şu sıcak yaz gününde daikin ve mitsubishi'dir.

alt mesajda “yeterli parası olan buna güvenerek bana yaklaşabilir” alt mesajını barındıran hastalıklı bir düşüncedir bana göre.

kasimda havlular bizimdir.

şu sahadaki takım "milli takım" falan değil.

menajer yalaması bir grup kifayesiz muhterisin oyuncağı olmuş bir organizasyon.

barış alper yılmaz bence 2023-2024 sezonunun en flaş oyuncusu ama merkez forvet değil. hiç olmadı. kendi takımında da öyle oynamadı hiç.

"santrafor" olmayan barış alper'i tam manasıyla kadroda enes ünal çıktıktan sonra kalan 2 forvet cenk ve semih'i oyuna almamak için santrafor olarak kullanıyor italyan komisyoncusu.

bir de türk futbolunun kendisine ihtiyacı olduğunu zanneden bir narsist var, temmuz'dan sonra bir daha türk futbolu ile alakası kalmayacak.

öff şekli görür görmez kapattım. bizden geçmiş artık amk. eskiden olsa kalemi alır dalardım şimdi üşendim. yaşlanıyoruz galiba. dur bakalım dönüp bakasım gelirse cevabı yazarım.

etimle, kemiğimle, gömleğimle, ayakkabımla, uyuduğum ve uyandığım saatlerle nefret ediyorum.

keşke her an kış yaşasak. sıcak hava kahpe havadır. soğuk hava öyle değildir. soğuk hava merttir, üşüttü mü üşütür. sıcak hava öyle değildir, önce hoşuna gider akşam başına ağrı sokar.

kış öyle midir? asla değildir. parmağını camdan çıkarsan "dikkat et, üşütürüm, kalın giyin" der. yaz öyle mi? çıplak gezsen yine terlersin. ayaarı yoktu, dönektir. yaz seviciler yaz aylarında terleye terleye gezebilir.

nefret ediyorum etimle kemiğimle. keşke iskandinav ülkelerinde doğmuş olsaydım. bu topraklara ait değilim.

edit: imla

bir zamanlar taşşaklarını yalamak için sıraya girdiğiniz, donunu koklamak için birbirinizi ezdiginiz adam bu işte. hani uğruna nice garibanın hakkına girdiğiniz, hırsızlığı, adam kayirmayi mübah saydığınız, gellll bitsin bu hasret dediğiniz. alın tepe tepe kullanın şimdi. öldüyse ateşi bol olsun, darısı kandırılanların başına.

ekonomi, göç sorunu, gelecek kaygısı gibi sebeplerle değil de lgbt yüzünden doğum oranlarının azalıyor olması gerçekten enteresan. bu tehditleri mutlaka dikkate almalıyız!!

"elinizde telefon görünce çat. kaldırıma bırakınca çat. kırmızı ışığı ucundan teğet geçince çat"

zaten olmasi gereken de bu, hiz limiti ara yolda 30'sa 30'la gidilecek. telefon hicbir sekilde ele alinmayacak, kirmizi isigin ucundan" gecilmeyecek. bunlar zaten ehliyet kursunda surucuye ogretilen seyler.

polise hassasiyeti icin tesekkur ediyorum

(bkz: marjinal olcam derken mal olmak)

ismini görünce bile tiksiniyorum bu elemandan yaa

edit: arkadaşlar yeter, siz favoriledikçe adam aklıma geliyo.

trafonun da eklenmesi gereken liste.

--- spoiler ---

dedaş nisan’da şanlıurfa’da 351 kaçak trafo buldu
dicle elektrik’in nisan ayında şanlıurfa’da yaptığı denetimlerde 351 adet kayıt dışı trafo tespit edildi.
--- spoiler ---
https://www.enerjigunlugu.net/…afo-buldu-58577h.htm

--- spoiler ---

urfa'da kaçak elektrik oranı %93.
cami sayısı 2070.
iyi ramazanlar.
--- spoiler ---

https://x.com/…len_/status/1768733671152914441?s=46

yine davasını satan milliyetçi siyasetçi. şaşırdık mı? hayır. sinan oğan, bahçeli, meral mommy... bu insanların tek derdi insanların vatan sevgisini sömürerek oyları alıp, üzerine kazanımlar elde etmek.

