kase13
profili

  • pizzagate

    hala alt-right, trump diye sayiklayan sığırlar var. bernie'ciler, sistem karşıtı anarşistler, solcular, siyasetle alakası olmayanlar da katıldı artık.

    çocuklara dünyayı yönetenler arasında yeralan sapkın bir güruhun tecavüz etmesinden, binlerce çocuğun savaş ve afet bölgelerinden, fakirlikten kırılan ülkelerden kaçırılıp sapkın ve manyak moruk sürüsüne pazarlanmasından rahatsız olan herkes destek veriyor. reddit grubunda kesinlikle siyasete izin vermiyorlar, hatta trump da bu pisliğe bulaştı mı diye araştıran gönüllüler var.

    mesele artık sağcı meselesi olmaktan çıktı. çocuklara, bebeklere tecavüz eden pisliklerin sırf para ve güç sahibi diye kanunlardan muaf olmasını, elit pedofillerin ceza almadan ortalıkta dolanıp sabi sübyana tecavüze devam etmesini sindiremeyen vicdan sahibi herkesin meselesi haline geldi.

    sadece amerika'yla sınırlı değil bu pislik, bazı avrupa ülkeleri ve çin liderlerinin de bulaştığı global bir çocuk pazarlama çetesi olduğu konuşuluyor.

  • belgesel çekmek bahanesiyle çocukları asmak

    faili 27 yıl önce idam edilmiş, bitmiş gitmiş bir olay olduğundan pizzagate kadar ilgi çekmemesi normal. pizzagate olayında ise, dünyanın en tepesindeki elitlerin arasında çocuklara tecavüz ve işkence yapan hatta zevk için öldüren sapıkların olduğu ve hem bu adi sübyancı yaratıkların, hem de bunlara çocuk temin eden orospu çocuklarının devletin ve finans sektörünün en tepesindeki bağlantıları sayesinde soruşturma bile açılmadan elini kolunu sallayarak çocukların hayatını karartmaya devam ettiği iddia ediliyor.

    abd eski başkanı çocuklarla cinsel ilişkiye girmekten yargılanıp hapis yatmış sabıkalı bir sapığın uçağına onlarca kez binip bu herifle can ciğer kanka modunda geziyor. normalde toplumdan aforoz edilmesi, etrafında kimse kalmaması gereken sabıkalı bir pedofil hem celebritylerle hem de her türlü kodamanla sosyal ilişkilerine devam ediyor, kimse de çocuk tecavüzünden sabıkalı, pedofil diye bunu dışlamıyor. bu da acaba bu sapık herifin etrafındaki elit şahısların alayı pedofil mi, abd eski başkanı clinton ve diğer bir takım kodamanlar ne bokuna ikide bir bunun uçağına biniyor ve adasına gidip duruyor, bu herif bunlara orgy partisi verip çocuk mu temin ediyor diye insanlar yıllardır soruyor, ama ne bu herife soruşturma açılıyor ne de etrafındaki kodamanlara.

    uluorta instagram'da pedofili imalı resimler atan, cinayet esprileri yapan, sapkın bir kişiliği olduğu çok bariz olan manyak bir pizzacı ise devletin en üst düzey elitleriyle, finans baronlarıyla, demokrat parti kodamanlarıyla içli dışlı, soros'tan onbinlerce dolar hibe alıyor (belgeli kanıtlı), açlıktan gebersem kapısından girmeyeceğim leş ve salaş adi bir pizza dükkanı ne hikmetse adeta seçim lobisi merkezi oluyor.

    en seçmece milyarderler, siyasiler ve bütün hollywood celebritylerinin katıldığı milyon dolarlık partilerde performans sanatı yapan sanatçılar, demokrat parti kodamanları falan hep bu herifle kanka modunda. herifçioğlu küçük kız çocuğunun ellerinden masaya bantlandığı, bebeğin ağzına euro desteleri tıkıştırılan, down sendromlu gibi duran birkaç aylık bebek resminin üstüne 'hotard, whore and retard' diye bir yazı koyan şaibeli fotoları instagram'a atıyor, yanında çalışan kendisi kadar sapkın elemanı da tutup sikinin üstüne pizza dilimi koyup instagramda sergiliyor, patronu altta kalır mı, o da gidip pizza dilimi üstünde çırılçıplak 69 yapan çift illüstrasyonu koyuyor. aile mekanı diye lanse edilen, çocuk menüsü olan, hatta çocuklar için sihirbaz gösterisi vs yapılan bir mekanın sahibi ve yanında çalışan elemanlar dükkanın reklamını bu şekilde yapıyor.

    herifin instagramında bir tek normal resim yok, tuhaf tuhaf imalarla ve pedofil jargonlarıyla taglenmiş bebek fotoları, cinsel içerikli müstehcen çizimler, korkunçlu inşaat ve boş depo fotoları birbirine karışmış halde. herif dükkanın bodrumuna inşa ettirdiği soğuk hava depolarının korkunçlu fotolarını instagrama atıp cinayet esprileri yapıyor, gerçeğe çok benzeyen bir oyuncak bebek fotosu koyup 'alman bebeği, 1200 dolar' diye üstüne etiket koyuyor. abi ben kalkıp instagrama öyle fotolar koysam manyak, sapık diye damgalanırım, etrafımda bir kişi bile kalmaz. sen öyle fotolarla instagram hesabı yapsan adın çıkar, dükkan iflas eder sapık mıdır nedir diye insanlar tırsar kimse gelmez. ama bu herifin arkası sağlam olduğu ve hem soros'tan hem de podesta biraderlerden dünyanın parasını hibe olarak aldığı için (obama'nın 65.000 dolarlık pizza siparişini saymıyorum bile!) ticari itibar derdi yok, yardırıyor.

