Değerli ziyaretçilerimiz,

Öncelikle, sitemize gösterdiğiniz ilgi ve destek için hepinize teşekkür ederiz. Sizlerden gelen geri bildirimler ve beğeniler bizim için büyük bir motivasyon kaynağı oldu.

Sozlock olarak tam 9 senedir her gün ekşisözlük'den okumaya değer içerikleri filtreleyip günlük listeler oluşturduk. Bu işi yaparken kişisel davranmadık, günün en popüler başlıklarının en beğenilen entrylerini aldık listelerimize. Üstelik bu gayretimiz hiç bir zaman ticari bir kaygı taşımadı. Yayına başladığımız ilk günden beri en ufak bir reklam yayınlamadık, sponsorluk anlaşmaları yapmadık. Sozlock üzerinden tek kuruş kazanmadık.

Bütün bunlara rağmen, ne yazık ki son dönemde ekşisözlük yönetimi tarafından alınan bot koruma önlemleri nedeniyle, ekşisözlükten entry çekme ve beğenilen entryleri listeleme hizmetimizi maalesef devam ettiremiyoruz. Bu durum ekşisözlük yönetiminin aldığı bir karar olup, tamamen bizim kontrolümüz dışında gerçekleşmiştir. Bu zorunlu durumdan ötürü yaşanan aksaklık nedeniyle anlayışınıza sığınıyoruz.

Sozlock Ekibi

Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. yurtdışı çıkış harç pulu bedelinin 1500 tl olması

    buna sevinen çeşmeli turizmciye çeşme girsin.

  • 2. blablacar'daki fırsatçı şoförler

    paşam özel araçta yolculuk istiyor, bir de sigara içilmeyecek ama kişi başı 750 lira çok geliyor. rezalet puanım 0, araç sahibi tamamen haklı. serbest piyasa diye bir şey var. fiyat işinize gelmiyorsa insanların vaktini çalmanın bir anlamı yok, ayrıca araç sahibi arkadaşa sabrından ve açıklamalarından dolayı da tebrik ederim iyi dayanmış.

    aynı güzergahta otobüs biletine baktım 650 tl'den başlıyormuş, sizin uçak biletini bilmem kaç gün önceden bilmem hangi kampanya ile bilmem hangi fırsat koltuğunu alarak 500 liraya bilet almanız, araç sahibi arkadaşında dediği gibi insanların sizi bu fiyatın altında taşıyacağı anlamına gelmiyor, o zaman otobüs biletleri 650 lira onlara da diyin ki, ben uçak biletini 500 liraya aldım beni şu kadar fiyatı götürün diye.

    edit: bu arada hanımefendiler ben evlenmek istiyorum şu (#165340496) entryim hanımefendilerin dikkatine, direkt nikah masasına gelecek olan varsa entryimi okusun tanışalım.

  • 3. kuantum 51

    az önce yayımlanan 42 dakikalık albümü 15 dakikada bitirdim. resmî emeklilik başvurusu olmuş. bir gün her şey, herkes biter.

    görünen o ki tarkan, ülkede ve dünyada müzik, sinema, resim, edebiyat alanında neler olup bittiğini hiç ama hiç takip etmemiş, bildiği kapalı havuzun güvenli sularında uzanmış, tanıdığı isimlerle çalışıp klişe ötesi bir iş çıkarmış.

    tarkan'a kızmaya hakkımız var mı? evet. günlerdir burada yazıldı, zarifçe uyarıldı, “vasat iş yapacaksan, hiç yapma daha iyi” dendi. çünkü insanlar tarkan'ı gerçekten ve acayip seviyor. aralarında özel bir bağ var. ondan, ona layık şarkılar duymak istiyor.

    bir çağrısıyla, türkiye'nin hatta dünyanın en başarılı, hitmaker, avangart şarkı yazarlarıyla ve aranjörleriyle çalışabilecek kalibrede bir şarkıcı, bir star, iyi bir insan nasıl olur da kendisini bu vasatlığa, dinozor devri sözlere, ağdalı müziklere, kötü aranjmanlara hapseder. ah be tarkan. üzdün.

  • 4. 14 haziran 2024 almanya iskoçya maçı

    47 ayın sultanı euro 2024 başlıyor.

    turnuvanın ilk maçı olan bu maçta herkesin ortak beklentisi almanya galibiyeti. ama ben türklerin garibandan yana olacağını düşünüyorum.

    gollü beraberlik olsun.

    edit: imla.

  • 5. göbeklitepe künfeyekün sirius portal açma kampı

    dinlerden kurtulursak bilimsel bir uygarlik olacagiz sandiniz degil mi?

  • 6. sınıfın en zekisinin şimdiki mesleği

    doktor olmuş. üroloji cerrahi mi ne amına godumun egemen'i. hoca daha soruyu yazarken çözerdi zeleme köpek.

  • 7. nagehan alçı'nın şiddet gördüm açıklaması

    (bkz: asker esleri maarif takvimine soyunsun)diyen birinin başına gelen olay.

    dün yediğin hurmalar nagi....

  • 8. nagehan alçı

    eski kocasıyla birlikte fetö bankalarından aldıkları ucuz kredilerle boğazda yalı satın almıştı. vay be.

    tv'ye çıkıp siyasi yorum yaparak ve gazetede köşe yazısı yazarak yalı aldı. enteresan. diğer gazeteciler de böyle mi acaba? veya bu kadında ne var da yalı alabiliyor...

    edit: bu kadının "kocasıyla birlikte" yıllarca türk halkına yaptıklarını, ergenekon kumpasına verdiği desteği, muhaliflere yönelik saldırılarını ve çektiği operasyonları unutmayacağız.

