insanı "lan medeniyet böyle bir şeymiş mk" diye duygulandıran tema ve videosu.
https://www.facebook.com/…/videos/1038259332859531/
allah'ını seven üzerime biraz medeniyet atsın.
Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.
Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.
Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.
Sozlock Ekibi
Ekşi Sözlük Debe Listesi
-
1. isviçre'de yaya geçidini çocuklara öğretmek
-
2. erdoğan ailesine dokunmama garantisi istedi
-
3. 1 ekim 2015 dikimevi ego kazası
öncelikle şunu bir hatırlayalım (bkz: 1 ağustos 2014 kabataş iett kazası)
iki kazada da aynı şehir efsanesini dinledik çok bilenlerden: "frenleri patlamış"
öncelikle şunu öğrenelim: otobüs ve kamyonların frenleri patlamaz! çünkü sistemleri ters çalışır.
sizin aracınızda siz fren pedalına bastığınızda fren merkezinizden pedal basıncı kadar hidrolik fren kaliperlerine pompalanır. bu hidrolik basınç kaliperleri disk ya da kampanalara doğru iter ve frenleme gerçekleşir. dolayısıyla sizin aracınızın fren hortumları kesilir ya da patlarsa frenleri çalışmaz.
otobüs ve kamyonlarda ise durum bambaşkadır. birincisi sistemler hidrolikle değil havayla çalışır. ikincisi ve en önemlisi ise fren kaliperleri ters çalışır. yani hava hortumlarını keser ya da patlatırsanız kaliperler diskleri sıkar. otobüsü çalıştırdığınızda havaları dolmadan fren kaliperleri salmaz. hava dolunca kaliperler açılır ve araç hareket edebilir. fren pedalına basıldığında fren merkezi havayı boşaltır böylece kaliperler sıkar ve frenleme gerçekleşir.
bu nedenle frenlerin tutmaması için tek bir senaryo vardır: uzun süreli frene basılı yokuş aşağı iniş
bu senaryoda diskler ya da kampanalar yoğun kullanımdan dolayı aşırı ısınır, balatalar kayganlaşır. ancak unutmayalım bu senaryo için cinnah gibi dik bir rampadan aşağıya aşırı yüklü bir otobüs ya da kamyonla ayağınızı hiç frenden kaldırmadan inmeniz gerekir. işte bu senaryoyu devre dışı bırakmak için de retarder dediğimiz sistem geliştirilmiştir. bu sistem frenlemeyi şanzuman üzerinden şafta ters basınç uygulayarak yapar. retarder sistemleri direksiyon yanındaki bir kolla kumanda edilmekte olup günümüzde fren pedalına da entegre edilmiştir. dolayısıyla bu senaryoyu da devre dışı bırakıyoruz.
peki ne oldu?
"1 ağustos 2014 kabataş iett kazası" için iddia ettiğim senaryo: gaz pedalı! ya şöför yanlışlıkla frene basacağına gaza bastı ya da gaz pedalı takılı kaldı. başka teknik birşey olamaz. -
4. 1 ekim 2015 ekşi sözlük kepazeliği
dün (bkz: 30 eylül 2015 yakin doğu üniversitesi rezaleti) olarak açtigim baslikta ilk entry'm bu sabah 5. siradan debe'ye girmisti. cok da mutlu olmustum cunku bu durumun yayilmasini istiyordum. normalde bir rezalet basliginin altina herkes "derdini sikeyim" yazarken bizim mağduriyetimize de herkes destek olmuştu. okulun mutevelli heyetinin cok siki bir eksi sozluk takipcisi oldugu herkesin malumu. ne hikmetse 1 saat once debe'ye giren entry silindi. ortada gg'lik bir durum da yoktu, okulda yasanan durumu aynen aktardim. bu ne demek simdi? buyuk kitlelere ulastigi zaman rahatsiz olacagin seyleri yapmayacaksin o zaman bir okul olarak. buyurun o entry'nin icerigi
--- spoiler ---
30 eylul'de yani dün yakin dogu universitesi'nin tip fakultesi donem 1-2-3 un butunlemesi vardi. 'butunleme mi olur amk bu tarihte' demeyin. butunlemeler bu tarihte yapiliyor ki kimse yatay gecis basvurusu yapamasin. her neyse bunu kabullendik zaten. okul 2 ay önceden duyuru yapti. sinava girmek icin kimliginiz yeterli diye. biz de aylardir bu sinava calisiyoruz. zaten %70imiz bütünlemeye kaldik. 30 eylul sabah 8.30'da rektorluk ne dese begenirsiniz? yeni donemin parasini odemeyen sinava giremez. üstelik internetten de değil. panodan. e ama bu sinav gecen seneye ait? amac ne? butunlemeden kalip da okulu birakmak isteyenlerin parasini almak. simdi daha da vahimi geliyor. burslu öğrencilerden de para istiyorlar. " e ama ben bursluyum gecersem ucret odemeyecegim ki?" derseniz de size "o zaman parani geri alirsin" deniyor. istenen para da 2 bin lira filan degil ha. 6.750 euro. burslu bu adam. belki imkani yok. nasil o kadar parayi 3 saat icinde bulsun sana? ne yazik ki onlarca öğrenciyi mağdur edip sinava almadilar. lutfen dostlar. lutfen ama lutfen kibris universitelerini tercih ederken iyi dusunun.
--- spoiler ---
iste dostlar durum bu. sesimizi duyuralim dedik. ona bile mudahale ettiler. lutfen kibris universitelerine gelmeyi dusunen esinizi dostunuzu bu durumdan haberdar edin. herkes neyin icine dustugunu bilerek gelsin.
edit : imla
edit2 : inanmayanlar için okulun astığı duyuru ve bulduğu çözüm !!
türkçe
ingilizce -
5. elazığ'da iki hostese tecavüz
basligi acanin yan masadakilere muhabbete ac olduklari icin olayin kismen mesru oldugunu ve hosteslerin ifadelerine guvenilmeyecegini ima ettigi olay. sene 2015 elin evli heriflerinin dovup tecavuz ettigi kadinin sikayetini kapatmaya calisan baska herifler var. hala guvenle konaklayamayacaginiz sehirler var cunku eli yuzu duzgun otellere gelen mevki sahibi bazi ayilar yemek yerken sohbet ettiler diye yan masadaki insana salyalanabiliyor ve saldirabiliyor. o mevkiye de herkes gelemiyor. demek ki okumusluk mevki meslek falan insani insan yapmaya yetmiyor, saglamasini da yapmis olduk.
edit: imla
edit: basligi acan sadece haber metni kopyalamis demissiniz ama basligi acan kendi yorumunu silmis. ben bu entryi o dogrultuda guncellemeyecegim, arz ederim. -
6. ya tamam volkswagen gitsin de yerine kim gelecek
-
7. galatasaray'ın 2015-2016 cl grubundan çıkma yolu
şuan ki en gerçekçi yol; ben bu işi beceremiyorum,deyip kendi isteğiyle gruptan çıkmaktır.
