Ekşi Sözlük Debe Listesi

Rastgele
Hepsini aç
  • 1. kanser olmak için yapılması gerekenler

    aile şirketinde çalışmak.

  • 2. sultanbeyli'de eczacı döven magandalar

    başlığı görür görmez ifadeleri alındıktan sonra serbest bırakılmıştır diye tahmin ettiğim ve doğru çıkan haber.
    sanırım ben de bu ülkede savcı olabilirim.
    evet yeterince öğrenecek kadar çok olaya şahit oldum ve dersimi çalıştım.
    tecavüzcüyü, zorbayı, hırsızı, katili serbest bırakıyoruz, hakkını arayan vatandaşı içeri atıyoruz.
    evet artık bana sayın savcım olarak hitap ediyorsunuz gençler. etmeyi yakarım.

  • 3. erotik içerikli atasözleri ve deyimler

    davul patlamamış ama tokmağın değmediği yer kalmamış...

  • 4. devletin kasası tarihinde hiç olmadığı kadar güçlü

    halkta bir şey kalmadı ki. ondandır.

  • 5. hüseyin göçek

    tetikçi bir orospu çocuğudur. amına koduğumun evladı.

  • 6. ankara eryaman'da kreşteki çocuğa yapılan işkence

    görüntülere bakarsak nerede ve ne zaman çekildiğini bilemediğim için doğrudan bahsedilen kreşi suçlayamayacağım bir olayı anlatan başlık. ama kreşin adını duyunca çok eskilerden bazı hatıralar gözümde canlandı.

    eryaman bölgesinde onlarca kreş vardır. bölge genelde ikamet bölgesidir ve ankara'nın muhtelif bölgelerinde çalışan insanlar sabah çocuklarını bu kreşlere bırakır akşam dönüşte de alıp evlerine döner. ben ve eşim de bu tayfadan olduğumuz için zamanında oğlumuzu kreşe verme ihtiyacını hissettik arayışlara girdik. uzatmayayım eledik dokuduk, sorduk soruşturduk ve fiyat anlamında da biraz tuzlu olmasına karşın başlıkta adı geçen kreşe oğlumuzu verdik.

    kreşin sahibi bir hanımefendidir. kreşe başladık, 15 gün geçti sonra bu hanım bizi eşimle okula çağırdı. gittik oturduk önüne bu başladı sizin çocuğunuz şöyle böyle diye şikayete. anlattığı şeyler oğlumuzun hareketli olduğu ve söz dinlemediğine yönelik şikayetler. ya x hanım çocuk daha küçük hem daha çocuk kreşe alışma evresinde olur böyle filan anlattık konuştuk biraz bu:"hadi bakalım biraz daha gözlemleyelim" dedi ama oğlanı mimledi orda.

    ertesi hafta gene kreşe çağrıldık biz. gene aynı şikayetler ama bu defa benim bir psikoloğum var alın bu çocuğu götürün oraya demeye başladı. şimdi olay bu noktaya taşınınca eşimin mesleki tarafı uyandı ve "siz hayırdır teşhis mi koydunuz nedir bu olayın özü?" diye sorgulamaya girişti bu kararı. bu hanım hemen kıvırtmaya ve "yok teşhis değil de tavsiye vs vs" demeye başladı. eşim de "bırakın o duruma biz karar verelim." dedi ve görüşme bitti. bitti ama bu defa oğlanın yanında biz de mimlendik.

    üçüncü hafta oldu, gene görüşme dedi haydaaaa dedik ama gittik. bu defa hanım başladı "sizin aileniz mi sorunlu, çocuk laf söz dinlemiyor bunun tek bir nedeni var aile içi şiddettir" filan demeye. yahu ne şiddeti diyorum ben, eşim ordan söyleniyor ne alakası var, o nerden çıktı diye bir de dayakçı koca oldum orda ama hanım bizi dinlemiyor katiyen. tutturdu bu benim arkadaşım hem psikolog hem de aile danışmanı üçünüz gideceksiniz diye. konuş konuş konuş yok ikna olmuyor bu. en son eşime hadi tamam kalk anlamıyor diye işaret ettim kalktık gittik olay neticelenmeden.

    bu arada bu 2-3 hafta içinde bu görüşmeler dışında ne zaman çocuğu almaya gitsek arada laf sokuyorlar oğlan şöyle hareketli böyle laf dinlemiyor diye onları geçiyorum. bu arada şikayetlerin hepsi o yaşlardaki çocuklarda sıklıkla görülen sıradan çocukluk tepkileri, yani çocuk yaşının gerektirdiklerini yapıyor neticede.

    3. görüşmeden 2 gün sonra mı ne işyerindeyim telefon çaldı baktım bu kreş sahibi hanım. açtım hayırdır demeye kalmadan bu büyük bir panikle "lantirn bey çabuk gelin küçük bir kaza oldu oğlunuz yaralandı!" diye feryat figan ediyor. benim biraz soğukkanlı bir tarafım vardır hemen panik olmam, "ya durun tamam sakin olun biraz" dedim bu durakladı hafiften. "siz mi gelip çocuğu götürürsünüz hastaneye yoksa biz mi götürelim" diye saçmalamaya başladı. yav dedim alın götürün hastaneye ben geliyorum dedim atladım gittim. hastanede baktım bizim oğlanın çene yarılmış, 3 dikiş atılmış, kırık çıkık yok ama nihayetinde oğlumuzun hayatının sonuna dek yüzünde taşıyacağı bir façası var...

    bize anlattığı şu: "çocuk koşarken takıldı düştü çenesi yarıldı." e inanmak mecburiyetindeyiz bir noktada beyana, kamera filan yok çünkü kreşte (sağolsun milli eğitim bakanlığı sayesinde!!!). 3 gün istirahat verdi doktor sonra kreşe gidebilir dedi. eşimle iyiniyetli davrandık, hanımın paniğinden ve tavırlarından olayın gerçek olduğunu düşündük, acıdık. polise filan gitmedik tutanak mutanak olayına girmedik. hata işte...