    ortalıkta bu herifin sapkın kodamanlara çocuk seks kölesi temin ettiği, emaillerde de pizza kisvesi altında çocuk ticareti konuştuğu iddiaları var. herif adi, salaş bir pizzacı işletmesine rağmen washington dc'nin en güçlü 49. adamı olarak gösteriliyor.

    ve bu adamlara, sabıkalı sübyancı sapıklarla bağlantıları olduğu ve son derece şüpheli davranışlar gösterdikleri halde en ufak bir soruşturma açılmıyor, dünyanın çeşitli yerlerinde kaybolan çocukların bu heriflerin çetesi tarafından abd'nin sapkın elitlerine, kodamanlarına pazarlandığı dedikoduları dolanıyor, ortada akibeti belirsiz kayıp çocuklar ve bu heriflerin çocuk ticareti yaptığına dair çok ciddi şüpheler var. ama arkaları güçlü olduğu için kimse üzerine gitmiyor.

    insanlar buna isyan ediyor çünkü ortada yıllardır süren ve yüzlerce çocuğun mağdur olduğu iğrenç bir çocuk ticareti var, ufacık çocuklar zaten yıllardır savaş ve deprem gibi felaket bölgelerinden kaçırılıp sapkın manyaklara pazarlanıyor, bu tür çeteler zaman zaman yakalanıyor, ama bunların elit kodamanlara hizmet verenleri bırak yakalanmayı, soruşturma bile açılmayıp polise verilen şikayet dosyaları itinayla yok edilip üstü kapatılıyor. belki ensar olayında, westminster skandalında olduğu gibi bir tane loser'i günah keçisi yapıp bütün suçu ona atıp geçiyorlar, diğer onlarca orospu çocuğunun yanına kalıyor.

    ve bu ruhsuz, adi yaratıklar toplum içinde göğsünü gere gere gezmeyi bırak, senin benim hayalimizde bile göremeyeceğimiz paraları kazanıp dünya siyasetine, finansına yön veriyorlar.

    eleman da kalkmış niye faili 27 sene önce yakalanıp idam edilmiş, bitmiş gitmiş olay bunun kadar ilgi çekmedi diye soruyor. şaka mısın abi ya?

  • dudayeva

    trolleri sıçtıkları başlıklarla beraber engelleme butonu çıkıp, artık kendisinin provokasyon amaçlı iğrenç başlıklarını, birbirinden rezil troll entry'lerini okuyan bir kitle kalmayınca bütün o leş entry'lerini de alıp çıktığı lağım çukuruna geri dönmüş. darısı bütün paralı aktrollerin, provokatör pisliklerin başına.

    yıllarca birbirinden iğrenç başlıklarınızla sol frame'i, gündemi sulandırıp milleti sinir ettiniz, şimdi de 'ayyy herkes engeliyor sıçmıklarımızı okuyan kalmadı, özgürlük bitti' diye ağlıyorsunuz. beter olun. adam gibi edebinizle karşı fikir savunsanız, insanların anasına bacısına, namusuna şerefine, değerlerine en aşağılık şekilde saldırmasaydınız kimse tiksinip engellemezdi.

    men rabbuke de dindar ama laik kitleye saldırmak yerine empati gösterip insanlara faydalı bilgiler yazdığı için ateistler bile severek takip ediyor. insan olmayan yaratıkları, zıvanadan çıkmış trolleri ise engelleyip geçiyoruz. olayın dinle imanla alakası yok. men rabbuke gibi düzgün, medeni dindar ol ciğerimi ye.

    ateist troll çıksa, seviyeyi yerlere indiren provokatif leş başlıklar açsa onu da engelleriz. ben şahsen sjw'lerden, feminazilerden, papağan gibi ideoloji sayıklayıp duran liboş hümanistler ve tahıl aptalı olmuş militan veganlardan usandığım için gördüğüm yerde engelleyip geçeceğim, hiçbirinin başlığına cevap vermeyeceğim bundan sonra.

    kanzuk kanzuk olalı ilk kez doğru düzgün bir iş yaptı, buradan kendisine teşekkür ediyorum.
    sinirlerimi bozan, enerjimi bitiren seviyesiz maganda aktroller ve bunların her yeri pisleten sıçmıklarının yanında beynini amerikan üniversite kampüslerinde anaokulu çocukları gibi legolarla, oyun hamuruyla oynayan aptal ergenler ve bunların beynini yıkayan yaşı geçkin sosyal bilimci teyzelerin sıçtığı sjw ideolojisini bozuk plak gibi sağa sola kusan beyinsiz liboşlardan bezdiğim için uzun süredir debe okumak, birkaç badi entrysine bakıp güncel konularda 35 satır çiziktirmek dışında sözlüğe pek girmiyordum. her gün ingilizce kaynaklardan dünya kadar bilgi öğrendiğim halde, oturup bunları kendi tarzımla türkçe yazıp burada paylaşacak enerjim de kalmamıştı, eskiden yaptığım gibi tarih entryleri yazacak motivasyonum da.

