doruklardan indim galataya38
profili

  • gap ilişki

    gene ne sikko sikko laflar çıkmış ortalığa. neyin nesi bi araştırayım dedim; o boktan sweatshirtleri giyip buluşmaya falan mı gidiliyor amk derken işin aslı öyle değilmiş. boşluklu ilişkiymiş. arada mesela özel günlerde, molalar veriliyormuş. o molalarda çiftler ilişkisi yokmuş gibi davranıp, isteyen istediğini yalayabiliyormuş.

    resmî tatile endeksli bir ilişki modeli. vay amk.

    yani misal ramazan bayramı oldu, şak mola. cumhuriyet bayramı, arifesi dahil hafta sonunu da birleştir 3,5 gün elinde bayrak kapıp kadıköy'e fener alayına koşmak yerine gelsin duvardan duvara vuracak zebellah gibi kamerunlular.

    hafta içi ise güya ilişki var, zebellaha diyosun: nau nau.

    ahahahjah alagavat resmi tatili gibi bişi. lan bu orospu çocuklarının derdi ilişki milişki değil bildiğin yarrak. bu z kuşağı azdı kudurdu artık.

    ben intermittent relationship yaşıyorum. 8 saat sevgilim olacak sünepeyle mıymıy ederken, 16 saat kenyalı atlet sevgilimle duvardan duvara dskskksj şaka lan şaka. dümdüz sevmek sevilmek istiyorum amk. hepinizden bıktım. tek bildiğim bundan kelli önünde ayı gibi gap yazan sivitle beşiktaş sahilde yürüyüşümü yapamayacağım.

  • bitik bir insanı ayağa kaldıracak tek cümle

    evet, içinin çığlığı her şehrin her yerinden duyuldu bebeğim ama tamam yeter artık, siktir et!

    şimdi kalk, geceden fasülye ısla da yat. yarın eline gelir.

  • bihter (film)

    filmi izledim beybiler.

    yani şimdi spoiler koyayım mı herkesin bildiği konuya? neyse koyalım…

    --- spoiler ---

    filmimizin başında bihterimiz çıkıyor, şımarık bir kız, bir de onun iç sesi konuşuyor devamlı. olayları bize açıklıyor. (ulan bu insanlar 2008'den beri o diziyi her sene 2 kez baştan sona seyredip ezberledi. açıklama yapmaya ne gerek vardı ki?) neyse işte sonra peyker doğuruyor, sünepe kocası nihat içgüveyi falan derken küt diye ednan bey bihter'i istemeye geliyor. lan durun bi noluyo derken, bihter'i beyaz jartiyerle yalı'nın eşyalarını değiştirirken buluyoruz.

    çocuklar nihal ve bülent evde yok. sonra bu iki bedbaht kardeş sanırım bangladeş'ten dönüyorlar. tahminimce bunların babaları bangladeşli. neyse bülentimiz bihter'in boynuna anne anne diye atılırken nihalimsi çemkirmeye başlıyor. dakka bir gol bir amk. ardından behlül eve intikal ediyor. geldi gene tipini s... denilebilecek bir behlül bu, normal behlül değil. bu sırada bihter "istanbul ne tarafta ağalar beyler" diye soran müjde ar misali "bu evde sevmek ve sevilmek istiyorum" diyerek kadehini kaldırır. gösterelim anam diye iç geçiren behlülümsü ile bakışırlar.

    ardından bihter, nihal'in kocakarı gibi giyinip kuşanmasından duyduğu rahatsızlığı fransızca söyler. "kızım çıkart üstünden şu döpiyesleri, ne öyle bu lale devrinden kalma kıyafetler gel senle istinye park'a gidip ortamlara akalım, baban olacak kart pezevengin parasını ezelim" der. nihal kabul eder. dizartrik matmazel de korton itiraz edecek gibi olsa da bihter tarafından savuşturulur. sonrasında ednan'la fışrak bihter'in yanaktan öpüp okşamalı bir yatak sahnesi var ahahahha lan ednan'ın kuşu ötmüyor resmen. allah düşmanımın başına vermesin.

