https://twitter.com/…rben/status/842107942103064576
desteklenmesi gereken çağrı. ben stiller somali'de birçok insanın zor durumda olduğunu, erzak yardımı yapmak istediklerini, bunun için somali'ye uçuş seferleri düzenleyen thy'den bir uçağını bu iş için ayarlanmasını istiyor.
twitter'da hastag oluşturmuş.
thy birçok konuda reklam bütçesi ayırırken, bu işte yardımcı olursa hem insanlık yapar, hem de boşbeleş işler üzerinden reklam yapacağına bu gibi insani yardımlara aracılık ederek ismini yüceltir.
bir omuz atın.
edit: thy cevap vermiş:
--- spoiler ---
https://twitter.com/…ines/status/842322950934138880
we (love) somalia. we got the call for this meaningful flight. @jeromejarre @redhourben @eljuanpazurita #turkishairlineshelpsomalia
--- spoiler ---
semsi pasa pasasinda sesi buzuseciciler15 profili
-
ben stiller'ın thy'den somali için yardım istemesi
-
13 mart 2017 isviçreli blick gazetesinin çağrısı
isviçre'de yaşayan türklere yapılan, 16 nisan 2017'de gerçekleşecek referanduma dair duygulandıran ve kapak niteliğinde olan, blick gazetesinin ana sayfasından türkçe yapılan çağrıdır.
--- spoiler ---
http://www.blick.ch/…ir-oyu-kullanin-id6359377.html
biz isviçreliler için kabul edilemez olan; buradaki özgürlük ve hukuk devletinden faydalanıp, bunların kendi ülkesinde kaldırılmasını istemektir. bundan dolayı blıck gazetesi olarak isviçre'de yaşayan bütün türkleri 16 nisan'da hayır oyu kullanmaya davet ediyoruz.
--- spoiler --- -
fenerium'un çıkardığı hello kitty tişörtü
-
rasim ozan kütahyalı'nın elindeki mit dosyası
http://i.hizliresim.com/qezxp3.jpg
http://imgur.com/a/emnxt
ekrana doğru kaldırıp, "gizli soruşturma, gizli dosya" deyip salladığı dosya.
devlet sırrı, gizli dosya bunun elinde ne arıyor? devlet nerede? buna bu dosyayı kim verdi? casusluk suç değil mi? devlet sırrını elinde bulunduran, bunun üzerinden ekranlardan başkalarını tehdit eden kişiler suç işlemiyor mu?
dosya gizli olduğuna göre, bu dosyayı buna kim verdiyse ajandır, bu adam en eski fetöcülerden, halen fetö devlet sırlarına ulaşıp, buna dosya mı veriyor? bu nasıl rezilliktir? -
tayland'da krala hakaret eden kadına verilen ceza
"çomar her yerde çomar" dedirten ceza. kralınızın amk!
-
8 ekim 2016 ankara'da 2 canlı bombanın yakalanması
ölen iki pkklı teröristin kimlikleri tespit edilemezse, bir kısım orospu çocuğu, " xxxx nerede? devlet xxxx'i öldürüp çukura attı. açıklansın" diye propaganda yapacaktır.
anaları da oturma eylemi yapar artık, "masum çocuklarımız nerede?" diye.
teyze senin çocuk terörist olmuş, bombaları kuşanmış milleti toplu halde katledemeden, polis yakalayacakken kendini patlatmış. ayrıca senin yetiştirdiğin çocuğun amına koyayım. hepiniz orospu çocuğusunuz. -
onedio editörünün hırsızlığının ifşası
iki gün önce şu haberi gördüm: http://www.futbolarena.com/…rim-bolumu-281846h/q4qt
pirlo'nun ingilizce olarak yazdığı kitabında, fatih terim hakkında yazdıklarını haberleştirmişler. haberin içeriği yazı şeklinde değil, jpeg formatındaydı. hem türkçe, hem de ingilizce olarak iki metin paylaşılmıştı. daha önce bu metinleri twitter'da da bir fenerbahçe taraftar hesabının paylaşımında görmüştüm.
