmak için önce balığın içini boşaltıp şırıngayla her yerine alkol bastım. sonra da alkolle ıslattığım pamuğu içine doldurdum ama açtığım karnı kapatmak için ne yapacağımı bilemedim. çok küçük bi alan olduğu için cerrahi müdahaleyle dikilmesi gerekiyordu ama onu yapamayacağım için zaten japon balığı bu diyerek japon yapıştırıcısıyla yapıştırdım.

    hemen silikon bi kek kalıbına hazırladığım reçineyi döküp bi santim kalınlığında dondurdum ve balığı o katmanın üstüne koyup kalan reçineyi komple döktüm. normalde 3 turda filan yapmam gerekiyormuş çünkü reçineyi 1-2 cm yükseklikten fazla dökünce donmuyormuş. tabii reçineyi fazla döktüğüm için balık alt katmana yapışmadan yukarı çıkmaya başladı. bi yandan bi çubukla balığı aşağı itiyorum bi yandan da reçinede oluşan baloncukları oksijen makinesi gibi ateş veren çakmağımla yakıyorum. baloncuklara odaklandığım için de balığa pek dikkat etmemiştim bi baktım balık pişmeye başlamış. yüzü gözü baya pişmiş gri olmuş hep. görünce allah kahretsin benim gibi insanı dünya tatlısı balığı ne hale getirdim, zombi oldu balık diye kahrolmaya başladım ama artık dönüşü yoktu.

    neyse olan oldu artık diyerek işleme ettim ve baloncukları temizleyip bir gün beklettim. ertesi gün donup donmadığını kontrol etmek için parmağımla bi dokundum reçine bozulup elime yapıştı. reçineyi kalın döktüğüm için tutmamış. hay allah benim belamı versin mahvettim balığı diye söylene söylene donmayan katmanı sıyırdım ama bu sefer de üstü komple baloncuk oldu. yani baloncuk yüzünden balığı pişirdiğimle kaldım. uzun uğraşlarım sonucunda bir şekilde dondurdum ve reçineyi sürekli oturduğu yere koydum. yaşarken de pek bir farkı yoktu ama o zaman pişmemişti.

    belki joker'i jurassic park'taki gibi reçine içinde milyonlarca yıl korunan dinozor dna'larını kullanarak dinozor yaratma işleminde olduğu gibi yeniden yaratabilirim. bi gün haydarpaşa numune hastanesine götürüp durumu konuşmayı düşünüyorum. umarım ssk bu işlemi karşılıyodur.

    bu arada joker'ın uzun yıllar arkadaşlığını yapan diğer japon balığım da ondan 2 yıl sonra hakkın rahmetine kavuştu. onu da bi gün reçinelerim diyerek buzluğa atmıştım ki dolabım bozuldu. balık çözülene kadar malzemeleri toparlayamayacağım için hemen annemleri arayıp buzluğumdaki tulum peynirleri ve tereyağlarıyla birlikte balığımı almalarını istedim. gelip aldılar ve annemin derin dondurucusundaki bezelyelerin, tulum peynirlerin, kuru domateslerin arasında birkaç hafta bekledi balık. dolabı yaptırınca tekrar geri getirdiler ama birkaç hafta sonra tam kar yağdığı günlerde dolabım bozuldu. arabayla almaya gelemedikleri için reçine alana kadar saklama kabı içinde balkona koydum ve 2-3 gün de balkonda bekledi talihsiz balığım. allahtan hava karlıydı da bozulmadı. tabii girişte oturduğum için de ara ara kediler saklama kabını açıp balığı yedi mi acaba diye kontrol ediyordum. bu balığım da benim yüzümden öldüğüne pişman olmuştu maalesef.