    tabii echo chamber oluşturup bütün karşıt görüşlerden izole olayım diye bir niyetim yok. saldırmadan ve saygısızlık etmeden insan gibi yazan, karşıt fikir savunanları dinleyip medeni bir şekilde mantıklı tartışma yapan, liboş da olsa komünist de olsa feminist de olsa muhafazakar müslüman da olsa, seviyeli yazarları sırf fikirlerini beğenmedim diye engellemeye hiç niyetim yok.

    sol frame, bugün, gündem kısımlarını maganda tarzı dan dun saçmalayan çomar tayfa, 300 kelimelik vokabülerle papağan gibi ezberlediği militan doktrinleri tekrar edip duran beyni yıkanmış iq fakiri zombi sürüleri ve para karşılığı diktatör partisi adına provokatörlük yapan trollerden arındırınca ortalık mis gibi oldu, seviye birden yükseldi ve ortam ekşi'nin özlediğim eski günlerine yakınsadı. bundan sonra güzel başlıklar çomar, troll ve beyni yıkanmış militan sıçmıkları arasında kaybolmayacak, benim de uzun tarih entryleri ve bilgi entryleri yazma şevkim geri gelecek.

    tekrar teşekkürler kanzuk, kedi olalı sonunda bir fare tuttun.

  • himmet aktürk

    amerika'da olsa, cinsel istismardan sabıkası olduğu için damgalanır, normal bir mahallede ev bulamaz, halka açık bir veritabanı olan cinsel suçlular veritabanında işaretlenir ve okullara, çocukların olduğu yerlere yaklaşmasına izin verilmezdi. bazı eyaletlerde şehir dışında, ormanda çadırda yaşamaya mahkum olurdu. en azından batı ülkelerinde böyle tiplere 'creepy' derler, çocukların yanına bile yaklaştırmazlar, bizim çomar ve cahil insanımız gibi sahip çıkıp gariban diye savunmazlar.

    herif çocukların resimlerini çekiyor, şeker verip öpücük istiyor ohoooo hangi batı ülkesine gitsen böyle davranışlar megafonla çıkıp 'sapığım ben, pedofilim, çocuklara tecavüz etmek istiyorum' diye bağırmakla eşdeğerdir ve ona göre tepki görür. git elalemin çocuklarına şeker vermeye kalk bak nasıl anında polisi arıyorlar ve yaka paça derdest ediliyorsun.

    cehalet geçekten çok kötü. adamın sapıklığından ziyade, çomar mahallelinin 'ne istiyorsnuz garibandan, himmet abi iyi adamdır yapmaz öyle şey' diye savunması, zavallı çocuğun ailesini suçlayacak kadar ileri giderek çemkirmesi kanımı dondurdu. sapık her yerde çıkabilir, dünyanın en medeni ülkelerinde bile pedofil cani manyaklar çıkabiliyor, ama oralarda böyle manyakları herkes dışlar, şüpheli olarak görür, ortada kayıp çocuk varsa ve bütün izler o elemana işaret ediyorsa insanlar kalkıp aileye saldıracak kadar kendinden geçerek böyle bir manyağı savunmaz.

    katilden daha tehlikeli olan şey, davranışlarından şüphelenip ötekileştirmek, mahalleden def etmek, çocuklara yaklaşmasını önlemek yerine mal gibi sahip çıkan, yataklık eden çomar toplumdur.

    aynı çomarlar sevgilisiyle gezen genç kıza namus bekçiliği yapar, eve erkek arkadaşlarını davet eden bekar kadını orospu ilan edip linç eder ama.

    iyi ki şu leş, rezil, zelil toplumdan zamanında kaçıp kendimi kurtarmışım. ana dilimi hepten yitirmeyeyim diye buraya girip uzaktan da olsa maruz kalmak yeteri kadar sinirlerimi bozuyor.

    bu manyaklar ve bunları koruyup kollayan beyinsiz çomar sürülerinin arasında yaşamak zorunda olan aydın, vicdan sahibi, modern insanlara tanrılar yardımcı olsun.

  • yeni gelinlerin sunum çılgınlığı

    baktığım bütün instagram profillerinde dikkatimi çeken şey, hepsinin marketten alınmış hazır şeyleri süsleyip bezeyip şeker pembesi kurdeleli hedelere doldurup sergilemesi oldu. bir tanesinde bile emek gerektiren doğru düzgün bir sarma, börek çörek yok. marketten almış zeytini, cherry domatesi love yazan kaplara dizmiş. hazır bisküvileri şeker pembesi simli tabaklara koyup kurdele basmış. kahvaltı sofralarına bakıyorum, kuşu bile doyurmayacak kadar 3-4 peynir zeytin, yemekten çok incik boncuk var.

    bu manzaralar beceriksizlik ve tüketim manyaklığının daniskası. bak mesela yabancı hatunlar nasıl yaratıcı, muhteşem ikram sunumları yapıyor:

    http://www.instructables.com/…awberry-shot-glasses/

    http://www.instructables.com/…en-cupcake-pullapart/

    http://www.instructables.com/id/cut-the-rope-cake/

    gamer hatun super mario'daki mantarların şeklinde cupcake yapmış: http://www.instructables.com/…rio-mushroom-cookies/

    star wars hayranı amerikalı hatun death star şeklinde kek yapmış: http://www.instructables.com/…d/death-star-dessert/

    bir tanesi de çocuğuna tren şeklinde pasta yapmış: http://www.instructables.com/…erbread-train-cookie/ şuradaki sanata, beceriye, özene bak.