bunu ekşi sözlük'te taşıyayım dedim ve andrea pirlo'nun fatih terim hakkında yazdıkları şeklinde başlık açmaya karar verdim.
ancak metin jpeg'di, türkçe karakterler kullanılmamış ve yazım hataları yapılmıştı. (o metin) "jpeg paylaşırsam kimse jpeg'e tıklamaz, zaten yazılar da küçük, millet okuyamaz" dedim ve metni notpad aracılığıyla yazıya dökmeye karar verdim.
başka işim vardı, ancak sıkılarak da olsa yazıya döktüm. türkçe karakterler kullanılmamış olan jpeg'den yazıya geçirirken de, jpeg'deki bazı cümle yanlışlarını düzelttim.
mesela yedinci paragrafın sonu, "demeye zorunlu hissetmiştim" diye bir cümleyle bitiyordu. o ne lan öyle dedim ve cümleyi "demek zorunda hissettim." şeklinde değiştirdim. ayrıca yazının içinde parantez içi (mailanello), (mr.bic) gibi ibareler de vardı. bic ne lan, big filan olmasın o dedim... bu parantez içi ibarelerin gereksiz olduğunu düşünüp metinden çıkardım ve içeriğini değiştirmeden metni türkçe'ye uygun biçime getirdim.
yazı bitince ekşi sözlük'te başlığı açtım ve jpeg olan ingilizce şeklini de kaynak olarak altına iliştirip, saat 22:30'da yayınladım.
başlığın altına hemen, "pirlo ingilizce mi biliyormuş", "kaynak götüm" yorumları gelince kaynakları ekledim. ki kaynaklar 2014 yılına kadar gidiyordu.
entry dünün en beğenilenleri ile geçen haftanın en beğenilenlerine girdi.
ve
iki gün sonraysa, biri başlığın altına şunu yazarak: (bkz: #61261505) "tam bir kopyala yapıştır haberidir sayın seyirciler." onedio linki vermiş. caps
ne diyo lan bu dedim tabii. eleman beni kopyacılıkla suçluyordu.
ingilizce klavyeyle yazılmış, jpeg formatındaki yazıyı insanlar okusun diye yarım saat notepad'e geçirmiş ve emek harcayıp, 2014'ten bu yana konuşulmuş hadiseyi kaynaklarıyla birlikte, -özellikle de milli takımının başarısız olması sonrası terim'i kurtarıp, futbolcuları milletin önüne atan, sipariş olduğu belli olan prim haberleri ortadayken-, terim'in ne olduğunun biraz daha iyi anlaşılması için, pirlo gibi efsane bir futbolcunun düşüncelerini geniş kitlelere ulaştırmak için ekşi'de paylaşmıştım.
sonuçta asıl emek bu kitabı okuyup, bu metni açığa çıkarana aitti. ancak ben de jpeg olarak paylaşılan bu metni yazıya çevirip, ekşi sözlük gibi milyonlarca insanın okuduğu bir platformda insanlara ulaştırmıştım. benim açımdan küçük de olsa bir emek vardı ortada.
ama bu noktada biri gelmiş, "sen bunu onedio'dan kopyalamışsın" demeye getiriyordu.
onedio ne lan?
onedio linkine tıkladım. baktım, önce bir twitter paylaşımının, benim entry'yi yazdığım anla aynı anda 22:30'da paylaşılmış olduğunu gördüm. ancak haberin içeriğinde paylaşılan metin, benim türkçe karakterlerle yazdığım ve parantez içi ibareleri çıkarıp, "demek zorunda hissettim." şeklinde kullandığım, düzeltme cümlelerle birlikte aynen kullanılmıştı. yani onedio'daki haber metini jpeg'den değil, açıkça benden kopyalanmıştı.
