Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. 7 kasım 2021 fenerbahçe kayserispor maçı

    mert hakan markajına aldığı kayseri kaptanına atar yaptı. adam 10 saniye sonra çıktı golünü attı. *

    bayılıyorum böyle boş beleş tiplerin ayar yemesine. *

  • 2. 7 kasım 2021 fatih karagümrük galatasaray maçı

    vücudunda birisinin elini ayağını hisseden kendini yere bırakıyor. sıkıntının büyüğü hakemlerde değil, en küçük bir şeyde kendini yere atıp fual bekleyen oyuncu ve taraftarlarda. zaten zevksiz olan maçta hakem bir çok pozisyona devam diyerek bir nebze de olsa akıcılık sağlıyor.

  • 3. 2021 meksika gp

    sıralama turları sonucunu yazayım da başlığa girenler boş muhabbetiniz yüzünden ecdadınıza sövmesin.

    klasman:

    1. v.bottas
    2. l.hamilton
    3. m.verstappen
    4. s.perez
    5. p.gasly
    6. c.sainz
    7. d.ricciardo
    8. c.leclerc
    9. y.tsunoda
    10.l.norris
    11. s.vettel
    12.k.raikkonen
    13.g.russell
    14.a.giovinazzi
    15.e.ocon
    16.f.alonso
    17. n.latifi
    18.m. schumacher
    19.n.mazepin
    20.l.stroll

  • 4. c.başkanlığı için kendi adayını öner

    bir yazar arkadas memur teoman yazmiş , bir tek ben begendim.

    eyyyy teoman bey tertemiz hayatina saygilarimi arz ederim. bu toplumda yerin emekli memur hayati. oyle bir kaç begeni bile sana fazla.

  • 5. erkeklerin önce yazıp sonra devamını getirmemesi

    karşı taraftan vermeyecek enerjisi alma nedeniyledir.

    insan yatamayacağı birine neden byte harcasın, değil mi ama?

  • 6. muhafazakar ahlakı

    cuma günü poliklinikteyim. sırada bekleyen 25'e yakın hasta var. randevu sırası ve kayıt sırasına göre vatandaslari çağırıyorum.

    neyse ben çağırma düğmesine bastım. vatandaşı cagiracagim. 55-60 yaşlarında bir amca içeriye doğru girmeye yeltendi.

    "oğlum bir ilaç yazdırıp gideceğim. cuma namazına yetismem lazım" dedi.

    dedim "amca cuma namazına gideceğim diye dışardaki 25 kişinin kul hakkini yiyeceksin. sence hangisi daha önemli?. dışarı çık sirani bekle" deyip disariya çıkarttım.

    eğer tamam amca gel yazivereyim deseydim güle oynaya işini halledip kul hakkını çatır çatır yiyip cuma namazına gidecekti.

    işte muhafazakar ahlaki budur.

    amcanın muhafazakar olduğunu nasıl anladın diye soracaklara: bunca yıl binlerce hasta muayene ettim. ee anlayalım biraz değil mi.

    edit: başka.bir doktor arkadaş da "yaziverseydin ne olacak" diye sitem etmiş..

    bir insanın acil.bir durumu olabilir. hastası vardır. ise yetisecektir. otobüse yetisecektir falan. öyle bir sebeple gelene elimizden gelen yardımı yapıyoruz. amca.da bana "oğlum.hasta eşimi evde yalnız bıraktım. ilacimi yaziver de gideyim" deseydi yardımcı olurdum fakat cuma namazına gideceğim diye bir bahane ile gelirse kimse kusura bakmasın o sırayı bekler. kimse essek değil.

  • 7. suriyeli göçmenler olmasa fabrikalar durur

    o marka maskeleri kullanmayacağız demek ki. gtünü yıkamayı bilmeyen heriflerin elinin değdiği maske takılır mı yav?

  • 8. brüt maaş soygunculuğu

    bordro inceliyorum, atıyorum 10 bin tl maaş alıyorsam bunun 4 bin tlsi vergiye gidiyor. vergi karşılığında ne alıyorum bir bakalım.

    sağlık ? - özel sağlık sigortam var onu kullanıyorum hastaneye gittiğimde. çapraz bağlarım koptuğu için devlette ameliyat olacaktım yıllar önce, bana dediler ki 6 ay sonraya randevu verebiliyoruz seni en erken 6 ay sonra arayıp randevu vereceğiz. tek ayakla 6 ay yürüyemeyeceğim için özelde olmak zorunda kaldım. geçenlerde programda bir kadın vardı, her gün devlet hastanesine bakınmaya gidiyormuş. hiç bir şeyi olmamasına rağmen sürekli doktor doktor geziyormuş sırf can sıkıntısına. bu insanlara gidiyor sanırım sağlık harcamaları.

    eğitim ? burs almadım, devlet okulunda ilköğretim ve liseyi bitirdim. okulda bir şey olacağı zaman bizden para istiyorlardı zaten. şuan verilen vergilerin de eğitim bütçesine ne kadar etkisi var bilemiyorum.

    yol ? e bu adam yolları kendi parasıyla yabmıyor mu :d madem öyle niye yol yabdık diye reklam basıyor? köprü yapıyor havalimanı yapıyor ama ben ne bayburttaki havalimanını kullanıyorum ne de kütahyadakini. zaten yaptığı köprülere de geçiş ücreti alıyor. hem geçerken hem yaptırırken parasını ben ödüyorum vergimle.

    emniyet güçleri ? geçen günlerde bir tanıdık dolandırıldı, polise işimiz düştü, şu an çok yoğunuz uyuşturucu operasyonu yaptık siz gidin 2-3 hafta sonra gelin dediler. araya tanıdık polisler sokup tutanak tutturup şikayetçi olabildik. yani o kadar vergi veriyoruz ama tanıdığımız olmadığı zaman işimizi dahi hallettiremiyoruz.

    afet durumları? e bu afet durumlarında da devlet bizden para istiyor? verdiğimiz vergiler nereye gidiyor ki bu devlet her depremde selde yangında bizden para istiyor ?

    vakıflar? bu güne kadar hiç bir vakıfa kaydım yok, hiç bir vakıftan destek almadım ve yakınımdaki fakir tanıdıklarım da hiç bir dernekten vakıftan yardım alamıyor.

    diyanet? sokak başı 3 tane cami olmasına gerek yok. daha fazla cami yapınca daha fazla müslüman olmuyoruz. varolan camilerin yarısı bile dolmuyorken her yere cami doldurmak saçmalık.

    eğlence-etkinlik? yani gördüğümüz kadarıyla vergilerimiz bazı kişiler tarafından yavuz bingöl gibi miadı dolmuş sanatçıların televizyona çıkıp konser vermesine harcanıyor.

    yapılar, parklar? buna da bakacak olursak ne zaman bir devlet dairesine işim düşse bir bakıyorum sandalyeler 10 yıllık, duvarlar dökülüyor her yerde eski stil numaratörler masalar var. anlaşılan vergimiz buraya da gitmiyor.

    vatandaşlık hakları ? bakınca kimlik çıkartmak için ayrı vergi veriyoruz pasaport için ayrı ehliyet için ayrı. devlet bunlardan para alabilir pek tabii ama kart - defter basım ücreti ödenen toplam tutarın %10u iken devletin aldığı harç %90'ı. bu paralar nereye gidiyor?

