Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. florida'dan adam çıkmaz abi

    hep merak etmişimdir yabancı ülkelerde de bizdeki gibi memleket muhabbeti var mı diye. mesela amerika'da new york'a gidip ben "new york'ta doğdum ama anam babam dallas'lı" dendiğinde irite olma durumu var mı? ya da insanlar kendi aralarında konuşurken şöyle diyaloglar geçiyor mu :

    - kız nereliymiş?
    + virginia. ama aslen kuzey carolaynalı
    - olm onlardan adam çıkmaz amk. beş para etmez yobaz hepsi. kızılderili falan olmasın olm onların adetleri farklı uyuşamazsınız siz olmaz yani.

    - kardeş nerelisin sen?
    + new york
    - aslen nerelisin ?
    + ????

    ya da haberlerde şöyle bir flaş haber geçiyor mu : "virginia'da neden ayine gelmedin dayağı"

    ya da "abi kansas'tan sonrasına atacaksın atom bombasını ülke tertemiz olacak" diyen birileri var mı?

    bir ton işim var ama oturup bunu düşünüyorum şimdi. herkesi kendimiz gibi sanıyor olmam da ayrı bir öküzlük tabi.

  • 2. 1 kasım'da oyum php'ye

    işlemciye yapılan büyük oyunu bozmak için 1 kasım'da oyum php'ye. yoksa parallel programlama denen illet gelir istikrar bozulur, bootlooplara düşeriz mazallah.

  • 3. kimya profesörünün uyuşturucu yaparken yakalanması

    (bkz: karısı da orospuysa)

  • 4. nasa'nın bilal erdoğan'ın zekasını incelemesi

  • 5. facebook'ta babayı troll'lemek

  • 6. sao tome başbakanının kendisini atatürk sanması

    (bkz: lan bu sayfayı nerden buldun)

  • 7. tası tarağı toplayıp gidilebilecek köyler listesi

    ufak çapta bir guugıl taramasıyla oluşturmaya çalıştığım liste ve evet, o siteden, bu siteden aldım hepsini.. nihayetinde şahsıma ait güzellik tercihleri olduğu için göreceli olabilir, hatta öyledir.. tutup da, "ulan götelek buraya da köy mü diyorsun şunlar varken.." diye serzenişler atmayın üzerime, üzülürüm..

    1) flam, norveç

    fotoğraf 1, fotoğraf 2..

    2) eze, fransa

    fotoğraf 1, fotoğraf 2, fotoğraf 3

    3) bibury, ingiltere

    fotoğraf 1, fotoğraf 2, fotoğraf 3..

    4) şirince, türkiye

    fotoğraf 1, fotoğraf 2..

    5) gölyazı, türkiye

    fotoğraf 1, fotoğraf 2, fotoğraf 3..

    6) fort baurtange, hollanda

    fotoğraf 1, fotoğraf 2..

    7) popeye, malta

    fotoğraf 1, fotoğraf 2, fotoğraf 3..

    8) hobbiton, yeni zelanda

    fotoğraf 1, fotoğraf 2, fotoğraf 3..

    9) riomaggiore, italya

    fotoğraf 1, fotoğraf 2, fotoğraf 3, fotoğraf 4..

    10) hallstatt, avusturya

    fotoğraf 1, fotoğraf 2, fotoğraf 3..

    11) okluk, türkiye

    fotoğraf 1, fotoğraf 2..

    12) lavenham, ingiltere

    fotoğraf 1, fotoğraf 2..

    13) folegandros, yunanistan

    fotoğraf 1, fotoğraf 2, fotoğraf 3..

    14) birgi, türkiye

    fotoğraf 1, fotoğraf 2, fotoğraf 3..

    15) wengen, isviçre

    fotoğraf 1, fotoğraf 2, fotoğraf 3..

    16) sığacık, türkiye

    fotoğraf 1, fotoğraf 2, fotoğraf 3..

    17) cesky krumlov, çek cumhuriyeti

    fotoğraf 1, fotoğraf 2, fotoğraf 3..

    18) göreme, türkiye

    fotoğraf 1, fotoğraf 2..

    19) shirakawa-go, japonya

    fotoğraf 1, fotoğraf 2, fotoğraf 3..

    20) sidi bou said, tunus

    fotoğraf 1, fotoğraf 2, fotoğraf 3..

    21) pariangan, endonezya

    fotoğraf 1, fotoğraf 2..

    22) cumalıkızık, türkiye

    fotoğraf 1, fotoğraf 2, fotoğraf 3..

    23) kaysersberg, fransa

    fotoğraf 1, fotoğraf 2..

    24) cuenca, ispanya

    fotoğraf 1, fotoğraf 2, fotoğraf 3..

    kapanışı da türkiye'nin güzide bir şehri olan yozgat'a ait kadılı köyü ile yapalım,

    25) kadılı, türkiye

    fotoğraf 1, fotoğraf 2, fotoğraf 3..

    belki sonra devam ederim.. sıkıldım, köy nedir lan.. yaşasın şehir hayatı..

  • 8. ak parti'nin türkiye projeleri afişi

    uzerinde cok konusmaya gerek yok.
    akp reklami yapmak icin paylasilan gorsele ait link tiklaninca karsimiza cikan 'ulaşmaya çalıştığınız internet sitesi istanbul 1. sulh ceza mahkemesi'nın 03.04.2015 tarihli 2015/1644 d. iş ve / sayılı kararı ile erişime engellenmiştir' metni, tum vaatlere ve asil icraate dair en gercekci dusunceye ulasmaniz icin yeterlidir.

    editten onceki entry, ve orijinal linkin gorseli icin: http://hizliresim.com/yjgp4e
    (360 derece mi dondun eyy stark?)

  • 9. enpara.com

    günlük eft/havale limitini 3 milyon liradan 18 milyon liraya çıkartabildiğiniz bankacılık hizmetidir. geçen gün sneijder'in bonservisini alırken lazım oldu oradan biliyorum.

  • 10. hdp mitinginde kürtleri dağa çağıran pkk'lı

    neden hep hdp mitinglerinde böyle şeyler yaşanıyor, şaşılacak şey.

    https://www.facebook.com/…i/videos/851042634967685/
    ypg ve pkk terör örgütlerine, apo'ya selamlarını yollayarak konuşmasına başlıyor.

    hangi eşbaşkanın konuşması öncesinde/sonrasında sahneye çıktı acaba bu pkk'lı?
    bayılıyorum bu hdp mitinglerine...apo'ya sevgiler, her yer pkk bayrağı, kürtleri dağa çağırmalar...

    mitinglerinde pkk'ya yer veriyorlar, sonra eşbaşkanları çıkıp: "biz yapmadık, kuzenimiz yapmış" moduna giriyor. al işte la al videosu da var, neyin inkarı, neyin dezenformasyonu?