açılan başlık ile yazılan haberin zamanı aynı: 18 haziran 22:30.
nasıl olur derken murat boztepe isimli onedio editörünün profil sayfasına baktım. haber bu şahıs tarafından en son 19 haziran 00:30'da editlenmiş görünüyordu. caps
sonuç olarak anlaşılan; bu eleman, ilk olarak twitter'daki paylaşımı haber yapmış, ancak ben ekşi sözlük'te başlık açınca ve başlık ilgi görünce, bu şahıs başlığa yazdığım yazıyı aynen kopyalayıp, büyük harf düzeltmesi yaparak haberinin içeriğini benim metnimle değiştirmiş. ve ekşi sözlük'ten aldığı metne dair de bir kaynak belirtmemiş.
iki gün sonra da, artık kendisi mi, yancısı mı belli olmayan biri ekşi sözlük'te açtığım başlığın altına gelip, benim bu başlığı onedio'dan kopyaladığımı iddia etmiş. caps
twitter'da paylaşılan ve haber sitelerinde haber yapılan jpeg formatındaki metin ile benim yazıya geçirdiğim ve düzeltmelerini yaptığım ve ekşi sözlük'te açtığım başlığa koyduğum metin ortada.
twitter ve haber sitesinde paylaşılan türkçe jpeg: https://pbs.twimg.com/media/clpw0_gwqaesjdi.jpg
twitter ve haber sitesinde paylaşılan ingilizce jpeg: https://pbs.twimg.com/media/clpw0-8xeaadviy.jpg
metnin düzeltmelerini yaparak açtığım başlık ve içeriği: andrea pirlo'nun fatih terim hakkında yazdıkları
onedio'daki haber: http://onedio.com/…lantilari-tam-bir-kaostu--717100
onedio'nun haber metninde, ekşi sözlük'te açtığım başlıkta paylaştığım ve benim tarafımdan düzeltilmiş metnin kopyalanarak kullanıldığını kanıtlayan, jpeg ile benim metnim arasındaki farkları gösteren bölümler: http://imgur.com/jgap3wp http://imgur.com/3ynulvl
sonuç olarak; bir kez daha söyleyeyim, bu işin asıl emeği bu kitabı okuyup bu konuyu gündeme getiren kişiye aittir. bu konudaki haberler de 2014'e kadar gidiyor.
ancak jpeg formatında paylaşılan ve google'da aramama rağmen, daha önce hiçbir şekilde metin olarak paylaşılmamış metni yazıya çeviren, düzelten ve ekşi sözlük'te paylaşarak birçok insana ulaşmasını sağlayan kişi benim.
buna rağmen biri çıkmış, bu içeriği benim onedio'dan kopyaladığımı iddia etmiş.
oysa, kopyaladığı düzeltilmiş metne dair kaynak belirtmeden hırsızlık yapan, benim entryimi ekşi sözlük'ten alıp haber içeriği olarak kullanan kişi onedio'nun editörüdür.
asıl emek kitabı okuyana, jpeg olarak da olsa paylaşana ait. ancak benim bu konuda küçük de olsa bir emeğim vardır ve o küçük emeği çalan onedio editörüdür.
olaya bak hele, sen benim entryimin içeriğini çalacaksın, sonra sen ya da yancın ekşi sözlük'e gelip, metni senden kopyaladığımı yazacak... yok öyle yağma.
daha önce, tüm içeriğiyle birlikte başka bir entryim çalınmış ve türkiye gazetesi'nin entry'mi çalması konusuna muhatap olmuştum. bu da iki oldu. -
andrea pirlo'nun fatih terim hakkında yazdıkları
kaynak linkleri aşağıya eklenmiş olan, pirlo'nun ingilizce olarak yayınlanan "i think therefore i play" adlı kitabından alıntı yazıdır.
