bir vatandaş,bir vergi mükellefi olarak o bütçedeki payımı helal etmiyorum.
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. 6 milyar 867 milyon türk lirası
-
2. parayı kasada tutmak gaflettir
nerde tutalım bıbıcım, ayakkabı kutusunda mı?
-
3. pyd ypg pkk daeş esed abd fetö ile savaşan lider
çok fonkisyonlı cep bıçağı gibi; ne bıçağı keser, ne açacağı açar...
-
4. 4 kasım 2016 vpn erişim yasağı
sosyal medyanın engellenmesi, internetin yavaşlatılması hatta kesilmesi "demokrasi" ise;
vpn servislerinin engellenmesi "ileri demokrasi"dir.
gelin el ele kampanya başlatalım: 15 temmuz demokrasi bayramı ise 4 kasım da ileri demokrasi bayramı olsun sevgili kuzey koreliler. -
5. 4 kasım 2016 standard & poor's kredi notu kararı
hükumetin abd ile anlaştığını gösteren (büyük) sürpriz karar.
hdp'ye de aynı günde yapılan operasyon şimdi anlam kazandı. abd, suriye'de kürt koridoru kurmaktan vazgeçti ve türkiye ile işbirliği yapmaya karar vermiş olacak ki, kürt siyasetçiler de artık gözden çıkarılmış durumdalar. abd kürt siyasetçileri terk ettiğine göre, onları artık kimse kurtaramaz.
aynı gün, abd'de piyasalar açılınca s&p de, abd hükumetinin emriyle aldığı negatif görünüm kararını yine abd emriyle durağana yükseltti.
bunun türkçesi şu:
ırak sınırına dayadığımız tanklar ve ırak'ı işgal etme tehdidimizi abd ciddiye aldı. yani, türkiye'nin pazarlıklarda kabul ettiremediği şartları, tankları görünce kabul etmek zorunda kaldılar.
+
suriye'de pyd'nin yerine artık türk ordusu ve türkiye'nin desteklediği militan kuvvetler savaşacak.
önümüzdeki hafta dolar düşer. bugün hisse alanlar önümüzdeki ay güzel para kazanacak.
+
cb bugün iş dünyasına yaptığı konuşmada artık faizden değil, diğer yatırım araçlarından (borsa) para kazanın dediğine göre, iş ve finas dünyası ile bu konuda anlaşma sağlanmış. borsanın bugün %6 düşmesi de bunun işareti. hdp operasyonu ile küçük yatırımcı panik olup satışa geçti ve cb ile anlaşan iş/finans dünyası şimdi o hisseleri toplayıp, bir iki aya çok güzel para kazanacak. faizden bir yılda kazanacağı parayı borsadan bir ayda kazanacaklar. hdp operasyonunun medyada en büyük gündem maddesi olarak kör göze parmak şeklinde gösterilmesi de hükumetin bu finansal panik ortamının yaratılmasını kasten istediğini gösteriyor. yoksa bu haberler medyada küçücük bir ara başlık olarak geçerdi. yıllar önce kck operasyonunda binlerce kişi gözaltına alınırken, magazin programlarının arasında minik detaylr olarak yer aldılar. bugün ise sabahtan akşama kadar içimiz dışımız hdp oldu, çünkü faiz lobisine, faizden vazgeçmeleri karşılığında, bütün sene faizden kazandıkları parayı borsadan bir iki ayda kazanma sözü verilmiş olduğunu düşünüyorum. bunun için de iş adamlarına karlı pozisyon alabilecekleri bir ekonomik kriz verilmeliydi. yani bugün yaşanan her şey ince ince planlanmış, kasten yaratılmış bir krizdi.
normal şartlarda dünyayı ayağa kaldırıp türkiye'ye tehditler yağdıracak pkk hamisi avrupalı liderlerin, sadece ık mık, gak guk edip elle tutulur bir şey söylememeleri de yukarıdaki tezi ayrıca doğruluyor. abd ne karar aldıysa, avrupa da ona uyar. hdp operasyonunun, abd ile türkiye arasındaki anlaşmaya dayanması nedeniyle avrupalılar da sus pus.
s&p'nin açıklamasıyla şimdi dün gece yarısından beri oynanan tiyatroda taşlar yerine oturdu.
bu kadar dünya meselesi bence yeter. bu yaşananlar zerre sikimde değil. karıma geri dönelim. benim meselem o.
karımdan tiksiniyorum. -
6. 4 kasım 2016 hepimizin yaşadığı çaresizlik duygusu
hiçbir şeye yorum yapamamak, başlıkların hepsini okumaya yetişememek, ne olacak bizim halimiz diyerek çaresizce kara kara düşünmek, içimizin kararması, hayata dair bütün yaşama sevincimizin kaybolması, bir boşluk hissi ve baş ağrısı.
neler oluyor be sözlük?
edit: bu yazdığımdan terör örgütüne üzüldüğümüz anlamını nasıl çıkardınız çok merak ediyorum. hiç biriniz merak edip şu adamın entrylerine bakalım da mı demiyorsunuz anlamıyorum ki. her gün şehit haberleri geliyor. daha bu sabah 8 şehidimiz 100 yaralımız var. doların olsun olmasın farketmez. dolar 3.15 oldu ve bu durum hepimizi kara günlerin beklediğini gösteriyor. halk hiç olmadığı kadar kutuplaştı. bu durumda gerçekten nasıl içinizde bir mutsuzluk, çaresizlik olmuyor? olan bitenlere nasıl sevinebiliyorsunuz? -
7. kemal kılıçdaroğlu
hevaller lütfen.
lütfen bu başlıkta ağlamayın.
gidin sırrı abenizin mitle beraber iş tuttuğu günlere ağlayın. oyları bölmek için istanbul'dan aday çıktığı günlere ağlayın. adam istanbul'dan aday olup ankara'da oy kullanmıştı hatırlarsanız. 1 oy 1 oydur diyerek.
gidin akp ile çok iyi olduğunuz günlere ağlayın. aranız gayet iyiydi. kosterlerle başkanınıza gidiyordunuz hep. hatta sırrı abeniz mecliste takmadığı kravatı başkanınıza giderken takmıştı.
gidin o meşhur oslo pazarlığı gibi yaptığınız pazarlıkların tıkandığı ve artık ne isteyip de alamadığınız günlere ağlayın.
gidin taziye verdiğiniz teröristlere ağlayın.
gidin 2010 referandumunda çekimser kaldığınız günlere ağlayın.
ama lütfen bu başlıkta ağlamayın. sıra chp de evet ben de görüyorum. ama onun çözümünü biz buluruz. bu chp seçmeninin sizin gibi terör destekçisi bir partiye yanlaması anlamına gelmiyor. -
8. 4 kasım 2016 aktrollerin coşması
epeydir sözlük ortamında iki üç başlık dışında faaliyet göstermezken, ilginç bir şekilde 4 kasım 2016 itibarı ile bildiğin fazla mesaiye başladı bunlar.
durumdan rahatsızlığını belirtene "terörist", hukuksuzluğa dikkat çekene "fetöcü", ekonomiyi işaret edenlere "hain", ülkeyi terk etmeyi düşünene "siktit git", aman ülke elden gidiyor yapmayın etmeyin diyene de "raad ol, bak üçüncü havaalanımız var, efenim duble yollar" şeklinde toplu ve örgütlü bir yaygara hali mevcut.
bi talimat var yani, belli.. -
9. 4 kasım 2016 siber saldırısı
yine dış güçlerdir. yoksa, darbe günü bile kapanmayan interneti neden devlet kapasın ki canım? di mi güntekin?