    ay bir piknik sahnesi var öffffff ayrıntı yazıp da sinirlerimi zıplatmak istemiyorum ama kısaca behlülümsünün firdevs'in laz sevgilisinden peydahladığı ilk kızı olan peyker'e yavşamasını içermekte ve ziyadesiyle sinir bozmakta olduğunu söyleyebilirim. ardından ednan'ın azıp kudurduğu bihterimize zorla tecavüz ettiği bir sahne görüyoruz...ay öf işte kırk yılın başı ötmüş kuşu naapsaydı adam. sonraki sahnelerde ednan, sanki dünyanın yükünü sırtında taşımıyormuş, hiçbir derdi yokmuş gibi bir de bihter'in cadaloz anası firdevs karısını eve davet eder. güya kendi yalısı romatizmalarına iyi gelmiyormuş da bunların evinde dinlenecekmiş. biz de yedik. yalnız bu firdevs bizim firdevs'in tırnağı olamaz. firdevs dediğim de gülriz sururi'nin kaşektik olanı. (lan bu kadına ne olmuş bu kadar kadidi çıkmak normal değil amk)

    ardından ednan'ın yatağında canı çok ama çok sıkılan bihter "lan yukarda yılan gibi behlül besliyoruz, bari bi işe yarasın, bi derde derman olsun yanıyoruz burda." diyerek en üst kattaki postmodern döşenmiş odaya çıkar. (o odayı gaspar noe bi filminde kullanmıştı, ordan biliyorum) valla hamster, pornhub falan işine baksın kardeşim, akide şekerini ağızdan ağıza akıtmalı gibi daha önce denenmemiş bir teknikte çekilmiş sevişme sahnesi başlar. sikişli sokuşlu demişlerdi bana da ama bu kadarını ben bile beklemiyordum(vay amk). ama şunu da belirteyim sırf şu misyoner siksok sahnesi ya da behlül'ün götü görünüyor diye bu kadar kötü oyunculuk ve dandik diyalogları izleyecekseniz yapmayın. yazık.

    bu arada filmin hangi dönemde geçtiğini pek anlayamadım beybiler. açıkçası hangi ülkede geçtiğini de anlayamadım. tahminimce 1940'ların kaliforniyası ya da monte carlo'su olabilir. arada bir türkiye abi burası dedirtmek için latife, bilhassa, bilakis gibi kelimeler sokuşturulmuş ama onu da bihter'in tmm, slm, grsrz, üff snn be slk tarzı yuta yuta konuşmalarından dolayı tam da emin olamıyoruz.

    yav offff yoruldum amk yazmaktan ama yazıp bitirmek de istiyorum. neyse işte sonra evde devamlı kanto kıyafetleri giyip "yanlarım ağrıyeee" diye gezen kaşektik firdevs karısının; kızının meylettiğini anlayınca behlül'lü baş göz edip ednan'ın boynuzlanmasını önleme planlarını devreye sokmasını izliyoruz. nihal'e yamamaya çalışıyor yavşak behlül'ü. ama maalesef ednan her gece boynuzlanmakta ve prepabrrik köşkün kontraplak duvarlarına rağmen behlül'ün odasından gelen şaaakkkk şakkkkk şakkkk seslerini her ne hikmetse kimse duymamaktadır.(gerçi ednan naapsın tam 3 saniye süren bir cinsel hayatları vardı. hatta bihter'in iç sesi 1-2-3 diye saymış şimdi en sevdiğim an demiş ve 4. saniyede yanılmamıştır. dsjsjdjjsj lan rezillik amk.)