--- spoiler ---
berlusconi ve ancelotti arasında karşılıklı sevgiye dayanan, oldukça sağlam bir ilişki vardı. fakat bunun milan'ı çalıştıran herkes için geçerli olduğunu söyleyemem, örneğin fatih terim...
fatih oldukça dikkat çekici ve kurallara alerjisi varmış gibi gözüken garip bir insandı. daha en başında milan'da uzun süre görev yapamayacağı oldukça belliydi ve kısa bir süre sonra da kovuldu.
terim milan'dan önce, canının istediği her şeyi yapabildiği daha düşük profilli takımlarda görev almıştı, ama burası milan'dı. burada bazı hareketlerin tolere edilmeyeceğini herkes bilirdi...
mesela; öğle yemeğine canı isteyince geç katılıyordu. ac milan'ı temsil etmesi gereken resmi aktivitelere kravat takmadan gelebiliyor; sonra bu aktivitelerden, evinde "biri bizi gözetliyor" seyretmek için kimseye haber vermeden erkenden ayrılıp, galliani'yi masasında tek başına bırakıyordu. kendisini tesislerde john travolta gibi garip, cafcaflı ve renkli kıyafetler giyerken görüyorduk.
görevi boyunca kendisinin adeta gölgesi gibi olan deli bir tercümanı vardı. terim'in 5 dakikalık ateşli konuşmalarını, duygusuz şekilde 5 saniyede tercüme eden bir adam... tercümanı bir ara terim'e medya ile tüm ilişkileri süresiz kesmesini tavsiye etti... medya ile ilişkileri kesmek... süresiz... ac milan'da... iletişimin her şeyden önemli olduğu ve mükemmel yönetildiği bir kulüpte...
özellikle göreve başladığı ilk günlerde yaptığı takım toplantıları ise unutulmazdı. terim eline bir tebeşir alıp taktik tahtasına 11 daire çizerdi. tahtadaki her daire sahaya çıkacak bir oyuncuyu temsil ederdi. ancak konuşmanın ortasında taktik tahtası çizdiği oklardan ve karalamalardan öyle bir hale gelirdi ki; hangi dairenin kimi işaret ettiğini anlamak imkansızlaşırdı. taktik tahtası, oyuncuları ve mevkileri birbirinden ayırmanın mümkün olmadığı karmakarşılık bir hal alırdı. kısacası tam bir kaos... sadece kalecinin kendi pozisyonundan emin olabildiği bir kaos...
toplantı sırasında bir daireyi işaret edip, "costacurta, tam burada olman gerekiyor" diye konuşmaya başlardı. bir gün dayanamayıp, "ama patron, o gösterdiğin dairenin biraz önce benim olduğunu söyledin, costacurta değil ki" demek zorunda hissettim.
işin daha da kötüsü konuşma ilerledikçe defans bölgesindeki dairelerle, forvettekileri karıştırmaya başlardı. artık öyle bir hal almıştı ki, kendi aramızda acaba bunu berlusconi'nin gizli rüyası olan 2-4-4 taktiğini gerçekleştirmek için bilerek mi yapıyor diye şakalaşmaya başlamıştık.
ancak şaka bir yana, terim'in taktik bilgisinin yetersizliğini ve tüm oyun planının takımı bağıra çağıra motive ederek, sahada iyi bir sonuç almamızı ümit etmek olduğunu anlamamız çok uzun bir süre almadı... belki böyle bir plan başka yerlerde geçerli olabilirdi, ancak milan'da işlemezdi. işlemedi de, milan'da uzun süreli görev alabilmek için bundan çok daha fazlasına ihtiyaç vardı.
