türkiye'deki tüm plajlar ve sahil işletmeleri devletin, siyasetin mafyaya veya sermayeye karşı diz çökmesiyle işletiliyor.
anayasa ve kıyı kanunu uyarınca tüm sahiller vatandaşlarındır. kıyı kenar çizgisine belirli bir mesafede yapılaşma muvakkat yapı statüsünün ardına da gizlenilse bal gibi sabit eser yasaktır! işgal de yasaktır.
turizm mevzuatının ve belediye kanunu'nun ardına zorlama bir şekilde dolanılır. uygulamada belediye göz yumulan şagil konumunda ecrimisil öder milli emlak'a. yetkisi olmamasına rağmen güya kaymakamlığın kamusal ihtiyaçtan belirlediği noktaları güya ihaleye çıkar ve bir nevi alt kiraya verir kendi işgal bedeli ödediği yerleri.
uygar bir ülkede sahiller kapitalistin kârı değil kamunun faydası için vatandaşların ve turistin kullanımına sunulmalıdır. "barzolar, ak donla gelen tacizciler" yüksek fiyatla kamununun varlığına çöreklenilmesiyle önlenmez.
atatürk'ün florya plajındaki halkla iç içe eğlendiği fotoğraflarına bakın. eğitimle, çağdaş bir vatandaşlık bilinciyle ve evet bal gibi güleryüzlü fakat işini ciddiye alan zaptiye tedbirlerle ülke sahillerine sahip çıkmalıdır.
bohemiantirad3 profili
-
beach club'a giriş ücretinin 2000 tl'den başlaması
-
önümüzdeki 4 yılı seçimsiz geçirecek olmamız
sağdan, soldan, yukarıdan, aşağıdan darbe ile bu toplum değişebilir. devrimle, karşı devrimlerin en kıyıcı hale gelmesiyle yönümüz farklılaşabilir.
bu denli demografisi, ekonomisi, özü, dini, diyaneti, siyaseti, eğitimi boka bulanmış ve ruh hastalarının oyuncağı olmuş ruh hastalarıyla dolu toplum bu vakitten sonra seçimle sıçımla değişmez.
iki muhalefet partisinin kuruluşunda yer aldım. içeriden bildiriyorum: düzen partilerinin alayı aynı. siyaset heveslilerinin yalakalığı ve aptallığı liderleri, lidercikleri öyle bir coşturuyor ki her biri önce kendilerine tapınan salakları böcek gibi görüyor.
tüm partilerin alayı tarikatlara dönüşmüş. ve laik tarikatlar da en az teokratik tarikatlar kadar iğrenç. her türlü istismara batmış durumda. siyaset kutupları, şıhları, imamcıkları dalgasına bakıyor sadece. dincisi, dinsizi aynı. -
ferhan şensoy
buraları okumuyordur muhtemelen. kim bilir hangi seyahatinde satın alınmış bavul bavul frenkçe tiyatro kitabını, adı bilinmeyen yeryüzü şairlerini okumayı tercih ediyordur usta. başta ülkesindekiler olmak üzere karşılaştığı insanlarının ciğerini okumayı yeğliyordur bir düşünme ve biriktirme yöntemi olarak yazmayı unutmadan. iyi ki doğmuştur.
kökü çarşamba'da, dalları gül baba'nın bağ kulübesinde galatasaray'da, jerome savary'in gezici tiyatrosuyla fransa turnesinde, kanada'da, küba'da meyveler vermiş bir ağaçsın sen ferhan şensoy. güzel sanatlar'ın damından boğaza karşı teksir edip savurduğun dev-genç bildirileriyle, şaibeli yangınla kül olan bir tarihi diriltmek, ses tiyatrosu'nu onarmak için anadolu'nun tüm sidik kokan sinema salonlarında oynadıklarınla büyüksün. tiyatrocu değil bizatihi tiyatrosun.
ve bir daha ülkemden benzerinin çıkması zor bir mizah yazarısın. iyi ki doğmuşsun.