    steampunk'çı abla steampunk pasta dizayn etmiş: http://www.instructables.com/…k-style-fondant-cake/

    frp'ci abla dungeons and dragons'daki beholderlar şeklinde cupcake yapmış: http://www.instructables.com/id/beholder-cupcakes/

    harry potter hayranı başka bir abla harry potter'daki şekilli keklerden yapmış: http://www.instructables.com/…-butterbeer-cupcakes/

    başka bir harry potter'cı abla harry potter'daki şekerden kuş tüyü divit ve yenebilir parşömen yapmış: http://www.instructables.com/…le-ink-and-parchment/

    matematikçi bir abinin pi sayısı temalı turtası (turta anlamına gelen pie ve pi sayısı olan pi aynı şekilde telaffuz edildiğinden kelime oyunu oluyor) http://www.instructables.com/…chocolate-pudding-pi/

    abd'de çok halloween partisine, çay saatine gittim. orada millet inanılmaz şekilli pastalar, kekler, çörekler yapıp ziyafet sofraları kuruyordu. bizimkiler anca english home'dan 5 yaşında kız çocuklarının evcilik oyunları temalı saçma sapan pembe çin malı zımbırtıları, kurdeleleri, oyuncakları alıp masaya doldursun içine de marketten aldığı hazır şeyleri kuşu bile doyurmayacak porsiyonlarda dizsin instagram'da takipçi kassın. bunların hepsi de ev kadını, bütün gün evde oturan ve ve avm'lerde fink atan insanlar. yukarıda örneklerini verdiğim şekilli yiyecekleri yapanların çoğu çalışan kişiler, bir tanesi de erkek. adam erkek haliyle bizim kezbanları hamaratlıkta on kere cebinden çıkarmış.

    bu sunumcu hatunlar bütün gün evde oturuyorlar ama instagram'da takipçi kasmaya harcadıkları vaktin onda birini gidip doğru düzgün yemek tarifi öğrenmeye harcamıyorlar, sikindirik çin malı şeker pembesi zımbırtıları ortalığa yığıp çok büyük iş başarmış gibi sergilemeleri ve bu saçmalığın virüs gibi topluma yayılması insanları sinir eden ve alay edilen olay. tamamen tüketim ve israf odaklı, beceriksizliği şekilli kap kacak ve kurdelelerle örtmek, iki skill öğrenmek yerine instagram'da takipçi ordusu toplayıp egolarını şişirmek sığlığı. böyle boş beleş, tüketim manyağı, ilgi orospusu, müsrif insanların yetiştirdiği nesil ileride makam mevki sahibi olacak, ülkeyi daha da beter bir hale getirecek.

  • imamın ordusu

    fetocu zombi sürüsünün orduda ve emniyette nasıl yuvalandığını, durumun ne kadar vahim olduğunu anlatan bu kitabın yazarı değerli ahmet şık bir zamanlar sırf bu kitabı yazdı, fetocuları ifşa etti diye tayyip rejimi tarafından yaka paça derdest edilmiş, ergenekon'dan içeri alınmıştı. kitap yasaklanınca pdf'i nete düşmüş, vatansever ulusalcıların epey bir kısmı anında indirip okumuştu.

    hatırlayan var bunları di mi?

  • türkiye'de suriyeli istemeyen balkan göçmeni

    bir kafkas muhaciri torunu olarak, balkan muhacirlerine laf edenler hassiktirsin ve çok hayranı oldukları arapları yalamaya arabistan'a gitsinler diyorum. balkan muhacirleri canla başla çalışıp ülkeye katkıda bulunmuş, savaş zamanı kaçıp sırtında yırtık urbayla gelen en fakirleri bile sokaklarda dilenmek, milleti taciz etmek yerine çalışıp ev bark yapmış, tavşan gibi üremeyip makul sayıda çocuk sahibi olmuş hepsine iyi eğitim sağlamış, tamamen alın teriyle fakirlikten kurtulup düze çıkmış, eli öpülesi çalışkan ve düzgün insanlardır. muhacir tayfası toplum olarak alabildiğine laiktir, namazında orucunda dindar olan eski kuşak neneleri dedeleri dahil sağlam atatürkçüdür.

    ben muhacir mahallesinde doğdum büyüdüm, ilkokuldan liseye kadar sınıf arkadaşlarım hep balkan muhaciriydi, ülkenin alevilerle birlikte en aydın, en eğitime kıymet veren, kadınlara eşit birey olarak davranan toplumu balkan muhacirleridir. zamanında sırtında yamalı hırkayla, perişan halde göç etmiş olanları, trenlere doluşup yarı aç edirne'den giriş yapanları dahil ne fare gibi üreyip sokaklarda dilendi, ne de zorbalık ve gasp yapıp milletin başına bela oldu.

    hepsi alnın teri, bileğinin hakkı ile çalışıp bir yerlere gelmiş, yerleştirildikleri yerleri çomarlıktan kurtarıp medeniyet getirmiş insanları sokaklara sıçan, aç gezdiği halde bakteri kolonisi gibi üreyen, piçlerini çete halinde sokağa salıp yaşlı, savunmasız vatandaşların üstüne saldırtan leş çöl bedevileriyle kıyaslayan zihniyetin feriştahını sikeyim. amk arap yalayıcısı ak çomarları balkan muhacirlerinin bokunu yesin. miyon tanesi bir araya gelse bir balkan muhaciri etmez .

