uckuruslukopera47
profili

  • ergenekon terör örgütü

    hakkında hikayeler anlatanların "28 şubat'ta milyar dolarlar yürüdü" tarzı manşet entryler kastığı sözde oluşum.

    2000 öncesi hortumlanan paralarla malum binanın bir odasına badana bile çekemezsiniz. 1000 yıllık anadolu tarihinde yer değiştiren parayı toplayın, 5li tayfa ve katar ahalisine çekilen kıyağın sofrasında kesme şeker etmez. akıl sahibi insan şu devirde yolsuzluk karşılaştırmasına girmez.

  • beşli çetenin projelerini kamulaştıracağız

    "yapamazlar" diyen ufuksuzları acıyarak okuduğum başlık. size kalsa hala kapitülasyonlar duruyordu. allahtan chp var.

  • 17 kasım 2020 alaattin çakıcı tweet'i

    radikal 2, taraf, birikim tayfa "chp zihniyeti, derin chp, ceberrut kemalizm, ahtapotun kolu, yok leoparın kuyruğu, kağıttan kaplan" vb. güzel güzel fonları alıp saçmalıyordu.

    bakın türkiye'nin en ünlü mafya babası doğrudan chp'nin genel başkanını kazığa oturtmakla tehdit ediyor. rivayet değil ha yazılı olarak yapıyor bunu. bir anlık kızgınlıkla değil, 4 sayfa mektup yazacak sakinlikte. nerede o makaleleriniz, tezleriniz? hani statükonuz, hani vesayetiniz? utanmaz liberalleriniz nerede? ön sıraya az kadın oturdu diye grup toplantısında cinsiyetçi vesayet diye doktora tezi yazan duyarcı ordusu neredesiniz?

    kazığa oturturum diyor adam. üstelik azınlıksa azınlık, adam kürt bak, adam alevi. çıt yok boun sosyoloji'den. hibe yok çünkü. cukka yok yani. cukkasız satır yazmazsınız, nitekim yazmıyorsunuz.

  • cüneyt özdemir

    yayına "bu konuyu başka konuşabilen yok" diye girip yorumlardan yağmur gibi hakaret yağınca "evet tamam halk tv ve tele1 3 saattir konuşuyormuş" diyebilen youtuber.

    berat albayrak'ın damat olarak anılmasını "haksızlık" olarak görüyormuş. yayında "herkes birinin damadı o zaman yanieee" diyerek konuya açıklık getirdi.

    sıkıntı şu ki berat bey "herkes"in damadı değil, cumhurbaşkanının damadı kendisi. yani bir evrensel küme var, bir de cumhurbaşkanının damatları kümesi var. berat bey o kümeden. karmaşık bir konu değil bu kümeler olayı ama belli kesimde istisnasız bu konuyu idrak edilememiş görüyorum. çok ilginç ve ayırt edici bir özellik.

  • 2 kasım 2020 viyana saldırıları

    avrupa'nın göbeğinde, en yakın müslüman ülke ile aranda binlerce kilometre var. denize sınırın yok. etrafın çepeçevre ab ülkesi. en çok vize başvurusu reddeden ülkelerin başındasın ki bu redde doktorlar, finans uzmanları, avukatlar, mühendisler dahil. ben vizeli halimle havaalanında ayrıca bekletilmiştim. ama sokaklarında keleşli beyaz tulumlu kökten dinciler geziyor öyle mi?

    ahmed çatayev çeçen rus savaşında savaşan bir kökten dinci. avusturya'dan sığınma hakkı alıyor 2004'te. rusya'nın "bakın bu adam kökten dinci profesyonel bir terörist, halife için yüzer yüzer adam öldürüyor. bunu bize verin" talebine rağmen sığınma başvurusu onaylanıyor. 2008'de isveç'te arabasında bomba ve kalaşnikof bulunuyor ve tutuklanıyor. 1 yıl hapis yatıyor (isveç'te kırmızı ışıkta geçseniz muhtemelen yine 1 yıl yatarsınız)

    2010'da ukrayna'ya geçiyor (muhtemel yine bir eylem için) orada tutuklanıyor. ab ayağa kalkıyor, uluslararası af örgütü falan. "aman ha" diyorlar, "avusturya'ya sığınma hakkı var, rusya'ya iade etmeyin." iade edilmiyor, bırakılıyor. 1 yıl sonra bu kez bulgaristan'da tutuklanıyor. yine serbest bırakılıyor. 2015'te ışid'e katılıyor ab'nin göbeğinde.