    şimdi sözlükteki pkk artıklarının foşşist foşşist nidalarını dinleyelim hep beraber.
    söz sizde pkk artıkları.

    edit: "şaşılacak şey" derkenki ironiyi anlamayanlar olmuş. belirtmek istedim. allah aşkına yeni nesil, ironiye biraz aşinalık lütfen.
    edit 2: siz pkk artıklarının lafına bakmayın. mart 2015 mitinginden. yani ne çözüm süreci var ortada ne de başka bir şey.

    acaba o miting hdp'nin değil de başka partinin olsaydı, o konuşan kokuşmuş pkk'lı yerine de kokuşmuş bir ışidli olsaydı ve kobani'ye cihata çağırsaydı? pkk artıkları tepkiniz nasıl olurdu?

  • 11. sayısalcı mısın sözelci mi'nin ingilizcesi

    (bkz: are you employed or unemployed)

  • 12. kabataş saldırısına şahit olandan yardım istiyorum

  • 13. faruk çelik'in hazırlattığı istiklal marşı klibi

    şimdi ben, allahla konuştum faruk çelik ile bir birlikteliğimiz yok dedi desem herkesin garibine gider, deli lan bu derler.

    18 milyon oy almış bir partinin reklamında allah bizimle beraber deyince kimsenin garibine gitmiyor.

    sizce bu garip değil mi ?

  • 14. akp'nin türkiye'ye verdiği en büyük ders

  • 15. anayasa'nın 2. ve 3. maddelerini değiştireceğiz

    adam hırsla sayıyor (beden dili de çok uygun. hani kaptırıp gidersin ya! onun gibi):

    "söyledik bunu, gelin yök'ü kaldıralım, seçim yasasını değiştirelim, lider sultasını kaldıralım, anayasa'yı değiştirelim, tabi söyledik bütün bunların tamamını."

    devam ederken iştahla, örneğin "seçim yasasını değiştirelim" derken -sanırım- banu güven "anayasa?" diyor arada, kemal bey devam ediyor, bir daha "anayasa?" diyor, "anayasayı değiştirelim" diyor kemal bey ritminden ödün vermeden. "anayasanın 2. ve 3. maddeleri mesela?" diyor yine gazeteci arada. "tabi, söyledik bütün bunların tamamını" diyor.

    adam moda girmiş konuşuyor. "söyledik bütün bunların tamamını" cümlesinden de anlaşılacağı üzere adam tekrar geçiyor. siz duydunuz mu şimdiye kadar iki ve üçü değiştireceğiz diye? yok.

    ama şöyle bir anayasa taslak önerileri var mesela:

    "başlangıç

    "çatalhöyük'ten bu yana toprağı yoğurup, uygarlığı inşa eden, bin yıldır dostlukla yaşayan; balkanlardan, kafkaslardan, orta asya'dan, mezopotamya'dan yollara düşen, anadolu'da buluşan kadim uygarlıkların mirasçısı olan türkiye cumhuriyeti ahalisi; çanakkale'de, sakarya'da, afyon'da, “istiklal destanınıö dünyaya haykırmış, mazlum uluslara rehber olmuş; mustafa kemal atatürk'ün önderliğinde her türlü ayrımcılığı reddederek, farklılıkları ve kültürel çoğulculuğu, ulusal bütünlük anlayışı içinde zenginliklerin kaynağı olarak kabul eden eşitlik anlayışıyla ve 'türk ulusu' adıyla; insan onuruna, insan haklarına, hukukun üstünlüğüne, sosyal adalete, katılımcı ve çoğulcu demokrasi anlayışına dayalı laik cumhuriyetin kurum ve kurallarını düzenleyen; tarihi ve kültürel mirasımızla çevre değerlerimizi koruma ve yaşatma amacı taşıyan bu anayasayı ortak iradesi ile oluşturmuş; köken, dil, cinsiyet, inanç ayrımı yapmaksızın, bize yadigar olan, “türkiyeö adıyla andığımız bu güzel ülkeyi yurt edinmiş nesiller olarak; 'ay yıldızlı' bayrak altında; egemen irademizin ve cumhuriyetimizin kurucusu mustafa kemal atatürk'ün 'çağdaş uygarlık hedefi' ile 'ebedi barış idealine' bağlılığımızın ifadesi olarak; seçilmiş temsilcilerimizle birlikte, bu anayasayı kabul ediyor, ilerleyen bilimin ışığında, sürekli değişen dünyanın gereklerine uygun olarak, yurttaşlar arasında dayanışma ve gönüllü birlikteliğe dayalı bir anlayışla; gelecek kuşakların özgürlüğü, huzur, refah ve mutluluğu için; bu anayasa'ya sahip çıkacakları ve meşruiyetini yitirmiş herkese karşı direnme hakkını kullanacakları inancı ile, gelecek kuşaklara emanet ve tevdi ediyoruz."

    genel esaslar

    devletin şekli

    "türkiye devleti bir cumhuriyettir."

    cumhuriyetin nitelikleri

    "türkiye cumhuriyeti, toplumun huzuru, milli dayanışma ve adalet anlayışı içinde, insan haklarına dayalı, atatürk milliyetçiliğine bağlı, başlangıçta belirtilen temel ilkelere dayanan, demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devletidir." devletin bütünlüğü, resmi dili, bayrağı, millî marşı ve başkenti

    "türkiye devleti, ülkesi ve milletiyle bölünmez bir bütündür. dili türkçedir. bayrağı, şekli kanununda belirtilen, beyaz ay yıldızlı al bayraktır. millî marşı 'istiklal marşı'dır. başkenti ankara'dır."

    değiştirilemeyecek hükümler

    "anayasanın 1 inci maddesindeki devletin şeklinin cumhuriyet olduğu hakkındaki hüküm ile, 2 nci maddesindeki cumhuriyetin nitelikleri ve 3 üncü maddesi hükümleri değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif edilemez."

    ..."

    ha ben isterim çok dilli olsun, o ayrı da adam öyle bir şey demiyor.

  • 16. edirne'de yakalanan su maymunu

    yazık olmuş splinter ustaya, kendisi hocaların hocası bir kaplumbağa terbiyecisiydi. bu şekilde ölmesi üzücü olmuş. allah rahmet eylesin.

  • 17. havyayla burnunu yakmamış elektronikçi

  • 18. dürüme wrap demek

    wrap wrap yapın da ass'inize sokun demek istediğim kelime.

    allah cezanızı versin ulan. adam açmış bir kıytırık dürümcü dükkanı. dürüm değil de "wrap" yazmış. wrap ne lan wrap? dürüm derken varoş mu kaçıyor? dilinden bu kadar utanıyorsan ne diye bu ülkede yaşıyorsun ki?

    hangi ara bu kadar küreselleştin de önünü yabancı müşteriden alamıyorsun a özenti gebeş.

    oh be!