  • abazalıktan çalı çırpıya hallenen isveçli

    youtube yorumlarında isveçlilerle norveçliler birbirine girmiş. norveçliler 'al işte tipik isveçli, daha ne bekliyordunuz aga' diye lafı sokarken isveçlinin teki de 'biz breivik'e bakıp bütün norveçliler katil diyor muyuz, ayıp yahu' diye ağlamış. başka bir norveçli 'iyi ki norveç'te yaşıyorum' demiş. arada finlinin teki de 'iyi ki ben de finlandiya'da yaşıyorum' diye kaynak yapmış. başka memlektlerden vatandaşlar da 'müslümanları avrupa'ya doldurdukları yetmedi, bir de doğanın ırzına geçiyor ibneler' diye yakınmış. ortalık çarşamba pazarı gibi, gece gece koptum.

  • yurtdışına göç edenlerin mutlu olma ihtimali

    iki şeye bakar: 1. kendini kalıplardan, şablonlardan kurtarıp adapte olabilmek, 2. boş beleş bir insan olmamak.

    açalım: vatandaşın biri 'doğup büyüdüğünüz, yoğrulduğunuz bir kültür var. o kültür içine çocukken arkadaşlarınızla oynadığınız misket oyunlarından, trafikte ana avrat sövdüğünüz kamyon şoförüne kadar her şeyi katın. gideceğiniz yerde bu kültürden zerre bulamayacaksınız. bu sebeple, kendinizi hiçbir zaman oraya ait hissedemeyeceksiniz.' yazmış. (bkz: #38186048)

    işte orada anlattığı kalıbı kırmak bir numaralı iş. amin maalouf üstadın afrikalı leo isimli bir kitabı vardır, alın onu okuyun. kitap engizisyon devirlerinde geçiyor ama bu dediğimiz aidiyet olayını, göçmenliği, bir hayatı geride bırakıp yenisine başlamayı da muazzam bir şekilde resmediyor. oradaki adaptasyon, aidiyet vs. mevzuları 21. yüzyıla da gayet uymakta. zamansız, zamandan bağımsız bir hikaye o yüzden.

    bak kendi kültüründen kop demiyorum, ister kop ister kopma, ama gittiğin yerde sevecek, benimseyecek bir şeyler bulmak lazım. aidiyet falan da tamamen senin kafanın içindedir. millet bundan bin sene önce cayır cayır göç ediyordu, gayet de güzel uyum sağlıyorlardı. insan dediğin mahluk zaten afrika'dan çıkmış, dünyaya yayılmış. evrimin gereği bu. insanın doğası kaşiftir, maceracıdır, bakmayın siz toplumun beyninizi yıkadığına. millet kalkmış tarlayı tapanı satıp amerika'ya yerleşmiş işte senin neyin eksik? kırın bu saçma sapan kalıpları, beyninizi arabesk arabesk şeylerle uyuşturup hayatı ıskalamayın. bakan, elbet görür. texas'ın çölünün ortasında bile sevilecek, tutku yapılacak bir şey illa ki bulunur. ağlayıp zırlamayı bırakıp bakmak, dikkat etmek lazım tabii. bu el sanatı olur, kültürel bir şey olur, hayır işi aktiviteleri olur, cosplay olur, illa ki bir şey vardır. ben texas çölü gibi bir yerde yapacak zotrilyon tane aktivite bulabildiysem sen hadi hadi bulursun yeğen.

    gelelim şimdi 2 numaralı formüle: boş beleş insan olmamak mevzusu.
    misal: finlandiya'da yaşayan türk bir dayı var, bir arkadaşın sayesinde onun youtube kanalını buldum ve ağzım beş karış açık kaldı. dayı bildiğin nirvana'ya ermiş. torunu yaşındaki ergenler çok yalnızım, ay finler çok ırkçııı,* çok mutsuzum diye zırlarken dayı hayatını yaşıyor resmen. kendisi anladığım kadarıyla emekli, yarı profesyonel denecek seviyede balıkçılık hobisi var, atlıyor sandala gidiyor baltık denizinden zibil gibi balık avlıyor. mafsallı, afili rengarenk zokalar yapıyor, olta kancalarını kendi yapıyor, zokaları tek tek eliyle boyuyor, artık bu işi sanat haline getirmiş. dayının finli bir kankası var, olta-zoka ustası finli bir dayı o da, bu ikisi atölyede türlü çeşit sanat eseri zokalar, olta kancası setleri yapıyor, dayımız hepsini videolara çekip anlatıyor uzun uzun. balıkların bir kısmını halde satıyor, kendi yiyeceğini alıp fümeler, ızgaralar yapıp videolarda tariflerini falan anlatıyor. videolara da bayağı kallavi müzikler koymuş, blues'dan tut hard rock, jimi hendrix'ler falan, neler neler. dayının iki tane de kedisi var, onların da arada komikli videolarını çekmiş. taze balıkla besleniyor şerefsizler.

    kışın deniz donduğunda da iskandinavların yaptığı gibi testereyle buzu kesip balık avlamaya devam ediyor bu güzel insan. balıkçılık hobisini öyle büyük bir aşkla yaşıyor ki, vallahi benim bile tekneye atlayıp balığa çıkasım geldi şimdi ne yalan söyleyeyim.