-
10. dolar 3.17 tl oldu mutlu musunuz geziciler
dolar 1.93 tl oldu mutlu musunuz geziciler sorusunun günümüze uyarlanmış versiyonu. amına kodumu gezicileri sizi. dolar 3.17 oldu orospu çocukları.
edit: ironi kelimesinin anlamını öğrenin bazı arkadaşlar! anlamamak ayıp değil anlamaya çalışmamak ayıp. -
11. 4 kasım 2016 karayılan'ın türkiye'yi tehdit etmesi
kendi gelsin avradini siktigimin.
-
12. selahattin demirtaş'ın soyadındaki şifre
(bkz: yarın gel cia'de işe başla)
-
13. 4 kasım 2016 dolar kuru
doları artırıp ülke ekonomisinin boka batmasına sebep olan kişilere değil, bununla dalga geçenlere çemkiren gerizekalılar akıllanana kadar artmasını istediğim.
beter olun aptal sürüsü. -
14. ekşi sözlük'e erişimin asla engellenmemesi
-
15. merve erduyan
-merve ekşisözlüğü aç bak eheheh sürpris eheheh
-taylan girdim ben bu siteye ama burada 4 kasım bişe bişe ne bu ?
-merve erduyan yaz yukarı eheheh
-yaaaaaaaa :3 -
16. avm dev ekranından cumhurbaşkanı yayını yapmak
(bkz: 1984)
-
17. 4 kasım 2016 iran'ın sattığı elektriği kesmesi
e biz faturalarımızı her ay ödüyoruz. devlet hazır parayı mı ödeyemiyor anlamadım. gülücük
-
18. ikinci gezi parkı direnişinin yavaştan yaklaşması
(bkz: fetullah siksin ananızı)
ne çabuk unuttunuz lan samanyolu'su zaman'ıyla gezicileri terörist diye yaftaladığınız günleri.
aklınca gezi'yi fetö'ye bağlayacak puşt. -
19. türk telekom hatlarımızı iptal ediyoruz kampanyası
bugün ilk iş olarak yapacağım eylem. bu ne lan! adamlar hücresel veriyi tamamen iptal edecek kadar coştu !
müşteri hizmetleri bilerek hizmet vermiyor! arıyoruz açan yok!
ucuzdu bilmemneydi diye kalıyordum ama artık yeter !
(bkz: yapacağınız işi sikeyim ben gidiyorum) -
20. türkiye'den gitmek isteyenlere devlet desteği
(bkz: keşke)
türkiye'den siktir olup gitmek isteyen bizim gibilerin beklediği destektir. ne zaman bu ülkede yaşamak istemediğimizi dile getirsek çomarlar "beğenmiyorsan siktir git o zaman" diyorlar. çok da haklılar, kendilerine ne kadar hak versem azdır yalnız eminim ki gidebilecek param ve desteğim olmadığını bilseler böyle çıkıştıkları için çok üzülürler. o yüzden şöyle bir önerim var;
gitmek isteyenler için bir fon oluşturulsa ve siktir git o zaman diyen zihniyetin hepsi 1 lira verse baya baya giderim şahsen. devlet de bunu desteklerse tam olur. mesela hepsinin elektrik/su faturalarına falan siktiredilenler kalemi altında her ay 1 lira yansıtılsın ve bize bu şekilde bir siktir fonu yaratılsın. hem biz onlardan hem de onlar bizden kurtulsun. -
21. whatsapp
hala kullanamayanlar için yeni keşfettiğim bylock programını öneririm. denedim, gayet başarılı.
-
22. kitabını okurken çay yudumlayıp kedi seven erkek
üç ele sahip olan erkektir.
-
23. türkiye'den siktir olup gitmek
''siktirin gidin norveç'te yaşayın. sizi bekliyor norveç. bacağını açmış... yeşil...''
yukaridaki entrilerden birinin icindeki cumle.
arkadas ''...bekliyor norvec. bacagini acmis...'' yazmis...
ıste bu mantik, bu zihniyet yuzunden ulke bu halde.
bu zihniyet banka sirasinda senin onune kaynak yapar, hakkini aradiginda sana dayak atar.
bu zihniyet ulkede muslumandir ama haftasonlari ukrayna'ya rusya'ya ''is gezilerine'' gider.
ıste bu zihniyet evini vermeyen ninenin kapisinin onune 5 metrelik cukur kazar.
ve bu zihniyet senden benden, onun gibi yasamamizi ister.
bu ulkenin egitimli insanlari calissin, vergisini versin, ama sokakta sortla gezdiginde, sevgilisini optugunde dayak yesin, ve en kotusu adalet de dayagi atani saliversin...
10 yildir avrupa'da yasiyorum. acik ve net soyleyeyim, medeniyet tek disi kalmis canavar falan degil. medeniyet insanin mutlulugunun anahtaridir.
ha avrupa'da yukaridakine benzer zihniyet yok mu? var elbet. ama medeni bir ulkede ikinci sinif bir vatandas olmak, fasizmle yonetilen bir ulkede yasayip da insan yerine bile konmamaktan, evinin disinda hep baska biri olmak zorunda olmaktan iyidir.
tecrubeyle sabit. -
24. beni ancak halkım sorgulayabilir
gelin sizle şu halkı biraz daha tanıyalım.
benim iki tane facebook hesabım var, birinde arkadaşlarım, diğerinde akrabalarım ekli. bu sayede hem "yiğen amma büyümüşsün" gibi yorumlardan uzak kalıyorum, hem de arkadaşlarımın canını sıkmadan yandaş akrabalarımla tartışabiliyorum. böyle tartışmaların çoğunda iyice seviyesi düşük uzak akrabalarımdan biri arada lafa girer "olm sen türk müsün, müslüman mısın" tarzında fikirden uzak yorumlar yapardı. uzunca bir süre sallamadım ama en son "git de bir imama danış, anasını atasını bildiğin adama sen müslüman mısın diye soru sormak caiz miymiş bir öğren de gel" dedim, bu sağ olsun beni sildi engelledi, kafam rahatladı.
bu olayı anneme anlatırken "he o mu, bırak sen onu ya, evli kadını kaçırdı şimdi köye almıyorlar" dedi. şaşırdım, güldüm, canım sıkıldı, sağda solda anlattım eğlendim, biraya meze yaptım hikayeyi.
aylar sonra yine bir kuzenimle tartışırken bu g.t benim yazdıklarımı görememiş ama anlamış benim olduğumu, ileri geri yorum yazmış. diğer facebook hesabımdan bir baktım, benim salak kuzen zaten herkese açık yapmış paylaşımı, hepsini okudum. elim ayağım attı 'arsız namussuz bir de arkamdan konuşuyor' diye sinirlendim, buna akrabalık derecesi olarak daha yakın olan bir akrabamı aradım. "abi sen onun olayını biliyor musun" diyince, "annem anlattı bi kadını kaçırmış falan" dedim. yok abi o iş öyle değil ben anlatayım sana dedi.