  • 19. sokak müzisyenlerine kahve ikram etmek

    kış aylarında sokakta müzik yapan insanların hem ellerini hem de içini ısıtabilecek, onları motive edip işlerini keyifle yapmalarına katkı sağlayacak, bahşiş bırakmaktan daha anlamlı, güzel bir davranış.

    kalabalık bir caddenin kaldırımlarında müzik yapıyorum. güneş yolu ısıtsa da kaldırımlar hep gölgede kalıyor. ben de soğuğa çözüm olarak parmak uçları kesik eldivenlerimi giyerek yapıyorum müziğimi. tabi bu önlemim kısa bir süreliğine soğuğu engelliyor.

    bir dükkanın önünde yine bir gün müziğimi yaparken, dükkan sahibi yanıma gelip ''kolay gelsin'' dedi. teşekkür etme anlamında gülümseyip başımı salladım. adam geri içeri girip, yaklaşık 2 dakika sonra geri yanıma geldi. elindeki kupayı yanıma bırakıp ''için ısınsın, hava çok soğuk'' dedi ve geri dükkanına girdi.

    hala güzel insanların olduğuna inandım.

  • 20. yabancı uyruklu bir erkekle evlenmek

    niteliksiz türk erkeklerinin, türk kadınlarında "siz avrupalı kadınların yanında leşsiniz; aklı başında, doğru düzgün avrupalı erkekler sizi asla tercih etmezler" biçiminde bir algı oluşturmaya çalışmalarının nedeni, türk erkeklerinin büyük bir çoğunluğunu oluşturan bu tiplerin, avrupalı erkeklerin karşısında hissettikleri eziklik, kompleks ve kıskançlıktır.

    önümüzdeki bir ay içinde alman erkek arkadaşımla evleniyorum. erkek arkadaşım benden 2 yaş küçüktür; daha önce hiç evlenmemiştir ve çocuğu yoktur; hem hukuk hem de mühendislik mezunudur ve türkiye'deki ortalama bir üniversite mezununun 10 katı kadar para kazandığı bir işi vardır; boyu 1.80'in üzerindedir, fittir ve yakışıklıdır; heteroseksüeldir, hiçbir cinsel bozukluğu veya yetersizliği yoktur, libidosu yüksektir; kadın erkek eşitliğine sonuna kadar inanır ve ilişkimiz her konuda eşitlik ve saygı üzerine kuruludur; entelektüeldir, liberaldir, tek eşlidir, dürüsttür, esprilidir, eğlencelidir ve bunlara rağmen egosu yüksek bile değildir.

    ve erkek arkadaşımın çağdaş avrupalı erkek standartlarında ortalamanın çok da üzerinde olmadığını söyleyebilirim. elbette ki çapsız ve egomanyak türk erkeklerinin türk kadınlarını aşağılayıp, kendilerine mahkummuş gibi hissettirmedikçe avrupalı erkekler karşısında hiçbir şansları yoktur.

    oysa gerçekte eğitimli, kendine güvenli, bakımlı bir türk kadını avrupa'da inanılmaz rağbet gören akdeniz kadını fiziğiyle, egzotikliğiyle, duygusal ve tutkulu karakteriyle avrupalı erkekler konusunda son derece yüksek bir şansa sahiptir.

    nasıl ki ataerkil ve müslüman türk erkekleri kendilerini kontrol etmek ve karakterlerini geliştirmek yerine kadınları örtüp, kapatıp, baskı altında tutmayı tercih ediyorlarsa; işte yine klasik türk erkeği bu konuda da kendi niteliklerini geliştirmek yerine kadınlarını aşağılayıp küçülterek şansını yükseltmeyi tercih etmektedir.

    üzgünüm ama gerçekten acınası insanlarsınız.

  • 21. recep tayyip erdoğan'ın darbe planı

  • 22. ersun yanal

    normalde sözlükte futbol entrysi yazmıyorum, hatta son zamanlarda entry bile yazmıyorum ama ersun yanal konusunda hassasım 1-2 bi şey yazmam lazım.

    ersun yanal'ın fenerbahçe'ye gelmesini hep çok istedim. şimdi baktım bundan önce 32 entryim var kendisiyle ilgili tarihleriyle beraber bakıp okuyabilir isteyen.

    fenerbahçe aykut'un takımın karakteriyle oynaması sonrası ersun yanal göreve geldiğinde çok derece silik, çekingen ve korkak oynayan bir takımdı. galatasaray maçlarını kendi yarı sahamızda kabul ederdik. hatta bu anlayış hocanın ilk galatasaray maçı olan süper kupa'ya da yansımıştı ama o zamanlar bu anlayışı değiştirebilecek yer yüzündeki tek hocanın ersun yanal olduğunu bildiğim için göreve gelmesi %100 doğruydu. o takımı ersun yanal'dan başkası şampiyon yapamazdı bunu bi kenara koyalım.

    bugün durum öyle değil. o zaman olduğundan daha kolay her şey. bugün herhangi bir teknik adam fenerbahçe'yi şampiyon yapabilir bu ersun yanal da olur, hiddink de olur, otto baric de olur hatta arttırıyorum çok af edersiniz aykut bile olur.

    ersun yanal fenerbahçe'ye dönsün mü? dönmesin. neden?

    kaan kural'ın çok sevdiğim bir yazısı vardır içinde

    "ama nadiren de olsa mucizeler gerçekleşir. nadiren de olsa insana umut etmenin iyi bir şey olduğunu hatırlatan, hayatın güzel olduğunu gösteren olaylar olur. mesela platonik aşkınız da yunan mitolojisiyle çok ilgilidir ve o sığ erkek arkadaşının aksine siz bu ve pek çok konuda daha bilgilisinizdir. derste yaptığınız, hera ile zeus'un ilişkisini anlatan sunum çok ilgisini çekmiştir. sizi daha yakından tanımak ister. ya da daha yakın bir ihtimalle porsche'li çocuk bir manken sevgili bulmuş ve sizin narin platonik aşkınızı ortada bırakmış olabilir ve ağlayacak bir omuz arıyordur.
    ne olursa olsun, o fırsat elinize geçerse kim olduğunuzu doğru şekilde ortaya koyabilmelisiniz. kalbiniz hayatınızda hiç olmadığı, hatta hiç tahmin edemeyeceğiniz kadar hızlı atarken bile o anın değerini bilmeli ve hakkını verebilmelisiniz. sonunda hiçbir yere gitmese bile, 2.5 yıldır beklediğiniz o an karşınıza çıktığı zaman berbat etmek istemezsiniz"

    şeklinde bir bölüm geçer...

    ersun yanal teknik direktörlüğe başladığı günden beri fenerbahçe teknik direktörü olmayı hayal etti, bunun için yaşadı. doğru mudur bilmem ama hangi takımı çalıştırırsa çalıştırsın bilgisayarında kendi takımının yanı sıra bir de fenerbahçeli oyuncuların verilerinin bulunduğu bi dosya bulundurur derler hatta.