-
8. macbook air
-
9. yurtdışına köpek götürmek
yurtdışına uzun süreli gitmenin en stresli kısmı. bunun da en önemli sebebi belli kilo üstündeki köpeklerin kargoda gitmek zorunda olması. kediler öyle değil. yanınızdaki ufak bir kafeste business class rahatlığında seyahat edebiliyorlar. kargoda ise havayollarının ölümlü seyahat oranları o kadar yüksek ki hayvanı ölüme yollayıp yollamadığınızı düşünmeye başlıyorsunuz. hatta geride iyi bir aileye evlatlık vermeyi bile düşünüyorsunuz. bu konuda baya soru aldığımızdan da istanbul-san francisco tecrübemizi merkezi bir yerden paylaşayım istedim:
planlama ve hazırlık:
risk faktörünü ilk azaltabileceğiniz konu uçak bileti. aktarmalı uçuş yerine direkt uçuş ayarlamaya çalışın. havayollarının risk durumlarına bakın. thy'nin geçmişi fena değil bu konuda. ayrıca türkiye'den abd'ye direkt uçuşları olan tek havayolu. yine de alternatiflere bakmanızda fayda var. uçuşunuzda köpek götüreceğinizi de önden havayoluna bildirip konfirmasyon almanız gerekiyor. köpekle çatkapı gidemiyorsunuz.
seyahatten en az 1.5-2 ay öncesinden hazırlık yapmanız lazım. ilk halletmeniz gereken konu da gittiğiniz ülkenin istediği belgeleri hazırlamak. bu abd özelinde aşı kartlarının ingilizce tercümelerini ve sayfalarını veterinere kaşeletip imzalatmak ve tarım ve hayvancılık bakanlığından kuduz yoktur içerikli kan testi raporu almak. bunun nasıl yapılacağını veterineriniz biliyor ama işlem bir ay kadar sürüyor. o yüzden önce veterinerinizle bu süreci başlatmanız lazım. son kuduz aşısının da en yakın 30 gün önce yapılmış olması gerekiyor, daha yakınsa köpeğiniz ülkeye alınmayabilir. bir de bizde gerekmedi ama çip taktırmak iyi bir fikir diyorlar, basit acısız 10 saniyelik bir işlem. aşı kartına işlenen kuduz aşısı isimleri de anlaşılmaz olabiliyor (biocan r gibi) o yüzden veterinerinize aşı kartında aşının yanına "rabies vaccine" notu yazdırıp paraf falan attırın gerekirse. aşıların yapılma tarihlerinin de yazması şart. soruyorlar. gideceğiniz ülkeye göre başka gereklilikler olabilir (avrupa çipli pasaport istiyormuş gibi şeyler vs). onları illa ki en güncel bilgiye göre teyid edin.
ikinci erken halletmeniz konu ise kafes. hayvanın içinde ayakta durabileceği ve rahatça etrafında dönebileceği büyüklükte bir kafes almanız gerekiyor. bunlar baya dana gibi oluyor o yüzden bu kafesi havaalanına nasıl götüreceğiniz konusunu da hesaba katın. hayvanın dayanamayıp işeme ihtimaline karşı "su emen" pedler var veterinerlerde bulunuyor onları kafes tabanına seriyorsunuz. kafesi erken halletme sebebiniz ise köpeğin içine girip yaşamaya alışması kokusunun sinmesi kafesi yadırgamaması. kafesten korkmamalı siz isteyince girip içinde beklemeli. zamana yayarak kapağı kapalıyken bekleme alıştırmaları yapıp ödüllendirin. kafese girip çıkma ve içinde kapak kapalıyken bekleme onun için normal bir şeye dönüşsün.
uzun uçuşlarda dehidrasyon problemi olmaması için kafeslere monte edilen ve plastik su şişesi takılan bilyalı ağızlıklar var (linki neye benzediğine dair fikir olsun diye bulduğumu verdim, biz muhtemelen başka yerden başka bi tane aldık). bunlara bir su şişesi takıp kafes ağzına koyuyorsunuz. köpeğinize de uçuştan tercihen birkaç hafta önce bu ağızlıktan su içmeyi öğretiyorsunuz. bunun için biz bilyanın üstüne yaş mama sürmek gibi maymunluklar yaptık ama oradan su içmeyi sonunda öğrettik.
uçuş öncesi uyutma meselesi:
bu konuyu veterinerinizle konuşun. anestezinin etkisi maksimum 2-3 saat sürüyormuş haliyle daha uzun uçuşlarda uçuş ortasında hayvanın kendisine gelmesi ekstra strese yol açabiliyormuş. üstüne üstlük basık burunlu hayvanları ilaçla uyuttuğunuzda solunum problemi yaşayabiliyorlarmış. biz 14 saatlik uçuşta boxer götürdüğümüzden uyutmamayı tercih ettik. yine de son dakikada fikrimiz belki değişir diye yanımızda anestezi malzemesini götürdük. ağza sıkılan çokomel gibi bir şey (bkz: sedapet) dozunu veteriner ayarlayıp size öyle veriyor size sadece şırıngayı sıkması kalıyor. uyutmayacaksanız da ayrılık sırası tavrınız çok önemli. veda eder gibi hareketler yapmak yerine her zamanki kafes rutiniymiş gibi sakin davranmanız önemli. sakin ve endişesiz görünürseniz köpeğiniz de sakin oluyor.
havaalanına kafesi nasıl götüreceğinizi de önceden planlamanızda fayda var. kafes dana gibi oluyor. çoğu kafes menteşelerle kolayca demonte edilip takılabildiğinden o şekilde götürüp havaalanında birleştirmek gerekebilir. bunları hesaplayın.