"abi olayda 3 çift var. bizimki birinin karısıyla kaçıyor kendisi evliyken. karısı kaçan adam da başka bir kadını kaçırıyor, en son boşta kalan adam da gidip ilk boşta kalan kadını alıyor, yani bir nevi eş değişimi" dedi.
o an tüm sinirim geçti, "hani biz marjinaldik" şakasını yaptık doğal olarak, kapattık. dinime küfreden uçkuruna sahip çıksa. -
25. dolar kurunun artmasına sevinen hain
edit: cahil sefil entry'i sildiğinden, başlık başa kalmış.
edit 2: cahil sefil entry'i canlandırmış.
edit 3: aa entrysini silen @2 numaralı cahil sefil yalama da gelmiş.
dolar kurunun anasını ağlatan memleket yöneticilerinden daha hain değildir.
cumhuriyet gazetesi operasyonunun üzerinden daha 1 hafta geçmemişken, seçilmiş siyasetçilere operasyon yaparsan, kur da yükselir ekonomi de çöker.
neden biliyor musun cahil sefil: zira en kötü kapitalizm bile asgari bir demokrasiye ihtiyaç duyar. eğer sen çin gibi 1 milyardan fazla köleleştirilmiş bir nüfusa sahip değilsen, küresel kapitalist sistemin 80 yıllık çarkı içinde ufak bir dişliysen, oyunu kuralına göre oyanaycaksın. yoksa o sistem seni skip atar! -
26. 2017 türkiye iç savaşı
30 yıldır on binlerce insanın ölmesine sebep olan olaylar savaş değil de 'tatsızlık' mıydı diye sordurtan..
-
27. 15 temmuz 2016 darbe girişimi tiyatrosu
tam bir tiyatro. aksine inanmak için ilaç alıp aralıksız a haber izlemek lazım.
-tankların önünün 2-3 tankla kesildiği için darebci tanklarının çıkamağına inanılıyor bu ülkede. adam bana "yolu kapatmışlar" diyor adam. "tank bu evrafını çevreliyen duvarı yıkar çıkar" diyorum, yüzüme bakıyor.
-cb'nin uçağını neden vurmadılar diyorum. "e, f16'da yüklü sistem o uçağı dost gördüğünden vurmuyor" diyor. "bu f16 pilotunu minubus şoförü mü sandın? bilmiyor mu dost tanıma sistemini? o zaman o f16'yı da dost görür diğer uçaklar, herif tek uçakla ülkeyi ele geçirir kimse vuramaz havada" diyorum, yüzüme bakıyor.
-130'dan fazla general darbeye karışır da, neden sadece 300 kusür askeri çıkarabilir diyorum. "diğerleri çıkmak istememiştir diyor. "çoğu darbe için sokağa çıktığını bilmiyordu, terör operasyonuna gittiklerini sanıyordu. görmedin mi valilik önünde haberleri görüp darbe olduğunu öğrenince ağlayan askeri? o kadar paşa pekala binlerce askeri terör operasyonu diye de sokağa dökebilirdi" diyorum, yüzüme bakıyor.
-madem darbe olayı vardı ve lokal bir hadiseydi ordudaki kalan o kadar general, amiral vs neden hiç biri karşılarına çıkmadı?
-neden helikopterle sokaktaki halka ateş açıldı, mafyanın bile yapmayacağı bu şerefsizliği neden yaptılar?
-darbeyi fetönün yaptığını yarım saatte çözen iktidar, emir komuta şemasını neden hala çözemedi, neden darbeyle ilgili meslekten atılanlar arasında darbeden altı ay önce ölmüş olanlar bile var?
-fetöcüler bylock kullanıyorsa, darbeciler neden whatsapp üzerinden yazışmış? bylock şubattan beri kapalı ise neden tutuklamalar yapıldı bylock'tan? neden şimdi "bylock değildi, eagle idi" gibi yeni haberler çıkıyor, yakında gmail mi olacak?
-bu fetö her yerde oluyor da neden sadece akp ve ysk'da yok? onlarda bir tür "fetökovar" cihazı mı var? versinler biz de faydalanalım.
-dünyanın neresinde darbe yapılır ama yönetime ait tek bir kişi, bir muhtar bile tutuklanmaz? nasıl oluyor da hükümet'e yapılan darbeden gariban vatandaş etkileniyor da sadece ve sadece hükümet etkilenmiyor?
-darbe neden gece yarısı millet uyurken değil de herkesin tv izlediği "prime time" denilen saat aralığında yapıldı?
size kevin costner'in oynadığı ve kennedy suikastini araştıran bir savcının başından geçenleri anlatan filmden bir sahne anlatayım. derin devletten biri gelip araştıram yapan savıcya şu mükemmel ölçütü veriyor:
"bir olay olduğunda "kim" sorusunu sorup, fail peşine düşme. failler sahte olabilir, öldürülerek susturulabilir. yanlış yönlendirilebilirsin.
bunun yerine şu üç soruyu sor:
1. neden?
2. bundan kim çıkar sağlar?
3. bunun üzerini kim örtebilir?
bunları sorarsan hedefine varırsın."
bence günümüz türkiye'sinde halen geçerli bir ölçüt. -
28. recep tayyip erdoğan
şu anda fevkalade rahatsız ve telaşlı bir durumda olduğunu düşünüyorum. solculara, demokratlara ve kürtlere saldırmasının sebebi de burada yatıyor.
fethullahçılarla girdiği mücadelenin iyice kanlı bir hal almasıyla birlikte "kendi mahallesi" olarak gördüğü muhafazakar blok ciddi bir sarsıntı geçiriyor. ellerindeki az sayıdaki entelektüel ve eğitimli adamı fetö nedeniyle tasfiye etmek zorunda kalmak bir tarafa, akp'de fetö ile ilişkisi bulunan veya darbe girişimi gecesi "bekle gör" tavrını benimseyen insanların çok sayıda olduğunu görmenin travmasını yaşıyor. aynı zamanda kendisine bir nefes kadar yakın insanların kendisine karşı ihanet içinde bulunduklarını görmenin travmasıyla günlerinin sayılı olabileceğini ve çok geçmeden bir şekilde*** koltuğundan edileceğinden korkuyor.
bu nedenle kendisi gittikten sonra oluşacak sahneyi düşünüyor. başkanlık için acele etmesi de, solcu/demokrat muhalefete saldırması da bu yüzden. çünkü o gittiğinde akp'nin bölünmesi ihtimali çok fazla. bu da chp'yi birinci parti ve en yakın seçim ertesinde koalisyon ortağı yapacaktır. ayrıca yıllardır ona diş bileyen muhalif kuruluşlar intikam için harekete geçecek, bu da menfaat için akp etrafında bulunan halkayı çabucak dağıtacaktır. bu nedenle başkanlık sistemini bir an önce kurmak, iktidarın ilelebet merkez sağda olacağı ve solcuların da tamamen devletten dışlanacağı bir sistem tesis etmek istiyor. çünkü başkanlık sistemi gelmeden erdoğan giderse, bir daha böyle bir sistemi kimsenin getiremeyeceğini, bunun da ilerleyen yıllarda solcuların iktidara ortak olması ihtimalini doğuracağını biliyor.