    sonra o nadiren de olsa gerçekleşen mucizelerden biri oldu ve yıllardır hak ettiği fenerbahçe teknik direktörlüğüne getirildi. hak ederek diyorum çünkü bunu rıdvan, oğuz, aykut, ismail kartal gibi fenerli eski futbolcu olarak değil çalıştırdığı her takıma karakterli bir oyun oynattığı, zamanla "ersun yanal takımı" gibi bi kavramı türk futboluna kattığı için yaptı. soyunma odasındaki ses kaydını hatırlarsanız "ben buraya fenerbahçe ile gelmedim" demişti, boş laf değildi. galatasaray derbisinden önce kalbine stent takması gerekti, kaan kural'ın yazısındaki gibi o fırsat eline geçtiğinde kalbi hayatında hiç olmadığı, hatta hiç tahmin edemeyeceği kadar hızlı çarptığı içindi belki.

    ama yine kaan kural'ın yazısındaki gibi hayatı boyunca beklediği o an karşısına çıkınca berbat etmedi ve hakkını verdi. çok güzel bir hikaye yazarak babasının, kendisinin ve oğlunun takımını şampiyon yaptı ama onur sadece onur sadece oğlunun adı değildi ve kendisine yaşatılanlar sonrası istifa etti. öyle aykut gibi yalandan da değil üstelik arkasına bakmadan çekip gitti.

    dönmesin dedim neden?

    hoca çok güzel bir hikaye yazdı ve ben istiyorum ki o hikaye bırakalım çok güzel kalsın. ersun yanal bazen fenerbahçe bugünlerde olduğu gibi kötü gittiğinde bazen nisan yağmurlarıyla hatırlansın. bu takımın işler kötü gittiğinde en büyük efsanesi alex'i bile nasıl harcadığı malumken ersun yanal sadece güzel anılar bıraktığı yere geri dönüp o güzel anıları riske atmasın. güzel kalmayı beceremiyoruz bi çünkü. kimse her zaman kazanamaz. 2 sene şampiyon yapıp 3. sene yapamasa ve kovulsa ne nisan yağmurlarıyla gelen şampiyonluk hatırlanır ne de oynattığı futbol. yapamadığı 3. seneyle hatırlar insanlar. özetle ersun yanal'ın fenerbahçe'si çok güzel bir hikayeydi, bırakalım öyle kalsın.

    bu arada yukarıda "trabzonspor şampiyondur" dediği falan iddia edilmiş hiçbir zaman öyle bi şey demediği gibi trabzon'dan ayrılmasının/istenmemesinin en büyük nedenlerinden biri de direkt budur zaten.

    son olarak geçtiğimiz günlerde kendisiyle konuştum ve sadece şunu söyleyeyim aziz yıldırım olduğu sürece fenerbahçe'ye dönmeyecek.

    entryyi de kendisinin sözüyle bitireyim: fenerbahçe büyük takım, kendini kurtarır...

  • 23. seçimden koalisyon çıkarsa gençler iş bulamaz

    (bkz: şeytan sizi fakirlikle korkutur)

  • 24. felipe melo

    7 maçta 4 sarı kart 1 kart görmüştür.

    türkiye ki atibanın bile leblebi gibi kırmızı kartla atıldığı süper! ligte kırmızı kart görmeden sezon bitirmişliği vardı.

  • 25. chp ile kürdistan'a son 4 gün

    iktidar elden gidiyor.

    rant elden gidiyor.

    savcıların eli kolu açılıyor.

    maaşlarınızın yattığı iban numaralarından kimlikleriniz deşifre oluyor.

    ve alayınız hakkında boyunuz kadar hakaret davaları açılıyor.

    zorlamayın çok.

    4 gün kaldı.

  • 26. arog yahşi batı pek yakında ali baba ve 7 cüceler

    hepsini toplasan bir "her şey çok güzel olacak" etmez.

  • 27. akp'li seçmeni aşağılamak

    her gün büyük bir zevkle gerçekleştirdiğim eylem. suratlarına baka baka "hırsızı desteklemek, bakara makara diyeni desteklemek ne kadar doğru?"diye sordukça hebele hübele montaj diye kıvranmalarını izlemek çok hoşuma gidiyor. yeni osmanlıcılık akımındaki arkadaşlara da osmanlı tarihiyle ilgili sorular sorarak rencide olmalarını sağlıyorum, iranlıların dahi bildiği kasidelerin içeriğini geçtim adını, onu da geçtim kim tarafından yazıldıklarını dahi bilmediği halde ikinci abdülhamit han, ulu hakan diye beyni boş bilgilerle doldurulmuş bu aptallar sürüsünü siyasi tartışmaya girmeden bilgi yoluyla ezmek en büyük zevklerimden biri. istedikleri kadar iktidara çanak tutsunlar ömürleri boyunca değişmeyecek tek şey aptallıkları ve cahil mutlulukları.
    (bkz: ignorance is bliss), yersen!

  • 28. sigara molası mesaiden sayılır mı

    günaydın kardeşim öncelikle hayırlı forumlar, bence sayılır çünkü çalışanların 20 kişi olduğunu ve 20 kişininde sıçtığını düşünürsek patron her ay 20 kişiye sıçması için para veriyor.

    tanım : öğlen vakti aşırı bir motivasyonla sözlüğü viran etmeye çalışan müptezelin açtığı başlık.

  • 29. vodafone arena

    açılması için acele etmememiz gereken yeni ve artık daimi evimizdir.

    eski evimizi güzel günlerin habercisi olan zamanlarda yıktık, yeni evimizi de güzel günlerin başlangıcında açalım.

    hatırlarsınız;

    12 mayıs 2013 pazar günü inönü’de son maç gençlerbirliği ile oynanacaktı. 110 yıllık camianın son elli yılına çatı olmuş bir mabedin son gününde taraftar heyecan, coşku ve burukluk vardı. öncesinde evimizi yıkıp gökdelen dikmek isteyenlere hayır demiştik, baba toprağını terk etmeyeceğimizi söylemiştik. o gün dolmabahçe, çarşı içi ve akaretle yokuşunda binlerce taraftar son günde vedaya hazırlanıyordu. derken dolmabahçe’de motosikletli polisler kalabalığın içine tüm zibidilikleriyle daldılar, taraftar isyan etti ve polisler havaya ateş açtılar. sonrası isyan, gaz bombası ve arbede. evimizdeki son günümüzde gaz yemiştik. bunu bir köşeye yazdık.