uçuş günü ve havaalanı:
uçuş günü sabahı köpeği çok yorarsak daha çok uyuyacağını düşünüyorduk. bunu veterinere söylediğimizde o durumda daha çok su kaybetmiş olacağını bunun uzun uçuş için iyi olmadığını söyledi. uçuştan önce de biraz su içirmenin iyi olduğunu söyledi. o yüzden yormadık.
köpeği havaalanı girişinde kafesle sokamıyorsunuz çünkü x-ray'den kafesi ayrıca geçirmeleri gerekiyor. o yüzden köpeğin tasması ve ağızlığı yanınızda olmalı. ağızlık yoksa güvenlik arıza çıkarabiliyor. idareten bir ağızlık alın. thy özelinde konuşuyorum: checkin sırasında uçuşa daha süre varsa köpeği yanınızda tutmanıza izin veriyorlar. hatta boarding öncesi tekrar bir dışarı çişe çıkartmak iyi olabilir. en son board ederken kafese koyup ayrılıyorsunuz. o esnada kafese su şişesini monte etme gibi işleri de yapabiliyorsunuz. kafese tekerlek takmanız yasak, taksanız bile uçuş öncesi sökmeniz lazım ki işkence gibi bir şey. o yüzden hiç tekerlek takmayıp bir bagaj portun üstüne koyarak transfer edecek şekilde planlayın.
uçağa bindikten sonra görevlilere birkaç defa kargoda köpek olduğunu hatırlatmakta fayda olduğunu öğrendik. normalde bu bilgi pilotlara iletiliyormuş ama yine de orada bir aksaklık çıkma ihtimaline karşı görevlilere hatırlatmak iyi fikir. zira pilot köpek olduğunu bilmezse ısıtma, basınç ayarlarını köpeksize göre yapabiliyormuş.
"uçuş sırasında görevliler kargo bölümüne inip bakabiliyormuş" diye bir hurafe var. yok öyle bir şey.
iniş:
abd özelinde konuşmam gerekirse: inip pasaport kontrolünü geçtikten sonra köpeğinizi bagaj teslim bölümünün oralardaki pet pick-up" bölümünde buluyorsunuz. orada kafesi bir bagaj portun üstüne koyup (içinde köpek varken zor, o yüzden kısa süreliğine çıkarıp geri sokmanız belki mümkün olabilir, görevlilerden izin alırsınız) gümrüğe "hayvan kontrol" bölümüne götürüyorsunuz. burada köpeği kafesten çıkarıp tasmasını takyorsunuz, kafes yine x-ray'den geçiyor. belgelerinizi kontrol edip sorular soruyorlar. x-ray sonrası köpeği yeniden bagaj port'a koyduğunuz kafese sokuyorsunuz ve o şekilde çıkıyorsunuz.
sonraki günler:
14 saat gibi uzun bir uçuş sonrası köpeğiniz de hem çok yorgun hem jetlag oluyor. o yüzden gider gitmez köpeğinizle gezmelere başlamanız çok yorucu olabilir. buna ek olarak köpeğiniz daha önce sizden bu kadar ayrı kalmadıysa bir ayrılık anksiyetesine kavuşabilir. o yüzden özellikle evi gibi hissetmediği yerlerde yalnız bırakmamaya gayret etmeniz lazım. anksiyete gibi durumlar oluşursa da evde bırakmak yerine dog daycare'lere bırakmak daha iyi olabilir. sonrası güllük gülistanlık.
şimdiden geçmiş olsun.
_______________________
msi p67a-gd65 | intel core i7 2300k 4.3ghz oc | nvidia gtx 560 | 8gb corsair ddr3 | 2x128gb raid-0 ocz vertex3 | saitek x-55 pro | dell ultrasharp u2412m | das keyboard 4 | logitech g500 -
10. isviçre'deki ilginç çıplaklar festivali
"orada türk olsaydı ne tepki verirdi?" diye geyik yapmak isteyenlere gelsin;
http://alkislarlayasiyorum.com/…333/hoov-ama-bak-la -
11. merkez bankası dolar rezervinin erimesi
olsun dolar habire yükseldiği için demek ki değeri aynı kalıyor.
(bkz: eko-öküz) -
12. fenerbahçe'nin ingilizlere futbol dersi vermesi
geri zekalılar celtic nba takımı
-
13. evinin önünde gazeteci dövecek kalleş değiliz
"ne kadar kalleşsiniz?" diye kontra soru gerektirir.
-
14. superman'in pelerin takma nedeni
götü saklamak.
-
15. selçuk inan oldukça galatasaray iyi oynayamaz
bir tespit.
dangalak, bir boktan anlamayan galatasaray taraftarının hala anlayamadığı gerçek.
sorunları hala başka başka yerlerde arıyorsunuz. ya 4 yıl oldu amk 4 yıl.
(bkz: selçuk inan'ın medyada kollanması)
bak mal arkadaşım,
bu takım tee farih terim'in olduğu ilk sezon şampiyon olmuştu ya hani, o zaman top tutan forvetlerimiz ve top kapan ve de hücuma direk destek veren engin, melo gibi adamlarımız vardı. bekler de iyiydi. ne oldu? iyi oynadık hem de şampiyon olduk. bir takım nasıl iyi oynar hepiniz biliyorsunuz yani.
sonraki sezon ne oldu?
burak geldi takıma. top tutan forvetler gitti ve de top tutan orta saha engin vs gitti mi yedek mi kaldı tam hatırlamıyorum, yoktular artık.
galatasaray rezalet oynamaya başladı, ittire kaktıra 3 puan alıyorduk ligi idare ediyorduk, avrupa'da ise şanslı gruba düşüp berbat oyunla çıkmayı başarmıştık.