    neyse ki hemen malzemeleri tedarik ettim ve bu sefer joker'de yaptığım hataları yapmayıp gayet güzel reçineledim. kalıptan çıktığında kenarları keskin olduğu için zımparalayıp cilaladım ama istediğim parlaklığa ulaşamadım. bi gün antika satan bi polisajcıya götürüp gösterince adam dumura uğrayıp benim makine bunları yakar diyerek reçinelerimi parlatmayı reddetti ama bence deli olduğumu düşündüğü için başından savdı. ucundan küçük küçük parlatabilirdi. bi ara oto yıkamacıya götürüp pasta cila attırmayı düşünüyorum.

    eğer yaşlanabilirsem bi ayağım çukura girdiğinde bi gün balıklarımı denize atacağım. belki binlerce yıl sonra başka bi medeniyet bulur da joker'i yeniden yaratır. yapılan çalışma sonucunda yaşadığımız dönemde japon balıklarının oturduğu sonucuna varmaları da ihtimal dahilinde tabii.

    edit: zamanında twitter'da bu konuyla ikgili bi flood yapmıştım. okumaya durumu olmayanlar buradan okuyabilir.

  • 9. kontak kapat türkiye 20 haziran

    4-5 gün sürecek bir eylem olsa gerçekten karşılığını bulabilir. ama beyaz götlüler ''ben toplu taşımaya binemem benim eylemimden ne olacak'' kafasında olacağı için maalesef çok katılım olmayacaktır.

  • 10. 15 haziran 2022 doğum günümü kimsenin kutlamaması

    ekşi sözlük bu lan işte. bu jeffrey dahmer nick'li zatın nick altını bir okuyun önce de, sonra zıplayın sazan gibi . sözlük öyle boktan bir hal aldı ki forum sitesine doğru hızla ilerliyor. başlığa bak amk, yazılana çizilene bak. doğum gününü kimse kutlamamış da, şöyleymis de böyleymiş de. ne yapalım yani? ülkenin hali malum, ne dertler var , insanlar intiharın eşiğinde ama bizimkiler gelmiş burada "digim ginin kitli ilsin" muhabbeti yapıyor. unutmadan, sukela moda alın, en beğenilen entry, "doğum günün kutlu olsun yarrağım" şeklinde, gördünüz mü.

    bir sikten haberiniz yok, kim troll, kim ironi yapıyor, kim gerçek anlamıyla yazıyor, hiçbir boku ayırt edemiyorsunuz ama sözlük'te yazıyorsunuz. doğum günün kutlu olsun diye bakınız vermiş bir de bak. bakınız vermiş ya! bakınız vermek ne demek oğlum, siz neyle besleniyorsunuz, ne kafalar yaşıyorsunuz siz lan. 200 kişi favlamis. facebook vallahi şu ortamdan daha iyi. ulan favlamak ne demek oğlum. basitçe, daha sonra okumak için favori olarak kaydetmek demek işte. ne yapacaksın, fava atıp sonradan dönüp okuyacak mısın adam ne sağlam entry girmiş be diyerek. hmm doğum günün kutlu olsun diye bakınız vermiş, mükemmel bir entry abi.

    ya bu tipler sabah kalkıp akaryakıt fiyatlarını konuşacak, pahalılıktan konuşacak. eğitim sistemini eleştirecek , albert camus okumaya devam edecek. lan şu paradoksa bak amk. adamlar toplanmış, troll'e doğum günü kutlaması yapıyorlar. ne diyeceğimi şaşırdım.

  • 11. 6'lı masa adayının ilhan kesici olacağı iddiası

    bunu benim peder de diyordu. bakın bunlar aptallıktır. ilhan kesici dediğin adam iyi bir devlet adamı olabilir. bürokrattır ama o kadar. meydanda kimse ilhan kesiciyi tanımaz. rtenin karşısında durabilecek bir adam değildir kendisi. mizacı uymaz.

    memleketin dişli bir adaya ihtiyacı var. ilhan kesici bu değil. sokağa insen 10 kişiden 9u 100 kişiden 99u bilmez kendisini.

    edit: ayrıca bu adam 1994te zaten ibb seçiminde rteye yenilmişti. bu bile kullanılır.