    3 gün yattı bizim oğlan evde, istirahati bitti gönderdik kreşe. öğlen olmadı tak bu hanımdan bir telefon "gelin alın çocuğu, istemiyorum çocuğu kreşte." diyor bana. hayırdır dedim bu hanım başladı "çocuğunuz problemli, bakın bizden kaçtı, yaramazlık yaptı düştü çeneyi yardı. " filan bağırıyor telefonda. "yahu ben size emanet ettim çocuğu, siz tedbir alacaksınız ne demek kaçtı düştü, neden kaçırdın çocuğu neyden kaçtı" diye üsteledim, hanım bu defa iyiden iyiye dellendi "zaten eşinizin de psikolojik sorunları var kendi gibi çocuk yetiştiriyor" diye saçmaladı o anda benim sigortalar attı ben de başladım buna fırçaya sonra suratına kapadım telefonu, hemen eşimi aradım çocuğu alması için akabinden hemen kaymakamlığa gittim şikayete (belli bir süre geçince polis şikayeti almıyor bu konularda, kaymakamlığa şikayet dilekçesi veriyorsunuz).

    şikayet ettik, kaymakamlıktaki milli eğitim müdürlüğü bizi çağırdı hem ben hem eşim ifade verdik, sonra evrak valiliğe gitti ve neticede evrağımız kayboldu orada. aradım taradım peşinden bulunamadı evrak ne oldu ne bitti bilmiyorum ama bir ceza vs gelmedi kreşe sanırım çünkü faaliyetine devam ediyor hala.

    eşim ve ben iyiniyetli davrandık diye sonradan çok üzüldük. allah'a şükür çocukta kırık vs olmadı ve ufak bir façayla kurtuldu ama keşke polise vereydik dedik ama artık iş işten geçmişti. şikayetten de bir netice alamayınca ben iyice delirdim kafayı kırıp yerel mafyayla anlaşacaktım falan filan ama eşim durdurdu beni "yapma allah korusun başkasının çocuğuna zarar gelir" diye. ama işte ah almayacaksınız, (eğer bu olay doğru ise) çekirge misali işini düzgün yapmayanlar sonunda böyle yakalanıyor.

    kreş konularında işler karışık. kreşlerin nasıl açılacağı, ne şekilde malzemelerle donatılacağı filan bir yönetmelikle detaylıca anlatılmış ama kreş açıldıktan sonra denetleme görevi çok karışık ve farklı kurumlar arasında bölünmüş durumda. kreş açarken ve işletirken sadece 1 adet pedagoji eğitimi almış kişinin olması yeterli. bu nedenle istisnalar dışında hemen hemen tüm kreşlerde çocuklar üzerine eğitim alan en fazla 1,2 bilemediniz 3 kişi olur. onun dışında kreş sahibi olanların pedagojik eğitim almaları zorunlu değil ve kreşlerdeki çoğu öğretmenler ya stajyer ya alakasız meslek gruplarından. kreşe verirken sorup soruşturuyorsunuz ama özellikle büyükşehirlerde yaşayanların ulaşım vb. nedenlerden ötürü genelde oturdukları yerin civarında kreşlerden seçim yapmaları zorunlu. ben de isterim tüm öğretmenler okul öncesi öğretmeni olsun, kreşte şu şu özellikler olsun filan ama tüm şartların sizin istediğiniz gibi olan bir yeri bulmanız olanaksız birşey türkiye'de. hoş bulsanız bile bizim maalesef profesyonel bir anlayışımız kesinlikle yok ve farklı farklı sorunlar oralarda da görülüyor. ayrıca istediğiniz yeri bulursanız bu defa da çocuğu kilometrelerce öteye servisle gönderme durumu ortaya çıkıyor ki bu başka büyük bir sorun.

    bir ara kreşlerde internetten izlenebilen kamera zorunluydu ve aileler istedikleri zaman girip bakıyorlardı kreşe. bu biraz daha istenmeyen davranışları engelliyordu ama milli eğitim birkaç sene önce kişisel haklar, pedofili riski vb. nedenlerden ötürü o olayı da kaldırdı ve yasakladı. şu anda kreşlerde böyle bir sistemin olması yasak ve çocukları göremediğimiz için bazı kişiler bu örnekteki gibi darp, zor kullanma vb. uygun olmayan davranışlara girişiyor. eğer kreşte güvenlik amacıyla takılan bir kamera yoksa bu gibi davranışları kanıtlamak çok zor. hoş olsa bile kreş sahibi görüntüyü kolayca imha edebilir.

    bununla birlikte kreşlerde şöyle bir eğilim var çocuklara kreşe girdiği andan itibaren kesinlikle bir alışma evresi tanınmıyor ve çocuk gel deyince gelsin dur deyince dursun, biz istediğimiz zaman yesin istediğimiz zaman uyusun deniliyor. bu rutinlerin biraz dışında olsun çocuk olursa hemen o çocuğa x teşhis konuluyor, mutlaka psikoloğa gitsin bir de o baksın diye değerlendiriyorlar. bu yüzden çocukların çoğu ilaç müptelası oluyor 3-4 yaşlarında, millet deli gibi sakinleştiricilere para döküyor. millet olarak da okumayı ve araştırmayı sevmediğimizden çocuk gelişimi üzerine zerre bilgi sahibi olmuyoruz ve bilgisiz, cahil kreş yöneticilerinin lafına inanıp binlerce lira aslında son derece sağlıklı olan çocukların güzelim bünyelerine sokulan abidik gubidik ilaçlara gidiyor, aileler çocuğumda ciddi sorunlar var galiba diyerek üzüntüden kahroluyor. kreş hayatımız boyunca biz bu rutini defalarca yaşadık, oğlumuza sırasıyla otistik, hiperaktif, antisosyal, öfke problemi var vb. teşhisleri konuldu! o nedenle eğer çocuğunuza bu gibi teşhisler konuluyor ve hemen psikolog deniyorsa bir sakin olun, açın okuyun kaynaklardan ve sonra önce siz karar verin çocuğunuzun ihtiyacı var mı yardıma diye.