2. yarı ne oldu? sneijder ve drogba geldi. takım hala kötü oynuyordu ancak kalite artmış drogba tek başına takımı yani forveti sırtlıyordu. hala kötüydük top tutan forvet gelmesine rağmen? neden? çünkü orta sahada engin melo gibi ikili yerine melo ve selçuk vardı. selçuk topla hiçbir şey yapmayıp kız gibi savunma yapıyordu, 1 metre dahi top sürmekten aciz maçı bitiriyordu. idareten iyi oynuyorduk ve şampiyon olduk. takım zaten özünde kaliteliydi, muslerası, melosu, drogbası, sneijder vs...
selçuk orada alarm veriyordu, ancak oç medya, oç taraftar, oç hocalar hala selçuk için özünde iyi futbolcu, duygusal, işte kırıldı, işte parası az, sneijder çok alıyor darlandı, mevkisinde değil diye söylenip duruyordu. ben ise bas bas bu adamın bildiğin berbat futbolcu olduğunu söylüyordum. hatta iyi oynadığı tek sezon olan o terimli ilk sezonda bile ben gs'nin oyuncusu değilim diye bağırıyordu, ancak iyi performans gösterdi, iyi performans demek iyi futbolculuk demek değildir. o sezon emre çolak da iyi oynadı ancak hiçbirimiz emre için iyi oyuncu demiyoruz. ama konu selçuk olunca beyninizi aldırıyorsunuz.
sonra, terimli 3. sezon başladı, takım genel olarak aynı, ama ortada hala selçuk var. tüm medya gidip sol bek, sağ bek vs tartışıyor ancak kimse en önemli mevki orta saha tartışmıyor. hala kötüyüz...
sonra mancini geldi terim gitti, takım hala kötü. mancini bir şeyler deniyor kötüyüz, terim bir şeyler deniyordu kötüyüz... bu takım hep ama hep kötü oynuyordu. mancini takımı 2. yaptı, sezon sonu anlaşamadı ve gitti.
sonra prandelli geldi. bu sefer şu oldu, drogba gitti... zaten kötü olan takım drogba sayesinde ayakta duruyor, drogba sayesinde sneijder iyi oynuyordu. drogba gidince takım iyice berbatlaştı, zaten hocalar arasında o dönem en fazla eleştiriyi prandelli aldı, çünkü zaten selçuk orta sahayı baltalıyordu, forvette ise artık top tutup, indiren adam değil, sürekli araya kaçmaya çalışan ateş böceği burak yılmaz vardı.
prandelli, yerden yere vuruluyordu ben ise sorunun hocalarda olmadığını, selçuk inan başta olmak üzere bırak yılmaz bu takımdan gitmeden bu takımın iyi oynayamayacağını söylüyordum.
sonra o da gitti. denge deng, pardon hamza hamzaoğlu geldi. takım hala kötü...
taraftar hala hamza'ya saldırıyor, niye? çünkü bir sikim futboldan anladıkları yok.
ulan, terim, mancini, prandelli, hamza, hepsi de mi kötü hoca bunların? hiçbiri mi futboldan anlamıyor? sorun hocalarda değil amk değil...
3 yıldır yazıyorum, bu adamları kesecek güç yok, kapı gibi sözleşmelerine ek olarak yönetim hep arkalarında, yani bir güç var, bir yedek kalsalar ortalık ayağa kalkıyor, sneijder'ı oyundan alabilen adamlar, bunları özellikle selçuk'u çıkaramıyor.
aslında burak yılmaz'a üzülüyorum, bu adam asla gs'nin birinci forveti olamaz ama bu adam gol atıyor, hadi kötü oynuyor ama sonuca doğrudan katkı sunuyor hiç değilse, ama selçuk'tan daha fazla eleştiriliyor.
selçuk ise hiç ama hiçbir şeyden yapmadan maç tamamlıyor.
selçuk ve burak yılmaz gitmeden bu takım iyi oynamaz. bu önümüzdeki 3-4 sezon daha bu takım iyi oynamyacak çünkü bu adamları kimse kesemeyecek.
sik kafalı gs taraftarı ise nerede lüzumsuz iş var onunla uğraşıyor, yok sağ bek kötü, yok sol bek kötü. ulan biz barselona mıyız ki sol bek marcelo, sağ bek ramos kalitesinde olsun, ya bu takım zaten yıllardır sol bek hakan sağ bek sabri ile idare etti, orta sahanı düzelt ki anadolu rakiplerine puan bırakma, bu adamlar idare ederler zaten seni, ediyorlar da.
uzun lafın kısası,
4 hoca değişti,
sağ bekler, sol bekler değişti,
forvetler değişti,
kanatlar stoperler değişti,
melo gitti,
bu takımda terim'in ikinci sezonundan beri olan sadece 2 adam var muslera hariç. burak yılmaz ve selçuk inan...
komik olan ise kötü oyuna sebep olarak bir sağ bek gösterilebiliyor ama orta saha gösterilmiyor. topu kim kapacak? kim hırslandıracak? kim sürecek? kim adam eksiltecek? kim ikili mücadelelere girecek? kim oyunu açacak? kim defansa güven ve hücum hattı sneijder vs onlara güven verecek topu taşıyacak? melo yapısal olarak bunları yapması gerekmese de elinden geldiğince yapıyordu.
beyninizde mi yok sizin amk? işiniz gücünüz gariban adamları eleştirmek. geçen sene tarık çamdal eleştiriliyordu, ben de diyordum ki yahu bu adam gariban adam, arkasında kimse yok, zaten düz şekilde oynuyor topunu, bu adam yarın öbürgün kolayca kesik yer, kurtulursun, enerjini boşa harcama. selçuk'a yoğunlaş ama anlamıyor gavat.
sıra nerede?
sıra hamza hocada. gitti diyelim,
yerine gelen adam selçuk'u oynatmayacak mı?
siz hala selçuk'a sakso çekmeyecek misiniz?
burak yılmaz oynamayacak mı?
ee şimdi sorun hocalarda mı? hamza hoca'dan bir halt olmaz ancak sorun hamza hoca mı? prandelli de aynısı olmadı mı? mancini'de? terim ile?
takımın en büyük sorunu yavaş oyun, hızlı çıkamamak, orta sahanın melo varken de kolay geçilmesi, ileride çoğalamamak vs...
yani orta saha sorunu olduğunu göt gibi meydanda ama düşünün ki orta saha olan bunları yapması gereken adam takımda ve kaptan birde amk.
analiz kasmanıza gerek yok 3-5-2 yok bilmem ne yok ebeninki amk. 4 yıldır zaten zilyon taktik ve varyasyon denendi, hep kötü.
ama futbolu futbolcular oynar.
selçuk inan gitmediği sürece bu takım iyi oynamaz. selçuk gider, burak yılmaz ikinci forvet konumuna düşer sahada ikinci forvetin yanında olur destek verir belki iyi oynarız ama demek istediğim selçuk ile zaten iyi oynamayazsın, burak ile de anca yanında drogba gibi forvet olursa.