ahahahaha. ya götümle güldüm bu başlığa. türk kadınlarına bok atacaksanız bari altı dolu şeylerden bok atın. evlenirken düğün istiyolar, seks yapmıyolar elimizi sikmekten perişan olduk falan diyin.
dışarı çıksam kadınların çoğu güzel giyinmiş, bakımlı, pırıl pırıl, makyajlı, çok güzel kokuyo. erkeklere bakıyorum. ayakta pis bi sneaker götte potlaşmış kot, saç sakal berduş gibi. çoğunun kokusundan yanına yaklaşamıyorum. yani siz kadınlara hijyen ve bakım konusunda akıl vermeye kalkmayın. ağlatmasınlar sizi.

maskeyi başkasına takmıyorsa sorgulanmaması gereken seviyedir.

ağız kendi ağzı istediğini takar adam.

messi, maradona zaten ayrı seviye. ben üçe robben yazarım.

bir şakanın şaka olup olmadığını anlamak için şaka yapılan kişinin de gülüyor olması gerekir. burda gülmüyor.

bu bir şaka değildir.

bir şakanın, şaka mı şiddet mi olup olmadığını anlamak için şaka yapılan kişinin zarar görmüyor olması gerekir. burada zarar görüyor.

bu bir şiddettir.

kendinden daha güçsüz ve sayıca üstün oldukları kişiye şiddet uygulayan bu it sürüsünün hakkını bulması ümidiyle.

çok da utanç verici olmayan açıklamadır. bu ülkede aklı başında, eğitimli ve vatansever herkes böyle düşünüyor.

edit: imla

halk tv, soguk su, kayinpeder, bira

şimdi size bir şey söyleyeceğim.
sene 2004-2005 olması lazım. ya da daha sonra. ama çok net eminim, 2010 öncesi. çünkü o dönem başka bir şehirde yaşıyordum.
neyse, o dönem ben çağla tuğaltay başlığına mı bu başlığa mı bilmiyorum, bir entry girmiştim. yazdığım şeyi de çok net hatırlıyorum. bir gazete kupurü paylaşmıştım. o kupürde bir erkek iç çamaşırı olduğu söyleniyordu. spermden bahsediliyordu. evin krokisi vardı.
ve doğal olarak da ben apartmanın kapıcısından şüphelendiğimi yazmıştım. babanın garip halleri, annenin bu denli saçmalamaları vs söz konusu değildi o zamanlar. abinin de il dışında olduğuna herkes gibi ben de emindim.
ben hesabımı kapattım. entrylerimi de gizledim. hesabın şifresini de unuttuğum için şimdi giriş yapamıyorum. sözlük'ten şifremi sıfırlanması adına girişimlerim oldu ama o dönem moderasyon, sonra da iletişim ekibi bu konuda yardımcı olmadı.
bu arada, ben o entry'yi yazarken, başlıkta benimkinden başka en az 50 entry daha vardı. yani 2010'dan önce en az 50 kişi daha bu konuda fikir beyan etmişti.
hiçbir şey kalmamış. ben birebir şahidiyim entryler olduğunun. sözlük'ün bir açıklama yapması gerekiyor.

2slgbtqi + 7i= 3×1 + 3×7i + 2i×1+ 2i×7i
= 3 + 21i + 2i + 14i2
= 3 + 21i + 2i - 14 (because i2 = -1)
= -11 + 23i

bugün burada birinin yazdıklarına denk geldim. adam kadın istihdamına karşı biri, kadınların çalışmasının ekonomiyi olumsuz etkilediğini söylüyor.

aynı adam başka entrylerinde karısından az kazandığını belirtmiş, bambaşka bir entrysinde de eş durumundan sahip olduğu yeşil pasaportunun havasını atmış xd

adamı linç ortamına salmaya gönlüm el vermiyor, kendisi hastaymış.

neyse bu adam ve bunun gibi nicelerinden yola çıkarak, bu nefretin sebebi olarak eziklik ve kandırılmışlığı görüyorum. ikincisinde başlayayım, birincisinin sebebi çünkü. türk erkeği, doğduğundan beri aşırı güçlü olduğuna, en çok sevilen olduğuna ve hep de böyle olacağına, efendim asker doğduğuna falan inandırılıyor. sonra erkek olmayanları hep alt basamakta görerek bu yaşına kadar getirdiği delüzyonu başarılı, bağımsız, kendi halinde, muhtaç olmayan, ve ve ve kendisini reddeden kadınlar tarafından götünde monte ediliyor. üstünlük delüzyonundan eziklik realitesine bu sert geçiş düşmanlık yaratıyor.