    ışid'in paris saldırısı ile bağlantıları olduğundan şüpheleniliyor (130 ölü) bir başka ışid hücresi istanbul havalimanında 44 kişiyi bomba ve otomatik silahlarla öldürüyor ve arkasındaki ismin yine çatayev olduğundan şüpheleniliyor. =>

    avusturya dünyanın en ırkçı devletlerinden biridir ve rezil bir gümrük muamelesi vardır. buna rağmen islamcı teröristlere sığınma hakkı altında at koşturma imkanı veriyor. ab'nin göbeğinde ne keleşi ulan, adam boyum kadar sakalla opera mı dinleyecekti? bu adamları beslediniz. bütün dünyayı putin hayranı yaptı bu salaklıklarınız, adam sınır falan tanımıyor, gördüğü yerde indiriyor kökten dinciyi. zehirliyor, vurduruyor, boğduruyor. başkasına saldırtmak için besledikleriniz sizi vurunca ağlıyorsunuz (o ağlama bile yalandan) fransızlar buna uyanmıştı, o dönemde hükümet düştü neredeyse. bu rezillik batı iki yüzlülüğünün eseridir.

  • alexandraarzat

    bu sözlükte bir ajandam ve bir amacım var, görece ulvi bir amaç olduğunu düşünüyorum. bu yüzden olması gerektiği kadar sert bir yorum yapamıyorum, uçmamak niyetindeyim. (yine de yenge hanım bilir tabi)

    ekonomide tech bubble denen bir durum vardır. esasında bu tarihsel bir olay ama benzer konularda bu tabir yerleşmiştir. özet olarak büyük bir teknoloji girişimini doğru fiyatlamak çok zordur. bu girişimin değerini belirleyecek şey ne olabilir?

    -kasasındaki nakit?
    -hissesi varsa dağılımı?
    -kullanıcı sayısı?
    -periyodik reklam geliri?
    -sahip olduğu patentler?

    bu değişkenlerin hepsinin dahil olup olmamasına göre bir hesaplama yöntemi var. ve bunlar arasında hanımı kızdı diye milyonluk siteden kullanıcı silme gibi bir olay ben şimdiye kadar görmedim. tamam kimse sizden bir jeff bezos ayarında vizyon ya da suna kıraç ayarında entelektüel yaklaşım beklemiyor da;

    hanım kızdı diye de user silmezsin ya... kim olsa aynısını yapar falan demişler. ben böyle bir şeyi asla yapmayacağım gibi hayatımda olup da böyle bir şeye seyirci kalabilecek bir tane bile kadın olmadı. şükür ki olmadı. yaşa falan da bağlamıyorum ben bu olayı, ben 23 yaşımdayken yanımdaki kadın kanser laboratuvarında deney tüpleriyle sabahlıyordu. kimse sizden o kız gibi gençliğinde dünyayı kurtarmanızı da beklemiyor, insanların hayatını zorlaştırmayın, yeter.

    tanım: cüneyt özdemir'in ekip arkadaşı

  • ekşi itiraf

    bizimkilerin dükkanda biraz durdum, hem nostalji olur hem yardım ederim dedim. onların da başka işleri varmış, bir süre tek kaldım.

    -saatlerdir peynir ekmek gibi sigara satıyorum, inanılmaz bir olay. şu an hava 26 derece ki gece yarısı oldu, su bile bu kadar satılmıyor. bazı sigaraları yeniden dizemedim bile, fırsat olmuyor. kutudan satmaya başladım.