be amcıklar, iş yerinde okulda birisi haksız yere yüksek not alsa, birisi yatarak para kazansa gidip adamın derdini falan düşünmeden yatıyor oç dersiniz. ancak konu futbol olunca yazık selçuk'a, yerinde oynamıyor, aslında iyi adam, aslan parçası vs diyorsunuz,
hepiniz oç. bu ülkede futbolun gelişmeme sebebi demirörenler falan değil, sensin, sen adam olsan zaten demirören'i o koltuğa oturtacak güç oluşmazdı.
bu takımın tek sorunu selçuk inan ve sevgilisi burak yılmaz'dır. ne sabri ne de başka birileri. sabri gibiler zaten takımda bazen şans bulur bazen bulmazlar, mevkileri ise idare edilecek mevkilerdir. önemli olan orta sahan ve forvetindir.
adam yatıyor orta sahada lan!
adam 4 yıldır bir kez bile tv lerde adam gibi eleştirilmedi, sağolsun uğur meleke hariç. 4 yıldır bir tane maçın ardından kahraman ilan edilmedi, sabri edildi, hakan balta edildi, burak edildi vs... bu adamın maç sonrası adını ağzına alan yok çünkü başka yerlerini almakla meşguller.
düşünsenize, gs orta sahası 4 yıldır herhangi bir maç sonrası olumlu ne yaptığını hatırlamıyorsunuz ve de övülmüyor bile.
şu videoyu izleyin yahu,
orta saha böyle olur ya,
zaten arkasında melo, önünde de top tutan forvet olsa gs'yi bu ligte kimse tutamaz. bu berbat halimize rağmen neler yapıyorduk biz.
edit: ayrıca hepiniz oç... çok net.
takım 3-4 yıldır uyduruktan maç kazanınca, 'selçuk bugün özveriliydi' diyorsunuz, işler kötü gidince iş yapmıyor diyorsunuz. sürekli aynı döngü.
olum siz ne kadar aşağılık iki yüzlü adamlarsınız lan?
özverili diye bir futbol terimi mi var?
ayağında iyi top tutuyor mu? ikili mücadelelerde ayakta kalıp topu takımına kazandırıyor mu? falan filan...
bunlar yok, özverili var.
lan sadece tek sezon oynadı tek... elmander de emek verdi o yıl, herkes emek verdi. adamı kötülerken bile 'yaptıklarını unutmuyoruz ama...' diye eleştiriyorlar, lan amk evladı adam futbolcu lan, bir sezon oynadı diye ne bu?
adamın iyi oynadı dendiği tek sezon gs'nin avrupa'da olmadığı sezon. düşünün yani. adam anadolu takımlarına iyi oynamış ve de fb'ye frikikten gol attığı için kahraman oldu.
adam braga, cluj vs herhangi bir avrupa maçında esamesi bile yoktu, ne futbolcusu, ne maestrosu?
komik olan, sabri dediğimiz berbat futbolcu bile kaç defa takımı ipten aldı, asistler yaptı, takımı ayağa kaldırdı, maç sonu gündem oldu... buna rağmen kötü diyoruz, bu adam orta saha olmasına rağmen, hepiniz oç, başka da bir şey demiyorum, eklemiyorum artık entrye.
edit 2: neymiş adamın önüne burak falan konulursa iş yapmazmış, yerinde oynatılmazsa iş yapmazmış falan filan... biz adama 4 yıl oldu diyoruz sanırsın 3-5 haftadır performansı düştü de, yerini yadırgadı diyor. bu adam allah mı peygamber mi? sneijder etrafımda kim var yok demeden elinden geleni yapıyor da, drogba etrafımda kim var demeden elinden geleni yapıyor da, melo yapıyor da, denayer vs yapıyor da, bu kim oluyor?
adamın yanında dünyanın en iyi dm lerinden melo, en iyi 10 numaralarından sneijder, en iyi forvetlerinden drogba oynadı, 4 yıldır böyle adam.
ya abi siz futbol falan yorumlamayın ya.
bilal de çok ince asistler falan görüyor, dünyada çok teknik futbolcu var, mesele teknik olmak değil. hızlı düşünmek, güçlü kalmak, diri olmak, dikine tek paslar yapmak... -
16. 1 ekim 2015 beşiktaş sporting lizbon maçı
4 gün önce yedikleri yarrağın karşılığını sporting'den bekleyenleri sabahleyin zıplatmış karşılaşma.
-
17. karşı cinse dönüşülse yapılacak ilk şey
gay olmak. az gerizekalı değilmişim ben de.
yok lan şaka. ama bir kadınla birlikte olurdum herhalde şayet bulabilir ve yatağa atabilirsem. o da olmazsa porno izlerdim, bakalım ne oluyor diye. erkeğin kimyası, penisin çalışma prensibi filan çok değişik bence, çok merak ediyorum nasıl oluyor, ne hissediyorlar. habire çükümle oynardım tahminen, insanın eli gider yani neticede orada öyle bir şey, ne bileyim.
bir de sesim de şöyle karizmatik, seksi bir erkek sesi olursa derinden derinden konuşur konuşur kaydederdim. tekrar kadın olduğum zaman duymak istediklerimi söylerdim. sen çok muhteşem bir kadınsın, hastayım sana falan derdim mesela. aklımdan geçenleri yazardım, erkek beyni nasılmış bakalım diye görmek için.
ha bir de çok sevdiğim bazı erkek arkadaşlarımın yanına giderdim kanka naber diye omuzlarını yumruklardım ayı gibi, tanıdın mı kanka filan derdim. ay ne sinir olurlardı kim bilir.
sokağa çıkar güzel kızları keserdim, popolarını filan izlerdim. göz göze gelmeye çalışırdım, ilk yazdığım amaca hizmet etsin diye kur yapardım filan. lan ben abazanın, uyuzun biri olacakmışım erkek olsam, karşı cinse filan dönüşmüyorum, iyi böyle.
edit: imla -
18. ali baba ve 7 cüceler
sayin cem yılmaz'dan telifi filan geçtim, en azından bir gala daveti beklediğim filmdir. saygılarımla,
-
19. gif uzantılı facebook profil fotoğrafı
her taraf kan damlayan güller ile dolacak desenize. facebook kullananlara şimdiden geçmiş olsun dileklerimi sunar, en kısa zamanda bir göz doktoruna görünmelerini tavsiye ederim...