koyu bir fenerbahçeli olarak söylemem gerekiyor ki semih varken diğer forvetlerle vakit kaybetmek tam bir aptallık. liverpool'un michael owen'ını ve barcelona'nın saviola'sı karışımı bir şey çocuk ve ısrarla yedek bırakılıyor. birkaç yıl sonra en az 40-45 milyon euro değerini görecektir. sola kenan, sağa arda, önlerine de semih'i koy. on sene değiştirmeden oynat. milli takım dünya kupasında yarı final, avrupa şampiyonasında en az final görür.

hali vakti yerinde, yılda birkaç hafta yurtdışına gidip kafa dağıtmak isteyen türklere vize vermeyen avrupalılara müstehak bir görüntü. sen buradan 50 tane belge hazırlayıp gideceği yerden yiyeceği yemeğe kadar sana bildiren türkleri almıyorsun ama aynı zamanda herhangi bir kriminal geçmişini bilmediğin soyu sopu belli olmayan afrika kabilelerinden ya da ortadoğunun bir köşesinden gelen erkeklere sığınma hakkı veriyorsun. mülteciler tıpkı roma’nın yıkılışını hızlandırdığı gibi günümüz avrupa’sının da çöküşünü hazırlayacak.

hep söylediğimiz gibi, fanatik taraftarların fanatik akp'lilerden beter olduğu ve akp'lileri anlamak konulu sosyolojik günleri yaşadığımız bugünlerde, kendisi muazzam bir akıl tutulmasına konuk olmuştur. insan fanatik ve aptal olunca demek ki böyle oluyor.

vedat muric isimli topçuyu bizzat spor bakanı aracılık ederek size transfer ettirdi. recep tayyip erdoğan araya girerek mesut özil'i ülkeye getirdi, reklamını akp ile beraber yaptınız.
"mesut özil fenerbahçe'de! dikkat çeken akp detayı" link

akp size daha yeni bilmem kaç dönümlük arsa verdi ali koç bu yıl 10-15 kere bunun için teşekkür etmiştir rte'ye.

ali koç'un mevcut yönetiminde recep tayyip erdoğan'ın dünürü olan ahmet ketenci yer alıyor.
(bkz: ahmet ketenci)

koç bağlantılarınız sayesinde tüm medya haberlerini istediğiniz gibi yapıp, gs aleyhine arsa kararları çıkarıp üzerine nef'e bile ambargo uyguluyorsunuz. doğrudan bakanlık uçaklarıyla transferleriniz ülkeye getiriliyor.

yine ali koç'un iki numarası ve son zamanların en büyük fenerlisi acun ılıcalı, yıllardır(2002'den beri) en büyük akp müttefiki medyatik figür.

akp her konuda size yardıma koşuyor, elinizdeki sermaye yine türkiye'nin %50'sine doğrudan etki edebilecek güce sahip ve yine hükümetin yıllardır en büyük ortağı. utanmadan çıkıp siyasete alet olan takım diyorsun ya.

o bahsettiğin takım taraftarı rte'yi stad açılışında ıslıklayıp stadı terk ettiren tek taraftardır aynı zamanda. video

yine tüm ülkenin akp & fetö ortaklığıyla akp'ye destek olmayanı ve evet demeyenin sikildiği günlerde, gs'nin en büyük efsanesi fatih terim çıkıp akp'ye karşı durmuş ve bu yüzden tüm akp medyası tarafından yıllardır da ötekileştirilmiştir. link

aynı zamanda ülkenin gördüğü en büyük solcu futbolcu metin oktay'ın öğrencisidir, galatasaray'ın da metin oktay ruhu denen bir ruhu vardır, buradan gelir. hani o deniz gezmiş'lerin asılmaması için imza toplayan metin oktay. bilir misin yavşak seni? tek muhalifliğiniz 2 kadeh viski içip atatürk naraları atıp arkada ak oğlanları kucağına oturmaktan bilmezsin tabi.
denizler asılmasın diye imza toplayan efsane

bak efsane başkanın, 3 temmuz fatihi, fetö'nün en büyük düşmanı ne diyor günlerdir? "ali koç her yerden yanına adam topluyor. akplileri fetöcüleri doldurdu etrafına sırf güç kazanmak için." ne oldu şimdi kahraman aziz yıldırım meczup mu oldu gözünüzde size karşı diye? lmao.