    şimdiki zamandan iki haziran önce, yani maçtan yaklaşık yirmi gün sonra bu sefer bıyıklı ve adamları stadımızın sadece 2.3 km ötesinde, yani yan sokaktaki komşumuzun bahçesine göz dikmişti, kışla, avm, otel yapacaktı. milyonlarca insan yıllardır hayat tarzımıza, değerlerimize, ne yiyeceğimize, ne içeceğimize, nasıl sevişeceğimize ve nasıl doğuracağımıza karar vermek isteyen bıyıklıya hayır dedi. bıyıklı yaktı, yıktı, dövdü ama yirmi gün önce evimizin son gününü bize zehir edenlere soracak bir hesabımız vardı, yeter ulan dedik. yardım ettik, toma çaldık, evin inşaatından makine çıkartıp poma yaptık, kısacası dur dedik, çok dayak yedik, çok gaz yedik, çok arkadaş kaybettik, ama değdi, sonunda bir diktatöre ilk defa dur dedik.

    bugün bize tinerci diyenler var ya, hani sekiztaş, eziktaş diye komiklik yapanlar, o günlerde akaretler yokuşunda götlerini biz kurtardık. ama feda olsun, isteyerek yaptık, içimizden gele gele, hiç gocunmadan yaptık, hatırlatalım o gün dediklerimizi, bu stadı gecikeceğini o gün biliyorduk. (bkz: #34246879)

    sonrasında kulübümüzle çok uğraşıldı, inşaat hafriyatında tarihi eser arandı, olmadık tehditler savurdular, sponsorlar çektirdiler, göndermedik müfettiş bırakmadılar, hatta götlerinden taraftar gurubu uydurup şampiyonluğumuzu bile engellediler.

    bu diktatör bir kasım seçiminde gelmişti, tesadüfe bakın ki yine bir kasım seçiminde artık yerinden çok rahatsız ve tedirgin. bu kasım çok sıcak olacak diyor umudumuzda bir ses.

    o yüzden acele etmeyin, kendi imkanımızla yaparız dedik, neredeyse yaptık, borçla harçla, sürünme ile de olsa yaptık. ağız tadıyla da açalım.

    aceleye hiç gerek yok.
    beyaz günlere siyah kanatlar çırpmamıza az kaldı.

  • 30. tamirci çırağı şarkısındaki hakkı yenen kız

    yıllardır günahına girilen genç kızdır. bu şerefli ve namuslu hanım kızımız yıllardır haksız yere eleştiriliyor.

    şimdi otuzbirci tamirci çırağının ne yaptığına bir bakalım;

    ''ustama dedim ki bugün giymeyim tulumları
    arkası puslu aynamda taradım saçlarımı''

    yani bu eleman o gün tamirci halinden epey uzak ve yabancı birisi gibiydi.

    ''arabanın kapısını açtım açtım girsin içeri
    kalktı hilal kaşları sordu kim bu serseri''

    şimdi kendinizi bu kızın yerine koyun arkadaşlar. arabanızı tamirden almaya gittiğinizde, saçlarını geriye taramış ve şık giyimli birisi durup durup dururken ağzınızın içine bakarak kapınızı açsa ''sen kimsin kardeşim'' demez misiniz ?

    bu kız da aynısını yapmış. evet, biraz sert bir tepki vermiş ama sonuçta 40 sene öncesinin türkiyesinden bahsediyoruz, bırakın da o kadarcık olsun.

    tamirci çırağına da kızamıyorum, bi gençlik heyecanıyla heves etmiş ama olayı tek taraflı anlatıp da kızı tam bir kevaşe durumuna sokması biraz haksızlık olmuş. eğer bu tamirci çırağı kardeşimiz o gün kendisi gibi olsaydı asla böyle tepki ile karşılaşmayacaktı. tüm problem tamirci çırağındadır.

    ben yapım gereği tüm haksızlıkların karşısında duran bir insan olduğum için bu başlığı açmak istedim. eğer isterseniz yine derdimi s.kebilirsiniz ama asla genç bir hanımın hakkının yenmesini söylememe mani olamazsınız.

  • 31. trafikte seks hikayesi okuyan taksici

  • 32. akp mitingine memurları tehditle getirtmek

    başladı yine tipini siktiğimin.

    niye ya? niye? anltsnza brz .s yemin ederim düşünüyorum, bir türlü kafamda belli bir yere oturtamıyorum. bana göre 21.yüzyılda miting yapmak hadi yapıldı diyelim buna gitmek bile başlı başlı başına saçmalıkken birilerini zorla, tehditle, korkutarak bu miting denen garabete toplamak hangi kafanın ürünü?

    başladık yine sabahtan beri. olm ben hattımı yeni aldım daha kendi numaramı ezberleyememişken siz nereden buldunuz da "gelin bu mitingde tarihe tanıklık edelim" diye mesaj gönderiyorsunuz. sadece mesaj yeter mi taciz etmek için tabi ki yetmez. niye tüm binanın hoparlörlerinden "düzenlenecek miting için daire önünden otobüs kalkacaktır" diye bas bas niye bağırıyorsunuz? anonsu duymayanlar için suratını ayda yılda bir gördüğümüz nemrut daire başkanı niye oda oda dolaşıp "bışbıkınımızın mitingine kıtılım sığlıyırız ırkıdışlır ihihih" diye sevimli bir tavşan gibi dolaşıyor.

    şimdi gelin sayılarla biraz size anlatayım, sonuçta matematik yalan söylemez. bakın dikkat ederseniz bugün tarih 27 ekim 2015. yani salı günü, yani hafta içi. 657 sayılı kanuna tabi memurların mesai saatleri nedir? 08:00-17:00. miting ne zaman? saat 15.00'de. yani? mesai saatleri içinde. peki bir memur zorunlu haller dışında mesai saatleri içinde nerede olmak zorunda? çalıştığı kurumda. bizim nerede olmamız isteniyor? sayın başbakanın mitinginde. bu soru-cevaplardaki saçmalığı görebildiniz mi? göremediyseniz tebrikler mükemmel bir ak gezensiniz hesabınıza 100 tl yatmıştır.

    şimdi biraz da anasına hallenilmiş yasalarla bilal'e anlatır gibi anlatmayı deneyelim. bir memur siyasi bir partiye üye olamaz, siyasi bir parti veya kişi yararına/zararına faaliyette de bulunamaz. hımmm peki başka? bir memur mesai saatleri içinde bir mazeret belirtmeden kurum dışında bulunamaz. bunların cezası memuriyetten men edilmeye kadar gider. hmmm peki bizden istenen nedir? mesai saatleri içinde bir siyasi partinin mitingine gitmemiz. hımmm bu siyasi parti lideri kim? ahmet davutoğlu yani başbakan. yani bu bahsettiğim yasaların uygulanmasından sorumlu ilk kişi. bence kendisinin bu zorla çağırmalardan haberi yoktur, yani sonuçta yasaları çiğnemek oluyor bu. başbakan yasaları çiğner mi? çiğnenmesine göz yumar mı? sayın başbakanımızda buna izin verecek yüz var mı? tüm bu bahsettiklerimden sonra nereden baksan tutarsız, nereden baksan ahmakça olan bu uygulamayı fark etmeyen var mı? oha var mı harbiden? tamam kardeş sen bu iq ile mitinge git zaten.

    gitmiycem arkadaşım, gitmiycem. gerekirse mahmut tuncer bayılması yapıcam yine gitmiycem. tüm yasasını, kanununu falan geçtim. bomba mı patlatacaksınız, ne yapacaksınız nereden bileyim lan orada? annem beni her sabah işe gönderiyor, pencereden gidişimi izliyor. "sizin memur oğlan mitingde patlayan bombada öldü" mü diyeceksiniz kadına. sikerler lan gitmiyorum hem neyim var ki kaybedecek 657'imden başka?

    benim yerime gidecek arkadaşlar varsa "başbakanım bana karı bul! yanıyom!" pankartım hazır ama isteyene veririm.