https://pbs.twimg.com/media/clquxxkxiaaiaj9.jpg
--- spoiler ---
google kullanmaktan aciz götünün kılıyıkçılar için kaynak da verelim:
http://www.medyaspor.com/…rlo-terimi-anlatti-1227/2
18 haziran 2016 tarihli: http://www.futbolarena.com/…rim-bolumu-281846h/q4qt
al bu bizzat gscincon forumundan 10 ekim 2014 tarihli: http://www.gscimbom.com/…terime-sert-sozler-108235/
11 ekim 2014 kaynaklı haber: http://www.nationalturk.com/…rim-tespitleri-196998/ -
jelko obradoviç
31 mayıs 2016 galatasaray odeabank fenerbahçe maçında gs'yi eleyip, ergin ile maç sonunda konuşurken, kendisine "her seferinde taraftarı provoke ediyorsun" diyen ergin ataman'a, "eğer böyle bir şeyi kanıtlarsan bir daha antrenörlük yapmam" diyerek karşılık vermiştir.
dünyanın en büyük provokatörü ergin'e bak sen. elendiği maç sonrası, efendi gibi kendisinin elini sıkan obradoviç'e provokatör diyor.
ulan adam suratına tükürüldüğünde, başını eğmeden yürüyüp gitti, maç sonrası da hakkında tek kelime etmedi, insanlık dersi verdi.
maç sonu hazımsız ergin, koskoca obradoviç'e "her seferinde taraftarı proboke ediyorsun" diyor. ergin diyor lan bunu, ergin ataman.
kim o ergin? galatasaray taraftarının sırp taraftarı öldürmesinden sonra kızılyıldız'a hakaret eden, sırbistan'da istenmeyen adam ilan edilen, uluslararası provokatör eleman. -
trabzon'a kupayı geri verin olay kapansın
karşılığında gabric'i mi vereceksiniz? yoksa bir milyon balık mı? diye sordurur.
şampiyon mu olacaksınız lan diye bağırıp maç satın alarak mı hak ettiniz? yoksa fener'den puan al akp teşkilatı bile 5 milyon verir mi diyerek?
olmadı büyücü başı nevzat'a 300 euroya büyü yaptırın lan, belki kupa gelir.
hırsıza bak sen, cemaate 13 milyon balık yedirmiş, rüşvetle kurtulup, rakibine çamur atmış, halen konuşuyor.
fenerbahçe'den alabileceğin tek şey, fenerbahçe'nin senin eline vereceği şeydir. -
1 nisan 2016 fenerbahçe anadolu efes maçı
(bkz: #59665550)
fenerbahçe'nin kazandığı maçın bitimi sonrası, geçen sene gibi, bu sene de fenerbahçe'yi bileğinin hakkıyla yenemeyenlerin, "fenerbahçe efes'e neden maç satmadı" diye ağlayanların ortalığa saçıldığı maç.
adamlar futbolda fenerbahçe'ye karşı şampiyonluk yarışı veren (her sene adı değişir) takıma yatmanın legalleştiği, fenerbahçe'ye karşı köpek gibi oynamayanın şikeci ilan edildiği yerde böyle bir yüzsüzlükle, "fenerbahçe maça neden asıldı, neden yatmadı, maçı neden satmadı" diyebiliyor.