şarkıların fena değildi tip olarak da muhalif takılıyorsun ama akıl tutulması yaşamışsın gökhan, daha akıllı bir adam olduğunu düşünürdüm. acun'la yatan şaşı kalkıyor demek ki.

bu yönetmeliklerin çıktığı 100 yıl öncesinde değiliz artık. küresel ısınma var. türkiye sıcak iklime sahip bir ülke. özellikle ege ve akdeniz kesimleri.

özel bankalarda yazın kravat serbestisi oluyor mesela bu bölgeler için. şort giymek de iş yaşamına dahil edilmeli artık. taşağımız pişiyor.

başlığı açan gerzo enrry'ye "neden böyle oldu, bilmiyorum" diye başlamış. nedeni çok basit: benim rahmetli köy ilkokulu mezunu babam 35 yaşında devlet memuru kategorisinde başladığı iş hayatında fiili olarak işçi kategorisindeki işte 25 yıl boyunca çalışıp en düşük memur maaşı alarak annemi hiç çalıştırmadan ve iki çocuğunu şehir dışında üniversite okutarak büyütüp 60 yaşında emekli olup emekli ikramiyesiyle de bir apartman dairesi alarak yaşamını sürdürmüştü.

şimdi erkeğin ortalama gelir seviyesi asgari ücrete yakınsadığından, bir erkek için çalışmayan kadın otomatik olarak iflas bayrağı demek. şu anda o gelir seviyesindeki erkek kendine bile bakamaz, değil ki kadına bir rakı sofrası ısmarlayabilsin.

iki sebebi vardir ;
1 - memurluk (maaş / çalışılan saat) oranı en yüksek mesleklerden biridir. özel sektörde belki 2 katı fazla kazanırsınız ama 4 5 kat fazla çalışırsınız, efektif değil.
2 - çoğunun alanı niş ve özel sektörde karşılığı yok, nüfusta kalem müdürü olan adam dışarıda ne iş yapabilir?

uzun yıllardır milletin parasıyla milletin çocuklarını yetiştirecekleri yerde parayı pic eden örgütlü yapıya türk futbolu denir.

türkiye'deki tüm plajlar ve sahil işletmeleri devletin, siyasetin mafyaya veya sermayeye karşı diz çökmesiyle işletiliyor.

anayasa ve kıyı kanunu uyarınca tüm sahiller vatandaşlarındır. kıyı kenar çizgisine belirli bir mesafede yapılaşma muvakkat yapı statüsünün ardına da gizlenilse bal gibi sabit eser yasaktır! işgal de yasaktır.

turizm mevzuatının ve belediye kanunu'nun ardına zorlama bir şekilde dolanılır. uygulamada belediye göz yumulan şagil konumunda ecrimisil öder milli emlak'a. yetkisi olmamasına rağmen güya kaymakamlığın kamusal ihtiyaçtan belirlediği noktaları güya ihaleye çıkar ve bir nevi alt kiraya verir kendi işgal bedeli ödediği yerleri.

uygar bir ülkede sahiller kapitalistin kârı değil kamunun faydası için vatandaşların ve turistin kullanımına sunulmalıdır. "barzolar, ak donla gelen tacizciler" yüksek fiyatla kamununun varlığına çöreklenilmesiyle önlenmez.

atatürk'ün florya plajındaki halkla iç içe eğlendiği fotoğraflarına bakın. eğitimle, çağdaş bir vatandaşlık bilinciyle ve evet bal gibi güleryüzlü fakat işini ciddiye alan zaptiye tedbirlerle ülke sahillerine sahip çıkmalıdır.

doktora sen mi karar vereceksin aciliyetime diye mi sormuş valla güzel kafalar

beyimiz kim karar versin ister ?

akp'ye en az bir kere oy vermiş olmaları bunlardan biridir.

yine önden çekişli, boktan çift kavrama şanzımanlı, 50:50 ağırlık dengesi olmayan, gerçek bmw genlerine sahip olmayan golf çakması bir model daha.

arkadan itiş, segmentinde asla sunulmayan sanat eseri zf şanzıman, 50:50 ağırlık dengesi gibi fark yaratan ne kadar özellik varsa çıkarıp 2 tane çin malı ekran yerleştirip göz boyuyorlar ve yukarıdaki bazıları gibi “klima hava çıkışları çok hoş <3 “ diyen tipler tarafından övgülerle karşılanıyor.

yazık.

dişi olsa anlarım ebeveynlik işini de erkek köpek için ne duygusu allasen? kaç tane babalık yapan köpek gördünüz de ebeveynlik duygusu diyorsunuz.

bence yemedik.