314 milletvekilinin 82'sini ve teşkilatın pek çok kilit noktasını kapsayan fetö'nün siyasi kanadına bulaşmamasının sebebi de bu yönde bir tür yazısız-sözsüz mukavele yapmak istemesidir. yani bu siyasi uzantıya "bakın ben fethullah'ı yendim, devletteki gücünü bitirdim, kamuoyu nezdinde de yerin dibine batırdım, artık bana biat edin" mesajı vermek, bu biat karşılığında fetö'nün bu siyasi uzantılarının hapis ve müsadereden azade kalması imkanını tanımak istiyor. bu şekilde siyasi ömrünü "gerektiği kadar" uzatacağını, son dakikalarını oynadığı düşündüğü bu oyunda gitmeden önce başkanlık sistemini getirebileceğini düşünüyor. fakat bu mukavelenin ne kadar güvenilir olacağından da emin değil. dolayısıyla bu biatı garantileyebilmek için kozlarını iyileştirmesi ve pozisyonunu tahkim etmesi gerekir, ki bu da başkanlık sistemiyle birlikte her şeyin kaderini iki dudağının arasına alması sayesinde olacaktır. fakat böyle bir durumda fetö'nün göz yumulan siyasi kanadının artık erdoğan için işlevsiz hale geleceki ve zararlı potansiyelini sürdürecektir, bu da erdoğan'ı başkanlık sonrasında bu mukaveleden vazgeçireceği için fetö'nün siyasi kanadının biatı kabul etmeyip başka arayışlara girerek erdoğan'ın devrileceği bir senaryoda rol alması tehlikesi de erdoğan'ın gözünde canlanıyor. bu nedenle acele etmesi, öyle veya böyle, bir an önce başkanlık sistemine geçmesi gerekiyor.
bu kısa süreçte hiçbir şeyi riske atmak istemiyor ve demokrat muhaliflere yükleniyor. ayrıca misak-ı milli'yi gündeme getirmek ve apo'yu asmayı ima etmek dahil tüm kozlarını kullanıyor.
peki bunlar işe yarayacak mı? "bekleyip göreceğiz" diye kestirenleri sevmediğim için muhtemel senaryoları sıralayacağım:
1) mhp'nin desteğiyle referanduma gidilir ve başkanlık sistemine geçilir.
2) mhp destek vermez, 330'a ulaşılamaz, erken seçime gidilir, mhp ve hdp baraj altında bırakılır ve başkanlık sistemi yeni meclis aritmetiğine göre ya mecliste ya da referandumda kabul edilir.
3) mhp destek vereceğini açıklasa bile akp'nin 82 fetöcü vekili başkanlık sistemi lehinde oy kullanmaz, 330'a ulaşılamaz ve yepyeni bir siyasi kriz ortamına girilir.
4) bir şekilde referanduma gidilir, başkanlık sistemi referandumda reddedilir ve yepyeni bir siyasi kriz ortamına girilir.
5) erdoğan ölür veya sağlık sorunları sebebiyle görevi bırakmak zorunda kalır, parlamenter sistem devam eder, akp bölünür, erken seçime gidilir ve türkiye bambaşka bir yöne girer. -
29. ışid'in diyarbakır saldırısını üstlenmesi
diyarbakır valiliği'nin alenen yalan söylediği de bu şekilde teyid edilmiştir.
ortada bir üstlenme yokken, 'pkk üstlendi' diyip halkı yanılttılar.
halka yalan söylemek suçtur. -
30. 4 kasım 2016 selahattin demirtaş'ın tutuklanması
2001 yılında rahmetli ecevit'e yazarkasa atan adam "sayın başbakanım, ben bir esnafım ve tepkim bu" diyerek ekonomik krizi protesto etmişti. rahmetli de mahzun bir şekilde boynunu bükerek oradan uzaklaşmıştı.
yıl oldu 2016, siyasetçiye gösterilen tepki ve karşılığında alınan cevaplarda seviye yerlerde. bugün itibariyle ise anladık ki konuşarak anlaşmak bile mümkün değil. o güzel insanlar, o güzel atlara binip gittiler... -
31. 4 kasım 2016 sosyal medyaya erişim yasağı
ulan dün istanbul'da mis gibi hava. muhteşem bir güneş, her şeye rağmen yaşama sevinci. ertesi sabah gözlerini açtığında rüzgarlı yağmurlu pis bir hava, yasaklar, patlamalar. sonra bu ülkeden bilim yapan insanlar bekle. hepinizin amına koyayım be. dünyaya bir kere geliyorum, geldiğim yere bak anasını satayım ya. bununla mı sınanıyorum aq ya bununla mı yani?
-
32. 4 kasım 2016 galatasaray başakşehir maçı
o degil de galatasaraylilarin kalbi ne kadar temiz onu anladik.
"besiktaslilar kafa aciyor fenerle rekabet etmek daha iyimis" demislerdi.
simdi fenerle rekabet edecek duruma geldiler amk. -
33. terörle iç içe girenler hesap verir
bir binali yıldırım açıklaması. buradan
fetö ile iç içe girenlerin hesabı ahirete kaldı tabii. -
34. 5 kasım 2016 ankara patlama sesi
yahu bu 'doğru olmamasını umduğum patlama.. psikolojimiz bozuldu..' olayı da yeni cıktı. kardeşim bir dur da habere ulaşalım. o zaten herkesin temennisi. şuraya fazladan yazı yazmana ne gerek var?
tanım: doğru olmamasını umduğum patlama.
edit: başlığı açma hatasında bulunan arkadaş samimi bir şekilde hatasını kabul ettiğini ve özür dilediğini belirtiyor. sözlük'te çok sık yaşanan bir durum ne yazık ki bu. bir çok kişinin, gördüğü anda, başlığa bile tıklamadan telefona sarılabileceği bir 'haber' bu. bu başlığa özel olarak, ankara'daki tanıdıklar yataklarından kaldırılabilir idi mesela.
daha az yaşanması temennisi ile. -
35. 28 ab ülkesinin türkiye'yi ayrı ayrı kınaması
(bkz: diplomatik gang bang)
-
36. 4 kasım 2016 tbmm'nin bombalanması
chp ye oy verdim ve aynısını düşünüyorum.
yanlızca hdp lilerin göz altına alınması değil, son yaşanan süreçle ilgili bu ülkede 4 kişiden biri en azından bu görüşte.
şahsi görüşüm; laik, demokratik devlet yapısı tehdit altında. -
37. türkiye iç savaşı
gerçekleşmeyecek olan.
1- bu ülkede 10 milyon civarında kürt var, ve bunların yarıya yakını hdpyi değil akpyi destekliyor. kısaca bir kürt meselesinden iç savaş çıkmaz. anca, dersim olayları gibi bir kaç onbin kişilik isyanlar çıkar, onu da devlet bastırır.