adamlardaki kafa bu. ilerki turlarda fenerbahçe'yi tutmayacakmış. sen tutsan ne, tutmasan ne lan değişik. -
türkiye gazetesi'nin entry'mi çalması
aziz yıldırım'ın, alex hakkındaki iddialarını ve prim belgelerini resmi site üzerinden yayınlamasından hemen sonra yazdığım ve debe'ye de giren, aziz yıldırım'ın yalanını belgelerle itiraf etmesi başlıklı entry'min, uğur aktan isimli türkiye gazetesi çalışanı eleman tarafından "özel haber" başlığıyla çalınması hadisesi. caps
(bkz: #56158777) söz konusu entry'yi yazdıktan sonra, uğur aktan isimli eleman ekşi sözlük'te yazdığım entry'yi okumuş ve yazılanlara rasim ozan haydaaaa'sıyla şaşırarak, kendi twitter hesabından şu tweeti atarak, bu entry'yi kendi twitter hesabından paylaşmış. caps tweet
yazdılarımı ve ortaya koyduğum meseleyi şaşırarak okuyan bu eleman, iki gün sonraysa türkiye gazetesi'nin spor sayfasının manşetinden, bu entry içeriğini "özel haber" başlığıyla, fikir ve emek kendisine aitmiş gibi yayınlamış. caps
entry'mi özel haberiymiş gibi gazetelere, internet sitelerine kendi imzasıyla yayan ve bundan bir şekilde para, övgü ya da ün kazanan/kazanmaya çalışan, emek ve fikir hırsızı eleman bir de yaptığının farkındaymışçasına gülücük işaretiyle, durumu twiter'dan şu şekilde paylaşmış. caps tweet
söz konusu meseleden, olaya konu başlığın altına yazılan bir entry yüzünden *, aynı haberin eurosport'un internet sitesinde yayındığını ve haberin altında yine bu şahsın imzasının bulunduğunu görünce haberdar oldum. eurosport linki
aynı başlığa şu entry'yi yazınca eleman twitter hesabını korumaya aldı. caps
-
sözün kısası; entry'mi görünce şaşırarak haydaaaa çeken eleman, entry'mi türkiye gazetesinde kendi "özel haber"iymiş gibi yayınlamış ve herhangi bir sorun yaşamayacağını düşünmüş. caps - haber içeriği
başkalarının fikri ve emeği üzeriden para, övgü ya da ün kazanmak isteyen bu elemanın, ekşi sözlük'te gerekli şöhrete kavuşması için bu başlığı açmayı uygun buldum.
aziz yıldırım'ın alex'e yaptığı haksızlığa isyan ederek yazılmış bir entry'nin böyle bir haksızlığa uğraması da ayrı bir türkiye gerçeği.
bu şahıs, yukarıdaki kanıtlarla birlikte fikir ve emek hırsızıdır. -
aziz yıldırım'ın yalanını belgelerle itiraf etmesi
aziz'in bugün yaptığı açıklamayla, * alex'in "ikinci sevilla maçı priminin ödenmediğine dair iddiasını" doğrulaması, kendisinin de açıkça yalan söylediğini itiraf etmesidir.
alex ne dedi? "sevilla ile oynadığımız ikinci maçın primi 1 milyon dolardı. devre arasına yenik girdik, aziz yıldırım soyunma odasına geldi ve primi 1,5 milyon dolara çıkardığını söyledi. ancak maçtan sonra primi vermedi" dedi. *
(aziz, soyunma odasına girdiğini inkar ediyor, ancak bu konuda zico da daha önce, "aziz yıldırım devre arası soyunma odasına geldi, volkan kötü oynuyor çıkart dedi" diye açıklama yapmış, aziz onu da yalancı ilan etmişti. * herkes yalancı, bir sen doğrucu, he, tamam.)
yani alex kısaca, "aziz yıldırım ikinci sevilla maçının primini vermedi" diyor. doğru mu aziz? doğru.
aziz yıldırım, "sevilla maçının primini verdik" derken hangi belgeyi ortaya koyuyor. bu belgeyi: (işte o belge) bu belge neyi gösteriyor? birinci maçın primini. prim ne kadar? 975.980 dolar.
tek maç primi olduğunu nereden anlıyoruz? kulübün yayınladığı belgeyle, beşiktaş lig maçı priminin 969.645 dolar olmasından. (işte bu da o belge)
peki, sevilla maçına dair ödenen primin sevilla ilk maçına ait olduğunu nereden anlıyoruz. o maçta roberto carlos oynamış, sakatlanmış ve sezonu kapatmıştı. kulübün açıkladığı sevilla maçı primleri çizelgesine bakınca, roberto carlos’un oynayan ya da sonradan oyuna giren futbolcularla aynı parayı, yani 42.020 dolar prim aldığını görüyoruz.