şu semt takımı taraftarı kadar insanı yoran başkası yok.

adamlar barış alper yılmaz başlığının altına boktan hazırlık maçı sonrası gelmiş “zaten avrupa'da neden hep yenildiğiniz belli oluyor, himmetçiler” falan yazıyor.

ya oğlum harbi ruh hastasısınız. alsınlar semihinizi forvet mi oynatıyolar kaleye mi koyuyorlar sokucam sizin ağlaklığınıza da sürekli mağdur olmanıza da. hepsi 13 yaşındaki çocuklar gibi tartışma halinde amk

aslında fena fikir değil dedirten durumdur.

darısı camilerin masrafının o mahalledeki müslümanlardan, diyanetin masrafının nüfusta müslüman görünenlerden tahsil edilmesinin başına.

çok hızlı bir şekilde zaten zar zor dönen ekonomiyi komple durduracak hareket. şu anda zaten alım satımda vergi olmadığı için bir tık olsun borsa yürüyor en azından. böyle devasa enflasyon ortamında bunu yaparsan bir tane akıllı bulamazsın borsaya para koyacak.

neden? basitçe anlatayım, kolay olsun diye yuvarlak sayılardan gidelim.

dünyada alım gücünü belirleyen şey dolar. para birimleri dahil herhangi bir şeyin değerlemesi universal olarak dolar üzerinden yapılıyor.

yıl başında dolar 30 tl diyelim. elinizde 300.000 tl var yatırım istediğiniz. yani 10.000 dolarlık bir alım gücünüz var.

borsaya girdiniz, güzel bir sene ile paranızı tl olarak 1.5 katına çıkarttınız. yıl sonunda 450.000 tl var elinizde. ama o arada dolar da oldu 40 tl. yani alım gücünüz 45.000 / 40 = 11.250 dolar. 1,5 katına çıkmadı alım gücünüz, %12,5 arttı. hatta dolar da enflasyon yedi, yuvarlak hesap %10-11 civarı büyümüş oldunuz dolara göre.

devlet geldi. dedi ki sen bunu gelir vergine ekleyecen oradan vergi kesecem. maaşın da var, üst dilim %40 vergi. devlet dolarla çalışmaz, tl ile çalışır.

e diyor ki 450.000-300.000 = 150.000 tl kardasın sen, bundan gelir vergisi alacam, bu paranın %40'ı benim, sana kaldı 90.000 tl kar. ana parayla beraber 390.000 tl.

kaç dolar etti? 390.000 / 40 = 9.750 dolar. e senin sene başında 10.000 doların vardı? yatırım yaptığın için alım gücü kaybettin. bak daha buna dolar enflasyonunu da eklemedim, onu da ekle. durum daha vahim.

bu durumda aklı olan yatırır mı borsaya para? yatırmaz. hele bu haberle korkup borsadan insanlar kaçıp da borsa sığlaşınca tüm kağıtlar düşünce iyice patlar planlar. "ben üstelik de iyice sığlaşacak borsada doları da, dolar enflasyonunu da, üstüne gelecek vergiyi de yenecek kadar uzman yatırımcıyım" diyecek kaç kişi var? türkiye'de çoktur, hepimiz 2 dubleye siyaset uzmanı, teknik direktör, teknoloji takipçisi falanız sonuçta. ama hayalleri yıl sonu banka hesabını görene kadar sürer onların da.

ha yurtdışında böyle vergilendirme yapılıyo diyenler var, e çünkü dolar kazanan adam dolara karşı para kaybetmiyor (dolar enflasyonu dışında), euro kazanan adam da kaybetmiyor. kaybetseler de %1-2 fark oluyor. senin ülkende dolar bi krizle 2 katına çıkabiliyor, yıl başından yıl sonuna kadar doların fiyatının %25-50 arası değişmesi kimseyi şaşırtmıyor, ülkende resmi olarak yumuşatılmış haliyle bile yüksek seviyede iki haneli, resmi olmayan kaynaklarda üç haneye vardığı iddia edilen yıllık enflasyonlar var. senin koşulun almanla, isviçreliyle, ingilizle bir mi?