    yazık ediyoruz çocuklarımıza. çok ihmal ediyoruz onları, beyaz yakalı olup kültürlü, birikimli gibi görünmek caka satmak kolay ama çocuk ve kreş sorunları yaşandığında bilgisizliğimiz ve cahilliğimiz ortaya şıp diye çıkıveriyor. devlet yönünden de çok eksiklikler ve belirsizlikler var. maalesef türlü etken bir araya geliyor ve sonra da bu görüntülerde görünen acayiplikler yaşanıyor...

    ekleme: imla hataları vs. düzeltildi.
    ekleme-2: #83626340 numaralı entry'de bana "mal" denilmiş çünkü ben çocuğumun bilinçli? olarak "yaralandığı" bir yere, bunu bile bile yeniden gitmişim ve bu nedenle malmışım! bunu yazdım diye entrymi beğenenler de ayrı malmış!

    entrym dikkatle okunursa ben kesinlikle çocuğumu bilinçli yaraladılar diyemedim çünkü elimde bir kanıt yoktu. bunun yanında kreş sahibi hanımın gözlemlediğimiz paniği ve gelen ilk telefondaki ses tonu bilinçli bir suçluluk değil meydana gelen beklenmedik bir olay sonucu karşılaşılan istenmeyen bir durumu işaret ediyordu. az önce de dediğim gibi kreşte kamera olmaması ve hem kreş sahibinin hem de olayın olduğu gün konuştuğumuz diğer kreş çalışanlarının da olayı birbirine yakın anlatması nedeniyle eşim ve ben kasıt aramadık ve polise gitmemeye karar verdik. istirahat sonrası çocuğumuzu yeniden kreşe götürme nedenimiz de hem farklı bir kreş arayışı için zamana ihtiyacımızın olması hem de çocuğumuzu emanet edeceğimiz hiçbir yakınımızın o an için olmamasıydı. maalesef herkesi kendiniz gibi 80 tane akrabası olan, ana babası dibinde yaşayan insanlar olarak düşünmeyin herkesin çok farklı ailevi durumları olabiliyor.

    bunun dışında mesaj atıp geçmiş olsun diyen tüm herkese çok teşekkür ederim.

  • 7. akp'ye isyan eden akp'li otobüs şoförü

    köprü ve otobanlardan peş peşe gelen cezalar sonrası isyan bayrağı açmış bir başka akp'lidir.
    https://streamable.com/6h2b1

    hayırlı olsun karşim, ama su veren itfaiyenin hortumunu şeyapayım.

  • 8. yeniden refah partisi

    adamlar gericiliğin hakkını veriyor. helal olsun.

  • 9. ekşi itiraf

    günaydın mesajı almamaya, özel günlerimin kutlanmamasına, insanlar içinde bir hayalet olmaya alıştım. ama bu süreçte yanlış bildiğim şeyler olduğunu fark ettim. mesela yalnızlık paylaşılmazdı. hayır paylaşılırmış. yatağınla, sigaranla, defalarca izlediğin filmle birlikte içtiğin birayla, okuduğun kitapla, kulaklığını takıp yürürken ağaçlarla, hayvanlarla ve gökyüzüyle paylaşırmışsın yalnızlığını. sadece dışarıdan anlaşılmazmış paylaştığın.

  • 10. pegasus airlines

    abi daha ağır yazıcam. sabah 7de itin öldüğü yerde olcam, 5te uyanıcam. anasını bacısını siktiğimin 00.00'ını bekliyorum. dalga geçer gibi kitabını siktiğimin fiyatları iki katına çıkmış, vergileri sabit tutup indirim yapıyorlar. o da %50 ise türkiye cumhuriyetinin her vatandaşı gelsin siksin beni.

    özetle 1-1.5 ay önce gidiş geliş 500 tl olan güzergaha 1100 tl fiyat yazıp güya indirimle 900e satmaya çalışıyorlar.

    biz de kanıp bekliyoruz ya allah bizim belamızı götümüzden versin.

    çöpsünüz, çöplüksünüz ulan.

  • 11. pintipanda

    ps türkiye'yi savunmasının sebebi god of war çıktığında ps türkiye tarafından norveç'e götürülmesi olan kişidir. vallahi bana da arada böyle güzellikler yapsa kurum asla hatalarını vurgulamam :)
    panda akıllı adam 40 doların 620 tl etmediğini ve ps türkiye'nin rdr2 gibi bir oyunu abd fiyatından 20 dolar pahalı sattığını vs biliyor kuruda uk ofisi bize euro bölgesinden 7 tl sabitliyor ama oanda sessiz çünkü panda last of us çıkınca abd'ye gidecek.

  • 12. sözlükçülerin en az 5 yıl kullandığı ürünler

    babamın 25 yılı deviren sümerbank paltosu... kullanıyorum, hala taş gibi. değişik kuru temizlemecilere götürdüm, hep övgü duyuyorum. hatta satın almak isteyen bile oldu.

  • 13. galatasaray'ın ligden çekilmesi

    gerek yok. bein tv, digitürk üyeliklerini toplu halde sonlandırmamız gerek.

  • 14. cübbeli ahmet'in yoğun bakıma alınması

    allah tez elden alsın götürsün bu ve bunun gibi ne kadar din taciri var ise.