    -sigara içenler asla sıra beklemiyor. çoğu selam dahi vermeden sigara adı söyleyip bekliyor. istedikleri sigaranın ismini midelerinden söylüyorlar, hepsine en az bir kere daha soruyorum

    -önlerinde başkalarının olması, tezgahın dolu olması ya da beni meşgul görmeleri bir şey fark ettirmiyor. sigarayı sayıklıyorlar adeta. sıralarını beklemelerini söylediğimde gidenler oldu. zaten sigaradan kalan 30 kuruş falanmış. bir paket alıp gidecekler, cipsi kolayı alanı beklememeleri gerektiğini düşünüyorlar, medeniyeti saygıyı falan geçtim, bu özgüvenin kaynağını anlamış değilim.

    -sigaraya uzanıp kendi almak isteyenler oldu, su kolilerinden kendime sosyal mesafe suru yaptım. ondan bile aşmaya çalışan var. adeta zombi istilası...

    -gelenlerin bir kısmı siteden komşumuz, tanıyorum yani. akademisyeninden doktoruna, bankacısından öğretmenine çoğu sigarayı alır almaz jelatini parçalayıp yere atıyor. dükkanın içine atan oldu. uyarıyorum, aldırıyorum çöpü gösteriyorum. yine yüzler geriliyor. izmarit konusuna hiç girmeyeyim.

    -sigara içenlerin birkaç alanda ciddi bir tedaviye ihtiyacı var, kendinizi dışarıdan izlemelisiniz.

  • yunan hava kuvvetleri ani bir baskın yapabilir

    şu anki hükümet döneminde, başkentimiz kendi uçaklarımızla sabaha kadar bombalanmıştır.

    "abartmayın aq" yazan olmuş, hani hatırlatayım dedim.

  • muharrem ince

    hakkında olumsuz entry girdiğinizde mesaj kutunuzun hakaret mesajlarıyla dolmasına neden olan kişi. yalnız mesajları atanlar akpli, öyle de enteresan bir durum var.

  • hilafet için toparlanın

    şu an katar hariç tüm arap ülkelerinde türk malları çeşitli nedenlerle boykot ediliyor. israil açık denizde 9 vatandaşımızı filistin'e yardım götürüyor diye öldürdü, ona rağmen filistinlilere bile yaranamadık.

    yoğurt bile satamadığın ümmetten halife olarak biat mı isteyeceksin? buyur iste. butik halifelik olur seninki, orta anadolu ve urfa'da geçerli.

  • canan kaftancıoğlu'nun hapis cezasının onanması

    başlıkta her zamanki gibi birkaç grup insan var.

    1- adalet duygusu ile kararı eleştirenler
    2- troller
    3- temel ilköğretimi eksik olanlar
    4- zeka özürlüler

    2 ve 4 numaralı gruba bir hayrımız dokunamaz. allah şifa versin diyorum. 1. grup zaten olayın farkında. biz her zamanki gibi 3. grubu hedefliyoruz bu mecrada entry girerken. çünkü bu grup bir şekilde fırsat bulup yeterli eğitimi alamamış olabilir. muhakeme yeteneği bu eksiklik ile sakatlanmış olabilir. ve bu hal giderilebilir.

    şimdi eldeki verileri başlıktan toplayarak bir hipotez oluşturalım;

    burada deniyor ki canan kaftancıoğlu terör lehine 7 yıl önce bir dizi tweet atmış. ayrıca cumhurbaşkanı ve hükümete de ağza alınmayacak laflar etmiş.

    bu veriye istinaden şöyle bir sonuç sunuluyor bize. bu suçlar neticesinde bu kişi hapis cezası aldı.

    bilimsel düşüneceksek, modern dünya normlarına uyacaksak, mağara adamı değilsek, mantıksal bir çıkarım yapmamız gerekiyor. çıkarımımız şu;

    7 yıl önce herhangi bir terör yapısına destek tweeti atmış biri, aynı zamanda şu an hükümeti oluşturan kişilere de hakaret etmiş ise hapse girer. bakın "girmeli" demiyoruz, girer dememiz gerekiyor ki çıkarımımız bir temenni değil, mantık olsun.