-
20. bir çift memeye muhtaç olan erkek müsveddesi
boş gitmeyin,
http://gfycat.com/gentleeasychinesecrocodilelizard -
21. 1 ekim 2015 celtic fenerbahçe maçı
bu maçtan sonra yapılması gereken hem fernandao hem rvp'yi yedek başlatıp 1. dakikada oyuna almak.
-
22. 1 ekim 2015 ahmet hakan'ın darp edilmesi
dayak kadar buradaki abuk subuk yorumlar ve bunların bir sürü like alması da sinirlendirmiştir. imam hatipli, eski dinci, yozgatlı, üzülmedim diyebilen yarrak kafalı puştlar, ahmet hakan hepinizin toplamından daha fazla adam. ailesi muhafazakar olduğu için imam hatipe gitmiş, ama kendini geliştirip türkiye'nin en çok okunan yazarı olmuş, doğru bildiklerini yazdığı için her gün lağım medyasında tehdit edilen birisi. peki siz kimsiniz amına koduklarım, kimsiniz lan hakkaten? akp'li itlerden en ufak bir farkınız yok, aynı şekilde cehalet kaynaklı önyargılarınız gözünüzü kör etmiş, harbiden acıyorum ve tiksiniyorum sizden...
-
23. kışın geldiğinin anlaşıldığı an
(bkz: çişten duman çıkması)
-
24. sınıfa girmeyen arkadaşını bıçaklayan başkan
sınıfa girmeyen çocuk bıçaklasaydı terörist olacaktı. ama başkan bıçaklamış. şimdi soruyorum: ne işi varmış o çocuğun sınıfın dışında?
-
25. kahkaha atarken birden ciddileşebilen insan
-
26. ahmet hakan'a saldıranların ak partili çıkması
an itibariyle hürriyet iddiası. ahmet hakana saldıran zanlılardan ikisinin ak parti üyesi olduğu ortaya çıkarılmış. buyrun
birileri ahmet hakanın twitterda yeni düşmanlar edinmesini fırsat bilerek başkanlarının sözlerini gerçekleştirme hayaline kapılmış. cuma günleri zincirlerle beyazıt meydanında eylem yapan mazlumlar ne ara bu kadar zalimleşti? -
27. kemal kılıçdaroğlu
bazı nato kafalar tarafından "henüz iktidar olamadan zam yapmaya başlayan siyasetçi" olarak tanımlanan siyasetçi.
oysa adam zaten açıklamasını yaptı bu konuda. birebir cümleler olmamakla birlikte şu minvalde bir açıklama yaptı.
"haziran ile bu dönem arasında ciddi bir kur artışı var. dolayısiyle aradaki fark bundan kaynaklanıyor. gördüğünüz gibi hiçbir vaadimiz bol keseden, hesapsız, kitapsız değil. her şeyi kuruşuna dek hesaplayarak konuşuyoruz"
ama tabii bu kısmını takip ettiğiniz basın kuruluşları yazmıyor, "ehe he, daha koltuğa oturmadan zam yaptı" diye oltaya gelen sazanlara bu açıklamayla güzel takıyor kapağı da işte anlayana. -
28. pele 1283 gol attı yalanı
şurada da bahsedilen pele'yi spor tarihinin en büyük şarlatanlarından biri yapan yalan.
kendisinin dünya futbolunun gelmiş geçmiş en iyi futbolcularından biri olduğu bir gerçek. bunu inkar etmek delilik olur. ama bu kendisinin büyük bir şarlatan olduğu gerçeğini de değiştiremiyor. makale çok komik başlıyor:
--- spoiler ---
pele sürekli başarıları ile ilgili yarı gerçeklerle futbol kamuoyunu aldatır.
bu nicky butt'ın 2002 dünya kupası'nın en iyi oyuncusu olduğunu söyleyenle aynı adam. yani kendisinin söylediklerini "gerçek" olarak kabul etmeyiniz, özellikle de kendisi hakkında konuşurken (ki bunu çok sık yapar).
--- spoiler ---
devamını da türkçe buraya almaya çalışacağım:
--- spoiler ---
5- evet pele 1283 gol atmıştır ama bunların 526'sı resmi olmayan dostluk maçlarında ve turlarda. hatta kendisi askerde altıncı sahil güvenlik ile oynadığı maçları bile saymaktadır. doğrusu pele 812 maçta 757 gol atmıştır. ve gol oranları çok iyidir ama fernando peyroteo (197 maç 331 gol) ile karşılaştırıldığında sönük kalır.
tabi ki, pele muhtemelen peyroteo'nun başarılarını görmezden gelecektir. tıpkı birazdan benim onun bazı başarılarını görmezden geleceğim gibi.
emilio castano'nun pele'nin golleri ile ilgili çıkardığı istatistiklere bakalım, usülsüzlüklerin dikkatinizi çekmemesi mümkün değil:
santos 11-0 botafogo (pele:8)
santos 11-1 maringá (pele 5)
santos 10-3 nitro-química (pele 5)
santos 10-0 nacional (pele 5)
santos 10-1 royal neerschot (pele 5)
santos 10-2 guarani (pele 5)
santos 10-1 juventus (pele 5)
mesela botafogo'ya attığı 8 gol bildiğimiz botafogo değil. çakması. botafogo ribeirão preto. nacional de bildiğimiz uruguay takımı nacional değil, sao paolo'da bir eyaletin takımı. juventus da tahmin edeceğiniz gibi bizim juventus değil. bu duruma günümüzden bir örnek verecek olursak, chelsea'nin brentford ve leyton orient'i ayrı bir londra ligi'nde yenmesi gibi diyebiliriz. hatta fernando torres bile bu takımlara goller atabilirdi.
pele'nin golcülüğü ile ilgili gerçek referans milli takımda 92 maçta attığı 77 goldür. milli takımda hiçbir zaman bir maçta 4 gol ya da daha fazlasını atamamıştır. 1283 gol mitinin karşısına koyduğunuzda şaşırtıcı durmaktadır.
4- pele'nin dünya kupası istatistiklerine baktığımızda bir gerçeklik kontrolüne ihtiyacı olduğunu söyleyebiliriz:
dünya kupası all-star'da en çok yer alanlar: djalma santos ve franz beckenbauer, 3
dünya kupalarının en golcüsü: ronaldo, 15
bir dünya kupası finalinde en çok gol: geoff hurst, 3
bir dünya kupası turnuvasında en çok gol: just fontaine, 13
bir dünya kupası maçında en çok gol: oleg salenko, 5
en çok dünya kupası maçı: lothar matthäus, 25
en çok dünya kupası maçı kazanan oyuncu: cafu, 16
en çok dünya kupası turnuvasına katılan oyuncu: antonio carbajal ve lothar matthäus, 5
pele nerede?