  • 15. 300km'lik kutup serüveni

    şu b...ktan dünyada birilerinin hayalini yaşamasına vesile olabileceksem ne mutlu bana.

    edit : ..

    no thanks dedim. mont bana çıkmaz çünkü, biliyorum.

    edit 2 : ...

    bizim arkadaş 4. sırada. ilk ikide portekiz ve yunanistan var. iki ülkenin de nüfusu 10 milyon. 3. sırada ise italya var ve nüfusu 60 milyon. eğer üstününe düşülürse arkadaşı ilk sıraya yükseltmek hiç zor değil.

  • 16. dolar 5.28'e inerken suspus olan ekşici

    5,28'e inerken ney lan?

    5 diyoruz lan şaka gibi bak. 5 olum lan.

    yani dolar hani 2001 krizinde 60 kuruştan 1,50 seviyesine çıkıvermişti ya hani. hani 2002 seçimlerinde ecevit hükümetinin gidiş sebebi bu olmuştu ya hani.

    olum 1,50 bandından(hatta 1,20-1,30 seviyelerine gerilemişti) alıp doları 6 bandına çıkarıp 5'e düşüyor diye(düşürüp değil) seviniyorsak biz bu memlekette sıçtığımız boku bile kendimiz sıçmayıp döviz karşılığı ithal etmişiz ya lan.

    lütfen bi siktirip gider misiniz? bu memlekette son yıllarda ekonomi hiç olmadığı kadar kötü yönetiliyor bir zamandır.

    torunun mezarına gelip küfrettiğinde kemiklerindeki sızıyla anlarsın artık.

  • 17. çarpışma (dizi)

    ya sikecem yapacağınız işi çocuk mu kandırıyosunuz.

    hadi başlıyoruz:

    amigo polis tribündeki arkadaşıyla, eski manitasıyla, davulcu bıçakladığı karıyla hep beraber çarpışıyor.

    hırsız girdiği evde amatör porno çekiyor. 5 yıl yatıp çıkan andaval hırsızlık yapıyor. sonrs ne sikimse cebinden çakıyı çıkarak merdivenlerden inip karıyı bıçaklıyor.

    bıçaklanan kadin 112yi aramak yerine arabaya binip gidiyor.

    banka çalışanı arkadaşının uçlu kalemini çalar gibi 10m euro çalıyor.

    terör örgütü gidip 100 izleyicisi olan sarıyerin maçını bombalıyor.

    10 milyon euroyu alip yurtdışına kaçacak adam 900binlik borcunu ödeme peşinde.

    salak mafya adamın bavulla 10 milyon euro nakit parayı havaalanından kaçırabileceğini düsünüyor.

    polisin karısı ve çocuğu millet etrafa kaçarken andaval gibi olduğu yerde duruyor.

    aptal brom diyip duran hirsiz araba kullanan arkadaşına silah çekiyor. ne amina koyim adam durmazsa sıkıcan ölüceksiniz amaç ne lan?

    emniyet amiri kızı,karısı daha dün ölen adama benim balıkesirdeki yazliga git takıl diye ögüt veriyor. ciddi misin haci sen? adam iyi dalmadi daşak mi geciyosun benimle diye.

    hava yastığını yazmıyorum o apayrı bi olay. inanılmaz yani yıl olmuş 2018 bunu düşünemeyen adamlar milyon liralık dizi çekiyor.

    ve bütün bunlara rağmen insanlar buraya gelip "ya bi siki de beğenin ekşici piçler,bok atmayın yhaa, gidin breaking bad izleyin ağbiii, mantık hatası her yerde olur yhaa" yazabiliyor.

    lan daha pilot bölümde bunları yaparsan ileriki bölümlerde ne yapacağını düşünmek bile istemiyorum.

    hayır yönetmen de boş adam değil. ezeli yöneten adam nasıl olur da bu diziye tamam olmuş bu diyebilir?

    istiyorsaniz ekşici piç deyin, özenti deyin ne bok derseniz deyin abicim. olmamış. yarrrrrak gibi afedersin.

    iyi seyirler.

  • 18. sırf grafik için 250 m dolar harcayıp oyun üretmek

    6 milyar dolardan fazla gelir elde eden bir oyun için normal olandır.

    sen de endüstri mühendisiyim diye dolaş ortalarda.

  • 19. almanya'dan federal sistem hakkında bilgi aldık

    akp milletvekili ravza kavakçı (merve kavakçı'nın kardeşi, hani şu fetöcü nazlı ılıcak tarafından korunup kollanan ve gaza getirilen merve kavakçı) hanımın almanya ziyareti dönüşü ettiği beyan.

    hayırdır? akp'nin ümmetçi/küreselci gayri-milli kanadı yine işbaşında.
    sandığa gömmesinler yalnız. 2015'i ve sonrasında mhp'den çok ülkücü, yeşilci, beyaz torosçu olduğunuzu unutmayın.

    https://twitter.com/…kci/status/1064861588035907584
    https://www.milligazete.com.tr/…akkinda-bilgi-aldik

  • 20. bitcoin

    bakın beyler 2009 bilgisayar mühendisliğine girdiğim ilk seneydi. yalan söylemiyim ya 1. sınıf 2. dönemde ya da 2. sınıfta olması lazım ya 2010 sonu ya da 2011 başı, hoca c'de struct mtruct diyor sabahın körü nasıl karnım gurulduyor gözlerim acıyor filan. derste bir arkadaşla fısıldayarak sohbeti koyulaştırıyoruz. daha doğrusu o anlatıyor ben "he evet" filan diyorum.

    how i met your mother diyor işte robin diyor ben lily diyorum. arkadaş kendi kendine sohbeti açıyor coştukça coşuyor "haftasonu öğrenci evine gittim." hı hı diyorum. "o kustu, bu sıçtı, kızın kusmuğunu temizledik o sırada vodkayı kafama diktim. bir kız sızdı, ölmesin diye tıpta okuyan arkadaşı başına diktik ama o da sarhoş" bu anlatıyor paso kulağıma gülüyo tükürük serpintisi geliyo filan. hoca bakıyo arada, anlatılanı anlıyoruz gibi kafamızı sallıyoruz. hoca başka yere bakınca ben diyorum "kızın sonu jimi hendrix gibi olmasın?" derken konu geliyor: bitcoin.