    bu arada behlülümsünün gönlü ne hikmetse bihter'den geçmiştir gayrı. henüz maden suyu icat edilmediğinden yenilen kallavi yemeklerden sonra yanına nihal'i kaptığı gibi "geberrkkk est. göööerrrkk est." diye diye geh geh geğirerek doğa yürüyüşleri yapmaktadır. bihter de bir volkan gibi patlayan libidosunun neden olduğu nevrotik nöbetlerine artık engel olamamakta, doyurulmamış hiperseksüalitesi kendisini yerden yerde vurmakta ve işin kötüsü behlül artık kendisi ile ilgilenmemekte ve duvardan duvara vurmamaktadır. ednan'ı da çekecek takati kalmamıştır. öööeh ulan bi kere geldiğim şu hayatta bu güzellikle şu gördüğüm muameleye bak böyle işin amk diyerek artık gemileri yakar. aşkından ölmektedir. (offfffff nerde beren'in balatayı sıyırma sahneleri, nerde şımarık bihter'in "ölüyorum anlasana" hezeyanları)

    filmin sonlarında 6 kişinin yan yana beyaz şezlonglarda yatıp güneşlenme sahnesi var. lan ben bu sahneyi nerde gördüm, hangi filmdi falan derken, berlin'de alexanderplatz meydanı'nda galleria'nın karşısındaki kafenin önüne böyle sıra sıra şezlong koymuşlardı. millet yatıp kış günü d vitamini aktivasyonu yapıyordu. aaaa! aynısı.

    bu arada dizide ne ölüp ölüye karıştı ne kalktı diriye karıştı dediğimiz beşir, filmde iki köh köh yapmak dışında hiçbir fonksiyonu olmayan bir karakter.

    neyse şöyle böyle derken tam düğünün olduğu gün bihterimiz kırmızı elbiseyi giyip "ne öldürecem kendimi siktirsinler" diyerek milletin ortasından geçip havalı havalı yürüyor ve film bitiyor.
    --- spoiler ---

    abi türk sineması dibe vurmuş off yaa çok canım sıkıldı gerçekten. niye bunu yaptınız ki sanki? uşaklıgil'den utandım. gidip biraz tabutta rövaşata sahnesi izleyeyim de kendime geleyim.

  • doktorlar akıl sağlığını nasıl koruyor

    başkası için var olmanın aciliyeti ve dayanılmaz hafifliği gibi anlaşılmaz bir formülü var.

    işimiz insan; sonuçta insan iyidir ve güzeldir. insan nemrut dağı'nın tepesine o heykelleri yapandır, mona lisa'nın yüzünü gülümseten ya da aşk için tac mahal'i inşa edendir. insan, cumhuriyeti getirendir, nocturne'u, gnossienne'i besteleyendir, "lambada titreyen alev üşüyor" diye içimizi sızlatandır, penisilini ve kuduz aşısını bulan, kombiyi icat edip evimizde rahat rahat kombinezonla gezmemizi sağlayandır. (lan amma da romantik hissediyorum bugün)

    hastanenin kapısından girince hangi hastaların enerjimi tüketeceğini, hangilerinin enerjimi yükselteceğini tahmin edebiliyorum artık. şükür ki bize bu işi yapmaya devam etme motivasyonu veren hastalar çoğunlukta. yani kafayı yememenin bir yolu vardır ve çözülemeyecek kadar karmaşıktır... ya da yoktur. bilmem...

  • nesnenin kimse onu gözlemlemediğinde var olmaması

    bakmasam bile ayın orada olduğunu düşünmek hoşuma gidiyor. al sana ev yapımı kuantum.

    ayla arama giren bu mesafe de nesi? ne kadar uzağım şimdi ayı düşünmediğim zamanki benden. ben kendimin gölgesiyim, o neyin gölgesi? şairin dediği gibi varlığına nedir delil sana meylim olmasa?

    güzel şarkıları dinle, boş sokaklarda yürü, kavruk köpeklerin kafasını okşa, çimlere uzan, yıldızları seyret, işte ay orda ama sen hiçbir yerdesin…

  • kadın yazarların erkek zevkleri

    felaket çekici, yakışıklı, kara yağız iranlı erkekleri seviyorum.

    yakışıklılığı geçtim ayrı bir aura bunlardaki. ne olduğunu tam olarak anlamış değilim. saçlar, kaşlar, kirpikler kuzguni siyah ondan belki. kollarda damar trasesi standart donanımda var bu farsilerin. damarlı el kol fetişine birebir.

    baktıkça bakasın geliyor. yüz hatları çok keskin. kalın kaşlar ve kirpikler, uzun, güçlü ve genellikle düz burunlar, delici büyük çoğunlukla bal rengi gözler, çıkık elmacık kemikleri ve güçlü çene hatları vb. bizdeki gibi kaşını yay gibi alan yavşak da pek yok. hele iranlı doktorlar çok çekici oluyor kızlar, bilginiz olsun.

    dolayısıyla sen allar giy, ben kırmızı demek istiyorum.