    şu an sayın cumhurbaşkanının yanında, 7 yıl bile değil 3-4 yıl önce kendisine hakaretler eden ve fethullah gülen lehine sayfalarca yazı yazan, hatta mitingler yapan insanlar mevcut. akp başkan yardımcısı orhan miroğlu "pkk terör örgütü değildir" diyen biri canlı yayında.

    şimdi yukarıda ürettiğimiz mantık sistemine göre bu kişiler hapse girdi mi? girmedi. yani gerçekleşen olayı bu hipotezle açıklayamadık, çalışmadı çünkü.

    canan kaftancıoğlu'na ceza verilme nedeninin bu olmadığını test ederek görebildik. çünkü aynı etkiler aynı evrende aynı sonucu doğururlar. buna cosmos diyoruz, yani düzen. eğer öyle olmasaydı ne olurdu, chaos olurdu, cosmos'un zıttıdır.

    modern toplumlarda chaos olmaz arkadaşlar. iyi yetişmiş insanlar chaos'a "sevindirici bir gelişme" demezler.

  • ışid'in katlettiği 2 askerin katilinin yakalanması

    şehitlerin adlarını da haberlerde kısaltarak vermeye başladık demek.

    ya rab, kopar şu kıyametini...

  • 9 haziran 2020 özgür özel'e yumruklu saldırı

    kafkasları birleştiren, türk, abhaz, çerkez halklarını yanına alan şeyh şamil, rus çarıyla yıllarca savaştıktan sonra bir savaşta yenilir. adamlarıyla birlikte yanında topu topu yüz kişi kalmıştır. imamlığını yaptığı halk çoluk çocuk kılıçtan geçirilmesin diye, halkına zarar verilmemesi şartıyla rus komutanla anlaşır, mevziden çıkarak teslim olmaya karar verir. rus tarafına doğru yürürken arkadan sesler gelir,

    -şamil!!
    -şamil!
    -şamil!!!

    şeyh şamil bir kere bile dönüp bakmaz arkasına. rus saflarına teslim olur. çara götürülmek üzere yola çıkılırken kumandan dayanamaz sorar,

    -o kadar adamın öldü, birlikte savaştığın adamlar sana o kadar seslendi, bir dönüp bakmadın. neden öyle yaptın?

    şamil rus kumandana döner,

    "o bağıranlar türk’tü. bizde düşmana teslim olmanın cezası ölümdür. ama türkler arkadan adam vurmazlar, yüzümü döneyim diye sesleniyorlardı." der.

    19 aralık 2016’da mevlüt mert altıntaş, korumak için görevli olduğu rus elçi andrey karlov’u sırtından vurur ve polisle girdiği çatışmada öldürülür. aydın’daki ailesi oğullarının cenazesini almayacaklarını, böyle bir evlatlarının olmadığını belirtir. 24 gün morgda bekleyen cenazeyi belediye kimsesizler mezarlığına defneder.

    şu saldırıyı yapanlar, o aydınlı gariban yörük ailenin kapısına eşik bile olamazlar.

  • ekşi itiraf

    bazen yatmadan önce alışveriş sitelerinde basit ev aletlerinin, mobilyaların, dekorasyon ürünlerinin altındaki yorumları okurum. facebookta bir kaç tane eşya değişim/paylaşım grubuna üyeyim. oralara bakarım.

    insanların hayatları hakkında etrafa bıraktığı ipuçları bunlar, bazıları için ceplerinde kalan son işaret fişeği belki. kimi zaman boş bir kuş kafesi bu, kimi zaman üstü yazılı bir sandık. biri ithal ve çok değerli olduğu anlaşılan bir yürüteç koymuştu geçenlerde,

    "annem canlanır gibi olmuştu, o zaman almıştım. nasip olmadı" yazmış. "kartal yakınlarında kendim de teslim edebilirim"

    biri bebeklerin odasına konan telsizden koymuş, "eşimle ayrılmadan önce almıştım. bu uzaklıktan herhalde çekmez"

    bu topraklardan 100 tane albert camus çıkmalıydı, belki de çıktı ama yazmaya vakit bulamıyorlar.