    ben biliyorum bitcoin'i fakat sadece ne olduğunu ve mantığını biliyorum. arkadaş ise mining'e girişmişti. dedim ki "iyi güzel de kim kullancak onu" bana dedi ki "ben yapıyom hacı hobi işte hem işe yarayabilir" filan. ben dedim ki zaten mining işi ayağa düşmedi mi laptop'la ne kadar yapabileceksin, herkes yapmıyor mu zaten. o dedi şöyle böyle çorba parası. o istediği kadar "şöyle böyle" desin benim kafam sabitti. bir bok olmazdı (2010).

    "laptop dediğin hatta desktop bile olsa bireysel kartla bir yere varamazsın bir yere varabilsen zaten mantıksız olurdu." dedim. 1 btc kaç paraydı ki. dünyada ilk kullanıp pizza alan adam 10.000 btc'ye mi ne almamış mıydı? 1 pizza 10.000 btc'ydi. bu para hiçbir yerde de geçmiyordu. dedim "yok ondan bir iş çıkmaz abi kim nerede geççek o. diyelim başladık, laptopla pc'yle olmaz. süperbilgisayarın olsa neyse. labda filan kuvvetli makina varsa belki" dedim.

    arkadaş sürekli laptopunu evde açık bıraktığını, birşeyler olabileceğini gelecekte dünyaya yayılabileceğini söylüyordu. ben de öyle şeyler okumuştum ama internetin en ücra köşelerinde. dedim bak bil. müh. sınıfındayız sor bakalım 120 kişiden kaç kişi biliyor. öndeki arkadaşı dürttüm sen bitcoin'i biliyor musun? o ne lan dedi. bak dedim "sen ben biliyoruz, burada tek tek sorsan bilen 20'yi geçmez sokakta hiç kimse bilmez. onu nerede harcayacaksın niye değerlensin ki kimse bilmiyor, öğlen gideceğimiz dürümcüde pos cihazı yok daha" dedim.

    daha akıllı telefonumuz yoktu zengin olanlarda belki çok seyrek vardı. hatta arkadaşta sarı siyah ekranlı 3310'dan hallice nokia vardı. bende w810i. kiminde çekmeceli nokia filan. arkadaş bana "mobil ödeme olur, kartı olur, parmak iziyle olur şifreyle kullanıcı adıyla olur, bir şekilde olur abi dışarıda geçer" filan diyor. ben de arkadaşa daha ogs'nin plakaları düzgün okumadığını arayıp düzelttirmezsen ceza geldiğini, kredi kartlarının %100 güvenli olmadığını, chargeback'in varlığına güvenildiğini anlatıyorum. "hadi sen ben manyağız da para işini nasıl güvenip buna bağlayacak insanlar" diyorum. "o sisteme geçilirse btc neden birim olsun ki baştan başlarlar sana bana yedirirler mi onu" diyorum. arkadaşın hayallerini bir türlü kabul edemiyorum. aklım almıyor.

    aradan yıllar geçti. ne okul kaldı ne arkadaş. 2017 sonbahar vakti. yani geçen sene bu zamanlar. türkiye'de 1'den fazla sayıda büyük btc borsa şirketi kurulmuş milyon dolar hacim dönüyor adamlar 10 dakika içinde 500 bin tl'lik btc alıp satıyor. süt dökmüş kedi gibi izliyorum. bu satış ve alışlardan 1 tane yok bir sürü var. gözümün önünde satırlar kayıp gidiyor adamın biri 2 saniyede 5 satırda 1 milyon 200 liralık işlem yapıyor. 20 saniye sonra bir daha aynı hacimde işlem oluyor. satırlar yok olup gidiyor yerine sürekli yenileri geliyor. bir an bile durmuyorlar. arkadaşın ilk dönem laptop'la bastığı btc'ler şimdi olsa elinle yaktığın ateşi götünle söndüremezsin.

    kendimi 30 yıl amerikan hapishanesinde kalıp birden sokağa çıkıp teknolojiyle karşılaşmış adam gibi hissettim(youtube'da bunun videosu vardı kayan yazıları, interaktif ekranları görünce şoka uğruyor) ekşide bitcoin başlığı olmuş bilmem kaç yüz sayfa. format atmayı bilmeyen adamlar "3k 5k drop mrop aga refli linkime tıkla pls" diyor. devlet bitcoin'den haberdar ve bahseder olmuş, pdf'li açıklama yapıyor. ekşi sözlük'teki takım elbiseli kravatlı marabalar bitcoin emtia mıdır değil midir tartışıyorlar. babam bile haberlerde görmüş. "bu bitcoin ne iş" diyor.

    bir sabah son usd karşılığını görüp (20k usd'ye göz kırptığı zamanlar) ayağa kalkıyorum sandalyeyi masaya vurmuşum camdan dışarı baktım o 2010-2011'deki o günü hatırladım. elim ayağım titriyor kafamı böyle duvara vurdum evdeki, alçı olan kısmı buldum orası acıtmıyor. bir süre oraya kafamı bastırdım. seri üretim satılan asic miner'ları, onları sadece satarak bile zengin olanları ve o asic miner'ları satın alıp onlarla çiftlik kuran youtube'daki amerikalıları düşündükçe iyice hararet bastı.