  • 33. 26 ekim 2015 antalyaspor beşiktaş maçı

    yahu arkadaş.. herşeyin çaresini buldular, bir şu "erken sevinmeyin, bak sonra şampiyon olamıyorsunuz, hebele hübele" diyen gerizekalılara çare bulamadılar.

    e be beyinsiz öküz oğlu öküz, ne yapalım? antalya ile oynadığımız maç, haftanın başında 6. sırada olan, senin boktan takımınla arasında sadece 3 puan fark bulunan takımla, deplasmanda, yeni stadında.. 5 tane gol atmışız, şiir gibi top oynuyoruz? ne yapalım, karalar mı bağlayalım?

    sadece şampiyon olunca mı sevineceğiz? e sik kafası sen de şampiyon olamadığın senelerde de gitme o zaman maçlara, izleme, sevinme, "bak sonra şampiyon olamayabiliriz" diye.

    diğer taraftan sadece şampiyon olunca sevinilir diye bir kural mı var? sen şampiyon olsun diye mi tutuyorsun bu takımı? hiç mi birşey ifade etmiyor sana, sahadaki güzel futbol? hiç mi heyecanlanmıyorsun kendi tuttuğun takımın dünkü beşiktaş gibi oynasa.

    lan siz ne kadar ezik, ne kadar zavallı adamlarsınız lan? aziz de, denge de müstehak size.

    edit: hay şampiyonluğunuz batsın be.. şunu diyor adam: "ilk haftalarda havaya girip kendini şampiyon ilan etme" diyorlar size, sevinmeyin demiyorlar."

    ulan beşiktaş şampiyon olur diyen beşiktaş taraftarı yok zaten. onu üç beş futbol uleması ve diğer takım taraftarları söylüyor. böyle devam ederse de zaten şampiyon olur, devam eder etmez ayrı mesele. ha olmasa da sikimden aşşaa, sıçayım o şampiyonluğa. şöyle futbol oynayan takım görüyorum, sevinmeyim de ne yapayım.

    bu mantıkla sene sonuna kadar sevinmeden oturun amk, şampiyon olursanız sevinirsiniz.

  • 34. esas itibariyle'nin beşiktaşlılara ettiği küfür

    'beşiktaşlı olmayanlar orospu çocuğudur' sözleri ile tezahürat yapan bir taraftar grubunu rahatsız etmiştir.

  • 35. türkçeye kazandırılması beklenen 19 aşk sözcüğü

    20. troendeo (swahili dili): onedio'dan ve onedio linklerinden nefret edenlere aşık olmak.

  • 36. selin sayek böke

    "dünyada eğitim konusunda mucizeler yarabilmiş iki ülke var. biri finlandiya biri kore. ikisi de çok farklı eğitim sistemi. demek ki yöntem çok fark etmiyor. ama ikisinin de ortak bir noktası var. öğretmene çok önem veriyorlar."

    -- selin sayek böke

    (bkz: öğretmenlerin yata yata para kazanması)
    (bkz: öğretmenlerin şaka maka 3.000 tl maaş alması)
    (bkz: öğretmenlerin kendini kral sanması)

    -- ekşi sözlük

  • 37. mario gomez

    dün akşam maçın tamamını izledim. gözüm hep mario gomez'in üzerindeydi. adam neyi iyi yapıyor diye gözlemlemek istedim kendimce. adamın kötü yaptığı bir şey göremedim. top tutuyor, takımın atağa çıkması için zaman sağlıyor, top indiriyor, tehlikeli bölgelere pas veriyor, nerede durması gerektiğini biliyor ve en önemlisi şutu kaleye doğru çekiyor.

    neden böyle bir şeye gereksinim duyduğumu anlatayım. ben galatasaray taraftarıyım. dönüp kendi takımımdaki forvetlere baktım. burak yılmaz ve umut bulut. aslında fazla söze gerek yok ama inanın forvetsiz oynadığımızda daha verimli oluyor takımımız. enteresan bir durum var ortada.

    as forvetimiz burak yılmaz olduğundan onunun üzerinden devam ediyorum.

    daha önce burak'ı savunduğum oldu. devşirme forvetten bu kadar çıkıyor doğru ama inanın yıllardır o bölgede sizler bizler oynasak ofsayta bu kadar kalmayız, bu kadar kendimizi yere atmak için parçalamayız. iyi yönlerinden ziyade burak nam-ı diğer bay ofsayt; kendini yere atmaktan, hakeme dönüp itiraz etmekten ve elini başının arasına almaktan maç oynayamıyor. o'na giden 10 topun 2'sini kaybediyor 4'ünde ofsayta takılıyor 3'ünde topa bakarken arkasındaki defans oyuncusuna faul yapıyor - bu alanda dünya'nın en iyisi olabilir - bekleyin o 1 top önüne düşsün de iş yapsın. yahu sayın hamza hocam. biriniz uyarın bu adamı. bu kadar mı acizsiniz? biriniz diyemiyor mu böyle faul olur mu, bu kadar ofsayta kalınır mı diye? adam öğrenmek için asla uğraşmıyor. kendisi bile rahatsız olmuyor bu durumdan.

    keşke bu sene drogba geri gelseydi. özledik be parçalı fil :(

    inanın daha fazla yazamıyorum bu adam hakkında. dün akşam izlediğim bir mario gomez gerçeği var. adam komple forvet. her şeyi tam manasıyla doğru oynuyor. koşmuyor sanıyorsunuz bir bakıyorsunuz adam topla orta sahadan ceza alanına kadar top sürüyor. topu bir saklayışı var, sanırsın yavrusunu düşmanlardan koruyor. adam canla başla mücadele ediyor. ben münchen'den geldim kim la bu takım demiyor. beşiktaş için oynarken bir beşiktaşlı kadar coşku yaşayabiliyor. kaçırdığı golden sonra çökmek yerine daha fazlasını deniyor. adam pes etmeyi bilmiyor. en sevdiğim yanı da bu.

    ey beşiktaşlı kardeşlerim. bu adamın ciddi anlamda değerini bilin. böyle adamlar kolay kolay ülkemize gelmiyor. bizim alacağımız konuşulmuştu ama bir galatasaraylı olarak iyi ki bize gelmemiş dedim dün. nedense bjk forması daha çok yakışmış adama. rakip takımlarımızda dahi olsa böyle adamları ülkemize kazandıranlardan allah razı olsun. kim gelirse gelsin, hangi takımda oynarsa oynasın bu lige kaliteli adamlar geldiği sürece hepsini heyecanla takip edeceğim.

    tanım: ispanyol asıllı alman gol atıcı.

    not: burak ile gomez'i aynı kefeye koymak aslında saçma ama elimizdeki bu beyler bizim bir suçumuz yok :(

    not 2: maşallah dedim merak etmeyin. sakatlanırsa benden bilmeyin sonra :)

  • 38. olcay şahan

    beşiktaş'ın taraftar gücüdür cenk ile birlikte. ikisi de koyu beşiktaşlı ve bizim taraftar ruhumuzu takıma aşılıyorlar.