ikinci sevilla maçından sonra, aynı ay içinde oynanan beşiktaş maçında oynayan futbolcular galibiyet primi olarak 43.000 dolar prim alırken, sakatlığından dolayı maçta oynamayan roberto carlos, 18'e giremeyen futbolcular kadar, yani 10.750 dolar prim almış.
yani; açıklanan sevilla maçı primi ikinci maça dair olsa, o maçta oynamayan roberto carlos'un alacağı prim, 18'e giremeyenler kadar olmalıydı. ancak açıklanan primin ilk maçın primi olduğu açık... ayrıca ilk maçta oynamayan ali bilgin o maça dair, 18'e giremeyen futbolcular kadar, yani 10.500 dolar prim almış. ali bilgin ikinci maçın uzatmalarında, 111.dakikada oyuna girmiş. yani prim ikinci maça ya da toplamda iki maça dair olsa ali bilgin tam prim almalıydı. bu da ikinci kanıt. (ilk maç istatistikler - ikinci maçın istatistikleri)
sonuç olarak; alex'in de dediği gibi, sevilla ile oynanan ilk maçın primi ödenmiş, ancak alex’in iddia ettiği gibi ikinci maç için prim ödenmemiş. ödense belgesi ortaya konurdu.
alex, "aziz yıldırım ikinci sevilla maçının primlerini ödemedi" demiş, sen adamı yalanlayamamış, her zaman yaptığın gibi gerçekleri çarpıtmışsın. alex bin tane farklı imza kullanıyormuş, beni ilgilendirmez. sen daha kötüsü, gerçekleri çarpıtıyor, yalanlarınla insanları kandırmaya çalışıyorsun. o kadar.
doğru mu aziz? doğru.
fenerbahçe'lileri daha ne kadar aptal yerine koyacaksın bakalım. ben yemiyorum. çarpıtmanı da böyle ifşa ediyorum. alex'e saldırdığında, aynı karşılığı gerçeklerle alacaksın. -
ışid'e kaçan türbanlı bacılar
"çocuğunun beynini bebeklikten itibaren yıka, sonra da ışid'çi oldu diye ağla" cümlesinin kurulmasına vesile kızlardır.
anne babalara tavsiyem, çocuklarınızın beynini küçükken yıkamayın, sonra düzelmesi zor olur, bırakın yolunu kendi çizsin. inançsa inanç, doğruysa doğru... bu çocuklara seçim hakkı tanımamışsınız, sonra da ışid'çi oldukar diye ağlıyorsunuz. hem size, hem çocuklara yazık. -
moussa sow'un 16 milyon euro'ya transfer olması
16 değil, sow'un bonservis bedeli 17 milyon eurodur. 1 milyon eurosu sow'a verilmiştir. aynen 13 milyon euroya satılan demba ba'nın o paranın 1,5 milyonunu alması gibi.
17 milyon euro da türkiye rekorudur. rekor da 17 milyon euro üzerinden kırılmaya çalışılacaktır.
ayrıca nasıl oluyorsa, rakipleri ağlatan bir rakamdır.
kara para aklama ne lan dallama. uyuşturucu mu satıyor, insan ticareti mi yapıyor yoksa silah ticareti mi amk malı. ha, biri de çok param var, fenerbahçe'ye vereyim diyor da, sponsor olup reklamını yapmak varken, dur sizin en iyi adamlarınızdan birini katar'a gönderip, parayı öyle vereyim mi diyor?
amk malları. "olamaz, fener o kadar para kazanamaz, biz elimizdekileri bedava gönderemezken, yaptığı transferler sonrası batacak diye beklediğimiz fener'in kasası dolamaz. kesin ip var. olmazsa kendimi sikerim" diye deliriyor herifler.
iyi böyle iyi, kudurun, daha çok kudurursunuz.