    o sırada sokaktan hurdacı geçiyordu skici diye bağırıyordu. pedal çeviriyordu biraz onu izledim. gemide'deki gibi "kamiiiiiiiil" diye bağırmamak için kendimi zor tuttum. onu izledikten sonra bilgisayarın başına geri döndüm ve ayaktayken ekrana geri baktım. ekşi sözlüğün sol frame'i açık x.000 maaş alıyorsa x.250'yi kıskanan aradaki 250'den bahseden, düşürülsün diyen amipleri gördüm, öğretmenlerin tatili azaltılsın diyenlerin başlıkları gözüme ilişti. bitcoin ve geleceği görme konusunda bu amiplerle ve o dışarıdaki eskiciyle aynı seviyedeydim. onlar da ben de 2010'da mining yapmamıştık. bitcoin konusunda komşu teyzeyle de aynı seviyedeydik.

    arkadaş? hemen fb'tan ona bakıyorum. ar. gör. olmuş. 10 tane ev almadıysa ya da okula lambo huracanla gidip gelmiyorsa hafif bir oynaklıkta btc'leri satmış ya da walletları kaybetmiş olmalı. facebook fotolarında yüzünde bezmiş bir ifade var. kafayı duvara en beton yerinden çok sert vurmuş olabilir. tıp öğrencisi arkadaşı şimdi doktor olmuş ve onu tedavi etmiştir. kusan kız napıyodur hiç bilmiyorum.

    uzunca bir süredir bitcoin hakkında hiçbir şey okumuyor takip etmiyordum. buraya gelmemin ve bu yazıyı yazmamın sebebi şu: birkaç gündür gözüme bazı haberler sokuluyor. "bitcoin ölüyor, bitcoin bitti" tarzı amerikan haberler. konuyla hiç ilgilenmememe rağmen tarayıcıların kenarından köşesinden bile o haberler kısmında makaleler çıkıyor. bitcoin ölüyormuş, bitiyormuş rüya sona ermiş. hemen chartlara baktım, belirgin düşüş var. sadece btc değil market cap'te düşüş var. insanlar çıkıyor.

    ta o zamandan görmüş tartışmış paperına bakmış, piyasasını okumuş takip etmiş ama sadece uzaktan izlemiş biri olarak,

    bunlar bu kadar telaşla her yerde "sat" diye bağırıyorsa tekrar 70 80k hatta yüksekten uçayım 200 bin usd'leri görebilir. sanırım 2 ay içerisinde burası ağlama duvarına dönecek. bu seferki çok daha şiddetli olacak. hayatı boyunca bilgisayar kullanmamış, hatta okuma yazma bilmeyen adamlar kuyumculara bitcoin sormaya gidecek.

    not: ytd. bende yok zaten. dediğim yerleri görürse kafamı bu sefer alçı olmayan kısma vurarak pekmezimi akıtacağım.

    not 2: bence satoshi nakamoto amerikan. ve tek kişi değil birden çok kişiden oluşan bir grup.

    not 3: türkse ben biliyorum kimliğini. o kadar erken çıtlatmasını normal karşılayabilirim ama o kadar övmesi hayra alamet değil. başıma ağrı girdi şimdi. bayram değil seyran değil o gün arkadaş niye gelip körlemesine övdü. ilk entry'e, disq'e bak, o bile ekran kartlarını nereme sokucam demiş. oysa bugunu net gorse o kartlar icin "ali riza emminizin gullerii!! gelin hele nerede bu altınların gerisi" moduna girmeliydi. disq ki sanane.com açıldığında bomboş q3dm1'de o vardı. bir early adopter. o bile ilk entry'de "uçacak kaçacak çok süfer" demiyorsa benim eleman satoshi olabilir. ama o paper'ı yazdığını sanmıyorum. ödevi ben yapıp yanıma onun numarasını ekliyordum. o'ndan, o gün, o paper siksen çıkmazdı. şu an çıkar mı ondan bile şüpheliyim, ingilizcesi iyi değildi, olaya da hakim değildi. ama salağa yattıysa bilemem. zaten satoshi'nin en iyi yaptığı şey bu değil mi?

  • 21. para karşılığı seks yapan üniversiteli kız

    ilk ilişkisini genelevde yaşamıştı. erkek olmuştu 2 dakika içinde. deli akan kanı, ona dünyanın sahibi olduğunu söylüyordu. herkes elinin kiriydi. anası ve bacıları namuslu, geri kalan herkes namussuzdu. sinirlenince insanlarının anasını s*ker, canı isteyince parasını verir erkekliğine erkeklik katardı.
    belki de erkekliğinden başka övünülecek başka bir şeyi de yoktu. ufak bir et parçası saolsun, her şeyin hakimi yapmıştı onu.
    ekşi sözlükte dolanırken bu başlığa rastladı. önce nerede bunlar diye sordu ağzının suyu aka aka. sonra da orospu diyiverdi bir çırpıda.
    edit: ufak et parçası tabiri rahatsızlık yaratmış olacak ki gelen kutum doldu taştı.

  • 22. kadın vajinasının bir bölümü kesilmelidir

    ekşiciler ve dincilerin ortak noktası; bütün gün kadın ve am konuşup sikimsonik fikirlerini ortaya saçmak.

    o kesilmesi gereken bölüm vajinanın değil vulvanın bir bölümüdür. vajinayı keserse nereye nasıl sokacak acaba ebusefil? pis pis yazdırdı bana gece gece deve sidiğinde boğulası yobaz.

    ha "kadın sünnet edilmeli" diyene sövenler, 5-6 yaşında pipisi kesilen çocukların sünnet düğününe gidip kasap oynamıyorlardır umarım. sırf büyüdüğü çevreden böyle gördü diye en modern görünümlü tipler bile "erkek sünneti faydalı yea, sünnetlinin şekli düzgün yea" falan diyorlar. bu sığlık ve cehalet bizi mahvetti. lütfen tutarlı olun. cinsel organdan parça kesmek ilkel pis afrika adetidir. vücut bütünlüğünün korunumuna yani temel bir insan hakkına aykırı, rezil bir şey. bunun böyle olduğunun farkındaysanız tam farkında olun. birine söylenip diğerine susmayın.