    kötü oynuyor, yanlış paslar atıyor, koşamıyor. hepsine eyvallah ama bu adamın bir gün bile çıkıp ruhsuz olduğunu görmezsiniz. 5'e 2 pozisyonda kaleye vurmaz mesela. illa ben o golü atacağım tribine girmez. çıkarır pasını, asistini yapar. taraftarımızın alınmadığı maçta boş tribünlere sanki oradalaymışız gibi gol atınca sevinmeye gelir. işte bu ruhtur. takımı sahiplenmedir. olcay'a futbol anlamında her şeyi söylersiniz ama her takımda bi ruh olmalı. bu adam da o ruhtur.

    kendimi bildim bileli beşiktaşlıyım. 2015-2016 sezonunda beşiktaş şampiyon olsun istiyorsam en büyük sebebi bu adamdır. zira olcay'ın olduğu şampiyonluk kutlamalarını izlemek için sabırsızlanıyorum. hadi be olm, olcay için şampiyon olun.

  • 39. şenol güneş

    beşiktaş taraftarına kemoterapi uygulayan hoca.*

  • 40. 1 kasım 2015'te oy kullanmayacak yazarlar

    oy kullanmak için başka şehire gidecem.
    bi zahmet kaldırın kıçınızıda vatandaşlık görevinizi yapın.

  • 41. 26 ekim 2015 koza ipek holding'e el konulması

    cemaatçilerin yeri geldiğinde nasıl çirkinleşebildiğini görmemizi sağlayan olay.

    kuyruk acısı he mi tosunum?

    bak bak şirketine el koymuş paracıkları mı gitmiş benim koçumun kıyamam sana ben.

    finansör diye içeri tıktığınız kuddusi okkır'a say bunu. o kadar zengindi ki belediye kaldırdı cenazesini.

    hukuku siz öldürdünüz. başkası gömüyor. olanlar bundan ibaret.

    edit: tutuklamalar sırasında "hukuk hepimize lazım, etmeyin!" diye bas bas bağıran biz, şimdi yine suçlu olduk öyle mi? size göre türkan saylan da suçluydu, nişanlısını cemaat medyasında hayat kadını diye yansıttığınız yarbay ali tatar da suçluydu zaten.

    edit2: sabahın köründe yaşına başına bakmadan içeri aldığınız ilhan selçuk ve önce ergenekoncu ilan edip sonra şehit cenazesi çıkışıyla hdp milletvekilliği yakıştırdığınız yarbay mehmet alkan 'ı da unutmayın.

  • 42. akın ipek

    şimdi olayı tartışmaya çevirmek istemiyorum, lakin akın ipek, kanaltürk'e çökmemiştir. bilakis iflas etmek üzere olan tuncay özkan'a gayet güzel bir teklifte bulunup, 25 milyon dolara kanalı satın almıştır. hatta tuncay özkan canlı yayında koza grubuna teşekkürler etmiştir:

    alın işte size videosu: https://www.youtube.com/watch?v=elvnsjtboyo

    az biraz bilgi, az biraz vicdan, az biraz insanlık..

  • 43. ali nesin

    bugün facebook'ta müslümanlar bu ülkeye ne özgürlüğü getirdiler ki? diyen birinin sorusuna bir takım cevaplar vermiş.

    öncelikle cevabın caps'i burada: http://i.hizliresim.com/p96a7q.png
    bu da orijinali: https://www.facebook.com/…77/posts/1636465009967204

    ali nesin hem bayrak mitingleri karşıtı hem abdullah gül'ün cumhurbaşkanı olmasına hoşgörü yapmış biri; hem de yetmez ama evetçidir. bana göre onu en çok etkileyen kişi de kadim dostu sevan nişanyan'dır. zira sevan oto biyografisi olan aslanlı yol kitabında ali nesin'le ilgili bir anısını da anlatır. hikayeye göre sevanla ali nesin ramazan ayında yanlış hatırlamıyorsam ege'de bir yerde bir bara/restorana giderler. garsondan bira/alkol isterler ancak garson "ramazan ayındayız" diyerek vermez. ali nesin de e turistlere neden veriyorsunuz diye sorar. onlar gavur der. sevan orada kendi deyimiyle "hoşgörü" yapar, oysa ali nesin "ilkesel" duruşu ile olayı büyütür, nasıl vermezsiniz ulan falan der, sevan onu zor zapteder...

    sevan'ın birinci cumhuriyete düşmanlığını anlamak mümkündür. ikinci cumhuriyetçi olması anlaşılabilirdir. cumhuriyetin toptan yanlış kurulduğunu kitaplaştırmış ve "yanlış cumhuriyet" diye bir kitap da yazmıştır. buna rağmen sevan bir çok yazısında ilk cumhuriyeti yıkmanın pek mümkün olmadığını da dillendirir istemeye istemeye, kürt özerkliğinin hayra alamet olmayacağını söylemişliği vardır. elbette ali nesin'in de bu cumhuriyeti beğenmeme ve başka cumhuriyetler isteme hakkı vardır. böyle bir tavır içinde olup olmadığını da net olarak söyleyemem tabi. ancak islamcıların memlekete ne türlü özgürlükler getirdiği meselesi bunlarla alakalı değil. ali nesin elbette bir akepeli değil. olması mümkün de değil, ancak ali nesin akepe kurulduğundan beri akepeye karşı bulunulması gereken makul insanlarınyoğunlaştığı konumdan da hep uzak durmuştur.

    ali nesin'e göre akepe derin devleti bitirmiş ama yenisini inşaa etmek üzereymiş, ama aslında bitirmiş ve bu olumluymuş yenisini de henüz inşa etmemiş, inşa etmek üzereymiş.

    biten derin devlet dedikleri şey de laiklik, cumhuriyet, devletin bütünlüğü gibi konularda mesela "şeriat getireceğiz ulan" diyen şevki yılmaz'ları ülkeden kovan yapılanma idi. mesela "federatif islam devleti"ni kuracağız diyen salih mirzabeyoğlu gibi adamları hapse atan, hasan mezarcı gibi cumhuriyet'in "şeriat isterük" dediği için kellesini aldığı dedelerinin hesabını 90'lı yıllarda sormaya kalkanları dümdüz eden bildiğin ortalama bir gelişmekte olan devletin kısa vadede demokratlaşması mümkün olmayan savunma mekanizmalarıydı. ali nesin gibiler bahriye üçokları, uğur mumcuları falan bu akepenin güya bitirdiği derin devlet mi öldürdü sanıyor acaba?

    ali nesin'e göre hala 2010 referandumunda "yetmez ama evet" demek gerekliydi.

    ne oldu 2010 referandumu sonrası peki?