edit: ha, o alıp sattığın kağıtların da değerlemesi dolar üstünden değil mi diyebilirsiniz. bunu diyen arkadaşlar teoride aslında haklısınız da, aman diyeyim pratikte bu özgüvenle borsaya pek girmeyin, önden biraz daha araştırın diyeyim*^*

maaş/180 ile kolayca bulabileceğim meblağ.

yazıp yazıp siliyorum,
sonuç olarak camianın sesi olarak,

lastiktir diyorum.

883 / 32 = yaklasik bir 27milyar dolarcikda buradan girdi ..... 128+27 durduk yerde ulkenin 155 milyar dolari heba edildi kimsede bir tek laf edemiyor sorumlulara ..

yanar döner olmaları sebebiyle ev her daim ışıl ışıl olacaktır.

bu baslikta okuduğum en doğru cümleyi okudum az önce;

türk yatırımcısı her varlığı daha alırken satmak için alıyor.

borsaya vergi getirileceğini düşünmüyorum. getirilse de sizi ilgilendiren bir konu yok ki. borsadan para kazananlar için geçerli olacak. sizle ne ilgisi var?

iki günlük bayram iznine herkes takmış. asıl ses çıkarılması gereken özel sektörün izin süreleridir. işyeri değişince izin süresi sınırlanıyor. kırk sene bir iş yerinde çalışıp işyeri değiştiğinizde yıllık 14 güne düşüyor. cuma günü bir gün izin aldığınızda iki gün kesiliyor. asıl üzerine gidilmesi gereken konular bunlar. yoksa memura bu sene iki gün izin veriliş, seneye verilmeyebilir. ama özel sektörün izin sorunu yıllardır devam ediyor ve ne iktidar, ne muhalefetten bu konuda bir ses çıkmıyor. devlet bütün çalışılanlar için kuralları eşitlemelidir. memura 40 saat özel sektöre 45 saat çalışma olmaz. memurun sosyal sigortası farklı özel sektörünki farklı olmaz. memurun izin süresi farklı özel sektörünki farklı olmaz.

eninde sonunda bu görüşmelerin yarardan çok zarar getirdiğini gören insandır. zamanın birinde öküz öldü ortaklık bitti olacaktır.

sağcılar kadar ahlaksız ve çakal olmadıkları içindir. en azından türkiye'de durum böyle.

yaş: 38

38. yaşımın içerisinde daha henüz 2 gündür bulunuyorum. yeniyim buralarda.

önceki yaşım bana bir sürü kötülük, bir sürü kalp kırıklığı, bir sürü yalan, bir çok sineye çekme, bolca susma, çokça kendinden nefret etme, kendini çirkin görme, hiç sevilmemiş olmayı kabullenme ve daha bir sürü yetersizlik hissi getirdi.

sonra 38 yaşıma yaklaşırken bir şey oldu. kendim için güçlü durmayı öğrendim.

o yüzden yeni yaşımdan sonraki tercübem şöyle ki;

senin savaşını kimse senin için kazanamaz. kimse senin için savaşamaz. zaten savaşmaz da. kafanda kurup durduğun o 3. dünya savaşını yine sen kendi kendine kazanacaksın.

'ben olmayınca bu güller, bu serviler yok.
kızıl dudaklar, mis kokulu şaraplar yok.
sabahlar, akşamlar, sevinçler tasalar yok.
ben düşündükçe var dünya, ben yok o da yok.'

ayaklarına diken bata bata yürüyeceksin o yolu. ama yolun sonu çiçek olacak. dimdik duracaksın. gönlüne kimse 40 dönüm çiçek ekmeyecek. kendi yolunun tohumlarını kendi kendine ekeceksin.

görsel

şunu da tam 38. yaş doğum günümde kondurdum boynuma, yürüyorum. unutma beni çiçeği. "unutma!" dedi çünkü bana. "sen batarım, yüzemem, simit olmadan olmaz diyorsun. ben de sana iki kulaç atsan çatır çatır yüzersin, atla suya korkma diyorum." dedi.

unutmayayım diye.

ben var oldukça var dünya, ben yok o da yok.

orta uzun vadede elveda karaciğer elveda endokrin denge

(bkz: faithless) zaten tr'ye de en son 2010 da geldi herhalde.