  • cüneyt özdemir

    başlığında mütemadiyen fahrettin altun güzellenen kişi. bu tayfa aynı zamanda cüneyt özdemir de güzelliyor. ilginç bir ikili oluştu kendiliğinden.

    "fahrettin altun olayi, kabul edelim o kadar da büyük bi olay degildi. hatta tam tersi adamin, mutevazi hayatini ortaya koyup, az kalsin deger lutfediyordunuz." demiş mesela bir suserimiz.

    söz konusu kişi bir devlet yetkilisi. kamuya ait bir araziyi, pandemi ilan edilen ve belli yaştaki vatandaşların evden dahi çıkamadığı günlerde kamunun düzenlediği bir ihale ile kiralıyor.

    kiraladığı alan boğaz öngörünümüne dahil ve aylık 258 tl'ye gitmiş. burada bir yapılaşma yapılıyor. (bu kısmın önemini boğaz öngörünümü nedir bilmeyenlerin anlamaması normal. cüneyt bey de ankaralı, konuyu bilmemesi normal, bir mimar tanıdığına sorabilir) bu tespit edilince de yıkılıyor. bu arada haberi yapanlara terör soruşturması açılıyor. haberi yapan gazeteciler ve ilçe başkanı ifadeye çağrılıyor. konu hakkındaki haberler mahkeme kararıyla engelleniyor.

    cüneyt bey de bu kadar olay üstüne, "başka işiniz yok mu?" diyor. bu ülkenin resmi olarak yüzde 17'sinin başka işi yok cüneyt bey. başka işleri olmadığı için de 258 tl'ye boğazda nasıl arsa kiralanır merak ediyorlar. siz bu haber nedeniyle gazeteci arkadaşlarınızın başına gelenleri merak ettiniz mi mesela?

    sizi artık sadece evine 5 maaş giren bir insana "mütevazı" diyebilen insanların savunabilmesi bundan işte. merak ettiğimiz şeyler farklı.

  • ali erbaş

    "adam diyanet işleri başkanı, kuran'da eşcinsellik yasak, ne demesini bekliyorsunuz?"

    aynı lafı entry olarak kaç kişi girebilir? bir, beş, otuzüç? rekor denemesi falan mı var başlıkta? hiç okumadan sadece yazdığınız için, hayatınız da aynı bu sözlüğü kullanışınız gibi boş beleş geçiyor. ne demesi ne yapması gerektiğini yazmışız, bir zahmet okursun. tatmin olmadın mı, karşı argümanını sunarsın. ya da sallamıyor musun, aynı entryyi 72 kez girmezsin.

    insanlar ne diyor;

    kuran'ın 6 bin küsur ayeti var, neden 10 tanesini dolandırıp duruyorsun milletin karşısında? neden oyun konsollu mercedes'e biniyorsun, neden dinen yasak olmasına rağmen din hizmetinden maaş alıyorsun? neden "bağışı şuraya verin buraya vermeyin" diyorsun, bağışın sevabı iban numarasına göre mi belirleniyor? bir derviş gibi mübarek bir insan olman gerekirken neden kötü yazılmış bir dizi karakteri gibi yaşıyorsun?

    bu kitap sade sizden olmayanlara mı indi, siz muaf mısınız?