  • 12. muharrem ince'nin tek hatada silinmesi

    tek hatada olmayan durum. seçim sonrasında yaptığı her şey hatalıydı. kendisine inanan insanlara bir nevi ihanet etti.

  • 13. 15 haziran 2022 ahmet davutoğlu tweet'i

    bazıları davutoğlu'ndan kaset falan açıklaması bekliyor; hey allah'ım aklımıza mukayyet ol ve bir de bunlar seçimlerde oy verecek.

  • 14. 15 haziran 2022 numan kurtulmuş açıklamaları

    bu tespite göre almanlar suyu bile ithal ederek yaşamalıydı. e ama öyle olmuyor.
    onların modelini mi denesek? mesela liyakatli siyaseti.

    edit: imla
    tanım: siyasilerin hatalarını örtmek için polyannacılık yapması örneklerinden biri

  • 15. 16 haziran 2022 ali babacan'ın tarihi uyarısı

    ülkeyi yönetenlerin pek de umrunda olmayan durum.
    cds mds hikâye bize sayın nebati 'nin gözlerindeki ışık yeter.

  • 16. trafik kazası atlatıp çay içmeye giden sürücüler

    akp gidince böyle olacağız.

  • 17. yazarların favori antik kenti

  • 18. 30 mayıs 2022'den beri istanbul'da kayıp genç kız

    eylül 2020'de de kaybolmuş. görsel

  • 19. evlenilecek kız nasıl anlaşılır

    okudugum entrylerden anladigim kadariyla erkekler; koca memeli, aptal, bol temizlik yapan ve utangac bir kadin ariyor evlenmek icin. bir de legene oturtun diyen var o beni benden aldi.

    edit: aradiginiz kizi buldum gencler! evlenilecek kiz

  • 20. mansur yavaş'ın aday gösterilmeme sebebi

    yüzlerce kez yazıldı aslında. birincisi henüz erdoğan2ı %30'un altında gösteren veya muhalefetin her hangi bir adayını ilk turda %51 gösteren anket mevcut değil.
    mansur yavaş'ın da ilk turda alabildiği oy chp+iyi parti'nin olası oyu kadar.
    bunun üzerine diğer muhalefet partilerinden veya akp+mhp ittifakı'ndan oy alabilmesi gerekli.
    merakınız olmasın zaten böyle oy alan biri olsa, kimseyi dinlemez adaylığını ilan eder.
    kaldı ki yavaş mhp kökenli olmasına rağmen belediye başkanlığı için chp'den bile aday olabilmiş bir isim.
    o kadar da yol yordam bilmeyen bir siyaset acemisi değil.

    ikinci ve enbüyük problem ise esasen yavaş'ın gerçek anlamda henüz ölçülmemiş olması.
    yavaş'ı aylardır ilk sırada gösteren anket şirketleri bile temkinli bu konuda.
    çünkü yavaş belediye başkanlığı adaylığı sürecinde de başkanlığı sonrasında da siyasete uzak kaldı. ne türkiye ne de dünyadaki gelişmeler üzerine çok fazla konuşmadı.
    hatta melih gökçek dışında iktidar ile bile takışmamaya, kendi tanımı ile bir kamu görevlisi gibi çalışmaya devam etti.
    bırakın diğer gündemleri son sel olayında bile oldukça sessiz kaldı.
    hali ile bu konuşmayan kişinin herkesin kafasında farklı bir imajı var.
    herkes kendi kafasındaki mansur yavaş'ı destekliyor.
    biri için türkiye'yi tekrar avrupa birliği yolculuğuna çıkarabilecek kişi, diğeri için ab'ye de nato'ya da posta koyacak kahraman. kimi için liberal, girişimcilere destek verecek, diğeri için tekrar ülkeye sümerbank'ı, şeker fabrikalarını kuracak bir kahraman. bu kadar zıt kişiler mansur yavaş diyor. çünkü hepsi mansur yavaş'ı kendi gibi görüyor.