(bkz: bu yakışıklıda kim aa benmişim)

ileride polis kontrolü var, herkes tek sıra olmuş tin tin gidiyor. çünkü biz geri zekalı olduğumuz için böyle yapıyoruz. sağ şeritten yardıra yardıra geliyor ağbimiz, önümüze kıracak, nezaketen bir de sola sinyal veriyor. o sırada iki şeridin ortasında bekleyip gökten peygamber inse yol vermeyecek olan ben;
görsel

son yapılacak seçimde başkan adaylığını açıkladığı ilk basın toplantısında bir kadın gazeteci ile -veya youtube yayıncısı mı demeliyim bilmiyorum- youtube üzerine karşılıklı diyaloğunda "youtube mutube bilmem ben izlemiyorum da" demesinden sonra youtube üzerinden yayın yapan dijital medyalar da yayından yayına koşan başkan adayımsı. bilmeyenler için, yaşı 25 altı ergenler için söyleyelim aziz yıldırım budur, beni şaşırtmamıştır. seçimdir, her türlü propaganda imkanını kullanması mantıklı gelmiştir odur budur geçelim önemli olan bu değil. gelelim aziz yıldırım la unutulanlara ve nedense youtube yayınlarında neden bu soruların kendisine açıkçaı yönetilmediğine,

* emekliliğini düşünen kameni ye, ispanyada 500k -belki daha da altı- kazanırken 2 veya 3 senelik 2.5m euro maaşla kontrat vermesini nasıl açıklar? adam burda son senesinde dönerci falan açmıştı yanlış hatırlamıyorsam

*van persie nin sakat olduğu "direkt yüzüne karşı" söylenmesine rağmen bjk almasın diye milyonlarca euro kontratla fenerbahçeye getirmesi

*yine sırf bjk almasın diye mehmet topuz denen adama 8m euro bonservis vermesi

*halen zihinlerimizde o sezon ki oyunu yer etmiş, avrupa da fenerbahçe nin ulaştığı en büyük başarı olan şl çeyrek finali oynatmış zico nun kardeşi santana antrenman sırasında ali yıldırım a "sizin burda olmamanız gerekli" demesinden dolayı apar topar sepet edilmesi

*nisan da şampiyon yapmış, ertesi seneye de mutlak şampyonluk motivasyonuyla, sezonu 3-4 gün erken açıyor diye bilenen emre belözoğlu nun fetö stiliyle takım toplantısını gizli kayda aldırıp onun gazıyla kapı dışarı etmesi, sonraki sezon şampiyonluğu bu yüzden kaptırması

*daum u sadece son 1 maçta şanssız bir şekilde berabere kaldı diye yollaması ki o sezon oynanan oyun 2008-2009 zicolu fenerbahçesinden bile daha iyiydi, meşhur 40 pasla attığımız gol, gs yi 4-0 yendiğimiz sezon.

*alex kısmen haksız olsa dahi bu krizi hiç ama hiç yönetemesi, eğer sen kendine fenerbahçe başkanı diyorsan ki bir tarafta eğer son 20 yılın fenerbahçe efsanesi ve heykeli dikilen bir futbolcu varsa bu krizi yönetebilmen gerekliydi, ağır sıçmıştır.

*vitor perrreira nın ısrarla "bana ofansif oyuncu lazım" demesi ve aziz yıldırım'ın "hayır stoper lazım stoper alacağız demesine karşın perreira nın "altapıdan merih demiral var, rotasyonda kullanırım" ben onu demesine rağmen aziz yıldırım'"ın yok olmaz çoluk çocukla" diyip dinlemeyiz gidip skrtel i alması, sonrası merih in gittiği yol malum, evet şimdilerde düşüşte olabilir fakat merih in fenerbahçe altyapısından kendi kararıyla kurtulup o bir kaç sezon içerisinde geldiği yer malumunuz.

bir çırpıda aklıma gelen fecaat yönetim hataları bunlar. aziz yıldırım ın imkanı yok buraları okumasına da eğer hasbelkader youtube yayıncıları veya danışmanları buraları okuyorsa allah rızası için şu örneklerden bir veya bir kaçını sorun yüzüne karşı eğer cesaretiniz varsa.