    üretim bakınca ülkede üretilen bir şey de yok, elektrik faturasından trt payı alınıyor mesela. trt bizim en az 30 milyon hanenin elektrik faturasıyla dönüyor. doğudaki insanların elektrik faturası da batıdaki beyaz yakalılara ödettiriliyor.

    tüketim devlet sıfır üretimle arabayı yapan bmw'den mercedes'ten çok daha fazla para kazanıyor. 500 birim ödediğiniz bir arabanın 350'si devlete gidiyor. türkiyede üretilen bira, çay, buğday gibi ürünler yine türk vatandaşına vergi yükü verilerek yansıtılıyor. sorarım size, devlet elini suya sabuna sokmadan tüm bu üreticilerden çok daha fazla kazanıyorsa, devlet neden bunlarla uğraşsın?

    benim 88 liralık vergi borcumu 7 yıldır unutmayan devlet, limak-kolin-cengiz'in trilyonlarca lira vergi borcunu tek kalemde siliyor. bankaların covid için verdiği krediyi ise 1 ay ödemezsen kapına kağıt geliyor.

    velhasıl kelam ben verdiğimiz verginin doğru harcandığını bilsem bi nebze kabul edebilirim ama mevcut haliyle devlet artık vatandaşına bakamaz hale geldi. artık vatandaş devletine bakıyor. ülkeye alınan milyonlarca göçmene, vergi borcu silinen futbol kulüpleri ve inşaat firmalarına ayda 5-6 bin tl ile geçinmeye çalışan beyaz yakalı bakıyor.

    bizlerin çıkıp tek tek bağırması gerekiyor bu şekilde

    üzüldüğüm tek bir nokta var, bugün seçim olsa başa gelip bu vergileri azaltacağım diyen bir tane aday yok. bu düzenin değişeceğini söylüyorlar ama bahsettikleri düzen tek adam yönetimi. isterse 500 kişi yönetin abi, ben aldığım maaş ile birden çok şeye taksitsiz şekilde sahip olmak istiyorum. ben bu dünyaya 1 kere geldim ve köpek gibi çalışıp kazandığım parayı kullanabilmek istiyorum.

    lütfen bana konuyla ilgili iyi-kötü mesaj atmayın. herkes fikrini entry altına belirtebilir.

  • 9. japonların teknoloji hariç üstün olduğu şeyler

    çalışkanlık, iş ahlakı, vatan için seve seve ölüme gitme ( bu olay bizden çok faklı, adamların derdi savaşmak değil ölmek yani, bu üstünlük mü tartışılır).
    adamlar 1800lü yıllarda osmanlı ile aynı seviyede hatta daha aşağıda idi. 200 yıl bile olmadı , bizden ne kadar ileride olduğu ortada. sizce bunun sebebi ne olabilir? bizden fazla savaşa girip bizden fazla da yıkım yaşadılar. atom bombası yediler bunun örneği yok yani. rusya, çin ve amerika ile savaştılar. hatta rusya ve çin'i yendiler yani:) dünyada bunu başarabilecek başka ülke var mı ?

  • 10. vitor pereira

    bence şu an fenerbahçe'nin bu halde olmasındaki olağan şüpheliler

    % 50 ali koç'un yönetim zaafiyeti
    % 30 aziz yıldırım'ın bıraktığı miras
    %10 ülke ekonomisinin kötü olması
    % 9 şike operasyonu
    %1 vitor pereira

  • 11. kabullenildiğinde olgunlaştıran acı gerçekler

    dün ve bugün olmadı/olmuyor diye kahredip üzüldüğün şeylere yarın olmadığı için şükür etme ihtimalin var(hatta genelde çok yüksek oranda). ama üzülerek boşa harcadığın zamanı geri getiremeyeceksin. zamanını kurban etmemek gerek.

  • 12. cafe ve restoranlarda fiyatların artık çıldırtması

    hala cafe ve restoranlara gidenlere hakaret edenler, kahvemi evde demliyorum sorunu çözüyorum diyenler, evde kahvaltısını bile yapmayıp ona para veren enayidir diyenler var.

    mesele sizin restoranlara gitmeyi sevmiyor olmanız değil.
    mesele evde süper kahve demliyor olmanız değil.
    mesele kahvaltı hazırlamanın çok basit bir iş olması da değil.
    mesele şu ki, 2021 yılındayız; dünyanın her yerindeki insanlar bu tarz mekanlarda sosyalleşiyorlar; yıl 1962 değil, restoranda yemek yemek sadece zenginlerin yaptığı lüks bir aktiviye değil, restoranlara gitmek bir şımarıklık değil, bir sınıf meselesi değil, bir lüks değil.

    dünyanın her yerinde insanlar cafelerde, restoranlarda yiyor, içiyor, sosyalleşiyorlar. bu bir lüks değil, bu salaklık falan da değil. nasıl 21.yüzyılda telefon ve internet birer ihtiyaç haline dönüştüyse, bu da bir ihtiyaç. siz ihtiyaç duymayabilirsiniz, ama toplumun çoğu duyuyor. fakirinden zenginine herkes bütçesine uygun bi yerlere gitmek istiyor, kimi çay bahçesinde çay içer; kimi 65 liraya macchiato içer, kimi en ucuz dönercide yer; kimi t-bone steak yemeye gider. ama bu bir ihtiyaç. ve karşılaması her gün zorlaşan bir ihtiyaç. orta kesim için bile lüks haline gelmeye başlayan, beyaz yakayı yavaş yavaş zorlamaya başlayan bir ihtiyaç.

    ve hayatımızdaki bu küçücük zevkin dahi lüks haline geliyor olması, ulasamayacağımız bir şeye dönüşüyor olması ekomominin geldiği halin belirgin bir göstergesi.

    yani mesele siz ve sizin cafe-restoranlar hakkındaki fikirleriniz değil.
    mesele ekonominin gidişatının hayatımızdaki zevkleri yavaş yavaş elimizden alıyor olması, zaruri olmasa dahi sosyal ihtiyaçlarımızı karşılayamayacak halde bizi bırakıyor olması.