    ama bizim mansur yavaş'ı hediye paketine koyup seçim sabahına kadar saklama lüksümüz yok. adaylığı açıklandığı anda hem iktidar yüklenecek hem de yüzlerce soru ile karşılaşacak. vereceği cevaplar oylarını arttırabileceği gibi belki de muhalefete tarihi bir hezimet yaşatacak.

    mansur yavaş'ın kafasında cumhurbaşkanlığı varsa mutlaka güncel siyaset hakkında daha aktif olmalı ve toplumdaki karşılığı sağlıklı ölçülebilmeli.

    bu şekilde adaylığının mümkün olabileceğini, chp ve iyi parti istese bile diğer partilerin kabul edeceğini düşünmüyorum.
    hesap ortada akp'den alamıyorsan bunlardan almak zorundasın.

    evet, ortada bir sevdiğin bir mansur dede var ama sokağa çıkmak istediğinde çık yavrum mu diyecek yoksa otur yerine bacaklarını kırarım mı diyecek belirsiz.
    şimdi sevdiğin bu dede, ikincisini söylese, senin için ihtiyar bunağa dönüşebilir.

    teknokrat, bürokrat gibi davranarak milletvekili veya bakan olursun ama başbakan veya cumhurbaşkanı olacaksan siyasal kararlar alacağın için bu yönünü göstermelisin.

    ek: eee... diyenlere, artık baskıyı muhalefete değil yavaş'a yapacaksınız. aksi halde "operasyon" hesabı gibi gözüküp yavaş'ın adaylık şansını daha da zora sokarsınız. bir çok kişiye baygınlık geldi bu emrivakiden.
    kaldı ki tek bir konu da belirlemiyor seçimin kaderini.
    örneğin; en uç örnekleri vermek gerekirse,
    tarikat ve cemaatler laik cumhuriyet'e yakışmaz deyip, muhafazakarları kızdırabilir
    veya biz müslüman toplumuz, bunlar bizim gerçeğimiz diyerek laik kesimi kırabilir.
    kürtlerin kimi hakları tanınmalı, özel eğitim kürtçe verilebilir diyerek milliyetçilere cinnet geçirtebileceği gibi.
    hepimiz türküz, kürt'e ayrıcalık olmaz, biz nasıl yaşıyorsak öyle yaşayacaklar diyerek kürtleri uzaklaştırabilir.

    ama öyle bir ekonomi, hukuk, eğitim politikası sunar, öyle bir türkiye sözü verir ki belki de bir yukarıda "ben buna oy vermem" diyen bile, diğeri benimm için ikincil der, partisini dinlemez, gider oyunu verir.

    önemli olan sahada olup gerçek etkisinin anlaşılabilmesi.

  • 21. halk pahalılığı çözerse erdoğan çözer diyor

    bizzat problemi yaratan kişi mi çözecek?

    pahalılık sanki deprem, fırtına gibi doğa olayı da, kendiliğinden oluyor amk.

  • 22. oy pusulasında zeka sorusu sorulsun kampanyası

    malum parti soruları islamdan sorup cevapları seçmenine sızdırmazsa ben de bir bok bilmiyorum.

  • 23. johnny depp'in ruhunu dinlendireceği ülke olmak

    15 milyon dolar tazminatı kur korumalıya yatırmaya geliyor heyecan yapmayın.

  • 24. macro center'a giden insan

    macro center'a ne amaçla gittiğine göre durumu değişebilen insandır.

    macro center'a günlük kola, içecek, atıştırma, bakliyat, sebze-meyve ve hatta içki gibi ürünler için gidiyorsanız migros'tan ve hatta arttırıyorum bim-a-101'den farkı yoktur.

    macro'yu macro yapan ve zengin statüsüne sokan şey kendine özgü ithal ürünleridir. eğer bok boğazsanız bu ürünlere saldıracaksanız 1 poşet ile 500'lük olursunuz. yok normal alışveriş yapacaksanız korkmayın 200 tl ile çıkarsınız. zaten normal market fiyatları da böyle artık.