    öte taraftan, finlandiya'ya sırf para kazanmak için gelmiş kolej mezunu, en iyi üniversitelerde okumuş, bu dayının torunu olacak yaştaki şaşkaloz türk kardeşlerimiz ise en ufak bir hobi sahibi olmadıkları için eğlence anlayışları gece hayatından ve sızana kadar içmekten, arada toplanıp futbol maçı izlemekten ibaret. ayıkken mutsuzluktan geberiyorlar. hayatları instagram'da like saymakla geçiyor. sevgili badim şurada gayet net bir şekilde anlatmış bu zavallıların durumunu: (bkz: #60293589)

    hatunlardan da bir merakı, hobisi olmayanlar bunalımdan geberiyor. hayatının ekseni sevgilisi/kocası falan, ondan ayrılsa sudan çıkmış balığa dönerler, yenisini bulana kadar her gün facebook'ta arabesk arabesk ağlayıp kafa sikerler. hayatını dolduran başka hiç bir bok yok çünkü.

    cemaatçiler, yobazlar bile bu kadar boş beleş değil, onların en azından bir okuma alışkanlığı var. dini sohbet yapar, risale okur, camide diğer müslümanlarla her türlü sosyalleşirler. dinci diye hakir görmemek lazım, onlar bizim laik tayfa kadar mutsuz ve sefil halde değil.

    yurtdışında mutlu olmak için o dayı gibi olmak lazım. bir ya da birden fazla hobi, tutku bulacaksın, onu bir grand master seviyesinde öğreneceksin. sosyal bir yaratıksan o uğraş, hobiyle ilgili grupları, aktiviteleri bulup onlara katılacak, kafa dengi bir arkadaş çevresi yaratacaksın.
    yalnız kalmamanın formülü de budur. hem gittiğin ülkenin yerlilerinden arkadaş çevresi edinirsin, hem de o gruptaki üstatlardan feyz alıp hobini ilerletirsin. hayattaki tek gayesi seks ve eğlence olanlar, gittikleri hiçbir yerde mutlu olamazlar. yaşları gelince anasını babasını memnun etmek için evlenir, çocuk yapar, o çocuğu da kendileri gibi odun yetiştirirler, sonra o çocuklar da kayıp nesil olur. alamancı apaçiler diye hakir görüyoruz ya, onların anaları babaları köyden gelmiş zavallı cahillerdi, ellerinde internet yoktu. sizin elinizde internet var, oradan arabanın radyatör borularını değiştirmekten tut aslına uygun viking kostümü yapımına, javascript kodlamaktan dünyanın en gurme yemeklerini pişirmeye, slr kamera modifiyesinden minyatür mobilya yapımına her bok var.

    koskoca osmanlı sultanlarının her biri bir hobi, zanaat sahibi idi. kimi marangozluk, kimi kuyumculuk, kimi deri işlemeciliği konusunda uzmandı. 3 kıtaya hükmetmiş koca sultanlar bile bir zanaat, hobi sahibi olmayı elzem görmüş ve şehzadelerini, sultanlarını bu şekilde yetiştirmiş. bizans imparatorlarının da hobileri, uğraşıları vardı. kimi teoloji uzmanı olmuş, kimi mucit, kimi şair. dünyaya hükmeden koca imparatorlar ellerinin altında şarabın, kadının en seçmeceleri varken ve dünyanın en muhteşem ipekli kaftanlarını giyip en soylu atlarına binerken birer zanaat, hobi edinip onları ustalık derecesinde öğreniyorsa vardır elbet bir sebebi, değil mi?

    boş beleş bir insan olma kötülüğünü kendinize yapmak yeterince kötüyken, çocuklarınıza yapmak çok daha berbattır.

    ne yapın yapın boş beleş biri olmayın. tutkuyla bağlandığı bir hobisi olan insan ne yalnız kalır, ne bunalıma girer, ne ırkçılık var yeaaa dışlanıyorum ben yeaa diye zırlayacak hallere düşer. yukarıda bahsettiğim dayının ırkçılığa maruz kaldığını, dışlanmış hissettiğini hiç sanmıyorum. finlandiya'yı artık evi olarak benimsemiş o dayı, boş beleş yaşayan finlerden de bin kat daha mutlu.

  • kitabımı yayınlatmak için yardım kampanyası

    git amazon'dan bedavaya self publish et kardeşim diye giriştiğim önerme şeysi.
    yahu yayınevine para verilmez, öyle saçma şey mi olur? yayıncı yazara para verir. para istiyorsa, yayıncı değil dolandırıcıdır o. normal yayınevi bulamayıp böyle bir yola başvurdunsa artık devir değişti, devir internet devri, tek kuruş harcamadan self publish etme gibi bir opsiyonun var.

    en başta güzel bir kapak tasarımı yap ya da yaptır (fotoşop bilen bir eş dost vardır herhal, nette de beleş siteler var kitap kapağı tasarımı yapmak için) sonra git https://kdp.amazon.com/ adresine oradan hesap aç, howto dokümanlarını falan güzelce oku, kitap metnini içeren word dosyasını al kapak jpg'siyle beraber, orada ebook haline getir yayınla. tamamen beleş, masrafı sıfır. 2500 lira ne amk ya?

    bu şekilde self publish dediğimiz olayı yapıp amazon'un bütün sitelerinden ebook olarak satabilirsin. kitap amazon'un desteklediği dillerden biri değil sırf türkçe ise o zaman smashwords.
    artık blog mu açarsın, forumlarda mı reklam edersin, twitter'dan facebook'tan instagram'dan takipçi mi kasarsın, nasıl satacağın sana kalmış.