  • kilolu kadınlara tavsiyeler

    tavsiye falan yok bacılarım. canınız nasıl istiyorsa yardırın gitsin. bir kadının kilosu yalnızca onu ve yüzüne oturacağı herifi ilgilendirir. herkes işine baksın.

  • öpüşmenin bakteri bulaştırması

    evet, öpüşme esnasında milyonlarca bakteri ve virüs transferi ile kontamine olmaktan kaçınmak mümkün değil. ama neyin mümkün olmadığı ile değil, neyin mümkün olduğu ile ilgilenirsek çok daha iyi bir hayat yaşarız bence.

    sık sık nasıl yapılacağını bilen biri tarafından tutkulu bir şekilde öpülmenin sağlığımıza dramatik bir biçimde faydası var beybiler. bu yüzden biraz risk almaya değer.

    ayak yalama olayına girmiyorum bile dikkat ettiyseniz.

  • kız arkadaşının ayaklarını yalayan erkek

    ayaklarının yalanması bir kadın için lüks değildir beybiler.

    ayak yalamak= sana aşığım.

    ayrıca ayak yalamak caz gibidir, bir sonraki notanın ne olacağını bilemezsin. yanisi faidattün, faidattün, faidattün faidat.

  • bilmiyorum diyebilmek

    zayıflık olarak algılanır. genellikle ortada iki durum var; duygusal dürüstlük ve entelektüel sahtekarlık.

    doktor kısmı bilmiyorum demez, idiopatik der. dahiliye bi görsün der.

  • evlenmeyi düşünmeyen erkekle sevgili olmak

    kendisine saygısı olan kadının yapmayacağı şey.

    hedeflerimiz hakkında benzer fikirleri olan insanlarla ilişki içinde olmamız gerekiyor bacılarım. evimin direği olmayı düşünmeyen adamın eline anında siktirnameyi veririm.

  • kadın narindir çalışmak zorunda bırakılmasın

    narin babandır. yok çalışma, yok gülme, yok ortalıkta dolanma! kadınlar hakkında konuşmayın yeter artık. neden bir herifin keyfini bekleyeyim ki? çalışmak zorunda olduğum için değil çalışmayı tercih ettiğim ve sevdiğim için çalışıyorum. aldığım eğitimin gereğini yerine getirmek, hakkını vermek istiyorum. narin falan da değilim, arı gibiyim, dağı deviririm. iş konusunda erkekleri cebimden çıkartırım. yettiniz! kadınları düşünmeyin artık. biz kendi işimizi kendiniz görürüz. hayatın her alanında varız, nereye dokunursak orayı güzelleştirmek için varız.

  • kadınların istediği her erkeği elde edebilmesi

    umarım doğrudur.

    lan bu herifler beni sahiplendirmeden hayatımın aşkını elde edip nikahı basmam lazım.

  • özgeçmişini bir film adıyla anlat

    (bkz: betty blue)

    “her zaman, üçüncü derece bir yanığı iyileştirmek için elinde bir bardak suyla orta yerde bitiveren bir alık bulunur. mesela ben.”