2- chp - akp kavgası üzerine de bir iç savaş çıkmaz. chpliler genellikle eğitimli kesimden olduğu için iç savaşın ne rezalet bir şey olduğunu bilir ve bu işe prim vermez. zaten chplilerin tek kırmızı çizgisi var, o da şeriat düzeni. ancak akplilerin de çok büyük kısmı şeriat düzenini gerçekte istemiyor. bizim halk, konu din olunca konuşurken baya fanatiktir, ama iş eyleme gelince bir anda kaybolurlar. mesela ülkedeki beş vakit namaz kılanların sayısı bile 5 milyondan fazla değil. ya da şöyle bir örnek veriyim, bizim burada koyu akpli bir amca var. her fırsatta chpye, kılıçdaroğluna falan söver, diğer yandan da adamın içmediği gün, kesmediği kadın yok. ayrıca her akpliyi fesli deli kadir de sanmayın. akpnin içinde de büyük çoğunluk atatürk'e de osmanlıya'da saygı duyar. akpnin yarıdan fazlası da dyp - anap ekolünden gelen merkez sağdır zaten.
3- akpnin içindeki sokakçı tayfa manipülasyona yatkın olabilir. ancak bu grupları da diğer tüm akplileri olduğu gibi rte etkili bir şekilde kontrol ediyor. rte, bunlara "kesin kavgayı, girin evlerinize" dediği anda sokakta tek kişi bulamazsınız.
4- liberal kesim zaten tırsaktır. iç savaşa girmek yerine, kanada'ya göç etme planları yapar.
5- eh mhpliler de en pasif takım. örgütlenip de birşey yapmazlar.
işin özü bu ülkede iç savaş çıkarmaya çalışacak gruplar şunlardır:
yobaz tayfa: %6
pkk destekçisi tayfa: %5
uç dev-sol tayfa: %0.0001
alperen tayfa: %4
kısaca böyle kafasız marjinaller yüzünden %85'lik kısım iç savaş falan çıkarmaz.
edit: şu entry için özel mesajdan sövenler oldu. işte bu nedenle iç savaş çıkmaz. iç savaş yanlılarımız baya salak çünkü. -
38. denize apo mu düşse kurtarırsın rte mi
denizi kurtarırım
-
39. demirtaş'a içerde çalması için türkü tavsiyeleri
dışarda halkın hakkını, hukukunu, geleceğini çalmaktansa içerde türkü çalmak iyidir en azından mahkemeler tarafından yargılansanız da vicdanınız tarafından yargılanmazsınız.
-
40. uydunet
az önce teknik desteğini aradım. "genel bir yavaşlık var türkiye çapında" dediler.
"peki" dedim "bu bir arıza mı yoksa, son siyasi nedenlerden ötürü bilinçli bir yavaşlatma mı?"
"bilinçli bir yavaşlatma" dediler.
artık açık açık da bunu söyleyebiliyorlar. birileri talimat veriyor, birileri de interneti yavaşlatıyor.
yıllar önce amerika'da "net neutrality" kavramı konuşulurken bize uzak geliyordu, şimdi iyice işler boka sardı. -
41. sinop
dört yıl yaşadığım şehir. en son haziran 1990'da gördüğüm halde her ayrıntısını her sokağını tüm dükkanlarını tüm canlılığıyla hatırladığım yer aynı zamanda.
google maps street view türkiye'yi listesine dahil ettiğinden beri boş vaktim oldukça saplantılı bir şekilde sinop gezdiğimi farkettim. yokuşları manzaraları sokakları evleri aklımdaki görüntülerle karşılaştırıyorum. pek çoğu tutmuyor. ne yazık ki her yer apartman dolmuş.
insan çocukluğunu özlermiş. dahası tekrar çocuk olmak için, olamayacağını bilse de suç mahaline döner gibi çocukluğunun geçtiği sokakları gezermiş. derdimin bu olup olmadığı uzun zamandır cevabını bulamadığım bir soru olduğu için, çocukluğunun geçtiği yerlerden uzak kalıp uzun yıllar sonra dönen insanların hikayelerini de saplantılı bir şekilde okumaya izlemeye başladım. mesela kıbrıs barış harekatıyla alakalı yazarken denk geldiğim video bloglardan biri çok ilginçti. evinden 21 yaşında sadece ceketini alıp çıkan bir rum kadının uzun yıllar sonra günübirlik izin alıp evini görmesi, içeride yozgatlı bir aileyi otururken bulması, kendi dizdiği taşları, çocukken oturduğu merdivenlerin üzerinde sessizce ayakta durması ve geçen yıllara hayıflanması niye bilmiyorum ama beni benden aldı. ölüm döşeğindeki insanlara kuramadığım empatiyi bu tip insanlara şak diye kuruyorum ve bundan da rahatsız oluyorum. zira bunlarla sanırım bir ortak paydam var. benim de böyle uzun yıllardır dönemediğim bir yer var ve dönünce ne olacağını bilemiyorum.
sinop tam 26 yıldır aklımdan hiç çıkaramadığım bir yer olmayı sürdürüyor. bazen bu çok kafa karıştırıcı hatta korkutucu da olabiliyor. mesela ben ingiltere'de kuzey denizi kıyısında yaşıyorum. bir balıkçı teknesinin sabah düz denizi yararak açılıyor olması 1988 yılında ekim ayında özel bir an'a gönderiyor beni. deja vu gibi değil, ancak gözlerimin önüne tüm gerçekliğiyle gelen ve izlemek zorunda olduğum bir fragman gibi. cumhuriyet ilkokulunda kuzeye bakan pencerelerden birinde denizi izliyorum. siyah önlüklü bir çocuğum. ağzımda simit tadı var. deniz o kadar mavi, gökyüzü o kadar berrak ki tek tük bulutların yansımaları denizin yüzeyinden yansıyor. sabahın ilk ışıklarında bir tekne açılıyor denize ve bu tabloyu ortadan kesiyor. huzurdan başka hiçbir şey yok görüntüde... her anını yaşıyorum bunun. sonra dünya grileşiyor. gerçekleşiyor. yaşamak zorunda olduğumuz kendi zamanımız geri dönüyor. ve artık huzurdan başka şeyler de var. aradan yıllar geçmiş. bunun gibi onlarca anı geçemediğim youtube reklamları gibi beni sık sık rahatsız ediyor.
ama bugün ingiltere'de o havadaki balık kokulu sprey şeklindeki yağmur rüzgar karışımı garip hava etrafımdaki herkesin küfürler ederek andığı bir şey iken ben sinop yüzünden kendimi hiç hissetmediğim kadar evimde hissediyorum. dışarıda deniz kudururken aklıma karadeniz'in geceleri uğuldayan fırtınada köpüklerle kudururken dev dalgaların üzerinde çakan şimşekler ve düşen yıldırımlarla aydınlanması geliyor. anılarımdan kaçamıyorum. yaşadığım yeri biraz onlar için seviyorum. 26 yıldır görmediğim bir şehrin anıları yüzünden.
gözlerimi kapattığımda sinop hala çok güzel. kale etrafında nerede bir boşluk bulsa fışkıran çiçekler, metrekareye düşen üç ve üstü deli, birdenbire patlayan yağmurlar, çingene mahalleleri, köhne ve yıkılmaya yüz tutmuş ama hala direnen cumbalı osmanlı evleri... neden bırakıp gitmiştik ki biz... kim niye bırakıp gider ki sinop'u? bu küçük köhne osmanlı kale kasabası kimin neyine yetmezdi? kalsak olmaz mıydı?