3: dört dünya kupasında oynadı ama altın ayakkabı almışlığı yok. gol atma becerisi ve sayısıyla övünen bir adam için bu durum bir hayli gülünç:
1958 / altın ayakkabı: just fontaine, 13 gol / pele 6 gol
1962 / altın ayakkabı: 6 oyuncu 4 gol attı / pele 1 gol
1966 / altın ayakkabı: eusebio, 9 gol / pele 1 gol
1970 / altın ayakkabı: gerd müller, 10 gol / pele 4 gol
haydi adil olalım, pele '62 ve '66'da sakattı. ama '58 ve '70'te iyi haldeyken de altın ayakkabıya yaklaşamamıştı. hatta bırakın onu, 1970'te brezilya'nın bile en golcüsü değildi. o yıl onur 7 golle jairzinho'nundu.
2: "insanlar bana hep "yeni pele ne zaman doğacak?" diye soruyorlar. hiçbir zaman. babam ve annem fabrikayı kapattılar. messi benim gibi 1283 gol attığı ve 3 dünya kupası kazandığı zaman bunun hakkında konuşalım."
demiş hazretleri. messi'nin 1284 gole değil, 758 gole ulaşmaya ve üç değil, iki dünya kupası kazanmaya ihtiyacı var. pele üç dünya kupası kazanan takımda da vardı, ama 1962'de neredeyse tüm turnuva boyunca kenarda oturdu. brezilya için tek başına kupayı kazanan garrincha'ydı, pele değil.
1. ve pele'nin sürekli gözardı ettiği muhteşem takım arkadaşları. kendisi yaşayan en iyi 125 futbolcu listesini yaptığında takım arkadaşlarının çoğuna yer vermemişti. bunların yanında tüm zamanların en iyi sağ bekleri djalma santos ve carlos alberto ve yine tüm zamanların en iyi sol beklerinden nilton santos listedeydi.
o tarihte hayatta olmadıkları için pele'nin listesine almadığı isimler:
garrincha (brezilya'nın '62 dünya kupasını almasındaki en önemli isim)
vava (iki dünya kupası finalinde ikişer gol attı)
didi ('58 dünya kupası altın top sahibi)
pele'nin şok edici şekilde görmezden geldiği takım arkadaşları: gérson, jairzinho, gilmar, tostão, zito, bellini ve zagallo.
buradaki bu ihmallerin pele'nin kendi başarısında takım arkadaşlarının katkısını görmezden gelme yolu olarak görüyorum.
ben pele'nin en azından sembolik olarak da olsa santos'daki partneri coutinho'yu bir "teşekkür" mahiyetinde listeye eklemesini beklerdim. sonuçta beraberce elde edilmiş 1,000 gol üzerinde bir başarı var.
pele'nin xavi'si olan gerson'un 1970 dünya kupasındaki efsanevi rolüyle ilgili söylediklerini asla unutmayacağım:
"burada ilginç olan, ne kadar inanılmaz görünüyor olsa da, pas atmayı binlerce kez gol atmaya tercih ederim. benim için başarı budur çünkü bu, benim yapmak için eğitim aldığım şey."
pele'nin gerson'un attığı binlerce pası görmezden gelmesi/unutması gerçekten utanç verici.
bu arada, lionel messi fifa ballon d'or'u xavi'ye adamıştı: "bu ödülü dostumla paylaşmak istiyorum, o bunu hakediyor."
garrincha'nın hayatı kontrol dışına çıktığında pele'nin nerede olduğunu en azından merak eden var mı?
pele'yi bir yaşayan efsane haline getiren muhteşem takım arkadaşlarıyla beraber oynadığını asla unutmayın.
onlar o kadar iyilerdi ki 1962 dünya kupası için pele'ye bile ihtiyaç duymamışlardı.
--- spoiler ---
not: tercümemde bazı hatalar yapmışım. düzeltildi. garrincha, vava, didi gibi isimler listenin şartlarına uymadığından pele tarafından alınmamıştır. -
29. internetteki en güzel meme görselleri
-
30. 1 ekim 2015 mehmet barlas'ın köşe yazısı
barlas'tan sonrasını okumadığım yazı.
-
31. simon kjaer
üzgünüm, biri bunu yapmalıydı.
(bkz: simon keya)
(bkz: semih kaya)
benzerlik boşuna değil işte. çözdüm abijim.
not: gs -
32. zlatan ibrahimoviç
bir dizi olsaydı futbolcu olamazdı. 2 diz şart.
-
33. 1 ekim 2015 rte meclis açılış konuşması
"bu aziz kürsüde edilen yeminelere sadık kalmak ahlaki bir görevdir" demiştir. ahaha.
-
34. pencere önüne kuşlar için bir avuç bulgur koymak
insanlığımız için yapmamız gereken davranış...
sadece bizler yaşamıyoruz bu dünyada... her yere beton binalar dikerek canlıların yaşam alanlarını daraltıyoruz ve balkona bi parça ekmek bile koymuyoruz. bencil değil miyiz arkadaşlar? -
35. poyraz karayel
-
36. kaka yaparken dikkat edilmesi gerekenler
icraat öncesi tuvalet kağıdının varlığından emin olun.