  • 13. imamoğlu cb adayı olursa göksu'nun başkan olacağı

    imamoğlu başa geldikten sonra tevfik göksu'nun önce bıyığı gider sonra kendisi gider.

  • 14. beşiktaş taraftarı

    trabzonspor maçında gene ne mal olduklarını ortaya sermişler. iki gün sonra gene biz başkayız ağbi ya triplerine girerler. her derbide rakibinin kurucusunun * anasına söven tıynette bir kitleden bahsediyoruz. yani bir topluluk düşünün; her derbide, 100 yıl önce yaşamış bir futbol kulübü kurucusunun anasına ağzından tükürükler saça saça sövecek ne yaşamış olabilir?

    dolayısıyla rakibinin futbolcusunun annesini çok afedersiniz ama "g*tünden s*kmek" istemelerine çok şaşırmamak lazım. sonuçta b*şiktaş taraftarından bahsediyoruz. her derbide böyle vukuatları vardır bu topluluğun. yıllar da aralarında barındırıyorlar bu tipleri. demek ki sıkıntı münferit değil, kitlesel. muhtemelen de organize şekilde yapıyorlarlar bu mide bulandıran, leş ve iğrenç hadiseleri.

    dünyada genellemeyi dibine kadar hak eden bir topluluk varsa aha da bunlardır.

  • 15. hamburgerin kürekle gelmesi

    fırıncı küreğiyle geldi öyle bıraktılar; hani fırından sıcak sıcak...
    gibi düşündüm.

    bildiğin nalburdan alınma inşaat küreği bu. cidden bu nasıl sunum?

  • 16. fatih terim

    arkadaşlar adamın daha 4. senesi sistemini oturtmadı. istediği oyuncular alınmadı. ocak ayı gelsin hele bir. oyuncular kötü yoksa hoca imparator.

  • 17. aşkım miele ve smeg istiyorum diyen kız

    ne çok kişi biliyormuş bu markaları. başlığı görünce tolkien evreninden isimler zannettim. gerçekten de herkes evleniyor.

  • 18. togg prototipinin beyin yakan kalitesi

    gurur duymayan serefsizdir, hayindir mottosuyla ortaya cikan prototip kalitesi.

    bunlarin sirket ici isleri de boyle herhalde.

    - bu sunumu niye paintte hazirladin lan?
    - muhalif olacagim diye beyinsizlik yapma, dur bi araba ortaya ciksin.

  • 19. pazar sabahı erken kalkmak için bir neden

    dün gece clubtan tanışıp eve attığım kızın kıpraşmadan uyuyamaması yüzünden sabahtan beri yatakta dönüp duruyorum uyansa da hemen siktir olup gitse rahat rahat uyusam. şaka lan şaka. gece 11’e kadar sanayide boya yaptım. eve geldiğimde tiner kafasıyla hemen uyumuşum. şimdi simitçi dünyalarından birine gidip glutenli margarinli trans yağlı ve şekerli yarak gibi bir kahvaltı yapıp üzerine çestırfiyıld yaktıktan sonra sıradan insalar gibi yaşamanın nasıl bir duygu olduğunu deneyimleyeceğim. of çok heyecanlı lan hemen yapmaya koyuluyorum.

  • 20. ali koç

    hayattaki hiç bir kazanımı için mücadele etmediğinden olacak ki fenerbahçe başkanlığında sıçtı, sıvadı, şimdi de tüy dikecek.

    dün olağan yüksek divan kurulu toplantısı vardı. izleyenler farketmiştir artık divan üyeleri ufaktan eleştiri getirmeye başladı. normal şartlarda kulüp gereğine göre divan sonunda başkan çıkar ve söz alanların eleştiri, görüş ve önerilerine cevap verir.

    peki bay ali ne yaptı?

    divanı küçümser ifadeler kullanarak açıklama yapmayağım dedi ve kaçtı.

    bu arada toplantı başında mali tablolar ortaya döküldü ve kulübün borcunun arttığı ispatlandı. yani sponsor oldu vay efendim para verdi masalları da artık karşılık bulmuyor.

    şimdi etrafındaki adamlar iş ilişkileri sebebiyle başkana yalakalık yapmaya devam edebilir. ancak divan üyesi ihtiyarlar (ki bir çoğu ali koç kadar iş adamıdır, en azından baba parası ile değil kendi emekleri ile bu günlere gelmişlerdir) ve tribünler ali koç'a karşı bileniyor.

    ali koç muhtemelen tarihin gördüğü en büyük protestoya hatta belki küfürlere şahitlik edecek ve sene sonu istifa edecek.

    süren azalıyor mr. kibir.

    fenerbahçe senden kurtulacak.

  • 21. socar'ın karabağ zaferi reklamı

    bayılıyorum lan size, nasıl gaza gelmiş herkes. socar, aliyev bunlar, atatürk’ün adını ağızlarına alacak en son kişiler, kurumlar.

    kendi halkını fakirliğe mahkum etmiş bir diktatörle, petrol parasını nerelere pay edeceğini şaşırmış, kendi ülkesinin kaynaklarını sömürmüş bir şirket. siz kim mustafa kemal kim. anca burdaki ergenleri eğlendirirsiniz.

  • 22. 11.750 lira brüt ücretin nette 6750 lira olması

    7.470 tl toplam ele geçen para olarak gözüküyor. fakat işin daha da kötüsü işverene olan maliyet 13.806 lira falan. yani işveren bir maaş sana, bir maaş devlete ödemiş gibi oluyor.

    edit: onlarca mesaj aldım.. hepimizin acısı ortak. bu kesintiler doğrudan vergilerle bitse neyse diyeceğiz. ama yediğinizden içtiğinizden ayrı, arabada yaktığınızdan, sigara-alkolünüz varsa apayrı vergiler alınıyor. düz hesap gitsen 10 liranızın 2-3 lirası net size kalmış oluyor, kalanı devlete dolaylı-doğrudan vergiler...