  • 25. whatsapp'ta son konuşulan 10 kişi ve meslekleri

    bu nasıl anket mk iyice şaşırdınız.

    t: saçma sapan bir anket.

  • 26. bitcoin'in yok olacağı tarih

    birinin çalışmadan kazanabilmesi için diğerinin onun yerine de fazladan çalışması gerekir.

  • 27. üniversite sınavının kaldırılacağını ümit ediyoruz

    meclise girmek için seçim yüzdesini değiştiren mhp’nin zeka küpü ülkücülerini üniversiteye sokmak için yaptığı açıklamadır. barajın kalkması da yine bu zeka küpü ülkücüler için yapılmıştı.

    miadını doldurmuş, mecliste önemsiz sayıda koltuk işgal eden mhp, yıllardır birilerini yalayarak ülkenin kaderinde söz sahibi oluyor. süper.

  • 28. disney+

    bence kusursuza yakın bir disney arşivine sahip platform.

    kusursuz değil çünkü ducktalesve darkwing duck yok.

    lan bu ikisi nasıl olmaz yaa nasıl nasıl nasıl.

    ayrıca 1994 fox yapımı spider-man çizgi film serisinden sadece 6-7 bölüm olması da çok üzdü.

  • 29. türkiye'ye özel ucuz iphone üretimi iddiası

    açlık ayfonu

  • 30. sabah deniz çarşaf gibiydi diyen amca

    bu amcalar bıkmaz usanmaz her sabah gerekirse dörtte kalkıp o çarşaf denize girer ve saat on on birde berbat olan denize bakıp sabah çarşaftı çarşaf , harikaydı diye 4-5kere söyler. bu sırada türk sanat müziği eşliğinde çayını içip zeytin çekirdeğini çıkarmaktadır. bu kişinin koç burcu olma ihtimali yüksektir.

  • 31. bir kadın hiç kalbinizi kırdı mı anketi

    abes bir anket, adeta paramparça etti.

    en can alıcı olan da erkeklerin düşüncesizce adeta bir züccaciye dükkanına giren fil gibi kalp kırmalarına karşın kadınlar gayet bilinçli ve planlı zarar verirler.

  • 32. ülkenin içine sıçtık demenin akp'cesi

    bu kış açlıktan ölmezsen, 2023de tanrı şivasın.

  • 33. hoşlanılan kızın önlisans mezunu çıkması rezaleti

    önlisans mezunu kızla sadece önsevişip bırakıyorum. daha fazlasına değmez çünkü

  • 34. ibb'nin yavuz bingöl'e cenaze aracı vermemesi

    sorun değil, abisinin saz ihalesinden kazanılan parayla özel cenaze arabası tutulabilirdi.

  • 35. anın fotoğrafı

    taze taze çektim:
    görsel

  • 36. afgan çobandan 2 milyon tl'lik vurgun

    sen ucuz işçi çalıştır, sigorta parasından kaç elin afganına suriyelisine evini aç sonra gelsin hayvanını paranı hiç etsin.
    hiç acımıyorum bu insanlara, hak ettiğini bulmuş beter olun.
    yabanci işçi çalıştıranın benim gözümde zerre değeri yoktur. ıstersen evliya ol.

    hadi şimdi kanal kanal gezip ağlayabilirsin.

  • 37. emrah serbes'in yeni kitabının çıkması

    dostoyevski de ruh hastasının kumarbazın önde gidenidir ama kafayı bulup adam bıçakladığını falan duymadık. geçeceksiniz o iş ayrı bu iş ayrı lakırdılarını. o iş ayrı falan değil. aynı.

  • 38. a101'de lacoste t-shirt satılması

    adam demis ki a 101 den almaz.
    bu millet stanley termos icin bim kapisinda kendini paraladi. apple store muamelesi yapip sabahtan siraya girdi.
    hey gidi hey.
    tanim: ucuz tisorttur.