  • 9. sıcaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaaak

    mgm bile mevsim normallerinin 10 derece üstünde sıcaklıklar diyor buradaki herbokologlar mevsim normalleri abartmayın diyor. bunun temmuzu var ağustosu var.

    dünya gg.

  • 10. mehmet şimşek'in kantarın topuzunu kaçırması

    kendisi “sömürge valisi” gibi davranmakta.

    bu şekilde vergiyi bizim sırtımıza yüklemesine hiç şaşırmıyorum. işçi, orta direk ve emekliyi hiç sevmediğini biliyorduk zaten. ama kantarın topuzunu gerçekten kaçırdı. yurt dışı çıkış harcının 1500 lira olmasından sonra bu iyice ayyuka çıktı. yazık gerçekten.

  • 11. survivor 2024 all-star

    ogedayı kondisyonu şampiyon yaptı nefiseyi de sigara içmesi şampiyonluktan etti. kamu spotu gibi final oldu.

  • 12. hasan can kaya'nın gözaltına alındığı iddiası

    bize bir sıçış hikayeni anlatır mısın bebiş

  • 13. 14 haziran 2024 eylem tok ve oğlunun yakalanması

    nihayet dedirtmiştir. umarım o takma götünü de oğlunun ağzına sokarlar.

  • 14. diyanet'in türkleri suudilere ispitlemesi

    diyanet’in, seyahat vizesi, işçi vizesi ve ticari vizeyle suudi arabistan’a giden hacı adayı türk vatandaşlarını suudi arabistan yönetimine şikayet ettiği ortaya çıktı. suudilerin, diyanet’in şikayet ettiği türk vatandaşlarını otel otel arayıp bulduğu ve 10 bin riyal (86 bin tl) ceza kestikten sonra sınır dışı ettiği belirtildi.

    yaklaşık 20-25 bin türk vatandaşının yaşadığı sorunun kaynağının diyanet işleri başkanlığı hac hizmetleri daire başkanı hüseyin demirhan olduğu, kendi itirafıyla anlaşıldı.

    diyanet bu ulkenin ustundeki en buyuk kamburdur, bu kadar net.

    kaynak

  • 15. ikamet edilmiş en kötü il

    türkiye'nin yaklaşık 60-65 şehrini 2005 2006-2010 yılları arasında gezdim.
    gözlemlerim o günkü durumları ile ilgili olduğundan şu anki gelişmişlik seviyelerini bilemiyorum ancak çok değiştiğini de sanmam.

    1-) ilk sıraya insanlarının anlayışsızlıklarının, yobaz popülasyonunun fazla olmasından dolayı sakarya'yı yazarım.
    ancak şunu da es geçmemem lazım ki bir kısım insanı cana yakın olmasa da en azından, hoşgörülü ve yardım sever insanlar.
    benim gittiğim dönemde öğrenci popülasyonu az, karadeniz göçmeni fazlaydı.
    muhtemelen öğrenci çehresi ile biraz daha değişmiştir diye düşünüyorum

    2. sırayı burada kesinlikle hiç bir şey yapılamaması, sosyal etkinliğin benim gittiğim dönemde sıfır olması sebebiyle niğde alıyor.
    öyle ki, benim gittiğim dönemde fenerbahçe sevilla'yı elemişti, şehrin merkezinde bulunan bir tane caddesinde arabayla turlamaya çıkmıştık da, daha tam sevinemeden cadde bitmişti.

    şimdilerde durumu nasıl bilmiyorum ama niğde'de durumun çok değişeceğini sanmıyorum.
    en fazla istanbul'un kıyıda köşede kalmış bir semti kadar gelişmiş olabilir diye düşünüyorum.

    3. sırayı trabzon 'a ayırıyorum.
    insanları aksi, şehirde belirli bir alt yapı yok, yapabileceğiniz şeyler sınırlı ve insanları çok sinirli.
    sanırım son dönemlerde araplara da peyderpey satıldığı için şehrin görünümünde değişiklik olmuştur ama zihniyette değişiklik olmadığı hepimizin malumu.

    4. sırada, kilis bulunmakta.
    sanırım şimdilerde nüfus çoğunluğunu suriyelilere kaptırmış.
    ancak benim gittiğim zamanlarda da zaten çoğunluğunu ışid gibi dincilere kaptırmıştı.
    hiçbir şekilde kanunun olmadığı bir şehirdi.
    aynı şekilde de bakımsızdı, sanırım daha kötüye gitmiş.

    5. sıra ise; ki bunu geyik olsun diye söylemiyorum ama ciddi anlamda yozgat var.
    insanlarda ciddi anlamda iletişim probleminin olduğu, tutucu ve bomboş bir şehirdi.
    çok değişiklik olacağını sanmıyorum. en fazla avm sayısı artmıştır.

    6. sırayı bitlis alıyor.
    burayı nasıl şehir yapmışlar, inanın hiç bilmiyorum.
    bitlis'e 2011 yılında gitmiştim ve şehir merkezi sıradan bir kasabadan hallice bir yerdi.
    2011 yılında ana caddelerinin toz toprak için olduğu, erkeklerin kahvelerde, esnaf önündeki iskemlelere oturup, sigara çay içip, ortalıkta memurlar haricinde kadın olmadığı bağnaz bir şehirdi.
    burada da fazla bir şey değiştiğini sanmıyorum zihniyet olarak. öyle ki bir ilçe olan tatvan, bitlis'den daha güzel ve moderndi.