  • 23. kulüp (dizi)

    türkiye anlatılacak hikaye konusunda gerçekten cennet. mesela atıyorum bir isveç'in norveç'in 80 yıllık gündemini biz 3 günde falan yaşıyoruz. bu nedenle diziler ya da filmler ile söyleyebileceğimiz çok şey var. yine de bu hazinenin yeterince değerlendirilemediğini düşünüyorum. çünkü açın televizyona bakın yıl olmuş 2021 hala ağa dizisi, töre dizisi yapan var. hadi onu geçtim zengin kız fakir oğlan var, sevip de kavuşamayan bütün ilişki dinamiğini yanlış anlaşılmalar üzerinden kurmaya çalışan var. netflix ise malumunuz ülkeye geldiğinden beri hep farklı bir şey yapma derdinde oldu. bu kimi zaman iyi sonuçlanmadı ama yine de cesaretlerini tebrik etmek lazım. kulüp ile yine bambaşka bir projenin peşine düşmüşler. şimdi dizi nasıl olmuş bir bakalım.

    --- spoiler ---

    öncelikle şunu söylemek istiyorum. dizinin üzerine kurulduğu fikirler gerçekten çok çeşitli ve iyi. eğer edebiyata ilgiliyseniz 40'ların 50'lerin türkiye'sine yine aşinasınızdır ama ne bileyim bir mad men ya da broadwalk empire gibi kaliteli dönem dizileri izleyemiyorduk. yani görsel sanatlar alanında bir boşluk söz konusuydu. her ne kadar çemberimde gül oya, elveda rumeli ve hatırla sevgili gibi beğenilen dönem dizileri yapılmış olsa da onlar da bütçe probleminden çok çekiyordu. kulüp ise ilk önce bu probleme el atmış. normalde bir dizi yapılırken ne olur, bütçenin ortasına bomba atmamak için dekorları ve sahnelerde kullanacağınız eşyaları birilerinden satın alır sonra atmosfere uysun diye dua edersiniz. atıyorum bir küllük, 60'lar 70'ler dizisi çekiyorsanız kristal bir küllük ararsınız sonra o dönem çekilen fotoğraflara bakarak en uygun olanı seçersiniz. artık olduğu kadar.

    peki bu işin en kaliteli yapıldığı yer olan amerika'da nasıl oluyor? onlar bu işte sektörleştiği için stüdyoya haber veriyorsunuz onlar da dizilerde filmlerde kullanılmak üzere özel olarak üretilmiş şeyleri kataloglardan çıkarıp gönderiyor. siz de iş bittikten sonra iade ediyorsunuz. burada asıl söylemek istediğim şey neden biz de böyle bir sistem yok değil. çünkü sebep ortada. maliyetini çıkarmaz böyle bir oluşum. asıl bakmamız gereken şey ise bu ekipmanların dizi film çekimi için özel olarak üretilmesi. diziyi yapanlarla görüşmedim o konudan tam emin değilim ama buradaki perdelerden masalara kadar her şeyin dizi için özel üretim olduğunu düşünüyorum. çünkü hiçbir şey uydur kaydır eklenmemiş. mesela bunun için selim'in kulisine bakabilirsiniz. bu odadaki hiçbir şey bir yerlerden bulunup getirilmiş gibi durmuyor. sanki sanat yönetmeni ben böyle bir şey istiyorum diye çizmiş de ekip ne istiyorsa ayarlamış gibi bir uyum söz konusu. ha tabi bu dediğim gibi böyle olmayabilir. belki bildiğimiz şekilde ilerlediler ama kurdukları her mekan aşırı güzel görünüyor.

    dönem dizisi yapan kişilerin uğraştığı ikinci bela da dil ve kültür meselesi. şimdi bir oyuncu mamafih dedikten sonra dümdüz günümüz türkçesiyle yardırıyorsa o iş olmaz. illaki o dönem kullanılan bir terim, bir sokak ağzı birşey, o günlerde çok konuşulan meselenin diyalog içine yedirilmesi gerekiyor. bunu da yine böbürlenmeden yapmak lazım. diyelim ki 90'lar dizisi çekiyorsunuz. sürekli kaset kaset derseniz olmaz. bugün kasetten albüm dinlemek evet ilgi çekici bir şey ve atmosfer kurmak için bu konu eklenebilir. ancak bu bize ilginç. 90'larda yaşayan karakterler için kaset konusu günlük bir olaydı. bu nedenle ekleyeceğiniz şeyi ekleyip sanki eklememiş gibi bir doğallıkla izleyiciye aktarmanız gerekiyor. kulüp ise bunu gerçekten çok başarılı bir şekilde yapıyor. mesela sefarad'ların kullandığı ispanyolca öyle text'ten 5 dakika önce ezberlenmiş gibi değil. ben ispanyolca bilmiyorum ama ispanyolların diyaloglarını çok dinledim ve bu dizideki kullanım gerçekten doğal geldi diyebilirim. bunu tabi başrol yapınca çok önemli değil. çünkü zaten işin bu senin. asıl güzel taraf agop olsun, yani olsun bütün figüranların da dil konusunu başarılı şekilde uygulaması olmuş.

    kültür konusu da benzer şekilde incelikle işlenmiş. bu konuya da bir öz eleştiri ile başlamak istiyorum. ülkemizde aslında yerleşik pek çok farklı kültür olmasına rağmen (biraz da tek yönlü eğitim sistemi nedeniyle) biz bunları pek tanımıyoruz. aslında benim de buna imkanım var. mesela izmir'de kilise, sinagog hepsi bulunuyor. bir musevi nasıl dua ediyor, hristiyan cemaatler hangi günlerde toplanıyor bu tür şeyleri öğrenmenin bir insanın gelişimi için çok faydalı olacağına inanıyorum. ha sinan bir günden bir güne bu mabedleri ziyaret ettin mi dersen hayır etmedim ama ülkenin kültürel zenginliğini özümsemek için bence bunlar bir gereklilik. bir de tabi ülkenin demografik yapısı dizide de anlatıldığı üzere bile isteye değiştirildi. ülkenin evrensel değerleri kesildi ve yönümüz yıllar içinde orta doğu coğrafyasına çevrildi. işte bu nedenle mesela bu dizide anlatılan şenlikleri falan bilmiyoruz biz. yine de diziyi yazan kişilerin o detayları iyi bir şekilde eklediğini söylemek mümkün. kendinizi böyle hikayenin bir yerlerine iliştirmek için iliştirilmiş şeyleri değil de gerçekten hayatın doğal akışı içinde yer alan konuları izliyormuşsunuz gibi hissediyorsunuz bu anlarda.