  • 39. 80 yaşından sonra oy kullandırılmasın kampanyası

    bir gözü toprağa bakan vatandaşın gereksiz oy telaşından başka bir şey değil.

    edit: adam alzheimer olmuş pipisinin yerini hatırlamıyor, buradaki aklı evveller vergisini veren oy kullanacak tabi diyor.

    18 yaşından küçük çocuklar çoğu yaşı geçmiş amca ve teyzelerden daha aklı başında ülkenin hatta dünyanın ne durumda olduğunu biliyor.

    hatta ben 65 yaş üstünün siyasetten çıkarılmasından yanayım. teknolojik gelişmelerden yeniliklerden uzak bir zihin ne ülkeyi ne dünyayı yönetebilir.

  • 40. kemal kılıçdaroğlu'nun kürt olması

    kanzuk yediğin dürümler götüne dursun.

    kasitli manipülatif/kışkırtıcı pic (ve birkaç tanesi daha) yıllardır orospu çocukluğunda hudut tanımıyor sayenizde. sözlük değil dingonun ahırı.

    t: ülkeyi her devirde bir şekilde satan mhp'nin tezgahindan geçmiş bir yavsagin sayiklamalari.

  • 41. çırılçıplak soyunup doyasıya uyumak

    1. deprem bölgesi olan şehirde yapmak yürek ister dediğim durumdur.

    bir anda sokakta anadan üryan olmak istemezdim, hayali bile güç olur.

  • 42. kızlar giyinmediği için ekonomi battı diyen teyze

    sokakta yürürken dondurma yaladığı dikkatimden kaçmadı. onun zihniyetindeki adamlar bundan tahrik olabiliyor o bakımdan uyarmak lazım teyzemi maazallah.

  • 43. nefret edilen ev işi

    1: perde asmak
    2: perdeyi yanlış asmak
    3: yanlış perde yerine yanlışlıkla doğru olan perdeyi çıkarmak.
    4: pihh lağnet

  • 44. balat'ta yaşayan sjw'nin sığınmacı güzellemesi

    görsel

    tanım; türkçe konuşan bir kadının sığınmacıları övmesi.

    edit: tanım

  • 45. 16 haziran 2022 kahramanmaraş mülteci olayları

    kampta prefabrik evleri tahrip edip yangın çıkarmışlar,
    akp valisi sorun yok diye açıklama yapmış, görüntüler olmasa yok öyle bişe diye açıklama da yapar akp valisi

    bunları din kardeşimiz diyerek destekleyen ibneler buralarda mı,

    bu soysuzlar yüzünden batmadıkmı.

  • 46. 16 haziran 2022 muslera'nın paylaştığı fotoğraf

    bu adamlar turkiye'yi senin benim gibi yasamiyor ki. adam milyon eurolari ile senin yobaz dedigin kitleden yer ile gök kadar mesafede yasiyor hayatini. bu kitlelere en cok yaklastigi an maç çıkışi olabilir ancak

  • 47. bir erkeği kaybetmenin en kısa yolu

    yol göstermek gibi olmasın ama;
    eleştirin.
    gururunu kırın.
    ve ailesini küçümseyin.

  • 48. platon'un devlet kitabını okuyan insan

    başlığa gel :)

    birinin sadece 'platon değilseniz kitabı okuyamazsınız' demediği kalmış,

    diğeri de böyle derin ve etkili bir kitap için 'oku geç amk, ortamlarda hava atarsın' diyor.

    ah platon vah platon.

  • 49. 16 haziran 2022 jahrein'in twitter'a geri dönmesi

    ilgili sayfadan üstteki üç nokta butonu ile "@jahreindota adlı kullanıcıyı bildir" seçeneğine tıklanarak "twitleri taciz içeriyor veya nefret dolu" seçeneği seçilerek "nefret" seçeneğine tıklanarak şikayet edilebilir.

  • 50. geceye bir kedi fotoğrafı bırak

    fakültenin arka bahçesinde gördüm dün onları, anneleri bir yere götürüyordu ki beni gördüler ve bu şaşkınlık ifadesi :)
    görsel