    ama amazon'da bu şekilde ebook serileri yayınlayıp ayda milyon dolarlar kazananlar var, yok değil. hatunun biri twilight klonları yazarak ayda 2 milyon dolares götürüyor, amazon'un en popüler yazarlar listesinde 1 numara şu an. ve sadece amazonda kendisi yayınladığı için oradan alıp okuyan fan kitlesi dışında bilen eden yok kadını. başka bir hanım teyze daha var, bu teyzemiz de ucubik gezegenlerde mahsur kalan dünyalı esir kadınların uzaylılarla yaşadığı seks maceralarını tefrika ederek ayda 100.000 dolares gibi paralar götürüyor. 50 shades'in vampirli, kurtadamlı hatta ayı adamlı çakmalarını yazıp dünyanın parasını kaldıranlar var.

    yok sırf ebook olmasın bildiğin kitap olarak da satmak istiyorum dersen git amazon createspace'de de hesap aç (https://www.createspace.com/) eğer senin kitabı bildiğin kitap şeklinde almak isteyen müşteri çıkarsa amazon'dan paperback edition sipariş eder, createspace onu sipariş üzerine basıp müşteriye yollar. bu da tamamen beleş bir servis. sanırm 10 dolar gibi bir cüzi ücreti vardı ama o da yok artık sanırsam, kendim kullanmadığımdan bilmiyorum. bazı ekstra servisleri var onlar paralı ama basic servis beleş. kitaplar ancak müşteri sipariş verirse basılıyor, öyle 100 tane yok 500 tane basayım bir ton masrafa gireyim, sittin sene müşteri bekleyeyim derdin yok.

    bu devirde çakallara 2500 lira verip kitap yayınlatmak falan olmaz, o olay amerika'da yıllar önce bitti artık. bırak 'vanity publishing' olarak nitelendirilen, kitabını çıkarmak için her şeyi yapmaya razı vatandaşları sömürme amaçlı oluşumları, gayet prestijli, hatırı sayılır avans veren yayınevlerine bile artık çok az başvuru oluyor (ha bunlar aşırı seçici tabii 1 kişiyle kontrat yaparsa 1000 kişiye de red basar) gollancz gibi ingiltere'nin en büyük yayınevlerinden birinin 2-3 senede bir açtığı halka açık submission'a bile taş çatlasa 500 kişi başvurmuş. 10 sene önce olsa binlerce kişi yığılırdı ama amazon self publishing çıktı, piyasa değişti. millet yayınnevine başvurayım sonra aylarca bekleyeyim diye hiç kasmıyor direkman gidip amazon'da self publish ediyor, iş bilenleri sosyal medya şu bu bi şekilde okur kitlesi edinip satıyor da.

    amazon tek alternatif değil üstelik, kdp select'e üye olmayacaksan kobo, nook, apple ibooks, smashwords gibi bir araba yerde daha yayınlayabilirsin kitabı. bunların bazıları yabancı dillerde de kitap kabul ediyor (sırf ingilizce şartı olanlar olabilir ama bakmadım, bilmiyorum) ama en büyük pazar tabii ki amazon.

    umarım bu yazdıklarımı birileri yayar da sik kafalı çakallara para yedirmek için milletten yardım dilenme gibi ironik durumlara düşen daha fazla mağdur görmeyiz. self publishing olayını duyuralım, kendine yayıncı süsü veren, sikecek adam arayan sömürgen çakallar başka iş bulsun amk.

    edit: smashwords ve amazon'u karıştırmışım gerekli yerler düzeltildi. smashwords'de türkçe desteği var amazon'da yok. al mesela bir örnek, self published bir türk yazarın eseri: https://www.smashwords.com/books/view/52619

    apple ibooks'ta da türkçe yayınlanabiliyormuş. buralardan yayınla sat, birkaç yüz dolares kaldır sonra o parayla ucuza yapacak bir öğrenci falan bulup ingilizceye tercüme ettir amazon'a at, işlem tamam.

    işin özü değişmiyor yani, smashwords de ibooks da amazon gibi devasa olmasa bile hatırı sayılır pazarları var.

  • sayısalcı mısın sözelci mi'nin ingilizcesi

    (bkz: are you employed or unemployed)

  • schengen vizesi

    gariban yurdum insanı bunu alabilmek için kırk takla atıyor, havaalanında pasaport kontrolünde sorguya çekilip ezim ezim eziliyor. diğer yandan suriyeli kervanına katılan afgan, ıraklı ne kadar ortadoğu çomarı varsa 40.000 kişi uruk-hai orduları gibi yunan adalarına çıkarma yapıp sınır mınır dinlemeden kavimler göçü yapıp bir de yerleşecek ülke seçiyor. danimarka ve avusturya cep harçlığı vermiyor diye beğenmeyip es geçtiler almanya, isveç ve finlandiya'ya yardırdılar.

    herifler kaç gündür moğol orduları gibi avrupa'nın tozunu attı, herkesi dize getirdi üstüne bir de beleş barınma, beleş yemek, aptal hümanistlerden koliler dolusu her türlü yardımı alıp üstüne sığınma başvuru sonuçlanana kadar ayda 300 küsür euro cep harçlığı alacaklar. avrupa'ya kaçak girip sığınma istedikleri için sınırdışı da edilemiyorlar. çoğunun pasaportu, hiçbir kimlik belgesi yokmuş.

