alimcgraw3
profili

  • öpüşme videosu çıkan kızın ifşa edilmesi rezaleti

    dünyada bütün kötülükler kompleksli ve cinsel olarak tatminsiz insanlardan gelir. yazın bunu bir kenara. seri katiller de, ifsacilar da, diktatörler de, burda ezik ezik entry girenler de dahil.

    edit: oğlum kompleksli olmanız sizin suçunuz değil aileniz sizi eksik sevgiyle ya da başka travmalarla böyle yetiştirmiş. belki onların da nedenleri vardı. ama komplekslerinizi eğitmemek, kadınlarla, cinsellikle içinizde barış yapamamak sizin suçunuz. hayatınız boyunca siz dışında erkeklerle biseyler yaşayan kadınlara laf sokup pislik yaparak mutsuz ve öfkeli olmak yerine ruhunuzu terbiye edin bakın o zaman nasıl en güzel kadınlar önünüzde kuyruk oluyor. ben de utangaç silik bir çocuktum ama kendimi yeniden doğurup inşa ettim. bugün hayatta elde edemeyeceğim kadın yok ozguvenine sahibim. kim kimle ne yaşamış ilgimi bile çekmiyor. kimseye öfke duymuyorum. kendi ilişkilerimin tadını çıkarmak ve hakkını vermekle meşgulüm sadece. siz de içinizdeki bu canavari yola getirin. inanın daha huzurlu olacaksınız. yardım alın psikologa falan gidin

    edit: yavrum çocuğum bana hakaret mesajları yagdirmaniz kompleksinizin itirafi oluyor. yapmayın etmeyin.

  • borsa istanbul

    annesi 100 çeyrek altın biriktirmiş biri annesine sorsun bakalım. altın fiyatları bir kaç ay düşünce elindeki altınları panikle satıyor muymuş yoksa bir kaç çeyrek daha mı alıyormuş ucuzdan.

    anneniz kadar olamıyorsanız borsada ne işiniz var ki. başka lafa gerek yok.