    7. sırada ise maraş yer alıyor.
    bu denli potansiyeli büyük olan bir şehrin, bu denli saçma yönetilmesine ciddi anlamda anlam verememiştim.
    koskoca şehri benim gittiğim dönemlerde akp ve feto yönetiyordu.
    onların zihniyeti her yeri kaplamıştı ve insanlara sosyalleşme, eğlenme izni vermiyorlardı.
    halbuki, maraş insanı cidden acayip, muhafazakar tutucu yanları olsa dahi çok sosyal insanlardı.
    sosyal eğitim ile ciddi anlamda kabuğundan sıyrılabilecek bir şehirdi.

    8. sırada ise diyarbakır yer alıyor.
    çok güzel zamanlar geçirdim diyarbakır'da, insanlarıyla da iyi anlaştım.
    ancak benim gittiğim dönemlerde osman baydemir belediye başkanıydı ve hem akp'nin hem osman baydemir'in gerdiği bir siyasi hava hakimdi şehirde.
    o yüzden de kendinizi asla rahat hissetmiyordunuz.
    halbuki, diyarbakır'ın insanları gerçekten çok cana yakındı ama şehirde o dönem kasvetli bir yapı vardı.
    kaldığım otele 50 metre ötede ses bombası patlamış olması da beni etkiledi sanırım.
    bir de ofis caddesinde, aşırı derecede hırsızlığın, kapkaçın olduğu bir dönemdi, şehirde kuralsızlığın kol gezdiği bir dönemdi.

    şehir için kötü bir dönemde gitmiş olmamın da etkisi çok diye düşünüyorum.

    bunun dışında da kötü anılarım ve kötü olan şehirler gördüm.
    afyon mesela benim dönemimde sadece bir tane mecburiyet caddesi vardı ama gelişime açık bir şehirdi.

    konya'ya 2004 yılında gittiğimde çok yadırgamıştım.
    küpe takan bir erkek olarak," ne olursan ol gel" diyen mevlana'nın türbesine 20 metre uzaklıkta, "erkek adam küpe takmaz karı gibi " diyerek sokak ortasında vatandaş tarafından azarlandığım da olmuştu.
    ama konya aynı zamanda muhteşem bir potansiyeli olan, içerisinde ciddi anlamda güzellikler barındıran ve bağnaz yapıdan koparak kendi gettosunu oluşturmaya çalışan " marjinal "lerin de olduğu bir şehirdi.

    yine bilecik, burdur, gibi iller küçük ama şirin illerdi.
    özellikle burdur inanılmaz doğal bir şehirdi.

    çorum'da da tek mecburiyet caddesi olan bir yerdi ancak 2 farklı halk sunniler ve aleviler'in ortak yaşam oluşturduğu yerler gerçekten nefes alabildiğiniz ve medeniyetin olduğu noktalardı.

    şöyle dönüp baktığımda kötü il sıralamalarımın hepsinde, ataerkil yaşamın sürdüğü, yobazlığın, bağnazlığın, muhafazakârlığın, despotizmin olduğu şehirlerdi.
    gittiğinizde bunalıyor, boğuluyordunuz.
    insanları fanusta yaşamaya zorlayan bir yapı vardı.

    bana göre şehirleri yaşanabilir kılan şey, modernizm ve hoşgörü.
    ataerkil yapı, muhafazakârlık, yobazlık arttıkça o şehirde sosyal psikoloji de bozulmuş oluyor ve insanlar mutsuz yaşamaktan zevk almayan kişilere dönüşüyor.

    türkiye'nin ciddi anlamda ihtiyacı olan şey, gerçek bir aydınlanma dönemidir.
    bu aydınlanma twitter yada sosyal medya ile değil eğitim ile olmalıdır.
    aydınlanmadan anlaşılması gereken şey de bol bol bira rakı içilmesi değil, insanların sosyal birikimlerinin fazla olması, topluma kadınları ve gençlerin entegre edildiği, yaşanılası ve eğlencenin bol olduğu şehirlerin dizayn edilmesi oluşabilecek bir şey bana göre.

  • 16. cahil kızla evlenip onu istediğin gibi eğitmek

    michael corleone'nin deneyip de başaramadığı. arabasını patlattı namussuzlar hanımı içindeyken. apollonia iyi kızdı.

  • 17. ışıkta geçen yayaya bilerek çarpan motorcu

    bu mal değneklerinin anlamadığı bir şey var. trafik ışıkları araç sürücüleri için kural, yayalar için tavsiye niteliğindedir. herhangi bir motorlu aracı kullanabilmek için kursuna gidersin, ışıkları, levhaları, geçiş önceliklerini öğrenirsin, sınava girersin. sonunda trafiğe çıkabilme ehliyetine haiz olursun. yaya olmanın bir ön koşulu yoktur. yolunun üzerinde çocuk da olabilir, deli de olabilir, kör de. dikkat etmesi gereken kişi sürücü olarak sensin. yayanın her zaman önceliği vardır. bakın sadece yaya geçidinde, kırmızı ışıkta falan değil. her zaman. intihar etmek için kendini aracının önüne atan yayaya bile çarpsan, hızına, fren izine vesaire bakılır. önüme çıktı, yol hakkı bendeydi, ben de çarptım, oh olsun diyemezsin. medeni bir toplumda şu hareketi yapan adam gün yüzü göremez.