herşeye rağmen ben bir türküm ve 1980'li yıllarda sinop işi olmayan kimsenin gitmeyeceği bir çıkmaz sokak olsa da saplantılı düşünceler/anılar içinde çok taraflı olabilirim. yıllar önce neden pek çok şehirde çocukluk geçirmiş olan ben özellikle sinop'u bu denli özlediğime bir anlam bulma çabası içindeyken aklıma o yıllarda sinop'u mesken tutan amerikalılar geldi. sinop soğuk savaş süresince sovyet sinyal istihbaratının (bkz: sigint) toplanıp analiz edildiği önemli merkezlerden biri olagelmişti. o yıllarda sinopluların iyi hatırlayacağı radardan beyaz shuttle burunlu otobüsle hükümet konağı meydanında inen amerikalılar çok bildik görüntülerdi. artık elimin altında çok daha fazla kaynak ve girebileceğim çok daha fazla askeri kanal olduğu için bu amerikalıların sinopla ilgili fikirlerini merak ettim. belki onlar da dönmek zorunda oldukları için saplantılı biçimde bu karadeniz kentini özlüyorlardı. eğer öyleydiyse ruh hastalığımda yalnız olmayacaktım.
aradığımdan fazlasını buldum. sinop elektronik sinyal istihbarat toplama istasyonu tuslog 4 türkiye'nin nato'ya girişinden hemen sonra karadeniz kıyısı boyunca açılan istasyonlardan sadece birisiydi. 1955 yılında amerika'dan doğrudan sinop'a gönderilen insanların raporları ve anıları çarşaf çarşaf önüme serildi. ve bunlar oldukça da dramatikti. sinop anlaşıldığı kadarıyla 1950'li yıllarda osmanlı döneminde nasıldı ise öyle kalmıştı. o ilk yıllarda giden amerikalıların anılarında "sanki bir zaman tünelinde 1800 lü yıllara geri döndük" haricinde çok fazla veri / girdi yok. 1972 yılında amerikalılar sinop'u karşı cinsle hiçbir yakınlaşmanın olamayacağı bir inziva istasyonu olarak bellemiş hatta eve dönenlere sertifika falan bile yazmışlar. ancak ilginçtir 1966-74 yılları arasında görev yapan 20 yaşındaki bir amerikalı denizcinin ailesine yazdığı mektuplara her nasılsa eriştim. annesi sinoptaki oğluna manhattan new york'tan şöyle yazmış :
"eddie, gönderdiğin resimleri babanla inceledik. oldukça güzel bir yere benziyor. biz bir çölde çadırda yaşadığını düşünmüştük. oysa sen oregon gibi bir yerdesin! doğa sana her uyandığında sana böyle manzaralar sunuyorsa neden şikayet edip duruyorsun? burada bir sokakta doğup bir sokakta büyüyüp bir sokakta ölen insanlar var oğlum. anlattığına göre iyi insanların yaşadığı, kendini dinleyebileceğin deniz kıyısında bir yerdesin. keşke ben de oraları görebilsem"
umarım görebilmişsindir amerikalı teyze!
üssün artık olmayan tabelası
1979 yılındaki sinop ve türk yaşamı hakkında amerikalı personele dağıtılan kitapçık da şöyle :
sayfa 1
sayfa 2
sayfa 3
1991'de kapanan üssün emeklileri bugün karadeniz turlarıyla yaldır yaldır sinop'a geri dönüyor. mail gruplarında gördüğüm kadarıyla herkes çok özlüyor. dünyanın öbür ucu seattle'dan bile gezi tur planı yapan yaşlı asker emeklisi amcalar teyzeler var. bu insanlar kendilerince mahrumiyet bölgesi sayılan bir yere neden dönüyorlar? ne çekiyor bunları?
bu durumda olayın çocukluktan kaynaklanmadığı, sinop'un özel bir çekim gücü olduğunu falan düşünme arifesindeyim. kara kule serilerindeki kule veya gül gibi. niye orada olduğunu bilmediğiniz, orada olmasından memnun olduğunuz, anılarınızda ondan asla kaçamadığınız, aslında hiç de kaçmadığınız, yıllarca sonra hala rüyalarınızda caddelerinde gezdiğiniz, sarı kadir'den tulum peyniri aldığınız, pazarında el örme sepetlere baktığınız, sokaklarında deli selma'dan kaçtığınız, yeşil mavi, deniz ve balık kokan rüzgarlı yer.
dönünce ne bulacağımı bilmiyorum. bir gün ceketimi alıp gideceğim tabii, ama sanırım öyle bir yolculukta en azından yalnız olmalıyım. en iyi arkadaşınıza, eşinize bile durup dururken sokaklarda birden niye ağlamaya başladığınızı anlatamazsınız zira. neyin var falan derler.
sanki ben biliyorum. -
42. muhalif olmak adına teröristi savunmak
bütün gün götünü yırta yırta aktrollük yap ondan sonra ekşici piçler biziz öyle mi? amına koduğumun kuduz köpeği.
-
43. 4 kasım 2016 hdp'lilerin yaptığı ortak savunma
tarihe not düşülmesi gereken savunmadır.
“partim halkların demokratik partisi (hdp), 7 haziran 2015 genel seçimlerinde 6 milyondan fazla oy alarak ve yüzde 10’luk seçim barajını aşarak 80 milletvekili ile parlamentoya girdi. demokratik siyaset yoluyla ve sandık iradesiyle akp’nin tek başına iktidar olmasını ve tek başına anayasa yapmasını engelledi. ülkede ‘tek adam’ rejimi inşa etmek isteyen ve bunun için her türlü hukuksuzluğu yapmaktan çekinmeyen recep tayyip erdoğan, seçim sonuçlarına saygı duymamış ve koalisyon hükümetleri kurulmasına engel olarak ülkeyi erken seçime götürmüştür. bu esnada 3 yıla yakın bir süre devam eden çözüm sürecini de kendi işine gelmediği ve oylarını artırmaya yaramadığı için sonlandırmış ve bütün ülkeyi adeta ateşe atarcasına bir çatışma ortamına sürüklemiştir.
yaşanan çatışma ortamında yurttaşlarımız haklı olarak güvenlik kaygısı ve telaşı içerisine girmişler, bu korku ve şok ortamında yapılan ve eşit/adil olmaktan uzak seçimlerde akp yeniden tek başına iktidar olmuştur.
recep tayyip erdoğan, 7 haziran seçim sonuçlarını gördükten sonra büyük bir panik ve telaşla parlamentoyu ve hükümeti yok sayarak, yargıyı önemli ölçüde denetim altına alarak, medyayı tümüyle kendisine bağlayarak ülkede bir darbe gerçekleştirmiştir. anayasa’yı tanımadığını, fiili olarak rejimi değiştirdiğini hatta anayasa mahkemesi’nin kararlarını bile tanımadığını açıkça ifade edecek kadar fütursuzlaşmış ve devlete el koyduğunu açıkça ilan etmiştir.
hakkında başbakanlığı döneminde işlendiği iddia edilen rüşvet, hırsızlık, kara para aklama, iran’a uygulanan uluslararası ambargonun kırılmasına yönelik altın ticaretine bağlı gelişen yasadışı faaliyetler; suriye’de terörist gruplara yasadışı silah gönderilmesi dâhil birçok ciddi suçlama vardır. bu soruşturmaları da yargı üzerinde kurduğu baskı ve kontrol sayesinde şimdilik örtbas etmeyi başarmıştır.