  • sevgilisi cezaevine girip çıkan kızın paylaşımı

    yusuf: çocuk neden sakat abi?
    bekir: doğuştan. doğuştan denmez aslında. hamileyken babasından ağır bi dayak yemiş.
    yusuf: babası nerde?
    bekir: sinop’ta.
    yusuf: hapishanedeki? geçen gün uğur abla'yı hapishaneye giderken gördüm.
    bekir: sevgilisi.
    yusuf: onun için mi bu şehirdesiniz? sen?
    bekir: uzun hikaye. karışık. bu kaltakla aynı mahallede büyüdük. mevlanakapı’da. babası zabıtaydı. alkolik hasta bi adamdı rahmetli, erkenden de gitti zaten. bu anasıyla yoksul, perişan. bizim tuzumuz kuruydu, hacı babam yapmış bi şeyler. bi de zagor vardı. bizim eski evin kiracısının oğlu. babası filimciydi yeşilçamda. cepçilik, arpacılık, her yol vardı itte. ama sevimli, yakışıklı oğlandı. bizimkine aşık etmiş kendini. ben efendi oğlanım, okul mokul takılıyorum o zamanlar. öylece büyüdük gittik işte. ne bok varsa hep askerliği beklerdim. dört sene kaldı, üç sene kaldı. sonunda o da geldi gittik. bizde de herkes bunu bekliyormuş; gelir gelmez yapıştılar yakama. ev düzüldü, kız bulundu, çeyiz falan filan. nikahlandık. iki taksi bi dükkan verdi peder. dükkanda koltuk moltuk satardım. bi gün bu orospu çıkageldi. hiç unutmam, görür görmez cız etti içim. böyle basma bi etek dizine kadar, çorap yok, üstünde açık bi bluz, saçlar maçlar. pırlanta anlıyacağın. şunun bunun fiyatını sordu, dalga geçti benimle. kanıma girdi o gün. tabii taktım ben bunu kafaya. ertesi gün bi soruşturma. dediklerine göre yemeyen kalmamış mahallede. ama asıl zagor’a kesikmiş. zagor da kaftiden içerde o sıra. bi gün süslenmiş püslenmiş, zırt geçti dükkanın önünden. yazıldım peşine. tuhafiyeciye gitti, pastaneden çıktı, minibüs otobüs, geldik sağmalcılar’a. benim içimde bi sıkıntı. işi anladım tabii, zagor’u ziyarete gidiyor. bi tuhaf oldum, piçi de kıskandım. uzatmayalım çaresiz evlendik ötekiyle. o ara zagor içerden çıktı. sonra bi duyduk, kaçmış bunlar. altı ay mı bi sene mi, kayıp. hep rüyalarıma girerdi orospu. o gün dükkana gelişini hiç unutamadım. benimkine bile dokunamaz oldum. sonra bi daha duyduk ki iki kişiyi deşmiş zagor. biri polis, ikisinin de gırtlağını kesmiş. karakolda beş gün beş gece işkence buna. arkadaşlarının öcünü alıyorlar. kaltağa da öyle. önce öldü dediler zagor’a, sonra komalık. ankara’da oluyor bunlar. bizimki bi gün çıkageldi mahalleye. zagor içerde, en iyisinden müebbet. bi sabah dükkana geldim, baktım bu oturuyo. önce tanıyamadım. anlayınca içim cız etti. cız etti de ne? tornavida yemiş gibi oldum. çökmüş, zayıflamış, bembeyaz bi surat. ama bu sefer başka güzel orospu. orhan'ın şarkıları gibi. kalktı böyle, dimdik konuşmaya başladı. dedi para lazım, çok para. zagor’a avukat tutacakmış. ilerde öderim dedi. esnafız ya biz de, “nasıl?” diye sormuş bulunduk. orospuluk yaparım dedi, istersen metresin olurum. içime bi şey oturdu ağlamaya başladım, ama ne ağlamak! işte o gün bi inandım orospuya tam yirmi yıl geçti. uzatmayalım, zagor’a müebbet verdiler. ama rahat durmaz ki piç! ha birini şişledi, ha firara teşebbüs. o şehir senin bu şehir benim, cezaevlerini gezip duruyor. orospu da peşinden. sonunda dayanamadım, ben de onun peşinden. önce dükkan gitti, ardından taksiler. karı terk etti, peder kapıları kapadı. yunus gibi aşk uğruna düştük yollara. iş bilmem, zanaat yok. bu tınmıyor hiç. ilk yıllar ufak kahpeliklere başladı, sonra alıştı. gözünü yumup yatıyor milletin altına. gel dönelim diye çok yalvardım. evlenelim, pederi kandırırım, zagor’a bakarız, yok. kancık köpek gibi izini sürüyor itin. n’aptı buna anlamadım. kaç defa dönüp gittim istanbul’a. yeminler ettim. doktorlar, hocalar kar etmedi. her seferinde gene peşinde buldum kendimi. bi keresinde döndüm, biriyle evlenmiş bu, hamile. beni abisiyim diye yutturduk herife. nedense rahatladım, ohh dedim, kurtuluyorum. bu da akıllanmış görünüyor. yüzü gözü düzelmiş, çocuk diyor başka bişey demiyor. sinop’ta oluyor bunlar. ben de döndüm istanbul’a. doğumuna yakın, zagor bi isyana karışıyor gene. hemen paketleyip diyarbakır cezaevine postalıyorlar. çok geçmeden bizimki depreşiyor gene. o halinle kalk git sen diyarbakır’a, üç gün ortadan kaybol. herif kafayı yiyor tabii. dönünce bi dayak buna, eşşek sudan gelinceye kadar. kızın sakatlığı bu yüzden. sonra çocuğu doğuruyor. durum hemen anlaşılmamış. ortaya çıkınca bi gece esrarı çekip takıyor herife bıçağı. çocuğu da alıp vın diyarbakır’a, zagor’un peşine. allahtan herif delikanlı çıkıyor da şikayet etmiyor. ben o ara istanbul’da taksiden yolumu buluyorum. epey bi zaman böyle geçti. yine her gece rüyalarımda bu. zagor’un diyarbakır cezaevinde olduğunu duymuştum o sıralar. bi gece bi büyükle eve geldim. hepsini içtim. zurnayım tabi. bi ara gözümü açıp baktım, karlı dağlar geçiyor. bi daha açtım, başımda bi çocuk, kalk abi, diyarbakır’a geldik diyor. baktım, sahiden diyarbakır’dayım. bi soruşturma. kale mahallesi vardır oranın, bi gecekonduda buldum, malımı bilmez miyim? görünce hiç şaşırmadı. hiçbir şey demedik. o gece oturup düşündüm. oğlum bekir dedim kendi kendime, yolu yok çekeceksin. isyan etmenin faydası yok, kaderin böyle, yol belli, eğ başını, usul usul yürü şimdi. o gün bugün usul usul yürüyorum işte.

    "suça asik bir adam, adama asik bir kadin"

    çok bilinen bir film olduğu için yazmamıştım. çok sorulunca kısa bir bilgi notuyla ekleyeyim. zeki demirkubuz' un meşhur masumiyet filminin unutulmaz tiradi. hikayeyi anlatan haluk bilginer, dinleyen güven kıraç, hikayedeki kadın derya alabora.

    filmin bir de olayların daha da öncesini anlatan kader diye bir öncül/ devam filmi var. onda da haluk bilginer ' in gençliğini ufuk bayraktar, derya alabora' nin gençliğini vildan atasever oynuyor. ikisi de taş gibi filmdir. bu filmi severseniz fatih akin' in duvara karşı ve mustafa altioklar' in ağır roman' ini da çok seversiniz .

    https://youtu.be/10zce8a-uu8