    bir de çok dikkat çekici olan hikaye yapısından bahsedelim. burada aslında büyük bir potansiyel varmış ama biraz denge kaçırılmış gibi hissettim. şimdi bu ana akım işlerde çok standart bir kullanımdır. eğer bir dizinin ismini mekandan seçtiyseniz hikaye yapısını da buna uygun düzenlersiniz. bir tane ana karakter ve yan karakterler yazar, bütün bu insanların hikayelerini ortak olarak bulundukları mekan üzerinden anlatırsınız. bu noktada kulüp başarılı bir seçim. çünkü assolistinden patronuna, çamaşırcısından misafirine kadar bir karakterler panoraması sunma şansı veriyor. ancak hikaye yapısında bir iki başlılık söz konusu. dizi bu dediğim panoramaya geçtiğinde gerçekten başarılı. bir yığın farklı karakterin dönem üzerinden birbirleriyle olan ilişkisini görebiliyorsunuz. matilda'nın rolü de bu farklı karakterler üzerinde köprü olarak seçilmiş. ki gökçe bahadır lokomotif olan karakterini de başarılı şekilde canlandırmış. mesela patronuna karşı farklı bir tavır alırken, kendi cemaati içinde farklı bir duruş sergiliyor. özellikle hacı karakterine bildiğin abla şefkatiyle yaklaşıyor.

    buraya kadar her şey güzel. ve fakat raşel karakteri tüm bu dengeyi bozuyor. bunu hikayede tuttuğu yer ya da bölüm başına aldığı süre için söylemiyorum. kulüpte olanlar çok akıcı ve ilgi çekici. mesela metin akdülger'in canlandırdığı patron ve büyükbaşlarla yaptığı konuşmalar, sonra fırat tanış'ın çalışanlara gösterdiği tavır falan atmosfer için çok değerli. çünkü bize bilmediğimiz bir dünyanın kapılarını açıyor. raşel'in hikayesi ise böyle bir dizi için aşırı sıradan. yani bu kadar farklı bir dizinin ana eksenine annesi tarafından terk edilen asi ergenin hikayesini koymak dizinin yakaladığı tüm tempoyu aşağı çekiyor. ayrıca insanların netflix dizisi izlemesinin asıl sebebi zaten televizyondaki 780 tane karbon kopya yapımdan uzak kalmak. da raşel'in yahudi olması dışında ortalama tv dizisi karakterinden ne farkı var? önce sağa sola atar yapıyor. sonra yakışıklı ama çapkın karaktere aşık oluyor, sonra sevmediği ve aşkı asla istediği gibi yaşayamayacağı biriyle evlenmeye karar veriyor. bir de artık dünyanın en klişe şeyi hamile kalıyor. yani bunu izlemek istiyor olsak açar tv izleriz zaten her akşam 4 tane dizi vardır böyle.

    bu karakterin ayrıca işlenişi de kötü. mesela selim karakteri hem dönemle ilişki içinde hem de ilgi çekici noktaları var. bu nedenle babasını kaybetmesinin ardından sahneye çıkması dramatik olarak yoğun bir olay. raşel'in en dramatik olayı annesiyle eve geç geldiği için tartışmak falan. bu zaten dizinin ilk yarısıymış umarım ikinci kısımda bu karaktere daha az yer ayrılır. böylece anlatının ritmi de yükselir.

    bir de eğer bahsetmezsem insanların cidden hakkını yemiş olacağım için oyunculara değinmek istiyorum. metin akdülger'i ben sanırım ilk defa şahsiyet'te izlemiştim. o zaman da iyi bir oyuncu olduğunu düşünüyordum. burada centilmen ama kendi içinde sıkıntıları olan bir karakteri de başarıyla canlandırmış. zaten kendisi pusuya yatmış piyasadaki bütün farklı işleri kovalıyor. bu nedenle kariyer tercihleri için de kendisini tebrik etmek lazım.

    dizide beğendiğim bir diğer oyuncu da selim karakteriyle salih bademci oldu. hani klasik söylenir ya hep biz sette çok eğlendik diye. bu salih bademci için bence kesinlikle doğru. çünkü karakterini canlandırırken eğlendiğini, farklı şeyler keşfetme hevesinde olduğunu görebiliyorsunuz. mesela selim'in kırılgan halini de sahneye çıktıktan sonraki diva halini de başarıyla canlandırıyor. sadece ben orhan ve selim arasında bir şeyler yazmak istemişler de yazamamışlar gibi hissettim. hatırlayacaksınız benzer bir durum aşk101'de de osman karakteri için vardı. umarım şu problem yakın zamanda çözülür de biz de karakterlerin hikayelerini kesintisiz olarak izleyebiliriz.

    fırat tanış'ın performansı ise sürpriz olmadı diyebilirim. yani bir insan hem komedi karakterlerini hem bu kadar ağır psikopatları nasıl aynı başarıyla canlandırıyor anlamak mümkün değil. bu dizide de tehditkar, iş bilen, ayrıca dominant bir hali vardı. hikayesini biraz erken açık ettiler gerçi daha üstü kapalı ilerleyebilirdi ama olsun yine de akışa çok büyük katkısı olmuş burada.

    bir de son olarak gökçe bahadır'dan bahsetmek istiyorum ki kendisi benim en çok şüphede olduğum isimdi. şöyle söyleyeyim ben yaprak dökümü izlemedim. televizyon da izlemiyorum o yüzden dizilerden de aşina değilim. o nedenle kendisini 3 asır önce perran kutman için takip ettiğim hayat bilgisindeki performansıyla değerlendirecek halim yoktu. bu nedenle karşıma ne çıkacak emin olamadım. ancak hikaye akışı içinde bahsetmiştik gerçekten dizinin merkezinde olmak konusunda çok başarılı. hem duygusal, hem kırılgan hem de güçlü durabiliyor. zaten ana karakter çalışmıyor olsa dizinin ikinci kısmını bu kadar heyecanla beklemezdim sanırım.

    --- spoiler ---

    sonuç olarak bence dizi gayet keyifli. sadece dramatik anları (özellikle raşel'in olduğu) biraz abartmışlar. bunlar belli pratikler ve alışkanlıkları atmak kolay olmuyor tabi ama insanları diziye bağlamak için bunlara gerek yok bence. çünkü dizi teknik olarak zaten başarılı. bir de yan karakterleri de düzgün çalışmışsınız. herkesin anlatılmaya değer sosyolojik bir altyapısı var. bu nedenle biraz daha tempo daha az dramatik anla dizinin diğer kısımları çok daha güzel olabilir.