  • iktidara geldiğimizde ambulans bile yoktu

    öncelikle verilerle konuşalım diyenler gelmiş, hoşgelmişler. verilerle konuşalım, şuraya akademik kaynağımızı bırakalım =>

    bu arada başlığın adını düzeltmeye çalışanlar var, düzelmiş hali de iş görmez arkadaşlar, kasmayın.

    kaynağımıza göre 2002 yılında türkiye'de sağlık hizmetlerinde kullanılan ambulans sayısı 2963'tü. 2016 yılında ise bu sayı 5632. (arkadaşın verdiği sayılar 112'ye aittir, tek ambulans 112'de yoktur)

    sayı 2 katına yakın artmış değil mi? güzel. sayılarla gidersek işimiz biraz kolaylaşıyor. eğer şehirleşme ve temel mantık da bilirsek tadından yenmez.

    ambulans ne işe yarıyor? eğer bir medikal ihtiyacın varsa ve henüz ölmediysen, seni bu ihtiyacını gidereceğin yere yani hastaneye götürüyor. yani mesela şehirdesin, bursa'dasın mesela, çepeçevre hastane etrafın. ambulans çağırmak yerine belki hastaneye gidebiliyorsun. ya da götürüyorlar. akp gelmemiş çünkü daha, şehir içindeki 4 hastaneyi kapatıp şehrin 20 km dışına dünyanın en pahalı hastanelerinden birini yapmamış. o yüzden x sayıda ambulansla idare edebiliyorsun, 2x'e ihtiyacın kalmıyor.

    ama sonra bir bakıyorsun şehirdeki tüm devlet hastaneleri kapatılmış, şehrin dışına bir uzay üssü dikmişler. sana hiç fatura gelmiyor, asgari ücretli oğlun ödüyor o faturayı maaş alırken, araba alırken sen ödüyorsun. telefonla konuşurken kızın ödüyor. senin olayı anlamana var ama daha, sen o sırada ambulans sayıyorsun. hastane gittikçe uzaklaşıyor senden, platonik bir hal alıyor kavuşmanız, mecbur çağıracaksın bir ambulans, taksi gibi yazacak. sana değil ama, dedik ya oğlun ödedi onu maaşını alırken.

    biz küçükken oynardık bu araba sayma oyunlarını, karantinada tekrar moda mı oldu?

  • 15 ocak 2020 wikipedia'nın erişime açılması

    "yaaa sanki giremiyorduk yaa... açıldı da ne oldu yaaa, oradan mı çalışıyorsunuz cidden yaaa..." vb. diyenlere, wikipedia'nın kapatılması, aym tarafından açılmasına karar verilmesi, kararın gerekçesinin günler sonra resmi gazete'de yayınlanması ve ardından "bir süre sonra" sitenin açılması ne anlamlara geliyor, anlatalım.

    1- wikipedia yabancı menşeili bir site. tüm dünyaya onlarca dilde içerik yayınlıyor. bu ne demek? bu site türkler için kurulmuş bir site değil. sizin bu sitede hoşunuza gitmeyen (haklı olabilirsiniz) bir içerik var. buna hükümetin çözümü ne? siteyi bize kapatmak. bakın vergi, yasal mevzuat vb. nedeniyle kapatmıyorsunuz siteyi, tüm dünya görsün ama "ben kendim görmeyeyim" mantığı ile kapatıyorsunuz.

    böyle bir sorunumuza böyle bir çözümün bulunduğunu duyan yabancılar "82 milyonda 10'a kadar sayabilecek zekada kimse yok mu?" diyor. bu son 17 yılda bunu birkaç kez dediler. ben 10'a kadar takılmadan sayabilen bir vatandaş olarak bu algıdan rahatsızım. en azından "bir kısmı öyle değilmiş" denecektir bu karardan sonra. bu yönden karar sevindirici.

    2- anayasa mahkemesi kararları kesindir, bağlayıcıdır. herhangi bir mahkeme ya da kurum anayasa mahkemesinin kararlarını sorgulama hak ve yetkisinde değildir. karar açıklanıyor, gerekçe bekliyoruz diyorlar. gerekçe açıklanıyor. resmi gazete bekleniyor. resmi gazetede yayınlanıyor, bekliyorsun hala, neden? mesela gerekçeyi beğenmedi bizim kurumlar, ne olacak? sorgulama hakkın yok ki, yasa bu. en üst derece mahkeme, yap diyor, yapacaksın. yap dedi, yapsak mı yapmasak mı diye düşünüyorsun.