    evet hsyk kağıt üzerinde belki daha bir demokratik hal aldı ama bu değişiklikler demokratik hal alsın diye yapılmadı ki.. sonucunu da gördük zaten. ayrıca bu kadar demokrasiyi kaldırabilecek ülkeler var, kaldıramayacak ülkeler var. hukuk sistemi ergenekon'dan sonra bu ülkenin modern insanlarının elinde kalan tek şeydi. modernlere ayrıcalık yapamazdı ama en azından modern adamın, laikliği savunan, yaşam tarzı azınlıkta kalan, ramazanda bira içmek isteyen adamın hakkını da yedirmezdi. sen bu noktayı es geçtin hoca "bu ülkede sekülerler azınlık", parlemento hep muhafazakarlarda olacak zaten, sekülerlerin elinde hiç bir şey olmayacak eğer her şey "tam demokrat" yollarla çözülmeye kalkılırsa. sen evet dedin ve ardından ne oldu bakalım:

    tayyip yargıyı sindirdi, ışide silah gönderirken hiçbir savcı tırları durduramadı, kaçak saray "yargıtayın yapılamaz kararı"na rağmen gözlerimizin önünde zorbalıkla yapıldı, cumhuriyet savcıları hapse atıldı, emniyet cemaatin eline geçti, hukuk sistemi içinde muazam bir kadrolaşma başladı, gezide ebemize atladı. daha ne sayayım? tayyip bildiğin tiran oldu 2010 referandumu sonrasında. görmedin mi?

    ali nesine şunu sormak lazım: evet ali hocam sen şimdi biraz rahat konuşuyorsun da, eğer cemaat ile tayyip kavga yapmasaydı ne yapacaktın? türkiye'yi nasıl bir felaketin bekleyebileceğini göremedin mi cidden 2010 yılında?

    bizim bir idealimiz vardı. türkiye'yi şeyhler ve dervişler devleti olmaktan kurtarabilmek, pozitivizme ve sekülerizme geri kalan her şeyden daha fazla değer vermek. çünkü islam ülkelerinin bu ikisi olmadan isterse her gün seçim yapsın bir adım dahi ileri gidemeyeceğini biliyorduk bunun farkındaydık. bu yüzden biz en azından çerçeveyi koruyacak, ana karkası dik tutacak bir takım güç merkezlerine ihtiyaç duyuyorduk. bu güç merkezleri mesela imam hatip liselerinin sayısını muazzam derecede arttırmaya başlayanların kafasına vuracak "ulan sen ne anlarsın eğitimden, bu kadar imam hatip ne işimize yarayacak, insanların hakkına giriyorsun, boştan yere cahil yetiştiriyorsun, birilerini de cehaletin içinde yaşamaya mahkum ediyorsun, memleketi daha da geri götürüyorsun, çocuklar neden fizik yerine fıkıh dersi alsın (bugün 1 milyon öğrenci imam hatipli) diyecek ve memeleketin çıkarlarını savunacaktı. ama siz bunu gayet postmodern bir tavırla "anti demokratik" buldunuz. ve demokrasinin lokale adapte edilmesi, demokrasi denen şırınganın ayarının yapılması gerektiğini akıl edemediniz. hala daha edemiyorsunuz baksanıza. libya hala adam gibi seçim bile yapamadı her ülke avusturya gibi mi olacak sanıyorsunuz? size kalsa bugün rakka'da halk ışid'i istiyorsa doğru olan ışid'in iktidarda olmasıdır sanıyorum. hala daha aynı zihniyettesiniz. kimin azınlık olduğunun, kimin "öteki" olduğunun farkında değilsiniz bu ülkede.

    cidden hala yetmez ama evetçi olmaya devam mı ediyorsunuz? hala anlamadınız mı?

  • 44. atiba hutchinson

    barcelonalı, manchester cityli ve bayern münihli taraftarlar tarafından antalyaspor'a karşı oynadığı topun abartıldığını söylediği ve tuttukları takımlara bakınca haklı oldukları futbolcu.

    lan sizin topçularınız kimlere karşı oynuyor ? biz bu adamı bedava aldık, sizin bir dünya bonservis verdiğiniz adamları da görüyoruz dünya devi akhisar, dünya devi mersin idman yurdu gibi takımlara karşı.

  • 45. selahattin demirtaş

    haziran seçimlerinden sonra "nasıl oluyorsa" oy verenleri pişman etmiş siyasi lider.

    adam hükümet kurmamış
    meclise bi bakıp çıkmış
    pkk'sı ayrı, akp'si ayrı, mhp'si ayrı, ulusalcısı ayrı üzerine oynamış. her yerde günah keçisi ilan edilmiş, her şeye rağmen bu gergin ortamda ortalığı yumuşatmaya çalışmış ama gene olmamış.
    yahu kardeşim bi görün adamı mecliste neler yapacak, ondan sonra pişman olunacaksa beraber olalım.

  • 46. tinder

    allah'in teksas'inda turk'e denk geldim diye sevinirken agir kezban cikmasi ile beni benden almis dating sicmasi uygulama. anlamadigim bu kezbanlar nasil buraya geliyor amk? isiniz ne olum sizin bu memlekette, siktirin turkiye'de kalin.

    hatun: dallas'a yakin
    hatun: 1 saat mesafede
    bizdik: o zaman en kisa zamanda gorusuyoruz?
    hatun: sanmyrm
    hatun: ben cok amacina uygun kullanmak icin acmadm cnku
    hatun: yakinlarda baska bir turk oldugunu bilmek guzel ama
    bizdik: amac derken?
    bizdik: benim amacimin ne oldugunu nerden biliyorsun ?
    hatun :ben senin amacndan bahsetmdm
    hatun: programn kullanim amacindan bahsettim
    bizdik: peki o zaman sunu sorayim.
    bizdik: tinder'da isin ne?
    hatun: inat diyelim
    bizdik: kime inat?
    hatun: erkek arkadasima

    *isik hizi ile unmatch edilir*

    e be amk kezbani seni..

  • 47. da vinci's demons dizisinde türklere ağır ithamlar

    acaba hangi tarihi dizimizde/filmimizde düşman devleti kötülemeden göstermişiz de buna sallıyoruz bilmeden diye düşündüren haber silsilesi.

    daha en son muhteşem yüzyılda geçen bütün avrupa imparatorları sanki anaokul çıkışlı tahta oturtulmuş gibi gerizekalı olarak gösterilmişti.

    bir garip ülkeyiz hakkaten.

  • 48. ilk yerli otomobilin satılması

    (bkz: kara para aklamak)

  • 49. kabataş gelininin hissettiklerini anlatması

  • 50. kemal kılıçdaroğlu

    çevremde ne kadar orospu çocuğu akp'li hırsız müslüman varsa hepsinin ağzından çıkan cümle şu: "deniz baykal chp'de daha iyiydi, kemal kılıçdaroğlu olmamış chp'ye".

    tabi deniz baykal'ın chp'nin başında olup da partiyi baraj altı bırakması işlerine gelirdi bu şerefsiz oğlu şerefsizlerin...

    ek: pkk'yla ense şaplak ülkeyi bölmek için gizli odalarda görüşen akp'nin göt kılları, kılıçdaroğlu hdp'ye çalışıyor diyorlar vay mk.