  • 18. 13 haziran 2024 mbs'in doları terk etmesi

    bir sürü salağın, haberin kaynağına ulaşmayı dahi düşünmeden yine komplo teorilerini ortaya ishal gibi sıçtığı zırva.

    lan oğlum, halen dolarla işlem görüyor petrol, gerizekalı mısınız? böyle bir şey olsa dolarda hareketlilik olur. nasıl bir malsınız siz?

    anlaşma 5 yılda bir otomatik olarak yenilenir. şuradan görebilirsiniz ve kaynağı da bu sitedir;

    http://www.gao.gov/assets/130/126054.pdf

    bu mallığınız beni öldürüyor. herifler yeni dünya düzenini bile kurmuşlar, entrilere bak, kafasına sıçtıklarım.

    edit: link düzeltildi.

  • 19. türkiye'deki ter kokusunun sebebi

    duş evet en önemli faktörlerden biri, bir diğeri belki beslenme ile alakalı olabilir ama bence bir de ülkede üretilen kıyafetlerin kalitesizliği de bir sebep. şöyle ki bir çok markanın gömleği, tişörtü büyük oranda polyesterden veya benzeri hammaddelerden üretiliyor ve bu maddeler de çok çabuk koku yapan maddeler. üstüne plastik giyiyorsun gibi bir şey yani. pamuklu ya da keten almaya kalksanız bu sefer de dünyanın parası, herkesin de bu imkanı yok. yine işin özü ekonomiye dayanıyor.

  • 20. karahantepe'de kaburgaları gözüken insan heykeli

    beni burdan yarramı gönderirsiniz mesajını vermiştir.

    ayrıca bakın ortada din yarak kürek yokken adam sünnetli.

  • 21. ronaldo nazario'nun abartılmış bir futbolcu olması

    messi ve ronaldo'nun tek eksisi, futbolu basit bir istatistik oyunu gibi yorumlayan veletler türetmesi oldu. ronaldo nazario bir efsanedir, prime dönemindeki 4 yılda sokakta tüm çocuklar topa vururken ronaldo diye bağırmıştır, futbolda efsane olmak için 20 sezon istikrarlı oynamak gerekmez.

  • 22. en çok nefret edilen erkek burcu

    insanlar ikiye ayrılır. iyi insanlar ve kötü insanlar.

    yoksa size kazık atan erkeğin yada kızın hangi ayda doğduğu ile alakası yok.

    t: insanlar ikiye ayrılır nokta.

  • 23. 2024 kuraklık ve su krizi

    kabaca suyun %80 i tarımda, %12-13 ü sanayide, kalanı hanelerde kullanılır.

    buradan bakınca havuz iptali ile falan çözülecek bir konu değil bu.

    kaba sulama yöntemlerinin iptali, damlama sulama teknolojilerinin mecburi hale getirilmesi ile tarımda su kullanımı azaltılmaz ise yapacağınız hiçbir tasarruf sonuç vermeyecektir.

  • 24. hagi mi alex mi sergen mi

    sergen ve alex'e sorsanız onlar da hagi der

    not : fenerbostan spor

  • 25. euro 2024

    eskiden (euro 96 ve 94 wc zamanları) insanlar televizyonunu değiştirip bayrak formayla maç saati beklerdi. 2002 wc’de okullarda ders işlenmez maç saati sokaktan el ayak çekilirdi. şimdikinde katılmasak haberimiz bile olmayacak nerdeyse.. hayattaki ümitsizlik ve mutsuzluk bunları da alıp götürmüş

  • 26. abdullah gül'ün kuracağı parti

    yeni parti kuracağı iddia edilen siyasi mefta

    yüzde 0.0001 alır ancak.

    (bkz: ingiliz muhipleri cemiyeti partisi)

  • 27. 14 haziran 2024 istanbul yağmuru

    benim yüzümden gerçekleşmekte olan hava olayıdır.

    eğer bir aydır ha bugün yağdı ha yarın yağacak diye yıkatmadığım arabamı dün akşam üstü artık bu saatten sonra nah yağar diyerek yıkatmasaydım bugün yine hava güllük gülistanlık olacaktı.

    bu yağmur ve rüzgar yüzünden mağdur olan, bez ayakkabısı cıp cıp ıslanan, giydiği t shirt ıslandığı için içi görünen, ıslak elbisesi üstünde kuruyacağı için motoru bozacak olan ve tabii ki yeni yıkattığı arabası çamur olmuş olacak olan herkesten tüm samimiyetimle özür diliyorum.

  • 28. bu ülkede artık katlanamadığınız şeyler

    başka ülkede nasıldır bilemeyecegim ama ... orospu cocuklarının fazlalığı diyeceğim. planlarım da tutmadı ki uzaklaşabileyim. mecburuz amk
    dünyada da bu ortalama varsa sikiyim böyle dünyayı
    bıktım yeter artık

  • 29. polisin resmi araçla çocuğunu okula götürmesi

    neredeyse her sabah şahit olduğum durum.

    bugün bir tanesi tepe lambalarını da açmış, uzaktan vali falan geliyor sandım. beyefendi, paşasını okula götürüyormuş.

    satın alınırken, benzini doldururken, bakımı yapılırken parası bizden çıkan araçları babalarından miras kalmış gibi kullanmak yasal mı, bilemedim.

    edit: bu başlığı rastgele bir polis arabasının içinde gördüğüm çocuk için açmadım. okulun önünde duran iki polis arabasından inen çocuklardan sonra uzaktan tepe lambalarını açarak çocuğu getiren polis aracını gördükten sonra açtım.

    polisin sınava yetişmek için çabalayan öğrencileri motorla ya da arabayla sınava yetiştirmesiyle bunu kıyaslamak da çok saçma olmuş, orada halka yardım eden polisler söz konusu.

    normal vatandaş 0-1 km arası mesafede bile yıllık 15 bin lira servis ücreti ödeyip sabahın köründe çocuğunu kapıda hazır bekletirken polis bebelerinin kamuya ait araçla okula gidip gelmesini normal karşılıyorsanız size de tebrikler.