    bu durum normal geliyor insanlara, espri kasanlar falan var. neyin esprisi bu, yine dalga konusu olmaktan başka bir şey değil. yetkillere soruyorsun, "kararı bir görelim" diyor adam. kararın nesini göreceksin, üst mahkemenin varlığı sana diyor ki "üstünde düşünmeni lütfettiğim bir şey değil bu, yap deyince yap."

    bu durumu kanıksadığınız için adamlar kazanılmış bir seçimi 7 üyeli ysk'da 11 oyla tekrar ettirdiler. insanlar bu "rahatlık ve ciddiyetsizlik" kendilerine dokunmuyor sanıyor. bütçe kanununda "2019 yılı için tarım desteği adına çiftçiye şu kadar ödeme yapılacak" yazıyor. adamlar ödemedi. =>kanuna yazdılar ama ödemediler. hatta 2018 ödemesi yeni yapıldı. ondan sonra tanzim kuyruğunda marul bekliyorsun, haftaya gelecekmiş diyorsun.

    neden? 10'a kadar sayamıyorsun çünkü. ben sayabiliyorum ve bu durum kanıma dokunuyor.

  • türklerde mesai sonrası bar kültürünün olmaması

    türklerde biranın icadından beri mesai sonrası bar kültürü vardır. bayağı da canlıdır, neredeyse her ilde vardır (bazı illerde son yıllarda ruhsat sıkıntısı nedeniyle alenen yoktur)

    bu mecrada çok az insan bundan haberdar ve bir esnaf birahanesine gitmiş anladığım kadarıyla. bir de satırlar dolusu analiz yazmış yok diyenler. gerçekten şok oldum.

    memlekette tek içki içen siz değilsiniz arkadaşlar, anadolu ve taşra dahil bu memleket sağlam içki tüketen bir memlekettir, kayıt dışını ölçebilseydik tüketimde dünya genelinde ortalarda çıkardık.

    yürüyen bir kabe maketine benzeyen ümraniye ilçesinde bile sanayinin etrafı birahane doludur. bu millet gariptir, yılbaşına hayır tebliği için taksim'e kadar gider ama zikir çektiği evin arka sokağındaki birahaneye dokunmaz.

    şişli, feriköy, üsküdar gibi yerleri örnek vermedim, zira oralardaki esnaf birahanelerinin bazıları cumhuriyetten eskidir.

  • kanal istanbul

    500 binlik kütahya'ya havaalanı yapıp 4 milyon yolcu garantisi verenlerin, dağın başında 10 bin yıl durabilmiş buzul gölünü aşağı döküp içinde altın aratanların, "uzmanlarca hazırlandı" denilerek cuma günü çıkardıkları topu topu 1 sayfa spk tebliğini, biz burada alay konusu yapınca pazar günü toplanıp iptal ettirenlerin projesidir.

    süleyman şah'ın naaşını dirisinden çok gezer hale getirenlerin, kendi adasına vizeyle giden bakanların "montrö'den iyi olacak." dediği projedir.

    insanlığın tarımı icat ettiği topraklarda, 4 mevsim yaşanan bir enlemde, uzay çağında ve barış zamanı bir milleti karneyle sebze alacak hale düşürenlerin projesidir.

    bütün bunlarla dalga geçilebilirdi, "ulan elinizden gelen bir iş var mı ya ahahaha" deyip eğlenebilirdik fakat tüm memleketin direksiyonu şu an bu insanlarda.

    tahtaya yazamadığı yazı için alay edilince "g ile ğ'yi hep karıştırırım" diyen insanlar, "meclis başkanı siyasi faaliyete katılamaz" dendiğinde "seçim bir siyasi faaliyet değildir" diyen insanlar dünya üzerinde bir toprak parçasında kalıcı ve uzaydan görünebilen bir değişiklik yapacak ve siz bunu mantıklı bir şekilde tartışmak istiyorsunuz. tartışıyorsunuz da.

    sakin kalışlarınıza imreniyorum.