  • 23. mardin'de 30 ton soğan ele geçirilmesi

    "baskında;
    12 ton göz yaşartıcı kuru soğan,
    1500 deste, uzun menzilli yeşil soğan,
    7 ton doğranmaya hazır, mor soğan ele geçirilmiştir!
    soğanların daha önce de
    gezi olaylarına karışıp,
    ülkemizin birlik ve bütünlüğünü tehdit ettiği tahmin ediliyor..."

    kaynak suyu

  • 24. rte'nin türkiye'de kitap okunmuyor isyanı

    kitap okumuyoruz seni dinliyoruz biz. çünkü sen kitap gibi konuşuyorsun reis <3

  • 25. aşık olunacak erkek bulmanın zor olmasının nedeni

    kadıncadan türkçe'ye çeviriyorum:

    "aşık olunacak erkek": beni prenses yapacak, akranlarıma hava atacağım prenses gelinliği giydirecek, prenses düğünü yapacak keriz erkek..

    "aşık olunacak erkek bulmanın zor olması": sözlükte bu kerizlerden varsa, beni bulsun.

    "aşık olunacak erkek bulmanın zor olmasının nedeni": keriz koca adayının anası, babası, danası, dıdısı da olmazsa süper olur. kerizi yolarken yoluma taş koymasınlar.

  • 26. sırf kıllık olsun diye akp'ye oy verecek muhalif

    benim de oldugum muhaliftir. reis biz seni yanlis anlamisiz, sen bu mallara vurdugun surece oyum sana!

    adam gibi adam recep tayyip erdogan!

  • 27. yağmuru seyrederek kahve içip kitap okuyan erkek

    hem kitap okuyup hem yağmuru nasıl seyrettiğini merak ettiğim erkektir.

  • 28. yaşça büyük kadınla ilişki yaşamak

    birkaç yıl önce kendimden 8 yaş büyük biriyle yaşamıştım. hayatımda yaşadığım en güzel günlerdi. birbirimize sadece ve sadece fayda sağladık ve kalite olarak zirvede bir ilişkiydi.

    hem mental hem fiziksel olarak çok rahattım. kendime olan özgüvenim o kadar üst seviyedeydi ki uçuyordum resmen, uyuşturucu gibiydi. tabi her güzel şey gibi o da bitti.

    beni terk ettiği için değil o güzel enerjinin yok oluşu beni üzmüştü. geleceğe dair hiçbir beklentimiz yoktu. ona hiç kızmadım ve çok temiz ayırdık yolları. tek keşkem onun bana kattıklarını hayatıma bir türlü yansıtamamam. teoride mevcut ama pratikte meçhul.

    hala arkasından iyi şekilde bahsediyorum. demek ki her gidenin arkasından sövülmüyor. kişiden kişiye göre değişiyor. yaşamında istediği her şey rast gitsin.

  • 29. 7 numara denildiğinde akla gelen ilk isim

    vahit ballıoğlu.

  • 30. yazarların en son aşık olduğu ünlü kişi

    farklı gelebilir ama nur fettahoglu. kadına her baktıgım da bir daha aşık oluyorum.

  • 31. eskiden trt'de yayımlanmış çizgi filmler

    (bkz: yakari)
    (bkz: voltron)

  • 32. ekşi sözlük dertleşecek insan veritabanı

    (bkz: 9 aylıkken her yeri yanan zehra)

    zehra hala tedavi olamadı ve sizlerin yardımlarını bekliyor.

  • 33. metro duraklarında yunan işi sapıkça reklamlar

    o kadar beyinsiz olmak ki bundan binlerce yil once insanlarin inandigi, bu inanclari dogrultusunda insanlik tarihinin en ilginc ve ilham verici sanatsal islerini cikardigi mitlere savas acmak.

    o kadar vasifsiz ve cahil olmak ki, 2018 yilinda dahi insanlarin "yunan tanrisi" yoluyla islam'a saldirdigini dusunebilmek.

    ve o kadar niteliksiz olmak ki senin inandigin bir sey ile "uyusmadigini" iddia ettigin her seyi sapik ilan etmek.

    bunlar cidden kafayi yemis.

  • 34. 23 kasım 2018 galatasaray aleyhine verilen penaltı

    bu pozisyona penaltı diyenin futbol bilgisini; kahkahalarla gülenin de karakterini sikiyim.

  • 35. bedelli askerlere 18-22 arasında çarşı izni

    askerliğimi 1.celp olarak tamamladım.18 günlük iskenderun yolculuğunda benim düşüncem izine falan gerek olmadığıdır.180 gün yapan adam ne yapsın?adama şafak kaç diyorum 120 diyor... diyecek söz bulamıyorum.devletin sağladığı bu imkanı en iyi şekilde değerlendirilmesi gerektiğini düşünüyorum.zira çok büyük şans en azından 2 çocuk sahibi biri olarak söylüyorum büyük nimet..bir an önce celpler gidip gelir inş. bu bedelli konusu da kapanır çok boş muhabbetler dönmeye başladı can sıkıyor artık..

  • 36. ramiz dayının aslında fethullah gülen olması

    yakışıklı ezel’de tayyip aslında. o endam, o boy, o pos. bunun başka açıklaması olamaz.

  • 37. çöpçüler kralı'nın ahlak bozucu bir film olması

    ne ahlak varmış ya siz de legodan sanki. adamın fenomen olmuş lafı eşşoğlu eşşek lafını da sansürlüyorsunuz. filmlerde siz sadece içki içiliyor mu, çıplak kadın var mı, küfür ediliyor mu şeklinde izliyorsunuz. esasında içinizde bastırılmış kötülükleri bariz adamlar önünüze koyunca hemen ahlakım bozuldu diyorsunuz. kendinizi az serbest bırakınca bastırılmış bütün şeyler içinizden fışkırıyor. her gün ne haberler dönüyor ortalıkta sonra okuyoruz işte.