    üstelik almanya'da bir de tren garlarında millet sevinç gösterileriyle karşıladı bunları. %80'i at hırsızı kılıklı it kopuk herifler. zor durumda olan kadın, çocuk, yaşlı sayısı çok az. sen ezim ezim ezilerek vize kovalamaya devam et, adamlar bota atlayıp gidiyor avrupa'yı fethediyor resmen amk.

    edit: bütün dünyanın gördüğü gerçekleri yazdık ne faşistliğimiz kaldı ne suriyeliler avrupa'da diye çatlayan ezik türklüğümüz. gök yelelilik gibi olmasın ama 99 yılından beri yurtdışında yaşıyorum, cebimde amerikan pasaportu var. yıllardır zaten vizeyle mizeyle uğraşmadan dünyanın her yerini geziyorum. şu anda ikamet ettiğim iskandinav ülkesinde yüzlercesi sürüler halinde doluşup dakka bir gol bir geldikleri gün ortaokula giden kızlara tecavüz girişiminde bulunan bu çomar sürülerinin avrupa'ya doluşmasını da gayettabi istemiyorum. üstelik de, benim güzel ve mal vatandaşım, sizim eğitimli, beyaz yakalı tayfanız o vizeyi alabilmek için sürünürken cebinde son model iphone'larla 5000-7000 doları insan kaçakçılarına bastıran ve %80'i at hırsızı kılıklı izbandut gibi herifler olan bu yaratıkların böyle elini kolunu sallaya sallaya girip beleş oturum, ev, cep harçlığı almasının da adaletsizlik olduğuna dikkat çekmek için yazdım. buna bile kalkıp 'pis faşikkkk', 'schengen vizesi alamayıp kıskanan ezik türk nolcekkkk' diye hönkürüyorsan zaten yapacak birşey yok, bokunuzda boğulun amk. yazanda kabahat zaten, bana ne hakkaten, mis gibi amerikan pasaportum da var ab ülkesinde oturumum da var,bana giren çıkan yok nasıl olsa.
    gök yeleliyi o kadar linç ettik ama haklı olan aslında oymuş, size her türlü müstahak.

    edit 2: (bkz: #47106538)

  • türklerin tarihi eserlere bakış açısı

    ezelden beri bok gibidir. malumunuz 1860'a kadar islami olmayan eserler bizi ilgilendirmez diye padişahlar tarafından bilumum tarihi eser yabancılara beleşe verildi durdu. akp devrinde bu berbat zihniyet iyice zıvanadan çıkmış ve ışidci kafalarına bürünmüştür.

    vaktiniz varsa rica ediyorum verdiğim bkz'lara tek tek tıklayıp başlıkları okuyun, içindeki haber linklerinde verilen vahim fotoğraflara bir göz atın. öyle feci şeyler var ki anlatmaya kelimeler kifayetsiz kalıyor. elimizdeki hazinelere acımasızca beton döküp dozerle yıkarken zeus sunağı'nı hengi yüzle geri isteyebiliyoruz anlamıyorum.

    (bkz: 8 bin yıllık mağara resimlerini spreyle boyamak)
    (bkz: 5 bin yıllık köyü yıkıp otel yapmak)
    (bkz: 5 bin yıllık höyüğe törenle beton dökmek)
    (bkz: 3000 yıllık tarihi eserleri dinamitle patlatmak)
    (bkz: 2000 yıllık kaplıcaya beton döküp sulara gömmek)
    (bkz: 2000 yıllık tapınağın üzerine tır çıkarmak)
    (bkz: 1600 yıllık tarihi kemere pankart çivilemek)
    (bkz: 1700 yıllık tarihi esere cam kapı takmak)
    (bkz: hatay arkeoloji müzesi'nde restorasyon skandalı)
    (bkz: kocaeli'de yıkılan roma dönemine ait mezar)
    (bkz: 420 yıllık külliye duvarına kamyon için kapı açmak)
    (bkz: 1000 yıllık saraya alüminyum küpeşte koymak)
    (bkz: 1600 yıllık kilisenin üstüne mescit yapmak)
    (bkz: 1800 yıllık mozaiği bozup badem tayyip yapmak)
    (bkz: 700 yıllık selçuklu kümbetini binaya iliştirmek)
    (bkz: 500 yıllık külliyeyi kafeteryaya çevirmek)
    (bkz: 500 yıllık çeşme kalesi'ne sprey ile yazı yazmak)
    (bkz: 300 yıllık el yazması eseri çöpe atmak)
    (bkz: 2700 yıllık antik kentin imara açıldığı dönem)
    (bkz: 2700 yıllık kitabenin üzerine adını kazıyan yavşak)
    (bkz: tarihi mezar taşını kimyasalla temizlemek)
    (bkz: allianoi antik kentine birtakım sütunlar demek)
    (bkz: çanak çömlek bizi durduramaz)
    (bkz: rumeli hisarı'na camii yapılması)
    (bkz: restorasyon yaparken tarihi eseri mahvetmek)
    (bkz: restorasyon bahanesiyle tarihe tecavüz etmek)
    (bkz: vahdettin köşkü'nün restorasyon sonrası hali)
    (bkz: vilayet camii'ne yapılan restorasyon)
    (bkz: yedikule bostanları imara açılıyor)
    (bkz: yedikule hisarı'na helikopter pisti yapılması)
    (bkz: yedikule'de çalınan 1600 yıllık bizans kartalı)
    (bkz: fatma şahin'in antik mozaiklerin üzerine basması)

    bonus: (bkz: #36219910)
    (bkz: akp'nin katlettiği tarihi eserler)
    (bkz: menderes'in istanbul'da yaptığı kültür katliamı)
    (bkz: sümela manastırı)
    (bkz: zeus sunağı/@kase)