şimdilik örtbas ettiği bu soruşturmalardan kalıcı olarak kurtulmanın biricik yolunun bütün yetkileri kendisinde toplamak olduğunun farkındadır. bu uğurda yapamayacağı hiçbir çılgınlığın olmadığı da artık aşikârdır. ülkeyi kan gölüne çevirip her gün ülkenin dört bir köşesine gönderdiği cenazelerle milliyetçi ve şoven duyguları, ırkçı nefret söylemini kabartmayı başarmış, ‘ülke bölünme tehdidi altındadır’ yalanıyla etrafına biriktirdiği halk yığınları ile kendi kişisel emellerine hizmet edecek şekilde adım adım hedefine doğru ilerlemektedir.
bu amacına, yani başkanlık adı altında dikta rejimine ulaşabilmesi için önündeki tek engel halkların demokratik partisi’dir. partimizin 1 kasım seçimlerinde de barajı aşarak 59 milletvekili ile parlamentoya girmesi, erdoğan’ın tek başına anayasayı değiştirme çoğunluğuna ulaşmasını bir kez daha engellemiştir. bu nedenle; olası bir erken veya ara seçim ile birlikte kendisine sadık milletvekillerinden oluşan 367 çoğunluğunu sağlamış bir akp grubunun oluşması için çabalamaktadır.
partimiz hdp, türkiye’nin çok kültürlü, çok dilli, çok inançlı toplumsal yapısına uygun bir politikayı benimseyerek bünyesinde bütün farklı kimlik ve inançların temsilcilerini barındırmaktadır. bizler demokrasiye ve birlikte yaşama inanan türkler, kürtler, araplar, ermeniler, türkmenler, süryaniler, ezidiler, mıhellemiler ve daha birçok etnik grup olarak bir arada eşit ve adil bir yaşamın mümkün olabileceğine inanıyor ve bunun ancak çoğulcu bir demokrasi, güçlü yerel demokrasi ve özerklikler ile sağlanabileceği düşüncesindeyiz.
partimiz hdp, kadınların özgürlük ve kurtuluş mücadelesini sahiplenmektedir. kadınların siyasete eşit katılımını güvence altına alarak, türkiye’nin şimdiye kadar parlamenter siyasetteki en yüksek kadın temsil oranına kavuşmasını sağlayan partimizdeki kadın vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması türkiye’deki kadınlara yönelik bir tehdit, kadınların mücadelesine de bir darbedir.
her türlü şiddete tümüyle karşıyız ve bütün sorunların çözümünde diyalog ve müzakerenin gücüne inanmaktayız. bu yönüyle hdp, tek adam, tek dil, tek mezhep faşizmini egemen kılmaya çalışan erdoğan için aynı zamanda ideolojik açıdan da “tehdit” olarak algılanmaktadır.
bu gerekçelerle partimiz hdp, siyasi hayatına başladığı günden beri erdoğan’ın hedefi haline gelmiştir. partimizle her türlü hile ve adaletsizliğe, saldırı ve bombalamalara rağmen seçimlerde baş edemeyince şimdi de dokunulmazlıklarımızın anayasa’ya ve meclis iç tüzüğü’ne aykırı bir şekilde kaldırılmasını sağlayıp bağımsızlığı ve tarafsızlığı açıkça tartışmalı hale gelmiş olan bir kişi olarak yargı önünde bizleri sözde yargılamaya tabi tutmak istemektedir.
bizler seçilmiş halk temsilcileriyiz. şahsımızı değil bizi seçen seçmen kitlelerini temsil ederiz. şu anda da yasamanın, meclis’in dokunulmazlığa sahip bir üyesi, milletvekili sıfatıyla karşınızdayım. benim temsil ettiğim bu kimliğe ve halkımın iradesine saygısızlık yapılmasına izin vermem mümkün değildir.
ben, adil ve tarafsız bir yargı huzurunda hesap vermekten asla çekinmiyorum. veremeyeceğim hiçbir hesabım da yoktur. ülkemizde yargının saygınlığı ayaklar altındayken, böylesi bir siyasi yargılamanın öznesi olmayı da asla kabul etmeyeceğim. şahsınıza ve kişiliğinize yönelik hiçbir tereddüttüm ve saygısızlığım yoktur. ancak şaibelerle dolu bir siyasi geçmişe sahip olan erdoğan emretti diye başlatılan bu yargı tiyatrosunda figüran olmayı kabul etmiyorum.
soracağınız hiçbir soruya cevap vermeyeceğim, yapacağınız hiç bir yargılama faaliyetinin adil olacağına inancım yoktur. benim buraya getirilmem bile hukuk dışıdır. siyasetçilerin siyaset arenasındaki muhatapları siyasetçilerdir, yargı mensupları değildir. bu anlamda sizler evrensel ve demokratik hukuk ilkelerine ve türkiye’nin imzalamış olduğu, aynı zamanda bir anayasa hükmü de olan uluslararası anlaşmalara bağlı olması gereken yargı mensupları olarak siyasi oyunların ve tezgâhların parçası olmayı reddetmelisiniz.
bizler ülkemizde çoğulcu demokratik bir rejim inşa edilip, barış ve huzur sağlanıncaya kadar siyasi mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz. toplumsal kutuplaşma ve kamplaşmaya karşı eşit ve birlikte yaşamı, şiddete karşı demokratik siyasi mücadeleyi, tekçiliğe karşı çoğulculuğu, faşizme karşı demokrasiyi, mezhepçi/ırkçı politikalara karşı inanç ve vicdan özgürlüğünü, ayrımcılığa ve nefret söylemine karşı eşitliği ve elbette kürt halkının halk olmaktan kaynaklı bütün haklarını, alevi toplumunun eşit yurttaşlık talebini, dini azınlıkların inanç özgürlüklerini, kadınların toplumsal/sosyal/siyasal/ekonomik yaşama eşit katılımını, kapitalist tahribata karşı çevre ve ekolojinin korunmasını, sermayenin kar hırsına karşı emeğin, çalışanların haklarını savunmaya, korumaya devam edeceğiz. parlamentoda da olsak, cezaevinde de olsak bu düşüncelerimizi savunmaktan ve bunlar uğruna mücadele etmekten bizi alıkoyamayacaksınız.
başkanlık adı altında ülkemize ve halkımıza dayatılan bu faşist düzenden kurtulacağımızdan şüphemiz yoktur. er ya da geç demokrasi mücadelemiz kazanacaktır. erdoğan şahsında, köhnemiş bu rejim değişecektir.
sizden hiçbir talebim ve beklentim yoktur. siyasi faaliyetlerim nedeniyle ancak beni seçen halkım sorgulayabilir.”
kaynak: sendika.org -
44. 4 kasım 2016 hdp gözaltılarına chp'nin tepkisi
megri megri diye göt kıvırırken chp ne diyor acaba diye bir merakın var mıydı?
imralı tutanaklarında 10 senedir tayyipi biz iktidarda tutuyoruz diyen apo iti chp'nin altını oysunlar diye bdp li vekilleri yönlendirirken bu merakın var mıydı?
yoktu değil mi çakal kürtçü! -
45. milliyetçilerin biraz saf olması
bazı bozkurtların ağızlarına bir parmak bal çalındı mı reisçi finolara dönüşmesi olayıdır.
habur'u, oslo'yu, dolmabahçe'yı unutur hemen bu bozkuzucuklar; pokunu yiyem ağam modunu devreye alırlar.
edit: milliyetçiler gerçekleri duyunca ulumaya çalışıyorsa da buraya anca 'me' sesi geliyor yine.
bugün sevinip sevinmemeniz başka mesele, tüm geçmişi unutup ağzınıza çalınan bir iki parmak bala başkanlığı peşkeş çektiniz yalan mı?
ulan koyun olmasanız o devlet bahçeli her şeye rağmen nasıl o koltukta olurdu?
edit 2: bunların arasından az da olsa aklı çalışan adamlar çıkıyor. aklınca uzun uzun yazıp meselenin eksenini kaydıracak.
bak sevgili şark kurnazı, biz hdpli milletvekillerinin gözaltına alınmasına olan memnuniyetinizden söz etmiyoruz. böyle ucuz iki üç harekete kanıp geçmişi yok sayarak başkanlığı peşkeş çekmenizden bahsediyoruz.