-
37. güzel bir kız görünce kulakta çalan şarkı
tabiki only you
-
38. hamza hamzaoğlu
şuan radyosporda açıkladılar sezon başı kalinic için geçen senenin uefa finalisti dnipro ile 500bin euro kiralama bedeli ve yıllık 1.3 milyon maaş ile anlaşılmış. ama hamza hoca istemiyorum demiş. söyleyen açıklayan menajeri ve transferi yapan cüneyt tanman. satın alma bedeli de 2.5 milyon euroymuş.
kalinic kim mi,geçen hafta italya lig lideri inter'e 3 gol atan kalinic. fiorentina mario gomez yerine onu aldı.
hamza budur. -
39. 10 yıl sonra da olsa biz bu özerkliği alacağız
16 devlet kurup, bizzat parçalamışız.
yıl 2015, adam özerklik hayalini vizyon olarak paylaşıyor.
vizyonunuza sıçam bölücü amipler.
hayaller kürdistan, hayatlar whereisusairforce -
40. sevgilisiz yaşayabilen insan
şaka gibisiniz.
ne kadar dışa bağımlı insanlarsınız.
başkaları olmadan, ''aşk,sevgi,çiçek,böcek'' olmadan, nefes alamayan insanları bize göstermişlerdir.
sabah uyandığımda, ilk işim telefonumu kontrol etmek olmadığı için mutluyum. bir sabah uyanıp, ''bu gün yunanistan'a gitmek istiyorum.'' dediğimde hesap vereceğim bir insan olmadığı için mutluyum. hayatın her anını, tadını çıkararak yaşadığım için mutluyum. telefon bağımlısı, sanal alemde yaşayan bir aptal olmadığım için çok çok mutluyum.
rahat bir ilişki yaşayan insanları tenzih ederim.
ama sokaklarda o kadar hakareti yiyipte, ''sizi rahatsız ediyor mu?'' diye sorduğumda, ''sizi ilgilendirmiyor'' diyen kadınları gördükçe, bir sevgilim olmadığı için kendimi çok güvende hissediyorum. -
41. karaciğeri dinlendirmek
karaciğer kan ile besinlerin ayrıştırmasını sağlar. günde yaklaşık olarak 1.5 kg. seviyesinde safra üretir. vücutta yağ, protein ve şekeri dengeler, kan yapımı için depolama yapar. vücut ısımızı ayarlar, su üretir. kandaki şekeri düzenler. kanın pıhtılaşmasını sağlayan protrombini üretir. yaşlanmış alyuvarları parçalar. kanda bulunan glikozu glikojen haline dönüştürerek depo yapar. lenf yapımı sağlar, antikor üretir. fazla salgılanan hormonların oluşumunu keser. karaciğer bu görevlerden birini yapmasa hastalıklar başlar. karaciğeri dinlendirme olayı da bu yüzdendir.
karaciğere en fazla zararı veren alkolü emmek ve kandan uzaklaştırmak için kapasitesinin üstünde çalışır. sigara, un, şeker, tuz, gıda boyaları, gıda katkı maddeleri, soslar, çay, kahve, asitli içecekler, sıcak tüketilen gıdalar, fazla tüketilen bitki çayları, ayda 1.5-2 kg.’dan fazla kilo verdiren diyetler, reçetesiz kullanılan ilaçlar, antibiyotikler ve hatta kullandığımız kalitesiz/sağlıksız makyaj malzemeleri, saç boyaları, deodorantlar yani metabolizmamıza giren tüm toksinler karaciğere zarar veriyor. bu nedenle arada bunlardan uzak durarak yada olabildiğince az tüketerek karaciğeri dinlendirebilirsiniz. -
42. ersan adem gülüm
en önemli özelliği maç seçmemesi. her maç kötü oynuyor.
-
43. az kişinin bildiği muhteşem web siteleri
sanırım http://www.kenandabirkuyu.org/ bunlardan birisi değildir. zira bu üç veya dördüncü sefer oluyor bu site hakkında girilen benzer (hatta belki de aynı) entry'i okuyuşum; muhteşem bir site olsaydı, bir seferde onlarca, yüzlerce defa paylaşılır ve bir daha hakkında entry girilmesine gerek kalmazdı.
itici oluyor böyle kurnazlık yapınca.
caps
not:
eski entry siliniyor, bir kaç gün sonra aynı entry —sanki ilk defa yazılıyormuş gibi— giriliyor. -
44. recep tayyip erdoğan
öldüğünü görmeden, ölmek istemedğim yüce insan.
bir maaşı konu komşuya helva+lokma filan dağıtmaya harcamazsam cehennemlik olayım.
hadi allah gecinden vermesin inşallah tez zamanda. -
45. amerikan ordusunun türkiye tanıtım filmi
"endüstrinin modernleştirilmesi için gereken ağır sanayiyi ve petrolü ithal eder."
bu tespitle bizi özetleyerek handikapımızı ortaya koymuş ve gelişimin önündeki engellemeleri devam ettirmişlerdir.
"türkiye'ye özgü başka bir şey de köy ensitütileri"
bu tespitle de ülkeye atak yaptıran eğitim sistemini özetlemiş ve ona baltayı indirmişlerdir.
peki abd'nin emellerine hizmet eden politikaları kimler hayata geçirmiştir?
1- adnan menderes
2- turgut özal
3- recep tayyip erdoğan
2'sini kullanıp atmışlardır. 3.sü de öyle olmamak için can çekişiyor. kimin desteğiyle gelirsen onun kösteğiyle gidersin. -
46. divan edebiyatından şahane beyitler
arz-ı hâl etmeğe cânâ seni tenha bulamam
seni tenha bulıcak kendimi asla bulamam
meali;
sevgilim! halimi arz etmek (aşkımı söylemek) için seni yalnız bulamıyorum
seni yalnız bulunca da kendimi asla bulamıyorum
seliki
gördüğünüz gibi hoşlanılan kıza açılamamak eskiden de büyük dertmiş. çok şey yapmayın yani... -
47. fiat doblo
osmanlı tuğrası türkiye pakedinde standart olarak gelmektedir. metalik renk ve yaldızlı altın renk seçeneği için 15 lira daha istiyorlar.
-
48. 23 maçta 4 galibiyet alan avrupa fatihi
--- spoiler ---
avrupa'daki son 10 maçında galibiyet alamayan galatasaray, bu seriye ulaşan ilk türk takımı oldu.
--- spoiler ---
(bkz: ilklerin takımı galatasahahah) -
49. ricardo quaresma
seni türkiye'ye getiren uçağı kullanan pilotu doğuranı sikeyim amın oğlu.
-
50. selin sayek böke
yiğit bulut denen şahsı müthiş zeka olarak gören ak-trollerin "merkez türkiye projesi bünyemde hayal kırıklığı yarattı yea" diye eleştirdiği siyasetçi.
yahu ekşi'de bunca yıldır takılıyoruz, kimin ne mal olduğunu, kimin hangi partinin dezenformasyoncusu olduğunu biliyoruz, bırakın onu bunu bahane etmeyi mk. düz bir şekilde "ben akp'liyim, chp ağzıyla kuş tutsa da görevim çamur atmak" desenize allah aşkına!