  • 24. 6 kasım 2021 beşiktaş trabzonspor maçı

    türkiye'nin en toksik taraftar grubu ve en sinsi oyuncu grubuyla eşsiz bir kombinasyona sahip, mağduriyet yarışında siyasal islam ile kapışan jimnastik kulübüne tam hakettiği şekilde bir hezimet yaşatan trabzonspor'u ve statta 40 bin dışarıda milyonlarca tinerciyi kudurtan uğurcanı tebrik ederim.

  • 25. kılıçdaroğlu'nun en doğru aday olması

    rte karşısında kim aday olursa kazanır diyen aptallar:

    muhalif seçmen belki evet her türlü oy verir ama sizin oy almanız gereken kitle akp kararsızlarıdır kendi kemik chp tabanınız değil. anladın mı parlak zeka. eğer kk aday olursa akp kararsızları seçim günü yine ampüle basar.

    kk'nin adaylığını bana anlatabilirsin ama 20 yıldır akpye vermiş dayıya anlatamazsın. tamam mı leblebi beyinli.

  • 26. yazarların okuduğu en depresif kitap

    knut hamsun- açlık

  • 27. 6 kasım 2021 lütfü türkkan'ın istifa etmesi

    haha ne istifası, lütfü bey iyi parti'nin kuruluş sürecinde ne paralar harcadı ne paralar. harcadıklarını kazanmadan şurdan şuraya gitmez diyorlar.

  • 28. 7 kasım 2021 millet ittifakı fotoğraf karesi

    ekşicep görsel

    aktroll kudurtan harika bir fotoğraf karesidir.

    sirenler sizin için çalıyor aktroller.

    edit: başlığa akit salyası bulaşmış. görüyorsunuz nasıl kuduruyorlar. pazar eğlencesi oldu bu akitler artık benim için.
    ekrem başkanım akitler için barınak istiyoruz. mümkünse şehir dışı olsun.
    (bkz: akitler için barınak yapılması)

  • 29. squid game'de oynanabilecek türk çocuk oyunları

    (bkz: simit)

  • 30. düz vites araçla dik yokuşta durmak zorunda kalmak

    herkes ne kadar iyi şoför olduğunu anlatmış. ne değişik insanlarsınız, kendinizi övmek için hiçbir fırsatı kaçırmıyorsunuz.

    kimse şeyi söylemez tabii;
    yokuşta kalan kişiyle asla empati kurmadan kornaya abanan olduğunu,
    küfürü bastığını,
    yokuşta kalan kişinin -eğer acemiyse- uzun süre tekrar direksiyon başına oturamayacağı kadar hevesini kırdığını,
    öndeki arabanın tamponuna yapışıp ona azıcık bile kaydırma mesafesi bırakmayıp üzerinde baskı oluşturduğunu,
    ola ki araç kayar ve arkadakine dokunursa “biraz mesafe bırakmalıydım” yerine “napıyorsun beeeğ” diye salyalar saçarak arabadan inen olduğunu…

    bunların hiçbiri siz değilsiniz. bunlar dışarıdaki pis adamlar.
    siz pırıl pırıl, zengin, başarılı, yakışıklı ekşi sözlük gençlerisiniz.
    sizinle gurur duyuyoruz.

  • 31. kemal kılıçdaroğlu aday olursa rte'ye oy vermek

    türkiye’yi ekşisözlükten ve kendi kısıtlı çevresinden ibaret sananların garipsediği eylem.

    kendine muhalif diyen kimseler kolay kolay bunu yapmaz ona katılıyorum ama cumhur ittifakından erdoğan’a oy vermek istemeyen bir çok seçmenin kılıçdaroğlu yerine yine erdoğan’a oy vermesiyle sonuçlanacaktır.

  • 32. türk kızlarının hepsinin zengin erkek araması

    kadınlar kendisini evde kedi besler gibi doyuran koca aradıkları bilinmesine rağmen ters psikoloji uygulama derdinde olmaları

  • 33. abartı derecede zor 3. sınıf matematik sorusu

    çok karmaşık düşünüp çözmüşsün. burada asıl istenen şey, 4 ürün fiyatının da son rakamlarının aynı olduğunun farkedilmesi. toplam 726 tl ve 1 ler basamağı 4 tane aynı rakam 4 ya da 9, her durumda bunlardan 2 sinin toplamında birler basamağı 8 olacak. son rakamın 8 olmadığı tek şık var o da c.

  • 34. uğurcan çakır

    beşiktaş-trabzonspor maçındaki performansından dolayı ailesine küfür edilen kalecidir. beşiktaş taraftarları muhtemelen karşılarında marafona gibi bir kaleci bekliyordu. formasının hakkını veren her oyuncu vodafone park’ta saldırıya uğruyor. bundan önce de balotelli ve karagümrüklü futbolcular hedef alınmıştı.

  • 35. 6 kasım 2021 liverpool tweet'i

    yine 1 şişe tiner açtırdın kardeş.

  • 36. karabük ü. rektörünün uzun eşek heykeli açıklaması

    ne heykeli yapsak diye düşünüp uzun eşeğe nasıl geldiniz amk.

  • 37. unisex wc görmüş yazarlar veri tabanı

    maalesef gördük ve maruz kaldık . özellikle sabahları hiç çekilmiyor . şirketin tüm kızları makyaj için aynaları işgal etme yarışında , sanırsın foça'da acemi birliğindeki tıraş sırası

  • 38. 40 bin tl geliri olup lcw'den giyinen erkek

    iyi yapan adamdır ve bir aferini hakediyor. bunu daha çok diğer pahalı marka ürün satıcıları dert ediyor olsalar gerek. yağlı müşteriden payımızı alamadık diye. insanlar kıyafetleri ile karşılanır, karakterleri ile uğurlanırlar. ne giyerseniz giyin ve nereden giyinirseniz giyinin beyniniz kadarsınız.

  • 39. 10.000 lira maaş alanın kendini kral sanması

    tam olarak 10 bin tl alıyorum ve kendimi fakir hissediyorum.elim titriyor para harcarken

  • 40. cüneyt çakır

    fener aşığı 23 eylül 2021 fenerbahçe giresunspor maçı'nda giresun gol atmasın diye maçı bitiren hakem 7 kasım 2021 fenerbahçe kayserispor maçı'nda fener gol atsın diye maçı bitirmedi ve penaltı uydurdu.

    kadıköyün kadrolu fifa kokartlı hakem.