  • 30. türk mimari anlayışının tek kelimelik özeti

    her boku bilen ama hiçbir konuda bilgisi olmayan siyasi destekli karadenizli müteahhit.

    tek kelime : karadenizlilik.

  • 31. yatak kıyafetiyle mezuniyet törenine giden kızlar

    öyle bir yer ki çöp kovasının bile fikri var.

    gelmiş şeriat övüyor başlık altında. favlayanlar var bir de bunu(swh). sirk yemin ederim sirk.

    t: sözlükteki deve boklarını altından bulup ayıklayabileceğimiz başlıktır. daha iyi bir sözlük deneyimi için buyrunuz.

    olaya yorum dahi yapmıyorum rezaletin daniskası olduğu için. çocukların en güzel anılarından olabilecek bir günü ancak bu zihniyetteki insanlar zehir edebilirdi. aynısı başörtülü bacılarımıza yapılsa kazığa oturtulacak müdürü aklamaya çalışıyor şimdi de bakan bey. koskoca eğitim sistemini hacıların hocaların kucağına bırakan zihniyetten de farklı bir şey beklemiyorduk zaten.

    müfredat, çedes projesi, dışarda mezuniyetin yasaklanması falan derken iş buralara kadar geldi sonunda.
    gelmiş geçmiş en rezalet çağını yaşıyoruz eğitimin de. çocukların kıyafetleri kadar yatağa aç girmesini, çocuk yaşta evlendirilmesini,mevsimlik işe giden ailelerinin yanında okuldan aylarca uzak kalmasını, ahır gibi sınıflarda eğitim görmesini ve binlerce sorununu dert edinseydiniz keşke ama nerde…

    yazık koca bir nesli göz göre göre çürütüyorlar. daha kaç yılımızdan olacağız biz tam olarak?

    bir de devletin jandarmasını alıp getirmişler çocukları sokmamak için kafayı yersin. şurda o çocuklardan biri sokakta dayak yiyiyor ya da taciz ediliyor olsa bir allahın kulunu bulamazsın, kendi okullarına giremesinler diye jandarma dikmişler.

    pes. gerçekten pes.

  • 32. yusuf tekin

    annem kıldığı her namazdan okuduğu her kurandan sonra sana beddua ediyor. bu dünyada yaşanabilecek tüm acıları yaşarsın inşallah. hayatımızı, düzenimizi mahvettin.

  • 33. açık giyindiği için mezuniyet törenine alınmamak

    “okul haklı, kurallar önceden belirtilmiş” diye yorum yapan çok akıllı yazarların varlığını da gördük çok şükür. kim koymuş kuralı? anayasa maddesi mi, hayırdır? badem bıyıklının biri oturduğu yerden kural uydurup uydurup ipe dizdi diye insanlar onun keyfine göre mi giyinecek? akıl mantık dışı, bu ülkenin laik ve özgür yaşam tarzına ters her kural işte böyle muamele görecek. aksine işler yapmak isteyenler de zorla böyle geri adım atacaklar. insanlar demokrasiye saygı duyuyor diye bokunu çıkarmayın.

  • 34. 14 haziran 2024 biden'ın yine ecinnileri görmesi

    abd başkanı hariç herkesi devreye sokun.

    gora 2 den bir replik.

  • 35. kadınların efendi erkekleri sevmemesi

    ne s.kim tip erkek olursanız olun, network, çevre, arkadaş ortamı yoksa kimse farkiniza varmıyor. varmayacak. diğer tüm kriterler, teoriler bir kadın ile tanışınca, konuşunca, sevişince gecerli oluyor.

  • 36. tarkan

    iki seçenek var, ya inanılmaz izole bir dünyada yaşıyor, etrafında onu menfi yönde tenkit edecek müzik aklına güvenilir insan yok, sosyal medyada her yaptığı işe, her çıkardığı tekliye sorgusuz sualsiz methiyeler düzen akilane düşünmekten aciz fan tayfayı dikkate alıyor ve sahiden iyi işler yaptığını düşünüyor

    ya da fiziki satış işi bittiğinden şarkıların tamamen sosyal medyadan alıp yürüyecek olmasından ötürü, tiktokta, youtube'da, instagramda bu sirkülasyonu sağlayacak, 15-24 arası ergen tayfaya göre şerbet veriyor.

    her alanda olduğu gibi müzikte de nitelikli olanın yorucu addedildiği bir çağda olduğumuz için yeni jenerasyonun müzikalite gibi bi derdi yok, dile dolansın, kolay anlaşılır olsun yeter. gerçi tarkan'ın da ezelden beri öyle aman aman yüksek bir sanat yaptığı söylenemez. neticede başat eseri yakalarsam muck muck olan birinden bahsediyoruz. bugünlere müthiş bir pr ile geldiği aşikar ama bilhassa ölürüm sana ve devamında karma albümü ile piyasa şartlarının ve çağdaşlarının üzerinde müzikler ürettiğini de söylemek gerek. daha doğrusu ürettirildiğini.