çektiniz mi çekmediniz mi? versene cevabı ne saptırıyorsun?
milliyetçi adam satar mı lan ülkesini reisçi bozkuzular? -
46. hdp gözaltılarına sevinen kitle
akrep gibisin kardeşim,
korkak bir karanlık içindesin akrep gibi.
serçe gibisin kardeşim,
serçenin telaşı içindesin.
midye gibisin kardeşim,
midye gibi kapalı, rahat.
ve sönmüş bir yanardağ ağzı gibi korkunçsun, kardeşim.
bir değil,
beş değil,
yüz milyonlarlasın maalesef.
koyun gibisin kardeşim,
gocuklu celep kaldırınca sopasını
sürüye katılıverirsin hemen
ve âdeta mağrur, koşarsın salhaneye.
dünyanın en tuhaf mahlukusun yani,
hani şu derya içre olup
deryayı bilmiyen balıktan da tuhaf.
ve bu dünyada, bu zulüm
senin sayende.
ve açsak, yorgunsak, alkan içindeysek eğer
ve hâlâ şarabımızı vermek için üzüm gibi eziliyorsak
kabahat senin,
— demeğe de dilim varmıyor ama —
kabahatın çoğu senin, canım kardeşim!
nazım hikmet -
47. 4 kasım 2016 diyarbakır patlaması
bu ülkeyi bu hale getiren herkesin allah bin belasını versin!
-
48. 4 kasım 2016 s. demirtaş'ın gözaltına alınması
wuhuuuu... okudum çoğunuzu... siyaset bilimi duayenlerinin görüş ve beyanlarına bakılırsa, gözaltı akabinde tutuklanırsa kendisi ve diğer milletvekilleri, bu ülkenin kürt sorunu bitecekmiş. hele de bu anı çok bekleyenler varmış, mevzu vatansa gerisi teferruatmış. yaş itibari ile hakim olamadığınızı umuyorum ve size yaklaşık yirmi sene önce leyla zana, orhan doğan, ahmet türk, hatip dicle, sırrı sakık ın yaka paça gözaltına alınıp, tutuklandıklarını ve akabinde mensubu oldukları partinin (dep ) kapatıldığını hatırlatmak isterim. net tarih söylemek gerekirse 1994 te oldu bunlar... yani ben lise ikideyken. şimdi koca kazık kadınım, anneyim, bildiğin yeni dönem orta yaşlısıyım, konu hala aynı, zihniyet hala aynı...
şimdi siz topluca diyorsunuz ki kürtlere alenen, " biz, siz kendinizi siyaseten ifade edemeyin diye seçimlere baraj koyduk, mitinglerinizde bombalar patlatıldı, parti binalarınız kapatıldı, buna rağmen yıktınız barajı, eeee dur o vakit seçimleri iptal edelim, bir daha seçim yapalım ama seçime giderken de her türlü baskıyı uygulayalım, eee yine olmadı, yine geçtiniz barajı... eee o zaman bir dakika, yanımızda stepne olmak dışında bir fonksiyonu olmayan iki pabucumun muhalefeti tadında muhalefet partisi var nasıl olsa. onlarla beraber bu milletvekillerinin dokunulmazlıklarını da kaldıralım. çocuk oyuncağı yaw, hoop kabul edenler, etmeyenler, kabul edilmiştir. bundan sonrası bizde. önce parti örgütünü, sonra da milletvekillerini alalım. zaten tarafsız basın diye bir şey bırakmadık, ne diyorsak onu yazıyorlar, eee bir de bu bizim halkın yumuşak karnı, en hükümet karşıtı adam bile, konu kürtler oldu mu ağzından salya saçabiliyor nasılsa... ohhh be işlem tamamm... "
siz hikayenin büyük bir kısmının böyle olduğu gerçeğini inkar edebilirsiniz. ama hendek, ama şu bu diye garip garip bahaneler ileri sürebilirsiniz, en sevdiğiniz konudur, ölü yarıştırabilirsiniz mesela... ama inanın bu sizi haklı yapmıyor, doğru hiç yapmıyor... bu ülke tarihinde defalarca çekilmiş, yazılmış ve yönetilmiş bir filmin yeni bir uyarlamasını izliyorsunuz. sonunu, yaşını başını almış insanlar biliyor ve inanın filmin sonundan nefret ettiği için bu insanların çabasıydı barış. eşek, elektrik ve aksandan oluşan esprilerinizle bir ırkı aşağılaya aşağılaya bitiremediniz, bitmediniz de... şimdi de siyaseten, hatta ne siyaseteni komple yok olunsun istiyorsunuz... şu internet kısıtlamalarını bile makul buluyorsunuz ayarlaması çok kolay minik dar algılarınızla...
sizin ülke yakın tarihini bilmeden atıp tuttuğunuz boş beleş küfürlere inat, kendisi yasal bir partinin eşbaşkanı ve kendisine ve partisine oy verenlerin siyaseten temsilcisidir. ne tutuklanan ilk kürt milletvekilidir ne de bedel ödeyecek olan... sizin demokrasi anlayışınız aynı kıtlıkta kaldığı sürece son da olmayacaktır. ama demokrasi herkese lazım... adalet ve hukuk üstünlüğü herkese ait... elbette basın özgürlüğü de her daim olması gereken... ama sizi aslolanın dışında, bu " ses kesmeler " mutlu ediyorsa, eee buyrun minik mutluluklarınızla oynayın oyuncak gibi... yalnız çocuklar oyuncaklardan çabuk bıkarlar... hep yenisini isterler. sizin sonraki talebiniz ne? cümleten ölelim mi??? -
49. işleminiz yapılıyor sadece kağıt para girişi yapın
aslında benzer bir bakınız verilmiş ama daha doğrusu şu bence,
(bkz: ka-kart yüklemeniz gerçekleşti)** -
50. selahattin demirtaş'ın mesajı
sözlüğün geri zekalı ergenlerle dolu bir yer olduğunu tekrar hatırlatmıştır. hee adam terörist, o yüzden kaç senedir bi bok yapılmadı ama başkanlık sürecine girildiği zaman akıllarına geldi. hükümet bunları terörle mücadele için yapıyor değil mi?
amk size kuş beyinli desem zekanızı övmüş olurum.