  • 41. evlenmek isteyen erkek iticiliği

    kadınlar istedi mi sıkıntı yok, erkek istediği zaman itici öyle mi? la nasıl da olmayan şeyler icat edip insanları yönlendiriyorlar.

    en asil duyguların erkeğidir, belli ki artık bu düzensiz yaşamdan sıkılmış, eve geldiğinde bir tas sıcak çorba içmek istiyor, tv karşısında elma soyup bıçağın ucuyla sevdiğiceğine ikram etmek istiyor, perdeleri asmak, temizliğe yardım etmek istiyor. bu mu iticilik?

  • 42. 6 ekim 1921 sparta prag galatasaray maçı

    az geriye gitmissiniz orospu cocuklari 1800 yillara falanda gidin belki bisey cikar size ordan salaklar

  • 43. altcoin tavsiyeleri

    yine kalitesiz dolandırıcıları kendine çekmiş başlık. farklı hesaplardan periyodik aralıklarla bunscake yazmaya başlamışlar. scam kokusunu 500 metreden aldığım için hemen girip inceledim tabii ki.

    bu gundilerin entrylerinden şüphelenip hemen site domainini whois'te arattım ama gizlemişler domaini kimin aldığını. pes eder miyim? tabii ki hayır. girdim twitter profillerine kimleri takip ediyorlar bakmak için. sonuç: alayı ucuz türk hesapları

    allaaan gundileri sizi. sözlükte sikecek adam arıyorlar. ekibin çoğu ya sözlükçü ya da sonradan sözlük hesabı almışlar bu projeyi shillemek için. paranızı böyle kalitesiz dangalaklara yedirmeyin. scam'le, rugpull'la dolandırılacaksanız bari biraz kaliteli olsun. şerefli bir şekilde dolandırılın. velhasıl-ı kelam, bunscake projesine yatırım falan yapmayın.

    daha önce de yine ekibi türklerden oluşan squidgame token çetesini çökertmiştim. spam yaptırarak tüm twitter hesaplarımı kapattırmışlardı. ama zaman mekan fark etmez, her yerde aklınızı alırım mnakydklarm sizi :)

  • 44. beşiktaşlıların uğurcan'ın annesine küfür etmesi

    hami'nin annesinin öldüğü hafta bjk ile inönü'de oynamışlardı yine ve maç öncesi baş sağlığı dileyen tinerciler maç sırasında ana avrat saymışlardı. neden hatırlıyorum çünkü maça giden arkadaşım güle güle anlatmıştı.

  • 45. şu an teklif edildiğinde reddedilemeyecek şey

    yepisyeni güzel yazılmış bir hayat..

  • 46. plakalığa ad soyad yazdırmak

    kendisine sövülürken direkt olarak isminin kullanılmasını tercih ediyor olabilir.

  • 47. yargı (dizi)

    türk dizisi izlemeyecek kadar cool değilim neyseki burada yorum yapabiliyorum.

    dizi ve pınar deniz icin bir kaç bir şey yazmaya geldim.

    dizinin kadrosu senaryoya inanılmaz uyumlu.
    mesela, komiser eren onun yerine başka komiser bu kadar başarılı olamazdı gibi geliyor, savcı pars mesela daha iyisini düşünemiyorum, avukat yetka uğur polat dışında bir alternatif mümkün gelmiyor.

    senaryonun akışı, işleniş biçimi, kurgusu acaba söyle olsaydı daha mı iyi olurdu diye düşündürme fırsatı vermiyor. sema ergenekon'u ayrıca tebrik ediyorum koca 2 saatte sıkan, baygınlık geçirten diyaloglarların olmaması büyük bir başarı.

    dizinin başrollerine gelirsek kaan urgancıoglu'num tavrını tarzını genel anlamda beğeniyorum seviyorum dizilerini filmlerini takip de ediyorum.

    pınar deniz ise; kaan urgancıoğlu ile partner olması vesilesiyle tanıdım öncesinde hiç bir dizisini vs. izlememiştim. günümüz kadın oyuncuları genelde hep aynı karakterleri oynuyorlarmış hissi veriyorlar bana. mimikleri, ağlamaları, gülmeleri filan roller ve karakterler değişse bile aynı kişiyi oynuyorlar.
    pınar deniz ise bunu inanılmaz aşmış. yargı'da bambaşka hallerini görebiliyoruz, bazen umursamaz şımarık tavırlı bir kadın, bazen canı yanmış acı çeken bir kadın, bazen çok güçlü ayakları üzerinde duran direnen inatcı bir kadın hepsinde o duyguyu çok iyi geçiriyor. bence bunun bu kadar seyirciye geçmesinin bir sebebi de kostüm ve kıyafetlerin saç baş makyajın sade olması.
    türk dizilerinde genelde kadın karakter ne iş yaparsa yapsın manken gibi giydirilip podyuma çıkıyormuş gibi işe, kafeye, eve, dışarı gidiyor. bu dizide pınarı hiç abartmadan gerçekten adliyede karşılaşacağımız sıradan bir avukat gibi giydirmeleri detayını da ayrıca tebrik edeceğim.

    kadınları metalaştırmadan markalarla boğmadan normal günlük hayata uygun giydirdikleri için de ayrıca tebrikler.

  • 48. valinin görevden alınması noktasında ricası var

    sinop " müslüman arkadaş ancak gereksiz hassasiyetleri var" :)))

    tam olarak ne istiyorlar acaba? bunların kriterlerini kim belirliyor ki

  • 49. kendisini uyaran türk kadınına saldıran mülteci

    mekanda taş bulamadığı için yumruk atmak zorunda kalan zavallı mülteci.
    taşla kafa ezip adam öldürmek ata sporu olan bu primatlar için kapınızın önüne bir kap taş koyun sevgi pıtırcığı sjw'lar.