    2010'da çıkardığı albüm, hatta dudu da dahil olmak üzere müzikalitesinde ciddi gerileme var. söz yazmayı zaten bilmiyor, eskiden sezen aksu iş birliğiyle yazardı, nispeten olurdu, şimdi tarkan'ı büyük söz yazarı ilan eden bi gizli örgüt var, herif millete söz yazmaya filan başladı. bi şarkıda 25 tane deyim kullanıp tdk'dan ödül alınca büyük söz yazarı olunmuyor maalesef.

    mesela müzikal ahenk için bazı notalara denk gelen bazı hecelerdeki sesli harfler kimi zaman yuvarlak, kimi zaman ince olmalıdır, bu tamamen şarkı kompozisyon tekniği ile alakalı, örneğin sezen aksu nun böyle bir eğitimi olmasa da bu ayrımı güftelerinde çok iyi yapıyor, tarkan ın bunu hiç yapamadığı gibi. misalen uşşağın karşılığı olan sibemol 2 ye denk gelen hecedeki sesli harfin yuvarlak olması makbuldür, zira söz konusu makamdaki rezonans yuvarlak sesli harflerde çok daha iyi yayılır ve yerine oturur, çoğu sahne sanatçısı bu gibi makamsal seslere denk gelen i ı gibi harfleri gayriihtiyari a o gibi okurlar.

    tarkan tam bir prozodi katilidir, hatta belki de ülke sınırları içinde en kötü prozodiyle güfte üreten adamdır, bir mezura 2 hece sığdırmaya çalışan, 2 mezuru tek hece ile tamamlamaya çalışan bi adamın ya sözel zekası yoktur, ya müzikal duyumu kısıtlıdır, ya da özensizdir. 6 senede önündeki notasyonla örtüşecek kelime bulamıyorsan, sana verilen megastar payesini hak etmiyorsun demektir.

    kendi sözlerini kendi yazma hevesindeki artış da müziğini çok düşürdü. eskiden de kendi yazdığı sözler ahenkten yoksundu ama hem biz çocuktuk pek takılmıyorduk, hem iyi müzikalite üstünü örtüyordu.

    majör üzeri minör kontrpuanlar vardı, inanılmaz yerlere döşenmiş sürpriz transpozisyonlar geliyordu coşuyordun (bıkmadıııım, yılmadııııım) gibi rast arızalı transpozeyi karciğar makamında bağlıyordu mest oluyordun, bak çocukken bu kavramları bilmediğim halde mest oluyordum çünkü iyi müzikti. solo mantığı vardı, ilyas tetik'in inci tanem solosu unutulabilir mi, levent altındağ ın dön bebeğim yan flüdü, delikanlı çağlarımda adeta solistlik dersi vermişti, amerikan country ve klasik türk müziği ile blend edilmiş bir hançere ile okuyordu, yandım yandım daki efsane ahmet koç bağlama solosu... kuzu kuzu'nu abd menşeli senfonik yaylıları, çetin akdeniz'in bağlamayı renk saz yapışı, müzikal kaygının varlığı alenen ortada olan işler. solo mantığı var, intro ve ara nağme anlayışı var, hatta karma albümünde şarkılar bi türlü bitmiyordu, finallere dahi partisyon yazılmış çoğu fade out bitiyordu. belli bir orkestrasyon disiplini, mesaisi olduğunu hissediyordun. kuantum şeysi banyoda bulunan melodilere salondaki pc'den apar topar bornozla kayıt yapılmış gibi.

    ikimizin yerine'nin bütün altyapısı hazırlandıktan sonra bülent altınbaş, nam-ı diğer "kirpi", son olarak klarnet pasajlarını çalmak için stüdyoya giriyor, şarkının altyapısını dinleyip notaya bakmadan tamamen hissettiği gibi çalıyor, sonrasında ne oluyor biliyor musunuz, şarkının bütün altyapısı baştan sona değiştirilip kirpi abimizin klarnet partisyonlarına göre kompoze ediliyor. bütün yaylılar, ritimler klarnete uyarak yeniden kaydediliyor. böyle müzikli işler dönüyordu, ama tarkan efendi nasılsa megastarım, her yaz konser milyoneri olacağım zaten garanti deyip, 3310 monofonik çağrı sesi kıvamında melodiler ilkokul müsameresi kıvamında sözler yazmayı yeğledi. şu sözlükte 15 gün mühlet versen bu herifin 6 senede yazdıklarının misliyle edebisini karalayabilecek yazar, onu 5'e 10' a katlayacak istidatta ama şansı yaver gitmemiş müzisyen vardır. 15 yıldır ortada megastarlık bi şey yok.

  • 37. bursa'da son ders zili ile coşan öğretmenler

    böyle esprili bir çekime izin veren okul müdürü kimse , derhal milli eğitim bakanı yapılmalıdır. işte bize bunlarla gelin. ne o öyle insan öldürmüşsün gibi kös kös bakanlar ahahahah.

  • 38. mehmet şimşek

    daha önce bakanlık yaptığı dönemde, tayyip tarafından hırsızlıkla suçlanıp görevden alınmış, hem ingiliz hem de amerikan vatandaşı olan keldir...

  • 39. ankara

    yüksek mevkilerde tanıdığınız ya da karanlık yerlerde dayınız yoksa, bu şehirde yaşamanız çok tehlikeli. mayın tarlası diyebiliriz. her yerde sabıkalı, ne olduğu belli olmayan tipler dolaşıyor. işin kötü tarafı ülkede adalet de olmadığından, patlamaya hazır bomba gibi geziyor insanlar. eğer dikkatli olunmazsa memleketim dediğin yerde piç gibi kalabilirsin.

  • 40. 13 haziran 2024 süleyman soylu'nun bomboş tweet'i

    bari peygamberi bize verseydiniz böyle çok güçlü oldunuz..