  • 38. çok az kişinin farkında olduğu korkunç gerçekler

    "seni hiç bırakmayacağım"daki "hiç"in max bir, bir buçuk yıl kadar sürmesi.
    tecrübeyle sabittir.

  • 39. hiç eşcinsel futbolcu olmaması

    hiç eşcinsel ülkücü olmaması gibi bi durum.

    yanisi yok öyle bir şey lololllololol

  • 40. çorlu tren faciası görüntüleri

    gazeteci ismail saymaz'ın ulaştığı, çorlu tren faciasının olduğu ana ait video görüntüleridir.

    trenin sorunlu bölgeye yaklaşması,
    altı boşalmış rayların üstünden geçerken lokomotifin zıplaması, makinistin koltuktan fırlayarak tavana vurması,
    raydan çıkarak devrilen vagonlar...

    25 can gitti, 340 kişi yaralandı bu faciada.

    sorumlu yok tabiki, yağmur, çamur, takdiri ilahi...

    avukat turan hançerli'nin haberdeki yorumu:

    “göçük tren geçerken değil, önceden meydana gelmiş. topraktaki yumuşamanın selle ve yağmurla ilgisi yoktu. günlerdir sürüyordu. ihmal önceden tespit edilebilir ve kaza önlenebilirdi. bakım ve kontrol yükümlülüğünün yerine getirilmemesinden kaynaklı ağır bir ihmal var”

    hürriyet (ne yazık ki) linki

    edit 1:
    üstü kapatılmak istenen bu faciayı en iyi takip eden gazetecilerden bir diğeri olan mustafa hoş'un tcdd genel müdürüne ısrarla sormasına rağmen cevap alamadığı sorular:

    -neden uyarılara rağmen önlem almadınız. 1.bölge müdürlüğünün 29 haziran’daki uyarısı var. 27 temmuz’da körfez/gebze hattında tren seferlerini durdurdunuz. aynısını çorlu’da yapsaydınız 25 insan ölmeyebilirdi.

    -trakya hattı alt yapı ve yenileme çalışmaları bitmeden neden seçimden önce faaliyete geçildi? altyapı çalışmaları tamam ise neden ihaleleri şimdi yapıyorsunu?

    -çorlu treni’nde neden fazla yolcu vardı. bu ölüm sayısını artırdı mı?

    -ilk yardım neden gecikti. neden tcdd değil de sarılar köyü ilk yardıma gitmek zorunda kaldı. ilk yardımın geçikmesi ölü sayısını artırdı mı?

    -insanlar hala kurtarılmayı beklerken neden menfezi doldurmak için gece yarısı ekiplere talimat verdiniz?

    -tcdd/ulaştırma bakanlığı ile ticari/maddi ilişkisi olan bilirkişileri yasaya aykırı bir şekilde neden atadınız?

    -bilirkişiler bir çok ihmali gizleyememelerine rağmen neden tcdd suçsuz dedi. bir baskınız oldu mu? bu bilirkişilere ne kadar ihale verdiniz?

    -resmi belge keşif tutanağı neden sansürlendi. ihmallerin üstünü örtmek için sansürlenmesi emrini bilirkişilere kim verdi?

    -15 kasım’da facia hattı için yapılacak ihaleyi bilirkişinin firmasının alacağı doğru mu?

    edit 2:
    olayı ısrarla takip eden bir diğer gazeteci çiğdem toker'in yazısından:

    "... çorlu’da trenin devrilmesinde sorumluluğu bulunanların ortaya çıkarıl-ması amacıyla iyi parti’nin verdiği öner-geye, o sırada salonda bulunan akp ve mhp milletvekilleri “araştırılmasın” diye el kaldırdı.
    saniyeden de kısa süren bir devinim-le kaldırılıp indirilen o elin sonuçlarını, ihtimal ki adamakıllı bir kez dahi düşün-meden, huzurlu bir şekilde uyuyorlardır herhalde o vekiller...
    ...tam 60 gündür devlet organlarının ve yetkililerin akıl almaz bir kayıtsızlık-la sanki olmamış, adeta yaşanmamış gibi davrandığı tekirdağ çorlu’daki kazaya ilişkin bir rapor daha açıklandı. tmmob inşaat mühendisleri odası’nca hazırlanan raporun içinde yer alan bazı unsurlar, (özellikle zemine dair) insanın kalbinde bir isyan dalgasına yol açıyor.
    rapora göre rayları askıda bırakan tren yolu altındaki menfez dolgusu için kullanılan malzemenin içinde “kırık mer-mer, fayans ve beton parçaları bulundu-ğu” görülmüş.
    kırık mermer, fayans ve beton parçaları...
    kırık mermer, fayans ve beton parçaları...
    imo başkanı cemal gökçe, dolgu-nun dengesini sağlamak için oluşturu-lan dolgu üzerine de molozdan bloklar atıldığını söylüyor. ve ekliyor:
    “hızlı bir şekilde, ne bulunduysa kullanılarak inşa edilmiş bu dolgu-nun uzun süre hizmet verebilmesi olanaklı değildir. inşaat molozları kullanılarak bir demiryolu dolgusu inşa edilemez.”
    üzerinden tonlarca ağırlıkta tren vagonlarını geçeceği bir menfezi, be-beklerin, çocukların, evlatların annelerin ölmeyeceği standartlarda yapmayıp, en ucuzundan fayans kırıkları konulması-nın bir sorumlusu yok mudur? o kırık fayansların, mermer, beton parçalarının dolgu diye oraya konulmasının talima-tını veren bir “müteahhit”, bir taşeron, buna göz yuman kamu görevlisi, umur-samayan siyasi yok mu? "