  • 50. arcane

    karakterler, onların oyunda kim oldukları, seslendirmeler ve şehirler ile ilgili bir şeyler yazmak istedim. oyunu hiç oynamamış olanlar veya dizinin ilk üç bölümünü izlemeyenler için yazının devamı spoiler içerir.

    violet : tabi ki bildiğimiz vi . biz kendisini piltover şerifi caitlyn'in yardımcısı olarak biliyoruz. çocukluğunu pek hatırlamadığını, hatırladığı kısmını ise unutmak istediğini söyler. hatta isminin ne olduğunu bile hatırlamaz, vi yazılı dövmesi olduğu için isminin vi olduğunu söyler. vi'ın caitlyn'in yanında neden ve hatta nasıl çalışmaya başladığını kimse kesin olarak bilmez. ekko onun zaun'da yaşadığı günleri hatırlayan tek kişidir. vi'a dövüşmeyi öğreten kişi warwick'tir. ailesini öldüren kişinin camille olduğuna dair söylentiler mevcut yani onu da dizi ilerledikçe görme şansımız olabilir.

    powder: yani jinx. vi ile abla kardeş ilişkileri olsa da hala gerçekten kardeşler mi bilmiyoruz. ekko eskiden ondan hoşlanıyormuş... ta ki silahlarıyla konuşmaya başlayana kadar. *

    ekko: dizide çocukluğu gösteriliyor. sonra zamanı bükmeye falan başlayacak işte biliyorsunuz.* jayce, viktor ve caitlyn'den hoşlanmaz. ayrıca diğer çocuklar gibi yetim değil ama ailesi çok fakir.

    caitlyn: tam ismi caitlyn kiramman. küçüklüğü hakkında pek önemli bilgiler yok. asıl olay bir gün eve geldiğinde herkesin öldürülmüş, malların yağmalanmış olduğunu gördüğünde başlıyor. bunu yapanların izini sürüp muhafızlara bildiriyor, ailesini kurtarıyor. yakalanan kişiler onları tutan kişi hakkında sadece bir şey biliyorlar o da ''c''. bunun da sonu camille'e bağlandığı düşünülüyor.

    jayce: üzerinde çalıştığı mavi kristaller shurima'dan geliyor. jayce'ten önce diğer alimler üzerinde çalışıyor fakat değersiz olduklarını düşünüp bırakıyorlar. fakat jayce onlarda bir güç gizli olduğuna inanıyor. viktor ile ilişkileri sağlam başlıyor ama sonra fikir ayrılıkları yüzünden tekrar ayrılıyorlar. jayce'in bahsetttiği hextech teknolojisi çok önemli.

    viktor: organik yaşamı makineyle güçlendirilmiş bedenlerle değiştirmeye çalışıyor. ayrıca blitzcrank'i yapan takımın bir parçası. viktor, birçok league of legends oyuncusunun aşina olduğu yarı makine haline gelmeden çok önce, piltover'da bilimsel keşifler peşinde koşan basit bir adamdı. şampiyon tasarlanırken nikola tesla'dan ilham alınmış. hatta skillerinin isimleri de onun dizaynları ile alakalıdır.

    vander: yani warwick. eskiden bir insandı fakat singed'in çalışmaları sonrası bir canavara dönüştü. zaten nasıl bir canavar olduğunu hepimizi iyi biliyoruz.* oyun içinde jinx'e kendisiyle taunt atarsanız şöyle diyor '' sen de oradaydın''. üçüncü bölüm sonunda bunun anlamını öğrenmiş olduk.

    ryze: jayce ve annesini kurtaran büyücü.

    heimerdinger: kimsenin umrunda olmayan bir şampiyon olmasına rağmen hikayede tabi ki yeri var.

    singed: silco'nun yanında çalışan adam. üçüncü bölüm sonrası patlamada öldü gibi gösterildi fakat oradan singed olarak dönecek ve vander'i warwick'e çevirecek. kendisini dizide ve oyunda aynı kişi seslendiriyor.

    silco: bana göre şuan da var olan şampiyonlardan biri değil. yeni gelecek şampiyonlardan biri olma ihtimali yüksek.

    zaun: bir yeraltı yerleşimi izlenimi uyandıran zaun, aslında piltover'ın altındaki derin kanyon ve vadilerde uzanan, geniş mi geniş bir alt şehir. bir zamanlar tek vücut olan zaun ve piltover, artık ayrı ama bir o kadar da birbirine bağımlı iki toplum. zaun, varlığını sonsuz ve puslu bir alacakaranlığa mahkûm hâlde sürdürmesine rağmen, enerjik insanları ve zengin kültürüyle her gün daha fazla ilerliyor. henüz dizide görmediğimiz diğer zaun şampiyonları; blitzcrank, dr. mundo, janna, twitch, urgot, ziggs ve zac.

    piltover: piltover gelişimin dur durak bilmediği, her an büyüyen ve itibarı her gün biraz daha artan bir şehir. valoran'ın kültürel başkenti sayılan şehirde sanat, zanaatkârlık, ticaret ve ilericilik; etle tırnak gibi bir arada yaşıyor. şehir gücünü askeri kuvvetten değil, ticaret ve ileri görüşlülük çarklarının tıkır tıkır işlemesinden alıyor. henüz dizide görmediğimiz piltover şampiyonları; camille, ezreal, orianna ve seraphine

    seslendirmeler ile ilgili küçük bilgiler

    -ilk olarak vander'in sesini duyduğunuzda tanıdık gelmiş olmalı. seslendiren kişi cem kurtoğlu aynı zamanda oyunda gangplank ve graves'in sesi.

    -kadın polis şefi grayson ise bedia ener öztep tarafından seslendirilmekte. kendisi aynı zamanda oyunda lissandra'nın sesi.

    -benzo karakterini seslendiren mehmet güler ayrıca oyunda jax ve nocturne'nin sesi.

    -verne'yi seslendiren savaş özdural oyunda malphite ve dr. mundo'yu da seslendirmişti.

    -dizide ve oyunda singed'i seslendiren murat sarı, oyunda aynı zamanda vladimir'i de seslendirmişti.

    -ayrıca oyunda lee sin ve kassadin'i seslendiren ali hocaoğlu , xin zhao'yu seslendiren burak karaman, rhaast'ı seslendiren oğuz toydemir ve vayne'yi seslendiren simge nalbant çeşitli arka plan karakterlerini(haydut, fedai, alemci vs) seslendirmiş.

    not: dizinin orjinal seslendirme kadrosu ile şampiyonların seslendirenler aynı değil fakat netflix türkiye şampiyonları seslendirenleri dublajda kullanmış. bunun için kendilerine teşekkür ediyorum. ilk kez bir netflix dizisini dublajlı izliyorum.

    edit: düzeltmeler yapıldı, şehir bilgileri, seslendirme bilgileri ve not eklendi.