  • 41. fahiş zam + gramaj düşürme + kalite bozma

    uzaktan şöyle bir ürünün dışına bakıyon topkek, paketi açıp içine bakıyon yokkek mk.

    lan bu nasıl bi küçültme kardeş?
    hadi küçülttün bari kaliteyi bozmazsın.
    ama siz yine de paketin içine azcık kek koyun lan!

  • 42. dolar'ın 1.5 tl olduğunu görmüş efsanevi nesil

    2001 krizinden önce dolar 0,6 civarındaydı.( 6 sıfır atılmadan önce 600.000 tl)

    krizdeki devalüasyonla 1,8 civarına yükseldi.

    imf programı ile önce kemal derviş sonra ali babacan'ın ekonomi yönetiminde 1 usd 1.1 tl'ye kadar indi. 10 yıl boyunca da kur çok düşük seyretti.

  • 43. u dönüşü yapan minibüse çarpan araç sürücüsü

    bakın iddia ediyorum, bu mal minibüs şoförü kazadan sonra aşağı inip diğer araca atar gider yapıp " yaaıığğ sen nee yağğpıyoon, nağsıl geliyoğn bööğlee" diye çemkirmediyse bende bir şey bilmiyorum.

  • 44. sevgisini göstermeyen ama deli gibi seven insan

    sevgimi gösteremiyorum diye bir şey yok. duygularınızın dışa vurumunu engelleyemezsiniz.

    bununla ilgili ne demiş turgut uyar; gösterilmeyen, hissettirilmeyen sevginin zerre değeri yok gözümde. bu duvar da beni seviyor olabilir. bilemem..

  • 45. teyze kızıyla evlenmek

    böyle teyze kızı, amca oğlu, kuzen filan yazınca sinsice aradaki kan bağına mesafe varmış gibi görünüyor.
    doğrusu kardeş çocuklarının birbirini kertmesi olacak.
    bu sayede karga burunlu, ütü alınlı, şanslıysa 70 iq, değilse sma'lı, zihinsel özürlü, bedensel engelli çocuklarımız oluyor.
    genetik bilimi çok güzel lan, azıcık kültürlensenize?

  • 46. erkeklerin kıllı bacaklarıyla şort giymesi

    kızlar pornolardan kafanızı kaldırırsanız gerçek erkek vücudunun böyle bir şey olduğunu görürsünüz.

  • 47. eylem tok

    pırlanta gibi bir piç doğurmuş kişi.

  • 48. 13 haziran 2024 istanbul sıcağı

    bazı mallar mevsim gereği normal demiş ama normal olmayan sıcaklıklardır. birde demişler ki şurda 2.5 ay sonra zaten eylül, yani yazın biteceğini iddia ediyor. sanki isveç amk. he 1 eylül dedin mi havalar iyice soğuyo. ulan mal, mevsimler değişti iklim değişti, artık istanbulda kış mevsimi diye birşey kalmadı. zaten aralık, ocak, şubat aylarıda 15-20 derecelerde geziyor. yani demem o ki yaz zaten hiç bitmiyo ki geri gelsin. eskiden soğuk olurdu ne bilim kar kış olurdu hissederdik. ama artık yok. eylül ekim kasım artık sonbahar değil yazın diğer ayları gibi oldu. nerde yaşıyonuz olum siz.

  • 49. çağla tuğaltay cinayeti

    bulunamadığı için birilerinin oldukça mutlu olduğuna inandığım dobra dobra programı mayıs 2008 yayınları ile ilgili sevgili çaylak soba ile konusan alim güzel bir araştırma yapmış.

    ————

    (bkz: #165243776) şu entry bir harika, altın yumurtalayan tavuk gibi, yazarına teşekkür ederim

    ben kendi entrym'de (bkz: #165289605) 3.haberi çok az incelemiştim,

    şimdi ilk entrydeki haber kaynağını incelemek istedim

    önce r10, sonrasında ise 1dir1org adlı bir siteye bağlanan bir yazı var, hemen 1dir1'e atladım.

    çağla tugaltay 15'inde boğazı kesilmis bir kız başlıklı bir yazı var, 14 mayıs 2008 tarihli

    mayıs 2008 önemli ve bingo bir tarih, çünkü yasaklanan yayınların olduğu zaman

    (bkz: dobra dobra programı mayıs 2008 yayınları)

    site adminin nicki olan gnydgn'ı da not ettim buraya, okumaya başladım alttaki yorumları,

    dilara nickli kullanıcı, bu cinayeti ilk olarak bir programda duyduğunu belirtiyor. esas ilgi çeken duyduğu program, show tv'deki var mısın yok musun, acun'un sunduğu yarışma programı. yarışma programında neden cinayet konuşulur diye düşününce ilk aklıma gelen muhtemelen aile veya aile yakınlarından birinin bu yarışmaya katıldığı, bu esnada konuşulduğu, cebe attım

    (bu sitedeki yazıda da çağla'nın vücudunda sigara söndürüldüğü ve cinsel organının kesildiği iddiası devam ediyor, acaba dobra dobra 2008'de de bu bilgi var mıydı, yoksa sitenin kendi bilgisi mi)

    aşağısındaki diğer kullanıcılar ise 3 gündür dobra dobra programını takip ettiklerini ve ne kadar üzgün olduklarını belirtiyorlar, bir tanesi aralıksız takip ettiklerini söylüyor