  • kendini nasıl hissediyorsun

    yorgun hissediyorum.

    bünyem artık alışmış olsa da uzun süreli bu mesailer ıq'mun tavanını paramparça ediyor ve gecenin belli bir saatinden sonra hafif öfori, karışık düşünceler, kısa süreli belleğin değişmesi, sezgilerin devreye girmesi, demin ne demişti bu, kusan hangisiydi, çocuğun ateşi düştü mü? varfarin kullanan bu muydu? konversiyonu ekarte ettik mi? gece oniki civarı zaman kırılması olduğunda artık beyniniz farklı çalışmaya; -sınırlı kapasitesini idareli kullanmak diyelim biz buna- neyin daha önemli olduğu “önem” arz etmeye başlar. bu tempo alışkın olmayan insan için yıpratıcı ve hatta çıldırtıcı olabilir.

    hatta ölümlerin olduğu yerde egonun kaybolması ve bir miktar gerçeklik kaybı falan filan şeklinde…yorgun hissediyorum.

  • çok güzel bir kadın çok zeki olabilir mi sorunsalı

  • çalışılan işin en güzel tarafı

    işe pijamayla gidebilmek.

    (bkz: scrubs)

    gerçi ben asistanken cimere şikayet edilmiştik pijamayla hasta bakıyorlar diye shshsjjsj

  • ilişkilerde ortak mizahın önemi

    aynı şeylere güldüğümüz insanlarla daha uzun süre birlikte oluyoruz.

    kaliteli mizah, bilişsel zenginliğin, gözlem ve empati yeteneğinin, sıra dışı düşünmenin, yaratıcılığın ve zekanın en önemli işareti. iyi espri aynı zamanda küstahlığı ve özgüveni de beraberinde getirir ki bu da karşı tarafı çekici hale getiriyor. kahkaha harika bir afrodizyaktır beybiler.

    az konuşan, sakince konuşan, konuşurken göz teması kuran, mahkeme duvarı gibi suratı olmasına rağmen yeri geldiğinde şak diye espriyi patlatan üst düzey mizah anlayışına sahip bir erkek hemen dikkatimi çeker. bana sadece aynı frekansta olduğumuzu değil; aynı zamanda, yaşantısında ciddi olmakla, olayları ciddiye almamak arasında kurduğu mükemmel dengeyi de gösterir. hepimizin birlikte gülebileceği biriyle olmaya ihtiyacı var.

    mizah o kadar kompleks bir şeydir ve zihin ile ruhun o kadar karmaşık etkileşiminden doğar ki, aynı şeylere gülen bir partner bulduysanız ananız sizi kadir gecesi doğurmuş demektir bebeğim, kıymetini bilin.

    ortak mizah + ten uyumu = şans.

    “şöyle ki, onlar artık iki değil, tek bedendir.” *

  • kokusu yaşam sevincini arttıran şeyler

    hayatta kalmak ve üremek için elinden gelenin en iyisini yapan emperyalist bir bakteri olduğunu hayal et. sen ve oluşturduğun ordu talihsiz bir insanının dokusunu müthiş bir şekilde işgal ettiniz ve nefis bir apse oluşturdunuz. neredeyse sınırsız miktarda enerji senin için hazır, hayat sana güzel. biraz nötrofil falan var olaya müdahale etmek isteyen ama hiç sikinde olmamış kurmuşsun tezgahı. sadece küçük bir kısım cephede savaşıyor. orta kısımdaki halk geh geh geğiriyor tabiri caizse. konakçı olduğun insan cehennem azabı yaşıyor bu arada tabii. dayanamayıp koşuyor acile. veee biri eline alıyor neşteri. güvenli sığınağını sikip atıyor. ordudan geri kalan 3-5 bakteriyi de antibiyotik moleküllerinin eşlik ettiği bir nötrofil kokteyli ile halledecek.

    ohhh misss. işte hayat sevincini arttıran apse drenaji kokusu. ve acile tırı vırı nedenlerle gelenlerin kusarak kaçması ahahahah. aman ağzımızın tadı bozulmasın.

    neyse mola bitti gideyim.

  • bugün ölecek olsaydınız arkanızdan ne derlerdi

    tam öleyazdığım anda “boğazım ağrıyor bak da öyle öl” derlerdi amk. cpr odasında ölenin başında “o öldü, gel de sağlara bak.” diyeni duydu bu kulaklar.