    (dobra dobra programı mayıs 2008 yayınları, başlığına birkaç ekleme yapmak gerekecek, yorumun yapıldığı tarih 15 mayıs, takvimden kontrol edersek, 12 mayıs 2008 pazartesi gününe denk geliyor, muhtemelen bu olay ile ilgili yayınlar ilk olarak 12 mayıs tarihinde başlamış, 3 gün sürmesi de programın formatının hafta içi her gün olduğunu düşündürüyor)

    hülya nickli kullanıcı, gülnur t'nin, sanem ç'nin cinayetten önce ona bir bıçak gösterdiğini söylediğini belirtiyor, altındaki kullanıcılar da hem annenin tavırlarının normalde çok sakin olup saçını düzelttiğini, hem de gülnur t'nin cinayeti yasin ç üzerine çekmek için böyle bir beyanda bulunduğunu düşünüyorlar,
    o anda izleyiciler gülnur t veya sanem ç den şüpheleniyorlar

    (alttan nesrin nickli kullanıcının yorumu "komşunun eski gelinin kendisine, kocasının aldığı bıçağı gösterdiğini söylüyor.soruyorum,hanginiz komşunuza" bak kocam bıçak almış" der.bu kazakmı,bluzmü,masamı,masa örtüsümü....bu şekilde olaydan komşunun gelinin sorumlu olabileceğine insanları inandırmaya çalışıyor")

    hilal nickli kullanıcı da diyor ki, 15 mayıs'taki yayını bir kadın aramış, g.t'nin çok yakın bir arkadaşı olduğunu ve onun bir şeyler sakladığını söylemiş, g.t'de konuyu değiştirmeye çalışmış. bir yerde daha değiştirmeye çalışmış, kızımın sevgilisi yoktu dediğinde günlükte yazanlara göre var olduğu söylenince.

    kendisi biraz aşağısında tarih 16 mayıs'a geldiğinde de kuaför olayının ortaya çıktığını söylüyor,
    (bu da kuaför aramasının 15-16 mayıs arasındaki programlarda olduğunu gösterir)

    özlem nickli kullanıcı, komşu eve gelip çağla'yı ararken çağla'nın odasının kapısının kilitli olduğunun söylendiğini iletiyor ama kendisi de tam emin değil.

    16-21 mayıs tarihli yayınların birinde gülnur t'nin canlandırma yaptığı kesit* gösterilmiş,

    (yanılmıyorsam 2003 yılına ait aranıyor programından)

    emine nickli kullanıcı bize o kayıttaki g.t'ye yöneltilmiş eve geldiniz ne gördünüz sorusunun cevabını aktarıyor

    "korkunç bi manzaraydı çağla yerde yatıyodu her taraf kan içindeydi her tarafı aradık"

    selin nickli kullanıcı önemli iki çelişki tespit ediyor, tarih 21 mayıs'a geldi

    "anne gülnur hanım büyük bir telaşla alt komşuyu aramasına rağmen olay yerine geldiklerinde gayet sakindir ve 4 saaat boyunca kzını sormaz bile"

    "gülnur hanımın önceki yıllarda bir programam verdği röportajda kızını kendisinin bulduğunu söylemesi büyük bir çelişki yaratmakta.çünki dobra dobrada kzımın cesedi görmedim demişti."

    yazıklar olsun isimli bir kullanıcı, annenin 22 mayıstaki programda olmadığını söylemiş, (anlaşılan programa o gün program başlangıç saati olan 09.00'da değil 09.30 civarında katılıyor anne-program saatleri 09.00-10.30 arası)

    son olarak polijini nickli kullanıcı, katilin evdeki banyoda duran peceteden değil de evde olan yeni paket peçete alarak elini sildiğinin bilgisi olduğunu, evdeki peçetenin yerini katil rahat bulduğuna göre katilin anne olabileceğini iddia ediyor

    *****

    özetle toparlamak gerekirse

    yorumlar günümüzde yazılanların aynısı yazılar, tek fark abi yerine annenin şüpheli davranışları olduğu ön planda

    12-13-14-15-16-20-21-22 mayıs tarihlerinde yapılan 1.30 dakikalık dobra dobra programlarında bu konu kesin olarak işlenmiş, bundan sonrasını takip edemiyorum ama tahminimce o haftayı bitirmişler ve 23'ündeki yayına da çıkılmış

    26-27-28-29-30 yayınlarında ne olduğunu maalesef o siteden takip edemiyorum
    (bu yayınlardan birine ilker tuğaltay'ın telefondan katıldığı, bu is cirkinlesmeye basladi annemin sevgilisine kadar getirdiniz, fazla karıştırmayın ortalığı gibi söylemlerde bulunduğu, ardından annenin programa çıkmayı bıraktığı yazılmış)

    atlayıp haziran ayına geldiğimizde de 4 haziran (veya önceki birkaç haziran günü) içinde ailenin programa çıkmayı bıraktığını ve yayın yasağı aldırdığı bilgisi var

    —————

    ilgili entry no #165350993

    web archive ilgili link

    tekrardan çaylak arkadaşa teşekkürler.

  • 50. nuri şahin

    başarılı olur mu olamaz mı bilmiyorum ama almanlar salak değil. nuri şahin dordmund'daki futbolculuk döneminde ne kadar donanımlı biri olduğunu muhtemelen kanıtlamıştır. bildiğimiz gurbetçi profili aksine düzgün diksiyon ile türkçe konuşan, bir sürü dil bilen, akıllı, donanımlı ve kendini sürekli geliştiren bir insan nuri şahin. antalyaspor'da da iyi kötü bir sistemi vardı. dordmund kulübü de önümüzdeki sezona nuri'yi hazırlamak için devre arasında kendisini transfer etmişti.